|
|
23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun
Vatanı Korumak Çocukları Korumakla Başlar
M.Kemal Atatürk
Öyle ağlasam,
Öyle ağlasam ki çocuklar
Size hiç gözyaşı kalmasa!
Öyle üşüsem,
Öyle üşüsem ki çocuklar
Size hiç soğuk kalmasa!
Öyle acılar çeksem,
Öyle acılar çeksem ki çocuklar,
Size hiç acı kalmasa!
Öyle aç kalsam,
Öyle aç kalsam ki çocuklar
Size hiç açlık kalmasa!
Öyle güzeliz,
Öyle güzeliz ki çocuklar,
Gülmeyen hiç kimse kalmasa!
Öyle ölsem,
Öyle ölsem ki çocuklar
Size hiç ölüm kalmasa!
AZİZ NESİN
“Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”Aşık Veysel Şatıroğlu
“Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”Aşık Veysel Şatıroğlu
“Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”Aşık Veysel Şatıroğlu
Atatürkün bütün eserleri. 30 ciltlik bir eser. Atatürkün elinden çıkan her mektup, not, telgraf, günlük, makale vs içeriyor. Ben üç cilde kadar okudum ara verdim şimdilik. Kararlarında nereden esinlendiğini, kadına neden bu kadar hak ve değer verdiğini kendi tuttuğu notlardan anlıyorsunuz. Tavsiye ederim. Kütüphanelerde mevcut.
“Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”Aşık Veysel Şatıroğlu
GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA FAHRİ MÜDERRİSLİK ÜNVANI VERİLMESİ
Arşivdeki konu özetinde 21.06.1923 tarihi verilmiş olsa da belgenin üzerinde yazılı tarihe göre 21.06.1924 tarihinde Başkumandan Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine Darü’l-Fünun Edebiyat Fakültesi’nce yani İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nce “Fahri Müderrislik” unvanı verilmiştir.
Fakültenin “Müderrisler Meclisi” kararıyla da bahse konu “Fahri Müderrislik” ünvanının Başkumandan Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine takdim etmek üzere fakülteden (medreseden) Necib Asım Beğ görevlendirilmiştir. Asım Bey’in kendisine verilen görevi yerine getirmek üzere trenle Ankara’ya gideceği belirtilmiştir.
Fahri müderrislik ünvanı günümüzdeki fahri doktora hatta fahri profesörlük ünvanı gibidir. Zira müderrisin sözlük anlamı ders veren hoca olsa da bir diğer anlamı da profesördür.
m.d.tosun.
Arşiv Fon Kodu: HR.İM.. Dosya No: 76, Gömlek No: 78, Tarihi: 21. 06. 1923, Konusu: Darü’l-Fünun Edebiyat Fakültesince Mustafa Kemal Paşa’ya fahri müderrislik ünvanı verilmesi. (Fr. Osm.)
Hû
Başkumandan Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine
Darü’l-fünun Edebiyat Medresesi’nin zat-ı devletlerine teveccüh ettiği fahri müderrislikden dolayı tanzim olunan şehadetnamenin takdimi vazifesi meclis-i müderrisin kararıyla medreseden Necib Asım Beğ’e tefviz olunduğundan (görevlendirildiğinden) mir-i muma-ileyhin yarınki trenle hareket edeceği arz olunur efendim.
21.06.(13)39 (3 Temmuz 1924)
Adnan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hariciye Vekâleti Der-saadet Murahhaslığı Umur-ı Siyasiye
Hû
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hariciye Vekâleti Der-saadet Murahhaslığı Umur-ı Siyasiye
Başkumandan Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine
Darü’l-fünun Edebiyat Medresesi’nin zat-ı devletlerine teveccüh ettiği fahri müderrislikden dolayı tanzim olunan şehadetnamenin takdimi vazifesi meclis-i müderrisin kararıyla medreseden Necib Asım Beğ’e tefviz olunduğundan (görevlendirildiğinden) mir-i muma-ileyhin yarınki trenle hareket edeceği arz olunur efendim.
21.06.(13)39 (3 Temmuz 1924)
|
|
NELER YAPILMAZ?
Osmanlı Devleti’nin çöküşe doğru sürüklendiği son döneminde bazı
yöneticiler, yıllarca emeğinden yararlandığı halkı sürü, kendilerini ise çoban
olarak görüp, Türk halkının yüksek niteliklerini tanımadan iktidar olmuşlardır.
Bu nedenle, başlarına işgal felâketi gelip taht ve taçları tehlikeye düşünce
düşmanın insafına sığınmak zavallılığına teslim olmuşlardır .Bu
davranışlarıyla üç kıt’ada egemenlik kuran Osmanlı hanedanı ve onun
dayandığı Türk milletinin tarihine kara leke sürmüşlerdir.
Türk milleti, varlığına kast eden bu kara lekeyle yaşayamazdı. Vatan
söz konusu olduğunda yaşama koşarmış gibi ölüme koşan Mehmetçikler,bu
gerçeği Çanakkale’de göstermişlerdi İşgallere boyun eğenler bu gerçeği
göremeyen gafillerdi. Ancak görenler çoğunluktaydı Bunların başında da
komutanlık yaptığı cephelerde Mehmetçiklerin şahsında Türk milletinin
büyüklüğünü gören ve bunun gereğini yapmayı ödev kabul eden Mustafa
Kemal Paşa vardı. Bu nedenledir ki o, vatanın kurtarılması söz konusu
olduğunda bütün resmî görevlerinden istifa ederek milletine sığınmak ve
ondan güç almakta tereddüt etmemiştir. Aşağıdaki anekdotun yansıttığı
düşünce bu gerçeğin ifadesidir:
Erzurum: 3 Temmuz 1919...
Ilıca’da Mustafa Kemal’in ilk karşılanması sırasında:
Konukların önemli kimseler olduğunu anlayan ihtiyarın zeki gözleri
parladı. İri ve ak tüylerle örtülü elini geniş göğsünün üzerine koyarak
oturanları selâmladı. Mustafa Kemal Paşa, ta yanı başına kadar geldiği hâlde
heybetli duruşunu kaybetmeyen bu ihtiyarın hatırını soruyor, o da gövdesine
yaraşan derin ve gür sesiyle teşekkür ediyordu.
Bu kısa hoşbeşten sonra, Paşa ihtiyara:
-Ağa böyle nereden geliyorsun? dedi. İhtiyar:
-Paşam, Rus gelirken muhacir olmuştum. Çukurova’da idim Şimdi
köyüme dönüyorum, diye cevap verdi.
Paşa, zamanın nezaketini ve durumun emniyetsizliğini ileri sürerek
böyle zamanda buralara dönmenin pek yerinde olmadığını, kışın sıkıntı
çekeceğini anlatmak istedi. Sonunda da:
-Ağa, yoksa oralarda geçinemedin mi? dedi. İhtiyar hemen karşılık
verdi.
-Hayır Paşam, Çukurova cennet gibi bir yer. Bir eken yüz biçiyor. Allah
millete zeval vermesin. Bize tarla da verdiler, çayır da. Hamd olsun uşaklar da
çalışkandırlar. Değil Çukurova gibi bir yerden, taştan bile ekmeklerini
çıkarırlar. Geçimimiz padişahta bile yoktu. Çok rahattık. Yalnız son günlerde
işittim ki İstanbul’daki “ırzı kırık”lar bizim Erzurum’u Ermenilere vereceklermiş.
Geldim ki göreyim, bu “namertler” kimin malını kime veriyorlar?
Tunç çehreli, ak sakallı, gün görmüş ihtiyarın iman dolu göğsünden
gelen bu ses yine onun gibi tunç çehreli kahraman askerin gözlerini yaşarttı.
Bu eski Türk kalesine, ulus işi için, ulusla birlikte çalışmağa gelen bu büyük
devlet adamı yaşlı gözlerle arkadaşlarına döndü ve “bu ulusla neler yapılmaz!”
dedikten sora ihtiyarla vedalaştı.
Cevat Dursunoğlu6
Anekdotlarla ATATÜRK
Tarih göstermiştir ki bilge herşeyi bilmez,sadece ahmaklar herşeyi bilir...
Yer İmleri