Sayfa 7007/7020 İlkİlk ... 60076507690769576997700570067007700870097017 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 56,049 - 56,056 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Alman yazar, sair ve filozof ( Georg Philipp Friedrich Freiherr von Hardenberg ) Novalis'in olum yildonumu ( 25 Mart 1801 )





    Otelere yuvarlaniyorum
    ve her aci
    gunun birinde
    donusecek sehvetin dikenine.
    az zaman kaldi,
    sonra kurtulacagim,
    ve sarhos, uzanacagim
    askin kucagina.
    sonsuz yasam
    dalgalaniyor icimde tum gucuyle
    yukaridan asagilara bakiyorum,
    oralardaki sana.
    o tepede
    sonup gitmekte pariltin
    bir golge tasimakta,
    serinlik veren celengi.
    Ah! Tuket beni ey sevgili,
    Sonuna kadar tuket ki,
    Uykuya dalayim
    Ve sevebileyim.
    Hissediyorum olumun
    Genclestirici akisini, kanim
    Merheme ve uzama donusmekte
    Yasiyorum gunduz vakitlerinde
    Inanc ve cesaretle
    Geceleri ise
    Kutsal ateste oluyorum.



    “ Hangi canli ve hissedebilen varlik, cevresindeki ucsuz bucaksiz dunyanin butun mucizevi goruntuleri arasindan en cok her yeri renkleriyle, pariltilariyla, dalgalanmalariyla ve dort bir yani yumusacik kucaklayisiyla, uyandiran gun olarak neseye bogan isigi sevmez ? O isik ki, yasamin en derinlerde yatan ruhuymuscasina, tedirgin yildizlarin dev dunyasini solur, ve kendi mavi akisinda dans edercesine yuzer - pariltili, sonrasiz bir dinginlige burunmus tastir, anlamlardan orulme, emici bitkidir, ve vahsi, atesli, turlu bicimler icersindeki hayvandir o dunyayi soluyan - fakat hepsinden once, anlam dolu gozleriyle, ucar gibi yuruyusuyle ve zarif birer cizgi gibi ortusmus, ezgilerden yana zengin dudaklariyla o gorkemli yabancidir. ”



    “ Welcher Lebendige, Sinnbegabte, liebt nicht vor allen Wundererscheinungen des verbreiteten Raums um ihn, das allerfreuliche Licht — mit seinen Farben, seinen Strahlen und Wogen; seiner milden Allgegenwart, als weckender Tag. Wie des Lebens innerste Seele atmet es der rastlosen Gestirne Riesenwelt, und schwimmt tanzend in seiner blauen Flut — atmet es der funkelnde, ewigruhende Stein, die sinnige, saugende Pflanze, und das wilde, brennende, vielgestaltete Tier — vor allen aber der herrliche Fremdling mit den sinnvollen Augen, dem schwebenden Gange, und den zartgeschlossenen, tonreichen Lippen. Wie ein König der irdischen Natur ruft es jede Kraft zu zahllosen Verwandlungen, knüpft und löst unendliche Bündnisse, hängt sein himmlisches Bild jedem irdischen Wesen um. — Seine Gegenwart allein offenbart die Wunderherrlichkeit der Reiche der Welt. ”

  2. Romantik Ispanyol sair José ( Ignacio Javier Oriol Encarnación ) de Espronceda'nin dogum yildonumu ( 25 Mart 1808 )



    Ah Teresa! Ah istirap! Gozyaslarim benim,
    Of! Nereye saklandin, denizlere dokulmedigin ?
    Nedendir, daha iyi gunlerdeymis gibi, neden bilmem
    Kederlerimi teselli etmemektesin ?
    Ah! O gunler ki can cekismesini bilmezdim
    Binlerce aciyla parcalanan bir kalbin
    Of! Parcalanan, ve aglamayan artik oyle,
    Merhamet et simdi, bitsin bu cektigim iskence!

    Kim duslemezdi asla, Teresa'm benim, de bana,
    Ki sonsuz kaynagi oluyordu agidin
    Boyle masumane ask, boyle tantana,
    Boyle guzellikler, bu denlisi taskinligin ?
    Kim varivermeyi bir gun duslemezdi asla
    Nerede kayiptir buyusu arsin,
    Ve dusmededir at gozluklerimiz,
    Ne kadar zevke yol acar ofkelerimiz ? [...]



    Oh Teresa! ¡Oh dolor! Lágrimas mías,
    ¡Ah! ¿dónde estáis que no corréis a mares ?
    ¿Por qué, por qué como en mejores días,
    No consoláis vosotras mis pesares ?
    ¡Oh! los que no sabéis las agonías
    De un corazón que penas a millares
    ¡Ah! desgarraron y que ya no llora,
    ¡Piedad tened de mi tormento ahora!

    ¿Quién pensara jamás, Teresa mía,
    Que fuera eterno manantial de llanto,
    Tanto inocente amor, tanta alegría,
    Tantas delicias y delirio tanto ?
    ¿Quién pensara jamás llegase un día
    En que perdido el celestial encanto
    Y caída la venda de los ojos,
    Cuanto diera placer causara enojos ? [...]

  3. Italyan roman yazari Antonio Fogazzaro'nun dogum yildonumu ( 25 Mart 1842 )



    " Markiz Orsola'nin torunu Franco Maironi, Luisa Rigey adinda bir genc kizi sevmektedir. Iki genc Markiz'in arzusu hilafina evlenirse de, mesut olamazlar. Buna sebep eslerin ruh ve duygu yapilaridir. Franco mistiktir, dindardir, dalinca ozlemlidir. Bunun icin de hayatin her turlu zorluklarini yenecek irade gucunden yoksundur. Pratik bir deger tasimiyor gibi gozuken katolikligin vicdaninda uyandirdigi tereddutler icerisinde bocalamaktadir. Luise ise dindar degildir, ama davranislarinda daha kararli, daha aktiftir, dolayisiyle kocasina ustun bir durumdadir. Luisa obur dunyayi hic dusunmez, insan kafasinin alamayacagi ustun tanrisal bir adaletin, tanrisal takdirin varligindan habersiz gorunur. Ister ki hak ve adalet bu dunyada yerini bulsun. Ancak kucuk kizlari Maria'nin beklenmedik olumu, durumun hic de sanildigi gibi olmadigini acikca ortaya koyar. " O Eski Kucuk Dunya



    " Marchesa Orsola Maironi in onore del nipote Franco. All'evento partecipano le più importanti personalità del paese ma l'ospite principale è Carolina Carabelli, la nobile donna scelta dalla ricca Marchesa come futura moglie per suo nipote, per porre velocemente rimedio ad un rischioso crescente slancio amoroso del ragazzo. Franco è infatti innamorato di Luisa Rigey, una ragazza di umili origini, e ha già provato a chiedere alla nonna il consenso per il loro matrimonio. La fredda Marchesa si è però opposta ed ha organizzato appunto la cena per presentargli ufficialmente la prescelta. Il giovane, dal carattere focoso e impulsivo, arriva però in ritardo, si comporta malamente, e dopo una sfuriata abbandona anche gli ospiti rendendo più che chiaro di non essere disposto ad assecondare i piani di Orsola. "



    " Askin kor oldugu dogru degildir; sadece presbiyopiktir, uzaklastikca daha net goruruz. / It is not true that love is blind; it is only presbyopic: the farther you go, the clearer you see. "

  4. 19'uncu yuzyilin sonlarindan ve 20. yuzyilin en begenilen muzisyenlerinden, mukemmeliyetciligi, muthis hafizasi, guclu bir kulagi olan, Milano La Scala'da ve New York Metropolitan Opera'da orkesra sefligi yapmis olan Italyan muzisyen, orkestra ve opera yoneticisi Arturo Toscanini'nin dogum yildonumu ( 25 Mart 1867 )



    " Ilk kizimi ( kiz arkadasimi ) optum ve ayni gun ilk sigarami ictim. O zamandan beri tutun icin vaktim olmadi. / I kissed my first girl and smoked my first cigarette on the same day. I haven't had time for tobacco since. "


  5. Alman – Amerikali anarsist yazar ve aktivist Johann Rudolf Rocker’in dogum yildonumu ( 25 Mart 1873 )



    “ Butun iktidarlar sevgisizdir; dogasi geregi insanlik disidir. Savunurlarinin kalbini insanliga karsi nefret ve korkunc bir kucumsemeyle doldurur. Iktidar saplantisi tum insani duygulari yok eder ve despotun, hemcinslerine baktiginda sadece kendi planlarini hayata gecirmek icin hesaba katacagi soyut rakamlar gormesine neden olur. ”



    “ For all power is loveless, is inhuman in the nature of its being. It changes the hearts of the powerful into wolfdens of hate and cold contempt for humanity, chokes all human emotion and causes the despot to see his fellow man only as an abstract number to be used in calculating the execution of his plans. / Denn alle Macht ist lieblos und ihrem Wesen nach unmenschlich und verwandelt die Herzen ihrer Träger in Wolfsgruben des Hasses und der kalten Menschenverachtung. Wie Alberich der Liebe entraten muß, weil sein Herz am Golde hängt, so erstickt auch die Machtbesessenheit alle menschlichen Regungen und läßt dem Despoten den Mitmenschen bloß noch als abstrakte Zahl erscheinen, die er bei der Ausführung seiner Pläne mit in Rechnung stellen muß. ”

  6. Fransiz oyun ve roman yazari, sair Jacques Audiberti’nin dogum yildonumu ( 25 Mart 1899 )





    “ Yuruyen bir dangalak, oturan on entellektuelden daha iyidir. / Uno stupido che cammina va più lontano di dieci intellettuali seduti. / A cunt who walks is better than ten seated intellectuals. ”



    " Kadinin gozyaslari, erkegin yureginin kuflenmesine neden olur. "

  7. 1904 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Fransiz sair ve dilbilimci Frédéric Mistral'in olum yildonumu ( 25 Mart 1914 )



    Provence'li bir kiz aniyorum.
    Gencligimin asklarinda.
    Crau ovasinda, denize dogru bugdaylarda,
    Buyuk Homeros'un alcak gonullu ogrencisi olarak,
    Onu izlemek istiyorum. Sadece
    Koylu bir kiz oldugundan
    Crau'nun disinda cok az bahsetmisler ondan.
    Alni, yalniz gencligi ile goz kamastirici
    Ne altin taci, ne Sam kaftani vardi,
    Fakat istiyorum ki onun sani yukselsin
    Tipki bir kraliceninki gibi
    Ve hor gorulen guzel dilimiz onu oksasin
    Ey cobanlar ve ciftciler, cunku siirimi yalniz size soyluyorum.



    Je chante une jeune fille de Provence.
    Dans les amours de sa jeunesse,
    à travers la Crau, vers la mer, dans les blés,
    humble écolier du grand Homère,
    je veux la suivre. Comme c'était
    seulement une fille de la glèbe,
    en dehors de la Crau il s'en est peu parlé.
    Bien que son front ne brillât
    que de jeunesse ; bien qu'elle n'eût
    ni diadème d'or ni manteau de Damas,
    je veux qu'en gloire elle soit élevée
    comme une reine, et caressée
    par notre langue méprisée,
    car nous ne chantons que pour vous, ô pâtres et habitants des mas.

  8. 20. yuzyilin en onemli Fransiz bestecilerinden Claude Debussy'nin olum yildonumu ( 25 Mart 1918 )



    https://www.youtube.com/watch?v=CvFH_6DNRCY

Sayfa 7007/7020 İlkİlk ... 60076507690769576997700570067007700870097017 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •