Sayfa 2/12 İlkİlk 1234 ... SonSon
Arama sonucu : 94 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Bana Göre...

  1. #9
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Böyle olası bir dünya savaşında Türkiye kimlerle birlikte olacak?

    Kimlerle birlikte saf tutması doğru?

    Türkiye'nin başında kimin olacağı (ya da olmasının iyi olacağının) bir önemi yok anlaşılan.

    Olası bir dünya savaşından sonra zaten işin eğrisi doğrusu da kalmayacak...

    Bölgesel savaşa gelince: Hadi Rusya zaten bölgede konuşlanmış diyelim.

    ABD nin de olayın içinde olması işin bölgesel boyutunu zorlamakta...

    Kürtler neredeyse, biz hariç (!) tüm tarafların müştereki gibi şu anda...

    Melek yavrumuz durumları.

    ABD nin Kürtlere bakışı uzun vadeli bir stratejinin parçası .

    Rusya'nınki de öyle ise, ilk defa iki süper güç bir konuda anlaşmışlar demektir ki, bu durumda, aynen Suriye'de arkamıza bakıp da döndüğümüze bakarak, Kürt gerçeğini, Fırat'ın doğusu ve batısıyla içimize sindirmemiz gerekecek.

    Kürt dosyası konusunda bu ülkenin milli kurumlarının nasıl bir strateji içinde olduklarını anlamakta hemen herkes gibi ben de zorluk çekiyorum.

    Güçlü, onurlu, akıllı ve kararlı bir devlet yaşamsal durumlarda, siyaseten elde edemiyorsa, savaş kararı verebilmeli.

    Devlet olmak bu demek.

  2. #10
    Bilemiyorum..elzem olmalı, başkaca çare kalmamalı, zira süper güçler için bölgesel olan bizim için topyekün varoluş ölçeğinde olabilir. Hiç bu kadar hazırlıksız yakalanmamış olabiliriz. Belki de ordunun yakın tarihte bugüne kadar başına gelenlerin asıl amacı, bu hazır olmamışlığı sağlamak olmuş olabilir. En kahramanların hapse girebildiğini görmek, doğruya duyulan inanca zarar vermiş olabilir. Hele bugün malum yapıya 17-25 Aralık öncesi destek verenlerle, sonrasında destek verenler arasında seçim yapmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorsak, bu da bölünmüşlüğün ve hiç kimseye kalmayan güven duygusunun göstergesi olabilir.

    Herkes gri, suçsuz kimse yok. O kadar ki, tonla haksızlığa uğrayanlardan şu an haklılığın verdiği cesaretle bağıra bağıra konuşabilenlerin sayısı elin parmaklarını geçmiyor. Bir yerlerde bir şekilde, göz yummuşluğu, görmezden gelmişliği, salağa yatmışlığı, kariyeristliğinin yaptırdığı haince bir küçücük tercih, susmuşluğu, ...var velhasıl, suçsuz kimse yok.

    Konu malum karışık, kukla oynatıcıların elleri de artık koltuklardan görünür oldu, olayı başka bir şeye evriltmeye çalışıyorlar uluslararası kamuoyunda. O kadar çok canlar yandı ki, şu an doğruyu nihayet bulmuş olanlara milli menfaatler uğruna, ben bana yapılanlardan vazgeçtim diyeni de var, canının acısını unutamayıp hala bak gördünüz mü, demedik mi modundan çıkamayan da var.

    Net olansa, bize toparlanma zamanı gerektiğidir, bu dolu dizginlilikle her an motor kol çıkartabilir, yatak sarabilir, yolda kalabiliriz. Motor soğutmak lazım, yağı değiştirmek lazım, beyne chip tuning yapılmış orijinal yazılımı geri yüklemek lazım, frenlere, lastiklere baktırmak lazım.

    Maharet şu an, sadece ve sadece bu toparlanma zamanını yaratabilme becerisi olabilir.

  3. #11
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Erdoğan Diyarbakır'da:

    "-Türk demiyoruz...

    -Kürt demiyoruz.

    -Tek millet diyoruz."

    demiş...

    Millet dediği neyse.

    Türk milleti olmadığı kesin.

    Meydanlarda, eliyle "dört" işareti yaparak dolaşmakta.

    RABİA imiş...

    Kendisine sorarsan rabia:

    - Tek millet,

    - Tek vatan,

    - Tek dil,

    - Tek bayrak...idi.

    Kürtlerin çoğunlukta olduğu bir ilde, dün yaptığı açıklama ile kendi kafasındaki "tek millet" nedir anladık.

    Bu TÜRK milleti değil.

    Ümmet gibi bir şey olmalı.

    Aynı dine inananlar.

    Bunların çoğu Alevileri, İslam dininden kabul etmemekte.

    Laikleri de.

    İnanmayanları, dini ritüelleri tam olarak yerine getirmeyenleri de katarsan, bunların kafasındaki millet sayısal olarak baya hafiflemekte.

    Anlaşılan

  4. #12
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    İnsanları, herkes ger gün hatta her gerekli durumda, kendine göre sayısız ayrıma tabi tutarız.

    Sevimli- sevimsiz, güzel-çirkin, fenerli-fenersiz, akıllı-akılsız- solcu-sağcı, dindar-ateist, siyah-sarı-beyaz....ila.

    Temelde tek ayrım var: İyi insan-kötü insan.

    Sonuçta her insanı yaptığı ile değerlendirmekteyiz.

    Tüm diğer ayrımlar karşısında durumu ne olursa olsun, insanlık terazisinde yaptıklarımızla tartılmaktayız.

    Bunun dışında önem verdiğim bir diğer ayrım ise, lüzumlu ve lüzumsuz insan ayrımıdır.

    Lüğzumsuz, lazım olmayan, gereksiz demektir.

    Hani, size göre, ihtiyaç duyulmayan, "fuzuli" bir tip.

    Nedense bu tipler (ki kesin hoşlanmadığınız tiplerdir), hep yanınızda, civarınızda, hatta sürtünür pozisyonda çevrenizde ilk gördüğünüz insandır...

    Hani eskilerin "iti an, taşı eline al" dediği tipler.

    Bunlardan kurtulmanın bir yolu var mıdır?

    Elhak sanalda, forumlarda, yoktur.

  5. #13
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Gurbet
    Yaş
    60
    Gönderi
    9,075
    Blog Entries
    3
    Bana göre;

    Asosyal kişinin sosyal ortamlarda bulunması...

    Megaloman kişinin, cevap hakkı olan forumlarda bulunması...

    Kişinin kendi kendine eziyet etmesidir...

    Hele de sinirsel altyapı sorunu varsa... Seviyeyi düşürüp, it'e, çomağa, tipe indirger seviyeyi...

  6. #14
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Gurbet
    Yaş
    60
    Gönderi
    9,075
    Blog Entries
    3
    Bana göre;

    İnsanın üç tür yaşı vardır...

    1.) Kronolojik yaş:

    Nüfüs cüzdanında yazar.. Herkes bilir...

    2.) Biyolojik yaş:

    Kendisi bilir... Bir de.. Eşi ya da partneri bilir..

    3.) Psikolojik yaş:

    Düzensizdir....Dengesizdir.... Kendi bile bilmez..

  7. #15
     Alıntı Originally Posted by BORA YAŞAR Yazıyı Oku
    İnsanları, herkes ger gün hatta her gerekli durumda, kendine göre sayısız ayrıma tabi tutarız.
    Sevimli- sevimsiz, güzel-çirkin, fenerli-fenersiz, akıllı-akılsız- solcu-sağcı, dindar-ateist, siyah-sarı-beyaz....ila.
    Temelde tek ayrım var: İyi insan-kötü insan.
    ....
    Bunlardan kurtulmanın bir yolu var mıdır?
    Elhak sanalda, forumlarda, yoktur.
    Şu an en önemli ayrım şu galiba; milli olan, milli olmayan

    Beka sorunu yaşıyoruz. Kısaca derlersek; egemen güçler cetvelle çizdikleri coğrafyaların artık diktatörlerle yönetilemez olduğuna karar verdiler. Yerine ''güdülebilir demokrasi'' modeli öngördüler. Mısır'da ters tepince farklı olarak aynı modele son anda dönüş yaptılar. Petrol üretimini arttırarak hem Rusyayı hem de Suudi Arabistanı çok ciddi köşeye sıkıştırdılar.

    Neden? Çünkü diktatörler bir süre sonra millileştiler. İktidarı ele geçirirken dış destek alan diktatör, bir süre sonra devleti tam anlamıyla ele geçirince, daha doğrusu şahsında devlet olunca, ülkesinin milli menfaatlerine göre hareket etmeye başladılar. Ve bu diktatörler bir Arap birliği arayışına girdiler ve yeni nesil bir savaşı dünyaya dayattılar. Saddam gibi,Kaddafi gibi..Belki Suudi Kraliyet ailesi ''de'' gibi, göreceğiz yakında. 3-4 sene önce tek kalemde çok ciddi silah alımı yapıp silahlanmıştı Suudiler. Buna karşın uzun süredir bloke ettikleri İran paralarını serbest bıraktılar.O paralarla havayollarını sıfırdan kuruyor İran, Kasım Süleymani Irakta Suriyede at koşturuyor.

    Bizim durum ortada, çünkü hem tampon devlettik, hem diğerlerine dayatılmak istenen onlara göre ılımlı islam devletiydik, hem NATO üyeliği, hem görece büyük ordumuz, direk hedef olmakla ortada olmak noktasında tuttu bizi, belki de ötelendi hedef olma mevzusu.. (Rusya ile ABD arasında, Avrupa medeniyeti ile doğu medeniyeti arasında gibi) Daha da doğrusu sanki PKK mücadelemiz öteledi ve farklı bir gelişmeye yol açtı, Suriye kuzeyi ve Irak kuzeyinde oluşturulacak bir özerk devlet, 10-15 yıl sonra da Türkiyenin dayatmalarla sıcak çatışma yaratmadan yönetiminin değiştirilerek Kürt bölgelerinin özel bir yapıya kavuşturulması ve kurulan devletle entegrasyonu v.s. gibi gerçekleşti olaylar.

    Mesele, onların ortadoğu politikalarına uyumlu hareket edip etmeyeceğimiz idi. Sn Erdoğan' ın ilk siyasete atıldığı dönem ile şu an arasında çok fark var. BOP eş başkanlığından başladı (kendi söylemleriyle), sonra tüm gücü ele geçirmesiyle, millileşmeye, meselenin perde arkasını görmeye ve onların politikalarına aykırı hareketlere başladı, Balyoz ve Ergenekonda bir hata olduğunu fark edip geri adım attı ve ona yönelik dış destekli malum operasyonlar başladı.

    Burada, mesele milli olmaksa, milli menfaatlere uygun hareket etmekse, objektif cari duruma bakabilmek, militanlaşmamak gerekli ''bana göre''.. Hatırlayın, o gece Sn Erdoğan' ın Stratford denen kuruluşun twitter adresinden anlık uçuş rotaları yayınlandı, uçağı arayan F-16 lar bulsun diye. Arada karambole geldi lakin bir şey daha açıkladılar o adresten; Türkiye Irak taki üslerden çekilme kararı aldı şeklinde bir açıklama yapıldı gecenin ilerleyen saatlerinde, daha darbeciler yönetimi ele geçirmeden.

    Bu detay benim için, darbenin neden yapıldığını anlama noktasında yeterli bir göstergeydi. Yani Türkiye Cumhuriyetinin hangi modelle, nasıl yönetildiğinin bir anlamı yok ne ABD ne AB için, onların ortadoğu politikalarına uyumlu hareket edildiği sürece, sorun yoktu.

    Almanya uzun süredir YPG-PKK lılara anti tank füzeleri veriyor, ve bunların nişancılarını uçakla Almanya' ya götürüp, eğitim verip atış yaptırıp, geri getiriyor. Saklamıyor da youtubeda var görüntüler. İŞİD' in elinde yüzlerce tank olmadığına göre, Almanya YPG lileri Türkiye' ye karşı silahlandırıyor ve eğitiyor. Son olarak da Leopard2A4 tanklarının yedek parçalarına ambargo koydu. Rus destekli Suriye hava savunma ve radar ağı dehşet derecede güçlü, ancak İsrail gibi elektronik harpte çok ileri ülkeler hava sahasına girmeye cesaret edebilir, bakmayın siz uçağın kapasitesinin ne olduğuna, uçaklar ve gemiler elektronik harp yeteneğinden ibarettir, yoksa, zayıfsa uçamazsınız.

    Mesele, yukarıdaki tabloya göre, bu bölgesel savaşta ne yapılacağıdır. Sanki yine çok net bodoslama tavır alacağımızdır. Haklıyız başka bir şey, hangi hareket tarzı millidir başka bir şey, ülke manfaatlerine göre 'şu an' ne yapılması gerektiği farklı...

    Gri olmak zor şey. Bir açıdan kirli beyaz olmak. Öte yandan soylu bir siyah olamamak ve her halükarda bertaraf olmak

    Son ayrım da şu bence; zengin olmak, zengin olmamak...

    Memleket karıştığında/memleketi karıştırıp sülalecek Londra, New York, Parisi mesken tutabilmek..ya da gidecek yeri olmamak

  8. #16
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    "ya da gidecek yeri olmamak"...

    Zaman zaman , şartların gölgesinde çocuklar için, Ahmet Haşim gibi "Dönsek mi bu aşkın şafağından? Gitsek mi ekalimi leyale?", diye sorsak da, burası bizim (Türk'ün) vatanı, kime bırakıp da nereye gideceğiz kararı veriyoruz.

    Yazınız, bir zamandır çok zorda olduğunuz pozisyonda bir değişiklik olmadığını ezcümle söylüyor bize.

Sayfa 2/12 İlkİlk 1234 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •