Sayfa 134/178 İlkİlk ... 3484124132133134135136144 ... SonSon
Arama sonucu : 1419 madde; 1,065 - 1,072 arası.

Konu: Tarihte Bugün

  1. Petkim'de çalışan ajan Rus ajanı Putin

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin, 1971-72 yıllarında Tüpraş-Petkim kurulurken Rus tank montaj firmasının personelden sorumlu amiri kimliğiyle Aliağa'da çalıştı.

    O yıllarda Sovyetler teknolojik alanda ABD'den bir hayli geriydi. Tüpraş'ın kurulumunda büyük bir ABD şirketi de görev alıyordu. ABD'nin yeni teknolojilerini takip edip benzerini yapmak üzere özellikle gençlerden yararlanmak isteyen Rusya, Putin'i uygun bir aday olarak gördü.
    o dönemde Rusya rejiminin hırslı, gözüpek gençlerden uluslararası istihbaratta yararlanmayı tercih ettiğinin pek çok örneği görülüyor.

    Petkim'den emekli Adem Albayrak, Putin'i 1971 yılı içinde Tüpraş'ın inşaat montajı sırasında tanıdığını belirterek, ayrıntıları şöyle anlatıyor;
    "Tüpraş'ın inşaatını Çavuşoğlu-Kozanoğlu şirketi yapıyor o zamanlar.Tank-Kazan montajı işini de bir Rus şirketine vermişler bunlar ana taşeron olarak çalışıyor.
    Putin 20 yaşlarında şirketin 3 yetkilisinden biri. Bazı noktalarda gizlice resim çekerken birileri görüp, polise bildiriyor. Sivil polisler bununla beraber bir kişiyi daha yakalıyor, diğer arkadaşı ile birlikte Manisa Bağevlerinde kalıyor bunlar.

    Görev esnasında yakalandıkları için Sibirya'ya sürgüne yollayacaklar diye bir korkuları var. Diğeri ben oraya gidersem bir daha dönemem, o kadar eziyete katlanamam diyerek asmış kendini bağevinde bir ağaca, ağaçta sallanan cesedini bulmuş polisler. Putin sınırdışı edilince Sibirya'ya gönderilmiş diye duydum,ancak bundan tam emin değilim, gencecik adam başına kim bilir neler geldi. Sonra KGB'nin başına gelince duydum adını bir kez daha,vay canına dedim şaşırdım tabi".

    -Putin'le ilgili özel bir anın var mı Adem abi (?).

    "Benim başımda yüksek makine mühendisi İlya Neroznak vardı,Putin arada bir gelip bizi kontrol edip giderdi. Turişkin vardı birde, bunlardan sonra Putin geliyordu. Çok genç olduğu için bu yaşta böyle bir göreve nasıl geldi bu diye arkadaşlarla ondan bahsettiğimiz olmuştur. Putin aşağıda deniz kenarında bir baraka vardı, orası ofisiydi onun. Personel'den yani bizlerden sorumluydu".

    -Ne kadar süreyle kaldı Putin burada hatırlıyormusun (?).

    "Bir seneden biraz fazla kaldı,72 yılının başıydı sanırım o olay oldu sonrada görmedim zaten.

    -İlya Neroznak ile Putin'den bahsettiniz mi hiç (?).

    "İlya kendisiyle anlaşabileceğimiz kadar türkçe biliyordu, karısı Üniversite de öğretim görevlisiydi. Eşi buraya gelince hoş geldin ziyaretine gidelim dedik hanımla beraber.
    Ne hediye götüreceğimizi bilmiyoruz tabi, biraz araştırınca rus porselenlerinin çok kalitesiz olduğunu öğrendik, Kütahya üretimi bir porselen yemek takımı alıp-gittik evlerine. Çok şaşırdı ikisi de hediyemize bayıldılar adeta. Neyse İlya Putin'in geldiğini görünce çekinir, büyük patron geliyor derdi.

    Yahu bu adam 40 yaşlarında üstelik diğerinin de başı konumunda, ondan bu kadar çekinmesinin nedeni ne acaba diye düşünmüşümdür çoğu kez, diğer arkadaşlar da şaşırırdı bu duruma, biz ne bilelim Putin'in KGB ajanı olarak gönderildiğini buraya, büyük ihtimalle İlya onun durumunu bildiği için çekiniyordu ondan, çünkü onları da takip ediyordu sanırım.
    Tüpraş'ın tank ve diğer montaj işleri 1974 sonları gibi bitince Rus firması da Aliağa'dan ayrıldı,bende ondan sonra Petkim'e girdim zaten".

    -O kişinin şimdiki Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olduğunu senden başka bilenler var mı halen Adem abi (?).

    "Var tabi,Çıtak'lı Hilmi Akyol var,Menemen'li Rıza Aslankan var.Yardımcımdı ikisi de onların,benim gurubumda oldukları için pek çok şeyi benimle birlikte onlarda yaşadı,dolayısıyla bu olayı onlarda biliyor,başka bir kaç kişi daha biliyor..

    Putin Aliağa'da..1971

    BİLGİ NOTU:
    Putin 1975 yılnda Leningrad Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümünden mezun oldu.O zaman ki rus rejimi Putin gibi gözüpek ve yetenekli gençleri henüz okurken belirleyip KGB'da görevlendiriyordu. Stajyer ajanlık da denilebilecek bu süreci çok kısa sürede bitiren Putin okula bir süre ara verip kendisini ispatlamak için özel görevle Türkiye'ye gönderildi.

    1971-72 yıllarında Tüpraş kurulurken rus tank montaj firmasının personel'den sorumlu amiri kimliğiyle Aliağa'da görevlendirildi.O yıllarda Sovyetler teknolojik alanda ABD'den bir hayli geriydi. Tüpraş'ın kurulumunda büyük bir ABD şirketi de görev alıyordu. Rus'lar ABD'nin sahip olduğu bazı yeni teknolojileri yakından tanıma fırsatını kaçıramazlardı.

    Oraya 40 yaş civarlarında ajanlar göndermiş olsalar ABD'lilerin dikkatini çekebilirdi kuşkusuz çünkü o günlerde Aliağa'da CİA ajanları da cirit atıyordu.Yaşıyla kuşku uyandırmayacak genç ancak son derece zeki,kurnaz ve güvenilir bir Stajyer ajan olan Vladimir Putin'i seçtiler.
    19-20 yaşlarında bu göreve atanan Putin çektiği yüzlerce fotoğrafla KGB için hatırı sayılır bir arşiv oluşturdu. Ancak fotoğraf çekerken kendisini gören birileri polise haber verdi. Putin sınırdışı edildi. Rusya'ya döndü.
    Aynı evi paylaştığı kişi ise sınırdışı edilip Sibirya'ya sürgün edileceği korkusuyla kendini astı..
    Son düzenleme : metin; 02-02-2019 saat: 21:13.

  2. Petkim temel atma töreni 1965

    Aliağa Petkim tesisleri 1965 yılında, Süleyman Demirel tarafından temeli atılarak yapımına başlanmıştır.


    NOT: Son yıllarda gördüğü her teisis "biz yaptık" diye sahiplenenen biri olduğu için tarihe not düşmek istedim.
    Ne olur ne olmaz. Bakarsınız Petkimide biz yaptık falan der.. :D

  3. Sn metin bu başlığa tesadüfen geldim iyi ki geldim. Bilginize ve araştırmacı yanınıza sağlık

  4.  Alıntı Originally Posted by yelkenci Yazıyı Oku
    Sn metin bu başlığa tesadüfen geldim iyi ki geldim. Bilginize ve araştırmacı yanınıza sağlık
    Teşekkür ederim Sayın Yelkenci,
    Faydalı olabiliyorsak ne mutlu bize

  5. Osmanlıda köle ticareti

    Bir önceki paylaşımda Osmanlıdaki köle ticaretinden bahsedince ezbere tarih okuyucuları sarsılmıştır belki..
    Şimdi daha vahim bir fotoğraf paylaşayım.
    Bir kauçuk plantasyonunda bulunan Kongolu köleler ve Osmanlı askerleri. 1800 lü yıllar

    Osmanlı imparatorluğu o dönemlerde afrika kıtasının bir çok noktasına hakim konumdaydı. O yıllarda Osmanlı haritacıları tarafından çizilen bu harita kafalardaki soru işaretlerini siler sanırım.
    Görüldüğü gibi Kongo'nun sınırlarına kadar dayanılmış genişlemiş vaziyette çizilmiş harita


    Kölelerin yanında bulunan askerler Osmanlı askerleri mi? diye soracak olursanız.. iki resim paylaşayım. Fes ve ön taraftaki malzeme çantası kah küçülerek, kah büyüyerek uzun yıllar Osmanlı askerinin kıyafetinin değişmez techizatlarından biri olmuştur..


  6. Sakarya Meydan Muharebesi alanları

    Türkün Anadolu'da şahlanıp destan yazdığı Sakarya Meydan Muharebesi hepinizin malumudur.
    Bu muharebeler ve yanlış bilinenler hakkında kısa bir bilgilendirme yapmak istedim.

    Sakarya Meydan Muharebesi 23 Ağustos 1921’de Mangal Dağlı’nda (Haymana) başlamış, 22 gün sonra Duatepe’de (Polatlı) zaferimizle bitmiştir


    Sakarya Meydan Muharebesinde adı geçen noktaları ve sahayı gözünüzde daha iyi canlandırabilmeniz için harita üzerindeki konumlarını gösterelim önce..
    Sık sık adı geçen tepeleri, dağları daha yakından görelim..




    Bugün 120.000 nüfuslu bir ilçe olan Polatlı, Sakarya Meydan Muharebesi sırasında köy bile değildi. Polatlı olarak bilinen yerleşim bugün ilçe merkezine 5 km mesafedeki Eskipolatlı köyüydü. Bugünkü Polatlı tren istasyonu nedeniyle “İstasyon Mevkii” olarak bilinmekteydi.


    Savunma hattımızın kuzey kesiminde, Polatlı ilçe merkezinde “Sakarya Anıtı”nın olduğu yüksek tepe de muharebeler sırasında çekildiğimiz son nokta olmuştur.




    Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı müdürlüğü ve Sakarya Anıtı’na ev sahipliği yapan tepeyi gezen ziyaretçiler 98 sene önce orada nasıl bir kıyamet koptuğunu bilmezler. Çünkü savaş alanı şehirleşmiş, mevziler büyük oranda kaybolmuştur.
    Peki hepsi kaybolmuş mudur?



    Hayır.
    Mürettep Kolordu tarafından başarıyla savunulan ve muharebelerin birliği Duatepe’ye taarruz için Türk Ordusu’na çıkış noktası olan bu mevzileri arayıp, bulmuşlar.
    Bazı makinalı tüfek yuvaları ve siperler halâ belirgin.
    Bu yeni bulunan mevziler de restore edilerek Anıt’ı gezmeye gelenlerin ziyaretine açılacak.

    Sayın Dr. Selim ERDOĞAN'ın çalışmalarından derlenmiştir.

  7. Kurtuluş Savaşı’ndaki toplam şehit sayımız

    “Kurtuluş Savaşı’nda toplam şehit sayımızla ilgili farklı kaynaklarda farklı rakamlar var, neden?”
    Sakarya Meydan Muharebesi özelinde derli toplu bir bilgilendirme yapmakta fayda var..

    TSK’nin “Muharebe Sonunda Personel Durumu” tablosu kesinlikle sağlıklı değil. Tabloya bakınca 12. Grup ve Mürettep Kolordu askerlerine dair veri olmadığını görüyoruz. Oysa tablodaki ortalama zayiata bakınca her gruptan en az 1000’er şehit olması lazım.

    Yine tabloda 3. Grup şehit sayısı 1097, yaralı ise 2887 olarak verilmiş. Oysa tablonun yer aldığı TSK yayınında(*) 3. Grup’un sadece 8. Tümen’inin muharebelerin 8. Günü sonunda zayiatının 900 olduğu, 15. Tümen mevcudunun yarıya düştüğü (2200) yazmaktadır.

    Yani resmi tabloda 3. Grup toplam zayiatı 3.984 iken, tablonun ait olduğu kitapta 7. Tümen kayıpları sayılmadan bile en az 3.100’dür. 7. Tümen’in kayıpları da eklendiğinde bu rakamın gerçekte 5.000’i geçmesi gerekir.

    4. Grup şehit sayısı 950 olarak verilmiş. Oysa bu grubu oluşturan 2 tümenden 5. Kafkas Tümeni sadece 16 Eylül günü Sakarya’yı geçmeye çalışan 13. Alay’ından 350 şehit vermiştir (*). Benzer şekilde 61. Tümen’in 190. Alay’ının sadece Çal Dağı’ndaki zayiatı 850’dir.


    “Kayıp” olarak tabloya işlenenlerin toplamı 8.629. Ama tabloda ayrıca “firar” ve “esir” bölümleri de var?
    O zaman bu “kayıp” askerler nasıl kayboldu?

    Şimdi de “Şehit Esame Listesi”ni inceleyelim. İlk dikkatimizi çeken, şehitlerin en az %70’inin 13 Eylül’den sonra vefat ettiği. Yani, bu şehitlerin en az % 70’i yaralı olarak götürüldüğü hastane/mecruhinde hayatını kaybetmiş. Bu yüzden künyeleri biliniyor.


    Şehit Esame Listesi’nde çok sayıda mükerrer kayıt var. Şehit Albay Nazım Bey bile iki kez yazılmış.
    Şehadet tarihlerinde, birlik bilgilerinde çok fazla hata var. Esame listesinin, oluşturulduğu günkü gibi kaldığı, hiç gözden geçirilmediği çok açık.


    Şimdi tekrar “kayıp” askerlere dönelim;
    Sakarya Meydan Muharebesi Ağustos sıcağında, ortalama 35 derece sıcaklıkta cereyan etmiştir.
    Karşıdaki düşman “tekrar savaşmasın” diye yaralıları süngülemek için gece manga çıkartan bir düşman..!

    Hal böyle olunca Mehmetçik yanında şehit olan arkadaşını sıcağa ve düşmanın merhametine terk etmemek için bulduğu ilk fırsatta, ilk uygun yere, çoğu kez de siperlere defnetmiş.
    4 yılda bu şekilde 2000'den fazla şehit bulunmuştur..



    Siperlere, tarlalara, dere yataklarına, tepe zirvelerine defnedilen bu yiğitlerin o can pazarında kimse künyesini, defin
    yerini kaydetmemiş, o yüzden listelere “şehit” olarak işlenmemiş.

    İşte tablodaki “kayıp” olanlar bunlar..! İsteyene binlerce kanıt gösterilebilir..



    MSB yıllardır Sakarya’da 5.713 şehidimiz var” diyor. Bu YANLIŞ!

    Sakarya’da en az 13.000 (belki de 14.000) şehidimiz var!
    Esame listelerine bakmak, bulgularımızla karşılaştırmak yeterli!


    Şehit sayısını olduğundan az yada yüksek göstermek bu zaferi daha büyük yapmaz, zafer zaferdir.!
    Zaten Sakarya’nın büyük bir zafer olmak için hamasete ihtiyacı yok!

    Ama bu 8629 kayıp yiğide firari muamelesi yapmak, “şehit” ünvanını çok görmek vicdana sığmaz!

  8. Tahrip edilen savaş meydanları

    Sakarya Meydan Savaşı üzerine bir paylaşım daha yapayım.
    Peki biz tarihimize, şehitlerimize, savaş meydanlarımıza sahip çıkabiliyormuyuz?
    Büyük oranda evet.. Fakat bazen basiretimiz bağlanıyor nedense..
    İşin içine rüşvetmi giriyor, adam kayırmacılıkmı giriyor yoksa umursamazlık sonucu yaşanan vahim hatalarmıdır bilinmez.

    Yıl 2017 aylardan Kasım..
    Ankara'nın Polatlı ilçesinde, Sakarya Meydan Muharebesi'nin geçtiği yerlerden biri olan Basritepe'de, Mustafa Kemal Paşanın taaruz emrini verdiği, geçici karargah kurduğu tepede, madencilik ruhsatı alan bir firmanın iş makinaları ve kamyonları çalışmaya başlar. 15 gün boyunca tonlarca toprak ve kayaç malzemesi taşırlar.


    Yöre halkının ve Polatlı Tanıtım Vakfı üyelerinin insan üstü çabaları ile çalışmalar durdurulur. Halbuki bölge Sakarya Meydan Muharebesi Milli Parkıdır.

    Meğerse aynı bölge 2011 ve 2012 yıllarında yol açılarak tahrip edilmiştir.
    Bu tahribat üzerine Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na bünyesindeki Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışma sonucu savaşın yaşandığı bölge, 2015 yılında "Sakarya Meydan Muharebesi Milli Parkı" adıyla koruma altına alınmıştır..


    Ancak benzer tahribat tekrar başlayınca milli park alanı olmasının çalışmayı durdurmaya yetmediği anlaşılır.
    Vakıf ve yöre halkı, mücadeleden yılmazlar.. Koruma kuruluna başvururlar.
    Koruma kurulunun yerinde yaptığı inceleme sonucu aldığı "tarihi sit alanı" kararı ile çalışmalar son bulur.. Ne kadar hazin değil mi?

    Basri tepedeki mevzilerden biri..

    Bu olay bizlere şunu gösteriyor. Milli Park, Sit alanı..vs. ilan etmek yetmiyor. Bunu koruyacak bilinçli vatandaşlara ihtiyacımız var.

Sayfa 134/178 İlkİlk ... 3484124132133134135136144 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •