PDA

View Full Version : Trader Ruhu ve Analist Ruhu



Erkal Bıyıklıoğlu
08-07-2007, 23:53
VOB24 topiğinde takip edenler bilirler, burada borsa başarısının psikolojik yönleri ile ilgili bir topik açacağımı söylemiştim.

Teknik Analiz ile ilgili kısımda açmamım sebebi konu ile ilgili en uygun yer olduğunu düşünmemden kaynaklanmaktadır.

Yazılarımı daha önceden planlanmış bir yol haritasına göre yazacağım, ancak yazacaklarımın çoğu kafamda olduğu için hemen hergün yazmam mümkün olmayacak. Zaten tatil sebebiyle de bazı haftalar hiç foruma giremeyeceğim.

Diğer yandan başlığın altında konu ile ilgisiz yazıları engellemek amacıyla da sizden bir ricam olacak. Her zaman olduğu gibi burası herkesin katkısına açık olmakla birlikte bu konunu hakkındaki memnuniyet ve memnuniyetsizlik mesajlarını bana özel mesaj sistemi ile iletin. Yazdığım yazıların arasında "teşekkür ederim" yada "bu saçmalık da nereden çıktı" gibi konu dışı yazılar olmaması tercihimdir.

Herkesin ilgilisine şimdiden teşekkür ederim.

Erkal Bıyıklıoğlu
08-07-2007, 23:56
Borsada geçirdiğim zaman içinde sürekli kazanmanın yollarını aradım. Bu arayıştaki uzun kişisel hikayemi anlatmayacağım ama burada yazılanların daha iyi yorumlanması anlamında kısa bir özet geçmek istiyorum.

Borsaya bir çok kişi gibi arkadaş tavsiyesiyle başladım. Hep hissede oldum. Borsa yükselirken kazandım, düşerken kaybettim. Ardından Metastock ile tanıştım. Yıllarca teknik analiz çalıştım, ardından Elliott Dalga Teorisine geçtim. Sanırım türkçe olarak basılmış tüm borsa kitaplarını okumuşumdur. Bunlarla da yetinmeyip amazon.com’dan da bir çok kitap aldım ve okudum. Ama sonuç fazla değişmiyordu. Borsanın dalgaları arasında hala sörf yapmaktan çok boğulmamaya çalışan biri gibiydim. Sürekli ve düzenli borsa başarısını yakalamak mümkün olmamıştı. Bu arada büyük kazançlar elde ettim, ama karşılığında ciddi kayıplara da uğramaya devam ettim. Netde kazandım ama bu kadar çabanın ve bilgimin karşılığı bu kadar az olmamalıydı. Hala çalışmaya devam ediyorum. Arayışıma devam ettim.

Daha sonra dönüp de baktığımda eldeki mevcut kitaplardan bir tanesi gözüme biraz daha batmaya başladı. Yıllar önce okuduğum bu kitap benim aradığım sihirli formülün olmadığını söylediği için benim ilgimi yeterince çekememişti sanırım. Kitabın konusu “Finans Piyasalarında Başarının Psikolojik Boyutları“ şeklindeydi (ingilizce bir kitap). İnsan beyninin nasıl çalıştığından başlayarak bilinçaltına kadar giden bir süreci anlatıyordu. İnsanı yöneten ve bir türlü kaçamadığımız basit duyguların bizim hayatımıza etkilerini gözler önüne seriyordu.

Bu kitap beni tekrar iki kitaba yöneltti : Borsa Sihirbazları ve Bir Borsa Spekülatörünün Anıları. Bu kitapları tekrar tekrar okudukça borsa başarısının teknik bir durumdan çok kişiliğiniz ile ilgili olduğunu düşünmeye başladım.

Bu sırada bir isim gözüme çarptı : Van Tharp . Borsa başarısında sistemlerin yerinin %10-15 ile sınırlı olduğunu söylemesi bende ilk başta bir hayal kırıklığı yaratsa da, önyargısızca bu kişinin yazdıklarını okumaya başladım. Önce internet sitesinden indirdiğim dosyaları ve verdiği kurs içeriklerini inceledim. Ardından yazdığı kitaplarından birisi olan Trade your way for financial freedom adlı kitabını okudum.

Bunun dışında hisse.net’den de bir çok sanal arkadaşım oldu. Bunların bir kısmı gerçek arkadaşlığa da dönüştü. Bu ilişkilerimden de çok şey öğrendim. Ben de eminim ki buradan aldığım kadarını geri vermeye başardım. Almaya ve vermeye de devam ediyorum.

Burada yazacaklarımın tamamı bu edindiğim bilgilerin hem geçmişte hem de şimdi elde ettiğim tecrübelerle bir araya getirilmesi sonucunda oluşmuştur. Hiç birisi sadece kulağıma hoş geldiği için yazılmamıştır. Eğer stop-loss önemlidir diyorsam, kesinlikle her işlemimde önceden belirlenmiş bir stop-loss’u uyguluyorumdur. Yani klişe deyişlerin tekrarı değil, bizzat inanarak ve istisnasız uygulamaların yansımasıdır bu yazılanlar.

Son olarak da şunu eklemek istiyorum :

Burada yazmamın sebebi, daha öncede farklı zamanlarda ifade ettiğim gibi, kendimi geliştirme çabamdır. Yani “ben biliyorumdan daha çok ben öğreniyorum” düşüncesi altında yazılmıştır. Tamamen iyi niyetli bir çabanın ürünüdür.

