PDA

View Full Version : Ne olacak Bu memleketin Hali?



BORA YAŞAR
15-04-2014, 10:52
"Her şey bir yana geçen hafta Anayasa Mahkemesiyle ilgili başvurusuyla ilgili soruları cevaplarken şöyle bir manzara dikkatimi çekti.

Sayın Kuzu'nun masasının arkasında kendisinin bir fotoğrafı yaldızlı çerçeve içinde durmaktaydı.

Bana kendi fotoğrafını yaldızlı bir çerçeveyle makamında sergileyen bir siyasetçi kadar itimat telkin eden bir kimse yoktur şu fani dünyada.

Sırf bu bakımdan samimiyetine inanıyorum sayın Kuzu'nun.

"Ha..s.." demişse, "Hadi sen de " demiştir.

İnanmayanlara ben de "Ha..c.s.." demek isterim. yani "Hadi canım siz de"...


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26222120.asp


Bu zat da Anayasa denince akla gelen adam.

Tel tel dökülüyor.

Kalite yerlerde.

Koray
15-04-2014, 11:17
Çooook rrenkkli bir zattır kendileri :)

"Savcı Zekeriya Öz'ün Dubai'ye yaptığı seyahatin ücretini işadamı Ali Ağaoğlu'na ait şirket ödedi" iddialarına Kuzu'nun yanıtı ;

"Elbetteki Dubai'ye gidilir gezilir herkesin hakkı. Ama iş adamının masrafları karşılaması tek başına suç olmaz. Ama menfaat veya bir işin karşılığında yapıldığı ispatlanabilirse ... ... ..."

!!!!!
Olmaz tabi :kahkah:

Koray
15-04-2014, 11:58
Türkiye Ziraatçiler Derneği’nin GIDA Araştırması

(TZD) Başkanı İbrahim Yetkin ;

“Maalesef Türkiye’de yeterli bir denetim uygulandığını söyleyebilmek mümkün değil. Türkiye’de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kayıt sistemine kayıtlı yaklaşık 40 bin gıda üreten işletme bulunmaktadır. Bunu gıda ürünlerini üreten, dağıtan ve satan kayıtlı ve kayıtdışı olarak ele aldığımız zaman bu rakam yaklaşık 500 bin işyeri olmaktadır.
Buna rağmen bugün itibariyle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde 4 bin 600 gıda denetçisi, 1100 gıda mühendisi çalışmaktadır. Toplam 5 bin 700 denetim unsuru ile 500 bin işyerinin sağlıklı bir biçimde denetlenemeyeceği ve bu sayının acil olarak artırılması gerektiği açıktır.

Tüketicinin Dikkat etmesi gerekenler ;

Açık ortamlarda satılan ürünler satın alınmamalı. Paketlenmiş ürünlerde bilinen markalara ağırlık verilmeli. Rastgele yerler yerine, güvenilir satış noktalarından alışveriş yapılmalı. Satın alınan ürünlerin ambalajında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın üretim izninin bulunup bulunmadığına dikkat edilmeli. Ürünlerin son kullanım tarihlerine özellikle dikkat edilmeli.”


http://i.hizliresim.com/A2EGGq.jpg (http://hizliresim.com/A2EGGq)

Koray
15-04-2014, 12:14
http://d.habervaktim.com/news/643838.jpg

http://www.habervaktim.com/haber/367999/bdp-iki-ilde-ozerklik-uygulamasina-basladi.html

BORA YAŞAR
15-04-2014, 12:37
http://s29.postimg.org/k27nx8q8n/150420141016156520921_2.jpg (http://postimage.org/)
[/url]




Tarihte, ''Bin Pınarlı İda'' olarak bilinen Kaz dağlarının suları ile beslenen ovalarda günümüzde asit gölleri var. Kuralsız madencilik faaliyetleri sonrası hiçbir rehabilitasyon yapılmadan terk edilen çukurlar, zamanla asit gölleri haline gelmiş durumda.

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ile İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nde (İYTE) görev yapan bilim insanları tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen “Çan (Çanakkale) ilçesindeki Kömür Madenciliği Faaliyetlerinin Alansal Bazda Değişiminin Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) Ortamında Uydu Görüntüleri İle Belirlenmesi” başlıklı çalışmada Çanakkale Çan ilçesi yakınlarındaki linyit madenleri ele alındı. Son 30 yıldır Çan ilçesi sınırları içerisinde birçok maden işletmesinin faaliyet gösterdiğinin altının çizildiği çalışmaya göre, bunlardan bazıları faaliyetlerini zaman içerisinde sonlandırırken, bazılarının ise faaliyetlerini sürdürdüğü dile getirildi.


[url]http://haber.gazetevatan.com/anadoludaki-cenneti-yok-ettiler/627473/1/gundem (http://postimage.org/index.php?lang=turkish)


Bir cenneti daha yok ettiler.

Rant soysuzları.

Bu haberleri duyupta yüreği sızlamayanlar, yurdun bu güzelliklerinden haberdar değildir bence.

Bilinç için bilgi görgü gerekli.

Ahlaksız kötü niyetli siyasetçi, bilinçsiz halktan beslenir.


Demokrasilerde, sorun geliyor hep halkın kalitesine dayanıyor.

Tepkisiz halk geleceğinden şikayet edemez.

BORA YAŞAR
15-04-2014, 12:51
Halkımızın çevre duyarlılığı, bu ülkenin doğal zenginlşklerini düşünecek olursak bence SIFIR...

Ülkenin doğal kaynakları talan ediliyormuş, nehirleri gölleri, dağları ovaları, ormanları denizleri, kirletilip yok edilip, birilerinin cebine rant ve kar olarak giriyormuş derdi bile değil necip milletimin.

Doğal kaynağın hemen dibinde yükselen bir kaç cılız ses yankı bile bulmuyor.

Kendi bahçesinden bir erik almaya kalkışıldığında aslan kesilenlerin, derdi değil bir daha yerine konulamayacak ülke zenginliklerinin teker teker yok olması.

Çevre haberleri başlığına üç senede 48 tane yazı yazılmış.

Aldığı ilgi üyelerimizin "mevduat faizleri" başlığına gösterdikleri bir günlük ilgi bile değil.

Neden böyle dersiniz?

20-30 liralık EFT ücreti, 5 liralık hesap işletim ücreti için dayanışma gösteren, bankaya gidip ortalığı ayağa kaldıran insanların, sorsanız böyle bir başlıktan haberleri olmadığı gibi, dertleri de değildir hani.

Bu mudur toplumsal bilinç?

Bu mudur vatandaşlık bilinci?

Devletin görevlerini ihmal ettiği, hatta şahsi emelleri temelinde yerine getirmediği bir ülkede, vatandaşın kalitesi de bu ise halimiz kötüdür. Giderek daha da kötü olacaktır.

i-ked
15-04-2014, 13:21
Uzun yolculuklar ilk adımla, cilt cilt kitaplar ilk sayfayla, ömürlük ilişkiler ilk bakış & öpücükle :), ... , sosyal sorumluluklar da bir ilk ile başlatılabilir. Neden olmasın!

Koray
15-04-2014, 13:46
Halkımızın çevre duyarlılığı, bu ülkenin doğal zenginlşklerini düşünecek olursak bence SIFIR...

Ülkenin doğal kaynakları talan ediliyormuş, nehirleri gölleri, dağları ovaları, ormanları denizleri, kirletilip yok edilip, birilerinin cebine rant ve kar olarak giriyormuş derdi bile değil necip milletimin.

Doğal kaynağın hemen dibinde yükselen bir kaç cılız ses yankı bile bulmuyor.

Kendi bahçesinden bir erik almaya kalkışıldığında aslan kesilenlerin, derdi değil bir daha yerine konulamayacak ülke zenginliklerinin teker teker yok olması.

Çevre haberleri başlığına üç senede 48 tane yazı yazılmış.

Aldığı ilgi üyelerimizin "mevduat faizleri" başlığına gösterdikleri bir günlük ilgi bile değil.

Neden böyle dersiniz?

20-30 liralık EFT ücreti, 5 liralık hesap işletim ücreti için dayanışma gösteren, bankaya gidip ortalığı ayağa kaldıran insanların, sorsanız böyle bir başlıktan haberleri olmadığı gibi, dertleri de değildir hani.

Bu mudur toplumsal bilinç?

Bu mudur vatandaşlık bilinci?

Devletin görevlerini ihmal ettiği, hatta şahsi emelleri temelinde yerine getirmediği bir ülkede, vatandaşın kalitesi de bu ise halimiz kötüdür. Giderek daha da kötü olacaktır.


Evet maalesef budur ve o bilinç, maalesef ihtiyacını karşılayamayınca anlayabilecek ...
Zamanında müdahale ile kurtarılabilecek bir çok şey yok olduğunda, cefasını bu anlayış/bilinç ile birlikte çekeceğiz ...

Türkçesi, elinde imkanı olup da kılını kıpırdatmayan aymaz geri zekalılar ile aynı gemideyiz ...

Maltioglu
15-04-2014, 14:30
En küçük birliğimiz aile birliği. Sonra mahalleli, komşular, akrabalar, mahalle muhtarlığı, sonra belediye sosyal birlikteliği. Aileden başlasak önce ; özellikle şehirlere baksak, ne zaman kaç kişi evlenmiş, kaç aile neden dağılmış .Ailede bütünlük sağlanırsa neler olur merak eden var mı ? Erdoğan ailesine bir bakın ; kızları birer vakfın başında oğulları, damatları kardeşleri birbirlerine ne güzel kenetlenmişler. ne güzel götürüyorlar memleketi.
Mahalleli olarak ışığı kendi çöplüğümüzde yakmalıyız.İllaki bir önder mi gerekli ? Adamlar kendilerini seçecek delegeleri pirinç içinden taş ayıklarcasına seçip yerleştiriyor da zamanı geldiğinde de kendini seçtiriyor. Basit bir site yöneticisi bile bu taktiği uyguluyor bizim sitede. Bina yönetimine müdahil olmayan halkın memleket yönetimine katılacağını beklemek...
Korkarım 1 mayısta işçi ve gençlik birleşerek karşı karşıya gelmesin. O zaman ne olacak bizim sonumuz sorusu gündeme gelir.

BORA YAŞAR
15-04-2014, 16:06
http://s21.postimg.org/hv6s5jypz/kus_cenneti_seyfe_golu_kurudu_4268229.jpg (http://postimage.org/)
[/url]



Kırşehir'in Mucur ilçesi sınırları içerisinde bulunan 206 kuş türüne ev sahipliği yapan doğa harikası Seyfe Gölü, yağışlara rağmen tamamen kurudu. Gölün kuyulara su çekilmesi nedeniyle kuruduğu öne sürülürken, gölden kalkan tuzlu toz bulutlarının, çevrede bulunan tarım alanlarına ve canlılara zarar vermeye başladığı belirtildi.

[url]http://www.milliyet.com.tr/kus-cenneti-seyfe-golu-kurudu/gundem/detay/1867416/default.htm?ShowPageSkin=1 (http://postimage.org/index.php?lang=turkish)


Kuş cennetinden cehenneme çevrilen bir yöremiz daha.

Vatandaşın bilinçsizliği tamam da (kendi bahçesi için o coğrafyayı bile yok edebilir), devletin seyirciliğine ne demeli...

Her yerden bu çığlıklar yükselmeye başladı.

Ege'den, Karadeniz'den, Akdeniz'den...

Şimdi de İç Anadolu'dan.

Küresel ısınmadan en çok etkilenecek ülkeler arasında sayılan ülkemizde insani hoyratlığımızın meyvelerini çok erkenden almaya başlayacağız.

Ülke çok büyük zannediyoruz. Bize gelinceye kadar diye aldırmıyoruz.

Ben zaten apartmanda yaşıyorun bana ne diyoruz.

Çevre felaketi, siz nereye giderseniz gidin, sizi bulacaktır.

Sizi bulamazsa çocuklarınızı bulacaktır.

reha kaya
15-04-2014, 18:12
Başlık hayırlı olsun.

Herhalde, buradan devam edeceğiz?

didim2010
15-04-2014, 18:51
http://d.habervaktim.com/news/643838.jpg

http://www.habervaktim.com/haber/367999/bdp-iki-ilde-ozerklik-uygulamasina-basladi.html

PKK petrolden pay istemiş !! :) PKK/BDP arsız metres gibi, istekleri asla bitmeyecek. Bop eşbaşkanı da doğu ve güneydoğuda bağımsız pkk devleti kurdurduktan sonra da bu güne kadar bize nasıl baktıysanız, bakmaya devam edin...! derse şaşırmayın.

Başlık vatana millete hayırlı olsun :)

didim2010
15-04-2014, 21:11
http://666kb.com/i/cnj7v4m83fsa8cosl.jpg

Hakkari'de hareketli saatler

Hakkari'nin Yüksekova İlçesi'nde yola barikat kurarak kimlik kontrolü yapan gruba polis tazyikli su ve gaz bombasıyla müdahale etti. Grup ise polise taş ve molotof kokteyli ile saldırdı.

http://www.milliyet.com.tr/hakkari-de-hareketli-saatler/gundem/detay/1867575/default.htm

BORA YAŞAR
15-04-2014, 21:15
O bölgede petrol çıkıyor diye petrolden pay istiyorlar.

Gübre çıksa onu da isterlerdi eminim.

Yakında suya da ambargo koyarlar.

Her bölge, her il kendi verdiği vergiden pay alsa desek mesela.

Bence olmaz.

Çünkü oralar Türkiye'nin.

TC Devletinin sınırları içindeki paylaşımın, yatırımların mantığı teklif ettikleri şey değil.

Aslında bizi yanlış yapmaya zorluyorlar.

Aklımıza, mantığımıza, nifak sokmaya çalışıyorlar.

Nihai amaç, hedefi insanın aklına zorla getirmek için.

Ancak bu kadar kolay değil.

Olmamalı...

BORA YAŞAR
15-04-2014, 21:40
http://s22.postimg.org/iiszic5zl/10259724_280913825405453_5754132241049342981_n.jpg (http://postimage.org/)



Yüzyılın yatırımı diyorlar yüzyılın talanına.

Utanmıyorlar.

Hiç bir şeye saygıları, inançları yok.

BORA YAŞAR
15-04-2014, 21:53
http://s27.postimg.org/xosexyv6r/10177280_799288456766739_5802826962598612630_n.jpg (http://postimage.org/)



Bunlar demekten yoruldum.

Hakaret etmeden başka nasıl ifade edeyim ki farkımızı.

Namaz kılmaya gidişini anons ediyor cümle aleme.

Hadi alıştık hepimiz malum "hayırlı cumalar" ile...

İyi de.

Sanırsın Allah'la diyalog halinde.

Gitmişken huzura bir şeyler istemeden olmaz.

Namaz kıldı ya, karşılığı olacak illa.


Utanmazlar.

asagir
15-04-2014, 22:19
Hans ile Günter Türklerin rakıdan ne anladıklarını merak edip bir gece meyhaneye gitmeye karar vermişler. Meyhaneden içeri girip acemi bakışlar ile etrafa baktıktan sonra, yan masa ne sipariş ettiyse aynısını sipariş edip içmeye başlamışlar.

Birinci kadehin sonunda Hans, Günter'e sormuş:
- Günter bir sey hissediyor musun?
- Hayır Hans. Devam et.
Bir süre sonra yedikleri mezelerin eşliğinde ikinci kadehe baslamışlar. Bu sefer Günter dayanamamış ve;

- Hans, demiş. Bir şey anladın mı?
- Hayır, devam et.
Üçüncü kadehi de bitirdikleri sırada Hans tekrar Günter'e sormuş.
- Ne hissediyorsun Günter?
Günter ağır ağır gözlerini kaldırmış:
- Ne hissettigimi boşver de Hans. Ne olacak bu Almanya'nın hali?

alyel
16-04-2014, 00:02
İyi olacak üstadım iyi,
Aslanlar gibi evlatlar yetiştiriyoruz.
Beceriksizliğimizden kaybettiğimiz mevzileri birer birer kazanacaklar.
Bizlerin hataları, onların kazanımları olacak.
Ufkumuzu kaplayan kara bulutları, onların nefesi dağıtacak.

Hayırlı olsun yeni başlık.

guneysu
16-04-2014, 00:13
İyi olacak üstadım iyi,
Aslanlar gibi evlatlar yetiştiriyoruz.
Beceriksizliğimizden kaybettiğimiz mevzileri birer birer kazanacaklar.
Bizlerin hataları, onların kazanımları olacak.
Ufkumuzu kaplayan kara bulutları, onların nefesi dağıtacak.

Hayırlı olsun yeni başlık.

Senin, benim yetiştirdiğimiz 1-2 şer evlada karşı, onlar 4-5-6......... diye sırayla yetiştiriyorlar.

nasıl kazanılacaksa birer birer... :)


Başlık hayırlı olsun, bakalım kurtarabilecekmiyiz memleketi...

alyel
16-04-2014, 00:20
Senin, benim yetiştirdiğimiz 1-2 şer evlada karşı, onlar 4-5-6......... diye sırayla yetiştiriyorlar.

nasıl kazanılacaksa birer birer... :)


Başlık hayırlı olsun, bakalım kurtarabilecekmiyiz memleketi...

Büyük usta,
1914-1923
Sayıların eşitsizliğine bakılmadı.
Bu gün hala varız.

Koray
16-04-2014, 06:34
PKK petrolden pay istemiş !! :) PKK/BDP arsız metres gibi, istekleri asla bitmeyecek. Bop eşbaşkanı da doğu ve güneydoğuda bağımsız pkk devleti kurdurduktan sonra da bu güne kadar bize nasıl baktıysanız, bakmaya devam edin...! derse şaşırmayın.

Başlık vatana millete hayırlı olsun :)

Çook güzel benzetme arrsız metress :)
şımarık çocuk'da diyen var, bunların ortak noktası "güvenilecek bir makam" :)

Artık gündemimizin bu olması gerekirken sanıyorum "Cumhurbaşkanlığı" piyesi izleyeceğiz ...
http://www.ilkehaber.com/yazdir/haber/bdpnin-gundemi-demokratik-ozerklik-29315.htm

Maltioglu
16-04-2014, 08:43
Senin, benim yetiştirdiğimiz 1-2 şer evlada karşı, onlar 4-5-6......... diye sırayla yetiştiriyorlar.

nasıl kazanılacaksa birer birer... :)


Başlık hayırlı olsun, bakalım kurtarabilecekmiyiz memleketi...



Daha yaşın ne başın ne, sen de çalış boş durma senin de 4-5 olsun gece kuşu. Başbakanın bile çalışın diyo ya.

sadrazam77
16-04-2014, 13:29
Batı toplumunu, geldiği nokta itibariyle
eleştiriye tutan düşünürlerin sayısı, modern
zamanlarda giderek artmıştır. Bu düşünürlerin
eleştirileri, öncelikle, insanın değer yargılarının,
inanç ve umutlarının ve en azından ütopyalarının
giderek zapturapt altına alındığına ve insani
duyguların örselendiğine işaret ediyor. Buradan
hareketle, bazı önemli düşünürler, değerlerden ve
ideallerden arındırılmış olan insanın, varoluş
açısından giderek anlamsızlaşmaya,
yabancılaşmaya ve çözülmeye başladığını ileri
sürmektedir. Hatta bazıları, daha da ileri
giderek, değer yargılarının akıl dışı etkenlerin
basit bir sonucu olduğu düşüncesine
indirgenmesini, çağdaş uygarlığın düşünsel bir
sapkınlığı ve bir çürüme görüngüsü olduğunu
iddia etmektedir.

Adorno, batı uygarlığının bilim, teknoloji
ve ekonomik gelişme anlayışından hareketle söz konusu “gidişat”a ciddi eleştiriler yönelten
düşünürlerin başında gelir. Ona göre, batılı
anlayış, ahlaki ve insani sınırlardan yoksundur. Bu
sebeple, insan hayatı tehdit altındadır. Zira değer
ölçütleri ortadan kalkmış ve değerler, pratik
amaçlar ve teknolojik uygulamalar alanına
hapsedilmiştir. Modern bilim mutlaklaştırılmış ve
yıkıcı amaçlar için kullanılır hale gelmiştir.
Teknolojiyle birlikte insan hayatı bir makine gibi
dakikleşmiş, kesinleşmiş ve tüm bunlar insanın
hunharlaşmasına yol açmıştır. İnsan hareketleri,
incelikten, düşünceli olmaktan ve edepten
arındırılmış ve insan hareketleri nesnelerin
amansız ve tarih dışı taleplerine bağımlı
kılınmıştır.

Teknolojik gelişmeyle birlikte, bunalım,
yalnızlaşma, kişiliksizleşme, kimlik yitimi ve
nesneleşme söz konusu olmuştur. Bu süreçte insan
derinlikten yoksun, içeriksiz ve anlamsız bir
varlık haline gelmiştir. Nesneleşen insan ve onun
değerlerden yoksun düşünme gücü, her şeyi
kavrayan “ekonomik cihaz”ın basit bir ayrıntısı
haline gelmiştir.[5] Modern dönemde geçerli olan
kapitalizm ve onun inşa ettiği toplumsal yapı,
pazar ekonomisinin etkisiyle ilişkileri, sevgiyi ve
dostluğu “şeyleştirmek” suretiyle ruhsuz bir
toplum ortaya çıkmasına neden olmuştur.
“Yabancılaşma” kavramı, tam da bu
süreçte, hararetle tartışılan bir kavram olarak,
“gidişat”ın sosyolojik, psikolojik, siyasal ve
felsefi yorumunun ortaya konmasında yardımcı
olabilecek bir kavram haline gelmiştir. Hatta
“yabancılaşma”, bazı düşünürler tarafından, insan
varoluşunun “ontolojik kaçınılmazlığı” olarak ele
alınmış ve “insanın kendi özünden, ürününden,
doğal ve toplumsal çevresinden koparak bizzat
bunların egemenliği altına girmesi” şeklinde
tanımlanmıştır. Dahası, “yabancılaşma” kavramı,
insanı makineleştiren, metalaştıran ve sonunda
köleleştiren rasyonalist ve teknokratik bir uygarlık biçimine karşı oluşan başkaldırının bir simgesi
haline gelmiştir.

sadrazam77
16-04-2014, 13:32
insanın
yabancılaşmasını kapitalist toplumun ekonomik
yapısıyla ilişkilendiren Fromm, modern endüstri
toplumunda insanın, “kör ekonomik güçler”in
objesi haline geldiğini ileri sürer. Yabancılaşmış
insan, kendisini dünyanın merkezi, fillerinin
yaratıcısı olarak görmemektedir. Aksine,
modern endüstri toplumunda fiiller ve bu fiillerin
sonuçları insana hükmetmektedir. Yabancılaşmış
insan, hem diğer kişilerden hem de kendisinden
kopmuştur. Kendisini kendi yaşantısının merkezi
olarak algılamayan “yabancılaşmış” birey, aynı
zamanda benlik duygusunu da yitirmiştir. Her
şeyi bir tüketim ürünü haline getirmiş olan
yabancılaşmış insan için hayat anlamsızlaşmıştır.
Yabancılaşan insan pasif, boş, korkak ve izole
edilmiş bir hale gelmiştir.Modern insanın
mutluluğunun ölçüsü, “arzu edilen her şeyi
alınabilmesi”ne indirgenmiştir. “Tüketim açlığı”
çeken modern insan için “tüketim”, hem
özgürlüğünün hem de mutluluğunun kaynağı
haline gelmiştir.

Yaşama “kâr getirmesi gereken bir
girişim” olarak bakan yabancılaşmış insan,
Fromm’a göre, yaşamın yaşanmaya değer olup
olmadığı gibi ciddi bir soruya cevap vermek
durumuna gelmiş bulunmaktadır. Dahası,
toplumla “uyum” içinde yaşayan, işini
benimsemiş ve "mutlu bir robot" haline gelmiş
yabancılaşan insan, bilinmeyen ve görünmeyen
bir otoriteye itaat etmekte ve denetleyemediği
yasaların yönetimi altında yaşam sürmektedir. Bu,
tamamen, insanın denetiminden çıkmış ve
yabancılaşmış bir yaşamdır.
Fromm yabancılaşma sorununu ele alırken
özgürlük konusuna da değinir. Fromm’a göre,
modern insan yapay bir özgürlüğe sahiptir ve
yapay bir kişiliğe bürünmüş durumdadır. İnsanın
yaptığı seçim de yapay bir seçimdir aslında.
İnsana kendi dışındaki güçler tarafından önerilen
ürünler arasında bir seçim yapması uygun
görülmekte ve insan da, trajik bir biçimde,
seçimini bilinçli olarak kendisinin yaptığına
inanmaktadır.

Fromm, insanın, kendini bir putperest
haline getiren yabancılaşmadan insani bir içeriğe
sahip olan sevgi aracılığıyla kurtulacağını ileri
sürer.

BORA YAŞAR
16-04-2014, 13:58
Marksist temel bir analiz ve kavram "yabancılaşma"...

Eee güzel.:)

Yukarıdaki alıntı, yani "yabancılaşma", "ne olacak bu memleketin hali?" sorusuna bir yanıtsa eğer, ülkenin geldiği nokta önemli.


Bilmiyorum amaç anlattığım gibi mi?


Kahrolsun kapitalizm, çok yaşa marksizm...Ya da...

Mesaj ne?

MKA55
16-04-2014, 14:04
Sayın sadrazam77,

Uzuuuun ve verimli bir tartışmanın temellerini atmak istiyorsunuz anlaşılan...:)

BATI ve ÇAĞDAŞLAŞMA kavramlarının doğru tanımlanması kaydıyla katılır, fikirlerimi paylaşırım...

Olmazsa olmaz:

BATI nedir?

ÇAĞDAŞLAŞMA nedir?

Nedir sizce Sayın sadrazam77?

sadrazam77
16-04-2014, 14:13
verilen haklara,çabalamadan gelen kazanımlara, benzeşebilmek için istenene ve yapılanlara saygım var elbet.bunu yapanlarında tarihsel bakış açısıyla anlayabiliriz de. anlayamadığım dna tutmamasına rağmen hala ısrar neden.araştırmalar batılı normların hemen hemen oturtulamadığı yönünde hemfikir.çözümün ise eğitim ve zamana bırakmakta.eleştiri şu bu eğitimle ve zamanla çözülemeyecek çünkü araştırmalar denemeler ve veri tabanı net.

beden bizim, fakat uzuvlar bizim değil.tutmuyor devamlı çürüyor.toplum bilimcilerin dahi çözmede sıkıntı yaşadıkları ancak bence öze dönülerek toplumsal mutabakatla ve birbirini anlamayla çözümlenecek bir süreç.illaki kuzey güney mi olmalı.birbirini egale edemeyince mi anlaşmalı.daha evvelden olmaz mı.belki senin normun sıkıntılı belki benim normum sıkıntılı. bunu anlaşarak mı çözebilmeli ayrışarak mı? önemli olan hepsinin temel değerleri üzerinde ilk evvel uzlaşma.bütünü kapsayan temel değerler.sonra alt normlar....vs.vs. saygılarımla.

sadrazam77
16-04-2014, 14:18
Sayın sadrazam77,

Uzuuuun ve verimli bir tartışmanın temellerini atmak istiyorsunuz anlaşılan...:)

BATI ve ÇAĞDAŞLAŞMA kavramlarının doğru tanımlanması kaydıyla katılır, fikirlerimi paylaşırım...

Olmazsa olmaz:

BATI nedir?

ÇAĞDAŞLAŞMA nedir?

Nedir sizce Sayın sadrazam77?

sn mka55,

bunlar benim doğrularım olsa ne olur olmasa ne olur.önemli olan fikir.adamlar kendi eleştirilerini yapıyorlar ben değilim ki o. batı kavramı benim için değil batı gözüyle nedir. çağdaşlama ise temeli batı normları olanı tutmamış gözüküyor.ki bunu da diyen ben değilim,araştırmalar.bence de tutmamıştır ayrı.sebebi bence yapıya uymayan batı değerleriyle evrimleşmiş normlar bütünü.ben basitçe kendi değerlerimize göre normlar yapı teşkili meselesini ele almak gerekliliğini vurgulamak istedim.yanlış mı sizce...

BORA YAŞAR
16-04-2014, 14:21
MKA55'in bazı yazılarını anlamakta zorluk çektiğimi kendisine ifade etmiştim.

Açıkça ortaya konmayan tezleri, iddiaları, "olsa olsa bunu demek istiyordur" diyerek kendimi anlamaya zorlamak zor zenaat.

Yukardaki yazıyı da anlayamadım.

Yabancılaşma ile söylenmek istenen nedir? Bilmiyorum.

"Antiemperyalist, antikapitalist, muhafazakarlar", sosyalist (marksist) slogan ve kavramları severek kullanıyorlar.

Ortak düşman değer ve sistem belli.


Biraz daha net olsak.

sadrazam77
16-04-2014, 14:26
çağdaşlaşma ; toplumsal ihtiyaçların ve karşılıklarının önce fikri altyapısı ve eleştirisi sonrasında düzenlemeleri ve eylemleri sonucun da geri dönüşümü ve zorluk tespitleriyle bulunduğun konumdan daha ileriye gidebilecek devlet ,millet eksenli ve tüm unsurların katıldığı bir ilerleme, gelişim, dönüşüm zihniyeti olmalı.

bu bağlamda firavun mısırı kendi yüzyıllar bütünü içinde çağdaş mıdır? neye göre çağdaştır.?

MKA55
16-04-2014, 14:39
Firavun, çalışan kölelerine emeklerinin karşılığı için para, barınak, etinden sütünden faydalanmak için evcil hayvanlar bile vermiştir...

Keşke zamanın "firavunlar"ı onlar kadar insaflı olsaymış...:)

MKA55
16-04-2014, 14:41
Sayın BORA YAŞAR,

Anlaşılmayan noktalarımı biriktirmeyiniz lütfen...

Yeri geldiğinde pat diye söyleyiniz...:)

MKA55
16-04-2014, 14:55
Batıyı, teknoloji ve bilimle elde ettiği sermayeyi bir güç olarak görüp servis eden bir aygıt olarak düşünmek gerek...

Onun için servis ederken ürünün, "ilacın" "yan etkileri" veya "hastanın allerjileri"nin hiç önemi yoktur...

MKA55
16-04-2014, 15:01
Çağdaşlaşmayı ise hastalığı ve ilacını kabul eden ancak iyileşmeyi kendi koşullarında, allerjilerini de dikkate alan bir süreçte kabul eden insanlığın bir ideali olarak düşünmek gerek...

BORA YAŞAR
16-04-2014, 15:40
Sistem dediğimiz şey, etraflıca tanımlanmış tüm kurum ve kavramlarıyla bir amacı hedefleyen bir bütündür.

Kafamızdaki dünyaya uyduğunu sandığımız, başka sistemlerde yer alan kurum ve kavramları alarak yaratacağımız (oluşturacağımız) tez, Nasreddin Hoca'nın kuşuna bile benzemeyebilir.

Örneğin, Marksist sistemin sadece kapitalizmi eleştirisini, ekonomik üretim ve paylaşımını beğenip, ahlaki ve dini felsefesini yadsımak, ne kadar tutarlı olur size kalmış...

MKA55
16-04-2014, 16:24
Sistem dediğimiz şey, etraflıca tanımlanmış tüm kurum ve kavramlarıyla bir amacı hedefleyen bir bütündür.

Kafamızdaki dünyaya uyduğunu sandığımız, başka sistemlerde yer alan kurum ve kavramları alarak yaratacağımız (oluşturacağımız) tez, Nasreddin Hoca'nın kuşuna bile benzemeyebilir.

Örneğin, Marksist sistemin sadece kapitalizmi eleştirisini, ekonomik üretim ve paylaşımını beğenip, ahlaki ve dini felsefesini yadsımak, ne kadar tutarlı olur size kalmış...

BORA Ağabey,

Daha çok ahlaki ve dini felsefeyi temsil ettiğini düşündüğümüz yapıların insanoğlunun "icadı" değerlere bakış açısını irdelemek gerek diye düşünüyorum...

Bir başka deyişle hangi sistemde bu kurumlar "kendilerini rahatça ifade edebiliyorlar"...

Ruhban Sınıfı ve kabile anlayışını reddeden bireyselliğin özellikle vurgulandığı İslamiyetin, en az tepkiyi göstermesi gerekirken en çok ve şiddetli tepkiyi göstermesi oldukça manidar değil mi?

Yoksa tepkiyi islamiyet değil de bu dine sızan adı konmamış bir ruhbanlar sınıfı mı gösteriyor?

BORA YAŞAR
16-04-2014, 16:48
Sn MKA55;

Doğrusu benim bu tür eni boyu, nereye gideceği belli olmayan konuları tartışmaya ne takatim ne de niyetim var.

Böyle bir başlığa "yabancılaşma" hakkında yazılmış bir şeyler alıntılayıp sonra da günümüze-coğrafyamıza-hayatımıza uyarlamadan bırakan üye nedeniyle bulaştım.

Sorularım da provokatif olmaktan çok alıntılayan üyeye açıklama yapma fırsatı tanımak yüzündendi.

O üye niyetini ortaya koymadan bir şeyler söylemek anlamsız.

BORA YAŞAR
16-04-2014, 16:57
Kapitalizm deyince çok güzel bir haber...Bayıldım.:)


Kapitalizmin yeni buluşu: Yoksulluk Turları


Çok mu zenginsiniz? Elinizdeki para ile satın alabileceğiniz lüksleri nihayet tükettiniz mi? O zaman biraz 'yoksulluk' satın almaya ne dersiniz?

İngiltere merkezli Political Tours (Politik Turlar) şirketi, elinde harcayacak parası olan ve tatilini Bahamalar'da geçirmekten sıkılmış insanlara tam da bu imkânı sunuyor. İki günlük ücreti 400 sterlin olan turun adı "Londra ve Finansal Kriz - Borç ve Şehir". Şirketin tur tanıtım broşürlerinde yaptığı açıklamaya göre bu iki gün boyunca "Londra şehrinin en fakir kısımlarından olan Mile End, East London gibi yerleri gezebilir ve ekonomik kriz ile boğuşan aileleri birebir gözlemleme imkânı bulabilirsiniz." Eğer buradaki yoksulluk sizi 'kesmezse' ve daha egzotik bir bölge görmek isterseniz, aynı şirket Yunanistan'a da turlar düzenliyor. "Yunanistan ve Euro Turu: Yunanistan Dış Borçlar ile nasıl mücadele ediyor ve Eurozone'u neler bekliyor?" başlığı altında düzenlenen bu turun ücreti ise katılımcı başına 2750 sterlin.

Kapitalizm özünde her zaman için çok yaratıcı ve kendini yeniden üreten bir sistem oldu. Birçok politik ve ekonomik ayaklanmalara rağmen tarih boyunca yoluna devam edebilmesi ve bir alternatif olarak komünizmi 'şeytanlaştırmayı' başarabilmesi bunun en büyük kanıtı. "Hiçbir şey satamıyorsan, kendi yarattığın açlık ve yıkımı sat" düsturu kapitalizme bu güne kadar girdiği en çıkmaz sokaklardan bile kurtuluş sağladı.Fakat tarihinde belki de ilk defa kapitalizmin sırtını dayadığı fiziksel sınırlar birbirine bu kadar yaklaşmışken toplumsal ve algısal sınırlar yer ve gök kadar birbirinden ayrılmış durumda. Yoksulluğun turistik gözlemlere malzeme olacak kadar şehir merkezlerine yaklaşması zengin-fakir arasındaki fiziksel sınırların nasıl bir hızla yok olmaya başladığının en açık kanıtı. Bunun yanında yoksulluğun zenginler tarafından artık ekonomik ve toplumsal bir sorun olarak görülmemesi ve sadece merakla bakılacak bir olguya dönüşmesi, algı uçurumunun boyutları konusunda çok tehlikeli sinyaller veriyor. Zira size fiziksel olarak bu kadar yaklaşmış bir gerçeğin varlığı konusunda bu kadar kayıtsız kalmanız, ilerisi için felaketten başka bir şey getirmeyecektir.

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/kapitalizmin-yeni-bulusu-yoksulluk-turlari-56839

Yazının devamı da çok ilginç...Tavsiye ederim.


Nasıl ama?

Kapitalizm deyince duracaksın.

Destur diyerek.

Kendi yarattığı pisliği, iskartayı, hurdayı bir zenginlik meta haline getiren sistem, kandi eseri yoksulluğu neden pazarlamasın ki?

Ayıp mı? Günah mı?

Utanç diye, insani sorumluluk diye bir başlık yokki sistemin kendinde.

Kendi devamında tehlike görmedikçe hiçbir şeye aldırmaz bir yapı.

Ne çevreyi takıyor, ne insanı.

Kullan at.

Yeni bir dünya yaratılır olur biter.

BORA YAŞAR
16-04-2014, 17:10
Yazıyı çok ilginç buldum...Bu nedenle devamını da kayda geçmesi için alıntıladım...


2013 yılında ABD'nin Georgia eyaletinde yaşayan ve evi ipotekli olan bir adam, itfaiyeyi arayarak acil durum çağrısı yaptı ve evine gelen 5 itfaiye görevlisini silahla rehin aldı. Talepleri? Faturalarını ödeyemediği için kesilen elektriğinin tekrar açılması. Olaya müdahale eden SWAT ekipleri tarafından öldürülen adamın ismi ise basın ile hiçbir zaman paylaşılmadı. Belki de umutların tükendiği anda bir adamın yapmayı göze alabileceklerinin, aynı durumdaki diğer insanlara örnek teşkil etmesinden korktular. Zira zengin ve fakir arasındaki gelir farklarının tahammül edilebilir seviyelerin çok üstüne çıktığı Güney Afrika ve Meksika gibi ülkelerde zenginlerin silah zoru ile kaçırılması ise artık tamamen sıradan ve günlük bir hadise halini almış durumda. 562 milyon dolarlık bir servetin sahibi olan Meksikalı iş adamı Alejandro Martí'nin 14 yaşındaki oğlu Fernando 2008 yılında ünlü mafya örgütü La Familia tarafından fidye karşılığında kaçırılıp öldürülünce Meksika'da büyük çaplı bir soruşturma başlamış ve adam kaçırma olaylarına müdahale etmekle görevli birçok polisin mafya örgütlerine yardım ettiği ortaya çıkmıştı.Gelir adaletsizliğinin 'büyüsü': Kontol edilebilir seviyeyi geçtikten sonra içine girdiği her yapı ve sistemi bozuyor.

Terazinin bir ucunda bunlar yaşanırken, öbür kefeye ağırlığı dengelemesi için konulan ve dengeyi her zaman yoksullar lehine sabit tutması beklenen orta sınıf ise tüm dünyada hızla yok oluyor. ABD yerel basını son 5 yıldır doktora gidemediği için kendi kendini ameliyat etmeye çalışan hastaların veya bir McDonalds menüsü için bedenini satan kadınların öyküleri ile dolu. ABD'li komedyen Bill Maher, 2013 Eylül'de Miss USA yarışmasında güzellik kraliçesi seçilen Nina Davuluri'ye karşı Twitter'da sebepsiz yere bir anda başlayan öfke fırtınasını çok farklı bir perspektiften yorumlamıştı: "Neden nefret ABD'nin en sevdiği boş zaman aktivitesi oldu? Çünkü son 5 yılda kendini 'yoksul' olarak tanımlayan Amerikan vatandaşlarının sayısı ikiye katlandı. Uzun yıllar boyunca nüfusun büyük bir kısmı kendilerini ısrarla 'orta sınıf' olarak tanımladılar. Çünkü umutları vardı ve 'Amerika Rüyası' denen saadet zincirine inanıyorlardı. Şimdi ise gerçeğe uyanıyorlar. Ayarlar çoktan yapılmış, gerçekten de iki ayrı Amerika var ve onlar yanlış taraftalar."
İçinde yaşadığımız kapitalist sistem çabanın ödüllendirileceği ama daha da önemlisi, geleceğin her zaman geçmişten daha verimli, yaratıcı ve refah dolu olacağı beklentisi üzerine kurulu. Sistemi sorgusuz devam ettirmesi beklenen genç insanlar ise orta sınıfın yıkılmasını izlerken belki de nesiller boyu görülmemiş bir öfkenin ve amaçsızlığın pençesine düşüyor. 2013 yılı sonunda İngiltere'de yayınlanan Social Mobility and Child Poverty commission (Sosyal Hareketlilik ve Çocuk Yoksulluğu Komisyonu) raporuna göre son yüz yıldır ilk defa bütün bir nesil anne-babalarından daha yoksul olarak hayatlarına devam edecekler. Raporda bu problemin sadece 'yoksul' ailelere özel olmadığı ve özelllikle orta sınıf ailelerin bu risk grubu içinde bulunduğunun altı çizilirken üniversite öğretim kredilerinin öğrenci başına 50.000 sterline çıkmasını ekonomi için bekleyen 'mükemmel bir fırtına' olarak tanımlandı. Gençlerin geleceğe bakışını New Statesman dergisi için özetleyen Russel Brand, bozulan bu sistemin yarattığı umutsuzluğu ve öfkeyi çok güzel tanımlıyor: "Hali hazırda var olan politik sistemin tamamen yıkılması benim politika ile biraz olsun ilgilenmeme yol açacak tek ihtimal olabilir."

Ekonomik gelir farklarının politik sistemler üzerinde yarattığı güvensizlik artık sadece "Komunist gençler eğlence ve heyecan arıyor" gibi dar ve çocuksu bir bakış açıcı ile de yorumlanamaz. Gene ABD'den bir örnek verirsek, 2010 yılında ABD'de Temyiz Mahkemesi tarafından kabul edilen Citizens United kararı ile şahısların politikacılara kampanya bağışı olarak verebileceği paranın üst sınırı tamamen kaldırılmıştı Yaptığı bağışlar ile Kuzey Karolina'da kendi desteklediği adayın kazanmasını sağlayan muhafazakar ve cumhuriyetçi iş adamı Art Pope, liberallerin çoğunlukta olduğu bir eyalette kürtajın tamamen yasaklanmasını ve silahların barlara 'gizlenmiş' olarak sokulmasına izin veren yasanın geçmesini sağlamıştı. Bu Nisan ayı başında bu kararı daha da genişleten Temyiz Mahkemesi, bu sefer de bir politik kampanyaya bağışlanabilecek toplam bağış miktarının üst sınırını tamamen ortadan kaldırdı. Özetle: Teoride milyonların hayatını belirleyecek kararları almak ile görevli Kongre, pratikte artık nüfusun sadece 0.00024'lük kısmına sorumlu durumda. Her seçim dönemi kendi istediği adayları seçtirebilmek için kampanyalara yüz binlerce dolar ?ve muhtemelen artık milyon dolarlar- akıtma lüksü bulunan 0.00024'lük kesim. Kapitalizme varlığını bu kadar dayamış politik bir sistemin Başkanı olan Barack Obama ise gene Nisan ayı başında Samsung'un çok zekice planlamış bir pazarlama kampanyasının malzemesi haline geldi. Boston Red Sox takımının yıldız oyuncularından David Ortiz'in Başkan Obama ile çektiği 'selfie'nin Samsung'un bir PR çalışması olduğunun ortaya çıkması Beyaz Saray tarafından büyük bir öfke ile karşılanmıştı. Ama aslında olan, şirketlerin sadece sisteme verdiği geri talep etmesi. Kanunları oyların değil de milyon dolarların belirlediği bir sistemde, bu sisteme başkanlık eden kişinin bir reklam yüzüne dönüşmesi kadar doğal bir sonuç olamaz.

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/kapitalizmin-yeni-bulusu-yoksulluk-turlari-56839


"Kanunları oyların değil de milyon dolarların belirlediği bu sistemde (kapitalizm) bu sisteme başkanlık eden kişinin bir reklam yüzüne dönüşmesi kadar doğal bir sonuç olamaz." diye bitmiş bu ilginç yazı.

Tema tanıdık geliyor mu?

BORA YAŞAR
16-04-2014, 17:15
Türkçe bir video hazırlayan Japon vatandaşları Fukuşima’da yaşanan nükleer felaketi hatırlatan bir video hazırlayarak Japon Başbakan’ın Türkiye’ye nükleer santral satmasından dolayı utanç duyduklarını dile getirdiler. Japonların hazırladığı videoda Fukuşima nükleer felaketini yaşayanlar Türkiye’de kurulması planlanan nükleer santralin bir başka felaket olacağı konusunda Türkiye’yi uyarıyor.

http://webtv.radikal.com.tr/turkiye/7327/japonyadan-turkce-uyari-nukleer-felaket-olacak.aspx


Video'yu izleyin.

Ve kendilerini tanımadıkları insan ve ülkeler için sorumlu gören bu değerli üşenmeden insanların bize verdikleri mesajı izleyin.

İnsanlık daha ölmedi demek için.


Nükleer santral olayı derin bir mevzu.

Olsa bir dert olmasa başka türlü.

Koray
17-04-2014, 06:27
http://www.dailymotion.com/video/x1ot90i_cankaya-kosku-nde-bir-ilk_tv


Nedir bu yahu !!
Osmanlının Batingım versiyonu mu !!?

Koray
17-04-2014, 06:27
http://www.dailymotion.com/video/x1osqnx_cankaya-kosku-nde-bir-ilk-atli-birlik-ile-karsilama_news

Maltioglu
17-04-2014, 09:47
Maddenin üç hali gibi ,acaba memleketin söz konusu olan hangi hali .Doğudaki aşiret çatışmaları, aile -aşiret kuralları sonucu o kadar faili meçhul insan katledildi, halen bunlar devam ediyor. Kanlarında var ve bundan otoritelerini sürdürmek adına vazgeçemezler. Akıbeti belli olmayan bu insan kayıpları da devlete mal edilmeyebaşlandı, AİHM de bir hayli cezalar verildi Türkiye ye. Bu gün bu tür katledilen kişilerin de kayıplar listelerine alınıp devletin suçlu gösterilmesi ellerini mi güçlendirmektedir.

Aydın geçinen, yazar geçinenlerin doğuda ,geçmişte yaşananları bizzat yaşamış gibi roman haline getirip, birileri tarafından ödüle layık görülmeleri, kendi devletini-milletini suçlu duruma düşürdüğünü neden görmek istememişlerdir.

Popilizm, iyi bir hayat uğruna roman adı altında geçmişte yaşananları bu gün yazanların Erzurum da camilere doldurulup Ermenilerce yakılan müslümanlardan yazdıkları kitaplarda neden söz etmemişlerdir.

Şimdi USA soykırım meselesini senatondan geçirmeye çalışmakta haklı değil midir ? Türk vatandaşı önce kendi halkına yapılan mezalimleri dünyaya anlatabilmeli, savaş ve savaş sonrası insanlığın insanlığını kaybettiği o dönemler dünya insanlığının kendi ayıbıdr.

Milletler böyle acılar yaşamak istemiyorsa en azından kendi liderlerini seçerken dikkat etmelidir.

Koray
17-04-2014, 10:28
> Sayıştay, Kadıköy-Kartal metrosunu yapan şirketlerin, ithal edilecek mallar için yurtdışında firma kurup, maliyeti milyonlarca dolar yükselttiğini saptadı. (http://sozcu.com.tr/2014/gunun-icinden/kadikoy-metrosunda-dev-vurgun-488134/)


Söz konusu şirketler, temin ettikleri parçaları belediyeye 3-4 kat daha pahalıya satıyor. Örneğin, Amerika’daki PentairPumpGroup firmasından 1 Aralık 2010 tarihli 2367427 sayılı fatura kapsamında 677 bin 408 dolara satın alınan 16 set / 44.811 KG yangın pompası, İstanbul BŞB ne 22.02.2011 tarihli 644420 sayılı faturayla 1 milyon 783 bin 191 euro (2.447.090 dolar) bedelle satılıyor.
Yani, belediyenin vekaletnamesi ile 677 bin dolara ithal edilen yangın pompası seti, belediyeye 3.6 kat daha pahalıya satılıyor.

BORA YAŞAR
17-04-2014, 11:58
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlara dayanak düzenlediği Motorlu Kara Taşıtları verilerine göre, Şubat ayında trafiğe kayıt yaptıran araç sayısı, Ocak ayına göre yüzde 58.0 gibi çok büyük oranda düşüş yaşandı. Ocak ayında 124 bin 291 olan trafiğe kayıt yaptıran araç sayısı Şubat ayında 52 bin 240 adete geriledi.

Şubat ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerde düşüş yüzde 65.4, minibüste yüzde 54.6, otobüste yüzde 37.8, kamyonette yüzde 68.8, kamyonda yüzde 46,3 ve motosiklette yüzde 6.9 olarak gerçekleşti. Özel amaçlı taşıtlarda yüzde 10.7, traktörde ise yüzde 56.3 artış oldu.

http://haber.gazetevatan.com/inanilmaz-dusus/628243/2/ekonomi


Haberin başlığı "İnanılmaz Düşüş!"...

Büyü bozuluyor yavaş yavaş.

Konutta da durum aynı.

Kredi kart temelli borçlar ciddi sorun.

Yukardaki haberde bir kaç veri dikkatimi çekti.

Trafiğe çıkan otomobil, minibüs, otobüs, kamyonet gibi araçlarda ciddi düşüşler gözlenirken, traktörde % 56 artış var.

Acaba nedeni nedir?

BORA YAŞAR
17-04-2014, 12:03
Olumsuzluklar içinde müthiş bir haber...brokerüstad'lık.:)


Yerli otomobilde somut proje gerçekleşmedi ama Türkiye'nin ilk yerli yolcu uçağı için önemli bir adım daha atıldı. Türkiye gazetesinin haberine göre Bakanlar Kurulu'na sunulan proje için prensip kararı alındı.


http://haber.gazetevatan.com/turkiyenin-ilk-ucagina-onay-cikti/628252/1/gundem

Türkiye'nin ilk uçağına onay çıkmış.

Nereden çıkmış bu onay?

Bakanlar Kurulundan.:)

Emri veriyorsun yapıyorlar... O kadar!

Bu güne kadar yolcu uçağı yapmadıysak sebebi Bakanlar Kuruludur...Bir izin vermedi zamanında.

Uzaya gitmeye onay çıktı.

Nereden ?

Duymadın mı Bakanlar Kurulundan?

Komedi valla.


Yapılacak ilk Türk yolcu uçağına binecek gönüllüler kim olacak acaba?

Hani merak.

MKA55
17-04-2014, 13:04
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlara dayanak düzenlediği Motorlu Kara Taşıtları verilerine göre, Şubat ayında trafiğe kayıt yaptıran araç sayısı, Ocak ayına göre yüzde 58.0 gibi çok büyük oranda düşüş yaşandı. Ocak ayında 124 bin 291 olan trafiğe kayıt yaptıran araç sayısı Şubat ayında 52 bin 240 adete geriledi.

Şubat ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerde düşüş yüzde 65.4, minibüste yüzde 54.6, otobüste yüzde 37.8, kamyonette yüzde 68.8, kamyonda yüzde 46,3 ve motosiklette yüzde 6.9 olarak gerçekleşti. Özel amaçlı taşıtlarda yüzde 10.7, traktörde ise yüzde 56.3 artış oldu.

http://haber.gazetevatan.com/inanilmaz-dusus/628243/2/ekonomi


Haberin başlığı "İnanılmaz Düşüş!"...

Büyü bozuluyor yavaş yavaş.

Konutta da durum aynı.

Kredi kart temelli borçlar ciddi sorun.

Yukardaki haberde bir kaç veri dikkatimi çekti.

Trafiğe çıkan otomobil, minibüs, otobüs, kamyonet gibi araçlarda ciddi düşüşler gözlenirken, traktörde % 56 artış var.

Acaba nedeni nedir?


Fadimenin düğününde halay çekmeye gidenler bence kalmaya karar verdi BORA Ağabey...:)



http://www.dailymotion.com/video/x8atnw_ferdi-tayfur-fadimenin-dugunu_music

Koray
17-04-2014, 13:50
...............

BORA YAŞAR
17-04-2014, 15:06
TRAKYA Üniversitesi’nin eski muhasebe yetkilisi ve Sosyal Tesis İşlet Müdürü Mehmet Alptekin, tesise ürün getiren özel firmalara ödeme makbuzu imzatan ancak ödemesi gereken yaklaşık 500 bin lirayı alıp, eşini ile 2 çocuğunu bırakarak yurt dışına kaçtı.

http://www.milliyet.com.tr/isletme-muduru-500-bin-tl-ile/gundem/detay/1868571/default.htm


Çolunu çocuğunu bırakıp yurtdışına kaçmada limit 500.000 liraya düştü galiba.

250.000 dolar bir diğer deyişle.

Bu kadar mı ucuz insanın tüm değerlerini, vatanını, sevdiklerini, alışkanlıklarını, örfünü töresini, ülkesinin dağını ovasını, denizini bir daha görmemek üzere terketmesi?

Adama bakıyorsun, eğitimi falan yerinde.

Ailesi, karısı çocukları var.

Bu yaşında tuttuğu yola bakıyorsun olacak şey değil.

BORA YAŞAR
17-04-2014, 15:39
Türkiye'nin ilk ve tek 'Ateizm Derneği' kuruldu


Türkiyeli bir grup ateistin örgütlenme çalışmalarının sonunda 'Ateizm Derneği' kuruldu. Derneğin sosyal medyadaki açıklamasında açıklamasında "Uzun uğraşlarımız sonucu onaylanmış- resmi olarak kurulmuştur. Artık hiçbir ateist ne mahkemede, ne de sokakta yalnız kalmayacak.Kadıköy'deki dernek merkezimize çayımızı içmeye, salyangozumuzu yemeye bekleriz arkadaşlar" denildi.

‘Ateizm Derneği Girişimi’ adıyla çalışma yürütenlerden Tolga İnci ve Ahmet Balyemez’le geçen mart ayında AGOS'tan Özgür Çağlar'a konuşmuştu. İnci ve Balyemez özetle şunları anlatmıştı:

"Bir grup ateist olarak internet üzerinden bir araya geldik. Birinin başı sadece ateist olarak derde girdiği zaman çalabileceği bir fiziki kapı olmalı, hukuki destek verilmeli dedik. Türk Ceza Kanunu’nunda yer alan bazı maddeler nedeniyle Sevan Nişanyan ve Fazıl Say gibi göz önündeki ateistler yakın zamanda bazı davalara muhatap oldu. Türkiye ’de artık neredeyse ‘Ben ateistim’ demek dine hakaret anlamına gelmeye başladı. Başbakan’ın ‘Ateist teröristtir’ tarzında lafları normal karşılanır hale geldi. Ateistler olarak ‘Biz de buradayız!’ dememiz gerekiyor. ‘Artık ne mahkemede, ne sokakta hiçbir ateist kendini yalnız hissetmeyecek’ dedik ve bu şekilde başladık.(...) Ateistlere açılan davalara bakarsak, bu davalar gerçek! (...) Biz herhangi bir ideolojiye bağlı değiliz. Ateizme ideolojik değil, bilimsel yaklaşmak istiyoruz."

http://www.radikal.com.tr/turkiye/turkiyenin_ilk_ve_tek_ateizm_dernegi_kuruldu-1187153



Grafikçi forumdaş çok üzülecek bu habere.

Ateistler dernek kurarak dayanışma amaçlıyorlar.

Daha da kötüsü "gel vatandaş gel" diyerek insanların aklını çelecekler.

Çok üzülüyordu böyle bir olasılığı düşünerek grafikçi.

"Bir insan kendisi ateist olabilir ama başkalarını da ateist yapmamalı" gibi bir şeyler yazıyordu.

Onların cehennemde çatır çatır yanmalarını dert eder gözüküyordu.


Merak etmeyin. Aha şuraya çiziyorum.

Bu haberin duyulması ile derneğin yerleşkesine ulaşıp o binayı ateşe verecek alt yapıda bir çok insan tanıyoruz hepimiz.

Sergi açılışında, Topkapı Sarayında verilen resepsiyonda içki verilmesini hakaret olarak görüp de ortalığı ayağa kaldıran gençlerimiz de var çok şükür.

Gereğini düşüneceklerdir.

O yanma işini öteki dünyaya bırakmayacaklardır. En azından provasını bu dünyada yapmadan.

dudu
17-04-2014, 17:49
TRAKYA Üniversitesi’nin eski muhasebe yetkilisi ve Sosyal Tesis İşlet Müdürü Mehmet Alptekin, tesise ürün getiren özel firmalara ödeme makbuzu imzatan ancak ödemesi gereken yaklaşık 500 bin lirayı alıp, eşini ile 2 çocuğunu bırakarak yurt dışına kaçtı.

http://www.milliyet.com.tr/isletme-muduru-500-bin-tl-ile/gundem/detay/1868571/default.htm


Çolunu çocuğunu bırakıp yurtdışına kaçmada limit 500.000 liraya düştü galiba.

250.000 dolar bir diğer deyişle.

Bu kadar mı ucuz insanın tüm değerlerini, vatanını, sevdiklerini, alışkanlıklarını, örfünü töresini, ülkesinin dağını ovasını, denizini bir daha görmemek üzere terketmesi?

Adama bakıyorsun, eğitimi falan yerinde.

Ailesi, karısı çocukları var.

Bu yaşında tuttuğu yola bakıyorsun olacak şey değil.

Bir de biz yasayalim demistir adam su ahir omrumuzde rus kizlari ile. :)

Nasilsa kimse hesap sormaz bu gibi suclarda, emniyeti suistimal derler birakirlar.

Syg,

didim2010
17-04-2014, 19:30
Merkez Bankası'nda flaş atama!

TCBM Denetim Kurulu Üyeliğine Yeni Şafak Gazetesi Genel Müdür ve Yazarı Mehmet Ziya Gökalp seçildi


http://ekonomi.haberturk.com/is-yasam/haber/939984-merkez-bankasinda-flas-atama


MB'nin başına da Yiğit Bulut'u getirsinler takım tamam olur.:halay:

selimm
17-04-2014, 23:57
İşte yeni MİT yasası

MİT Teklifi TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Kanuna göre, MİT, dış güvenlik, terörle mücadele ve milli güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kurulu'nca verilen görevleri yerine getirecek. MİT mensupları görevlerini yerine getirirken ceza ve infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerle önceden bilgi vermek suretiyle görüşebilecek, görüşmeler yaptırabilecek, görevinin gereği terör örgütleri dahil olmak üzere milli güvenliği tehdit eden bütün yapılarla irtibat kurabilecek
0Sitene Ekle
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, MİT'in görevleri yeniden belirleniyor.

MİT'in görevleri arasında; "Dış güvenlik, terörle mücadele ve milli güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kurulu'nca verilen görevleri yerine getirmek", "Dış istihbarat, milli savunma, terörle mücadele ve uluslararası suçlar ile siber güvenlik konularında her türlü teknik istihbarat ve insan istihbaratı usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek, analiz etmek ve üretilen istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmak" ve "İstihbarat kapasitesini, niteliğini ve etkinliğini artırmak amacıyla, çağdaş istihbarat teşkilat usul ve yöntemlerini araştırmak, teknolojik gelişmeleri takip etmek ve uygun görülenleri temin etmek" de yer alacak.

MİT'e kanunla sayılan görevler dışında görev verilemeyecek.

MİT, yerli, yabancı her türlü kurum, kuruluş, tüm örgüt veya oluşumlar ile kişilerle doğrudan ilişki kurabilecek, uygun koordinasyon yöntemlerini uygulayabilecek.

Talebin yerine getirilmesinden kaçınamayacak

MİT, kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, Bankacılık Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlar ile diğer tüzel kişiler ve tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşlardan bilgi, belge, veri ve kayıtları alabilecek, bunlara ait arşivlerden, elektronik bilgi işlem merkezlerinden ve iletişim alt yapısından yararlanabilecek, bunlarla irtibat kurabilecek. Bu kapsamda talepte bulunulanlar, kendi mevzuatlarındaki hükümleri gerekçe göstermek suretiyle talebin yerine getirilmesinden kaçınamayacak.

TCK'nın "Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar", "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar", "Milli Savunmaya Karşı Suçlar", "Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk" başlıklı maddelerinde yer alan suçlara ( (Halkı Askerlikten Soğutma, Askeri İtaatsizliğe Teşvik, Seferberlikle İlgili Görevin İhmali, Düşmandan Ünvan ve Benzeri Payeler Kabulü, Askeri Yasak Bölgelere Girme başlıklı 318, 319, 324, 325 ve 332. maddeleri hariç olmak üzere) ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda ifade tutanaklarına, her türlü bilgi ve belgeye erişebilecek, bunlardan örnek alabilecek.

MİT, görevlerini yerine getirirken gizli çalışma usul, prensip ve tekniklerini kullanabilecek.

KİMLİKLERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK

MİT, istihbari faaliyetler için görevlendirilenlerin kimliklerini değiştirebilecek, kimliğin gizlenmesi için her türlü önlemi alabilecek, tüzel kişilikler kurabilecek. Kimliğin oluşturulması veya tüzel kişiliğin kurulması ve devam ettirilmesi için zorunlu olması durumunda gerekli belge, kayıt ve dokümanlar ile araç ve gereçler hazırlayabilecek, değiştirilebilecek, kullanılabilecek.

Yabancıların ülkeye giriş, çıkışları, vize, ikamet, çalışma izni ve sınır dışı edilmesi gibi konularda, ilgili kurum ve kuruluşlardan talepte bulunabilecek.

Telekomünikasyon kanallarından geçen dış istihbarat, milli savunma, terörizm ve uluslararası suçlar ile siber güvenlikle ilgili verileri toplayabilecek.

Yabancı unsurların ülkenin ve vatandaşların iletişim güvenliğini tehdit eden faaliyetlerinin engellenmesine yönelik çalışmalar yapabilecek, ilgili kurum ve kuruluşlardan talepte bulunabilecek.

-Yalan Makinesi

MİT'te görev alan veya alacak kişilerin güvenilirliklerini ve uygunluklarını belirlemek için yalan makinesi uygulaması dahil, test teknik ve yöntemlerini kullanabilecek.

