PDA

View Full Version : Karşıyaka



gencalp
28-12-2006, 21:05
http://img118.imageshack.us/img118/1937/kskzb9.jpg (http://imageshack.us)

Hisse-Net'teki bütün Karşıyaka'lıların burada buluşması dileğiyle...

permeabilite
28-12-2006, 22:13
bende karşıyakalıyım, burada neler yazmayı düşünüyorsunuz?

gencalp
28-12-2006, 23:54
Önce tarihçemizden başlayalım.

1908 yılında Meşrutiyet ve İttihat-ı Terakki Partisi'nin hürriyeti ilan ettiği yıl, gençlerin dilinden düşmeyen “yaşasın hürriyet” sloganı ve heyecan dolu günlerde, gençler “hürriyet” nidaları atıyordu.

Ancak futbol, Türk olmayanların tekelindeydi. İzmir’de Rumlar, Ermeniler ve İngilizler birçok spor kulübü kurmuştu. Panionios, Apollon bunların başlıcalarıydı. Azınlıklar, kendi aralarında maçlar yapmakta, egemenliklerini futbol sahalarına yansıtmışlardı. O tarihlerde yürekleri futbol aşkıyla tutuşan Karşıyakalı altı genç aralarında ortak para toplayarak bir top alıp, Osman Paşa Camii'nin yanındaki arsada futbol oynamaya başladılar.

Bu arsa şimdiki çocuk yuvasının bulunduğu köşkle, bir tarafı Alaybey’de, diğer tarafı Karşıyaka’da olan geniş bir bahçe, Sahibi ise Omiros adında Rus asıllı ve eşi İngiliz olan Karşıyakalı bir ailedir.

Sözü geçen gençler, Kadızade Zühtü Işıl, Kadızade Raşit, Süreyya İplikçi, Refik Civelek, Osman Nuri ve Örnekköylü Hüseyin, yağmurun çiselemesi üzerine bir zeytin ağacının altına sığınarak, topluluk kurmaya karar verirler. Bir başkaldırı hareketi olarak 1 Kasım 1328, (yani 1912’de) Karşıyaka Muaresei Bedeniye Kulübü'nü yani bugünkü adıyla Karşıyaka Spor Kulübü'nün kuruluşunu gerçekleştirirler. "Kaf Sin Kaf" K.S.K. harflerinin eski dilde okunuşudur. 1914'te Altay'ın kuruluşuna kadar Karşıyaka, İzmir'deki tek Türk spor kulübüdür.

Karşıyaka Kulübü'nün bir numaralı üyesi ve kurucusu Kadızade Zühtü Işıl, 1.Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'de 8 yıl Türk ulusunun bağımsızlığı için cepheden cepheye koşar, hatta Filistin cephesinde “Kanal Harekatı” sırasında İngilizler'e esir düşer.

Kulübün renkleri yeşil ve kırmızıdır. Kuruluş yıllarının koşullarında yeşil ve kırmızının, ulusalcı ve dinsel birleştirici anlamları bulunmaktadır. Yeşil Müslümanlığı, kırmızı da Türklüğü temsil eder.

Kaptan Raşit Kadızade, Suat Karşıyaka, Refik Civelek, Kaleci Salih, Çakır Kemal, Örnekköylü Hüseyin, İtalyan Hanri Barter, Kemal Paşalı Sarı Ali, Muharrem Hüsamettin ve Zühtü Işıl, yeşil-kırmızılıların tarihindeki ilk on biridir. Kuruluş aşamasında altı genç ile birlikte Hüsnü Tonak, Tahir Bor, Fevzi Fikri Altay ve Sezai Çullu da yer almıştır. Kurulan takım, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'na kadar yabancılarla kıra kırana maçlar oynamıştır.

Santrafor olarak oynayan eski Başbakanlardan Adnan Menderes'in de bulunduğu takım, Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır. Anadolu'da Mustafa Kemal'in ordularına katılan takım, çeşitli cephelerde savaştı. İzmir'e ilk giren kuvvetler içinde yer alan Karşıyakalılar, vatanlarını düşman işgalinden kurtardılar.

gencalp
28-12-2006, 23:57
Memlekette savaş günleri - Müjdat BİLGİÇ

Tarih çok çekici gelir bazen. Okullarda o dersi sevmese de insan sonradan anlamlı hikayeleri dinlemek çok zevklidir. Belki de çocukluktan kalan masal tadına çağrışım yaptığı içindir. Babanın dizinin dibinde kahramanlık öykülerinin içine dalıp gidersin de sabah gözünün yatağında açarsın.
Her çocuk gibi bende dikkatle kahramanlık öykülerini dinlerdim. Ancak benim dinlediklerim masal değil gerçeklerdi..



Sevgili babam, kışın kestane pişirdiğimiz sobanın dibine oturturdu bizleri. Kurtuluş savaşını, kahramanlıkları anlatır, kah gözleri dolar, kah sesi boğuklaşır, Mustafa Kemal ve isimsiz kahramanlarını, bu ülkeyi ne denli zor şartlarda kurduklarını anlatırdı. Annemde uzaktan bizi dinler Çanakkale’de şehit düşen dedesine kimi zaman ağlardı. Biz çok net anlayamasakta yüreğimizde vatan sevgisi, kurtuluş savaşına ve Mustafa Kemal devrimlerine bağlılığımız pekişirdi. En sevdiğim bölüm henüz çocuk yaşlarda kalbimi sonsuz bir ateşle yakmaya başlayan Karşıyaka’mın kurucusu ve Mustafa Kemal’in en güvendiği askerlerden biri olan Zühtü Işıl ve arkadaşlarının öyküleriydi. Belki de ondandır ki hiçbir şeyi böyle ateşli sevemedim. O insanların fedakârlıkları, tarlalarda, ağaç diplerinde vatan sevgisini yaşatmak, işgal güçlerine karşı örgütlenmek için bir araya gelişlerinin, Kuvvayi Milliye evlerine girerken ki “biz KARŞIYAKALIYIZ” parolası kullanışlarını hiçbir zaman unutmadım.

Onlardan onlarca yıl sonra spor salonlarını, stadyumlarını dolduran binlerce genç şimdi onların öyküsünü yaşatmaya çalışıyor. Son maçta bu güzel besteyi söylerlerken içimdeki şan ve onur, gurur ve bağlılık bir kez daha alevlendi. Bende o marş ile birlikte eski günlere gittim. Önce sobanın dibinde oturan ve babasının ağzından çıkacak hikayeye odaklanmış, bir an önce “bizimkiler geldi” demesini bekleyen çocuk oldum. Sonra da burada da duramayarak bindim bende o atlara, sürdüm düşman üstüne atımı hızla. İçimden binlerce kez kaf kaf çekerek topraklarımı kurtarmak için savaştım. Sanırım bu birçok Karşıyakalının ortak ruh hali olsa gerek ki kendi topraklarına gelen misafirlerini KUTSAL TOPRAKLARA HOŞGELDİNİZ diye karşılıyor.

Bir spor kulübünü büyük yapan değerlerin başında yarattığı kültür gelir. Karşıyaka böyle bir kültürün ege topraklarındaki yansımasıdır. Nereye giderseniz gidin tanışacağınız Karşıyakalılarda bu tip genel çizgiler bulacaksınız. Şimdi geriye baktığımızda Sevgili Zühtü Işıl ve arkadaşları o gün zeytin ağacının altında azınlıklarla mücadele edecek Anadolu’ da kurulan ilk Türk kulübünü kurarken, bugün oluşan bu kimliğinde tohumlarını attığını görüyoruz. 1 Kasım 1912 de kurulan Anadolu’nun bu ilk kulübünün bugün çok daha iyi yerlerde olması gerekirdi. Medya’da daha çok yer bulması gerekirdi. En azından ahtı vefa olarak, kurtuluş savaşıyla özdeşleşmiş bir kulübün daha fazla saygı görmesi gerekirdi. Ancak sanırım bu tip manevi değeler yok edilmiş ve paraya, ranta yenilmiş.

Ne yazık ki bize düşen yine Minik Serçe’ye kulak vermek ve şarkı söylemek.
Var mısınız bu Kuvvacı çocukların şarkısına katılalım...

Yıl 1912,
Memlekette savaş günleri,
Başkaldırdı boyun eğmedi,
KARŞIYAKA gençleri.

Zühtü Bey ve Arkadaşları,
Yaktılar bu meşaleyi,
Rengimiz Yeşil kan Kımızı,
Adımız KARŞIYAKALI.

Övünürüz tarihimizle,
Binlerce şehit dedemizle,
Boyun eğmeyiz hiç kimseye,
Ay - Yıldız var göğsümüzde.

Karşıyakalı olunur,
Karşıyakalı doğulur,
Karşıyaka aşk bir kara sevda,
KARŞIYAKA BİR TUTKUDUR

gencalp
29-12-2006, 00:16
Neden Kaf Sin Kaf,büyük şair,yazar ve de bir Karşıyakalı rahmetli Attila İlhan'ın
yazısından öğrenelim...

Niye öteki taraftarlar, Altay lı, ya da Altınordu lu oluyor da; biz, Karşıyakalı taraftarlar, Kaf Sin Kaf lı oluyoruz? Bunu bir türlü anlayamıyordum. Çocukluğumun, bulmacalarından biri: Karşıyaka dayız (İzmir); o semtin takımı, KSK ; o yıllarda kimse Karşıyaka demiyor, adını anmak için; ille Kaf Sin Kaf diyeceksin: âdet bu!.

1930 lu yıllar. Yıldırımspor'un Asım'lı, Kör Hikmet'li, Göbek Hidâyet'li zamanı. Bu takım federe değil, Karşıyaka ın genç takımı gibi, bir mektepli takımı; başlıca rakibi Alaybey dir ki, o Naldöken palamut fabrikasındaki, bazı işçilerin de oynadığını sandığım, bir halk takımıydı. Duvarların tepesine çıkıp, Yıldırımspor/Alaybey maçlarını seyrettiğimiz; eski Mahfel deki, uyduruk (toprak) sahada; ağabeylerden birisi, muammayı benim için, yarı yarıya çözmüştü:
Kulübün adı Karşıyaka Spor Kulübü, baş harfleri KSK , eski alfabeyle okudun mu, Kaf Sin Kaf! İşte o kadar!
Golden ya da galibiyetten sonra, taraftarların coşturucu bağırışı da, zaten bunun üzerine kurulmamış mı? Kafkafkaf Sinsinsin Kafsin kafsin kaf ! O yıllarda öteki İzmir takımlarının böyle özel bir bağırış biçimleri yoktu; ya ya ya, şa şa şa diye bir ağızdan bağırıp, futbolcularını yüreklendiriyorlar; doğrusu, bizim farklı bağırış tarzımız, hoşuma gidiyor ama; sebebini de merak etmiyor değilim: meğerse, neymiş!

Batı özentisi olmak ya da olmamak!

Bunu Galatasaray taraftarı olunca anladım. Ne yâni döneklik mi yapıyoruz? Hayır, o zaman Türkiye Ligi
oynanmıyor, çünkü imkânsız; ne ulaştırma var, ne ulaşım, yollar berbat, deplasman, akla ziyan bir iş!
O yüzden büyük şehirlerin, kendi ligleri oynanıyor: İzmir, Ankara, İstanbul vs. Her şehrin çocuğu, kendi
liginden bir takıma sahip çıkıyor ama; ülkeye İstanbul basını hâkim olduğundan, İstanbul Ligini de izlemeye
adeta mecbur; öyle ki, aramızda, İzmirdekinden başka, bir de İstanbul takımını desteklemek âdet
oluyor.

Ben Galatasarayı seçmiştim, neden seçmiştim, bunun ayrı ve duygusal bir nedeni vardır; ama seçtiğim anda,
şaşırdım; bu takım taraftarı da oyuncusunu, -aynen KSK gibi- özel bir tekerlemeyi bir ağızdan tekrarlayarak
coşturuyordu; üstelik, tuhaftı da bu tekerleme: "Re re re, Ra ra ra, Gas'saray, Gas'saray Cim bombom"! Ne yalan söylemeli, öğrendiğimde bunu, Türkçeden çok Frenkçe sanmıştım. İstanbul'da uzun bir gençlik yaşantısı olan babama söylediğim zaman, bana hak verdi: "- ...benzer" dedi, "- ...Mekteb-i Sultani nin takımıdır o, tedrisâtı Fransızca olan bir mektep, şehzadeler için açıldığı rivâyet edilirdi, hâlâ da memleketin en iyi mektebidir!"

Futbol tarihimizi kurcaladıkça, muammayı büsbütün çözer gibi oldum. Galatasaray, Türkiye'nin en eski
futbol kulübü: alafranga, kendisini Batılı sayan bir kremanın takımı; esasen o tarihte futbol da, alafranga Komprador Kültürüne dahil bir spor gösterisi; dahası bu takım, payıtaht taki ecnebi ve ekalliyet futbol takımlarına özenilerek kurulmuş; alafrangalığını bir şekilde göstermesi lâzım: Türkçenin fonetiğine ters bir teşçi sloganıyla bunu yaptığını sanıyor. KSK, eskilikte Galatasaray ın İzmir'deki muadili(1912), işin ilginç yanı, o da İzmir'deki ecnebi ve ekalliyet (meselâ, Paniyoniyon) takımlarına özenilerek tesis edilmiş; fakat ilkinin tersine, İzmie'dekilerin teşçi bağırışı alafranga değil; onlar alaturka yı seçiyor; "ya, ya, ya / şa, şa, şa" demiyorlar ama,
Osmanlı alfabesine dayanarak, günümüzde bile geçerli olan bağırışı buluyorlar: Kaf Kaf Kaf Sin Sin Sin .

Galatasaray'ın tutumunda, bir bakıma J.M. Albertini nin Azgelişmişliğin Mekanizmasında altını kalın kalın çizdiği, seçkinci alafrangalığa ciddi bir özenti seziliyor; KSK ın seçtiğindeyse, o özentiye ciddi bir direniş...


Böyle temel bir tesbit...

Yazar: Attila İlhan

gencalp
18-01-2007, 13:12
1.5 MİLYON KSK'LİYİ SOKAĞA DÖKERİZ!

Karşıyaka'nın genç teknik adamı Uçar, üst üste İzmir'de oynayacakları
3 maçtan 9 puan almaları halinde Süper Lig yolunun açılacağını söyledi

Teknik Direktör Turgut Uçar'ın göreve gelmesinden sonra büyük bir çıkış yakalayan Karşıyaka'da camia Süper Lig havasına girdi. Üst üste İzmir'de oynanacak Diyarbakır, Altay ve Türk Telekom maçları yeşil-kırmızılıların havaya girmesi için büyük bir fırsat niteliği taşıyor. Teknik Direktör Turgut Uçar, "3 maçta 9 puan alırsak ve diğer takımlarda da puan kayıpları olursa değil ilk 6, ilk iki yolu bile açılır. Ancak öncelikle olmazsa olmazımız ilk altı. Üç maçta dokuz puan gerçekten 1.5 milyon nüfuslu Karşıyaka'yı havaya sokacaktır" dedi.

BONO
18-01-2007, 14:25
K-A-R-Ş-I-Y-A-K-A

her ne kadar artık istanbulda yaşıyor olsam bile,
hep keyif aldım Karşıyakalı olmaktan ve orada yaşamış olmaktan :tamam:

Smyrna
18-01-2007, 16:09
size inat bi karataş lisesi mezunu olarak göztepe topiği açayımda görün günüzü:oley:

gencalp
19-01-2007, 01:49
size inat bi karataş lisesi mezunu olarak göztepe topiği açayımda görün günüzü:oley:

Arkadaşım zaten G.tepe topiği var forumda,orada istediğin gibi duygularını yazabilirsin.

Ayrıca bize inat yapmanızın ve bizim kötü bir taklidimiz olmanız sonucunda bulunduğunuz yer ve zavallı durum malum,ondan bize inat yapmana gerek yok.

Bizim Karşıyaka kulübüne olan bağlılığımız sadece 100 yıllık ve Türkiye'nin en çok branşta faaliyet gösteren kulübü olmamız değildir,Karşıyakalılık bir yaşam biçimidir.Bu yazdıklarım tabiki anlayabilene.

gencalp
19-01-2007, 01:56
İzmir-Karşıyaka

“İzmir’in bir ruhu yok!”

1990’lı yılların başında bir akşam, artık anılardan başka bir yerlerde mevcut olmayan Fuar Park Restoran’da, bir gençlik kulübünün toplantısına tanınmış bir İzmirli yazar katılmıştı. Konuşmasını İzmir üzerine yapacağını çok önceden bildirmişti. Bir İzmir aşığı olarak bilinen konuşmacı, sözlerine yukarıdaki cümleyle başlayarak, katılımcılarda yeterince sarsıcı bir etki yaratmıştı bile.

Bu sözlerin kendisine ait olmadığını, ilk duyduğunda kendisinin de sarsıldığını ve bunun üzerine, işte o akşam yapacağı konuşmasına temel olan anti-tezi oluşturmaya başladığını anlatarak gençleri rahatlattı.

“İzmir’in bir ruhu yok muydu gerçekten?”

1980’li yılların sonlarında, ABD’de NASA, bir uzay programı kapsamında, uzaya yollanacak bir uyduda sonsuza dek çalınacak ve dünyayı, insanlığı, insan uygarlığını tanıtacak farklı kültürlere ait modern müzik besteleri aramaya başlamıştı. Bunun için ünlü müzik okullarına gidilmiş. Bunlardan bir tanesinde de, okulun harika öğrencilerinden biri olarak nitelenen bir Türk’e rastlamışdı. İzmir Atatürk Lisesi mezunu bir yetenekti bu. Ve ondan da bir eser istendi. O da, adını “Smyrnaen” koyduğu bir bestesini verdi NASA’ya. Bu eser, o günden sonra uzaydaki olası başka uygarlıklara, bizleri tanıtmak için, diğer birçok eserle birlikte çalınmaya başladı. Hâlâ daha uzayın derinliklerine yolculuğunda olan; Smyrnaen.

NASA yetkilileri, eseri ilk dinlediklerinde değişik bulduklarını söyleyip, ne anlatmaya çalıştığını sormuşlar. Besteci; “Bu eser İzmir’i düşündüğümde aklıma gelenleri, hissettiklerimi anlatıyor. Yani, koca bir hiçliği. İzmir’in bir ruhunun olmayışını!”

İzmirli bir müzik insanı ve onun bestesi Smyrnaen’le birlikte, “İzmir’in ruhunun olmadığı” iddiasını ve tersten giderek, bir şeyin ruhunun olmasının ne olduğunu düşünelim!

Bu analize başlayabilmek için de önce şu soruyu soralım; “Şehrin ruhu nedir?”

Bir insan örneğin, et, kemik ve ruhtan oluşuyorsa eğer...

Ruh sonuna dek ete de, kemiğe de anlam veren ana unsur değil midir? Et ve kemiğin tek başına bir değeri varsa eğer, o da ancak sadece maddesel değerdir. Yani kilo cinsinden karşılığı. Oysa anlam, değerden çok daha üstün bir niteliktir. O da ancak işin içine ruh girince ortaya çıkmaz mı?

İzmir, bir kent olarak hep bir et ve kemiğe sahip. Coğrafi ve fiziksel bir varlık. Zaman içinde bunlar değişime uğramış olsalar bile hep var. Ama ya ruh! O, etin, kemiğin içini dolduran anlam, mana, içerik, öz?

Bizim, bugün için, içerikten anladığımız sanırım ve korkarım salt makyaj. Fiziksel varlıkta yaptığımız üstsel değişiklikler, düzeltmeler, güzelleştirmeler, yenileştirmeler.

Ama, gene de bu çabalara karşın sürebiliyor, bu kentin bir ruhunun olup olmadığı tartışmaları.

Kabaca, bir kentlinin ruhtan anladığı, bir birey olarak, şehirde yaşayan birisi olarak, şehrin geçmişinden gelen ve kendisine ulaşan bir şeylerin var olmasıdır. Belki, ya bir sokak, bir sokak taşı, bir sokak lambası, bir çeşme, şadırvan, bir yapı, yapıt, ya da alışkanlık, gelenek, anane, ortak tavır, benzerlik...

Küçük Asya’nın parlak yıldızının sokaklarının o eşsiz elişçiliğiyle döşenmiş kayrak taşlı arnavut kaldırımlarının, yollarının üzeri asfalt şimdi. Bugüne ulaşamadılar.

100 yıllık ağaçları mobilya şimdi. Bugüne ulaşamadılar. Tramvaylar sadece kartpostallarda şimdi. Bugüne ulaşamadılar.

Fuar’ın harika mini-treni belli bir kuşağın anılarında bir hatıra şimdi. Bugünün çocuğuna ulaşamadı.

Ve uzayıp giden bir liste...

Hiçbir kentli yeniliklere, gelişmeye karşı olamaz!

Örneğin bu şehirdeki, Yeni kordonyolu bir akciğerdir kent için. Körfez ve çevre düzenlemeleri de. Ve meydan düzenlemeleri. İnciraltı, Bostanlı ve diğer birçok yerdeki çalışmalar. Tüm çocukların yarınlarına tutulmuş bir ışık. Kentten gelen. Geleceği gösteren.

Ama, ne kadar “Bir ruhu” var bütün bunların? Bilmiyoruz. Bilmek istiyoruz. O yüzden aklımıza sorular geliyor.

Bunlar yapılırken ne kadar kentli katılımı vardı? Ne kadar kentli, buraları kendine ve kentine ait hissediyordu? Bu çalışmalarda ne ölçüde kentlinin görüşü, fikri, onayı alınmıştı? Yukardan inmeci, dayatmacı bir planlama anlayışından ne kadar uzak durulmuş, ne ölçüde bundan kaçınılmıştı?

İzmir eğer kentlisine bir şehir ruhu hissettiremiyordu ise, şimdiden sonra bunlarla bu eksik giderilebilecek miydi? Akıllarda olan ve cevabını ancak zamanın verebileceği sorular bunlar. Bu sorular, her kentlinin kendine ve kentine sorduğu sorular. İzmirliler’in olduğu kadar, İzmir’in karşı yakasındaki Karşıyakalılar’ın da. Belki Karşıyaka’da, bu karşı oluştan gelen bir doğal anti-tez durumu mevcut olabilir! Ne dersiniz?

İşte, belki de Karşıyaka’nın, her zaman daha bir Karşıyaka kalmayı başarabilmiş olması da bundan. Karşıyaka’nın bir karşı yaka oluşundan. Bu, isimde saklı tecrit halinden. Kendini büyük parçaya karşı koruma içgüdüsünden. Ve bu özgün halin, giderek büyük parça tarafından kıskançlıkla karşılanması da bundan.

Karşıyaka, madde olarak elbette değişti. Sokaklar, o sokaklardaki evler, o evlerdeki aileler, o ailelerdeki insanlar, o insanların yaşamları ve o yaşamların geçtiği Karşıyaka yok bugün. Ama ortada bir “Karşıyaka ve Karşıyakalılık Ruhu” var ki, o hep aynı. Kendini korumayı başarabilmiş.

Küçük bir çocukken, Kordon’da doğmuş, 1 yaşına kadar Karşıyaka’da yaşamış ve sonra da hayatını Alsancak ve Hatay’da geçirmiş bir çocuk. Ortaokulun yarım gün öğrenim yaptığı Çarşamba günleri, sanki sihirli bir avuç içine alırdı elini. Ona eşlik ederdi, sessizce. Alsancak’ın daracık sokaklarından geçerek vapur iskelesine kadar. Bu sessiz ortaklık Alsancak vapur iskelesinde alınan vapur biletiyle sürerdi. Ama gidiş-dönüş. Daha 11-12 yaşlarında bir çocuğun ürkekliğiyle garantilenen eve dönüş yolu içgüdüsüyle.

Ama asıl o zaman başlardı sihirli rehberin yol göstericiliğinde büyülü seyahat. Vapurun kalkışıyla köpüren sular gibi, yüreği ağzında küt küt bir çocuk, büyülü gözlerle bakakalırdı, gözlerini hiç ayırmamacasına Karşıyaka sahiline. Her bir yapıyı tek tek zihnine kazır gibi. Yakınlaştıkça gözünde büyüyen o yerde kutsal birşeyler varmış gibi.

Hava da değişirdi, denizin suyu da. Oraya varınca. Karşıyaka’ya. Vapurdan inilir. Çarşı’ya gizli saklı, ürkek adımlarla girilir. Sihirbazın son numarası, tren istasyonun o büyülü, çay bardağı çay kaşığı şakırtılı, tren düdüğü ıslıklı manzarası, en renkli hatırası olarak kazınır gezinin. Ve eve dönüş yolu başlardı.

Bir tavaf gibi. Bir kutsal görev gibi. Haftada bir. Mutlaka Çarşambalar'ı. Sessiz bir elin avcunda bir çocuk yüreği. Yüreğinin git dediği yere giderdi. Kutsal bir görev gibi.

Aynen, aradan geçen 30 yıldan sonra, bugün de, her gidişinde ona “Hoşgeldin” diyen bir ses duymak, içini kabartmak, ruhunu yıkamak için.

Demek bazı şeyler değişse de şekilde, ruh başka birşey. Davet eden. Sessizce elinden tutan. Sana “Gel” diyen. Gidince de “Hoşgeldin”.

Karşıyaka; hâlâ ruhu olan. Kutsal bir toprak gibi.

Uluğ Atasoy

www.kskhaber.com sitesinden alıntıdır

gencalp
29-01-2007, 11:39
Karşıyaka DYO Rahat

Voleybol Bayanlar Birinci Ligi'nde Karşıyaka DYO, TED Kolejliler'i 3-0 yendi...

Karşıyaka Arena'da lig sonuncusu rakibi karşısında zorlanmadan sonuca giden Sultanlar, bir saat süren mücadelede rahattı.

Hafta içi Ankara deplasmanında hiç beklemediği bir yenilgi alan yeşil kırmızılı bayanlar, bu skorla kendilerine yakışanı yaptılar.

Setlerde rahat bir oyun sergileyen ve skor avantajına sahip olduktan sonra genç oyuncularına yer veren Kaf Kaf, rakibini net bir skorla geçti.

