Blog Comments

  1.  Avatarı
    yalnızca meyve-sebze kurutma değil, ahşap ve kereste sektöründeki bir çok firmanın kurutma tesislerinde de kullanılır. hali haızr da kendi atıkları olan talaş, odun ile lpg fuel oil vb kullanılıyor. Güzel bir uygulama.
  2.  Avatarı
    Bana göre içlerinden en değerlisi Z 91 515351 seri nolu olanı.

    https://hizliresim.com/kcew1v7
  3.  Avatarı
  4.  Avatarı
    Şahsen 10 adet toplayabildim. Malesef hepsi çil altı.
  5.  Avatarı
    sektörde bulunan şirketlerin 21.ağustos.2023 tarihli kapanışına göre karşılaştırmaları aşağıdaki tabloda yapılmıştır.

    https://hizliresim.com/rx659ku
  6.  Avatarı
    GÜZEL PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
  7.  Avatarı
  8.  Avatarı
    öncelikle öz kaynak nedir onu açıklamak gerekiyor.

    öz kaynak hesaplanırken basit olarak toplam kaynaklardan toplam yükümlülükler çıkarılır ve öz kaynak bulunur.

    defter değeri de öz kaynaklar esas alınarak hesaplanır.
  9.  Avatarı
    En azından
    hisse seçen yatırımcı firmaların borçlarını dikkate almalı
    bi örnek daha vereyim borcuna siz bakınız
    glyho
    borcu ne kadar
    gerçekten defter değeri altında işlem görüyor mu
    O borçlarını çevirebilecek geliri var mı
    favök
    kar üretebiliyor mu?
  10.  Avatarı
    o
    reel değil
    doğru olanı dediğim gibi olmalı.
  11.  Avatarı
    Defter değeri nasıl bulunur? Piyasa değeri/defter değeri nasıl yorumlanmalı? başlığı altında konuyla ilgili açıklama linktedir.
    https://www.hisse.net/topluluk/entry.php?b=15
  12.  Avatarı
    Yok bunu daha basite indirgeyerek anlatmalıyım
    şöyle bir örnekle
    bir ev alıyorsunuz diyelim
    fiyatı 2 milyon tl
    satanın 1.9 milyon borcu var ve ipotekli
    siz eve 2 milyon verip borcunu da siz öderseniz
    evi kaç liraya mal etmiş olursunuz.
  13.  Avatarı
    ezcümle thy'nin piyasa değeri

    PD/DD 0,4
    FD/Satışlar 2,5
    Yabancı Oranı (%) 33,51
    Ort Hacim (mn$) 3A/12A 115,6 / 154,0
    Piyasa Değeri 19.513,2 mnTL [B]DEĞİL
    [B]+Net Borç 121.859,0 mnTLdır.
    [/B][/B]
  14.  Avatarı
    Cari piyasa değerlerine borçları göz ardı edilerek bakıldığında firmalar adeta bedava imiş gibi algılanır.
    örnek
    thyao
  15.  Avatarı
    firmaların borçları göz ardı edilerek işlem gördükleri piyasa değerlerini yazmak
    çok büyük yanılgıdır.
  16.  Avatarı
  17.  Avatarı
    Ellerinize sağlık, gurur duyulacak işler yapmışsınız.
  18.  Avatarı
     Alıntı Originally Posted by yukselc
    Hepimiz hazırız. İlçedeki tüm protokol, okulların müdür ve öğretmenleri, ilçedeki iş adamları, esnaflar. Yüzbaşımız askerleriyle orada. Köylümüz, köylülerimiz. Çok büyük bir kalabalık. Vali beyi ve ilden gelecek olanları beklemekteyiz. Nihayetinde Vali Nevzat Ayaz geldi. Onun mahiyeti de bir hayli kalabalık. Korumalar, daire müdürleri. Karşıladık. Tek sıra halindeyiz. Protokol sırasındayız. Sıradaki herkesle tek tek tokalaşarak bana kadar geldi. Oğlum saçların çok uzamış farkında değil misin? Demez mi. Yerin dibine gireceğin. Sıradan hemen çıktım. Tekkeönü köyündeki berberi buldum. Dükkanını açtırdım ve saç traşımı oldum. Saçımı yıkatıp doğru Vali Beyin yanına. Olmuş mu sayın Valim dedim. Tamam şimdi bir kere daha gözüme girdin. Güzel bir hatıra oldu. Dedi. Açılışı bekliyoruz. Ancak valimiz oyalanıyor. O da beklemede.
    Okulun önünde bir araç durdu. İçinden iki kişi çıktı. Valimiz biraz heyecanlanır gibi oldu fakat heyecan sonra sanki şaşkınlığa döndü. Beni yanına çağırdı. Arabadan Bülent Ecevit in çıkmasını bekliyordum. Her halde gelmeyecek. Arabanın yanına gittim. Şöföre ve koruması olduğunu sonradan öğrendiğim kişilere sordum. Yolda indiler. Rahşan Hanımla. Yürüyerek geliyorlar. Temiz havayı, Karadeniz havasını özlemişler demez mi koruması. Vali Beyin yanına gidip durumu anlattım. Sürpriz buydu işte. Olsun. Böyle olsun. Onlarda bana sürpriz yaptılar. Yola çıktım. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit el ele tutuşmuşlar geliyorlar. Başbakanlık yapmış birisi sonuçta. Ancak o da insan, doğaya tutkun, şair biri. Protokol sırasına girdik tekrar, en başta valimiz,ildeki daire müdürleri, ilçedeki normal protokol sırası, kaymakam, yüzbaşımız ve daire müdürleri,okul müdürleri ,öğretmenler olarak bizler,iş adamları,esnaf ,halkımız. Sırayla hepimizle hem Bülent Ecevit hem de eşi Rahşan Ecevit tokalaştı.
    Sonuçta sergiyi de açtık yolunda resmi açılışını yaptık. İkram faslı bittikten sonra vedalaşırken Valimiz herkese teşekkürlerini iletti. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Eceviti, Valimizi ve il protokolünü, kaymakamımızı ve daire müdürlerini , Yüzbaşımızı uğurladık. Tekrar görüşmek üzere vedalaştık. Her kes memnun. Halk Eğitim müdürümüz bir gururlu ki sormayın. Bana iyi ki böyle bir şey düzenledik. Hepsi bana teşekkür etti. Çok sevindim. Ama çok sevindim. Hoşuma gitti. Gururlandım dedi.
    1975/1976 öğretim yılının sonu. Karnelerimizi dağıttık. Mezun olanların diplomalarını verdik. Artık yaz tatili havasındayız. Bizlerde arkadaşlarımızla, köy muhtarımızla vedalaşıp okulu kapattık. Ardından memlekete.
    Baştan sona bir solukta okudum.
  19.  Avatarı
    Hepimiz hazırız. İlçedeki tüm protokol, okulların müdür ve öğretmenleri, ilçedeki iş adamları, esnaflar. Yüzbaşımız askerleriyle orada. Köylümüz, köylülerimiz. Çok büyük bir kalabalık. Vali beyi ve ilden gelecek olanları beklemekteyiz. Nihayetinde Vali Nevzat Ayaz geldi. Onun mahiyeti de bir hayli kalabalık. Korumalar, daire müdürleri. Karşıladık. Tek sıra halindeyiz. Protokol sırasındayız. Sıradaki herkesle tek tek tokalaşarak bana kadar geldi. Oğlum saçların çok uzamış farkında değil misin? Demez mi. Yerin dibine gireceğin. Sıradan hemen çıktım. Tekkeönü köyündeki berberi buldum. Dükkanını açtırdım ve saç traşımı oldum. Saçımı yıkatıp doğru Vali Beyin yanına. Olmuş mu sayın Valim dedim. Tamam şimdi bir kere daha gözüme girdin. Güzel bir hatıra oldu. Dedi. Açılışı bekliyoruz. Ancak valimiz oyalanıyor. O da beklemede.
    Okulun önünde bir araç durdu. İçinden iki kişi çıktı. Valimiz biraz heyecanlanır gibi oldu fakat heyecan sonra sanki şaşkınlığa döndü. Beni yanına çağırdı. Arabadan Bülent Ecevit in çıkmasını bekliyordum. Her halde gelmeyecek. Arabanın yanına gittim. Şöföre ve koruması olduğunu sonradan öğrendiğim kişilere sordum. Yolda indiler. Rahşan Hanımla. Yürüyerek geliyorlar. Temiz havayı, Karadeniz havasını özlemişler demez mi koruması. Vali Beyin yanına gidip durumu anlattım. Sürpriz buydu işte. Olsun. Böyle olsun. Onlarda bana sürpriz yaptılar. Yola çıktım. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit el ele tutuşmuşlar geliyorlar. Başbakanlık yapmış birisi sonuçta. Ancak o da insan, doğaya tutkun, şair biri. Protokol sırasına girdik tekrar, en başta valimiz,ildeki daire müdürleri, ilçedeki normal protokol sırası, kaymakam, yüzbaşımız ve daire müdürleri,okul müdürleri ,öğretmenler olarak bizler,iş adamları,esnaf ,halkımız. Sırayla hepimizle hem Bülent Ecevit hem de eşi Rahşan Ecevit tokalaştı.
    Sonuçta sergiyi de açtık yolunda resmi açılışını yaptık. İkram faslı bittikten sonra vedalaşırken Valimiz herkese teşekkürlerini iletti. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Eceviti, Valimizi ve il protokolünü, kaymakamımızı ve daire müdürlerini , Yüzbaşımızı uğurladık. Tekrar görüşmek üzere vedalaştık. Her kes memnun. Halk Eğitim müdürümüz bir gururlu ki sormayın. Bana iyi ki böyle bir şey düzenledik. Hepsi bana teşekkür etti. Çok sevindim. Ama çok sevindim. Hoşuma gitti. Gururlandım dedi.
    1975/1976 öğretim yılının sonu. Karnelerimizi dağıttık. Mezun olanların diplomalarını verdik. Artık yaz tatili havasındayız. Bizlerde arkadaşlarımızla, köy muhtarımızla vedalaşıp okulu kapattık. Ardından memlekete.
  20.  Avatarı
    Aradan bir hafta geçmişti. Köy korucumuz boruların Tekkeönüne geldiğini haber vermeye geldi. Almak, köye getirmek artık bizim işimiz. Köy halkından yanımıza katılanlarla Tekkeönü köyüne gittik Gidişimiz elli dakika, boruları,yapıştırıcıları bırakılan yerden teslim aldık. Omuzlarımızda borularla geri dönüşümüz başladı. Yol bize uzak yükümüz ağır gelmeye başladı. Tekkeönü köyünden dönen kahve müdavimleri bize yetiştiler. Yükümüzü paylaştılar. Yaklaşık olarak dinlene dinlene bir buçuk saatte Dereköye geldik. Boruları okulun bahçesine bıraktık.
    Boruları öğretmen arkadaşım,muhtar, köy korucusu, köy halkından birkaç kişiyle döşemeye başladık. Boru döşemesi i çabuk bitirdik bitirmesine de iş, kaynağa bağlamasına, sabitlenip betonlanmasına, ve kanalın kapatılmasına kaldı. Sonraki günlerde o işi de hallettik. Okulun bahçesine güzel bir de çeşma yaptık. Öğrencilerimiz artık o suyu kullanıyor, köy halkından evleri yakın hatta uzak olanlar içme suyunu, kullanma suyunu okulun bahçesindeki çeşmeden alıyorlardı. Kavaklı köyünden, Aydoğmuş Köyünden gelenler çeşme başında konaklıyor, dinleniyor, sularını içiyor, çeşme başı sohbetler yapıyorladı. Üç köyden tanımadığımız insan kalmamıştı. İnsanlarımız biri biriyle de kaynaşmışlardı. Kaymakam beyin yanına tekrar gittim. Durumu anlattım. Yol bitsin geleceğim köyünüze dedi. Her zaman için beklediğimizi, misafir edeceğimizi söyledim. Gönderdiği borular için tekrar teşekkür ettim.
    Okulun yanında bir çayır var. Dereköye ait. Köyün ortak malı. Köylerde gençler var. Kahve köşelerinde vakit geçiriyorlar. Öğretmen arkadaşlarla yaptığımız hafta sonu görüşmelerimizin birinde bir teklif getirdim. Gelin bir futbol sahası yapalım, köy çayırına. Altı üstü altı tane direk kalesi. Birde futbol topu aldık mı maçlara başlarız gençlerle. Bir biriyle kaynaşırlar, sporda yapmış oluruz. Olur dediler. Fikir güzel. Bahar aylarında bu fikri uygulayalım diye anlaştık.
    Derslerimiz rutin şekilde devam ediyor. O iş zaten mesleğimiz. İşimizi zaten yapıyoruz. Bir problem yok. Diğer yandan Dozerci Osman rotayı Çayaltı köyüne çevirmiş. Yol açma çalışması devam etmekte. Günlerden bir gün köy korucumuz okula geldi. Çayaltı köyünde birkaç kişi dozerin önünü kesmiş, bizim muhtarımız, azalar, Çayaltı köyü muhtarı ve azaları hepsi orada toplanmışlar. Beni çağırmaya gelmiş. Dersi bıraktım. Sınıf öğrencilerine ödev verip, diğer öğretmen arkadaşa sınıfı teslim edip ayrıldım. Köy korucusu ile birlikte doğru Çayaltı köyüne.
    Dozerin yanına geldiğimde yaşlı bir kadın kepçenin önüne yatmış, bir türlü kalkmıyor. İnat mı inat. Bu yol buradan geçmeyecek, geçirtmem diyor. Başka bir şey söylemiyor. Hiç kimse ikna edememiş. Bende köy korucumuza Tekkeönünden bir dolmuşa bin, Kurucaşile ilçesine git. Jandarma karakoluna uğra, yüzbaşıya benim gönderdiğimi söyle, olayı anlat, askerini alıp tam teçhizatlı olarak buraya gelsinler. Konuyu kaymakama da anlat diyerek korucuyu gönderdim.
    Hepimiz bekliyoruz. Hiç kimsede ses seda yok. Yüzbaşımız dört askerle geldi Tekkeönü köyüne kadar araçla, oradan yürüyerek olay yerine ulaşmışlar. Yüzbaşı gelir gelmez askere tüfeklerine mermi sürmesi emrini verdi. Dozerci Osman askerin silah doldurduğunu görünce belinden tabancasını çıkardı. Dozerden indi. İşin boyutu birden değişti. Yüzbaşının yanına gittim. Bize söylemiyor. Tek söylediği yolu buradan geçirmeyeceği, Alçak bir sesle sorar mısın? Sebebi neymiş?
    Yüzbaşı kadının yanına gidip niçin böyle davrandığını öğrendi. Kadının derdi yol güzergahında sekiz tane kestane ağacı var, onların kırılmasıymış. Yoksa arazisinden yol geçmesine karşı değilmiş. Yüzbaşı orada bulunanlara durumu anlatınca gergin ortam birden yumuşadı. Dozerci Osman sakinleşti. Tabancasını beline soktu. Asker silah indirdi,mermi boşalttı.
    Dozerci Osman kadına kestane ağaçlarına zarar vermeden diplerinden sökeceğini, bizlerde sökülen ağaçları arazinin uygun yerlerine tekrar dikeceğimizi söyledik . O kadar insanız. Sekiz tane kestane ağacını dikmek ne ki.
    Gerçekten Dozerci Osman dozeri çalıştırdı, kadını dozerin önünden aldılar, ağaçların köküne zarar vermeden söküp söküp bıraktı. Köyden getirilen kazmalar, kürekler ve ipleri kullanarak kadının kestane ağaçlarını arazinin uygun yerlerine tekrar diktik. Can sularını da verdik. Yüzbaşımız konu halledildiğine göre biz artık dönelim dedi. Kendisine teşekkür ettim. Görevimiz dedi. Sağ olsun. Kadının kestane ağaçlarına sahip çıkmasına hayran kaldım. Sonraki günlerde o kestane ağaçlarının kestanelerini yemekte nasip oldu.
    Olay tüm köylerde duyulmuştu. İyi de oldu. Neden mi? Tekkeönü köyündeki arazi sahibi hiç sorun çıkartmadı. Bazen şer gibi görünen işler,olaylar hayra sebep oluyor. Dozerci Osman ve yağcısının işi bitmişti. Biri birbirimize haklarımızı helal edip vedalaştık.
    Yolumuz Tekkeönüne bağlanınca fındık tüccarı, yani toptancısı bir tüccarımız var Tekkeönü köyünde. Yanına gittim. Senin dolmuşun var, kamyonun var. Arada bizi köye kadar götür. Ücretini verelim. İşin olursa iki oğlundan birisi dolmuşu kullansın teklifini yaptım. Hem köylüyü dolmuşa bindirmeye alıştırırsın, hem para kazanırsın, fındıkları da çuval çuval kamyonunla toplarsın muhabbeti yaptık. Hatta birkaç gün ücret almadan taşı ki. Köylülerimiz alışsın rahatlığa, kısa zamanda köylerinde olmaya. Tüccar sonuçta. Kafasına yattı. Dolmuş seferleri başladı böylece. Aldıklarımızı da artık kolayca götürüyorduk.
    Halk Eğitimi müdürü ile tanıştım. Kursiyerlerini diktiklerini gördüm. Kendisine Tekkeönü köyündeki okulda bir sergi açmaları teklifini götürdüm. Vali Nevzat Ayazı davet edebileceğimizi, böylece hem de yolun açılışını yapabileceğimizi anlattım. Fikir hoşuna gitti. Hazırlanalım o zaman dedi. Fazla bir hazırlığa gerek yok. Bir sürü el işi yapmışsınız, nakışlar var, çeşit çeşit elbiseler diktirmişsiniz. Bir tarih belirleyelim. O gün için siz okulda serginizi açarsınız, ardından resmi olarak yolun açılışını yaparız dedim. Anlaştık. Haziran ayının ilk Pazar günü saat 12 de sergilerini yapacaklar. Biz de yol açılışını. Davetiyelerimizi o gün için hazırladık. Davetiyelere programı yazdık. Daha nisan ayı başlarındayız. Zonguldak Valiliğine on adet davetiye gönderdik. Kurucaşile ilçesinde bulunan tüm okullara ve resmi dairelere davetiyeleri o günden dağıttık. Zonguldak Valisi Nevzat Ayaz şahsına bir mektup daha yazdım. Durumu anlattım. Sözünü hatırlattım. Yaptıkları için mektubumda tekrar tekrar teşekkür ettim.
    Dereköyde futbol için kalelerimizi hazırladık. İlçeden kendi paramla iki adet futbol topu, iki adet voleybol topu ve voleybol ağı aldım. Futbol topu aldığımı öğretmen arkadaşlara söyledim. Voleybo l konusu sürpriz.
    Futbol sahasının yanına yanımdaki öğretmen arkadaşla voleybol sahasını da hazırladık. Direklerini diktik. Ağını da gerdik boş vakitlerimizde.
    İş takım kurmaya, oyun oynamaya kalmıştı. Çayaltı köyü öğretmenlerini ve gençlerini, Kavaklı köyü öğretmenlerini ve gençlerini, Aydoğmuş köyü Dereköy gençlerini Pazar günü için top oynamaya davet ettik. Geldiler. Futbolda oynadık voleybolda. Spor bu insanları biri birine yaklaştırıyor. Artık Pazar günleri sahamız gençlerle dolu. Futbolda oynuyorlar, voleybolda.
    Sene sonu yaklaşıyor. Sene sonu hazırlıklarımıza başladık bir taraftan. Yani karne, karne kayıt defteri,sınıf geçme defteri,diploma defteri dolduruyor, diplomaları yazıyoruz. Vali beyden bir mektup aldım. Geleceğini belirtiyor, ayrıca o gün için bir de sürprizi olacağını belirtiyordu.
    İlçeye gittim. Mektubu Halk eğitim müdürüne ve kaymakama, milli eğitim müdürümüze okuttum. Dönüşte de Tekkeönü köyündeki okula uğrayıp mektubu okul müdürüne de okuttum. Herkesi bilgilendirdim özetle.
    Haziran ayının ilk pazarı. Sabah erkenden kalktık. Doğru Tekkeönü köyüne. Okula gittiğimizde okul müdürü her şeyin hazır olduğunu, Halk eğitim müdürünün cumartesi günü öğleden sonra gelip kursiyerleriyle sınıflarda sergilerini yaptıklarını anlattı. Hatta yapılacak ikramlar dahi hazırlanmış, çeşit çeşit içecekler, kuru pastalar, börekler, yaş pastalar. Kursiyer kızlar ve anneleri maharetlerini göstermişler .
Sayfa 1/8 123 ... SonSon