Erkal Bıyıklıoğlu
09-07-2007, 00:00
İlk önce bazı tanımlardan bahsedelim. Bu yazıda iki kelime çok sık kullanılacaktır : Trader ve Analist.

Trader için türkçe bir kelime aradık ama beni tatmin eden ve trader karşılığını veren tam bir kelime bulamadık. Önemli olan bir kelimenin insan kafasında uyandırdığı anlamdır. Mesela computer kelimesi türkçemizde bilgisayar olarak geçmiştir ve çok güzel bir kelimedir. Speculator ise spekülatör olarak çevrilmiştir ve tamamen ingilizce kelimenin kendisinden devşirilmiştir. Ben trader kelimesini bu yazı içinde borsada girdiği pozisyonları para kazanmak amacıyla alan kişi olarak kullanacağım. Amacı ise borsada uzun vadede düzenli ve sürekli kazanmaktır.

Analist kelimesi de direk ingilizceden devşirilmiştir. Analistin karşılığı ise bu yazıda borsayı inceleyen ve yönü doğrultusunda görüş bildiren kişi olarak kullanılmıştır.

Bu iki kelimede bu forumda olan herkesin kafasında aşağı yukarı aynı şeyleri uyandırmaktadır. Bu yüzden bu kadar tanımın yeterli olacağını düşünüyorum.

Bu yazıda TRADER ve ANALİST’in arasındaki farklardan bahsedeceğim. Böylece bu farkların aslında borsada başarılı olanla olmayanların arasındaki farkı nasıl belirlediğini görmeye çalışacağız.

Küçük bir anektot ile bu kısmı da sonlandıralım.

Keskin bir nişancı ertesi gün olan düellosu için tüm hazırlıklarını bitirmiş ve bahçesinde oturmaktadır. Yanına gelen uşağı efendisine yarın için hazır olup olmadığını sorduğunda, nişancı cevap vermek yerine yaklaşık 25 metre ötede duran ağacın dalındaki yaprağı işaret eder ve silahı ile nişan alıp yaprağı vurur. Kendisinden emin bir ifade ile : “Sence hazır mıyım ?” diye sorar. Uşakda masada duran diğer silahı alır, efendisinin kafasına dayar ve cevap verir : “Efendim tekrar nişan alıp ateş eder misiniz? Ama bu sefer yaprağı vuramazsanız ben sizi vuracağım. Çünkü yarın bir yaprağa değil size nişan almış birisine ateş edeceksiniz”.

Geçmiş verilerle kağıt üzerinde yapılan işlemler her zaman bir yaprağa ateş etmeye benzer, gerçek işlemlere başladığınızda ise karşınızda bir anda size nişan almış bir adam bulursunuz. Üstelikde bu adam size nişan alırken sizi vurmakta tereddüt etmeyecektir, geçmişte yüzlerce kez yaptığı gibi.

İşte şu anda trader ile analist arasındaki en önemli farkı belirlemiş oluyoruz. Analist yaprağa ateş eder, trader ise elinde kendisini vurmak için silahını doğrultmuş birisine.

Borsada söz konusu olan sizin kendi paranız olduğunda herşey değişmeye başlar. Beyniniz ve vücudunuz sizin hiç de tahmin edemediğiniz tepkiler vermeye başlar. İşte bu tepkiler sizin borsadaki başarınızı belirler.

Biz de bunları incelemeye çalışacağız.

Erkal Bıyıklıoğlu
09-07-2007, 00:03
“Kütlelerin hareketlerini hesaplayabiliyorum ama insanların çılgınlığını asla” - Isaac Newton.

“İki şeyin sonunun olmadığını düşünüyorum : Evrenin ve İnsan Aptallığının. Üstelik evrenin bir sonu olmadığı konusunda hala bazı şüphelerim var” - Albert Einstein.

Bu iki ünlü bilim adamının insanların ne kadar irrasyonel davranabilecekleri konusundaki iki ünlü sözü ile başladım söze. İşin ilginç yanı her insan bellirli bir süre sonra yaptığı hata ve yanlışların farkına varır ve bir daha yapmayacağı için kendisine söz verir. Ancak aynı hatayı yapmasa bile benzer hataları yapmaya devam eder.

Sigara içen insanların tamamı ne kadar zararlı bir maddeyi vücutlarına aldıklarını bilirler. Bilimsel olarak her türlü şekilde kanıtlanmış olmasına rağmen içmeye devam ederler. Bir an için uzun zamandır sigara içenlerin alışkanlık ve bağımlılık nedeniyle sigarayı bırakamadıklarını kabul etsek bile, bir çok kişinin sigaraya başlamaya devam etmesini açıklamaya nikotin bağımlılığı yetmeyecektir. Çünkü henüz vucutlarında nikotin bağımlılığı yoktur. Demek ki, başka bir şeyler olmalı bunun arkasında.

Borsada da %75 oranında bir kitlenin düzenli olarak para kaybettiği de bilinen bir gerçek. Sadece %10’luk bir kesim düzenli olarak kazanabilmekte. Bu oranın uzun yıllar boyu fazla değişmemesine rağmen hala herkesin kendisinin bir istisna olacağını düşünmeye devam etmesi ve borsadan kazanç beklemesinin de arkasında benzer sebepler olmalı.

Her iki durumda da açık bilimsel ve istatiksel kanıtlar varken neden insanlar bu bilginin tersine hareket ediyorlar. Belki de sayısal loto benzeri oyunlara para yatırmanın arkasında yatan gerçeklere bakarak bir yerlere varmak mümkün olabilir.

Kazanma oranın bu kadar düşük olduğu bir yere insanlar bazen onlarca dakika kuyrukta bekleyerek para yatırmalarının arkasında tek sebep var : UMUT.

Burada UMUT kelimesinin ardında çok şey yatabilir : Kısa yoldan zengin olmak, 5 tutturup kredi kartı borcunu kapatmak yada başka bir şey. Üstelik burada ödenen paranın karşılığı bir yada iki kişi hariç hayal kurma ücreti olduğu bilinmesine rağmen. Ama bu hayal kurma ücretini ödeyenler olmasaydı , zaten büyük ikramiye de olmayacaktı. Yani sistemi bu hayalperestler besliyor. Borsada da kaybedenler olmasaydı, kimse kazanamazdı zaten. Sonuçta birisinin ödeme yapması gerekiyor. Ve genelde hesabı kaybeden öder.

Erkal Bıyıklıoğlu
09-07-2007, 00:06
Son yıllarda yapılan araştırmalar insanın beyninin göründüğünden çok daha fazlası olduğunu ortaya çıkarmaya başladı. İsterseniz vucudumuzun bu en nadide (insanı diğer tüm canlılardan ayıran bu ) organımızı biraz tanıyalım.

Beyin temel olarak 3 ana katmandan oluşmaktadır. En altda “Brain Stem” denilen kısım yer alır. Sinir sistemine en yakın olan bu kısım en ilkel canlı türü olan sürüngenlerde de yer alır. Normal olarak bizim hayatta kalmamızı sağlayan istemsiz tüm refleks fonksiyonlarımızı yönetir. Yolda yürürken arkamızdan gelen korna sesi ile kendimizi yolun kenarına fırlatmamızı yada bize yönelen bir tokattan kendimizi korumak üzere ellerimizi kullanmamızı sağlayan tüm hareketlerimiz bu katmandan sinir sistemimize gelen emirler sayesinde olur. Sinemada bir panik olduğunda yada bedava ekmek dağıtılırken insanların bir sıra ve düzen halinde davranamamasının sebebi de beynin bu bölgesinin baskınlığıdır. Bu yüzden de bu tip davranışlara “sürü psikolojisi” denmesi, beynimizi en hayvani kısmının işi olmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.

Beynimizin ikinci katmanı ise Limbic System adı altındaki kısımdır. Memelilerde gelişmiş bu yapı duygusal davranışlardan ve grup aktivitelerinden sorumludur. Aşk, sevgi, bağlılık, sadakat, acıma gibi duygularımızı yönetirken, birlikte yapılan aktivitelerden sorumludur.

Son katman ise Neocortex denilen ve beynin en dışında bulunan katmandır. İnsanı diğer tüm canlılardan ayıran, düşünceden, geleceği tahmin etmeden, matematikten, şiir yazmaktan ve diğer tüm insanlara ait yaratıcılık bu bölümden gelir. Neocortex’in ne zaman geliştiği bilinmemekle birlikte son 50 milyon yıllık dönem içinde çıktığı sanılmaktadır. Limbic sistemin 150 milyon yıllık ve Brain Stem’in 250 milyon yıllık geçmişinin yanında çok kısa bir süredir var olduğunu düşünebiliriz. Neocortex , insan medeniyetini yaratan bölümümüz olarak, önemli bir temel problemi de gündeme getirmektedir. Beynin diğer iki bölümü ile tam entegre olacak kadar uzun süredir geçmemiştir ve bu yüzden de beynin diğer iki bölümü tarafından kısa devre edilebilmektedir.

Nasıl mı? Brain Stem ile Limbic System arasında yer alan Amygdala sayesinde. Amygdala’nın emel görevi etrafdaki tehditlere taramaktır. Herhangi bir tehdit algılandığı anda Limbic System ve Brain Stem’deki duygusal ve fiziksel harekete geçirici fonksiyonlar tetiklenir (Bu tetiklemenin etkisi vucuttan anında tepki bulur. Hypothalamus denilen ve vucudumuzun vereceği tepkiler için gereken kimyasalların salgılanması için gereken emir de bu iki beyin bölgesinden verilir). Eğer dış tehtid çok büyük ise Neocortex daha bunu algılayamadan vucudumuz tepkiyi verir.

Şimdi buraya kadar yaptığımız bu konu hakkında internet’de bir arama motorunda “Triune Brain” yazdıktan sonra gelen linklerden daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Bizim için önemli olan bundan sonra yazacaklarımızın daha net anlaşılması kısaca beynimizi tanımaktı.

Grandmaster
09-07-2007, 00:14
Sn. CenkEfe
2. kısımdaki hikaye Trader la Analist arasındaki farkı mükemmel biçimde anlatmış.Profesyonel olarak borsayla ilgilenirken traderdım ve nerdeyse surekli olarak araştırm grubuyla çatışma halindeydim.Bunun nedeni de işte onların yapraga ateş etmesiydi,benimse bana silahını dogrultmuş birine ateş etmem gerekmesiydi.Ama en iddialı soylemlerinizde ble haklı cıkmanız bişeyi degistirmeyince insanın canına tak ediyor.O zamandan beri derim,bu arkadaslar model portfoy olusturmakla kalmasın da 1 ay boyunca da yönetsin bakalım ne oluyor diye...(bi de araştırmacıların kıvırması da cok kolay oluyor,trader a gelince,para gitmişse gitmiştir acıklama yapmanın hiçbir anlamı yoktur...)

TÜRKOĞLU
09-07-2007, 00:56
Analist işin akademik boyutuna kendini kaptırmış olası para kazanma ihitmallerini kağıt üzerinde ve piyasanın o anki oluşmuş grafiğine geçmişten bugüne bakarak hesaplar.Çoğunlukla bu işi kendileri için değil görevleri gereği başkaları için yaparlar.Kendileri için yapanlar ise teknik analizi ve temel analizi belli bir tecrübe ile elde etmiş kavramış ancak VADE kısıtlaması olmayan ZAMAN sınırı olmayan kişiler bana göre.Yani ANALİST MEHMET BEY 45 yaşına gelmiş 15 yıldır borsa ile yatmış kalkmış.Hali vakti yerinde biraz borsadan biraz aileden birazda kendi esas mesleğinden gelir sahibi olmuş bir kişi diyelim.Geçen 15 yıl içinde borsanın teknik kurallarını kavramış ve KISA vade gibi bir zaman dilimine lügatında yer vermemiştir.Kendi bilgi ve birikimlerine göre TEKNİK ve TEMEL anlamda doğru kağıtta olmak kesin KAZANÇ'tır.Bana sorarsanız bu işin kolay kısmı bu...Bu kesimin felsefesini şu cümle çok güzel özetliyor bence "TEKKEYİ BEKLEYEN ÇORBAYI İÇER"

TRADER ise bir şekilde ZAMAN SINIRLAMASI olan kişidir.Ve içinde bulunduğu şartlar onu bi şekilde ZAMANLA yarışmaya zorlar.Bence gerçek bir TRADER'ın tek işi borsadır.Ve tüm geliri bu iştendir.Hem hayatını idame ettirmek hemde sermayesini korumak için sürekli kazanmak zorundadır.Yani zamana karşı yarışmak zorundadır.Ben X kağıdı aldım yaw bekliym bugün çıkmazsa 10 gün sonra satarım biraz cepten yerim diyemez.Derse yoldan çıkar.Sürekli kazanma zorunluluğu vardır.X hisse yükselmiyorsa ya da tıkanmışsa ya da süşüş trendine girmişse hemen Y hissesine yönelmek zorundadır.Tabii bunu küçük kendi çapında işlem yapan trader için söylüyorum.Tahta yapacak kadar büyük trader ise bi şekilde tıkanan tahtasının önünü açmak zorundadır.Tabii bunlar hisse senetleri piyasası için geçerli.Türev Piyasalarda AŞAĞI-YUKARI 2 yönde işlem yapan TRADER başlı başına bir fenomen.

Şahsen ben başka bi yerden geliri olan ve geçim derdi olmayan elinde gerek kendisinin oluşturduğu gerekse başka birisinin olşuturduğu bir SİSTEM'i olan kişiye TRADER kelimesini kullanmayı doğru bulmuyorum.Çünkü PSKİOLOJİK olarak maça 1-0 önde başlıyor.Yani mecburum kazanmalıyım başka yolu yok demiyor.Bunu deme gereği duymuyor.Hal böyle olunca eh birazda kendine hakim olabilen bir kişiliği var ise yani tez canlı değilse.Eh elinde de 10 sinyalden 6-7 tanesinde KAZANÇ getiren bi sistemi var ise bu kişi zaten parayı kazanır.MÜNECCİM olmasına gerek yok.Bence bu kesim için TRADER doğru bir kelime değil.

Bu grup içinde olanlar kendilerini koyamazlar ama bi tasavvur etsinler bakalım başka bi yerden gelir yok.Ne kazanırsan borsadan maaş yok kira eliri yok v.s. v.s.Ve hepsinden önemlisi VADE kısıtlaması gibi korkunç bir dezavantajın var.Maça 1-0 yenik başlıyorsun.Yani kazanamadan geçirdiğin hergün cepten yemeye mahkumsun.Bu psikoloji ile eldeki sistemi başarı ile uygulayabilen kişi ve ayakta kalıp KAZANÇ elde eden, sermayeyi büyüten kişi bence gerçek TRADER'dır.

Topralamak gerekirse ANALİST teknik ve temel bilgisini ZAMANA yayarak kazanan kişidir.Ve kendisini KAZANMAYA zorlayan şartlar altında işlem yapmaz.Geçmişten günümüze ortaya çıkan tabloya bakarak edindiği tecrübe bilgi ve birikim kullanarak GELECEĞE yatırım yapar.Rahattır...

TRADER'ın ise ZAMAN kısıtlaması vardır.Vakit kaybetmeden ama öyle ama böyle doğru hamleleri yapmak zorunluluğu vardır.Rahat değildir ZAMAN en büyük düşmanıdır bence...Geçmişten günümüze ortaya çıkan tabloya bakarak içinde bulunduğu ZAMAN DİLİMİNE yatırım yapar.Elinde en kral sistem bile olsa KONFORLU değildir.Kaybetme lüksü yok denecek kadar azdır.

Diğer bahsettiğim 3.grup ise yani bi şekilde zaten başka yerden geliri olan ve kendini baskı altında hissetmeden işlem yapan grup için bence en uygun kelime SİSTEMCİ'dir.Az psikoloji çokça geçmişe dayalı uygulanmış VERİ...Geçmişten günümüze ortaya çıkan tabloya bakarak içinde bulunduğu ZAMAN DİLİMİNE yatırım yapar.Kaybetme lüksüne sahiptir.KONFORLUDUR...

Birde yukarıda bahsetmediğim 4.grup var.Elinde küçük bir sermaye ile hiçbir bilgi ve tecrübesi olmadan hep piyasanın kendi pozisyon aldığı yöne gideceği umuduyla yanıp tutuşanlar.HAYALPERESTLER...

Topiği kirlettiysem özür dilerim CenkEfe abi.Dlersen silebilirsin.

Erkal Bıyıklıoğlu
09-07-2007, 07:10
Sevgili TÜRKOĞLU,

Aslında şu ana kadar yazdıklarım giriş mahiyetindeki yazılar olmakla birlikte gittiğim yön TRADER ve ANALİST için mesleki tanımı yapmaktan çok borsa ile uğraşan kişilerin içsel tahlillerini yapmaktır.

Bir kişinin yarı zamanlı borsa ile uğraşması yada büyük bir servetinin küçük bir bölümü ile borsada oynaması yada borsadan kazandığı paraya ihtiyacı olması gibi dışsal faktörlere bakarak kim TRADER'dır demiyoruz. Konu başlığımız TRADER RUHU. Burada bir kişinin karakterinin TRADER olmaya ne kadar uygun olduğunu yada kendisinde neleri değiştirdiğinde TRADER Ruhuna sahip olabileceğini anlamaya çalışacağız.

Doğal olarak yukarıda yazdıklarınızın borsa başarısında önemli bir altyapı oluşturmasına rağmen tamamen dışsal faktörlere değinilmiş. Ancak bu dışsal faktörlerin içsel etkileri vardır (bunlara ileride değineceğiz). Bu etkileri tanıdıkça daha iyi TRADE nasıl yapılır diye araştıracağız da. Ancak TRADER RUHU'na sahip birisi ayda sadece bir kez işlem yapıyor da olabilir, ama TRADER RUHU yoksa tüm gün 10 işlem yapmanız sizi TRADER yapmaz. Belki TRADE yapan (yada yapmaya çalışan) bir kişi yapar.

Yukarıda yazılanlara katılmakla birlikte şu ana kadar sadece kendimizi tanıma çabasında olduğumuzu belirtelim.

Söz meclisten dışarı olarak bir küçük hikayeyi hatırlatmak istiyorum : "Bir adam oğluna sürekli 'sen adam olmazsın' dermiş. Neyse zaman içinde çocuk vali olmuş ve babasını polis vasıtasıyla ayağına getirtmiş ve "Baba,hani adam olamazdım. Bak koskoca vali oldum" demiş. Babası da "oğlum ben sana vali olmazsın demedim ki, adam olamazsın dedim" diye cevap vermiş ".

TRADER olmak ile TRADER RUHUna sahip olmak bu anlamda farklı iki kavram olarak algılanmaktadır tarafımca.

Not : Bu tip yazılar topik kirliliği yaratmaz. Ben sadece "Teşekkür ederim" yada "tüm görüşlere katılıyorum" gibi yazıların olmamasını istiyorum.

JAKO
09-07-2007, 12:45
çok iyi teknik direktörler var çok iyi oyuncular var. çok iyi oyuncular jubile yaptıklarında çok iyi teknik direktör olamıyorlar, çok iyi teknik direktörler çok iyi oyuncular değildiler. refleks, pratik zeka, hızlı ve doğru düşünme, bilgileri iyi kullanma, anında kullanma bir taraf olsun, bütünü görmeyi başka bir taraf kabul edelim. iki farklı alan var. karıştırmamak ve kıyaslamamak gerekir. hareket halinde doğru karar vermek, kişisel bir özelliktir, bu yeteneğini farkeden ve kullanabilen, iyi oyuncu olur.

Erkal Bıyıklıoğlu
11-07-2007, 22:51
Eğer merak edip araştırdıysanız, beynimizin içinde olup biten ve bizim farkımızda olmadığımız binlerce (ve belki de milyonlarca) etkileşim olmakta. Bir araştırmaya göre tüm hareketlerimizin %97 bilinçli olarak düşünmeden yapılan hareketlerimizdir. Araba kullanırken vites değiştirmek, yemek yerken kaşığı ağzımıza götürmek, internet şubesinde şifremizi girdikten sonra ENTER tuşuna basmak gibi binlerce davranışımızı hiç bir şekilde bilinçli düşünerek yapmamaktayız. Geriye kalan %3’lük aktivite ise bilinçli olarak yapılan hareketlerdir. Özellikle çok dikkat gerektiren işler, öğrenme süreci gibi. Bilinçsizse yapılan her aktivite zamanında bilinçli olarak yapılan bir öğrenme sürecinden geçmiştir (ilk araba kullanma deneyimizi hatırlayın).

Çoğu zaman bilinçsizce yaptığımız (ama farkında olduğumuz) hareketlerimize neden olan bir bilinçaltı vardır. Mesela hiçbir yere yetişmek zorunda olmayan ama kırmızı ışıkta 60 saniyeyi beklerken sanki mezara konmuş gibi stres olan bir kişinin bu tepkiyi vermesinin bir çok sebebi olabilir. Ama böyle sabırsız bir kişiliğin borsada nasıl kararlar verebileceğini düşündüğümüzde, aslında günlük hayatımızda yaptığımız hareketleri inceleyerek borsada da nasıl davrandığımızı keşfedebiliriz. Karar alma sürecimizi, beklentilerimizi , beklentilerimizin dışında gelişen olayların bizde yarattığı duyguları inceledimizde bize kendimiz hakkında önemli ip uçları verecektir. Ancak kendimize “NEDEN” sorusunu sormadıkça, bu inceleme sadece kendimizi farketmemizi sağlayacak ama kesinlikle kendimizi tanımamızı sağlamayacaktır. En azından benzer davranışlara ve hatalara devam edeceğiz.

İş borsaya geldiğinde aynı bilinçsizce davranışların etkisinde kalırız. Bunu bir örnekle inceleyelim isterseniz (gerçi istemeseniz de inceleyeceğiz J ) :
Pozisyon almak için çeşitli yollar var. En doğru olanı bir gece önceden olasılıkları belirlemek ve olabilecek durumlar karşısında hareket planı yapmaktır. Olasılıklar yüzlerce olmakla birlikte ana hatlarıyla 3 yada 4 ana olasılığa indirgemek mümkündür. Hareket planımız hazır ve ertesi gün ekran başındayız.

Pozisyona gireceğimiz yapı oluşuyor ve biz de giriyoruz. Bir süre bizim düşündüğümüz yönde ilerledikten sonra piyasa yön değiştiriyor. Stop-loss seviyemize yaklaşıyoruz. Bu sırada aklımızdan sorular geçmeye başlıyor : Acaba silkeliyorlar mı? Buradan döner mi? Keşke ikinci sinyali de bekleseydim? Bu arada akşamdan belirlediğimiz strateji artık bizim gündemimizde değil. Aklımız pozisyonda, çünkü para kaybediyoruz. Bu sırada vucudumuzda bir çok tepki oluşmaya başlıyor. Nabız yükseliyor, adrenalin miktarı artmaya başlıyor. Foruma girip pozisyonumuzu destekleyen yazılara bakıyoruz. Biz de buna benzer yazılar yazmaya başlıyoruz.

Şimdi neler olduğuna bakalım.

Öncelikle insanları hayatında BEKLENTİLER ve GERÇEKLEŞMELER önemli rol oynar. Yani beklentilerinizin gerçekleşme oranı önemlidir. Eğer yüksek bir gerçekleşme oranı olursa rahatlarsınız, aksi durumda ise yavaş yavaş sinirlilik hali oluşmaya başlar. Bu sinirlilik hali devam ederse bir süre sonra bu sizce “Fight or Flight (Savaş yada Kaç)” durumunu oluşturur. Bunun akabinde vucuda bol miktarda adrenalin salgılanır ve fiziksel hazırlık tamamlanır. Eğer bu süreç zincirleme devam ederse, bir süre sonra içgüdüler (Brain Stem) düşüncelerin (Neocortex) yerini almaya başlar. Ve devamı sürü psikolojisine uyum sağlayacağımız biz duruma doğru ilerleriz.

Beyinin vucudumuzdaki etkileri ile ilgili bölümü burada kesiyorum, keza internet’de bu konuda çok bol kaynak bulmanız mümkün.

Bundan sonraki bölümde Trader ve Analist ruhu üzerine yoğunlaşmaya başlayacağım.

Ancak yarından itibaren 12 günlük bir tatilde olacağım için bir süre sadece foruma okumak için girebileceğim.

TAYFUNAKGONEN
13-07-2007, 20:51
İYİ TATİLLER DOSTUM.TRADER LARA GÖMLEKÇİ DİYEBİLİR MİYİZ:)
UMARIM BU MESAJIM FORUM CİDDİYETİNİ BOZMAZ AMA KUSURA KALMA BEN DE SALÇA OLACAĞIM YERİ GELİRSE:super:

Erkal Bıyıklıoğlu
06-09-2007, 08:50
Tatil sonrası burayı ihmal ettim, ancak bu yaz beklediğimden yoğun bir özel ve iş hayatım oldu. Önümüzdeki hafta boyunca borsadan, işten ve özel hayatımdan uzakta bir tekne içinde olacağım. Gitmeden önce buraya bir kaç ekleme yapmak istedim.

Yukarıda bazı yorumlar var. Yorumların hepsi doğru. Trader ile Analist arasındaki temel farkın birisinin sadece nişan aldığını diğerinin ise kendisine nişan alan bir hedefe ateş ettiği olduğu konusunda genel bir kabul oluştu. Ancak biz burada trader ile analist arasındaki farkı kapsam dışı bırakacağız. Trader tanımı ve Analist tanımı da yapmayacağız. Çünkü tüm gününü borsada günlük işlem yapmak sizi trader yapar ama bu trader ruhunuzun olduğunu göstermez (kumarbaz ruhu olanlarda tüm gün trade yapabilirler ve trader olabilirler).

Burada biz borsada bize sürekli ve dengeli bir başarıyı sağlacak bir ruh halini bulmaya çalışıyoruz. Bu yüzden de sürekli başarı kazanmanın arka planına değinmeye çalışacağız. Örneğin sevgili Türkoğlu yukarıdaki mesajında trader'ın borsadan kazandığı para ile geçinmesi gerektiğini (yani kazanmak zorunda olduğunu) vurgulamış. Ama iyi bir trade için stresin azaltılması gerekir, böyle bir durumda ise stres en üst safhaya çıkar. İyi bir trader karar almasını zorlaştıracak her türlü koşulu azaltmaya çalışır. Eğer size bir yıl yetecek bir birikim borsa dışındaysa büyük bir avantaj sağlarsınız, ama eğer böyle bir birikim yoksa ve sınırlı bir sermaye ile borsada olmak zorundaysanız bu da sizi büyük bir trader yapmaz. Ama bu zor şartlar altına kazanabilirseniz , başarınız büyük olur ve büyük bir trader sayılırsınız.

Biz şimdi yüzeysel konuları bırakıp, biraz daha derine inelim.

Önceki mesajlarda davranışlarımızı yönlendiren beyin hakkında konuşmuştuk. Şimdi borsaya bu konuyu yavaş yavaş bağlayalım :

Erkal Bıyıklıoğlu
06-09-2007, 08:52
Başarılı bir trade için aşağıdaki duygularla (veya özelliklerle) savaşmak zorundayız :

Umut, Korku, Gurur, Öfke, Açgözlülük, Hırs

Bu duygulardan ne kadar arınırsak, o kadar objektif ve esnek karar verme şansımız olur. Umut ve korku eğer doğru yerde kullanılabilirse bize hizmet edebilir. Diğer duyguların pozitif bir ektisinin olabileceğini düşünmek biraz zor.


Başarılı bir trade için aşağıdaki 3 özellik gereklidir (bence yeterlidir de) :

Cesaret, Sistematik Karar Alma, Disiplin.

Cesaret basit olarak harekete geçmek için gereken katalizördür. Sistematik Karar Almak demek benzer koşullar altında aynı kararları alabilme yetisidir (Mekanik bir sistem olmayabilir buradaki sistem). Disiplin ise önceden verilen kararlara tutarlı bir şekilde sürekli bağlı kalabilmek için gerekmektedir.


Başarılı bir trade için 5 unsuru uygulamak gerekmektedir :

Giriş, Zararı Durdur (stop-loss), Kârda Oturma, Çıkış (Kârı Almak), Yeniden Giriş.


Son olarak da ciddi bir Para (Risk) Yönetimi gerekmektedir.

Erkal Bıyıklıoğlu
06-09-2007, 08:54
Bu beş unsur hakkında tatil dönüşünde yazılarım olacaktır. Yine de ilk GİRİŞ hakkında olan yorumumu ekleyerek bir başlangıç yapacağım.

GİRİŞ : En kolay borsa aksiyonudur. Borsada işlem yapan herkesin istisnasız uygulayabildiği tek unsurdur diyebilirim. Ama denize bile atlamanın bir üsulü varsa, pozisyona girişin mutlaka olmalıdır. Pozisyon açılırken çoğu zaman arkadaki itici güç UMUT duygusudur, para kazanma umudu ile pozisyon açılır. Zaman zaman trendi kaçırma KORKUsu ile de giriş yapılabilir.

Temel olarak borsada kazanmak için mutlaka bir yerden giriş yapmamız gerekir. Pozisyon açılırken mutlaka aşağıdaki konular göz önüne alınmalıdır :

i- Giriş için hangi nedenlerin göz önüne alındığı mutlaka bilinmelidir.
ii- Bu nedenlerin hangi koşullarda geçersiz olacağı ile ilgili önceden alınmış bir karar olmalıdır.
iii- Stop-Loss seviyesi mutlaka bilinmelidir.
iv- Pozisyondan beklenen kazanç seviyesi mutlaka önceden hesaplanmalıdır (1000 YTL'lik bir kazancın stop-loss noktası 2000 YTL'lik bir kayıp ise bu pozisyon tekrar gözden geçirilimelidir).

Ancak genelde pozisyona girmek için yukarıdaki unsurları işlem anında düşünürseniz, fırsatı da kaçırabilirsiniz. Bu yüzden mutlaka olası giriş seviyeleri için önceden hazırlık yapılmalıdır.


Şimdilik herkese iyi tradeler.

Erkal Bıyıklıoğlu
23-06-2008, 23:28
Geçen yıl yaz tatilinin başında eşimi ve oğlumu yazlığa gönderdikten sonra başladığım ve tatilin bitmesi (ve ardından iş değişikliği, seyahatler) nedeniyle devam edemediğim bu seriye tekar aynı şartların oluşması ile ve bugün bile zaman zaman buraya devam edip etmeyeceğim sorularını cevapsız bırakmamak için kaldığım yerden devam edeceğim.

Konuyu hatırlamak adına tekrar bir önceki sayfadan okunması faydalı olacaktır.

Şimdi kaldığımız yerden devam - hadi hayırlısı..

STOP-LOSS : Borsanın en zor aksiyonudur. Borsada karlı işlemlerin yanında zararlı işlemler de olacaktır . İşte Stop-loss size bu zararlı işlemlerin büyüklüğünü belirleme şansı verir, daha doğrusu zararın size zararını azaltmaya ve sınırlamaya yardımcı olur. Kan kaybetmenizi engeller.

Yine de stop-loss'a inananların bile büyük çoğunluğunun yeri geldiğinde stop-loss yapmadığını unutmamak lazım. Stop-loss demek beklentilerine ulaşamamak, yanıldığını kabul etmek, sen pozisyonu kapadıktan sonra piyasanın senin düşündüğün yönde birden ilerlemesi riskini almak, para kaybını realize etmek demektir. Adamı hem cebinden hem gururundan vurur stop-loss. Cebinden vurulmayı kabul edersin ama gururundan vurulmayı etmezsin. Bu yüzden para kaybedersin. Ama gururlu olmaktansa onurlu olmayı tercih etmeliyiz, yani yanlış yaptıysak hatamızı kabul etmeli ve cezasını ödemeli ardından da yanlıştan dönmeliyiz.

Eğer birisi size vurmaya kalktığında kendinizi koruduğunuz çeviklik ve hızda stop-loss uygulayabiliyorsanız sizde TRADER RUHU'nun izlerini bulduk demektir. Stop-loss yapmak canınızı yakmıyorsa, düşündüğüm gibi değil piyasa diyerek hemen pes edebiliyorsanız hayat sizin için daha kazançlı olacaktır.

Stop-loss yapacağım demekle yapılmadığını herhalde bugüne kadar öğrenmişsiniz. Stop-loss'u nasıl uygulayacağımıza bakmadan önce neden uygulayamadığımıza bir bakalım önce.

Birincisi hata yaptığımızı kabul etmek istemeyiz, bize zor gelir bu. Egomuz buna izin vermez. Etrafına baktığımızda güçlü egosu olan, her durumda zeytin yağı gibi üste çıkan birilerini görürseniz yüksek olasılıkla stop-loss yapamayacak birisiyle karşı karşıyasınızdır. İkincisi, sorumluluğu almak istemeyiz, bu yüzden PY'yi, siyasileri yada başka birilerini şuçlarız. Hatta biraz daha ileri gideriz ve sanki direk size karşı bir olay varmış gibi hissederiz. Ardından meydan okuma başlar. Zarar büyür ama siz aldığınız pozisyonun sorumluluğunu sırtlamaktan ve taşımaktan kurtulursunuz (aslında öyle zannedersiniz, zararın ağırlığı taşınamayacak boyuta gelince sorumluluğu seve seve alırsınız ama iş işten geçmiş olur).

Bu yüzden stop-loss dediğinizde aklınıza yukarıdakiler gelince, onu yapmak da çok zor hatta imkansız olur. Misal, eğer şeftaliyi kabuklarıyla yeme düşüncesi dişlerinizi kamaştırıyorsa (yada huylandırıyorsa), gerçekten yemek durumunda kaldığınızda da yiyemezsiniz.

İşte bu yüzden stop-loss yapabilmek için onun hakkında iyi şeyler düşünmeye ve hayal etmeye başlamanız gerekir. Genelde akşamları borsa hayali kurarken hep doğru pozisyona girdiğinizi ve çok para kazandığınızı düşünürsünüz, arada bir stop-loss yaptığınızı ve bunun sizi büyük zararlardan koruduğunu yada stop-loss yapmadığınız için büyük zarara uğradığınızı hayal edin. Bu yönde bir alıştırma stop-loss zamanı geldiğinde sizin rahatça pozisyon kapamanıza yardımcı olacaktır.

Stop-loss yapmak için ciddi şekilde bir ön hazırlık gerekir, hayalinizde bunu yaşamalısınız, ardından da gerçek piyasada stop-loss'u uygulayabilmek için pozisyon almalısınız (pozisyonun tek amacı stop-loss uygulamak olmalı, mesela trend kanalına yakın alım yapıp, trend kanalının kırılmasını beklemelisiniz, sonra stop-loss).

Borsanın ilk kuralı sermayeyi korumaktır. Bunun için de stop-loss yapmak lazım. Her 10 işlemin 5'inde stop-loss yapacağınızı baştan kabul edin.

Bu konuya devam edeceğiz.

Erkal Bıyıklıoğlu
26-06-2008, 22:26
Başarılı bir trade için aşağıdaki duygularla (veya özelliklerle) savaşmak zorundayız :

Umut, Korku, Gurur, Öfke, Açgözlülük, Hırs



Sayfanın başında yazdığım bu 5 duygu siz pozisyonda olduğunuz anda harekete geçerler.

Kazanacağınızı düşünerek pozisyon aldınız ve umutlar taze piyasanın %5 hareketinde ne kazanacağınızı hesaplamaya başladınız bile. Ama piyasa aldığınız pozisyonun tersine ilerlemeye başladı ve stop-loss yapmanız şart, ama öyle kolay değil :

Stop-loss yaptıktan sonra piyasa ya dönerse diye korkmaya başlarsınız. Defalarca kez en dibe yakın yerden satmadınız mı? Ya yine öyle olursa. Alım yaparak zaten bir yanlış yaptınız, şimdi tam dönüşten önce tekrar satma korkusunu hissetmeye başladınız.

Bana göre stop-loss yapmaktan sizi alı koyan temel duygu korkudur, ya pozisyonu kapadıktan sonra piyasa dönerse korkusu.

Buna en güzel çare de korkmamakdır. Tabii ki, söylemesi kolay.

Korkmayacağız ama nasıl ?

İlk önce zihinsel hazırlık gerekir. Açın grafikleri ve daha önce stop-loss yaptığınız ve yapmadığınız durumları bir inceleyin. İddiaya girerim ki, 10 defanın 6 defasında stop-loss yapmadığınız için tapi yada az bir kâr ile pozisyonu kapamışsınızdır (belki bir kaç defa da iyi bir kârla). Ama kalan 4 defada neredeyse sizi piyasadan silecek kadar zarar oluşmutur.

Stop-loss'u zihninizde size güzel gösterecek durumları hayal edin. Sizi büyük bir harekete ters pozisyonda yakalanmaktan kurtardığı durumları hayal edin. Stop-loss yaptıktan sonra piyasa dönse bile pozisyona tekrar girebildiğinizi düşünün. Böylece stop-loss zamanı geldiğinde beyniniz size "şimdi sattığında piyasa ya dönerse" mesajı yerine "şimdi satmazsan büyük bir zarara uğrarsın" mesajı göndersin.

Bilinçaltınız "stop-loss" zamanı geldiğinde aklınıza önceden hazırladığınız olumlu düşünceleri getirecek şekilde programlanırsa eğer, hiç bir zorluk çekmeden uygulayabilirsiniz.

Demek ki, biraz da NLP borsaya iyi gelir diyebiliriz.