PDA

View Full Version : önemli uyarılar



semerkandi
13-08-2006, 20:19
11 enerji Düşmanı
İnsanı yorgun düşüren 11 enerji dusmani Cep telefonu, floresan ışık, küf
gibi etkenler enerjimizden çalıyorlar. Bilim adamları, kronik yorgunluk
ile tüm bu etkenler arasında şaşılacak bağlantılar olduğunu tespit ettiler.
Seninle dergisi bu konuyu yeni sayısında sayfalara taşıdı.
1- Derin uykuda bizi rahatsız edenler
Gürültü stres yaratır ve stres tansiyonu yükseltir. Sonuçta sürekli halsiz
ve uykulu oluruz. Bunun için size önerimiz, yatak odanızdan saat gibi ses
çıkarabilecek tüm eşyaları kaldırmanız olacaktır.
2- Kahve ve çay:
6 fincandan sonrası zarar!Kafein uyarıcı etki yapar, yani beyne daha fazla enerji emri verir. Günde3 fincan kadar çay veya kahve içersek, bu canlandırıcı özellikten iyi şekilde faydalanırız. Fakat miktar ikiye katlanırsa, kafein ve tein, vücudumuzdaki demiri emer. Bu durumda beyin ve kalbe yeterli oranda oksijen gitmez. Sonuçta kendimizi çok yorgun hissederiz.
3- Karbonhidrat uyku hapı etkisi yapar
Tüm karbonhidratlar, aç karnına yenildiği zaman ağırlık yapar. Siz siz
olun, aç karnına bu besinleri tüketmemeye özen gösterin.
4- Su eksilirse dikkatiniz de dağılır
Her gün yaklaşık 8 bardak su içmemiz gerekiyor, yoksa hissedilir bir biçimde enerji boşluğuna düşeriz. En iyisi, her saat başı içine biraz limon suyu sıkılmış bir bardak su içmektir.
5- Cep telefonu hipnozdan beter
20 dakikadan uzun telefon görüşmelerinin uyku hipnozu gibi bir etki
yaptığı ortaya çıktı. Dolayısıyla, uzun süreli ve sık olarak telefonla
konuşmak bizi yorar.
6- Duş alacağımıza yatağa geri dönelim daha iyi
Suyun sıcaklığı vücut sıcaklığının çok üzerindeyse bünyemiz uyku getiren
hormonları fazlasıyla salgılamaya başlar. Akşamları iyi uyumak içinsıcakla, sabahları enerji depolamak için ılık suyla yıkanın!
7- Bazı besinlere karşı dayanıksız olabilirsiniz
Her şeyi doğru yaptığınız halde zinde değilseniz, "çölyak" hastası olabilirsiniz. Bu bünyenizin tahıl nişastalarını işleyememesi anlamına gelir. Baş ağrısı ve yorgunluktan şikayet eden bu kişilerin buğday, arpa gibi tahıllardan uzak durması gerrekir.
8- Kola bünyeyi aside boğar
Az harekete bir de aşırı kola, çay ve et tüketimi eklenirse, bünyede aşırı
asit meydana gelir. Sonuçta da dolaşım bozuklukları, migren, bağışıklık
sisteminin zayıflaması gibi rahatsızlıklar yaşanır.
9- Gürültü de yorar
Uzun süreli gürültüye maruz kalan insanların enerjisi tükeniyor. Bağıra
çağıra konuşan insanların arasında olmak bile insanı yormaya yetiyor.
10- Floresan ışığı kronik esnemeye neden olur
Floresan ışık, öğrenme ve konsantrasyon yetimizi yüzde 60 oranında
düşürür. Gün içinde saatlerce bu ışığa maruz kalan birinin bağışıklık
sisteminin zayıfladığı ispatlandı. Bu da kronik yorgunluğa neden olabilir.
11- Küften uzak durmalı
Bulunduğunuz ortam yeterince havalanmıyorsa küf oluşabilir. Bünye, küfe
tıpkı mikroplarda olduğu gibi karşılık verir, bununla mücadele eder. Bu da
açıklanamayan sürekli yorgunluğa neden olabilir.
BİR ÖNERİ
Zencefil ve karanfilli bir kek vücudunuzdaki mutluluk hormonlarının
üretimini artırır, sizi canlandırır. Muskat da "myristicin" adı verilen
bir madde içerir ki, bu madde doping ile çok büyük benzerlik taşır.

saygılarımla

ENGINEER68
01-09-2006, 08:35
>

>Merhaba,

>

>Mutlaka aklinizda bilmeniz gereken bir olaydan bahsedecegim.

>

>

>

>Bundan Yaklasik 1.5 yýl önce esim çok ciddi bir bas dönmesi yasadi.

>

>Aylarca sürdü.

>

>Bas dönmesi o kadar kötüydüki oturdugu yerden yere düsüyor.

>

>Tv ile izleyemiyor hicbir seyi okuyamýyor.

>

>Tekbasina yuruyemiyordu.

>

>Hatta uyukusunda bile yataktan dusebiliyordu.

>

>Ruyasinda bile basinin dondugunu söyledi.

>

>Bu bas donmeleri sonucunda da surekli kusuyordu.

>

>Bir sürü farklý doktor gezmemize ragmen care bulamadilar. Tum doktorlar

>klasik 1-2 bas donmesi ilaci verdi o kadar. Ama hicbiri care olamadi.

>

>Sorun 2-3 ay sonra bas donmesi gecerek tekrar eski haline geldi.

>

>

>

>Sonra cok arastirdim. Neden boyle olmustu ?.

>

>Sonra bunu bulmayi basardim arkadaslar. (google sagolsun) Problem GREYFURT

>idi.

>

>Esim hasta olmadan 1 hafta once cok agir grip olmus ve doktor bir suru ilac

>yazmisti yaninda da Greyfurt suyu icmisti C vitamini takviyesi diye.

>

>Grip gectikten sonra da bu bas donmeleri baslamisti.

>

>

>

>GREYFURT icilen ilaclarin karacigerde parcalanip atilmasini engelleyen

>dunya daki tek meyveymis.

>

>Boylece greyfurt ile ilac aliyorsaniz ve ilaca 1 hafta boyunca devam

>ederseniz tum ilaclar sanki bir kere de yutulmus gibi vucutta duruyormus.

>Bu ilaclarin turune gore olumler bile olabilmekteymis. Biz Bas donmesi ile

>kurtardik. Sizlere de bu uyariyi yazmak istedim. Birkac yerde bununla

>ilgili mesajlar gormeye basladim ama cogu insan hala bilmiyor.

>

>

>

>Lutfen ilac kullanirken GREYFURT yemeyiniz veya suyunu icmeyiniz. Bu emaili

>arkadaslariniza gonderirseniz, insanlarin biliclenmesini saglamis

>olursunuz.

>

>

>

>Saygilarimla

Not: Bu yazı e-mail yolu ile gelmiştir.

yusuf
29-09-2006, 15:49
Beyaz un:
Kepekli un sağlıklıdır, çünkü buğdaydaki mineral, vitamin, enzim ve amino asitler kabuğundadır. Kepeğin atılması ile birlikte bütün vitamin, mineral, enzim ve aminoasitler de yok olur ve bu nedenle beyaz un besleyici değildir. (geniş bilgi için budaya bak)

Beyaz un'la beslenen insanlarda sindirim rahatsızlıkları, deri hastalıkları, immün zafiyeti, cinsel güçsüzlük gibi birçok hastalık ortaya çıkar. Çünkü vücutta vitamin, mineral, aminoasit ve enzim yetersizliği ortaya çıkar. Bu vitamin, mineral, enzim ve amino asit yetersizliği haplarla kısa bir süre alınarak karşılanabilir, fakat uzun süre kulanılırsa bağırsaklar tembeleşir.

Bilindiği gibi bağırsaklardaki faydalı bakteriler K ve B12-Vitaminleri gibi karmaşık vitaminler üretirler ki bilindiği gibi bunları lifli besinlerden üretirler. Faydalı bakteriler kendileri için üretikleri bu vitaminlerin çok azını kendileri kulanırlar ve geri kalanı vücut tarafından değerlendirilir. Arılarda balı kendileri için üretirler ama çok azını kendileri tüketirken asıl ana kısımını insanlar tüketir.

Beyaz Şeker:
Şekerin kulanılması ise çok yenidir. Şekerin doğalı, yani birleşiminde vitamin mineral ve enzim içerdiğinden zararı pek yoktur. Örenğin eskiden kulanılan Turhal şekeri veya esmer şeker normaldir. Eskiden tatlandırıcı olarak bal ve pekmez kulanılırdı.

Şeker pancarından elde edilen şeker ilk zamanlar doğal iken sürekli yeni metotların geliştirilmesi ile şimdi beyaz şeker hiç vitamin mineral, enzim ve amino asit içermez ve en önemli kısmı hayvan yemi yapımında kulanılır.

Buda kandaki şekerin aniden yükelmesine sebep olur, çünkü vitamin, mineral, enzim, ve amino asit içermediğinden hızlı geçiş olur. Şeker kanda yükselirken bu şekeri hücreye taşıyacak olan insulini yeterince salğılanaması nedeniyle zamanla şeker hastalığı ortaya çıkabilir. Bu nedenle doğal şeker kulanılmalıdır.

Tuz nedir?
Tuz sodyum ve klor elementlerinden oluşur ve 1 gram tuzun suda çözülmesi ile 0,6 gramını kloriyonu ve 0,4 gram sodyumiyonu ortaya çıkar. Yetişkin bir insanın vücudunda 100 gram sodyum ve 77 gram klor bulunur. Bu elementler kan, lenf, hücreler, dokular, kemik, kıkırdak ve kirişlerde bulunur. Klor ayrıca mide asidi için gereklidir.

Sodyumiyonu vücudun osmotik (geçişmel, geçişen) yapısında çok önemli rol oynar. Yani hücrelere besleyici maddenin (vitamin, mineral, enzim, amino asit ve glukoz gibi) girişi ve hücrelerdeki artık maddelerin dışarı çıkarılmasında, kısaca transportta rol oynar. Ayrıca sinir ve kaslarda uyarıları iletmede rol oynar. Sodyum-potasyumla birlikte hücrelere giriş ve çıkışları konturol ederler.

Kloriyonunun yetersizliği kanın pH-Değerinin asitleşmesine buda asidoza sebep olur, asidozsa çok tehlikeli bir durumdur. Asidoz böbrek zafiyeti, akçiğer iltihaplanması, aşırı kusma ve ishale sebep olur. Klor bilindiği gibi şehirlerin su şebekesine katılır, çünkü klor mikropları öldürür. Klor aynı şekilde bağırsaklardaki zararlı bakterilere ve bunların üretiği zehirli gaz ve zehirli alkolleri zararsız hale getirir.

Tuz tansiyonu ne zaman yükseltir, şayet kişi daha önce böbrek iltihaplanması geçirmiş ve bu iltihaplanma kronikleşmişse, bu ağrı vermez. Kişi kronik böbrek ağrılarını unutur, fakat böbrekler kronik iltihaplı olması nedeniyle sodyumlu birleşikleri süzemez.

Böylece kanda sıvı oranı artar ve buda yüksek tansiyona sebep olur. Örenğin sodyum (Na+) ve karbonik asit (HCO3-) birleşerek sodyumhidrojen karbonat (NaHCO3) oluşur ve bu dışarı atılamaz. Yani bu sadece kronik böbrek iltihabı olanlarda olabilir aksi halde tuz yüksek tansiyona sebep olmaz.

Arteryo skleroz:
Yüksek tansiyona genelikle arteriyo skleroz (damarların yağlanması, daralması ve setleşmesi) nedeniyle ortaya çıkar. Buda genelikle aşırı et, peynir, yumurta ve mamullerini yeme, alkol ve sigara içme nedeniyle olur.

Az tuz alındığında sodyum yetersizliği nedeniyle aritmi (kalpritim bozukluğu), yurğunluk, başağrısı ve bayılma gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar. Yüksek tansiyona karşı alınan ilaçlar (antihipertensif) üreyi artırır, trigliserid, kolesterol ve şeker metabolizmasını bozar, kan akışını yavaşlatır ve buda yüksek tansiyona sebep olur.

Diyet tuzu:
Diyet tuzu adı ile üretilen sodyumsuz yeni tuz: potasyum, magnesiyum,kalsiyum ve bir düzine organik asit içermektedir. Potasyum, sodyumun yerini tutmaz ve ayrıca acı bir tadı vardır. Potasyum besinlerde yeterince mevcut olup ayrıca ekstra almaya gerekte yoktur. Ayrıca ekstra potasyum alındığında sodyumun karşıtı (antigonistik) olduğundan hücrelerdeki transport işlemide negatif etkilenir. Hücrelere besleyici maddeler girer ve artık maddeler dışarı çıkar ve bu sodyum-potasyum dengesi ile olur.

Denge bozulursa hücrelerdeki artık madde dışarı atılmazsa hücreler çöp hücreye dönüşür. Bilindiği gibi psikolojisi bozuk bazı insanlar evdeki çüpü dışarı atmadığı gibi dışarıdaki çöpü evlerine çekerler ve bu çöp yığını bütün çevreye hastalık yayan mikrop yuvasına dönüşür. İşte hücrelerde böyle olabilir ve o zaman kişi hemen kolay hastalarnıve hastalıklardanda kolay kolay kurtulamaz.

Araştırmalar:
1-) New York’dan Prof. Dr. Michael A. Aldermann Amsterdam’da yaptığı konferansta 1400 kişi üzerinde yaptığı araştırmada az tuz alanların, çok tuz alanlara göre % 20 oranında daha çok kalp krizine yakalandıklarını tesbitetmişdi. (Nhp. 7.2001.1072)

2-) Dünyada en çok tuz kulanan millet olarak bilinen Japonların diğer milletlere göre daha sağlıklı ve uzun ömürlü oldukları bilinmektedir.

3-) Prof. Dr. K. Stupe (Kassenarzt 4.1997) az tuz alan yaşlılar üzeride araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmalar sonucu yaşlılarda konsentrasyon zafiyeti, algılama zafiyeti, hafıza zafiyeti gürüldüğünü tesbitetmişlerdir. Hatta yaz aylarında yeterince tuz ve su almayanlarda kolapsüs (kan dolaşımının durması) sebep olduğunu tesbitetmiştir. (Nhp. 7.2001.1072)

4-) Gelişme çağındaki çocukların az tuz alması halinde gelişme anormalikleri, yorğunluk, başağrısı, okulda anlamama, zorlanmalarda nefes darlığı, deri hastalıkları ve erken yaşlarda yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklara, sebep olur. (Nhp. 7.2001.1072)

5-) Remscheid’dan Prof. Dr. H. Kaulhausen Bayreuth’e eğitim seminerinde hamile bayanların tuz ve su alımını azaltmaları halinde hamilelikleri üzerinde kötü etkiler sebep olabileceğini beyan etmiştir. (NM.10.95.44)

6-) New York’tan Prof. Dr. A. Aldermann ve ekibi 1900 erkek ve 1000 bayan üzerinde 4 yıl süren bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmalarda az tuz alanların çok tuz alanlara göre daha fazla kalp krizi görüldüğünü tesbitetmiştir. (GM.7-8.1996.37)

Tecrübelerim:
Larenjit (gırtlak iltihaplanması):
Örneğin oğlum Muhammed Samil 3 yaşında pseudokrup’a (larenjit, gırtlak iltihaplanması) yakalandı ve Frankfurt Üniversitesi çocuk kliniğinde bu hastalığa viruüslar neden oluyor bakteriler değil, bunedenle antibiyotikler etki yapmaz sadece tuzlu su ile enhalasyon yapabiliriz dediler. Bende evde tuzda suda yeterince var o halde çocuğu eve götüre bilirim dedim ve çocuğa tuzlu su ile enhelasyon biraz yadımcı oluyor ve birkaç saat sonra rahatsızlıkları yeniden azıyordu onu özel bir homeopatik ilaçla tedavi ettim.

Nörodermatoz:
Besin allerjisi nedeniyle iki dirsek boynundada kaşıntılı, kabarçıklı,allerjik ekzem (nörodermatoz) oluştu. Tuzun faydaları üzerine okuduklarımı tatbik etmeyi düşündüm. Yemekten önce ve sonra bir miktar tuz aldım ve nörodermatoz bir hafta içinde azaldı ve 4 hatta içinde iyileşti. (15.05.05)

yusuf
02-10-2006, 15:58
1- Kesinlikle sigara içmeyin: Sigara içmenin vücudunuza verdiği zararın önüne geçebilecek hiçbir şey yok!

2- Şeker tüketmeyin: Böylece kandaki insülin seviyesinin yükselmesini ve yağ depolonmasının hızlanmasını önlemiş olursunuz.

3- Hayvansal yağları hiçbir şekilde tüketmeyin: Doymuş yağ tüketimi sıfır olmalı.

4- Toprak üstünde yetişen sebzelerden bol bol yiyin: Toprak altında yetişenler karbonhidrat içerir. Hemen şekere dönüşerek insülin seviyesini yükseltirler.

5- Çok fazla meyve yemeyin: Genel görüşün aksine meyve her zaman sağlıklı değildir. Çok fazla şeker içerir.

6- Bol bol yemiş tüketin: Nedeni henüz açıklanamamış olmakla birlikte fındık, badem, ceviz gibi yemişleri bol tüketenler daha uzun yaşıyor. Ancak tuzlu fıstıklardan uzak durun.

7- Yemeklerinize tuz eklemeyin: İşlenmiş gıdaları tüketmeyin. Tuz tansiyonu yükseltir ve kalp krizi riskini artırır.

8- By-pass ameliyatı olmayın: Son araştırmalar bu operasyonun işe yaramadığını gösteriyor. İnsanların by-pass'tan sonra uzun yaşamasının sırrı daha iyi beslenmelerine ve egzersiz yapmalarına bağlanıyor.

9- Düzenli olarak doktor kontrolünden geçin: Bu sağlık problemlerine erkenden müdahele etmenizi sağlar.

10- Düzenli olarak sıkı egzersiz yapın: Ancak kesinlikle koşmayın. Koşmak kemiklerinize zarar verir ve iskeletinizin yıpranmasına neden olur.

11- Her gün bir çocuk aspirini için: Bu kanın inçelmesini sağlar. Uçağa binmeden önce iki aspirin içebilirsiniz. Aslında mümkün olsa uçağa hiç binmemenizde yarar var.

12- Az yiyin: Çünkü az kalori alanlar daha uzun yaşıyor. Ancak hafıza problemleri yaşamaya başlarsanız az ve yetersiz besleniyorsunuz demektir.

Cambridge Üniversitesi profesörü Aubrey de Grey'in DEN ALINTIDIR

Herkese sağlıklı bir hayat diliyorum..

ENGINEER68
04-10-2006, 12:09
YEMEKLERDEN HEMEN SONRA YAPILMAMASI GEREKEN 7 SEY

>
>* Sigara icmeyin: Uzmanlarca yapilan deneyler, yemeklerden hemen sonra
>icilen bir sigaranin 10 sigaraya esdeger oldugunu kanitlamistir.(Kanser
>olma riski daha yuksek.)
>
>* Hemen meyve yemeyin: Yemeklerin pesinden yenen meyveler midenin
>havayla davul gibi sismesine neden olur.
>
>* Cay icmeyin :  Zira cay yapraklari yogun asit icerir. Bu madde
>tukettigimiz gidalardaki proteginin hazmini zorlastiriyor.
>
>* Kemerinizi gevsetmeyin: Yemekten sonra kemeri gevsetmek kolaylikla
>bagirsak dugumlenmesine ve tikanmasina neden olur.
>
>* Banyo yapmayin:  Banyo yapmak ellerdeki, bacaklardaki ve vucuttaki
>kan akisini hizlandirir, boylece mide cevresindeki kan miktarı bu
>durumda azalir. Bu da midemizin sindirim sistemini zayiflatir.
>
>* Yurumeyin: Insanlar cogu zaman, yemeklerden sonra 100 adım yurumek 99
>yasina kadar yasamanizi saglar derler. Gercekte bu dogru degildir.
>Yurumek sindirim sisteminin aldigimiz gidalardan besinlerin emilimini
>engeller.
>
>* Hemen uyumayin: Aldigimiz gidalar yeterince sindirilemez. Bu durum
>bagirsagimizda gastrit ve enfeksiyona onderlik eder.