PDA

View Full Version : Abd ParÇalaniyor Mu?



nerkan
24-05-2007, 18:12
Dün televizyonda zap yaparken kanal B ye takıldım, açık oturum tarzı bi program vardı, Prof. Anıl Çeçen'in konuşması ilgimi çekti, Çeçen diyor ki;Amerika parçalanıyor, Californialıların bağımsızlık talepleri son yıllarda yoğunlaştı, kuzeyde Kebec'liler ve bazı kuzey eyaletleri ABD den ayrılarak Kanada ile birleşip kuzey birliği kurmak istiyorlar, siyah amerikalılar bazı eyaletlerin (new orleans gibi ) birleşerek Afro-Amerika adı altında yeni bir ülke kurmak istiyorlar, Teksas'lıların ciddi bağımsızlık talepleri var, Yahudi toplumun alaska'ya yerleşip, burada bağımsız bir yahudi devleti kurmak istiyorlar, ispanyol asıllıların ayrılma talepleri var, ABD bu talepler gündeme gelmesin diye sürekli dışarıda savaş karışıklık çıkartarak ilgiyi dışarıda tutmak istiyor

konuşma bana çok ilginç geldi, sizlerle paylaşmak istedim.

selçuk efendi
24-05-2007, 19:42
olacağı o sonunda ama biraz daha vakit var, sanırım.

chemeng
24-05-2007, 19:44
o milletin toprağına göz dikip parçalamak için uğraşacağına kendi vatandaşının yaptıklarına baksın tepkilerine isteklerine baksın...hatta hiç bakmasın ilgilenmesinde parçalansın..kurtulsun cümle alem bunlardan...

BUSHIDO
24-05-2007, 19:55
Yakinda "hurricane season" baslayacak ve sert bir sezon olursa ve Sn Bush yine ayni hatalari tekrarlarsa, Amerikada isler karisabilir!

Bu arada Yahudiler icin ongorulen state Alaska degilde Clinton un memleketi Arkansas yanilmiyorsam!

Serenler
24-05-2007, 20:06
Bu ülkenin insanlarını ayakta tutan faktör ortak çıkarlarıdır.
Hatırlarsanız New Orleans'ı vuran büyük sel felaketinde bırakın dayanışma ve yardımlaşmayı, ölüleri bile soydular, nerdeyse birbirlerini yediler.
Eğer ortak menfaat birliği bitsin bu ülkede belki de dünyanın en büyük iç savaşlarından birine şahit olacaksınız...

ekselans
24-05-2007, 20:22
Fransız tarihçi Emmanuel Todd, 1976 yılında, Sovyetler Birliği hakkında “Yıkılmadan Önce” isimli bir eser yazmış idi. 1989 yılında Sovyetler Birliği dağıldı. 1992’de tamamen parçalandı.aynı tarihçinin 2003 Yılında piyasaya çıkan eserinin ismi: “Evrensel Amerikan Gücünün Ölüm İlanı”dır.

Alman Der Spiegel dergisinin, bu tarihçi ile yaptığı röportajda: “Böyle bir yargıya nasıl vardınız?” sorusuna Emmanuel Todd’un cevabı: “Çünkü ABD, bütün süper güçlerin çöküş hastalığının her türlü belirtisini göstermeye başladı!.. İçten içe bir çözülme yaşıyor... ABD, tedrici olarak, askeri oligarşik güç tarafından yönetilmeye başlandı!.. Askeri oligarşinin hakim olmaya başladığı bir ülke; süper güç de olsa çökmeye mahkûmdur!..”

Çünkü Amerika; aynı anda yeryüzünün bütün cephelerinde savaşıyor!.. Bu da; aşırı silahlanmaya mecbur ediyor kendisini!.. Düşünebiliyor musunuz; ABD’nin silahlanmaya ve savaşlara ayırdığı para kendisinden sonraki 10 ülkenin toplamından daha fazla!.. Tam 400 milyar Dolar. Rusya’nın 65, Çin’in 47, Japonya’nın 40.3, İngiltere’nin 35.4, Fransa’nın 33.6 ve Almanya’nın 27.5 milyar dolarlık bir bütçe ayırdığını söylersek; ABD’nin silahlanma ve savaş için ne korkunç para harcadığı kendiliğinden ortaya çıkar!..

Peki nereye kadar? Amerikalı tarihçi Paul Kennedy diyor ki: (Yakın bir zamanda; Amerika’nın gerileyişine ve üçüncü dereceden bir devlete dönüşmesine şahit olacağız.) Robert Graine ise (Gücün Esrarları) kitabında 47. kural olarak (İnsanoğlu’nun karşılaşacağı en büyük tehlike) büyüklenme, kendine aşırı güvenme ve gerekenden fazla öteye gidip, yeni düşmanlar edinmektir! Başları döndüren başarı istekleri; nasıl ki insanın felâketini hazırlarsa imparatorlukları da genişleme arzusu gibi duygular öldürür.

PARK
24-05-2007, 20:29
ben amerika birleşik devletlerinin parçalanacagına kesinlikle inanmıyorum ......

BUSHIDO
24-05-2007, 20:44
Amerika da belirli bir sure kalan, yasayan arkadaslarin bu konuda verebilecekleri cok degerli gorusler bulunabilecegini dusunuyorum.

Amerika'nin gercekten cok buyuk sorunlar icerisinde bulundugunu gormek o kadar da zor degil ve bu kadar onemli ve buyuk bir askeri gucu temsil etmese idi beni sahsen o kadar da ilgilendirmezdi.

Beni asil rahatsiz eden konu ise Amerika'nin bir askeri govde gosterisi yapmadan tarih yapraklarindaki yerini almak istememesi!

ÇAKAL
24-05-2007, 20:51
ABD ve Avrupa ülkeleri yıkılmaya mahkümdur.Hiçbir yönden yıkılmasalar bile aile mefhumu ortadan kalkmasından dolayı,gittikçe azalan genç nüfus bunların sonunu getirecek.Yıkılmasa ulülemre itaati kendine destur edinmiş halkı olan,parası altın olan Osmanlı yıkılmazdı.Teknolojinin bu derece ileri gitmesi artık herşeyi apaçık ortaya sermektedir.İnsanlar USAnın yaptığı zulmü görmektedir ve üst düzey yönetimler olmasa bile halk katında ABD artık bir terörist devlet olarak görülmektedir.Aynı şekilde İsrail de aynı görülmektedir.Ve dünyadaki tüm devletler ekonomik olarak bu devletlere saygı göstermektedirler.Ekonomide tüketime dayalı bir ekonomiyi seçmiş olan ve bunun çoğunluğunu silah satışı ile yürüten ve de çeşitli yollarla ülkelerin içini paradan para kazanarak boşaltmaya yüklemiş olan USA mutlaka bir yerde duvara toslayacaktır.Ama bu içerden olur ama dışardan.Çünkü dünyada doğup büyüyüp sonra da yok olmayan hiçbir şey yok.Herşeyin ilacı zaman.

warfeet
24-05-2007, 21:20
beter olsun develer...

birbirlerini yiyecekler yakinda...

ABD de zenciler ülkeyi ele geçirecek..
Kıyım yapılacak..

Sonra abd kendi halini düşünsün...
Kendi insanlarını isyan etmesinler diye ÖLDÜRECEK..

Sonra da kendi insanları kendi ülkesini YAKACAK...

Bekleyin görün...
BETER OLSUN LANET SÜRÜLER..

BUSHIDO
24-05-2007, 21:27
En müslüman Teksas


Emre KIZILKAYA

Amerika'da İslam'ın en hızlı yayıldığı eyaletin, ABD Başkanı George W. Bush'un memleketi, kovboylar diyarı Teksas olduğu ortaya çıktı.


ABD'nin en hızlı büyüyen dininin İslam olduğu yıllardır bilinen, nüfus verileriyle doğrulanan bir gerçek. İslam'ın en hızlı yayıldığı eyaletin ise, 400 bin Müslüman'a evsahipliği yapan Teksas olduğu ortaya çıktı. ABD Başkanı George W. Bush'un memleketi Teksas'ta, 11 Eylül saldırılarının yarattığı etkiyle İslamiyet'in hız kesmesi bekleniyordu. Fakat Bush Yönetimi'nin Afganistan ve Irak'a saldırmasıyla birlikte, yaklaşık 6 yıldır bu etki tersine döndü. Sıradan birçok Teksaslı, önce İslamiyet'i öğrenmeye, ardından din değiştirmeye başladı.

"BUSH BOZULDU" DİYORLAR

Aslında Teksas ve genel olarak ülkenin güneyi, Amerika'ya ilk gelen kolonistlerin en koyu Hristiyanlarına evsahipliği yapmıştı. Bugün de, elektrik kullanmayı dahi reddedecek kadar katı olan gelenekçi tarikatlar, bu bölgede, özellikle de taşrada yaygın. Uzmanlar, bölgedeki Müslüman nüfusun giderek artmasında, dindar olduğunu vurgulayarak iktidara gelen Bush Yönetimi'nin "yoldan saptığını" düşünen Teksaslı sofu Hristiyanların etkili olduğunu düşünüyorlar.

Nitekim Amerika'da aşırı muhafazakar çevreler, Bush'un liberallere boyun eğdiği görüşünde. Baptist Kilisesi'ne mensup birçok Teksaslı'nın da, daha önce İslamiyet ile hiçbir ilgileri olmadığı halde önce bu dini araştırmaya başladıkları, ardından dinlerini değiştirdikleri belirtiliyor. Amerikalı beyaz kadınlar da akın akın İslamiyet'e koşuyor.

ÇARŞAFLILAR VE ŞALVARLILAR

Bölgede etkili olan ve İslam'ın tanıtımını yapan özellikle Arap asıllı Amerikalılar, İslam'ı kendi yorumladıkları biçimde beyaz Amerikalılara öğretiyorlar. Bu yüzden, Teksas'da giderek artan Amerikalı Müslüman nüfus, İslam'ı bu bölgede talep edildiği şekliyle, yani epey katı bir şekilde yaşıyor. Bir anda tenlerini artık kimseye göstermeme kararı alan Amerikalı beyaz kadınların kara çarşaflı görüntüleri, birkaç yıl önce Amerikan futbolu oynayan erkeklerin şalvar ve takunyaları, insana, "burası Suudi Arabistan mı" diye sorduruyor.
Vahşi Batı'nın kanunsuz şehri Teksas'taki bu İslami dönüşümde, tanıdık simaların da payı yok değil. Milletvekili seçildikten sonra TBMM'de türbanla yemin etmeye kalkınca Türkiye'yi ayağa kaldıran Merve Kavakçı'nın babası Yusuf Ziya Kavakçı, benzer bir krizi geçen ay Teksas Senatosu'nda yaratmıştı. Kuzey Teksas İslam Derneği Başkanı ve Dallas Merkez Camii İmamı Kavakçı, Senato'nun geleneksel açılışını Fatiha Suresi'ni Arapça ve İngilizce okuyarak yapınca, bazı senatörler salonu terkederek protesto gösterisi yaptı. Senato Başkanı Florence Shapiro ise, Kavakçı'nın Teksaslı Müslümanlar'ın yüzde 90'ını temsil ettiğini savunarak kendisine dua için teşekkür etti.

Bakalım "dindar kovboy" Bush'un memleketi Teksas'daki bu ilginç gidişatın sonu nereye varacak.

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/6575751.asp

BUSHIDO
24-05-2007, 21:29
beter olsun develer...

birbirlerini yiyecekler yakinda...

ABD de zenciler ülkeyi ele geçirecek..
Kıyım yapılacak..

Sonra abd kendi halini düşünsün...
Kendi insanlarını isyan etmesinler diye ÖLDÜRECEK..

Sonra da kendi insanları kendi ülkesini YAKACAK...

Bekleyin görün...
BETER OLSUN LANET SÜRÜLER..

Sn Wafeet, sizde isi biraz asiriya goturmediniz mi? Amerika'ya tepkiyi anliyabiliyorumda bu biraz asiri degilmi?

Sevgilerimle.

UNYELI CONAN
24-05-2007, 21:33
ben basbakan olursam abd'deki zencilerin ve yahudilerin ve ispanyollarin
self-determination haklari icin caba gösterecegim ve destekleyecegim. Ve HATTA gerekirse oraya demokrasi ve insan haklarini getirmek icin BAM (büyük Amerika Projesini" hayata gecirecegum daaaa

UNYELI CONAN
24-05-2007, 21:34
Bu ülkenin insanlarını ayakta tutan faktör ortak çıkarlarıdır.
Hatırlarsanız New Orleans'ı vuran büyük sel felaketinde bırakın dayanışma ve yardımlaşmayı, ölüleri bile soydular, nerdeyse birbirlerini yediler.
Eğer ortak menfaat birliği bitsin bu ülkede belki de dünyanın en büyük iç savaşlarından birine şahit olacaksınız...

icimin yaglari eriyor.. üzün süre birsey hayal ederken bu kadar mutlu olmamistim.. ne güzle bir düsünce ne güzel bir rüya .. Allahim gercek olsun ne olursun !!!! AMIN !!

DrX
24-05-2007, 21:54
ben basbakan olursam abd'deki zencilerin ve yahudilerin ve ispanyollarin
self-determination haklari icin caba gösterecegim ve destekleyecegim. Ve HATTA gerekirse oraya demokrasi ve insan haklarini getirmek icin BAM (büyük Amerika Projesini" hayata gecirecegum daaaa


beter olsun develer...

birbirlerini yiyecekler yakinda...

ABD de zenciler ülkeyi ele geçirecek..
Kıyım yapılacak..

Sonra abd kendi halini düşünsün...
Kendi insanlarını isyan etmesinler diye ÖLDÜRECEK..

Sonra da kendi insanları kendi ülkesini YAKACAK...

Bekleyin görün...
BETER OLSUN LANET SÜRÜLER..


icimin yaglari eriyor.. üzün süre birsey hayal ederken bu kadar mutlu olmamistim.. ne güzle bir düsünce ne güzel bir rüya .. Allahim gercek olsun ne olursun !!!! AMIN !!

Benden de amin :he::he::he:

Ayrıca meteor çarpabilir, yellow stone (dünyanın en geniş aktif volkanıdır, yaklaşık eni 80 km, boyu 160 km olan bir volkan krateri düşünün) tek baca şeklinde patlayabilir...:mut::mut::mut:

Hiroşima'ya atılanın milyalarca fazlası bir doğal bombanın üstünde oturuyorlar...:cool:

Bunda da bir hikmet ve de mühlet var :yes::yes::yes:

Ne demiş atalarımız alma mazlumun ahını...

BUSHIDO
24-05-2007, 21:58
Big Brother derki, "sizin hepinizi fisledim ve bir daha Amerika'ya vizeyi artik *** alirsiniz!"

Serenler
24-05-2007, 22:10
beter olsun develer...

birbirlerini yiyecekler yakinda...

ABD de zenciler ülkeyi ele geçirecek..
Kıyım yapılacak..

Sonra abd kendi halini düşünsün...
Kendi insanlarını isyan etmesinler diye ÖLDÜRECEK..

Sonra da kendi insanları kendi ülkesini YAKACAK...

Bekleyin görün...
BETER OLSUN LANET SÜRÜLER..


ben basbakan olursam abd'deki zencilerin ve yahudilerin ve ispanyollarin
self-determination haklari icin caba gösterecegim ve destekleyecegim. Ve HATTA gerekirse oraya demokrasi ve insan haklarini getirmek icin BAM (büyük Amerika Projesini" hayata gecirecegum daaaa


Benden de amin :he::he::he:

Ayrıca meteor çarpabilir, yellow stone (dünyanın en geniş aktif volkanıdır, yaklaşık eni 80 km, boyu 160 km olan bir volkan krateri düşünün) tek baca şeklinde patlayabilir...:mut::mut::mut:

Hiroşima'ya atılanın milyalarca fazlası bir doğal bombanın üstünde oturuyorlar...:cool:

Bunda da bir hikmet ve de mühlet var :yes::yes::yes:

Ne demiş atalarımız alma mazlumun ahını...

Adamlar Türkiye'de ve dünyada araştırma yapıyorlarmış,
Niye bu kadar sevilmiyoruz, imajımız niye bozuldu diye,
işi bir çözebilseler sorun kalmayacak :D

selçuk efendi
24-05-2007, 22:19
Sn. Warfeet, forumun en asabi delikanlısı:)

BURÇ
24-05-2007, 22:23
Belki de artık ABD den çıkıp Orta ASya da ezelden beri planladıklrı Büyük Ortadoğu projesi ile kendilerine yeni bir toplum yaratmak ve geride kalanları da KAOS içinde bırakmaktır amaç..Son 25 yılda önce İsrail -Filistin..Kudüs e kadar gelen gerilim..Şimdi de IRAK dan İRAN sınıra kadar gelen gerilim.Elbette birde Lübnan-İsrail sınırı var..

Yıllardır felaketler ile boğuşan ABD kıtası Küresel İklimsel olumsuzluklardan en ok etkilenen kıtalardan biri(Güneydoğu Asyadan sonra). En az etkilkenen kıta ise Orta Asya.Ne bir volkanik patlama ne bir deprem ne de bir Sel olasılığı var.Tek sorun Su kaynakların yetersizliği eğer ona da yapay bir çözüm bulunursa yeni hedef Orta Asya olacaktır.

nerkan
25-05-2007, 09:32
Belki de artık ABD den çıkıp Orta ASya da ezelden beri planladıklrı Büyük Ortadoğu projesi ile kendilerine yeni bir toplum yaratmak ve geride kalanları da KAOS içinde bırakmaktır amaç..Son 25 yılda önce İsrail -Filistin..Kudüs e kadar gelen gerilim..Şimdi de IRAK dan İRAN sınıra kadar gelen gerilim.Elbette birde Lübnan-İsrail sınırı var..

Yıllardır felaketler ile boğuşan ABD kıtası Küresel İklimsel olumsuzluklardan en ok etkilenen kıtalardan biri(Güneydoğu Asyadan sonra). En az etkilkenen kıta ise Orta Asya.Ne bir volkanik patlama ne bir deprem ne de bir Sel olasılığı var.Tek sorun Su kaynakların yetersizliği eğer ona da yapay bir çözüm bulunursa yeni hedef Orta Asya olacaktır.


Size katılıyorum, kanaatimce ABD kendine vatan arıyor;

İngiliz The Observer gazetesinde yer alan habere göre, Pentagon’un, Başkan Bush’a sunduğu raporda, “iklim değişikliği bizi mahvedecek” uyarısı yapılıyor.

Hepimizin bildiği üzere, Amerika kıtasından başlayan ve İngiltere’nin kenarından geçerek tâ kuzey buz denizine kadar giden (gulf stream) diye bir sıcak su akıntısı var. Bu sıcak su akıntısı, gerek Amerika’nın, gerekse okyanusların, İngiltere’nin, Avrupa’nın hayat kaynağı… Eğer bu sıcak su akıntısı olmazsa veya soğursa, Amerika’da ve Avrupa’da da hayat olmayacak, helehele İngiltere’de hiçbir şey olmayacak… ABD, bu Çevre raporunu Pentagon düzeyinde, ordu düzeyinde ele aldı ve Başkan Bush’a takdim etti. Önümüzdeki 20 sene içerisinde ABD’nin, Avrupa’nın, İngiltere’nin karşılaşacağı manzaraları önlerine koydular…
Rapordaki tablo şu: Muazzam bir iklim değişikliği yaşanacak, bazı bölgelerde sular kabaracak, çok ciddi bir kıtlık olacak, … Hollanda, Belçika ve Danimarka’nın tamamı, hatta Almanya’nın büyük kesimi sular altında kalacak. İngiltere buzullarla kaplanacak. Amerika donacak; hayat kalmayacak…
İlim adamları tarafından tespit edilen ve Pentagon tarafından stratejisi oluşturulan asıl korku işte bu.”

BOP’un arka planında bu rapor yatıyor
Amerika “Önce uzayda aradı, orayı araştırdı, bedava olsun dedi… Ancak uzayda şehir kuramadılar; orada insanoğlu için hayat yok…
Dediler ki nereye gidebiliriz?
Batıya gitseler, olmaz. Rapora göre Batı da belasını bulacak… Afrika’ya gitseler, orada iklim sıcak… Uzak doğudan Anadolu’ya uzanan eksende “verimli hilal” bölgesi dediğimiz bölge, yukarıda Afganistan ve işte Irak bölgesi bunların gündemine geldi. Kısaca Amerika, BOP manevraları ile kendine vatan arıyor.”

ABD özel komisyon kuruyor
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, küresel ısınma ve enerji bağımsızlığıyla ilgili meclis komisyonu kurma projesini açıkladı. Pelosi yaptığı açıklamada, “küresel ısınma ve enerji bağımsızlığı gibi acil konuların önemine dikkat çekmek amacıyla bu konularla ilgili özel bir komisyon kurma projesini ilan etmekten gurur duyduğunu” belirtti. Pelosi, ABD’nin bağımsızlık günü olan 4 temmuzun “bu yıl aynı zamanda enerji bağımsızlığı günü de olması için” bu tarihe kadar bu konularla ilgili bir yasayı çıkartmayı tasarladığını kaydetti.

Pentagon: İklim değişikliği bizi mahvedecek
22 Şubat 2004 tarihli İngiliz The Observer gazetesinde yer alan habere göre, Pentagon’un, Başkan Bush’a sunduğu raporda, “iklim değişikliği bizi mahvedecek” uyarısı yapılıyor. Raporda öne çıkan bazı görüşler şöyle:

ABD Savunma uzmanları tarafından hazırlanan gizli bir çevre raporuna göre; önümüzdeki 20 yıl içinde iklim değişikliği, milyonlarca insanın savaşlarda ve doğal afetlerde yaşamını yitirmesine yol açacak küresel bir yıkım sonucunu doğurabilir.
Önde gelen Avrupa şehirlerinin yükselen denizin altında kalacak, İngiltere, 2020’de Sibirya iklimini yaşayacak,
Nükleer ihtilaf, megakuraklıklar, açlık ve yaygın ayaklanmalar dünya çapında patlak verecek.
Ülkelerin yiyecek, su ve enerji tedariklerini güvence altına almak için nükleer silah geliştirmeye yönelecekler, ani iklim değişikliği dünyayı anarşinin eşiğine getirecek.

Kısacası ABD komşumuz olacak gibi görünüyor, tabi ki o zamana kadar ABD Parçalanmazsa ?

nerkan
05-06-2007, 10:02
Parçalanmaya yönelik kıpırdanmalar başlamış bile;
AMERİKA BÖLÜNÜYOR!
600 bin nüfuslu Vermont eyaleti “bağımsızlık” için Bush yönetimine karşı isyan bayrağı açtı

05.06.2007 06:21

Amerikan tarihine bir kara leke olarak geçen “1861 İç Savaşı”nın ardından ilk kez bir eyalet ABD’den ayrılarak bağımsız olmak için girişimde bulundu. 600 bin nüfusa sahip Amerika’nın en küçük eyaletlerinden Vermont, “bağımsızlık” için Bush yönetimine karşı isyan bayrağı açtı. AP ajansı Vermont’ta en çok görülen şeyin, “Amerika Vermont’tan çık!” şeklinde tişörtler ve çıkartmalar olduğunu yazdı. Bush’un ülkeyi imparator gibi yönettiğini ve kendilerine hiçbir katkı sağlamadığını kaydeden 400 Vermontlu aydın, Bağımsızlık Bildirgesi’ni açıkladı. Yıllardır “Demokratlar’ın kalesi” olarak gösterilen ve sermayeye karşı çıkarak eyalet genelinde McDonald’s açtırmayan Vermontlular’ın girişimi, “Bir eyalet kendi isteğiyle ABD’den ayrılabilir mi?” sorusunu beraberinde getirdi. Vermontlular Bağımsızlık Bildirgesi’ndeki “Eğer hükümet halkın üzerinde yıkıcı etkiye sahipse halk, yönetimi devirip yerine yenisini kurma hakkına sahiptir” maddesine dayanarak bağımsızlık istiyor.

Vatan

ozbek1
05-06-2007, 10:11
abede nasıl yıkılır
eğer 5 litrelik 3 tonluk jiplere binmeye devam ederlerse yıkılmaları fazla sürmez
ananem şöle derdi
oğul 1000 kazanıp 1001 harcayacağına, 100 kazan 99 harca

BUSHIDO
05-06-2007, 10:15
Amerika guclu bir ulke...
Verimli topraklari ve oturmus bir ekonomisi var.

Amerika'yi zor duruma dusurebilecek en onemli teklike Dolar.

Eger Dolar yurtdisinda rezerv icin kullaniminda herhangi bir degisim olursa butun bu artilari kisa bir surede eksiye donusebilir.

ozbek1
05-06-2007, 10:25
abede nin kafasına patlatabülüler
çok artistik yapmaya başladı çünkü
kendi yaptıkları filimlere inanmaya başladılar

pinky
05-06-2007, 10:39
Vermont Eyaletinin Bağımsızlık isteği % 8 den % 13 e çıktı.. Bush yönetimine tepki.

ozbek1
05-06-2007, 10:41
buş yönetimi çok agresif
eccük sağduyulu ossaydı
en azından sempatiden işi götürürdü

yosun
05-06-2007, 10:43
İnŞallahhhhhh!

BUSHIDO
05-06-2007, 10:53
Bu topikte gormus oldugum kimi gorusleri oldukca garipsedigimi belirtmek zorundayim.

Amerika, OrtaDogu'da uygulamakta oldugu politikalar ile cok sempatik bir ulke gorunumunde degil. Ama bence bu hicbir zaman bize o ulkeye karsi elestirilerimizde saygi sinirini asmamizi hakli gosteremez.

Bu en azindan bize yakismiyor. Bizler bu nitelikte basit tatmin yollarina ihtiyac duymayacak kadar olgun ve buyuk bir halkin cocuklariyiz.

Esenlikler dilerim.

ally_mcbeal
05-06-2007, 10:59
bütün büyük imparatorluklar gibi elbet abd nin de sonu gelecektir. bu dışardan bir etkiyle değil bana kalırsa içerden çökme şeklinde olacak. ilginç yorum ve tahminler okudum çoğu bana mantıklı geliyor. ülkemizde had safhada bir abd korkusu ve gözde büyütme olduğunu düşünüyorum. tarihin en güçlü imparatorluğu roma imp. bile yıkıldığına göre...?

mutlu
05-06-2007, 11:09
Büyük devletlerin yıkılması uzun bir süreç gerektirir. Taşın aşağıya düşüşü gibi değil kağıdın düşüşü gibi salınarak inişe geçer. Bu süreç SSCB'de başlamıştı. Şimdi sıra ABD'deydi. Sadece çatırtıları biraz daha fazla duyulmaya başlandı. Yakın bir gelecekte büyük bir savaşın çıkma ihtimali kuvvetli. ABD de bu savaşın içinde olacak fakat şimdiki gibi gücü kalmayacak. Ya hastaneye ya mezara.

pinky
05-06-2007, 11:09
Ben sayın ally_mcbeal' in görüşlerine katılıyorum. Moğollar, Roma, Osmanlılar, Britanya. Sovyetler. Bu parçalanmalar kısa süre de olmuyor. Biz belki göremiyebiliriz ama ABD de kesin olarak parçalancaktır. Düşmez kalkmaz bir ALLAH.

ÖZDOĞAN77
05-06-2007, 11:12
Dün televizyonda zap yaparken kanal B ye takıldım, açık oturum tarzı bi program vardı, Prof. Anıl Çeçen'in konuşması ilgimi çekti, Çeçen diyor ki;Amerika parçalanıyor, Californialıların bağımsızlık talepleri son yıllarda yoğunlaştı, kuzeyde Kebec'liler ve bazı kuzey eyaletleri ABD den ayrılarak Kanada ile birleşip kuzey birliği kurmak istiyorlar, siyah amerikalılar bazı eyaletlerin (new orleans gibi ) birleşerek Afro-Amerika adı altında yeni bir ülke kurmak istiyorlar, Teksas'lıların ciddi bağımsızlık talepleri var, Yahudi toplumun alaska'ya yerleşip, burada bağımsız bir yahudi devleti kurmak istiyorlar, ispanyol asıllıların ayrılma talepleri var, ABD bu talepler gündeme gelmesin diye sürekli dışarıda savaş karışıklık çıkartarak ilgiyi dışarıda tutmak istiyor

konuşma bana çok ilginç geldi, sizlerle paylaşmak istedim.



-Rüzgar eken,fırtına biçer.
-Kimsenin ahı kimsede kalmaz.
-Ağlatan gülmez.
-Ah alan onmaz.
-Mahkeme kadıya mülk değil.
-Mazlumun âhı, indirir şahı..


Yorumsuz,Atalarımız öyle demiş...:notr:

ozbek1
05-06-2007, 11:13
bu topik amma kaderci olmuş
tabi inanç felsefesine göre herşey doğar büyür ölür
ama bunu extra buraya yazmak
insanları bilgilendirmek oluyorsa benden extra teşekkür

nerkan
05-06-2007, 15:30
Amerika guclu bir ulke...
Verimli topraklari ve oturmus bir ekonomisi var.

Amerika'yi zor duruma dusurebilecek en onemli teklike Dolar.

Eger Dolar yurtdisinda rezerv icin kullaniminda herhangi bir degisim olursa butun bu artilari kisa bir surede eksiye donusebilir.

ABD nin İran ile alıp veremediğide bu zaten abd nin İran ile asıl derdi İran'ın rezerv para olarak Dolar'dan Euro'ya geçeceğini ilan etmesi yani abd açısından İran dünyaya kötü örnek (!) oluyor, ya birde İran bu konuda başarılı olursa abd nin sonu ne olur siz tahmin edin, doların yıkılan saltanatı ve ardından parçalanmış bir amerika

ÖZDOĞAN77
06-06-2007, 14:29
New Jersey Polisi Dur İhtarına Uymayan Özürlü Sürücüyü Kurşun Yağmuruna Tuttu

ABD'nin New Jersey eyaletinde polis, emniyet kemeri kontrolü için dur ihtarına uymayan özürlüyü kurşun yağmuruna tuttu.



ABD'nin New Jersey eyaletinde polis, emniyet kemeri kontrolü için dur ihtarına uymayan özürlüyü kurşun yağmuruna tuttu.

Türklerin de yoğun olarak yaşadığı New Jersey'in Cliffton bölgesinde rutin emniyet kemeri kontrolü yapan polis, dur ihtarı yaptığı kısmî zihinsel özürlü sürücünün aracı sürmeye devam ettiği gerekçesi ile zihinsel özürlüyü kurşun yağmuruna tuttu. (Cihan Haber Ajansı)

:super:Size bu yakışır,güçlü,gelişmiş,medeni,adil ve dünyanın düzenini sağlayacak büyük ülke...!!!!!!!!!!

efendiaslan
06-06-2007, 14:46
ABD yıkılır mı?
Elbet birgün yıkılır. Ama ne zaman?

Bugün 3 saat ABD li bir profesörle beraberdik.
Aslında hafta başından beri burda. Dünde 1 saat kadar muhabbetimiz olmuştu.
Bizim alanda ABD de yapılan araştırmaları konuştuk.
Güzel bir sunum yaptı.
Adamlar müthiş çalışıyor.
Bilim destekleniyor
Zaten hangi dal olursa olsun şu an bilimin en yüksek olduğu yer ABD.
Müthiş araştırmaları var.
Hergün aramızdaki fark açılıyor.
Bizse kavga etmekle meşgulüz.
Bilim olmadan ilerlemek mümkün değil.
Fakat bizde üniversitede Hoca olmanın kriterleri farklı.
Neyse ne yazsak boş.
Çünkü biraz daha bizdeki Üniversitelerin, araştırmaların durumu ile ABD, Japonya gibi ülkelerdeki durumu kıyaslasak bu topiktede hemen başlarız kavgaya.

Ama ümitvar olacağız.
Ülkemizi kalkındırmak için çabalayacağız.
Ve şairin dediği gibi deyip yolumuza devam edeceğiz.

"Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi küheylân, koşmana bak sen!

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!"

NFK.

uzman
29-10-2007, 23:53
Fransız tarihçi Emmanuel Todd, 1976 yılında, Sovyetler Birliği hakkında “Yıkılmadan Önce” isimli bir eser yazmış idi. 1989 yılında Sovyetler Birliği dağıldı. 1992’de tamamen parçalandı.aynı tarihçinin 2003 Yılında piyasaya çıkan eserinin ismi: “Evrensel Amerikan Gücünün Ölüm İlanı”dır.

....
Peki nereye kadar? Amerikalı tarihçi Paul Kennedy diyor ki: (Yakın bir zamanda; Amerika’nın gerileyişine ve üçüncü dereceden bir devlete dönüşmesine şahit olacağız.) Robert Graine ise (Gücün Esrarları) kitabında 47. kural olarak (İnsanoğlu’nun karşılaşacağı en büyük tehlike) büyüklenme, kendine aşırı güvenme ve gerekenden fazla öteye gidip, yeni düşmanlar edinmektir! Başları döndüren başarı istekleri; nasıl ki insanın felâketini hazırlarsa imparatorlukları da genişleme arzusu gibi duygular öldürür.


Sayın Ekselans,

Sanırım bu yazıyı Radikal'den alıntılamışsınız. Problem yok, enteresan bir yazı, ama Robert Graine ismi yanlış, yazarın adı Robert Greene, kitabın Amazon'daki linki:
http://www.amazon.com/48-Laws-Power-Robert-Greene/dp/product-description/0140280197

Bu da kitapta geçen 48 kuralın listesi:
http://www2.tech.purdue.edu/cg/Courses/cgt411/covey/48_laws_of_power.htm

PEHLIVAN
09-11-2007, 01:45
İnanın Amerika gibi emperyalist bir gücün parçalanmasına yada güçsüzleşmesine üzülmem. Sırf ülkemiz kazansın diye de elimden geldiğince Türk malı 869 barkodlara dikkat ederek alışveriş yapmaya çalışan milliyetçi bir Türk oğlu Türk olarak yazıyorum bunu. Ancak gerçekleride görmek lazım. Binlerce ırkı biraraya getiren Amerika'da halkın yüzde bilmem kaçı ayrı bir devlet kurmak istiyormuş. Peki onlardan daha az ırk yaşayan bizim ülkemizde böyle insanlar yüzde kaçtır acaba? Bilimde, ekonomide hatta askeri güçde bizden ileride değillermi? Eminim bizim topraklarımızda gözü olanlar, Amerikanın topraklarında gözü olanlardan fazladır. Eğitimde bizlerden çok ilerdeler. Şimdi söyleyin bakalım: Kimin parçalanma, bölünme, yıkılma, güçsüzleşme ihtimali daha fazla?

PARK
09-11-2007, 01:49
Abd ParÇalaniyor Mu?

Abd mi parçalanacak pehh:)

Peynirmi parçalıyorsunuz siz:):) Yapmayın yahu....

spekavcısı
01-12-2007, 17:12
Abd ParÇalaniyor Mu?

Abd mi parçalanacak pehh:)

Peynirmi parçalıyorsunuz siz:):) Yapmayın yahu....

örnek:
http://www.yenisafak.com.tr/dunya/?t=01.12.2007&c=4&i=85130

Zenci isyanının kahramanı yaralandı
1992 yılında gerçekleşen Los Angeles isyanının kahramanı Rodney King, silahla yaralandı.


LOS ANGELES (CİHAN)
Los Angeles polisi, hayati tehlikesi bulunmayan Rodney King'in, neden kurşunlandığını ya da hangi hastanede bulunduğunu açıklamadı.
King'in dört beyaz polis tarafından dövülürken çekilmiş görüntüleri yayınlandıktan sonra yargılanan polislerin, tamamı beyazlardan oluşan jüri tarafından beraat ettirilmesi, 1992 yılında Los Angeles'ta, 55 kişinin öldüğü 4 günlük bir isyana yol açmıştı.

Şehirdeki siyah ve Hispaniklerin başlattığı isyan sonucunda, 2000 kişinin yaralanmış, 12 bin kişinin tutuklanmış, 1 milyar dolarlık da zarar ve yağma meydana gelmişti.

01.12.2007

ayrıca konuyu takip edenler bilir...uzun süreli elektrik kesintilerinde şehirlerdeki yağma ve gasp olaylarını durdurabilmek için ordu birlikleri yetmiyor...olağanüstü hal ilan ediliyor....yani ABD öyle bir batar ki....bilim adamlarına sadece sonuçları analiz etmek kalır....bütün dünyayı yönetmek için 735 üs kurmak ve bunları beslemek için karşılıksız trilyonlarca dolar basmak...üstelik evrensel kuralları bir kenara bırakmak....masum insanları terör ve suikastlar yoluyla ortadan kaldırmak...gizli anlaşmaşlarla "devletlerin servetleriniğ yağmalamak" "yöneticileri satın alarak" geniş kitleleri açlığa ve sefalete mahkum etmek....bunlar BÜTÜN DİNLERİN VE ALLAHIN MEN ETTİĞİ KURALLAR DEĞİL Mİ!!! O HALDE BUNLARI KİM KURTARACAK.....

spekavcısı
04-12-2007, 11:00
İkitisatçı yorumu:1

Salih NEFTÇİ / 04.12.2007
SIV sorunu nedir? SIV ve SIV-lite adı verilen araçlar büyük finansal kurumların bilançolarında tutmak istemedikleri varlıklardan kurtulmak için kurmuş oldukları şirketlere verilen isim. Diyelim ki bilançonuzda 100 milyar dolarlık istemediğiniz bir varlık var. Alıcısı da yok. Bir SIV kuruyorsunuz. SIV kendisine sermaye toplamak için riskli senetler ihraç ediyor. Bu aynen hisse senedi ihraç etmek gibi. Bu sermaye bir tampon oluşturuyor. SIV arkasından önceliği olan ve ratingi AAA olan bonolar çıkarıyor. Çok kısa ve orta vadeli...Bunlar yüksek kredi kalitesi ve kısa vadesinden dolayı düşük faiz verebiliyor. SIV’ler daha sonra AAA ratingli bonolarda elde ettikleri fonlarla bankaların bilançosunda tutmak istemediği AAA ratingli varlıkları satın alıyor. (Dikkat ederseniz AAA ratingli bononun arkasında da AAA ratingli varlık var) Böylelikle banka bu varlıklardan kurtulmuş oluyor. Yatırımcılar da çok kısa vadeli fonları için iyice bir faiz alıyor ve AAA ratingli enstrümanlarda kalıyor. Sorun Mesele işte bu AAA ratinginde. Kredi krizi şimdi bunların notunun kırılmasını gündeme getirdi. Bu olunca da SIV elindeki enstrümanları satma zorunda. Alıcı olmadığı için bu enstrümanlar çok ucuz fiyata gidecek. Ve bu ucuz fiyat da SIV’lere para yatıranların anaparalarının yarısına yakınını kaybetmesine neden olacak. Diğer bir deyimle AAA ratingine para yatırmış olan aslında Türkiye bonolarından bile çok daha riskli bir enstrümana para yatırmış oluyor. Sonuç SIV sorunu şu anda buzdolabında. Amerikan Hazine .Bakanlığı bu konuda bir sorun çıkmaması için büyük çaba harcıyor ve sözü edilen paketin esas amacı da SIV’lerin lağvedilmesi ile ortaya çıkacak sorunları asgariye indirmek. SIV’lerin nasıl geliştiğini gösteren bir grafik aşağıda…Fitch şirketinin çok iyi hazırlanmış bir raporundan aktarıyoruz. (SIV’lere bir de SIV-lite ve conduit gibi benzer kurumları da ekleyince bunların boyutu sanırız bir trilyona yaklaşır)


SIV’ler ya batar...Veya banka bilançolarına geri döner... Bu nedenle SIV’lerde not indirimine gidilmesi son derecede önemli bir olaydır. Eğer tedbir alınmazsa bu 400 milyar dolarlık bir portföyün çözülmesi demek olur. Böyle bir portföyü varlıkları yok pahasına satmadan kurtarmanın tek yolu da bunların yeniden büyük bankaların bilançolarına geçmesidir. Ama bu da... bankalar üzerinde yeni sermaye bulma baskısı oluşturacaktır. Geçtiğimiz haftalarda da gördüğümüz gibi Citibank başta olmak üzere büyük Amerikan bankaları şimdiden buna başlamış bulunuyor. Ama işin henüz başındayız ve piyasaya başka yüklü yeni sermaye arayışları gelmesi kaçınılmazdır. Bu şu anda yapılırsa ancak yeni hisse arzları şeklinde olur. (Elbette yeni hisse arzı dilution demektir ama bunu bir kenara bırakalım) Uzun vadeli olarak bakıldığında bu sermaye arayışları 2 trilyon dolar gibi bir varlığı taşır durumda olacağa benzemektedir. Bu da büyük bankaların en az 150 milyar dolarlık yeni sermaye ihtiyacı anlamına gelir. Elbette bir de buna diğer kurumların SIV dışı nedenlerle sermaye arayışlarını eklemek gerekiyor. Amerikan ekonomi yönetiminin yapmak istediğini işte şimdi bir resesyonu önlemek bu sermaye arayışını kolaylaştırmak… Şu anda kısmen başarırlı olabileceklerdir diye düşünüyoruz.


İkitisatçı yorumu 2:

11 Aralık’ta indirim gelince yılbaşı da gelir Erdal SAĞLAM / 03.12.2007
Geçen hafta FED’den gelen açıklamalar, 11 Aralık’ta yeni faiz indiriminin geleceğini gösteriyor. Dış piyasalarda bu kararla birlikte yılbaşına kadar bir rahatlama beklenirken, içeride de FED’den, ardından da Merkez Bankası’ndan gelecek indirim kararıyla birlikte, bu yılın da sonuna gelinmiş olunacak. Artık 2008’e bakma zamanı geldi denilebilir.

Geçen hafta önce ABD Merkez Bankası FED’in Başkan Yardımcısı Donald Kohn, daha sonra da Başkan Ben Bernanke, 11 Aralık’ta yapacakları toplantıda faiz indirimlerine devam edileceğine ilişkin, neredeyse somut diyebileceğimiz kadar açık mesajlar verdiler.

Bir hafta öncesine kadar “indirim olur mu, olmaz mı” tartışması yaşanırken, geçen haftaki bu demeçlerden sonra, faiz indirimi artık kesinleşti. Şimdi artık tartışmanın “çeyrek puanlık indirim mi olur, yoksa yarım puanlık olur mu?”noktasında yoğunlaştığını söyleyebiliriz.

Bu arada, mesajlarla birlikte hem FED’den hem de Avrupa Merkez Bankası ECB’den yine geçtiğimiz hafta içerisinde, para piyasalarındaki likidite sıkışıklığı halinde yardımcı olacaklarına ilişkin verilen demeçler de piyasaları önemli ölçüde rahatlattı.

Yine geçtiğimiz hafta ABD’de, Avrupa’da ve Japonya’da, üçüncü çeyrekle ilgili veriler ciddi ekonomik yavaşlama olmadığını gösteriyor gibiydi. Buna karşılık son çeyreğe ilişkin ipuçları ise bu dönemde bir yavaşlama olacağının işaretlerini veriyordu.

Enflasyonla ilgili veriler konusunda ise ciddi yorum farklılıkları bulunuyor. Sektördeki yorumcuların çoğu, enflasyonda da o kadar korkulacak veriler gelmediğini söylüyor. Ama özellikle Avrupa’dan son 6-7 yılın en yüksek enflasyon verilerinin geldiği de açık.

Özetle; hem gelen somut açıklamalar hem de verilerin olumlu yorumlanması neticesinde piyasalarda geçen hafta, genel olarak rahat bir hafta oldu. Ancak dediğimiz gibi; verilerin yıl sonu kaygıları nedeniyle genellikle olumlu değerlendirilmeye çalışıldığı da açık.

11 Aralık’ta alınacak faiz indirim kararı beklentisinin de etkisiyle, artık 2007 yılının sonuna gelindiğini söylemek mümkün.

Gelecek yıla ilişkin olarak ise ciddi kaygıların devam ettiğini gözlüyoruz



HAYKIRI-YORUM
işin garabeti şurada...x ülkesi için adam smith kuralı koymuş....ekonomi iyi gitsin diyorsan...tasarrufun artacak....yatırımın olacak...(daha sonra emperyalism sömürge-türev para piyasaları ortaya çıkmıştır ancak ana kural değişmez...GÖRÜNMEYEN EL GELİR DEĞİŞTİRENİ....DEĞİŞTİRİR....)
Ana kural nedir...tasarruf yapacaksın...yani içerde faizler artacak.....kaynak kullanımına dikkat edeceksin....(israf haramdır evrensel ilkesi...) falan filan...uzatmayayım...ABD de ise işler tersine dönmüş adamlar faiz indirerek...batan şirketleri kurtararak (verimsizliği yayarak...) ekonomiyi kurtaracalmış...mış...da mış..uyuyun siz ....ancak GÖRÜNMEYEN EL tanımı gereği uyumuyor...İŞBAŞINDA..ABD açısından sonun başlangıcı değil...sona doğru yaklaşıyoruz.....ABD bu açmazdan yine kendi politikaları gereği çıkamaz...yani BATIŞ mukadder.....NEDENİ de şu:kaç yıldır karşılıksız para bastı ve hayalci politikalarını gerçekleştirmek için dolandırıcı zihniyeti ile halen iş görüyor...İNSAN ONURU VE İNSANİ AHLAKTAN UZAKLAŞTIRAN POLİTİKALARIN BAŞARILI OLMA ŞANSI SIFIRDIR...BU BENİM TEORİMDİR...TEORİNİN DAYANAĞI INSANI INSAN YAPAN KURALLARDIR...

cengaver
07-12-2007, 16:06
A.Çakar tv de H .Şükür ün gerekirse A.Polat konusunda önemli açıklamalar yaparım dediği konusunda duyumlar aldığını söyledi.Bunun üzerine A.Polat dönüş yapmiş.Bence ABDnin çökmesi kadar önemli bir olay.Konu Borsa olabilir,Malum ABD kiler olabilir ve sair.Bilgisi olan varmı.A.Çakar ın yalancısıyım.Biraz kafa bulalım dedik.

sulzer
07-12-2007, 16:21
bu güne kadar ne imparatorluklar kuruldu ne diktatörler geldi geçti yakın zamandan osmanlının yıkılması rusya ve varşova paktının dagılması sırada ABD var bu gücü lelinde tutabilmek için tüm dünyayı ingiltere siyasi yönden abd askeri gücü ile bunu korumaya çalışıp sömürge olarak kulanıyorlar dünya ülkelerini her 5veya 10 yılda bir ülkeye şavaş ilan edip kendince mazretler bularak ayakta durmaya çalışıyor ....her imparatorluk gibi abd zamanı gelince parçalanacaktır bu dünyada hiç bir ülke ve insan kalıcı degildir iyi yönetilmesse ve devleti koruma altına almassa mutlaka bir gün yıkılır......???

indian
09-12-2007, 19:02
İnanın Amerika gibi emperyalist bir gücün parçalanmasına yada güçsüzleşmesine üzülmem. Sırf ülkemiz kazansın diye de elimden geldiğince Türk malı 869 barkodlara dikkat ederek alışveriş yapmaya çalışan milliyetçi bir Türk oğlu Türk olarak yazıyorum bunu. Ancak gerçekleride görmek lazım. Binlerce ırkı biraraya getiren Amerika'da halkın yüzde bilmem kaçı ayrı bir devlet kurmak istiyormuş. Peki onlardan daha az ırk yaşayan bizim ülkemizde böyle insanlar yüzde kaçtır acaba? Bilimde, ekonomide hatta askeri güçde bizden ileride değillermi? Eminim bizim topraklarımızda gözü olanlar, Amerikanın topraklarında gözü olanlardan fazladır. Eğitimde bizlerden çok ilerdeler. Şimdi söyleyin bakalım: Kimin parçalanma, bölünme, yıkılma, güçsüzleşme ihtimali daha fazla?

bilimsel olmak için, önyargısız ve güdümlenmemiş veriye
ihtiyaç vardır. Günümüzde, abd deki yayımlanan veriler dahil Türkiyedeki verilerin hemen hepsi güdümlü ve bilimsel olmayan verilerdir...dolayısıyla veriye dayalı yorum yerine tecrübeye dayalı yorum bana göre önemlidir...tecrübe de diyorki...ABD parçalanacak.....ben ve bu görüşü paylaşanlar kişisel beklentilerini yazıyor...ancak...biz güdümlü değiliz ve abd parçalanacak....

indian
03-01-2008, 11:26
3.1.2008 tarihli Taraf gazetesinde (internette yayımı yok henüz..) iskoçyalı bir bilim adamı...ABD'nin osmanlı gibi batacağını...iç ve dış borç ve kötü yönetim...nedeiyle nasıl batacağını anlatmış....biz burada tartışırken...bilimsel verilerde gelmeye başladı...inşallah hayırlara vesile olur....tecrübe der ki:zulüm ve yalan iktidarların son aşamsıdır...ABD ise zulüm ve yalanı devlet politikası haline getirmiş ve geniş kitlelere NAZİ PROPAGANDA yöntemleriyel bunları gizlemekte, güdümlü medya kanallarıyla, demokrasi ve özgürlük palavrası sıkmaktadır...son örnek:Iraka demokrasi ve özgürlük getireceklerdi ve gideceklerdi: milyonlarca ölü, kan ve göz yaşı...milyonlarca fuhuşa ve sefalete sürüklenen kadın ve çoluk çocuk...Türkiye ve Dünya kamuoyu da bunları görmezden geliyor.....susmak suça iştirak etmektir....

indian
03-01-2008, 14:56
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=7955092&tarih=2008-01-02

ABD ekonomisinde ağır borç yükünden kaynaklanan sıkıntılar, Osmanlı İmaparatorluğu'nun 1870'li yıllada yaşadığı krize benzetildi. Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Niall Ferguson, Financial Times gazetesinde yayınlandığı makalesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun 1870 yıllarındaki iflasına yol açan gelişmeleri anımsatarak, ABD'yi uyardı.

Prof. Ferguson, Financial Times gazetesinde yayınladığı “Amerika için bir Osmanlı uyarısı” başlıklı makalesinde gelecekteki tarihçilerin bu yılları, Osmanlı'nın 1870'li yıllarına benzer bir dönemeç olarak değerlendireceklerini öne sürdü.

Kırım savaşının ertesinde Osmanlı İmparatorluğu ve idaresi altındaki Mısır'ın iç ve dış borçlarının büyük boyutlara ulaştığını, borç ödemelerinin Osmanlı Imparatorluğunun bütçesinde tüm harcamaların yarıdan fazlasına tırmandığını anımsatan Ferguson, bir borç krizinin kaçınılmaz hale gelmesiyle, Osmanlı İmparatorluğunun 1875 yılında iflasını ilan ettiğini kaydetti.

“FİNANSAL GÜÇ DENGESİ DOĞUYA KAYIYOR”

Niall Ferguson, ABD'de yaşanan borç krizinin elbette ki farklı bir şekil aldığını, kamudan değil, hanelerin mortgage sorunlarından kaynaklandığını belirtirken de Eylül ayından bu yana Ortadoğu ve Doğu Asya devletlerince dört Amerikan bankasına yatırım yapıldığına işaret etti.

Bu tür sermaye girişlerinin ABD finansal hizmetleri sektöründen yabancı hükümetlerine kaynak transferi anlamına geldiğini vurgulayan Ferguson şu değerlendirmeyi yaptı:

“Başka bir deyimle 1870 yıllarında olduğu gibi finansal güç dengesi kayıyor. O zaman, kayma eski doğulu imparatorluklardan (sadece Osmanlı'dan değil, Pers ve Çin imparatorluklarından da) Batı Avrupa'ya yönelikti. Bugün ise kayma, ABD ve diğer Batılı finansman merkezlerinden Ortadoğu ve Doğu Asya'daki otokrasilere doğru gerçekleşiyor.”

Prof. Ferguson, Türkiye açısından “Borç krizinin ardından Sultanın tahttan çekildiğini ve Osmanlının Balkanlardaki konumuna öldürücü bir darbe vuran Rusya'nın askeri müdahalesinin meydana geldiğini” belirterek şöyle devam etti:

“Bugünkü finansal kaymayı, doğudaki yeni ihracat ve enerji imparatorluklarının lehindeki benzer bir jeopolitik değişimin ne kadar çabuk takip edeceği henüz belli değil. Ancak bu tarihsel benzeşme, Amerika'nın adeta bir imparatorluğu andıran Ortadoğu ve Asya'daki üs ve müttefik ağları için iyi bir işaret değil. Borçlu imparatorluklar, er ya da geç borç verenleri tatmin etmek için hisse satmaktan fazlasını yapmaya mecbur kalırlar.”

indian
17-01-2008, 12:49
http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=7305

ABD'ye dünyada kimse söz geçiremezken isyan ülkenin tam kalbinden çıktı.

150 yıllık antlaşmayı bozan Siyuların sözcüsü Russell Means, halkının bağımsızlığını ilan etti.

Amerikan hükümetinden henüz bir tepki gelmedi, ama bu bekleme sürecinde yalnız değiller. Emperyalizm karşıtı, eşitlikçi, daha doğru bir dünya düzeni umut eden herkesin kalbi onlarla birlikte atıyor.
Doğaya, hayvanlara, insanlara, tabiata dosttular. Sevecen ve misafirperverdiler... Beş yüz yıl önce, başka bir kıtadan topraklarına gelen beyaz adamı da dostlukla, misafirperverce karşıladılar; ona mısır ve tütün yetiştirmeyi, dağlık arazide hayatta kalmayı öğrettiler.

Ancak beyaz adam biraz güçlendikten sonra değişti, kendisine kucak açan Kızılderililerin ekinlerini yaktı, hayvanlarını öldürdü, topraklarını aldı, kadın-erkek, çoluk-çocuk demeden çoğunu katletti.

Kalanlara ise yaşayacak alan bile bırakmadı. Dünyanın en büyük soykırımı olarak atfedilen Yahudi soykırımında 21 milyon insan öldürüldü, ama bu ürkütücü rakam Amerika'nın yok ettiği Kızılderili sayısının yanına bile yaklaşamıyor.

Çünkü öldürülen Kızılderili sayısı bunun dört katı, 80 milyona yakın.

1492'de başlayan ve 1886 yılına kadar durmaksızın süren soykırım için farklı farklı yöntemler kullanıldı.

ABD'nin resmi makamları Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödedi. Devlete ait binaların bodrumları, Kızılderili kafataslarıyla dolup taştı.

Kızılderililerin açlıktan ölmesi için başlıca yiyecekleri olan bizonların toptan öldürülmesi de, soykırım yöntemlerinden biriydi.

1931-32 yıllarında ise "Gözyaşı Yolculuğu" diye tabir ettikleri sürgüne gönderildiler, o sırada ilk biyolojik silah da onlar üzerinde uygulandı.

Sürgüne gönderilen Kızılderililere yardım adı altında dağıtılan battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırılarak çok sayıda insanın ölmesi sağlandı.

Kimi kaynaklar bugün sadece iki buçuk milyon Kızılderilinin kaldığını söylüyor. Üstelik onlar da hâlâ tehdit altında.

Değişen, yine "Vahşi" beyaz adamın onlara karşı kullandığı silah, yöntem.

Bugün Lakota bölgesinde açlık ve sefalet süregeliyor, bölgedeki intihar oranı ise Amerika ortalamasının yüzde 150 üstünde...

Tüm bu yaşananlar karşısında isyan eden ilk kabile yine Siyular (Lakota Kabilesi) oldu.

1974'te başlayan sürecin ikinci adımı 17 Aralık'ta gerçekleşti. Siyu Kabilesinin sözcüsü Russell Means, bağımsızlıklarını ilan ettiklerini açıkladı. Biz, bunu duyunca çok heyecanlandık ve onlara ulaşmayı denedik, doğrusu umudumuz yoktu, fakat yanılmışız, cevap geldi.

Telefon aracılığıyla, Hollywood filmlerinden de tanıdığımız Siyu sözcüsü Russell Means'le bir röportaj yapma şansına eriştik, sorabildiğimizi sorduk...

- Bağımsızlık ilanınızdan beri ne gibi bir süreç yaşandı?

Bizim hükümetle yapılmış sözleşmelerimiz var. Ancak 150 yıldır yasal haklarımızı ihlal ediyorlar. Bu yüzden halkımızın bize verdiği yetkiye de dayanarak ABD ile olan tüm anlaşmalarımızı 17 Aralık'ta tek taraflı feshettik.

ABD yasalarına, uluslararası tüzüklere ve Laramie anlaşmasına göre artık yasal olarak bağımsız bir ülkeyiz. Komşumuz ABD'nin ortasındaki 5 eyalet Nebraska, Kuzey Dakota, Güney Dakota, Montana ve Wyoming artık bizim topraklarımız. Ülkemiz, aşağı yukarı Bolivya büyüklüğünde.

- Bu topraklar yerleşim yerlerini de kapsıyor mu?

Evet. Birçok kent var ve bunlar kendi özerk yönetimlerine sahipler.

Biz bu yönetimlerle birlikte hareket etmek istiyoruz. Ancak kabul etmezlerse bu topraklardaki tüm gayrimenkuller üzerinde hak talep edeceğiz. Herhangi birisi gayrimenkulünü satma girişiminde bulunursa bu konuda yasal girişimde bulunacağız.

Eğer böyle bir durum olursa da bu beş eyaletteki gayrimenkul piyasası altüst olur. Bu yükün altından kalkamazlar. Eyalet yönetimlerini bu konuda ikaz ettik. Amacımız gayrimenkul piyasasını çökertmek değil, tek isteğimiz birlikte ve ekonomik olarak herkesin çıkarına uygun hareket etmek.

- Diğer yerlilerin tepkisi nasıl? Örneğin bazıları otel yöneticiliği veya kumarhane işletmeciliği yaparak iş dünyasında boy gösteriyor. Bütün bu kişileri bağımsızlık için mücadele etmeye ikna etmek zor değil mi?

Evet çok zor. Bu insanlar sömürgeleştirilmiş. Halkımızın sadece yüzde dokuzu özgür olmak istiyor. Diğerleri ise bu harekete ya şüpheyle yaklaşıyor ya da destek vermiyor.

- Bir hükümet kurmayı hedefliyor musunuz?

Kurduk bile. Her şeyin yerli yerine oturması zaman alacak. Ancak bu cesaretimizi kırmıyor. Kurduğumuz devlet vergi almayacak. Yerel yönetimler oluşturacağız ve bu yönetimler özerk olacak.

- 1974'ten bugüne kadar doğru zamanın gelmesini mi bekliyordunuz? Yoksa günümüzdeki şartlar mı sizi bu girişimi yapmaya zorladı?

O dönemki liderlerimiz topraklarımızda düzenlenen Uluslararası Sözleşme Görüşmeleri'ne katıldı.

Bu konferansta iki talepleri vardı. Birincisi uluslararası topluluklar tarafından tanınmaktı.

Geçen ekim ayında Birleşmiş Milletler yerlilerin haklarını yeniden düzenledi. Bunun için 1977'den beri büyük bir çaba gösteriyorduk.

İkinci talep ise özgür ve bağımsız yapılanmamızın yeniden oluşturulması için çalışmaların başlatılmasıydı. Bu yüzden bağımsızlığımızı ilan etmemiz bugüne kadar sürdü ve bunu ABD'deki başkanlık seçimlerinden önce yapmak istedik.

- ABD, yerlilere karşı nasıl bir tutum içerisinde?

1800'lerden beri süregelen sömürgeci bir ırk ayrımı sistemi var.

Hitler, ABD'nin zayıf ırklara karşı mükemmel bir politika izlediğini söylemişti. Toplama kamplarını da ABD'nin yerliler için tasarladığı rezervasyon bölgelerinden esinlenerek uygulamaya koydu.

Yine Güney Afrika'daki ırk ayrımı uygulamaları ABD'deki örneklere benziyor. Bugün var olan yönetim modelleri de bunların rol modelleri. İnsanlarımız yavaş yavaş yok oluyor.

Rezervasyon bölgesinde yaşarken ABD anayasası güvence vermiyordu. Yerli olmayan insanlar karşısında bizi koruyan hiçbir yasa yoktu. İnsanlarımız arasında işsizlik oranı yüzde 93. Bu da bir diaspora oluşmasına sebep oluyor. İnsanlarımızın yüzde yetmişi doğup büyüdüğü topraklardan göç etti.

Çünkü buradaki yaşam koşullarını karşılayacak ekonomik güçleri yok. 20 yıl önce Yüksek Mahkeme, dinimizin koruma altında olmadığına karar verdi. Dilimizi de kaybediyoruz, çocuklarımız beyaz adamın okullarına gitmeye zorlanıyor. Bir zamanlar Afrikalı kölelerin yaşadığı durum gibi. Tek başımıza, dilimiz ve dinimiz olmadan ölüyoruz. Özgür olursak bir zamanlar olduğu gibi kendine ait bir kültürü olan bir toplum olabiliriz.

- ABD'nin sizinle yaptığı anlaşmaya uymadığını söylerken yerlilere karşı yapılan soykırımı ve insanlarınızın son derece kötü koşullarda yaşamaya zorlandığını mı kastediyorsunuz?

Evet. Dünyada hayattan beklentileri en az olan ulusuz. Bir sürü salgın hastalık yaşıyoruz ve bu hastalıkların hiçbiri ABD'de görülmüyor. Rezervasyon bölgelerinde bu hastalıklar yüzünden çok insan öldü. Kabile yönetimlerinin başında bulunma görevine atanmış insanlar sorunlarımız hakkında en ufak bir bilgiye sahip değiller. Sömürgeci bir yapı var. İnsanlarımız hiçbir şey elde etmeden ölüyor, yaşayanlar ise özgür değil.

- Bağımsızlık girişiminiz, dünya çapında nasıl karşılandı?

Gerçekten çok büyük bir destek var. Dünyanın dört bir yanından insanlar bize internet üzerinden ulaşarak desteklerini belirtiyor. ABD'de medya bizi sansürlüyor, ama internet ve radyo bize çok yardım etti. Amerikan halkından da büyük destek geldi. Venezüella, Şili ve Bolivya devlet bazında bizimle temasa geçti, hareketimize son derece ciddi yaklaşıyorlar. l

SİYULARIN DİRENİŞ TARİHİ...

ABD'deki yerli halk arasında istilacılara en çok karşı koyanlar Siyulardı.

1860'larda beyazlarla birçok savaşa giren Siyu kabilesi, 1876 Fort Lamarie antlaşması ile Siyah Tepeler olarak bilinen bölgenin hâkimiyetini kâğıt üstünde güvence altına aldı.

Ancak burada altın bulununca birçok hazine avcısı bölgede kamp kurmaya ve Siyu kabilesinin varlığını tehdit etmeye başladı.

1876'da ABD hükümeti Siyuların koruma altına alınan bölgeye çekilmesini emretti, aksi takdirde işgalci sayılacaklardı. Siyular, efsanevi lider Oturan Boğa'nın liderliğinde bu uyarıyı dikkate almadılar, birçok kabilenin desteğiyle Rosebud Savaşı'nda ABD birliklerini bozguna uğratmayı başardılar.

Big Horn Nehri civarındaki savaşta da 200 ABD askeri hayatını kaybetti. Ancak ilerleyen günlerde ordu kontrolü sağladı ve birçok Siyuyu teslim aldı. Böylece Kızılderililerin ABD'ye karşı olan direnişi fiilen sona erdi. l

OTURAN BOĞA'NIN HİKÂYESİ...

Oturan Boğa yaşamı boyunca ABD istilasına ve doğanın yok edilmesine karşı mücadele etti.

1877'de ABD ordusundan kurtulan yandaşlarıyla birlikte Kanada'ya kaçtı. Ancak burada olumsuz yaşam koşulları nedeniyle fazla dayanamadı ve 1881'de teslim oldu.

İki yıl hapis yatan Oturan Boğa, daha sonra Vahşi Batı Sirki'ne katılarak ABD'yi dolaştı. 15 Aralık 1890'da bir yasaya uymadığı gerekçesiyle yerli bir polis tarafından öldürüldü.

Oturan Boğa beyazlar üzerine yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu:

"...sahip olma isteği onlarda bir hastalık olmuş. Bu insanlar zenginlerin bozabileceği, ama fakirlerin bozamayacağı birçok kural koymuşlar.

Yönetici olan zenginleri güçlendirmek için fakirlerle güçsüzlerden vergiler alıyorlar. Bizim annemizin, yani toprağın, kendilerinin olduğunu söylüyor, komşularını çitler yaparak kendilerinden uzaklaştırıyorlar; toprağı binalarıyla ve diğer süprüntüleriyle çirkinleştiriyorlar. Bu ulus, baharda yatağından taşarak yoluna çıkan her şeyi yok eden bir ırmağa benziyor..." l



RUSSELL MEANS

Aktivist, aktör ve yazar. 1939'da Lakota'da doğdu. Amerikan Kızılderili Hareketi'yle birlikte Kızılderili hakları için savaşmaya 1960'ların sonunda başladı.

Birleşmiş Milletler'de çalıştığı 12 yıl boyunca tüm dünyayı gezdi, konuşmalar yaptı.

1991'de Hollywood kariyeri başladı, içlerinde Natural Born Killers (Katil Doğanlar), The Last Of The Mohicans'ın (Son Mohikan) da yer aldığı birçok filmde rol aldı.

Otobiyografisini yazdı, "Where White Man Fear To Tread/Beyaz Adamın Uğrayamadığı Yer" adlı otobiyografisi 11 kez basıldı, en çok satan kitaplar arasında yer aldı.

indian
09-02-2012, 19:14
ben amerika birleşik devletlerinin parçalanacagına kesinlikle inanmıyorum ......

http://webtv.hurriyet.com.tr/2/27649/0/1/abd-de-ayaklanma-savasi.aspx

aylardır insan hakları ihlalinden tutunda, çok garip orantısız güç kullanımlar vs.vs. kitle iletişim araçlarında yer almıyordu...hala yorum ve gerçek görüntüler yok...küçücük ülkelerde yapılan insan hakları ihlallerini günlerce manşetten indirmeyen "tarafsız" "objektif" "aydın" "bilim adamı" kisvesine bürünmüş para seviciler/sahtekarlar artık mecburen haberleri vermek zorunda kalıyorlar...olaylar çok vahim boyutta kontrol altına alamadıkları gibi, çok dipten geliyor...ve giderek şiddetini arttıracak....kış aylarında dahi "insanlar" manevi bir dirençle materyalist baskıyı ve şizofren/kapital manyak yöneticileri alt edecekler...bırakın parçalanmayı, bir arada tutmak bile mümkün olamayacak...maneviyatın olmadığı bir kimse aynen ruhsuz ceset gibidir....

indian
10-02-2012, 13:34
Abd ParÇalaniyor Mu?

Abd mi parçalanacak pehh:)

Peynirmi parçalıyorsunuz siz:):) Yapmayın yahu....

http://video.haberturk.com/haber/video/amerikada-yasaklanan-ermeni-belgeseli/58134

Ermeni soykırımı gibi sadece gazete haberlerine dayanılarak,ingiliz istihbaratçıların yazdığı, bilim adamı kılığındaki, beyaz kitap gibi propaganda dökümanındaki verileri kullanarak, dayanaksız iddialar üzerine kurulu ermeni soykırımı palavralarını bilimsel açıdan irdeleyen akademik araştırma ve gerçek bilgilere dayanan belgeseli yayımlatmayan, insanların özgür düşünmesini engelleyen bir sistem çöker....başka ülkelerdeki bir kişinin hakkını savunuyoruz yaygarasıyla her türlü rezaleti çıkaran güçlü bir devlet kendi vatandaşlarının özgürce bilgi almasını tartışmasını yasaklıyorsa-buradan hareketle isviçre ve fransada çöküş belirtisi göstermektedirler- çöker...vadeyi ise bilginin hızla yayılması teknolojideki gelişmeler ve karşılıksız basılan paraların akıbeti belirler....

indian
13-02-2012, 23:20
http://video.haberturk.com/haber/video/amerikada-yasaklanan-ermeni-belgeseli/58134

Ermeni soykırımı gibi sadece gazete haberlerine dayanılarak,ingiliz istihbaratçıların yazdığı, bilim adamı kılığındaki, beyaz kitap gibi propaganda dökümanındaki verileri kullanarak, dayanaksız iddialar üzerine kurulu ermeni soykırımı palavralarını bilimsel açıdan irdeleyen akademik araştırma ve gerçek bilgilere dayanan belgeseli yayımlatmayan, insanların özgür düşünmesini engelleyen bir sistem çöker....başka ülkelerdeki bir kişinin hakkını savunuyoruz yaygarasıyla her türlü rezaleti çıkaran güçlü bir devlet kendi vatandaşlarının özgürce bilgi almasını tartışmasını yasaklıyorsa-buradan hareketle isviçre ve fransada çöküş belirtisi göstermektedirler- çöker...vadeyi ise bilginin hızla yayılması teknolojideki gelişmeler ve karşılıksız basılan paraların akıbeti belirler....

Süper güce büyük tuzak
ABD'nin küresel ölçekte askeri operasyonlarını sınırlandıracağını, bir çok bölgeye ilgisini azaltacağını, yeryüzünün her köşesinde varlık oluşturmaya dayalı bakışını değiştireceğini, bu içe kapanma veya daralmanın birkaç yıl içinde kendini göstereceğini hep söyledik. Bunun görünüşteki sebebi ise, artık gözlenemeyen, bütün iyi niyetli telkinlere rağmen yıkıcı etkisini gösteren ekonomik krizdir.. Ama krizin yanında yıllardır bir başka oyun oynanıyor. Washington'ın şahinleri kafaya alınarak oynanan bu oyun, en az kriz kadar ABD'yi salladı.

ABD askeri ve siyasi gücüne açıktan meydan okuyamayan ülkelerin/güçlerin, bu gücün yayılmasının önünü açtığını, merkezi zayıflatmayı bir yöntemi olarak gördüğünü, ABD'nin bu durumu çok geç farkettiğini, birkaç yıldır bu konuda kendi içinde ciddi uyarılar aldığını biliyoruz.

İslam'ın öfkesi ile ABD'yi çatıştırma tezi, şaşırtıcı biçimde bir çok ülkenin çıkarlarıyla örtüşüyordu. 11 Eylül saldırılarının arkasında bir güç varsa, amaç burada yatıyor işte... O saldırı, görünüşte El Kaide saldırısı olarak öne çıksa da, büyük satrancın en önemli hamlelerinden biriydi. "Müslümanların intikamını ABD'nin üzerine çek, bu gücü bütün insanlığı koruma gibi saçma bir amaçla dünyaya yay ve zayıflat." ABD, burada kibrine yenildi. Büyük ülke, süper ülke, gezegeni kontrol eden ülke, barış için ahlaki sorumluluk gibi gerekçeler üretilerek bu oyunu kabullendi. Oysa bu bir yıkımdı. Yıkımın sonuçlarını önümüzdeki yıllarda çok daha belirgin bir şekilde göreceğiz. Yeryüzünün en güçlü ülkesi, öncü ülkesi, karşı konulamayan ülkesi, kibrine ve kibirden doğan basiretsizliğine yeniliyordu. İnsanlığın ortak tecrübesini yabana atmanın, imparatorlukları hizaya çeken kaderin ve gazabın önemsenmemesinin nedeniydi bu.

Ben planın işe yaradığını düşünüyorum. On yıldır dünyanın her köşesinde ABD operasyonları gördük. Görünüştü başarılı, bir çok ülkeyi dize getiren bir girişimlerdi gördüklerimiz. Hepsinin kendine göre gerekçeleri, stratejik hesapları vardı. Ama bir çoğunun hâlâ ne için yapıldığına ikna olabilmiş değiliz. İşte bu müdahalelerin gerçek sebebi, bir gücün yeniden sahneye çıkışını önlemekti. Arka plandaki hesap buydu. İşte bu düşünce korkunç bir öfkenin kabarmasına neden oldu. Washington, ülke içindeki neocon kıyamet savaşçılarının çılgın hesaplarıyla da örtüşen bu yanlışın bedelini ödüyor şimdi.

Daha doğrusu, Müslümanların öfkesi üzerine yatırım yapanlar kazandı, ABD kaybetti. Buradan ABD'nin de Sovyetler gibi hata yaptığını ve kaybettiğini söyleyebiliriz.

Bunları neden yazıyorum? ABD ordusu yeni bir yapılanmaya gidiyor. Asker sayısı azaltılıyor, hantallıktan hareketli, mobil yapılanmaya geçiliyor. Yüksek maliyetli operasyonlar yerine ucuz, nokta hedeflere yönelen operasyonlar yapılacak. Bu küresel emperyal gücün denizlere ve kara parçalarına yayılan askeri varlığı daraltılacak.

Hatırlarsanız, 11 Eylül sonrası, işgaller öncesi ABD savunma doktrinini değiştirmişti. İki cephede aynı anda savaşmaktan, geçici ittifak ilişkilerine kadar bir dizi değişiklik yapıldı. Buna göre de yeni yapılanmaya gidildi. İşte İslam'ın öfkesi, Müslüman dünyaya yönelik seferler ve intikam duyguları bu dönemde zirveye çıktı. Şimdi bu doktrin sanki değiştiriliyor.

Görünüşte ekonomik krizin ağır faturasını biraz olsun hafifletmek için yapılıyor bu. Sadece ABD değil, bütün Avrupa ülkeleri, NATO ülkeleri savunma harcamalarını kısıyor. Artık paralı askerlerin, örtülü operasyonların, bir çok ülkeye yayılmış özel üslerden hareket eden insansız hava araçlarının yürüttüğü savaşlar izleyeceğiz. Elbette bu, devletlerin örgütlere dönüşmekte olduğuna, bireylerin ve toplumların güvencesi olan kurumların şirketleştiğine işaret ediyor ve büyük tehlikeler içeriyor.

Ancak bu yeni yapılanma bu tehlikeye rağmen, krizin dayatması dışında aslında bir yenilginin, bir geri çekilmenin göstergesi. Atlantik İttifakı, on yıldır yürüttüğü küresel ölçekli savaşı kaybetti. Bu kaybın bedelini ödüyor şimdi. ABD'yi bu savaşın öncüsü yapanlar bir süper gücü nasıl da aciz hale düşürdüler.

Kim ne dersi desin, hangi gerekçe ile olursa olsun, on yıldır devam ettirilen savaş İslam'ın ve Müslümanların yeniden varoluşunu, tarih sahnesine çıkışını engellemeye yönelikti. Kim ne dersi desin, hangi analizi yaparsa yapsın, hangi doğru gerekçeleri öne alırsa alsın bu yeni değişim, Müslümanların öfkesini çekmenin bedelidir. Dünyanın en güçlü, en rasyonel ülkesi bir oyunun kurbanı edildi, insanlığın ortak tecrübesinden ders almamanın bedelini ödüyor şimdi.

İslam'la savaş için dünyayı yayılan gücün merkezi çöküyor. Çünkü onca zulme onca kana ve zorbalığa rağmen proje çöktü. Gücün zirvesinde olanların ne kadar aptallaşabildiğinin örneğidir var önümüzde. Hikaye budur.

Durun daha neler olacak, göreceksiniz...


http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=30866&y=IbrahimKaragul

indian
17-02-2012, 23:36
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=21747


Çok ilginç bir belge: Suriye’de örtülü operasyonlar

Kanada merkezli www.globalresearch.ca bütün dünyadan muhalif uluslararası ilişkiler uzmanlarının yazdığı bir internet sitesi. Yaygın medya ve küresel sistem ile bütünleşmiş medyada okuyamadığınız makaleleri burada okuma imkanınız var. 7 Şubat 2012’de Felicity Arbuthnot’un yayınlamış olduğu 1957 senesinden kaynaklanan bir İngiliz istihbarat raporu sanki bugünlere ışık tutuyor.
2003’de ABD’nin Irak’ı işgali sırasında Londra’da bir araştırmacı tarafından gün ışığına çıkarılan belgeye göre dönemin ABD Başkanı D. Eisenhower ile İngiliz Başbakanı H. Macmillan, Suriye’nin Batı yanlısı komşuları tarafından işgaline neden olacak sahte sınır çatışmalarını çıkarmak için bir CIA-MI6 planına onay veriyorlar. Belge Eylül 1957’de Washington’da hazırlanıyor.
Belgede yer alan bir cümle şöyle: “Özgürlükçü güçlerin eylemlerini kolaylaştırmak için rejimin örgütlenme ve doğrudan askeri eylem kapasitesinin azaltılmasıamacı ile ...arzu edilen sonucu en kısa zamanda almak için, bazı kilit şahsiyetler öldürülmelidir.” Öldürülmesinden bahsedilen kişiler, başkan Şukrü el Kuwatlı, askeri istihbaratın başkanı Abdülhamid Sarraç, Genelkurmay Başkanı Afif el Bizri, ve Komünist Partisi Genel Sekreteri Halit Bakdaş bulunmaktadır.
Belgede devam ile şöyle denmektedir: “Suriye’deki iç huzursuzluğun artırılması için gerekli siyasal karar alındığında CIA ve MI6 Suriye’deki elemanları aracılığı ile sabotajlara başlayacaktır.” ... “Olayların Şam’a yoğunlaşmasından kaçınılmalıdır ve Suriye rejiminin kilit isimlerinin kişisel korumalarını artırmalarına neden olacak eylemlerden kaçınılmalıdır.” Suriye, “komşu hükümetlere karşı komploların, sabotajların ve şiddetin merkezi olarak gösterilmelidir...
+++++++++++++

öğrencilik yıllarımda dikkatimi çeken bir konuyu paylaşmak yararlı olacaktır:
alternatif bilgiye erişmeyi engellemek için iletişimi Türkiyede kontrol edenler...
solcuyu sağcıya, sağcıyı solcuya-DİNCİ-İLERİCİ-GERİCİ-ŞUCU BUCU UZATIN UZATABİLDİĞİNİZ KADAR....BÖYLECE, kin ve nefrret duyacak şekilde BİRİBİRLERİNİN GAZTELERİNİ OKUMAYACAK ŞEKİLDE YÖNLENDİRİYORLARDI...gazete haberleri ve köşe yazıları yazmakla kalmadılar...insanlar uyanana kadar da hala aynı yöntemi kullanmaya devam ediyorlar...edecekler gibi....az kaldı zincirler kırılmak üzere...


yukarıdaki haber batı kaynaklı ve korkunç bir gerçeğe işaret ediyor...YILLARDIR ÜLKEMİZDEDE SAHTEKAR AYDINLARIN KULLANDIĞI BİR BATI ÜSTÜNLÜĞÜNÜN ASLINDA, ADALETE VE REKABETE DAYANMADAN ELDE EDİLDİĞİ GERÇEĞİNE..HALA AYNI SENARYALORLA ÜSTÜNLÜĞÜNÜ DEVAM ETTİRMEYE ÇALIŞAN BATILI GÜÇLER...GERÇEKTE...KENDİ NESİLLERİNİ İÇTEN ÇÜRÜYEN MADDİ BİR GÖVDEYE ÇEVİRDİKLERİNİ İSE FARKEDEMEDEN ÇÖKECEKLERDİR...TIPLI SOVYET SİSTEMİNİ İÇTEN ÇÖKERTEN 3.4. NESİL SSCB KOMİNİST YÖNETİCİLERİ GİBİ...

ÖNEMLİ OLAN BİLGİYE ERİŞMEK, BAĞIMSIZCA VE ATALETE KAPILMADAN FİKİR OLUŞTURMAK, FİKİRLERİ MEDENİCE TARTIŞMAK VE İNSANA SAYGILI OLMAKTIR....

BENİM TEZİM...ABD BAŞKA ÜLKELERİ PARÇALAYARAK YÖNETMEK GİBİ HAYALCİ VE İNSAN TABİATINA AYKIRI BİR YOLA SAPTIĞI İÇİN..KENDİSİ BİR ŞEKİLDE FİTNE VE FESADIN İÇİNE YUVARLANACAKTIR...MEN DAKKA DUKKA....

indian
20-03-2012, 22:22
http://video.haberturk.com/haber/video/amerikada-yasaklanan-ermeni-belgeseli/58134

Ermeni soykırımı gibi sadece gazete haberlerine dayanılarak,ingiliz istihbaratçıların yazdığı, bilim adamı kılığındaki, beyaz kitap gibi propaganda dökümanındaki verileri kullanarak, dayanaksız iddialar üzerine kurulu ermeni soykırımı palavralarını bilimsel açıdan irdeleyen akademik araştırma ve gerçek bilgilere dayanan belgeseli yayımlatmayan, insanların özgür düşünmesini engelleyen bir sistem çöker....başka ülkelerdeki bir kişinin hakkını savunuyoruz yaygarasıyla her türlü rezaleti çıkaran güçlü bir devlet kendi vatandaşlarının özgürce bilgi almasını tartışmasını yasaklıyorsa-buradan hareketle isviçre ve fransada çöküş belirtisi göstermektedirler- çöker...vadeyi ise bilginin hızla yayılması teknolojideki gelişmeler ve karşılıksız basılan paraların akıbeti belirler....

Sedat LAÇİNER
[email protected]
ABD liderliğinin ahlaki çöküşü20 Mart 2012 Salı
Irak ve Afganistan işgalleri ABD’ye çok pahalıya mal oldu. Her iki işgalde de askeri ve siyasi hedeflerine ulaşamayan Amerikalılar, ekonomik anlamda da adeta çöktüler. ABD’de yaşanan büyük ekonomik kriz önemli oranda Irak ve Afganistan’daki hesapsız harcamaların bir sonucu. İki savaşın Amerika’ya doğrudan ve dolaylı maliyetinin 5 trilyon doları aştığı ifade ediliyor. Bu para neredeyse Türkiye büyüklüğünde 10 ekonomiye denk. Başka bir deyişle ABD bu ülkelerde en az 10 Türkiye kaybetti. Böylesine devasa harcamalarına rağmen içerideki konforundan vazgeçmeyi reddedince zaten rekor düzeyde olan bütçe açıkları aldı başını gitti. Kimi yorumculara göre ABD’nin bundan sonra ekonomisini toparlaması çok zor. Belki de bu gidişat çok daha büyük ekonomik ve sosyal krizlerin temeli olacak.

Irak’ta ve Afganistan’da ekonomik kayıplar ve siyasi-askeri yenilgi aşikâr. Ancak kayıplar bununla da sınırlı değil. ABD her iki işgalde ahlaki liderliğini de kaybediyor. Soğuk Savaş boyunca kendisini ‘özgür dünyanın lideri’ olarak takdim eden Washington demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü savundu durdu. Çoğu zaman inandırıcılık sorunu yaşasa da, ABD küresel önderliğinin en önemli unsuru bu moral değerler oldu. Hatta Sovyetler Birliği’nin yıkılmasında önemli etkenlerden biri de ABD’nin moral üstünlüğüne Moskova’nın karşılık verememesiydi. Kaderin cilvesine bakın ki Amerikalıların moral üstünlüğü de tıpkı Sovyetler’inki gibi Afganistan’da sona eriyor.

İşkence rutin

2003’de Irak’ın işgalinden bu yana CIA’in işkence uçakları, Guantanamo ve Ebu Gureyb hapishaneleri Amerikalıların yaptığı işkence ve kötü muameleyi saklanamaz hale getirdi. Ortaya çıkan görüntüler diğer ülkelere akıl veren Amerikalıların insan hayatını ve onurunu nasıl hiçe saydığını kanıtladı. Üstelik bu görüntüler karşısında Amerikan başkanı (Bush) utanmak şöyle dursun yaptıklarını savunabiliyordu dahi. Hatırlayınız Başkan Bush ve yardımcısı Cheney işkencenin hangi hallerde gerekli olduğunu dahi dünyaya anlatmaya çalıştılar. Şimdi sıra Obama’da.

Irak’tan ordularını çekmeyi başaran Obama Afganistan’dan en kestirme çıkış yolunu arıyor. Çünkü o da biliyor ki Afganistan’da başarılı olmanın imkânı artık kalmamıştır. Nitekim en son gelişmeler de bunu kanıtlıyor. 2012 Şubatı’nda önce Amerikalı askerler İslam’ın kutsal kitabını, yani Kuran-ı Kerim’i yaktılar. Olay duyulunca Washington Yönetimi olayı ‘talihsiz bir yanlışlık’ olarak niteleyip kapatmaya çalıştı. Birçok kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açan hadise kapanmadan bu kez de bir Amerikalı asker Afgan evlerine girerek rastgele ateş açmaya başladı. Olaylarda çoğu kadın ve çocuk 16 kişi hayatını kaybetti, pek çok Afgan ise yaralandı. Katliama kurban giden en az üç çocuğun başından vurulduğu açıklandı.

BM’nin ve insan hakları derneklerinin raporlarına bakılırsa Afganistan’da karakol ve hapishanelerde işkence rutin hale gelmiş durumda. BM geçen yıl gözaltına alınanların bu hapishanelere gönderilmemesini istemişti. Ancak ABD askerleri, işkence göreceklerini bile bile yakaladıkları kişilere bu hapishanelere, daha doğrusu işkencehanelere göndermeye devam ediyor.

Askerine güvenmeyen bakan

Kısacası ABD, Afganistan’da siyasi ve askeri olarak çoktan bitmiş, tükenmiş durumda. Öylesine tükenmiş durumda ki ABD Savunma Bakanı Leon Panetta dahi kendi askerlerine güvenemiyor. Panetta kendi askerlerinden o kadar korktu ki, Helmand Üssü’ndeki konuşmasına başlamadan önce 200 kadar askerin tüm silahları toplatıldı ve askerler savunma bakanlarının karşısına silahtan arındırılarak çıkabildiler.

Anlayacağınız ABD, Irak ve Afganistan’da dünya siyasi liderliği için gerekli en önemli sermayeyi, yani moral liderliği de kaybetti. Bundan sonra Amerikalılar Afganistan’da ne kadar uzun kalır ise kayıpları da o kadar çok olur.
http://www.stargazete.com/yazar/sedat-laciner/abd-liderliginin-ahlaki-cokusu-haber-435744.htm

fen
23-01-2017, 01:06
Trump başkan oldu ve konuyu hortlatma zamanı geldi sanırım

Yıl 2017

ABD nin önlenemeyen sonunun başlangıcımı?

ABD parçalanmayamı gidiyor?

Realtor
25-01-2017, 15:49
Evrimde uyum sağlayan ve empatisi olmayanlar avantajlıdır. Abd barbarlığı ile empati yoksunu olduğu ispat ediyor. Bence evrimsel açıdan hala çok kuvvetli.

Askeri olarak Abd ile rekabet edecek her hangi bir güç, hatta koalisyon hala yok.

Dünyadaki hem kara, hem deniz yüzeyinde her bir m2'yi askeri olarak kontrol edebilir güce sahip.

Kamuya açık yayınlanan yeni askeri teknolojilere, geliştirilen robot askerlere, silahlara bakınca, nüfüs azalması konusu anlamsız kalıyor. Nano teknoloji ile göremediğimiz minyatür silahların geliştirilmekte olduğunu tahmin etmek zor değil.

Bence uzunca süre dünyayı barbarlıkla yönetmeye devam edecekler. Bu hali ile yönetmekten sıkıldıklarında tüm dünya nüfusunu sıfırlayıp (elitler geçici olarak marsa gidip) Dünyaya dönüp, tek Dünya imparatorluğu kurup devam edecekler. Mars konusuna bu kadar para harcamalarını başka türlü açıklıyamıyorum.

alikemal
25-01-2017, 18:29
robot asker mi
yani beyin mikro işlemci gövde insanımsı olan bi nesne
bi de eli silah tutan
var mı öyle bişey ya
yoksa hayal gücü mü
bana var gibi gelmiyo

alikemal
25-01-2017, 18:30
Trump başkan oldu ve konuyu hortlatma zamanı geldi sanırım

Yıl 2017

ABD nin önlenemeyen sonunun başlangıcımı?

ABD parçalanmayamı gidiyor?

valla abi
bana biraz göbekteki safrayı atıp tekrar yukselmeğe çalışçak gibi geliyo
amma niyeti çozdum
onu nası yapacağını çözemedim