|
|
Turk sair ve yazar Gulten Akin Cankocak'in olum yildonumu (4 Kasim 2015)
Kactik kentin bizi sarmayan sesinden
denizin kis artigi sessizligine
izlendigimizi biliyorduk, hem de kendimiz kendimizi
bir umut, bu kez boyle olmayabilir ve oteki
susar bagislariz biz bizi
gece kusu aynı zaman araligini kullaniyor
cigligini bosaltirken yeryuzune
yuregin ve saatin kullandigi araligi
yikilmis koyleri, gocmus olanlari yollarda
cocuklari, ruhlarini o dogulmus yerde birakilmis
gozlerinin ardi bosalmis yaslilari
erkekleri, utangac kadinlari, ofkesi kendini bitiren
onlari onlari onlari tasidigimizi
her ciglikta yeniden animsaya
cogalta. yargilanmis, hukmu hayatina dusulmus
biri halinde..
gece aci azigimizi paylasiyor bizimle
uyumuyor uyutmuyor uslu durmuyor
oysa guller vardi once aklimizda
igdeleri gorduk zambaklari da
ayartildigimiz guzel kokulara
kok edinmis aska, derin bulusmaya
biz onlari bulurduk bulmasina
gece, kus cigligi yuregi cildirtan araliklarla
yiten dinginlik
gunduzu bekledik
We escaped the sounds of a city that didn't embrace us,
fled the silent remains of a winter sea.
We knew we were being watched
and we watched ourselves
with one hope, that this time, it would be different, not like before
In silence, we forgave ourselves for hoping
As heart and time inhabit the same space
so, in equally measured intervals,
the Night Bird release its cry to earth
And the people of fallen villages
the ones who were forced to the road;
the children too,
forced to leave behind
their souls,
their birth place -
behind their eyes is an emptiness.
Their elders and women, dishonoured.
Their men, defeated by anger.
Those Those Those
whom we carried
With each shriek of the Night Bird,
we remember more keenly
the sentence of our fallen lives,
The state we've been reduced to.
The Night Bird shares our plight, our bitter resolve
It doesn't sleep, it can't sleep, it doesn’t stop -
Yet at one time, we had roses in our minds.
We looked at fruit trees and lilies,
we were seduced by beautiful scents
we had passion that grew roots, deep encounters.
We found what we were meant to find
The cries of the Night Bird
make us feel mad with courage.
And our fears dissolve into calm
as we wait for morning.
5 Kasim 1699 Persembe gunu Gulliver'in teknesi parcalandi.
(4 Mayis 1699’da, Bristol limanindan yola ciktik. 5 Kasim’da –bu ay buralarda yazin basina rastlar– Hindistan’a gecerken siddetli bir firtina bizi Van Diemen topraklarinin kuzeybatisina surdu. Hava sisli idi; gemiciler birdenbire gemiden ancak yarim gomene[90 metre] otede bir kayanin onumuze ciktigini fark ettiler. Ruzgar o kadar siddetli esiyordu ki, gemiyi dogru kayanin uzerine atti, gemi de parcalaniverdi. Bes tayfa ile ben denize bir filika indirmis, bir hamlede gemide ve kayadan uzaklasabilmistik.) Gulliver'in Gezileri (Gulliver's Travels - I viaggi di Gulliver)
Venedikli ressam Pietro Longhi’nin dogum yil donumu (5 Kasim 1701)
Il Cavadenti (The Tooth Puller, 1746)
Amerkali sair ve yazar Ella Wheeler Wilcox’in dogum yildonumu (5 Kasim 1850)
Yabanil bir arzuyla kirmizi
Ve sarapla islanmis dudaklarini seviyorum;
Tutkulu bir atesle yanan
Ask isiginin yatagi gozlerini seviyorum.
Sefkatli bir kucaklayista sicak beyaz etleri
Dokunurken kollarima, seviyorum kollarini;
Saclarin sarmalarken opuslerini yuzume
Seviyorum saclarini.
Cansiz askinda sakince sunulan
Soguk bir bakire opusu bana gore degil;
Ne azizlerin kusursuz mutlulugu
Ne de lekesiz kumrunun yuregi bana gore.
Ama ozgur bir aşk bana gore
Ve butun dunyanin tohmetine gulusler.
Kollarimda diri ve sicak bedenin
Tutusturur yoksul yuregimi.
Tatli opusler ver bana, hala rayihali
yakut sarapla islak sicak agzinla;
Guneyli birinin atesiyle soyler
Bedeninin ve ruhunun benim oldugunu.
Simsiki saril bana sicak diri kollarinla,
Parlarken soluk yildizlar semada,
Ve yasayip tuketirken butun gencligimizi
Diri bir askin hazlarinda.
|
|
Amerkali sair ve yazar Ella Wheeler Wilcox’in dogum yildonumu (5 Kasim 1850)
Yabanil bir arzuyla kirmizi
Ve sarapla islanmis dudaklarini seviyorum;
Tutkulu bir atesle yanan
Ask isiginin yatagi gozlerini seviyorum.
Sefkatli bir kucaklayista sicak beyaz etleri
Dokunurken kollarima, seviyorum kollarini;
Saclarin sarmalarken opuslerini yuzume
Seviyorum saclarini.
Cansiz askinda sakince sunulan
Soguk bir bakire opusu bana gore degil;
Ne azizlerin kusursuz mutlulugu
Ne de lekesiz kumrunun yuregi bana gore.
Ama ozgur bir ask bana gore
Ve butun dunyanin tohmetine gulusler.
Kollarimda diri ve sicak bedenin
Tutusturur yoksul yuregimi.
Tatli opusler ver bana, hala rayihali
yakut sarapla islak sicak agzinla;
Guneyli birinin atesiyle soyler
Bedeninin ve ruhunun benim oldugunu.
Simsiki saril bana sicak diri kollarinla,
Parlarken soluk yildizlar semada,
Ve yasayip tuketirken butun gencligimizi
Diri bir askin hazlarinda.
Yer İmleri