PDA

View Full Version : doğum öncesi-okul öncesi dönem çocuk gelişimi.



asagir
29-08-2007, 17:47
günümüzde kentleşme ve sanayileşme sürecinin hızlı şekilde gelişmesi ve olup bitmesi ile orantılı bir şekilde bireyler doğalarından kopmakta, istek ve amaçlarını kendi içsel süreçlerine göre gerçekleştirmek yerine modern toplumun gereklerine uygun düşecek şekilde gerçekleştirmek zorunda kalmaktadırlar. toplumdaki fertlerin bazıları bu sürecin içinde yer alırken, bazıları da sürece hiç katılmamakta ya da elenmek durumunda kalmaktadırlar. ancak; kişi ister bu sürecin içinde yer alsın, isterse almasın veya elensin, her durumda toplumsal ilişkilerin doğallıktan uzaklaşması nedeni ile yoğun kişisel problemler yaşayabilmektedir.

toplumsal ilişkilerin doğallıktan uzaklaşması nedeni ile yaşanan kişisel sorunların yanında, çocukluk yaşantıları da kişisel sorunların ortaya çıkmasında rol oynamaktadırlar. çocukluk yaşantılarının kişisel sorunlara kaynak oluşturmalarının nedeni, çocuğun kendisinden ziyade sağlıksız ebeveyne sahip olmasıdır. bu sağlıksızlık hem doğum öncesinde, hem de doğum sonrası gelişim dönemlerinde çocuğun gelişimini olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

zamanımın sınırlı olması nedeni ile; bu topikte uyumsuzluğun nedenlerini geniş çapta ele almayıp, sadece ana-babası birlikte yaşayan çocuğun uyumsuzluk nedenlerine değinmeye çalışacağım.

topik hewrkese açıktır, herkes yazabilir. fakat; yazarken o anki konu başlığına sadık kalmamız, konuların karışmaması açısından önemlidir.
örnek; preembriyonik dönem başlığı açılmışken, buraya embriyonik dönem içerikli yazmak konuların karışmasına neden olur.

konu hakkında bilgi sahibi herkesin yazıları, topiğin amaçları açısından memnuniyet verir.
katkılar yapılabilmesi için, her başlığı, yeni başlık açmadan belli süre bekleteceğim.

bu başlıkta; tokgöz-yiğitbaşı, gençtan, yörükoğlu, güneysu, navaro, yavuzer, kuzgun ve daha birçok bilim adamından bazen alıntılar, bazen de benzerlikler olacaktır. hangi cümlenin, hangi bilim adamına ait olduğunu veya etkilerini taşıdığını hatırlamadığım için, cümlelerin altına alıntıdır veya benzerdir gibi aidiyet belirten kelimeler yazamayacağım. bu nedenle, başlığı hazırlamamda etkileri bulunan bütün bu bilim insanlarına buradan teşekkür ediyorum.
sevgiler, saygılar.

asagir
29-08-2007, 17:57
doğum öncesi donem

fetus gelişimi ve teratojenik etki;
plasenta ilaçların ve bazı kimyasal maddelerin pasif diffüzyonla geçmesine çok elverişli yapıdadır. bu maddelerin hamile kadınlar tarafından alındıklarında plasentadan fetusa geçerek, fetusta deformasyonlara neden olmalarına "teratojenik etki" denir. ilaçlar ve kimyasal maddelerden başka, iyonizan radyasyon, mikrodalgalar, travma, enfeksiyonlar(sifiliz, kızamıkçık vb.) gibi etkenlerin de teratojenik etkileri söz konusudur.

annenin ruh sağlığının fetus üzerindeki etkisi ve fetusun teratojenik etkiye duyarlılığı; fetusun etkiye maruz kaldığı gelişim evresine göre değişir.
bu evreler üç trimestera (üç aylık dönem) ayrılır.

asagir
29-08-2007, 21:17
1- birinci trimester: birinci trimester kendi arasında üçe ayrılır. bunlar; a)preembriyonik dönem, b)embriyonik dönem, c) fetal dönem.

a)preembriyonik dönem:
döllenmeden itibaren ilk 17 günlük dönem olup, teratojenik etkiye pek duyarlı değildir. bu dönemde teratojenik etkiye maruz kalma sonucu, ya zigot ölür ve rezorpsiyona uğrayarak atılır, ya da henüz farklılaşmamış hücrelerin bir kısmı yok olsa bile geri kalan ve etkilenmeyen bir veya birkaç hücre normal bir fetus oluşturmayı başarabilir.

asagir
29-08-2007, 22:35
b)embriyonik dönem:
döllenmeden sonraki 18.-55. günleri içine almakta olup, teratojenik etkilere en fazla duyarlı olan dönemdir. embriyonun gelişiminin en aktif, hücrelerin bölünme ve farklılaşmalarının en hızlı olduğu dönem bu dönemdir. organ ve dokuların oluşumunun aktif olarak sürdüğü bu dönemde, teratojenik etkinin oluştuğu günde, oluşumu en aktif durumda olan organ ya da yapının deformasyona uğrama şansı genellikle en fazladır. örnek: gebeliğin 21.-22. günlerinde, talidomid adlı ilaç kullanıldığındafetusta dış kulak oluşamaz ve kafa sinirlerinde bozukluklar oluşur.

asagir
29-08-2007, 22:59
c) fetal dönem:
gebeliğin 56. gününden 1. trimesterin sonuna kadar sürer. bu dönemde organlar oluşmuş ve büyümektedirler. bu dönemde teratojenik etkiye maruz kalma sonucunda; gelişme geriliği, organ boyutlarında küçülme, organ sistemlerinde fonksiyonel bozukluklar ortaya çıkar.

organogenesis in(organ oluşumu) en aktif olduğu dönem embriyonik dönem olmasına rağmen, organ oluşumu daha sonra da devam ederek 4. aya kadar büyük ölçüde tamamlanmış olur. dolayısıyla fetus un; ilaçların ve kimyasal etkenlerin terotojenik etkilerine en fazla duyarlı olduğu dönemin ilk üç aylık dönem (1. trimester) olduğu unutulmamalıdır. dolayısıyla anne adayları hamilelik öncesi chek-up tan geçmeli ve özellikle ilk trimester da zorunlu kalmadıkça ilaç kullanmamalı, zorunluluk varsa ilaç yazılırken kar-zarar ilişkisi iyi kurulmalı ve dikkate alınmalıdır. anne adayı bu dönemde alkol, sigara ve diğer uyuşturucu maddeler ile bilinçsiz ilaç kullanımı fetusta sağırlığa, karsinojenik etkilere, kemik ve dişlerin sarı, kahverengi hatta grimsi olmasına, diş ve kemiklerde gelişim bozukluğuna, yarık dudak ve damaklığa vb. bozukluklara yol açar.

asagir
29-08-2007, 23:04
2- ikinci trimestri:
ertelenemez tedaviler için en uygun dönemdir. ancak; basit tedavi şekilleri uygulanmalıdır. anne adayı olumsuz koşullardan uzak durmalıdır.

asagir
29-08-2007, 23:16
3- üçüncü trimestri:
bu dönemde düşük riski oldukça fazladır. bunun için anne adayının hareketleri sınırlı olmalıdır. bu dönemde ilaç kullanımı; akut dolaşım ve solunum yetersizliği, hipotermi(ısı düşüklüğü) ve ciltte lüt rengi ile kendini gösteren gri çocuk sendromuna ve solunum sendromuna neden olur.

2. ve 3. trimesterda annenin ruh sağlığı, çocuğun sağlığını etkilediği için çok önemlidir. bu dönemlerde annenin stresli ve gürültülü ortamlardan uzak durması, psikolojik yönden sağlıklı olması gerekir. aksi durumlarda çocuk, annesinin normaldışı davranışlarına sahip bir birey olabilir ve tedavisi zordur.

doğum öncesi gelişim dönemlerinde zeka gelişiminin sekteye uğraması veya organ bozukluklarının oluşması, bireyin yaşantısında normaldışı davranışlar geliştirmesinde önemli rol oynar.

BORA YAŞAR
29-08-2007, 23:23
Dostum ;

Hayırlı olsun.:he:

Bir konu daha okuyup öğreneceğiz.

Ömür biter okumak öğrenmek bitmez.

Tam bir fransız olduğumdan hemen çekiliyorum.

Kolay gelsin.:)

asagir
29-08-2007, 23:25
teşekkür ederim abi.
umarım faydalı olur.

asagir
30-08-2007, 13:26
okul öncesi dönem
bu dönem; oral, anal ve fallik dönemi kapsar.

doğuştan getirilen organ bozuklukları ve doğum sonrası ana baba tutumları, bu dönem çocukta davranış bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olur.

GÜRKAN
30-08-2007, 14:22
izlemedeyiz..:)

hayırlı olsun,yararlı bir topik.

dilimiz döndüğünce her zaman katkıda bulunmaya hazırız.


sevgiler

asagir
30-08-2007, 18:09
izlemedeyiz..:)

hayırlı olsun,yararlı bir topik.

dilimiz döndüğünce her zaman katkıda bulunmaya hazırız.


sevgiler

teşekkür ederim efendim.
katkılarınızla çok daha yararlı olacaktır.
sevgiler.

alkazar
30-08-2007, 18:46
Cocuk dogarken, 37 derece sicakliktaki dol yatagindan 18-20 derecelik bir ortama cikmaktadir.Buysa yeni dogan cocuk icin tatsiz bir sasirtmaca,kotu bir sarsintidir.Ondan sonraki seyler olmasa,buna dayanabilirdi.Cocuk dogar dogmaz bacaklarindan yakalanir,basassagi sallandirilir,kicina bir saplak yapistirilir.Aman ne hos karsilama!Peki,sonraki davranis nedir acaba? Anasindan uzaklastilir.Ananin cocugu gorup dokunmasi engellenir.Cocuk 9 ay yuksek isida dokusal ilintiden -ben buna "vucut enerjisinin dirimsel ilintisi" diyorum-,iki vucut arasi enerji alanlarinin,vucut sicakliginin eyleminden yararlandiktan sonra,ansizin anasiyla bedensel iliskiyi yitirmektedir. Derken 6000 bin yil once yahudiler sunneti icat ettiler!Neden?Kimse bilmez!O minicik,zavalli pipiye bakin.Alin elinize bir bicak.Yallah!Ve herkez bir agizdan bagirir hic acimadi olduda bitti masallah!Sorarsaniz sinir kiliflarinin henuz olusmadigi,dolayisiyla aci doyumununda gelismedigi,cocugun bicbirsey duymadigini soylerler.Oysa dogru bunun tersidir!Sunnet,cocuklar icin iskencedir.Nasil tepki gosterir buna cocuklar?Bakmak yetisir.Henuz konusmayi bilmezler elbet.Kasilirlar,iclerine kapanir,bu korkunc dunyadan kacmaya calisirlar.Sonra ananin onlari gormemesi gerekir.24 saat-48 saat perhize sokulurlar.Hakli degilmiyim? Ama bitmedi, daha da kotusu var:zavalli sut cocugu azicik sicaklik,salilacak bir sey bulmak icin cirpinir.Nedir sonunda bulacagi?Dikilmeyen sut vermeye,ya da cok kotu nitelikte sut veren bir meme!Peki, cocuk neyapar?Cektigi aciyi dile getiremez."bakin ne kadar aci cekiyorum" diyemez.Bagirir.Sonunda yazgisina boyun eger."Hayir istemiyorum" diyerek boyun eger."HAYIR" sozcugunu soyliyemez elbet ama coskusal davranisi bu olmazi dile getirir.Coskusal yapilaliyla,davranislariyla gosterirler,sozcukleriyle degil.Sozcukler bunu dile getiremez.Gucenme kirginlik iste boyle cok erken yasta baslar.Cocugun "hayir"i,insanligin kilaklarini sagir eden Hayir’ina donusur.Sonra siz gelin neden dunyanin alti ustune geldi diye sorun.Sonradan gozlenen her seyin:olumsuz tutumun,kuskunlugun,arzu eksikliginin,gorussuzlugun,gelisme yoklugunun nedeni buradadir.Insanlar hircin ve uzgundur.Asik suratli,dar kafali,vurdumduymazlardir.Ondan sonra duzmece iliskiler,hileli hazlar,hileli bilgiler,gelgec nesneler,savas falan ararlar doyum icin.

HAŞAT
31-08-2007, 01:42
teşekkür ederim abi.
umarım faydalı olur.

Kesinlikle faydalı olacaktır. Hayırlı olsun.
Sevgiler.

GÜRKAN
01-09-2007, 23:16
Cocuk dogarken, 37 derece sicakliktaki dol yatagindan 18-20 derecelik bir ortama cikmaktadir.Buysa yeni dogan cocuk icin tatsiz bir sasirtmaca,kotu bir sarsintidir.
Ondan sonraki seyler olmasa,buna dayanabilirdi.Cocuk dogar dogmaz bacaklarindan yakalanir,basassagi sallandirilir,kicina bir saplak yapistirilir.Aman ne hos karsilama!Peki,sonraki davranis nedir acaba? Anasindan uzaklastilir.Ananin cocugu gorup dokunmasi engellenir.Cocuk 9 ay yuksek isida dokusal ilintiden -ben buna "vucut enerjisinin dirimsel ilintisi" diyorum-,iki vucut arasi enerji alanlarinin,vucut sicakliginin eyleminden yararlandiktan sonra,ansizin anasiyla bedensel iliskiyi yitirmektedir. Derken 6000 bin yil once yahudiler sunneti icat ettiler!Neden?Kimse bilmez!O minicik,zavalli pipiye bakin.Alin elinize bir bicak.Yallah!Ve herkez bir agizdan bagirir hic acimadi olduda bitti masallah!Sorarsaniz sinir kiliflarinin henuz olusmadigi,dolayisiyla aci doyumununda gelismedigi,cocugun bicbirsey duymadigini soylerler.Oysa dogru bunun tersidir!Sunnet,cocuklar icin iskencedir.Nasil tepki gosterir buna cocuklar?Bakmak yetisir.Henuz konusmayi bilmezler elbet.Kasilirlar,iclerine kapanir,bu korkunc dunyadan kacmaya calisirlar.Sonra ananin onlari gormemesi gerekir.24 saat-48 saat perhize sokulurlar.Hakli degilmiyim? Ama bitmedi, daha da kotusu var:zavalli sut cocugu azicik sicaklik,salilacak bir sey bulmak icin cirpinir.Nedir sonunda bulacagi?Dikilmeyen sut vermeye,ya da cok kotu nitelikte sut veren bir meme!Peki, cocuk neyapar?Cektigi aciyi dile getiremez."bakin ne kadar aci cekiyorum" diyemez.Bagirir.Sonunda yazgisina boyun eger."Hayir istemiyorum" diyerek boyun eger."HAYIR" sozcugunu soyliyemez elbet ama coskusal davranisi bu olmazi dile getirir.Coskusal yapilaliyla,davranislariyla gosterirler,sozcukleriyle degil.Sozcukler bunu dile getiremez.Gucenme kirginlik iste boyle cok erken yasta baslar.Cocugun "hayir"i,insanligin kilaklarini sagir eden Hayir’ina donusur.Sonra siz gelin neden dunyanin alti ustune geldi diye sorun.Sonradan gozlenen her seyin:olumsuz tutumun,kuskunlugun,arzu eksikliginin,gorussuzlugun,gelisme yoklugunun nedeni buradadir.Insanlar hircin ve uzgundur.Asik suratli,dar kafali,vurdumduymazlardir.Ondan sonra duzmece iliskiler,hileli hazlar,hileli bilgiler,gelgec nesneler,savas falan ararlar doyum icin.

Sn.alkazar;

Kurgulamayı ve mantığını beğenmekle birlikte bunları bilmenin de faydalı olacağını düşünüyorum..

Öncelikle çocuk,doğar doğmaz önceden ısısı 34 dereceye ayarlanmış radyan ısıtıcı içersine konulur.18-20 derecelik dış ortam ısısında birkaç saniye kalır.Bu ısı farklılığı ve poposuna atılan şaplak çocuğun akciğer solunumunu başlatmak için birer uyarandır.Ama bunlardan ziyade,radyan ısıtıcı içersinde ağız-burun aspirasyonu ve taktil uyaranlarla solunumunu başlatmaya yardımcı olunmalıdır.
Tıbben bir engel yoksa ilk yarım saat içersinde annesi tarafından emzirilerek halk arasında ''ilk ağız'' olarak bilinen kolostrumu alması sağlanır/sağlanmalıdır.
Davranış konusunda da sizin bakış açınız daha eğlenceli olmakla beraber benim yaklaşımım aşağıdaki gibidir:
Bebek birşey istediğinde ağlar,isteği gerçekleşmeyecek olursa da bir süre sonra onu gerçekeşmiş gibi hayal ederek susma eğilimi gösterecektir.


sevgiler.

asagir
02-09-2007, 00:05
oral dönem:
bu dönem yaşamın ilk yılıdır. ağızdan besin almak bu dönem başlıca haz kaynağıdır. bu haz daha sonraları bilgi ya da eşya edinmeden sağlanan doyumla yer değiştirebilir. ısırma ve oral saldırganlığın yerini ise daha sonra alaycılık ve tartışma eğilimi alabilir.

oral dönem, bebeğin annesine en bağımlı ve onun bakımına muhtaç olduğu dönemdir. ileriki dönemlerde kişi kaygılı olduğunda ya da güvenini yitirdiğinde, bağımlılık tekrar ön plana çıkabilir.

beslenme ve temizlik dışında, bu dönem bebekler ile iletişim kurmanın en önemli yolu dokunmadır. bol dokunsal temas, bebeklerin temel güven duygularını kazanmalarına büyük katkı sağlar.

bu dönem; toplum değerlerinin anneden çocuğa geçmeye başladığı, temel güven duygusunun oluştuğu ve umut ya da umutsuzluk duygusunun temelinin atıldığı dönemdir.

dikkat çeken özellikler;
bebek gözlerini eşgüdümlü kullanmaya, dişleri çıkmaya, belirli seslerden anlam çıkarmaya, bazı nesneleri eline almaya ve isteklerini annesinden sağlamanın yollarını öğrenmeye başlar. kollarını, bacaklarını ve parmaklarını denetlemeyi öğrenir.

sağlıklı birey olabilmesi için, bu dönem bebeğin ihtiyaçlarının dengeli bir şekilde karşılanması gerekir. çünkü, şikayet ya da isteklerini doğrudan ifade edemez veya karşılayamaz.

örneğin; genellikle şişman ailelerin çocukları da şişman olur. genetikmiş gibi görülen bu şişmanlık, aslında kendileri fazla yemek yiyen ebeveynin çocuğun doyduğuna kanaat getirmemesi sonucu aşırı yedirmesi ile ortaya çıkan bir süreçtir.

asagir
02-09-2007, 00:46
dikkatsiz davranarak doğum esnasında yaşanabilecek olumsuzluklara değinmedim.
alanında yetişmiş kişilerin doğumda bulunmasına özen gösterilmeli.
doğum sırasında yaşanabilecek olumsuzluklar/travmalar; kalıcı fiziksel hasarlara ve başta otizm olmak üzere değişik psikolojik problemlere neden olabilmektedir.

asagir
02-09-2007, 22:44
anal dönem

bu dönem yaşamın ikinci ve üçüncü yıllarını kapsar. kişinin karakter özelliklerinin temeli bu dönemde atılır. örneğin; tutucu, baskıcı, inatçı, tepkici, yıkıcı, pasaklı, kızgın, özerk, dağınık, yaratıcı ve üretken. anne tutumlarına bağlı olarak utanç ve kararsızlık duyguları bu dönemde ortaya çıkar. çocuğun bu dönemde başlıca tutumları, tutmak ve bırakmaktır ve bu tutumlarla, "ben" ve "yabancılar" kavramları birbiri ile kaynaşır.

çocuk, kendi başına yemeye, yürümeye, konuşmaya ve anüs kaslarını kendi istemine göre denetlemeye başlar.

ebeveyn; çocuğun becerilerini geliştirebilmesi, özerkleşebilmesi ve olumlu benlik algısı geliştirebilmesi için; kendi başına yapabileceği işler konusunda cesaretlendirmeli, görev ve sorumluluk vermeye başlamalıdır. sınırlayıcı ve cezalandırıcı olmak veya tam tersi ilgisizlik anlamına gelebilecek sınırsız özgürlük vermek yerine, kurallar koymaya, görev ve sorumluluklar vermeye başlamalı.

örnek; çocuğun kendi başına giyebileceği giysileri giymesine, kendi suyunu kendisinin içmesine, kendi başına yiyebileceği yemekleri kendisinin yemesine, başkalarına su getirmesine vb. izin verilmeli/teşvik edilmeli. evde eksik dahi olsa, yapabileceği işler için yardımı istenmeli/teşvik edilmeli.

(ebeveyn tutumlarını ileride daha geniş şekilde ele almaya çalışacağım için, burada fazla detaya girmiyorum)

asagir
03-09-2007, 23:45
fallik dönem

bu dönem beşinci yılın sonuna kadar sürer. bu dönemde kız çocuk babaya, erkek çocuk sa anneye yakınlık duyar.
çocuk; bahçe, sokak, anaokulu gibi yeni yaşam alanlarına açılır. kendi başına öğrenmeye başlar.
kendi başına girişimlerde bulunmaya başlayan çocuk; kendi yapmak istedikleri ile anne babasının yapmak istedikleri arasındaki farklılığı görmeye ve giderek ana-babasının isteklerini kendisine mal etmeye başlar, onlara aykırı davranışlarda bulunduğunda kendini cezalandırır. suçluluğun temeli bu dönemde atılır.

bu dönemde cinsiyete ilişkin problemler ön plandadır. örneğin; erkeklerde "oedipus komplexi", kızlarda ise "eksiklik duygusu" vb. problemler görülebilir.

(topiğin arenaya dönüşmemesi için, bu döneme has bazı özelliklere değinmedim, bazılarını da yüzeysel geçtim.)

asagir
04-09-2007, 00:21
çocuğun genel özellikleri

- çocuk bağımlıdır;
fiziksel ve ruhsal gereksinimlerini kendi başına karşılayamaz. gelişebilmesi, sağlıklı bir kişilik kazanabilmesi için sevgiye, ilgiye ve desteğe gereksinimi büyüktür.
anlayışlı, sıcak ve güvenli bir aile ortamında büyüyen çocuk; kendine güvenen bir kişi, bir birey olmaya yönelir, bağımsızlaşır, olgunlaşır.

-çocuk bencildir;
beklemeyi, isteklerini ertelemeyi bilmez. isteklerinin hemen orada karşılanmasını ister.
gelişen çocuk, bencilliğinden sıyrılıp, paylaşmayı ve beklemeyi öğrenir. başlangıçta yasaklara ve kurallara aldırmayan çocuk, geliştikçe uyumlu ve işbirliğine daha yatkın olur.

-çocuğun duyguları aşırı dalgalı/değişkendir;
sevinçten üzüntüye, öfkeden korkuya, gülerken ağlamaya, gözunun yaşı kurumadan gülmeye çok hızlı geçer.

-çocukta süperego zayıftır;
çocukta kendi kendini denetleme ve dizginleme yetisi yeterince gelişmemiştir. başlangıçta ebeveynin koyduğu kurallara korktuğu için uyar. onlar yokken yasakları bozabilir. olgunlaştıkça, denetlenmediği zamanlarda da kurallara uymaya başlar.

çocuğu yetişkinden ayıran dört önemli düşünce özelliği vardır:

1- çocuk somut düşünür;
gördüğü, işittiği, elle tutulabilen nesneler ile düşünür. soyut kavramları, fıkraları vs. kavramakta güçlük çeker. örneğin; "büyük adam" dendiği zaman, boyu uzun adam anlar.

2- çocuk animistik düşünceye sahiptir;
çocuk özellikle oyun çağında tüm nesnelerin canlı olduğunu düşünür. bebekleri ile konuşur, başını çarptığı kapıyı "pis kapı" diye tekmeleyebilir.

3- çocuk egosentrik(ben merkezcil) düşünceye sahiptir;
kendini dünyanın merkezi sayar, tüm olan bitenleri kendisi ile ilgili sanır. örneğin; kardeşinin doğumunu artık kendini sevmeyen ebeveynin yeni bir çocuk istedikleri biçiminde yorumlar.

4- çocukta magic-thinking(büyülü düşünce) biçimi vardır;
çocuk söz ve düşünceyi gerçekle bir tutar. olayların neden sonuç ilişkisini mantısal olarak değerlendirmez. masallarda olduğu gibi cinlere, perilere vs. herşeye kanabilir. arkadaşı ona "inşallah ölürsün" derse, ağlayarak annesine koşar ve "ben ölürmüyüm" diye sorar.
bu örnekte olduğu gibi olayları çarpıtarak algılar, yanlış yorumlar, yakıştırır, abartır, gerçekle hayali ayırdetme yeteneği tam gelişmemiştir, öyküler uydurabilir.

asagir
16-09-2007, 02:45
çocuk davranış bozukluklarının temelinde ebeveyn tutumları tayin edici rol oynar. çocuğa gerektiği gibi yaklaşabilen, kendi içinde uyumlu ve birbirleri ile problem yaşamayan ailelerin çocuklarının normaldışı davranışlar gösterme oranı en aza iner. bu tip aileler çocuklarının dokunsal ileti, açlık, sevgi, destek, sıcak ilişkiler kurma vb. ihtiyaçlarını bilinçli olarak karşılarlar.

çocuğa sevgi gösteren, ödüllendiren, tutarlı, demokrat, onu olduğu gibi kabul eden, ilgili aile tutumları yerine; tutarsız, otoriter, nefret eden, ceza veren, ret eden, ilgisiz, mükemmeliyetçi, aşırı koruyucu tutumlar benimseyen ebeveyne sahip çocukların davranış bozuklukları geliştirme ihtimali artar.
bu davranış bozuklukları tedavi edilmez ise, ileriki dönemlerde nevrotik davranışlara dönüşür.

zamanım oldukça, olumlu-olumsuz aile tutumlarını ele almaya çalışacağım (gerçi; ziyaretçi sayısını gördükten sonra, "bu tip konuların insanlarımızı fazla ilgilendirmediğine" dair düşüncem pekişti. forum yöneticileri de bu şekilde düşünüyorlarsa başlığı kilitleyebilirler. boşuna, topik kirliliğine neden olmak istemem.).
saygılar.