Sayfa 6/9 İlkİlk ... 45678 ... SonSon
Arama sonucu : 72 madde; 41 - 48 arası.

Konu: Bıldır bu zamanlar ne demişiz..

  1. #41
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Bora Yaşar
    17 Mayıs 2015 ·
    (Facebook)



    Başbakan Ahmet Davutoğlu AK Parti’nin Maltepe düzenlenen İstanbul mitinginde konuşuyor. Davutoğlu konuşmasında, "Allah şahit ki millet için vatan için Allah için şehit olacaksak, bir an tereddüt etmez, Hazreti Azrail’e ve ‘aleyküm selam’ deriz" ...

    ----------------------

    Başimam Kayseri'de konuşuyor:

    "Terör örgütüyle mücadele eden bir kardeşim şehitlik rütbesine erişmiş olacaktır. Ben de eğer böyle bir akıbete uğrarsam rabbim inşallah bizlere de o makamı lütfedecektir diye inanıyorum.

    Şehitler tepesi boş değil. Biri var bekliyor ve bir göğüs nefes almak için rüzgar bekliyor. Biz bu yola şehitler tepesinde kendimizi bekleyen yeri şerefle, şanla, gururla başımızın üzerine koyarak çıktık. Biz ölürsek bu yolda şehit oluruz.

    -----------------

    Bu halk bu kadar enayi olabilir mi?

    Seçim sathı nahalline girdik ya, ikisi de meçhul bir düşman tarafından şehit edilmeyi umuyor, bekliyor ve salya sümük bunu dillendiriyor meydanlarda...

    Dinleyenlerden, "Allah bizim ömürlerimizden alsın sana versin" dileği bekleyerek.

    Binlerce polisle korunan bu iki adam hani intihar etmek istese başaramaz.

    Artık gülünç olmaya başladılar her halleriyle.

    Bilmem ki, gülme oranı nedir?

  2. #42
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12

    Bora Yaşar
    7 Ağustos 2016 ·
    (Facebook)


    Bugün İstanbul Yenikapı'da 3 milyonu aşkın vatandaşın katılması beklenen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nden ilk görüntüler TV kanallarından dosta düşmana veriliyor.

    Meydanda bir kaç ayrıksı flama dışında Türk Bayrağı egemen.

    Meydana kurulan devasa sahnede ise Mehter Grubu eski askeri darbe günlerinde radyolardan verilen Hasan Mutlucan'ın kahramanlık türkülerini seslendiriyor.

    Gene sahneden bir hoca, meydandaki kalabalığa dini bir şeyler iletmekte...

    Kuranı kerimden ayetler olabilir.

    Özetle, dünyaya kurmaya çalıştığımız sistem hakkında bu şekilde bir mesaj vermekteyiz.

    Milli, muhafazakar bir dünya.

    Hınzırlık benimki gene o darbe teşebbüsünün ertesi günü yayınlanan karikatür geldi aklıma.

    Hani tepesi hunili vatandaş sormakta tezgahtaki yetkiliye:

    - İyi günler...Tek ucu boklu değnek yok mu?

    - Valla takımı bozamıyoruz kardeş!

    Ha diyeceksiniz ki, ne oldu da birdenbire neyin, ne şekilde değişmesini bekliyordun?

    Ben de gülümseyerek derim ki:

    - Eh.. Siz de haklısınız..

  3. #43
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12

    Bora Yaşar
    11 Aralık 2015 ·


    başdanışmandan bilgi alınıyor şu an külliyede

    ekonomi kündede mi ?

    bize çift dalan mı var ?

    yoksa paça kazık mı yaptılar

    hamza izah ediyor şu an

    hangi hamza mı

    YERLİ kaya

    hepimiz yerliyiz.


    Not: Hissenette bir katılımcı VOB başlığına yazmış bugün bunu.

  4. #44
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Bora Yaşar
    27 Ocak 2018 ·


    İnsanın yüzyıllar boyu edindiği, bilgi ve deneyim birikimi ve emekle yarattığı/oluşturduğu kurumlar varoluşumuz ve bekamız için yaşamsal önemdedir.

    Çünkü her insan ne garip tecellidir ki doğumuyla birlikte her şeye (yeniden öğrenmeye) sıfırdan başlar. Çocuğun anne ve babasından genetik olarak bilgi ve kültür geçmez.

    Babasının alim olması ya da içine doğduğu insanlığın geldiği medeniyet düzeyi o çocuk için zahmetsizce depolanmış bir kişisel bir birikim değildir.

    İşte bu noktada devreye insanların yüzyıllar boyu oluşturduğu kurumlar devreye girer. Kurumlar ve öğreticiler o çocuğun elinden tutarak yıllar boyu vereceği eğitimle babasının seviyesine hatta ondan da ileriye taşır.

    İnsanlığın teknolojik kültürel vs evrim ve gelişimi bu kadar zahmetli ve bu kadar risk altındadır.

    Kurumlar yıkılır ya da kaybolursa, insanlığın taş devrine dönmesi çok fazla zaman gerektirmez.

    İnsanların muhalif oldukları kurumlara saldırmalarının o kurumları ortadan kaldırma gayretlerinin özünde bu gerçek yatar.

    Hemen her şeye insan odaklı olan, insanı ön plana alan modernist yaklaşımımız aslında kurumların kaybolmayacağını temel alan bir umuda dayanmakta
    .

  5. #45
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Bora Yaşar
    11 Şubat 2018 ·


    Durup dururken, tabir caizse pat diye,hatırlayamadığım kadar eski bir tarihte bildiğim sevdiğim bir şarkının, bir türkünün sözü ve ezgisi düşüverir ağzıma, dilime...Nasıl olur bilmem.

    Hafızamla öğünenlerden değilim. Ama 4-5 yaşlarında Yenice'de istasyon binası ve çevresinde günün popüler şarkılarını söyleyen o küçük çocuğu hatırlayıveririm...

    "Bu da nereden çıktı?" diye sorar kızlarım...İşte öyle derim.

    Bellek denen şey mucize gibi. En olmadık yerde, unutulup gitmesi gereken bir şey fırlayıp önünüze düşüveriyor.

    Eniştemin çok güzel bir gırtlak sesi vardı. Klasik Türk musikisini iyi söylerdi. Ölmeden önce beyin kanamasıyla konuşma yetisini yitirdi. Ablamla bizi ziyarete geldiklerinde çok sevdiği Selahattin Pınar CD si koydum, dinlesin diye...İnanılmaz bir şekilde, eski sesi kadar güzel olmasa da, şarkılara eşlik etmeye başladı. Heyecanla telefona sarıldım ve doktor olan kardeşine durumu muştuladım. Sanki bir ümitvar gelişme var diye. O da, bu durumun, beyin ve belleğin bir oyunu olduğunu, durumda bir ilerleme olmasının imkansız olduğunu bildirdi.

    Beyin ve bellek böyle bir şey işte dostlar. Kendi temizliğini kendi yaptığı gibi, istediğimizi servis edemezken, istemediğimizi de önümüze koyabiliyor.

    Bugün dilime gene bir türkü düşüverdi geçmişten. En son ne zaman söylediğimi hatırlamıyorum bile. O kadar eski benim için...

    Sözleri şöyle...

    Meşeler gövermiş varsın göversin.
    Söyleyin huysuza durmasın gelsin.
    Varmasın kötüye asılsın ölsün.
    Köt'adamın var ömrünü yok eder...

    Hüzünlüdür tabi...,

    Hüzün esas bu coğrafyada.

    Olmazsa olmaz.

  6. #46
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Bora Yaşar
    18 Mart 2015 ·


    Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı hepsi 10 yıl içinde gerçekleşmiş, bu coğrafyadaki insanları derinden etkilemiş, erkeklerini, evlatlarını kaybetmelerine yol açmış savaşlardı.

    Babamın ilk ad olarak bana uygun gördüğü babası Ömer, Çanakkale'de savaşırken tifoya yakalanarak köyüne gönderilmiş köyünde ölmüş, babaannem iki çocuğu ile kalmıştır.

    Dün gece HaberTürk'te bir programda, bir konuşmacı, paralel kumpasları anlatırken, ordunun ve mensuplarının moral seviyeleriyle ilgili görüş aktarırken, "Kurtuluş savaşında Teşkilatı Mahsusa'nın yiğitçe direnişi, Atatürk ve arkaşadaşlarına yepyeni bir ruhla orduyu oluşturmalarına zaman kazandırmıştır" dedi.

    Bir milletin kaderini tayin etmede öyle şiirlerdeki gibi tüm halk değil, bir kaç yiğit vatansever başlıca etmen olmakta.

    Falih Rıfkı o yılları anlatırken dağların asker kaçaklarıyla dolu olduğunu, savaşmak istemeyenlerin dağlarda yaşadıklarını, jandarmanın bunlarla uğraşmaya yeterli, sayı ve gücünün olmadığını aktarır.

    Savaşları, iyi yetişmiş profesyonel askerlerin kazandığı bir gerçek.

    Halk genelde insana dair tepkiler verir felaketler karşısında: korkar ve kaçar, ya da boyun eğer.

    Mustafa Kemal gibi askeri liderlerin önemi ve büyüklüğü buradadır.

    Çanakkale Savaşlarının üst komutası tamamiyle Almandır.

    Mustafa Kemal bu savaşlarda Yarbay ve sonra terfi ederek Albay rütbesindedir. Ancak, dün yazdığım yazıda da ifade ettiğim gibi, Çanakkale Savaşlarının asıl önemi Kurtuluş Savaşının gerçek bir provasını oluşturmuş olmasıdır. Bizlere de Mustafa Kemal gibi bir komutanı vermiştir.

    Çanakkale Savaş ve Zaferinin 100. Yılını kutladığımız bu günlerde, unutmamamız gereken, vatan olarak kabul ettiğimiz Anadoluyu savunan binlerce şehit ve gazinin bir milletin kaderini değiştiren insanlar olmalarıdır.

    Onlara dua, onlara minnet...

  7. #47
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Bora Yaşar
    10 Mayıs 2015 ·


    (Facebook)


    Beyaz...Üzerinde bal köpüğü lekeler var...

    Ürkek mi ürkek.

    İnsanı gördüğü yerde ve anda derhal telaş içinde kaçıyor.

    Çevremizdeki bir çok kediden biri.

    Evimizin bahçe katında ardiye olarak kullandığım bir dış mekan var. Korunaklı.

    Bahçe malzemelerini, şömine için bir kısım odunu boya malzemelerini, kimyasalları orada tutuyorum.

    Bu depomsu dış mekana bir bodrumkat penceresi de bakıyor.

    Bir hafta kadar oldu. Bir ihtiyaç için girdiğimde, bir tuhaflık hissettim.

    Yerden neredeyse iki metre yükselikteki demirli pencereye baktığımda, bir poşetin üzerinde bu ürkek kedinin yattığı yerden bana baktığını gördüm. Kaçmadı.

    Garipsedim. İçimden acaba rahatsız mı diye düşündüm. Bir iki saat sonra geldiğimde hala yattığı gördüm. Merakım iyice arttı. Yanına yaklaştığımda bana halsiz halsiz baktı. Altında faremsi kıpırtılar görünce dank etti. Kedicik anne olmuştu.

    Ailecek aşırı bir köpek sempatimiz vardır. 15 sene kadar önce kaybettiğimiz köpeğimizden beri hayvanlarla yakınlığımız yok. Küstük bir şekilde. Kedi konusuna ise antipatik bir seviyemiz var.

    Ama sonuçta anne annedir..

    O günden beri kedi maması ve süt veriyorum. İlk günler pek iştahı yoktu. Sonra yavaş yavaş yemeğe içmeye başladı.

    Bir iki defa durumu kolaçan için tam da yerken yaklaştığımda telaşla kaçtı. O nedenle uzak duruyorum. Rahat etsin diye.

    Tuhaftır...Biraz önce bahçeye çıktım. Ağaçlara, çiçeklere bakıyorum...Arkamı döndüm...Kedicik depo girişinin önünde oturmuş bana bakıyor. Dimdik oturmuş. Gücü kuvveti yerinde. Gözlerini ayırmadan, hiç bir çekingenlik ve korku izi taşımadan bana, gözlerinin içine baktı.

    Ben de gözlerimi gözlerine diktim. Halini hatırını sordum. beni dinledi. Bugünün anneler günü olduğunu söyledim kendisine. Kutladım. İnanın gözlerini hiç ayırmadan dinledi beni. Sanki bir ev kedisi yumuşaklığı ve güveninde.

    İçim huzurla doldu.

    Kaç yavrusu olduğunu (sanırım iki tane) bile saptayamadım. Çekiniyorum. Bir de, bir kez başımıza geldi, yavrulara dokunursanız anne bırakıp gidiyor.

    Anneler günü deyince sizlerle paylaşmak istedim. Agül bu yazıyı okur okumaz, o sevinçli hayretini koyverecektir biliyorum.

  8.  Alıntı Originally Posted by bora yaşar Yazıyı Oku
    bora yaşar
    10 mayıs 2015 ·


    (facebook)


    beyaz...üzerinde bal köpüğü lekeler var...

    ürkek mi ürkek.

    Insanı gördüğü yerde ve anda derhal telaş içinde kaçıyor.

    çevremizdeki bir çok kediden biri.

    Evimizin bahçe katında ardiye olarak kullandığım bir dış mekan var. Korunaklı.

    Bahçe malzemelerini, şömine için bir kısım odunu boya malzemelerini, kimyasalları orada tutuyorum.

    Bu depomsu dış mekana bir bodrumkat penceresi de bakıyor.

    Bir hafta kadar oldu. Bir ihtiyaç için girdiğimde, bir tuhaflık hissettim.

    Yerden neredeyse iki metre yükselikteki demirli pencereye baktığımda, bir poşetin üzerinde bu ürkek kedinin yattığı yerden bana baktığını gördüm. Kaçmadı.

    Garipsedim. Içimden acaba rahatsız mı diye düşündüm. Bir iki saat sonra geldiğimde hala yattığı gördüm. Merakım iyice arttı. Yanına yaklaştığımda bana halsiz halsiz baktı. Altında faremsi kıpırtılar görünce dank etti. Kedicik anne olmuştu.

    Ailecek aşırı bir köpek sempatimiz vardır. 15 sene kadar önce kaybettiğimiz köpeğimizden beri hayvanlarla yakınlığımız yok. Küstük bir şekilde. Kedi konusuna ise antipatik bir seviyemiz var.

    Ama sonuçta anne annedir..

    O günden beri kedi maması ve süt veriyorum. Ilk günler pek iştahı yoktu. Sonra yavaş yavaş yemeğe içmeye başladı.

    Bir iki defa durumu kolaçan için tam da yerken yaklaştığımda telaşla kaçtı. O nedenle uzak duruyorum. Rahat etsin diye.

    Tuhaftır...biraz önce bahçeye çıktım. Ağaçlara, çiçeklere bakıyorum...arkamı döndüm...kedicik depo girişinin önünde oturmuş bana bakıyor. Dimdik oturmuş. Gücü kuvveti yerinde. Gözlerini ayırmadan, hiç bir çekingenlik ve korku izi taşımadan bana, gözlerinin içine baktı.

    Ben de gözlerimi gözlerine diktim. Halini hatırını sordum. Beni dinledi. Bugünün anneler günü olduğunu söyledim kendisine. Kutladım. Inanın gözlerini hiç ayırmadan dinledi beni. Sanki bir ev kedisi yumuşaklığı ve güveninde.

    Içim huzurla doldu.

    Kaç yavrusu olduğunu (sanırım iki tane) bile saptayamadım. çekiniyorum. Bir de, bir kez başımıza geldi, yavrulara dokunursanız anne bırakıp gidiyor.

    Anneler günü deyince sizlerle paylaşmak istedim. Agül bu yazıyı okur okumaz, o sevinçli hayretini koyverecektir biliyorum.
    tamam oy verinde şu sloganı sahiplenmeni yadırgadım, kısa hikayeniz güzel, var olan merhametiniz insanlığada dokunur inşaallah.

Sayfa 6/9 İlkİlk ... 45678 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •