Sayfa 39/157 İlkİlk ... 2937383940414989139 ... SonSon
Arama sonucu : 1253 madde; 305 - 312 arası.

Konu: ASYAB - Asya Katılım Bankası A.Ş.

  1. Ayrıca hisse senedi sahiplerine en sonda ödeme yapılacağını, ödeme yapılacağı zaman hisse senedi aslının ayrıca istenecegi ve o zaman bile başvuru sıralamasınin dikkate alinmayacagi herkese eşit miktarda dagitilacagi (hisse sahiplerine) gibi şeyler söylediler . Son süreç ile ilgili öngörü sordum mahkeme ve davaların devam ettiği bir öngörülerinin olmadığını dediler. konuştuğum bayan konuya hakim ve malumati olan birine benziyor idi.

  2. Sizde arayabilirsiniz 0212 340 2000 bu numaradan konunun Bankasya oldugunu hukuk islerini baglamalarini isteyin

  3.  Alıntı Originally Posted by nadim Yazıyı Oku
    Sizde arayabilirsiniz 0212 340 2000 bu numaradan konunun Bankasya oldugunu hukuk islerini baglamalarini isteyin
    aradım. ama bank asya diyince 0216 633 50 00 bu numarayı veriyorlar. bank asya demeden hukuk işlerini bağlayın dedim. konu bank asya mı diye sordular.

  4. bu arada google'da tmsf hukuk işleri daire başkanı kimmiş diye aratınca aşağıdaki çalışmaya rastladım tesadüfen. bunu bulup okuyun. 20 sayfa olduğu için buraya atamadım.

    http://www.tmsf.org.tr/documents/rep...nka_iflasi.doc



    Senay ÖZTRAK
    Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
    Hukuk İşleri Dairesi Başkanı

    BANKALARIN VE ÖZEL FİNANS KURUMLARININ İFLASI
    Son düzenleme : advalorem; 18-12-2017 saat: 11:26.

  5. http://www.tmsf.org.tr/documents/rep...nka_iflasi.doc

    burada bizi ilgilendiren kısımlar

    FONA DEVREDİLEN BANKANIN İFLASI MÜMKÜN MÜDÜR?

    Şimdi, tekrar başa dönersek şöyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Finansal durumunun kötülüğü nedeniyle yönetimi ve denetimi Fona devredilmiş olan bir banka var. Fona devir ile birlikte bankanın tüzel kişiliği sona ermediğine göre, gene teorik olmak kaydıyla iflası söz konusu olabilecektir. Ancak bu durumu da iflas sebeplerine göre incelersek durumun göründüğü kadar basit olmadığı anlaşılacaktır.

    Öncelikle yönetimi ve denetimi Fona devredilmiş böylesi bir bankanın ödememiş bulunduğu bir borcun alacaklısının bankaya karşı iflas yolu ile takip yapmasını beklemek rasyonel değildir. Zira banka, artık arkasına Fonun desteğini almış bulunmaktadır. Fonun bankaya olan desteği iki şekilde ortaya çıkmaktadır.

    1) Türkiye de Fon, hisseleri kendisine intikal eden bankaların bütün borçlarını ödemektedir. Bu yaklaşım, Başbakanlık tarafından belirlenmiş ve kamuoyuna deklare edilmiş olan politikanın bir sonucudur. Dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit tarafından 6 Aralık 2000 tarihinde yapılan açıklamada, bankacılık sektörüne açılan kredilerin de hükümetin güvencesi altında olduğu belirtilmiştir. Aynı açıklamada bu güvencenin bankacılık sektöründe güven yeniden sağlanana ve bankacılık sektörü daha fazla yardım almadan da sıhhatli olana kadar devam edeceği ifade edilmiştir. Bu açıklamada söz konusu garantinin Fon tarafından yerine getirileceği vurgulanmıştır.

    2) Bu politikanın belirlenmesinin ve kamuya duyurulmasının ardından uygulamaya dönük esasların belirlenmesi zorunluluğu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 18.01.2001 tarihli açıklamasının yapılmasını zorunlu kılmıştır. Kurul bu açıklamasında “Bankalar Kanunu gereği hisseleri kendisine devrolunan bankalardaki bütün tasarruf sahipleri ve kreditörlerin fonlarının herhangi bir engel olmadan tam olarak kullanılmasının Fon tarafından sağlanacağı†belirtilmektedir. Bu açıklamaya göre garanti, bankanın hisselerinin Fona intikal etmesi ile işlerlik kazanmaktadır. Bu anlamda, banka hisselerinin Fona geçişinin alacaklılar bakımından belki de en önemli sonucu bu olmaktadır. Şu durumda alacaklı alacağına kavuşma konusunda bir sıkıntı çekmeyecektir. Çünkü Fon, esas olarak bankayı yeniden mali sisteme sokmayı amaçlamaktadır.

    - Fonun bankanın borcunu ödeme yükümlülüğü bazı durumlarda hükümet politikasının sonucu değil, ancak Bankalar Kanununun öngördüğü bir zorunluluk olmaktadır. 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasının (b) bendi uyarınca Fon, malî sistemde güven ve istikrarın sürdürülmesini teminen, Kurulca gerekli görülen hallerle sınırlı olmak üzere; hisseleri kendisine intikal eden bir bankanın malî bünyesinin güçlendirilmesi ve yeniden yapılandırılması için

    -gerektiğinde sermayesini artırmaya,
    -Merkez Bankasının görüşü alınmak suretiyle kanuni karşılık yükümlülüklerini cezai faizlerini de kaldırmak suretiyle ertelemeye veya düşürmeye,
    -iştirak, gayrimenkul ve diğer aktiflerini satın almaya veya bunları teminat olarak alıp karşılığında avans vermeye ya da mevduat yapmaya,
    -alacaklarını, zararlarını devralmaya, bu şekilde sahip olduğu aktifleri ve hisse senetlerini iskonto veya sair suretlerle üçüncü kişilere satmaya,
    -banka kayıtlarına göre gerçek bir muameleye dayandığı tespit edilen doğmuş veya doğacak borçlarını garanti etmeye,

    yetkilidir. Görüleceği üzere Fon muaccel borcunu ödemediği için iflas takibine maruz kalabilecek olan bankaya en genel anlamı ile finansal destek sağlamaktadır. Bu destek iflas riskini minimuma indirmektedir. Fon, gerçek bir muameleye dayanan borçları garanti ettiği takdirde, alacaklının alacağına kavuşması teminat altına alınmış olacaktır. Ancak, bu yetkilerin kullanılması da bankanın hisselerinin Fona geçmiş olması şartına bağlıdır. Uygulamada, bankanın yönetim ve denetiminin devrine ilişkin Kurul kararının hemen akabinde Fon, hisselerin geçişini sağlayan işlemleri tamamlamaktadır.

    Bu arada şunu da belirmek istiyorum. Yukarıda sayılan yetkiler kullanılarak mali yapısı güçlendirilen bankalar, aynı maddenin (a) bendi ile tanınan yetki çerçevesinde Fon tarafından kısmen veya tamamen satılmaktadır. Burada özel bir satış işlemi gerçekleştirilmekte, bir anlamda bilanço satışı yapılmakta; alıcı istediği varlık ve yükümlülükleri seçmekte ve devir işlemi için ayrı bir bilanço (closing balance sheet) düzenlenmektedir. Bahsedilen bu işleyiş içerisinde bu güne kadar bir çok banka satışı gerçekleştirilerek, bu bankalar sisteme kazandırılmıştır. Fon tarafından Demirbank A.Ş. HSBC Grubuna, bünyesinde sorunlu bankaları barındıran Sümerbank Oyak Grubuna satılmıştır. Fona devredilen bankanın bu şekilde satışına kadar olan süreç ayrı bir başlık altında ileride anlatılacaktır.

    Hükümet tarafından verilen garantinin karşısında bu hükmün pek fazla anlamlı olmadığı düşünülebilir. Ancak hükümet politikası olarak öngörülen garantinin geçici nitelikte olduğu unutulmamalıdır. Uygulanan politikalar neticesinde bankacılık sektöründe güven ve sıhhat sağlandıktan ve hükümet garantisi sona erdikten sonra banka alacaklıları bakımından Fondan talepte bulunabilmeleri, az önce açıkladığımız düzenleme çerçevesinde garanti verilmiş olması ile sağlanacaktır.

    - Nihayet, Fonun yukarıdaki madde kapsamında garanti verme dışındaki tedbirlerle bankanın mali bünyesini borçlarını ödeyebilecek derecede güçlendirmesi de mümkündür. Bu durumda banka artık kendi borcunu kendisi ödeyebilecek mali kapasiteyi yakalamıştır.

    Bir başka parantezi de bankanın iflası için takibin devir kararından önce başlatılmış olması hali için açmak lazımdır. Bu durumda bankanın mali yapısı bankanın Fona devrini gerektirmekte olup, bu kararın alınmasından sonra yukarıda bahsedilen örtülü devlet garantisi, Fonun borçları garanti etmesi ve Fonun aktardığı kaynak ile bankanın borçlarını ödeyebilecek hale gelmiş olması gibi nedenlerle iflas sonucunun doğması engellenmiş olacaktır. Kurulun, yönetim ve denetimin devrine değil de bankanın bankacılık işlemleri yapma izninin kaldırılmasına karar vermesi de mümkün olup, bu durumda açılmış olan icra ve iflas takipleri duracaktır.

    Hukukumuzda iflas yollarının temelde ikiye ayrıldığını göz önüne alırsak bir başka ihtimale daha değinmek gerekecektir. Bu da fona devredilmiş olan bankanın doğrudan iflasının istenip istenemeyeceğidir. Bankanın normal bir anonim şirket olarak doğrudan doğruya iflasını gerektiren sebeplerin bir çoğunun esasen bankanın fona devrine sebep olduğunu yukarıda belirtmiştik. Analitik olarak bakıldığında bu hukuki önermemizin tersi de doğrudur. Yani bankanın fona devrini gerektiren sebepler esasen bankanın doğrudan iflasının istenebileceği halleri meydana getirebilecektir. Bankanın devir ile birlikte tüzel kişililik statüsünde herhangi bir değişiklik olmadığına göre teorik olarak iflasının istenebileceği söylenilir. Gerçi bu düşünceye 4389 sayılı Bankalar Kanununun bankanın fona devri sonrasında ilk etapta mali sistemde kalmasını amaçladığı düşüncesi ile karşı çıkılabilirse de biz, öncelikle pratikte olanları ve olabilecekleri dikkate alarak bir çerçeve çizeceğiz.

    - Yukarıda bahsetmiş olduğum, fon bankalarının borçları ile ilgili devlet garantisi (blanket guarantee) alacaklıların böylesi bir talep ile iflas davasını açmasının önündeki ilk engeldir. Engel, “hukuken imkansız†anlamında kullanılmamaktadır.

    - Örtülü garantinin geçici bir önlem olduğu savı ile buna karşı çıkılabilirse de, yine az önce değindiğimiz 14 üncü maddenin 6 ncı fıkrasında Fonun bankanın mali yapısını güçlendirmeye dönük tedbirleri alması ve bu arada bankanın borçlarına garanti vermesi halinde artık hukuken de bir sorun kalmayacaktır.

    - Ayrıca Fonun 14 üncü maddenin 6 ncı fıkrası uyarınca aldığı tedbirlerin amacının bankanın mali bünyesini güçlendirmeye dönük olduğu da unutulmamalıdır. Alınan tedbirlerle mali bünyesi güçlenmiş olan banka için artık ortada doğrudan doğruya iflas nedeni olarak kabul edilebilecek bir durum söz konusu olamaz. Örneğin bu tedbirler sonrasında banka borca batık olma halinden, acz halinden, ödemelerin tatil edilmiş olması halinden kurtulmuş olacaktır. Diğer doğrudan doğruya iflas sebeplerinin de (örneğin, malum bir adresinin bulunmaması gibi) banka bakımından gerçekleşmesi söz konusu olmayacağından artık bankanın iflasını beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmaz.

    - Bütün bunlara rağmen artık çok küçük bir ihtimalle de olsa bankanın doğrudan iflasının istenebileceği söylense de, 4389 sayılı Bankalar Kanununun Fona tanımış olduğu bir başka yetkinin, iflası önlemese de, iflasın tabi olacağı prosedürü tamamı ile değiştireceği göz ardı edilemez. Söz konusu iflas talebinden haberdar olduğunda Fon, eğer doğrudan doğruya iflas şartları gerçekleşmiş ise, 14 üncü maddenin 5 inci fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun bankacılık işlemleri yapma izninin kaldırılması kararı almasını sağlayabilir. Bu yetkinin kullanımı o noktada artık bir zorunluluk halini alacaktır da diyebiliriz. Çünkü, doğrudan doğruya iflas talebi sonucunda verilecek olan karar İİK hükümlerine göre bankanın malvarlığının tamamının paraya çevrilmesini ve TTK hükümleri uyarınca da bankanın hukuken infisah etmesi sonucunu doğurur. Ancak, bu sonucun doğumu bankanın ekonomik durumu nedeniyle kaçınılmaz ise, Fon bakımından en rasyonel tercih, söz konusu süreci, kendisinin mümkün olduğunca fazla yetki sahibi olduğu bir forma sokabilmesidir. Bu ise, Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin 5 inci fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca söz konusu bankanın bankacılık işlemleri yapma izninin kaldırılması ile mümkün olabilir. Fonun talebi üzerine Kurulca bankanın bankacılık işlemleri yapma izni kaldırılınca 16 ncı maddenin 2 nci fıkrası uyarınca o banka hakkında açılmış olan bütün icra ve iflas takipleri (bu arada Fonu bu kararı aldırmaya iten iflas davası da) duracak ve bankanın iflasını isteme yetkisi münhasıran Fona ait olacaktır. Bundan sonra ise aşağıda ayrıntıları ile açıklanan ve Fonun iflas prosedüründe ağırlıklı yetki sahibi olduğu süreç başlayacaktır.

    Görüldüğü üzere Fona devredilen ve sonrasında da hisseleri Fona intikal eden banka hakkında gerek takipli gerekse de doğrudan iflas usulünün işletilmesi pek mümkün gözükmemektedir.

    FONUN MEVDUAT SAHİPLERİ YERİNE DOĞRUDAN BANKANIN İFLASINI İSTEMESİ

    16 ncı maddenin 3 üncü fıkrasında ;

    “Fon, yönetim ve denetimi kendisine intikal eden bankadaki sigortalı mevduatı doğrudan veya ilan edeceği başka bir banka aracılığı ile ödeyerek, mevduat sahipleri yerine bankanın doğrudan doğruya iflasını ister.†denilmektedir.

    Madde de belirtilen ön koşulun gerçekleşmesinden, yani, sigortalı mevduatın ödenmesinden sonra Fon, bankanın iflasını istemek zorundadır. Mevduat sahiplerine ödemede bulunan Fon, aslında sigorta hukuku esaslarına göre mevduat sahibinin haklarına halef olarak kendi alacağı için iflas istemektedir.

    Yargıtay, izni kaldırılan bankanın iflas davasında, iznin kaldırıldığı tarihteki yönetim kurulu tarafından temsil edilmesi gerektiğine karar vermiş ise de, doktrinde bankanın iflas davasında temsili için kayyım atanması gerektiği belirtilmektedir.

    Fon tarafından açılacak olan iflas davası doğrudan niteliktedir. Yani, bir diğer deyişle takipli iflas yoluna gidilmeyecek; ödeme emri düzenlenmesi, itirazların karara bağlanması, depo emri verilmesi gibi işlemler yer almayacaktır. 3182 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde açılacak iflas davasının niteliğine ilişkin şimdikine benzer bir açıklık olmadığından uygulamada bazı sorunlar çıkmıştı.

    Örneğin, izni kaldırılan İmpeksbank’ın iflasının istenmesi üzerine mahkeme ödeme emri gönderilmesine gerek olmadığına karar vermiş, ancak, aynı mahkeme Fonun talep ettiği ve mevduat sahiplerine ödemiş bulunduğu miktar için depo kararı vermişti. Takipli iflas ile doğrudan iflasın karışımı olan bu usulü Yargıtay benimsememiştir. Yüksek Mahkeme, Kanunda öngörülen esaslar ile birlikte ele alındığında Fon’a iflas isteme yetki ve görevi veren hükmün bir doğrudan iflas sebebi olduğuna hükmetmiş ve uygulama da bu yönde gelişmiştir. 4389 sayılı Bankalar Kanunu bu hususta “Fon doğrudan doğruya bankanın iflasını ister†diyerek tartışmaya yer bırakmamıştır. Aynı zamanda iflas davasında izlenecek usüle ilişkin olarak da bir hüküm koymuş ve İİK’nun, iflas talebinin ilanına ilişkin 178 inci maddesinin uygulanmayacağına hükmetmiştir.

    Bankacılık işlemleri yapma izninin kaldırılması halinde bankanın iflasını yalnızca Fon isteyebilir. Bu yetki münhasıran Fona aittir. Fon dışındaki alacaklıların bankanın iflasını istemeleri mümkün değildir. 3182 sayılı Kanunda bu yetkinin münhasırlığına ilişkin bir hüküm bulunmaması ve aynı zamanda iznin kaldırılmasının icra takiplerini durduracağı ileri sürülerek diğer alacaklıların da bankanın iflasını isteyebileceği ileri sürülmüştür. Yargıtay, bu düşüncelerle iflas talebini kabul eden bir mahkemenin kararını, kanunun amacını göz önüne alarak bozmuş ve iflas talebinde yalnızca Fonun bulunabileceğine karar vermiştir.

    Fonun talebinden sonra mahkemenin kararına göre iki ayrı hukuki durum çıkabilir. Bu nedenle bundan sonraki süreci ikiye ayırmakta yarar vardır.

    BANKANIN İFLASINA KARAR VERİLMESİ HALİNDE

    Türk hukukunda mahkemenin iflas kararı ile birlikte iflas açılmakta ve iflas masası teşekkül etmektedir. Bankalar Kanununa göre Fon, tasarruf mevduatı sahiplerine ödediği paralar için iflas masasına imtiyazlı alacaklı sıfatıyla katılır. Bunun anlamı bankanın malvarlığının paraya çevrilmesinden sonra Fonun alacağına öncelikli olarak kavuşacak olmasıdır.

    Bankanın iflasına karar verilmesinden sonra Fon, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı iflas dairesi ve alacaklılar toplantısı sonrasında iflas idaresi görev ve yetkilerine de sahip olarak bankayı anılan Kanun hükümleri çerçevesinde tasfiye etmekle görevlidir. Burada önemli olan nokta Fonun, İcra ve İflas Kanununda adı geçen iflas organlarının tamamının görev ve yetkilerine sahip olmasıdır. Bu sıfatları taşıdığı hallerde Fon, yaptığı işlemler bakımından İcra ve İflas Kanunu hükümlerine tabi olacak ve özellikle icra tetkik merciinin denetimi söz konusu olacaktır.

    Türk hukukunda iflasta paraların paylaştırılması aşamasına geçilmesi için alacaklıların hangi sırayla ve hangi oranda pay alacaklarını gösteren sıra cetvelinin kesinleşmesi gerekmektedir. Oysa izni kaldırıldığı için iflasına hükmolunan bankanın Fona olan borçları, masanın nakit durumuna göre sıra cetvelinin kesinleşmesi beklenmeksizin ödenecektir.

    Fon, iflas masasının aktifindeki paralarla, iflas idaresi sıfatıyla tahsil ettiği paraları muhafaza ve nemalandırma hususunda, İcra ve İflas Kanununun, paraların devlet bankalarına yatırılmasını öngören hükümlerine tabi değildir. Fon, Harçlar Kanununun, icra ve iflas idareleri tarafından alınmış olan paraların bankaya yatırılmaları halinde faiz, ikramiye ve diğer menfaatlerin devlete ait olacağını öngören düzenlemesine de tabi olmayacaktır.

    Hukukumuzda iflas masasının kanuni temsilcisi iflas idaresi olup, iflas idaresi ancak, alacaklıların toplanarak verdiği yetki ile sulh olabilir, tahkim yapabilir. Ancak, 16 ncı maddenin 9 uncu fıkrasına göre Fon, iflas idaresi sıfatıyla ve masanın menfaatine olduğu takdirde her türlü alacaklar bakımından tahkim, sulh, kabul ve feragat yetkilerini haizdir.

    Bu konuda son olarak Fonun sahip olduğu bir başka yetkiye daha değinmekte yarar vardır. İcra ve İflas Kanununa göre iflas idaresi, müflise ait menkul ve gayrimenkulleri, bu yasada öngörülen yöntemle satabilecektir. Ancak, Bankalar Kanunu, Fona bu konuda da tam bir serbesti tanıyarak, Fonun İcra ve iflas Kanunu ile Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın müflise ait menkul ve gayrimenkulleri satabileceğini hükme bağlamıştır.

  6. Merhabalar;

    Sonuç olarak elinde hisse olan biz küçük yatırımcılar iflas masasına başvuracak mıyız? Bankayı aradığımızda onlarda bizde bilmiyoruz diyorlar. Yazılı bir açıklama olacak mı bilgi sahibi olan varsa lütfen paylaşsın. Çünkü iflas masası 1 ay sonra kapanacak.

  7. merhaba arkadaşlar asyb ile ilgili bazı arkadaşlar boş konuşuyor. hisse önce 6.ay süresiz kapanaçak haberi düştü.daha sonraki günler süresiz kapanaçak dediler ve arkasından borsada çıkartarak kota dışı gurubuna aldılar.sonra tek tek şubeler kapandı. sonra iflası ilan edildi.mevduatı olanlar büyükdere cad...adrese digerleri caglayan adliyesine dediler,verilen tlf yetkililer tam olarak bilği veremedi başka yerlere yönlendirdiler. adliyede başvurular başlayınca her iki gurupta 1.iflas masası adına ayrı bir odada açılan aynı yere başvurdu. baş vuru masasındaki yetkililerde evrak alma dışında fazla bilğiye sahibi değiller. soru sordugunda onlarda bizim gibi yorum yapıyorlar. bankanın yol aşaması kademe kademe emirlerle gerçekleşiyor bir ilerisini kimse bilmiyor. haklarınızı aramak için başvuruyu yapın ileride olumsuz bir haber çıkarsa diğer haklarınızı kulanmak isteyen kullanır.elinizde ret edildiğine dahil harcı yatırılmiş dekontunuz var. en iyisi bildiğinizi yapın. kimseden bir tam olarak bilği yok yorum dışında

  8.  Alıntı Originally Posted by advalorem Yazıyı Oku
    aradım. ama bank asya diyince 0216 633 50 00 bu numarayı veriyorlar. bank asya demeden hukuk işlerini bağlayın dedim. konu bank asya mı diye sordular.
    Yanı leb demeden leblebi yi anlıyorlarda ellerini vicdanına koyup iki satır açıklama yazmıyorlar zaten en son kalanın b grubu hisse sahiplerine dağıtılacağını herkes biliyor. Ama sanki hersene böyle banka iflas kararı veriliyor ve önümüzde onlarca örnek varda millet geyik olsun diye arıyoruz. İki satır hisse sahipleride masaya başvuracak yada hisse sahipleri başvurmayacak diye bir açıklma çokmu zor.
    Arkadaşlar bu numaraları arayan arkadaşlar lütfen rica ediyoruz bu işin en büyük mağduru bizim bız zaten zarardayken kottan çıktık mevduatı veya banka işlemi olan zaten masaya başvuruyor biz neyapacağımızı bilmiyoruz iki satır açıklama bildiriminde bulunun desin. Bende söyliyeceğim.
    Son düzenleme : serdar41; 18-12-2017 saat: 13:33. Sebep: Kelime hatası

Sayfa 39/157 İlkİlk ... 2937383940414989139 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •