18 Mart Çanakkale Zaferi Ve Şehitleri Anma Günü
https://www.youtube.com/watch?v=eltPkGySVYQ
Printable View
18 Mart Çanakkale Zaferi Ve Şehitleri Anma Günü
https://www.youtube.com/watch?v=eltPkGySVYQ
bu toprakları "vatan" yapan şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz
Çanakkale (Hey Onbeşli) Türküsü ve Hikayesi
https://www.youtube.com/watch?v=HPX5qinRbiA
Öğrencileri şehit düşen lise 2 yıl mezun vermedi: İZMİR ATATÜRK LİSESİ
Yetiştirdiği ünlülerle anılan ve kuruluşu Cumhuriyet öncesine dayanan Atatürk Lisesi'nin Başkan Yardımcısı Özsümer, "Çanakkale ve Sakarya Meydan savaşlarında son sınıf öğrencileri cepheye gitmiş ve hepsi şehit düşmüştür" dedi
KAYNAK VE HABERİN DEVAMI: http://www.yeniasir.com.tr/yasam/201...-mezun-vermedi
Devlet Şeref Madalyası
Türkiye’nin tarihi okullarında biri olan ve 1888 yılında kurulan, adı İzmir İdadisi, İzmir Sultanisi, İzmir Erkek Lisesi ve son olarak İzmir Atatürk Lisesi olan okulda bugünlerde ’Devlet Şeref Madalyası’ heyecanı başladı. Milli Eğitim Bakanlığı, Aralık 2014 tarihinde, valilikler aracılığıyla Konya Lisesi, Sivas Lisesi, Kayseri Lisesi, İstanbul’da Galatasaray Lisesi ve İzmir’de Atatürk Lisesi başta olmak üzere Birinci Dünya Savaşı, Çanakkale Savaşı ile Kurtuluş Savaşı yıllarında son sınıf öğrencilerinin savaşa katılması ve hiç mezun vermemiş olmaları nedeniyle, bu nitelikteki okullara Devlet Madalyaları ve Nişanları Yönetmeliği’ne göre ’Devlet Şeref Madalyası’ verilebilmesi amacıyla girişimlerde bulunulacağını bildirdi. Bakanlık, inceleme ve araştırma yapılması için, bu savaşlara katılanlarla ilgili ve hiç mezun vermedikleri yönündeki onaylı resmi bilgi ve belgelerin iletilmesini istedi.
HABER KAYNAK: http://www.hurriyet.com.tr/ataturk-l...lyasi-28514133
Şehitlerimizden Allah razı olsun, mekanları cennet olsun.
Konuyu başlatan arkadaşın eline sağlık.
Çanakkale Savaşı bu millete sayılamayacak kadar çok şey kaybettirmiştir ama dünya durdukça adı da duracak bir lider kazandırmıştır.
Bu vatan, vatan toprağı kalsın diye göz kırpmadan canlarını veren Çanakkale Şehitleri'nin ruhları şad olsun.
O anı Mustafa Kemal, Ruşen Eşref Ünaydın ile yaptığı görüşme sırasında şöyle anlatmaktadır.
“...Bu esnada Conkbayırının güneyindeki 261 rakımlı tepeden sahilin gözetleme ve korunmasıyla görevli olarak orada bulunan bir müfreze askerin Conkbayırına doğru koşmakta, kaçmakta olduğunu gördüm... Bu askerlerin önüne kendim çıkarak:
-Niçin kaçıyorsunuz ? dedim.
-Efendim düşman dediler!
-Nerede?
-İşte! diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşmanın bir avcı kuvveti 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve tam bir serbestlik içinde ileriye doğru yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün. Ben kuvvetleri (geride) bırakmışım, askerler on dakika istirahat etsin diye...Düşman da bu tepeye gelmiş...Demek ki düşman bana benim askerlerimden daha yakın! Ve düşman benim yere gelse kuvvetlerim çok kötü bir duruma düşecekti. O zaman artık bilemiyorum, bilinçli bir düşünme ile midir, yoksa önsezi ile midir, bilmiyorum. Kaçan askerlere:
- Düşmandan kaçılmaz, dedim.
- Cephanemiz kalmadı, dediler.
- Cephaneniz yoksa süngünüz var,dedim.
Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırına doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile dağ bataryasının yetişebilen askerlerinin ‘ marş marşla’ benim bulunduğum yere gelmeleri için, yanımdaki emir subayını geriye yolladım. Bu askerler süngü takıp yere yatınca, düşman askerleri de yere yattı. Kazandığımız an, bu andır...”
Gerçekten de, çekilen Türk askerleri mevzi alınca, karşı taraf ta mevzi alıp duraklar. Böylece, 57. Alay Öncü Bölüğü'nün Conkbayırı’na yerleşmesi için gereken süre kazanılmış olur. İşte bu an, Gelibolu Savaşı’nın kaderini belirleyen önemli anlardan birisidir. Bu husus, Çanakkale Savaşları tarihiyle uğraşan Türk ve yabancı bütün uzmanlar tarafından doğrulanıp vurgulanmaktadır.
Daha sonra, Kolordu Komutanı Esat Paşa'nın izniyle, 27. Alay’dan geri kalan birlikleri de emrine alan Tümen Komutanı Mustafa Kemal, karşı saldırıya geçmek üzere 57.Alay'a şu emri verir :
“ Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir.”
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYORUZ.
18 MART 1915
https://www.youtube.com/watch?v=1ZNrst0sKuE&feature=youtu.be
Çanakkale'de 13 yaşındaki gönüllü bombacı Ali Reşat Çavuş.
http://i.hizliresim.com/X04Wbj.jpg
Çanakkale gecilmeyeli 102 sene oldu..
Ruhunuz şad olsun..
Yoktan var edilen bir ülke..
http://i.hizliresim.com/aLEq9g.jpg
çanakkalde yatan başta üç tane büyük amcam olmak üzere,
cümlesinin mekanı cennet olsun.
http://fs5.directupload.net/images/170317/et6siszc.jpg
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkez-i Umûmîsinde faaliyet.
Muhnik (zehirli) gazlara karşı ağızlık ve burunluk imâli 1331
Mekanları cennet olsun...
Yokluklar içinde bir destan yazdılar.
http://www.canakkaleyemektuplar.com
Turkcell güzel bir işe öncülük etmiş.. çok beğendim bakmanın fayda var ..
https://www.youtube.com/watch?v=BgMj6l2-UaU
Var mı bu şiirden öte duygulara tercüman,
Allahtan rahmet dilerim ...
Allah rahmet eylesin,nur içinde yatsınlar.
Tüm şehitlerimizin mekanları cennet olsun..
18 Mart 2017
Bugüne kadar canlarıyla bu vatana can veren tüm şehitlerimizi ALLAH rahmet etsin.
Yüce Atatürk ile birlikte cennet mekan olsunlar İNŞALLAH :)
https://www.youtube.com/watch?v=SMfcAduZTR4
evet henüz 15 yaşında ana kuzularıydılar, kimi vardı taşıdığı mavzer kadardı boyu ama dünyaları sırtlamıştı
daha bıyıkları terlemeden gittiler cepheye gözlerini kırpmadan bir an tereddüt etmeden hepsi şehit oldu
700 yıllık imparatorluğun 7 cephede mecali kalmamıştı, er bulunamıyordu cepheye gidecek, kadın çoluk çocuk yek bir bütün seferber oldu anadolu insanı
15 yaşındaki çocuklar yiğit oldu erkek oldu düşmana karşı durdu
işte böyle dik durdu bu vatan işte böyle korudu namusunu toprağını, düşürmedi hilalini susturmadı ezanını
çanakkale geçilmez bu vatan bölünmez, bölünmedi bölünmeyecek bölemeyecekler
allah aziz şehitlerimizden ve cümle gazilerimizden razı olsun
bu gün sabah uyanıp hür ve onurlu bir biçimde işimize gücümüze gidebiliyor tek bir bayrağın altında hür yaşayabiliyorsak onların sayesindedir
hepsi makamı mahmudda bir melektir
http://3.bp.blogspot.com/-fiyYjBliGi...reenshot_4.jpg
https://yasincoban.files.wordpress.c...onbesliler.jpg
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/d/news/126124.jpg
http://4.bp.blogspot.com/-WdTHvVpWgk...86896067_n.jpg
http://www.canakkaletravel.com/image...anakkalede.jpg
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı!"
Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,
Ostralya'yla berâber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedî'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
http://666kb.com/i/dhlou4o7shr9kmuyj.jpg
Bir destana benziyor senin bugünkü halin.
Okurken duyuyorum sesini ihtilalin.
Övün ey Çanakkale, ki sen Mustafa Kemal'in,
Yüz milletle yüz yüze ilk görüştüğü yersin!
Faruk Nafiz Çamlıbel (Çanakkale)
ÖNSÖZ... SONSÖZ...
Türk milletinin; vatanı için, varlığı ve birliği için, istiklali ve istikbali için verdiği her savaşı bir destandır.
Kurtuluş savaşı ise bu destanların en büyüğü, en güzeli, en unutulmayacak olanıdır.
Çanakkale savaşlarının Kurtuluş savaşının provası olduğunu iddia eden bir başlık ile süslü püslü yazılar yazmak; şahsi menfaatleri için manevi değerlerimiz üzerinden kelime oyunlarıyla oy devşirmeye çalışanlar ile milli değerlerimiz üzerinden kelime oyunlarıyla itibar devşirmeye çalışanları aynı kefeye sokar.
Çünkü, hiç bir millet prova olsun diye 59.408 muharebe şehidi, 21.000'den fazla hastane şehidi, 11.000'den fazla meçhul asker, 100.000'den fazla hasta veya sakat kalan gazi vermez. Hele ki, bu kayıpların bir kısmının o devrin tahsilli gençlerinin olduğunu bile bile... Geleceğinin bu gençlerin elinden yazılacağını bile bile... Gelecek neslinin aydın kesimini de kaybedeceğini bile bile..
Hiç bir millet kaybederek kendi canını ortaya koyarak prova yapmaz... Yapsa yapsa Tarih yapar, tarih yazar, önsöz yazar...
Çanakkale savaşlarını Kurtuluş savaşının provası olarak görmek; Ne Çanakkale savaşlarını, ne Kurtuluş savaşını, ne Cumhuriyeti, ne de bu günü anlayamamış olmaktan öteye gitmeyecek kadar sığ bir yaklaşımdır...
Çanakkale savaşları prova değil.. Bir büyük destanın önsözüdür...
Kurtuluş savaşı öyle bir destandır ki; Önsözü Çanakkale'de yedi düvelin en gelişmiş ordularına "Dur.. geçilmez.." dediği Çanakkale savaşlarında yazılmış, sonsözü de Cumhuriyetin ilan edilip egemenliğin tek adamdan alınıp kayıtsız şartsız millete verildiği Ankara'da yazılmıştır.
Bu vesileyle... Sene-i-devriyesinde, Çanakkale muhrabelerinde şehit olanlara, gazi olanlara, oğlunu kızını kaybedip gözyaşı döke döke yaşayıp ölen analara, eşini kaybedip ömür boyu hasret çeken eşlere, anasını babasını kaybedip öksüz yetim kalan yavrulara;
Allah'tan rahmet, milletimizden hürmet niyaz ederim.
DeliKAN ...18 Mart 2017...İzmir...
iyi bir noktaya parmak basmışsınız sn.pert
atatürk çanakkale müdaafasında yarbaydı, tıpkı daha önceki gibi emrindeki tabur ve tümenler ile her giriştiği her taarruzdan zaferle ayrılmayı bilmiş üstün bir asker Mustafa Kemal,
çanakkale savaşı istiklal harbinin ilk safhasıdır. anadolu halkının 4 yıl sonra istiklal harbinde göstereceği aynı direncin aynı muvaffakiyetin de temelidir.
Atatürkün, tüm değerli komutanların ve silah arkadaşlarının ve tüm aziz şehit ve gazilerimizin ruhları şad olsun. bu gün burada onlar sayesinde varız.
atasını inkar eden soysuzdur ve bizden değildir der yüce kitabımız.
saygılarımla
http://666kb.com/i/dhlpn1q5eh4h8l9a3.jpg
Çanakkale Zaferi'nde Yarbay Mustafa Kemal Bey'in hiçbir etkisi yoktu. 18 Mart Çanakkele Deniz Zaferi'nin şanlı kumandanı Cevat Paşa, Kurmay Başkanı Selahattin Paşadır.
http://yakintarihimiz.org/canakkale-...n-pasadir.html
sn.delikan
prova deyişi ilk adımı manasında kullanıldı bir çok metinde ve böyle geçti literatürlerde, ancak sizinle kesinlikle aynı görüşteyim, kelimelerle nitelendirilişi ne olursa olsun ikisi topyekün bir kurtuluş mücadelesinin yani istiklal harbinin ilk adımıdır böyle görülmelidir.
çanakkale ayrı bir milletin devletin ve istiklal harbi yine ayrı bir milletin devletin savaşı gibi gösterilmemeli bölünmemeli !
savaşan aynı toprağın çocuğu aynı mehmet sırtında cephane taşıyan aynı elif !
çanakkale ile başlayan vatan müdaafası ve taarruzu kuvvai milliye ile önce doğu illerinden başlayarak ardından güneydoğu ile karadeniz ile ardından iç anadolu ve batı ege ile son safhada artık tüm anadolunun tüm türkiyenin delelgelerinin temsil ettiği yeni ankara meclisiyle yani meşru türk devleti ve ordusuyla dumlupınarla eskişehirle kütahya ile inönüyle sakarya ile tamamlanmıştır adına istiklal harbi denir.
sadece çanakkale yi övmek ve istiklal harbini kenarda bırakmak yada sadece istiklal harbini övmek ve çanakkaleye osmanlının savaşı demek hakla vicdanla bağdaşacak mesele değildir.
osmanlı kaybederken küllerinden türkiye cumhuriyeti doğmuştur. dini dili ırkı milleti bayrağı aynıdır bir bütündür.
saygılarımla
Tüm ŞEHİT lerimizin ruhu şad olsun!!!
Ruhumu şâd edin yeter"
Çanakkale Savaşı esnasında Yüzbaşı Mehmet Tevfik Bey'in yazdığı bu mektup, savaştan geriye kaldığı bilinen en dokunaklı belge.
Kahraman şehidimiz bu mektubu, Arıburnu Cephesi'nden babaannesine, babasına, annesine ve kızkardeşine hitaben yazmış. İki hafta sonra da şehit olmuş.
"Pazartesi, 31 Mayıs, 1915
Sebeb-i hayatım, feyz-i velinimetlerim. Sevgili peder validem, babacığım, valideciğim. Arıburnu’nda ilk girdiğim müthiş muharebede sağ yanımdan ve pantolonumdan kurşun geçti, hamdolsun kurtuldum. Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden kurtulacağıma ümidim olmadığından bir hatıra olmak üzere şu yazılarımı yazıyorum. Hamdüsenalar olsun Cenâb-ı Hakk’a ki beni bu rütbeye kadar eriştirdi. Yine mukadderat-ı ilahiye olarak beni asker yaptı. Siz de ebeveynim olmak dolayısıyla beni vatan ve millete hizmet etmek için ne suretle yetiştirmek mümkün ise öylece yetiştirdiniz. Sebeb-i feyz-i rıfatım ve hayatım oldunuz. Cenâb-ı Hakk’a ve sizlere çok teşekkürler ederim.
Sevgili peder ve valideciğim; gözbebeğim olan zevcem Münevver ve oğlum Nezih’ciğimi evvela Cenâb-ı Hakk’ın, sonra sizin himayenize emanet ediyorum. Onlar hakkında ne mümkün ise lütfen yapınız. Oğlumun tâlim ve terbiyesine siz de refikamla birlikte lütfen gayret ediniz.
Servetimizin olmadığı malûmdur. Mümkün olandan başka bir şey isteyemem, istesem de pek beyhudedir. Refikama hitaben yazdığım kapalı mektubu lütfen kendi eline veriniz. Fakat çok müteessir olacaktır, o teessürü azaltacak şekilde veriniz. Ağlayacak, üzülecek tabii; teselli ediniz.
Sevgili peder ve valideciğim, belki bilmeyerek size karşı birçok kusurda bulunmuşumdur, beni affediniz. Ruhumu şâd ediniz.
Sevgili hemşirem Lütfiye’ciğim, bilirsiniz ki sizi çok severdim. Sizin için ve sa'yimin yettiği nisbette ne yapmak lazımsa yapmak isterdim. Belki size karşı da kusur etmişimdir, beni affediniz. İlahi mukadderat böyle imiş. Hakkınızı helal edin. Ruhumu şâd edin.
Ey akraba ve dostlar ve sevenlerim, cümlenize elveda. Cümleniz hakkınızı helal ediniz. Benim tarafımdan cümlenize hakkım helal olsun. Elveda, cümlenizi Cenâb-ı Hakk’a tevdi ve emanet ediyorum. Ebediyen Allah’a ısmarladım.
Oğlunuz Mehmet Tevfik"
http://666kb.com/i/dhlx1dcvcjcs2cg1n.jpg
''Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşcesine, bu hasret bizim..''
Nazım Hikmet (Kurtuluş Savaşı Destanı)
https://twitter.com/tarihdergi
https://twitter.com/tarihdergi/statu...93981202010112
102. yılında 18 Mart deniz muharebesini gerçek zamanlı paylaşımlarla aktarmaya saat 10:30’da başlıyoruz. Dev müttefik filosu yaklaşıyor…
Bilinen bilinmeyen sayısız şehit , gazi .
Evinde , köyünde göreceği azıcık huzurdan geri kalmış ecdad.
Hepsine ödenemeyecek borcumuzu biliyoruz .
Ne mutlu ki hala aynı ingiliz uşaklarına , mandacılara , içeride ve dışarıdaki düşmanlara karşı durabilecek bir güç var .
Huzur içinde uyusunlar.
Şu anda mağlubiyeti bütün damarlarımda hissetmekteyim.
Çok üzgünüm...
Oldukça mutluydum,umutluydum,daha düne kadar Çanakkale bizimdir! diyordum.
Çünkü bu savaşı kazanmak için askeri,parayı,cephaneyi ,her şeyi hesaplamıştım.
Hepsinde çok üstündük,mutlaka yenecektik.
Yalnız bir şeyi hesaba katmamışız
MUSTAFA KEMALİ...
Bağrımda İngiliz gururu olmasa TÜRKLERİ alnından öpmek onları ayakta alkışlamak isterdim.
Winston Churchiil
Atalarımın ruhları şad olsun, nurlar içinde yatsınlar
SELAM OLSUN MUSTAFA KEMALLERE
Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı hepsi 10 yıl içinde gerçekleşmiş, bu coğrafyadaki insanları derinden etkilemiş, erkeklerini, evlatlarını kaybetmelerine yol açmış savaşlardı.
Babamın ilk ad olarak bana uygun gördüğü babası Ömer, Çanakkale'de savaşırken tifoya yakalanarak köyüne gönderilmiş köyünde ölmüş, babaannem iki çocuğu ile kalmıştır.
Dün gece HaberTürk'te bir programda, bir konuşmacı, paralel kumpasları anlatırken, ordunun ve mensuplarının moral seviyeleriyle ilgili görüş aktarırken, "Kurtuluş savaşında Teşkilatı Mahsusa'nın yiğitçe direnişi, Atatürk ve arkaşadaşlarına yepyeni bir ruhla orduyu oluşturmalarına zaman kazandırmıştır" dedi.
Bir milletin kaderini tayin etmede öyle şiirlerdeki gibi tüm halk değil, bir kaç yiğit vatansever başlıca etmen olmakta.
Falih Rıfkı o yılları anlatırken dağların asker kaçaklarıyla dolu olduğunu, savaşmak istemeyenlerin dağlarda yaşadıklarını, jandarmanın bunlarla uğraşmaya yeterli, sayı ve gücünün olmadığını aktarır.
Savaşları, iyi yetişmiş profesyonel askerlerin kazandığı bir gerçek.
Halk genelde insana dair tepkiler verir felaketler karşısında: korkar ve kaçar, ya da boyun eğer.
Mustafa Kemal gibi askeri liderlerin önemi ve büyüklüğü buradadır.
Çanakkale Savaşlarının üst komutası tamamiyle Almandır.
Mustafa Kemal bu savaşlarda Yarbay ve sonra terfi ederek Albay rütbesindedir. Ancak, dün yazdığım yazıda da ifade ettiğim gibi, Çanakkale Savaşlarının asıl önemi Kurtuluş Savaşının gerçek bir provasını oluşturmuş olmasıdır. Bizlere de Mustafa Kemal gibi bir komutanı vermiştir.
Çanakkale Savaş ve Zaferinin 100. Yılını kutladığımız bu günlerde, unutmamamız gereken, vatan olarak kabul ettiğimiz Anadoluyu savunan binlerce şehit ve gazinin bir milletin kaderini değiştiren insanlar olmalarıdır.
Onlara dua, onlara minnet...
https://pbs.twimg.com/media/DYgzSuNX4AA7ZtS.jpg:large
Kurmay Albay Mustafa Kemal, Gelibolu, Çanakkale ...