Bıldır bu zamanlar ne demişiz..

[BORA YAŞAR]

Bora Yaşar
22 Şubat 2016 ·

Trabzon'da dünkü gazozuna maçta hakem hatalarına kızan binlerce kişi sokaklara dökülmüş gösteri yapıyorlarmış.

Ülkenin bunca sorununa kayıtsız kalan, yanıbaşında çevre için direniş yapan Artvinliler için kılını kıpırdatmayanlar, ossuruktan bir futbol maçı için ayağa kalkmışlar.

Bu ülkeden ve halkından ümidim kesiliyor giderek...


(Facebook)

[BORA YAŞAR]

Bora Yaşar
27 Şubat 2015 ·


Beşiktaş Bu senenin futbolda flaş takımı mı? Evet.

Zaman zaman bu ülkedeki en iyi futbolu oynuyor mu? Evet.

Dün gece Liverpool'u elemesi bir başarı mı? Şüphesiz büyük başarı.

Avrupa'da bir Türk takımının kupa ikide 16 takım arasına girmesi ilk mi? Değil.

Beşiktaş Başkanı'nın ""Bugüne kadar Türkiye'ya UEFA Kupası'nın gelmemesi Türk spor yöneticilerinin ayıbıdır" lafı doğru mudur?

Bu hafta içinde kadınlar voleybolunda, şampiyonlar ligi statüsünde son altıya 3 Türk takımının (Fenerbahçe, Vakıfbank Eczacıbaşı) girmesi hakkında ne düşünüyoruz?

Erkeklerde Şampiyonlar liginde Halkbankın geçen yılın şampiyonu Rus takımını eleyip son altıya kalması nasıl bir başarıdır?

Erkeklerde ve kadınlarda basketbolda takımlarımızın başarısı nasıldır?

Neyse..Biz futbola bakalım

(Facebook)

[BORA YAŞAR]

Bora Yaşar
8 Mart 2014 ·


Bu gün sanal medyada, kanımca en azından cumhuriyetçi diyeceğimiz birileri eski genel kurmay başkanı Başbuğ’u Cumhurbaşkanlığı için aday göstererek, 25 Marta kadar bir milyon imza (ya da tık) toplama gayretine girişmişler.

Biliriz halkımız bayılır askere.

90 yıllık cumhuriyet tarihimizdeki11. Cumhurbaşkanının 6 tanesi asker kökenli.

Kurtuluş Savaşıyla kurulmuş, üç tane askeri darbe görmüş bir cumhuriyet tarihi için normal diyenler olacaktır.

Bana gene de fazla geliyor.

Hadi geçmişi bir yana bırakalım.

Hala bu asker aşkı nereden gelmekte dersiniz?

Genlerimizde olmalı.

Asker gördük mü hazırola geçiveriyoruz.

Huyumuz kurusun.

Kırsalda bir kahveye üniformalı biri girsin, yanlışlık olmasın diye ahali ayağa kalkıverir.

1971 ve 1980 darbeleri gençliğimizin bir kuşağını ortadan kaldırmış, halkı korkudan depolitize etmiş, Kenan Evren darbe ile aldığı iktidarı elleriyle dincilere teslim edivermiştir.

Sonrasını anlatmaya gönlüm razı değil.

Herkes biliyor.

Geldiğimiz noktada artık asker kökenli cumhurbaşkanlarından medet umma devri bence sona ermelidir.

Asker anayasal görevi olan yurt savunmasına odaklanmalıdır. Ki zaten şu andaki askeri yönetimin arzusu da budur.

Eski askerleri de emekliliklerini geçirmek üzere rahat bırakmamız herkesin hayrına olacaktır.
Cumhurbaşkanlığı için hala bir aday bulamıyorsak başkalarının bizim yerimize de seçtiklerine rıza göstermeliyiz.

(Facebook)

[BORA YAŞAR]

Bora Yaşar
23 Mart 2015 ·
(Facebook)


İnsanın kendi yaşlanmasıyla yaşamasını öğrenmesi, vaktiyle gayet doğal olan bir şeyi sanata dönüştürmeye dönük yeni bir ödev koyar önümüze : Anti-Aging yerine Art of Aging....(Wilhelm Schmid)

Sakin Olmak (Yaşlanırken Kazandıklarımız adlı bir kitap elimde. İhtiyar olmakla, yaşlanmak arasındaki farkı anlatmakla başlıyor.

Uzun yıllar sonra , bizden biraz daha büyük teyze kızlarımla karşılaştığımda, çok bakımlı, çok hoş, canlı kanlı kuzenlerime, "Ne güzel yaşlanmışsınız" deyivermiştim hayranlıkla...Onlar da bu ifademden rahatsız olmayan bir vücut dili içinde bana teşekkür etmişlerdi. Kardeşim de onlardan ayrıldığımızda, dediğimi anımsatarak, "Ne güzel ifade ettin" diye iltifat ederek beni rahatlatmıştı.

O günden beri bu ayrıma çok dikkat ederim.

Yaşlanmak, yeterince şanslı olan insanların başına gelen doğal bir süreç Ancak o süreçte kişinin kendisiyle barışık olması gerekiyor. Yaşının altında ezilmemek, ancak yaşının getirdikleriyle de, sükunetli bir Kızılderili kabulü içinde olmalı kişi.

Bence bu yazarın "Art of Aging" olarak adlandırdığı yaşlanma sanatı olarak kabul edilmeli.

Yaşlı kişi başarabilirse tabi.

[BORA YAŞAR]

Bora Yaşar
1 Nisan 2015 ·

(Facebook)

Biliyorsunuz, bu iktidar, sorumlulularını yerine getirememe beceriksizliklerinden mutlaka halkın arabesk duygularına hitap edecek büyüklükte bir mağduriyet yaratarak sonuçta başarısızlıklarından beslenmektedir.

Dünyada böyle bir şişmanlık diyeti şimdiye kadar görülmemiştir.

Sadece bu ülkeye, bu coğrafyaya ve bu halka uygun bir diyettir.

Bırakınız savcının bir güvenlik ve yönetim zaafiyeti sonunda öldürülmesini, tüm ülkeyi mağdur eden elektrik kesintisinden bile bu iktidar oy ve güvenini artırmayı hedefleyebilmektedir.

Biraz önce Başbakan konuşmasını dinleyen herkes, savcının öldürülmesi olayında bu iktidarın gene bir düşman bulduğu anlaşılmaktadır. O da bir kısım medyadır. Bu medya olmasa herşey güllük gülistanlıktır. Adamı dinledikçe bunların ne zaman bir özeleştiri yapacakları konusunda ömrümün yetmeyeceğini anlamış bulunmaktayım.

Peki neden?

Adına hala demokrasi diyebildikleri (isterseniz başimamın bugün söylediklerine bakınız) bu ecube sistemin tek değişmez parametresi standart dışı halkımızdır. Halkın bu temel özellikleri (eğitim, ekonomi,
özgürlük vs) devam ettikçe iktidar partisinin seçim kaybetme olasılığı bulunmamaktadır.

[BORA YAŞAR]

Bora Yaşar
16 Nisan 2016 ·

(Facebook)

İnsan, içinde bulunduğu durumu, daha önce başkalarının tanımladığı belirtilere ve evrelere benzeştirerek, onlara bakarak tanımlar.

Mesela aşk öyledir...

İlk defa karşı cinsten birine gönlünü düşüren birini düşünün...

Nasıl tanımlayacaktır içine düştüğü durumu?

Kıskançlık, haset öyledir...

İnsanoğlu yaradılıştan sonra zeka sahibi olduğu andan itibaren hemen her şeyi icad etmiştir, keşfetmiştir.

Bugün Hürriyet Gazetesinde Mehmet Yılmaz yazısında şöyle demekte:

"La Rochefoucauld, aşk romanları olmasa aşkın bilinemeyeceğini söylüyor"...

Ne kadar doğru...

O kadar da şaşırtıcı.

Düşündüğümüz ve üzerinde konuştuğumuz kadar biliyoruz bir çok şeyi...

[BORA YAŞAR]

Bora Yaşar
27 Nisan 2014


The rahmetlinin kimbilir ne amaçla, Vecdi Gönül üstadlarının yeniden yapılandırdığı Sayıştay'dan Anayasa Mahkemesi üyeliğine atadığı iktisat kökenli hukukçumuz Haşim Kılıç, kim derdi ki 24 sene sonra laik cumhuriyetçi kesimin bile alkışlayacağı, mevcut iktidara karşı rejimi savunacak bir sembol isim olacak?

Cumhurbaşkanlığı için adı, dinci muhafazakar bir siyasi lidere rakip olarak ortaya atılacak.

Anlayın etrafımızı sarmalayan, artık normal gördüğümüz karanlığın derecesini.

Haşim Kılıç mı değişti?

Bizler mi?

Yoksa değişen tüm koşullar mı?

Haşim Kılıç yukarıdaki konuşmasında "gömlek değiştirmekle" suçladığı Erdoğan'ın değiştirdiği gömlek "milli görüş" gömleği olarak kabul görmüştür.

Konuşmasında suskunlar ve ümitsizler dünyasına çok sevimli gelmişse de unutmayın ve gereksiz ümitlere kapılmayın; sonuçta Haşim Kılıç budur...

Aslını inkar eden de haramzadedir.


Dört sene önce böyle olmuş böyle demişiz.

Bugün geldiğimiz nokta daha da şaşkın ördek durumu...

Erdoğan'a karşı muhalefetin düşündüğü isim Abdullah Gül...


Kıçından dalma halleri bu olsa gerek...

[BORA YAŞAR]

Bora Yaşar
6 Mayıs 2016 ·

(Facebook)


Her zaman uyarıyorum arkadaş dost listemdekileri...

Dini inancınız size özeldir.

Hem laik bir düzenden yana olacasınız hem de "hayırlı cumalar" "kandiliniz mübarek olsun" gibi bir dine aidiyet gösteren ifadelerle sanalda dost selamlayacaksınız.

Ne farkımız var dincilerden bu açıdan bana biri anlatsın?

Ben sadece müslüman arkadaşlarımı selamlıyorum demek bence bir gerekçe değil.

Eskilerin muhafazakarları bile "ibadet de gizli, kabahat de" derlerdi.

Ne oldu bize...?

En muhafazakar yörelerin tespih gruplarında dinci insanların belirli dini günlerdeki tüm ifadeleri benim arkadaşlarımın ağzında, kaleminin ucunda.

Kimimiz, Atatürk'ün bu dincilerden bile dindar ve inançlı biri olduğunu ispatlamaya uğraşıyor. Nedir amacınız? Atatürk'ü bu dinci adamlara sevdirmek mi? Var mı böyle bir olasılık? Olsa bile kime ne yararı var?

Her insana önce bilgi sonra bilinç gerekir.

Bu bilgi ve bilinçle kararlı ve dik bir duruşumuz olabilir...

Burada paylaştıkları ile daha yakından tanımaya başladığım bazı dost ve arkadaşlarım doğrusu beni hayal kırıklığına uğratıyor.

Ve diyorum ki kendi kendime: Aslında bu coğrafyadaki insanların dış görünümü ne olursa olsun, muhafazakar ve hatta dindar bir toplumuz biz. Başı açık dediğimiz insanların laiklikten yana tavırları sadece yaşam biçimine, eğlencesine, gezip tozmasına kimsenin karışmasını istemediğinden. Tek korkusu yaşam tarzını kaybetmek. Bunun dışında, kafa yapısı olarak başını örtenlerden bir farkı yok bence...