cok400

açıkçılara hangi gözle bakmalıyız?

Rate this Entry
açığa işlem yapan, yani:
- açığa alım yapan
- açığa satım yapan

bunlara kızmalı mıyız veya kızılır mı? cevabımı en baştan vereyim: hayır kızmamalıyız. çünkü, piyasanın sağlıklı işlemesi açısından onların varlığı da önemli. neden önemli, biraz açayım bu hususu:

aslında borsada herkesin amacı aynı: para kazanmak. iyi de para nasıl kazanılır borsada?

a) fiyatların yükseleceğini düşünenler, alım yapar ve bekler ki, fiyatlar yükselsin ve kendince yeterli karı görünce satıp, karı cebine koysun.
b) fiyatların düşeceğini düşünenler, satım yapar ve bekler ki, fiyatlar düşsün ve kendince yeter dediği yerden geri alsın ve böylece elindeki mal aynı kalsın ama cebindeki para artsın.

(a) durumu için: elindeki para kadar mal alırsın. daha çok almak istersen açığa alırsın yani kredili mal taşırsın ve kredinin faiz maliyetini göze alırsın.
(b) durumu için: elindeki kadar hisse satarsın. daha çok satmak istersen açığa satarsın. satış takasını tamamlamak için hisse kiralarsın ve kira bedelini göze alırsın.

aslında her durumda getiri için taraflar herhalükarda düzeyi değişik riskler almıştır:
- yükselecek diye paran kadar almışsındır ama artmaz ise hatta fiyatlar geri giderse riskini almışsındır
- yükselecek diye parandan fazla (açığa yani kredili) almışsındır ama artmaz ise hatta fiyatlar geri giderse riskine ilaveten faiz maliyetini karşılama riskini de almışsındır (üsttekinden daha yüksek risk)
- düşecek diye malın kadar satmışsındır ama düşmez ise hatta fiyatlar yukarıya gitmeye devam ederse riskini almışsındır
- düşecek diye malından fazlasını (açığa) satmışsındır ama düşmez ise hatta fiyatlar yukarıya gitmeye devam ederse riskine ilaveten kiralama maliyetini karşılama riskini de almışsındır (üsttekinden daha yüksek risk)

borsada işlemler nasıl gerçekleşir? açık müzayede ile. yani az veya çok riski göze alarak, almak isteyenler alım tekliflerini; satmak isteyenler satım tekliflerini piyasaya verirler. ve tahtalarda bu teklifler çarpışarak/vuruşarak/bilek güreşi yaparak/kavga ederek fiyatların oluşmasını sağlar. tam rekabet budur. her oyuncu kendi kuvveti nispetinde fiyatlara yön vermeye çalışır. hangi taraf güçlü çıkarsa, fiyatlar o yöne gider. yani (parası kadar veya parasından fazlası ile) almaya istekliler güçlüyse fiyatlar yukarıya; (malı kadar veya malından fazlası ile) satmaya istekliler güçlüyse fiyatlar aşağıya gider. güçlü olan tarafın istediği olur ve karşı tarafı yenmekle kalmaz, asıl amaç olan kar ederek (yani karşı tarafın parasını alarak) muradına erer.

o yüzden seanlar gong çalarak başlar yani tarafları çarpışmaya/vuruşmaya/bilek güreşine/kavgaya davet eder. haydi buyrun, kim galip çıkacak bugün denmiş olur.

bu mücadelede taraflara eşit imkanlar verilmelidir. yani mesela, alıcılara sen kılıç ve kalkan kullanabilirsin, ama satıcılara sana kalkan yasak sadece kılıç kullanabilirsin denmemelidir veya tersi. daha baştan biri mücadeleye üstün diğeri güçsüz başlıyor olmamalı. yani taraflar eşit imkanlara, eşit donanımlara sahip olmalıdır. bu mücadelede taraflardan biri doğal olmayan bir şekilde güçsüz bırakılırsa (mesela sadece açığa satışı yasaklamak veya sadece açığa alımı yasaklamak veya bir hisseye brüt takas uygulamak vb gibi), oluşacak fiyat sağlıklı olmayacaktır, yani yapay fiyatlar oluşur ki, piyasa mantığına (yani tam rekabete) son derece ters bir durum meydana gelir ki, bu da fiyatlamada balon oluşmasına (balonun aşağı yönlü olması veya yukarı yönlü olması farketmez) neden olur. bütün balonların sonu aynıdır: birgün patlar. patlamadan herkes zarar görür. herkesin zarar görmemesi için balonların oluşmamasına gayret edilmelidir.

Açıkçıların bize faydası var mı?

açığa işlem yapanların (hem açığa alım ve hem de açığa satış) biz küçük yatırımcılara faydası olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. şöyle ki, açıkçıların bol olduğu hisselerin tahtalarında işlem hacimleri yüksektir. aynı zamanda, hem alış kademeleri olsun hem de satış kademeleri daha bir dolu dolu olur. halbuki açıkçıların hiç olmadığı veya pek olmadığı hisselerin tahtalarında işlem hacimleri hem düşüktür hem de alış/satış kademeleri çok cılızdır. hatta bazı fiyat kademelerinin boş olduğu bile görülür. bu noktadan hareketle: açıkçıların bol olduğu bir hissede eğer siz o hisseden hemen almak istiyorsanız, ilk aktif satış kademesinden almak istediğiniz kadar hisseyi rahatlıkla alırsınız. hatta ilk pasif kademeye bile yazılsanız, alma şansınız çok yüksektir. halbuki, açıkçıların olmadığı tahtada hemen almak isteseniz bu pek kolay olmaz. o tahtada ilk aktif satış kademesi ya boştur ya da sizin almak istediğiniz adetten daha düşüktür. yani almak kolay olmaz. eğer serbest emir verirseniz muhtemelen hisseyi siz tek başınıza 3-4 kademe yukarı bile kaldırabilirsiniz. yani alış maliyetiniz artar, ayrıca tahtayı yöneten grubun da dikkatini çekersiniz ve size sinirlenip sizi izlemeye alabilir. akabinde siz, şansa bak... ben alınca hissede işlemler durdu, hatta fiyatlar geri geri gitmeye başladı dersiniz çoğunlukla. aktiften veya serbest fiyattan almak yerine pasife alış yazarsanız da, çoğunlukla şu olur: tahtayı yöneten sizin alış emrinizi fark eder ve hisse fiyatını yukarı çekmeye başlar. sizin alış emriniz çok gerilere düşer. bu durumda siz, vay canına, alalım dedik emir verdik, hem alamadım hem de fiyat uçtu gitti diye hayıflanırsınız. aslında tahtayı yapan, seni daha yukarı fiyatlardan almaya iknaya çabalıyor. başka bir ifade ile, tahtayı yöneten, sana diyor ki, senin istediğin fiyattan olmaz, istiyorsan daha yukarı fiyattan satabilirim.

açıkçıların pek olmadığı ya da hiç olmadığı sığ tahtada satış yapmak isteseniz, yukarıdaki alış örneğinin tersi işlemeye başlar yüksek ihtimalle. yani satmak istiyorsunuz ama ilk alış kademesi ya boştur veya sizin satmak istediğinizden azdır. serbest fiyattan satış versen, tek başına tahtayı 2-3 kademe birden düşürebilirsin. pasife satış yazsan, yine izlemeye takılır ve sen satış emri verir vermez hissenin düşmeye başladığını görürsün ve vay canına, tam satmak istediğim anda hisse düşüşü geçti, bende de şans yok, emri 5 dakika önce verseydim satılırdı demeye başlarsın muhtemelen. aslında emri ne zaman verdiğinin bir önemi yok; 5 dakika önce de emir verseydin yine aynısı olurdu. çünkü emri verdiğin anda izlemeye takılmış oldun. böyle yapmakla aslında tahtayı yapan sana, benim istediğim fiyattan verirsen, alırım demek istiyor. sen buna razı olur daha aşağıdaki fiyattan satarsan, birden bire hissenin yükselişe geçtiğini görebilirsin. bu durumda, yüksek ihtimalle vay canına tam ben sattım 2 dakikada hisse yükselişe geçti. bende de hiç şans yok demen işten bile değil

özetle: açıkçıların nispeten çok olduğu tahtalarda işlem yapmak daha bi kolay olur. hızlıca alım-satım yapılabilir. ilk kademelerden alım-satım mümkün olduğu için işlem maliyeti daha düşük olur. ayrıca kademeler daha çok lotlarla dolu olduğu için seni izlemeye alma şansı da azalmış olur. yani açıkçıların bize faydası vardır. ya da en azından bize hiç faydası yoktur denemez.

görüldüğü gibi, açıkçıların varlığı hem piyasanın sağlıklı işlemesi açısından hem de bizlerin daha rahat, daha hızlı ve daha düşük maliyetle işlem yapabilmemiz açısından iyidir diyebilirim.

Submit "açıkçılara hangi gözle bakmalıyız?" to Google Submit "açıkçılara hangi gözle bakmalıyız?" to Facebook Submit "açıkçılara hangi gözle bakmalıyız?" to Twitter

Updated 27-06-2018 at 15:58 by cok400

Etiketler: Yok Etiketleri Değiştir
Kategoriler
Uncategorized

Comments