MİT mensupları görevlerini yerine getirirken ceza ve infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerle önceden bilgi vermek suretiyle görüşebilecek, görüşmeler yaptırabilecek, görevinin gereği terör örgütleri dahil olmak üzere milli güvenliği tehdit eden bütün yapılarla irtibat kurabilecek.

-Ankesörlü telefonlar dinlenebilecek

Önleyici istihbarat elde etmek ve analiz yapabilmek amacıyla, MİT Müsteşarı veya yardımcısının onayıyla yurt dışında veya yabancılar tarafından gerçekleştirilen iletişim ile ankesörlü telefonlarla gerçekleştirilen iletişim ve MİT mensuplarının, MİT'te görev almış olanların veya görev almak üzere başvuranların iletişimi tespit edilebilecek, dinlenebilecek, sinyal bilgileri değerlendirilebilecek ve kayda alınabilecek.

- Madalya verilebilecek

Yurt içinde veya yurt dışında olağanüstü gayret ve fedakarlıkla yaptığı çalışmalar sonucunda; ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunmasında, devletin yücelmesinde, milli menfaatlere katkıda bulunan ve hizmette üstün başarı ve yararlılık gösteren MİT personeline madalya verilebilecek.

MİT mensupları ve emeklileri, demirbaş ve zati silahlarını MİT Müsteşarlığı kayıtlarına geçirilmek, müsteşarlıkça verilen belgelere işlenmek kaydıyla, meskun mahaller dahil her yerde taşıyabilecek.

- MİT Müsteşarının yargılanması

Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde MİT Müsteşarlığı'na bildirecek. MİT Müsteşarlığı'nın, konunun görev ve faaliyetlerine ilişkin olduğunu belirlemesi veya belgelendirmesi halinde adli yönden başka bir işlem yapılmayacak ve herhangi bir koruma tedbiri uygulanmayacak. Ancak ilgili fıkra hükümlerine göre işlem yapılabilecek.

MİT Müsteşarı hakkında soruşturmalarda, Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulu Kanunun "Yüce Divan'da yargılanacak asker kişilerle ilgili soruşturma usulü" maddesinin bazı hükümleri uygulanacak.

Buna göre, anılan kararlara karşı ilgililer, 10 gün içinde Cumhurbaşkanlığına itiraz edebilecek. İtiraz üzerine Cumhurbaşkanı tarafından verilen karar kesin olacak.

Araştırma veya ön inceleme, izin vermeye yetkili merci tarafından bizzat yapılabileceği gibi görevlendireceği denetim elemanlarıyla da yaptırılabilinecek. Bu şekilde görevlendirilen kişiler, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunda ön inceleme ile görevlendirilen kişilere tanınan yetkilere sahip olacak.

Soruşturma izni verilmemesi kararı hakkında ilgililer tarafından yapılan itirazın Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmesi veya soruşturma izni verilmesi kararına karşı süresi içinde itiraz edilmemesi ya da bu itirazın Cumhurbaşkanı tarafından reddedilmesi üzerine, izin vermeye yetkili merci tarafından soruşturmayı yapmak üzere denetim elemanlarından üç kişilik bir soruşturma kurulu oluşturulacak. Kurul, soruşturma sırasında Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Cumhuriyet savcısına tanıdığı bütün yetkilere sahip olacak ve soruşturma sırasında hakim kararı alınması gereken hususlarda yetkili mahkemelere başvuracak.

Kurul, yaptığı soruşturma sonucunu bir rapor ile tespit ederek izin vermeye yetkili merciye sunacak. İzin vermeye yetkili merci kamu davasının açılmasına gerek görmezse kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verecek. Bu karar kesin olacak.

MİT Müsteşarı, Yargıtay ilgili dairesince yargılanacak. Aynı konuya ilişkin yeni ve somut delil ortaya çıkmadan, yeniden soruşturma yapılamayacak.

İsimsiz, imzasız, adressiz, takma adla yapıldığı anlaşılan ya da belli bir olayı ve nedeni içermeyen, delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikayetler, Cumhuriyet savcılarınca işleme konulmayacak.

MİT mensupları ile istihbarat hizmetlerine yardımları teşvik edilenler ve bunların eş, çocuk, ana, baba ve kardeşleri MİT Müsteşarının onayıyla Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan koruma tedbirlerinden yararlandırılacak.

MİT mensuplarının görevlerini yerine getirirken, görevin niteliği gereği veya görevin ifası nedeniyle diğer kişilere verdiği zararlar, idare tarafından tazmin edilecek. Tazmin, zararın göreve ilişkin bir husustan doğması ve ilgili personelin kasıt veya ağır kusurunun bulunmaması halinde, rücu işlemine konu edilmeyecek.

Türk vatandaşları hariç olmak üzere, tutuklu veya hükümlü bulunanlar, milli güvenliğin veya ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Dışişleri Bakanının talebi üzerine, Adalet Bakanının teklifi ve Başbakanın onayı ile başka bir ülkeye iade edilebilecek veya başka bir ülkede tutuklu ve hükümlü bulunanlar ile takas edilebilecek.

-MİT belgesi çalana 10 yıla kadar hapis

MİT'in görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri, yetkisiz olarak alan, temin eden, çalan, sahte olarak üreten, bunlar üzerinde sahtecilik yapan, bunları yok eden kişiye 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilecek.

MİT mensupları ve ailelerinin kimliklerini herhangi bir yolla ifşa edenler ile MİT mensuplarının kimliklerini sahte olarak düzenleyen veya değiştiren ya da bu sahte belgeleri kullananlar, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.

Bu bilgi ve belgelerin radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, Kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayımlanması, yayılması veya açıklanması halinde, Basın Kanunu ile İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunu kapsamında, sorumlulukları belirlenenler ile bunları yayınlayanlara 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.

Kanun kapsamındaki, görev ve yetkilerin kullanılmasını engelleyenlere 3 yıldan 5 yıla kadar, ihmal ve suistimal suretiyle önleyenlerle, yükümlülükleri yerine getirmeyenlere 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilecek.

Bu fiilleri MİT mensupları işlerse, ceza üçte biri oranına kadar artırılacak.

BORA YAŞAR
18-04-2014, 11:50
"Dolar 2013 sonunda 1.92 olursa şaşırmayın" deyip de dolar 2.30 ları geçince "Büyük mesaj vermemeyi öğrendim diyen Merkez Bankası Başçı'yı hayret ve ibretle izlemeye devam ediyoruz.

Anlaşılan büyük bir baskı altında.

Koltuğunu yitirmekten başka ne korkusu olabilir ki bir bürokratın?

Bu kadar mı önemlidir bir insanın artık yolun sonuna ve mevkilerin en büyüğüne geldiği noktada?

Demek ki önemliymiş.

Merkez banksı Başkanı şaşırtıcı tahminlerini sıralamaya başladı.

Bu konuda Vatan Gazetesinde Ercan İnan şöyle demekte bugünkü yazısında:


"Başçı, 8 Nisan’da gazete sayfalarına Başbakan’ın faiz indirim isteğine 1994 krizine atıfta bulunarak verdiği üstü kapalı cevap ile haber olurken, bakın enflasyonla ilgili de nasıl bir mesaj vermişti: “Alınan tedbirlerin sonucunu vermesini ve özellikle Haziran ayı sonundan itibaren enflasyonun düşmeye başlamasını bekliyoruz. Yılsonu için yüzde 5’lik enflasyondan eminiz.”

Başçı dün ne dedi?

Dün Merkez Bankası’nın Genel Kurulu vardı ve Erdem Başçı ekonomik görünümle ilgili bir konuşma yaptı. Kayseri’deki konuşmasından sadece 9 gün sonra...

Konuşmanın enflasyonla ilgili kısmı şöyle: “Enflasyon Mayıs ayında tepe noktasını görecek. Haziran’dan sonra aşağı yönlü bir trend izleyecek ancak yıl ise yüzde 5 olan hedefin oldukça üzerinde tamamlanacak. Enflasyonda yüzde 5’e 2015’in yaz aylarında yaklaşılacak.”

Bir Merkez Bankası Başkanı’nın mesajlarının 9 gün arayla böyle tutarsızlık göstermesini nasıl izah edeceğiz? Kayseri’de 2014 sonunda yüzde 5’ten emin olan Başçı, 10 gün bile geçmeden yüzde 5’in oldukça üzerinde bir rakamdan sözediyor. Söz ettiği rakam da muhtemelen yüzde 8-9 aralığına yakın bir rakam. "


Dünkü konuşmasında Başçı uluslararası kuruluşların 2,4-2,5 olarak tahmin ettikleri 2014 büyüme rakamıyla ilgili olarak da şöyle demiş:

"“Büyümenin hedef yüzde 4’ün hafif altında olacağını gösteren işaretler alıyoruz. Ancak büyümede aşağı yönlü revizyon için bir gerekçe görmüyoruz. Cari işlemler açığında iyileşmenin devam etmesini ve yıl sonunda milli gelirin yüzde 5-6’sı arasında gerçekleşmesini bekliyoruz.”



Böyle bir bürokrata güvenip bu ülkeye yatırım yapabilir misiniz?

Henüz çok iyi günlerdeyiz.

Havanın bozulmasıyla bu ülkenin en önemli parasal kararlarının alınacağı koltuğu işgal eden böyle bir bürokratın görev yaptığı bir ülkede içiniz ferah olabilir mi?

BORA YAŞAR
18-04-2014, 12:37
Bugünkü şartlar çerçevesinde gelecekle ilgili siyaset planımın olmadığını paylaşmak isterim.


Böyle demiş bugün Cumhurbaşkanı Gül...

Erdoğan'la oturup, uzun uzun konuştuklarını biliyoruz pek yakında.

Geldiği noktayı, Türkiye'nin şu an en etkili adamıyla, kankasıyla, AK Partiyi birlikte kurdukları ortağıyla gelecek hakkında konuştuktan sonra bu cümle ile ifade etmiş oluyor böylelikle.

Cumhurbaşkanı olduğu süre içersinde "Çankaya Noteri" olma ithamına karşın Erdoğan'ın gönderdiği hemen her yasanın altına imzasını atan birisi olarak şu an hissiyatı nedir acaba?

Düş kırıklığı mı?

Kırgınlık mı?

Gül, fizik ve yaş olarak siyaset dünyasında miadı dolmuş birisi olarak kabul edilecek durumda değil.

Ancak kendisini bu makama getiren partisinde etkinliği kalmadığı artık kamuoyunca görülüyor.

Dün TVlerde uzatılan mikrofonlara konuşan AKP li milletvekillerinin beyanlarının altında bu vurgu var.


Siyaset futbol gibi.

Dün yok.

Bugün var.

Siyaset dünyamızın duayeni Demirel ne derdi:

- Dün dündür, bugün bugündür...

Sadece bıraktığın iz, seda kalır boşlukta.



O kadar.

PARK
18-04-2014, 13:58
Bugünkü şartlar çerçevesinde gelecekle ilgili siyaset planımın olmadığını paylaşmak isterim.


Böyle demiş bugün Cumhurbaşkanı Gül...

Erdoğan'la oturup, uzun uzun konuştuklarını biliyoruz pek yakında.

Geldiği noktayı, Türkiye'nin şu an en etkili adamıyla, kankasıyla, AK Partiyi birlikte kurdukları ortağıyla gelecek hakkında konuştuktan sonra bu cümle ile ifade etmiş oluyor böylelikle.

Cumhurbaşkanı olduğu süre içersinde "Çankaya Noteri" olma ithamına karşın Erdoğan'ın gönderdiği hemen her yasanın altına imzasını atan birisi olarak şu an hissiyatı nedir acaba?

Düş kırıklığı mı?

Kırgınlık mı?

Gül, fizik ve yaş olarak siyaset dünyasında miadı dolmuş birisi olarak kabul edilecek durumda değil.

Ancak kendisini bu makama getiren partisinde etkinliği kalmadığı artık kamuoyunca görülüyor.

Dün TVlerde uzatılan mikrofonlara konuşan AKP li milletvekillerinin beyanlarının altında bu vurgu var.

Siyaset futbol gibi.

Dün yok.

Bugün var.

Siyaset dünyamızın duayeni Demirel ne derdi:

- Dün dündür, bugün bugündür...

Sadece bıraktığın iz, seda kalır boşlukta.

O kadar.


Bir siyaset planım yok..

Sırtlanların seni parçalamasını bekliyorum...

Sonrasına bakarız Allah'ın izni keremiyle..

Meali budur!!..

... ve bir manifestodur..



Bakmayın siz onun ağzında gevelediğine.

:) :) :)

katırcı_bedri
18-04-2014, 14:26
Bir siyaset planım yok..

Sırtlanların seni parçalamasını bekliyorum...

Sonrasına bakarız Allah'ın izni keremiyle..

Meali budur!!..

... ve bir manifestodur..



Bakmayın siz onun ağzında gevelediğine.

:) :) :)

Yani Ali Dibocuları kalkındırma partisinin artık tek dişi kalmış canavar olduğunu anlamış ve bu yükün altına girmem diyor..halbuki kendisi bizzat kurucuları arasında idi..kurduğu partiye tekrar dönmemesi de manidar..:yes:

BORA YAŞAR
18-04-2014, 15:06
Siyasetin bu seviyelerini bir kenara bırakın, sendika ve dernek yöneticiliği yapanlar bir daha bırakamıyorlar.

Eroin gibi bir alışkanlık sözkonusu.

Gül'ün Cumhurbaşkanlığı süresince önüne getirilen yasaları, atamaları onaylamak, dışında ne kadar çok çalıştığını Özdil'in bu günkü yazısını okuyanlar anlamışlardır.http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26245783.asp

Evliya Çelebi bunların yanında çakılı kazık olarak tanımlardı kendini.

Ne kadar seviyorlar dolaşmayı.

Eee altlarında devletin her türlü imkanı, gitiikleri her yerde ağırlanışları düşünülecek olursa, benim gibi gezmeyi hiç sevmeyen biri için bile cazip olabilir.

Lafı uzattım ve konuyu kaçırdım.

Gül seviyesinde siyasete bulaşmış biri, bu yaşında (siyaset için uygun bir yaş sayılır) eğer ortalığa çıkıp da "bir siyaset planım yok" diyorsa, bu lafın adres olarak gönderildiği bir çok yer var demektir.

Gül aslında bu mesajı ile bir çok zeminde nabız yoklamakta.

Ama en önemli iki adres, AKP ve kamuoyudur.

Kurucusu olduğu AKP de anlaşılan eski etkisi, etkinliği yok.

Bu son derece doğal.

Erdoğan gibi birisiyle ortaklık yapıyorsanız her gün envanter yapmanız gerekebilir.:)

Gül, yaptığı ön yoklamalarda, malın gittiğini anladı bence.

Şimdi ya sessizce siyasetten çekilecek (ki bence bu en son akla gelecek ihtimal), ya da Erdoğan'ın (onun cumhurbaşkanı olması halinde) taşeron Başbakanı olmayı kabul ve ikrar ettikten sonra Erdoğan'ın bu konudaki kararını bekleyecektir.

İma ettiği ve kanımca arzuladığı gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güdümü dışında bağımsız Başbakanlık, şu anın politik denge ve gerçekleri düşünülecek olursa, bir hayaldir.

mterkan
18-04-2014, 23:38
Kişilik sıfır...
İnanç sıfır...
İman?...
Var mıydı?...
Batın, beter olun...
Mukadderse batalım, beter olalım...
Yel kayadan ne aparır?..
Sizden mi?...Hiç bir şey... Zaten neyiniz vardıki?...

BORA YAŞAR
20-04-2014, 21:44
Devleti dava eden ilk Başbakan

Hukukçular, Başbakan Erdoğan'ın Twitter için AYM'ye başvurup 50 bin lira tazminat istemesini "Emsalsiz başvuru" diye yorumladı.


http://www.radikal.com.tr/turkiye/devleti_dava_eden_ilk_basbakan-1187587


Başında olduğu devleti dava eden ilk başbakan bunlardan.

Dışişleri bakanı olduğu devlet aleyhine, eşinin başörtüsü nedeniyle üniversiteye alınmaması yüzünden Avrupa İnasan Hakları Mahkemesine dava açan ilk kişi de malum Abdullah Gül idi.

Hukuku saymazlar ama, canları yanmaya görsün hukuku kullanmayı çok iyi bilirler.

Erdoğan, kendisine çalışan hukuk bürosu eliyle açtığı tazminat davaları ile bir çok kimse için önemli kabul edilecek tutarda para kazanmış biridir.

En son HSYK düzenlemelerini iptal eden AYM katrarlarını tanımadığı/saygı duymadığını ifade etmişti.

Bakalım açtığı bu dava temelinde AYM nin vereceği karar hoşuna gidecek mi?

taita-x
20-04-2014, 22:48
Iyi uykular Türkiyem. Ama yollar yapıldı ya ona bakın siz

hisse.net uygulaması ile gönderilmiştir.

Heval
20-04-2014, 22:50
Eğer birileri yakın zaman da Türkiye yi izole edip de topluma bir ekonomik bedel ödetmediği sürece Başkanlık sistemine ve özerk yönetimlere hazırlıklı olun derim....Görünen köy kılavuz istemez....

uzay44
20-04-2014, 23:15
Devletimizin üstünden bir yük daha kalkmış.2023 e emin adımlarla ilerliyoruz...

Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerini 2 milyar 671 milyon dolara IC İçtaş aldı.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından açılan Kemerköy ve Yeniköy termik santralleri için açılan ihaleyi nihai pazarlık aşamasına en yüksek teklifi veren IC İçtaş 2 milyar 671 milyon dolar ile kazandı.

BORA YAŞAR
20-04-2014, 23:56
Gezi Parkı eylemlerinin ardından tribünlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın protesto edilmesi ve sloganlar atılmasının ardından e-bilet uygulaması kararının alınması dikkat çekti. Taraftarlar e- bilet uygulamasının kimin nedere oturacağını bilmesi nedeniyle bu durumun "fişleme" olduğunu belirterek karşı çıktı.

http://www.odatv.com/n.php?n=derbi-oncesi-coktu-2004141200


Mitiyle, e-biletiyle, maliyesi ve savcısıyla muhalifi, ses çıkaranı baskılaya baskılaya ne olacak göreceğiz.

Ya ezik, silik, tümüyle depolitize bir toplum olacağız, ya da ...

Neyseki toplumda, siyaset dışında bir çok ateşleme konusu var.

Futbol gibi, alevilik sünnilik gibi, etnik kökenli ayrılıkçı yaklaşımlar gibi.

Çok şükür...

BORA YAŞAR
21-04-2014, 12:46
http://s11.postimg.org/lc4w6dxbn/bu_nasil_es_baskanlik_dedirten_fotograf_4288107.jp g (http://postimage.org/)
[/url]

Bu Nasıl Eşbaşkanlık?

0 Mart yerel seçimlerinde Ahmet Türk, Mardin'den bağımsız aday olmuştu ve Süryani Demokratik Birliği Kadın kolları Başkanı Februniye Akyol da eşbaşkan olarak gösterilmişti. Yerel seçimlerde Mardin Belediye Başkanlığı'nı kazanan Ahmet Türk ve eşbaşkan Februniye Akyol başkanlık koltuklarına oturdu. Ancak bu sırada ortaya çıkan bir görüntü dikkat çekti.

[url]http://siyaset.milliyet.com.tr/bu-nasil-es-baskanlik-dedirten/siyaset/detay/1870333/default.htm (http://postimage.org/index.php?lang=turkish)


Yurdumuza has kadın erkek eşitliğinden bir örnek bence.:)

Ahmet Türk'ün toprak ağası havasında oturuşuna bakın hele.

Yanındaki kadın eşbaşkan sanki sekreteri gibi...

Olacak o kadar.

Daha henüz aşiret geleneğinin (sistem demeyelim hadi) yıkılmadığı bölgeye, bir günde kadı erkek eşitliği gelmesini kimse beklemesin.

Kürtlerin bu konuda siyasette attığı adımlar alkışlanacak cinsten.

Tüm iddia ve söylemlerine rağmen CHP nin kadınlara yönelik yaklaşımında Kürt siyasilerinden öğreneceği çok şey var.

taita-x
21-04-2014, 13:52
Madem 3 Temmuz'u sadece Hizmet olarak biz organize ettik, madem AKP masum, BB neden Bilal'i kurtardığı gibi Fenerbahçe'yi de kurtarmadı?

BORA YAŞAR
21-04-2014, 23:02
Marmara'da balık türlerinin azalmasına dikkat çekmek için denize bırakılan bir kamyon balığın, sadece tatlı suda yaşayabilen alabalık, sazan ve yayın olduğu anlaşıldı. Suya atıldıktan dakikalar sonra balıklar telef olmuş


Bu ülkede Çevre, ya da Orman vs Bakanına bile yakışır böyle bir eylem.

Hikayelerimiz bile aptallık üzerine.

BORA YAŞAR
22-04-2014, 16:05
TBMM’de kabul edilen MİT yasası köşke gönderildi..

(Haberler)

Ne dersiniz?

Gönlü kırık, siyaset planı yapmayan Gül bu kez noterliği reddedecek mi?

Yoksa bir hesap içinde, gene muti ortaklığına devam mı edecek?


Göreceğiz.:)

alyel
22-04-2014, 23:23
TBMM’de kabul edilen MİT yasası köşke gönderildi..

(Haberler)

Ne dersiniz?

Gönlü kırık, siyaset planı yapmayan Gül bu kez noterliği reddedecek mi?

Yoksa bir hesap içinde, gene muti ortaklığına devam mı edecek?


Göreceğiz.:)

Siyaset planı yapmıyor görünmek, aslında planın ta kendisi.
Onaylamayacağına ihtimal vermek zor. Aksi, planı açık etmek olur.

BAYBARS
22-04-2014, 23:42
Gezi Parkı eylemlerinin ardından tribünlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın protesto edilmesi ve sloganlar atılmasının ardından e-bilet uygulaması kararının alınması dikkat çekti. Taraftarlar e- bilet uygulamasının kimin nedere oturacağını bilmesi nedeniyle bu durumun "fişleme" olduğunu belirterek karşı çıktı.

http://www.odatv.com/n.php?n=derbi-oncesi-coktu-2004141200


Mitiyle, e-biletiyle, maliyesi ve savcısıyla muhalifi, ses çıkaranı baskılaya baskılaya ne olacak göreceğiz.

Ya ezik, silik, tümüyle depolitize bir toplum olacağız, ya da ...

Neyseki toplumda, siyaset dışında bir çok ateşleme konusu var.

Futbol gibi, alevilik sünnilik gibi, etnik kökenli ayrılıkçı yaklaşımlar gibi.

Çok şükür...


Milletten çıkacak her karşıt sesi susturmaya çalışıyorlar. O kadar kolay değil bu. Bu millet kameralara sırtını döner gene bağırır. Her koltuğa mikrofon koymaları lazım. Veya daha kolayı var, her vatandaşa bir mikrofon taksınlar. Böylece milletin konuşmasını önlerler.

Uyanmış insanı susturamazlar. Bir şekilde diyeceğini der. Esas mesele uyuyanlarda. Gözlerini olup bitenlere kapatıp, karşısındakini dürüst, müslüman ve adil zannedenlerde.

MKA55
23-04-2014, 00:02
http://i.hizliresim.com/oQ9z3Q.jpg (http://hizliresim.com/oQ9z3Q)



http://www.cumhuriyet.com.tr/foto/foto_galeri/63659/1/Anaokulundan_hediye_ile_namaza.html



Haberi okurken yıllar önce

Manisalı "terörist" çocuklarla ilgili bir haberde

cezaevi aracına binen çocuğunun ardından

"O DAHA ÇOCUK!"

diye ağlayan ve feryat eden o anne aklıma geldi...

BUNLAR DAHA ÇOCUK be adamım yahu...

Bırakın yaşasınlar doya doya çocukluklarını...

Bu acele niye?

Çocuklarımız o kadar kabiliyetli ki

hem terörist hem de dindar olabiliyor...

Ama bir türlü çocuk olup bayramını yaşayamıyor...

PARK
23-04-2014, 00:12
http://i.hizliresim.com/0VL2gB.jpg (http://hizliresim.com/0VL2gB)

"İnşaat ya Resulullah"

Güneşli ve karpuz kabuklu şehir nerede... :frown:


Günümüz düzenini ne de güzel anlatmış şu foto..

MKA55
23-04-2014, 00:14
http://i.hizliresim.com/0VL2gB.jpg (http://hizliresim.com/0VL2gB)

"İnşaat ya Resulullah"

Güneşli ve karpuz kabuklu şehir nerede... :frown:


Günümüz düzenini ne de güzel anlatmış şu foto..

Montajdır o Metin... Montaj... :)

PARK
23-04-2014, 00:23
Montajdır o Metin... Montaj... :)

Hı..Hıııı...:yes:

yağmur
23-04-2014, 00:50
ARENA'DA AKIL ALMAZ İDDİA!

G.Saray, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile mahkemelik olduğu Arena’nın çatısını kapatmamak için kimsenin aklına gelmeyecek bir yöntem buldu
G.Saray’ın senede 100 milyon dolar gelir elde ettiği, adeta altın yumurtlayan tavuk durumundaki Türk Telekom Arena’yı bir takım sahte evrak ve düzmece raporlarla elinden kaptırmak için her şeyi yapıyor (!). Az sonra G.Saray yönetiminin Arena’ya sahte çürük raporu almak için hangi yolları, neden, niçin kovaladığını açıklayacağım. Ama önce Arena’nın kısa bir hikayesi…

Rahmetli Özhan Canaydın zamanında yapımına başlanan, Adnan Polat döneminde tamamlanan ancak açılışı sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindekilerin ıslıklanmasıyla farklı bir boyut kazanan ve sonrasında Adnan Polat’ın başkanlığı bırakmasına yol açan Arena için geçtiğimiz aylarda G.Saray ile Gençlik ve Spor Bakanlığı mahkemelik olmuştu. Peki neden mi?

SÜREKLİ ERTELENDİ
3 Mayıs 2011’de G.Saray 2. Başkanı Işın Çelebi ile dönemin Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül protokol yaparak Arena’nın açılır kapanır çatısının 24 ay içersinde yapılmasını kararlaştırmış ve imzalar atılmıştı. Bunun karşılığında da Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü stattaki loca ve salonların tüm dekorasyonunu yapacaktı. Nitekim bunları da kısa sürede yapıp sarı-kırmızılı kulübe teslim ettiler. G.Saray ise Mayıs 2013 tarihine kadar açılır kapanır çatı kapaklarını yapacaktı. Adnan Polat usulsüz idari ibrasızlıktan sonra Mayıs 2011’de başkanlığı bırakınca çatı kapakları işi de Ünal Aysal yönetimine kaldı.

Toplam 12 milyon Euro’luk maliyeti olan açılır kapanır çatının tüm projesi Polat yönetimi tarafından yaptırıldı ve bu projeler Ünal Aysal’a teslim edildi.

2 yıldır “çilek futbolcu” arayan ve bu uğurda 200 milyon Euro harcayıp sonrasında, takımı şampiyon yapan Terim’i kovup Mancini’yi alan, sırf devre arası transferlerine 50 milyon Euro harcayan Ünal Aysal açılır kapanır tavanı ise hep kulak arkası etti.

MİLAT JUVENTUS MAÇI OLDU
10 Aralık’ta oynanan Şampiyonlar Ligi’ndeki G.Saray-Juventus maçı kar yağışı nedeniyle 33. dakikada tatil edildi. İşte o dakika zemin ısıtmaların devreye girmemesi ve en önemlisi çatı mevzusu yeniden gündeme geldi. Sedat Doğan’ın, “Sözleşmede çatının kapatılmasıyla ilgili madde yok” sözlerinden sonra Spor Bakanlığı derhal dava açma kararı aldı.

Daha önce defalarca G.Saray’ı, çatıyı kapatmaları konusunda noter kanalıyla uyaran İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tatil edilen maç sonrası davayı açtı. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, hasılat dağıtımı, reklam gelirleri, isim hakkı, kombine ve kart gelirleri, forma reklamları ve diğer konularla birlikte sarı-kırmızılı kulübe tam 12 dava açtı ve halen bu davalar görülüyor.

DUDAK UÇUKLATAN ŞEYTANLIK!
G.Saray, açılır-kapanır çatıyı yapmamak ve mahkemeye sunulmak üzere, “Arena’nın temelinde kayma vardır, bu nedenle çatı kapatılamaz” çürük raporunu alabilmek için şeytanın bile aklına gelmeyecek bir düşünceyle kolları sıvadı.

G.Saray Başkan yardımcısı Ümit Özdemir, mezun olduğu İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeki hocaların kapısına dayandı. Özdemir’in amacı, Arena’nın zemininde kayma olduğu ve temelin oturmadığına hocalarına inandırmak, çatının yapılmaması için sahte çürük raporu almaktı. Ama İTÜ’nün İnşaat Mühendisliği’ndeki statik ve betonarme konusunda uzman akademisyenleri araştırmalardan sonra bunu kabul etmedi ve çürük raporu vermedi.
1 CM BİLE KAYMASI YOK
G.Saray yönetiminin sonraki durağı Yıldız Teknik Üniversitesi akademisyenleri oldu. Ama onlar da sahte çürük raporunu kabul etmedi.

Çünkü Arena’nın temelini, Almanlar ve Yüksek Mühendis Selçuk İz’in şirketi, 10 derece depreme dayanıklı ve tam 36 kilometre fore kazık kullanılarak yapmıştı. Yapılan tetkiklerde de Arena’nın temelinde 1 cm’lik kayma bile görülmemişti. (Elimde Yıldız Teknik ve İTÜ hocalarının Arena’nın zemini ve G.Saray’ın çirkin oyunuyla ilgili görüşleri de mevcuttur)

ARENA’DA SİSMİK ARAŞTIRMA
İnşaat Fakültesi mezunu Ümit Özdemir ve yönetici Sedat Doğan’ın ise pes etmeye niyeti yoktu. Türk halkının ısınamadığı ve lanet okuduğu Atatürk Olimpiyat Stadı’nı da zamanında yapan Ümit Özdemir ile Doğan’ın şimdiki amaçları ise Arena’nın zemininde sismik araştırma yaptırmak ve Arena’nın depreme uygun olmadığını ortaya koymak. Yerin 80 metre altına inecek jeofizikçiler bu sondaj için sözüm ona G.Saray’a istediği çürük raporunu verecekler. Tabii kaç yüz bin dolara verecekler o raporu, orası da meçhul.

ALTIN BULURLAR
İstedikleri çürük raporunu yine alamazlarsa 12 milyon Euro’luk açılır kapanır tavan yapılacak veya senede 100 milyon dolar kazandıran Arena, elden gidecek. Tabii “zeminde kayma var” şeklinde düzmece rapor alınır ve bunu mahkeme kabul ederse bu defa G.Saray’ın Arena’da oynaması da mümkün olmayacak. Nasıl mı? TFF zemininde kayma olan Arena’da maç oynanmasını kabul etmeyecektir.

Kim bilir belki de, Ünal Aysal ve ekibi önümüzdeki günlerde, 80 metre altına inilecek Arena’nın zemininde petrol veya altın madeni bulurlar da kulübün 600 milyon doları bulan borçlarını eritirler. Daha yazacağım o kadar çok skandal var ki… Bekleyin, göreceksiniz.

(Serhat Ulueren / Sampiy10.com)

http://amkspor.com/2014/04/22/arenada-akil-almaz-iddia-289776/

didim2010
23-04-2014, 09:01
http://666kb.com/i/cnqtawaktchj6qo3y.jpg

Koray
23-04-2014, 09:15
http://s8.postimg.org/gi4a2v0at/10273430_803932419635676_8441032824383172867_n.jpg (http://postimage.org/)


Ne diyeyim.

Hadi bir şey söylemeyeyim...


Sorunun bir kısmı da bu körlemesine cehalet ...
Her türlü yayın organında çekinmeden neşriyat yapabildiklerinden ulaşabildikleri insan sayısı eskisinden çok fazla, üstelik kimsenin "Nedir bu" dediği yok ve maalesef böyle adamlara inanan ve oy kullanan çoook insan var ...

Başka bir kısım insan da "Cumhuriyete" kırgın,
Atatürkü hiç algılayamamış anlamaya çalışmamış çünkü bu örnek benzeri farklı doğrular ile "bilmeden/taraflı/boş konuşanların" eğitimiyle büyümüşler ...

Hal böyle olunca durumda ortada :)
bu tip insanlara inananlara laf anlatabilir misiniz bilemiyorum ...

fuzzy_logic
23-04-2014, 09:44
Sorunun bir kısmı da bu körlemesine cehalet ...
Her türlü yayın organında çekinmeden neşriyat yapabildiklerinden ulaşabildikleri insan sayısı eskisinden çok fazla, üstelik kimsenin "Nedir bu" dediği yok ve maalesef böyle adamlara inanan ve oy kullanan çoook insan var ...

Başka bir kısım insan da "Cumhuriyete" kırgın,
Atatürkü hiç algılayamamış anlamaya çalışmamış çünkü bu örnek benzeri farklı doğrular ile "bilmeden/taraflı/boş konuşanların" eğitimiyle büyümüşler ...

Hal böyle olunca durumda ortada :)
bu tip insanlara inananlara laf anlatabilir misiniz bilemiyorum ...

Suriyede binlerce kadin ve kiz seriatci mucahitler tarafindan seks kolesi olarak kullaniliyor. Libyaya savas sonrasi gittigim donemde her iki tarafin ele gecirdikleri sehirlerde tum kizlara tecavuz etmesinin koklu bir gelenek oldugunu ogrendim. Binlerce kiz duvarlar arasina kapatilip peskes cekilmis.
Senin benim ayni siralarda okudugumuz adamlar mi Ataturk'u bilmiyor? Bal gibi biliyorlar.
Bir gun otobuste orta yasli bir kadini elindeki deftere not aldigi Uhud Bedir savasi notlarini calisirken gordum. Krokisini dahi cizmis idi. Kargacuk burgacik elyazisi ile aldigi notlari, hangi hocasinin yapacagi sinava calisiyordu kimbilir?
Camileri aldilar, okullari aldilar, emniyeti aldilar, belediyeleri aldilar, mahkemeleri aldilar.
Ne oluyor? sorusunun yerine ne olacak? diye sormaya baslayinca belki bu ulkeyi kaplayan karanlik ortaya cikar.
Isik tutun biraz etrafa... Bu vampirlerin dayanamayacagi tek sey aydinlik...


hisse.net uygulaması ile gönderilmiştir.

BORA YAŞAR
23-04-2014, 11:00
Adrese teslim kıyak


19 Nisan 2014 tarihli Resmî Gazete’de ilginç bir yönetmelik yayımlandı. Hazine Müsteşarlığı’nın hazırladığı yönetmeliğe göre asgari yatırım tutarı 1 milyar liranın üzerinde olan yap-işlet-devret projeleri ile Sağlık ve Eğitim bakanlıklarının 500 milyon doların üzerindeki projeleri için kullanılacak kredilere, Hazine garanti verecek.

Garantiden faydalanmada kamu-özel ayrımı yok.

‘Adrese teslim kıyak’ nasıl olacak? Belediyeler, KİT’ler ve özel şirketler 3 milyar dolara kadar borçlanacak ve Hazine’yi garantör olarak gösterebilecek. Yönetmelikten evvel ilana çıkmış projelerde böyle bir sınır da yok. Bu bölüme dikkat! 3. köprü, 3. havalimanı, şehir hastaneleri, Körfez geçişi, TANAP ve Çılgın Proje için ciddi meblağlar telaffuz ediliyor.


http://www.zaman.com.tr/turhan-bozkurt/adrese-teslim-kiyak_2212519.html


Biz hala tartışıp duralım.

Onlar milleti, soymaya devam ediyorlar.

Büyük bir cesaret ve gözüpeklikle.

Kumpas kurdukları müteahhitlerle elele.

Hani bir müteahhitin ses kaydı yayınlanmıştı: "Bekleyin bu milletin analarını belleyeceğiz" diye ...

Belliyorlar.

Bu çok büyük tahhüt işlerinin hangisine devlet garantisi verileceğine de "başbakan" karar verecekmiş.

Bu konuda bu gün Mehmet Yılmaz "Uyab Türkiye soyulmak üzereyiz "başlıklı yazıyı yazdı. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26276317.asp

İyi de uyansak ne olacak.

Sonuçta adam bizi sandığa davet ediyor.

Sandıkta da anamızı belliyorlar.

Bu işin sonu var mı?

Hem belliyorlar hem de önümüzdeki on yılda başa kim geçecek pastayı kim götürecek onu masa başında tayin ediyorlar.


Hırsızlık, aklaksızlık, çete halinde soygun bu milletin kaderi mi?

bvaxtor
23-04-2014, 11:15
projelerin ülke çapında maliyet olarak toplandığında devasa boyutlara ulaşan borç yükü meydana getirir.

Koray
23-04-2014, 11:21
Düşündüğünüz şeye bakın ...
Akaryakıtı/enerjiyi biraz daha pahalıya alırız,
biraz daha fazla vergi öderiz olur biter yahu ...


Cari açıkk kapamak adına özel sektörün riski çalışana yükleniyor ...
Aklıbaşında hangi memlekette var acaba böyle uygulamalarr ...

bvaxtor
23-04-2014, 11:25
malum yere giren şemsiye açılmaz misali...

BORA YAŞAR
23-04-2014, 14:32
Köylüler 1.7 milyarlık borcu hala ödemedi

Dicle Elektrik sınırları içinde 330 bin köy abonesi bulunuyor. Bu abonelerin yıllık elektrik tüketimi 1.1 milyar kilovat saat. Abonelerin her yıl ödemesi gereken elektrik faturası 330 milyon TL. Ancak bunun sadece 58 milyon lirası tahsil edilebiliyor. Ayrıca köylüler elektriği sadece ısınma-soğutma amaçlı kullanmıyor. Tarımsal sulama için tüketilen elektrik 4 milyar kilovat saat. Bunun parasal karşılığı ise 1.4 milyar lira. Tahsil edilen tutar ise oldukça dramatik: 29 milyon TL . Yani borcun yüzde 98’i tahsil edilemiyor. Derinlerde bulunan yeraltı sularını motorlar yardımıyla yüzeye çıkaran köylüler bu sayede fatura ödemeden tarımsal sulama yapıyor. Dicle Elektrik Sözcüsü Mehmet Gökay Üstün, “Tarımsal üretimde elektrik faturaları tam tahsil edilebilse belki bir kilo pamuğun 1 kot fiyatına üretildiği ortaya çıkacak” yorumunu yaptı.

Diyanet de çözemedi

Başbakan Erdoğan ve Enerji Bakanı Taner Yıldız, geçen yıl bölge halkını elektrik faturası ödeme konusunda hassas davranmaya davet etmiş hatta bunun için Diyanet İşleri Başkanlığı da devreye sokulmuştu. Dini hassasiyeti yüksek olan Diyarbakır, Batman, Siirt ve Şanlıurfa’da Cuma hutbelerinde bu konuya dikkat çekilmişti. Bu konuyu sorduğumuz Dicle Elektrik Sözcüsü Üstün, “Maalesef beklenen etki sağlanamadı” bilgisini verdi.

http://haber.gazetevatan.com/diclenin-kacagi-yuzunden-abone-basi-140-tl-carpildik/630077/4/yazarlar


Yazar dururum. Hatta bu nedenle bir çok kişiyi de kızdırırım biliyorum.

Bizim halkımız büyük hırsızı, ahlaksızı sever. Hayrandır.

Bu konuda hiçbir itirazı, protestosu, karşı duruşu falan olmaz.

Seçim öncesi, iktidarın 17 Aralık durumunun bile sonuçları olumsuz etkileyemeceğini yazmıştım.

Bunun temel nedeninin ise halkımızın kendi ufak tefek hırsızlıkları, yasa dışılıkları, gecekondu merakı, bedavaya elektrik su alma becerisi olduğunu belirtmiştim.

Güneydoğu'da elektrik ve su abonelerinin para falan vermedikleri malum.

Kaçak durumları alışkanlık haline gelmiş.

Devlet bu durumu önlemek için Diyanetten yardım istemiş.

Hani vaazlarda kaçak elektrik ve su almanın haram olduğunu vurgulayarak milleti doğru yola getirecekler.

Ne mümkün...


Hep söylerim din en büyük hassasiyetimiz gibi görünür ama standart ahlakımızı herhangi bir dine atfetmek günahtır.:)

Uzun lafı kısası çok severim o türkünün sözlerini...


"Şu karşıki dağda kar var duman yok
Benim sevdiceğimde din var iman yok."

BORA YAŞAR
23-04-2014, 15:27
DİYARBAKIR SOKAKLARINA ERMENİ İSİMLER VERİLDİ

Her fırsatta kendilerinin Kürt vatandaşların temsilcileri olduğunu söyleyen BDP’lilerin son icraatı sokak isimlerini Ermeni isimlerle değiştirmek oldu. Önceki gün BDP’li Sur Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu programla sokak isimleri Ermeni yazar, kilise ve PKK’lıların isimleriyle değiştirildi. Sur Belediyesi Başkanı Abdullah Demirbaş tarafından Mar Petyun Kilisesi’nin bulunduğu Şeftali Sokak’ın ismi “Mar Petyun Sokağı”, Direkçi Sokağa Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan’ın ismi ve Yağcı Sokağı’na da şiirleri PKK’lıların dilinden düşmeyen Ahmet Arif’in ismi verildi.

http://www.habervaktim.com/haber/329909/diyarbakir-sokaklari-ermenistana-dondu.html


Başbakan'dan 1915 mesajı

Flaş gelişme... Bir ilk yaşandı, 24 Nisan'dan bir gün önce Başbakanlık'ın resmi sitesinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Ermeni olaylarına ilişkin taziye mesajı yayımlandı. Almanca, İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Rusça, Arapça, Türkçe, Doğu Ermenice , Batı Ermenice olarak 9 ayrı dilde yayımlandı.

"Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla, 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz"

http://siyaset.milliyet.com.tr/basbakanlik-tan-flas-hamle/siyaset/detay/1871465/default.htm

Abdullah Öcalan'ın Ermeni kökenli olduğu öteden beri söylenir durur.

PKK hareketinin içinde Ermenilerin ciddi desteği olduğunu bilen bilir.

AKP nin PKK ile diyalogu, BDP ile AKP arasındaki belirli konularda destek ve yardım durumları artık biliniyor.


Yukardaki iki haberin konuları aynı sıcaklıktan besleniyor gibi...

i-ked
23-04-2014, 15:29
Anlamamız ve yapmamız gereken, o anlayamadığımız işleri yapanların yerine kendimizi koyabilmek yani empati. Çünkü onların algıları bizden farklı ki her insanın az ya da çok farklıdır.

Hani olay şu ofis programlarında bile böyledir. Ofis 2007 sonrası bir kelime işlemci (MS Word) ile güzel bir yazı yazıp docx diye kaydeder ve okunması, yazıcıdan çıktı almak için bir başka yere gidersiniz. Oradaki yazılım yeni ise açar o güzellikler görünür ama ya yüklü değilse? Tıkladığınızda hata verecek ve açmayacaktır. O kişinin gözünde sizin yazdığınızın değeri yoktur çünkü kendinizi ifade edememişsinizdir.

Kimi zaman kendimizi anlatmak için karşınızdakinin seviyesine inmeniz gerekir. Kimimiz gidip ilkokul seviyesinde matematik bilgisi olan kişiye üniversite matematiği, nükleer fizik, kuantum fiziği :) anlatır gibi anlatıyoruz. Ancak tabiki anlamıyor ve onun gözünde siz bilgisizsiniz çünkü o kişinin algılarına hitap edemediniz.

Mesela bana kırmızı ve yeşili anlatamazsınız çünkü renk körüyüm, dünyadaki renkleri diğerleri gibi görmüyorum ki gerçekte ne benim ne de diğerlerinin gördüğü gibi olduklarını sanmıyorum. Gördüklerimizi sandıklarımız ideler dünyasındaki bir mağarada duvara yansıyan gölgeler. Bu gölgelerden anlam çıkartmaya çalışıyoruz.

http://i.hizliresim.com/p49X8q.jpg


Her kim bu gölgeleri kendi çevresindeki kişilerin algılarına göre yorumlayabilirse, o kişiler baştacı ediliyor.



Algı reseptörleri üzerine bir yazı ..

Bugün Urla'da şarap tatmaya gittik. İşte zarif bir hanımefendi geldi, anlatıyor şarapların özelliklerini, bir yandan da tattırıyor birer birer. Hani güzel şaraplar da ben ne yalan diyeyim, içtim işte. Sonra en pahalı, en iddialı şaraba geldi sıra. Bir sürü özelliğini saydı durdu, İngiltere'den uzmanlar gelmiş ve çok yüksek not vermişler falan anlattı. Ben içtim merakla. Köşedeki bakkaldan 10 liraya aldığım şaraptan ne fark var anlamadım ne yalan diyeyim. Esasında tattığım şarapların farkları hakkında öyle aman aman bir fark göremedim...

Sevgili Reşat Güner'le "Sonsuz Muhabbetler"i çekerken beynin işleyişi hakkında şunu anlatmıştı. Beynin elmayı algılayabilmesi için elma hakkında bilgi sahibi olması gerekiyor. O zaman elmayı gördüğünde beyinde gerekli nöronlar uyarılıyor ve orada bir elma olduğunu görüyor. Ama eğer beyinde elmaya dair bir bilgi yoksa elmayı görmüyor bile o beyin... Zamanında Amerika kıtasındaki yerliler yaklaşan gemileri görememişler mesela. Çünkü beyinlerinde gemiye dair bir bilgi yok. Beynin en acayip fonksiyonlarından birisi de eğer bilmiyorsa, o nesnenin olduğu yeri dolduruyor. Tıpkı Photoshop gibi, örüveriyor orayı ve siz koca geminin yerinde deniz görebiliyorsunuz. Çünkü her ne kadar görmediğim bir şeye inanmam arkadaş diye söyleseniz de, beyin duyu organlarından aldığı iletilerle dünyayı size göre yeni baştan simüle ediyor. Yani aslında hiçbirimizin gördüğü dünya birebir aynı değil. (Hatta belki de çevremizde göremediğimiz nice görülebilen şey var da beynimiz bunları örüyor ve göremiyoruz. Görebilenleri de psişik olarak adlandırıp, çoğunlukla da öteliyoruz.)
Yukarıda anlattığım iki bilgiyi birleştirince şunu düşündüm: Bu dünyada da nice insan var ki dünyayı bizim gördüğümüz gibi algılamıyor. Bizimki gibi algı reseptörlerine sahip değil. O kısımları gelişmemiş. Mesela benim de işte şarap tadımı reseptörlerim hiç gelişkin değil, 10 liralık bir şarapla pahalı bir şarabın farkını anlamıyorum; hepsi benim için şarap. Ama bu konuda damağı hassas birisi, kesinlikle her türlü farkı algılardı. Ben tırtım bu konuda... Nasıl gelişir benim bu konudaki algım? Gelir giderim tatmaya, bana birisi anlatır bugünkü hanımefendi gibi, tadarım, farklarını görürüm, güzelliğini yaşamaya başlarım ve sonra ben de daha güzel şaraplar talep ederim.

Ama gel gör ki bilen birisi çıkıp bana "sen ne cahilsin, ne anlamazsın, hatta gerizekalısın" dese ya da bıyık altından gülündüğünü, aşağılandığımı hissetsem; "s..erim şarabını da mantarını da" deyip daha da adım atmam oralara... Niye gideyim ki? Ne güzelliğini gördüm ki şarabı iyi bildiğini iddia eden insanların. Bana daha güzelini sunmuyorlar ki bilakis bilgisizliğimi aşağılayıp, kendilerini tatmin ediyorlar. Onlarla aynı ortamda bile olmak istemem...

İşte birileri hakkında "ne kadar cahiller, geriler, bilgisizler" vs. demeden önce artık hep bu örnek aklıma gelecek... Onlar benim algıladığım gibi algılamıyorlar hayatı, tattığım gibi tatmıyorlar şarabı, hatta şarabın varlığından bile habersizler... Bu onların suçu mu? Hayır, kesinlikle! Eğer onların yaşadığı ortamda büyüseydim, onlar gibi yetiştirilseydim, onların deneyimlediklerini deneyimleseydim, ben de aynen onlar gibi düşünür ve davranırdım. "Yaaa ben öyle yapmazdım!" diyen egonuza söyleyin, nah yapmazdın! Ego, o kişileri aşağı görüp kendini tatmin etmeye, böylece varlığını sürdürmeye çalışıyor, o kadar! Aynen yapardım ben... Ayrıca o kişilere istediğim kadar şarabı anlatayım; hadi örneği genişleteyim, haktan, hukuktan, özgürlükten, barıştan, hürriyetten, eşitlikten... bahsedeyim. Anlarlar mı? Beyinlerinde buna dair bilgi var mı? Varsa bile benim şarap tadım bilgi kadar değil mi? Aha işte iyisini de içtim, kötüsünü de... Şarap hepsi benim için, o kadar... Olmasa da aramam yani...

Bu noktada zorlamak, kızmak, aşağılamak, saldırmak gibi tavırların hepsi geri teper ve bilakis mevcut bildiklerine daha fazla sarılmalarına neden olur insanların. Madem daha güzelini bildiğini, daha iyisini gördüğünü, daha aydınını gösterebileceğini... iddia ediyorsun, o zaman bunu hayatında yaşarsın ve yaşatırsın. Senin güzelliğini gören niceleri de gelir yanına ve sorar bunu nasıl yaptığını. İşte o zaman öğretebilirsin onlara bildiklerini, gösterebilirsin güzellikleri, oluşturursun beyin nöronlarında bu bilgileri de bilinç işte o zaman değişir... Yoksa zorla güzellik olmaz.

Yaşamı kucaklama reseptörlerimizin iyice genişlemesi dileğiyle...

Şerefinize...

Hasan "Sonsuz" Çeliktaş

BORA YAŞAR
23-04-2014, 15:38
Bugün serbest tüketici durumlarından indirimli elektrik konusunda D-Smart elemanı ile telefonda görüştük.

O bana şartları anlatıyor.

Şartlardan biri, halk arasında akıllı sayaç denilen dijital sayaç kullanıp kullanmadığım.

D-Smart'ın torunum yaşındaki elemanı bana soruyor...

- Elektrik sayacınız yeni çıkan akıllı sayaçlardan mı?

- Akıllı sayaç dediğiniz dijital sayaç yeni çıkmadı. Ben 10 yıldır kullanıyorum, diyorum...

Kızcağız sesime ve yaşıma bir zeka notu verip dediklerimi zerre kadar kaale almadan bana eski sayacı ve yeni sayacı anlatıyor.

Aynen geri zekalı birine sayaç resmi çizer gibi.

Dayanamıyorum...

- Kızım diyorum, ben 10 yıldır 3 zamanlı dijital sayaç kullanıyorum.

Anlamadığını anlıyorum.

O bana içinden geri zekalı ahmak derken, ben onu sınıflandırmaya bile alamıyorum.

Çünkü satmaya çalıştığı şeyi, konuyu bilmiyor.

Bu onun değil aslında "mal bulmuş mağribi gibi" ucuz elektrik abonesi tavlamaya çalışan Doğan Holding yetkililerinde.

Bilgiye değer vermiyoruz. Halk nasıl olsa yer diye yalap şap dalıyoruz her konuya. Sonuç hüsran.


i-ked 'ın ifade etmeye çalıştığı gibi, halkımız birbirini anlamıyor, anlamaya bile çalışmıyor, anladığını zannediyor.

Zannetiğine verdiği not ise kırık.


Tuhaf bir durumdayız.

BORA YAŞAR
23-04-2014, 23:58
Başbakan Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanımızla aramızda anlaşmazlık olmaz. Ters köşe olabilirsiniz. Bizim sağımız solumuz belli olmaz. Aramızda bu işi hallederiz.'' dedi.

http://www.zaman.com.tr/politika_erdogan-bizim-sagimiz-solumuz-belli-olmaz-aramizda-bu-isi-hallederiz_2212764.html


Sistemin tarifi tanımı bu kadar basit işte...:)

BORA YAŞAR
25-04-2014, 21:38
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u onayladı.


Beklendiği gibi...

Garp Cephesinde yeni bir şey yok.

İkisi kafa kafaya verir ülkeyi hangi koltukta hangisi yönetecek bir karar verirler nasıl olsa.

Alman Cumhurbaşkanına göre Gül erdoğan'dan daha fazla demokrasiden yana bir kişilik.

:)

"Ölüm ile ayrılığı tartmışlar...

Elli gram fazla gelmiş ayrılık."

BORA YAŞAR
27-04-2014, 18:25
Türk Silahlı Kuvvetleri resmi sitesinden açıklama yaptı: PKK, dağdaki çobana "bizim partiye oy vermediniz öldürürüz" tehdidinde bulundu

http://www.radikal.com.tr/turkiye/tskdan_aciklama_pkk_cobani_oy_icin_tehdit_etti-1188816


İlahi.:)

Ellerinde bir şey olmamalı ki tehdit ediyorlar.

Olsa, makarna, Pirinç, margarin, beyaz eşya verir tatlı dille kandırırlardı.

Ya beldelere iş makinası, ambulans vs verip de belediye başkanı tavlayan iktşdara ne demeli?


Silahlı Kuvvetler kendi görevine odaklanmalı.

Yol kesip kimlik soran eşkiyaya dur demeli.

Kendi mensuplarının can güvenliğini sağlamalı. Kaçırılmalarına, pazarlı vesilesi edilmelerine imkan tanımamalı.


Herkes kendi işini yapmalı.

BORA YAŞAR
28-04-2014, 14:08
Futbol kulüplerine 36 milyon lira bütçe ayıran Ülker, sponsorluktan vazgeçiyor. Yıldız Holding’in Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker, “Şike ve şiddet olayları sebebiyle yatırımın karşılığını alamadık. Bu yüzden futbola destek vermeyeceğiz.” dedi.


http://sampiy10.gazetevatan.com/haber/sok-karar-cekiliyorlar---/632009/5


Tümüyle kirlenmiş ve hala da kirletilmeye devam edilen, temizlenmesi kesinlikle düşünülmeyen bir sektöre bir büyük ticari firmanın bu ahlaki yaklaşımını ben kutluyorum.

Koray
30-04-2014, 06:51
Süleyman A., mahkemedeki ifadesinde öldürülen Gizem Akdeniz’in, ‘hemşirelik bölümü’ okuyan en büyük ablası Gamze Akdeniz ile birbirlerini sevdiklerini ifade ederek, “Ailesi bizim arkadaşlık yapmamıza karşı çıktı. Ayrıldıktan 1.5 yıl sonra tekrar görüşmeye başladık. Gamze’nin kıskançlığı ve halalarının baskısı nedeniyle ondan ayrıldım. Fakat içimde o aileye karşı kin ve nefret büyüdü. Gizem olmasa dahi o aileden birilerini öldürecektim” dedi.

Olay günü ailesini pikniğe götürdüğünü, sonrasında üstünü değiştirmek için eve dönerken, yolda parkta oynayan Gizem’i gördüğünü anlatan Süleyman A., “Gizem’i yanıma çağırdım. Ona para verip, kola alması için bakkala gönderdim. O giderken, evlerinde de kimsenin olmadığını bildiğimden onu öldürmeye karar verdim ve bunu nasıl yapacağımı düşünmeye başladım. Gizem’i pikniğe götürme bahanesi ile kandırıp araca aldım” ifadesini kullandı.

Yolda giderken bir petrol istasyonunda durup, benzin aldığını anlatan zanlı, küçük Gizem’in toprağa verildiği Kabasakal Mezarlığı’na yakın bir yere gittiğini, daha sonra küçük kızı kucağına alıp araçtan indirdiğini anlattı. Süleyman A., “Gizem’in el ve ayaklarını bağladım. Ağzına da koli bandı yapıştırdım. Üzerimde taşıdığı bıçakla ona vurdum. Bıçağın neresine denk geldiğini gözlerim kapalı olduğu için görmedim” diye konuştu.

Küçük Gizem’in ayağa kalkıp, bir iki adım attıktan sonra tekrar yere düştüğünü belirten Süleyman A., “Üzerine benzin döküp, kibritle ateşlediğimde çığlık çığlığa bağırıyordu. Daha sonra arabanın yanına gittim. 20-25 dakika bekledim. Gizem’in çığlıklarını duyunca dayanamayıp ağladım. Daha sonra onu o halde bırakıp, geldiğim yoldan geri döndüm. Ailemin piknik yaptığı yerde bıçaktan kurtulup, mahalleye geri döndüm” dedi.



http://i.hizliresim.com/aq3bJ4.jpg (http://hizliresim.com/aq3bJ4)

emperador
30-04-2014, 10:37
Vay be yolda görsen bu şerefsizi eli yüzü düzgün bir genç dersin. Kimseninde bunun bir psikopat manyağın biri olacağını düşüneceğini sanmam. Neyse ki yakalandı it. Hadi sevdiğin kızı öldürsen derim ki manyak sevdiği kızı öldürdü kıskançlık krizine girdi, veya başka şeyler olabilir aralarında bilemem. Ama ulan şerefsiz mahluk. Sen git ufacık bir çocuğu işkencelerle katlet. Gördükçe okudukça haberini bir acayip oluyorum. İdama karşıyım normalde ama bu tip şerefsizlerin sadece 4 duvar arasında kalarak ceza almasına da karşıyım. Özel maddelerle idam gelmesi lazım. Sadece bu tip suçlar için.
Belki akıl hastasıdır zaten normal olduğunu sanmıyorum. Bir tanıdığım ailenin oğlu evlenmişti 1 yıl falan sonra adam karısını tüfekle vurdu. Kıskançlık ve olmayan şeyler yüzünden. Karısının sürekli onu aldattığını düşünüyor gece yataktan kalkıp gittiğini o evdeyken eve adam aldığını sanıyormuş. Yani hepsi hayal ürünü. Aslı astarı yok. Ama kafasında kura kura vurdu kızı. Sonra kendini vurmaya çalışmış olmamış neden bilmiyorum. Sonra bıçak sokmuş 2-3 kere kendine sonra balkondan atlamış bacağı falan kırılmıştı. 1 yıl falan hapis yattı. Sonra hapishanede tek kişilik hücreye geçmek istemiş. Kafa dinlerim demiş kendini asmış tam olayın olduğu günün yıl dönümünde. O da sonra öldü gitti. Deli raporu alacaktı aslında. Şizofren bilmem ne teşhisi koyulmuştu. Dışarıda bu insanlar gibi aramızda dolaşan pek çok kişi var hasta ama bilinmiyor.

BORA YAŞAR
30-04-2014, 16:23
Erdoğan'ın Hastalığı Neden Gizleniyor


Denizci Albay Dr. Jeffery Kuhlman adını hiç duydunuz mu?

Amerikalılar bu adı iyi bilir!

Beyaz Saray doktorlarının genelde asker kökenli olduğunu biliyor muydunuz?

Denizci Albay Dr. Kuhlman ABD Başkanı Obama’nın check-up’ını yapan heyetin başındaki isim.

Başkanın sağlık raporlarının gizlisi-saklısı yok; tv’lerden, gazetelerden ve Beyaz Saray’ın resmi internet sitesinden yayınlanıyor.

Tepeden tırnağa muayene edilen Başkan Obama’nın sağlık durumunu Amerikalılar biliyor!

Raporda; sigara içip içmediğinden kilosuna; kan ve şeker seviyelerinden kalp ritmine kadar onlarca bilgi var.

Örneğin, son yapılan check-up raporuna göre, Obama’nın kötü huylu kolestrol oranı düşük çıktı.

Meraklı iseniz; Beyaz Saray’ın internet sitesine giriniz ve raporu okuyunuz…

Bir örnek daha verip asıl konumuza geleyim…

Adı, Stanley A. Renshon.

Psikanalist bir profesör.

Uzmanlık alanı politik psikoloji. Yaklaşık 90 makalesi ve 15 kitabı var. Clinton, Bush ve Obama’nın psikolojisine ilişkin kitaplar yazdı. ABD başkan adaylarının ruh sağlığını ele alan bir kitabı var: The Psychological Assessment of Presidential Candidates.

Yazdıklarından birini paylaşayım; 7 Kasım 1972 seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti adayı R. Nixon karşısına Demokrat Parti’den G. McGovern çıktı.

McGovern yanına başkan yardımcı olarak Thomas F. Eagleton’u aldı. Fakat Eagleton’un başkan yardımcılığı adaylığı kısa sürdü. Çünkü geçmişte depresyon geçirmişti. McGovern, “hastalık ileride nüksedebilir” diye yardımcısından adaylığını geri almasını istedi. Eagleton çekildi.

Peki…

Çankaya Köşkü seçimlerini konuşuyoruz ama bizler,

Erdoğan’ın sağlığına ilişkin ne biliyoruz?..

ANİDEN BAYILIYOR

Tespit 1) Yıl: 1976.

Hacı Hasdemir, Erdoğan’ın futbol macerasını anlattığı “Aman Babam Görmesin” adlı kitabında, Erdoğan’ın ilaçlarını almadığı için Belgrad Ormanı’nda antrenman yaparken aniden bayıldığını yazıyor. Sebebi, oruç tutmasıydı!

Tespit 2) Tarih: 17 Ekim 2006.

TBMM’ye giderken makam aracında ani rahatsızlık geçiren Erdoğan, Özel Güven Hastanesi’ne götürüldü. O telaş içinde zırhlı otomobil kilitlendi. Aracın camları ve kapıları balyozla kırıldı. Erdoğan’a ilk müdahaleyi Nöroloji Uzmanı Dr. Fethiye Sümer Güllap yaptı.

Erdoğan’a o gün hastanede ne teşhis konduğu hâlâ polemik konusu. İddiaya göre, sara hastasıydı.

Resmi açıklamaya göre ise oruca bağlı olarak kan şekeri düşmüştü.

Hep bir dinsel açıklama var!

Tespit 3) Tarih: 12 Nisan 2007.

Washington Brookings Enstitüsü’ndeki panelde konuşan Zaman gazetesi Ankara Büro Şefi Kerim Balcı şöyle dedi:

“Kaynağım AKP içinden bir isim, ayrıca Erdoğan’ın özel doktorundan da aynı bilgiyi aldım. Sayın Erdoğan’ın beyninin sağ lobunda bir tümör var ve bu tümör hızla büyümemekle birlikte, epilepsi/sara sendromlarına neden oluyor.”

Tespit 4) Tarih: 20 Nisan 2008.

Aydınlık dergisi Erdoğan’ın beyninde astrositom adı verilen bir tümör olduğunu yazdı. Bu tümör, insanın duygu ve davranışlarını kontrol eden beynin prefrontal bölgesinde bulunuyordu. Tepkileri kontrol etme, duyguları anlama ve ifade etme, ayrıntılı düşünme, sorunları çözme, hatalardan ders çıkarma, planlama, sabırlı olma, dikkati sürdürme gibi özellikler beynin prefrontal bölgesi tarafından kontrol ediliyordu.

Tespit 5) Prof. Dr. Yalçın Küçük, Erdoğan’ın hastalığını ele alan “Epilepsi ile Orgazm” (2008) ve “Hasta Despot” (2010) adlı kitapları yazdı. Erdoğan dava açtı. Mahkeme ve Yargıtay reddetti.

Tespit 6) Tarih 23 Ağustos 2010.

Ordu AKP İl Başkanlığı’nca düzenlenen iftara katılmak üzere yola çıkan Erdoğan, Ünye ilçesi üzerindeyken rahatsızlanınca, uçağı acil iniş yaptı.

Tespit 7) Tarih: 26 Kasım 2011.

Pendik’teki Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Erdoğan gizlice ameliyat oldu.

Haber duyulunca Başbakanlık iki gün sonra resmi açıklama yaptı. Sindirim sisteminden başarılı bir ameliyat olmuştu.

Uzatmaya gerek var mı?..

Soru basit: Erdoğan’ın hastalığı nedir?

Çankaya Köşkü’ne aday kişinin sağlık durumunun kamuoyu tarafından bilinmesi gerekmiyor mu?

http://odatv.com/n.php?n=erdoganin-hastaligi-neden-gizleniyor-3004141200


Ülkenin güvenliği açısından son derece önemli bir konu.

Artık ülkeyi yönetenlerin sağlık durumları belirli periodlarla iyice gözden geçirilip sonuçlar kamuoyunca paylaşılmalı.

BORA YAŞAR
01-05-2014, 20:41
http://s29.postimg.org/dogsc0787/cumhuriyetin_bir_devi_daha_satis_tezgahina_kondu.j pg (http://postimage.org/)



Cumhuriyetin ilk değerlerin Çatalağzı Termik Santralı da satılıyor.

Hayırlı olsun satışlar.

BORA YAŞAR
01-05-2014, 20:43
http://s27.postimg.org/uedf5xm03/10299106_299669993529531_5170178374185892086_n.jpg (http://postimage.org/)



Bir varmış bir yokmuş gibi bir şey.

Masal gibi.

Rüya gibi.

Korkmaya gerek yok.:)

BORA YAŞAR
01-05-2014, 20:44
http://s30.postimg.org/oupsl1m1d/10312357_657112064357708_945005820476746019_n.jpg (http://postimage.org/)



Müjdeler olsun.:)

BORA YAŞAR
05-05-2014, 16:20
https://www.facebook.com/photo.php?v=476284615842196


Ne olacak bu memleketin hali.:)

BORA YAŞAR
09-05-2014, 16:33
Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilmeden önce eski parti başkanı Necmettin Erbakan’ın mahkum olduğu dolandırıcılık davasının sanığıydı. Yargılansa belki beraat edecektir ama bu onu dolandırıcılıktan sanık olmaktan kurtaramaz. Gül bununla da kalmadı ve önce cumhurbaşkanı olarak Erbakan’ı afetti ve hapse girmesini önledi. Dünyada görülmemiş bir hukuk skandalıdır bence bu. Bir davanın 2 sanığı var –diğerleri beraat ettiği için 2 sanık diyorum- biri o suçtan mahkum oluyor, diğeri milletvekili olduğundan dokunulmazlığı var ve yargılanamıyor, daha sonra cumhurbaşkanı oluyor ve yine yargılanamıyor ama cumhurbaşkanı olunca dava arkadaşını affediyor.

Oysa az bir olasılık da olsa belki o dönemin parti başkanı yardımcısı olarak Abdullah Gül de ceza alacak, bunu yargılanmadan bilme olasılığımız yok.
Şimdi yeni bir cumhurbaşkanı seçeceğiz. Büyük olasılıkla AKP’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan olacak. Erdoğan hakkında benim bildiğim 3 fezleke var. Dolandırıcılıktan, evrakta sahtekarlık ve kalpazanlıktan 3 davası bulunan birini cumhurbaşkanı seçmeye doğu gidiyoruz.

Az bir olasılık da olsa Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse Gül’ün başbakan olma olasılığı var. Anlayacağınız sanık Abdullah Gül cumhurbaşkanıyken sanık Erdoğan başbakandı, şimdi sanık Erdoğan Cumhurbaşkanı olunca, sanık Gül başbakan olacak.

Benim bir önerim olacak. Önümüzdeki seçimler sonrası sanık Egemen Bağış’la sanık Muammer Güler cumhurbaşkanlığı sözcüsü olsunlar, sanık Zafer Çağlayan’la sanık Erdoğan Bayraktar da başbakan yardımcısı ve basın sözcüsü olsunlar. Bu sistem bugünkü Türkiye’yi çok güzel anlatır esasında. Hatta Reza Zerrab altın bakanı olsun, Bilal Erdoğan da eli ayağı birbirine dolaşma ve altına kaçırma bakanı, Sümeyye Erdoğan saklama-aklama bakanı, enişteler, kayınçolar hamili yakinimdir bakanı, haremdekiler sırasıyla kumaları koruma kollama bakanı olsunlar, bakın ülke nasıl da iyi işliyor o zaman.

Ben halkıma güveniyorum, bu ekip adaylığını koysun, seçmezse ne olim… Yaşasın sanıklar cumhuriyeti…

Ahmet Nesin


http://odatv.com/n.php?n=bu-ekip-aday-olsun-secilmezse-ne-olayim-0805141200

BORA YAŞAR
09-05-2014, 17:39
http://s11.postimg.org/4wcxcdbxf/fft81_mf2162493.jpg (http://postimage.org/)
[/url]


Eskişehir'de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'ın katil zanlılarının yargılandığı davanın duruşması için Kayseri Adliyesi'nde konferans salonu hazırlandı. Kayseri Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta "Konferans salonu, bırakın ülkemizin Avrupa'nın bile en modern salonu oldu" dedi.

[url]http://www.radikal.com.tr/turkiye/ali_ismail_korkmaz_davasi_icin_avrupanin_en_modern _salonu-1191199 (http://postimage.org/index.php?lang=turkish)


Hukuk anlayışında geldiğimiz nokta bu...

Avrupa'nın en modern mahkeme salonu.

Dünyanın en büyük adliye sarayı.

Bu mudur hukukta önemseyeceğimiz ölçü?

Peki hukuk uygulamalarında, hukukun bağımsızlığında durumumuz nedir?

Bunu merak eden var mı?

BORA YAŞAR
09-05-2014, 17:41
http://s30.postimg.org/4c4i3d475/1625742_741251502582470_1425514567_n.jpg (http://postimage.org/)

Koray
12-05-2014, 09:50
> Türkiye’nin, Kıbrıs harekatı nedeniyle Rum Yönetimine rekor tazminat ödemekle cezalandırılması bekleniyor. (http://www.ntvmsnbc.com/id/25515329)

BORA YAŞAR
16-05-2014, 17:26
http://s8.postimg.org/4a9ksymj9/fft81_mf2176577.jpg (http://postimage.org/)


Soma'da bir vatandaşı tekmelerken görüntülenen Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel'in 7 gün iş göremez raporu aldığı açıklandı...

(Gazeteler)

İki özel kuvvet mensubunun tuttuğu gence tekme atarken ayağını incitmiştir kanımca...

Utanmıyorlar.

Arlanmıyorlar.


İşimiz çok zor bu zihniyetle.

BORA YAŞAR
16-05-2014, 17:32
DİSK Genel Merkezi’n ziyareti sonrasında basın mensuplarının Soma faciası ile ilgili sorularını yanıtlayan Dünya Sendikalar Federasyonu (DSF) Genel Sekreteri Yorgos Mavrikos, daha önce 70 kadar benzer olayların yaşandığı ülke gezdiğini belirterek, “Hiçbir zaman bir Başbakan, ‘Bu yazgıdır. Bu mesleğin fıtratında vardır’ gibi açıklamalar yapmadı. Böyle bir açıklamayı daha önce hiçbir ülkede duymadım" dedi.


Hoşgeldin...

Bu ülkede bir hafta kal zihnin açılır.

Ufkun genişler.

Hiç duymadıklarını duyarsın, hiç görmediklerini görürsün.

İş dünyasında bir ara, Türk yönetici aramak moda olmuştu.

"Türkiye piyasasında yöneticilik yapan biri en sert denizlerde bile iş yapar. Bir yıllık iş tecrübesi bir Avrupa ülkesinde geçirilecek on yıla bedeldir " diye.

İlahi sendikacı...

Bu ülkede işçiden yana sendika mı var ki geldin?

"İşçiden yana olmayan işçi sendikası ne demek?" diye soracak olursan...

Ahir ömründe ve kısa günde bir şey daha öğrenmiş olursun.:)

BORA YAŞAR
16-05-2014, 17:48
CHP, MHP ve BDP'nin Soma ile ilgili Meclis araştırma komisyonu kurulması önerisini "Soma, Türkiye'nin en güvenilir yeridir, soruşturmaya gerek yok" diye reddeden Ak Parti, yaşanan facianın ardından 17 gün sonra önerge verdi.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26431765.asp

Ne denir buna...

BORA YAŞAR
04-06-2014, 11:35
Mayıs ayında otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26,31 daraldı.

(Gazeteler)


İşler ayna, çal çal oyna...

BİS aldı başını gidiyor.

Bakalım nereye kadar.

BORA YAŞAR
03-07-2014, 22:53
ABD 'den bir hanım arkadaşım yollamış...

Ne olacak memleketin hali diye...

Onlarda da durum çok farklı değil anlaşılan.:)


http://s11.postimg.org/pgucg37ub/securedownload.jpg (http://postimage.org/)

BORA YAŞAR
17-07-2014, 10:34
http://s4.postimg.org/3legcqw65/foto_dernek_diyelim.jpg (http://postimage.org/)

BORA YAŞAR
19-07-2014, 11:06
Mahalle söylentileri nefrete dönüşüyor


Suriyelilere yönelik tepkiler geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş’ta şiddete dönüşürken, Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa başta olmak üzere diğer bölge illeri de patlamaya hazır bomba gibi.

Bu kentlerin valileri ve STK’lar sağduyu çağrısıyla, “onlar bizim misafirimiz” diyerek olumsuzlukları önlemeye çalışıyor. Dedikodular, abartılar, nefret söylemleri her geçen gün sığınmacıların yaşamını daha da zorlaştırıyor.

http://www.milliyet.com.tr/mahalle-soylentileri-nefrete-gundem-1913977/?ShowPageSkin=1

"Türk halkı misafirperverdir"...

İyi de misafirlik geçici olmalıdır.

Giderek çözümsüz ve kalıcı bir problemin yarattığı misafirlik, yarattığı problemlerle giderek çekilmez hale geliyor.

Zaten kendi sorunları ve yaşam gailesi ile dertli olan halkımız, bir de komşu ülkeden gelen yoksul ve sorunlu insanları artık çekemiyor.

Hükümetin dibe vuran dış politikasının sonucudur tüm başımıza gelenler.

Sen , asırlarsır yanyana yaşayan insanları, mezhep eksenli dış politika hırslarınla birbirine düşürüp bundan da kendi ikbalini düşünürsen , başarısızlığın sonu böyle olur.

Al başına milyonluk bir bela daha.

Doyurulacak, bakılacak insanlar.

Doyurmazsan, bakmazsan, senin huzurun da gidecek.

Suriye mültecileri bize Erdoğan hükümetinin yüklediği kaldırılamaz boyutta bir yüktür.

Sosyal patlamalara neden olacaktır. Bu artık herkesçe görülüyor.

Bunu,beylik laflarla, atasözleri ve iyiniyet çağrılarıyla durdurabilmek, baskılayabilmek olası değil.

PARK
19-07-2014, 14:08
Mayıs ayında otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26,31 daraldı.

(Gazeteler)


İşler ayna, çal çal oyna...

BİS aldı başını gidiyor.

Bakalım nereye kadar.





TOFAS FABRIKASI YILLIK IZIN DOLAYISIYLA 26.07-24.08.2014 TARIHLERI ARASINDA URETIM YAPMAYACAK


TOFAS TURK OTOMOBIL FABRIKASI A.S 'NIN KAMUOYU AYDINLATMA PLATFORMU'NDA (KAP) YAYINLANAN ACIKLAMASI ASAGIDA BULUNUYOR:

"FABRIKAMIZ, YILLIK IZIN DOLAYISIYLA 26.07.2014 - 24.08.2014 TARIHLERI ARASINDA URETIM YAPMAYACAKTIR.

BU DONEMDE, NOBETCI PERSONEL ILE SADECE BAKIM VE REVIZYON CALISMALARI GERCEKLESTIRILECEKTIR.

(KAP)



Otomotiv firmaları da bu duruma farklı bir kamuflaj uygulamış...

"Yıllık izin"

Bizde yedik...:)

alikemal
19-07-2014, 15:02
Ben seviyom valla suriye li leri
En azından ramazanda sokakta yemek yiyip sigara ufurmuyorlar

hisse.net uygulaması ile gönderilmiştir.

BORA YAŞAR
19-07-2014, 17:31
Ben seviyom valla suriye li leri
En azından ramazanda sokakta yemek yiyip sigara ufurmuyorlar

hisse.net uygulaması ile gönderilmiştir.


İnsan sevgisinin ölçüsüne bakınız...

Erdoğan'ın Moda vapurundan inenlere bakış açısı gibi.

Kimse kimse için dinsel inancının gereğini yerine getirmiyor.

İslamda tamamen Allah rizası için yapıyor.

Kendisi ile Allah arasındaki bir şey.

Öteye götürürsek ortada laik düzen kalmaz.

alikemal
19-07-2014, 18:04
Ben saygı dan bahsettigim i ilave edeyim insan sevgisi zate kalmadı. Demem o ki. Kişi tutar tutmaz sever sevmez başka. Suriyeli lerinde çoğu tutmuyor ama cigara suratıma ufurmuyo bence begenmesenizde bu bir olcektir. Peki ölçek nedir? Bu degil ise.

hisse.net uygulaması ile gönderilmiştir.

BORA YAŞAR
19-07-2014, 18:59
Ölçek her insana, her kültüre göre farklı.

Birisinin de malum, ölçeği şu:

- Yaradılanı severiz yaradandan ötürü...

BORA YAŞAR
23-07-2014, 23:07
Erdoğan, üç ayda 277 bin 400 TL tazminat kazandı


Nisan-Mayıs Haziran 2014 dönemine 186 gazeteci gerekçeli, gerekçesiz, istifaya zorlanarak işten çıkarılırken, 23 gazeteci hapse girdi, 54 haberci saldırıya uğradı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, TMK’ya 'kişilik haklarının ihlal edildiği' gerekçesiyle açtığı 15 davada 38 kişi, toplam 2 ay 15 gün hapis ve 277 bin 400 TL para cezasına mahkum oldu. AİHM 160 bin TL ceza verdi.

Geçen yıl aynı dönemde 65 gazeteci işten çıkarılmıştı. 2013 Temmuzundan 2014 Haziran sonuna kadar da 384 gazeteci gerekçeli, gerekçesiz, istifaya zorlanarak işten çıkarıldı.

http://t24.com.tr/haber/erdogan-uc-ayda-277-bin-400-tl-tazminat-kazandi,265356


Nasıl bir memleket ama...:)

Gazeteci inim inim inliyor.

Adam oturduğu yerden kendisine hakaret ettirerek ciddi para kazanıyor.

Hani adam kendisine yapılan haksızlığa zulme dayanamamış ana avrat küfretmiş başka bir şahsa.

Mahkemelik olmuşlar.

Anlatmış anlatmış kendisine yapılan haksızlıkları, hakaretleri...

Hakim 1000 lira para cezası vermiş.

Karara sinirlenen mağdur, 1000 liranın yanına bir 1000 lira daha koymuş...

Hakime:

- Senin de a...a...., deyivermiş.

Tarifeyi öğrenince, cebindeki para kadar küfrediyorsun.

O kadar.

BORA YAŞAR
24-07-2014, 14:44
Korucu aileliği bile istismar ettiler! Sivas'ta 46 yaşındaki H.S.’nin koruyucu aile olarak yanına aldığı 3 çocuktan 15 yaşındaki C.C.’yi 11 yaşındayken ilişkiye girerek hamile bıraktığı ve gizlice bebeğini aldırdığı ortaya çıktı. H.S. tutuklanırken, kürtaj yaptığı ileri sürülen doktor hakkında da soruşturma başlatıldı.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26878103.asp


Her kurumumuz çürüdü, kokuştu.

Çünkü önce tuz koktu.

Bazılarının yeminle koruyacaklarını söyledikleri cumhuriyete, çevreye, doğaya vs yaptıklarına bakılırsa...

Vatandaşın korumasına verilen çocuklara yaptıkları az bile.

BORA YAŞAR
24-07-2014, 14:51
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, katıldığı “Toplu Açılış ve Araç Teslim Töreni”nde İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında yaşamını yitiren Filistinliler için okunan İstiklal Marşı’nda sıkıntı yaşanmasına, “Bu çok yanlış bir şey. Adam bunu koymadan dener, bakar. Senfoni orkestrasına döndü marş. Hoşuma gitmedi, onu öncelikle söyleyeyim” diyerek tepki gösterdi.

http://www.milliyet.com.tr/bakan-gulluce-den-istiklal-marsi-/siyaset/detay/1916564/default.htm

Bakana bak bakana!

İstiklal Marşını söylemeyi beceremeyenlere;

- Senfoni orkestrasına döndü marş...Hoşuma gitmedi..

diye fırça atıyor.

Kakafoniyi, senfoni orkestrasına benzetiyor.

Derin müzik bilgisine hayran olmamak elde değil.


Bu adamlarla TOKİ'nin yaptığı o konutların bir gün bile ayakta kalmasına şaşmak gerekir.

Yazık.

yeni borsacı
24-07-2014, 18:15
Ben seviyom valla suriye li leri
En azından ramazanda sokakta yemek yiyip sigara ufurmuyorlar

hisse.net uygulaması ile gönderilmiştir.

Ne hikmetse çevremdeki Suriyelileri oruç vakti yiyip içerken görüyorum.

BORA YAŞAR
24-07-2014, 22:55
Aşiret çatışmasında Barzani devrede

Hakkâri'de gençler arasında başlayıp kentin geneline yayılan, bir kişinin ölümü 6 kişinin yaralanması ile sonuçlanan aşiret çatışmasını sona erdirmek için HDP'nin yanı sıra Barzani de devreye girdi. Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, Hakkâri'ye bir heyet gönderdi. Heyet, Ertuşi-Pinyanişi aşiret reislerine Barzani'nin, "Kavgaya son verin, kardeş kanı dökmeyin" mesajını iletti.

http://www.milliyet.com.tr/asiret-catismasinda-barzani-devrede-gundem-1916702/


Memlekete bakın memlekete...

Başbakanın muhalefete "Sivas'tan öteye geçemezler. Yürekleri yok bunların" dediği bir ülkede, komşu ülkeden bir bölge lideri senin ülkendeki aşiret kavgasına hakemliğe soyunmuş çok mu?

BORA YAŞAR
25-07-2014, 21:34
http://s4.postimg.org/cv62812t9/10442342_856978210997763_3020184104464257594_n.jpg (http://postimage.org/)

BORA YAŞAR
28-07-2014, 09:02
2020’LERE KADAR SARKACAK BİR KRİZİ YAŞIYORUZ

Bu kabileler savaşının sonu nereye varır?

-Bu iki grubun savaşının sonucunda bir "yeni devlet" bir "yeni iktidar" ancak 2015 veya 2016 yıllarından sonra doğabilecek, belki de 2020'lere kadar sarkabilecek bir krizler yığını ile karşı karşıya kalacağız. Bu kriz Erdoğan lehine çözülürse tiranlık, diğer taraf lehine çözülür ise de oligarşi çıkacaktır. Ama bunların henüz uzağındayız. Şuna alışalım artık: Bir devlet yok. Bir devlet başkanı yok. Bir yargı yok. Bir hukuk yok.

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ezgi_basaran/alisin_artik_bir_devlet_yok_bir_devlet_baskani_yok _bir_hukuk_yok-1204000


Önemli bir söyleşi...

akay
28-07-2014, 19:08
AKP’NİN İSTANBUL’U: DÜNYANIN PARLAYAN YILDIZI

Güzel İstanbul, dünyanın parlayan yıldızı.

Bir kere, her şeyimiz en büyük. En büyük AVM, en büyük adalet sarayı, en büyük gökdelen.

Fakat dünya yıldızı olmak için sadece “büyüklük” yetmiyor.

AKP zekası ve estetik değerlerine sahip olmadan “yıldız” olunmuyor.

Dilerseniz dünyadaki bazı büyük şehirlerle İstanbul’u karşılaştırarak görsel bir şölen eşliğinde rüya gibi bir yolculuğa çıkalım.

http://mtunay.tumblr.com/post/92941416618/akpnin-istanbulu-dunyanin-parlayan-yildizi

Keyifle okunacak bir derleme, ben tadımlık ilk birkaç cümlesini buraya aktardım devamı linkte.

İyi bayramlar.

Koray
01-08-2014, 08:27
http://i.hizliresim.com/72gy1Y.jpg (http://hizliresim.com/72gy1Y)

Moda Bostanı otopark mı olacak?

Yıllardır otopark yapılacağı konuşulan Moda Bostanı’na bu sabah dozerler geldi. Modalılar'ın itirazıyla dozerler geri çekildi. Ancak yeşil alanda direniş çadırları kuruldu. Caferağa Dayanışması, yeşil alanın otoparka dönüştürülmesine karşı mücadele etmeye kararlı olduklarını bildirdi


İSTANBUL — ‘Bu sabah 9’da buraya dozer geldi. Mahalleliyi görünce geri gitti. Ama bu tekrar gelemeyeceği anlamına gelmiyor. Bu nedenle biz çadırlarımızı kuruyoruz, burada 24 saat nöbet tutacağız.’ Caferağa Dayanışması’ndan Arsun Önol, İstanbul’un en güzel sayfiye semtlerinden Moda’da uzun zamandır inşaat baskısı altında olan yeşil alanı her ne pahasına olursa olsun savunacaklarını bu sözlerle anlatıyor.

Yeşil alan 10 yıldır inşaat baskısı altında

Söz konusu yer, eskiden İngiliz Gül Bahçeleri olarak bilinen 90’larda semt pazarı olarak kullanıldıktan sonra 10 yıldır büyük ölçüde kendi haline terk edilmiş bir yeşil alan. Ancak yıllardır kah özel erkek yurdu kah otopark yapılacağı yönündeki iddiaların önü alınamıyor. Önol, 2004 yılında verilen otopark ruhsatının yine toplanan imzalarla geri alındığının altını çiziyor.

İnşaat ruhsatı ;

İnşaat iznini alan Hıdır Poyraz, 2006 yılından beri bu alan için kira ödediğini söylüyor. Poyraz'ın elinde hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden hem de Kadıköy Belediyesi’nden alınmış izin belgeleri var. Kendisine karşı çıkan mahalleliye, ‘yasal olarak benim buraya inşaat yapma hakkım var. Kirasını zaten ödüyorum. Bu otoparkı yapacağım’ diyor.

İzin verilirken ‘sehven’ hata mı yapıldı?

Ancak uzun yıllardır bu yeşil alanın korunması için mücadele veren Modalılar'dan Sebati Cinisli, belediyenin sehven hata yapma ihtimalinden bahsediyor: ‘İzin verilirken bir yanlış anlaşılma var. Çünkü hemen arkamızda bulunan 3325 metrekare otoparkın içinden bir yer yapılıyormuşçasına izin alınmış. Büyükşehir ruhsatı verirken 61 parsel bir bütünün içinde zemin düzeltecekler gibi davranmış. Ancak sabah dozerler varolan otoparka değil bu yeşil alana geldi. Yani burada tecavüz mevzu bahis.'

'Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu, bu alana otopark yapımını engelledi'

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 23’ünde verdiği izinden sonra Kadıköy Belediyesi’nden de onay gelmesini şaşırtıcı bulan Cinisli, verilen izinlerin Çevre Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun kararıyla tezat oluşturduğunun da altını çiziyor. 5 Eylül 2012’de Koruma Kurulu, bu alanın ‘pazar yeri, çocuk bahçesi ve spor alanları olmasını ve otopark olarak kullanılamayacağı’nı oy birliğiyle karara bağlamış. Cinisli’ye göre, ‘bu karara muhalefet 2863’le yargılanmayı muciptir yani ağır ceza gerektirir.’

Cinisli kararda imzası bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mevlüt Bulut’la konuştuğunu ve yanlışlık olması halinde bunun giderileceğinin güvencesini aldığını da sözlerine ekliyor.

http://i.hizliresim.com/X2kE3k.jpg (http://hizliresim.com/X2kE3k)

Moda Bostanı aynı zamanda Afet Toplanma Alanı

Biz konuşurken etrafta iki tane çadır kuruluyor. Bakkallardan yiyecek içecek alınıyor ve yeşil alan hızla bir eylem alanına dönüştürülüyor. Dozerin gelmesinin ardından ‘Moda Bostanı’na koşanlardan biri de semtin en eski esnaflarından Yeni Moda Eczanesi sahibi Melih Ziya Sezer. 82 yaşındaki eczacı, ‘ Moda’yı kendi kimliğinden uzaklaştıracak bu gibi hareketlere razı olmadığım için buradayım’ diyor.

Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Yasemen Say da mücadeleye kararlı. Moda’da doğup büyüdüğünü söyleyen Doçent Say, ‘otoparkın içindeki sert zemine müdahale için izin alınmış ama yeşil alanı yıkmak istiyorlar. Lozan Anlaşması'yla burası Vakıflar’a devredildi. Burası kamu alanı ve asla izin vermeyiz. Üstelik burası Afet Toplanma Alanı, buraya inşaat yapılamaz’ diyor.

Önce forum ardından direniş nöbeti

Yeşil alan önündeki kalabalık öğleden sonra iyice artıyor. Twitter üzerinde #ModaGeziBostanı hashtag’iyle kampanya başlatan Caferağa Dayanışması, Modalılar'ı önce akşam 20:00’de yapılacak foruma, ardından da direniş çadırlarında nöbet tutmaya davet ediyor. Amerika'nın Sesi


https://twitter.com/hashtag/modagezibostan%C4%B1

earici1176
01-08-2014, 09:48
Bence su an Isid hem bu ulke hemde cevre ulkeler icin buyuk tehdit...

BORA YAŞAR
01-08-2014, 10:13
Bence su an Isid hem bu ulke hemde cevre ulkeler icin buyuk tehdit...

Bravo...

İşte budur.:)

earici1176
01-08-2014, 10:17
[QUOTE=BORA YAŞAR;10684792]Bravo...

İşte budur.:)[/QUOTE?

Karsinda bir Orta Doguu uzmani duruyor... :)

BORA YAŞAR
01-08-2014, 10:30
[QUOTE=BORA YAŞAR;10684792]Bravo...

İşte budur.:)[/QUOTE?

Karsinda bir Orta Doguu uzmani duruyor... :)


Analizinizdeki incelik ve tespitinizdeki olağanüstü isabet zaten gösteriyor uzmanlığınızı...

Tebrikler.:)

earici1176
01-08-2014, 13:01
Israilin oldurdugu adam coluk cocuk kadar Isid de oldurdu kursuna dizdi...israil nasil buyuk bir belaysa isidde o derece zararli bi olusum bence...Bu millet umutsuz vakaa...Onlarin anlayacagi dil muhtemelen sadece dinden bahsetmek... Veya zora girdiginde anlicak neyin ne oldugunu...Simdilik kafasina kuma gommus gidiyor...

BORA YAŞAR
03-08-2014, 11:41
Tunceli'ye 35 km uzakta bir mezrada patlama oluyor.

Patlamada 1 PKK lı ölüyor. Üçü yaralanıyor.

Yaralılar için 112 ekibi olay yerine gidiyor. Yaralılara tıbbi müdahale yapıyor.

PKK lılar bu yardımdan sonra bölge bulunan diğer PKK lıların yardımı ile olay yerinden ayrılıyorlar.

Valilik bu skandal olay hakkında açıklama yapıyor: Oalaya trafik kazası diye giden 112 ekibi PKK tarafından alıkonulmuştur...

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26933095.asp



Olaya bakın ve sorun kendinize bu memleket nereye gidiyor diye...

Yakında PKK lılar olay yerine geç geldi diye 112 ekibini döverse şaşmam.

Bizim vergilerimizle maaş alıyorsunuz nankörler diye.



Toplum olarak, devlet olarak çürümenin sonuçları bunlar.

BUZ
03-08-2014, 12:40
Tunceli'ye 35 km uzakta bir mezrada patlama oluyor.

Patlamada 1 PKK lı ölüyor. Üçü yaralanıyor.

Yaralılar için 112 ekibi olay yerine gidiyor. Yaralılara tıbbi müdahale yapıyor.

PKK lılar bu yardımdan sonra bölge bulunan diğer PKK lıların yardımı ile olay yerinden ayrılıyorlar.

Valilik bu skandal olay hakkında açıklama yapıyor: Oalaya trafik kazası diye giden 112 ekibi PKK tarafından alıkonulmuştur...

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26933095.asp



Olaya bakın ve sorun kendinize bu memleket nereye gidiyor diye...

Yakında PKK lılar olay yerine geç geldi diye 112 ekibini döverse şaşmam.

Bizim vergilerimizle maaş alıyorsunuz nankörler diye.



Toplum olarak, devlet olarak çürümenin sonuçları bunlar.



:biggrin:......................................... .....

guluyoruz acinasi halimize................................

ama biri varki en ustte olmanin verdigi imkanlarin tadini almis...................

yok milletin adami yok bilmem ne diye bas bas bagiriyordu tv lerde yine.......................

milletin adami = adamin milleti.....................

birlikte pek mutlular ve turkiyenin kaderini bunlar belirliyorlar.....................

adam bunca sansasyona ragmen hicbisiy olmamis gibi bir ruh haliyle ilk gunki secim heyecaniyla gum gum gurluyor yav................

ya bize benzeyenler nerede...........................?

neredeyiz safiyeti savunan ve hakli olan bizler..................?

daha guclu olmamiz ve daha guclu kukrememiz gerekirken.................

neden bu kadar cabuk pes ettiler............................?

tv de muhalefetten yana ciliz derinden sesler..........................

iste 10 agustos bir firsat...................

neredeyiz........neredeler....................

bu memleketteki diger %50.......................?

uzuluyorum.........uzuluyoruz............ve bu duruma birileri seviniyorlar......................!

earici1176
04-08-2014, 10:04
Dun Tayyip Maltepedeydi...

BUZ
04-08-2014, 12:14
beyler üretim rakamları giderek geriliyor...............

bu demek oluyorki cepten yiyoruz............

yani üretemediğimiz malı satamıyoruz ve gelir de elde edemiyoruz böylece............

neyi yiyoruz pekii..................??

işçisinden memuruna patronundan müteahitine hazır kredileri yiyoruz tabiiki....................:wink:

nasıl geri ödeyeceğiz pekii..................??

korkarım ödeyemeyeceğiz........................

düşük faiz e dayanmış müteahit ekonomisi patlamak üzere............

siyasi baskıyla düşürtülen faizler gitgide yükselecek ve tekrar 12 li seviyelere gelecektir..............

aksi halde mb döviz rezervleri güçlenen dolar kuru karşısında iflas edecektir..........

bu krizin sonuçları çok acı olur................

türkiye cumhur seçimlerine kitlenmiş millet uyuyor..............

büyük bir ekonomik kriz kapıda ağzını açmış bizi bekliyor.............

ilk etki resesyonla olacaktır..............büyüme hedeflerine allah rahmet eyleye.................

ardından işten çıkarmalar gelir.............

avrupanın 5 yıl önce yaşadığı korku bize dayanmıştır................

allah yardımcımız olsun.............

bu kez teğet değil tam kalbimizden geçer.....................

saygıyla............

BORA YAŞAR
22-09-2014, 23:03
http://s28.postimg.org/s1pmt50rx/1491587_10152415834628590_5163782264648746901_n.jp g (http://postimage.org/)

umutabi
22-09-2014, 23:25
Tunceli'ye 35 km uzakta bir mezrada patlama oluyor.

Patlamada 1 PKK lı ölüyor. Üçü yaralanıyor.

Yaralılar için 112 ekibi olay yerine gidiyor. Yaralılara tıbbi müdahale yapıyor.

PKK lılar bu yardımdan sonra bölge bulunan diğer PKK lıların yardımı ile olay yerinden ayrılıyorlar.

Valilik bu skandal olay hakkında açıklama yapıyor: Oalaya trafik kazası diye giden 112 ekibi PKK tarafından alıkonulmuştur...

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26933095.asp



Olaya bakın ve sorun kendinize bu memleket nereye gidiyor diye...

Yakında PKK lılar olay yerine geç geldi diye 112 ekibini döverse şaşmam.

Bizim vergilerimizle maaş alıyorsunuz nankörler diye.



Toplum olarak, devlet olarak çürümenin sonuçları bunlar.

Neden sonuç ilişkisidir. Neden %52 le tüm yaptıklarına ragmen ülkenin en başına getirtilen bir adam sonuç yukarıda anlattığınız olay ve olaylar silsilesi. Şimidi burada asıl önemli olan şu eden bulur yani o %52 müstahakını bulur bulmasınıda benim dayanamadığım bende dahil diğer bakiyenin günahı ne ?

BORA YAŞAR
22-09-2014, 23:44
https://www.facebook.com/fuat.aytekin.56/posts/693189194098153?from_close_friend=1


Uğur Mumcu yıllar öncesinden sesleniyor.

Halkın tercihleri konusunda iddialı.

Bakalım dediği çıkacak mı?


Görünen o ki, Türkiye 25 sene önce çok daha farklı imiş.

BORA YAŞAR
21-10-2014, 09:17
Fatih Terim, Çukurova Genç İşadamları Derneği tarafından düzenlenen "Liderlik ve Başarı" konulu söyleşiye katıldı.

http://sampiy10.gazetevatan.com/-3-macta-1-puan-alan-fatih-terim-burada--689149-futbol-sampiy10-haber/


:)

BORA YAŞAR
21-10-2014, 10:34
Hakan Çalhanoğlu'nun, Gökhan Töre ile bir arkadaşının saldırısına uğradıklarını açıklamasından sonra harekete geçen Köln savcılığı, olayı araştırmaya başladı. Savcı Bremer, soruşturma başlatıp başlatmayacağına bugün karar verecek.

http://www.radikal.com.tr/spor/silah_skandali_savcilik_devrede-1220176


Bizim teknik direktörümüz, olayı, "genç bir çocuğa destek olmak" olarak değerlendirsin, Almanlar olayı, bırakınız sporu, adli bir vaka olarak inceliyor.

Bu ülkede herkesin ağzından düşürmediği, Atatürk'ün, "ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" lafını özde benimseyen, inanan yöneticiler bulmakta zorlanıyoruz.

Arkadaşının ağzına silah sokan, diğerini silahla tehdit eden birini, hem kulübü, hem de milli takım teknik direktörü, son derece sportmen biri olarak değerlendiriyor olmalı.

Siemens rüşvet skandalı Almanya'yo karıştırır, sorumlu şirket cezalandırılırken, aynı şirketin bizim ülkemizde verdiği iddia olunan rüşvet olayı örtbas.

Almanya'da "deniz feneri" olayının ve faillerinin yargı önüne çıkarılıp hak ettikleri cezayı almaları üzerinden 5-6 sene geçti. Olayın kaynak ülkesi Türkiye'de hala tık yok.


Büyük devlet öyle lafla olunmuyor.

BORA YAŞAR
21-10-2014, 10:46
http://s29.postimg.org/85wmpgwwn/fft16_mf2504951.jpg (http://postimage.org/)



Geldiğimiz nokta budur muhterem...:)

royal flush
21-10-2014, 15:46
http://s29.postimg.org/85wmpgwwn/fft16_mf2504951.jpg (http://postimage.org/)



Geldiğimiz nokta budur muhterem...:)

Diyarbakır Yenişehir'de ikamet eden ve çocuğu bu okulda okuyan bir vatandaş olarak rahatsız oldunuz herhalde bu isimden? eğer öyleyse saygı duyarım.

BORA YAŞAR
21-10-2014, 18:34
Ben de rahatlığınıza saygı duyarım. Ne demekse.:)

Benim işaret etmeye çalıştığım, yıllarca Atatürk antipatisiyle (hadi daha fazlasını söylemeyelim) yaşayan imam hatip zihniyetinin geldiği nokta.

Draje edip yutturuyorlar yutma zorluğu çeken vatandaşa.

Sizin bir zorluğunuz yok zaten anlaşılıyor.

Bizimkiler zaten suskunluğu, bitkinliği hatta bitikliği bir hayat tarzı haline getirdiler.

Onlar da bir tepki falan yok.


Not: Hepinizde bu gavur lakap merakı var nedense. Dü şeş olmaz. Katiyyen. Royal Flush olacak illa. İlahi.:)

royal flush
21-10-2014, 19:06
Ben de rahatlığınıza saygı duyarım. Ne demekse.:)

Benim işaret etmeye çalıştığım, yıllarca Atatürk antipatisiyle (hadi daha fazlasını söylemeyelim) yaşayan imam hatip zihniyetinin geldiği nokta.

Draje edip yutturuyorlar yutma zorluğu çeken vatandaşa.

Sizin bir zorluğunuz yok zaten anlaşılıyor.

Bizimkiler zaten suskunluğu, bitkinliği hatta bitikliği bir hayat tarzı haline getirdiler.

Onlar da bir tepki falan yok.


Not: Hepinizde bu gavur lakap merakı var nedense. Dü şeş olmaz. Katiyyen. Royal Flush olacak illa. İlahi.:)

Ortada tepki gösterecek bir durum yok ki, siz çocuğunuzu Atatürk 19 Mayıs okuluna gönderirsiniz diğeri de Mustafa Kemal İmam Hatip'e.Kendimizden ve kendi çocuklarımızdan başka kimseyle ilgilenmesek aslında hem biz mutlu oluruz hem de "diğerleri".

BORA YAŞAR
21-10-2014, 21:43
Atatürk 19 Mayıs İmam Hatip Okulu olmaz mı yani?:)


Ya boşver.

Hepimiz birbirimizi tanıyoruz.

İyi geceler.

anti panik
21-10-2014, 22:20
http://s29.postimg.org/85wmpgwwn/fft16_mf2504951.jpg (http://postimage.org/)



Geldiğimiz nokta budur muhterem...:)

Burda intikam var..kucuk dusurmeye calismak var..var oglu var..
cumhuriyet donemindeki "tevhid i tedrisat kanunu guncel adiyla "egitim-ogretim birligi" yasasini hepimiz duymusuzdur..
iste bunu yapan ulkemiz kurucusuna "meydan okuma" dir bu..:yes:..
bu okul ve benzerleri..ve bunu yapan zihniyet..
yalniz bu zihniyeti tarih acimasiz carklarinda ogutecektir..gericiligin ait oldugu yer gecmistir..bu zihniyettekiler bunu bilsinler..
Bu guzel ulke bu zihniyete emanet edilip "geri ve tarihin tozlu sayfalarina goturulmeyecek kadar degerli"
Cokus egitimin yozlastirilmasiyla baslar..
Bu ulkeyi geri goturmeye ve yikmaya gucunuz yetmeyecek..:yes::yes:

royal flush
22-10-2014, 16:15
Atatürk 19 Mayıs İmam Hatip Okulu olmaz mı yani?:)


Ya boşver.

Hepimiz birbirimizi tanıyoruz.

İyi geceler.

O okula gidecek kimseler isterse tabiki olur neden olmasın? Ama sırf imam hatip okullarıyla uzaktan yakından alakası olmayan insanların gönlünü hoş etmek için olmaz.diğer türlü sizinde sırf birilerinin gönlünü hoş etmek için izmir'in göbeğindeki okula İskilipli Atıf adının verilmesine de hoşgörüyle bakmanız gerekir ki bu kendinize hem haksızlık hem de eziyet olur, talep yokken arzı olması.o yüzden bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler.olurda birgün diyarbakır, Yenişehir halkı bu durumdan rahatsız olursa o zaman destek oluruz onlara, şuan böyle birşey ihtiyaçları yok gibi görünüyor.

Size de iyi günler.

BORA YAŞAR
31-10-2014, 22:01
http://s4.postimg.org/qoftsobdp/10557416_10152552442625787_755804876452918632_n.jp g (http://postimage.org/)