Bu şekilde fiyat bazlı hedef koymayı genelde başarısız bir strateji olarak gözlemliyorum.
Hedefin tutması bizim ülkenin koşullarında mümkün olsa da başlangıçta fiyat odaklı yaklaşım, beraberinde sıcak gündem takibini de getiriyor ve hedef fiyata ulaşıldığında elinizi süremeyecek kadar korkuyorsunuz. Elbette kimse sadece fiyata bakmıyor, kafalarda değer, grafiksel konum, siyaset, politika, jeopolitik bin tilki dolaşıyor ancak öncelik piyasa fiyatı olduğu sürece odak noktası en yakın ve sıcak gelişmeler oluyor. Uzun vadeli değere odaklanan kimse kalmıyor etrafta ve bu iki sonuç doğuruyor; hiç almama yada alıp erken satma. Her iki seçenekte de pişmanlık kesin.
Hisselerin ucuzladıkça daha az ilgi görmesi ve aşağıda uzun süre kalması, pahalandıkça çok ilgi görmesi ve olumsuzluklara rağmen yukarılarda oyalanması hep fiyat odaklı yaklaşımın çok sayıda kişi tarafından benimsenmesinin sonucu. Dikkat edin her dönemin, o kısa süreliğine parlayan en yüksek getirili aracını konuşuyoruz ama hiç birisi orta vadede ortalamanın üstüne çıkamıyor. Bir şekilde fiyatlar dengeye geliyor. Salınım aralığı çok yüksek ve hızlı olduğundan anlık getiri patlamalarına dalmaya çalışanlar sarkacın çelik kablosuyla kesiliyor.
Çaresi basit, değer odaklı yaklaşım, fiyatı sadece onay ve referans aracı olarak görmek, portföyde toplam net getiriye odaklanmak.
Yer İmleri