Sayfa 190/996 İlkİlk ... 90140180188189190191192200240290690 ... SonSon
Arama sonucu : 7963 madde; 1,513 - 1,520 arası.

Konu: Viop - XXIII

  1. 1214.00 ortalama ile uzunum...Aylarca uzun kalmayı planlıyorum ..Dolar bazında 2. Dibi ve düzeltmesini yaptı...15300 15800 bandına yeni bir geri geliş yapmaya çalışmadikca uzun...Kısa ile TRADE yapmak trendi ve treni kaçırmak anlamına gelebilir ...Yatırım önerisi değildir ...

  2. #1514
     Alıntı Originally Posted by cüneytt Yazıyı Oku
    Bugün konut kredimi kapatmak için bankaya gittim....ana baba günü..sırayla alıyorlar içeri...caddenin sonuna kadar sıra var... neyse zar zor 2 saatte kapattırabildik krediyi...erken kapatma için benden ayrıca 3000 liraya yakın para kestiler... 40 lirada ipotek kaldırmak için keseceklermiş,
    taahhütname imzalattılar. bir daha bu bankanın önünden bile geçmeyeceğim.

    lem arkadaş bu gece kendi evimizde mışıl mışıl uyuyalım dedik...hoptan verdiğim 3000 lira aklıma geldikçe uyku haram oldu yaw.
     Alıntı Originally Posted by cüneytt Yazıyı Oku
    Teşekkürler hocam;

    Şükür namazı kılmadım da Akşam Namazından sonra duamızı ettik 2 gözüm...Ayrıca Ziraat bankasına da gönderdim sevabından...16 martta koşa koşa gidip çektiğim kredi ile aldığım nuhçimlerle kapattım çok şükür. Yani taş atmadım kolumda yorulmadı çok şükür....

    Haa bu arada NUHÇİME gömdüğüm hala duruyor. 100 TL. Olmadan da çıkarmam. Dedim ya hedef büyük.

    Asla Yatırım Tavsiyesi Değildir. Zarar Edebilirsiniz.
     Alıntı Originally Posted by iki gozum Yazıyı Oku
    sn.Cüneytt,Çok sabır ettiniz,umarım dediğiniz rakamlara gelir,hayrını görünüz.

    YTD
     Alıntı Originally Posted by cüneytt Yazıyı Oku
    Çok teşekkür ederim 2 gözüm. Bil Mukabele.
     Alıntı Originally Posted by iki gozum Yazıyı Oku
    16 mart 2020 tarihinde NUHÇim. ortalama 8.29 tl den işlem görmüş,dolar 6,40 tl cıvarı işlem görmüş.

    Siz 12.08.2020 tarihinde tavan yaptığı gün NUHÇimi 21.02 tl.den sattığınızı deklare ettiniz,12.08.2020 tarihinde dolar 7.30 tl cıvarı işlem görmüş.

    Sonuç :sn.Cüneyt'in 5 aylık yatırımda,NUH Çim karlılık %153 (maliyet fiyatının 2.53 katı-hisse başına kar 12.73 tl) - doların yükselişi %14.
    Sizi canı gönülden tebrik ediyorum.
    İşte gerçek borsa yatırımcısı budur diyorum.

    YTD
    Ama....Fakat...!!?


    YTD
    Son düzenleme : iki gozum; 18-08-2020 saat: 04:18.

  3. #1515
    Hazine ‘Yerli dövizi’ nasıl basıyor?

    17/08/2020ugurses1

    Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini bitiriyorsunuz, sonra kamu bankalarının da döviz varlıklarını eritiyorsunuz. Başka bir yol var mı?

    Buna şöyle bir yanıt verilebilirdi; “Daha ne olsun? Ankara’da bir mahzende dolar mı basacaklar ki?” Bu ilk bakışta absürtlüğü tartışılan soruya, “Hayır, Fed matbaası dışında da başka türlü basmak mümkün” yanıtı verilse çok da yanlış olmaz.

    Kestirmeden yazalım; Ankara bir süredir dolar banknot olmasa da Hazine bir nevi ‘yerli doları’ basıyor.

    Bakın nasıl?

    Ankara’daki mevcut ekonomi yönetiminin “sorunları değil semptomları bastır” yaklaşımı, giderek ülke yurttaşları için büyük bir enkaz biriktiriyor.

    Bir süredir faizleri negatif reel faizde tutabilmek, devasa bir TL kredi genişlemesi sağlayabilmenin bedeli şunlar olmuştu:

    Merkez Bankası’nın yaklaşık 60 milyar dolarlık döviz rezervleri ‘arka kapı’ yöntemleriyle kamu bankalarına aktarılıp, döviz kurunu ‘tutmak’ için satılarak eritildi.Buna ilave olarak kamu bankalarının döviz pozisyonları satışlarla eritilerek 12 milyar dolarlık açık pozisyona getirildi. (Açık pozisyon, döviz varlıklarının döviz yükümlülüklerin altına düşürülmesi demek)Hazine, hem geçmişteki dış borç ödemelerinde izlediği ana ilkesi olan ‘ana para kadar borçlan, faizini cepten öde’ ilkesini, hem de ‘yurtiçine döviz tahvili satmama’ ilkesini terk ederek, son 2 yılda altın ve döviz borçlanmasını patlattı. 2019’da net 6.2 milyar dolar, 2020’nin ilk 7 ayında 10.8 milyar dolar olmak üzere 2 yılda 17 milyar dolar ilave borçlanma yaptı.

    Son dönemde, sayılara biraz analitik bakan uzmanların dikkatini çeken bir konu var; o da Hazine’nin döviz tahvili satışlarında da giderek daha fazla “arka kapı” yollarına başvurması.

    Ne mi yapılıyor?

    Şöyle; Hazine’nin üç ayrı tarihte ilan ettiği döviz tahvil satışı öncesinde ilginç hesap hareketleri olduğu görülüyor.

    Hazine döviz tahvili satışı yapacağı günün bir gün öncesinde, kamu bankalarının Merkez Bankası’ndaki hesaplarına bu bankaların satın alacağı kadar döviz transfer ediyor, kamu bankaları bu dövizle gelip Hazine’den düşük faizli döviz tahvili satın alıyor. Sonra da bu bankalar bu tahvilleri, Merkez Bankası’ndaki teminat hesaplarına gönderiyor. Muhtemelen Merkez Bankası’ndan daha fazla TL borçlanıp büyüttükleri kredi portföylerine para yetiştiriyorlar.

    Merkez Bankası verilerine göre, Hazine 16 ve 28 Temmuz ile 12 Ağustos günlerinde, sırasıyla 2 milyar dolar, 3 milyar dolar ve yine 3 milyar doları kamu bankalarına geçiyor.

    BDDK verilerine göre de Hazine’nin 17 Temmuz ve 29 Temmuz günlerinde kamu bankaları bu gelen dövizle 2.1 ve 2.8 milyar dolarlık döviz tahvili satın alıyorlar.

    14 Ağustos’ta da benzer şekilde hesap hareketi var. Hazine’nin 3 milyar dolarlık döviz tahvil satışının büyük bölümünü yine kamu bankaların aldığı açık.

    Hazine’nin Temmuz’da iki ayrı tarihte sattığı döviz tahvillerinin toplamı 5.5 milyar dolarken, kamu bankalarının bunun yaklaşık 5 milyar dolarlık kısmını satın almış oldukları anlaşılıyor.

    Anılan haftalarda kamu bankalarının kendi müşterileri ile olan döviz mevduat hesaplarında yükseliş de olmadığına göre, Hazine tarafından kamu bankalarına aktarılan nakit dövizin “arka kapı” yöntemiyle döviz al-sat biçiminde yapılmış olabileceğini düşündürüyor.

    Kimi uzmanlar, Hazine’nin bu yolla önce kamu bankaların döviz satışı yaparak, bankaların piyasaya sattıkları dövizleri karşılamalarını, o dövizlerle Hazine’nin tahvillerini satın alarak Hazine’ye iade ettiklerini tahmin ediyorlar.

    Sonuçta, yanlış politikalarla yükselen döviz kurunu tutabilmek için rezervler tüketildiği gibi, Hazine’nin kendi operasyonları için ilave döviz yaratabilmek amacıyla döviz tahvili ‘bastığına’ tanık oluyoruz. Kamu bankaları da nakit dövizlerini eritip, yerine Hazine’nin bastığı döviz tahvillerini koyuyor.

    Dolar banknot olmasa da Hazine üzerinde altın ya da dolar yazan tahviller basıyor, bunlar banka, yatırım fonu ya da diğer yerli kurumsal yatırımcıların bilançolarında “döviz cinsi varlık” olarak görünüyor.

    Bununla ne yapılıyor?

    Hazine son 2 yılda 17 milyar dolarlık altın ve döviz tahvili çıkardı; bunun anlamı döviz varlık yaratarak, ellerinde döviz bulunan banka ya da finansal kurumlardan bu nakit dövizleri almış olması.

    Ne için aldı?

    İki amaç var; birincisi, kamu bankalarının döviz operasyonlarına devam etmesi için döviz olmayan ama bilançoda döviz kabul edilen döviz varlığı yaratmak, ikincisi de bütçe açığının finansmanında TL faizlerini baskılamak için döviz cinsi borçlanmak.

    Bu yurtiçi döviz tahvillerinin yurtdışında işlem gördüğünü söylemek zor. Bunları döviz olarak kabul edip portföyüne alanlar da kısıtlı. Çünkü uluslararası hukuka tabi olarak ihraç edilmiyorlar.

    Altın tahvillerini ise dünyada kambiyo kısıtları olan Hindistan dışında başka bir ülkede örneğini duymadım. Hindistan’da ise bu tahvilleri cazip hale getirmemek için birey ve kurum başına çok kısıtlı satış yapıldığı biliniyor. *

    Altın tahvillerinden zarar

    2018’de ‘başkanlık rejimi” ile birlikte Hazine hızla altın tahvili ya da altın sertifikasını çıkararak borçlanmaya ağırlık vermeye başladı.

    2018-2020 Temmuz arası iki buçuk yıllık dönemde altın cinsi borçlanma miktarı 8.5 milyar dolar karşılığı 181 ton olurken, Ağustos 2020 itibariyle vadesi gelmeyen altın borcu 179.9 ton. Hazine’nin elinde duran altın miktarının ise 41.6 ton olduğu görülüyor. Bu düşülürse; Hazine’nin vadesi gelmemiş net altın borcunun, 138 ton olduğu görülüyor. **

    Peki bu 138 ton borç altının ortalama borçlanma maliyeti nedir? Bunu da ons başına 1561 dolar buluyoruz.

    Bugünlerde uluslararası piyasalarda altın fiyatı 2000 doları geçtikten sonra biraz gerileyerek, 1950 dolar seviyesinde seyrediyor.

    Buradan, kilogram başına 12.508 dolarlık bir zarar ortaya çıktığı görülüyor.

    Yani Hazine altın fiyatları düşükken borçlanmış, bunu harcamış; altın fiyatları çıkınca da zararla yüz yüze kalmış durumda.

    Bu da 138 ton altın için 1.7 milyar dolar ediyor. Bugünkü kurlarla 12.7 milyar TL.

    Altın fiyatları pandemi nedeniyle yüksek seyrediyor. Bu sürdüğü sürece Hazine zarar yazacak.

    Bir başka açıdan şu söylenebilir; ‘Hazine açıktan borç yapıyor ama Merkez Bankası da altın biriktiriyor. Nasıl olsa kar yazacak, Hazine de bu zararı oradan aldığı karla kapatır.’

    Teknik bir sorun var; o da Hazine’nin borcu zamana yayılarak vadesi geldikçe ödenirken, Merkez Bankası’nın altınlarının değer artış kazancı kâr zarar hesabına aktarılıp dağıtılmıyor. Malum “Değerleme hesabı”.

    Merkez Bankası bu altınları yüksek fiyattan uluslararası piyasada satmadığı sürece, bu kar defter üzerinde “değerleme hesabı şişkinliği” olarak kalacak.

    Merkez Bankası açısından bir başka sorun da; diyelim ki altın fiyatları 2 bin 200 dolara çıktı ve satmak istedi, sorun bu altınların büyük kısmı yurtiçinde durması. Derleyip toplayıp Londra’ya transfer etmek 6-7 güne mal olur. O ana kadar da piyasa kaçar.

    Ayrıca Merkez Bankası, kazanç değil finansal güvenlik için bu altınları yurtiçinde tutuyor. Kazanç için olsaydı Londra ya da New York’ta tutmaya devam ederdi.

    “Covid-19 pandemisine aşı bulunduğunda altın fiyatları düşer” denilebilir. Ama aşı bulunsa bile pandeminin hemen sona ermeyeceğini, altın fiyatlarını yukarı çeken unsurların ortadan kalkmayacağını, tersine daha da yukarı itecek unsurların varlığını hatırlatmak gerekiyor.

    İki kalemde büyük zarar

    Kamu bankalarının piyasaya döviz satmasıyla oluşturulan 12 milyar dolarlık dövizi açığının ortalama maliyetini kabaca 6.55 TL/USD hesaplıyorum. Bugünkü kurlardan 8.9 milyar TL kur zararı ediyor. *

    Altın borçlanmasının da bugünkü altın fiyatları üzerinden zararı da 12.7 milyar TL. Sadece bu iki kalemden toplam Hazine zararı 21.6 milyar TL ediyor.

    İki bayramda tüm emeklilere ödenen 1000’er TL’lik ikramiyenin bedeli kadar.

    Sonuç şu; Hazine bir taraftan kamu bankalarına döviz pozisyon açtırarak zarara yol açarken, diğer taraftan da hiç yapılmaması gereken alanda, altın borçlanmaya gidilerek büyük bir zarara sokuldu. *****

    “Sıra dışı”, “ezber bozan” iddiasıyla gelip, ekonomiyi krize sürükleyen, ne attığı adımların yararı olmadığı gibi, Hazine’ye de zarar yaratan bir ekonomi yönetimi, gelecek kuşaklara yeni bir fatura daha ilave etmiş oldu.

    Uğur Gürses
    69 mu yok daha neler. Bu yıl mı? İmkansız.Bozguncular ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?

  4.  Alıntı Originally Posted by cüneytt Yazıyı Oku
    Bugün konut kredimi kapatmak için bankaya gittim....ana baba günü..sırayla alıyorlar içeri...caddenin sonuna kadar sıra var... neyse zar zor 2 saatte kapattırabildik krediyi...erken kapatma için benden ayrıca 3000 liraya yakın para kestiler... 40 lirada ipotek kaldırmak için keseceklermiş,
    taahhütname imzalattılar. bir daha bu bankanın önünden bile geçmeyeceğim.

    lem arkadaş bu gece kendi evimizde mışıl mışıl uyuyalım dedik...hoptan verdiğim 3000 lira aklıma geldikçe uyku haram oldu yaw.
    Demek ki konut kredisi kullanırken erken kapatma durumunda % 2 erken kapatma cezası alındığından ve ipotek fek için de ipotek fek harcı alındığından haberiniz yokmuş. Bu standart bir uygulamadır.

  5.  Alıntı Originally Posted by ayhan53 Yazıyı Oku
    Hazine ‘Yerli dövizi’ nasıl basıyor?

    17/08/2020ugurses1

    Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini bitiriyorsunuz, sonra kamu bankalarının da döviz varlıklarını eritiyorsunuz. Başka bir yol var mı?

    Buna şöyle bir yanıt verilebilirdi; “Daha ne olsun? Ankara’da bir mahzende dolar mı basacaklar ki?” Bu ilk bakışta absürtlüğü tartışılan soruya, “Hayır, Fed matbaası dışında da başka türlü basmak mümkün” yanıtı verilse çok da yanlış olmaz.

    Kestirmeden yazalım; Ankara bir süredir dolar banknot olmasa da Hazine bir nevi ‘yerli doları’ basıyor.

    Bakın nasıl?

    Ankara’daki mevcut ekonomi yönetiminin “sorunları değil semptomları bastır” yaklaşımı, giderek ülke yurttaşları için büyük bir enkaz biriktiriyor.

    Bir süredir faizleri negatif reel faizde tutabilmek, devasa bir TL kredi genişlemesi sağlayabilmenin bedeli şunlar olmuştu:

    Merkez Bankası’nın yaklaşık 60 milyar dolarlık döviz rezervleri ‘arka kapı’ yöntemleriyle kamu bankalarına aktarılıp, döviz kurunu ‘tutmak’ için satılarak eritildi.Buna ilave olarak kamu bankalarının döviz pozisyonları satışlarla eritilerek 12 milyar dolarlık açık pozisyona getirildi. (Açık pozisyon, döviz varlıklarının döviz yükümlülüklerin altına düşürülmesi demek)Hazine, hem geçmişteki dış borç ödemelerinde izlediği ana ilkesi olan ‘ana para kadar borçlan, faizini cepten öde’ ilkesini, hem de ‘yurtiçine döviz tahvili satmama’ ilkesini terk ederek, son 2 yılda altın ve döviz borçlanmasını patlattı. 2019’da net 6.2 milyar dolar, 2020’nin ilk 7 ayında 10.8 milyar dolar olmak üzere 2 yılda 17 milyar dolar ilave borçlanma yaptı.

    Son dönemde, sayılara biraz analitik bakan uzmanların dikkatini çeken bir konu var; o da Hazine’nin döviz tahvili satışlarında da giderek daha fazla “arka kapı” yollarına başvurması.

    Ne mi yapılıyor?

    Şöyle; Hazine’nin üç ayrı tarihte ilan ettiği döviz tahvil satışı öncesinde ilginç hesap hareketleri olduğu görülüyor.

    Hazine döviz tahvili satışı yapacağı günün bir gün öncesinde, kamu bankalarının Merkez Bankası’ndaki hesaplarına bu bankaların satın alacağı kadar döviz transfer ediyor, kamu bankaları bu dövizle gelip Hazine’den düşük faizli döviz tahvili satın alıyor. Sonra da bu bankalar bu tahvilleri, Merkez Bankası’ndaki teminat hesaplarına gönderiyor. Muhtemelen Merkez Bankası’ndan daha fazla TL borçlanıp büyüttükleri kredi portföylerine para yetiştiriyorlar.

    Merkez Bankası verilerine göre, Hazine 16 ve 28 Temmuz ile 12 Ağustos günlerinde, sırasıyla 2 milyar dolar, 3 milyar dolar ve yine 3 milyar doları kamu bankalarına geçiyor.

    BDDK verilerine göre de Hazine’nin 17 Temmuz ve 29 Temmuz günlerinde kamu bankaları bu gelen dövizle 2.1 ve 2.8 milyar dolarlık döviz tahvili satın alıyorlar.

    14 Ağustos’ta da benzer şekilde hesap hareketi var. Hazine’nin 3 milyar dolarlık döviz tahvil satışının büyük bölümünü yine kamu bankaların aldığı açık.

    Hazine’nin Temmuz’da iki ayrı tarihte sattığı döviz tahvillerinin toplamı 5.5 milyar dolarken, kamu bankalarının bunun yaklaşık 5 milyar dolarlık kısmını satın almış oldukları anlaşılıyor.

    Anılan haftalarda kamu bankalarının kendi müşterileri ile olan döviz mevduat hesaplarında yükseliş de olmadığına göre, Hazine tarafından kamu bankalarına aktarılan nakit dövizin “arka kapı” yöntemiyle döviz al-sat biçiminde yapılmış olabileceğini düşündürüyor.

    Kimi uzmanlar, Hazine’nin bu yolla önce kamu bankaların döviz satışı yaparak, bankaların piyasaya sattıkları dövizleri karşılamalarını, o dövizlerle Hazine’nin tahvillerini satın alarak Hazine’ye iade ettiklerini tahmin ediyorlar.

    Sonuçta, yanlış politikalarla yükselen döviz kurunu tutabilmek için rezervler tüketildiği gibi, Hazine’nin kendi operasyonları için ilave döviz yaratabilmek amacıyla döviz tahvili ‘bastığına’ tanık oluyoruz. Kamu bankaları da nakit dövizlerini eritip, yerine Hazine’nin bastığı döviz tahvillerini koyuyor.

    Dolar banknot olmasa da Hazine üzerinde altın ya da dolar yazan tahviller basıyor, bunlar banka, yatırım fonu ya da diğer yerli kurumsal yatırımcıların bilançolarında “döviz cinsi varlık” olarak görünüyor.

    Bununla ne yapılıyor?

    Hazine son 2 yılda 17 milyar dolarlık altın ve döviz tahvili çıkardı; bunun anlamı döviz varlık yaratarak, ellerinde döviz bulunan banka ya da finansal kurumlardan bu nakit dövizleri almış olması.

    Ne için aldı?

    İki amaç var; birincisi, kamu bankalarının döviz operasyonlarına devam etmesi için döviz olmayan ama bilançoda döviz kabul edilen döviz varlığı yaratmak, ikincisi de bütçe açığının finansmanında TL faizlerini baskılamak için döviz cinsi borçlanmak.

    Bu yurtiçi döviz tahvillerinin yurtdışında işlem gördüğünü söylemek zor. Bunları döviz olarak kabul edip portföyüne alanlar da kısıtlı. Çünkü uluslararası hukuka tabi olarak ihraç edilmiyorlar.

    Altın tahvillerini ise dünyada kambiyo kısıtları olan Hindistan dışında başka bir ülkede örneğini duymadım. Hindistan’da ise bu tahvilleri cazip hale getirmemek için birey ve kurum başına çok kısıtlı satış yapıldığı biliniyor. *

    Altın tahvillerinden zarar

    2018’de ‘başkanlık rejimi” ile birlikte Hazine hızla altın tahvili ya da altın sertifikasını çıkararak borçlanmaya ağırlık vermeye başladı.

    2018-2020 Temmuz arası iki buçuk yıllık dönemde altın cinsi borçlanma miktarı 8.5 milyar dolar karşılığı 181 ton olurken, Ağustos 2020 itibariyle vadesi gelmeyen altın borcu 179.9 ton. Hazine’nin elinde duran altın miktarının ise 41.6 ton olduğu görülüyor. Bu düşülürse; Hazine’nin vadesi gelmemiş net altın borcunun, 138 ton olduğu görülüyor. **

    Peki bu 138 ton borç altının ortalama borçlanma maliyeti nedir? Bunu da ons başına 1561 dolar buluyoruz.

    Bugünlerde uluslararası piyasalarda altın fiyatı 2000 doları geçtikten sonra biraz gerileyerek, 1950 dolar seviyesinde seyrediyor.

    Buradan, kilogram başına 12.508 dolarlık bir zarar ortaya çıktığı görülüyor.

    Yani Hazine altın fiyatları düşükken borçlanmış, bunu harcamış; altın fiyatları çıkınca da zararla yüz yüze kalmış durumda.

    Bu da 138 ton altın için 1.7 milyar dolar ediyor. Bugünkü kurlarla 12.7 milyar TL.

    Altın fiyatları pandemi nedeniyle yüksek seyrediyor. Bu sürdüğü sürece Hazine zarar yazacak.

    Bir başka açıdan şu söylenebilir; ‘Hazine açıktan borç yapıyor ama Merkez Bankası da altın biriktiriyor. Nasıl olsa kar yazacak, Hazine de bu zararı oradan aldığı karla kapatır.’

    Teknik bir sorun var; o da Hazine’nin borcu zamana yayılarak vadesi geldikçe ödenirken, Merkez Bankası’nın altınlarının değer artış kazancı kâr zarar hesabına aktarılıp dağıtılmıyor. Malum “Değerleme hesabı”.

    Merkez Bankası bu altınları yüksek fiyattan uluslararası piyasada satmadığı sürece, bu kar defter üzerinde “değerleme hesabı şişkinliği” olarak kalacak.

    Merkez Bankası açısından bir başka sorun da; diyelim ki altın fiyatları 2 bin 200 dolara çıktı ve satmak istedi, sorun bu altınların büyük kısmı yurtiçinde durması. Derleyip toplayıp Londra’ya transfer etmek 6-7 güne mal olur. O ana kadar da piyasa kaçar.

    Ayrıca Merkez Bankası, kazanç değil finansal güvenlik için bu altınları yurtiçinde tutuyor. Kazanç için olsaydı Londra ya da New York’ta tutmaya devam ederdi.

    “Covid-19 pandemisine aşı bulunduğunda altın fiyatları düşer” denilebilir. Ama aşı bulunsa bile pandeminin hemen sona ermeyeceğini, altın fiyatlarını yukarı çeken unsurların ortadan kalkmayacağını, tersine daha da yukarı itecek unsurların varlığını hatırlatmak gerekiyor.

    İki kalemde büyük zarar

    Kamu bankalarının piyasaya döviz satmasıyla oluşturulan 12 milyar dolarlık dövizi açığının ortalama maliyetini kabaca 6.55 TL/USD hesaplıyorum. Bugünkü kurlardan 8.9 milyar TL kur zararı ediyor. *

    Altın borçlanmasının da bugünkü altın fiyatları üzerinden zararı da 12.7 milyar TL. Sadece bu iki kalemden toplam Hazine zararı 21.6 milyar TL ediyor.

    İki bayramda tüm emeklilere ödenen 1000’er TL’lik ikramiyenin bedeli kadar.

    Sonuç şu; Hazine bir taraftan kamu bankalarına döviz pozisyon açtırarak zarara yol açarken, diğer taraftan da hiç yapılmaması gereken alanda, altın borçlanmaya gidilerek büyük bir zarara sokuldu. *****

    “Sıra dışı”, “ezber bozan” iddiasıyla gelip, ekonomiyi krize sürükleyen, ne attığı adımların yararı olmadığı gibi, Hazine’ye de zarar yaratan bir ekonomi yönetimi, gelecek kuşaklara yeni bir fatura daha ilave etmiş oldu.

    Uğur Gürses
    O yuzden muhalefet hep ayni muhalefet hukumet hep ayni hükümet...Demekki birileri yanlış yorumluyor...Nasıl baktığınıza bagli..Yanlışı az olan yonetimi almistir her zaman...Koltuk sevdali muhalefet oldukça muhalefette kalmaya mahkumlar... Y.t.d...

  6. #1518
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye/İstanbul
    Gönderi
    3,419
    Moody's: Küresel ticaret toparlanma belirtileri gösteriyor

    Hiç bir şey göründüğü gibi değildir.

  7. Siyasi konjüktür ve siyasetçilerin tavırları piyasaları doğrudan etkiliyor. Dolayısı ile sadece Türkiye değil Avrupa ve ABD siyasetini de takip etmek gerekir.

    Bir de 7/24 çalışan maaşlı troller var. Onlar sayesinde hep siyasetin içindeyiz :-)
    Burada yer alan yorumlar, kişisel görüşlere dayanmaktadır. Bu nedenle, yatırım veya al/sat tavsiyesi olarak değerlendirilmemelidir.

  8.  Alıntı Originally Posted by kafkaf Yazıyı Oku
    Siyasi konjüktür ve siyasetçilerin tavırları piyasaları doğrudan etkiliyor.

    Bir de 7/24 çalışan maaşlı troller var.
    Hayatımda şu "Troll" lafına güldüğüm kadar başka bir şeye gülmedim,doğruyu söylersin hemen troll olursun.........bir kendileri troll değildir.......
    Yazılarımın tamamı (SPK) Sermaye Piyasası Kanunu md 101, md 103, md 104, md 106, md 107, md 110 ilgili maddeleri kapsamında tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı içerisinde değerlendirilemez yatırım tavsiyesi içermez yatırım tavsiye niteliği taşımadığından Yatırımcı profilinize uymayabilir. YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR

Sayfa 190/996 İlkİlk ... 90140180188189190191192200240290690 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •