Sayfa 440/964 İlkİlk ... 340390430438439440441442450490540940 ... SonSon
Arama sonucu : 7711 madde; 3,513 - 3,520 arası.

Konu: KERVN Kervansaray Yatırım Holding A.Ş.

  1. Yazını okumadım. Neden çünkü seninle ve cinali ile işim olmaz.
    Sizden bize hayır gelmez. Yarın belki okurum. Görüşümü yazarım. İyi akşamlar.

  2. #3514
    insanlar ancak yazılardan sizin anlatmak istediğinizden anlamak istediğini anlıyor.yapacak birşey yok.
    hisseyi almak ve satmak herkesin bireysel kararıdır.kimseyi ilgilendirmez vede karışmak haddine değildir.
    burayı ve grupu kendi amaçları için kullanmanın etik olmadığını anlamak zor olması gerekir.başkalarının benimle işinin olup olmaması
    benim için büyk kayıp oldu doğrusu

  3. Yine çağrıcılar çıkmaya başlamış piyasaya. Böyle uzun yazılar, çağrı da çağrı diye haykırmalar görünce sıkılıyorum. Zamanında çok ağlamış millet çok şikayetler göndermiş de ne olmuş. Kervansarayın grafiksel ve hacimsel analizini yaptım. Çağrı ihtimali ilk oluştuğunda hisse yükselmiş ve sonrasında çağrı var diye ağlayanlara vermişler hisseleri kimin verdiğini bilmiyorum çağrı diye gazlayanlar mı yoksa çağrıya inanmayanlar mı ? Sonra herkese yazılar yazdırılmış bir daha gaz verilmiş spk açıklamalar yapmış çağrı umuduyla bir daha yükselmiş hisse. küçük yatırımcılar ne mi yapmış? daha fazla alım yapmış veya yeni küçük yatırımcılara verilmiş hisse. Sonra bir daha çağrı yaklaşıyor söylentileri. Yine uzun uzun yazılar , organizasyonlar, bültenler ...vs malı yine çakmışlar ve yine.
    Çağrı bitti beklentisiyle girdim ve ben girdikten sonra hayırlı haberler gelmeye başladı. Fiyat olarak hala bir kazancım yok aldığım yerlerdeyim. Ama beklemeyi bileceksin. Sizler nasıl beklediyseniz ben de beklerim ama bu sefer sizinkinden kısa süreceğine inanıyorum. Bir şirketin belini büken şey yeterince güçlü ve istikrarlı değil ise o şirket çıkmaza girer ki gördük. Ozaman belini bükmemesinden yanayım kardeş. Şimdi bir şey yapılacaksa eğer spk ya tazminat davası açılmalı hem eski çağrıcılar hem şirket. Özellikle de şirkete spk yı sıkıştırması için mailler dilekçeler atılabilir. Açsın tazmiantı bakın ozaman spk ne halt ediyor.

  4. Genel Müdür
    Yön. Kurulu BaşkanıERTAN SAYILGAN
    Yön. Kurulu Üyeleri
    ZEYNEP TÜMER
    AHMET MUHAMMET GÜLPINAR
    MİRAY ERCAN
    SANLI BAŞ

    YUKARDAKİ MAKLUKATLAR.. BUGÜNE KADAR HEP YEMİŞ.S..... YATIRIMCI LEHİNE BİR ŞEY YOK. YATIRIMCI HEP ZARARDA 5 YILDAN BERİ.

    BU FRAVUNLAR
    BU YEZİTLER

    GÖRÜNÜRDE ÇALIŞIYORLAR..
    HİSENİN FİYATINA GELİNCE HİSSE HERGÜN BIRAK YUKARI GİTMEYİ HEP DÜŞÜYOR...
    ÇALIŞIYORLAR GİBİ YAPIP
    HABER GÖNDERİYORLAR... ONUN HARİCİNDE TIK YOK......

    ULAN MAKAT SOYU .. MÜSLÜMAN AYNI DELİKDEN 3 KEZ SOKULMAZ.. SEN BUNCA KÜÇÜK YATIRIMCIYI . 5 YILDAN BERİ SOKMADIĞIN YER KALMADI.
    PARALARININ ÜZERİNE YATTIN. BANKA KOYSA ELİNDEKİ PARA 2 YE 3 KATLANIRDI.. BIRAK KARI ...ANA PARAYI 5 KATI AŞAĞILARDA.. UTANMAZ. ARSIZLARRRRRRRRR

  5. ya şu alamanya çaycısının numarasını bilen var mıdır acaba bir bilgi alayım ordan geldi mi gelmedi mi zt oraya )
    normal değil yani 2 aydır haber olmaz mı sonuç ile ilgili

  6. Hocam ölücü bunlar ölücü...

    Sinegin yagini cikarmaya calisiyorlar...

    17 sinde ihale var aareal bank yabanci banka oldugundan ihalelere katilamiyor. Diger buyuk alicilar bunlar ihaleyi iptal ettirirler diye teminat yatirmak istemiyor ve ihaleye katilmiyor.

    Ki haksizda degiller bakin mardan otel o kadar ihaleden satildi matildi... Sahibi itiraz etti kac yil sonra sahibine tekrardan geri verildi...

    17 sinden sonra muhtemelen aareale banka bak satamiyorsun benim baska icralarimda var (fiba-guven varlik) sen su parayi al bu isi kapat diyebilirler ki bu para cok dusuk olabilir...

    Ya da ben bu 80 milyon euroyu odeyemem ahha goruyorsun otellerde satilmiyor sen sunu bir yapilandir denilebilir...



    LG-D855 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
    YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR...

  7. Yani basindan takip ediyorsunuzdur yuz milyonlarca alacagi bankalar 5-10 milyona satiyor... Niye cunku hem bu paralari alamiyorlar hem de bu para kadar bir parayi karsilik ayirmak zorunda kaliyorlar... Yani iki defa zarar ediyorlar hem parayi alamayip hem de karsilik ayirdiklari parayi kredi olarak veremediginden zarar ediyorlar...

    Bana gore sirket varlik sirketlerinden biraz daha fazla para vererek bu borcu kapatabilir. Zaten aareal bank Turkiyeden cikmak istiyor.

    Ya da odebnebilecek sekilde indirime gider ve yapilandirir. Cunku yapilandirilan borca karsilik ayirmasi gerekmiyor...

    Bence sorun burada sirket cok dusuk fiyatlara pazarlik yapiyor olabilir... Bakalim hangisi once pes edecek... Dananin kuyrugu 17 ocaktan sonra kopar

    LG-D855 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
    YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR...

  8.  Alıntı Originally Posted by 1prometheus Yazıyı Oku
    AŞAĞIDAKİ YAZIYI KENDİ EKLEMELERİNİZ ÇIKARMALARINIZ VEYA DÜZELTMELERİNİZLE BAŞTA �BİMER� �CİMER� OLMAK ÜZERE SPK YÖETİCİLERİNE, BİST YÖNETİCİLERİNE, YATIRIM KURULUŞLARINA, İLGİLİ BAKANLIKLARA, llGiLİ DEVLET KURUMLARINA, HUKUK KURUMLARINA, KONULARLA İLGİLi BASIN YAYINA VE GAZETECİLERE GÖNDERMEYE NE DERSİNİZ?

    Sayın Yetkili,

    Yatırımcılar olarak borsada yüksek oranda halka açık olan Kervansaray Yatırım Holding'in borsa dışında bir şirketi ile birleştirilmesi ile oluşan büyük zarar ve birleşme sonrasında yürütülen işlerlerden dolayı artarak büyüyen zararlarımız konusunda mağduriyetimizi bildiririz, ve dört yoldan fazla süredir şirket yönetimininin veya yeni hakim ortağın aşırı şekilde yatırımcılar aleyhine olan marifetlerinin oluşturduğu sorunları çözümünü beklemekteyiz.

    Halka açık olan Kervansaray yatırım Holding�in Sis iplik ile birleştirilmeden önceki bilançosunu Sis iplik ile birleştirilmesiyle oluşan bilançosu karşılaştırıldığında bu şirket birleşimi ne kadar çok halka açık şirketin hissedarları aleyhine olduğu aşikar şekilde görülecektir. Bu şirket birleşimi halka açık şirketin bilançosunda özsermayeyi yaklaşık üç kat erittiği ve halka açık şirketi ağır finansal borç yükü altına soktuğu açıkça görülmekte. Bu şirket birleştirme marifetiyle, özsermayesi çok artıda olan ve pek önemli bir finans ve ticari borcu olmayan halka açık şirketin özsermayesi aşırı eritilerek negatif duruma düşürülmüş ve finans borç batağına sokulmuş. Adeta halka açık şirket, borsa dışındaki şirketin içinde eritilmiş, yeni hakim ortağa orantısız haksız hisse ihracı yapılarak. (Halka açık şirket 60 milyon lot iken, birleşen şirketin patronuna 528 milyon lot ihraç edilmiş, bunun sonucu hisse defter değeri 1.50 civarı olan halka açık şirketin hisse defter değeri 0.45 kere düşmüş)

    Halka açık şirketin hissedarlarının aleyhine olan bu şirket birleşmesi sonrasında da hiç ortaklık yararına olmayan işlerin yürütülmesiyle, şirket yönetiminin bir çok muvazaalı işlerle şirketi (dile kolay 250 milyon civarı) zarara sokmasını tespit etmiş. Ve yine spk diğer bazı daha değerli varlıklarını da muvazaalı yöntemlerle şirket dışına çıkarma çabalarını tespit ederek duruma müdahale edip engellemiştir.

    Ayrıca Zeynep Tümer�e ait Sis İpliğin halka açık şirketle birleştirilmesi halka açık şirketi mali ve özsermaye olarak kötürüm duruma getirmekle birlikte, birleşim sonrası şirkete yapılan olumsuz icraatlar silsilesi ile hisse fiyatında da büyük düşlerler olmasına neden olmuştur. Bunun sonucu olarak yatırımcılara hem hisse fiyatının bir kaç kat düşmesiyle hem dört yıllık zaman aşımıyla önemli miktarda zarara uğratılmıştır.

    Bu halka açık olan ile halka açık olmayan şirketler arası birleşimi sonrasında, SPK, bu şirket birleşimiyle oluşan yeni hakim ortağın, spk tebliği ve düzenlemeleri gereği diğer ortaklara ait hisseleri zorunlu olarak geri alma yükümlülüğü ilan etmiş. (hatta hatırladığımız kadarıyla Sis iplik iplik Kervn şirket birleşimi başvurusu yaptıkları zamanda, SPK tarafları bu durum yeni hakim ortağın zorunlu hisse geri alımını gerektirir diye gereken bilgilendirmeyi yapmıştı) Ama şirket birleşimi sonrasında Zeynep Tüner mahkemelerde davalar açarak zorunlu hisse geri alımında muhafiyet talep etmiştlr. Bu davalarla gecen üç yıl sonunda, yukarıda da belirttiğimiz gibi birleşen şirketlerin özsermaye yapıları ve mali durumları bilançolarda rakamlarlarla bu kadar somut iken ve herseyin aşırı yatırımcılar aleyhine olduğu bu kadar net iken, nasıl oluyor da Danıştay, bu şirket birleşimi halka açık şirket yararına olmuştur diye bir gerekçe sunabiliyor, ve daha bir çok pek gerçekliği yansıtmayan gerekçeler sunarak Zeynep Tümer'in zorunlu hisse geri alım yükümlülüğünü ortadan kaldırabiliyor.? Bu şirket birleşimi koşullarının dikkatle incelenmemiş olunmaması sonucu verilmiş kararlar veya tarafsız olmadığı düşündüğümüz kararlarla yatırımcıların uğradığı büyük zarardan bir çıkış olanağı kalmamıştır.

    Ve ayrıca şu sorguyu yapmaktayız; Eğer bu koşullarda bir şirket birleşimi kurumsal yatırımcıların, fonların ve büyük yatırımcıların hissedar olduğu diğer şirketlerde mümkün müydü? Veya böyle bu koşullarda şirket birleşimi kurumsal yatırımcıların, fonların, büyük yatırımcıların olduğu diğer şirketlerde olmuş olsaydı, yine de çağrıdan muhafiyet kararı verilebilir miydi? Veya bu emsal iile diğer patronlar halka açık şirketlerin özsermayesini üç kat eritecek ve finans borç batağına sürükleyecek aynı koşullarda yüksek oranda halka açık şirketleri kendilerine ait halka açık olmayan şirketler ile birleştirirlerse, ülke borsasının niteliği ne olur?

    Borsanın doğru işlemesi için, borsadaki şirketlerin özsermaye, finansal ve ortaklık yapısınıda önemli oranda değiştirecek bu tür işlemler karşı, diğer küçük yatırımcılar aleyhine oluşacak zararları önlemek amacıyla, yani hakim ortağın belirlenecek adil bir fiyattan diğer hissedarlara ait hisseleri geri alma yükümlüğünü getiren spk düzenlemeleri var. SPK nın bu şirket birleşiminde, Zeynep Tümer in zorunlu hisse geri alma yükümlülüğünün olduğunu açıklaması, şirket birleşiminin oluşturabileceği haksızlıklardan yatırımcıların korunması için yerinde bir bildirge idi. Ama Danıştayın verdiği bu son kararla gelinen son noktada, spk nın mağdur yatırımcıların haklarının küsmen korunması içiin deklare ettiği çağrı kararı, bu beklenti ile hisseleri yıllarca elinde tutan yatırımcıların daha büyük zarar etmesi sonucunu doğurmuştur sadece. Yani gelinen noktada, yatırımcılar hem bu şirket birleştirme olayıyla halka açık şirkete oluşan üç kat özsermaye erimesi ve ciddi finasal borç hitapları sonucu �şirket hissesinin piyasa değerinin bir kaç kat düşmesiyle" kaybetmiş, hem de çağrı beklentisiyle "bu hisseleri üç yıldan fazla dip fiyattan elinde tutmasıyla, zaman aşımından� çok kaybetmiştir. Yani bu çağrı yükümlülüğü kararı sadece yatırımcıların zararının katlanmalı şekilde artması işlevi görmüş olmuş. Yine çağrı yükümlülüğüne dayalı olarak yatırımcı haklarının korunması amacıyla, hissenin brüt takas alınınması, internet yasağının uygulanması, yakın izleme pazarına alınması gibi işlemler de hissede oluşturduğu değer düşüklüğüyle sadece yatırımcıların aleyhlne uygulamalara dönüşmüş.

    Şirket yönetiminin, şirket birleşimiyle başlattığı ve sonrasında ortaklık faydasına olmayan çok sayıda dönme dolap işlerle üç yılı aşkın sürede şirkete ve yatırımcılarına uğrattığı büyük miktardaki zararı giderecek tek şey, yeni hakim ortağın zorunlu hisse geri alım yükümlülüğünü adil bir fiyattan yerine getirmesiydi. Ama gercekliği hiç yansıtmadığını düşündüğümüz gerekçelerle Danıştay' ın "bu şirket birleşiminde Zeynep Tümer'in zorunlu hisse geri alım yükümlülüğü doğmamıştır" şeklinde verdiği son kararla, bu adaletsizliği giderecek yöntem de ortadan kalkmış görünüyor.

    Danıştay son kararından sonra, çağrı yükümlülüğünü doğuran "Çoğunluk hisseleri edinerek hakim ortak olma ve yönetim gücünü elde etme" durumu konusunda spk üyeleri mi kendi kurum tebliğini ve düzenlemelerini yanlış* yorumlayıp "bu şirket birleşimi zt nın zorunlu hlsse geri yükümlülüğünü doğuruyor" kararını verdiler, yoksa Danıştay üyeleri mi bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadıklarından "durum zorunlu hisse geri alım yükümlülüğü gerektirmiyor" şeklinde yanlış sonuca ulaştılar? Bu çelişen iki durumda, yatırımcılar olarak, hangi kurumun yanlış yorum ve hükümler vermiş olabileceğini sorgulamaktayız. Bundan dolayı, Kervn daki işlemler özelinde, yeni hakim ortağın çağrı yapma yükümlülüğünün kilit noktasını oluşturan "çoğunluk hisseleri edinme ve yönetim gücünü ele geçirme" konusunda Spk nın yatırımcılar ve hukuğun bilgisine sunacağı bazı bilgilendirmeleri ve netleştirmeleri yapması gerek diye düşünüyoruz.

    Ayrıca Danıştay bu konuda verdiği kendi kararını desteklemek için sunduğu bir çok gerekçenin gerçeklikleri hiç yansıtmadığını, halka açık şirketin şirket birleşimi öncesi ve sonrası bilançolarının daki özsermaye ve finans yapılarının karşılaştırılmasıyla, halka açık şirketle birleştirme sürecinde zeynep Tümer�e ait Sis İplik unvanlı şirkette yatırımcılar aleyhine olabilecek bazı durumun örtülü kalmış olması, ve şirket birleşinin tamamlanmasından hemen sonrası şirkette yürütülen ortaklık yararına olmayan bazı icraatların incelenmesiyle kolaylıkla tespit edilebileceğine inanıyoruz..

    
1.Danıştayın şirket birleşimiyle Kervn da "hakim ortak ve yönetim gücü değişmemiştir" gerekçesi spk mevzuatına göre gerçekten doğruluğu yansıtıyor mu?*
    Yönetimde akrabası bulunan ve elinde düşük oranda hissesi olan bir kişi, yüksek oranda çoğunluk hisseleri halka açık olan bir şirketi kendine ait*bir şirket ile birleştirerek veya başka herhangi bir yöntemle halka açık şirketin çoğunluk hisselerini ele geçirirse, şirkette hakim ortak ve yönetim gücü değişmemiş sayılarak, zorunlu hisse geri alınımından muaf olabilir mi?*
    Olayı daha net şekilde Kervan özeline indirirsek; Kervan ile Sis İplik şirket birleşimi öncesi, Zeynep Tümer in %10 veya birlikte hareket edenlerle %20 civarında kervan hissesi sahipliği ve bu hisse orandaki oy gücüyle (belki bir kısım diğer yatırımcılarında oy desteğiyle) kardeşi ile eşini yönetime sokmuş görünüyor.
    Ama daha önce her nekadar zeynep hanımın akrabası yönetimde olsada, yaklaşık %80 hisseyi elinde tutan diğer yatırımcılar istedikleri zaman yönetimi değiştirme gücü sahipti. Yani şirket birleşiminden önce, çoğunluk hisseleri elinde bulunduran hakim ortak ve yönetim gücünü sahip olan ZT değildi, hakimiyet diğer hissedarlarda idi. Yani diğer yatırımcılar istedikleri zaman yönetimi değiştirebilme gücüne sahipti.
    Ama şirket birleşmesi yöntemiyle tahsisli sermaye artırımı yaparak kervn hisselerin direk %73 direk-dolaylı %90 dan fazlasını ele geçiren ZT şirketin tek hakim ortağı olmuştur ve yönetimi kurulunu istediği gibi belirleme gücüne ulaşmıştır. Bunun sonucu olarak daha önce %80 lik hisse oranını elinde bulunduran diğer yatırımcıların hisse oranı %10 un altına düşmüş ve diğer yatırımcıların şirkete hakimiyeti ve yönetimi kurulunu belirleme gücü tamamen ortadan kalkmıştır. Bu koşullarda spk mevzuatına göre "şirkette hakim ortağın değiştiği, yönetim gücünü yeni hakim ortağa geçtiği ve bunun sonucu olarak yeni hakim ortağın çağrı yapma yükümlülüğü oluşmuştur" sonucu çıkıyor mu? Zaten eski hlssedarlık oranları devam etseydi, şirket birleşimi sonrası yönetim bu kadar alengirili işler çevirtmezlerdi, ortaklık aleyhine bir durum sezildimi diğer yatırımcılar hemen yönetimi değiştirebilirdi. Ama artık hisse ve oy üstünlüğüyle yönetime tam hakimiyetle istediklerini istedikleri gibi şekillendiriyorlar.

    2.Danıştayın Zeynep Tümer'in zorunlu hisse geri alım yükümlülüğü yoktur kararı için sunduğu bir gerekçe de "şirket birleşimi sonrası şirketin yatırımcılara ayrılma hakkı sunmuş olması". !?*
    SPK mevzuatına göre Şirketin ayrılma hakkı tanıması, yeni hakim ortağın zorunlu hisse geri alım yükümlülüğünü ortadan kaldırır mı? Yeni hakim ortağın zorunlu hisse geri alımı yapması ve şirketin ayrılma hakkı sunmasını oluşturan koşullar (biri nitelikli işler, diğeri hakim ortak olma ve yönetim gücünü ele geçirme durumuyla ilgilidir) birbirinden çok farklıdır, geri alınacak hisse fiyatının belirlenmesi kriterler çok farklıdır (yanı farklı teknik hesaplamalarla belirlencek olan hisse geri alım fiyatı çok farklıdır), birinde hisse geri alım miktarında kısıtlama olabiliyor, diğerinde kısıtlama yoktur, birimde genel kurula katılıma ile belirleme diğerinde genel kurula katılma zorunluluğu yoktur. Bu kadar birbirinden farklı olan durumlarda Danıştay nasıl oluyorda "zaten şirket ayrılma hakkını sunmuş" diye bir gerekçe gösterebiliyor? Ayrıca şunu belirtmek gerek; Kervn da ayrılma hakkını kullanmada miktar çok kısıtlanmıştı, ayrılma hakkını kullanmak isteyen bütün yatırımcıların katılması mümkün değildi, ayrıca herkesin işi veya seyahatleri gereği ayrılma hakkını kullanmak için genel kurula katılma olanağıda olmayabilir. Oysa hakim ortağın çağrı yapma yükümlülüğü bu kısıtlanmış koşulların hiç birini gerektirmiyor. Ayrıca şirketin sunduğu ayrılma hakkı fiyatı çağrı fiyatının çok altında bir rakam.

    
3.Danıştay ın gerekçesi biri de "bu şirket birleşmesi şirket özsermayesini artırmış" olduğudur. !?*
    Oysa şirket birleşimi öncesi ve sonrası* bilançolara bakıldığında durum çok farklı. Bu şirket birleşimi halka açık şirketin özsermayesini 3 kat eritmiş , hisse defter değeri 1.50 lerden 0.45 cşvarına düşürmüş görünüyor. Zaten şirket birleşimiyle oluşan büyük özsermaye kaybı halka açık şirketin yakın izleme pazarına düşümesinin nedenlerinden biri.

    
4.Danıştata diğer bir gerekçesi "şirket birleşimi halka açık olan Kervn ı finansal olarak güçlendirmiş" olduğu. !?
    Oysa bilançolara bakıldığında şirket birleşimi öncesi halka açık kervn ın hiç ciddi miktarda bir finansal ve ticari borcu olmadığı görülür. Ama şirket birleşimiyle birleşen şirketin borç yükünü kendine katarak finansal borç girdaplarına girmiş ve bunun sonucu olarak şirketin bir çok gayrimenkullü icraalara düşmüş ve şirket bu varlıkları icraatlarda çok düşük fiyatlardan kaybetmesine kadar uzamış gitmiş. Hatta spk şirketin bazıı varlıklarının muvazaalı yöntemlerle çok kelepire şirket dışına çıkarılmasını engelleyecek bazı girişimlerde bulunmuştu.

    
5.Yine Danıştayın başka bir gerekçesine göre "şirket birleşimi bütün ortaklık yararına olmuş" olduğudur!?
    a) Bilançolara bakıldığında, şirket birleşimi öncesi yatırımcının elindeki her hissenin* karşılığında bilançolarda 1.50 lira civarında şirket varlıklarının değeri vardı ama şirket birleşmeden sonra yatırımcının elindeki her hissenin karşılığında bilançolarda şirket varlıklarının değeri 0.40 kuruşlara düşmüş. Yanı bu şirket birleştirme işiyle yatırımcının elindeki varlığın değeri yüksek oranda eritilmiş. Yani bu verilerin ışığında bu iki şirketin birleştirilmesinde, halka açık olmayan şirketin sahibine haksız oranda fazla miktarda hisse ihracı yapılmış ve yatırımcıların varlığı yeni hakim ortağın cebine doğru eritilmiş sonucu çıkarmak yanlış mı olur? Reel veriler bu kadar somut ilken, Danıştay hangi dayanaklarla bu şirket birleşimi bütün ortakların yararına olmuştur diye bir önermede bulunabiliyor anlamak zor.*

    
b) Ayrıca halka açık şirket ile birleşen şirket olan Sis İplik sahip olduğu iki hotelinin üs kullanım hakkını hukuksal olarak kaybetme olasılığı varken, şirket birleşiminde değerlendirilmeye alınmış ve karşılığında zt ye hisse ihraç edilmiş. Bu hotellerin hukuksal yaptırımlarla kapalı kalması veya üs kullanım hakkı iptal edilip, şirketin bu varlıkların tamamen kaybetme olasılığı varken, Danıştayın bu şirket birleşiminin bütün ortaklık faydasına olduğunu belirtmesi çok ilginç. İki şirketin birleşme sürecinde bu iki hotelin üs hakkının hukuksal olarak sorunlu olduğu yatırımcıların bilgisine sunulmamış olmasında da ayrı bir konu. Bu hotellerin durumu şirket birleşiminden sonra Spk uyarısıyla açığa çıkmıştır ve bildirimi sonradan yapılmıştır. Oysa* şirket birleşmesinde önemli itirazlara konu olabilecek bir durumdu.*

    
c) Halka açık şirket ile birleşen Sis İpliğin, Akayteks pazarlama, Vakar tekstil gibi bir çok şirketten yüklü miktarlarda alacağını teminat altına almamış olması, şirket birleşiminden sonra bu alacakların şüpheli alacağa dönüşmesi veya ileride bu alacakların hiç alınamayacak duruma düşmesi olasılığı varken, Danıştayın bu şirket birleşmesinin bütün ortaklar yararına olmuş olduğunu ifade etmesi hiç anlaşılır bir durum değil. Sonuçta* bu alacaklar sis iplik bilançolarında aktif değer olarak şirket birleşmesinde değerlendirmeye alınmış ve karşılığında zt ye hisse ihraç edilmiş ve ileride hiç tahsil edilemezse halka açık şirketin dışına çıkarılırmış varlıklar olacak ve yatırımcılar yine büyük zarara uğratmış olacaktır.*

    d) Halka açık şirket ile birleştirilen Sis iplik yüksek miktarda ve yüksek faizlerle finans kuruluşlarına borçlanmışken, yönetimdeki kişiler ile akrabalarının şirket birleşim öncesi Sis iplikten avantajlı koşullarda düşük faizle yüklü miktarda nakit çekmiş olmaları ve şirket birleşimi sonrasında da şirkete aldıkları bu nakiti ödenmesini sürekli ertelemeleri de bu şirket birleşiminin ortakların yararına olmadığını çok açık şekilde gösteren diğer bir durumdur.*Yani şirkete yüksek faiz maliyetleriyle finans borca sokacaksın ama kendin çok daha düşük maliyetle şirketin para cekeceksin, sonrada getirip halka açık şirket ile birleştireceksin, ve Danıştay da bu şirket birleşimi ortaklık yararına olmuştur tespiti yapacak!!

    f) Şirket birleşiminde değerlendirmeye alınan ve karşılığında kendilerine hisse ihraç ettikleri bazı Sis İplik varlıklarını, şirket birleşiminin tamamlanmasından hemen sonra, şirket birleşimine konu edilen değerin (değerlendirme raporlarında belirtilen) çok altında fiyatlardan birilerine devredilerek şirket dışına çıkarılması*halka açık şirket hissedarların zararına olduğu da çok açık.
    Eğer sis iplik finansal olarak bu kadar çıkmazda idiyse ve bu gayrimenkullerini kısa sürede bu kadar ucuza elden çıkarması durumuna gelmiştiyse, neden ZT bu şirketini getirip halka açık şirketle birleştirip önce karşılığında kendisine hisse ihraç edip ve hemen şirket birleşme sonrasında bu varlıkları birleşme değerinin çok altında bir değerle satılıp şirket dışına çıkarmıştır. Bu durum çok çarpıcı şekilde halka açık olan hissedarların aleyhine olan bir durum değilmi. Bu gayrimenkullerin devir fiyatları şatışın gerçekleştiği zamanın bir kaç yıl öncesinde yapılmış değerlendirme raporlarında belirtilen değerin bile çok altında olduğu denetçi raporunda belirtilmiştir.*

    
g) Şirket birleşiminden hemen sonra, Kervn ın %99 civarı bağlı ortakları olan Bahar tekstil ile Melis Yapı nın elindeki onlarca milyon kervan hissenin 0.30 0.50 kuruş gibi düşük flyatlardan satılıp şirket dışına çıkarılmasıının ortakların yararına olduğunu söylemek mümkün mü. Elinde oladar çok sayıda değerlendirebileceği gayrimenkul var iken, bir şirketin kontrolündeki kendi hisselerini bu kadar ucuza satması olağan bir durum mu.. Bu hisselerin böyle ucuza şirket dışına çıkarılacağına, şirketin diğer bazı gayrimenkul varlıkları satılarak şirketin finansal ve özsermaye yapısı iyileştirildikten sonra bu hisselerin çok daha yüksek fiyatlardan alıcı bulma* olanağı oluşturulup, şirkete çok daha yüksek katma değer üretilmesinin mümkün olabileceğini her şirket yönetimi bilir diye düşünüyoruz.*Tabi bu durum bu hisselerin bu fiyatlardan gerçekten piyasaya mı satıldığını yoksa yandaşlara mı aktarıldığını sorgulanır yapar.*

    
h) Bu şirket birleşimi sonrası, üç yıldır şirketin hiç kar üretememisi, her dönem faliyet alanlarında sürekli zarar yükseltmesi bu şirket birleşimini ortaklığa kattığı hiç bir artı değer olmadığını ortada iken, Danıştayın bazı tespitlerinin gerçekçi olduğuna katılmak zor.

    
i) Şirket birleşiminden sonra, bir çok bildirimin zamanında yapılmaması bazı brokratik işlerin zamanında yerine getirilmemesiyle sürekli şirkete maddi cezalar getiren bir şirket yönetiminin de ortaklık yararına* olduğunu söylemek mümkün değil.

    
j) Danış Turizm e taahütte*bulunarak bir inşaat projesinde yüklenici olunuyor ama yıllarca proje ile ilgili yükümlülkler yerine getirmeyerek, halka açık şirket bu anlaşma üzerinden sürekli danış turizme tazminat öder duruma getirmesinln ve bu yükümlülüğe bağlı olarak şirketin çok değerli bir arsasını Danış turizme teminatlandırılması çok düşündürücü. Bir şirket yürütemediği bir projede yıllarca anlaşmayı yenileyerek yükleniciliği devam ettirip* ve sürekli bu proje yükümlülüğü üzerinden başka be şirkete borçlandırıması, ve bu yükümlülük üzerinden çok değerli bir arsasını da düşük değerden teminat olarak vermesi çok düşündürücü durum. Şirketin yüklenici olarak bu projeyi sürdürme kabiliyeti yoktuysa neden anlaşmanın iptal edilip zarar kes yapılması yerine, hep anlaşma yenilenerek borçlanma yükseltildi acaba...

    k) Şirket birleşiminden sonra halka açık şirket üç yıl boyunca finansal borç sıkıntıları çekmeye başladı. şirketin*bir çok gayrimenkulü var iken, bu üç yıl içerisinde bu gayrimenkulleri zamanında en verimli fiyatlardan satıarak nakit üretmesi veya yeniden ipoteklemeler yaparak refinansman sağlanması mümkün iken, şirket yönetiminin şirketin değerli varlıkları icralara düşüp en ucuza şirket dışına çıkması koşullarına olanak tanınmasının anlamı ne olabilir.

    
l) Veya bu üç yıllık sürede, şirketin bir çok gayrimenkulünün güncel değeri bilançolara geçirilerek, şirket bilançosunda özsermaye yükseltilerek şirket kredibilitesi yükseltilip refinansman sağlama işi kolaylaştırılmaz mıydı? Bunun yanısıra, denetçi raporunda belirtildiği gibi, üç yıl boyunca şirketin çok sayıdaki gayrimenkullerinin gerekli evraklarının bağımsız denetçiye verilmenesi, ve yatırımcıların bu gayrimenkullerin niteliği ile değeri konusunda bilgilendirilmemesi de ayrıca* yönetimin iyi niyetini sorgulanır yapan bir durum.

    m) Ayrıca çeşitli emlak danışmanlık, avukatlık veya başka iş ilişkileri kapsamında muvazaalı işlerle şirket yönetiminin şirketin kaynaklarının sömürüldüğüne dair şüphe uyandıracak durumlarda söz konusu. Bu konuda incelemeler gerektirir.

    
6.Danıştay kararına ilaveten belirttiği bir diğer husus ise, "spk nın verdiği bu çağrı karardan dolayı gecen üç yılda şirketin büyük zarara uğramasına sebep olmuştur" !?
    Danıştayın bu şeklindeki bir açıklaması da pek doğrusal görünmüyor. Oysa çağrı yükümlülüğü şirketin faliyetlerini ve kaynaklarını en verimli şekilde kullanmasına önemli bir kısıtlama getirmemiştir. Zorunlu hisse geri alım kararı tamamen hakim ortak ile ilgili bir durum. Ama şirket yönetimi, spk nın bu kararından dolayı bir zıtlaşma ve garez güdüsüyle yönetim gücünü kullanarak, şirketeki bir çok işe olumsuz yön vererek, sürekli kasıtlı olarak şirkete zarar ettirerek, sürekli şirket varlıklarını en ucuza şirket dışına taşımaya çalışarak, Spk nın da suç duyurusunda bulunduğu muvazaalı işler kadar sürdürdükleri izlenimi edinilmekte. Şirkette oluşturdukları olumsuzluklar serisi, yatırımcıları üzerinde psikolojik baskı oluşturup hisseleri en ucuza alarak yatırımcıları ekarte etmek ve bu olumsuzluklardan spk yı sorumlu tutarak yatırımcılarıda ilgili kurumlara karşı karşıtlık geliştirip bazı durumları kendi lehlerine dönüştürme çabası gibi görünmekte.

    7. Birde Danıştay, �şirket birleşimine diğer ortakların tarafından itiraz edilmediği� olgusunda yeni hakim ortak lehine arguman yapmış. Bu argumanı yaparken, Danıştay şirket birleşiminde önemli itirazlara neden olacak bir çok durumun birleşme sürecinde diğer hissedarlardan saklandığını görmezden gelmiş. Şirket birleşme sürecinde, ZT ye ait olan birleşen şirketin iki hotelin üs hakkı kullanımının iptal olma olasılığını, bazı ilişkili olmayan taraflardan bir çok yüksek miktardaki alacaklarının teminatlandırmamış olması, şirketin aşırı borç yükü altına sokulmuş olması ve aile bireylerin şirkete yüklü miktar nakit çekmiş olması ve birleşme sürecinde bu gibi bir çok durumun örtülü tutulması*gibi bir çok durum Danıştayın bu gerekçesinde çok anlamsız kılıyor.

    Zeynep Tümer e ait Sis iplik unvanlı şirketi ile birleştirilmeden önce, halka açık olan Kervansaray yatırım holding in pek bir finans borcu yoktu özsermayeside oldukça artıdaydı. Ama halka açık şirket halka açık olmayan şirket ile birleştirildikten sonra bilançolarda yüksek oranda özsermaye erimesine uğradı ve üç yılda bir türlü ödeyemediği büyük finans borç yükü oluştu.*Ve olay şirketin icralarla varlıklarını çok ucuza kaybetmesine kadar uzadı. Madem Zeynep Tümer'in şirketi finans olarak batık ve varlıklarını böyle kelepire icradan kaybedecek duruma gelmiştiyse, neden yönetimdeki akrabalarının marifetiyle şirketini getirip halka açık şirketlerin birleştirmiş olabillr? Benim şirket batıyor bari halka açık şirkette batsın diye mi? Şirket varlıkları birer birer icraalara düşerken yatırımcıların kafasında bu tür sorgular oluşurken, şirket avukatlarının icraalar konusunda basına yaptıkları açıklamalarda "şirket özsermayesi herseye yeter, bu icraa borçları şirket özermayesi yanında çok önemsiz miktarlar" diye belirtmelerinin oldukça trajikomik durum oluşturmakta. Peki şirket avukatlarının belirttiği gibi şirketin böyle güçlü özkaynakları varken, şirket yönetimi bu geçen üç yılda şirket özkaynakları neden gerektiği gibi değerlendirip şirketin varlıklarını kelepire icralarda kaybetme koşullarının oluşması engellenmedi? Avukatların bu açıklamaları sadece şirket yönetiminin bu güne kadar güttükleri niyeti sorgulanır yapar.

    Birde şirket yönetimi ve avukatları bu üç yılda şirkette oluşan bütün olumsuzluklardan ve zararları spk nın yanlış kararlarını sorumlu tutarak dolaylı olarak spk yı suçlamakta. Danıştayda spk kararlarından dolayı Kervn ın büyük zarara uğradığı konusunda onları destekleyici hükümlerde ve beyanlarda bulunmuştu. Gerçekten spk nın yanlış ve haksız karaları şirkette bu büyük zararların oluşmasına neden olduklarına inanıyorlarsa, Danıştay�ın da bu konuda destekleyci gerekçe ve beyanlarını da dayanak alarak, hukuksal olarak bu şirket zararlarını sorunlu kurumdan tanzim etmeleri gerekmez mi? Veya Spk gerçekten yanlış karar vermiş ise, oluşan koşullardan dolayı, bu gecen dört yılda yatırımcılar uğradıkları büyük zararı spk sorumlu değil mi ve yatırımcıların ilgili kurumda hukuk yoluyla zararlarını tanzim etme hakkı doğmaz mı?

    Ama blzler Spk nın yetki ve gücünün yettiği kadarıyla iyi nşyetje hakkaniyetten yana bşrbsonucs ulaşmakta çabasında olduğuna inanıyoruz. Ve yine şuna inanıyoruz ki şirket yönetim kontrollü yatırımcılarda olsaydı ve yatırımcılar aralarında ortaklık yararına yöneten bir yönetim kurulu seçseydi veya devletin ilgili organları ortaklık yararına çalışan bir kayyumun atasaydı, bu üç yılda şirketin özkaynakları en verimli şekilde değerlendirilir şirketin bütün finans problemleri çözebilinirdi veya şirket bir çok varlığını aşırı ucuza satılmasıyla yada kelrpir fiyatlardan icralardan kaybetmezdi diye düşünüyoruz. Zaten yönetimin niyetinin farklı olduğuna dair spk da ortaklık yararına olmayan bazı muvazaalı işler tespit edip suç duyurusunda bulunmuştu.

    Kendi şirketlerini halka açık olan Kervn ile birleştirerek, halka açık şirketin hlsse defter değeri 1..50 clvarından birleşen bilançoda 0.45 lere düşüyorsa, bu değer farkı yatırımcıların cebinden çıkıp zt nin kasasına gitmiş olmuyor mu?
    Eğer halka açık şirketin varlığın kendi kendine doğru eritme avantajı olmasaydı, halka açık şirketten hacim olarak çok daha büyük olan Sis ipliği direk halka açmaları kendileri için çok daha yararlı olmaz mıydı? Madem finansal borçlardan dolayı Sis ipliğin önemli fon ihtiyacı vardı, ihtiyaç duyulan oranda direk halka açılarak fon sağlayıp borçlardan kurtulabilirdi. Böylece şirket birleşiminden sonra bir çok şirket gayrimenkulü de çok ucuza satılması durumunda kalınmazdı veya kelepire icradan kaybedilmezdi. Direk halka açılarak edinilen fonla önemli finans borcu olmayan özsermayesi yüksek nitelikli bir şirket olarak borsada varlığını verimli şekilde sürdürürdü. Halka açık şirket te böyle dezavantajlı bir şirket birleşimine maruz kalmaz ve finansal ile özsermaye olarak bu kadar rezalet duruma düşürülmezdi.

    Sonuç olarak yatırımcılar olarak, spk nında bir çok tespit ve suç duyurularına rağmen, devletin ilgili kurumları nasıl olurda bir ülke borsasını bu kadar çirkefleştiren bu kadar tahrip eden işler silsilesine yıllarca böyle müsamaha gösterebiliyor ve şirket yönetimine müdahale etmiyor diye* düşünmeden edemiyoruz. Oysa diğer taraftan devlet kurumları Koza İpek grubu gibi usul dışı yönetilen bir çok şirketin yönetimine hemen müdaheleler yapılabildiğini gözlemleyebiliyoruz.
    Yukarıda belirttiğimiz bilgi paylaşımı ve sorugulamarla, kurumunuzun sorumluluk ve yetkileri kapsamında gerekli incelemeleri yapmanızı ve gereken girişimlerde bulunmanızı umut ediyoruz. Ayrıca bugüne kadar şirkette yürütülen icraatlar göz önüne alarak şirket yönetimin şirketi ortaklık lehine yönetip yönetilmediğini ve şirket yönetiminin müdahale edilip edilmemesi gerektiğini değerlendirilmesini beklemekteyiz.

    Ve şuna da dikkat çekmek isteriz; Danıştay kararı sonrası Zeynep Tümer'in avukatlarının basın yayına yaptıkları açıklamasında, Danıştay piyasalara ders gibi bir karar verdi diye beyan vermeleri ayrıca tartışılması gereken durum. Gerçekten bu karar sermaye piyasaların en doğru işlemesi için iyi bir ders mi? Yani Zeynep Tümer yürüttüğü hukuk işleriyle SPK ya, yatırımcılara ve diğer şirket patronlarına ders mi vermiş oldular?* Yani diğer patronlarda aldıkları bu dersle, çağrı yükümlülükleri olmadan, kendilerine veya veya yandaşlarına ait şirketlerini getirip kervn da olduğu gibi aynı koşullarda halka açık şirketlerle birleştirebilecekler mi? Ve artık BİST ile SPK*aldığı bu ders ile, diğer patronların da aynı koşullarda borsada olan ile borsada olmayan şirketler arası birleşmeler yaparlarsa �zorunlu hlsse geri alımı gerektiği� hükmü vermeyecek mi?*
    Veya büyük yatırımcıların fonların olduğu diğer borsa şirketlerinde, yeni hakim ortağın adil bir fiyattan çağrı yükümlülüğü olmadan, kervan da olduğu gibi (halka açık şirketin özsermayesini üç kat eksiltecek, halka açık şirketi flnans borç batağına sokacak, birleşen şirkettin bazı varlıklarını kaybetme olasılığı gibi halka açık şirket hissedarlarının aleyhine olan bir çok durumu gizli tutularak) halka açık olmayan şirketlerle birleşme yapmaları mümkün olabilecek mi? Bu Kervn daki koşullar ve işlemler silsilesine büyük fonların veya yatırımcıların olduğu halka açık şirketlerde olacak olsa bile, artık hukuk yeni hakim ortağın zorunlu hisse geri alım yükümlülüğü yoktur kararı verecek mi?

    Bu emsal ile bundan sonra borsadaki diğer şirket yöneticileri ve patronlar da aynı şekilde, borsa da halka açık ve borda dışındaki şirketlerle birleştirmesine olanak tanınması, borsada nasıl sonuçlar doğuracağını göz önüne almakta yarar var sanırım.*Yani danıştayın sunduğu bu hukuksal dayanakla, diğer patronlarda yönetim güçlerini kullanıp herseye ayar vererek, şirket birleştirmelerle kendilerine ihraç ettikleri hlsse oranıyla,
    -borsadaki şirketin özsermayesini üç kat eksiltecek
    -borsadaki şirketi aşırı finans borç altına sokacak,
    - birleşen şirketin birleşmeden önce ilişkili olmayan taraflardan olan yüklü alacağını teminat altına almayacak. Birleştikten sonrada bu alacaklar muama olacak,
    - birleşen şirketin bazı varlıkları kaybetmesi hukuksal olarak tehdit altında olacak ama birleşmede değerlendirmeye alıp,
    - birleşen şirket finans borçlarına büyük faiz verirken, birleşen şirketin sahiplerlde birleşmeden önce şirketin kasasından yüklü miktarda çok avantajlı koşullarda nakit çekip,
    kendi şirketlerini getirip halka açık şirketle birleştirecekler ama adil bir fiyattan çağrı yapmayacaklar. Varmı dünyada böyle bir borsa? Dünyanın en ilkel borsasında bile bu durumların kamuya açıklanması ve halka açık şirketin birleşim önceki gerçek değeri değeri üzerinde adil bir fiyattan çağrı yapılması koşulu dışında böyle birbirlerini birleşmesine izin verilmez.

    Şirket birleşimi ve sonrasında şirkette yürütülen icralar bu kadar çok yatırımcılar aleyhine olduğu açıkken, Danıştayın halka açık Kervn ın Sis iplik ile birleştirilmesinin ortaklık yararına olduğunu belirtmesi ve dayanak bulamadığımız bir çok gerekçe ile kararlarını yeni hakim ortak ile şirket yönetimi lehine vermesi çok sorgulanır durumdur. Eğer borsa normlarına göre bu koşullarki şirket birleşimi ve ortaklık yapısı değişikliği çağrıyı gerektiriyorsa, çağrı adil bir fiyattan olmalı. Bu konuda mevzuatın belirttiği gibi bütün kriterler değerlendirmeye alınmalı. Şirket birleşimi öncesi Kervn ın hlsse defter değerinin 1.50 civarında olduğu gözden kaçırılmamalı. Sanırım mevzuata göre çağrı fiyatı belirlenmesinde kriterlerden biri de halka şirketin gerçek değerinin de göz önüne alınmasıdır. Bu durumda şirket birleşim öncesi Kervn ın bilanço değerinin gözardı edilmemesi gerekir diye düşünüyoruz.*

    Kurumunuz öncülüğünde diğer konuyla ilgili ve yetkili kurumları gerekli incelemelere yönlendirmenizi ve yatırımcıları* bilgilendirmenizi bekliyoruz. Umarız herşey yasaların ve spk mevzuatının gerektirdiği şekilde hakkaniyet ölçüleri içinde adil bir sonuca ulaşır... İyi çalışmalar dileriz.
    Sayin 1prometheus, inanmak istemesenizde artik bu cagri olayinin geri donme sansi %1 bile degil... Onun icin bunlar beyhude olacaktir...

    Bizim amacimiz artik sirkete verilerek bize de verilen cezalarin (brut takas, internet yasagi) kaldirilmasi ve hissenin saglikli fiyatlama yapmasi..

    Sirketin duzgun ve seffaf yonetilmesi... Ve ucurumun kenarindan donulen bir ortamda... Camurlarindan arinarak gercek degerlerine gelmesi...

    Sirketin gercek degerinin ortaya cikmasini engelleyen ister sirket yonetimi bu yenisi olur eskisi olur isterse devlet kurumlari nazarinda mucadele edelim...

    Onumuzdeki yildan itibaren ben artik birseylerin duzelecegine inaniyorum. Bir cok belirsizlik kalkti. Sirket gm zengini hem de oyle boyle degil. Sorun sadece niyet... Iyi niyetli yonetilir ve bu degerler ortaya cikarilirsa Turkiye'nin en buyuk turizm sirketi olur...

    Hem sirket nezdinde hem kurumlar nezdinde camura bulanmis sirketin camurlarindan arindirilmasi mucadelesini verelim derim

    LG-D855 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
    YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR...

Sayfa 440/964 İlkİlk ... 340390430438439440441442450490540940 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •