Sayfa 144/178 İlkİlk ... 4494134142143144145146154 ... SonSon
Arama sonucu : 1419 madde; 1,145 - 1,152 arası.

Konu: Tarihte Bugün

  1. Ebussuud Efendi 1491-1574

    Ebussuud Efendi 1545’te aldığı şeyhülislamlık görevini ölene kadar, 29 yıl devam ettirdi. Bu uzun süre içinde hem yazdıklarıyla Osmanlı hukuk ve eğitim sisteminin önemli bir kilometre taşı olmayı başardı hem de gerek halk gerek saray üzerinde ciddi bir tesir icra etti ve Osmanlı hukuk teşkilatını mükemmel bir forma soktu.

    Şimdi cihan hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman'la karşı karşıya geldiği olayı anlatalım.

    Osmanlı hukukunda, vakıf malların kira bedelleri, her sene yeniden ayarlanırdı (ecr-i misil). Teklif edilen kirayı dükkân sahibi kabul etmezse, dükkânı boşaltırdı.

    Ayasofya Vakıfları’na ait dükkânların kira bedelleri vakıf tarafından yıllık artış olarak bir miktar yükseltilmişti. Kiracılar itiraz edip mütevelliler kanalıyla Kanuni Sultan Süleyman’a müracaat ettiler:

    “Vakfın son derece zengin olduğunu, dükkânların mevcut gelirinin giderlere fazlasıyla yettiğini, kira bedellerinin artırılmasına gerek bulunmadığını, kendileri de Müslüman ve muhtaç oldukları için, vakfın bir miktar parasının üzerlerine geçmesinde dinen mahzur olamayacağını” öne sürdüler.

    Kanuni, merhameti öfkesine galip bir padişahtı. İnsanların mağdur olmasına da hiç dayanamazdı. Mütevelli heyeti dinledikten sonra, kira bedellerinin bu senelik yükseltilmemesi için ferman verdi.
    Mütevelli heyeti, padişah fermanını güle oynaya Şeyhülislâm Ebussuud Efendi’ye götürdü. Zira “gereğinin yapılması” kaydıyla fermanı kadılara gönderme görevi ona aitti.
    Ebussuud Efendi, fermanı okur okumaz itiraz etti:

    “Bunu tamim etmezem! Padişah fermanıyla kira tespiti yapılamaz. Zira padişahın emriyle nâmeşru (yanlış) olan şey meşru (doğru) olmaz; haram olan nesne, ferman ile helâl olmak yoktur. Bu hususlarda emr-i şer’-i şerif (dinin emri) budur. Şer’i hükümlere vâkıf iken onları ketmetmek, Kur’an’daki bir âyetin tehdidine maruz kalmaktır.”

    Durum padişaha arz edildiğinde koca Kanuni boynunu büktü: “Şeyh’in sözü haktır!” dedi, fermanını geri çekti.

    Osmanlı Devleti’ni, kendi çağının önderi ve örneği yapan şey, işte bu kılı kırk yaran hukuk anlayışıydı. Hukuka önce padişahların uyma zorunluluğu vardı.

    BENİM NOTUM: Bu vakıf dükkanlarının kira durumları günümüzde bile zaman zaman basına yansıyor. İlave düzenlemeler, ciddi artışlar yapılıyor. Demek ki vakıf mallarının kiracılarında zihniyet ezelden beri aynı..
    Hep bana hep bana..

  2. 1529 Viyana Kuşatması sıkıntıları

    1529 Viyana Kuşatması
    Osmanlı Ordusunu uzun mesafeli seferler her zaman zorlamıştır.
    Yeniçeriler maaşlı fakat yaya oldukları için yoruluyorlar, Sipahiler atlı olmasına rağmen kendi harçlıkları ile sefere iştirak ediyordu.
    Dolayısı ile Yeniçeri yorgun, sipahi ise parasız kalıyordu

  3. Özi kalesi kuşatması.

    Rus Ordusunun, Özi kalesini kuşatması.
    I. Abdülhamid, Özi'ye son derece önem veriyor ve Hatt-ı Hümayunlarında,
    -"AnimAllah, Özi Rusların eline geçerse, Karadeniz ve İstanbul gider" diyordu.
    Sonunda bu kaygılar içerisinde Özi'nin düştüğünü öğrenince üzüntüden felç geçirip öldü.

  4. Çanak Yağması

    Özellikle elçilerin sarayda kabulü ve düğün zamanlarında tertip edilen Çanak Yağmasında Yeniçeriler, "aç kurdun koyun sürüsüne dalması gibi kaplardaki yemeklere dalar" ve böylece kendileri karınlarını doyurup memnun olurken, devlet sahipleri ve erkanda kulun memnuniyeti ile mesajlarını vermiş olurdu.


    BENİM NOTUM: Bu adet uzun yıllar devam etmiş.. Özellikle yabancı elçiler gözünde nasıl komik duruma düşmüşüzdür tasavvur edin..

  5. Amerikan büyükelçisinin arabasının yakılması

    Amerika büyükelçisi Komer’in aracı ODTÜ’de yakılıyor. 19 Ocak 1969

    19 Ocak 1969’da, Amerikan Büyükelçisi Robert Commer’in Cadillac marka arabasının ateşe verilmesi, Türkiye’de 1968 kuşağının önemli eylemi olarak tarihe geçti ve 12 Mart Darbesi’ne giden fitili ateşledi.

    Commer, ODTÜ Rektörü Erdal İnönü’nün davetlisi olarak üniversiteye gelmişti ve onlar rektörlük binasında görüşürken öğrenciler üniversite önünde Commer’in Cadillac arabasını ateşe verdi.
    Bu eylemin arkasında geçlik hareketinin önde gelen isimleri Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, Ulaş Bardakçı, Halil Çelimli ve Taylan Özgür vardı. Taylan Özgür, daha sonra faili meçhul bir cinayete kurban gitti.


  6. Aksaray...50'ler

    Aksaray...1950

  7. SdKfz 251 zırhlı personel taşıyıcı

    Alman ordusunun belkemiği araçlarından biri olan SdKfz 251 zırhlı personel taşıyıcıları

    Alman ordusunun belkemiği olan SdKfz 251 zırhlı personel taşıyıcıları tarafından desteklenen ''Schnelltruppen'' birlikleri, Rusya'da bilinmeyen bir köyde yanmakta olan bir eve doğru harekete geçerken, Haziran/Temmuz 1941.

    Rus ordusu, neredeyse 2900 km boyunca gerçekleşen Bliztkrieg savaşına tamamen hazırlıksız yakalanmışlar ve saldırının ilk dönemlerinde (1941 yazı) korkunç kayıplar vermişlerdir.

    Bunda, fotoğrafta görüldüğü gibi Alman birliklerinin düşmana oranla daha iyi mobilize olmaları önem taşımaktaydı. Çok hızlı ilerleyen Alman ordusu, Rusları hava ve kara kuvvetlerinin koordineli saldırıları ile Moskova önlerine kadar kısa sürede itmiştir.

    Bir haftada Alman ordusu, 321 km ilerlemiş, 4000 uçağı yok etmiş ve 600.000 düşman askerini öldürmüş, yaralamış veya esir almıştır.

    Aralık 1941'de ise, Alman ordusu Moskova önlerine gelmişti.

  8. Domuzlar Körfezi çıkarması

    ABD destekli Kübalı rejim karşıtları Domuzlar Körfezi’ne çıkarma yaptı.1961

    Fidel Castro ve arkadaşlarının 1959 yılında Batista yönetimini devirerek iktidara gelmelerinden sonra, ABD başkanı Dwight D. Eisenhower Küba'ya karşı şiddetli bir ekonomik boykot başlatmıştı. Bunun üzerine Küba politik ve ekonomik olarak Sovyetler Birliği'ne yaklaştı. ABD, bu durum karşısında Orta Amerika'daki güvenliğinin tehlikeye düştüğü korkusuna kapıldı.

    Ocak 1961'de Küba ile ABD arasındaki diplomatik ilişkiler koptu. Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü (CIA) daha bir yıl öncesinden Küba'ya yapılacak bir çıkarmanın çalışmalarına başlamış ve bu amaçla ABD'de yaşayan yeni rejim karşıtı Kübalıları askeri eğitime tabi tutmuştu. ABD'nin Eisenhower'den sonraki başkanı John F. Kennedy, çıkarma planını onayladı.

    17 Nisan1961'de Amerikan silahlarıyla donatılmış ve CIA yönetimindeki yaklaşık 1300 karşıdevrimci Kübalı, Küba'nın güney sahillerindeki Bahía de Cochinos'a (Domuzlar Körfezi) çıkarma yaptı. CIA, isyancıların karşı devrim yapmasını değil, Havana'da kargaşa çıkmasını ve o kargaşa sırasında Castro'nun suikastla öldürülmesini planlıyordu. Bu şekilde isyancıların hükümeti ele geçirdiği süsü verilip, bu hayalet hükümet hemen ABD tarafından tanınacak ve ABD ordusu "yardım etmek" maksadıyla devrilecek hükümeti tamamen ezecekti.

    Ancak çıkarmayı gerçekleştiren güçler, Kübalıların beklenmedik bir direnişliyle karşılaştı. İki gün süren bir çatışmadan sonra teslim olmak zorunda kaldılar ve 1000'den fazla karşıdevrimci esir alındı. Esirler yargılanıp vatana ihanetten 30'ar yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Daha sonra ABD ile yapılan görüşmeler neticesinde mahkûmlar, 53 milyon dolarlık ilaç ve gıda karşılığında ABD'ye iade edildiler.

    Yaşanan bu gelişmeler, ABD'nin uluslararası kamuoyunda prestij kaybına yol açtı. Kennedy, çıkarmanın başarıyla sonuçlanması için gereken hazırlığı yapmamakla suçlandı ve CIA Başkanı görevinden alındı. Sovyetler Birliği sert bir şekilde olayı protesto etti ve gerekirse müdahale edeceğini duyurdu. Diğer yandan Fidel Castro’nun ünü ve popülaritesi hem ülkede, hem de tüm dünyada artmış oldu.

Sayfa 144/178 İlkİlk ... 4494134142143144145146154 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •