PDA

View Full Version : Maasai Köyünde Kahve Molası



ganesh
14-06-2007, 17:16
Maasai sözcüğü, kabilenin kendine özgü dilinde “halkım” anlamına gelir. Kenya’ya birkaç kez gitme ve bu değişik insanları yakından tanıma şansım oldu.

Burada gevezelik ederken sizlerle bazı anıları paylaşmak istedim… (Gönül sohbet ister, kahve bahane:)) Beni tanıyanlar bu hikayenin sonunun nereye varacağını az çok kestirebilir. Diğerleri, şayet okumaya değer bulurlarsa, “Katil Kim?” sorusunun heyecanını daha fazla yaşayacaklardır.

Maasai lisanını ne yazık ki hiç bilmiyorum. Ancak çoğu, ülkenin resmi dili olan Swahili’yi bilirler. Yolunuz düşerse sıkıntı çekeceğinizi sanmam. Birkaç örnek:

Çay: Çay
Kahve: Kahva
Ne haber?: Habari?
Sefer: Safari
Selam: Jambo / Selam
ve tabii en önemlisi; sorun yok, her şey yolunda, her işte bir hayır vardır: Hakuna Matata

Topiği okumak, okumamak, katılmak, katılmamak, fıkra anlatmak, dalga geçmek, karikatür çizmek, üslubunca eleştirmek ve tabii kahve içmek serbesttir.:)

Sevgiler

MAKİNİST
14-06-2007, 17:20
dört gözle bekliyorum sn ganesh....

ganesh
14-06-2007, 17:21
İlk kez bir (yarı turistik) Maasai köyüne yolum düştüğünde, benden ziyaret edebilmem için elli dolar istediler… Amanın diyecek oldum… Meğer tarife yüz dolarmış da, beni gariban bulmuşlar… Verdik yeşilleri…

Son kuruşuna kadar değdi… Uzun uzun sohbet ettik, kulübelerine girdim, tezeklerin üzerinde dolaştım, sığırlardan kan sağmalarını, ateş yakmalarını, silah yapmalarını ve daha bir sürü şey izledim… Bana en başta köyün hanımlarının şarkı söyleyeceği söylenmişti… Ama buna yanaşmadılar… Ya beni yeterince çekici bulmamışlar, ya da para az gelmişti…:) Ayrılırken kabile reisine kartımı uzattım ve evime davet ettim… Gelecek olurlarsa hiç para almadan istedikleri kadar şarkı söyleyebileceğimi de ilave ettim… :)

Kenya’ya her yolum düştüğünde, aynı köye ya da başkalarına uğradım… Koruculuk ya da rehberlik yapanlarını da tanıdım… Zaman içinde Maasailer bende büyük saygı uyandırdı.

Ağır ağır devam edecek:)

ganesh
14-06-2007, 17:26
Sn. Makinist,

Pes diyorum bu kadarına...:) Daha ben yazmayı bitirmeden siz okumuşsunuz:)

Hoşgeldiniz, ilginiz için teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunuyorum

kaleci1
14-06-2007, 17:35
siz yeterki yazın sn Ganesh okuması bizden.

ertan
14-06-2007, 17:59
umarım beyin kıvrımlarım ağrımaz...:he:

başarılar, sevgiler...

taita-x
14-06-2007, 18:18
abi imreniyorum sana... gitmediğin yerleri yazsan daha çok aklımızda kalır biliyormusun... sevgiler...

GÜRKAN
14-06-2007, 18:20
umarım beyin kıvrımlarım ağrımaz...:he:

başarılar, sevgiler...

yine çok yoracak beynimizi,şüpheniz olmasın..
hele bir de sevgili ceng katılırsa...:)
yorgunluk kahvesini boşuna ikram etmiyorlar bize :he:
sevgi ve saygılar

gemici
14-06-2007, 18:42
yazıkkk.........kenya ya niye giderki bir insan ceza olsun diyemi yolladılar.....

pinky
14-06-2007, 19:07
Kenya çok gitmek istediğim bir yer Sn.ganesh. Foto safari yapmak istiyorum. Herşeyi anlatın lütfen. Resim yollamıyacakmısınız? Hiç resim çekmediniz mi? Saygılar

ceng
14-06-2007, 19:21
çok günahı varmış:):):)


yazıkkk.........kenya ya niye giderki bir insan ceza olsun diyemi yolladılar.....

ganesh
14-06-2007, 21:09
Sn. Kaleci1, Ertan, Taita-x, Gürkan, Gemici, Pinky, Ceng...

Hoşgeldiniz, ayağınıza, daha doğrusu gözlerinize sağlık:)

Yorgunluk derseniz, ben bunu bir kahve molası diye düşündüm... Ama Ceng burnunu soktu bir kere, işin sonu neye varır bilmem:)

Günahımın çok olduğu doğru, ama Kenya'ya bir kez keyfine, bir kaç kezde tur götürmek için yolum düştü...

Fotoğraf konusu içler acısı...:notr: Tuhaf bir adam olduğumdan, kamera taşımam... Gittiğim yerde kendimi elden geldiğince oralı biri gibi hissetmeye çalışırım... Etkileşimi arttırabilmek için yerel lisanı öğrenmeye, değişik mutfakları tatmaya, adetleri denemeye gayret gösterir, sıradan insanlarla sohbet ederim...

Sevgiler

ganesh
14-06-2007, 21:11
Maasailer kulübelerinin iskeletini ağaç dallarıyla çatıp, üzerini tezek ve çamur karışımıyla sıvarlar. Genellikle onbeş-yirmi tanesi bir köy oluşturur. Köyün etrafı aynı malzemeyle yapılmış daire şeklinde bir duvarla çevrilidir. Bekar erkekler için ayrı, savaşçılar için ayrı, aileler için ayrı köyler vardır. Aralarındaki mesafe genellikle birkaç kilometredir… Ulaşım için kullanılan yol aslanların, leoparların öğle uykusuna yattığı saatlerde koşmaktır. Sanırım uzun mesafe olimpiyat şampiyonlarının neden genellikle Kenya’dan çıktığını anlamışsınızdır.:)

Evleri ve pek çok işi hanımlar yapar. Bir erkek (eğer yeterince sığırı varsa) dilediği kadar hanımla evlenebilir. Ancak evlerin sahibi hanımlardır. Beş hanımı olan bir bey, beş eve sahip olmuş demektir. Ama onlarla iyi geçinmezse bekar erkeklerin köyünde gecelemek zorunda kalabilir.

Temel geçim kaynakları hayvancılık... Sığır ve biraz da keçi… Bir Maasai’nin serveti sahip olduğu sığır sayısıyla ölçülür. Süt ve kan kokteyli beslenmelerinde önemli yer tutar. Hayvanların haftada bir kanı sağılır. Bu iş için önce boynuna bir ip geçirip sıkıyorlar… Boyun bölgesinde uygun damarı bulunca, çok yakından yaylarıyla, özel yapılmış küçük uçlu bir ok atıyorlar… Fışkıran kan bir kapta toplanıyor… Pıhtılaşma çok çabuk gerçekleşiyor ve kanama duruyor… Kanı taze taze sek olarak ya da genelde sütle karıştırıp içiyorlar…

Maasailer usta birer savaşçı olmalarına rağmen, barışçı insanlar… Başkalarının işlerine pek karışmadan kendi hayatlarını sürdürüyorlar… Sayılarının bir milyon civarı olduğu tahmin edilmekte… Kenya ve Tanzanya’da özellikle Maasai Mara, Serengeti, Amboseli ve Tsavo Ulusal Parklarının bulunduğu bölgede yoğun olarak yaşamaktalar… Ülkeler, sınırlar onlar için bir şey ifade etmiyor… Pasaport ya da kimlik sahibi olmadan, yağmur mevsimini ve yeşeren otlakları takip ederek yarı göçebe bir hayat yaşıyorlar… Dimdik, gururlu, uygarlığımızla dalga geçer yürüyüşleriyle…

Devam edecek

bikmisbroker
14-06-2007, 21:24
Devam edecek :D:D
Bizde okuyacagiz.. ;)
Hem de zevk ile..

ganesh
14-06-2007, 21:45
Devam edecek :D:D
Bizde okuyacagiz.. ;)
Hem de zevk ile..

Şeref verdiniz...:fl:

ganesh
14-06-2007, 21:47
Aslan, leopar, çita ve sırtlanların kol gezdiği uçsuz bucaksız bir düzlükte sığır çobanlığı yapmak ister miydiniz? Hayır mı? Ya aslanların ve diğerlerinin size ve hayvanlarınıza dokunmayacağının garantisini versem?

Bir impala (müthiş bir hayvan, fırsat olursa hikayesini sonra anlatayım) sürüsünün peşinden koşmayı göze alan aslan, uyuşuk sığırlarla karnını doyurmayı neden tercih etmez?

Maasailer’e sorarsanız “Kırmızı elbisemizi tanır ve bizden korkarlar” diye cevap verirler… Aslanlar renk körü olsa bile, gerçekten Maasailer’den korkarlar… Çünkü belki binlerce yıldır, bir sığır öldürme hatasına düşmüş her aslan, takip edilmiş ve cesur savaşçıların mızraklarına av olmuştur… Bunu “bilirler”

Kenya’da Ulusal Parklarda hayvan öldürmenin cezası, korucular tarafından sorgusuz sualsiz vurulmaktır… Ama bir Maasai bundan korkmaz… (Korucuların çoğunun Maasai olduğunu söylemeye gerek var mı?) Aslına bakarsanız Maasailer korkmayı “öğrenmezler”

Güzel kirpikli, narin yapılı zürafaların bir tekmede bir aslanı öldürebildiğini biliyor muydunuz? Ya zebraların siyah beyaz çizgilerinin, peşinden koşan aslanın algılarını allak bullak ettiğini?

Maasailer “kültürümüz olmasa çizgisiz zebraya döneriz” derler

Yarın devam ederiz

ertan
14-06-2007, 22:07
anlatılanlar doğrultusunda ben de resim ekleyeyim...

maasai buradaymış...

http://www.maasai-association.org/Maasaimap.gif


evler...


http://photos2.flickr.com/1660313_1c4f364b97.jpg



http://www.isp.msu.edu/photocontest/2002/faculty/winners/image/maasai.jpg

ertan
14-06-2007, 22:10
sağım...

http://www.eduspace.esa.int/Worksheet/images/TZ23.jpg



http://www.lewa.org/lewa-wildlife-conservancy-pics/cultural_boma_5.jpg

pinky
14-06-2007, 22:56
Bir Tv kanalında burada universitede okuyan bir Kenyalı ile ropörtaj yapılıyordu. Kenyalı Türkçeyi iyi konuşuyor Türkiyeyi de çok sevdiğini söylüyordu. Ancak bir şikayeti vardı. Ne zaman köyüne mektup yollasa mektubu Konyadan alıcı bulunamadı diye geri geliyormuş. Zarfa israrla Konya değil Kenya yazsada nafile. :D

gemici
14-06-2007, 23:04
sağım...

pics/cultural_boma_5.jpg[/IMG]

şimdi sıra solunda..........:)

ATAJPAO
14-06-2007, 23:13
Bir Tv kanalında burada universitede okuyan bir Kenyalı ile ropörtaj yapılıyordu. Kenyalı Türkçeyi iyi konuşuyor Türkiyeyi de çok sevdiğini söylüyordu. Ancak bir şikayeti vardı. Ne zaman köyüne mektup yollasa mektubu Konyadan alıcı bulunamadı diye geri geliyormuş. Zarfa israrla Konya değil Kenya yazsada nafile. :D

Ne de olsa hemşehriyiz değilmi? :D

ekin
14-06-2007, 23:50
SN Ganesh tesekkurler. zevkle okuduk. eline saglik.
sn Ertan fotograflar icin tesekkurler.
syg

BEDESTENLİ
15-06-2007, 01:07
http://www.isp.msu.edu/photocontest/2002/faculty/winners/image/maasai.jpg


çok merak ediyorum sayın Ganesh hangisi acabaaa???

Serenler
15-06-2007, 07:30
SN Ganesh tesekkurler. zevkle okuduk. eline saglik.
sn Ertan fotograflar icin tesekkurler.
syg

Yok,
Bu muhabbet bitmez,
İlgiyle takip ediyoruz:super:

ganesh
15-06-2007, 08:24
Sn. Ertan, resimler için teşekkürler, elinize sağlık:cool:
Sn. Pinky, Sn. Atajpao
aslında dünyayı nasıl algıladığımız ve önyargılarımız konusunda nefis bir örnek:)
Sn. Gemici; saklanmayan...:)
Sn. Ekin, Sn. Serenler ben teşekkür ederim
Sn. Prestij, ben o karede güneş ışığı olarak tezahür ediyorum:)
Birde şu linke göz atabilirsiniz:
http://www.hisse.net/forum/showpost.php?p=1636628&postcount=371

Hepinize kucak dolusu sevgiler:fl:

ipeksay
15-06-2007, 08:45
Maasailer kulübelerinin iskeletini ağaç dallarıyla çatıp, üzerini tezek ve çamur karışımıyla sıvarlar. Genellikle onbeş-yirmi tanesi bir köy oluşturur. Köyün etrafı aynı malzemeyle yapılmış daire şeklinde bir duvarla çevrilidir. Bekar erkekler için ayrı, savaşçılar için ayrı, aileler için ayrı köyler vardır. Aralarındaki mesafe genellikle birkaç kilometredir… Ulaşım için kullanılan yol aslanların, leoparların öğle uykusuna yattığı saatlerde koşmaktır. Sanırım uzun mesafe olimpiyat şampiyonlarının neden genellikle Kenya’dan çıktığını anlamışsınızdır.:)

Evleri ve pek çok işi hanımlar yapar. Bir erkek (eğer yeterince sığırı varsa) dilediği kadar hanımla evlenebilir. Ancak evlerin sahibi hanımlardır. Beş hanımı olan bir bey, beş eve sahip olmuş demektir. Ama onlarla iyi geçinmezse bekar erkeklerin köyünde gecelemek zorunda kalabilir.

Temel geçim kaynakları hayvancılık... Sığır ve biraz da keçi… Bir Maasai’nin serveti sahip olduğu sığır sayısıyla ölçülür. Süt ve kan kokteyli beslenmelerinde önemli yer tutar. Hayvanların haftada bir kanı sağılır. Bu iş için önce boynuna bir ip geçirip sıkıyorlar… Boyun bölgesinde uygun damarı bulunca, çok yakından yaylarıyla, özel yapılmış küçük uçlu bir ok atıyorlar… Fışkıran kan bir kapta toplanıyor… Pıhtılaşma çok çabuk gerçekleşiyor ve kanama duruyor… Kanı taze taze sek olarak ya da genelde sütle karıştırıp içiyorlar…

Maasailer usta birer savaşçı olmalarına rağmen, barışçı insanlar… Başkalarının işlerine pek karışmadan kendi hayatlarını sürdürüyorlar… Sayılarının bir milyon civarı olduğu tahmin edilmekte… Kenya ve Tanzanya’da özellikle Maasai Mara, Serengeti, Amboseli ve Tsavo Ulusal Parklarının bulunduğu bölgede yoğun olarak yaşamaktalar… Ülkeler, sınırlar onlar için bir şey ifade etmiyor… Pasaport ya da kimlik sahibi olmadan, yağmur mevsimini ve yeşeren otlakları takip ederek yarı göçebe bir hayat yaşıyorlar… Dimdik, gururlu, uygarlığımızla dalga geçer yürüyüşleriyle…

Devam edecek

Günaydın sn ganesh

yazdıklarınızı merakla ve zevkle okudum:mut::mut:

merak ettiğim birşey var orda beslenme ve barınma işini nasıl çözdünüz.?:mut::ayy:

yani o kan ve sütten içtinizmi merak ediyorum..:mut::ayy::beurk::notr:

ağaçtan evlerdemi kaldınız_?

Çok maceralı olmuş sanırım. Yolculugunuzun devamınıda bekliyoruz:mut::beurk::super::super:

ganesh
15-06-2007, 09:23
Animist ya da çok tanrılı çoğu komşu kabilenin aksine Maasailer monoteisttir. Kenya dağında oturduğu varsayılan Engai’e inanırlar. Engai ne erkek, ne dişidir… Evreni yaratmıştır, sevgi doludur… Maasailere sığırları bağışlamıştır… Belirgin bir ibadet ritüeli yoktur, sık sık Kenya dağına dönerek dua ederler… Beşbin küsur metrelik zirve, ekvatorun hemen hemen tam üzerinde olduğu halde karla kaplıdır…

Her grubun (grup terimini şimdi ben uydurdum; çoğunlukla beş altı köyden oluşan, akrabalık bağları taşıyan birim diyelim) “laibon” denen bir şamanı vardır. Laibon ak saçlı bilge ihtiyar profiline uyar. Bitkisel ilaçlar hazırlar, fal bakar, “Güzin Abla” işlevi görür… Telepatik güçleri olduğuna yönelik yaygın bir inanç vardır… Bunu birebir doğrulayacak bir olaya rastlamadım… Ama milyon yıldır insanın yürüdüğü savanın ortasında, hiç kesilmeden çevrenizi dolanan ufuk çizgisine, tılsımlı bulutların doldurduğu gökyüzüne bakarken, telepati son derece doğal görünür…

Dinle ilgili pek konuşmazlar… Tabu olduğundan değil… Sorularınızı, içsel tartışmalarınızı anlayamazlar… Onlar için her şey son derece doğaldır…

pinky
15-06-2007, 09:39
Sn. ganesh Maasaii'liler arasında kısa boylulara rastladınız mı?

Penguen
15-06-2007, 09:47
Sn. Ganesh,

Bakıyorum çadırı bu kez taaa Afrika'nın ortasına kurmuşsunuz. Ve anladım ki turizm rehberinin turistleri peşine takabilmesi için öncelikle kendisinin "turlamayı" sevmesi, çadırı hergün başka bir yere taşıması gerekiyor. :)

Yazılanları baştan sona okudum. Önce "sığırdan kan sağmak" ibaresine takıldım. Ama sabret bakalım bunun sonu nereye varacak diye düşünüp sonunda işin aslına vakıf oldum. Bir de Maasai bölgesine gidecek olursam aslanlara, kaplanlara yem olmamak için "kırmızı" giymemin şart olduğunu öğrendim. :)

Sabah köşeyi fark ettiğimde henüz ortada yoktunuz. Şimdi bakıp gördüğüm kadarıyla köşede 4 ziyaretçiniz mevcut. Kendimi komşu saydığım için içimden ziyaretçilerinize kahve ikram etmek geldi.

Köşenin hayırlı, uğurlu; şekerli kahve tadındaki sohbetlerinizin devamlı olmasını diliyorum.

http://img184.imageshack.us/img184/2503/kahvelerkp2.jpg

BEDESTENLİ
15-06-2007, 09:50
http://www.hisse.net/forum/showpost....&postcount=371

sayın Ganesh i de gördük

MAKİNİST
15-06-2007, 09:53
çok teşekkürler sn penguen...sabah sabah ilaç gibi geldi kahve...:yes:

ganesh
15-06-2007, 11:02
Sn. Penguen, kahveler için teşekkür ederim... Siz varsanız sohbet her zaman keyifli olur:cool:

Sn. Pinky, Maasailer genelde uzun boylu, ince yapılı, atletik insanlar... Ama göreli olarak kısa olanlar da var... Ben yüzseksen santim boyumla aralarında pek fena durmuyordum... Hatta durdukları yerde sıçrayarak yaptıkları savaş danslarına eşlik ettiğimde, bayağı iyi performans göstermiştim:)

Sn. İpeksay, hayal kırıklığı olacak ama, ya gayet rahat lodge tarzı otellerde, ya da çadır kampinglerde konakladım... Maasai kulübelerinde oturmuşluğum var, ancak konaklamışlığım yok... Ulusal Parklar içinde güneş battıktan sonra dolaşmak yasak... Bu hayvanların doğal yaşam çevrimlerine daha fazla zarar vermemek + güvenlik için düşünülmüş bir uygulama...

Yerel pek çok yemeği tattım, ancak kan kokteyli ikram edildiği halde kibarca geri çevirdim...:)

Ulaşım önemli sorun... Nairobi - Mombassa arası hariç Kenya'da yol ya hiç yok, ya da çok kötü durumda... Land Rover veya özel yapım Toyota minibüs kullanılıyor... Zaman açısından bazı noktalar arasında Cihan Harbinden kalma uçaklarla uçtum...

Daha sonra böyle bir seyahat yapmak isteyenler için bir dizi pratik bilgi sıralamaya çalışırım

Sevgiler

ganesh
15-06-2007, 11:08
Bir Tv kanalında burada universitede okuyan bir Kenyalı ile ropörtaj yapılıyordu. Kenyalı Türkçeyi iyi konuşuyor Türkiyeyi de çok sevdiğini söylüyordu. Ancak bir şikayeti vardı. Ne zaman köyüne mektup yollasa mektubu Konyadan alıcı bulunamadı diye geri geliyormuş. Zarfa israrla Konya değil Kenya yazsada nafile. :D

Aklıma ne geldi...

Adamın biri Sirkeci garına gitmiş... "Hong Kong'a bir bilet" demiş... "Deli midir, nedir?" diyerek, başlarından atmak için "Atla motora, Haydarpaşa'ya geç, orada sor" demişler... Haydarpaşa'da Ankara'ya bir bilet tutuşturup savuşturmuşlar... Oradan Tahran, Karachi derken azimli yolcu haftalar sonra Hong Kong'a varmış... Gezip tozduktan sonra, geri dönecek ya, gitmiş istasyona "Çekmece'ye bir bilet" demiş... Çinli memur kafasını kaldırmadan sormuş "Büyük Çekmece mi, Küçük Çekmece mi?":)

gemici
15-06-2007, 11:10
Aklıma ne geldi...

Adamın biri Sirkeci garına gitmiş... "Hong Kong'a bir bilet" demiş... "Deli midir, nedir?" diyerek, başlarından atmak için "Atla motora, Haydarpaşa'ya geç, orada sor" demişler... Haydarpaşa'da Ankara'ya bir bilet tutuşturup savuşturmuşlar... Oradan Tahran, Karachi derken azimli yolcu haftalar sonra Hong Kong'a varmış... Gezip tozduktan sonra, geri dönecek ya, gitmiş istasyona "Çekmece'ye bir bilet" demiş... Çinli memur kafasını kaldırmadan sormuş "Büyük Çekmece mi, Küçük Çekmece mi?":)

buradan çıkan sonuç..........çinliler adam olmaz.......:)

pinky
15-06-2007, 11:25
Sn ganesh hiç gergedan boynuzu yediniz mi? Yediniz ise tadı nasıl? Çiğ mi pişmiş mi yeniyor. Sizce sağlığa yararlı mı? Teşekkürler

gemici
15-06-2007, 11:31
Sn ganesh hiç gergedan boynuzu yediniz mi? Yediniz ise tadı nasıl? Çiğ mi pişmiş mi yeniyor. Sizce sağlığa yararlı mı? Teşekkürler

bence yememiştir............yeseydi burada yazı yazamazdı...t.köyde olurdu.....:)

ghetto
15-06-2007, 11:39
Sn ganesh hiç gergedan boynuzu yediniz mi? Yediniz ise tadı nasıl? Çiğ mi pişmiş mi yeniyor. Sizce sağlığa yararlı mı? Teşekkürler

Boynuzlu yiyecekler yada karışımlar , genel sağlıktan ziyade başka amaçlarla yeniliyor :D
yanılıyormuyum ?

ceng
15-06-2007, 11:49
ganesh birader, zencilerle başlayan konu nerelere gidiyor, nerdeysen kop gel sahip çık başlığına. sonra seni forum insanlarının dimağını zedelemekten kit kitler ha.:)
istersen hedef de gösterebilirim, derenin yatağını değiştiren kim diyosan.
filikaları var.:)

GÜRKAN
15-06-2007, 11:55
Sn.pinky;bu öyle de bir muhabbet ki müşterisi her daim hazır... Erkeklerdeki performans arttırıcı yiyeceklerden tut da özel kadın azdırıcılarına kadar her birinin üzerinde birkaç saatlik muhabbet açılabilecek bir konu...
Gergedan avlanması ve boynuz ticareti yapılması yasak diye biliyorum.Ama Nasuh Mahruki bazı uzakdoğu ülkelerinde yüksek fiyatlarla(30 bin dolara kadar) alıcısının olduğunu söylüyor.Ne derecede doğruluk payı var bilinmez.
Bir de Afrikada yohimbin ağacının kabukları var mesela...:he:

pinky
15-06-2007, 12:02
Boynuzlu yiyecekler yada karışımlar , genel sağlıktan ziyade başka amaçlarla yeniliyor :D
yanılıyormuyum ?Yanılmıyorsunuz Sn. ghetto yerseniz herhalde faydalıdır. :D

ganesh
15-06-2007, 12:05
buradan çıkan sonuç..........çinliler adam olmaz.......:)

Almanlar, Çinlilere Pekin – Şangay arası demiryolu yapalım demişler… Çinliler “Ne işe yarayacak?” diye sormuş… “Siz şimdi Pekin’den Şangay’a kaç günde gidiyorsunuz?” “Otuz günde” “İşte, biz demiryolu yaparsak bir günde gideceksiniz!” Çinliler kara kara düşünmeye başlamış “Peki biz Şangay’da yirmidokuz gün ne yapacağız” diye

Durun ben Çin maceralarım için başka bir topik açayım:)

pinky
15-06-2007, 12:05
Bir de Afrikada yohimbin ağacının kabukları var mesela...:he:
Yohimbin uzun yıllar denenmiş gerçekten çok yararlı. :yes:

pinky
15-06-2007, 12:11
Almanlar, Çinlilere Pekin – Şangay arası demiryolu yapalım demişler… Çinliler “Ne işe yarayacak?” diye sormuş… “Siz şimdi Pekin’den Şangay’a kaç günde gidiyorsunuz?” “Otuz günde” “İşte, biz demiryolu yaparsak bir günde gideceksiniz!” Çinliler kara kara düşünmeye başlamış “Peki biz Şangay’da yirmidokuz gün ne yapacağız” diye

Durun ben Çin maceralarım için başka bir topik açayım:)
Açın çok ilgimi çekti. Kuzenim Çin gezisinden dönmek üzere biz de gidecektik ama lüks bir gezi idi. O fiyata birçok gezi yapabilirdik. Vazgeçtik.

pinky
15-06-2007, 12:13
Durun ben Çin maceralarım için başka bir topik açayım:)
Ben de İtalya maceralarım diye bir topik açarsam eminim bütün topikler topu atar :)

ganesh
15-06-2007, 12:15
Boynuzlu yiyecekler yada karışımlar , genel sağlıktan ziyade başka amaçlarla yeniliyor :D
yanılıyormuyum ?

Gergedan bildiğiniz gibi son derece iri ve güçlü bir hayvan... Kısa mesafeyi oldukça hızlı koşabiliyor... Ne yazık ki sayıları çok azalmış durumda... Kalanlar özel koruma altında... Boynuz ticareti kesinlikle yasak

Fildişi ve gergedan boynuzu mafyası Somalili gerilla / terörist örgütlerin elinde...

Affınıza sığınarak gergedan boynuzunun neden bir afrodizyak olarak düşünüldüğünü söyleyeyim: Cinsel ilişkileri bir saatten uzun sürer... Bir karşılaştırma için aslanların ki sadece bir kaç saniye...

Yeri gelmişken "Ormanlar Kralı Aslan" ifadesine değineyim... Aslan ormanda yaşamaz, krallığı ise çok tartışmalıdır... Filler, zürafalar, elandlar bir aslanı rahatlıkla öldürebilir

Sevgiler

ganesh
15-06-2007, 12:16
ganesh birader, zencilerle başlayan konu nerelere gidiyor, nerdeysen kop gel sahip çık başlığına. sonra seni forum insanlarının dimağını zedelemekten kit kitler ha.:)
istersen hedef de gösterebilirim, derenin yatağını değiştiren kim diyosan.
filikaları var.:)

Gitti, gitti güzelim topiğim:cry:
:):):)

ganesh
15-06-2007, 12:18
Maasai rehberimle birlikte uzun bir yola çıkmıştık… Öğle yemeğini dışarıda yememiz gerekiyordu… Bunun için en uygun yer neresi olabilir? Tabii ki bir gnu sürüsünün ortası… Neden? Çünkü yaklaşan aslanı sizden önce fark edip koşmaya başlarlar… Bu arada arabaya atlayacak zaman bulursunuz:) Aslında savanda etoburlar genellikle öğle uykusuna yatarlar ve “barış” hakim olur…

Gnular antilop ailesine mensup… Ancak atla, sığır arası bir görünümleri var… Çoğunlukla zebra sürüleriyle yan yana dolaşırlar… Ortak düşmana karşı uyanık olmak adına… Milyonlarca zebra ve gnu her yıl yağışları takip ederek Tanzanya’ya doğru göç eder ve geri dönerler… Bu muhteşem bir manzaradır, özellikle nehir geçişleri… Sonra anlatırım

Bizden biraz rahatsız olarak etrafımızda geniş bir çember oluşturan ve otlamaya devam eden gnulara baktım… Birkaç yüz metre uzaktaki ağaçlığın altında büyük ihtimalle bir aslan ailesi uyumaktaydı (Aslanların özel hayatı da az sonra) Boş bulunup “Ne kadar ilginç” dedim “Şu antiloplar içlerinden birinin, aslanlara akşam yemeğini olacağını bilerek, nasılda huzurlu otluyorlar… Aslanlar da bifteklerinin az ilerde semirdiğini bilerek tatlı rüyalar görüyor olmalı”

Rehberim dolu dolu güldü… “Ne antiloplar, ne aslanlar hiçbir şey düşünmüyor… Biz yemek yiyoruz, buradakiler yemek yiyor, sonra oradakiler yemek yiyecek, hepsi bu…” Bu basit konuşma bende minik bir aydınlamaya yol açtı… Burada doğru dürüst ifade etmeyi beceremeyebilirim… Her şeyi, savanı, şehirleri, güneşi, atomları, kısır yaşantıları birden büyük bir doğallık ve uyum içinde algıladım… Kendimi çok mutlu hissettim…

Düşüncenin olmadığı savanda, bilgi kıpır kıpırdı… İki metre yüksekliğinde yuvalar kuran karıncalar, tek tük akasya ağaçları, leoparlar, gazeller, yağmur bekleyen sararmış otlar, bulutlar… Bilgi her yerdeydi

Devam edecek

pinky
15-06-2007, 12:29
Ormanların kralı kesinlikle fildir. File binebilmek ve yavrusuna sarılabilmek için Uzak doğuya gitmiştim. Bu isteklerimi gerçekleştirdiğim için de çok mutluyum.

pinky
15-06-2007, 12:31
Baobab ağacının ekmeğinden yediniz mi? Nasıl birşey, anlatırmısınız?

BUSHIDO
15-06-2007, 12:48
Sn Ganesh, oncelikle yeni topiginiz hayirli olsun.

Sizin Maasaileri okuduktan sonra, bende biraz arastirayim belki paylasabilecek birseyler bile cikar dedim ve asagidakiler ilgimi cekti, bakalim sizlerinde ilgisini cekebilecek mi?

Oncelikle, Maasai Geleneksel Dansi. Sn Ganesh, dans sirasinda ziplayanlarin arasinda sanki sizi gorur gibi oldum!:he:

Masai tribe dances
aR_yCxIxDDc

Maasai savasci geleneginde aslan avi cok onemliymis ve aslan avlamadan bir genc erkek olamiyormus.

Masai Warrior Tradition
myVu0qb_KLI

Aslanlarin hayvanlar aleminde pek o kadar sozunun gecmedigine guzel bir ornek! Ama lutfen sonuna kadar izleyin, bence oldukca ilginc!

Battle at Kruger
LU8DDYz68kM

Esenlikler dilerim.

ghetto
15-06-2007, 13:29
Afrika ya gitmedim fakat o coğrafyadan en etkilendiğim görüntülerden biri akasya (acacia) ağacıdır ;
http://www.andybiggs.com/article_landscapesafari.html

http://img142.imageshack.us/img142/9229/030621060iiserengetiul1.jpg (http://imageshack.us)

Bu ağacın dünya çapında 1300 türü vardır , ilk olarak afrikada tanımlanmış ama bu 1300 türün 950 si avustralyaya özgüymüş (wikipedia)

Konu ve anlatımlarınız için teşekkürler Ganesh

bikmisbroker
15-06-2007, 14:15
Sayin Ganesh,
Yazdiklarinizi zevkle okuyor, diger arkadaslarin buraya ekledigi youtube daki filmleri izlerken dans eden yerlilerde birsey dikkatimi cekti, anlamaya calistim ama anlayamadim.
O yerliler ayakkabi giyiyorlarmiydi?
Tuhaf bir soru gibi gelebilir ama danslarinda hepside o kadar rahat ve dogallar ki??

(Sayin Ganesh cevap veriyormus; Genellikle Adidas marka bazen de Nike marka..) :D:D

ganesh
15-06-2007, 14:36
Amanın, sorular birikmiş:)

Baobab ağacı Maasai Mara'da değil de Tsavo ve Mombassa tarafında var... Meyvesi (maymun ekmeği) şekerle yenirse idare eder. Yaprakları yemeklerde kullanılıyor. Kenya'da fazla yaygın değil. Ancak görüntüsü muhteşem, otur altına meditasyon yap cinsinden...

Yemekler et ağırlıklı... Fasulye, mısır ve patatesle yapılan etli yemekler... Sahil bölgesinde deniz ürünleri ve meyve çeşitleri bol... Nairobi'de Carnivore, Mombassa'da Tamarind muhakkak uğranması gereken restoranlar...

Ülkeye İngilizlerin demiryolunda çalıştırmak için getirdiği Hintlilerin torunları ticarete hakim olmuş... Büyük şehirlerde güzel Hint restoranları var...

Sn. Bushido, filmler için teşekkürler... Çok güzel... Sadece aslan avı konusu biraz abartı... Asla zevk için avlanmazlar... Aslan öldürenler elbette bir statü kazanır

Sn. Ghetto, akasya için teşekkürler... Ülkemizde ve Güney Avrupa'da yaygın ağacın adının "Yalancı Akasya" olduğunu biliyor muydunuz?

Sn. Babo, Maasailer el yapımı bir tür sandalet giyerler. Converse giyenleri de gördüm. Halbuki Nike giyseler daha fazla sıçrarlar.:):):)

Sevgiler

ganesh
15-06-2007, 16:52
Gerek Kenya, gerekse Tanzanya’da devlet Maasailer’i entegre etmek için politikalar üretiyor. Kayda kuyda alınmaları, çocuklarının okula gitmesi, modern yaşama adapte olup, iş güç sahibi olmaları vs.

Pek çoğu buna direnç gösteriyor… Binlerce, onbinlerce yıldır sürüp giden yaşam çevrimlerini bozmak, doğaya ters düşmek istemiyorlar…

Öte yandan hiçbir şey tozpembe değil… Yağmurların yağmadığı, kurak senelerde ciddi sıkıntılar yaşanıyor… Sağlık hizmetleri bebek ölümlerini azaltıp, yaşam süresini uzatırken, nüfuslarını daha önce hiç deneyimlemedikleri boyutta arttırıyor… Sınırlı otlaklar ve sığır sayısı yeterli olmamaya başlıyor… Şehirlere gidenler çoğunlukla uyum sağlayamıyorlar… İş bulmakta zorluk çekiyor, hakim etnik gruplar olan Kikuyular ve Luolarca dışlanıyorlar… AIDS’e yakalanmaları, ya da hapse girmeleri fazla zaman almıyor…

Turizmin gelişmesi onlar için bir umut… Boncuklardan yaptıkları hediyelik eşyaları satmak, rehberlik yapmak, köylerini gezdirmek karşılığı kendileri için çok önemli miktarda gelir elde edebiliyorlar… Ancak özellikle her iki ülkedeki ABD elçiliklerinin bombalanması ve komşu Somali’deki gelişmelerin ardından bu sektör önemli darbe almış durumda… Ayrıca turizm kültürel anlamda gizli tehlikeler de içermekte…

Nüfus kontrolü ve sulama projeleri bir ümit olabilir mi? Bu yönde bir siyasi irade mevcut değil… Yeraltı zenginliği açısından komşu ülkelere göre daha fakir olmaları, başta Çin gelişmiş ülkelerin buraya yatırım yapmasını engelliyor… Yapsalar da, Maasailer’in yaşam biçimlerini koruma kaygısını taşıyacaklarını sanmıyorum…

Dünyamızda genelde kolay sorunlara, kolay çözümler olmuyor zaten

Kahvemizi içelim, yarın devam ederiz

ÇAKAL
15-06-2007, 17:32
Evleri ve pek çok işi hanımlar yapar. Bir erkek (eğer yeterince sığırı varsa) dilediği kadar hanımla evlenebilir. Ancak evlerin sahibi hanımlardır. Beş hanımı olan bir bey, beş eve sahip olmuş demektir. Ama onlarla iyi geçinmezse bekar erkeklerin köyünde gecelemek zorunda kalabilir.

:beurk::beurk:
Eyvah!Kötü tüyo.Sığır hırsızlığı artarsa sorumlusu sizsiniz,sn.ganesh.:):)
Topiğiniz hayırlı olsun.
Ceng dostumla sizi okumak büyük zevk.:yes:

ganesh
16-06-2007, 01:12
Sn. Cakhall, hoşgeldiniz

Sizleri burada görmek de benim için büyük zevk, sağolun

ganesh
16-06-2007, 01:14
Adam sende, Maasai kültürü korunsa ne olur, korunmasa ne olur?
Korunmazsa; ne olduğumuza dair bir bağlantıyı, bir kökü daha kopardık demektir… Elli sene sonra inanın Maasailer’e ihtiyacımız çok daha fazla artmış olacak… Korunmazsa; bu gezegen üzerinde sırf hayvanlara değil, kendi türdeşlerimize de diledikleri biçimde yaşam hakkı tanımıyoruz demektir… Korunmazsa; bir cinayet daha işledik demektir…

Koruma konusu hassas bir konudur… Maasailere gerekli yaşam alanı ve kaynakları sağlarken, onları dış dünyaya kapatmamak gerekir… Aksi halde hem içlerinden pekala çıkabilecek bilim insanlarından, sanatçılardan, düşünürlerden yoksun kalırız; hem de mevcut değerlerini, yaşam biçimlerini, dolayısıyla bir anlamda kendimizi tanıma şansını yitirmiş oluruz…

Hassas denge kurulmazsa insanlığın evrensel sentezi eksik, sakat kalır…

Buraya kadar yazdığım her şey kendi kültürel değerlerimiz için de geçerlidir…

ganesh
16-06-2007, 01:18
Kenya’ya gitmeyi düşünenler için biraz not koyayım… Bunlar herhangi bir internet sitesinden bulunabilecek klasik bilgiler olmasın da, biraz yaşanmışlık içersin diye düşündüm:

Tuhaf bir yol bulmadıysanız, gemiyle gitmiyorsanız, Nairobi’den başlayacaksınız demektir. Nairobi Ulusal Müzesini görün, ama çok şey beklemeyin, milyon yıllık insanımsı kemikleri, yerel sanatlar, doldurulmuş kuş ve hayvan örnekleri, canlı yılan ve balıklar… Tren müzesi, eğer gerçekten eski trenlere meraklıysanız görülebilir… Karen Blixen (Out of Africa) Müzesi düşünülebilir…

Bence mutlaka görülmesi gerekenler Zürafa Merkezi ve Ulusal Park’tır… İlkinde zürafaları okşayıp, elinizle besleme şansına sahip olursunuz; ikincisinde safari sırasında gözden kaçırabileceğiniz çoğu hayvanı yakalayabilirsiniz… Parkın yetimhane bölümü olmazsa olmaz… Burada doğada yalnız bulunmuş leopar, sırtlan, antilop (aklınıza ne gelirse) yavrularına bakılmakta ve tekrar geri dönebilmeleri için uyum çalışmaları yapılmaktadır.

Şehir çarşısı ve civarında bir yürüyüş de şarttır… İnsanların, yaşamın kokusunu alabilmek için… Hilton otelden, Büyük Camiye, oradan çarşıya, sonra Kutsal Aile Kilisesine ve tekrar Hilton otele doğru bir parkur idealdir…

Volkanik hareketlerin oluşturduğu olağanüstü güzellikte bir vadi boyunca yaklaşık beş saat, dangıl dungul, kötü bir yolda ilerleyerek Maasai Mara’ya varabilirsiniz. Mara, dünyada vahşi doğayı, çok yakından görebileceğiniz nadir yerlerden biridir. Kenya’da diğer parkların yasal statüsü farklıdır ve dolaşırken belli patikaları izlemek zorunda kalırsınız. Burada ise tüm arazi sizindir. Aslanlar, leoparlar, filler, zürafalar, zebralar, çok sayıda antilop türü ve diğerleri… Tabii Maasailer de… Muhteşem bir hayvan olan Eland antilobunu bulmaya çalışın

Amboseli, tam aksi istikamette, ama daha iyi bir yol üzerinde… Burada Kilimanjaro’nun karlı zirvesiyle muhteşem manzarası başrolde… Dağ aslında Tanzanya’da, ama çok net görülebiliyor… Yeri gelmişken Kenya – Tanzanya sınırının Cihan Harbini takiben cetvelle çizilmiş “sahte” sınırlardan biri olduğunu da ekleyeyim… Filler ve bufalolar ön planda… Zebra, zürafa ve antiloplar da bol… Diğerlerini görebilmek için şanslı olmanız lazım…

Tsavo çok büyük bir park ve zengin bitki örtüsü içinde görebileceğiniz hayvan sayısı sınırlı… Mzima kaynağına giderek su aygırlarıyla yan yana yürüme şansı bulabilirsiniz… Her ihtimale karşı yanınızda silahlı bir korucuyla… İlk kez burada bir çift “Dik Dik” görmüştüm… Sadece otuzbeş santim boyunda bir cins antilop… Tek eşli olan ve ölene dek eşiyle birlikte dolaşan ender canlılardan… Aşkın simgesi olabilecekken, çok az tanınan bir hayvan…

Mombassa… Kilometrelerce uzanan bembeyaz kumsal, palmiyeler… Çok iyi korunmuş olan kalesini gezmek lazım… Eski Arap evlerinden sadece birkaç tane kalmış… Civar adalara ve açık denize yapılan tekne turları… Nedenini tam olarak bilmemekle beraber dünyada en beğendiğim üç beş yerden biri…

Eğer zamanınız bol ve bütçeniz sağlamsa Kenya Dağı civarına gidip farklı bir fauna görebilir, Nakuru Gölü’nde yüzbinlerce flamingoyu izleyebilir ya da Turkana Gölü civarında başka kabileler ve doğa şartları bulabilirsiniz… Bunlar makul bir turun dışında bırakılabilir…

Ayaküstü bu kadar anlatılır, fazlasını merak eden sorsun söyleyelim:)

Ben ufak tefek anılarla devam edeyim…

ganesh
16-06-2007, 08:46
Aslanlar bir erişkin erkek ve “harem”inden oluşan küçük gruplar halinde yaşar. Çoğunlukla üç tane dişi ve bir avuç yavru… Dişi aslan yavrularına bakar, emzirir, eğitir, avlanır… Erkek aslan: Uyur… Birde av bitince, bir zahmet yerinden doğrulup karnını doyurur… Ender olarak, örneğin aile bir bufaloya saldırmak durumundaysa, ava katılırlar… Onun asıl işlevi, varlığıyla av sahasını başka aslanlardan korumaktır… Güçlü olduğu için bir hareme sahip olabilmiştir ve “kaybedenleri” ailesinden ve “mutfağından” uzak tutmalıdır… “Kaybedenler” genellikle erken ölürler… Yağmurların durduğu, av hayvanlarının azaldığı sıcak mevsimde aç kalırlar… Bazen tek başına bulaşmamaları gereken bir ava saldırır ve “kaybederler”… Maasailer bir elandın boynuzlarında sallanan aslanlardan bahseder…

“Feminist” dostlarım kızabilir… Ancak Maasai ailesinde de benzerlikler görülür… Daha önce yazdığım gibi, bir erkek çok sayıda hanımla evlenebilir ve işlerin çoğu hanımlar tarafından yapılır… Erkekler sadece av ve çobanlıkla uğraşır ki, ilki ender olarak yapılır, ikincisinde ise genelde çocuklar kullanılır… Öte yandan hanımlar asla aşağılanmaz, hor görülmez… Onlar evlerin sahibi ve toplumun temelidir… Kolay kolay söz geçirilemeyen birer dişi aslandırlar…

İlk kez bir aslanla karşılaştığımda biraz şaşırmış ve üzülmüştüm… Üstü açılır, motoru, şasisi takviyeli bir Toyota minibüsle neredeyse burnunun dibine kadar yaklaştığımız halde, dönüp bakmadı bile… Mağrur haliyle ufku süzmeye devam etti… Beni “yok” sayıyordu… Uzaklardan gelip, düzeni bozan beyaz adamı affetmemişti…

BUSHIDO
16-06-2007, 10:14
Amanın, sorular birikmiş:)

Sn. Bushido, filmler için teşekkürler... Çok güzel... Sadece aslan avı konusu biraz abartı... Asla zevk için avlanmazlar... Aslan öldürenler elbette bir statü kazanır

Sevgiler

Sn Ganesh, yerliler avladiklari aslanin etini yedigini sanmiyorum! Ilkel toplumlarda bu nitelikte seremonial av partileri olmasi dogal degil mi! Ama artik yavas yavas birakmak zorunda kalmis olabilirler. Nede olsa Ulusal bir park icerisinde yasiyorlar artik. Birde tabii ki "mass" turizmin de etkisi olmus olabilir.

ganesh
16-06-2007, 13:11
Sn. Bushido, bu aslan avı hikayesi bütün turistlere anlatılır...:notr: Ama ben gerçek olmadığını biliyorum... Hesap şudur... Bir milyon Maasai, beşyüzbini erkek, hepsi "savaşçı"... Kenya ve Tanzanya'da mevcut aslan sayısı birkaç bin civarı...

Aslanların peşine ancak sığırlara saldırmaları durumunda düşülüyor... Bu çok ender gerçekleşen bir durum...

Ama, haklısınız, çok eski zamanlarda muhakkak böyle bir ritüel vardı...

Katkı ve katılımınız için teşekkür ederim:fl:

Sevgiler

ganesh
16-06-2007, 13:13
Ekvatorda havayı nasıl bilirsiniz? Sıcak mı? Ben sizi uyarayım da yanınıza montunuzu, kazağınızı alın… Kenya’da sahil bölgeleri çok sıcak ve nemli olmakla beraber, özellikle Nairobi ve batısı, irtifa nedeniyle akşamları oldukça serindir…

Başkentte toplu taşımacılık için “matatu” kullanılır… Matatu bir Nissan minibüs, ya da yirmibeş kişi için tasarlanmış Isuzu olabilir… fark etmez… çünkü siz ne olduğunu anlayamazsınız… Çoğu parçası dökülmüş, üstü rengarenk boyanmıştır… Hoş, genelde etrafından sarkan insanlardan boyasını da göremezsiniz… Yıllar boyu bütün bir mahalleyi bir kerede taşımaya çalışmaktan deforme olmuş, evrim geçirmişlerdir… Burada “Arkayı dörtleyelim” ya da “biraz daha sıkışalım abicim” kavramları artık aşılmıştır

Öte yandan çok ucuz olan taksilerden faydalanabilirsiniz… Şanslıysanız, İngilizce bilen şoförünüz sizi bir restorana götürecek, çıkana kadar bekleyecek, geri getirecek ve yolda ilginç hikayeler anlatacaktır… Birkaç dolara bu fırsat kaçar mı?

Genç ve bekarken, yani son buzul çağını çeyrek geçe, taksiciler farklı yerlere de götürürdü beni… Flamingo, Langata Carnivore Night Club şimdi aklıma gelenler… Naomi Campbell ve Beyonce’nin orijini üzerine fikir sahibi olabileceğiniz mekanlar… Ayrıca canlı orkestradan nefis afro, caz ve pop yorumları…

Nairobi ya da “Nairobbery” suç oranının çok yüksek olduğu bir şehir. Zamanında İngilizlerin kurduğu bir demiryolu istasyonu etrafında gelişmiş ve sürekli göç almış… Hem ülkenin kırsal kesiminden, hem de daha yakın zamanlarda Somali ve Uganda’dan… Gece sokakta dolaşmak, Amboseli’de yürümekten riskli…

Devam edecek

ÇAKAL
16-06-2007, 13:54
Sn.ganesh bir balabanımız vardı peru'yu gezdirdi bize,mısır'ı gezdirmeye başlamıştı ki kayboldu mumyaların arasında.:arf:Geziye çıktı dediler.Bekliyoruz kendisini.Sizi de kaybetmeyelim sakın kaybolmayın gözümüzün önünden.:):)

MAŞALI
16-06-2007, 14:29
ya abi şu topiğin ismini değiştr Allah aşkına..bizim köyün adı MAŞALI KÖYÜ..ne zaman yeni gönderileri açsam karşıma çıkıyo aaaa bizim köy diye atlıyom:D
acaba bunlar bizim uzaktan akraba mı:he:

radyolog
16-06-2007, 16:37
okudum okudukça keyif aldım

kendimi bir anda oralara gitmiş gibi sandım bir arada NG BELGESELİ izler gibi hissettim

elinize sağlık svg Ganesh kardeşim:ley::ley::ley:

ganesh
16-06-2007, 17:34
Sn. Cakhall,
Sn. Balaban'ın topiklerini ben de zevkle izliyordum... Umarım devamı gelecektir... Ben en son 2004 yılının Ocak ayında yurtdışına çıktım... Çoluk çocuk durumlarından, yakın zaman içinde bir yere gitmem mümkün değil... O yüzden çeneme vurdu:)

Sn. Maşalı, siz çok yaşayın...:cool:

Sn. Radyolog, hoşgeldiniz ve teşekkürler, benim keyfim sizlerle paylaştıkça artıyor

ganesh
16-06-2007, 17:36
Arapları ve Portekizlileri atlayacak olursak, Kenya’nın yakın tarihini İngilizler şekillendirmiştir diyebiliriz… Esas olarak ülke İtalyanlar, Almanlar ve İngilizler arasında yapılan bir dizi anlaşma ile oluşmuş. Ellili yıllarda yaşanan ve kanlı bir şekilde bastırılan Mau Mau ayaklanmasının ardından, İngilizler tüm dünyada olduğu gibi buradan da usulünce çekilmiş ve Jomo Kenyatta liderliğinde 1963’te bağımsızlık ilan edilmiş. Otuz küsur yıl tek parti dönemi ve açık oylamalı seçimler devam etmiş. 1978’te Kenyatta ölünce yerine yardımcısı Daniel Arap Moi geçmiş. Çok fakir olan Kuzeydoğu bölgelerinde Somali yanlısı ayrılıkçı hareketler baş göstermiş.

Mau Mau ayaklanmalarını gerçekleştiren ve Afrika Demokratik Partisini kuran Kikuyular, kendilerinden olmayan Moi’ye bozulmuşlar. Darbe girişimleri olmuş. Moi, Kikuyu değilmiş, ama etkin bir aileden geliyormuş… Alavere, dalavere, yolsuzluk derken ülkeyi yirmidört sene idare etmiş. Doksanların sonunda çok partili sisteme geçilmiş… Önceleri üç kişi bir araya gelince parti kurduğundan, Moi kazanmaya devam etmiş. 2002’de bütün muhalefet Gökkuşağı Koalisyonu adı altında birleşince kazanmışlar. Halen Mwai Kibaki başkan… Ancak yolsuzluk, kabilecilik, partizanlık, sınırlarda sorunlar devam etmiş. (Çok şükür ülkemiz böyle sorunları yaşamıyor, bunlar sadece Kenya’ya ait özel durumlar:))

Halen başta Nairobi’nin gecekondu bölgeleri olmak üzere muhalif örgütlenmelerle polis arasında çatışmalar devam ediyor…

Kenyalılar rakı içmediği için “Off, abi, of, ne olacak bu memleketin hali?” de diyemiyordur.:)

pinky
16-06-2007, 18:09
Sn. ganesh resim çekmemişsiniz ama güzel anlatarak arayı kapatıyorsunuz. Emeğinize saygı ve teşekkürler.:yes:

BUSHIDO
16-06-2007, 18:17
ya abi şu topiğin ismini değiştr Allah aşkına..bizim köyün adı MAŞALI KÖYÜ..ne zaman yeni gönderileri açsam karşıma çıkıyo aaaa bizim köy diye atlıyom:D
acaba bunlar bizim uzaktan akraba mı:he:

Sevgili Maasali:), simdi eline bir ayna al ve aynadaki goruntu ile ekrandaki goruntuleri bir kiyasla bakalim bir benzerlik bulabilecekmisin?:he:


http://img253.imageshack.us/img253/3362/maasaipicsmasaikiliig4.jpg

http://img523.imageshack.us/img523/8171/maasaitc1.jpg

MAŞALI
16-06-2007, 18:27
bushido seni mahkemeye verecem:D dostum benden izinsiz nasıl olurda benim resimleri internet ortamında yayınlarsın:he:tessüf ederim:p

ghetto
16-06-2007, 20:27
Sn Ganesh , bir cımbız operasyonu daha yapayım (şimşekleri üzerime toplayarak) ; nedir bu flamingo olayı yahu ?

Bu flamingo olayında , Franchise sistemi falan var galiba ?
Heryerde karşımıza çıkıyor :) , siz de afrika kıtasında rastlamışsınız ...

ekselans
16-06-2007, 20:42
Ben Hep derim Dostlarıma ,Hisse.net yalnızca ekonomi ve borsa Forumu değildir diye.Neden Derler.....Çünkü hisse.net Bir Ansiklobedi'dir cevabını veririm.

Sn ganesh Tek Kelime İle Harika :super: Emekleriniz ve yazdıklarınız için Şahsen teşekkür ederim

ganesh
16-06-2007, 21:04
Sn. ganesh resim çekmemişsiniz ama güzel anlatarak arayı kapatıyorsunuz. Emeğinize saygı ve teşekkürler.:yes:

Sn. Pinky, sizin topiklerinizdeki görsel zenginliği keyifle izliyorum. Burada o açığı Sn. Ertan, Bushido, Ghetto ve diğer dostlar kapatıyorlar, eksik olmasınlar... Esprisiyle, katılımıyla hep birlikte güzel bir topik yaptık galiba...

Sevgiler

ganesh
16-06-2007, 21:08
Sn Ganesh , bir cımbız operasyonu daha yapayım (şimşekleri üzerime toplayarak) ; nedir bu flamingo olayı yahu ?

Bu flamingo olayında , Franchise sistemi falan var galiba ?
Heryerde karşımıza çıkıyor :) , siz de afrika kıtasında rastlamışsınız ...

Sorunuzu anlamazdan geliyorum:):):)

Sevgiler

ganesh
16-06-2007, 21:09
Ben Hep derim Dostlarıma ,Hisse.net yalnızca ekonomi ve borsa Forumu değildir diye.Neden Derler.....Çünkü hisse.net Bir Ansiklobedi'dir cevabını veririm.

Sn ganesh Tek Kelime İle Harika :super: Emekleriniz ve yazdıklarınız için Şahsen teşekkür ederim

İlginize layık olurum inşaallah, ben teşekkür ederim:cool:

Sevgiler

ekselans
16-06-2007, 21:10
http://img254.imageshack.us/img254/9536/100424683bfaad860b5ova4.jpg (http://imageshack.us)

ganesh
16-06-2007, 21:10
Amboseli Serena otelinde konaklıyoruz… Odalar küçük kulübeler şeklinde tasarlanmış… Duş ve elektrik var… Telefon, radyo, televizyon yok… Restoranın terasından Kilimanjaro’nun olağanüstü manzarası görünüyor, bazen ağır ağır geçen bir fil sürüsünün eşliğinde… Yemeğinizi yedikten sonra, garsonlar sizi uyarıyorlar: “Kahvenizi dışarıda almak isterseniz, lütfen şekeri içeride atıp, karıştırdıktan sonra çıkın!”

Boş bulundunuz, ya da aldırmadınız… Şeker poşetini alışkanlıkla fincanınızın yanına bıraktınız ve terasa çıktınız… Ağaç yapraklarından gelen bir hışırtı duyuyorsunuz ve aynı anda, sizin hareket etmenize ya da bağırmanıza fırsat kalmadan, yaklaşık yetmiş santim boyunda, kıllı bir yaratık poşeti kaptığı gibi, gözden kayboluyor… “Fantom ormanda şimşekten hızlı çakar, derler”:)

Vervet maymunuyla tanıştınız… Beyaza yakın açık renk tüylü, son derece çevik ve zeki (“Ben sporcunun … ahlaklısını severim”:)) bir hayvan… Konuşma (sesle haberleşme diyelim isterseniz) yeteneği üst düzeyde… Arkadaşlarına, yaklaşanın bir leopar mı, yoksa yılan mı olduğunu anlatabiliyor…

Biz insanlar bazen birbirimize derdimizi anlatmakta zorlanmıyor muyuz?:)

pinky
16-06-2007, 23:05
Sn. Pinky, sizin topiklerinizdeki görsel zenginliği keyifle izliyorum. Burada o açığı Sn. Ertan, Bushido, Ghetto ve diğer dostlar kapatıyorlar, eksik olmasınlar... Esprisiyle, katılımıyla hep birlikte güzel bir topik yaptık galiba...

Sevgiler
Teşekkürler sevgili ganesh. Bu topik benim favorim.:yes:

ganesh
17-06-2007, 12:44
Pazar günleri fırsat buldukça sabah kahvaltılarını ailece dışarıda yapmayı adet edindik. Eskişehir’de Belediyenin eski hal binasını restore ederek yaptırdığı güzel bir mekan var… Çoğunlukla oradayız… Eskişehir’de ikamet eden üyeler, bahsettiğim yerde yaramaz bir kız çocuğu ve çaresiz babasını görürlerse, beni tanıyabilirler…:) Bu arada tüm babaların Babalar Günü kutlu olsun

Şimdi eve dönüp klavyenin başına oturunca aklıma Kenya’da yaptığım sabah kahvaltıları geldi… Safari boyunca beden saatinizi doğaya uydurmanız gerekir… Saat altı buçukta uyanır, bir kahve içerek yola çıkarsınız… Av saati başlamıştır… Parkın dört bir yanına dağılmış araçlar nadir bir görüntü yakalayınca birbirlerine telsizle haber verirler… Bir antilop sürüsünü rüzgarı karşısına alarak kuşatan aslanlar, bir akasya ağacından yakındaki zebraları süzen leopar, çamur banyosu yapan yavru filler…

Telsiz savanın ortasında tek iletişim aracıdır. Cep telefonları çekmez… Hatta otelden normal bir telefon görüşmesi yapmak dahi oldukça güçtür… Santralın numarayı düşürüp bağlamasını bekler ve hattın kesilmemesi için dua edersiniz…

Sabah gezisi aç midelerle sona erdiğinde, açık havada yapılan kahvaltının lezzeti bir başka olur… O gün farklı bir destinasyona hareket edilmeyecekse, çoğu hayvan gibi bir öğle uykusu çekebilirsiniz… Saat dörtten sonra tekrar yola koyulmak gerekir, savan yine hareketlenmiştir… Belki zebraların bir nehri geçtiğini görürsünüz… Timsahları kollayarak… Az ileride tembel tembel duran su aygırlarının endişe etmesine gerek yoktur… Şaşkın bir timsah sataşacak olursa güçlü çeneleriyle onu kolayca ikiye bölerler… Otobur oldukları halde…

Akşam kahvesini hikayelerinizi paylaşarak içersiniz… Şanslıysanız ve Tsavo’da Kilaguni Lodge’ta kalıyorsanız hemen önünüzdeki gölete sakince, sıralarını ve sessizliği bozmadan su içmeye gelen yüzlerce hayvanı seyrederek...


Sevgiler

bikmisbroker
17-06-2007, 15:23
Akşam kahvesini hikayelerinizi paylaşarak içersiniz… Şanslıysanız ve Tsavo’da Kilaguni Lodge’ta kalıyorsanız hemen önünüzdeki gölete sakince, sıralarını ve sessizliği bozmadan su içmeye gelen yüzlerce hayvanı seyrederek...

Sevgiler
Donem donem insanlara kizariz..

Donem donem kizdigimiz insanlari asagilamak isteriz..

Ve yine donem donem bu kotu duygular icerisinde karsimizdaki insanlari asagilamak amaci ile onlari birilerine, birseylere benzetmeye calisiriz..

Ve bu benzetmeyi de bagirarak haykiririz.. "Hayvan"

Dusunuyorum da, bence bu hayvanlara, hayvanlar alemine haksizlik ediyoruz galiba??

Yazdiklarinizi okuyunca, arada bunu yazmak istedim.

Devam sevgili Ganesh..

ganesh
17-06-2007, 18:22
Sn. Babo,

Haksızlık ettiğimiz şüphesiz... Sanırım bunda "insan" olmayı sindirememenin etkisi var... Umarım gezegeni onlar ve kendimiz için yaşanmaz hale getirmeyiz.

Sevgiler

ganesh
17-06-2007, 18:25
Sn. Ekselans “ansiklopedi gibi” demiş… Doğrudur… Ama hepimizi burada buluşturan ortak neden bir şekilde borsayla olan ilgimiz...

Nairobi Menkul Kıymetler Borsası’nda 58 kağıt işlem görüyor… Hacimler oldukça düşük… Haftanın beş günü, iki saat süren tek bir seans yapılıyor… Yabancı payı yüzde kırkla sınırlanmış, ayrıca yabancı yatırımcı, yabancı ortaklı şirketin kağıdını alamıyor… Bankaları saymazsak en işlek kağıtlar arasında birer çay ve (topiğin başlığıyla uyumlu olarak) kahve üreticisi, Kenya Havayolları ve Serena Otelleri var…

NSE-20 endeksi 2000 başında 2.300 puan görüp 2002’de 1.000 puana gerilemiş… 2003’te çıkışa başlamış ve şu an 5.000 küsur puanlarda dolaşıyor… Bizim ve diğer borsaların hareketine mi benziyor? Tesadüf herhalde…:)

Ülkenin en önemli ihraç kalemleri çay ve kahve… Yine tropik meyveler, sisal ve benzeri tarımsal ürünler… Sanayi yok denecek düzeyde… Plastik, mobilya vs.

Kenya IMF’nin devamlı müşterilerinden, önemli dış borç, cari açık sorunları var… İşsizlik, yetersiz altyapı, enerji… Birine mi benzettiniz? Her şeye rağmen şunu unutmamak lazım: 1963’te Kenya bağımsızlığını kazandığında nüfusun yarısından fazlası “para”nın adını duymuşsa bile, kendisini görmemişti… Doğru ekonomik kararlar alacak siyasi iradeyi başa getirecek altyapı yoktu… Halen de olduğu şüpheli

Şu günlerde Çin, Kenya’da altı farklı bölgede petrol arama çalışmalarına başlamak üzere… Alınabilecek olumlu bir sonuç ülkenin kaderini değiştirebilir… Dış ticaret dengeleri değişir, acil sulama, enerji ve yol yatırımları başlayabilir…

Esas olarak önümüzdeki on yılda tüm Afrika’nın kaderi, Çin’in girişimlerine ve özellikle Avrupa’nın ve Arap ülkelerinin geride kalmamak için atacağı adımlara bağlı olacak. Türkiye’yi bu listede sayamamaktan üzüntü duyuyorum…

ertan
18-06-2007, 08:56
kalınan otel burası olmalı, görünce sizin de gidesiniz gelecek...:)



http://www.serenahotels.com/kenya/images/amboseli/zoom/ambamb06i.jpg

http://www.serenahotels.com/kenya/images/amboseli/zoom/ambamb06k.jpg

http://www.serenahotels.com/kenya/images/amboseli/zoom/ambamb06l.jpg

ertan
18-06-2007, 08:58
bu da şekerci...:he:

ben özellikle şeker poşetini yanıma alırdım...:)


http://www.kenyabeasts.org.uk/pics/vervet1.jpg

ganesh
18-06-2007, 11:54
Yukarıdaki resimlere bakınca şöyle düşündüm:
a) Ben bu kadar güzellerini çekemezdim
b) Bu resimleri bulmak için web'te dolaşanlar daha zengin bilgilere ulaşabilirler
c) Her işte bir hayır vardır:)

Teşekkürler Sn. Ertan

ganesh
18-06-2007, 11:57
Maasailer’in kökeni hakkında ilginç iddialar var… Dilleri “Nilotik” olarak tanımlanıyor. Yani Nil kökenli… Habeşistan, Sudan ve Mısır tarafları… Tanrı “Enkai” nin ismini Sümerlerin Enki’sine ve Tevrat’ın Cain’ine (Cain & Abel = Habil ve Kabil) benzeterek bu ilişkiyi daha ileriye, bence spekülatif boyutlara götürenler de var.

Bu tip zorlamalardan rahatsızlık duyarım. Söyleyebileceğim, Maasailer’in komşu kabilelerden gerek fiziksel, gerekse kültürel farklılıklarının belirginliğidir… Sünnet olurlar, sığırlara bir tür kutsiyet atfederler… vs… Kuzeyden geldikleri kesin gibidir…

Beni esas heyecanlandıran hikaye günümüzden tam 2.700 yıl öncesine dayanır. Firavun II Necho / Neki / Neko?? Emrindeki Fenikeli gemicileri bir keşif seyahatine gönderir. Usta denizciler Afrika’nın doğu kıyısını izleyerek güneye doğru ilerlerler. Sanırım bu yolculuğun iki buçuk yıl süreceğini tahmin etmemişlerdir… Zaman zaman yiyecek ve su temini için karaya çıkarlar… Büyük olasılıkla bir kez de doğal bir liman sunan, bugünkü Mombassa yakınlarında… Herkül Boğazını (Cebelitarık) aşıp Akdeniz’den döndüklerinde kara derili insanları, çok kısa boylu olanları, dev gibi çok uzun boylu olanları anlatacaklardır… Ancak bir detay tüm anlattıklarının saçmalık olarak kabul edilmesine yol açacaktır: “Hep Güney’e gidiyorduk, sahili izlerken Batı’ya döndük… Güneş sağ tarafımızda kaldı…” Olması gereken de budur, ama o dönemde anlaşılması mümkün değildir…

Bazen kendimi o Fenikeli denizcilerin yerine koyuyor ve Kenya’ya sekizbin tane belgesel seyretmeden, hakkında hiçbir şey duymadan gitmiş olmayı hayal ediyorum… Ve yerli halkın gördüğü ilk “beyaz adam” olmayı… Acaba kültürler arası farklı bir bağ kurmayı başarabilir miydim? Ama “Kenya” hakkında hiçbir şey duymamış “ben”, nasıl bir “ben” olurdum? Bilmek mümkün mü?

ganesh
18-06-2007, 15:29
Bir grup Maasai’yi küçük bir tahta oyuncağın başında görünce şaşırmıştım. Sekizerden dört sıra delik ve sırayla içlerine bıraktıkları minik taşlar… Sorduğumda bana oyunun kurallarını anlatmaya yanaşmadılar… Sanırım “kafamın basmayacağını” anladılar… Meğer “Mancala” sadece savaşçı erkeklerin oynayabildiği bir oyunmuş… Genelde dört – beş kişiden kurulu iki takım arasında iddialı bir strateji oyunu… Plastik benzerlerinin oyuncakçılarda satıldığını, bilgisayar versiyonlarının çıktığını da sonradan öğrendim.

Maasai kadınları rengarenk boncuklu süslemeleriyle meşhurdur… Hem erkekler, hem kadınlar yaş ve statülerine uygun şekilde bunları kullanırlar… Turistlerin de özellikle ilgi gösterdiği ürünler arasındadır… İşin tuhafı bugün kullandıkları cam boncukları ilk kez yüzeli – ikiyüz yıl önce Arap tacirler ve Avrupalı gezginlerden öğrenmişler… Plastik olanları daha yakın zamanlarda… Yani turistler dedelerinin dağıttıklarını, parayla satın alıyorlar:):) Maasailer geleneksel olarak boncuklarını tohumlar, kemikler, fildişi, bakır ve tahtadan yaparlarmış…

ganesh
18-06-2007, 18:45
Sağolsun Sn. Ekselans, özelden fotoğraf yollamış... Kocamandılar, ben biraz küçülttüm...

ganesh
18-06-2007, 22:13
Chevrolet Impala’yı bilirsiniz… Tam bir “Best Seller”… En eski modelleri bizde dolmuş oldu… Daha yenileri müteahhit arabası…

İmpala savanda sık rastlayacağınız orta boy bir antiloptur. Erkeklerinin boynuzu olur (yanlış anlaşılmasın:)) ve boyu bir metreye yaklaşabilir… “Sürü” lider erkek, eşleri ve çocuklarından oluşur… Liderliği ele geçirmek için çok sayıda kavgadan galip ayrılması gerekmiştir… “Sürü” güvenlik sağlar… Çita, aslan ya da leopar belirdiğinde birbirlerini uyarır ve rakiplerini yorgun düşürene kadar sekiz dokuz metrelik meşhur sıçrayışlarıyla sağa sola kaçışırlar… Lider bir gün yaşlanacak ve genç bir erkeğe yenilecektir… Sürü sahibi olamayan yetişkin erkekler tek başına dolaşır ve çok geçmeden bir etobura yem olurlar…

Bir başka bahtsız erkek: Karıncalar… Koloni tamamen dişilerden oluşur… Az sayıda kanatlı erkek karınca çiftleşme zamanları gelince, işlevlerini yerine getirir ve kısa süre sonra ölürler…

Benim favorim ise Eland’tır… Antilopların en büyüğü… Binlerce yıl önce mağara duvarlarına resimleri çizilen… Erkeğinin boyu iki metreye, ağırlığı dokuzyüz kiloya yaklaşabilir… O cüsseyle hiç zorlanmadan boyu kadar duvardan sıçrar… Aklı başında hiçbir etobur ona yan bakmaz… Bu güvenle erkek elandlar genellikle sürüyü bırakıp tek başlarına dolaşır ve çiftleşme dönemlerinde geri dönerler… İşte savanların kralı…:)

Babun maymunlarının ise bambaşka bir hikayesi vardır… Otuzbeş, kırk üyeli gruplar halinde dolaşırlar… Aç bir leoparla karşılaştıklarında, erkekler önde, dişiler ve yavrular arkada, bir üçgen oluşturup, rakip korkup kaçana kadar dişlerini göstererek bağırmaya başlamalarıyla ünlüdürler… Sürünün genç erkekleri, olgunlaştıklarında başka sürülerin etrafında dolaşmaya, beğendikleri dişilere kur yapmaya başlarlar… Onların bitlerini ayıklar ve yemeleri için hediyeler getirirler… Bu yüzden, zaman zaman “ağabeylerle” ciddi kavgalar yaşanabilir…

“Cinsellik” savanda bir ölüm – kalım meselesidir

ganesh
19-06-2007, 10:15
Her şeyi tadında bırakmakta fayda var… Kahvenin de fazlası vücuda zarar…

Bu moladan benim kadar keyif aldığınızı umuyorum… Ara ara döneriz, sizler de dilerseniz müteşekkir olduğum katkılarınızı sürdürebilirsiniz tabii… Ama şimdilik bitirirken, birkaç genel not düşmek istedim…

Seyahat etmek büyük bir keyiftir… Eğer yolcu yeryüzünde ufka doğru ilerlediği kadar, içdünyasında da mesafe kat edebiliyorsa, seyahat aynı zamanda bir hazineye dönüşebilir…

Herkes Kenya’ya gidemeyebilir… Kenya olmaz Hırvatistan olur… Trene atlar Tahran’a ulaşırsınız, oradan ver elini İsfahan, Şiraz… Ya da atlar otobüse Mardin’e gidersiniz

Çoğu “yolcunun” kah bir alışveriş çılgınlığı içinde, kah beklentilerin doğurduğu hayal kırıklıklarında kendilerine sunulan hazineyi fark edemediklerini gördüm…

Beklentiniz olmasın, fazla plan yapmayın, imkanınız varsa turla seyahat etmeyin, fırsatları takip etmeye hazır olun, yola hafif çıkın, hafif dönün…

Yediğiniz, içtiğiniz, sizin olsun, yaşadıklarınızı anlatmak isterseniz dinleyen çıkacaktır:yes:

Sevgiler

MAKİNİST
19-06-2007, 10:19
bize çok güzel anlar yaşattınız sn ganesh...inanın sanki oralara gitmiş gibi oldum...çok çok teşekkürler...daha başka maceralarınızı da okumak bana çok keyif verir...sevgiler...

toros
19-06-2007, 10:45
Sn. Ganesh

Bu geziyi ben yapmış olsaydım, yaşadıklarımdan mutlaka çok zevk alırdım. Ancak sizin gibi anlatamazdım. Diğer insanlara anlatabilmek, akıcı bir dil ile sıkmadan bunu başarabilmek bence bir meziyettir. Hani şu sizde fazlasıyla mevcut olan. Sizin anlatımızla sanki oradaymış gibi detaylara ve duygulara ulaşıyoruz. Arkadaşların resim katkıları da güzeldi. Çok teşekkürler.

Sn. Makinist'in dediği gibi başka gezilerinizi de okumak isteriz.

Selamlar :)

ganesh
19-06-2007, 12:47
Sn. Makinist,
Sn. Toros,

İlginiz ve iltifatınız için teşekkür ederim...:fl: Hayatımın bir döneminde ekmeğimi bir şeyler anlatarak kazandım... Demek paslanmamışız...:):):) Belki sonra yeni bir topik açarım... Neden olmasın?:yes:

Sevgiler

ÇAKAL
19-06-2007, 12:48
Sn.Ganesh üstteki resimdeki oyun nasıl bişey.Hiç gördünüz mü oynarlarken?Güzel bişeye benziyo.Ticari olarak el atsak mı ne?:)

pinky
19-06-2007, 12:57
Sn.Ganesh üstteki resimdeki oyun nasıl bişey.Hiç gördünüz mü oynarlarken?Güzel bişeye benziyo.Ticari olarak el atsak mı ne?:)

Önce mızrakla bir aslan avlaman gerekirmiş.:D

ganesh
19-06-2007, 13:01
Sn. Cakhall, girişimci ruhunuzu kutlarım, ama maalesef geç kaldınız:):)

Resimdeki oyun benim 87 nolu gönderide anlattığımın, biraz değişik versiyonudur... Maasailer'in dünyaya armağanlarından birisi olup, çoktan ticarete dökülmüştür...

Söz, yeni bir şey keşfedecek olursam ilk size haber vereceğim...:yes:

Mesela, hani şu üzeri eğrili büğrülü, beyzbol tipi, çoğunlukla futbol takımlarımızın renklerini taşıyan şapkalar var ya... Türkiye'ye ilk kez ben getirtmiştim... (Aman marifete bak:):))

Sevgiler

ganesh
19-06-2007, 13:03
Sn. Pinky, doğrusunu söylemiş:):)

Bu arada belki Çin için bir topik açarsam, şapka işini de anlatırım:notr:

Sevgiler

Penguen
19-06-2007, 21:36
Maasai Köyüne uğrayıp Kahve Molası verenler :)

Demek köşeyi ziyaret edip kahve molası verdiniz. Yorgunluğunuzu atarken elbette kahve de içmek istersiniz. Bunun için öncelikle bilgisayar başından kalkıp mutfağın yolunu tutmanız gerekiyor. :) Kahve suyunu ocağa koydunuz, kuru kahveyi de ilave ettiniz. İsterseniz bu kez cezveye şeker yerine bitter çikolata atın. Eğer tadını beğenirseniz yarın sabah kendi elcağızınızla :) bütün hane halkının kahvelerini siz pişirin. Tarif; yılların damak tadına uygun olmayabilir ve aile fertleri bu yeni lezzete burun kıvırabilir. Hemen öyle pes etmek yok. Yarından tezi yok bir kuruyemişçiden kuş lokumu alın ve kahve tabağına 3-4 lokum serpiştirip şekersiz kahveyi bir de böyle ikram edin.

Kahve ikram ettiğiniz insanlar fincanı ters çevirip "Biri falımıza baksa ne güzel olurdu" diyebilir. İnsanız ya yarından hep birşeyler bekler, umarız. Umutlarımız, hayallerimiz hep o kahve fincanının içine gizlenmiştir. Herhalde onları fincandan çıkarıp insanların yüzünde tebessüm yaratacak bir iki tatlı söz söylemek istersiniz. Madem fincanın dibi soğudu o vakit kahve falına da bakabiliriz. Kitabına uygun :) kahve falı bakmak için piyasada el kitapçıkları satılıyor. Ama madem bilgisayar karşısına oturdunuz kitapçıları dolaşmanız gerekmiyor. Aşağıdaki linki tıklıyor ve iyi haber, hayırlı kısmet, bol para bekleyenlere müjdeyi yetiştiriyorsunuz. :)

Yakın zamanda herkesce aranan namlı-şanlı bir falcı olacağınıza inanıyor; başarılar diliyorum. Neyse haliniz çıksın faliniz. :)

http://www.muneccim.com/fal_bakma/kahve.html

ganesh
19-06-2007, 22:03
Sn. Penguen,

Verdiğiniz linke girdim, aynı hesaba gelir diyerek,:) rasgele birkaç seçeneği işaretledim.:) Karşıma şöyle bir mesaj çıktı:

"Bir hareketi yapmadan önce iki kere düşünün. Yanlış bir adım atabilirsiniz. Uzunca bir yolculuğa çıkmanız ihtimali var. Kısmetiniz açılacak. Yakın günlerde başarılı bir hayata ayak basacaksınız. Hayatınızda iyiye doğru değişiklikler meydana gelecek."

Şahsınız ve tüm hisse.net üyeleri adına aynı dilekleri tekrarlıyorum:yes:

Sevgiler:fl:

gemici
19-06-2007, 22:24
ganesh birader hepisini okudum..şimdi salı pazarında bir maasai li rastlarsak ne diyeceğiz.....

ertan
19-06-2007, 22:31
ganesh birader hepisini okudum..şimdi salı pazarında bir maasai li rastlarsak ne diyeceğiz.....


hepsini okumamışsın...

tabii ki şöyle diyeceksin...

(yüzünde bir tebessümle) Jambo, Habari ?...:he:

gemici
19-06-2007, 22:39
hepsini okumamışsın...

tabii ki şöyle diyeceksin...

(yüzünde bir tebessümle) Jambo, Habari ?...:he:

neyse hepisi konusunda tartışmayalım da yüzünde tebessüm dediğin bende mi olacak yoksa sn maasai li arkadaşda mı?.....:)

ertan
19-06-2007, 22:47
neyse hepisi konusunda tartışmayalım da yüzünde tebessüm dediğin bende mi olacak yoksa sn maasai li arkadaşda mı?.....:)


önce sende, sonra onda...:cool:

gemici
19-06-2007, 23:01
önce sende, sonra onda...:cool:

adam kaçak saat satıyor 3. kopya.. birde ben mi güleceğim önce....:)

ganesh
20-06-2007, 08:12
Sn. Gemici, Sn. Ertan harikasınız...:) :yes: :cool:

Sanırım pazarda bulacağınız arkadaş büyük olasılıkla Nijeryalı olacaktır.

Yok gerçek bir Maasai ise anadili için size pek yardımcı olamayacağım. Şu an hiçbiri aklımda kalmayan selamlamalar cinsiyete ve yaşa göre tamamen değişir...

Ancak hemen hemen tüm Doğu Afrika'da Swahili konuşulduğunu düşünerek şöyle bir diyalog geliştirebiliriz. (G = gemici, Z = zenci):):):)

G: Jambo, Habari?
Z: Nzuri! Unazumgunza Kiswahili?
G: Hapana! Sizungumzi Kiswahili. Ninazungumza Türkçe tu!
Z: Hakuna Matata!
G: (parmağıyla saati gösterir) Ngapi Lira?
Z: Thamanini
G: Allah cezanı versin, şu dandik saat seksen lira olur mu?:):):)

Sevgiler

SALESMAN
21-06-2007, 09:56
Sn. Penguen,

Verdiğiniz linke girdim, aynı hesaba gelir diyerek,:) rasgele birkaç seçeneği işaretledim.:) Karşıma şöyle bir mesaj çıktı:

"Bir hareketi yapmadan önce iki kere düşünün. Yanlış bir adım atabilirsiniz. Uzunca bir yolculuğa çıkmanız ihtimali var. Kısmetiniz açılacak. Yakın günlerde başarılı bir hayata ayak basacaksınız. Hayatınızda iyiye doğru değişiklikler meydana gelecek."

Şahsınız ve tüm hisse.net üyeleri adına aynı dilekleri tekrarlıyorum:yes:

Sevgiler:fl:

bende girdim daha önce kahve falımda gördüğüm bir kaç figürü
"Sadık bir dostunuz var. Hafif bazı güçlüklerle karşılaşacaksınız. Ağır hareket ettiğiniz için zarara uğrayacaksınız."
diye bir şey çıktı falımda :)
buna uyarak bugün alım satım kararlarımda elimi hızlı tutmaya karar verdim .

yanlız fal sitesinde fincanda rastlayabileceğiniz figürler listesin " zenci " diye bir şey var ?

nasıl yani???
zaten kahve falında zenci dışında birşey görmek mümkünmü?
siluetten birinin zenci olup olmadığı nasıl anlaşılır ?? (buna hiç cevap vermemek daha iyi heralde )

bu seçenekleri hazırlayan arkadaşa sormak lazım ...


not: bu massai topiğinde gemicinin tabiriyle "ganesh biraderden" massailerin hayatından yola çıkarak tasavvufi bir mecraya akmasını bekliyordum ancak çevreden topa giren arkadaşların turistik /alternatif tıp tandanslı yaklaşımları sebebiyle topik yön değiştirip bir Türk safariye çıkarsa .. formatına bağlanmış ama olsun böyle de güzel olmuş okuduk bilgilendik ..

ganesh
21-06-2007, 10:45
Sn. Salesman, hoşgeldiniz...:cool:

Yazdıklarınızı okuyunca şöyle düşündüm:

Kahve falında bir zenci ya da sarı saçlar, mavi gözler görülebiliyorsa, belki hayatımız boyunca baktığımız her yerde kendi istediklerimizi görüyoruzdur... Ya da baktığımız şey bize ayna olup, iç dünyamızı yansıtıyordur... Ya da gördüğümüzü zaten biz yaratıyoruzdur...

Belki dolaştığımız çamurlu, bozuk yollarda pırlantalar gizlidir... Ya da daha önce geçtiğim geniş asfalt, aslında dev bir çıkmaz sokaktır...

Demiştim ya seyahate çıkarken fazla plan yapmamak, beklentileri taşımamak, hafif dolaşmak lazım diye... hisse.net'in sanal satırları arasında gezerken dahi aynı mantık geçerliymiş...

Tüm yol arkadaşlarıma sevgilerimi sunuyorum:fl:

Başka bir kavşakta görüşmek üzere

simetri
22-06-2007, 11:24
[QUOTE=ganesh;1704508]Bir grup Maasai’yi küçük bir tahta oyuncağın başında görünce şaşırmıştım. Sekizerden dört sıra delik ve sırayla içlerine bıraktıkları minik taşlar…
bu oyunu veya buna benzer bir oyunu çocukken bizde oynardık.yere küçük çukurlar açardık.belirttiğiniz sayıda.elimizdeki belli sayıdaki taşları herkes sağındaki çukura bırakırdı sonra sırayla çukurlarda gezdirirdik ama nasıl oynadığımızı hatırlamıyorum:he::notr::cry:çok severdim ben bu oyunu.bu arada zenci değilim:he:bu oyun bizden onlara gitmiş olmasın.tıpkı boncuklar gibi.:beurk:
sn. ganesh sessiz okuyucunuz olarak takipteyim.ellerinize sağlık.:super:

ganesh
22-06-2007, 12:45
Sn. Simetri, hoşgeldiniz...

Ben çocukluğumda misket bile oynamamıştım... Bir plastik top, iki taş arası kaleler, koşturur dururdum... Herhalde Maasailer'in oyununu bu yüzden çözememiş olacağım...

Uyarınız üzerine bir araştırayım dedim, meğer MÖ 7. asra ve belki daha eskilere uzanan, Afrika ve Asya'da farklı türleri olan bir oyunmuş...

http://en.wikipedia.org/wiki/Mancala

http://imagiware.com/mancala/

Şimdi aklıma Kuala Lumpur'da Ulusal Müze'de bir benzerini gördüğüm geldi... Oynandığına hiç şahit olmadım... O taraflarda "mahjong" yaygın...

Sevgiler

ceng
22-06-2007, 14:59
m.ö. 7.asır dedin aklıma ne geldi?
şimdi yukarıdakini okuyanlar çok eski bir zaman dilimi olduğunu düşünecekler bu 2700civarı sene önceki devri. neden böyle diyorum?
şöyle ki: bir referansa göre(insan ömrü?) elbette 2700sene az değil.
oranlayalım:ucuca ortalama 40insan ömrü.(dante kırılmasın diye kabaca 70aldım bir ömrü, sonra da yuvarladım.:) yarım ömür olmaz deyip.)
40rakamı bayağı az gözüktü di mi?

burda bekleyin biraz. bir kopyanız burda beklesin.:)

hesaplananlara/eldeki verilere göre evrenin yaşı kabaca 15-20milyar yıl kabul ediliyor. bunun anlamı ne???
yani nasıl bir zaman algısı gerekiyor bunu konumlandırmak/anlamlandırmak için?

carl sagan denen divane evrenin bütün ömrünü 1yıl kabul edip, insanlığın geçirdiği evreleri kabaca bu 1yıla sıkıştırmaya çalışmış. bir nevi skalaya oturtma işlemi.
sonuç şöyle:
1ocak:big bang.
1mayıs:samanyolunun başlangıcı
9eylül:güneş sistemi
14eylül:dünyamız ve diğer gezegenler
25eylül:dünyadaki ilk yaşam belirtisi
9ekim:tek hücreliler
12kasım:bilinen ilk bitki.(uyumayalım kasım ayındayız.:):):):))
15kasım:çekirdekli ilk hücre.
1aralık: oksijenli atmosfer
17aralık:yeni türlerin gelişimi
24aralık:dinazorlar
28aralık:dinazorların sonu
31aralık,(aha da noele agaçları hazır edelim:)) saat 13:30:ilk insansılar.
31aralık, 22:30:ilk insanlar.
31aralık, 23:00:taştan alet yapan atalarımız
31aralık, 23:46:ateş
31aralık, 23:59:51: (geri sayım başlasın yeni yıl için:) 9-8-7...:)) yazı
31aralık, 23:59:56:milat-isa.
31aralık, 23:59:59:rönesans-pozitivzm


yani milat 1yıldaki son 4 saniye oluyor skalada. 1yılda ne kadar saniye varsa ona bi oranlayalım bunu:
4/(365*24*60*60+6*60*60)=4/31,557,600=12.675x10üzeri(-8)

sağlamasını yapıp sagan amcamız evrenin yaşını ne almış bakalım:
2000/eö=12,675x10üzeri(-8)
eö=15,779,092,702 kabaca 15.78milyar yıl.

şimdi yukarda bıraktığımız kopyayı buraya çağıralım, şimdikiyle bir tokuşsunlar bakalım.:):):):)

sevgiler.

ganesh
22-06-2007, 15:50
Ben sizi uyarmıştım... Ceng gelebilir demiştim...:):):)

Sn. Gemici yetişin, espri falan yapın... aklımızı başımıza toplayalım:):):)

Bi kere yoktur zaman diye bi şi:notr:

http://www.hisse.net/forum/showpost.php?p=1527399&postcount=29

Sonra aklıma mancala'nın daha "eski" bir versiyonu geldi...:aww:

Elektronları alıp, hidrojen çukurlarına koyarak, onları birleştirip, büyüterek oynanıyo:) Ya da bizim "şu an"dan geriye doğru attığımız bakış, onları serpiştiriyor yuvalarına:notr:

Koydum buraya resmini

Sevgiler

ceng
22-06-2007, 16:48
bu bahsi geçen daha "eski" mancala, bayağı bir zamandır oynanıyor mu?
ama yok seni berkeley kötü zehirlemiş: bakış fırlatmana neden gerek olsun ki bu oyun için? illa mini-bilinçlere neden ihtiyaç duysun?
yoksa sadece kendi çalıp kendi oynuyor dedirtmemek için mi?:):):) hepi topu.
yok ben gideyim, gemici gelmeden.

SALESMAN
22-06-2007, 17:11
Ben sizi uyarmıştım... Ceng gelebilir demiştim...:):):)



ceng gelebilir - sufi çıkabilir....

dikkat paranormal zemin ..( çıktığınız vitesle ininiz)

ÇAKAL
22-06-2007, 17:32
Bir plastik top, iki taş arası kaleler, koşturur dururdum... Aahhhhhh,eski günler.3 korner bir penaltı yapardık.Serbest atışlarda adım adım sayardık.Bacak arası golü 5 gol sayardık.:):)Eve gelince de üst baş çamur olmuş diye anamdan süpürge sapı/naylon terlikle bi ton dayak yerdik.Ama nafile ,ertesi gün aynı seramoniye devam.:yes:

simetri
22-06-2007, 17:38
sn ganesh ,
dediğim oyunu bende internette buldum.siz araştırma yaptım demeseniz aklıma gelmeyecekti internette aramak.:super:
21) Sekiz kuyulu taş:
2 kişi ve 16 şar 16 şar paylaştırılmak üzere toplam 32 taşla oynanan oyunda oyuncular önlerine karşılıklı 4 er çukur kazar ve her çukurun içinde 4 taş yerleştirir. Kura ile seçilen oyuncu başlamaya hak kazanır. Başlayan oyuncu kendine ait çukurlardan 4 taş alır istediği çukurdan başlayarak sırayla her çukura 1 er taş koyar. Diğer oyuncu da aynı eylemi tekrarlar. Bu taş yerleştirme esnasında kendi çukurunda 1 taş brakmayı başaran oyuncu karşısındaki diğer oyuncunun çukurundaki bütün taşları almaya hak kazanır. Rakibin taşlarını toplamayı başaran oyuncu kazanır.

ganesh
22-06-2007, 17:38
Beynimde zirilyon tane nöron var, ama "ben" düşünüyorum,

Tarot destesindeki yetmişsekiz kart 13.315.186.684.800 tane açılım sunar,

Işık hızı boyutlar arası bilgi aktarımı için konmuş bir sınırlama, bir tanımsa,
Elektronlar maddenin esnekliği üzerine konmuş bir sınırlama, bir tanımsa,
Belki mini-bilinçler "oluş"un gerçekleşmesi için konmuş bir sınırlama, bir tanımdır

Ah, çıktığım vitesi bir hatırlayabilsem:)

Sevgiler

ganesh
22-06-2007, 17:46
Sn. Cakhall,

Hepsi tamam da, şu bacak arası "beş" sayılırı biz akıl edememiştik... :)

Sn. Simetri,

Satranç gibi bir şey... Keşke çamura batacağımıza bunla oyalansaymışız:)

Ya Hu, laf aramızda ağabeyim elektrik mühendisliğinde profesör... Tavla oynarken (kendi duymasın) altı üç atsa, parmakla yedi, sekiz, dokuz diye sayarak zor hesaplar... Acaba bu oyunu oynayabilir miydi? :)

Sevgiler

BEDESTENLİ
22-06-2007, 17:55
Beynimde zirilyon tane nöron var, ama "ben" düşünüyorum,
Ah, çıktığım vitesi bir hatırlayabilsem:)
Sevgiler

sayın ganesh bence senin beyninde katzirilyon tane nöron vardır diye aklımdan geçti,birde çıktıktan sonra vites değiştirme,inerkende aynı vitesle inmiş olacaksın...hatırlamana gerek bile kalmayacak..:yes::):cool:saygılarımla.

ganesh
22-06-2007, 20:07
sayın ganesh bence senin beyninde katzirilyon tane nöron vardır diye aklımdan geçti,birde çıktıktan sonra vites değiştirme,inerkende aynı vitesle inmiş olacaksın...hatırlamana gerek bile kalmayacak..:yes::):cool:saygılarımla.

Ben bu kadarını bile akıl edememişim, neye yarar onca nöron:):):)

Sevgiler

BEDESTENLİ
22-06-2007, 20:09
Ben bu kadarını bile akıl edememişim, neye yarar onca nöron:):):)

Sevgiler

işte o nöronların sayesinde senin akıl edemeyeceğin hiç bişi yok .diyorum da o nöronlar birazda kafanı karıştırıyor galiba.:):yes::cool:

ceng
23-06-2007, 23:37
yine ben.:)
zencilere bir iki lafım daha olacak.
onlar şimdi her bişeyi gördüklerini sanır, aslan yelesi, mancala beşlisi, eland kuyruğu falan.
düzelteyim dedim. akşam akşam... çayınızı yudumlarken siz de okuyun.:)

görülebilir ışığın dalga boyu, ilgili dalgaboyu skalasında 400nanometre ile 700nanometre arasında işaretlenir, kimi kaynaklarda 350-750 arasını alanlar da var. bu 100birim pek önem arzetmeyecek, merak etmeyin. hisse kademesi olsa sorun teşkil ederdi de burda rahat olun.:)
tüm skalamız ise, 0m'den 1km'ye kadar gidiyor.
dalga boyu değil de onun değili olan frekans açısından da baksak resme farklı bir yere gelmiycez, siz bir de onun için sağlama yaparsınız artık evde. bu sefer kirazları götürürken, kırmızı kırmızı...:)

aradaki -hadi iyimser olalım- 400nanoyu tüm skalaya oranlarsak, ortaya şöyle birşey çıkıyor:
400nano/1km=400/1x1000x10üzeri(9)=10milyarda 4.

yani?

bunu anlamlandıralım.
bir pencere düşünün bu ışıkların saçıldığı evreni gözlemlemeniz için sizin adınıza pakpene yaptırılmış, genişliği 10milyar metre.
sizin önünüzde size ayrılmış duran 4metre hariç heryer boyalı, hani okullarda olur ya perde yerine, kamu dairelerinde falan.
bizim görüş açımız/algı penceremiz ancak bu kadar...

yani biz kabaca bize ne gelse "hade canım sen de" yapıp ırgalamıyoruz bile bu yayınları.:), bir nevi süzgecimiz var. illa o 4metrelik yere düşenlerle meşgulüz.

elandların ne kadardır ganesh?

sevgiler.

http://en.wikipedia.org/wiki/Image:Electromagnetic-Spectrum.png

ganesh
24-06-2007, 14:03
Kahvaltıya yine dışarı gittik... Akşam da Sezen Aksu konserine gidilecekmiş... Bıraksalar duşun altından hiç çıkmam... Öyle bir sıcak var... Allah dışarıda çalışmak zorunda olanlara kolaylık versin...

Dört yıldır Eskişehir'de oturuyorum, kuru havasına daha alışamadım... Otomobile her değişimde elektriğin "statik statik" çarpmasına da...

Işık dalgaları tamam... Ya ses dalgaları (kapalı bir ortamda damarınızdan akan kanın sesini duyabileceğinizi bilir misiniz?), kütleçekimi dalgaları, elektromagnetik, "vayrlıs" internet, cep telefonu, televizyon, ya bedenimizi oluşturan kuantaların olasılık dalgaları... Gelde dalga geçme... :)

Algı realiteye göre mi oluşur, yoksa onu yaratır mı?
Hem de her olasılık yelpazesi için ayrı ayrı...
Aklım ermez benim :notr:

Biz algılamasak, algımızın dışında kalan ışık diye bir şey olur mu?
Algı gözde mi olur, yoksa beynin arkalarında saklı bir dizi işlemcide mi?
Yoksa beynin ve sinir sisteminin altında yatan başka bir sistemde mi?
Yoksa yoksa hepsinin "gizlice" kaydedilmiş olduğu "ötede" bir veri tabanında mı?
Aklım hiç ermez:notr:

Eland abime laf söylemeyin, kalbim kırılıyo...:)

Bi kere skalası bizden dar ve perspektifi zayıf olsa dahi, savanda görmesi gereken herşeyi görür... Sonracığıma, bir şekilde dalgaların "bilgisine" sahiptir... Onlara direnmez, birlikte uyum içinde yaşar gider... Bir tersliği, ahlaksızlığı, raconu bozduğu görülmemiştir...:):):):)

Sevgiler

BUSHIDO
24-06-2007, 17:25
Afrika'ya gitmek hic nasip olmadi ama cesitli ortamlarda karsilastigim ve cesitli anilarim olan bu guzel irk ile ilgili birkac anim var bende onlari aktarayim...

Bildiginiz gibi hemen hemen her spor alaninda cok basarili olan Afrikali kardeslerimizin neden yuzme alaninda kendilerini gosteremediklerini hic dusundunuz mu? Yuzme kulvarlarinda hic siyah derili bir yuzucu ile karsilastiniz mi? Cevap hayirsa, sizce neden? Belki bir bilen vardir diye biraz bekleyelim ve ondan sonra bende kendi fikrimi aciklayayim.:):yes:

Ingiltere'de dil okuluna gittigim zamanlarda, Japon bir kiz arkadasimin her nedense dil okuluna olmasi gerekenden daha uzun bir yoldan geldigini fark edince, nedenini sormustum. Hayatinda daha once hic zenci gormedigini ve evinden okula ulasan yolun uzerinde herzaman karsilastigi siyah derili, devasa insandan olesiye korktugundan yolunu uzattigini ogrendigimde oldukca garipsemistim!:)

Birkac anim daha var ama onlarida daha sonraya saklayalim.

ganesh
25-06-2007, 17:46
Sn. Bushido,

Zencilerden neden şampiyon yüzücüler çıkmadığı ABD'nde de tartışılırmış:

http://www.usaswimming.org/USASWeb/ViewMiscArticle.aspx?TabId=515&Alias=Rainbow&Lang=en&mid=850&ItemId=928

Sevgiler

BEDESTENLİ
26-06-2007, 09:17
sayın ganesh burda kahve molası, sizin köyde de çay molası vermeyecekmisin
saygılar.

ganesh
26-06-2007, 09:44
Sn. Prestij,

Hem Maasai köyü, hem de "bizim köy" işlevini tamamlamış görünüyor... Uzatmaları oynuyoruz... Belki başka bir köşede ana yemeğe geçeriz:)

Sevgiler

BUSHIDO
26-06-2007, 09:48
Sn. Bushido,

Zencilerden neden şampiyon yüzücüler çıkmadığı ABD'nde de tartışılırmış:

http://www.usaswimming.org/USASWeb/ViewMiscArticle.aspx?TabId=515&Alias=Rainbow&Lang=en&mid=850&ItemId=928

Sevgiler

Gonderdiginiz yazida, eger yanlis anlamadi isem, genelde sosyal ve ekonomik etkenlerden bahsediliyor.

Bana soylenen ise daha cok fiziksel nedenlere dayaniyor! Afrikali kardeslerininzin kemiklerinin daha dolu oldugu(kemigin ortasinda bulunan hava boslugunun az oldugu ve su ustunde kalisi zorlastirdigi!) ve dolayisi ile bununda su ile iliskili sporlarda onlar adina bir engel olusturdugu idi!

Ne kadar dogru bilemiyorum...:clown:

ganesh
26-06-2007, 10:16
Sn. Bushido,

Genetiğin bir rolü olabileceğini ben de düşünürüm, aksi halde neredeyse tüm kısa mesafe koşucularının Batı Afrika, tüm uzun mesafe koşucularının Doğu Afrika kökenli olmasını açıklamak zorlaşır...

Yüzme, atletizm gibi sporlar küçük avantajları öne çıkarabiliyor... Futbol gibi çok yönlü dallarda ise bambaşka fiziksel özelliklere sahip oyuncuları izleyebiliyoruz...

Sevgiler

baybilen
26-06-2007, 11:15
Ellerinize saglik yazilariniz icin, ayaklariniza saglik gezdiginiz icin, kesenize bereket böyle bir seyahati organize ettiginiz icin..
Birsey sorsam ayip olur mu?
Bu seyahati yapma sebebiniz neydi sayin Ganesh ?
A-Borsada kazandiginiz yüksek getiri sebebiyle agirlasan portföyünüzü bir miktar hafifletmek?:yes:
B-Borsada kaybettiginiz icin bozulan moralinizi düzeltip, ortamdan bir ara uzak durmak?:beurk: ( Belki caktirmadan bizim borsadan daha iyi getirili bosalar bulmak)
C-Alacaklilardan kacmak ve kimsenin size ulasamayacagi bir mekan bulmak :clown:
Bu arada 5 kutu siyah ayakkabi boyasi ile 1-2 yil kamufle olabilmek:yes:

ceng
26-06-2007, 11:21
elandları yakından görmeye gitmiş.:)
aslanları boynuzlarına tespih tanesi gibi taktıkları masalına inanıp.
görebildin mi?
yok.:)

ganesh
26-06-2007, 11:44
Ellerinize saglik yazilariniz icin, ayaklariniza saglik gezdiginiz icin, kesenize bereket böyle bir seyahati organize ettiginiz icin..
Birsey sorsam ayip olur mu?
Bu seyahati yapma sebebiniz neydi sayin Ganesh ?
A-Borsada kazandiginiz yüksek getiri sebebiyle agirlasan portföyünüzü bir miktar hafifletmek?:yes:
B-Borsada kaybettiginiz icin bozulan moralinizi düzeltip, ortamdan bir ara uzak durmak?:beurk: ( Belki caktirmadan bizim borsadan daha iyi getirili bosalar bulmak)
C-Alacaklilardan kacmak ve kimsenin size ulasamayacagi bir mekan bulmak :clown:
Bu arada 5 kutu siyah ayakkabi boyasi ile 1-2 yil kamufle olabilmek:yes:

Sn. Baybilen, hoşgeldiniz

Galiba bir yerlere yazmıştım, Kenya'ya bir kez keyif için, bir kaç kezde iş nedeniyle, turist gezdirmek için gittim... Tüm bunlar henüz borsayla ilgilenmediğim zamanlarda, farklı bir çağda yaşandı:) İlki bana bir kaç bin dolara mal olurken, sonrakilerden para kazanmıştım:)

Sevgiler

ganesh
26-06-2007, 11:45
elandları yakından görmeye gitmiş.:)
aslanları boynuzlarına tespih tanesi gibi taktıkları masalına inanıp.
görebildin mi?
yok.:)

İnandım, ne yapim:)

Yok, göremedim:)

balaban
02-07-2007, 17:40
Konuyu yeni gördüm. Harikaydı, bir solukta okudum. Ancak bu kadar güzel anlatılabilir. Teşekkürler.

ganesh
02-07-2007, 18:30
Konuyu yeni gördüm. Harikaydı, bir solukta okudum. Ancak bu kadar güzel anlatılabilir. Teşekkürler.

İlginizden dolayı ben teşekkür ederim... Hisse.net ailesinde öyle ilginç paylaşımlar yaşanıyor ki, sanırım bu kadarı forumu kuranların aklından geçmemiştir:)

Sevgiler

ÖZDOĞAN77
02-07-2007, 18:48
Sayın ganesh,''Her işte bir hayır vardır'' mı gerçekten...?
Yoksa bu bir paradoks mudur?
Mutlak doğru ve yanlışın olmadığı gibi...
Bunu hep merak etmişimdir,açsak konuyu biraz...:)

ganesh
02-07-2007, 19:28
... vardır...:)

Sn. Özdoğan,

Bu güzel soruya kısaca cevap vermek çok zor... Değişik açılardan notlar düşmekle yetineyim...

"Faydayı" genellikle kısa vadeli bencil çıkarlarımıza göre değerlendirir ve büyük resmi kaçırırız... Kendimizi, bedenimizi, zihnimizi evrenin geri kalanından ayrı bir yapı olarak görme eğilimindeyizdir...

Zamanı geçmişten geleceğe tek yönlü bir akış olarak algılar ve benimseriz... Buna bağlı olarak cennetimizi, cehennemimizi "ileride", başka bir "yerde" bekleriz... "Zevki" ister, "acıdan" kaçarız... Farklı boyutlarda gerçekleşen, olası farklı evrenleri kabullenemeyiz...

Uzatmayalım... Evladını kaybeden anaya "her işte bir hayır vardır" demek zordur... Ölümcül hastalık taşıyan yetime, tüm ailesi depremde toprak olmuş babaya da...

Zihin tuhaf bir oyuncudur... Ne rüya göreceğimizi bilemeyiz... Bilsek de, unutmuş oluruz çoğunlukla

Bu cevap bir işe yaradı mı, Allah aşkına?:notr:

Sevgiler

ceng
03-07-2007, 11:51
resme herkes farklı bakıyor olabilir.
benim kafamda şöyle birşey var: bir olayın olasılık fonksiyonu elbette farklı ağırlıklarla desteklenen farklı sonuçlar anlamına geliyor. yani olası küme tanımlı. belki bu küme apriori olarak kısıtlanmış olabilir, bilmiyorum. yani doğası gereği armut dibine düşmeli, daldaki armudu gölgesinden çok çok uzakta bulmamalıyım.:) nerdeyse kendi içinde sebep-sonuçla birbirine bağlı ama yapısını ele vermeyen yani kısmen kaotik, ama diğer olaylar zinciriyle oluşturdukları düzlemden yani biraz yukardan bakıldığında gayet sebep-sonuçla tanımlı bir yapı. armut, dibinden çok uzağa düşemiyor, sert bir rüzgarla açıklanabilecek kadar uzağa ancak ama diğer yandan armudun hangi vakit, ne kadar uzağa ve hatta düşüp düşmeyeceği -dalında kurur/kuş yer:)- belli değil/deterministik değil.
küme tanımlı ama gerçekleşecek seçenek meçhul.
küp şeklinde bir zar, 1,2,3,4,5 ya da 6 gelir.
ama ne geleceğini bilemezsin tek bir olay için.

burdan bakınca gördüğüm şey, varlığın varlık olması haliyle nötr olduğu, yani şer yok ama hayır da. halk-i şer şer olmayabilir yani hayır mıdır onu da bilmem, kapsam dışı duruyor. neden? çünkü bir oyunda yaratılan bir karakterin/eylemin attribute'lerini tanımlıyor olmak gibi birşey bu.:) masum yani. ilerisi için diğer yandan cürmü tetikleyecek bir suje lazım bize. yani aslında sadece şeçme eylemini gerçekleyecek. işte ona irade/bilinç dersek, hem insanların gönlünü almış ona önem atfetmiş hem de onu oyuna dahil etmiş oluruz.:) bu manada, soru, halketmenin neden şer olmadığı halde, seçenekler üzerinden tercih yapmanın neden şer olabileceğidir. cürmü biz tetiklediğimiz için mi???
russell gibi saf mantıkla olmuyor bu işler.:(:(:(
tanrı kendisinden ağır taşı yaratır, ve de kaldırır, nasıl kaldırır, bir tane daha yaratır o kaldıramayacağı taştan. sonra onları teraziye koyar, birinin de üstüne bir sinek kondurur.:) /hüseyin.
yani matematik bir kavramı fizik yollu modellemek, aşkın bir tanrıya aşkın olmayan yolla tanım koymak ve o tanım üzerinden yorumlarda bulunmak, yanlış yerlere sürükleyebilir bizi...
gel de şer de.:):):):)
hayır hayır.
sevgiler.

ganesh
03-07-2007, 12:30
Nasıl kahve bu?:):):)

Doğrudur

Armudun olasılıkları sınırlıdır... Ancak işin içinde ağacın büyümesi, toprağın oluşumu da var... Bir de armudun ağaca göre değil, Centaurus A'ya göre olan koordinatları meselesi, ya da farklı referans çerçevelerindeki gözlemcilere... Geçtik onları...

Armudun düştüğü her yer için farklı bir evren oluşabilir mi? Onu da geçtik...

Zihin armudun yerini her tayin edişinde birileri için olumlu / olumsuz sonuçlar doğuruyor olabilir... Bize düşen seçimin tüm doğal sonuçlarına katlanmaktır...

Tanımlama bizi aşar... O yüzden "Zor Muhabbet"te dördüncü düzeyde okumayı yapamıyorum...:notr:

Armudun var olması, zihnin onu algılaması, var etmesi tümüyle "hayır" tümüyle "aşk"tır:cool:

Şimdi bu satırları yazanın aklından "şüphe" edilmez mi? Zaten aklımdan şüphe ederek atladım Descartes'in üzerinden...:)

İhsan Oktay Anar, "Yöntem Üzerine Konuşmalar"ı, "Zagon Üzerine Öttürmeler" olarak çevirmiş... Okuyunca bir saat gülmüştüm... Minik bir "nirvana" yaşayarak:):):)

Sevgiler

ceng
03-07-2007, 13:07
biraz da ayna figüründen yola çıkalım.
herkesin gönlü müstesna.:) parmak izi gibi.
hal böyle olunca yine resmin nasıl algılandığı aynanın sırrını açığa çıkarıyor.
sır da insan dediğimiz şamata oluyor.:)
"gulgule-i Cem": bak hala gülüyorum.:):):)
yani sana bana şer gelir, başkasına hayır; sana bana hayırdır, başkasına şer.
vay sırrına yandığımın dünyası, insanı...
gulgule.:):):)
ihsan oktayda bu kadar metafor var mı?
sevgiler.

balaban
03-07-2007, 13:40
Nasıl kahve bu?:):):)

Sevgiler

Ben de Maasai Köyüne ne olduğunu merak ediyorum.:)

ceng
03-07-2007, 14:06
o köy ganeshin zihnindeydi. asla varolmadı. varolur gibi yaptı.
hepiniz tufaya geldiniz.:):):):) pinky de dahil.:):):)

ganesh
03-07-2007, 15:24
"Hakuna Matata":)

Maasai çocukları sığırlara çobanlık ederken hiçbir şeyden korkmazlar... Onlara ancak yoluna çıkıp kızdırdıkları bufalolar saldırır... O zaman (yetişebilirlerse) bir ağaca tırmanıp beklerler...

Parklarda dolaşan araçlara saldırabilecek tek hayvan bufalodur (depresyona girmiş, ya da yaralanmış filleri saymazsak)... Şöförler yaklaşmamayı tercih ederler...

"Uzun İhsan Efendi" ya da İhsan Oktay kim bilir neyin metaforudur? Ya Maasailer? Ya Ganesh?:notr:

Sevgiler

ÖZDOĞAN77
03-07-2007, 17:08
... vardır...:)

Sn. Özdoğan,

Bu güzel soruya kısaca cevap vermek çok zor... Değişik açılardan notlar düşmekle yetineyim...

"Faydayı" genellikle kısa vadeli bencil çıkarlarımıza göre değerlendirir ve büyük resmi kaçırırız... Kendimizi, bedenimizi, zihnimizi evrenin geri kalanından ayrı bir yapı olarak görme eğilimindeyizdir...

Zamanı geçmişten geleceğe tek yönlü bir akış olarak algılar ve benimseriz... Buna bağlı olarak cennetimizi, cehennemimizi "ileride", başka bir "yerde" bekleriz... "Zevki" ister, "acıdan" kaçarız... Farklı boyutlarda gerçekleşen, olası farklı evrenleri kabullenemeyiz...

Uzatmayalım... Evladını kaybeden anaya "her işte bir hayır vardır" demek zordur... Ölümcül hastalık taşıyan yetime, tüm ailesi depremde toprak olmuş babaya da...

Zihin tuhaf bir oyuncudur... Ne rüya göreceğimizi bilemeyiz... Bilsek de, unutmuş oluruz çoğunlukla

Bu cevap bir işe yaradı mı, Allah aşkına?:notr:

Sevgiler


Yaramaz mı,hemde nasıl.:yes:
Hayır ve şer diye nitelenen kavramlar görecedir.Ancak genelde nefse uygun gelen onu tatmin eden hayır,aksi şer olur.
Bana göre,evrensel bütünlüğün içinde ne şer vardır,nede hayır.Bizim algı ve hislerimize göre,şekillenen ifadelerdir bunlar.
Milyonlarca ışık yılı öteden,bırakın dünyamızı,galaksimiz bile görünmezken,neye göre şer ve hayır vardır ki...
Mensubu olduğumuz samanyolu galaksisinde dünya gibi milyarlarca yıldız ve gezegen,samanyolu galaksisi gibi milyarlarca galaksi varken biz nelerle uğraşıyoruz.:)
Hemen yanıbaşımızda ısı ve ışık kaynağımız, güneş bile dünyamızdan 1.303.000 defa daha büyük iken,biz kahvemizi yudumlamaya devam edelim...:yes:

balaban
03-07-2007, 17:11
o köy ganeshin zihnindeydi. asla varolmadı. varolur gibi yaptı.
hepiniz tufaya geldiniz.:):):):) pinky de dahil.:):):)

Sorumu geri aldım topiğe ceng uğramış:)

ganesh
03-07-2007, 17:35
Yaramaz mı,hemde nasıl.:yes:
Hayır ve şer diye nitelenen kavramlar görecedir.Ancak genelde nefse uygun gelen onu tatmin eden hayır,aksi şer olur.
Bana göre,evrensel bütünlüğün içinde ne şer vardır,nede hayır.Bizim algı ve hislerimize göre,şekillenen ifadelerdir bunlar.
Milyonlarca ışık yılı öteden,bırakın dünyamızı,galaksimiz bile görünmezken,neye göre şer ve hayır vardır ki...
Mensubu olduğumuz samanyolu galaksisinde dünya gibi milyarlarca yıldız ve gezegen,samanyolu galaksisi gibi milyarlarca galaksi varken biz nelerle uğraşıyoruz.:)
Hemen yanıbaşımızda ısı ve ışık kaynağımız, güneş bile dünyamızdan 1.303.000 defa daha büyük iken,biz kahvemizi yudumlamaya devam edelim...:yes:


Astar tamam olmuş... ama üzerine en az iki kat boya lazım:):):)

Sn. Özdoğan, ilginize ve katılımınıza teşekkür ederim... Müsaade ederseniz ben bir iki not daha düşeyim...

Hayır ve şer izafidir, ancak bunu bahane olarak kullanmak, "yazık" olur...
"Hayır" her yanımızı kuşatmıştır...
O dünyadan bilmem şu kadar büyük olan güneşi, her sabah doğuran ve her akşam batıran sizsiniz... (Bir takım havalara girmenize gerek yok, ben de benimkini doğurup, batırıyorum:):):)) Bir yorgunluk kahvesini elbette hepimiz hakkediyoruz...:yes:

Dalga geçtiğimi düşünmeyeceğinizi umarım... Yarım akıllı olmakla birlikte samimiyim...:) Ama öyle sorular vardır ki, 2 + 2 = 4 diye cevabını yazamazsınız...

Sevgiler

sardes
03-07-2007, 18:34
yan topikte pişirdim. size de ikram edelim.
:)
http://img137.imageshack.us/img137/2329/kahvemissyw5.jpg

ÖZDOĞAN77
03-07-2007, 19:01
Astar tamam olmuş... ama üzerine en az iki kat boya lazım:):):)

Sn. Özdoğan, ilginize ve katılımınıza teşekkür ederim... Müsaade ederseniz ben bir iki not daha düşeyim...

Hayır ve şer izafidir, ancak bunu bahane olarak kullanmak, "yazık" olur...
"Hayır" her yanımızı kuşatmıştır...
O dünyadan bilmem şu kadar büyük olan güneşi, her sabah doğuran ve her akşam batıran sizsiniz... (Bir takım havalara girmenize gerek yok, ben de benimkini doğurup, batırıyorum:):):)) Bir yorgunluk kahvesini elbette hepimiz hakkediyoruz...:yes:

Dalga geçtiğimi düşünmeyeceğinizi umarım... Yarım akıllı olmakla birlikte samimiyim...:) Ama öyle sorular vardır ki, 2 + 2 = 4 diye cevabını yazamazsınız...

Sevgiler


Sizi çok iyi anlıyorum ve elbette latifelerle süslediğiniz yazılarınızın samimiyetinden en ufak bir şüphem yok.
Evet dediğiniz gibi,öyle sorular vardır ki cevabına 2+2=4 diyemezsiniz.
Tıpkı Hallac-ı Mansur'un,''Enel Hak'' deyip te dediğini anlatamaması gibi...
Bir enerji okyanusunda yaşayıp ta,kendini salt madde ''zan'' eden tüm insanlara selam olsun.Gerçekten ''Her işte bir hayır vardır''.:yes:
Sevgiler bizden...:)


Sevgiler bizden...

ganesh
03-07-2007, 19:17
Sn. Özdoğan, içten teşekkürlerimi kabul edin...

Zaten benim bir kabahatim yok... Her şey Ceng'in başının altından çıkıyor:):):)

Sn. Sardes, enfes olmuş... Durun ben sizin topiğe bir uğrayayım:)

Sevgiler

GÜRKAN
06-07-2007, 01:46
Gördük ki gezgincinin gördüğü yerleri anlatması başka,gittiği yerleri insanlara anlatması ve insan davranışlarını yansıtması daha başka oluyormuş.
Bunca yeteneğinizin yanında bir de yazı yazma,olayları çok değişik boyutları ile anlatma(yeri gelmişken sn.ceng'e de sevgiler:))insanı bambaşka bir biçimde tanımlama(biraz da mesleğimden kaynaklandığını düşündüğüm katı bir ussalcı olarak hiç becerebileceğim şeyler değil:)) ve çok hoş,bazen de çok gizemli bir espri anlayışınızdan ayrıca son derece keyif verici ve doyurucu rehberliğinizden daha fazla yararlanmak için devamını bekliyoruz sn.ganesh.:super:
sevgi ve saygılarımla.

ganesh
06-07-2007, 09:16
Sn. Gürkan,

Eksik olmayın, inşaallah güzel sözlerinize layık olurum... Aslında şu günlerde biraz meşgulum... Biraz rahatlayınca yeni bir seyahat topiği açayım diyorum... Çin çok zor, Borneo nasıl olur?:yes:

Sevgiler

BEDESTENLİ
06-07-2007, 09:41
sayın ganesh siz açında nere olursa olsun, sırayla açın yeterki.saygılar.

pinky
06-07-2007, 09:55
Sn. Gürkan,

Eksik olmayın, inşaallah güzel sözlerinize layık olurum... Aslında şu günlerde biraz meşgulum... Biraz rahatlayınca yeni bir seyahat topiği açayım diyorum... Çin çok zor, Borneo nasıl olur?:yes:

Sevgiler
Borneo olsun. Merakla bekliyoruz. Libya var mı? Peşin teşekkürler.

ganesh
06-07-2007, 09:59
Libya yok maalesef:notr::)

BEDESTENLİ
06-07-2007, 10:00
sayın ganesh uçak burda bakın isterseniz Libya ya da götürebilirim :):)

ganesh
06-07-2007, 10:12
sayın ganesh uçak burda bakın isterseniz Libya ya da götürebilirim :):)

Şuradan markete kadar götürseniz, paketleri elde taşımayayım:):):)

BEDESTENLİ
06-07-2007, 10:51
Şuradan markete kadar götürseniz, paketleri elde taşımayayım:):):)

market için taxi göndereyim:wink:

ceng
06-07-2007, 11:38
köye n'oldu onu anlat?
yandı bitti kül mü oldu?
inek mi içti/dağa mı kaçtı?
masal mıydı?
bizi masallarınla oyalama.:):):)
gerçeği anlat.
borneo neresi ki?
ne çok soru işareti oldu.
oysa birşey sormak istememiştim.
hayat işte.

toros
06-07-2007, 12:23
köye n'oldu onu anlat?
yandı bitti kül mü oldu?
inek mi içti/dağa mı kaçtı?
masal mıydı?
bizi masallarınla oyalama.:):):)
gerçeği anlat.
borneo neresi ki?
ne çok soru işareti oldu.
oysa birşey sormak istememiştim.
hayat işte.

Aha.. sonunda o da oldu. Sn. ceng'in devreleri karıştı. :D :D
Zor muhabbet başladığından beri, düştüğümüz durumu anlarsınız umarım.
Siz ve sn. ganesh'in yazılarını okumaktan/anlamaya çalışmaktan, "benim adım ne ? ben kimim ? burada ne işim var ?" modunda donuk donuk, ruh gibi geziyoruz. :D :D

Muhabbet, beyin sınırlarını zorlayıcı egzersizler. Merakla takip ediyoruz.
Sevgiler. :)

ceng
06-07-2007, 13:06
hiç bu kadar şuurlu değildim sevgili toros.
çektirdiklerim için özür dilerim.:):):)

ganesh, olduğunu boşver, bana olmak istediklerinden bahset.:):):) düşlerinden.


Aha.. sonunda o da oldu. Sn. ceng'in devreleri karıştı. :D :D
Zor muhabbet başladığından beri, düştüğümüz durumu anlarsınız umarım.
Siz ve sn. ganesh'in yazılarını okumaktan/anlamaya çalışmaktan, "benim adım ne ? ben kimim ? burada ne işim var ?" modunda donuk donuk, ruh gibi geziyoruz. :D :D

Muhabbet, beyin sınırlarını zorlayıcı egzersizler. Merakla takip ediyoruz.
Sevgiler. :)

kentuf
06-07-2007, 13:50
Ganesh bu kadar iyi anlatılabilir gidip görülmüş bir yer.Topic baştan beri ilgimi çekti bilerek okumadımki merakla neler yazılacak diye beklemiyeyim .:wink:.Şu an yarısındayım elinize sağlık .Kolay gelsin .

ganesh
06-07-2007, 14:57
Ganesh bu kadar iyi anlatılabilir gidip görülmüş bir yer.Topic baştan beri ilgimi çekti bilerek okumadımki merakla neler yazılacak diye beklemiyeyim .:wink:.Şu an yarısındayım elinize sağlık .Kolay gelsin .

Amanın sonuna doğru okumayın zaten, iyice cıvıttık:)

Sn. Kentuf, ilginiz ve güzel sözleriniz için teşekkür ederim

Sevgiler

ganesh
06-07-2007, 15:06
Aha.. sonunda o da oldu. Sn. ceng'in devreleri karıştı. :D :D
Zor muhabbet başladığından beri, düştüğümüz durumu anlarsınız umarım.
Siz ve sn. ganesh'in yazılarını okumaktan/anlamaya çalışmaktan, "benim adım ne ? ben kimim ? burada ne işim var ?" modunda donuk donuk, ruh gibi geziyoruz. :D :D

Muhabbet, beyin sınırlarını zorlayıcı egzersizler. Merakla takip ediyoruz.
Sevgiler. :)

Sn. Toros,

Maalesef Ceng'in devreleri dağıldı... Bunu kendisine nasıl izah ederiz diyorduk, siz tutup açık açık yazmışsınız:):):)

Sevgili Ceng,

Köy içine yuvarlandığımız harikalar diyarında durmaya devam ediyor... Ekranında, yazdığımı okuyabilenlerle aynı bilinç düzeyinde... Yani ulaşılabilir:cool:

Büyüdükçe küçülen bir köpek olmak istemiyorum:)
Daha iyi olmak, daha fazla anlamak, en uzaktaki ağacın altında oturabilmek istiyorum

Sevgiler

toros
06-07-2007, 15:22
Sn. Toros,

Maalesef Ceng'in devreleri dağıldı... Bunu kendisine nasıl izah ederiz diyorduk, siz tutup açık açık yazmışsınız:):):)



Eee bu dünya etme bulma dünyası.

Her ne kadar büküm büküm bükülmüş, kurtlanmış, sicim sicim, her yeri solucan deliği, kara kara deliklerle dolmuş bayat bir evrende olsak bile bir adalet kavramı var ve gerçekleşiyor.

Şöyle de izah edebiliriz.
"alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste"

:) :):)

ceng
06-07-2007, 16:45
şimdi bu zencileri biraz yoralım:) madem köy yerinde duruyor. inanıyoruz.
şimdi kelebek 1kaç gün/hafta yaşıyorsa ve biz onların şuurlarını kontrol edemiyor, bilgi toplayamıyor izlenimlerine dair ya da olup olmadığını dahi bilmiyorsak bir şuurlarının o zaman yapmamız gereken şey "gedanken ekisperiment:)".
ya da kelebekleri alet etmiyelim deneyimize. model canlıya gündebiter diyelim. 1günde doğsun,nefes alsın,büyüsün,aşık olsun,çolukçocuk/toruntorba sahibi olsun/sevsin ve vefat etsin.(bitsin)
ve biz bir gündebiteri gözlem altına alırsak ziplenmiş/sıkıştırılmış bir hayat buluruz. yani zaman onun için hızlıdır. bizim için yavaş.
şimdi gündebiter yerine başka bir canlı modelleyelim:ışkdabiter. bu da bir ışık yılı yaşayan bir canlı olsun. bu durumda onun penceresinden biz birer gündebiter derekesinde oluruz nerdeyse -teknik altyapıyı es geçiyorum, herşeyi ömre göre oranladığımızı kabul edin-
bu durumda mutlak zamandan ziyade, algılara endeksli bir zamandan bahsedebiliriz ancak. hal böyle olunca da bir foton için zaman yoktur, eriyen insanlar vardır.:):):) biz bu satırları yazana kadar o güneşe değer gelir.(arası 8dakka.)
dolayısıyla nerdeyse heryerde olan fotonun gözünden yukarı tırmanıp ne biliyim tam da istanbulun 10km üstünden ama bulutların altından insanları/aşağıyı izlemeyi deneyin.
hazin gelecek.:)
sevgiler maasaili dostum.

ganesh
07-07-2007, 10:20
Sevgili Ceng,

Güzel yazmışsın, ama bu kez sorarım sana: Ne fark eder?:)
Yani trende giden, uçan daireye binen ve hamağına uzanıp şekerleme yapan üçüzler izafi olarak farklı hızlarda yaşlansalar bile, nasıl aynı biyolojik ömrü sürüyorsa, foton garibim, bir telaş içinde güneşe koşsa bile, sekiz dakikası, yine sekiz dakikadır...

Hepimizin yaşadığı, yaşayacağı "şu an" dır...

Seyahat etmenin çok farklı zenginlikleri vardır... Kitap okuyarak, bilgisayar başında arama, tarama yaparak edinilen bilgi tek başına kısırdır... Eylem gerekir... Çıplak ayağın toprağa basması, bakışın uzak yıldızlara değmesi, dilin acıdan yanması gerekir... Dayak yemek gerekir...

Herkes Kenya'ya, Malezya'ya gidemeyebilir... Kapadokya da olur, arka bahçe de... Ama coğrafi ve kültürel uzaklık kalıpları kırmak için ek bir avantajdır...

Fiziksel seyahat başlı başına bir şart mıdır? Hayır... Ama becerene içsel yolculuklar için bir başlangıç sunar... Yok mudur başka çaresi? Olmaz mı? Mesela tam tersi... Çileye girmek... Algıları kapamak... Tehlikelidir, hazır olmayanı perişan eder... Ya da sanat... Ya da işini sanata döndürmek... Ya da aşık olup, aşkı aşmak... Ya da...

Ne bileyim... Seyahat güzeldir:cool:

Pazartesi'ye kadar yokum

Sevgiler

balaban
07-07-2007, 12:25
Ne bileyim... Seyahat güzeldir:cool:

Sevgiler


En güzeli de Tayyi Mekan'dır ama yapabilene:)

ceng
07-07-2007, 13:38
tam da dananın kuyruğu.
şayet öncelleri doğruysa, zaman sadece algısal, subjektif bir kurguysa ve bütün hikaye "an"da ise, cem için sadece an varsa ve ben ve biz, bizler, bütün varlık "an"da yuvarlanırken sadece algılarımızın dalaveresiyle sanki akan bir zamanda seyrettiğimizi düşlüyorsak... büyük büyük yanılarak...
-ki, noktayı, "an"ı genleştirerek mümkün bu-
eyvah ki eyvah bize.
ne tufadır.
ürktüm.
gizemi, esrarı, halüsinasyonu, şarlatanlığı, övgüyü... devirip buna nasıl matematik/duru ve saf gerçek olarak değebiliriz?
uyku ve düş model olabilir mi?




... ama bu kez sorarım sana: Ne fark eder?:)

...

Hepimizin yaşadığı, yaşayacağı "şu an" dır...

ganesh
09-07-2007, 14:40
Ceng, bu noktaya bir iki kez değindik, ama galiba örtülü kaldı… Bana sorarsan önemli... İstersen birkaç gün sonra yeni bir topik açayım… Adı “Dananın Kuyruğu” ya da “Tufa(n)” olabilir mesela… Oradan devam ederiz… (Topik enflasyonu buna denir:))

“Kafatası Avcıları ve Malezya Notları” topiğindeyim, beklerim

Sevgiler

BEDESTENLİ
12-07-2007, 18:53
http://img441.imageshack.us/img441/7093/ee36eb1d0bb452c43904c60kq0.jpg

Masailerle ilgili birazcık daha bilgi..

Bu güzeller güzeli çocuğun yanaklarında ve alnında olan izler,
kabilenin çocuklarını sıtmadan korumak için yaptıkları
bir çeşit aşı, izler birkaç ay içinde kayboluyormuş..

Masaili olmanın en önemli göstergesi
ve en büyük gurur kaynağı; beş yaşında deldirdikleri kulakları.


"Maa" dili konuşan Masai Kabilesi’nde kadın,
yaşamı boyunca en az sekiz çocuk sahibi oluyor
ve her doğumunu köyün yaşlı kadını yardımıyla gerçekleştiriyor....

mehcur
12-07-2007, 18:56
çocuk gerçekten çok tatlı.hey allahım o nasıl bakıştır öyle :)

BEDESTENLİ
12-07-2007, 18:57
http://img504.imageshack.us/img504/6340/7e3db136137369193b58534hk9.jpg

Maasai 2007 Kenya

BEDESTENLİ
12-07-2007, 19:01
http://img479.imageshack.us/img479/4254/e58686a83c7ce28cb540999up2.jpg
Kenya’nın batısında uzanan topraklarda; hayvanlar kadar doğayla uyum içinde yaşayabilen yegane insan topluluğu, Masai Kabilesi’nin üyelerinden oluşuyor.

Bin yıl önce, Sudan’dan Kenya’ya gelerek, ülkenin en kalabalık kabilesini oluşturan, bugün ise nüfusun yalnızca yüzde 2’sini temsil eden Masai Kabilesi; yüzyıllardır cesaretleri, savaşçı ruhları ve sığırlarına bağlılıklarıyla ile ün kazanıyor. Sütlerini hala, bir cins meyvadan yaptıkları kaplara topluyor, kut-sal bildikleri ineğİn sütünü, kanı ile karıştırıp içiyor, sığırlarından çocukları gibi söz ediyor, hastalandıklarında onlara çocukları kadar özen gösteriyorlar...

Bugün hala tüm dünyanın dikkatini çeken bu kabilenin insanları, ince uzun bedenleri, genelde kırmızının hakim olduğu rengarenk kostümleri, boncukları, takıları ve herşeyden önemlisi büyük bir dirençle ayakta tutmaya çalıştıkları geleneksel kültürleriyle önem kazanıyorlar.

BEDESTENLİ
12-07-2007, 19:03
nerelerdesiniz sayın ganesh bunlar size bir şeyler hatırlatıyor mu?

ceng
12-07-2007, 19:04
sardesin verdiği adresten. en çok bu çekti ilgimi.

http://www.bukla.com/album_popup.php?tur_album_id_no=12&tur_album_photo_id_no=333

"beldeler, keşaneler..." değildir mesele.:)
sevgiler.

BEDESTENLİ
12-07-2007, 19:18
http://img508.imageshack.us/img508/372/82cef49c23b9f58f29215b4fh7.jpg

Masai çocukları masal gecelerine bayılır.
Erkek çocuklar bütün gün çobanlık yapar,
kızlar ise annelerine yardım eder.
Akşam olduğunda da masallarla eğlencenin tadını çıkarırlar.
En heyecanlı masallar genellikle aslanlar hakkındadır.
Cesaretlerini kanıtlamak için Masai erkeklerinin mutlaka
bir aslanla karşı karşıya gelmesi gerekir.
Bir Masai savaşçısı “Bir aslanla burun buruna geldiysen,
hayatta karşına çıkacak hiçbir zorluğa boyun eğmezsin” diyor.

Masai çocukları küçük yaşlardan itibaren dans etmeyi,
avlanmayı ve geleneksel tıp tekniklerini öğreniyor.
Kızlar küçük yaşta evlendirilirken,
erkekler cesur birer savaşçı olarak yetiştiriliyor.

ganesh
13-07-2007, 09:57
Sn. Prestij, güzel resimler ve katkılarınız için teşekkür ederim...:cool:

Paylaşımın önemi burada yatıyor gibi... Ben kuyuya bir taş atıyorum, ilgilenenler araştırıp çok daha zengin bilgilere ulaşabiliyor...

"Dananın Kuyruğu" topiğindeyim, beklerim

Sevgiler

ceng
23-09-2007, 15:41
"nasıl anlatsam bilmem ki? canlı insan yüzü kaç değişim gösterir? say sayabildiğin kadar değil mi? oysa önemli mi bu? oynamakla yaşamak arasındaki sıkı bağı araştırmalı. bana sorarsanız, o ağlıyorsa 'misal-i cuy-i bar' ağlıyordu, gülüyorsa şebboyçiçek gülüyordu, sonracığıma, içi sıkılıyorsa yaman sıkılıyordu...
oynayan oyununu yaşıyorsa ko gitsin. ya hem oynuyor hem yaşayamıyorsa? ben neyin tutsağıyım bilmiyorum, oynarken oynadığımı ayrımsıyorum desem, hayli aşırı kaçacak, yaşadığımı ayrımsayamıyorum desem..."(buzul çağının virüsü)

abk
02-11-2007, 20:38
Bir kaç fotografta benden .

abk
02-11-2007, 20:40
Bu yaramaz , oğlumun tabağındaki cipsi çalıyor .

abk
02-11-2007, 20:53
Rehberim dolu dolu güldü… “Ne antiloplar, ne aslanlar hiçbir şey düşünmüyor… Biz yemek yiyoruz, buradakiler yemek yiyor, sonra oradakiler yemek yiyecek, hepsi bu…” Bu basit konuşma bende minik bir aydınlamaya yol açtı… Burada doğru dürüst ifade etmeyi beceremeyebilirim… Her şeyi, savanı, şehirleri, güneşi, atomları, kısır yaşantıları birden büyük bir doğallık ve uyum içinde algıladım… Kendimi çok mutlu hissettim…

Düşüncenin olmadığı savanda, bilgi kıpır kıpırdı… İki metre yüksekliğinde yuvalar kuran karıncalar, tek tük akasya ağaçları, leoparlar, gazeller, yağmur bekleyen sararmış otlar, bulutlar… Bilgi her yerdeydi



"Burada doğru dürüst ifade etmeyi beceremeyebilirim… " demişsiniz Ganesh . Ama öyle güzel ifade etmişsiniz ki . İki yıl kadar önce Kenya 'da yolda aracımız bozulmuş ve beklemiştik . Yolun biraz ilerisinde bir ağacın altına oturdum . Ve beklemedim , hiç bir şey beklemedim , sadece o anı yaşıyordum . Ne geçmiş ne de gelecek . Ve tam da anlattığınız şeyi hissettim .Yıllarca 2+2=4 olduğunun eğitimi aldıktan sonra hem de . Şok etkisi yarattı bir an . Bu ben olamazdım . Ama öyle gevşektim ki .Değişmişliğim bile umrumda değildi . Hem gevşek hem çok dingin . Sanki tüm sorularımın cevabını bulmuştum . Ya da soruların anlamı olmadığını , tıpkı cevaplarında anlamsız olduğu gibi . Farkındayım , anlatamıyorum hissettiklerimi . Ama sizi anladım .....

ganesh
03-11-2007, 15:32
"Burada doğru dürüst ifade etmeyi beceremeyebilirim… " demişsiniz Ganesh . Ama öyle güzel ifade etmişsiniz ki . İki yıl kadar önce Kenya 'da yolda aracımız bozulmuş ve beklemiştik . Yolun biraz ilerisinde bir ağacın altına oturdum . Ve beklemedim , hiç bir şey beklemedim , sadece o anı yaşıyordum . Ne geçmiş ne de gelecek . Ve tam da anlattığınız şeyi hissettim .Yıllarca 2+2=4 olduğunun eğitimi aldıktan sonra hem de . Şok etkisi yarattı bir an . Bu ben olamazdım . Ama öyle gevşektim ki .Değişmişliğim bile umrumda değildi . Hem gevşek hem çok dingin . Sanki tüm sorularımın cevabını bulmuştum . Ya da soruların anlamı olmadığını , tıpkı cevaplarında anlamsız olduğu gibi . Farkındayım , anlatamıyorum hissettiklerimi . Ama sizi anladım .....

al bakalım bir meczup daha:):):)

sevgiler

pinky
22-12-2008, 17:43
Ormanların kralı kesinlikle fildir. File binebilmek ve yavrusuna sarılabilmek için Uzak doğuya gitmiştim. Bu isteklerimi gerçekleştirdiğim için de çok mutluyum.

http://img377.imageshack.us/img377/7352/bangkok04copyve7.jpg (http://img377.imageshack.us/my.php?image=bangkok04copyve7.jpg)

http://img126.imageshack.us/img126/204/pattaya01copyqo5.jpg (http://img126.imageshack.us/my.php?image=pattaya01copyqo5.jpg)

SALESMAN
25-12-2008, 23:20
..... Boş bulunup “Ne kadar ilginç” dedim “Şu antiloplar içlerinden birinin, aslanlara akşam yemeğini olacağını bilerek, nasılda huzurlu otluyorlar… Aslanlar da bifteklerinin az ilerde semirdiğini bilerek tatlı rüyalar görüyor olmalı”

Rehberim dolu dolu güldü… “Ne antiloplar, ne aslanlar hiçbir şey düşünmüyor… Biz yemek yiyoruz, buradakiler yemek yiyor, sonra oradakiler yemek yiyecek, hepsi bu…” Bu basit konuşma bende minik bir aydınlamaya yol açtı… Burada doğru dürüst ifade etmeyi beceremeyebilirim… Her şeyi, savanı, şehirleri, güneşi, atomları, kısır yaşantıları birden büyük bir doğallık ve uyum içinde algıladım… Kendimi çok mutlu hissettim…

Düşüncenin olmadığı savanda, bilgi kıpır kıpırdı… İki metre yüksekliğinde yuvalar kuran karıncalar, tek tük akasya ağaçları, leoparlar, gazeller, yağmur bekleyen sararmış otlar, bulutlar… Bilgi her yerdeydi

Devam edecek

hani ?

ben bekliyorum devam edecek diye ...

mevzu hiç ilgisi olmadığı halde gezi yazısı zannedilip dağıldığından mıdır nedir yarım kaldı , bekliyoruz konuyu başladığın yerden devam ettirmeni..

ganesh
26-12-2008, 14:01
Sn. pinky,

Teşekkürler... "Rose Garden"dan galiba resimler... Tayland...

Sn. SALESMAN,

Konuyu şimdi toparlamak zor... Belki sonra döneriz... Kısaca kromozomlarımıza yüklenmiş genetik kodlamalar ve atom altı parçacıklara yüklenmiş enerji düzeyi ve momentum ile ilgili kodlamalar bizi, antilopları ve aslanları çekip çeviriyor... Bu anlamda bilgiden ibaretiz... Vehim, kuruntu ve korkularımızla çırpınıp duruyoruz... Algımızla enerjiyi maddeye çevirmek gibi bir yeteneğimiz var... Ya da bir tür aracıyız... Biz olmasak savan olmaz, ama savanda aslan yerse diye korkmadan edemiyoruz... Yiyemez mi? Yiyebilir... Ama bir sürü genetik ve atomaltı detayın sonucu gerçekleşir bu... Bilgi kitabında yazılıysa eğer diyelim...

Kitabı tüm formülleriyle algılayacak zihinsel kapasiteye şimdilik sahip değiliz...

Aşk ile okunabilir belki...

Gördünüz mü... Toparlayalım derken, hepten dağıldı:)

Sevgiler

pinky
26-12-2008, 15:58
Sn. pinky,

Teşekkürler... "Rose Garden"dan galiba resimler... Tayland...


Evet Tayland'dan. İlki Rose Garden. İkincisi otobüsle giitiğimiz daha uzak bir yer orman içinde. İsmini unuttum. Orada fillerle ormanda gezinmiştik. Çok zevkli bir tur idi. Bu ektra tura katılmak istemeyenler vardı. Ben buraya filler için geldim. Mutlaka gideceğim demiştim.

pinky
26-12-2008, 16:04
http://img187.imageshack.us/img187/5480/bangkok10copyfi2.jpg (http://img187.imageshack.us/my.php?image=bangkok10copyfi2.jpg)

Rose Garden'de bir de arkadaş bulmuştum.:yes: Ben aldı bakkala götürdü. :)

abk
21-12-2010, 22:50
Sayın Ganesh;
tam iki yıl geçmiş aradan. Devam etme zamanı gelmemiş midir daha?

SNOWDROP
31-12-2010, 10:53
Bence de geldi...

Hepinize mutlu, dingin ve sağlıklı bir yıl diliyorum..

ganesh
07-02-2011, 12:35
gelmiş olabilir:)

kısmet diyelim

Ben Borsadan Anlamı Yorum
diye bi topik açtım... Orada becerebilirsem borsa ile bağlantılı olarak algılarımızdan ve evrenlerden bahsetmeye çalışacağım... Belki Maasailer de gelir kim bilir...:)

Sevgiler