-
Yerli ve Milli Londra
Küresel krize dönüşmüş bir pandemik durum ortada. Bir tarafta salgın hastalık, diğer tarafta salgın kriz. Her ikisi ile de mücadele gerekiyor.
FED, rezerv paraya sahip Merkez Bankaları ile swap yolu ile dolar takası kapısını açtı. Rezerv paraya sahip olmayan ülkeler için ise ABD tahvili karşılığı dolar kapısını açtı. Amaç nakit sıkışıklığını gidermekti.
Ne yazık ki ikinci maddeye de yetişemedik. 2018 yılında rahip krizinde ABD’ye kızıp tahvilleri satmışız meğerse...
FED bu durum karşısında adres olarak IMF’yi gösterdi. Bu şartları taşımayanlar için IMF’den nakit desteği alabilirsiniz dedi.
Ne yazık ki biz bu maddeye de uymadık.
Şöyle uymadık: Biz yıllarca meydanlarda Millete “Hain IMF” sloganı satmıştık. Şimdi krizde sıfır faizle nakit vermesine rağmen IMF’nin kaynaklarından nasıl yararlanabiliriz?
Ve hemen açıklamalar gelmeye başladı: “Biz bize yeteriz” demedik mi? IMF programı başta olmak üzere, hiçbir dayatmaya boyun eğmeyiz. IMF gündemimizde yok”
Önce şu gerçeği herkes bilsin: IMF bu parayı bir program, yani stant-by anlaşması ile vermiyor. FED ve IMF diğer ülkelere de “Siz salgın hastalıkla asıl uğraşın, para sorunu çekmeyin” diye veriyor.
Ortada bir IMF anlaşması yok. Sıfır faizli bedava para var.
Ama elbette IMF’de verdiği paranın amaca uygun kullanılmasını isteyecektir. Yani IMF’den para alıp o para Kanal İstanbul ihalesi yapamazsın. Ya da Hazine garantili -müteahhitlere yeni ihaleler veremezsin.
Amaç Millete gerçekten hizmettir. Müteahhitlere hizmet değil...
IMF’ye bu kadar sert çıkmamızın nedeni asla ve asla “Yerli ve Milli” dava değildir.
Eğer -Yerli ve Milli- isek neden ‘Şehir Hastaneleri’ başta olmak üzere Hazine garantili KÖİ projeli ile müteahhitleri koruma-kollama ihaleleri LONDRA Tahkimine bağlandı?
Bir kişi bunu izah etsin.
Osmangazi Köprüsünün Hazine garantisi Milletin sırtında ama Tahkimi Londra’da.
Çanakkale Köprüsünün Hazine garantisi Milletin sırtında ama Tahkimi Londra’da.
Yavuz Selim Köprüsünün Hazine garantisi Milletin sırtında ama Tahkimi Londra’da.
11,2 milyar dolara yaptırılan Şehir Hastanelerinin 95 milyar dolarlık Hazine garantisinin Tahkimi de Londra’da... (Bir tanesi hariç)
Tahkimlerin Londra’ya bağlanması şudur. İktidar değişir de “Nedir bu fahiş Hazine garantileri” derlerse işte onun yargısı Türkiye’de değil Londra’da olacaktır.
Bakınız Sn Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllar önce af konusunda “Devlet Millete karşı işlenen suçlar affedemez” diyordu. O zaman “Devlet sadece kendisine karşı işlenen suçları affedebilir” diyordu.
Bugün af geldi. Ama Devlete karşı işlenen suçlara değil, Millete karşı işlenen suçlara...
Yıllar önce ekonomiyi çay ve simit hesabı ile ifade eden yine Sayın Erdoğan’dı. Bugün ise Sayın Temel Karamollaoğlu’nun dediği gibi o çay ve simit hesabın hiç girmiyoruz.
Aslında biz benzer sorunu AB ile Suriyeli mülteciler konusunda da yaşamıştık. AB ile Haziran 2015’de vizesiz serbest dolaşım hakkını da almıştık. AB bize yılda 3 milyar euro da verecekti.
Şimdi diyoruz ki, AB anlaşmaya uymadı.
Gerçekten AB mi anlaşmaya uymadı? Bunu çok iyi analiz ediniz.
Biz değil miydik “AB parayı direkt Suriyelilere ihtiyaç karşılığı veriyor, para bizim elimize geçmiyor ki” diyen.
Burada mesele illa biz bedava parayı istiyoruz ama bu parayı da istediğimiz yerde harcamak özgürlüğüne da sahip olmak istiyoruz.
Olaya başka açıdan da işaret edelim: “Biz bize yeteriz” aslında bir başka politikanın göstergesi. Biz hesaplarımızı kimseye göstermek mi istemiyoruz? Acaba hesaplarımızda bir sakınca mı var?
O nedenle içe kapan Türkiyem..
İçe kapan ve kimse hesap bilmesin, kimse hesaplarımızı görmesin mi?
Kısaca iş çok derin.
Müteahhitlerin Hazine garantilerini Londra’ya bağlayıp sonra da içerde Yeli Milli söylem ne ifade edebilir?
Bu işte bir terslik yok mu? Lütfen biraz düşünelim.
-
-
-
-
Korona ile küresel sermayenin el değiştirdiğine, kopan yaygarada birilerinin aşırı zenginleşip, birilerinin aşır fakirleşeceğine olan inancım tamdır...
Venezuela örneğindeki gibi, corona tüm parasal sistemlerin üzerine çöktü. Daha 2 ay önce FED faizleri %2,5 dan artırmalı mıyım? Yoksa pas mı geçmeliyim mi, tartışırken faizler direkt %0 a indirgedi...
FED şu an 24 /365 100 USD banknot basıyor, basıyor, basıyor....
FED eksi faizlere gidebilir...
Keza ECB ... Haftada bir 50 milyar Euro luk tahvil alım programı açıklıyor. ECB de de banknot matbaa ları basıyor, basıyor basıyor... Eksi faiz ile...
İnanılmaz bir likitide içinde yüzürken köpekbalığına denk gelmek...
Corona'nın faso ve fiso olduğu anlaşılır anlaşılmaz, basın çark edecek, medya dönecek.. O zaman bu likitide aşırılığı HİPER ENFLASYON a saracak...
Altın ve Borsa lar inanılmaz likitide akımına uğrayacak...
Elde nakit USD yada TL yada Euro su olan...
Eksi faiz yada sıfıra yakın faiz ile HİPER ENFLASYON ile tanışacak...
Benden demesi..
-
KÜRESEL SALGINA GELİNCE
Tamam kabul ediyorum diyelim.. Küresel salgın bu....
Ama hala ölenlerin sayısı 130,000 dir..
Önlem alınıyor diyorsunuz ama burada bu forumu okuyan, bu entellektüaliteye sahip finans ve küresel ekonomiyi tartışan dünya nüfusunun %2 si bile değil...
Afganistanı, Bangladeşi, Pakistanı, Afrikayı düşünün... Adam daha virüs nedir ondan haberi yok.. Bırak virüsü bilgisayar hatta elektirk ile dahi tanışmamış milyonlar var...
Böyle bir aşırı bulaşıcı ve öldürücü salgında 100,000 kesinlikle devede kulaktır...
Maalesef ben hala iddiamı sürdüreceğim...
Bu bir sıradan grip yada zatüree hastalığıdır, öldürme oranı diğer hastalıklar ile aynıdır. Ölenlerin %80 i corona olmasa idi, ya Coah dan, yada nefes darlığından, ya kanserden yada organ yetmezliğinden öleceklerdi...
Maalesef olayın böyle olması, yada benim böyle düşünmem, yada sizin o şekilde düşünmeniz olayın sonuçlarına etkisi SIFIR olacaktır...
O sebeple fikirlerimiz elbette önemlidir..
Ama GERÇEK;
Bu olayın sonuçlarından çıkacak FATURA ve HESABI eğer Bill Gates yada Murat Ülker yada Ömer Koç değilseniz, hep beraberce ödeyeceğimizdir..
Geçmiş olsun (Fatura nedeni ile)
Coronasız günler..
-
https://www.hurriyet.com.tr/dunya/20...betti-41104828
Mesela yılda 20 milyon kişi kansere yakalanıyorken her yıl 10 milyonu kanserden ölüyor....
Pandemi değil mi bu?
-
"
YaşamHaber Giriş: 26 Nisan 2019 Cuma 15:53
2018 yılı "ölüm nedeni" istatistikleri
2018 yılı Türkiye İstatistik Kurumu, 2018 ölüm istatistiklerini açıkladı. Ölüm nedenlerinde ilk sırayı dolaşım sistemi hastalıkları aldı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılına ilişkin ölüm nedeni istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Türkiye'de geçen yıl dolaşım sistemi kaynaklı 161 bin 920 ölüm gerçekleşti.
Ölüm nedenleri incelediğinde en fazla yüzde 38,4 ile dolaşım sistemi hastalıkları, yüzde 19,7 ile iyi ve kötü huylu tümörler dikkat çekti.
Bunları sırasıyla yüzde 12,5 ile solunum sistemi, yüzde 4,9 ile sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları, yüzde 4,8 ile endokrin, beslenme ve metabolizmayla ilgili hastalıklar ve yüzde 4,4 ile dışsal yaralanma nedenleri ve zehirlenmeler izledi.
Diğer hastalıklar ise (enfeksiyon ve parazit hastalıkları, mental ve davranışsal bozukluklar, kas-iskelet sistemi ve bağ dokusu hastalıkları gibi) yüzde 15,2 oldu."