PDA

View Full Version : Fikir özgürlüğü



çilek
29-11-2006, 00:05
"Fikir özgürlüğü" nedir vs üzerinde bir konsesyum sağlayalım mı?

İsterseniz önce biraz birbirimizi anlamaya çalışalım. Hatta bu tartışmaya katılmayı arzulayanları yaka paça çekelim tartışmanın içine:))

Fikir, düşünce, İfade özgürlüğü vs vs gibi kavramlardan ne anlıyoruz.? Nasıl olur? Nasıl olamaz? Nasıl olursa hakaret olur? Düşüncelerinden dolayı bir insanı işinden gücünden etmek doğrumudur? vs vs gibi noktalarda düşüncelerimizi netleştirelim.

Fikir özgürlüğü için önce "fikri olmaklik" gerekir..Buyrun!

Sırf bu soruyu/ları konuya derinlik katması anlamında soruyorum.Aman yanlış anlama olmasın!

NIETZSCHE
29-11-2006, 00:53
aslında asıl problem fikir özgürlüğünden ziyade fikrini ifade edebilme özgürlüğdür sanıyorum zira herkes istediğini düşünebilir.

peki ifade özgürlüğünün sınırı olmalı mı eğer öyle ise nelerdir??

bence olmalıdır, ancak sadece düzeni sağlamak, sağlıklı işleyen bir toplum yaratmak vs gibi pratik nedenlerle. yoksa teoride hiçbir düşüncenin saçmalığını ispatlayamayız. ha yok kardeşim ben kaotik bir ortamda, doğa halinde yaşamak istiyorum diye hobbesçuluk yapacaksanız o başka.

e peki o zaman sınırları neler olmalı.
burada ahlaki, kültürel, vs herhangi bir sınırlamaya karşıyım.
temel alınması gereken nokta bu ifadenin bir şiddete çağrı ya da kışkırtma içerip içermediği.
eğer 30 lar almanyasında bu olsaydı hitlerin önüne geçilmiş olacaktı belkide.
onun kararı da hukukçulara kalmış.

Achiles
29-11-2006, 01:03
ifadenin bir şiddete çağrı ya da kışkırtma içerip içermediği....Spartaküs lere hiç şans yok mu yani:)

Achiles
29-11-2006, 01:21
Gelişigüzel kabileler birbirine yanaşır ve topluluklar oluşur.
Topluluklar uzun süre biraraa yaşayınca, dil oluşur.
Dili olan halk tarihe kavuşur ve kültür oluşur.
Dili, tarihi ve kültürü oluşan halk millet olur, devleti arzu etmeye başlar.
Devleti oluşan millet, medeniyete ulaşmaya çalışır.
************************************************** *****

Bu millet tabi olduğu koşullara göre yönetim biçim ve uygulamalarını seçer.
Ve bu devlet devamını garanti altına almak için, bazı konularda muhafazakar davranır.

Devletin muhafazakar tutumu, bazen bireylerin özgür çıkışlarıyla çakışır.
Devlet kendi devamına dair tehdit algılarsa, bu bireyi törpüler.
************************************************** ******

İç ve dış tehdit koşulları ve algılamasıyla, zenginliği itibarıyla her devletin uygulamaları farklılık gösterir.

Tehdit yok, kaynaklar çok, devlet organları köklü ve sarsılmaz ve medeniyete kavuşulmuşsa, demokrasi olmasa bile, fiilen yaşanan bireysel hürriyetler ya bütün alanlarda, ya da bazı alanlar hariç tüm alanlarda yüksek yaşanır.

Tehdit çok, kaynaklar az, devlet organları güvensiz ve medeniyete mesafe çoksa, demokrasi olsa bile fiilen yoktur, demokrasi dışı yönetim biçimlerindeyse hele kan çoktur, fiilen birey dahi yoktur, kullar, köleler, her suçtan zırt pırt tutuklanıp tutuklu köle haline getirilen insanlar boldur.(Stalin dönemi Sibirya)

************************************************** *******

İrtibat ve etkileşim halindeki devletler veya daha global olarak medeniyetler, bu sebeple çelişir ve çatışır. Çatışma sonucu savaş olur. Tarihi galipler yazar. Zaman gerçeği siler. Gelecek nesiller bu tarihi okur. Savaşı kazananın, doğruları da kazanmış olur.

NIETZSCHE
29-11-2006, 01:36
ifadenin bir şiddete çağrı ya da kışkırtma içerip içermediği....Spartaküs lere hiç şans yok mu yani:)

evt bu da güzel bir soru...
demokratik çerçevede halledilmesini bekleyeceğiz artık.
tabi önce bireyin devletten korunuyor olması lazım.

çilek
29-11-2006, 10:57
aslında asıl problem fikir özgürlüğünden ziyade fikrini ifade edebilme özgürlüğdür sanıyorum zira herkes istediğini düşünebilir.

peki ifade özgürlüğünün sınırı olmalı mı eğer öyle ise nelerdir??

NIETZSCHE


İfade özgürlüğünün sınırı..
Bazılarının fikirlerine katilmak ve dogru oldugunu söylemek "Yalakalikmidir"?

Örnegin sn x in fikirleri dogrudur derken "yalaka oluruz" da, sn Y nin fikirleri dogrudur derken neden "yalaka" olmayiz???? "

NIETZSCHE
29-11-2006, 13:53
yalakalık değildir bence,2 insan aynı düşüncede birleşebillir,
ancak önemli olan düşüncelerimizin ahlakın zincirlerinden kurtulmuş olup olmadığı.
toplumsal baskıdan, ne derlerden, ayıp mıdan, iyi miden, kötü mü ederimden, psikolojik zaaflardan, liman arayışından.
hisse.net de bile görüyoruz.
fikri olmayan insanlar hasbelkader fikri olanlara katılıyor.
bence bu zayıflıktır, özgürlükten kaçıştır.

ceng
29-11-2006, 14:45
sinir varsa dusunmek yoktur.

çilek
29-11-2006, 21:45
Bu galiba bizlerin, bariş içinde nasil bir arda yaşarız sorusunun cevabını ve sırrını da öğretecek bizlere. Nasıl bir toplum hedeflememiz gerektiğinin sırlarını da .

Bana Göre, Fikir özgürlüğü, size, bana, veya başkalarına, saçma sapan da gelse, söyleyenin fikrini söyleme özgürlüğüdür. Tabi ki Saçma sapan şey söyleyeni, eleştirme özgürlüğüdür aynı zamanda. Buna İfade özgürlüğü diyorum.

rafetkarkas
29-11-2006, 22:07
birinin özgürlüğünün başladığı yerde bir diğerininki biter

çilek
30-11-2006, 12:15
nasıl yani? anlamadım kusura bakmayın lütfen.

benim özgürlüğüm bitince (yani ben sizlere ömür!:hmm: ), çocuklarımın özgürlüğü mü başlayacak??

Biz, medeni bir şekilde birlikte, özgürce yaşamasını bilemiyecek miyiz? Hep sıra mı bekleyeceğiz??

Konuyu siyasete taşar endişesi ile daha fazla genişletemedim, yoksa daha da örneklemek mümkün..

Bana biraz "olmadı" gibi geldi.

ceng
30-11-2006, 13:47
hatirlayamadim muellifi, ama guzel ifade etmisti, chomsky'di galiba mealen:
"gercekte demokrasinin olmadigi ama oldugunun iddia edildigi yerlerde tebaadan dusuncelerini ozgurce ifade etmesi soylenir ve bu rejim eliyle tesvik edilir ama her zaman dusunenler bir sinira toslar. cunku orda demokrasi kilifi altinda baska birseyin ikamesi vardir" der.

rafetkarkas
30-11-2006, 20:52
nasıl yani? anlamadım kusura bakmayın lütfen.

benim özgürlüğüm bitince (yani ben sizlere ömür!:hmm: ), çocuklarımın özgürlüğü mü başlayacak??



estafurullah..
Demek istenilen şu ki bir şahsın özgürlük sınırlaması yoktur,biri özgürüm diyorsa diğerinin özgürlüğünden yer.

Şöyleki;
Bir Grup olsun,bu gruptan biri çıkıp "Bu gruptakiler kötüdür" derse, başka gruptakilerin bu gruba bakış özgürlüğünü çiğner...
bu gruptakilerinde ötekiler tarafından düşünülme özgürlüğünü çiğner...

Katılmayan olabilir, Saygılarımla...

yeter
02-12-2006, 02:54
Bütün muhalifler alçaktır!

Bunu ben söylemiyorum. ‘Çılgın Türklük’te bugünküleri aratmayan Falih Rıfkı Atay söylüyor.

1931 mi?

Emre Kongar gibilerin ‘demokrasi kanıtı’ saydıkları ‘Serbest Fırka’ bir oldubittiye getirilip (İsmet Paşa marifetiyle) kapatılmış, basındaki muhalif sesler susturulmuştur.

İstanbul merkezli gazetelerin bu karara gösterdikleri tepki, tek parti egemenlerini çıldırtır. Hele, ‘muhalif’ çizgide yeni gazetelerin devreye gireceği söylentileri çılgınlığın dozunu daha da artırır.

Hakimiyet-i Millî’nin tetikçisi Falih Rıfkı Atay, o günlerde ‘muhtıra’ niteliğinde bir yazı kaleme alarak girişim sahiplerini uyarır:

‘Eğer gazete çıkartacaklar için tahsil ve terbiyeyi bir tarafa bırakınız, yalnız bir polis tezkiyesi lazım olsaydı, kimi mahkûm, kimi maznun bu kelepçe kaçkınlarına izin ve imtiyaz verilmek imkanı yoktur. Vatan hıyanetinin, cigara içer gibi serbest yapıldığı günlerde bulunuyoruz. Bunlar bütün millî şerefleri pazara çıkartmışlardır.’

Madem, ‘Sayın Ahmet Bey, son zamanlarda yazılarını anlamıyoruz, çok Osmanlıca kelime kullanıyorsun’ diye serzenişte bulunuyorsunuz, sevabına özetleyeyim.

Diyor ki Falih Rıfkı: ‘Eşeklik edip muhalif gazete çıkarmayın, bunu yaparsanız ********siniz.’

********ler kategorisinde ilk sırayı elbette Arif Oruç, Hüseyin Cahit Yalçın, Velid Ebuzziya, Eşref Edip ve Ahmet Emin Yalman almaktadır. Falih Rıfkı Atay’a göre, ‘Bütün muhalifler alçaktır’, dolayısıyla alçakların girişeceği her hareket ‘akim’ kalmaya mahkûmdur.

Falih Rıfkı, o yıllarda sık sık, ‘demokrasi’ sözcüğünden hazzetmediğini yazma gereği duyar. Serbest Fırka’yla birlikte gündelik hayata giren bu kavram, yalnızca Hakimiyet-i Millî yazarını değil, tek parti egemenlerini de rahatsız etmektedir.

Bu nedenle, Serbest Fırka bir ‘geceyarısı operasyonu’yla kapatılır, halkın reyi yeniden Halk Fırkası’nda bloke edilir.

Falih Rıfkı, tek parti uygulamalarını eleştiren ve ‘durduk yerde’ demokrasi isteyen alçaklara da şu karşılığı verecektir:

‘Demokrasi dedikleri şey, bizzat şeriattır. Hürriyet dedikleri şey, katillerin başıboşluğu, hırsızların serbestliği, cürümsüz, cezasız ve inzibatsız bir serseriler saltanatıdır. Bu, dolandırıcının polise, müfterinin mahkemeye karşı hareketidir. Bu bir anarşist hareketidir. Ahlak, namus, haysiyet, şeref, aile, her şey paçavraya çevrilmiştir.’

Bir yazımda, ‘Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler’in Arif Oruç’a ne yaptıklarını anlatsın!’ demiştim. Anlatmadı.

Ben anlatayım o zaman:

Falih Rıfkı’nın jurnallerinden sonra, birçok mevkuteyle birlikte, Arif Oruç’un ‘Yarın’ gazetesi de kapatılır. O da tutup ‘kundura boyası dükkanı’ açar. Fakat polis yakasını bırakmaz. 1933 yılında, Milli Emniyet ajanları tarafından bir gece evinden alınarak Bulgaristan’ın Şumnu kentine bırakılır.

Gazetesi Yarın’ı bir süre Şumnu, Sofya ve Paris’te yayınlar.

1937 yılında Türkiye’ye döner. İdam talebiyle Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanır ve beraat eder.

Gazetecilik yapmasına izin verilmediği için, geçimini gazetelere müstear isimlerle yazdığı tarihi ve edebi romanlarla sağlar.

Sonra ortadan kaybolur.

10 Ekim 1950 tarihli Milliyet’in birinci sayfasında yayınlanan bir ölüm haberi bu ‘ortadan kayboluş’ hadisesine ışık tutacaktır:

‘Fikir ve siyasi hayatımızda yeni merhaleler açmış olan kıymetli mütefekkir ve muharrirlerimizden Arif Oruç’u kaybettik...’

02.12.2006

Ahmet KEKEÇ
http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=105811

_zamazingo_
02-12-2006, 16:11
Fikir özgürlüğü;

"Tehlike anında camı kırıp kolu çekiniz" , olmasa gerek.

Çünkü kolu çekmeseniz bile, camı kırarsanız cezalandırılırsınız. Demek bu bir imdat freni veya acil eylem planı değildir.


"Durup durup icat çıkarma" deyimi vardır Türkçe'de, bir nevi icat çıkarmanın pek de hoş karşılanmadığı bir toplumda fikrini ifade etmenin ne menem bişey olduğunu tahmin etmek zor değildir..

"Söz gümüşse sükut altındır" atasözü ne kadar sevimlidir oysaki. Susma, dinleme, kabul etme üçlüsü hayatımızı idame ettirmeye yeterlidir, "suya sabuna dokunmadan"

Bize itaat etmeyi öğrettiler yıllardır, nerden çıktı şimdi bu entel-dantel zırvaları!!



zamazingo

ceng
04-12-2006, 13:06
soz namustur, yazi namustur, kelime namustur.
ifade etme ozgurlugu, fikri tesebbusler, iktidardaki rejimin, resmi ideolojilerin golgesinde/terkinde birakilamazlar.
universiteler, orada yasayanlar, talebesinden hocasina bu namus uzre ayakta dururlar; bundan mesuldurler.

kendisi gibi dusunmeyeni sirret bir muhalif, kendi sanemlerinin onunde egilmeyeni kadim bir dusman belleyen bir mirastan besleniyoruz.

bu minvalde sadece fikri sefaletimizden bahsedilebilir, ne ozgurluk ne fikir.
dusuneni, bu eylemin neticesi meyvelerini ifsaya tesebbus edeni bir kasik suda bogma gucunu her daim bunyesinde bulabilen bir milletin cocuklariyiz. ne ask!
ne kadar gurur duysak azdir.
yafta, bu melekelerden yoksunlarin odiple karisik cekememezliginin neticesidir.

saygilar.