PDA

View Full Version : Kıl Donmesi



0pennacle0
30-03-2007, 23:17
Arkadaslar bu baslik altında kıl donmesi hastaligi ile ilgili bilgi alısverisinde bulunmak icin acildi..
Belirtileri nelerdir?
Tedavi yontemleri nelerdir?
Tedavi oncesi,sırası ve ozellikle sonrasında neler yaşanır?
Onlemek icin ne gibi tedbirler almak lazımdır?
Başladıysa ne yapmak lazım..
Tedavi sonrası neler yapilmali?
Bu soruların ve sizin akliniza gelen farkli sorularin cevaplanacagi bir topik olur umarım..
Benim ricam özellikle bu problemi yasamis ve sagligina tekrar kavusmus insanların tecrubelerinden ve borsacı doktorların :cool: tavsiyelerinden olabildigince faydalanmak..
İsimiz borsa cogunlukla oturuyoruz ekrandan hisseleri izlerken vucudumuzdaki
olan bitenden de haberdar olmak lazim..

karınca
30-03-2007, 23:30
Arkadaslar bu baslik altında kıl donmesi hastaligi ile ilgili bilgi alısverisinde bulunmak icin acildi....
Hasta olan sizmisiniz?

SALESMAN
30-03-2007, 23:34
son dönemde elimde gül var kime versem topiğini lüzumsuz bulmam bu topikle beraber e daha dur daha dur hissine soktu beni..

kıl dönmesi konusunda da paylaşalım tabii .. du bakalım daha neler paylaşıcaz
bitmek bilmeyen paylaşım sevgisi:)

bu arada allah şifa versin sayın topik sahibi siz bana bakmayın ...

kentuf
30-03-2007, 23:38
Kılın dönüş şekline göre değişir hocam .Rsi 20 nin altında herhangi bir yerden dönmüşse kıl, bu kıldan ekmek arasi köfte çıkar .Yoksa uzak dur adı üstünde kıl eder adamı.

bathan
30-03-2007, 23:40
borsa düştü mü acayip kıl oluyom. konuyla ilgisi var mı bilmiyom.

0pennacle0
03-04-2007, 12:07
Hayır ben hasta degilim eniştemde vuku buldu..Maalesef :(
Benim duyduklarım cok buyuk bir sıkıntısı olmuyormus ama bazılarından duyduklarım gerçekten korkuttu yani..:)Bana diyor ki şişmansan sorun yok niye dedim kıçından bir dilim alıyorlar dedi o kadar..sonra dedim orası o sekilde acık kalıyormuş falan..gülmekten endişelenemiyoruz da..tovbe tovbe..:)

gemici
03-04-2007, 12:15
kıl işte belli olmaz ki ne tarafa döneceği...bizde politikada çok görülen bir olaydır bu dönme işi

BUSHIDO
03-04-2007, 12:21
Arkadaslar bu baslik altında kıl donmesi hastaligi ile ilgili bilgi alısverisinde bulunmak icin acildi..
Belirtileri nelerdir?
Tedavi yontemleri nelerdir?
Tedavi oncesi,sırası ve ozellikle sonrasında neler yaşanır?
Onlemek icin ne gibi tedbirler almak lazımdır?
Başladıysa ne yapmak lazım..
Tedavi sonrası neler yapilmali?
Bu soruların ve sizin akliniza gelen farkli sorularin cevaplanacagi bir topik olur umarım..
Benim ricam özellikle bu problemi yasamis ve sagligina tekrar kavusmus insanların tecrubelerinden ve borsacı doktorların :cool: tavsiyelerinden olabildigince faydalanmak..
İsimiz borsa cogunlukla oturuyoruz ekrandan hisseleri izlerken vucudumuzdaki
olan bitenden de haberdar olmak lazim..

Bilgilenelim cok guzel...

Nevir donmesi!, Asiri asabiyet, Paranoya, Yuksek ve dusuk tansiyon, Migren gibi pek cok borsaci hastaliklari varken, neden kil donmesi ile basladiniz gercekten merak ettim?

ayyan
03-04-2007, 12:25
yahoo da aratınca elime geçen ilk 2 linki vereyim ben.. hastahane linkleri de cıkıyor gerçi..

http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1l_d%C3%B6nmesi

http://www.tedavisi.biz/GENEL.cerrahi/kil.donmesi.htm

0pennacle0
03-04-2007, 16:22
Sayın BUSHIDO bahsettigim gibi bu yakinimin basinda maalesef..:(
30 yasina kadar ki erkeklerde sık goruluyormuş diyolar..Sizin bahsettiginiz hastalıklar ileriki yaşlarda meydana geliyor genellikle eger onlardan birine hastalanan yakinimiz olursa ya da biz bir konu daha acariz maksat faydalanmak olsun.Burada herkesin işi ne..Paylasim..:)

hasat
03-04-2007, 21:03
Mevzu kıl dönmesi olunca bir süre önce aldığım e-maili buraya aktarayım.

Osman Efendi bir sabah müthiş bir başağrısıyla uyanır. İlaç alır geçmez. Bir iki
gün bekler, ağrı devam eder.
Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Lakin Osman Efendi'nin başağrısı artarak sürer.
Üstüne üstlük başağrısı yanısıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka doktorlar çağrılır...

Osman Efendi Uşak'ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaadeder.

Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de bulamaz. Ev halkı birbirine karışır, başağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendi'yi İstanbul'a götürmeye karar verirler.

İstanbul'da en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır...
Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp gibidir.

Oysa dayanması gittikçe zorlaşan başağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir.
Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi bu defa da apar topar yurtdışına götürülür. O devirde Amerika değil İsviçre moda, Zürih'e gidilir.Haftalarca hastanede kalınır, onlarca profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.

Sonuç:
Osman Efendi'ye teşhis konulamaz. Artık yerinden kalkamayan Osman Efendi'ye ağrı kesici iğneler verilir, altmışlarını süren adamın ülkesine dönüp
"dinlenmesi", daha doğrusu son günlerini evinde geçirmesi tavsiye edilir.

Osman Efendi bitkin, aile perişan. "Kader" denilir, Uşak'a dönülür. Osman Efendi yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar.

Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendi'nin eski berberi "Berber
Mehmet" çağrılır. Berber yataktan kalkamayan Osman Efendi'yi tıraş ederken, adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler.

Berber Mehmet bir an düşünür. "Beyim" der, "Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın?”
Bir bakar, "Hah işte" der. "Kıl dönmüş.“

Osman Efendi'nin şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı çeker.

Ev halkı Osman Efendi'nin köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşar. Berber Mehmet, Osman Efendi'nin elinden zor alınır ve cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir.
 
Osman Efendi'nin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır. Ertesi sabah Osman Efendi aylardır ilk defa rahat bir uykudan uyanır.

Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Başağrısından ise eser kalmamıştır.

Dönen kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ızdıraplara yol açtığını doktorlar ancak o zaman keşfeder.
Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir. Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet'i çağırtır ve ona bir servet bağışlar.

Şimdi bu gerçek hikayeyi niye anlattık?

1-Berber Mehmet efendilerin fikirleri var, dinlemek gerek.
2. Bazen büyük sorunların çok basit çözümleri olur.
3. Burnundan kıl aldırtmayanların başı çok ağrıyabilir.

ÇELEBİOĞLU
03-04-2007, 21:26
Bugün bir eczanenin camında kıl dönmesi ile ilgili bir ilacın geldiğinden bahsediyordu...İlgilenenler en yakın eczaneye bakabilirler..

hulfet
03-04-2007, 21:31
geçmiş olsun nerende olursa olsun lütfen oynamayın enfekte olmasın çok basıt bir bir pansuman ve yaranın olun gunlaşmasını beklemek ve bence siyah mehlemle üzerine sürüpolgunlaştırıp patlaması ama çok ileri derecede olanları için dr takibi ameliyat olasılığı olabilir.biraz zor yerine göre sağlıklı günler.

TILSIM
03-04-2007, 21:46
Bende kıl dönmesi ameliyatı oldum.
Kesinlikle basit görülmemesi gereken bir hastalık,tabii yerine göre.Ben 1 ayda oturabilmeye başladım,3 ay sonra ağrıları bitti...
Geçmiş olsun

DEFENDOR
03-04-2007, 21:55
kıl kökleri kuyruk sokumunda birikerek topaç şeklinde bir kitle oluşturur... bu kitlenin zamanla iltahaplanmasıyla oluşan bir hastalık...
otururken ağrı yapması, fistül oluşması, iltahaptan dolayı hoş olmayan bir koku şeklinde belirtileri var...

bildiğim kadarıyla ameliyat olmaktan başka çaresi de yok...çünkü iltahabın temizlenmesi şart...

ameliyat sonrası bir süre oturma güçlüğü yaşanıyor...6 ay sonra hiç sorun kalmıyor...

ha bir de iki tür ameliyat yöntemi var...
dikişli olarak ve dikiş atılmadan...
dikiş atılmadan ameliyat tercih edilirse uzun süre pansuman yapılması gerekiyor ve yaranın kapanması daha uzun sürüyor...fakat tekrar etme riski çok düşük oluyor...


...

sezi
03-04-2007, 22:29
Plenoidal sinus dediğimiz durumla karşı karşıya olan birisi var sanırım.Öncelikle geçmiş olsun.İzninizle biraz bilgi paylaşayım.
Evet özellikle genç,oturarak çalışan erkeklerde görülüyor.(yani akşama kadar forum ve borsa başında oturanlar,dikkat!!!)
Bazen belden uyuşturularak da yapılabilen,fazla özellik taşımayan bir ameliyat sonucu, biraz uzun süren bir pansuman sürecinin ardından insanlar genelde bu rahatsızlıktan kurtulabiliyor.Eğer opere olunmazsa sorun daha da büyüyerek çözümü zorlaşıyor.Daha derin bir kesi ve daha uzun iyileşme süreci gerekiyor.
Yani güvenilir bir cerrah ile bu işi bir an evvel çözmekte fayda var.
Saygılar.
Not:Bir doktor yakınım yazdı.

karınca
04-04-2007, 00:12
Uzun süre yazmayınca ilgilenmemiştim

Düzeltme yapalım pilonidal sinus

Aşağıdaki uludağ üniversitesi seminer notu
http://www.uludaggenelcerrahi.com/seminer/asistan/PILONIDAL_SINUS_CERRAHISI/PILONIDAL-%20Seminer.htm

Aşağıdaki bilgi sabiston textbook of surgery 17.baskıdan alıntı;

Pilonidal Disease

Pilonidal infections and chronic pilonidal sinuses typically occur in the midline of the sacrococcygeal skin of young men. Although the exact
pathogenesis of pilonidal disease remains elusive and controversial, hair seems to play a central role in the process of infection and in the perpetuation of granulation tissue in sinuses. This is consistent with the clinical observation that pilonidal patients are often hirsute and that pilonidal diseases rarely occurs in populations with less body hair. It is uncommon for pilonidal disease to be confused with clinical disorders such as anal fistulas, skin disorders, underlying malignancies, or true sacrococcygeal sinuses.


Acute Management

Patients presenting acutely with new-onset disease may have a painful fluctuant abscess or a draining infected sinus. Both can be managed with simple office therapies with more definitive procedures reserved for patients who suffer from a recurrence. Abscess can be drained in the office or emergency department using local anesthesia. Typically the fluctuance extends to either side of the midline cleft, and incision and drainage down to the subcutaneous tissues off the midline provides for the best drainage and fastest healing. For both abscesses and sinuses, hair should be removed from the wound and local skin should be shaved weekly to prevent the reintroduction of hair. Laser depilation can also be used to accomplish long-lasting, but temporary, hair removal. Ideally, these patients should be seen weekly in the office for wound care until there is complete healing. Most do not require further care; those who do can be treated as described in the following section.


Operative Management

For those patients who have recurring infections, more definitive operative management is warranted. Numerous procedures have been described in
literature ranging from simple incision and drainage to complex plastic flaps for cleft obliteration.Incision and curettage is advocated by some as the simplest approach to pilonidal disease. After a probe is placed in the sinus, an incision is made over the probe, incising the overlying pits followed by curetting the granulation tissue. Daily care with dry dressings and weekly office visits are required for postoperative management. Wound healing typically requires 4 to 7 weeks, and recurrence rates vary from 1% to 20%. A more common approach is the simple excision without closure. The entire pilonidal is removed and the wound left to heal by secondary intention, typically requiring 8 to 21 weeks. Recurrence rates are low with this technique, at 2% to 3%. It is appealing to consider excision with immediate closure of the wound because wound healing takes only 2 to 7 weeks; however, recurrences are more likely to occur at rates of 11% to 29%. A technique that is intermediate to the excision with or without closure is that of marsupialization, where the wound edges are approximated to the fibrous base of the pilonidal. Reducing the size of the wound reduces the healing times to under 5 weeks and keeps recurrence rates low at between 1% and 4%.

The majority of other procedures described for pilonidal disease focus on off-midline procedures such as the Bascom or a plastic flap reconstruction
like the Limberg or Karydakis. The Bascom procedure involves the excision of the midline pits coupled with a lateral incision for off-midline
drainage of the underlying abscess. With minimal postoperative care, these wounds heal in 4 weeks and recurrence rates are as low as 10%. The
rhomboid excision and Limberg flap is one example of a flap technique for complete removal of the site of disease and subsequent primary tissue
closure. The disadvantage of the flap techniques include the complexity of the procedures; the necessity for inpatient hospitalization, typically less
than a week; and the fact that recurrences can still occur in 5% of cases.

sezi
04-04-2007, 01:18
Uzun süre yazmayınca ilgilenmemiştim

Düzeltme yapalım pilonidal sinus

Aşağıdaki uludağ üniversitesi seminer notu
http://www.uludaggenelcerrahi.com/seminer/asistan/PILONIDAL_SINUS_CERRAHISI/PILONIDAL-%20Seminer.htm

Aşağıdaki bilgi sabiston textbook of surgery 17.baskıdan alıntı;

Pilonidal Disease

Pilonidal infections and chronic pilonidal sinuses typically occur in the midline of the sacrococcygeal skin of young men. Although the exact
pathogenesis of pilonidal disease remains elusive and controversial, hair seems to play a central role in the process of infection and in the perpetuation of granulation tissue in sinuses. This is consistent with the clinical observation that pilonidal patients are often hirsute and that pilonidal diseases rarely occurs in populations with less body hair. It is uncommon for pilonidal disease to be confused with clinical disorders such as anal fistulas, skin disorders, underlying malignancies, or true sacrococcygeal sinuses.


Acute Management

Patients presenting acutely with new-onset disease may have a painful fluctuant abscess or a draining infected sinus. Both can be managed with simple office therapies with more definitive procedures reserved for patients who suffer from a recurrence. Abscess can be drained in the office or emergency department using local anesthesia. Typically the fluctuance extends to either side of the midline cleft, and incision and drainage down to the subcutaneous tissues off the midline provides for the best drainage and fastest healing. For both abscesses and sinuses, hair should be removed from the wound and local skin should be shaved weekly to prevent the reintroduction of hair. Laser depilation can also be used to accomplish long-lasting, but temporary, hair removal. Ideally, these patients should be seen weekly in the office for wound care until there is complete healing. Most do not require further care; those who do can be treated as described in the following section.


Operative Management

For those patients who have recurring infections, more definitive operative management is warranted. Numerous procedures have been described in
literature ranging from simple incision and drainage to complex plastic flaps for cleft obliteration.Incision and curettage is advocated by some as the simplest approach to pilonidal disease. After a probe is placed in the sinus, an incision is made over the probe, incising the overlying pits followed by curetting the granulation tissue. Daily care with dry dressings and weekly office visits are required for postoperative management. Wound healing typically requires 4 to 7 weeks, and recurrence rates vary from 1% to 20%. A more common approach is the simple excision without closure. The entire pilonidal is removed and the wound left to heal by secondary intention, typically requiring 8 to 21 weeks. Recurrence rates are low with this technique, at 2% to 3%. It is appealing to consider excision with immediate closure of the wound because wound healing takes only 2 to 7 weeks; however, recurrences are more likely to occur at rates of 11% to 29%. A technique that is intermediate to the excision with or without closure is that of marsupialization, where the wound edges are approximated to the fibrous base of the pilonidal. Reducing the size of the wound reduces the healing times to under 5 weeks and keeps recurrence rates low at between 1% and 4%.

The majority of other procedures described for pilonidal disease focus on off-midline procedures such as the Bascom or a plastic flap reconstruction
like the Limberg or Karydakis. The Bascom procedure involves the excision of the midline pits coupled with a lateral incision for off-midline
drainage of the underlying abscess. With minimal postoperative care, these wounds heal in 4 weeks and recurrence rates are as low as 10%. The
rhomboid excision and Limberg flap is one example of a flap technique for complete removal of the site of disease and subsequent primary tissue
closure. The disadvantage of the flap techniques include the complexity of the procedures; the necessity for inpatient hospitalization, typically less
than a week; and the fact that recurrences can still occur in 5% of cases.

Yukardaki yazıyı yazanın bir doktor yakınım olduğunu söylemiştim,şimdi yanımda değil fakat araştırınca "plenoidal sinus"şeklinde de yazıldığını gördüm.
http://www.sadiyehatun.com/hb_genelcerrahi.asp

karınca
04-04-2007, 01:20
http://www.sadiyehatun.com/hb_genelcerrahi.asp
reklam gibi

ÇAKAL
04-04-2007, 01:27
Kılın dönüş şekline göre değişir hocam .Rsi 20 nin altında herhangi bir yerden dönmüşse kıl, bu kıldan ekmek arasi köfte çıkar .Yoksa uzak dur adı üstünde kıl eder adamı.


kıl işte belli olmaz ki ne tarafa döneceği...bizde politikada çok görülen bir olaydır bu dönme işi
:oley: :oley:

sezi
04-04-2007, 01:34
reklam gibi

Sayın karınca sadece yardımcı olmak için yazdırmıştım bu yazıyı ama görüyorum ki siz daha iddialısınız.Sadece açıklaması olduğu için bu adresi seçmiştim.Elinizin altında google var lütfen oraya yazın yanlışımzı ve kendiniz görün.

karınca
04-04-2007, 01:44
Sayın karınca sadece yardımcı olmak için yazdırmıştım bu yazıyı ama görüyorum ki siz daha iddialısınız.Sadece açıklaması olduğu için bu adresi seçmiştim.Elinizin altında google var lütfen oraya yazın yanlışımzı ve kendiniz görün.
Google'a yazmayı düşünmem bile elimde birçok tıbbi kitap var. Sonuçta mesleğim bu...
Eğitim sırasında bize verilen bilgi "pilonidal sinus" zaten kitaptaki yazılanda "pilonidal disease"
Sizin sorgulamanız gereken doktor arkadaşınızın tıbbi bilgisidir. Hatalı olamaz mı?
Sabiston ve Schwartz, Cerrahi konusunda en önemli kitaplardır.
Yanlış yazım şeklinde belirtmem neden sizi rahatsız etti anlayamadım

karınca
04-04-2007, 01:53
ısrar üzerine google'da arama yaptım
Türkler böyle kullanıyor
Elin amerikasında böyle hastalık yok garip değil mi?
Ki; İlk 2. dünya savaşında jeep kullanan amerikan askerlerinde tanımlanmıştı

ÇAKAL
04-04-2007, 02:17
ısrar üzerine google'da arama yaptım
Türkler böyle kullanıyor
Elin amerikasında böyle hastalık yok garip değil mi?
Ki; İlk 2. dünya savaşında jeep kullanan amerikan askerlerinde tanımlanmıştı
Rahatladım:wink: ,benim jeepim yok.:)

sezi
04-04-2007, 12:09
Rahatladım:wink: ,benim jeepim yok.:)

Ne farkeder ki?Senin de bilgisayarın var.:)

varjan
04-04-2007, 12:28
Ne farkeder ki?Senin de bilgisayarın var.:)

Eyvahhh yandık o zaman.....
Vay be ne konuymuş.......

:he:

0pennacle0
04-04-2007, 13:57
Ilgilenen arkadaslara tesekkurler dedigim gibi bu konuda fazla bilgili olmadigimiz icin hafife alıyoruz ama gercekten buyuk sıkıntı oturamıyorsun,yatamıyorsun rahat bir sekilde araba kullanamıyorsun..ustelik ameliyat sonrası cok daha onemliymiş..

GÜRKAN
04-04-2007, 17:53
Sn.karınca doğrusunu yazmış arkadaşlar

Pilonidal sinüs=Kist dermoid sakral

ipeksay
09-07-2007, 15:25
Ilgilenen arkadaslara tesekkurler dedigim gibi bu konuda fazla bilgili olmadigimiz icin hafife alıyoruz ama gercekten buyuk sıkıntı oturamıyorsun,yatamıyorsun rahat bir sekilde araba kullanamıyorsun..ustelik ameliyat sonrası cok daha onemliymiş..

Bende geçen yıl mayıs ayında ameliyat oldum. Flep kaydırma yönetimi ile ameliyat oldum. Busene haziran ayında acılarım tekrarlamaya basladı ve dr. a gittim. Dr iltihaplanma oldugunu ve iltihaı kurutması gerektiğini söyledi kücük bir operasyonla yarayı açtı ve iltihabı aldı... Yaklasık 2 aydır hergün pansuman devam ediyor... Umarım iyileşirim.. Başka bir dr . a daha gittim ve ameliyatların devam edebilecegini kesin bir tedavisinin olmadıgını söyledi ve biraz tıp etik kurallarına uygun olmayan tavırla tavrandı ve bende kendi dr.umla olan tedavime devam etmeye karar verdim.

Bu işe başlıyorsanız gerçekten uzman bir hekime gidin...Kesin ameliyat konusunda kararlıysanız dr.unuzu iyi seçin. Ben iyi bir seçim yaptım fakat vücudum buna ters davranış gösterdi...:cry::cry::cry::grrr::grrr::grrr:

Birde bu hastalık genetikte olabilirmiş. Bebek anne karnındayken olabiliyormuş.
Anne karnında rahat duruyormusum oysaki çok sessiz sakin bir çocukmusum ilginc bi olay...:mut::cry::arf::grrr:

Bide çalıştıgınız işte önemli benim gibi hergün oturmak zorundaysanız masabasında oda enbüyük risk faktörü......:arf::grrr::arf::grrr:

Allah hastalara acil şifa versin...:super::super::cool:
**benimmm ameliyat yöntemim

Limberg flep (Romboid eksizyon tekniği)

Bu teknikte, sinüs traktları ve kist, geniş bir deri ile birlikte eşkenar dörtgen (baklava) şeklinde eksize edilir. Geride kalan boşluk özel bir flep kaydırılarak gerilimsiz olarak doldurulur. Nüks oranı oldukça düşük olan bir yöntemdir. Yabancı ve Türk cerrahlar tarafından çok çeşitli modifikasyonları da geliştirilmiş ve başarıyla uygulanmaktadır.

Bu teknikte orta hat çukuru büyük ölçüde düzelir. Dikişler büyük oranda orta hattın ötesinde kalır. Karmaşık bir teknik olması tekniğin dezavantajıdır. Ameliyat süresi Karydakis ameliyatına göre daha uzundur.

MAKİNİST
09-07-2007, 15:30
geçmiş olsun arkadaşlar....

ipeksay
09-07-2007, 15:36
Pilonidal Sinüs nedir?



Pilonidal Sinüs [PS] hastalığı, halk arasında “kıl dönmesi” olarak bilinen sıkıntılı bir durumdur. Bu hastalık çok büyük oranda kuyruk sokumunda ortaya çıkar.

Hastalık ilk kez 1833 yılında Dr.Herbert Mayo tarafından bilimsel olarak tanımlanmıştır.

Fransız ekolünden etkilenen eski Türk tıp dilinde “kist dermoid sacral” olarak da adlandırılmıştır.

Aslında, hastalık bir kist olmaktan ziyade bir apse formasyonudur. Bu apseleşmenin cilde açılmasına ise “sinus” adı verilmektedir.

Pilonidal kelimesinin anlamı “kıl yuvası”dır. Ancak bazı olgularda apse veya kist içinde kıl bulunmamaktadır. Bu nedenle, kıl dönmesi şeklinde bir adlandırma her zaman doğru tanımlama olmamaktadır.

ipeksay
09-07-2007, 15:37
Kimlerde görülür?



YAŞ:

PS ergenlik çağı ve genç erişkin hastalığıdır. Olguların büyük çoğunluğu 15-25 yaş grubu içerisinde yer alır. 30 yaşından sonra sıklık belirgin şekilde azalır. 40 yaşından sonra artık nadirdir. Bununla birlikte 50’li yaşlarda PS nedeniyle başvuran hastalar da olmaktadır.

Hastalığın yaş ile bu ilgisi, pilosebaceous gland denilen kıl kökündeki yağ bezlerinin puberte (ergenlik) döneminde aktifleşmeye başlayan seks hormonlarından etkilenmesinden kaynaklanmaktadır.

Yenidoğanda ve bebeklerde de aynı bölgede ciltte delikler görülebilir. Ancak bu pilonidal sinüs hastalığı olduğu anlamına gelmez. Bunların çoğu kör tüneller halinde herhangi bir sorun çıkarmaksızın kalır veya tamamen düzelirken, çok az bir kısmında pilonidal apse gelişebilir.

ipeksay
09-07-2007, 15:38
CİNS:


Erkeklerde çok daha sık görülür. Erkek:Kadın oranı çeşitli kaynaklarda 2,2-4 olarak verilmiştir. Üniversite öğrencileri arasında yapılan bir çalışmada ise erkelerde %1,1, kızlarda ise %0,1 sıklık olduğu bildirilmiştir. Toplumdaki genel görülme sıklığının her 1.000 kişi içinde 7 kişidir (%0,7).

Kız çocuklarının ergenliğe erken girmesi nedeniyle hastalığın kızlarda ortaya çıktığı yaşın daha küçük olması söz konusudur.

Ülkemizde PS erkeklerde tipik bir askerlik çağı hastalığı olarak kendini göstermektedir. Yapılan çalışmalarda bu grupta %10’a yaklaşan oranlar kaydedilmiştir.

ipeksay
09-07-2007, 15:39
PS kendiliğinden iyileşir mi?

Bu durum çok az vakada söz konusudur. Bir kısım olguda hastalık apseleşme ve komplikasyon olmadan uzun süre sessiz kalabilir. Ancak hastaların büyük çoğunluğunda cerrahi tedavi gerekir. Asemptomatik yani şişlik, kızarıklık, ağrı ve/veya akıntı olmayan olguların ne zaman semptomatik hale dönüşeceğini kestirmek mümkün değildir. Bu, bir hafta sonra olabileceği gibi yıllar sonra da gerçekleşebilir.

Semptomatik hale gelen olgularda antibiyotik tedavisi ile iyileşme sonrasında hastalık yaşamın bir döneminde büyük olasılıkla nüks edecektir. Ancak bu nüks için de belli bir süre biçebilmek mümkün değildir.

ipeksay
09-07-2007, 16:02
PS ne şekillerde seyredebilir?


Akut Form: Hastalığın alevli halidir. Kızarıklık, şişlik ve ağrı belirtileri ile apseleşme veya derialtı dokulardaki enfekte materyalin ya da apsenin kendiliğinden boşalması ile kötü kokulu akıntı şeklinde kendini gösterebilir. Hasta bu yakınmalarla en kısa zamanda hastaneye başvurmak ister. Hatta acil servise müracaat edebilir.

Apsenin cerrahi yöntemle boşaltılması



Durağan Form: Sinüs ağızları yerinde durmakla birlikte hastayı rahatsız edecek önemli bir sıkıntı yoktur. Hafif ve ağrısız bir şişlik olabilir. PS olgularının ilk tanı aldığı zamanda veya akut safhanın tedavisini takiben durağan form izlenebilir. Şeffaf ve kokusuz bir akıntı olabilir. Bu akıntı tamamen masum kalabileceği gibi kaşıntıya da yol açabilir. Durağan safhadan ne zaman akut forma geçiş olacağını kestirmek kolay değildir. Bazı yazarlar bu değişimi “uyuyan devin uyanması” olarak da nitelerler.



İyi Haber!!!

Durağan ve sakin seyreden bir PS olgusunda akut atakların olmamasını en azından seyrek ve hafif ortaya çıkışını sağlamak bazı basit önlemlerle mümkün olabilir. Lütfen aşağıdaki önerileri dikkate alarak uygulamaya çalışınız:

Uzun süre oturmaktan kaçınınız.
Binicilik, bisiklet, halter, kros gibi ağır sportif aktivitelerden kaçınınız.
Kalın, ağır ve dar pantolonları tercih etmeyiniz (Bluejean dahil)
Sentetik iç çamaşırı kullanmayınız.
Sık iç çamaşırı değiştiriniz.
Bölgesel hijyene (temizliğe) azami dikkat gösteriniz.
Sık duş yapınız.
Banyo ve temizlik sırasında kuyruksokumu derisini örselemeyiniz.
Sinüs ağızlarının olduğu bölgeyi günde 2 kez antiseptik solüsyonla siliniz.

patates22
14-07-2007, 22:44
CİNS:


Erkeklerde çok daha sık görülür. Erkek:Kadın oranı çeşitli kaynaklarda 2,2-4 olarak verilmiştir. Üniversite öğrencileri arasında yapılan bir çalışmada ise erkelerde %1,1, kızlarda ise %0,1 sıklık olduğu bildirilmiştir. Toplumdaki genel görülme sıklığının her 1.000 kişi içinde 7 kişidir (%0,7).

Kız çocuklarının ergenliğe erken girmesi nedeniyle hastalığın kızlarda ortaya çıktığı yaşın daha küçük olması söz konusudur.

Ülkemizde PS erkeklerde tipik bir askerlik çağı hastalığı olarak kendini göstermektedir. Yapılan çalışmalarda bu grupta %10’a yaklaşan oranlar kaydedilmiştir.

Kadın-erkek eşitliği istiyoruz...

m@ss
14-07-2007, 23:02
merhaba sn.ipeksay


pilonidal sinüs diye tanımlanan hastalık ile ile ilgili olarak birçok tez öne sürülmesine rağmen iki tanesi daha çok kabül görmüstür.

1.genetik (anne karnında iki parça olan kuyruk sokumunun tam birleşememesi ve arada kalan boşlukların kıl köklerini kendine yöneltmesi)
2.akkiz (çok oturma,sürtünme,terbezlerinin aktivasyonu vb. sebeplerle kıl büyümesinin ters yöne kayması - berberlerin traş sonralarında parmak aralarında kıl dönmesi oluşumu iyi bir örnektir-neden gösterilmiştir.)

Günümüzde 2. teori daha çok destek bulmaktadır.

sorunuzun cevabına gelince :

hiçbir teknikte hastalığın nüks etmeyeceği garanti edilememekle birlikte açık bırakılan ve pansumanlarla kendi iyileşme süreci beklenen olgularda daha az tekrar söz konusudur.Son olarak 1960 larda kullanılan ancak başarısız sonuçlar verdiği için terkedilen biryöntem son zamanlarda tekrar modifiye edilmiş ve yeniden popüler hale gelmiştir.

FENOL KOTERİZASYON diye tanımlanan yöntemi bende kullanmakta ve yüzgüldürücü sonuçlar almaktayım.

Bu yöntemde sinüs (hertürlü nüks etmiş operasyonlarda dahil) 1-2 cm.açılarak içeriği (piyojenik granülasyon dokusu-iltihabi kist cidarı) temizlendikten sonra fenol (%81 alkol içerir) ile yakılmaktadır.Yakılan bu cidarın nekroze olup dökülmesi sağlanmakta ve altında ki normal doku ortaya çıkarılmaktadır.Normal doku, üzerindeki kirli tabaka ve kıl kökleri yakılarak çürütüldüyü için kısa sürede kendini kapatmaktadır.Kapanan doku hastalığın nüksüne neden olan kıl kökleri yok edildiği için daha başarılıdır.(nüks %3)

Bu metod lokal anestezi ile yapılmakta,yatış gerektirmemektedir.Süreç ağrısız devam etmekte banyo ve denize girmek dahil hiçbir eyleminizi engellememektedir.Yaranın büyüklüğüne göre ortalama 3 seans (haftada 1 seans)gerektirmektedir.

Hastalarıma 6 ay süre ile yara çevresini traş etmelerini ve ara ara açık bırakılan yara yerlerini içine çevre dokulardan düşen kıllardan arındırmalarını önermekteyim.

Dezavantajı yara kapanana kadar hafif akıntı oluşturmasıdır.

görüşmek dileği ile...

0pennacle0
09-10-2007, 13:09
Onerebileceginiz bu operasyonu iyi estetik olarak da cok bozmadan yapabilecek birilerini tanıyor musunuz?Ozelden irtibata gecebiliriz...