Güzel yorumlar ve fikir paylaşımlarınıza teşekkür ederim, çok faydalandım açıkçası.
Dünyanın aksi yönünde bir faiz politikasını sorguluyoruz, işte size müthiş bir dalga kaynağı... Bu yıl da ters yönlü bir dalgayla karşılaşabiliriz.
Erdoğan'ın faiz indirimi politikası ekonomistlerce çok eleştirildi ancak şunu hatırlatayım ki; uzun yıllar iktidarda kalarak ve ABD-AB kaynaklı para bolluğunun tadını çıkararak yüksek açık veren, yüksek borçluluk oranına sahip bir ekonomi inşa etti. Bu borçların ana para ve faiz ödemeleri için belli bir ekonomik büyüme oranını tutturmanız gerekiyor, işte Erdoğan'ın yapay tatlandırıcı içeren düşük faiz politikası bu bakımdan ve kendi çıkarlarını da göz önüne alırsak zaruriydi belki de? Elbette bu sonu olan bir yoldu, kendi hatalarının bir sonucu olan enflasyona ve küresel ekonomik dengelere uymayan bir program için kaynağınız tükendiğinde program sonlanır, zaten seçimleri kazanır kazanmaz U dönüşü yapmak zorunda kaldı... Bu defa sandıkta büyük hezimet ortaya çıktı. Tekrar aynı noktaya geliyoruz, C.başkanı kendi çıkarları için uygun manevralar yapmaktan başka bir politika izlemiyor, Çin'e heves etmiyor bence. Şu anda herkesin odak noktası da zaten dış sermaye konusu bunun nedeni önümüzdeki aylarda, yüksek ihtimalle ekonomi sert bir fren yapacak ve yukarıda yazdığım borç çevirme konusu bir anda baş role geçecek.
Belki borsadaki Mart düşüşünün nedeni ekonomik durgunluğun hızlı bir fiyatlamasıydı? Biz ekonomiden söz ediyoruz ama para piyasaları da, herkesin gördüğü gerçekleri 8 milyon küçük yatırımcıya avantaj sağlamayacak biçimde fiyatlamak zorunda.
Krizin algılanması konusunu da açalım. Rusya örneğimi tekrar okumanızı öneririm. Çok ilginç biçimde Rusya tarihinin en verimli içsel ekonomik koşullarına savaşta ulaştı. Yazılımcılar Moskowa'da avrupadan daha iyi koşullar bulabiliyormuş. 1990 sonrası doğanlar bilemeyebilir ama bu ülkede akp öncesinde gazeteciler iktidar değiştirecek kadar güçlü derlerdi, belki hala öyledir? Yoksa neden bir politikacı tüm medyayı kontrol altında tutmaya çalışsın ki? Şu an muhalif gazetelerde gördüğünüz yaşlı köşe yazarlarının eski politikacılara neler yazabildiğini arşivlerden araştırabilirsiniz. Ecevit'in 1999 kampanyasında medya desteği tamdı 2001 krizi döneminde ise her şey ters dönmüştü. Günümüzde medya en kötü durumda bile itidal çağırısı yapacak kadar olgun, halk için de durum aynı. Tepki göstermenin bedelini hesaplamak zorunda. Kendi hayatınızda krizi hissetmek ayrı bir tartışma konusu. Hayat standardınıza, beklentilerinize ama en önemlisi sizden bağımsız olarak geleceğe bağlı. Ukrayna'da savaş var ama etrafta bir sürü Tesla görebilirsiniz, fiyatlar gayet istikrarlı, enflasyon yok gibi. Bizde savaş yok ama 10 ay önceye göre temel gıda maddeleri %100-200 pahallı, öte yandan maaşlara da zam yapıldı... Şiddetli bir krizin belirtileri de değişken olabilir. ABD 1970'lerin tamamında zorlu bir resesyon tecrübe etmiş. Bu gün kimse 10 yıllık sürünme dönemini hatırlamaz ama 1987 sonbaharındaki o sert düşüş-çıkışı herkes hatırlıyor.
Türkiye'de öyle yüksek bir enflasyon var ki; maaşlara bir yıl zam yapamıyoruz deseler ne olur acaba?
Biz iyimser olalım ve uzun sürecek, dalgalı bir yeniden yapılanma dönemi öngörelim. Bu arada seçimler olur, iktidarlar değişir, bölgesel çatışmalar çıkar, FED faiz indirir sonra tekrar çıkarır vs. Ön görülemez konulara ve geçmişe çok kafamızı takmayalım.
Yer İmleri