PDA

View Full Version : Bilim-Teknoloji....ve......Son Gelişmeler.



Beşinciboyut
28-07-2007, 13:00
Bilim-Teknoloji ve son gelişmeleri burada paylaşalım.

Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.

Beşinciboyut
28-07-2007, 13:03
Siftahı da benden olsun. :)

Ampulü patlatan Türk buluşu

Türk araştırmacılar, Edison'un icat ettiği ampule alternatif nanoteknoloji ürünü ışık kaynağı üretti. Bu müthiş buluş Bilkentli araştırmacıların imzasını taşıyor. ”Ayarlanabilir beyaz ışık” teknolojisi ile Edison’ın icat ettiği Ampuller tarih olacak. Edison’ın keşfi olan ampuller ısıyı ışığa dönüştürüyordu. Türk imzası taşıyan buluş ise üretilen nanokristalli ledler ile elektrik enerjisini direkt ışığa çeviriyor. LED (Light Emitting Diode, Işık yayan Diyot) tabanlı ışık kaynaklarının ömrü 23 yıl sürecek. Türklerin müthiş buluşu otomobillerin aydınlatma sistemini de kökten değiştirecek.
Üstelik bu yeni ışık kaynağı yüzde 90 oranında enerji tasarrufu sağlıyor. Yeni buluş, enerji tasarrufu ile küresel ısınma sorununa da çözüm yolunda katkı sağlayacak. Bu müthiş çalışma, dünyanın en prestijli dergileri arasında bulunan ''NANOTECHNOLOGY'' dergisinin 14 Şubat 2007 baskısında da kapak konusu oldu.
Müthiş buluş, Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü ve Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Hilmi Volkan Demir ile öğrencileri Sedat Nizamoğlu, Tuncay Özel ve Emre Sarı'nın imzasını taşıyor.
Demir, başkanlığını yaptığı araştırma grubunun, nanokristal kullanarak beyaz ışık üretimini dünyada ilk kez ayarlanabilir renk özellikleri ile başardıklarını kaydetti.
LED'lerin günümüzde ampulsüz trafik ışıkları, kamera, mikroskop ışık kaynakları gibi kullanım alanları olduğunu ifade eden Demir, “LED'ler, evlerimizde kullandığımız ampuller ve florasan lambalarının yerine geçecek. Keşif, geleceğin iç mekan ve otomotiv aydınlatma fonksiyonlarını tamamen değiştirecek nitelikler taşıyor” dedi.

BİR ÖMÜRDE 4 AMPUL
Yeni teknoloji ürünü ışık kaynaklarının çok uzun yıllar dayanabildiğini ve elektrik enerjisini bire on oranında az kullandığını belirten Demir, ”Ampullerin dayanaksızlığını evimizde ne sıklıkta ampul değiştirdiğimizi düşünerek kolayca anlayabiliriz. Bir LED'i günde 12 saatten 23 yıl süreyle kullanabilmemiz mümkündür, bu da ortalama yaşamda sadece 4 defa ışık kaynağını yenilemek anlamına geliyor” dedi.
LED'lerle tüm dünya elektrik harcamasının yüzde 50 miktarında azaltması öngörülüyor. Dünyada üretilen tüm elektriğin yüzde 20'si aydınlatmada kullanılıyor. Tüm bu nedenlerden dolayı nanokristal katkılı beyaz ışık kaynakları hem bilim dünyasında hem de endüstride büyük ilgi çekti. Bu müthiş buluşun tasarımı, modellemesi, fabrikasyonu, deneysel karakterizasyonu ve kuramsal analizi de dahil olmak üzere tüm basamaklarının Bilkent Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Şimdi geriye sadece üretmek kaldı.

Ebu Computer
28-07-2007, 13:08
ABD'de üretilen, havadaki su buharını işleyerek içme suyuna çeviren cihazın Türkiye'de de satışına başlandı.


Cihaz bir buzdolabı kadar elektrik harcayarak günde 32 litreye kadar su üretebiliyor. Sistem şehir şebeke suyuna bağlanarak günlük 180 litreye kadar suyu da arıtabiliyor.

ABD'de kökenli HENDRX Şirketinin Türkiye Distribütörü Sanova Teknoloji firmasının Dış İlişkiler Müdürü Mustafa İrdiren, cihazın ABD'de üretildiğini belirterek, Türkiye'deki satışına ise bir ay önce başladıklarını bildirdi.

Cihazın yüzde 35 nemin üzerinde performansla çalıştığını anlatan İrdiren, “Türkiye'nin nem dağılımına bakıldığında özellikle kıyı şeritleri, Marmara, Kıyı Ege, Akdeniz, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinin özellikleri nedeniyle cihaz çok yüksek performansla çalışıyor. Doğa ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise zaman zaman performans düşüklüğü yaşanabiliyor” dedi.
Cihazın bir buzdolabı kadar elektrik enerjisi harcadığını söyleyen İrdiren, filtre ve bakımının da 6 ay ile 2 yıl arasında değişen maliyetleri bulunduğunu ifade etti.

Cihazın şehir şebeke suyuna bağlanabilme özelliğini de anlatan İrdiren, günlük 180 litre suyu arıtabildiğini, diğer yandan da havayı temizleme, sıcak ve soğuk su fonksiyonlarının bulunduğunu dile getirdi.
Cihazın fiyatının 2 bin 600 YTL olduğunu belirten İrdiren, Türkiye'de 50'ye yakın bayilikte satış yapıldığını aktardı.

Saygılarla...
:cool:

Beşinciboyut
29-07-2007, 00:36
http://img510.imageshack.us/img510/2379/kablobi0.jpgAmerikalı bilim adamları, elektrik kablosu kullanmadan bir cihaza enerji iletmenin yöntemini buldu.

Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) yapılan araştırmada, elektrikli cihazlara kablo kullanmadan elektrik iletebilen bir sistem oluşturan bilim adamları, enerji kaynağından 2 metre uzaklıktaki 60 vatlık bir ampulü kablo olmaksızın aydınlatmayı başardı.

Buluşlarını Science dergisinde yayımlayan araştırmacılar, enerjiyi, biri ampulde, diğeri enerji kaynağında bulunan iki bakır bobin arasında elektromanyetik dalgalarla iletti.

MIT'den Profesör Marin Soljacic başkanlığında yürütülen araştırmada oluşturulan sisteme, kablosuz elektrik sözcüklerinden türetilen "WiTricity" adı verildi.

Beşinciboyut
29-07-2007, 23:12
Türk bilim adamları, İngiltere'den ödünç aldıkları bilgisayar sistemi ile en büyük integral problemini çözmeyi başardı. 40 milyon bilinmeyenli denklemin çözülmesinin sağlık ve savunma sanayiine katkı yapacağı belirtiliyor. Cep telefonlarının sağlığa etkisi de bu sayede tespit edilebilecek.
Yabancı meslektaşlarına kıyasla kısıtlı imkânlarla çalışan Türk bilim adamları, uluslararası bir başarıya imza attı. Bilkent Üniversitesi Bilişimsel Elektromanyetik Araştırma Merkezi (BiLCEM), tarihteki en büyük integral problemini çözerek dünya rekoru kırdı. Proje lideri Prof. Dr. Levent Gürel ve ekibi, yazılımını ve donanımını kendilerinin hazırladığı paralel bilgisayar sistemi ile 40 milyon bilinmeyenli bir denklemi çözdü. Bu sayede çok üst düzey modellemeler yapmanın mümkün olacağı ve simülasyon sistemi ile özellikle savunma ve sağlık sektörlerinde büyük aşama kaydedileceği belirtiliyor. Projenin amaçlarından biri ise cep telefonlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerini tespit etmek. Daha önce ABD'nin Illinois Üniversitesi'nde görevli bilim adamları en çok 22 milyon bilinmeyenli denkleme ulaşabilmişti. Rekor, alanında dünyanın en önemli kuruluşu Elektrik-Elektronik Mühendisleri Enstitüsü'nce haziran ayında bilim dünyasına duyurulacak. Başarının ilginç bir de öyküsü var: Yüksek kapasiteli bilgisayarlara ulaşma imkânı olmayan ekip, kendi ürettikleri yazılımlar ile bir paralelleme metodu oluşturdu ve INTEL firması ile temasa geçti. İngiltere'deki sistemini ödünç veren firma, çalışanlarının tatilde olduğu bir hafta sisteme Ankara'dan erişim sağladı. Hafta boyu süren aralıksız çalışma, rekoru da beraberinde getirdi.

never
30-07-2007, 00:52
http://img510.imageshack.us/img510/2379/kablobi0.jpgAmerikalı bilim adamları, elektrik kablosu kullanmadan bir cihaza enerji iletmenin yöntemini buldu.

Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) yapılan araştırmada, elektrikli cihazlara kablo kullanmadan elektrik iletebilen bir sistem oluşturan bilim adamları, enerji kaynağından 2 metre uzaklıktaki 60 vatlık bir ampulü kablo olmaksızın aydınlatmayı başardı.

Buluşlarını Science dergisinde yayımlayan araştırmacılar, enerjiyi, biri ampulde, diğeri enerji kaynağında bulunan iki bakır bobin arasında elektromanyetik dalgalarla iletti.

MIT'den Profesör Marin Soljacic başkanlığında yürütülen araştırmada oluşturulan sisteme, kablosuz elektrik sözcüklerinden türetilen "WiTricity" adı verildi.

Nicolas Tesla Bunu Yıllar önce yapmış'ta kimse dönüp yüzüne bakmamış. Bu adamın çalışmalarına destek verilseydi inanıyorumki bilim şuan çok daha ilerlemiş olacaktı..

armagedon
30-07-2007, 03:08
denklemi turkler cozmus abd kablosuz yapmis :)
elin adamindan calin sonra cozduk icad eddik deyin.
teslaya azicik kiymet verselerdir "einstein ve ediosona verdikleri kadar" ki bu kisilerde bu garibimin fikirlerini tirtikladi dunya simdi havada ucabilen araclarla benzin derdi olmadan gezerdi :) nacizane ama sezarin hakki sezara bea kardesim. calmayin.
yorulmak yok yola devam hayde :P

Beşinciboyut
30-07-2007, 23:33
Nasıl ki insan, doğar, büyür ve ölür. Dünya da öyle.. Dünya da doğdu. O da ölecek. Dünyanın ölümü çeşitli şekillerde ele alınabilir. Dünyanın insanların yaşaması için elverişsiz hale gelmesi çeşitli dış faktörlerle dünyanın can çekişmesi kainatın bir mensubu olduğu için kainat öldüğünde dünyanın da beraberinde ölümü yaşama için elverişsiz durum ele alınacak olunursa sanayi artıkları denizlere gitmektedir. Bu maddelerin denizde ki canlılara menfi tesiri vardır. Deniz bitkilerinin yaşaması için kıyılardan gelen minarellere ihtiyacı vardır. Bu yüzden denizlerdeki hayatın % 90 ı kıyılara yakın sığ bölgelerdir. Bu bölgelere kıta sahanlığı adı veriliyor. Denizlere yollanan bütün zararlı maddeler hep bu kıta sahanlığında denize girer. Bu yüzden çevre kirlenmesi sürekli olarak denizlerdeki hayatı mahvetmektedir. Mesela Baltık denizinde çimento tanklar içinde 50 sene önce batırılmış 7 bin ton arsenik mevcuttur. Bunlardaki zehir dünya nüfusunu 3 kez öldürebilecek güçtedir. Bu tankların çatlayıp sızdırma yapmasından endişe ediliyor. Özel tanklar içinde Atlantik Okyanusunda batırılan nükleer artıkların dip akıntılarıyla sürüklenerek sığ sularda kırılmaları sonucu milyarlarca balık yok olabilmektedir.

Aerosol kutularında ileri sürücü madde olarak kullanılan fluoro-karbonlar, süpersonik uçaklar, plastik üretiminde ve başak dezenfeksiyonunda kullanılan bromid’ler, gübre olarak kullanılan nitratlar, sularda bağımlarda kullanılan klorin ozon tabakasını tüketmektedir. Netice olarak da deri kanseri yılda 6000 kadar artacaktır. Fluorokarbonlu aerosollerin kullanılmasına devam edilecek olunursa asrın sonunda ozon tabakası üçte bir kadar azalacak, burada bütün canlıları öldürmeye yetecektir.

500 megatonluk bir hidrojen bombası dünyayı yörüngesinden çıkarabilecek ve netice olarak dünya başka gök cisimlere çarpa- bilecek veya güneşe yaklaşacak ya da uzaklaşarak dünyada hayat için elverişli muhit kalmayacaktır.

Nükleer bombalarla çeşitli yerlerde denemeler yapılmaktadır. Bu denemeler sonucu bazı artıklar ortaya çıkıyor. Bunlardan en önemlisi stronsiyum 90 dır. Bu artık insanda kemik dokusuna yerleşir ve çevresine radyasyon yayarak kan kanserine sebep olur. Artık maddelerden biri de plutonyumdur. Kazara az miktarda teneffüs edilse akciğer kanseri yapma ihtimali fazladır. Washington eyaletindeki Hanford’da saklanan bir milyon galonluk artık Hiroşima’da atılan bombadan 250 kat daha tehlikeli stronsiyum 90 taşımaktadır. Bu tip artıkların sızması insanlık için büyük tehlikedir. Mesela 1973 te Hanford’da bir tank sızıntı yaptı. 115 000 galonluk artık toprağa geçti. Görüldüğü üzere bir noktada insanlık kötü geleceğini kendisi şimdiden hazırlıyor. Zararlı ışımada tek dozda alınan 600 rem birçok insanı öldürür. 100 rem, ışıma hastalıklarına sebep olur. 10 rem, lenf düğümlerini, dalağı kemik iliğini tahrip eder.

1954 de Bikini’de patlatılan hidrojen bombası büyük bir radyoaktif serpintiye yol açmıştır. Bu tecrübede Büyük Okyanusun binlerce kilometre karelik bir yüzeyi insan için öldürücü dozda radyoaktif serpintilerin rüzgâr ve akıntıyla daha geniş bir bölgeye yayıldığını ve besinler yoluyla zincirleme olarak deniz bitkilerinden küçük deniz hayvanlarına ve bunlardan da daha büyük deniz hayvanlarına geçtiği gözlenmiştir. Stronsiyum 9O serpintisiyle çeşitli sebzeler bulaşabiliyor. Bu yolla insana geçiş olabiliyor veya stronsiyum 90 otları yiyen inekler verdikleri sütle insanı tehlikeye atabiliyor. Alaskada yapılan bir araştırmada radyoaktif serpintilerdeki cesium, yağmurla likenlere geçer likeni de hayvan yer, hayvanı yiyen eskimonun hayatı da tehlikeye düşer.

İnsanların geleceğini tehlikeye sokan hususlardan biri petrol ve kömür yanmasından sonra açığa çıkan karbondioksittir. Atmosferde her yıl % 0,2 nisbetinde karbondioksitte bir artış var. Karbondioksit 2000 yılında mevcut miktarının 2 katına çıkaracak, böylece yerkabuğu 20 derece daha ısınacaktır. Yani istikbalde medeniyet artıkları insanın başına bela olacak.

Medeniyetin bir cilvesi olarak havaya çeşitli maddeler, duman, karbondioksit, pas, karbonmonoksit, kükürt dioksit, for ve ozon gibi maddeler karışıyor. Bu hava kirlenmesinin bir cilvesi olarak çeşitli hastalıklar ortaya çıkıyor. Mesela Ankara’da bronşit ve zatürre nisbeti yüksektir.

Çeşitli madenlerde teneffüs edilen hava şahısta akciğer fıbrozisi, kalp-akciğer hastalığı (cor pulmonale), kanser yapmaktadır. Asbest’le ilgili iş yerinde kanser nisbeti fazladır. Zonguldak bölgesinde kömür-işçisi pnömokonyozu sık görülmektedir. Demir madenlerinde siderozis, kum işçilerinde silikozis, ampölle ilgili yerde çalışanlarda berylliosis, alüminyumla, ilgili yerlerde Alvminosis gibi hastalıklar sıktır.

Hava kirlenmesinin 2 tehlikeli şekli: Kahverengi ve gri havalı şehirlerdir. Kahverengi havalı şehirlerde en çok gözler zarar görür. Gri havalı şehirlerde hava kirliliğini yapan kömür yanma artıklarıdır. Bu kirlilikte en çok solunum yolları zarar görür.

Bugün insanlığın başına bela olanlardan biri de tarım ilaçlarıdır, Bunların başında DDT gelir. Bugün DDT’siz insan yoktur. Yüksek sınıftan etoburlarda DDT birikiminden ölüm nisbeti yüksektir. DDT memeliler, kuşlar ve balıklar için tehlikelidir.

Bol bol ilaçlanan topraklardan süzülen sularda yeni bir kirlenme problemi ortaya çıkmıştır.

Hayvanların tüketemediği bitki toplulukları suların dibine çökmekte ve orandan havasız olarak çürüyerek meydana getirdikleri kükürtlü hidrojen ve benzeri gazlarla çevre için devamlı bir tehlike kaynağı olmaktadır.

Topraktan fazla ürün elde etmek için suni gübre kullanılır. Gübre ürünü artırır, fakat toprağın fiziki karakterini bozar, suni gübrelemenin bir neticesi olarak organik kirlenme ortaya çıkmıştır. Mesela Amerika’da İlinosis eyaletindeki bütün nehirlerin, kendi kendini temizleme kabiliyeti gübrelerden akıp gelen azot yüzünden kalmamıştır. Orta Batı ve Kaliforniyada gübrelerin, iç akarsulara karışması yüzünden içme suları içilemeyecek duruma gelmiştir.

Denizlere dökülen petrol artıkları tehlikeli bir duruma gelmiştir. Akdeniz ölü bir deniz olma ile karşı karşıyadır. Denize dökülen petrol ince bir tabaka halinde yayılır. Bu tabaka güneş ışınlarını yansıtarak dünyanın enerji muvazenesini bozabilecektir. Ayrıca bu tabaka denizdeki canlıların hayatiyetine menfî bir şekilde tesir altında tutmaktadır.

Kısaca insanlık kendi mezarını şimdiden kazıyor.
Bütün bunlara karşı, kendi neyine ve bütün canlılara karşı şefkat ve sevgiyle dolup taşan gönüller, yan tesirlerden uzak yeni bir medeniyeti zihinlerinde planlayarak kuracakları dünyanın temelini atacaklardır. İsraftan uzak sade yaşayışları, karıncaya ayak basmaz edaları, dünyaya gelişlerinin esas gayesini idrak hassasiyetleri, yemek için yaşamaya lanet okuyan tavırları, medeniyeti istirahat-ı ammeyi temin ve sulh-u umumiyi tesis etmeyi manası ile kavrayan anlayışları ile dünyadaki fıtri ve umumi ahengi normal akışı içinde muhafaza edecek, önceki arızaların bile telafi ve tamiri cihetine gideceklerdir. çevremizde meydana gelen yaradılışa zıt yozlaşma bütün dünyada hissedilmiş ve fabrikaların kuruluş sisteminde başta İngiltere olarak birçok memleketlerde yeni değişiklikler yapılmıştır.

Dr. Polat HAS

Beşinciboyut
31-07-2007, 23:57
İnsanlarda genetik mutasyonlar
olağanüstü hızla çoğalıyor. İki İngiliz
biyoloğun yürüttüğü araştırmanın daha
da şaşırtıcı bir sonucu var: Sanayileşmiş
ülkelerdeki ileri sağlık hizmetleri,
zararlı mutasyonların normalden
hızlı birikmesine yol açıyor… Öteki
hominidlerde olduğu gibi, insan genlerinin
de mutasyona eğilimli olduğu
zaten biliniyordu. Sussex Üniversitesi’nden
Adam Eyre-Walker ve Edinburgh
Üniversitesi’nden Peter Keightley,
insanlardaki mutasyon oranını,
şempanze ve gorillerinkiyle karşılaştırmış.
Homo sapienslerde
(modern insanda) yüksek
bir mutasyon oranı
olduğu kesin bir biçimde
ortaya çıkmış: Her
kuşakta, aminoasit değişikliğine
yol açan ortalama
4,2 mutasyon görülüyor.
Keightley’e göre,
bu mutasyonlardan üçte
biri, doğal ayıklanma sürecini devreye
sokacak kadar zararlı. Mutasyona uğramış
genlerle doğan çocuk, ergenlik çağına
kadar yaşayamıyor. Ancak araştırmacılar,
en zararlı mutasyonların bu
yolla ortadan kalkmasına karşın, görece
daha az hasar veren bazılarının kalıcı
olabileğini söylüyorlar. Üstelik sanayileşmiş
ülkelerdeki yaşam düzeyinin,
daha zorlu koşullar altında yaşayan
uluslara göre çok daha hızlı bir biçimde
mutasyon birikmesine yol açtığı
düşünülüyor. Wisconsin Üniversitesi’nden
James Crow, ileri sağlık hizmetlerinin
aslında tehlikeyi
perdelediği görüşünde.
Bu hizmetlerden
yararlanan mutasyonlu
insanların zor koşullarda
hayatta kalma şansı, gelişmekte
olan ülkelerin
insanlarına göre daha az
diyor.

New Scientist, 30 Ocak 1999

never
01-08-2007, 01:04
Tesla İle ilgili güzel bir yazı, Teslanın fikirlerine destek verilseydi belki bugun ışınlama diye hayallerini kurdugumuz şey gerçege dönüşecekti.

İnsanlık tarihinde sayısız dahi yaşamıştır. Bazıları İnsanlığı bütünüyle etkileyen buluşlar yapmışlar, bazıları ise düşünceleriyle toplumları dönüştürmüşlerdir. Günümüzde bilimsil otoritelerin büyük çoğunluğunun yaşamış olan en büyük mucid olarak tanımladıkları Nikola tesla´da bunlardan birisiydi. İddialara göre ampülü bulan Edison, radyonun mucidi Markoni, onun buluşlarını çalmaktan öteye geçmemişlerdi. Dünyada tanıkların önünde, 40 km. uzaklıktan elektriği kablo kullanmadan iletmeyi başarmıştı, tesla 10.000 uçağı bir anda yok edebilecek "Ölüm Işını´ndan söz ediyor, Marslılar´la ilişki kurduğunu iddia ediyordu. Bu garip ve yeterince bilinmeyen adamın, günümüzün teknolojisinin temelini oluşturduğu neredeyse tamamen kabul edilmektedir. Gerçekten de onun buluşlarının listesine baktığımızda, şaşmaktan öte birşey yapamayız. Ve bizler belki de dünya tarihinin en önemli ve büyük bilim adamının sonunu anımsadığımızda ancak utanabiliyoruz.

Nikola tesla, 9/10 Temmuz 1856 gecesinde Smiljan, Croatia´da doğdu, 7 Ocak 1943´de New York´da öldü. Sırb kökenli Amerikan vatandaşıydı,mucid ve araştırmacıydı ama bilim dünyasında manyetik alan dönüşümleri ve alternatif akım konularında tanındı. 1884 yılında ABD´ye göç ettiğinde ilk yaptığı iş, geliştirdiği alternatif akım dinamosunu, dönüştürücüsünü ve motorunu içeren sistemin patent haklarını George Westinghouse´a satmak oldu. 1891´de tesla Bobini´ni keşfetti, bu bobin radyo teknolojisinin temeli olacaktı. Göç ettiği günden itibaren Amerika´da olay adam olan tesla aslında kimdi ve dehasının kökeni neydi? Babası bir ortodoks rahip, annesi ise okumamış ama üstün zekalı bir kadındı, şiirler yazıyor veya okuyordu. Annesinin katkısı tesla´nın ifadesiyle olgunluk çağlarında duyarlılığının ve öz disiplininin temeli olmuştur. Mühendislik eğitimini Graz Teknik Üniversitesi ve Prag Üniversitesi´nde aldı. Graz4da Gramme dinamosunu ilk kez gördü, çalıştırdıktan kısa bir zaman sonra dinamoyu tersine çalıştırarak bir elektrik motoru haline getirdi, bu şekilde alternatif akım elde edeceğini düşünüyordu. Daha sonra Budapeşte´de manyetik alanları dönüştürebilmek için ilk çalışmalara başladı, bunun için bir endüksiyon motoru planladı, bu çalışma gelecekte elde edilecek olan alternatif akımın ilk adımıydı.

Elektrik kablosuz giderken, tesla´nın vücudundan geçiyor;

1882´de Edison Kıtalararası Şirketi´nde çalışmak için Paris´e gitti, 1883´de Strassburg´da ilk endüksiyon motorunu üretti. Bütün bunlara rağmen beş parasızdı, New York´a indiğinde cebinde 4 cent vardı ve küçük çantasında yazdığı şiirlerle, uçan bir makinenin planları bulunuyordu. İlk olarak Paris´den tanıdığı Edison´un yanında işe başladı ama bu beraberlik çok kısa sürdü, iki mucidin metodları ve düşünceleri öylesine farklıydı ki, kaçınılmaz ayrılık hemen gerçekleşti. Mayıs 1885´de George Westinghouse´ın elektrik şirketine çok fazlı alternatif akım dinamosunu, transformatörünü ve motorunu sattığında fazla olmasa da biraz para kazanmıştı. Geliştirdiği sistem, Edison´la tesla arasındaki savaşı büyütüyordu, aslında dev bir enerjinin kavgası sürüyordu; Edison´un doğru akımına karşı tesla´nın alternatif akımı; tesla bu dönemde kendi laboratuarını kurdu, artık daha özgürdü, o sıralarda gölge-ışınlar üzerinde çalışıyordu ve bu çalışmalar 1895´de Wilhelm Röntgen´in, "X Işınları"nı bulmasında temel veri tabanını oluşturacaktı. tesla´nın ara vermeksizin sürdürdüğü deneylerin arasında, karbon lambası, elektrik rezonanslarının kullanımı ve çeşitli aydınlatma çalışmaları vardı. Laboratuarının ikinci yılında, inanılmaz bir işi becerdi; kendi yaptığı ampülleri kablosuz olarak yaktı yani elektriği kablo kullanmadan iletebiliyordu (Bunu hala yapamıyoruz.) ama daha da ötede yaptığı gösteride alternatif akımın tesla´nın bedenin üzerinden geçtiği görüldü; görkemli, inanılmaz ama korkunç bir show´du bu; tesla´nın bedenin şerareler yayılıyor, çevresinde küçük şimşekler çakıyordu.

Kablosuz yanan 200 ampül

1891 "tesla Bobini"nin yaratıldığı yıldır. Bobin günümüzde radyo-tv teknolojisinde ve diğer elektronik araçlarda kullanılıyor. tesla aynı yıl içinde ABD vatandaşlığına kabul edildi. Westinghouse 1893´de, Chicago´da tesla´nın sistemini kullanarak "World´s Columbian Exposition" adlı bir tür fuarı aydınlattı. Gittikçe artan ünü ve başarıları sonucunda, tesla bir anlaşma imzalayarak Niagara Şelaleleri´de ilk güç santralını inşa etti, tesla´nın adı bu santrala verildi ve aynı sistem, 1896´da Buffalo´da kuruldu. 1898´de tesla uzaktan kumandalı bir teleotomatik tekne icat ettiğini açıklayınca, kuşkucuların ve düşmanlarının sesleri yükselmeye başladı, New York´da gösteriler yapıldı, bu arada tesla Madison Square Garden´da bir açıklamada bulundu. Sonraki yılda onu 1900´e kadar Colorado Springs´de görüyoruz ve aynı yıl içinde belki de en önemli buluşunu açıkladı; "Dünyasal Sabit Dalgalar"ı yani dünyanın kendi elektriğini kullanıyordu. Doğal frekanslarındaki elektriksel titreşimleri ayarlayabiliyor ve cevap alabiliyordu. Yine akıl durdurucu bir deney yaparak 40 km. uzaklıktan kablo kullanmadan 200 ampülü yakmayı başardı. Bu olay dünyadaki ilk insan yapısı ışıklandırmaydı. Toplum şaşkındı ama o günler farklıydı zaten bilimsel herşey deneme halindeydi, elektrik henüz yaşamın vazgeçilmez bir öğesi değildi ve böylesine önemli bir olay kısa bir zaman sonra gündemden kayıp gitti. Bu olayın ardından yayınladığı bilimsel bir makalede tesla, Colorado´daki laboratuarında dünyadışından gelen sinyaller aldığını iddia etti.

"Ölüm Işını" gerçek miydi?

1900´de New York´a dönerek, Long İsland Adası´nda kablosuz "Dünya İletişim Kulesi"ni inşa etmeye başladı, gereken 150.000 $´ı finansör J. Pierpont Morgan sağlamıştı, çok daha sonralarda Morgan´ın bu parayı telefon ve telgraf hisselerinin % 51´inin kendisine tahsis edilmesi kaydıyla verdiği öğrenilecekti. tesla dünya çapında bir iletişim düşlüyor; resimler, mesajlar, meteorolojik uyarı sistemleri ve borsa raporları iletişimi düşlüyordu yani kısacası günümüzün internet dünyasını tasarlıyordu. Ama başaramadı, ABD´de finansal bir kriz başlamış, ardından gelen panik ve sendika kavgaları sonucunda Morgan tüm desteğini geri çekti. Bu olay tesla´nın en büyük yenilgisi oldu. Bu arada türbinlerle ve diğer deneylerle ilgili çalışmaları da zarar gördü, gereken fonları bulamıyor ve fikirleri kağıtlarda kalıyordu. Fikirleri çalınıyor, yanında çalışan mühendisler elde ettikleri ipuçlarını yanlarında götürerek işten ayrılıyorlardı. 1915´de tesla, Nobel Ödülü´nü Edison ile paylaşınca büyük hayal kırıklığına uğradı, bunun hatalı bir karar olduğuna inanıyordu. Üstüne üstlük 1917´de Edison Madalyası ile onurlandırıldı ve kendisine en üst derece olan Amerikan Elektrik Mühendisleri Şeref Üyeliği verildi. tesla´nın çok az dostu vardı; özellikle de yazarlar; Robert Underwood Johnson, Mark Twain ve Francis Marion Crawford yakın dostlarıydılar. Para konusunda çok yeteneksizdi hatta tuhaftı; büyük sıkıntılara düşüyor ve parası hemen bitiyordu. Buna karşın emsalsiz bir bilimsel sezgiye sahipti, hipotezlerini ve düşüncelerini gerçekleştirebilme yeteneği sanki ilahi bir armağandı. Sürekli geleceği düşlüyor ve kendisiyle yapılan röportajlarda gelecekle ilgili kehanetlerde bulunuyordu. Bunların arasında başka dünyalarla iletişim, dünyanın bir elma gibi ikiye ayrılabileceği uyarısı ve 400 km. uzaklıktan 10.000 uçağı yok edebilecek bir Ölüm Işını projesi vardı.

Çılgın bilim adamı Süpermen´in düşmanı;

Öldüğünde parasız ve yorgundu. Dehasının en parlak dönemi iki büyük savaşa ve peşpeşe gelen ekonomik krizlere raslamıştı; bu da onun kozmik talihsizliğiydi. Nikola tesla, 7 Ocak 1943´de 87 yaşında öldü, New Yorker Oteli´ndeki harap bir odada beş parasız yaşıyor ve odasını bir sürü güvercinle paylaşırken sadece çok yakın birkaç dostu ile görüşüyordu. Gelişen endüstri çoktan beri ona sırtını dönmüştü, bilimsel komün kapıları kapatırken dışarda garip görüşleri olan bir adam, görüşünü bırakmıştı. Kamuoyu için bilinmeyen biriydi veya bazıları için hayalci, gerçek ötesinde yaşayan ve sadece sansasyonel basının kullandığı biriydi. 1940´da ilk kez Max Fleischer tarafından yayınlanan çizgi roman "Superman" de dünyayı ölüm ışınlarına boğan elektro-manyetik çılgın bilim adamına tesla adı konmuştu. Bunlar nasıl olabildi? Kusurları ve eksikleri ne olursa olsun, zaman zaman yolundan sapmış dahi olsa, tesla bunları hak etmemişti. Günümüzde yaşasaydı yine böyle olur muydu? Bu cevabı çok güç bir soru; bilim mafyası ve tutuculuğu hala sürüyor, belki ona daha çok sahip çıkılabilirdi, bunu bilemeyiz ama bazılanımız onu unutmadılar ve anımsamayı minnetle sürdürüyorlar. Birçok bilimsel öğretim kurumuna göre tesla´nın hataları tartışılmalıdır; Ama nasıl ve ne yönlerden?

Edison´un kıskançlığı ve düşmanlığı;

Tarih kitaplarının, biyografi yazarlarının ve ansiklopedilerin yazdıklarına göre öncelikle bilinmesi gereken reddedilemez gerçek, tesla´nın bir iş adamı olarak büyük hatalar yapmıştır. Çok başarılı insanların çok zeki olmadıkları bilinen bir gerçektir ama zirveye ulaşma oyununu iyi oynarlar. tesla bilimin saf havarisiydi ve başvuru bilim dallarının karşısındaydı, işinin gerektirdiği anlaşmaları veya girişimleri ilgi alanına girmediği için yapmıyor ya da kendince hesaplar yaparak en kötü kararları veriyordu. Örneğin Westinghouse ile imzaladığı anlaşma onu Amerika´nın en zengin adamlarından birisi yapabilirdi. Fakat George Westinghouse ona şirket kurmanın gelecekte tehlikeli olacağını ama daha da önemlisi böyle bir anlaşmanın kendi şirketini de zora sokacağını söyleyince tesla. anlaşmayı bir jest olarak yırttı, bunu bir dostluk gösterisi olarak görüyordu. Westinghouse ile görüşmesini yeterli görüyordu ama sonuç istediği gibi olmadı. Ticaret başka bir oyundu oysa tesla bir çılgın olarak bilinse dahi, en azından lüks içinde ölebilirdi. Birçok tarihçiye ve iş çevresine göre ayıplar her ne kadar tesla´nın omuzlarına yüklense de, işin içinde başka bir oyun daha vardı. ABD Hükümeti büyük iş çevrelerini elinde tutmak için mucidlerle gizli anlaşmalar yapıyor ve kontrolu elde tutmayı amaçlıyordu ama tesla tüm dehasına rağmen burada da yoktu. Ona komplo kuranlar listesinin başında yer alan en büyük şüpheli Thomas Edison´du; Edison eski çalışanından nefret ediyor ve Westinghouse olayındaki başarısını kıskanıyordu. Bu nedenle de, büyük bir kampanya oluşturarak tesla´nın adını lekelemek için elinden geleni ardına koymadı. Hayvanlarla deney yaparak eziyet ettiğinden tutun da, tesla´nın elektrik sisteminin güvenilmez ve tehlikeli olduğunu ilan etmeye kadar her yolu denedi. Edison aynı zamanda da, Savaş Bakanlığı danışmanıydı, tesla´nın tüm projelerini (Ölüm Işını ve radar benzeri bir araç dahil olmak üzere), reddetti veya engelledi.

ABD göklerini örtecek olan enerji alanı;

J. P. Morgan olayının perde arkası da farklıydı; Morgan dahi tesla´ya karşı sürdürülen kampanyadan etkilenmişti ama öncelerde sadece onun sıradışı düşüncelerini dinlemekle yetindi. Fakat tesla´nın elektrik enerjisini bedava dağıtmayı düşündüğünü öğrenince çok kızdı; bu düşünce kendisine saygısı olan bir kapitalist için bir kabustu. Hemen maddi ilişkiyi kesti; onun gibi çok önemli bir finans adamının davranışı kesin bir örnekti; artık değil ABD´nin, dünyanın hiçbir yerinde tesla´ya para sağlayacak bir kuruluş veya iş adamı kolay kolay çıkmazdı, çünkü tesla para ilahlarını kızdırmış ve kara listede yerini almıştı. Sürekli Hükümet tarafından kontrol ediliyor ve çok önemli olmayan işler yapması da sağlanıyordu fakat tesla olanları farketmiş ve kırılmıştı. Son derece duyarlı bir insan olan büyük dahi, tüm çalışmalarını terkedecek ve kısa bir zaman sonra da yaşama veda edecekti. Para, zekayı bir kez daha nakavt etmişti. Son yıllarında FBI´ın da tecavüzüne uğradı, sahip olduğu herşeye, laboratuarına, aygıtlarına, tüm evraklarına, dosyalarına el konuldu ve bu işlem yasadışıydı çünkü "Yabancılar Mülk Edinme Yasası" ona karşı işletilmişti. Oysa tesla, 1891´den beri Amerikan vatandaşıydı. Sonrası daha da gariptir; tesla´nın çalışmalarının Ulusal Güvenlik´le doğrudan hiçbir bağı yoktu ama FBI, 1943´e kadar bu gerekçeyle herşeyi saklı tuttu, sonra da unutuldu. 1957´de Ruslar´ın tesla teknolojisini kullanarak deneyler yaptığı rapor edilince, dosyalar yine gündeme geldi. Bu kez işin içinde Pentagon´da bulunuyordu, "Çok Gizli" başlığı altında, HAARP Projesi (Yüksek Frekanslı Aktif Enerji Alanı Programı) geliştirildi. Bunun için 30 milyon $ harcanacak ve Alaska´nın atmosferi bu enerji alanı ile örtülecekti; daha ötede tüm ABD düşleniyordu. Bu mega-projenin temelinde tesla´nın fikirleri vardı. Aslında HAARP´ın amacı başkaydı; tüm iletişimin kontrolu hatta kitlesel düşüncenin denetlenmesi amaclanıyordu. Ama başarılamadı çünkü tesla artık yoktu ve onun düşünceleri projenin ileri aşamalarında gerekliydi; kaldı ki böyle bir amaca izin vermeyeceği de kesindi.

X Işını´nı ve radyoyu tesla bulmuştu;

Bir diğer yaklaşım, tesla´nın saygınlığını yitirmesinden ve çalışmalarının dışlanmasından sonra içine düştüğü yıkımdan sonra herşeyi kendi eliyle yok ettiğidir, kablosuz enerji iletişimi akılalmaz bir buluştu, dünya çok farklı olabilirdi. Ama tesla´nın bu buluşuyla ilgili bilgileri yok mu ettiği yoksa sonuca kesin ulaşamadığı hala bilinmemektedir. Son yıllarında "Ölüm Işını"ndan ve Marslılar´dan sürekli söz etmesi nedeniyle, çıldırdığını ve herşeyi yaktığını iddia edenler de vardır. Nikola tesla yaşadığı sürece, çağdaşı Albert Einstein´ın çalışmalarını ve kuramlarını asla kabul etmedi, Einstein´i belirsiz ve anlaşılmaz buluyordu. Bu da aleyhine olmuştu, Einstein gibi bir devi reddedebilmek sadece ona özgün bir işti. Modern bilimsel dünyada tesla´nın bedava elektrik dağıtma fikri geçerli değil, Mars´dan sinyaller gelmiyor ve Einstein´in kuramları hala geçerli. Geriye iki düşünce kalıyor; Acaba tesla´nın sonraki idealleri ölü mü doğmuş veya dünyamızı kontrol eden ve çok kesin oldukları kabul edilen doğruların içersinde etkisiz mi kalmıştı? İkinci düşünce ise, alternatif akım olayında olduğu gibi, tesla´nın tüm parlaklığına rağmen anlaşılmazlığıdır. Bunlar birer olasılık, belki de tesla´nın değeri veya fikirleri gelecekte anlaşılacaktır; radyo olayında olduğu gibi. Amerikan Yüksek Mahkemesi, tesla´nın ölümünden kısa bir zaman sonra radyonun mucidinin Guglielmo Marconi değil Nikola tesla olduğunu resmen kabul etmişti. Aynı paralelde flöresant ampülünün, X Işını´nın ve vakum tübünün mucidi de oydu. Tarih kitapları onu hatırlamıyorlar ve yazmıyorlar; dünyanın hemen tamamı hala radyoyu Marconi´nin bulduğunu zannediyor. Bugün bu gerçeklerin ortaya çıkması "Bilgi Çağı" sayesindedir. Artık dünyanın hakimi teknolojidir ve garip de olsa tüm yeri fikirlere gösterilen tolerans çok daha fazladır. tesla´nın ölümünden sonra, tüm eşyaları adeta yağmalandı, dosyaları, diplomaları, ödülleri, mektupları ve laboratuar notları bavullar içinde taşındı. Yeğeni ve mirasçısı Sava Kosanovich, bunlardan bir kısmını ele geçirerek, sonra müze haline getirilen Belgrad´daki evine götürdü. Cenaze töreninde binlerce kişi vardı; Nobel Ödül Kurulu bir açıklama yaptı; "Dünya çizgidışı bir zekayı kaybetti; onun açtığı yol modern dünyanın teknolojik gelişimini sağlayacaktır."



tesla için ne dediler;

B.A. Behrend:

"Endüstri dünyamızı tesla´nın çalışmalarını kavrayarak ve elimine ederek ölçebiliriz; endüstriyel çarkın geleceği tehlikededir. Otomobillerimiz ve trenlerimiz duracak, kentler kararacak, değirmenler boş ve işşiz kalacaktır. tesla geleceği görüyordu ama bizler onu anlamaktan henüz çok uzağız. Endüstri çok hızlı gelişiyor ve biz bunu tesla´ya borçluyuz, birçok şey onun damgasını taşıyor, elektrik devrimini ona borçluyuz ama bu devrim sona ulaşmadı, tesla´nın devrimi sürüyor ve bizler bunu başarmalıyız."

W.W. Rice Jr: "Röntgen ışınları keşfedildikten sonra J.J. Thomson ve diğerleri modern fiziğin oluşmasını sağladılar. Marconi kablosuz telefonu yani telsizi bu temellerden yola çıkarak keşfetti. Ve bilimin ve mühendisliğin tüm branşlarında ne yaptıysak veya önemli ne buluş yaptıysak, bunların tümünde tesla´nın katkısı vardır."

I.C.M. Brentano:

"tesla´nın çalışmaları üç yönden takdir edilmeye hak kazanmıştır. Öncelikle başarının kendisinde pratiklik vardır; parlak bir mantık ve arı bir düşünce yanısıra da vizyon ve ilham; işte bunlar yeni sonuçları sağlamıştır. Cesaretle söylemeliyim ki, çok uzaklarda görünen şeylere ulaşan yollar artık İnsanlık için kısalmıştır ve bunu başaran tesla´dır."

E.F.W. Alexanderson:

"Elektrik güç mühendisliğinin gelişiminin her adımında, radyo örneğinde olduğu gibi Nikola tesla düşünce kıvılcımlarının izleri vardır. tesla yaşadığı dönemde düşüncelerinin çok azının gerçekleştiğini görebilmiştir ama hayalleri gerçekleşmektedir."

Louis Cohen:

"tesla´yı okurken düşüncelerinin, öngörülen ve sonra geliştirilen radyo sanatı olduğunu görüyorum."

Gano Dunn:

"İnanılmaz bir mucid; zamanında elektrik mühendisliğinin sorunlarını çözdü ve bize çok fazlı motoru, dağıtım sistemini, enerji sanatındaki devrimi ve fenomenal gelişimi verdi. Columbia Universitesi´nde onun derslerinde bulunduğumda çok gençtim, bende silinmesi imkansız izler bıraktı ve tüm yaşamımı etkiledi."

Chauncey McGovern:

"Büyük, çok iyi aydınlatılmış bir odada oturuyor ve çevremizi kaplayan mükemmel aygıtları izliyor ve kullanıyorsunuz. Uzun boylu, zayıf genç bir adam size doğru yürüyor ve parmaklarını şıklatınca uçlarında kızıl ışıklar saçan ve sıçrayan ışıklar beliriyor ve onları elinde tutuyor. Siz onun parmaklarının neden yanmadığına şaşırıyorsunuz, şerareler elbiselerine, saçlarına, eteklerine yayılıyorlar ve sonunda tahta bir kutuya giriyorlar. Ve siz nereden geldiğini bilmedğinizi bu ışıkların kalan izlerini seyrederken, gözlerinizi ovarak uykuda olmadığınızı anlıyorsunuz."

Peter II Karadjordjevic:

(Yugoslavya Kralı olmadan evvel, genç bir prensken; 8 Temmuz 1942 tarihli günlüğünde)

"Dünyaca ünlü Yugoslav-Amerikan bilimci Dr. Nikola tesla´yı New York´da ziyaret ettim. Onu kutladım ve bana; ´Sizi gençken gördüğüm için mutluyum ve onur duydum, gelecekte büyük bir yönetici olacaksınız. İnanıyorum ki, özgür Yugoslavya´ya geri döndüğünüzü görecek kadar yaşayacağım. Yugoslavya´yı koruyun. Ben bir Sırp ve Yugoslav olmaktan gururluyum, halkım asla bozulmamalı ve bölünmemeli. Lüften tüm Yugoslavlar´ın, Sırplar´ın, Boşnaklar´ın ve Slovenler´in birliğini ve bütünlüğünü koruyun."

tesla´nın savaş ve gelecek için söyledikleri;

"Fiziksel nedenler ortadan kalkmadan savaştan kaçınılamaz çünkü yaşadığımız gezegen hala çok büyüktür. Uzaklıkların her bakımdan azalması, zekanın taşınması, yolcuların, araçların ve enerjinin iletişimi için gereken koşullar bir gün sağlanacaktır, işte o zaman kalıcı dostça ilişkiler sağlanabilir. Ne istediğimizi bilmeliyiz; tüm dünyadaki bireyler ve toplumlar arasında yakın ilişkiyi daha iyi anlamalı; egoizmle, gururu yok ederek mütevazi olduğumuzda dünya artık ilkel barbarizm ve çekişme içinde olmayacaktır. Barış ancak evrensel aydınlanmanın doğal bir sonucu olarak gelebilir. İçinde bulunduğumuz çözümsüz meşum sorunları karşılaştırdığımızda, tümünün materyal yaşamımızdan kaynaklandığını görürüz. Buna karşın gelişim süreci hiç de küçümsenmeyecek tehditlerin var olduğu risk ve tehlikelerle yüklüdür ve bunlar bizim acı ve arzularımızdır.

Eğer atom enerjisini serbest bırakırsak veya daha ucuz bir yol keşfedersek sınırsız bir güce ulaşabiliriz. İşte o zaman küremizin her noktasına enerji götürebiliriz ama bunun aksi de olabilir ve İnsanlığa felaket de getirebiliriz. Teknolojik gelişme ancak bütünlük ve uyum içindeyse iyilik getirir, benim kablosuz enerji iletişim bunun en iyi örneğidir. Gelecekte her yerde sulardan enerji elde edilecektir, hava araçları durmaksının dünyayı dolaşacaktır. Güneş enerjisi iyi kontrol edilip kullanılmalıdır, göller ve nehirler oluşturularak, kurak topraklar bereketli ekin alanlarına dönüştürülecektir."

Beşinciboyut
02-08-2007, 01:47
Katkıda bulunan forumdaşlara teşekkürler. :)
http://img171.imageshack.us/img171/4729/imageskst2.jpgKellik, kalıtımla en kolay ilişkilendirilebilen
insan özelliklerinden biri. Birçok başka
özellik gibi kellikte de birden fazla gen
arasındaki karmaşık ilişkilerin rol oynadığı
düşünülüyor. Kelliğin de çeşitleri var.
Baskın türlerden biri, “erkek tipi” denen
kellik türü (alından enseye doğru). Alman
araştırmacılar, kellikle ilgili olduğu belirlenen
ilk geni buldular. Nerede dersiniz? Dişilik
kromozomu olan X kromozomu üzerinde.

Discover, Eylül 2005

Beşinciboyut
02-08-2007, 22:47
http://img512.imageshack.us/img512/9593/erkeklikpn0.jpgY kromozomunun kaçınılmaz ölümü ve
erkekliğin yakında tümüyle ortadan kalkacağı
yolundaki kehanetler abartılmış
olabilir. Y kromozomu üzerindeki gen diziliminin
tamamlanması, erkekliğimizin
bekçisi olan kromozomun ilginç taktiklerle
yalnızlığa direndiğini ortaya koydu.
Araştırma grubuna başkanlık eden Massachusetts
Teknoloji Enstitüsü’nden genetikbilimci
David Page, genetik kargoları
nı korumak için "çiftleşen" öteki kromozomların
tersine, tek başına olan Y kromozomunun
"kendisiyle çiftleştiğini" söylüyor.
insanın genetik şifresi, 22 normal
kromozom ve iki de cinsiyet kromozomu
olmak üzere 24 kromozom üzerinde toplanmış
bulunuyor. Cinsiyet kromozomları,
dişilik getiren X kromozomu ile erkekliği
belirleyen Y kromozomu. insanlar,
kalıtım şifrelerini annelerinden ve babalarından
miras alıyorlar.
Her hücrede, biri anneden
biri de babadan olmak
üzere aynı kromozomun
iki kopyasının yanı
sıra, bir de cinsiyet kromozomlarından
oluşmuş bir çift (yani, toplam 23
çift kromozom) bulunuyor.
Cinsiyet kromozomlarından
oluşan çift "XX"
biçiminde oluşursa çocuk
kız, "XY" biçimindeyse erkek
oluyor. Normal kromozomlarla dişilik
kromozom bileşiminin çift kopya olması,
bunlarıgenetik bozulmalara karşı
koruyor. Çünkü bunları DNA dizilimleri
üzerinde bir değişim (mutasyon) meydana
gelirse, geriye genetik şifreyi korumak
için sağlam bir kopya kalıyor. Ayrı-
ca kromozom çiftleri üzerlerindeki genleri
değiş tokuş ederek de mutasyon hasarı
nı asgariye indiriyorlar. Bir eşten yoksun
olan Y kromozomuysa, mutasyonlar
sonucu genlerini kaybetme tehlikesine
açık. Bazı araştırmacılar, kromozomun
10 milyon yıl içinde tümüyle hurda haline
gelebileceğini öne sürüyorlar. Dolayı-
sıyla Y-kromozomu, mutasyonlarla tek
başına ve daha büyük gayretle mücadele
etmek zorunda. Araştırma ekibinin bulguları
na göre, erkeklik kromozomu bozulmaya
karşı mücadelesini palindromlar
(bakışık cümleler) yoluyla yapıyor (Palindroma
örnek: ANASTAS MUM SATSANA).
Kromozom üzerindeki 50 milyon
DNA cümlesinden 6 milyonu, her iki kol
üzerinde, her iki taraftan da aynı okunan
dizgeler biçiminde sıralanmış. Page, "Y
kromozomu bir aynalı salondan başka
bir şey değil" diyor. Bu palindromlar
üzerinde birçok gen bulunuyor. Bunların
anlamı simetri ekseninin her iki tarafında
da aynı genlerin birer kopyasının bulunması.
Zararlı mutasyonların ortaya çıkması
halinde bunlar yedek şifre oluyor. Bu
ayna görüntüsü yapı, DNA bölündüğünde
kolların birbirlerinin pozisyonunu almaları
nı sağlıyor. Genler karışıyor ve kötü
kopyalar ayıklanıyor. Page’in ekibi, insan
Y kromozomundaki neredeyse
kusursuz palindromların oluşabilmesi
için her kuşakta gerçekleşmesi gereken
değiş tokuşu da hesaplamış. Araştırmacı
lara göre, her erkeğin Y
kromozomunda, babasınınkinden farklı
600 DNA harfi (baz) bulunuyor. Bu, normal
mutasyon hızından binlerce kat fazla.
Duke Üniversitesi’nden Huntington
Willard, "genomumuzda bu ölçekte bir
dönüşüm olabilece¤ini kimse aklına
getirmemişti" diyor. “Bu, Y’nin kendisini
nasıl koruduğu konusunda bir fikir
veriyor”.
www.nature.com 16 Haziran 2003

Beşinciboyut
05-08-2007, 14:01
Vestel'in üretimi son aşamada

Vestel, insansız uçak projesinde son aşamaya geldi.
Geliştirilen uçak 1.5 saat havada kalacak,
3 kilometreden insanları algılayacak, gözetleme yapabilecek.

Geçen yıl insansız uçak üretimi için çalışma başlatan Vestel,
bu projenin son aşamasına geldi. Vestel tarafından geliştirilen
ve son teknolojiyle donatılan insansız uçak, orman yangınlarını
haber verecek ve saha güvenliğini sağlayacak, 24 saat yük
gemilerini denizden takip edebilecek, TIR takibi yapıp gözetleme
yapabilecek.
Vestel İcra Kurulu Üyesi Cengiz Ultav, Amerika'da insansız uçak
yarışmasında 2'nci olan Vestel mühendislerince üretilen uçakların,
yerleştirilen kameralar sayesinde gözetleme amacıyla 3 kilometreden
insan tanıyabileceğini ve aynı zamanda araç takibi yapabileceğini
kaydetti. Ultav, insansız uçakların gelecek yıl sivil kullanıma
sunulacağını açıkladı.

Bu arada uçaklar tamamen Türk mühendislerden oluşan 22 kişilik
ekip tarafından geliştirildi. Ultav konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
"Bu uçaklar, riskli bölgelerde uçabilecek, denizde kaybolan bir
uçağı arayabilecek, 1.5 saat havada kalabilecek. Uçakları Orman
Bakanlığı isterse kullanabilecek. Orman üzerinde uçarken, orman
içinde ateş yakan piknikçileri bile bildirecek. Uzaktan kontrol
edilebilen, tehdit unsurlarını takip edebilen her yerde bu
hizmetten yararlanılacak."

Milliyet 16 Aralık 2006

Beşinciboyut
07-08-2007, 15:28
http://img459.imageshack.us/img459/4562/xxth4.jpg
Dişi memelilerde her hücre,
içindeki iki X kromozomundan
birini kapatıyor. Peki
ama hücre, içinde kaç X
kromozomu olduğunu nasıl
biliyor? Harvard Tıp Fakültesi
araştırmacılarına göre
yanıt, hücrenin sayı sayma
mekanizmasını kontrol
eden Tsix ve Xite genlerinde.
Tsix genleri çıkarılmış
dişi fare hücrelerinin rasgele
biçimde X kromozomlarından
birini ya da her
ikisini etkisizleştirdiği ya da
hiçbirini etkisizleştirmediği
görülmüş. Tsix ve Xite genlerinin
fazladan kopyalarını taşıyan
hücrelerinse X-kromozomlarının
hiçbirini etkisizleştiremediği de belirlenmiş.

Nature, 4 Ağustos 2005

Not: Uzun süreli ısı depolayan bir sistem hakkında fikir ve görüşlere ihtiyacım var. Paylaşımlarınızı bekliyorum. :)

Beşinciboyut
08-08-2007, 17:52
Bilimadamları, Güney Kutbu'nda buz tabakaları arasında sıkışıp kalmış 8 milyon yıllık mikropları laboratuvarda diriltti.
Araştırmacılar, Antarktika'nın döküntülerle kaplı buzullarından aldıkları ve 100 bin ile 8 milyon yıllık 5 buz örneğini laboratuvar ortamında ısıtıp, besledi ve mikropların yeniden faal hale gelmesini sağladı.
Daha genç mikroorganizmaların yaşlı olanlardan daha hızlı büyüdüklerini tespit eden bilimadamları, araştırmalarının bulgularını Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'nin dergisinde yayımladı.
Buzda donmuş eski virüs ve mikropların iklim değişikliğinin buzulları eritmesiyle okyanuslara genetik materyal olarak karışabileceğini ortaya koyan araştırmayı yürüten uzmanlar, sürecin milyarlarca yıl alacak bir süreç olacağını ve insan yaşamını olumsuz etkilemeyeceğini düşündüklerini belirtiyor.
ABD'nin New Jersey Rutgers ile Boston üniversiteleri tarafından ortaklaşa yürütülen araştırmada, bilimadamları, Antarktika'nın Beaconve Mullins vadilerindeki buzulun yüzeyinden 3-5 metre aşağıdan aldıkları buz örneklerindeki bakterileri canlandırırken, 100 bin yıllık buzdan alınan kültürlerin, her yedi günde boyutlarını iki katına çıkardıklarını, 8 milyon yıllık buzdan alınanlarınsa daha yavaş, 30-70 günde bu boyuta ulaştıklarını belirledi.
NASA cumartesi fırlattığı Phoenix uzay aracı da dokuz aylık yolculuğundan sonra, Dünya'daki araştırmaya benzer şekilde, Mars'ın kuzey kutup bölgesindeki donmuş toprak ve buz katmanları arasından numune toplayacak ve yüzeyi analiz edecek.

CNN TÜRK

İnsanlık için iyi mi kötü mü olacak zaman gösterecek. İnsanoğlu henüz virüslerle başedememişken, uyuyan mikropları uyandırmanın ne alemi var?

Beşinciboyut
09-08-2007, 22:27
Deinococcus radiodurans adlı bakteri
yüksek dozda radyasyondan bile
etkilenmeme özelliğiyle yıllardır
genetikçilerin ilgi odağıydı. Bu küçük
organizmanın akıl almaz dayanıklılığı
için geçmiflte getirilen açıklamalar, her
hücrenin 4-8 genom kopyası olması ve
kromozomunun alışılmadık, halka
biçimli bir yapıda bulunması üzerine
kuruluydu.
Önce iki hücreden, yetişkinlik
evresindeyse dört hücreden oluflan D.
Radiodurans, saatte 50 Gray
şiddetinde sürekli gama ışını
radyasyonu altında gelişebiliyor ve
10.000 Gray’in üzerindeki dozların yol
açtığı hasarı da tamir ederek yaşamını
sürdürebiliyor.
Bethesda’daki (ABD) Silahlı Kuvvetler
Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden
M.J.Daly yönetiminde, çoğu Rus asıllı
biliminsanlarından oluşan
bir araştırma ekibince Science
dergisinin son sayısında yayımlanan bir
makaledeyse, bakteriye bu dayanıklılığı
sağlayanın, radyasyona dayanıksız
bakterilere göre çok daha fazla
manganez iyonu, buna karşılık çok
daha az demir iyonu biriktirme yetisi
olduğu gösterildi.
Bethesda araştırmacılarına göre
manganez, radyasyon yüklenmesi
sırasında kromozomu koruyamıyor;
ancak, organizmayı iyileşme döneminde
reaktif oksijen türlerindeki artıştan
koruyor.

Science, 1 Ekim 2004

Beşinciboyut
13-08-2007, 01:24
Dünyanın en büyük laboratuvarlarından CERN’de
parçacık çarpıştırıcının montajına başlandı. Yerin
150 metre altındaki tünelde protonlar çarpıştırılarak,
evrenin oluşumu aydınlatılacak.
http://img510.imageshack.us/img510/8845/evrenan3.jpg
Dünyanın en büyük parçacık çarpıştırıcısının montajı
2007’de tamamlanacak. Bir metro treninin sığacağı
genişlikte 27 kilometre uzunluğundaki tünelin içine,
5 bin mıknatıs teker teker yerleştirilecek. Tünelde,
protonlar ışık hızına yaklaştırılarak çarpıştırılıyor ve
daha küçük parçalara ayrılmaları sağlanıyor. Açığa
çıkan küçük parçacıklar üzerinde ise, evrenin
oluşumu araştırılıyor.

Detayı (http://www.ntvmsnbc.com/news/312774.asp) da

Beşinciboyut
21-08-2007, 11:44
Bütün dünya küresel ısınmaya çözüm ararken, beyaz eşya üreticileri de yeni teknolojilere yöneliyor. Daha az enerji tüketen eşyaların yanı sıra, ilginç bir ürün piyasaya çıktı.
http://img520.imageshack.us/img520/7052/73271jt5.jpg
Airwash adlı teknoloji ile çamaşır makinelerinde su ve deterjan kullanılmadan temizlik mümkün olacak. İşlem şu aşamaları içeriyor: Makinede bulunan fan üzerinden temiz hava içeri alınıyor ve ısıtıcıdan geçiriliyor. Kazana verilen sıcak hava, kıyafetlerdeki bakterileri, zararlı mikroorganizmaları ve kötü kokuları ayrıştırıyor. Son adımda hava, boşaltma kanalı ile dışarıya atılıyor. Makinenin fiyatı ise 3 bin 600 YTL.

Samsung Tüketici Elektroniği Birim Müdürü Özlem Koçdar, beyaz eşya sektöründe boy gösteren birçok şirketin artık su ve enerji tasarrufu sağlayan ürünler üzerinde çalıştığını söyledi. Yakında piyasaya çıkacak makinelerin doğal yollarla temizlik sağlayacağını belirten Koçdar, "Sadece sıcak su kullanmadan temizlik yapabilen makineler bile yüzde 30 enerji tasarrufu sağlıyor." dedi.

Özlem Koçdar, ürünlerinde darbelere, güneş ışınlarına ve paslanmaya karşı koruyan Silver Nano teknolojisini kullanmaya başladıklarını ifade etti. Söz konusu teknoloji çamaşır makinesi dışında diğer ürünlerde kaplama olarak kullanılıyor. Çamaşır makinelerinin içinde gümüş bir hazne bulunuyor. Gümüş, nano boyuta indiriliyor. Bu, saç telinin 75 bin kat daha incelmiş haline denk geliyor.

Gümüş teknoloji, çamaşırlara ve kıyafetlere kadar işleniyor. Temizlik gümüş ile sağlanıyor ve sıcak su kullanmaya gerek kalmıyor. Sistem sayesinde 30 derecelik suda yıkanan bir çamaşır 90 derecede temizlenmiş gibi oluyor. Enerji tüketimi de yaklaşık 10 kat daha azalıyor. Silver nano teknolojisinin kullanılmadığı durumlarda çamaşırları bakteri, küf, mantar ve mikroplardan arındırmak için sıcak su kullanmak gerektiğini belirten Koçdar, enerji tasarrufu için en iyi yöntemin sıcak su kullanmamak olduğunu dile getirdi.

Beşinciboyut
30-08-2007, 01:04
http://img509.imageshack.us/img509/3342/caypaje3.jpgPatatesin kızartmasını, haşlamasını,
püresini, hatta ununu biliriz de,
şekerini duymadıydınız herhalde. işte
zamanı! Fransa’nın Amiens
kentindeki Picaedie Jules Verne
Üniversitesi araştırmacıları, patatese
yeni genler aşılayarak ürettiği
fruktoz (bir tür şeker) miktarını 40
kat artırmayı başarmışlar.
Araştırmacılar, patatesin DNA’sına
her biri nişastanın fruktoza
çevrilmesinde rol oynayan ayrı bir
enzim kodlayan üç bakteri geni
aşılamışlar. Günümüzde fruktoz
genellikle mısır dolu kimyasal
tanklara büyük miktarlarda enzim
karışımları konarak elde ediliyor.
Gen değişimli patateslerse, kendi
içlerindeki nişastayı fruktoza
dönüştürüyorlar.Bu da, araştırma
ekibini yöneten Rajbir Sangwan’a
göre çok daha randımanlı ve
ekonomik bir yöntem. Daha
şimdiden bazı Avrupalı gıda firmaları
bu teknolojiyle ilgilenmeye
başlamışlar. Ancak Sandwan,
patatesli çikolataların piyasaya
çıkmasına daha dört-beş yıl
olduğunu söylüyor.

Beşinciboyut
02-09-2007, 00:20
Yunanca 'yok edici' anlamına gelen Apopsis isimli 20 milyon tonluk dev göktaşı hızla dünyaya yaklaşıyor.

20 milyon tonluk göktaşı Apophis, hızla dünyaya yaklaşırken, bilimadamları da çarpışmayı engellemek için çalışıyor.

NASA'nın 'yeryüzünü bekleyen en büyük tehlike' diye nitelediği 20 milyon tonluk göktaşı Apophis, hızla dünyaya yaklaşırken, bilimadamları da olası bir çarpışmayı engellemek için çalışıyor.

Adı Yunanca 'yok edici' anlamına gelen, 400 kilometre çapındaki bu göktaşını durdurmak için Armageddon ve Derin Darbe filmlerini anımsatan planlar yapılıyor.

Bu planlar arasında göktaşına füze fırlatmak, çekim etkisi yaratarak yörüngeyi değiştirmek ya da nükleer bomba kullanmak var. İngiliz uzay şirketi Astrium göndereceği uyduyla, göktaşı hakkında daha net bilgiler elde edeceklerini açıkladı. Uluslararası Uzay Enstitüsü de en iyi planı sunan şirkete 50 bin dolar ödül vaat etti.

Apophis'in 2029'da dünyaya 36 bin kilometre uzaklıktan geçmesi bekleniyor. Bu mesafe iletişim uydularının yörüngelerinden bile yakın. Ancak göktaşının dünyanın çekiminden etkilenerek yön değiştirmesi ihtimali var. Bu olasılık 45 binde bir olarak hesaplansa da yine de büyük bir risk olduğu belirtiliyor.

Göktaşının dünyaya çarpma ihtimalinin en yüksek olduğu gün ise 13 Nisan 2036.

DÜNYAYA EN SON 1908'DE GÖKTAŞI DÜŞTÜ

Ender de olsa dünyaya çarpan göktaşları 65 milyon yıl önce dinazorları yok etmişti. Dünya'ya son olarak 1908'de büyük bir göktaşı çarpmıştı. 2 bin kilometrekarelik bir ormanı küle çeviren göktaşı araziyi de dümdüz etmişti.

Beşinciboyut
11-09-2007, 17:20
Biraz nostalji yapalım. Alman su tulumbası (çeşmesi)
http://img205.imageshack.us/img205/374/almantulumbasbx5.jpg
Enteresan değil mi?:yes:

Beşinciboyut
19-09-2007, 21:21
http://img50.imageshack.us/img50/5966/kusue3.jpg
Bilimadamlarının yaptığı son araştırmalarda bir kuş çeşidinin
hiç duraksamadan 11 bin kilometre uçabildiğini ortaya çıkardı.
Bilim insanları bir dişi sahil kuşunun Alaska'dan Yeni Zelanda'ya
kadar aralıksız 11 bin 500 kilometre uçtuğunu tespit etti.

ABDli bilim insanları tarafından gözlem altında tutulan kuş, göç
yolculuğu süresince uydu aracılığıyla takip edildi. Bilim insanları
göçmen kuşun Doğu Asya kıyılarını takip etmek yerine Pasifik
üzerinden göç uçuşunu gerçekleştirdiğini ve hiç yiyecek ya da
su molası vermeden 11 bin 500 kilometre uçtuğunu ifade etti.

Sahil kuşunun bu inanılmaz dayanıklılığı bilim insanlarını da
hayrete düşürdü.

Söz konusu uçuş kuşlar arasında en uzun süreli uçuş olarak
kayıtlara geçti. Göçmen kuş bu mesafeyi tam 9 günde aldı.

Sahil kuşu her sene iki kez aynı yolu aynı rotayı takip ederek
kat ettiği ifade ediliyor.

Beşinciboyut
28-09-2007, 22:23
http://img67.imageshack.us/img67/3442/projegb2.jpg
Okyanusun dibine batırılan dev plastik borularla mikroorganizmaların
yüzeye çıkarılması ve bulut oluşumuna katkı sağlaması düşünülüyor.

İki bilimadamı küresel ısınmanın etkilerini önlemeye yönelik ilginç bir
proje ortaya attı. Okyanuslara dev plastik borular yerleştirilmesini
öneren projenin ayrıntıları şöyle.

200 metre uzunluğunda, 10 metre çapındaki yüzbinlerce dev plastik
boru okyanuslara yerleştirilecek. Bu boruların dibe batırılmasıyla,
mikroorganizmalar açısından zengin dip suyu yüzeye çıkartılacak.

Bu mikroorganizmaların yukarı çıkmasıyla da deniz yüzeyinde
oluşacak küçük bitkiler karbondioksiti emip, bulut oluşmasını
sağlayan dimetil sülfat gazı üretecek.

Oluşacak bulutlar da dünyanın üzerini kaplayarak ısınmayı önleyecek.

Bazı bilimadamları öneriyi tartışılmaya değer bulurken bazıları da
"tam bir zaman kaybı" olarak tanımladı.

Serenler
30-09-2007, 10:01
Koy fototopiye tercüme edip versin


Japon bilimadamları, bilim tarihine yön verecek bir gelişmeye imza attı. Yeni fotokopi cihazı, üzerine konulan metnin tercümesini yapıyor. Cihaz, şimdilik bu dilleri tercüme ediyor:


Japon bilim adamları Xerox laboratuvarında “kopyaladığı metinlerin çevirisini yapabilen” bir fotokopi makinesi geliştirdi.

Makinenin özel bir yazılım sayesinde belgedeki yazıları ve şekilleri ayırt edebildiğini belirten şirket yetkilileri, çevirinin şimdilik Japonca, Çince ve İngilizce yapılabildiğini söyledi.

Buna göre fotokopisi çekilmek istenen bir Japonca doküman makineye yerleştirildiğinde, bunun kopyasını İngilizce olarak almak mümkün oluyor. Ancak şirket yetkilileri tam bir gizlilik içinde yürüttükleri proje ile ilgili sır vermiyor.

Fotokopi süresinin ne kadar olduğu konusunda da bir açıklama yapılmadı. Sadece deneme üretimi yapılan makinenin adı, piyasaya ne zaman çıkacağı ve fiyatı belirlenmedi.

Deniz+
01-10-2007, 02:26
http://aimediaserver.com/studiodaily/videoplayer/?src=harvard/harvard.swf&width=640&height=520

Deniz+
03-10-2007, 15:18
Kuantum fiziği ve video lar harika

http://www.drquantuministanbul.com

justdoit
03-10-2007, 16:42
Kuantum fiziği ve video lar harika

http://www.drquantuministanbul.com

teşekkürler...

Beşinciboyut
05-10-2007, 00:23
Topiğe katkıda bulunan değerli forumdaşlara bir hoşgeldin kahvesi ikram edelim. Kırk yıl hatırı kalsın. Sanal alemin sanal kahvelerinden buyrun efendim. :)
http://img216.imageshack.us/img216/5310/kahvemd7.jpg
------------------------------------------------------------
http://img255.imageshack.us/img255/4397/astronotie7.jpg
Hintli bayan astronotu Sunita Williams, dünyaya geri dönerken uzaydan ayrılıyor olmanın üzüntüsünü hissettiğini söyledi.

Bu hafta Haydarabat'ta gerçeklesen Uluslararası Uzay Bilimleri Konferansı (IAC) NASA'nın Hintli bayan astronotu Sunita Williams'ın katılımıyla sona erdi.

Konferansın son gününde konuşma yapan Bayan Williams Uluslararası Uzay İstasyonunda (ISS) geçirdiği günleri anlattı.

Katılımcıların sorularını cevaplandıran Bayan Williams, ISS'da geçirdiği zaman içinde ailesini özlemediğini, ancak dünyaya geri dönerken uzaydan ayrılıyor olmanın üzüntüsünü hissettiğini söyledi.

NASA'nın 194 günlük uzay yolculuğuyla, "uzayda en çok kalan bayan" olma rekorunun da sahibi Williams, konferansın son gününde katılımcılarla kendi tecrübelerini paylaştı.

Uzayı 'sınırsız' olarak nitelendiren Sunita Williams, uzayın insanları farklı milletlere ayıran fiziki sınırlar ve önyargılardan uzak "huzurlu bir dünya" olduğunu aktardı.

Pek de haksız sayılmaz değil mi? :yes:

Beşinciboyut
05-10-2007, 01:05
http://img227.imageshack.us/img227/7349/ozonpc5.jpg
Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Antarktika üzerindeki ozon tabakasındaki deliğin, bu yıl yüzde 30 oranında küçüldüğünü açıkladı.

ESA'dan yapılan yazılı açıklamada, Envisat uydusu tarafından yapılan ölçümlerin, geçen yılki rekor düzeydeki 40 milyon tonluk kayba karşılık bu yıl ozon tabakasındaki kaybın 27,7 milyon ton olduğunu gösterdiği belirtildi.

Açıklamada, stratosferdeki ozon tabakasındaki deliğin yüzölçümünün, geçen yılki 29,5 milyon kilometrekareye karşılık bu yıl 24,7 milyon kilometrekare olarak ölçüldüğü belirtildi.

Açıklamada, "Delik her zamankinden küçük olsa bile, bundan ozon tabakasının iyileştiği sonucunu çıkaramayız" denildi.

Bilim adamları, ozon tabakasındaki deliğin küçülmesini ısının doğal değişimlerine ve atmosferin dinamiğine bağlıyor ve bunun uzun vadeli bir eğilimi yansıtmadığını düşünüyor.

Beşinciboyut
06-10-2007, 00:54
http://img222.imageshack.us/img222/6844/yenidnyaft6.jpg
Heyecanlandıran keşif. Uzayda yeni bir 'oluşum' tespit edildi.

Amerikalı astronomlar, uzayın derinliklerinde yeni bir "Dünya" oluşumunu tespit ettiklerini duyurdular.

Dünyadan 424 ışık yılı uzaklıktaki "HD 113766" kodlu yıldızın yörüngesinde, dünyanın oluşumuna benzer şekilde yoğunlaşmaya başlayan bir toz yoğunluğu keşfedildi.

Amerikan Uzay Dairesi'ne (NASA) ait Spitzer Uzay Teleskobuyla keşfedilen oluşumun, "ergenlik çağını yaşayan" bir gezegen olduğu sanılıyor. Astronomlar, halka şeklindeki toz bulutunun, Mars büyüklüğünde bir gezegene dönüşecek kadar materyale sahip olduğunu kaydediyorlar.

Bilim adamları 10 milyon yaşında olduğunu tahmin ettikleri oluşumun, kayaların oluşmasına imkân verecek olgunlukta olduğunu ifade ediyorlar. Henüz adı konulmayan oluşumun içerdiği materyaller, yerküre benzeri bir gezegene dönüşmesine yol açacak yapıda.

"Gezegen avcısı" olarak nitelendirilen bilim adamı grubu, bugüne kadar Güneş sistemi dışında 250'den fazla gezegen keşfetti. Yeni oluşumla ilgili tespit edilen detaylar, Astrophysical Journal dergisinin gelecek sayısında yayınlanacak.

ayyan
06-10-2007, 23:06
Yunanca 'yok edici' anlamına gelen Apopsis isimli 20 milyon tonluk dev göktaşı hızla dünyaya yaklaşıyor.

...

Aynalarla patlatılacak

Apophis göktaşı hızla dünyaya yaklaşıyor. Felaket senaryosuna karşı bilim adamları yaklaşan göktaşını aynalarla patlatmayı planlıyor.


Apophis, büyük bir hızla dünyaya doğru yaklaşıyor, bilimadamları ise olası felakete karşı çözüm bulmaya çalışıyor. 2004 yılında keşfedilen Apophis göktaşının dünyaya çarpmayacağı ama 27 bin kilometrelik mesafeden yapacağı geçişin bile dünyaya etkisi çok yıkıcı olacak. Bilim adamları, göktaşının, iletişim uydularının bulunduğu mesafeden bile daha yakın mesafeden bu geçişin oluşturacağı basıncın, Hiroşima'ya atılan atom bombasının bin katı olacağını tahmin ediyor. Felaket senaryolarını önlemek için son öneri İskoçya'dan geldi: AYNALAR

DÜNYAYA ÇARPMA İHTİMALİ YÜZDE 3

Rus bilim adamları 2004 yılında keşfedilen göktaşının 2029 yılında dünyaya 27 bin km'lik bir mesafeden geçeceğini, bunun da Hiroşima'ya atılan atom bombasının bin katı bir hava basıncı etkisi yaratacağını tahmin ediyor. Rusya'nın Sibirya bölgesinde meydana gelen benzer bir astroit basıncının etkisi ile 2 bin 150 km2 lik alan etkilenmiş ve büyük Sibirya ormanlarında 80 milyon ağaç yok olmuştu. Rus bilim adamlarının hesaplarına göre göktaşının dünyaya çarpma ihtimali ise yüzde 3 civarında. Uzay boşluğunda çok büyük olan bu ihtimal gerçekleşirse meydana gelecek yıkımın boyyutları, tahminlerin çok ötesinde olacaktır.

AYNALAR KURTARACAK

Hızla dünyaya doğru gelen göktaşının yörüngesini değiştirmek için yapılan büytün önerilerin ötesinde bir öneri İskoçya'dan geldi. Glasgow Üniversitesi uzmanları bu güne kadar binlerce kıyamet senaryosu üretilen göktaşını durdurmanın en iyi yolunun ne nükleer ne de uzay gemisi olduğunu, dünya yörüngesine yerleştirilecek aynalarla bu işin çözüleceğini iddia etti. Göktaşı üzerine 9 farklı senaryoyu ele alan uzmanlar, en iyi ve güvenli yolun aynalar olduğunu tespit etti. Yörüngeye yerleştirilecek 50 santim ile 1,5 metre genişliğindeki 5 bin adet ayna güneşten gelen sıcaklığı göktaşına yansıtacak. Göktaşının yüzeyini 2100 dereceye kadar ısıtıp patlatacak ve dünyaya çarpması engellenecek. Uzmanlara göre bu yöntem nükleer bomba gibi büyük bir risk taşımıyor hem de bombadan daha ekonomik.

PATLATILABİLİR

“Göktaşı çarpması gerçek bir tehdit” diyen araştırmanın başkanı Dr Massimilano Vasile, bundan 3 milyon yıl önce dinozorların yeryüzünden silinmesine neden olan 150 metre çapındaki bir göktaşı 100 ayna ile birkaç gün içinde patlatılabilir. Dünyaya her 26-30 milyon yılda bir 10 kilometre çapında göktaşı düşüyor.

Beşinciboyut
19-10-2007, 17:42
http://img222.imageshack.us/img222/1918/evisifw4.jpg
Tıp dünyası ev hanımlarını sevindirecek bir tespiti konuşuyor; Ev
işleri yapmak, kadınlarda yumurtalık kanseri riskini azaltabiliyor.
Avustralyalı ve Çinli bilim adamlarının, Uluslararası Kanser dergisinde
yayımlanan araştırmalarının sonucuna göre, toz almak ve elektrik
makinesiyle evi süpürmek yumurtalık kanserinin önlenmesine yardımcı
olabiliyor.

Avustralya'daki Curtin Üniversitesi'nden araştırma grubunun başkanı
Colin Binns, 2 yıl boyunca 900 Çinli kadın üzerinde yapılan çalışmaları
sonucunda, artan fiziksel faaliyetin yumurtalık kanseri riskini azalttığını
gösterdiğini bildirdi.

Binns, ancak günde 3-4 saatlik ev işinin, tam anlamıyla bir egzersiz
olacağını ve yumurtalık kanserinden korunmayı artıracağını belirtti.

Bu araştırmanın, egzersizin yumurtalık ve rahim kanserinin oluşmasının
önlenmesine yardımcı olduğuna ilişkin önceki tartışmalı fikri desteklediğini
kaydeden Binns, ''Nedeni, egzersiz yapmanın vücutta yağ oluşumunu
engellemesi ya da bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olması olabilir''
dedi.

Deniz+
25-10-2007, 14:22
Strings Terosi ile ilgili güzel bir site

http://www.pbs.org/wgbh/nova/elegant/program.html

Beşinciboyut
07-11-2007, 23:17
http://img98.imageshack.us/img98/5998/gezegenbw6.jpg
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) bilim adamları, dünyamıza
41 ışık yılı uzaklıkta yeni bir gezegenin keşfedildiğini bildirdi.

BBC'nin haberine göre, yeni gezegen Dünya'dan 45 kat daha büyük ve
Satürn'e benziyor. Astronomların güneş sistemimiz dışında bulduğu 250.
gezegen olan yeni keşif, kendi güneşi 55 Cancri'in etrafında daha önce
bulunan 4 gezegenle birlikte hareket ediyor. Bilim adamları, yeni gezegenin
55 Cancril ile olan mesafesinin, Güneş ve Dünya arasındaki mesafeye yakın
olduğunu belirtiyor.

Uzmanlar, yörüngesinde 5 gezegen belirlenen yıldızın kendi güneşimize çok
fazla benzediğini, yaklaşık aynı boyutta ve yaşta olduğunu belirterek,
''Gezegenlerle dolu bir sistem gibi görünüyor'' açıklamasını yaptı. Gökbilimcilerin,
bu 5 gezegeni keşfinin 18 yıl aldığı kaydedildi.

California Üniversitesi'nden Profesör Geoff Marcy, bulunan yeni gezegenin
Dünya'ya yada Venüs'e de benzeyebileceğini, zaman ilerledikçe ve teknoloji
geliştikçe bu soruların yanıtlarını bulabileceklerini aktardı.

Marcy, dünya üzerindeki gelişmiş teleskoplarla uzak galaksilerde ancak Jüpiter
büyüklüğündeki gezegenleri tespit edebildiklerini belirterek, "Belki orada Dünya'nın
büyüklüğünde gezegenler de var. Ancak biz elimizdeki teknolojiyle Neptün, Satürn
ve Jüpiter büyüklüğünde gezegenleri görebiliyoruz. Orada gerçekten neler var
emin değiliz" yorumunu yaptı.

Araştırmacılar, yeni keşifler sayesinde gezegenlerle dolu bizimki gibi bir sürü güneş
sistemi olabileceğinin ortaya koyulduğunu dile getiriyor.

fizik72
12-11-2007, 00:13
http://www.bilim.tv/fizik3/haber_oku.asp?haber=57

BORA YAŞAR
13-11-2007, 20:56
Benim bilim dünyam digitürk aboneliği ve internet kullanıcılığı seviyesinde.

Gülmeyin.

Akşam Gazetesinde Mansur Forutan'ın iki gözü Digitürkü bozulmuş başından geçenleri yazmış.

Eğlencelik.

Önerilen yolu ben tüm cihaz tamirlerimde mutlaka uygularım. Fişi üfler ve takarım yeniden prize.

Ben bir dahiyim.:)


Doksan artı dört!

Başa dön 02124737373’ü bir daha ara. Gene hoş geldin beş gittin. Gene for English pres 9... Ve çoktan seçmeli altı veya yedi aşamadan sonra -bi’ ara menüler arasında kayboldum ama çok şükür yolumu buldum. İşlem hata affetmiyor, başa dönmek zorunda kalıyorsunuz. Bi’ tür oyun konsolu gibi space invaders! -müşteri temsilcisine ulaştım. Bir haftalık mahrumiyet ve mücadelenin ardından “Houston we have a problem!” diye haykırmak istedim ama sağduyum beni engelledi. Derdimi -şifreleme hatası- kısaca anlattıktan sonra “tamam servise yönlendiriyoruz” gibisinden bir cevap beklerken çok punk ama ne söylediğini bilen bir öneri geldi:

Cihazınızı fişten çekip, takar mısınız?

Ciddi bir tereddüt süresinin ardından söyleneni yaptım.

Ve dijital evrenim yeniden yayındaydı. Müşteri temsilci yapabileceği başka bi’ şey olup olmadığını sorduğunda bi’ süre yalnız kalmak istediğimi söyledim.

Sizce de saçma değil mi bu durum? Yani bilgisayarınızın kömürle çalışmasından farkı yok ki bunun.

Dijital çağın problemi, endüstri devrimi yöntemleriyle de çözülebiliyor.

Kafam karıştı!

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=98226,10,107

fizik72
13-11-2007, 20:58
http://bilim.tv/haber_oku.asp?haber=149

ayyan
18-12-2007, 17:08
Astronomlar, ilk kez dev bir karadelikten parçacıkların şiddetli bir biçimde püskürmesini ve yolu üzerinde bulunan komşu galaksiye bunların çarpışını görüntüledi.
http://img.sabah.com.tr/im/2007/12/18/B7FACF5A138D1B459CB6FB6Fr.jpg
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesinin (NASA) yayınladığı açıklamaya göre, araştırmayı yürüten Cambridge'deki Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezinden Dan Evans, daha önce de galaksilerin birbirleriyle çarpıştıklarını veya karadeliklerin püskürmesini gözlemlediklerini, ancak ilk kez bir gökcisminin bir başka galaksiye böylesine saldırdığını tespit ettiklerini söyledi.

Bu olayın, "saldırıya uğrayan" galaksideki gezegenlerin atmosferlerine ciddi biçimde zarar vermiş olabileceğini belirten Amerikalı gökbilimci,
"Bu püskürme, ışın parçacıklarının çarptığı daha küçük galakside her türlü soruna neden olabilir" diye konuştu.Karadeliklerden yayılan bu püskürmenin, ışık hızına yakın bir hızla fışkıran bu parçacıkların hızına bağlı olarak, yüksek düzeyde radyasyon ürettiğini belirten araştırmacılar, bunun püskürmenin güzergahı üzerinde bulunan gezegenlerin atmosferinde, örneğin koruyucu ozon tabakasında önemli hasara neden olabileceğini düşünüyor.

NASA'nın Chandra röntgen gözlemevi, Hubble, Spitzer ve Very Large Array uzay teleskopları ve Merlin radyo teleskobu ile yapılan araştırma, birbirinin etrafında yörüngede bulunan iki galaksinin bulunduğu 3C321 sisteminde gözlendi. Bulgular, Astrophysical Journal dergisinde yayımlanacak.

http://www.sabah.com.tr/haber,F614B9B03C714FE69A3F4662F867AF15.html

ayyan
18-12-2007, 17:09
Evde NASA teknolojisi
http://img.sabah.com.tr/im/2007/12/18/7587078579E28B4095773972r.jpg

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), tarafından hazırlanan ve internetten ücretsiz indirilen ''Virtual Lab'' isimli program, NASA teknolojisinin evlere taşınmasını sağlıyor.

Sanal mikroskop görevi gören yazılım, Nasa laboratuvarlarında elde edilen mikroskop görüntülerini bilgisayar kullanıcılarının hizmetine sunuyor.

İçinde binlerce örnek olan bir arşive sahip yazılımla, seçilen örnekler yüksek çözünürlükte 145 bin kat yakınlaştırılabileceği gibi, gerçek bir mikroskopta olduğu gibi netlik ayarları değiştirilebiliyor.Çeşitli böcek türleri, elektronik devreler, çiçekler, hatta insan kanı, köpek kalbi ile taş ve fosil örneklerinin incelenmesine izin veren, kişisel olarak evlerde bulunması imkansız hatta bir çok ülkede bile az sayıda bulunan özel elektron mikroskobu, bir böceği en ince ayrıntısına kadar inceleme imkanı sağlıyor.

Sanal mikroskop programının özelliklerini en üst düzeyde kullanmak isteyenler, ''learn.arc.nasa.gov/vlab/index.html'' adresinden bilgi
alabileceği gibi başta çocuklar olmak üzere bir çok kişinin sorularını yanıtlayacak program siteden indirilebiliyor.Sanal mikroskop, nesnelerin element değerlerini de ayrıntılı olarak gösteriyor, örneğin kullanıcılar, Kosta Rika kumsalından alınan bir örnekte hangi elementin ne kadar yoğunlukta bulunduğunu inceleyebiliyor. Elementler çeşitli renklerle ayrıldığı gibi, üzerlerine gelindiğinde element değerleri hakkında daha detaylı bilgi sağlanıyor.

3 BOYUTLU ÇALIŞIYOR

Program, ilk yüklendiğinde 90 örnekte toplam 62 gigapiksellik fotoğraf bilgisi sunuyor. NASA'da kullanılan toplamda milyarlarca dolar değerindeki elektron mikroskobu (Philips Environmental Scanning Electron Microscope), florasan ışık mikroskobu (Fluorescence Light Microscope) ve atomik kuvvet mikroskobundan (Atomic Force Microscope) elde edilen görüntüler 3 boyutlu olarak meraklıların beğenisine sunuluyor.

Sanal NASA laboratuvarı, kullanıcılarına sunduğu üstün kalite görüntüsüyle aynı zamanda gerçek mikroskoptan inceleniyor havası veriyor. Sanal mikroskopta verilen örneklerde, herhangi bir noktayı yönetmek, büyütmek, kontrast ve parlaklık parametrelerini ayarlamak, odağı değiştirmek, temel düzenlemeyi analiz etmek, özellikleri ölçmek ve üç boyutta veriyi sağlamak mümkün oluyor.

Ayrıca, arayüzde, örneklere açıklayıcı not ekleme imkanı sağlayan programda, önceden yaratılan açıklayıcı notlar da incelenebiliyor.Dünyada büyük ilgi gören programla ilgili çeşitli internet sitelerinde görüşlerini açıklayan uzmanlar, programın özellikle lise ve üniversite dönemindeki gençlerin eğitimlerine katkı sağlayacağını vurguluyorlar.

http://www.sabah.com.tr/haber,E358A40474E047FCBDCD127A230EC33E.html

ANIL
23-12-2007, 12:52
NOKIA ESERIES İLE FİNANS PİYASALARI CEBİNİZDE
Kasım 05, 2007


Finans piyasalarını yakından takip edenler, borsaya meraklı olanlar, dövizi her an izlemek isteyenler artık mobil ortamda da finans dünyasından uzakta kalmayacak! 15 Kasım – 15 Şubat 2008 tarihleri arasında Nokia Eseries cep telefonu satın alan herkes, aylık ücreti 49 YTL olan Matriks Mobile Professional uygulamasını 3 ay boyunca ücretsiz kullanabilecek.

Finlandiyalı mobil iletişim devi Nokia, pek çok farklı sektöre hitap eden ürün, çözüm ve fırsatlarıyla mobil yaşamı daha da kolaylaştırıyor. Nokia’nın özel fırsatlar sunduğu sektörler arasında finans da yer alıyor.

Profesyonellere yönelik kurumsal cihazlar ve çözümler sunan Nokia Eseries, finans piyasalarını mobil ortamda gerçek zamanlı izlemeyi ve mobil cihazlar üzerinden işlem yapmayı sağlayan Matriks Mobile uygulamasıyla finans dünyasını cebe getiriyor.

15 Kasım - 15 Şubat 2008 tarihleri arasında Nokia E50, E61i, E65, E90 ya da yeni çıkacak bir başka Nokia Eseries cihaz satın alan herkes, Matriks Mobile Professional programını 3 ay ücretsiz kullanabiliyor.

Matriks Mobile Professional uygulamasında, finans haberlerinden İMKB’ye, dünya borsalarından tahvil ve hisse senetlerine kadar pek çok konuda içerik sunuluyor. Bu içeriklerden yararlanabilmek için, sadece Nokia Eseries cihazları üzerinden erişilebilecek özel bir WAP sitesi sayesinde, ilgili programın cihaza yüklenmesi yeterli oluyor. Böylece, piyasa değeri aylık 49 YTL olan Matriks Mobile Professional uygulamasından 3 ay boyunca ücretsiz olarak yararlanılabiliyor.

Nokia Eseries hakkında
İş dünyasının yoğun çalışma temposu içinde bireyler hareket halindeyken de işlerini yürütebilmeyi istiyor, bu yöndeki teknolojileri ve uygulamaları içeren cep telefonlarını tercih ediyorlar. Nokia Eseries ürünleri de bu amaca hizmet eden cihazlardan oluşuyor. Bu ürünler, profesyonellerin her an, her yerden ve hangi iletişim ağını ya da servisi kullanıyor olurlarsa olsunlar sorunsuz bir şekilde dünyaya bağlanmalarını hedefliyor. WLAN* (Kablosuz Yerel Ağ), VoIP, bas-konuş, Nokia Intellisync Mobile Suite, e-posta alıp gönderebilme, uzun batarya ömrü, yüksek ses kalitesi ve gelişmiş İnternet tarayıcısı gibi özellikleri barındıran Nokia Eseries ürünleri, her düzeyden yöneticilerin yanı sıra, yoğun saha faaliyetleri yürüten çalışanlar tarafından da tercih ediliyor.

Matriks Mobile hakkında
MATRIKS Bilgi Dağıtım Hizmetleri A.Ş. tarafından geliştirilen Matriks Mobile, finans piyasalarını mobil cihazlar üzerinden gerçek zamanlı olarak izlemeyi ve mobil cihazlar üzerinden hisse senedi al-sat işlemlerinin yapılabilmesini sağlıyor. Finansal piyasalara ait haber ve verileri mobil cihazlar üzerinden izleyebilme imkanı sunan Matriks Mobile, Türkiye sermaye piyasalarında alım satıma konu olan tüm menkul kıymetlere ait fiyat bilgilerini gerçek zamanlı olarak yayınlıyor. Bireysel ve kurumsal kullanımlar için farklı ürün seçenekleri sunan Matriks Mobile, anlık finans bilgilerinin yanında, Türkiye ve dünyadan anlık haberleri de kullanıcılara ulaştırıyor.

* Operatör ve/veya servis sağlayıcı desteği gerektirmektedir.

www.nokia.com.tr
Mobil dünyanın lideri Nokia, giderek birbirinin içine geçen İnternet ve iletişim sektörlerinde dönüşümü ve gelişmeyi yaratan firmadır. Nokia pek çok farklı mobil cihaz üretmekte ve bu cihazlar yoluyla, kullanıcılara müzik, navigasyon, video, televizyon, görüntüleme, oyun ve kurumsal mobilite deneyimleri sunmaktadır.
Nokia ayrıca iletişim ağlarına yönelik ekipman, çözüm ve hizmetler de sağlamaktadır.
Saygılarımızla, marjinal reklam & tanıtım

Beşinciboyut
29-12-2007, 01:15
Güneş enerjisi yada jeotermal enerjiden yararlanılarak soğutucu (Buzdolabı, klima) yapılabilir mi?

Beşinciboyut
08-01-2008, 02:37
Güneş enerjisi yada jeotermal enerjiden yararlanılarak soğutucu (Buzdolabı, klima) yapılabilir mi?

http://img113.imageshack.us/img113/2002/buzdolabmc1.jpg

Gazi Üniversitesi tarafından geliştirilen proje ile 3 milyon ev tipi soğutucunun kullanıldığı Türkiye'de yeni teknolojinin yüksek oranda enerji tasarrufu sağlayacağını belirtiliyor.

Gazi Üniversitesi araştırmacıları, güneş enerjisi ile çalışan buzdolabı geliştiriyor.

Doktora tezi olarak başlatılan ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Tezleri (San-Tez) kapsamına da alınan projede, buzdolabının çalışması için gerekli enerji, elektrik yerine, güneş panelleri ve jeotermal ısıkaynaklarından elde ediliyor.

Uzmanlar, 3 milyon ev tipi soğutucunun kullanıldığı Türkiye'de yeni teknolojinin yüksek oranda enerji tasarrufu sağlayacağını belirtiyor.

Projenin yürütücüsü Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Adnan Sözen, projede görev alan Yrd.Doç. Dr. Tayfun Menlik, Yrd.Doç. Dr. Veysel Özdemir ve doktora öğrencisi Engin Özbaş ile ortaklaşa yürüttükleri projenin geçen yıl, doktora tez konusu olarak başlatıldığını ve geçen sürede mini bar üzerindeki deneysel çalışmaları tamamladıklarını bildirdi.

Projede, elektrik enerjisi kullanan buzdolapları yerine, Türkiye'de bol miktarda bulunan güneş ve jeotermal gibi ısı kaynağı ile çalışan buzdolabı üretmeyi amaçladıklarını anlatan Sözen, dünyada bu tür teknolojilerin mini bar üzerindeki örneklerinin bulunduğunu, ancak bunların verimlerinin düşük olduğunu kaydetti.

Literatürde teorik çalışma altyapısı bulunan difüzyonlu soğutma sistemlerinin düşük performansları nedeniyle deneysel amaçlı olarak rağbet görmediğini anlatan Sözen, "Çalışmada önerilen ev tipi ejektörlü difüzyonlu sistemin performansı oldukça yüksek olacaktır. Yaptığımız teorik çalışmalar gösteriyor ki ejektörün bu tip sistemlerde kullanılması performansı oldukça arttırmaktadır" dedi.

Yüzde 35 verim artışı sağlandı

Projedeki araştırmacıların uluslararası hakemli dergilerde konuyla ilgili pek çok yayınının bulunduğunu ve şimdiye kadar yaptıkları çalışmada teorik olarak yüzde 35'e varan verim artışı sağladıklarını anlatan Sözen, yaz aylarında buzdolaplarının alt bölümünden 5 derece istendiğini, mini bar üzerinde yaptıkları deneylerde ise eksi 15 dereceye kadar sıcaklık düşüşünü sağladıklarını ifade etti.

Sistemde sıcak su üretimi için güneş panelleri kullanıldığını, bu panellerle buzdolabına enerji sağlayacak 90 derecelik sıcak suyu elde edebildiklerini söyleyen Sözen, sistemin geliştirilmesi ile büyük kapasiteli soğutucular için gereken daha düşük sıcaklıkların da sağlanabileceğini kaydetti.

"Enerji tasarrufu sağlayacak"

Enerji ithal eden Türkiye'nin, bol miktarda alternatif enerji kaynağı bulundurduğunu ve bu nedenle bu tip soğutuculara ilginin yüksek olacağını belirten Sözen, şöyle devam etti:

"Halen ülkemizde kullanılan yaklaşık 3 milyon ev tipi soğutucu göz önünde bulundurulursa, soğutucu teknolojisinde güneş enerjisinin ve ejektörün kullanımı enerji tasarrufu sağlamasının yanı sıra ülke ekonomisine de katkı sağlayacaktır.

Dünyada halen alternatifsiz olarak kullanılan mevcut absorbsiyonlu soğutucular üzerinde iyileştirmeler yapılarak performanslarının arttırılması hedeflenmektedir.

Ülkemizde mevcut olan bol miktardaki güneş enerjisi ile jeotermal enerji potansiyelinin özellikle Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgesi için yaz aylarında pik yapan elektrik kullanımının azaltılması amacıyla önerilen sistemin klima teknolojisinde de kullanılabilmesine bu çalışma öncülük edecektir."



Sessiz çalışacak, çevreyle dost olacak

Sözen, çevre ile dost, ozon tabakasına zarar vermeyen ve Türkiye'nin doğal kaynaklarından yararlanan proje ile Türkiye ekonomisine önemli bir katkının da sağlanabileceğini dile getirdi.

Çalışmada halen elektrik enerjisi kullanan soğutuculara alternatif teşkil edecek farklı enerji kaynakları kullanabilen yüksek performanslı ürünlerin ortaya çıkarılacağını kaydeden Sözen, proje ile sistemin boyutlarının da küçültüleceğini ve maliyetlerin de azaltılacağını söyledi.

Projede şimdiye kadar üretilen deneysel amaçlı prototip üzerinde kompresör yerine termal kompresör kullanılmasından dolayı sistemin tamamen sessiz çalıştığını aktaran Sözen, ürünlerin bakım gerektirmeyeceğini ve arızalanmanın da çok nadir olacağını söyledi.

Sözen, projenin 1 Aralık'tan itibaren Sanayi Bakanlığı'nın üniversite sanayi işbirliği çerçevesinde yürüttüğü San-Tez projeleri kapsamına alındığını ve sanayi ortağının da Menteşeoğlu Soğutma A.Ş olduğunu belirtti.

Bu proje ile firmanın da prototip bir ürün ortaya çıkarmak için bilimsel alt yapısını güçlendireceğini anlatan Sözen, "Ürüne özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde yüksek miktarda talep gelmesi öngörülüyor. Bu projenin devamında klima cihazlarının da elektrik enerjisi yerine ısı kaynağı ile çalışmasını sağlayacak alt yapıya ulaşacağız" diye konuştu.

Beşinciboyut
20-02-2008, 06:03
ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümü öğretim üyeleri,
canlı hücrelere istenilen geni aktarmayı başardıklarını açıkladılar.
Yürütülen projelerden birinde buğday bitkisine tuz ve kuraklık
direnci sağlayan genlerin aktarılması üzerinde çalışılıyor.
Geliştirilecek olan bu tip bitkiler tuzlanmaya ve kuraklığa çok daha
yüksek oranda tolerans göstermektedirler.

Beşinciboyut
26-02-2008, 20:19
Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

1-) Zeka seviyesi farkı olabilir mi?


(Devam edecek)

adnanfd
28-02-2008, 04:40
resmi dün çektim.ufo gibi duruyor ama.. :he::he:

deep
28-02-2008, 05:23
O bir kus.... yo yo o supermen :oley:

Beşinciboyut
01-03-2008, 10:06
[QUOTE=Beşinciboyut;2216415]Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

1-) Zeka seviyesi farkı olabilir mi?


Bu soruya cevabımız:
Yapılan istatistiki çalışmalar, gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasında zeka seviyesi bakımından herhangi bir fark olmadığını göstermiştir.

O zaman yeni bir soru soralım.

Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

2-) Doğal zenginlik (yer altı ve yer üstü zenginliği)
farkı olabilir mi?

Devam edecek

orka67
01-03-2008, 21:03
Güzel
Saolun

BOZOK
02-03-2008, 01:49
bu haber dogrumu acaba
www.cidden.net/blog/2006/07/23/internettarihi/

Beşinciboyut
06-03-2008, 01:50
Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

1-) Zeka seviyesi farkı olabilir mi?


Bu soruya cevabımız:
Yapılan istatistiki çalışmalar, gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasında zeka seviyesi bakımından herhangi bir fark olmadığını göstermiştir.

O zaman yeni bir soru soralım.

Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

2-) Doğal zenginlik (yer altı ve yer üstü zenginliği)
farkı olabilir mi?

2. sorunun cevabı biraz uzunca olacak.

Örnek 1: Japonyanın toprakları hem az hem de verimsiz. Tarım ve hayvancılığa elverişli değil. Lakin Dünya'nın 2. büyük ekonomisine sahip bir ülke. İnovasyon alanında başarılılar.

Örnek 2: İsviçre kakao üretmez. Ancak kakaoyu dışarıdan alır ve Dünya'nın en iyi çikolatasını üretir.
Güven konusunda da kendilerini ispat etmiş olmalılar ki, Dünya'nın ticari sirkülasyonundaki para İsviçre bankalarında saklanır.
Bizde ise yakın geçmişte yaşadığımız gibi bankazedelerimiz mevcuttur.

Örnek 3: Irak petrol zengini bir ülke, fakat bir türlü gelişmişlikten nasiplenemediği gibi rahat ve huzur yüzü gördükleri de yok. Demek ki, eksik olan başka şeyleri mevcut.

Örnek 4: Pakistan şu anki görünümüyle iyimser tahminle 50 yıl, yada 100 yıllık geleceğine sekte vurmuş durumda.

Sonuç olarak doğal zenginlik gelişmişlik için yeterli ölçüt değil.

O halde yeni bir soru sormak lazım.

Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

3-) Köklü bir tarihi geçmişe sahip olmak gelişmişlik için ölçüt olabilir mi?

Devam edecek

KARADENIZ
06-03-2008, 02:17
peki biz hangi sıradayız bu gelişmişlikte ???

deniz34
06-03-2008, 09:15
konu güzel açıklamaları soru cevabı yakınen takibe devam:)

Beşinciboyut
11-03-2008, 14:15
[QUOTE=Beşinciboyut;2216415]Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

1-) Zeka seviyesi farkı olabilir mi?


Bu soruya cevabımız:
Yapılan istatistiki çalışmalar, gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasında zeka seviyesi bakımından herhangi bir fark olmadığını göstermiştir.

O zaman yeni bir soru soralım.

Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

2-) Doğal zenginlik (yer altı ve yer üstü zenginliği)
farkı olabilir mi?



[QUOTE=Beşinciboyut;2234713]2. sorunun cevabı biraz uzunca olacak.

Örnek 1: Japonyanın toprakları hem az hem de verimsiz. Tarım ve hayvancılığa elverişli değil. Lakin Dünya'nın 2. büyük ekonomisine sahip bir ülke. İnovasyon alanında başarılılar.

Örnek 2: İsviçre kakao üretmez. Ancak kakaoyu dışarıdan alır ve Dünya'nın en iyi çikolatasını üretir.
Güven konusunda da kendilerini ispat etmiş olmalılar ki, Dünya'nın ticari sirkülasyonundaki para İsviçre bankalarında saklanır.
Bizde ise yakın geçmişte yaşadığımız gibi bankazedelerimiz mevcuttur.

Örnek 3: Irak petrol zengini bir ülke, fakat bir türlü gelişmişlikten nasiplenemediği gibi rahat ve huzur yüzü gördükleri de yok. Demek ki, eksik olan başka şeyleri mevcut.

Örnek 4: Pakistan şu anki görünümüyle iyimser tahminle 50 yıl, yada 100 yıllık geleceğine sekte vurmuş durumda.

Sonuç olarak doğal zenginlik gelişmişlik için yeterli ölçüt değil.

O halde yeni bir soru sormak lazım.

Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

3-) Köklü bir tarihi geçmişe sahip olmak gelişmişlik için ölçüt olabilir mi?/QUOTE]


3. sorunun da cevabını irdeleyelim.

Mısır ve Hindistan köklü bir tarihi geçmişe sahiptir. Ancak gelişmiş ülkeler arasında yer edinememiştir. Mısır, geçmişte Nil nehri sayesinde matematiğe bir çok kavram kazandırmıştır. Lakin günümüzde literatüre giren teknolojik bir ürününe rastlanmamaktadır.

Oysa ABD, Avrupa'dan kaçıp Amerika kıtasına yerleşen insanların oluşturduğu yakın tarihli bir ülkedir. Ne yazık ki bu kıtanın yerlilerinin gelişmişliğe bir katkısı olmamıştır. Gelişmişlikteki payı herkesin malumu.

Sonuç; köklü bir tarihi geçmişe sahip olmak ta gelişmişlik için ölçüt değil.

Soruyu yineleyelim.
Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

Devam edecek

Beşinciboyut
16-03-2008, 01:35
Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

1-) Zeka seviyesi farkı olabilir mi?

Bu soruya cevabımız:
Yapılan istatistiki çalışmalar, gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasında zeka seviyesi bakımından herhangi bir fark olmadığını göstermiştir.

O zaman yeni bir soru soralım.

Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

2-) Doğal zenginlik (yer altı ve yer üstü zenginliği)
farkı olabilir mi?


2. sorunun cevabı biraz uzunca olacak.

Örnek 1: Japonyanın toprakları hem az hem de verimsiz. Tarım ve hayvancılığa elverişli değil. Lakin Dünya'nın 2. büyük ekonomisine sahip bir ülke. İnovasyon alanında başarılılar.

Örnek 2: İsviçre kakao üretmez. Ancak kakaoyu dışarıdan alır ve Dünya'nın en iyi çikolatasını üretir.
Güven konusunda da kendilerini ispat etmiş olmalılar ki, Dünya'nın ticari sirkülasyonundaki para İsviçre bankalarında saklanır.
Bizde ise yakın geçmişte yaşadığımız gibi bankazedelerimiz mevcuttur.

Örnek 3: Irak petrol zengini bir ülke, fakat bir türlü gelişmişlikten nasiplenemediği gibi rahat ve huzur yüzü gördükleri de yok. Demek ki, eksik olan başka şeyleri mevcut.

Örnek 4: Pakistan şu anki görünümüyle iyimser tahminle 50 yıl, yada 100 yıllık geleceğine sekte vurmuş durumda.

Sonuç olarak doğal zenginlik gelişmişlik için yeterli ölçüt değil.

O halde yeni bir soru sormak lazım.

Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

3-) Köklü bir tarihi geçmişe sahip olmak gelişmişlik için ölçüt olabilir mi?

3. sorunun da cevabını irdeleyelim.

Mısır ve Hindistan köklü bir tarihi geçmişe sahiptir. Ancak gelişmiş ülkeler arasında yer edinememiştir. Mısır, geçmişte Nil nehri sayesinde matematiğe bir çok kavram kazandırmıştır. Lakin günümüzde literatüre giren teknolojik bir ürününe rastlanmamaktadır.

Oysa ABD, Avrupa'dan kaçıp Amerika kıtasına yerleşen insanların oluşturduğu yakın tarihli bir ülkedir. Ne yazık ki bu kıtanın yerlilerinin gelişmişliğe bir katkısı olmamıştır. Gelişmişlikteki payı herkesin malumu.

Sonuç; köklü bir tarihi geçmişe sahip olmak ta gelişmişlik için ölçüt değil.

Soruyu yineleyelim.
Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark ne olabilir?

Gelişmiş ülkelerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki fark;

1. Ahlak
2. Düzen
3. Güven

Bu ana başlıklar alt başlıkları da kapsayacağı için ayrıntıya girmeye gerek yok.

Ülkelerin gelişmişlik bazında bu incelemeyi esas alırken, yatırım yapılacak şirket seçimi yada toplumun en küçük yapı taşı aile için de aynı ilkeler geçerli değil midir?

Ahlak, düzen ve güvenden yoksun bir ailede mutsuzluklar kaim olur.

Keza aynı ilkelere sahip olmayan şirketler yatırım yapılmayı haketmez. Çünkü kötü süprizlere açıktır.

Bu ilkelere sahip olmayan ülkeler de gelişmeye açık değil.

HAŞAT
05-07-2008, 21:59
'LCD Ekranlar Dünyanın Sonu Demek'

LCD ekran yapımında kullanılan Nitrojen Triflorür, sera etkisini artırmada karbondioksitten 17 bin 200 kat daha etkili.

Likit kristal ekranların daha az elektrik tükettiği için daha çevreci olduğu iddiası yalanlanıyor. Sebebi ise, bu ekranların kullanımında kullanılan Nitrojen Triflorür isimli bileşik.

California Üniversitesi'nden Michael Prather, yakın zamanda tamamladığı araştırmasında atmosferdeki Nitrojen Triflorür miktarının son yıllarda ani bir artış gösterdiğini saptamış.

Karaciğer ve böbreklere son derece zararlı olan bu gaz, günümüzde bol bol imal edilen ve satılan LCD ekranların ve HDTV'lerin üretiminde kullanılıyor.

Prather da atmosferde ısı hapsetmede karbondioksitten 17 bin 200 kat daha hızlı olan Nitrojen Triflorür emisyonundaki bu artışı, bu ürünlere olan talebin çoğalmasına bağlıyor.

İşin fenası, Kyoto Protokolü'nün imzalandığı 1997 yılında kullanım alanı gayet kısıtlı olan bu gazın, emisyonun azlığı nedeniye dünya çapındaki gaz ölçüm programlarına dahil edilmemiş olması.

Üstelik yarattığı tehlike açısından, en zararlı gaz olan Kükürt Heksaflorür' den sonra ikinci sırada geliyor.

Yani, az elektrik tükettiği için sevindiğimiz düz ekran televizyon ve monitörlerimiz, dünyaya biçilen 20 ila 50 senelik ömürden yiyor olabilir.

slck
21-07-2008, 01:19
Rus kaynaklı olduğu tahmin edilen yeni bir internet vurgunu başlatıldı. Msn aracılığıyla gönderilen trojen kabusunuz olmasın!

Türkiye Bileşim Güvenliği Derneği Genel Başkan Faruk Kekevli internet kullanıcılarını uyardı. Rus kaynaklı olduğu tahmin edilen yeni bir internet vurgunu başlatıldı.

MSN aracılığı ile gönderilen “bu resim senin mi?
www.designportal.com/[email protected]" isimli mesaj yeni bir internet soygunu anlamına geliyor.

Faruk Kekevi 'hayalet mesaj'la ilgili şu açıklamayı yaptı; "Mesaj tıklanınca bilgisayarınıza gizli bir “keylogger” isimli hayalet program yüklemiş oluyor. Sizin hiçbir şeyinizden haberiniz olmadan bilgisayarınız üzerinizden her bir klavyeye dokunuşun hareketleri bu internet dolandırıcılarına geçiyor.

Virüslerden daha tehlikeli bu ‘’trojen’’ler için internet kullanıcılarının daha dikkatli olmasını istiyoruz."

İnternet üzerinden yaptığınız tüm banka işlemleri ve şifreleri bu program sayesinde programın yönlendirdiği kişiye gidiyor. Bu link yüzünden Türkiye’de binlerce kişinin zarar göreceği belirtiliyor.Bu organizasyon virüslerden daha tehlikeli ve bilgisayardan ancak başka bir program kullanılarak çıkartılabiliyor.

paneraı
28-07-2008, 22:28
Dünyanın en büyük arama motoru Google'da çalışan bir girişimci, şimdilerde kendi arama motorunu kurmanın heyecanını yaşıyor. Cuil adlı yeni arama motoruyla sektöre giren Anna Peterson, kendi kurduğu sitenin, Google'dan daha kapsamlı olduğunu ifade etti.

İki yıl Google'ın arama motoru mekanizması bölümünde çalışan Peterson, eşi Tom Casttelo ve yine Google'da beraber çalıştığı birkaç arkadaşıyla Cuil adlı arama motoru sitesini kurdu.

Kendi arama motorunun, Google'dan daha üstün özelliklere sahip olduğunu ifade eden Peterson, kullanıcıların Cuil'den daha fazla kesin sonuç elde edeceğini iddia etti.

Anna Peterson'un eşi Tom Castello ise,"Sanırım bizim sitemiz daha iyi olacak ancak kararı yine kullanıcılar belirleyecek" dedi. Girişimci aile Google'ın yanı sıra Yahoo ve Microsoft'la da rekabet etmiş olacak.

İnternet uzmanları ise Cuil'in geleceğini parlak görüyor. Analistler,"Cuil, sahiplerinin daha önce edindiği tecrübe nedeniyle gelecekte başarılı olabilir" dedi.

Sanal arama motorları uzmanı Danny Sullivan," Bu, bu güne kadar gördüğüm en umut verici gelişme. Cuil, gelecekte Microsoft ve Google gibi devleri geride bıracak potansiyele sahip" dedi.

ayyan
28-07-2008, 22:36
Aşırı yük nedeniyle cuil.com da şu anda arama yapılamıyor. oyf.. Server ları genişletseydiniz önce, sonra saldırı almasaydınız bari..

paneraı
06-08-2008, 09:31
http://spreadsheets.google.com/pub?key=p9ySQ9O2w7RxXWk_Vo44uGw

XTRADERX
06-08-2008, 20:02
Microsoft'un bilişim dünyasına kazandırdığı kilometre taşlarından biri olan ve dünyada milyonlarca bilgisayar kullanıcısının işletim sistemi olan Windows'un yerini, yine Microsoft'un geliştirdiği başka bir program alacak.

İnternet merkezli olacak programın ismi 'Midori'. Microsoft, şu anda yapım aşamasında olan programı 'modern bilgisayarcılık' olarak nitelendiriyor.

Şirket, yeni programın işleyiş sistemi hakkında detaylı bilgi vermezken uzmanlar yakın gelecekte Midori'nin, tıpkı windows gibi bilgisayar kullanılan her eve gireceğini ifade ediyor.

SANAL İŞLETİM SİSTEMİ

Windows yetkilileri, Midori'nin sanal bir işletim sistemi olacağını ve sadece tek bir bilgisayar üzerinde kullanılmayacağını belirtti. Şirket yekilileri, teknolojide 'mobil insan' döneminin hüküm sürmeye başladığını ve yeni işletim sisteminin, yeni çağın gereksinimlerine uygun olarak tasarlandığını belirtti.

Bu işletim sistemi, kullanıcının kendi işletim sistemini,internete bağlı olan her bilgisayarda kullanabileceği anlamına geliyor.

Yazılım Uzmanı Darren Brown, sanal sistemin öncelikle birden fazla server yönetiminde kilit nokta olacağını ifade ederek," Sanal işletim sistemi bilindik problemleri yenmek için yeni yollar açacak" dedi.

Sanal işletim sistemi Midori önce ağ bilgisayarlarda denenecek. Uzmanlar programın daha sonra PC'lerde de kullanılabileceğini söylüyor.

Uzmanlar, yeni programın çok basit bir işlemci ile çalışacağını ve insanların verilerini güvenli olarak depolayıp istediği mecrada kullanabileceğini kaydetti.

Program yazılımı uzmanı Michael Silver,"Midori'nin geliştirme çalışmaları Microsoft'un geleceği açısından büyük hassasiyet taşıyor" dedi.

Yetkililer, Windows satışlarının yüzde 8'inin yeni bilgisayar satışlarından elde edildiğini ve Microsoft'un geçiş süresinde çok iyi stratejiler belirlemesi konularında uyarıda bulundu. Bazı uzmanlar ise Windows döneminin sona ermesi halinde yazılım devinin büyük para kaybedeceğini öne sürüyor.

XTRADERX
12-08-2008, 21:59
AMD, yeni nesil ekran kartıyla rakiplerine meydan okuyor. "Dünyanın en hızlı ekran kartı" sloganıyla piyasaya sürülen ATI Radeon HD 4870 X2, kullanıcılara gelişmiş bir görsellik vadediyor.

İster oyun ister sinema deneyimi yaşamak isteyin, AMD'nin yeni duyurduğu ekran kartı her ikisine yönelik beklentileri fazlasıyla karşılayacak cinsten. "Dünyanın en hızlı ekran kartı" diye duyurulan ATI Radeon HD 4870 X2, 2.4 teraflop seviyesinde işlem görebiliyor. Daha düşük fiyat ve performans seviyesi arayanlar için de ATI Radeon HD 4850 X2 raflarda yerini almaya hazır.

HD 4800 serisindeki bu kartlardan 4870 X2'de iki GPU yer alıyor. Normalde yongadan yongaya iletişime dayalı mimarisiyle Nvidia'nın işlemcilerinde 1.4 milyar transistör, ATI'de ise 950 milyon transistör bulunuyor. Çift GPU kullanımı ile Nvidia'nın en hızlı kartından daha üstün bir performans vadeden kart yine GTX 280 tabanlı.

Çapraz iletişimli GPU teknolojisine dayanan PCIe 2.0 standartındaki yeni HD 4800 serisinde, çoğu yüksek seviyede kullanılan 1 GB'a karşın burada 2 GB hafıza kullanılıyor. Böylelikle oyun ve yüksek çözünürlüklü filmler için performans arayanların memnun kalacağı sonuçlar elde edilebiliyor.

Daha ucuz çözümler arayanlar için de Eylül ayında HD 4850 X2 piyasaya sürülecek. Çift yongalı kartta performans 4870'e göre biraz daha alt seviyede olacak. 4870'te 2.4 teraflop olan işlem seviyesi hafıza ile saniyede 230 GB'lık iletişim kurulmasına imkan tanıyor. 4850'de ise bu rakamlar 2.0 teraflop ile saniyede 128 GB seviyesinde.

Satışa çıkan kartlardan 4870 X2'nin fiyatı 549$. Düşük seviye 4850 X2 ise Eylül ayından itibaren 399$'a satılacak

XTRADERX
15-08-2008, 12:44
Şu sıralar birlikte yatıp birlikte kalktığımız anında mesajlaşma yazılımı, köklü bir değişime gidiyor.

Windows Live Messenger, yenilenmeye devam ediyor. Google Talk'ın yerinde saymasına, Yahoo Messenger'da önemli değişiklikler olmamasına rağmen yeniliklere imza atmak isteyen mesajlaşma yazılımı, zirvedeki yerini hak ediyor. Windows Live Messenger 9, şu anda beta aşamasında ve bazı sorunlara sahip. Ancak geliştirilen beta sürümler, final sürümün bizlere ne getireceği konusunda önemli ipuçları veriyor. Son yapılan güncelleme ile bu yeniliklerin neler olduğu ortaya çıkmış durumda.

Yenilikler
Grafik desteği açısından WPF teknolojisini destekleyecek. WPF sayesinde, çok daha zengin kontrol seçeneği ve geliştiriciler için de çok daha fazla kolaylık sunulacak.
Kendi oluşturduğunuz liste ile grup sohbet yapmak konusunda çok daha fazla seçeneğe sahip olacaksınız. Özel grubunuzla, dosya paylaşabilecek.

XTRADERX
18-08-2008, 09:42
Apple, Intel'le olan ortaklığının Intel'İn tüm ürünlerini kullanmasını gerektirmediğine karar vermiş olacak ki başka bir firmanın çiplerini de kullanabileceğini açıkladı.


Apple 2006 senesinden beri MacBook serisinde Intel’in mobile Centrino chipsetlerini kullanıyordu. Fakat şimdi gelecek altı veya sekiz hafta içinde piyasaya sunulması beklenen yeni nesil MacBook’ların farklı bir firmanın chipsetlerini kullanabileceği; hatta belki kendi içinde ürettiği çipleri kullanabileceği söyleniyor

XTRADERX
19-08-2008, 09:34
Dokunmatik ekranı, ince ve zarif tasarımıyla cep telefonunda çığır açan iPhone, ne kadar değerli bir ürün olduğunu kanıtladı ve üreticisi Apple'ı, ABD'de bilişim dünyasının kalbi sayılan Silikon Vadisi'nin en değerli şirketi haline getirdi.

iPhone'ların dünya genelinde tüketiciler tarafından gördüğü büyük ilgi, Wall Street'e de yansıdı ve şirket hisseleri, geçtiğimiz 12 ay zarfında yüzde 44'lük artış sağladı.

Apple, 158.8 milyar dolarlık piyasa değeriyle, Silikon Vadisi'nin lider şirketi Google'ın tahtını elinden aldı. İnternet arama motoru Google'ın piyasa değeri, 157.2 milyar dolar olarak hesaplandı.

Uzmanlar, Apple'ın pazardaki hakimiyetinin, teknoloji dünyasında değişen güç dengelerini de gösterdiğini belirtiyor. Şirketin, iMac, iPod gibi farklı ve kullanımı kolay tasarımlara sahip ürünlerinin, laptop bilgisayar alanlar ve müzik tutkunlarının başlıca tercihi olmaya devam ettiği belirtliyor.

Öte yandan Google'ın parlayan yıldızının, ABD ekonomisindeki yavaşlamanın internet reklamlarını olumsuz etkilemesi ve yatırımcıların, YouTube gibi masrafla yatırımların kârlılığı konusundaki şüpheleri nedeniyle sönmekte olduğu belirtiliyor.

XTRADERX
19-08-2008, 22:13
77490
Yüksek seviye konfor ve kullanım kolaylığı vadeden yeni "Logitech Cordless Desktop Wave Pro" klavye ve fare seti, üst düzey bilgisayar kullanıcılarına yönelik geliştirilen yeni nesil Wave modeli.

Hem klavyenin hem de farenin kablosuz olarak kullanılabildiği yeni modelde yeniden şarj edilebilme özelliği de ürünün ömrünü uzatan bir etken. Öte yandan dileyen kullanıcılar için MX1100 kablosuz farenin pille çalışan bir modeli de önümüzdeki günlerde ayrı olarak piyasaya sürülecek.

Yazmayı kolaylaştıran tasarımıyla kullanıcılar arasında tercih edilen Wave klavye, geleneksel ergonomik klavyelerden farklı dalga şeklindeki yapısı ve şık tasarımıyla dikkati çekiyordu.

1600 DPI değerine kadar çıkabilen ve ayarlanabilir seçenekleri bulunan farede ise programlanabilir 10 farklı buton yer alıyor.

Ürünün önerilen satış fiyatı kit halinde 130$, ayrı ayrı satıldığında da fare için 80$ civarında olacak. Ürün Ekim ayında ilk olarak Amerika'da, Kasım ortalarında da tüm Avrupa çapında piyasaya sürülecek.

XTRADERX
19-08-2008, 22:38
77491



Google tarafından cep telefonlarında kullanılmak üzere üretilen işletim sistemi Android'in 0.9 SKD r1 Beta sürümü yayınlandı. Videoda yeni yazılımın tüm yetenekleri sergileniyor

Uzunca bir süredir geliştirilen ve cep telefonlarında kullanılacak olan yeni Google işletim sistemi olarak lanse edilen Android'in SKD sürümü yayınlandı. İnternet sitelerinde çeşitli videolarla yeni işletim sisteminin yetenekleri emulatör üzerinden bir bir aktarılırken, görüntüler görsellik ve kullanım kolaylığı konusunda bizleri nelerin beklediğine dair fikir veriyor.

Yazılımın arayüzünde çekmece şeklindeki menü geçişleri, kayar ekran, çoklu ekran desteği, dokunmatik arayüz, sürükle bırak ile yeri değiştirilebilen simgeler, tarayıcı üzerinde bölgesel ve tam ekran yakınlaştırma yapabilme imkanı, sekmeli sörf, Google Haritalar gibi çeşitli uygulamalar ve widget'lar gibi özellikler öne çıkıyor.

XTRADERX
20-08-2008, 19:58
Dünyanın ikinci büyük PC üreticisi Dell 19 saatlik rekor pil ömrü sunan yeni Latitude serisi dizüstü sistemlerini duyurdu. Dell’in ürettiği en ince ve hafif dizüstü bilgisayar da duyurusu yapılan yeni seri dizüstü sistemler arasında yer alıyor. Latitude E6400 ismini taşıyan model 9 hücreli bataryası ile 10 saat pil ömrü sunuyor. Ana bataryanın altında yer alan ikinci batarya ise 9 saatlik ilave pil ömrü getiriyor. Böylelikle neredeyse bir tam gün boyunca adaptör derdi olmaksızın dizüstü bilgisayar kullanılabiliyor. Dell başkan yardımcsısı Jeff Clarke, kendi geliştirdikleri bir teknoloji ile bu kadar uzun süreli pil ömrü sunduklarını ifade ederken, bilgisayarın bileşenlerinin daha az güç sarfiyatı yapması için bir çok parçanın revize edildiğini vurguladı. Ekranın tazeleme süresi başta olmak üzere pil ömrünü etkileyen bir çok faktörün analiz edilerek böyle bir teknolojinin geliştirildiği Clarke tarafından belirtilirken, pil ömrü ölçümü yapılırken endüstri standartları doğrultusunda hareket edildiğine de dikkat çekildi. 14.1 inç’lik ekranı bulunan Latitude E6400 Intel Core 2 Duo işlemci ile geliyor. 8 GB’a kadar bellek desteği sunan cihazın depolama kapasitesi ise 250 GB. Tercihe bağlı olarak Windows Vista ya da Windows XP yüklenebilen cihazın fiyatları ise 1.139 dolardan başlıyor. Dell’in yeni seri dizüstü sistemlerinde merkeze alınan en önemli noktanın güç tüketimi olduğu dikkat çekiyor. Yeni modellerin daha küçük ve hafif AC adaptör ile gelmesi göze çarparken, bazı modeller de USB port üzerinden cep telefonu da şarj edebiliyor.

XTRADERX
21-08-2008, 12:31
IDF son sürat devam ediyor. Intel'in yenilik duyuruları da ardı ardına geliyor. Ultra taşınabilir dizüstü bilgisayarlara yönelik yeni Intel işlemciler de piyasaya çıkmak üzere.

San Francisco'da düzenlenen IDF etkinliğindeki yenilik duyurularına ultra taşınabilir dizüstü bilgisayarlar için üretilen yeni işlemciler de katıldı.

Düşük güç tüketimine sahip olan işlemciler HP, Dell ve Lenovo başta olmak üzere pek çok markanın dizüstü modellerinde kullanılmaya başlanacak.

Yeni duyurulan ThinkPad X301 ve HP 2530p'de de yer alacak olan işlemciler 45 nm seviyesinde olacak. Söylentilere göre yeni nesil MacBook Air'de de bu işlemcilerden birisi kullanılacak.

SL9400 ve SL9300 diye anılacak olan işlemciler, Intel'in mobil işlemcilerinde mevcut olan 35 Watt seviyesiyle karşılaştırıldığında neredeyse yarısı kadar, 17 Watt'lık değerlere sahip olacak. 316$'a satışa çıkacak olan SL9400, 1.86 GHz'de çalışırken, 284$'lık SL9300 ise 1.6 GHz'de çalışacak ve her iki işlemcide de 6MB tampon bellek yer alacak.

Daha düşük seviye için de 10 Watt'lık SU9400 ve SU9300 (1.4 ve 1.2 GHz) ise 289 ve 262$'lık satış fiyatlarıyla piyasaya sürülecek ve her iki işlemcide de 3MB tampon bellek yer alacak.

Celeron modelleri de duyuran Intel, 2.66 GHz'lik Celeron 585'i 107$, 2 GHz'lik Celeron 575'i de 86$'dan satışa çıkaracak.

XTRADERX
21-08-2008, 12:33
Eylül ayında Türkiye’de satışa sunulması planlanan HP 2133 Mini-Note PC sınıftan ofise, her yerde kullanılabilecek kadar pratik, hafif ve uygun maliyetli bir dizüstü bilgisayar niteliği taşıyor.


Yalnızca 1,27 kg ağırlığında olan ve 8,9 inç WXGA ekran içeren HP 2133 Mini-Note PC, kullanıcıların verimliliğini korumak için, kablosuz bağlantı, multimedya ve güvenlik özelliklerinden oluşan güçlü bir tasarım sunuyor.

Kurumsal çalışanlar, mobil çalışanlar ve eğitim sektörü mobilite, kullanım kolaylığı ve maliyet konularına öncelik veriyorlar. HP 2133 Mini-Note PC, mobil çalışanlara, bilgiye erişim sağlayabilecekleri, başkalarıyla birlikte çalışabilecekleri ve e-posta, IM ya da blog kanalıyla haberleşebilecekleri, şık ve hafif bir cihaz sunuyor. HP 2133 Mini-Note, hem verimliliği artırıyor, hem de mobil bilgisayar kullanımını daha pratik ve keyifli kılıyor.

HP 2133 Mini-Note PC, aşağıdaki özelliklere sahip bulunuyor:



• Tam fonksiyonlu dizüstü bilgisayar
• Sade ve kibar bir tasarım; dayanıklı, şık ve hafif bir anodlaştırılmış alüminyum dış yüzey
• HP DuraKeys (Cilayı ve basılı karakterleri korumak amacıyla klavye üzerine uygulanan özel bir kaplama)
• VIA C7-M ULV işlemci teknolojisi
• HP 3D DriveGuard (Üç eksenli dijital hızlandırıcı ölçer çipi sayesinde, ani hareket ya da şoklara karşı sabit sürücüyü korumak için bir sinyal gönderir.)
• Çizilmeye dayanıklı ekran ve magnezyum mafsallı destek gibi dayanıklılık özellikleri
• 8,9 inç WXGA ekran, %92 tam boyutlu ve kullanıcı dostu klavye (QWERTY) ve dokunmatik tabla
• Ek bir donanım satın almaya ya da taşımaya gerek kalmaksızın, video izleme, sabit görüntü yakalama, web konferansı yapma ya da video desteğiyle anında mesajlaşma yeteneği (Entegre VGA WebCam, video ve sabit görüntü yakalama sayesinde, sunumlara, dokümanlara ve e-postaya fotoğraf ve video klip ekleme imkanı veriyor.
• İki bataryalı çözümler (En hafif konfigürasyonlar için 2 saat 15 dakikaya kadar pil ömrü sağlayan 3 hücreli batarya ya da 4 saat 30 dakika pil ömrü için 6 hücreli batarya)
• Entegre Wi-Fi onaylı WLAN ve opsiyonel Bluetooth gibi kablosuz teknolojiler (İnternet’e erişimin yanı sıra e-posta, IM, sohbet, VoIP ve blog kanalıyla haberleşme imkanı sunuyor. Kablosuz teknolojiler, aynı zamanda, sorunlu bölgelerde bağlantı kurmanın yanı sıra yazıcı, fare ve kulaklık gibi Bluetooth’lu cihazlarla da bağlantı kurmayı sağlıyor.)
• Genuine Windows Vista Business ya da Novell SuSE Linux dahil işletim sistemi konfigürasyonları arasında seçim yapma imkanı

Ürünün piyasa satış fiyatının ise 699-999 USD (+KDV) aralığında olması bekleniyor

77538

slck
22-08-2008, 23:30
IDF'de tam anlamıyla teknoloji konusunda içerik patlaması yaşanıyor. Yeni ürünlerinin yanında, yürüttüğü projeleri de kullanıcılarla paylaşan Intel, kablosuz elektrik iletimi üzerine geliştirilen projeyle kullanıcılara yeni bir gelecek yaratacak gibi görünüyor. Cep telefonlarının, dizüstü bilgisayarların veya şarja ihtiyaç duyan benzer tarzdaki cihazların elektrik prizine ihtiyaç duymadan şarj olabilmesine imkan tanıyan proje halen geliştiriliyor.

Yeni teknoloji, aynı frekansta rezonansa giren elektrik bobinlerinin, belirli bir mesafeden birbirine enerjiyi aktarabilmesi şeklinde temel bir fiziksel prensibi kullanıyor.

Intel'in araştırmacılarının sergilediği düzenekte 1 metre uzaktaki enerji kaynağından 60 Watt'lık bir ampulü yakacak kadar enerji aktarımı mümkün kılındı. Dahası, ilk başta sahip olunan enerjinin yüzde 75'i de kaybedilmeden tutulabildi.

Yeni teknoloji, geçtiğimiz yıl Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından geliştirilen araştırmanın bir devamı niteliğinde.

Intel bu teknolojinin dizüstü bilgisayarlarda kablosuz olarak enerjiye erişilebilmesi adına geliştirilmesine yardımcı oluyor. İnsan vücudunun oluşan bu manyetik alandan etkilenmediği belirten Intel'in araştırmacılarından Josh Smith, işlemin tamamen güvenli ve verimli olduğuna dikkati çekiyor. Çalışmaların elektrik alanı yerine manyetik alana yoğunlaştığı projede, enerji de bu manyetik alan üzerinden iletiliyor. Şu aşamada karşılaşılan en büyük engellerden birisi ise oluşan elektromanyetik alanın bilgisayarın diğer parçalarını etkiliyor olması.

slck
22-08-2008, 23:33
77602
Nokia, Arte serisi telefonlarına bir yenisini daha ekledi. Nokia 8800 Carbon Arte, daha önceki Arte ve Sapphire Arte ile aynı kalıplarda ancak üretiminde kullanılan madde bu sefer farklı. Karbon fiber'den oluşan kasa, şık tasarımıyla da ilgiyi üzerinde topluyor.

Daha önceki Arte ile benzer özellikleri bulunan telefondaki en büyük yenilik ise dahili hafızanın 4 GB seviyesine çekilmiş olması. Otomatik odaklama yapabilen 3 megapiksellik bir kamerası bulunan üründe, çizilmeye karşı dayanıklı 16 milyon renk destekleyen 2 inç'lik 240 x 320 OLED ekran, 3G, Bluetooth ve microUSB desteği yer alıyor.

109 x 45.6 x 14.6 mm ölçülerindeki Nokia 8800 Carbon Arte, sadece 150 gram ağırlığında. Bir diğer merak edilen konu olan şarj ömrüne bakıldığında ise 300 saate kadar bekleme, 3 saate kadar konuşma süresi göze çarpıyor.

Şimdi sıkı durun... Bu sıralarda piyasaya sürülmesi beklenen telefonun perakende satış fiyatının 1100 Euro civarında olması bekleniyor.

paneraı
25-08-2008, 17:46
ABD’li çip üreticisi Intel, geliştirdiği yeni bir teknoloji sayesinde dizüstü bilgisayarların (laptop) 1 metrekarelik alanda kablosuz olarak şarj edilebileceğini açıkladı. Amaç kablo karmaşasını ortadan kaldırmak

Teknoloji dünyasında geçtiğimiz yıl konuşulmaya başlanan “kablosuz şarj” uygulamasında Intel önemli aşama kaydedildiğini açıkladı. Milliyet Gazetesi'nden Şükrü Andaç'ın haberine göre bilgisayar ve cep telefonu gibi elektronik cihazların kablosuz olarak şarj edilebilmesi konusunda çalışmalar yürüten ABD’li çip üreticisi Intel, önümüzdeki dönemde bu teknolojinin ticari olarak kullanıma sunulabileceğinin sinyallerini verdi.
Intel’den yapılan duyuruya göre, 1 metrekarelik alan içinde cihazların bataryaları için kablo kullanmadan elektrik üretebilen bir sistemin testleri başarıyla tamamlandı. Normal bir prizden elektrik üretimine göre yüzde 25’lik enerji kaybının yaşandığı sistemle birlikte kablo karmaşasının ortadan kalkması hedefleniyor.

Her cihaza uyabilir

Intel tarafından üzerinde çalışılan bu sistem sayesinde iletilen enerjinin bir dizüstü bilgisayarı (laptop) veya cep telefonunu çalıştırmak için yeterli olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte firma, iletilen enerji miktarının artırılması için sistemin daha da geliştirilmesi konusunda çalışmaların devam edeceğini vurguluyor.
Intel’de teknoloji bölümünün en tepe ismi (CTO) olan Justin Rattner, kendilerinin dizüstü bilgisayarların kablosuz olarak şarj edilmesi konusuna odaklandıklarını, buna karşın bu uygulamanın cep telefonları başta olmak üzere birçok farklı alanda rahatlıkla kullanılacağını iletti.

MIT de çalışıyor

Kablosuz elektrik üretimi konusunda Intel’in yanı sıra farklı kuruluşlar da çalışma yürütüyor. Bunlar arasındaki Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) bilim adamları geçen yıl yaptıklarıaraştırmada, kablo kullanmadan bir cihaza elektrik iletmeyi başarmışlardı.
Enerji kaynağından 2 metre uzaklıktaki 60 watt’lık bir ampulü kablo olmaksızın aydınlatmayı başaran bilimadamları enerjiyi, biri ampulde, diğeri enerji kaynağında bulunan iki farklı bakır bobin arasında elektromanyetik dalgalarla ilettiklerini açıklamışlardı.
Bu uygulamanın ismine de İngilizce’deki kablosuz elektrik sözcüklerinden türetilen WiTricity adı verilmişti.

Sağlığı tehdit eder mi?

Intel ve bazı kuruluşlar tarafından yürütülen kablosuz platform çalışmalarının önümüzdeki dönemde sağlık sorunlarına yol açmasından endişe ediliyor. Elektromanyetik dalgalarla enerji iletim yönteminin bazı araştırmalara göre kansere yol açabilecek olması sistemin yararlılığı konusunda endişe yaratıyor.
Bilindiği gibi önce hücresel sistemle çalışan cep telefonlarının yaydığı sinyaller ardından da Wi-Fi olarak bilinen kablosuz internet erişimi sırasındaki elektromanyetik dalgalar, insan sağlığı ve çevreye karşı zararlarından dolayı tartışma konusu olmuşu.

paneraı
25-08-2008, 17:47
Intel Türkiye Genel Müdürü Çiğdem Ertem, yazılım şirketi CTD'nin, Intel'in en son teknolojilerini kullanarak artık Türkçe konuşmayı bilgisayarlara aktarabileceğini bildirdi.
Intel'in 40. yılı dolayısıyla düzenlenen toplantıda konuşan Ertem, 40 yılın birikimini en iyi biçimde özümseyen ve Intel'in en aktif ülke organizasyonlarından biri olan Intel Türkiye ofisinin, 11 yıldır kendi bünyesinde geliştirdiği ve Intel'in global organizasyonu tarafından örnek alınan çok sayıda sosyal projeye imza attığını söyledi.
Ertem, Türkiye'de bilgisayar satışları konusunda ikinci çeyrek içerisinde oldukça yavaş bir pazarla karşılaştıklarını ifade ederek, ''Normalde bu yılın ilk çeyreği çok hızlı başlamıştı. Büyüyen bir pazar var. Son çeyrekte ise toparlayacağını düşünüyoruz'' dedi.
Türkiye'de bilgisayar sektörünün her yıl yüzde 20 büyümeyle gideceğini tahmin ettiklerini belirten Ertem, Intel'in, Türkiye'nin 2012 yılında Avrupa'nın 5. ülkesi olacağını düşündüğünü kaydetti.
Yazılım firmalarını doğru teknolojiler kullanmaya yönlendirdiklerini ve yazılım şirketi CTD'nin, konuşma ve tanıma üzerine çalıştığını anlatan Ertem, şöyle dedi:
''Hep bir hayalimiz vardı; biz konuşacağız, bilgisayar yazacak. Artık bu gerçek olacak. Bizim en son teknolojilerle, geliştirdiğimiz ürünlerle performans o kadar arttı ki CTD, şu anda yeni bir ürün sunuyor. CTD, bizim en son teknolojilerimizi kullanarak artık Türkçe konuşmayı bilgisayarlara aktarabilecek. Siz Word'ü açacaksınız, konuşacaksınız, o yazacak.
Eylül veya Ekim aylarında Türkiye'deki tekno marketlerde bu ürünü görebileceksiniz. Türkiye'de bunu ilk defa yapan bir şirket var. Yakında bir kaç farklı dile çevirerek yapacak, Türkçe konuşacaksınız, İngilizce yazacak, onun için de çalışıyorlar. Bu şirket, diğer dilleri de buna ilave ederek, Türkiye'den Intel bünyesinde dünyaya yayılacak. Intel, bu tip iyi yazılımları bulduğu zaman dünyaya satışına destek olmaya çalışıyor, kataloğunda yer vererek satılmasını sağlıyor.''


''İÇERİK KONUSU, TÜRKİYE'NİN KANAYAN YARASI''


Çiğdem Ertem, yazılım sektörünün gelişmesinin bilişim teknolojilerinin ilerlemesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, içerik tarafına yoğunlaştıklarını, içerik konusunun ''Türkiye'nin kanayan yarası'' olduğunu, yeterince içerik bulunmadığını, son dönemde sosyal paylaşım ortamlarının gelişmesiyle Türkiye'nin önünde güzel bir fırsatın açıldığını söyledi.
Türkiye'de lap top kullanımının arttığına da dikkat çeken Ertem, ''Çok yakın zamanda eşit hale gelecek'' dedi.
Intel Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölge Direktörü Ayşegül İldeniz de, kimyacı ve fizikçi Gordon E. Moore ile fizikçi ve entegre devrenin kaşiflerinden Robert Noyce tarafından ABD'nin Kaliforniya eyaletinin Santa Clara kentinde kurulan Intel'in, insanların ve toplumların gelişmesinde önemli etkileri olan ürün ve teknolojilerle dolu 40 yılı geride bıraktığını hatırlattı.
İldeniz, Intel'in dünyanın ''en'' yenilikçi ve ''lider'' teknoloji şirketi olduğunu savunarak, şirketin topluma etkisinin sadece teknolojiyle sınırlı kalmadığını, Intel'in 40 yıldır insanların çalışma ve sosyal ortamlarındaki yaşam kalitesini artırmaya yönelik yeni teknoloji ve ürünler geliştirdiğini anlattı.
Türkiye'nin, bir kaç yıl önce teknoloji endeksinde 52. sırada iken, 42. sıraya yükseldiğini, 20'li sıraları görmeyi umduklarını ifade eden İldeniz, Türkiye'nin, ilerlediğini, teknoloji adapte etmeye, insanının denemeye meraklı, dinamik bir ülke olduğunu vurguladı.
Ayşegül İldeniz, ''Biz işimizi giderek büyütüyoruz. Dünyayı, bulunduğumuz ülkeleri, insanları, hayatı değiştiriyoruz'' dedi.

XTRADERX
26-08-2008, 09:24
Ankara Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Bilişim Suçları Büro Amirliği, dünyanın en büyük organize bilişim suçlarından birini ortaya çıkardı.

Birçok ülkedeki banka hesaplarının bilgilerini marketlerin verdiği kartlara kopyalayarak, hesapları boşaltan, liderliğini bir pratisyen hekimin yaptığı Türk hacker çetesi, "Sanal Deprem" operasyonuyla ele geçirildi. Adliye'ye çıkarılan 29 zanlıdan 21'i, tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevkedildi.

"İşte size kuzu, sömürün!"

Sanal çeteyle ilgili iddianame dosyasına, doktor Nekip A.’nın, hesap bilgilerine ulaştığı banka müşterilerine ait paraların tamamen çekilmesi için çete üyelerine talimatlar yağdırdığı telefon ve MSN görüşmeleri de kondu. Sanal vurgunu rahat yapabilmek için bir internet kafe açan Nekip A.’nın, bazı hacker arkadaşlarına gönderdiği elektkronik postalarda, "İşte size bir kuzu. Sömürün" dediği belirlendi.

"Kafaları o kadar basmaz. Bizi yakalayamazlar"

13 ilde eş zamanlı yapılan operasyonlarda hacker çetesinin lideri doktor Nekip A., Mehmet A., Emre Y., Bilal S., Ayhan A., Safa K.T., Sami D., Abdulkadir D., Cem Ö., Gökhan B., Abdullatif Ö., Canan Ö., Hüseyin A., Ercan F., Alyona Y., Yalçın B., Yasin U., İlhan Ö., M.Ali M., Soner B., Engin F., Dilek F., Murat K., Mert Ö., Metin C., Volkan Ç., Ersan M., Mert M. ve Ahmet B. yakalandı. Emniyetteki ifadelerin alınması sırasında, polisin zanlıları rumuz adlarıyla çağırması karşısında hackerler "Aaa o da mı burada ?" diyerek şaşkınlıklarını gizleyemedi. Birbirlerinin gerçek isimlerini dahi bilmeyen ve emniyetin yaptığı geniş çaplı operasyonla ele geçirilen hackerlerin, yakalanamayacaklarına inandıkları telefon kayıtlarıyla tespit edildi. Bazı hackerlerin telefon konuşmalarında "Polis bu işi çözemez. Kafaları o kadar basmaz. Bizi yakalayamazlar" dedikleri, çetenin tamamının ele geçirilmesine bu nedenle şaşırdıkları ifade edildi.
Ele geçirilen bilgisayarların önemli bir kısmının çözülmesi için çalışmalar sürerken, şahıslarla birlikte 150 bin Avro'ya yakın para, çok sayıda laptop, masa üstü bilgisayarlar, clup kartlar, 200 adet boş kart, 5 adet kart kopyalama cihazı, 5 adet smart kart okuyucu, 1 adet encoder, 1 adet içine para saklanan gitar, banka hesap cüzdanları, hard diskler.
Adliye'ye çıkarılan 29 zanlıdan 21'i, tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevkedildi.

slck
26-08-2008, 23:08
İşletim sistemlerinde, özellikle de tarayıcılarımızın adres satırında gördüğümüz "otomatik tamamlama" özelliğinin bir benzeri olan ve adres önerileri yapan sistem pek çok servisin ardından şimdi de Google ile internet aramalarını kolaylaştıracak.

Google Blog sayfalarında duyurulan ve kısa bir süre içerisinde hayata geçirilecek olan yeni özellik, kullanıcılara birkaç kullanışlı özelliği de beraberinde getirecek. Daha az sayıda harf girerek istenen anahtar kelimeye daha çabuk ulaşma, hatalı yazımlara rağmen ilgili kelimelerin listelenmesi gibi yetenekler kullanıcılara da zaman kazandıracak.

İlk olarak 2004 yılında geliştirilmeye başlanan özellik aşama aşama Google Labs, Toolbar, Firefox arama kutusu, Haritalar, Google aramada ülke seçimi, iPhone, BlackBerry, YouTube derken şimdi de arama bölümüne entegre edildi.

Benzer özellik daha önceden Yahoo veya Cuil gibi arama motorlarında da yer alıyordu

paneraı
28-08-2008, 13:21
Dell, sadece KOBİ'lere özel Vostro dizüstü ailesinin son üyesi Vostro A ile kurumlara özel tasarlayıp ürettiği Latitude E modellerini bugün gerçekleştirdiği bir lansmanla basına tanıttı

Burak Ereren "Green IT konusunda Dell önde gelen firmalardan birisi. Bizim ürettiğimiz sunucular rakiplerin ürettiği sunuculara göre yaklaşık yüzde 20-25 daha az enerji harcıyorlar. Bütün masaüstü ve dizüstü ürünlerimizde kullandığımız teknoloji, enerjinin daha verimli kullanımını sağlıyor. "

İsrail, Bulgaristan, Romanya ve bazı Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinin de yer aldığı coğrafyada Pazarlamadan Sorumlu Müdür olarak göreve başlayan Burak Ereren sorularımıza şu cevapları verdi

Vostro, KOBİ'lere ne gibi avantajlar getiriyor?
Burak Ereren Vostro'nun, en büyük avantajı fiyat. KOBİ'ler BT kullanarak rekabet güçlerini artırmak istiyorlar ve uzun vadeli planlar yapıyorlarsa bu ürünleri kullanabilirler. Bazı KOBİ'ler, hem maddi durumlarından ve hem de ileri derece sistemlere ihtiyaç duymamalarından dolayı Vostro ürünleriyle işlerini görebilirler. Vostro'nun burada bulunma amacı, çok güçlü ve pahalı cihazlara ihtiyaç duymayan KOBİ'lerin işlerini görmesi. Pratik olarak kullanılabilmelerini ve daha dayanıklı olmalarını Vostro'yu popüler yapan unsurlar arasında sayabiliriz. Başlangıç tüketici ürünleriyle karşılaştırılabilir bir fiyat ile önümüzdeki aylar içerisinde piyasaya sunulacak.

Latitude'ün ne gibi özellikleri var?

Burak Ereren IT ihtiyaçları daha yüksek olan, bilişim teknolojilerini daha ustaca kullanabilen işletmeler için mükemmel bir ürün. Hem ofiste, hem ev ortamında sağladığı performansla her iki kullanıma da hitap ediyor. Kendinden ışıklandırmalı klavyesi, küçük adaptörü, güvenlik özellikleriyle mükemmel bir ürün.

Yeşil teknoloji konusunda gittikçe artan bir eğilim var. Bu konuda Dell'in yaklaşımı nedir?

Burak Ereren Green IT konusunda Dell önde gelen firmalardan birisi. Bizim ürettiğimiz sunucular rakiplerin ürettiği sunuculara göre yaklaşık yüzde 20-25 daha az enerji harcıyorlar. Bütün masaüstü ve dizüstü ürünlerimizde kullandığımız teknoloji, enerjinin daha verimli kullanımını sağlıyor. Bunun yanında yeni kullanılan inter-processorlar enerjiyi daha verimli değerlendiriyor. Üretim teknikleri olarak da geri dönüşlü parçalar kullanıldığı için üretimde de yine çevre için büyük sayılabilecek tasarruflar sağlıyoruz.

KOBİ'lerin, kendileri için büyük yekün tutabilecek bir 'veri depolama', 'felaket planlama' gibi hizmetlerin dış kaynak olarak bu işletmelere sunulmasında Dell'in her hangi bir çözüm ve ya stratejisi var mı?

Burak Ereren KOBİ'ler tüm dünyada büyüyor. KOBİ'lerin birincil işi bilgi teknolojileri(BT) değil. Onlar kendi işlerine odaklanmak durumundalar. Onların BT konusundaki ihtiyaçlarını karşılamak Dell olarak önerebileceğimiz bir çözüm. Örneğin, bizim Vpro çözümlerini destekleyen ürünlerimiz var. Bu ürünler vasıtasıyla uzaktan masaüstü ve ya dizüstü bilgisayarları yönetmek mümkün. Örneğin, yazılım olarak cihazınız çöktüyse bunu uzaktan tamir edebiliyorsunuz. Bunu yapabilmek için belli bir tecrübe gerekiyor ve KOBİ'ler de bunu öğrenmek zorunda değiller. Bunu onların yerine dış kaynak olarak çalıştıkları şirket sağlayabilir.

Vostro A Serisi dizüstü ve masaüstü bilgisayarları yetkili kanal ortakları ve doğrudan Dell tarafından Asya, Afrika, Avrupa ve Latin Amerika’daki 20’den fazla ülkede aynı anda satışa sunulacak. Gelişmekte olan ülkelere özel olarak tasarlanan ek Vostro ürünleri ise önümüzdeki aylarda satışa sunulacak.

paneraı
28-08-2008, 13:26
adamlar nelerle ugrasıyor ;)

77743

slck
28-08-2008, 22:35
Teknoloji meraklılarının uzun zamandır beklediği Internet Explorer 8’in 2’nci beta sürümü nihayet internet üzerinden indirilebiliyor
Yeni sürümde, en dikkat çeken özellik, “inprivate browsing” yani “gizli sörf” modu.

Ortak kullanımdaki bilgisayarlarda güvenliği artırmayı amaçlayan “gizli sörf” modu açık olduğunda gezilen hiçbir internet sayfasının kaydı tutulmuyor.

Ayrıca, tarayıcı verilerini silerken favori sitelerinize ait bilgilerin korunmasını sağlayabiliyorsunuz. Bu şekilde gereksiz veriler silinirken şifre kullanıcı adı gibi bilgiler muhafaza edilmiş oluyor.

İnternet Explorer’a, “oturum kurtarma” özelliği de eklenmiş. Böylece tarayıcının çökmesi durumunda verileri kaybetme riski azalıyor.

Şimdilik İngilizce, Almanca, Japonca ve Çince kullanılan beta 2’nin Türkçe sürümünün de yakında yayınlanması bekleniyor.

slck
01-09-2008, 00:02
IBM, yüksek hızlı SSD depolama alanlarında rekor bir rakama ulaşmak üzere testlerine başladı. 4 terabyte seviyesini zorlayan şirket, hızlı ve ucuz üretimin yollarını araştırıyor.

Flash bellek kartları yıllardır dijital kameralar ve müzik çalarlar ile sınırlı kalmıştı. Ama SSD'ler süratleri ve teknolojik yapılarıyla bu açığı kapatmayı başaracak gibi görünüyor. Özellikle de düşük bütçeli ufak dizüstü bilgisayarlar (netbook'lar) üzerinde kullanılmaya başlanan SSD'ler için IBM tarafından performansa sıçrama yaptıracak yeni deneyler yapılmaya başlandı.

Mühendisler ve araştırmacılardan oluşan ekip, İngiltere'deki IBM Hursley Geliştirme Laboratuvarları'nda ve Kaliforniya'daki Almaden Araştırma Merkezi'nde yapılan çalışmalar sonrasında, dünyanın en hızlı disk depolama çözümünü yüzde 250 oranında geliştirdiklerini açıkladılar.

Saniyede 1 milyon giriş/çıkış yapabilen (karşılaştırabilmek için Intel'in X25-E Extreme SSD ünitelerinde bu rakam saniyede 35.000 giriş/çıkış oranıydı) veri transferi seviyesine ulaşan ekip, 1 milisaniyenin altında tepki süresi ve 4.1 terabyte depolama alanına çıkarak bir rekora imza attı.

12 ay içerisinde piyasaya sürülmesi beklenen yeni teknolojide şu an geliştirilmeye de devam ediyor. Yetkililer hız konusunda oldukça tatmin edici rakamlara ulaşılmasına rağmen, uzun süreli kararlılık ve sistem uygulamalarıyla uyum gibi konularda çalışmalar yapıldığını ifade ediyorlar.

slck
01-09-2008, 00:03
77838

Olympus’ un en ince kompakt makinesi olan µ 1040; şık, zarif, metal ve rengarenk gövdesiyle oldukça etkileyici...

Sadece 16.5 mm kalınlığındaki ince gövdesi ve sahip olduğu etkileyici renkler ile görünüme özen gösterenlerin ilgi odağı olacak olan µ 1040, şıklığının yanısıra Gelişmiş Yüz Algılama, Gölge Ayarı Teknolojisi ve mükemmel fotoğraf çekmek için en ideal ayarları seçen yenilikçi Akıllı Otomatik Mod gibi özelliklere de sahip.

Kullanışlı kayar lens kapağı 3x zoom optiklerini korurken aynı zamanda minimal dizaynı tamamlıyor. Ayrıca yatay kontrol paneli, çeşitli gelişmiş fonksiyonlar arasında gezinmeyi kolaylaştırıyor

Olympus µ 1040’ ın şık görünümünün ardında en yeni teknolojiler bulunuyor. Dijital Görüntü Sabitleme ile bulanık fotoğraflar önlenirken, Gölge Ayarı Teknolojisi de çekilecek kare içindeki gölge alanlarını iyileştirerek konularınızın daima doğru ışık şartlarında çekilmesini sağlıyor. µ 1040’da 16 kişiye kadar yüz tanıma ile ideal pozlamayı ayarlamak mümkündür.

Kullanımı çok kolay olmasına karşın, µ 1040 fotoğraf makinesi kendi içinde yardım kılavuzuna sahip ve fotoğraf makinesinin menüleri 39 farklı dilde kullanılabiliyor.

XTRADERX
02-09-2008, 19:23
Arama motoru Google, "Google Chrome" adlı yeni web tarayıcısının deneme versiyonunu bugün başlatacağını açıkladı.FOX televizyonunun haberine göre, Google yeni web tarayıcısının prototipini bugün kullanıma sokacak. Google yetkililerinin arama motorunun resmi bloğundan yaptıkları açıklamaya göre, "Google Chrome" adı verilen ve Windows kullanıcılarının yararlanabileceği yeni tarayıcının Beta versiyonu bugün deneme amaçlı olarak kullanılacak.Yetkililer, 100'den fazla ülkede başlatılacak deneme versiyonu ile bu konuda daha geniş bir tartışma açmayı hedeflediklerini söyledi.Google'ın ürün yönetim müdür yardımcısı Sundar Pichai, Google'ın bu hizmetinin "web"de yeniliği teşvik etmek amacını da taşıdığını duyurdu.Arama motorunun yöneticileri, "İhtiyacımız olan sadece bir tarayıcı değil, aynı zamanda web sayfaları ve uygulamalar için de modern bir platform. Yapmaya çalıştığımız da bu" ifadesini kullandı."Google Chrome" daha iyi bir hız ve yanıt verme kapasitesiyle ve "dolandırıcı sitelere" karşı da daha güçlü bir güvenlikle hizmet vermeyi hedefliyor.Internet Explorer adıyla dünyada en çok kullanılan web tarayıcısının sahibi Microsoft, pazardaki bu hakimiyeti yüzünden sürekli mahkemelerde kendini savunmak durumunda kalıyordu. Önce ünlü arama motoruyla piyasaya hakim olan Google'ın yeni web tarayıcısı, bu alanda Microsoft'un karşısına çıkan rakiplerden sadece biri

siyahmartı
02-09-2008, 20:37
adamlar nelerle ugrasıyor ;)

77743

bilek koruyucusu mu? poaça değil mi o :oley:

paneraı
04-09-2008, 12:31
bilek koruyucusu mu? poaça değil mi o :oley:

pogaca seklınde yapmıslar svg sıyahmartı ;)


Commodore netbook piyasasına gireceğini açıkladı. Via C7-M işlemcili netbook UMMD 8010/F, Commodore meraklılarını mutlu edebilir.

Commodore'dan bekleneceği gibi retro bir görüntüye sahip netbookun özellikleri ne yazık ki çok tatmin edici değil. 1GB hafıza ve 80GB hard diske sahip olan 8010/F, kablosuz ethernet ve Bluetooth desteği ile birlikte geliyor.

10 inç'lik minik ekranı ve 1,3 megapiksellik kamerası da modeli vasatın üzerine çıkaramıyor.

Intel'in biraz daha popüler Atom 1.6Ghz işlemcisi yerine Via C7-M işlemcisi kullanan 8010/F Windows XP ve GNU Linux işletim sistemlerini destekliyor.

Bu ayın sonunda piyasaya çıkacak UMMD 8010/F'in fiyatı henüz belli değil.

paneraı
04-09-2008, 12:32
hanımlara almak lazım ;)



77904

XTRADERX
05-09-2008, 17:23
En çok kullandığımız anında mesajlaşma yazılımı MSN'in yeni sürümü hakkında yeni ekran görüntüleri sızdırıldı. Şu ana kadar kullandığınız MSN'i unutsanız iyi olur.

MSN'in En yeni Beta sürümünü web sitemizde yayınlamıştık. Bu sürümde önemli değişiklikler vardı ve final sürümün bomba etkisi yapacağı, yayınlanan görüntülerden belli oluyordu. Sadece görüntüde değil, yeni özelliklerle de mesajlaşma alışkanlıklarımıza yeni boyut kazandıracak olan Windows Live Messenger 9'un final sürümüne ait olduğu belirtilen 2 yeni ekran görüntüsü daha yayınlandı. Bu görüntülerde, beta sürümden farklı olarak bazı iyileştirmeler mevcut.






Yeniliklerden Bazıları

:: Ana pencerenin arka planı kişiye özgü değiştirilebiliyor.
:: E-posta bildirgeci, artık daha büyük ikona sahip.
:: Kişisel durum iletisi ile dinlediğiniz müzik, ayrılmış olarak gösterilecek.
:: Mesajlaşma penceresinde, yazıştığınız kişinin resminin etrafındaki çerçeve rengi, kişinin o anki durumunu gösteriyor olacak. Çerçeve rengi kırmızı ise meşgul, yeşil ise sohbete müsait olduğu anlamına gelecek.
:: Kişi listesinde yer alan kullanıcı adlarının yanındaki renkler de yine durum mesajı iletecek.
Sol tarafta yer alan reklam sekmeleri, yazılımın en altına alınmış durumda.

slck
08-09-2008, 00:41
Sony, bazı dizüstü modellerinin fazla ısınma sorunu yaratabileceği ve kullanıcıları yakabileceği endişesiyle 438.000 Vaio dizüstü bilgisayarı geri topluyor...

2006 yılında Dell’in 4.1 milyon dizüstünü toplamasından sonra bu en büyük toplama işlemi olma özelliğini taşıyor. Sony’nin toplama işlemi sadece Amerika’da 72.800 bilgisayarı etkiliyor.

Sony, 15 fazla ısınma şikayeti ve bir müşteriden hafif yanık şikayeti almış. Fazla ısınma sorunu Sony’nin VGN-TZ100, VGN-TZ200, VGN-TZ300 ve VGN-TZ2000 serisi bilgisayarlarında görülüyor.






Sony, daha önce de fazla ısınıp yanabileceği korkusuyla birçok dizüstü bilgisayar pilini toplatmıştı. Hatta 2006’da Dell, Apple Inc, Lenovo Group Ltd, Toshiba Corp ve bazı PC üreticileri 8 milyonun üzerinde Sony pilini toplattılar...

slck
08-09-2008, 00:42
Farklı ürünleriyle dikkat çeken Logitech, masaüstü bilgisayarlar için bugüne kadar ürettiği en ince klavyeyi piyasaya sunuyor.



Şık tasarımlarıyla ön plana çıkan Logitech şimdi de masaüstü bilgisayarlarda kullanılmak üzere en ince klavyeyi üretti. 9.3 mm'lik klavyede bir diğer güzel özellik ise tüm tuşların ayarı yapılabilen arkadan ışıklandırmalı sisteme sahip oluşu. Ekim ayından itibaren raflarda yerini alacak ürün 80$'lık satış fiyatıyla tüketicilerle buluşacak.

Klavye yumuşak bir tuş takımına ve ekstra multimedya tuşlarına da sahip olacak.

Öte yandan dizüstü bilgisayarlara yönelik 2.4 GHz'lik kablosuz DiNovo klavye modeli de yine Ekim ayından itibaren 100$'a satışa sunulacak. Bu modeldeki en dikkat çekici özellik ise 3 senelik pil ömrü.

Şirketin yeni klavyelerinden bir diğeri de masaüstü serisine eklenecek olan kablosuz S520, Eylül ayından itibaren 60$'lık satış fiyatıyla klavye + optik fare seti şeklinde raflarda yerini alacak.

XTRADERX
11-09-2008, 17:50
Neredeyse her yıl 11 Eylül'de anında mesajlaşma yazılımı MSN açılmıyor ve 81000314 hatası veriyor. Bu hata için çözümler de geliştirilmiş durumda. işte detaylar.

Günlük hayatımızın bir parçası haline gelen mesajlaşma yazılımı MSN'i bugün açmaya çalışırken bilgisayar başında kriz geçiren ve garip hatalarla karşılaşan kullanıcılardan birisi olabilirsiniz. Aslında suçu ne bilgisayarda ne de internet bağlantınızda aramanız gerekir. Sorunun kendisi MSN'de. 81000314 hatası aslında, MSN'in açılması için gereken sunucuya ulaşılmadığı anlamına geliyor. Ancak bunun her yıl 11 Eylül'e denk gelmesi biraz garip. Sorunun çözümü için bazı ek programlar da geliştirilmiş durumda. Bu yazılımlar, en uygun sunucuyu bularak sorunu geçici olarak çözüme kavuşturuyor. Yazılımları denemekten ziyade sabırlı olmayı tercih edenler ise bir süre sonra MSN'de yeniden online olabiliyorlar

XTRADERX
13-09-2008, 14:28
Neredeyse her yıl 11 Eylül'de anında mesajlaşma yazılımı MSN açılmıyor ve 81000314 hatası veriyor. Bu hata için çözümler de geliştirilmiş durumda. işte detaylar.

Günlük hayatımızın bir parçası haline gelen mesajlaşma yazılımı MSN'i bugün açmaya çalışırken bilgisayar başında kriz geçiren ve garip hatalarla karşılaşan kullanıcılardan birisi olabilirsiniz. Aslında suçu ne bilgisayarda ne de internet bağlantınızda aramanız gerekir. Sorunun kendisi MSN'de. 81000314 hatası aslında, MSN'in açılması için gereken sunucuya ulaşılmadığı anlamına geliyor. Ancak bunun her yıl 11 Eylül'e denk gelmesi biraz garip. Sorunun çözümü için bazı ek programlar da geliştirilmiş durumda. Bu yazılımlar, en uygun sunucuyu bularak sorunu geçici olarak çözüme kavuşturuyor. Yazılımları denemekten ziyade sabırlı olmayı tercih edenler ise bir süre sonra MSN'de yeniden online olabiliyorlar

işte sebeb

Her yıl aynı gün MSN'e giremeyen kullanıcılar, 11 Eylül'ün arkasında yatan bir sır perdesi olup olmadığını merak etti. Bu habere Microsoft Türkiye yanıt verdi

Dün yayınlanan haber, anında mesajlaşma yazılımı MSN'i kulllanan teknoloji tutkunlarına heyecanlı dakikalar yaşattı. Bunun nedeni, Amerika'nın en acı günlerinden biri olan 11 Eylül'de, yine bir Amerikan şirketi olan Microsoft'un bu popüler servisinin çalışmamasıydı. Geçtiğimiz yıl ve ondan önceki yıl da yine 11 Eylül'de yaşanan bu sorun, akıllara bazı soru işaretleri getirmişti. Microsoft Türkiye, bu senaryolara cevabı kısa sürede verdi.

İşte O Açıklama:

"Dün akşam saatlerinde bazı kullanıcılarımızın, Messenger servisine bağlanamadıklarının farkına varılmıştır. Sorunun kaynağı belirlenmiş ve iki saat içerisinde duruma çözüm getirilmiştir.

Bugün tekrar ortaya çıkan bu sorun, tarafımızca mümkün olan en kısa sürede çözümlenmektedir. Kullanıcılarımıza, bu konudan kaynaklanan rahatsızlıklarından ötürü üzüntümüzü iletiyoruz ve onlara göstermiş oldukları anlayış için teşekkür ediyoruz.

Microsoft Türkiye"

Bu açıklamayla beraber, MSN için 11 Eylül senaryoaları bir yıl daha rafa kalkmış olacak. Bakalım, gelecek yıl 1aynı tarihte bu sorun, yeniden gündeme gelecek mi?

SORUN GİDERİLDİ

Microsoft Türkiye'den gelen diğer mesaj ise şöyle:

"10 ve 11 Eylül tarihlerinde Windows Live Messenger kullanıcılarımızın küçük bir kısmını etkileyen iki kesinti yaşanmıştır.

Donanım sorunlarından kaynaklanan bu kesintilere derhal müdahele edilmiş ve sorun giderilmiştir. Hizmetlerimizin devamlılığı, Microsoft olarak bizim en büyük önceliklerimiz arasında yer almaktadır ve kullanıcılarımıza en yüksek hizmet kalitesini sağlamak hedefimizdir.

Kullanıcılarımıza, bu kesintilerden kaynaklanan rahatsızlıklarından ötürü üzüntülerimizi bildiririz."

XTRADERX
13-09-2008, 14:32
78124

Merkez üssü Washington'da bulunan Trinity Audio Group Inc., Samsung Q1 Ultra donanımı ile ürettiği "Indamixx Portable Studio" modelini duyurdu. 1.199.99 $ fiyatiyla web sitesinden sipariş verilebilen bu avuçiçi telefon-bilgisayar ile özellikle DJ ve yapımcılara yepyeni bir ürün sunulmakta. Indamixx web sayfasında bu ürün şöyle tanıtılıyor:

“Indamixx, geniş özelliklere sahip bir avuçiçi kayıt stüdyosu. Indamixx kullanıcılara, şarkıları veya WAV, MP3, OGG Vorbis, FLAC, AIFF biçimindeki ses dosyalarını 32 bit-96Khz ses kalitesinde ses kayıt, işleme, eşitleme, dinleme ve karıştırma imkânı tanıyan güçlü bir çok-kanallı kayıt ortamı yaratmaktadır. Indamixx, başlangıç, ileri ve profesyonel seviyeden oluşan üç sayısal ses çalışma istasyonu (DAW) uygulamasıyla birlikte gelmektedir. İster ses üretimine yeni başlayan birisi veya bu işin emektarı olun, her durumda Indamixx, gereksinim duyduğunuz tüm üretim ihtiyaçlarınıza cevap verecektir.

Indamixx en iyi ses üretimi uygulamalarını içermekle kalmaz aynı zamanda ses yayını, internet radyo, Skype (voip), anında mesajlaşma (IM), web tarayıcı ve FTP gibi değişik ihtiyaçlarınızı da karşılar. Cihazla birlikte gelen kablosuz ve ethernet portu sayesinde canlı ses yayınlarını dinleyebilir, dosyalarınızı yükleyebilir, e-postalarınızı okuyabilir ve internette gezinebilir, telefon çağrılarınızı cevaplayabilir, dünyadaki radyo istasyonlarını dinleyebilir ve internet ağının olduğu her yerden web sayfanızı güncelleyebilirsiniz.”


İçindeki Ardour 2.4.1, Audacity 1.3.5, Alsa Modular Synth, Audio CD Extractor, Energy XT 2.1 - İndamixx Edition, Gnome ALSA Mixer, Gnome CD Master, Gnome Mplayer, Hydrogen Drums, IDJC (Kişisel Radyo İstasyonu), Mixxx 1.6 (Sanal DJ Yazılımı), QJackControl, Rythmbox Music Player, Seq 24, VST Host, Zynaddsubfx gibi tamamı özgür yazılımlardan oluşan bu aygıt ile taşınabilir müzik stüdyonuzu kendinizle birlikte her yere götürebiliyor ve istediğiniz her yerde çalışma ve üretme imkanı bulabiliyorsunuz.

XTRADERX
17-09-2008, 12:36
MSN listenizdeki kişilerden bir şeyler çalabileceğiniz hiç aklınıza gelir miydi?

"Yasal olmayan bir yazılımı öğreneceğiz" diye beklenti içerisine girenler varsa, amaçlarına ulaşamayacaklarını baştan bildirelim. O zaman, nasıl bir hırsızlıktan bahsediyoruz? Hemen açıklayalım; MSN listenizde yazıştığınız kişilerin görüntü resimlerini (Avatar) otomatik kaydetmek ister misiniz? Bunların dışında, sizde olmayan ama size gönderilen yüz ifadelerini (Emotion) de yine herhangi bir şey yapmanıza gerek olmadan kopyalamayı hayal ettiniz mi? Şimdi anlatacağımız yazılım, bunları kolayca ve başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor. Üstelik, reklam, virüs ve casus yazılım içermiyor.

Yukarıda bahsettiklerimizi ve daha fazlasını yapan yazılımın adı; WLM Ripper. Windows Live Messenger'dan farklı olarak bir köşede çalışır ve işini sessiz sedasız yapmaya devam eder. MSN'de yazıştığınız ve listenizde çevrimiçi olan kişilerin görüntü resimlerini (Avatar) JPG formatında, sizin belirlediğiniz bir yere kaydeder.

Ancak, bu yazılımın en çok hoşunuza gidecek tarafı; yazışmalarınız sırasında size gönderilen ifadeleri de yine otomatik olarak kaydetmesi. Aslında el ile de yapabileceğiniz bu özellik, biraz zaman alıyor. Bu şekilde, işlemler çok daha hızlı ve kolay yönetilebilir.

Yazılım, ücretsiz olup herhangi bir virüs ve casus yazılım ya da reklam amaçlayan uygulama içermiyor. Windows Live Messenger 8.5 ve 9 sürümlerinde çalışabiliyor. Yaklaşık 10 gün önce çıkan bu sürüm, eski sürüme göre çok daha hızlı ve kararlı çalışıyor.

XTRADERX
18-09-2008, 18:48
Bugün internet kullanıcılarını çıldırtan sebep bulundu. Öğle saatlerinde "tr" uzantılı internet sitelerinin büyük bir kısmına ulaşılamadı. Konuyla ilgili ODTÜ'den bir açıklama geldi. Açıklamada bu kesintilerin Cuma ve Cumartesi günleri de yaşanacağı belirtildi.

ODTÜ yetkilileri konuyla ilgili olarak yazılı açıklamada bulundu;
"Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı binasında yürütülen bina bakım ve onarım çalışmaları nedeni ile, 17-18-19 Eylül 2008 saat 12.00 - 13.30 arası ve 20 Eylül Cumartesi günü saat 9.00 - 13.00 arasında hizmet verilemeyecektir. Elimizde olmayan nedenlerle oluşabilecek aksaklıklardan dolayı özür dileriz."

XTRADERX
20-09-2008, 13:06
Daha önce sızdırılan MSN 9, şimdi Microsoft'un sunucularından indirilmeye hazır durumda. Eski MSN'leri unutmaya hazırsanız, resmi sunucudan yenisini indirin.

Microsoft, şimdi bu yazılımı daha kararlı bir hale getirdi ve üstelik kendi sunucuları üzerinden indirilebilir olarak kullanıcılara sundu. Değişen tek şey, MSN değil tabii ki. Movie Maker'dan tutun da Windows Photo Gallery'e kadar birçok yenilik, bu pakette. Şimdi, adım adım bu yeniliklere nasıl ulaşacağımıza bakalım.

Windows Live Messenger 9 Beta, Windows Live Writer, Windows Live Photo Gallery gibi araçların tamamını bulunduran bir yükleyici mevcut. Öncelikle bu yükleyici indirmemiz gerekiyor. Aslına bakarsanız, bu yükleyici de kendini yenilemiş ve görüntü olarak daha çekici hale gelmiş.

bridgea
25-09-2008, 23:15
Bilim sevilebilecek birşey midir?

3.sü yapılacak ve canlı izleyebileceksiniz.

İyi eğlenceler:)

http://eurentr.ege.edu.tr/eurentr3.php#j

bridgea
26-09-2008, 01:30
Bilim sevilebilecek birşey midir?

3.sü yapılacak ve canlı izleyebileceksiniz.

İyi eğlenceler:)

http://eurentr.ege.edu.tr/eurentr3.php#j

Çocuklarınıza izletin,dizi yerine.

bridgea
26-09-2008, 09:39
Bilim sevilebilecek birşey midir?

3.sü yapılacak ve canlı izleyebileceksiniz.

İyi eğlenceler:)

http://eurentr.ege.edu.tr/eurentr3.php#j

Avrupa'nın bilim adamı ihtiyacını öğrenmek istermisiniz?

slck
26-09-2008, 12:24
Microsoft Explorer’ın yeni sürümü Microsoft Windows İnternet Explorer 8 İnternet deneyiminde yeni bir çığır açıyor.

İleri güvenlik özelliklerine sahip olan yeni sürüm, arama teknolojisinde getirdiği yeniliklerle kullanıcılara bambaşka ve çok zengin bir İnternet deneyimi yaşatıyor. Windows İnternet Explorer 8 Türkçe sürümü 16 Eylül 2008 itibarı ile İnternet’te yayınlandı.

Arama teknolojisinde devrim

Microsoft Windows İnternet Explorer 8, İnternet’in en çok yararlanılan özelliği olan bilgi aramayı kolaylaştırıyor. Arama kutusuna, aranan bilgiyle ilgili sözcükler yazılırken, gerçek zamanlı sonuçlar gelmeye başlıyor. Ayrıca arama motorunun önerileri de hızlı bir şekilde geliyor. Yapılan öneriye tıklamak, arama kutusuna yeniden bir şeyler yazmaya gerek bırakmadan, önerilen doğrultuda bir aramayı derhal başlatıyor ve sonuçlandırıyor.

Microsoft Windows İnternet Explorer 8 de arama fonksiyonu, başta Microsoft Live Search, Yahoo ve Wikipedia olmak üzere İnternet’in en güçlü arama motorlarının olanaklarını bir araya getiriyor.

Yeni sürümde en güçlü arama motorları ile işbirliği yapan Microsoft, görsel aramayı mümkün kılıyor. Örneğin arama kutusuna “Hava durumu” yazıldığında, Şehirdeki hava durumu doğrudan ekrana geliyor.

Farklı sitelerden istediğiniz bilgilere en hızlı şekilde ulaşın

Normal olarak kullanıcılar birden fazla sitedeki içeriklerle ilgilenirler ve bunların en güncel halini almak için tekrar tekrar bu sitelere bağlanırlar. Microsoft Windows İnternet Explorer 8’deki “Web Slice” özelliği ise bu sorunu çözüyor.

Bu özellikle, farklı sitelerde kullanıcıyı ilgilendiren bölümler, sık kullanılanlara kaydediliyor ve gerektiğinde buraya tıklamak yeterli oluyor. Kullanıcı derhal, web sitesinin istediği bölümünün en güncel haline ulaşıyor.

İnternet Explorer 8 ayrıca sahip olduğu “Accelerators” sayesinde web sayfalarında bağlanmayı hızlandırır. Bazı web sitelerinde normal koşullarda istenilen işlemleri yapmak uzun sürebilir. Örneğin Facebook tarzı bir sosyal ağ sitesinde içerik paylaşırken veya perakende satış yapan bir web sitesinde ürün seçerken kullanıcı birçok aşamadan geçmek zorunda kalır. Oysa İnternet Explorer 8’de yer alan hızlandırıcı özelliklerle bu işlemleri en kısa sürede ve en etkin şekilde yapmak mümkün oluyor.

Üst düzey güvenlik

İnternet Explorer 8’in en önemli özellikleri arasında güvenlik, kişisel bilgilerin korunması, veri ve bilgilerin kontrol altında tutulabilmesi de yer alıyor. InPrivate Browsing, InPrivate Blocking ve güçlendirilmiş Delete Browsing History gibi özellikler, kullanıcıya dış müdahalelere karşı yüksek düzeyde güvenlik sağlıyor. SmartScreen Fitler ve Inprivate Browsing & Domain Highlighting gibi özellikler İnternet ortamında güven içinde bankacılık işlemleri veya alışveriş yapılmasını mümkün kılıyor.

Internet Explorer 8 hakkında daha ayrıntılı bilgi almak ve deneme amacıyla Windows Internet Explorer 8 Beta 2 indirmek için aşağıdaki adresi ziyaret edebilirsiniz.

http://www.microsoft.com/windows/internet-explorer/beta/default.aspx
Windows Internet Explorer 8 Beta 2 Türkçe sürümünü aşağıdaki web adresinden indirebilirsiniz.
http://www.microsoft.com/turkiye/windows/products/winfamily/ie/ie8/campaign/default.mspx

ırmak
26-09-2008, 13:34
Çocuklarınıza izletin,dizi yerine.



çabalarınız için çok tşkler:)

gidebilecek tüm dostlarıma bildirdim

umarım bende bi daaki seneye katılırım ...:)

slck
27-09-2008, 10:26
iPhone 3G satışta

Vodafone Türkiye, merakla beklenen iPhone 3G'yi satışa sundu. Bağdat Caddesi Vodafone Store ve Kanyon Apple Premium Reseller Troy'da, ilk iPhone'ların satışı nedeniyle çeşitli şovlar, DJ performansları ve dans gösterileri yapıldı.

Kanyon Alışveriş Merkezinde toplanan kalabalık, etkinliklerin ardından satışın başlaması üzerine mağazaya girdi. Yekta Fırtına adlı genç, ilk iPhone'u mağaza yöneticisi Bülent Eryüzlü'den satın aldı.

GSM operatöründen yapılan açıklamaya göre, iPhone 3G'yi dünyadaki cep telefonu kullanıcılarına sunan ilk operatör olan Vodafone, tüm dünyada heyecanla karşılanan bu telefonu şimdiye kadar Avustralya, Yeni Zelanda, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Hindistan ve Çek Cumhuriyeti'ndeki kullanıcılarla buluşturdu.

fizik72
01-10-2008, 22:01
http://bilim.tv/haber_oku.asp?haber=206

XTRADERX
09-10-2008, 00:20
78632

Ampul ve LED'lerin bulunduğu her yer artık kablosuz internet erişim noktası olabilir. İnterneti yaygınlaştıracak projede önemli bir aşama kaydedildi.

Boston Üniversitesi'nin Mühendislik Fakültesi'nde Ulusal Bilim Vakfı ile birlikte yürütülen program yeni nesil kablosuz iletişim teknolojisine dayalı çözümler sunacak. Radyo dalgaları yerine görülebilir ışığın kullanılacağı teknolojide araştırmacılar, düşük enerji seviyesindeki LED'lerin yardımıyla veri iletiminin mümkün olduğunu gösterdi. Böylelikle kablosuz bağlantı erişim noktalarının yerini ampul veya ışık kaynaklarının almasının yolu da açılmış oldu.

Fakülte profesörlerinden Thomas Little, geliştirilen teknoloji hakkında "Bilgisayarınız, iPhone, TV, radyo veya termostat gibi herhangi bir cihazın sizinle sadece odanın içinde yürüyerek iletişime geçmesini sağlayabileceksiniz. Bunun için de kablolara gerek kalmayacak." diye olayı aktardı. LED tabanlı iletişim ağı aynı zamanda düşük güç tüketimini de sağlayacak.

Sisteme göre siz bir odaya girdiğinizde yanmaya başlayacak olan ampül, bir diğerini aktif hale getirecek ve TV'lerin uzaktan kumandalarındakine benzer bir şekilde diğer noktayla bağlantının kurulmasını sağlayacak. Görüş alanı dahilinde hız ise saniyede 1 ila 10 megabit aralığında olacak.

JoNaThAn
09-10-2008, 09:30
Benim bildiğim wireless zararlı bir teknoloji..

Geçen günlerde ben uyurken; bir arkadaşım diz üstü bilgisayarıyla wireless vasıtası ile internete bağlanıyordu.. Ben yataktaydım, o da yerde benim hizamdaydı. Belki size abartı gelecek ama uyandım ve onu tahmin ettiğim şekilde buldum; internete bağlanıyordu.. Ve o bağlandığı süre boyunca bütün gövdeme şiddetli bir ağrı vurmuştu. Kalbim, karnım sancıyordu.

Bir kere de diz üstünü kucağıma alıp internete bağlanmıştım yarım saat.. Başımı kaldırdığımda, bütün beynim karıncalanmıştı. Ya bende sorun var ve sadece wireless kullandığım zaman oluyor bu.. Ya da insanlar bilmiyor bunun zararlarını. Bedava verseler kullanmam evimde wirelessı.

1- Cep telefonu..

2-Wireless.

İkisinde de bilgi aktarımı ve sinyaller çok güçlü. Ve ikisinin de çok zararlı olduğunu düşünüyorum.

slck
09-10-2008, 12:21
Türk Telekom, CeBIT Bilişim Eurasia 2008 fuarında yer alan dev standında düzenlediği ilginç etkinliklerle fuara ayrı bir renk katıyor. 4 bin 550 metrekare alana sahip Türk Telekom standının en dikkat çekici unsurlarından biri, 2 metrelik boyuyla dev robot "Titan".

Dijital kuklacılık ve koreografik tiyatro şovunun bir kombinasyonu olan Titan, altı yıllık bir hazırlığın ürünü. İngiltere menşeli robot gösterisi Titan, her gün belirli saatler arasında fuarda şovunu sergiliyor. Titan, stant alanında izleyicilere şarkılar söylüyor. Dev cüssesinden beklenmeyen bir çeviklikle dans ediyor.

Türk Telekom, CeBIT Bilişim Eurasia 2008'de İletişim Teknolojileri Sponsoru olarak yerini alıyor. Türk Telekom ailesi, yeni nesil iletişim teknolojileri ürünlerini sergileyerek fuar ziyaretçilerine geleceği bugünden yaşama imkânı sunuyor. 7'nci salonda bulunan Türk Telekom Standında her gün birbirinden farklı etkinlikler yer alıyor.

slck
13-10-2008, 12:43
Dünyanın önde gelen yazılım şirketi Microsoft'un CEO'su Steve Ballmer, arama motorunun önemini geç anladıklarını söyledi.

Dünyanın bir numaralı arama motoru Google, bu hizmeti ile reklamı birleştirerek öne çıkarken Microsoft geride kaldı. Bu eksikliği gidermek için Yahoo'yu almak isteyen şirket, bu adımında da başarı sağlamadı. BBC'ye konuşan Ballmer, "Arama motoruna birkaç yıl önce yatırım yapmayı ister miydim? Evet isterdim. Goliath karşısındaki David gibi olabiliriz ama çalışıyoruz." diye konuştu. Ballmer, asıl endişe kaynaklarının Google'un arama motoru ile reklamı birleştirmesi olduğunu belirterek, "Bu reklam modelini kaçırmış olabiliriz teknolojiyi değil." diye konuştu.

Microsoft CEO'su Ballmer, Google'un cep telefonları için ürettiği Android adlı yazılımın, kendi ürünlerine rakip olamayacağını savundu. Ballmer, "Android'in daha ilk versiyonu çıktı. Bu versiyonda da kalacak gibi. Bir cep telefonu üreticisi bu yazılımı kullandı, bizimkini 55 cep telefonu üreticisi kullanıyor. Sadece bir operatör, Android'e destek veriyor, bizimkine 175 operatör destek veriyor." diye konuştu.

Ballmer, Microsoft'un yeni işletim sistemleri çıkarmasının da kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Kullanıcıların eleştiri oklarına hedef olan Vista'nın şimdiye kadarki en popüler işletim sistemi olduğunu savunan Ballmer, sorunlar olduğunu da kabul etti. Ballmer, "İşletim sistemi gibi temel birşey değiştirdiğinizde insanların sorunları olur." dedi.

Bunların yanı sıra Ballmer, ekonomik krizin teknoloji alanındaki tüketimi de etkileyebileceğini söyledi. Ballmer, Washington'daki siyasiler doğru adım atmasını istedi.

HAŞAT
13-10-2008, 22:16
Benim bildiğim wireless zararlı bir teknoloji..

Geçen günlerde ben uyurken; bir arkadaşım diz üstü bilgisayarıyla wireless vasıtası ile internete bağlanıyordu.. Ben yataktaydım, o da yerde benim hizamdaydı. Belki size abartı gelecek ama uyandım ve onu tahmin ettiğim şekilde buldum; internete bağlanıyordu.. Ve o bağlandığı süre boyunca bütün gövdeme şiddetli bir ağrı vurmuştu. Kalbim, karnım sancıyordu.

Bir kere de diz üstünü kucağıma alıp internete bağlanmıştım yarım saat.. Başımı kaldırdığımda, bütün beynim karıncalanmıştı. Ya bende sorun var ve sadece wireless kullandığım zaman oluyor bu.. Ya da insanlar bilmiyor bunun zararlarını. Bedava verseler kullanmam evimde wirelessı.

1- Cep telefonu..

2-Wireless.

İkisinde de bilgi aktarımı ve sinyaller çok güçlü. Ve ikisinin de çok zararlı olduğunu düşünüyorum.

Bence faydalı bir teknoloji Sn. Jonathan. Kablosuz bağlantınız varsa laptopunuzu tuvalette kullanabiliyorsunuz. Malum biz Türklerin kafası en çok tuvalette çalışıyor.

HAŞAT
13-10-2008, 22:22
Kablosuz bağlantınız yoksa GPRS var

CeBIT Bilişim Eurasia'08 Dizüstü bilgisayarınızla internete girmek için WiFi alan aramak zorunda değilsiniz. Artık GPRS modemler ile her an her yerden internete bağlanmak mümkün.

Yazının Devamı (http://www.computerworld.com.tr/kablosuz-baglantiniz-yoksa-gprs-var-detay_1492.html)

XTRADERX
25-10-2008, 15:19
Microsoft, Office 2007 ve Windows Vista için güncelleme ve iyileştirme paketi Service Pack 2'yi kullanıcılara sunmaya hazırlanıyor.
Windows ve Ofis programlarına dair en heyecan verici gelişmeler elbette yeni sürümlere dair çalışmalar. Ancak Microsoft bunun yanında yeni güncelleme paketleri üzerine de çalışıyor.

Microsoft tarafından blog sayfaları üzerinde yer alan açıklamada Ofis 2007'ye dair yeni güncelleme paketi Service Pack 2'nin gelecek yıl Şubat ve Nisan ayları arasında çıkacağı duyuruldu. Yeni güncelleme paketi Open Document Format denilen yeni dosya tipini de desteklemenin yanında pek çok özelliği de beraberinde getirecek.

Öte yandan Vista için de bir SP2 yayınlanacağı bilgisi kısa olarak geçildi. Windows Server 2008 ile birlikte Vista SP2 üzerine çalışmalar yapıldığı belirtilen açıklamada "Güncelleme paketleri, yazılımların ömürlerini uzatan geleneksel bir sürecin parçaları. Tüm Microsoft ürünleri için yarattığımız bu paketler sürekli geliştirme içerisinde olduğumuzun da bir göstergesi. Gelecek aylarda konuyla ilgili daha detaylı bilgileri aktaracağız" ifadelerine yer verildi.

HAŞAT
04-11-2008, 23:15
Donmuş fare kopyalandı

Japon bilim adamları, 16 yıldır donmuş halde bulunan fareyi kopyalamayı başardı.

Haberin Devamı (http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&Kategori=yasam&KategoriID=&ArticleID=1011571&Date=04.11.2008&b=16 yil sonra canlandirildi&ver=87)

Erasure
20-11-2008, 16:49
Herkesi ilgilendiriyor, sanırım...

http://img141.imageshack.us/img141/1272/snap015yd0.jpg (http://imageshack.us)

Erasure
20-11-2008, 17:14
donanımları değiştirmeye hazırlanın...


http://img211.imageshack.us/img211/9615/snap016qt3.jpg (http://imageshack.us)

brokerüstad
13-01-2015, 21:48
International Earth Rotation Service (IERS), bir kez daha çok önemli bir açıklamayla dijital alemin dikkatini çekti.
http://www.haber7.com/foto-galeri/33016-1-temmuz-2015te-kiyamet-mi-kopacak/p1

brokerüstad
20-02-2015, 19:46
https://www.sanayi.gov.tr/Files/Attachments/OtherFiles/toplatma-kararlari-9-adet-2022015103632.pdf

i-ked
12-05-2016, 23:40
Rüya gerçek oluyor! Hyperloop ilk testi geçti
(http://www.milliyet.com.tr/Milliyet-Tv/nevidyo/video-izle/Ruya-gercek-oluyor--Hyperloop-ilk-testi-gecti-mNOPLfU8EZMJ.html)

http://icube.milliyet.com.tr/SonDakikaHaberGaleriler/2016/05/12/--7023317.Jpeg

Türkçe'siyle hız yuvarı, yani Hyperloop'un ilk testi ABD Nevada'daki bir çölde yapıldı. Upuzun bir tüpün içinde, yastık işlevi görecek hava tabakası üzerinde, çok büyük hızla ilerleyecek kapsüllerin hayal edilmesiyle başlayan Hyperloop, ilk testinde 187 kilometre hıza 1.1 saniyede ulaşmayı başardı.

Üst düzey ray ötesi sistem tamamlandığında saatte 1300 kilometre hıza çıkabilecek. Las Vegas'ın kuzeyindeki testte konuşan Hyperloop CEO'su Rob Lloyd "O gerçek! O şimdi oluyor" dedi.

Enerjisini doğrudan güneşten alan Hyperloop sonuçlandığında Los Angeles ve California arasındaki 610 kilometrelik yol yarım saate inecek. 'Hyperloop' kabinlerinde seyahat edecek yolcular, yer çekiminin etkisi bakımından kendilerini hızlı trenden çok uçakta gibi hissedecek.

Hyperloop yöneticileri, projenin beş yıl içinde hayata geçmesini umuyor. Hız yuvarının 2019'da kargo yüklerini, 2021'de de insanları taşıması bekleniyor. Hyperloop kullanmak isteyenler 20 dolara yolculuk yapabilecek.

Amerikalı ünlü girişimci Elon Musk, sese yakın hızda ilerleyen ulaştırma sistemi 'Hyperloop' projesini 2013 yılında duyurmuştu. Musk, SpaceX, Tesla ve PayPal'ın yaratıcısı.

Üç yıl önce yaptığı açıklamada projenin 6 milyar dolara mal olacağını söyleyen Musk, kısa mesafelerde Hyperloop sisteminin uçaktan daha hızlı olacağını, zira uçağın yükselmesi ve alçalması sırasında kaybedilen zamanın kazanılacağını vurgulamıştı.


http://icube.milliyet.com.tr/SonDakikaHaberGaleriler/2016/05/12/--7023306.Jpeg