Salon: Karşıyaka Arena

Hakemler: Akif Kabak, Berat Gülcan

Karşıyaka DYO: Tuğba, Arzu Göllü, Aslı, Shabovita, Gözde, Natalia (Şükran, Rabia, Arzu Aban)

TED Kolejliler: Özge, Yulia, Meryem, Bianca, İrina, Melis (Miliriye, Nursel)

Setler: 25-18, 25-19, 25-18
Süre: 68 dakika (23, 23, 22)

KSKHaber - Özel
Foto: Çağlar Gündüz

********************************************

İstanbul'da Herşey Aynı

Ligin ilk yarısında GS Cafe Crown maçında sahaya giren, maç boyunca olay çıkartan ev sahibi takım taraftarlarına, 4 periyot dayanan gözlemciler, bugün Abdi İpekçi'deki gösteriye yine seyirci kaldılar.

Lig ikincisi FB Ülkerspor karşısında, geride götürdüğü maçı, rakibini yakalamasına rağmen kaybeden Kaf Kaf, çıkan olaylar sonrasında oyundan düşerek farklı yenildi; 88-73...


Beko Basketbol Ligi karşılaşmasında FB Ülkerspor, Karşıyaka'yı 88-73 mağlup etti.

Karşılaşmaya oldukça etkili başlayan FB Ülkerspor, ilk dakikalarda bocalayan rakibi karşısında İbrahim, Kambala, Mirsad ve özellikle Mrsic'in skorer oyunuyla 6. dakikada 14 sayılık farka ulaştı: 24-10

Karşıyaka'nın pota altında bulmaya başladığı sayılara rağmen sarı-lacivertli ekip ilk periyodu 26-18 önde geçti.

İkinci çeyrekte savunmasında açık vermeye başlayan ev sahibi ekip, hücumlarda ise çok sayıda boş turnikeyi kaçırınca Karşıyaka mücadeledeki etkisini artırdı. Nedim, İnanç, ve Serhat'ın bulduğu sayılarla Fenerbahçe Ülker'e karşılık veren İzmir temsilcisi, farkı kapatmakta başarılı olamasa da açılmamasını sağladı. Fenerbahçe Ülker devreyi de 8 sayı farkla 43-35 üstün kapattı.

Pota altında Serhat, Umut ve İnanç'la üst üste sayılar kazanan Karşıyaka ikinci çeyreğe iyi başlarken, 23. dakikada farkı 2 sayıya kadar düşürdü: 44-46

Ancak Mrsiç ve İbrahim'in üst üste bulduğu üç sayılık basketlerle yeniden toparlayan Fenerbahçe Ülker, son periyoda 66-58 önde girdi.

Son periyotta da oyunu iyi kontrol eden Fenerbahçe Ülker, Kambala ve İbrahim'in skorer oyunuyla Karşıyaka karşısında farkı daha da açıp mücadeleden 88-73 galip ayrıldı.

Son Çeyrekte Olay

Karşılaşmanın son çeyreğinde Karşıyakalı bir taraftarın mola esnasında sahaya atlayıp Fenerbahçe Ülker taraftarlarının olduğu bölüme doğru koşması, salonda olayların başlamasına neden oldu.

Karşıyakalı taraftar saha içinde yakalanırken, bu kez ise Fenerbahçe taraftarları saha içine girererek rakip taraftarların üzerine saldırmak istedi.

Güvenlik güçlerinin araya girmesiyle olayların büyümesi önlenirken, Karşıyakalı taraftarlar ise salondan çıkartıldı. Sahayı terk edip soyunma odasına giden Karşıyaka takımının yeniden dönmesi sonrası maçın son 3 dakikası yaklaşık 15 dakikalık gecikmeyle tekrar başlayabildi.

Karşıyaka Menajeri Nihat Mala, "Bu kişi bizim taraftarımız değil. Bu kişi daha önce bizim G.Saray maçında da sahaya girmişti" dedi.

Salon: Abdi İpekçi
Hakemler: Halil Baldemir , Serhat Büker , Turgut Işık
Fenerbahçe Ülker: Mrsiç 19, Basden 7, İbrahim 18, Mirsad 11, Kambala 15, Hakan 8, Semih 2, Rasim , Ömer , Clark 2, Oğuz 6
Karşıyaka P: Mehmet 2, Serhat 16, İnanç 13, Umut 13, Slaughter 2, Nedim 12, Snow 13, Erhan 2, Gökper
1. Periyot: 26-18
Devre: 43-35
3. Periyot: 66-58

Not:

KSKHaber olarak bu maçla ilgili haberlerde gördüğümüz bir yanlışa dikkat çekmek istiyoruz. Sahaya atlayan taraftarın Karşıyaka taraftarı olduğunu yazanlar yanılıyorlar. Maçı televizyon ekranları başında izleyen tüm izleyiciler tarafından açıkça görülmüştür ki, bu kişi başka bir İstanbul takımı taraftarıdır. Ancak, İstanbul'un hegemonik üç takımı, kendi şehirlerinde kendilerine sempati duymayan birilerinin de olabileceği gerçeğini kabullenemediği için, taraflı bakış devam etmektedir.

Sahaya giren taraftarın ardından, onlarca FB Ülkersporlu taraftarın sahaya girerek, hatta molada taktik almakta olan yeşil-kırmızılı sporculara doğru hücum etmesinin görüntülerini de tüm Türkiye görmüştür.

Buna rağmen tribünleri boşaltmayan, kolay çözümü rakip takım taraftarlarını -hiç bir şey yapmamasına rağmen- salondan çıkarmakta bulan yetkililerin ve olayları çarpıtarak yansıtan medya unsurlarının takdiri izleyenlerindir.

gencalp
30-01-2007, 14:58
Zafer, Sevinç ve Olay

Kaf Kaf, Diyarbakır'ı eli boş gönderdi.

Karşıyaka: 14 Recep ***, 77 Ramazan **, 3 Onur ***, 65 Ulaş ***, 39 Sezer Sezgin **, 7 Atilla **, 33 (58' Ufuk) **, 22 Olgay **, 26 Sezer Badur ***, 8 Güngör **, 9 Birol **, 20 (66' Kadir) *, 11 Taylan **, 80 (83' Kenan) *

Diyarbakırspor: 1 Metin **, 2 Yunus **, 22 Stavreski **, 3 El Yasa *, 6 Talip **, 53 (79' Zeki) *, 19 İbrahim **, 7 (50' Sinan) *, 66 Barış **, 5 Yılmaz *, 11 Ersin *, 61 (71' Onur) *, 10 Mohammed *, 21 Burhan **

Gol: 74' Sezer Badur

Sarı Kartlar: Taylan, Sezer Sezgin, Ufuk (KSK), Onur (D.Bakır)

Stat: Alsancak

Hakemler: Deniz Çoban *, Fatih Birinci **, Tamer Pektaş **

Telekom Lig A'da Karşıyaka, ikinci devreye Diyarbakırspor galibiyetiyle başladı: 1-0.

6. dakikada Yılmaz'ın köşe atışında El Yasa penaltı noktası üzerinden kafayı çaktı. Son anda Recep topu kontrol etti.

32. dakikada Yılmaz'ın serbest vuruşunda kaleci Recep kornere çeldi, Diyarbakırsporlu forvetlerden önce Recep topu kornere çeldi.

34. dakikada Ramazan'ın sağdan ortasına önce Birol, sonra Taylan dokunamayınca Karşıyaka golden oldu.

43. dakikada Burhan'ın sağ çaprazdan ceza alanına girdi, Mohammed'i gördü. Bu futbolcunun plasesi soldan dışarıya gitti.

53. dakikada Mohammed sağdan kesti, Ersin arka direkte kafayı çaktı. Top yan direkten döndü.

62. dakikada ceza alanını içindeki karambolde Burhanettin topu kaleye yolladı, top üst direkten döndü. Topu solda önünde bulan Ersin kesti, altı pasta Burhanettin vuruşunu Ulaş kale çizgisinden çıkardı.

65. dakikada sol çizgiden Sezer Sezgin kesti, kale önünde Ufuk vurdu, aut.

66. dakikada Güngör'ün pasında Taylan kaleci Metin'le karşı karşıya kaldı. Taylan'ın vuruşu Metin'in göğsünden döndü.

74. dakikada Taylan'ın pasında Sezer Badur yaklaşık 25 metreden vurdu, Yılmaz'dan seken top kaleci Metin Aktaş'ın üzerinden ağlara gitti: 1-0.

Tribünde tekme-tokat

Maç sonrası Diyarbakırlı taraftarlar balkondan, kapalı tribüne koltuk atınca ortalık karıştı. Polisle Karşıyakalılar karşı karşıya geldi.

KSK-Diyarbakır maçı "dostluk" görüntüleriyle başladı, kavgayla bitti. Maç öncesi iki renkdaş kulübün taraftarları uzun süre karşılıklı "yeşil-kırmızı" sloganı attı. Maç içinde Diyarbakırsporlu Yılmaz'ın agresif tavırlarıyla yükselen tansiyon, maç sonrası tribünleri karıştırdı. 90 dakikanın tamamlanmasıyla, yenilgiyi kabullenemeyen Diyarbakırsporlu taraftarlar, kapalı tribündeki Karşıyakalılar'ın üzerine koltuk ve şişe yağdırdı.

Atılan koltukları aynen geriye gönderen KSK'liler bu kez polisle karşı karşıya geldi. Olayları önlemek için önce megafonla uyarı yapan emniyet güçleri, taraftarları yatıştıramayınca cop kullanmak zorunda kaldı. Karşıyakalılarla-polis arasındaki gerginlik uzun süre devam etti. Daha sonra stat boşaltıldı. Arbede sırasında çok sayıda Karşıyakalı taraftar aldıkları darbelerle yaralandı. Olaylar yüzünden yeşil-kırmızılılar galibiyet sevincini bile yaşayamadı.

Dink protestosu

Ermeni asıllı Türk gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından, İstanbul'daki yürüyüşlerde atılan ve yankı uyandıran "Hepimiz Ermeniyiz" sloganı, dünkü KSK-Diyarbakır maçında da gündemdeydi. Karşıyakalılar, bu slogana tepkilerini "Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" sloganıyla diye getirdi.

Oayları polis körükledi

Karşıyaka Futbol Şube Sorumlusu Ahmet Özkan, tribünlerde yaşanan olayların büyümesinde emniyet güçlerinin hatası olduğunu savundu. Özkan şu açıklamayı yaptı: "Sevinmek isterken kafamıza koltuk, şişe yedik. Taraftarımız koltuk atan Diyarbakırspor taraftarına tepki verince polis gereksiz yere copa başvurdu. Olayların büyümesine de bu neden oldu. Diyarbakırsporluların attığı koltukları taraftarımız geriye atıyor diye tribünleri coplamak doğru değildi. Müdehale etmeseler olaylar yatışacaktı. Herkes gördü ki Karşıyakalı taraftarları tahrik eden Diyarbakırsporlulardı"

Deniz'e İskoç görücü geldi

Karşıyakalı Deniz, İskoçya'nın Glasgov Rangers takımının markajına girdi. Genç golcüyü izlemek için dün İskoçya'dan gelen menajer, gizlice tribündeki yerini aldı. Ancak sakatlığı nedeniyle kadroda yer almayan Deniz'i izleme şansı bulamadı. İskoç kulübünün, bu futbolcuyu daha sonraki maçlarda takip edeceği öğrenildi. Bu arada KSK'de sakatlıkları nedeniyle Ömür, Evren ve Gurur Diyarbakır'a karşı forma giyemedi.

MAÇTAN SONRA ÇIKAN OLAYLARLA VE DİYARBAKIRLI SEYİRCİLERİN KSK TARAFTARININ ÜSTÜNE YAĞDIRDIKLARI YABANCI MADDELERLE İLGİLİ GÖRÜNTÜ AŞAĞIDAKİ LİNKTE.

http://www.youtube.com/watch?v=_us_B2izmMc

gencalp
13-05-2007, 16:53
http://img107.imageshack.us/img107/1681/adszjpgpb5.png

13 Mayıs mitinginden bir görüntü

gencalp
03-09-2007, 14:13
Dün akşam İzmir Atatürk Stadyumunda oynanan ve Karşıyaka' nın ezici üstünlüğü ile 3-0 sonuçlanan KARŞIYAKA - Altay maçı
kadroları ve gol dakikaları aşağıda...

KARŞIYAKA
Onur ***
Sezer ***
Ahmet ***
Gurur ***
Ozan ***
C.Yılmaz ***
Olcan ***
Mustafa ***,
(76 Atilla) **
İnanç **
(70 Deniz) **
Şeyhmus ***
(87 Cihan)
Özgür ***

ALTAY
Süleyman **
Emirhan *
Eren *
(46 Macit) *
Hakan **
Erbi *
Volkan *
(46 Mehmet) *
Merter *
Yakup *
Yasin *
(61 Alp) *
Murat *
Aydın *

GOLLER: Dk. 29 Şeyhmus, 34 Özgür, 45 Mustafa
SARI KARTLAR: Deniz (Karşıyaka), Aydın (Altay)
STAT: Atatürk




Not: Çok enteresan,hiç fark etmeden attığım bu mesaj 355'inci mesajımmış yani 35½ :)

gencalp
14-10-2007, 13:02
12 kulüp Ay-Yıldız kullanıyor

Türkiye liglerinde ter döken 12 takımımız logolarında bayrağımızı kullanmaya devam ediyor.

Logosunda Türk bayrağını en belirgin şekilde kullanan Beşiktaş, bunu bir gurur vesilesi olarak her ortamda dile getiriyor.

Siyah-Beyazlı kulüp resmî olarak Türk bayrağını kullanma iznini, 16 Mayıs 1952 yılında Türk Milli Takımı'nı temsilen Yunanistan'a karşı mücadele etmesinden sonra alıyor.

Karşıyaka Kulübü de Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği yararlıklardan dolayı Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1926 yılında ödüllendiriliyor. Savaş sonrası İzmirli gençler futbol takımını yeniden kurarken Atatürk Kırmızı-Yeşil amblemin yanına Ay-Yıldız'ın eklenmesini istiyor.

Beşiktaş ve Karşıyaka gibi resmî makamlarca Ay Yıldız'a layık görülen bir diğer kulübümüz de Kasımpaşa'dır. Kasımpaşa futbol dışında boks ve güreş dallarında faaliyet gösteriyordu. Özellikle güreş alanında büyük başarılar elde ederken ülkemizin ismini de dünyaya duyuruyordu. Gazanfer Bilge, Mehmet Oktav ve Ahmet Kireççi (Mersinli Ahmet) gibi büyük güreşçiler uluslararası turnuvalarda şampiyonluklar kazandırarak Kasımpaşa'yı büyütüyorlardı. Türkiye'nin tanıtımına katkıda bulunduğu gerekçesiyle armasında Ay-Yıldız kullanmasına izin verildi.

Bu üç takımız dışında Beylerbeyi, Burdurspor, Bursaspor, Çankırı Belediyespor, Ceyhanspor, Cizrespor, Elazığspor ve Eyüpspor da amblemlerinde Türk bayrağını kullanıyor.

Türk Bayrağını Koruma Yasası amblemin her yerde kullanılmasına izin vermiyor. Yasaya göre manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde kullanılamayacağı gibi elbise veya üniforma şeklinde giyilemiyor. Ayrıca hiçbir siyasî parti, teşekkül, dernek, vakıf ve tüzükte belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan kurum ve kuruluşun amblem, flama, sembol ve benzerlerinin ön veya arka yüzünde esas veya fon teşkil edecek şekilde yer alamıyor...

gencalp
14-10-2007, 13:39
Karşıyaka İnternette de En Güçlü

Karşıyakalı taraftarlar her platformda olduğu gibi sanal ortamda da kulüplerine ve semtlerine sahip çıkıyorlar.

İnternette yapılan küçük bir araştırma sonucunda sayısı yirmiyi geçen web siteleriyle desteğin ve sahiplenmenin her alanda sürdüğü gerçeği dikkatleri çekiyor.Sitelerde; yapılacak organizasyonlar ve kulüp hakkında bilgiler en çok dikkat çeken konular arasında.

Yapılan küçük araştırma sonucu ortaya çıkan liste aşağıda.

Tüm Karşıyakalılara harcadıkları emekler için teşekkür eder, bütün sitelerinin devamlılığını temenni ederiz...

http://www.ksk.org.tr
http://www.kskcarsi.org
http://www.ksk1912.org
http://www.bursaksk1912.com
http://www.kskhaber.com
http://www.uniksk.com
http://www.forumksk.net
http://www.uniksk.net
http://www.yesilkirmizi.net
http://www.kskmania.com
http://www.kskalbum.com
http://www.radyoksk.com
http://www.karsi-yaka.com
http://www.forzakafkaf.com
http://www.karsiyakam.com
http://www.karsiyakaplus.com
http://www.nothfront.org
http://www.karsigumruk.org
http://www.ksktribun.com
http://www.izmirkarsiyaka.com
http://www.unutulmasinakiyamadiklarim.com
http://www.kskvideo.com
http://www.karsiyakausa.com

gencalp
18-10-2007, 20:36
KARŞI OLMAK LAZIM..!

Burada imzası olan bizler; bundan böyle İstanbul kulüplerine, “sponsorluk” adı altında milyon dolarları akıtan; ama iş İzmir kulüplerine geldi mi, stat reklamı bile vermekten kaçan; Türkiye’yi sadece ve sadece “İstanbul” kulüplerinden ibaret sayan firmaların mallarını TÜKETMEME kararı aldık...
Tam metin ve detay haberin devamındadır.


Burada imzası olan bizler;
Bundan böyle
İstanbul kulüplerine, “sponsorluk” adı altında milyon dolarları akıtan;
Ama; iş İzmir kulüplerine geldi mi, stat reklamı bile vermekten kaçan;
Türkiye’yi sadece ve sadece “İstanbul” kulüplerinden ibaret sayan firmaların mallarını TÜKETMEME kararı aldık...
Bugün bir damlayız...
Yarın bir okyanus...
3,5 milyonluk bir kentin, özbeöz evlatlarıyız...
Gücümüzü çok ama çok iyi biliyoruz...
Bizi görmezden geleni, artık biz de görmeyeceğiz...
Kampanyamız;
İzmir’de tek bir Cola Turka ve Arçelik satılmayana, tek bir Avea ve Turkcell hat kalmayana, tek bir Efes Pilsen içilmeyene dek sürecektir...
Bizden aldığınızı, artık bize geri vermeyi öğreneceksiniz...
Saygılarımızla...


FENERBAHÇE-GALATASARAY-BEŞİKTAŞ’IN SPONSORLARI

Fenerbahçe:
Avea, Cola Turka, Adidas, Acıbadem, Alpella, Aras Kargo, Arçelik, Audi, Denizbank, D.Hetcher, Doğuş, Efes Pilsen, GNC, Siemens, Vakıfbank

Galatasaray:
Avea, Adidas, Cola Turka, Doğuş, Anadolu Sigorta, Efes Pilsen, Acıbadem, E-kolay

Beşiktaş:
Doğuş, Digiturk, İntercity, Acıbadem, Medline, GNC, Avea, Umbro, Cola Turka, Sarar, Efes Pilsen, Düfa

İLGİLİ LİNK: www.karsiolmaklazim.com

Bu hareketin kaynağı olan yazı ise İzmirgücü Spor Vakfı web sitesinde Özgür Özgürengin tarafından kaleme alınan aşağıdaki köşeyazısıdır:

TEPKİSİZ KURBAĞA - Özgür Özgürengin

Yılmaz Özdil yazdı Hürriyet’te…

“…Eksi 2 derece suda ölür kurbağa… 50 derecede gene ölür…
5 ile 36 derece ısılarda yaşayabilir ancak…
Mesala; 50 derecelik suya bırakıverin kurbağayı anında tepki verir. Zıplayıp kaçar.

Ama 15 derecelik bir suya koyduğunuzda keyfine bakar… Yavaş yavaş ısıtırsınız suyu, hiç istifini bozmaz… 20 derece, 25, 30, 35 derken kasları gevşer… 40 dedi mi, artık kaçış yoktur kurbağa için… Gevşeyen kasları, en önemli özelliği olan zıplamayı elinden almıştır artık… Çaresiz ölümü bekler…”

İzmir futbolu da bizim “kurbağa” misali…

90’lı yıllardan sonra, altındaki su ısındıkça gevşedi, gevşedikçe tepkisizleşti, tepkisizleştikçe, ölüme yaklaştı ve bugün artık son günlerini yaşamaya başladı.

Herkes suçlu bunda…

Geleceği görme yetisinden yoksun, vizyonsuz, beceriksiz yöneticiler…

Üç kuruş için takım değiştirip, “İzmir bana sahip çıkmıyor” diye ağlayan teknik direktörler…

Türkçe’yi üç kelime ile konuşan, kadın-araba-para üçgeninde kör olmuş futbolcular…

Kulüp sevgisi şüpheli yöneticilere ”dur” demeyen kongre üyeleri…

Birincil görevi “sorgulamayı” bırakıp, yöneticilerin ağzına “ne diyecek” diye bakan spor medyası…

Bu kötü gidişi, “kurbağa” gibi izleyen taraftar grubu...

Hadi söyleyin, bunlardan hangisi sıyırabilir günah defterinden kendini…

Yöneticiler mi, hocalar mı, basın mı, futbolcular mı, yoksa; attı mı internet sitelerinde kül bırakmayan taraftarlar mı?

Ey Büyük İzmir’in büyük taraftarları…

Neredeydiniz, Göztepe, “oyuncak” olurken?

Neredeydiniz; Karşıyaka, Altay, İzmirspor “allak bullak” olurken…

Bugüne kadar neye isyan ettiniz, “Başkan kapıları aç” dışında…

Maliye Bakanı Unakıtan, Eskişehir’e milyon dolarları aktardı, siz de ses yok…

Öbürü, Antalyaspor’a değil omzunu, koca gövdesini verdi, ama siz de yine ses yok..

Erciyes’i, Kayseri’si, Sivas’ı, Malatya’sı, Adana’sı malı götürdü, siz avuç yalamakla yetindiniz…

Koyun elinizi vicdanınıza…
Allah’ınızı severseniz koyun…
Hiç mi suçunuz yok bu ortamda sizin…
En azından bi eylem yapın ya...

Deyin ki; “Bre sponsorlar… Avea, Turkcell, Cola Turka, Coca Cola, Sarar, Acıbadem, Alpella, Efes, Siemens… Daha niceleri…Bütün spor kulüplerine milyon dolarlar akıtırken, İzmir’in Alsancak Stadı’na, Karşıyaka’nın Arena’sına, Buca’nın stadına, Altınordu ve İzmirspor’un sahasına niye 6 bin YTL’lik bi reklam bile vermiyosunuz? Niye bizim takımlarımızın birisinde bile reklamınız yok… Niye, bizim web sayfalarımızda isimleriniz yer almıyor? Niye en küçük bir sponsorluğu bile zul görüyorsunuz bize?

İstanbul’dan ibaretse eğer bu ülke, buyrun mallarınızı da İstanbul’da satın. TÜKETMİYORUM SİZİ…”

Olacakları bir düşünün…
Avea ve Turkcell’in İzmir’deki günlük cirosu nedir bilir misiniz?
Ya, Cola Turka’nın, Efes’in, Alpella’nın?

Ne kadar dayanabilir bu tepkiye sizce…
Bence bir ay bile değil…
Bir hafta bile değil…
Hadi; kapatın yarın toplu halde cep telefonlarınızı ne olacak birlikte görelim…

Almayın Coca Cola’yı, Alpella’yı, Siemens’i, bilmem neyi…
Görün ne kadar dayanabileceklerini…
Hadi, en azından bu defa kurbağadan akıllı olmayı başarın…

uptrend
15-03-2009, 13:26
Şampiyon Karşıyaka yolun açık olsun.

astharoth1912
03-02-2010, 10:32
Karşıyakamız üzdü bu hafta bizi evimizde kaybederek. İnşallah altayı yenerek telafi ederiz bunu.

astharoth1912
09-02-2010, 18:37
altay 0-2 KARŞIYAKAMIZ

oooooooooooooooooooooooooo o gece bu seneeee o gece bu sene o gece bu sene o gece bu seneeeeeeeeeeee

bu takım bu sene süper lige çıkacak

o kadar.

kerkenez61
13-12-2010, 01:46
Arkadaşlar,
2010-2011 sezonunda şampiyon kim olur diye bir konu açtım ve anket koydum...
Sizde ankete katılıp görüşlerinizi paylaşır mısınız?
http://www.hisse.net/forum/showthread.php?t=56794

uptrend
17-09-2011, 09:33
River Plate-Boca Juniors
Celtic-Gloskow Rangers
Real Madrid-Barcelona
Galatasaray-Fenerbahçe
Roma-Lazio
Milan-İnter

Gibi dünyanın en büyük derbileri yanında onlar kadar büyük bir derbi. KARŞIYAKA-GÖZTEPE Derbisi.

Bir ikinci lig maçı olmasına rağmen 80.000 seyirci ile bir dünya rekorunu elinde bulunduran derbide KAF-SİN-KAF ve GÖZ-GÖZ lere başarılar diler,kavgasız,centilmence bir müsabaka oynanmasını temenni ederiz.

inorganik
09-05-2012, 00:26
İnsallah ligde kalirsiniz, bir goztepeli olarak tum kalbimle ligde kalmanizi bir izmirli olarakk isterim.

Asmiltak
01-11-2012, 23:58
Hey gidi kaf-sin-kaf, hey. Sen de asırlık oldun:)

Belki dönersin bir gün eski ihtişamına..

Karşıyaka 100 yaşında!
Karşıyaka Spor Kulübü taraftarları, kulübün 100. kuruluş yıl dönümünü meşalelerle kutladı

Karşıyaka 100 yaşında!

Akşam saatlerinde toplanmaya başlayan yeşil kırmızılı taraftarlar, Karşıyaka ile Bostanlı arasında dağınık gruplar halinde, kulübün kuruluşunun 100. yılı olan 2012'yi temsilen saat 20.12'ye kadar bekledi.

İşaret fişeğinin saat 20.12'de atılmasının ardından yeşil ve kırmızı renkteki yaklaşık 7 bin meşaleyi yakan taraftarlar, tezahüratlar eşliğinde 100. yıl coşkusunu yaşadı.

http://galeri.haberturk.com/spor/galeri/417856-karsiyaka-100-yasinda