PDA

View Full Version : Püf Noktaları



Red Kit
12-09-2007, 09:50
Forumun yavaş yavaş bir yaşam forumuna dönmesi ile herkes için bir başvuru kaynağı olabilecek püf noktaları kısmını açmaya karar verdim. Eğer katılım artarsa zaman içerisinde bu bölümü kendi içerisinde yaşam, ev, bahçe, araba, yemek pişirme, sağlık, eğitim, gezi, hobiler vs gibi konularda alt başlıklar açabiliriz.

Serenler
12-09-2007, 10:49
Huzurlu olmanın 100 yolu

01. Ufak şeyleri dert etmeyin.
02. Kusursuz olamayacağınızı kabullenin.
03. Huzurlu ve ılımlı insanların çok başarılı
? ? ? ? ? olamayacakları düşüncesini bir yana bırakın.
04. Olumlu ve olumsuz düşüncelerde kartopunun
? ? ? ? ? çığ gibi büyüme etkisini unutmayın
05. Sevgi kapasitenizi geliştirin.
06. Unutmayın: Öldüğünüz zaman bile,
? ? ? ? ? hala yapılacak bir dolu işiniz olacaktır.
07. Kimsenin sözünü kesmeyin,
? ? ? ? cümlesini siz bitirmeyin.
08. İyilik yapın ve kimseye bundan bahsetmeyin.
09. Bırakın ilgiyi başkaları toplasın.
10. İçinde bulunduğunuz anı yaşamayı öğrenin.
11. Sizden başka herkesin bilgili olduğunu düşünün.
12. Sabır geliştirme egzersizleri yapın.
13. Sevgi elini önce siz uzatın.
14. Kendinize sorun:
? ? ? ? ? Bir yıl sonra bunun bir önemi olacak mı?
15. Gerçeği kabul edin: Hayat adil değildir.
16. Arada sırada canınızın sıkılması yararlıdır:
? ? ? ? ? Bırakın canınız sıkılsın.
17. Strese dayanma gücünüzü arttırın.
18. Haftada bir kez içten bir mektup yazın.
19. Sık sık tekrar edin:
? ? ? ? Yaşam bir acil durum değildir.
20. Zihninizde özel bir bölüm açın.
21. Her gün bir dakikanızı, minnettar olduğunuz
? ? ? ? ? birini düşünerek geçirin.
22. Tanımadığınız insanların gözlerine bakın ve
? ? ? ? ? gülümseyerek merhaba deyin.
23. Her gün kendinize sessiz bir zaman ayırın.
24. Yaşamınızdaki insanları minik çocuklar ve
? ? ? ? ? yüz yaşında ihtiyarlar olarak düşünün.
25. Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı amaçlayın.
26. Daha iyi bir dinleyici olun.
27. Savaşlarınızı akıllıca seçin.
28. Çöpü çıkarma sırasının kimde olduğunu
? ? ? ? ? hatırlamıyorsanız gidip siz çıkarın.
29. Eleştirme isteğinizi bastırın.
30. Daha ılımlı bir sürücü olun.
31. Unutmayın:
? ? ? ? ? İnsanı edindiği huylar oluşturur.
32. Bilmemenin verdiği rahatlığı duyun.
33. İpin ucunu biraz bırakın.

34. Bir bitki yetiştirin.
35. Yoga (ya da jimnastiğe) başlayın.
36. Erken kalkmaya alışın.
37. En inatla savunduğunuz beş iddianızı sıralayın
? ? ? ? ve bu konularda yumuşamaya çalışın.
38. Planlarınızda esnek olun.
39. Konuşmadan önce derin bir soluk alın.
40. Suçluluğu değil masumiyeti görmeye çalışın.
41. Sırf gırgır olsun diye, size yöneltilen eleştiriyi
? ? ? ? kabul edin. Göreceksiniz canınız yanmayacak.
42. Kendi görüşlerinizden tamamen farklı makale
? ? ? ? ve kitaplar okuyun
? ? ? ? ve bir şeyler öğrenmeye çalışın.
43. Zihninizi sessizleştirin.
44. Birisi size topu atarsa,
? ? ? ? bunu tutmak zorunda değilsiniz.
45. Olumsuz düşüncelerinize yüz vermeyin.
46. Öfkeniz kabarmaya başladığı zaman
? ? ? ? ona kadar sayın.
47. Sorunlarınızı öğretmeniniz olarak görün.
48. Biraz yüzünüz gülsün.
49. Bu da geçer.
50. Gevşeyin!

Serenler
12-09-2007, 10:50
51. Bugününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın.
? ? ? ? Öyle olabilir.
52. İç dünyanız için zaman ayırın.
53. Olağan şeylerdeki olağanüstülüğü arayın.
54. Kendi işinize bakın,
? ? ? ? kendinizi başkasının yerine koymayın.
55. Hayatı olduğu gibi kabul edin.
56. Yüreğinizin sezgisine güvenin.
57. Bırakın çoğu zaman başkaları haklı olsun.
58. Daha sabırlı olun.
59. Kendi cenazenize katıldığınızı farz edin.
60. Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı hedefleyin.
61. Ruh durumunuzu dikkate alın: Moralinizin
? ? ? ? bozuk olduğu zamanlar sizi yanıltmasın.
62. Hayat bir sınavdır. Altı üstü bir sınav.
63. Herkesin onayını alamayacağınızı unutmayın.
? ? ? ? Övgü ve yergi aynı şeydir.
64. Rasgele iyilikler yapın.
65. Bir davranışın ardındakini görmeye çalışın.
66. Gönlü bol olmayı haklı olmaya yeğleyin.

67. Bugün üç kişiye onları ne çok sevdiğinizi söyleyin.
68. Alçak gönüllü olmaya çalışın.
69. Kışa hazırlık (eksikleri gedikleri kapatma) telaşından kaçının.
70. Her gün birkaç dakikanızı sevecek birini düşünmeye ayırın.
71. Antropolog olun: Ön yargınızdan uzak, başka insanların yaşam ve davranış tercihlerini inceleyin.
72. Herkesin farklı olabileceği gerçeğini anlayın ve saygı gösterin.
73. Kendinize bir kamusal yardım konusu seçin.
74. Her gün en az bir kişiye beğendiğiniz bir özelliğini söyleyin.
75. Sınırlarınızı öne sürmeyin, yoksa sınırlı olursunuz.
76. Gördüğünüz her şeyde tanrının parmak izi vardır.
77. Başkalarının fikirlerinde biraz olsun doğruluk payı arayın.
78. Bardağın (ve başka her şeyin de) kırılmış olduğunu varsayın: Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır.
79. Bu ifadeyi iyi anlayın: Nereye giderseniz siz oradasınız.
80. Kendinizi iyi hissettiğiniz zaman şükredin, kötü hissettiğiniz zaman ılımlı olun.
81. Postayla evlat edinin. Bir vakıf yoluyla bir çocuğa yardım edin
82. Yaşamı melodram olarak görmeyin.
83. Aynı anda birkaç şey yapmaya kalkmayın.
84. Fırtınanın Gözü'nde (karmaşanın ortasındaki sükûnet noktasında) bulunmaya çalışın.
85. Sahip olmak istediğiniz şeyleri değil, elde etmiş olduklarınızı düşünün.
86. Dostlarınızdan ve ailenizden bir şeyler öğrenmeye açık olun.
87. Bulunduğunuz konumdan mutlu olmaya bakın.
88. Hizmet vermeyi yaşamınızın değişmez bir parçası haline getirin.
89. Bir iyilik yapın ve karşılığını ne isteyin, ne de bekleyin.
90. Varlığınızı bir bütün olarak kabullenin.
91. Başkalarını suçlamayı bırakın.
92. Yardım etmeye çalışırken önceliğinizi küçük şeylere verin.
93. Unutmayın: Bundan yüz yıl sonra dünyada bambaşka insanlar olacak.
94. Sorunlarınıza olan bakışınızı değiştirin.
95. Bir tartışmaya girecek olursanız, kendi görüşünüzü savunmadan önce karşı tarafın savını anlamaya çalışın.
96. "Anlamlı başarı"nın tanımını bir kez daha yapın.
97. Duygularınıza kulak verin; size bir şey söylemeye çalışıyorlar.
98. Yaşamınızı sevgiyle doldurun.
99. Kendi düşüncelerinizin gücünü bilin. Abartmayın.
100. "Daha fazlası daha iyidir" diye düşünmekten vazgeçin.

Serenler
12-09-2007, 10:54
Soğan soyarken:

*Sogan doğrarken agzınıza su alıp yutmadan tutun.Göreceksiniz gözlerınız yanmayacak

*soğanı musluğu açık bırakıp yanında soyarsanız gözleriniz yanmaz

*Soğanı doğramadan önce birkaç parçaya bölüp buzlukta 5 dk. bekletirseniz gözleriniz yanmaz.

*Ağlamadan soğan soymak için birçok yol vardır; bunlardan en etkili olanı soğanı soymadan önce 15 dakika kadar sirkeli sıcak suda bekletmektir.

kartal35
12-09-2007, 16:59
Mangal yaparken dikkat etmeniz gerekenler...
Mangalda pişirdiğiniz ete duman kokusunun ve tadının sinmemesi için iyice yıkadığınız bir elma ya da bir parça limonun kabuğunu ateşe atın. Ateşe atacağınız birkaç sap biberiye de ete farklı bir tat katabilir. Ama bu tadın ve kokunun çok baskın olmaması için biberiyenin etin pişirme süresinin sonuna doğru ateşe atılması gerekir.

Mangal yaparken etten akan yağlar kor halindeki kömür parçalarının üstüne düştüğünde alevlenmeye neden olur. Bu da eti yakar. Ama ateşi söndürmeyecek miktarda suyu elinizle ateşin üzerine serperseniz, alevler dinecektir.

İster fırında olsun ister mangalda, ızgara yiyeceklerin tadı bir başka olur. Ama fırın ızgarasında pişirilen etlerin yağlarını tepsiden temizlemek de zordur. Bu işinde altından kalkabilmek için fırın tepsisine bir miktar su doldurmanız yeterli. Yağlar soğuduğunda suyun yüzünde toplanacak ve tepsinin kolay temizlenmesini sağlayacaktır.
Ateşle ızgara arası 20 cm civarında olursa etler yanmadan pişecektir.

Serenler
13-09-2007, 14:34
Mide yanmasına karşı

Siz de mide yanmasından şikayetçiyseniz öğünlerinizde lahana, karnabahar, ıspanak, kepekli besinler ve baklagillere ağırlık verin. Yemeklerinizde zeytinyağı kullanın ve bol bol su için. Çok yağlı yiyecekler, kızartmalar, çikolata, kafeinli besinler ve asitli meyve sularından uzak durun. Yemeklerden hemen sonra adaçayı veya melisa çayı için. Yatmadan önce 1 çorba kaşığı lavanta, nane, akdiken çiçeği ve portakal çiçeği karışımını 1 fincan kaynar suda 5 dakika bekletip süzdükten sonra için. Midenizi rahatlatacaktır.

Von
13-09-2007, 14:43
Soğan soyarken:

*Sogan doğrarken agzınıza su alıp yutmadan tutun.Göreceksiniz gözlerınız yanmayacak

.

Bu çok ilginç. Mantığı ne olabilir ki ?

Benim soğan hakkında anımsadığım soğanın gözlerle alakası olmadığı sadece soğanı koklamak veya kokusunu az veya çok almakla gözünüzün yaşardığı. Yani aslında sorun gözde değil burunda :)

Serenler
13-09-2007, 15:02
Buraya bizzat yüzlerce yararını gördüğüm İsveç Şurubu' nu yazmadan ve tanıtmadan edemeyeceğim;

İsveç Şurubu
Acı madde içerikli bitkilerin alkol-su kanşımında açığa çıkmasıyla elde edilen bu acı şurubun reçetesi, îsveçli Dr. Samsf’ın ölümünden sonra, geride bıraktığı notlann arasında bulunmuştur. Dr. Samst, 104 yaşında sağlıklı bir kişiyken, attan düşerek ölmüş. Bilindiği kadarı ile Samst aİlesinin fertleri, kuşaklar boyunca hep sağlıklı ve uzun ömürlü olmuşlar. Bu sağlık iksirini, Avusturyalı Bayan Mari Treben, Tann'nın Eczanesinden Sağlık adlı kitabıyla 1980'li yıllarda topluma tanıtmıştı. Türkçe’ye çevrilen kitap 1984'te yayımlandıktan kısa bir süre sonra îsveç Şurubu (Schweden Bitter) ülkemizde de tanınmaya başladı. Onun inanılması zor başarılanna sürekli olarak tanık olmuş olan binlerce aile, onsuz bir yaşamı düşünemiyorlar artık. Şimdi belki de, Niyazi Eröztürk amma da atıyor! diye düşünüyor olabilirsiniz, ama varsın olsun. Nasıl olsa, onu günün birinde deneyeceğinizi ve bana hak vereceğinizi çok iyi biliyorum!
Alman Dr.Ecz.Theİss, drog katkılannın bazılarını değiştirip, drog çeşidini de zenginleştirerek, şurubu daha da etkili kılabilmeyi başarmıştır.
Reçetedeki droglar, 2-3 litrelik geniş ağızlı bir şişeye konulur, üstüne 1,5 litre, 30-40 derecelik kanyak veya votka veya rum veya etil alkol-su karışımı eklenir. Şişe 2 hafta boyunca, günde 2-3 kere çalkalanarak, güneşte veya sıcak bir ortamda ağzı kapalı olarak bekletilir. Süre sonunda, koyu renkli şişelere aktarılır. Büyük şişedeki posalı şurup ise serin ve loş bir ortamda bekletilir. Bekleme süresi arttıkça etkinliği de artar. Böylece, bu eşsiz iksire yıllar boyunca sahip olunabilir. Dikkat edin! Şurup kumaşta leke yapıcıdır!
Reçete


Türkçe
Latince

Besbase l g MMyrısticae arıllus
Cedvar 5,5g Curcuma zedoria
Centiyane 3,5g Gentiana luteaa
Domuzdikeni 2g Carlina acaulis
Eğir kökü 9g Acaorus calamus
Kafur l g Cinnamomum camphera
Kakule 0,5g Elettaria cardamomum
Melekotu kökü 6,5 Angelica archangelica
Mirra 7g Commiphore molmol
Ravent kökü 9g Rheum palmatum
Safran O, l g Crocus sativus
Sarısabır lOg Aloe ferox miller
Sinameki l g Cassia angusfolia
Tarçın l g Cimamomum zeylanicum


Kullanım Alanları ve Biçimleri
* İçten kullanımda, günde 1-4 kere, 1-2 çay kaşığı doluşu, bitki çaylarına veya ılık suya karıştırılarak alınabilir. Çocuklarda dozaj yarıya indirilir. Akut durumlarda, 1-2 yemek kaşığı doluşu şurup, sek olarak veya bir misli suyla inceltilerek bir kerede içilir. Gebelik sürecinde ve 10 yaşın altındaki çocuklarda içten kullanılması doğru olmayabilir, çünkü bu konularda bilimsel araştırma eksikliği söz konusudur. Şurupla birlikte içilen İnek sütü nedeniyle bazı duyarlı kişilerde alerjik tepkiler oluşabilir. Şurup kullanımına son verildiğinde ise bu tepkiler sona erer.

*Dıştan kullanımda, hasta veya ağrılı bölgeye sürülür veya kompres yapılır. Şurubun bazı duyarlı derileri tahriş edebileceği veya kurulabileceği göz önüne alınarak, o bölge Önceden yağlı bir kremle veya zeytinyağı ile nemlendirilir. Şurupla ıslatıldıktan sonra hafifçe sıkılmış bir pamuk parçası bölgeye uygulanır. Giysilere leke yapmaması ve soğumaması için bir plastik parçasıyla örtülür ve sargı beziyle tespit edilir. Kompresin belirli bir süresi yoktur. Kurudukça tazelenebilir. Sürekli uygulanan kompreslerde hep aynı pamuğu kullanmakla hem kompresin gücü artırılmış, hem de şurup tüketimi azaltılmış olur

içten kullanım-

Mide krampları ve kolit ağrılannda, 1-2 yemek kaşığı doluşu, sek olarak veya aynı miktarda suyla İnceltilerek, bir kerede içilir.

-Fazla alkol kullanıp, ağır yemeklerle midenin zorlanmış olduğu
bir gecenin sonunda veya sabahında, 1-3 yemek kaşığı şurup, sek olarak veya aynı miktar suyla İnceltilerek bir kerede içilir. En geç 1-2 dakika içinde rahatlama başlayacaktır.

-Mide ve bağırsaklarda biriken gazların dışlanmasını sağlar.
Papatya, rezene veya nane çaylarına 2-3 tatlı kaşığı eklenerek içilir.

-Safrakesesi ağrılarını dindirir. Safrakesesi bölgesine ayrıca
kompres uygulanmalıdır.

-Romatizma ağrılarına karşı, günde 3-4 kere, l tatlı kaşığı doluşu şurup, bitki çaylarına eklenerek alınır ve ağrılı bölgelere ayrıca friksiyonlar veya kompresler uygulanır.

-Kan temizliği için, 2-3 haftalık kürler uygulanır. Günde 3-4 kere, yarım veya bir tatlı kaşığı şurup, ısırganotu-civanperçemi eşit karışımının çayına eklenir.

-Uykusuz kişiler, yatmadan yarım saat önce, örneğin mayıs papatyası veya kediotu kökü çayıma l tatlı kaşığı ekleyerek almalıdırlar. Sinirsel kökenli uykusuzluklarda kalp bölgesine friksiyonlar yapılabilir.

-Sarhoş kişi, 2-3 yemek kaşığı doluşu şurubu sek olarak bir kerede içtikten kısa süre sonra kendine gelebilir.

-Şurubu sabah akşam kullananlar başkaca ilaca gerek duymayabilirler. Çünkü o bedeni güçlendirir. Kısacası, bedeni hastalıklara karşı güçlü kılar(bağışıklık sistemim güçlendirir), yüzü gençleştirir ve güzelleştirir.

-Gırtlak, yutak ve dişeti iltihaplarında, dişeti çekilmesi ve kanamasında, gerçekten de çok başarılıdır. Sek olarak veya aynı miktarda suyla inceltilerek bir yudum alınır ve ağzın içinde elden geldiğince uzun süre dolaştırılır. Sonra üstüne bir yudum su daha alınarak gargaralar yapılır ve yutulur. Bu tedavi, dişetini sağlıklı tutmak için bir önlem olarak, örneğin haftada bir kere uygulanabilir. Dişeti rahatsızlıkları fark edildiğinde, bazen çok geç kalınmış olabiliyor! Şurup dişleri sarartabileceği için, kullanımdan kısa bir süre sonra dişler fırçalanmalıdır.

-Diş ağrılarıda da aynı tedavi uygulanır. Ama dişetine şurup kompresi yapılmamalıdır, çünkü uzun süreli bir kompres dişetini tahriş edebilir ve hatta yakabilir! Çalkalamalar yeterlidir.

Dıştan kullanım

-Kulak ağrısı, dışkulak yolunda sivilcelenme veya kabuklanma ve kulak uğultusuna karşı, şurupla nemlendirilmiş küçük bir pamuk parçası kulak yoluna sokulur ve uzunca bir süre(gece boyunca) etkilemeye bırakılır. Ama alkolün kulak yolunu kurutmaması için, önceden, zeytinyağına batırılan küçük parmağı kulak yoluna sokmak doğru olur.

-Burun içindeki kabuklanmalar, şurupla ıslatılan bir pamukla sık sık nemlendirilir. Kabuk kısa sürede düşer ve yara iyileşir.

-Arı, böcek ve sivrisinek ısırıklarına karşı, o bölgeye hemen kompres yapılacak olursa, şişmez, kızarmaz, kaşınma olmaz ve acı hemen diner. Bu tür ısırıklara karşı önlem olarak, ısırılabilecek bölgelere önceden şurup sürülürse, sinekler ve arılar sizi ısırmayacaklardır.

-Kazalar sonunda oluşan kanamalara ilk yardım olarak, hemen bol şuruplu bir kompres yapılacak olursa, hastaneye ulasana kadar kanama durmuş olabilir.

-Eziklerde, örneğin otomobil kapışma sıkışan parmağa hemen bir kompres yapılacak olursa, ağrı diner, parmak morarmaz, şişmez ve tırnak düşmez.

-El ve ayak bileklerinin burkulmasında veya çarpmalarda oluşan şişlikler, yapılan kompresler sayesinde birkaç saat içinde veya bir gecede iner, ağrılar ise çok kısa sürede diner.

-Basit yanık ve haşlanmalarda veya güneş yanıklarında İlkyardım olarak şurup sürülür veya kompresler yapılırsa, acı diner, deri altında su toplanmaz, yani deri ölmez. Ama bunun için, deri yatışana kadar sık sık şurupla nemlendirilmeli ve ayrıca aynısafa merhemi kullanılmalıdır.

-Dudak uçukları, çatlaklar, iltihaplı sivilceler ve gelişme aşamasındaki çıbanlar sık sık şurupla nemlendirilir veya kompres uygulanırsa, gelişmelerini tamamlayamadan yok olurlar. Ama eğer bir çıban oluşma aşamasını tamamlamışsa, İltihabı dışa akıtmak için, örneğin kara merhemle(ihtiyol merhemi) ve sıcak kompreslerle olgunlaştırımalıdır. îltihap dışarı aktıktan sonra uygulanan şurupla çıban kısa sürede kuruyacaktır.

-Akıntılı nezlelerde, 1/5 oranında suyla İnceltilen şurup buruna iyice çekildiğinde, akıntı hemen durur ve tıkalı burun açılır. Şurubun kokusunun buruna çekilmesi de rahatlatıcıdır.

şurupla kompres uygulandığında, iltihaplanma sona erer ve yara kısa sürede kapanır.
Nasırlar ve siğilllerin üstüne , 3-4 gün boyunca kompresler uygulanır. Sonunda nasır kendiliğinden düşer veya köküyle acısız olarak çekip çıkarılabilir.
Tüm spor yaralanmalarında, iç kanamayı ve şişmeyi önlemek için ıslak kompresler biçiminde uygulanmalıdır.
Bu bitkisel iksir için çok şey yazılabilir. Ama en doğrusu kişinin onu birebir ilişkiyle tanımasıdır. Her evin ecza dolabında hatta hiç abartısız olarak kişilerin el çantasında bulunması gereken başlıca ve belki en gerkli ilk yardım ilacıdır o!
Temin edeceğiniz bitki karışımı ve verdiğimiz tarifle bu iksiri evinizde de hazırlayabilir ve üstün niteliklerinden yararlanabilirsiniz. Bu şekilde kendiniz, aileniz ve yakınlarınız için yararlı olmanın sevincini yaşayabilirsiniz.

ally_mcbeal
13-09-2007, 16:29
deri koltuk takımları salonlarda son derece sade bir şıklık sergiliyor. sevenleri için dikkat edilmesi gerekenler....


Deri mobilyanızın şıklığı ve konforu kadar bakımı da önemlidir. İşte püf noktaları...
Maison Française 22.06.2007 alıntı.

1. Deterjan, aseton, sabun gibi kimyasal maddeleri deri mobilyanızdan uzak tutmalısınız. Kimyasal maddeler, derinin doğal yapısına aykırı olduğu için deriye zarar verir.

2. Deri mobilyanızı ısıdan korumanız gerekir. Direk güneş ışığı da derinin solmasına sebep olur. Mobilyanızı kaloriferden en az 30 cm. uzağa yerleştirmelisiniz.

3. Evcil hayvanlarınızı deri mobilyanızdan uzak tutmalısınız. Evcil hayvanlar, tırnaklarıyla deriye kalıcı zararlar verebilir.

4. Deri koltuğunuzun tozunu, elektrik süpürgesi gibi araçlarla almaya çalışmak deriye zarar verir. Koltuğunuzun tozunu nemli bir bezle almanız, derinin temizliği için yeterli olacaktır.

5. Koltuğunuzun derisinin daha parlak ve canlı görünüm kazanması için deri bakım setlerini ve şeffaf deri cilasını üç ayda bir kullanmalısınız.

VOLVO
13-09-2007, 16:38
Geçenlerde Arabamla Manisa'dan geçerken elbette yol kenarındaki satıcılardan kavun aldım. İyi kavunun sırrı nedir diye sordum.Binbir güçlüke söyledikleri püf noktaları aşağıdaki gibi (sanırsın nasa sırrı söyleyecek):he:;

1) Aynı boyuttaki kavunlardan daha ağır olanı daha tatlı olurmuş.

2) Kavun kabuğu üzerinde çok çok ince damar çatlakları olursa o da iyi kavun işareti imiş:super::super:

ally_mcbeal
13-09-2007, 17:09
çiçekleri çok sevsem de bakımı konusunda pek başarılı değildim. geçen yıl hediye gelen bir orkide o kadar güzeldi ki bu sefer elimden geleni yapmaya karar verdim ve 2 aydan fazla bir süre çiçekli kalmasını sağlayabildim. şimdi çiçeklerini dökeli 6 ay oldu, umutla yeniden çiçeklenmesini bekliyorum....:)

(Phalaenopsis) Orkide Bakımı

Nadide, seçkin ve özel bir çiçek olan orkidenin bakımı, sanılanın aksine aslında çok kolay!

Orkide, özel olduğu kadar bakımının da zor olması ile bilinen ve bu açıdan biraz göz korkutan bir çiçektir. Oysa phalaenopsis, orkide türleri arasında bakımı en kolay olan türlerden biridir. Birkaç basit kural uygulanırsa bitki yıllar boyunca çiçek açacaktır.

Hem şık görünümü, hem de kolay bakımı nedeniyle en popüler orkide türlerinden biri olan phalaenopsis’in çiçekleri çok uzun süre dayanır. Yaklaşık 3 ay boyunca çiçekli kalır. Genelde senede 2 kez çiçek verir.

Phalaenopsis sıcak ortam ve nemli hava sever. Aydınlık, ancak direkt güneş ışığı almayan bir yerde bulundurulmalıdır. Sıcak bir evin ısısı bitkiyi mutlu etmeye yetecektir.

Çok sık sulanmamalıdır. Evlerin ısındığı kış aylarında haftada 2-3 kez sulanması yeterli olacaktır.

Bitkinin saksısı direkt olarak suya oturtulmamalıdır. Köklerin su ile direkt teması hemen çürümelerine neden olur. Bu nedenle bitkiyi suladıktan sonra saksının altını silmek gerekir. Bir diğer çözüm ise saksı ile tabak arasına çakıl taşları döşeyerek direkt teması engellemektir. Çiçeklere de su değmemesi gerekir.

Phalaenopsis toprağı özeldir; ağaç kabukları, yaprak çürüğü ve kuru dal parçacıklarından oluşan bir karışımda yetiştirilmelidir. Normal toprağa ekilmez. Senede bir kez (çiçek açmadığı veya goncası olmayan bir dönemde, tercihan bahar aylarında) toprağı değiştirilmelidir.

Çiçekler 3 aya varan bir süre boyunca canlı kalır. Bu sürenin sonunda, çiçekler dökülünce çiçeği taşıyan sap orta noktasından (3. boğumun birkaç santimetre üstünden) kesilmelidir. Böylelikle bitkinin enerjisi boşa harcanmamış olur ve yeniden çiçek verme işlemi hızlanır. Çiçek verme mevsimi Aralık-Mayıs arasıdır.

Bitkinizin ne ölçüde sağlıklı büyüdüğünü yaprak renginden anlamanız mümkündür. Çoğu ev bitkisinin aksine, koyu ve parlak yeşil yapraklar orkidelerde sağlık göstergesi değildir. Tam tersine, sağlıklı ve yeterli ışık alan bir orkidenin yaprakları çimen yeşiline yakın bir renktedir.

Orkidenizi güle güle büyütün!

kartal35
18-09-2007, 20:00
Sebze pişirirken...
Yağın kolay sindirilmesini sağlayan sebze pişirme yöntemini hiç duydunuz mu? Önce sebzeler az suda ve hafif ateşte yağsız pişer. Pişme tamamlanınca üzerine bir miktar yağ konur. Yağın her tarafa dağılması için tencere silkelenir, kapağı kapatılır ve bir kaç dakika bekletilir. Bu yöntemle pişen sebzeler yağı emmediğinden hem sindirimleri kolay olur, hem de daha az yağ kullanmış olursunuz. Çeşni vermek için yağı koyarken biraz da maydanoz, dereotu, nane, fesleğen gibi otlar katmaya ne dersiniz?

kartal35
18-09-2007, 20:06
Çiğ köftenin püf noktaları
Şanlıurfalı çiğ köfte ustaları, çiğ köfte yoğurmanın püf noktaları olduğunu belirtti. Usta eller, iyi bir çiğ köfte yapmanın kullanılacak malzemeyle direk ilgili olduğunu vurguladı. İyi çiğ köfte yapmanın yolunun malzemeden geçtiğini belirten ustalar, sert bulgurla yapılan çiğ köftenin daha leziz olduğunu kaydetti. Çiğ köftede mutlaka isot (pul biber) kullanılması gerektiğini hatırlatan ustalar, kara etin içindeki sinirlerin çok iyi temizlenmesi gerektiğine ve yoğurma kıvamının da çiğ köftenin tadını etkilediğine dikkat çekti.

Şanlıurfalı çiğ köfte uzmanları, 8 kişilik çiğköfteye 4 su bardağı köftelik bulgur, 500 gram dövülmüş (veya mikserde çekilmiş) yağsız kara et, 6 yemek kaşığı kuru isot (biber), 1 tatlı kaşığı tuz, biraz karabiber ve tarçın, 8-10 adet yeşil soğan, 1 kuru soğan, 1 demet maydanoz, 1 tatlı kaşığı salça konulması gerektiğini dile getirdi.

Çiğ köfte uzmanları, çiğ köftenin şu şekilde yoğurulduğu takdirde lezzetinin daha fazla olacağını ifade etti:

"Yeşil soğan ve maydanoz yıkanıp, incecik doğranarak daha sonra karıştırılmak üzere bekletilir. Daha sonra özel olarak yaptırılmış köfte leğenine, tuz, kuru isot (biber) tarçın, kara biber, salça, et, doğranmış kuru soğan ve sarımsak alınarak yoğrulmaya başlanır. İyice karışıca çiğ köftelik bulgur yavaş yavaş alınarak yoğrulmaya devam edilir. Leğendeki malzemeler, çok az suyla yavaş yavaş bastırılarak, bulgur yumuşayıncaya kadar yoğrulur. Kıvamına gelinceye kadar yoğrulan çiğ köfteye daha önce doğranarak hazırlanmış maydanoz ve soğan karışımı eklenir, hafifçe ezilerek toparlanır. Avuç içi halinde sıkım yapılarak tabaklara konulur. Tabağın etrafı marul, salatalık, nane semiz otu ve turpla bezenerek servis yapılır."

Usta eller, çiğ köfte yapımında ise şu püf noktaların dikkate alınmasını tavsiye etti:

"Sert bulgurla yapılan çiğ köfte güzel olur. Bulgur çiğköfte yapılmadan evsilerek içindeki kepekler ayıklanmalıdır. Çiğ köftede mutlaka Şanlıurfa isodu (pul biberi) kullanılmalıdır. Çiğ köfteye konulacak kara etin içindeki sinirler çok iyi temizlenmelidir. Kara et dövülerek veya mikserde macun gibi oluncaya kadar çekilmelidir. Çiğ köfte az yoğrulursa bulguru sert kalır, çok yoğrulursa hamur olur. Çiğ köfte az su alınarak yoğrulmalıdır. Yazın çiğköfte yoğrulurken buz kullanılmalıdır. Çiğ köfte yoğrulduktan hemen sonra yenmelidir. Çiğ köftenin yanında içecek olarak ayran verilmelidir."

Von
18-09-2007, 20:06
Şu isveç şurubunu sonunda bugün ben de aldım. Ne pahalı şeymiş yahu :)

kartal35
18-09-2007, 20:16
Şu isveç şurubunu sonunda bugün ben de aldım. Ne pahalı şeymiş yahu :)

Tadı da kötüdür :)

Von
18-09-2007, 20:21
Tadı da kötüdür :)

Kokusu keskin ama tadına henüz bakamadım :)

Nasıl kullansam, beklesem gerekirse kullansam , bir denesem gibi gel-git ler içindeyim :)

Serenler
18-09-2007, 20:57
Kokusu keskin ama tadına henüz bakamadım :)

Nasıl kullansam, beklesem gerekirse kullansam , bir denesem gibi gel-git ler içindeyim :)

Hiç tereddüt etmeden kullanın.
Tamamen bitkileren elde edildiği ve dozu da ayarlandığı için hiç bir yan etkisi yok.
Kullanım şekillerini yukarda belirtmiştim.
Sn red de geçen yıl kullandı çok memnun kalmıştı.

Von
18-09-2007, 21:02
Hiç tereddüt etmeden kullanın.
Tamamen bitkileren elde edildiği ve dozu da ayarlandığı için hiç bir yan etkisi yok.
Kullanım şekillerini yukarda belirtmiştim.
Sn red de geçen yıl kullandı çok memnun kalmıştı.

Şu anda ciddi bir şikayetim yok. Acaba yine de enerji verici veya özellikle stres atıcı vb faydası da varsa bir süre kullansam mı diye de düşünüyorum.

lokmacı
20-09-2007, 08:55
MANGALDA IZGARA (KEBAP)
İster Dana İster Kuzu eti olsun yaptığınız kebabın lezzetli olmasını istiyormusunuz? Elbette evet diyorsunuz. Bunun için;

1 - Kıyma ve Kuşbaşı kırmızı Etler için 2 adet en küçük tencere ayarlayın. herbirinin içine 1'er bardak süt koyunuz.

2- Her etin üzerine (diyelim 1 kg) Antep kırmızı Pul biberi+Kekik+yarım yemek kaşığı Biber Salçası+2 diş sarımsak (Sarımsak iyice ezilip parçalanmış olmalı)+Tuz konarak bir güzel karıştırıp yoğurunuz.

3-Yoğurduğunuz baharat karışımlı eti süt bulunan kaba koyup biraz karıştırıp etin sütü özümlemesini sağlayınız.

4-Kıymayı da aynı süreçten ama ayrı bir kapta işlem yapınız.

5-Etleri buzdolabına(normal bölüme) koyup, servis saatine kadar orada bekletiniz. Bu süre sonunda et iyice sütle özümlenmiş olacaktır.

6-Şimdi siz bu etleri ızgara yaptığınızda lezzetine doyamayacaksınız. Umarım etleri yerken bu yazımı hatırlarsınız.

lokmacı
20-09-2007, 08:56
MANGALDA IZGARA (KEBAP)
İster Dana İster Kuzu eti olsun yaptığınız kebabın lezzetli olmasını istiyormusunuz? Elbette evet diyorsunuz. Bunun için;

1 - Kıyma ve Kuşbaşı kırmızı Etler için 2 adet en küçük tencere ayarlayın. herbirinin içine 1'er bardak süt koyunuz.

2- Her etin üzerine (diyelim 1 kg) Antep kırmızı Pul biberi+Kekik+yarım yemek kaşığı Biber Salçası+2 diş sarımsak (Sarımsak iyice ezilip parçalanmış olmalı)+Tuz konarak bir güzel karıştırıp yoğurunuz.

3-Yoğurduğunuz baharat karışımlı eti süt bulunan kaba koyup biraz karıştırıp etin sütü özümlemesini sağlayınız.

4-Kıymayı da aynı süreçten ama ayrı bir kapta işlem yapınız.

5-Etleri buzdolabına(normal bölüme) koyup, servis saatine kadar orada bekletiniz. Bu süre sonunda et iyice sütle özümlenmiş olacaktır.

6-Şimdi siz bu etleri ızgara yaptığınızda lezzetine doyamayacaksınız. Umarım etleri yerken bu yazdıklarımı hatırlarsınız.

deniz34
20-09-2007, 09:10
tavsiyen için tşk.ederim. deneyeceğim ramazan bitsin bi hele:))

Red Kit
20-09-2007, 09:22
Püf noktalarını teker teker başlık açarak yazarsak ileride konuları daha iyi kategorize edebiliriz ve aradığımız bilgiye çok daha kolay ulaşabiliriz. Bu bölüm bir kaç yıl sonra bir ansiklopedi gibi olabilir ve akla gelen her konuda her türlü püf noktasını içerir konuma gelebilir.

Katkısı olan ve olacak herkese peşin teşekkürlerimle :)

Von
20-09-2007, 09:33
Bence üç baş alt kategori belirlenip o alt kategorilere bütün yazılar yazılsa daha derli toplu olur. Kişi insiyatifine kalınca bazen çok dağınık olabiliyor.

KARAHAN
20-09-2007, 09:36
harika olmuş...zevkle okudum hepsini...hissenette herkesin ögrenecek birşeyleri var...ne mutlu...

Red Kit
20-09-2007, 10:45
Bence üç baş alt kategori belirlenip o alt kategorilere bütün yazılar yazılsa daha derli toplu olur. Kişi insiyatifine kalınca bazen çok dağınık olabiliyor.

Aklın yolu bir. Ben de öyle düşünüyorum. (Birisi akıl verince böyle söylemesi ne güzel oluyor değil mi?) Biraz bekliyorum ki yazılar artsın, kategorileri açınca gelen yazı adedi azalıyor ilk etapta her nedense.


Yiyecek
Sağlık
Ev bahçe mobilya
Muhtelif
İlk 4 kategori olarak aklıma geldi. Öneriniz var mıdır?

Rind
20-09-2007, 11:01
Mangal yaparken dikkat etmeniz gerekenler...
Mangalda pişirdiğiniz ete duman kokusunun ve tadının sinmemesi için iyice yıkadığınız bir elma ya da bir parça limonun kabuğunu ateşe atın. Ateşe atacağınız birkaç sap biberiye de ete farklı bir tat katabilir. Ama bu tadın ve kokunun çok baskın olmaması için biberiyenin etin pişirme süresinin sonuna doğru ateşe atılması gerekir.

Mangal yaparken etten akan yağlar kor halindeki kömür parçalarının üstüne düştüğünde alevlenmeye neden olur. Bu da eti yakar. Ama ateşi söndürmeyecek miktarda suyu elinizle ateşin üzerine serperseniz, alevler dinecektir.

İster fırında olsun ister mangalda, ızgara yiyeceklerin tadı bir başka olur. Ama fırın ızgarasında pişirilen etlerin yağlarını tepsiden temizlemek de zordur. Bu işinde altından kalkabilmek için fırın tepsisine bir miktar su doldurmanız yeterli. Yağlar soğuduğunda suyun yüzünde toplanacak ve tepsinin kolay temizlenmesini sağlayacaktır.
Ateşle ızgara arası 20 cm civarında olursa etler yanmadan pişecektir.


Tepsiye Pişirme Kağıdı sermek harika oluyor... tepsi bulaşığına maruz kalmak istemeyenlere duyurulur..

Rind
20-09-2007, 11:20
Mc donalds gibi patates kızartmasını neden evde yapamıyoruz ??

Çünkü,

Soyup dilimlediğimiz patatesi yıkamadan ve güzelce KURULAMADAN kızartıyoruz...
hem de 190 dereceye dek ısınmamış soğuk yağa atarak..

Bu üç yanlıştan kurtulanlar akşam işten dönüş yorgunluğunu güzel bir patates kızartması seansı ile atabilirler..

Kızartılmaya hazır dilimlenmiş paket patates almak da bir çözümdür.. 180-190 derece ısınmış yağa atmak şartı ile..

Patates kızartması sevmeyen var mı?

Von
20-09-2007, 13:02
Aklın yolu bir. Ben de öyle düşünüyorum. (Birisi akıl verince böyle söylemesi ne güzel oluyor değil mi?) Biraz bekliyorum ki yazılar artsın, kategorileri açınca gelen yazı adedi azalıyor ilk etapta her nedense.


Yiyecek
Sağlık
Ev bahçe mobilya
Muhtelif
İlk 4 kategori olarak aklıma geldi. Öneriniz var mıdır?

Yeterli gibi sanki. Oluştukça yenileri eklenebilir...Alt kategori olmadan çok dağınık duracak.

ally_mcbeal
20-09-2007, 13:29
kesinlikle çok yararlı olacak bir bölüm bu. son okuduğum patates kızartma usulü şimdiden memnun etti, niye mc donalds taki gibi olmadığını düşünürdüm ben de....

aynen katılıyorum ansiklopedik ve özel bir bölüm olma potansiyeli var buranın... ortak gayretlerle tabi :)

alt başlıklar açıldığında burdaki yazıların konularına göre o topiklere dağılımı yapılırsa iyi olur.

ayyan
21-09-2007, 12:20
Ellerinize sağlık :) Ramazan olduğundan mıdır nedir iftar vaktine kadar yemek tarifleri gözüme başka bir güzel görünüyor :)

bourbon
21-09-2007, 16:52
Benım bıldıgım kadarıyla mc donalds patateslerı cok hafıf pısırıp sonra derın dondurucuya atıyor..Bellı bır sure bekledıkten sonra kızartıyorlar...
Deneyıp de begenmessenız sakın bana kızmayın.Orada calısan bırının yalancısıyım:)

paradoxX
22-09-2007, 00:29
Mc donalds gibi patates kızartmasını neden evde yapamıyoruz ??

Çünkü,

Soyup dilimlediğimiz patatesi yıkamadan ve güzelce KURULAMADAN kızartıyoruz...
hem de 190 dereceye dek ısınmamış soğuk yağa atarak..

Bu üç yanlıştan kurtulanlar akşam işten dönüş yorgunluğunu güzel bir patates kızartması seansı ile atabilirler..

Kızartılmaya hazır dilimlenmiş paket patates almak da bir çözümdür.. 180-190 derece ısınmış yağa atmak şartı ile..

Patates kızartması sevmeyen var mı?

Ben patetes kızartması SEVMİYORUM.Hatta fastfood restoranlarında bile menü alsam bile, tadımlık 2 3 taneden fazlasını yemiyorum.Çünkü patatesin bünyesine çektiği yağ vücuda çook zararlı(hem karbonhidrat hem yağ) ve meşhur fastfood restoranlarında bile yağ 1 KEZ değiştiriliyor.

kartal35
29-09-2007, 00:29
BALIK SAKLAMA VE PİŞİRME TEKNİKLERİ



“Denizden babam çıksa yerim” diyenlerdenseniz deniz ürünleri konusunda zaten hayli bilgilisinizdir. Ancak üzümü dalından değil de manavdan yiyenler için bazı önerilerimiz olacak.

Diyelim balığın tazeliğinden eminsiniz (Taze mi bayat mı?), o halde bundan sonrası şunlara dikkat etmelisiniz:
Aldığınız balığı eve getirirken –özellikle eviniz uzak veya eve gelmeniz çok zaman alacaksa- imkanınız varsa suyun içinde taşıyın. Alışveriş yapıyorsanız balığı en sona bırakın. Unutmayın; balığı oda sıcaklığında ve suyun dışında 1-2 saatten fazla tutmamalısınız.

Eve vardığınızda mümkünse hemen tüketin. Yok, daha sonra yiyeceğim diyorsanız, pullarını ve içini vakit kaybetmeden temizleyin, yıkayın ve iyice kurulayın. Son olarak 2 gün içinde tüketmek şartıyla plastik bir kabın içerisinde buzdolabında saklayabilirsiniz.

Taze balıktan maksimum lezzet almak için kısa sürede tüketmenizi öneririz. Bunun için de en ideal pişirme tekniği ızgara ve haşlamadır.

Izgara yapacaksanız balığın iri ve yağlı olmasına dikkat edin. Yağlı balık için mevsimini bilmek veya bir bilene danışmakta fayda var. Balığa soğan suyu ve zeytinyağı sürün ve 2-3 saat öylece bekletin, daha sonra ızgara yapın. Çabuk pişmesi için parçalara bölüp, şişe geçirmeyi de deneyebilirsiniz. Hem çabuk pişmesi hem de çatlamasını önlemek için balığın iki tarafına bıçakla çizik atın.

Kızartma sevenler büyük balıkları dilimleyerek, küçük balıkları ise bütün olarak pişirmeliler. Balığın tavaya yapışmasını önlemek ve lezzet katmak için una veya muadili harç ve soslara bulayın.

Haşlama yapacaklar beyaz etli balıkları (Kefal, levrek, kırlangıç v.b.) tercih etmeliler. Eğer çorbasını yapmak istemiyorsanız, kesinlikle önceden kaynamış suya balığı atmayın, dağılır. Balığı soğuk suya koyun ve kapalı bir kapta kaynamaya yakın sıcaklıkta pişirin. Kokusunu almak ve lezzet katmak için suyuna havuç, kereviz ve soğan atın. Ekstra lezzet ve güzel görüntü için dilimlenmiş limon ekleyin. Piştiğinden emin olmak için de kılçığından kolayca ayrılıp ayrılmadığını kontrol edin. Ayrılıyorsa şimdiden afiyet olsun

kartal35
29-09-2007, 00:30
TAZE Mİ BAYAT MI?



Hem sağlığımız hem de ağız tadımız için gıdaların bayatlarından kaçınmalıyız. Öncelikle ambalajlı ürün alırken mutlaka ve mutlaka üretim ve son kullanma tarihlerini kontrol ediniz. Son kullanma tarihi geçmiş ürünler için görevlileri uyarınız. Peki ambalajı olmayan gıdalar için ne yapacağız? Bunu satıcıların sözlerine güvenerek yapmak pek akıl kârı değildir. Bu nedenle hangi gıdanın nasıl taze, nasıl bayat olduğunu öğrenmekten başka çaremiz bulunmuyor.

İşte bazı gıdaların taze olup olmadıklarını anlamak için birkaç püf noktası:
Dana eti alırken yağına bakmak lazım. Yağı hem beyaz olmalı hem de dokununca sımsıkı olduğu hissedilmeli. Dana ne kadar yaşlanmışsa, yağının rengi de o kadar sararır.

Alırken en çok dikkat etmemiz gereken gıda mantardır. Bilmediğiniz yerlerden, özellikle seyyar satıcılardan kesinlikle mantar almayınız. Bildiğiniz ve güvendiğiniz yerlerden alırken de dikkatli olmayı yine unutmayın. Mantarın lekesiz olanı makbuldür. Renginin de beyaza yakın ya da hafif bej olanını tercih edin.

Brokoli çok dayanıklı bir sebze değildir. Alırken lekesiz, canlı ve yeşil olanını seçin ve kısa zamanda tüketin.

Taze fasulye alırken fasulyelerden bir tanesini kırmadan almayın. ‘Çat’ diye kırılmıyor, esniyorsa almaktan vazgeçin. Aynı şey enginar için de geçerlidir. Enginarın da taç yaprağını kırmayı deneyin.

Balığın tazeliğini kontrol etmek için ise, gözlerine ve yüzgeçlerine bakmak lazım. Gözleri parlak, yüzgeçleri koyu kırmızı ve pulları gevşek olmalıdır.

Midye, istiridye türü kabuklu deniz ürünleri denizden çıkınca su kaybetmeye başlar. Taze olup olmadığını anlamak için ağırlığına bakmak yeterli. Ne kadar ağırsa o kadar tazedir.

Istakoz alıyorsanız biraz yakından bakmakta fayda var. Eğer kırçıllaşma varsa ıstakoz yaşlı demektir.

Yumurtaların tazeliğini test etmek içinse tuzlu su kullanabilirsiniz. Günlük olanlar suyun dibine çökerler, 3-5 günlük olanlar suyun ortasında, bayat olanlar ise suyun yüzeyinde dururlar.

Yumurtaların taze mi bayat mı olduğunu kırarak anlamanız da mümkün. Aldıktan sonra üzerinden uzun zaman geçtiğini düşündüğünüz ve bayat olma ihtimalinden şüphe ettiğiniz yumurtaları kullanmadan önce ayrı bir kaba kırın. Sarısı dağılıyorsa bayat, derli toplu duruyorsa tazedir.

Serenler
19-10-2007, 00:42
Aklınızı Güçlendirmek İçin 11 İpucu






Unutkanlık herkesin en büyük düşmanlarından biri. Aklımızı daha iyi kullanmak ve unutkanlığı azaltmak elimizde. Nasıl mı? Sağlık



Unutkanlık sorunu, yaşlanan insanın en önemli korkularındandır. Özellikle 50'li yaşlar sonrasında ufak tefek unutkanlıklar ile ciddi bellek sorunları birbirine karıştırılır.



Orta yaşlıların nerdeyse yarısı kendilerinde bir bellek kaybı sorununun başladığını zanneder. Hemen belirtelim! Bunların çoğu küçük ve hoş unutkanlıklardır. Hayatı tatlandıran ve keyif katanlar biraz da bu nükteli olaylardır!



Belleği güçlü tutmanın pek çok püf noktası, uyulması gereken çok sayıda kuralı var. Harvard Tıp Okulu öğretim üyesi Dr. Aoron P. Nelson zinde bir beyne sahip olmanın temel kurallarını şöyle sıralıyor:



1– Hipertansiyonu ve kolesterol yüksekliği sorununu önleyin ya da kontrol altına alın. Kalbiniz için kötü olanın beyniniz için de kötü olduğunu unutmayın.



2– Alkolü azaltın. Erkeklerin iki, kadınların bir ölçüden (bir ölçü içkiyi ‘bir bardak şarap’ olarak kabul edebilirsiniz) daha fazla alkol kullanması beyin hücrelerini tahrip etmektedir.



3– İyi ve kaliteli uyku uyuyun. İyi bir uyku için ortalama 8 saat gerekir. Kaliteli uyku beynin yeni öğrenilenleri pekiştirmesini sağlar. Öğrenilmiş bilgilerin pekiştirilmesinin uzun süreli belleğin en önemli desteği olduğu biliniyor.



4– Stresinizi iyi yönetin. Ölçülü ve kontrollü stres dikkati yoğunlaştırmakta, odaklanmayı arttırmaktadır. Kontrolsüz, uzun süreli ve aşırı stres ise dikkati sürdürme kapasitesini yok etmekte, unutkanlığı tetiklemekte, kortizol hormonunu yükselterek beynin bellek için önemli bölümlerinde hasar geliştirmektedir.



5- Yeni şeyler öğrenmeye devam edin. Her yeni bilgi ve beceri birer bellek egzersizidir. Yeni sporlar, hobiler, araştırma alanları, heyecanlı ve zevkli problemler, ezberlenen yeni şiirler ve yeni diller beyniniz için en güçlü vitaminlerdir.



6- Tembelliği bırakın. Zihinsel faaliyetlerinizi sınırlamayın. Özellikle televizyon seyretmek gibi pasif faaliyetleri azaltın. Televizyon karşısında geçirdiğiniz saatler sadece bedensel değil, ruhsal sağlığınızı da kötü yönde etkiler.



7- Her gün egzersiz yapın. Günde 30-45 dakika, haftada en az 4 gün yürümeye, iş saatlerinde daha çok aktif olmaya, kısa mesafelerde taşıt kullanmamaya çalışın. Özellikle yürümenin beyin sağlığı ve yeniden yapılanma sürecini olumlu yönde etkilediğini gösteren çok sayıda kanıt var. Beynin yeni yetenekler kazanabilmesi beyin hücreleri arasında güçlü ve yoğun yeni bağlantılar oluşturabilmesinin başlıca desteklerinden biri de düzenli ve ılımlı egzersizlerdir. Bizim önerimiz fırsat buldukça yürümenizdir.



8- Kullandığınız ilaçları yeniden gözden geçirin. Özellikle beyni etkileyen ilaçları doktor önerisi olmadan kullanmayın. Depresyon giderici, uyku verici, ruhsal gevşetici ilaçlara komşu, eş dost tavsiyeleri ile başlamayın.



9- Reçetesiz satılan ilaçları rastgele yutmayın. Doğal ya da zararsız diye kullanabileceğiniz bitkisel ürünlerin (valerianlar), besin desteklerinin (melatonin) ve diğerlerinin (hüperzin, Sam’e) beyin hücrelerinizi üzebileceğini, zihinsel fonksiyonları bozabileceğini unutmayın. Antihistamik- antialerjik ilaçları özellikle alüminyum içeren antiasitleri ve uyku kolaylaştırıcıları doktorunuzla konuşmadan uzun süre kullanmayın.



10- Vitaminlerden yararlanın. E ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerin, selenyum gibi serbest radikal avcısı minerallerin hücreleri oksitlenmekten koruyan güçlerinden faydalanabilirsiniz. Yeteri kadar B vitamini, özellikle B12 vitamini aldığınızdan emin olun. Dengeli bir beslenmenin de yaşlılıkta vitamin eksikliğine yol açabileceğini hatırlayın.



11- Hayata bağlı kalın. Hayatınıza önem katan bağları iyice sıkılaştırın. Huzurunuzu koruma ve güçlendirmeye bakın. Aileniz, dostlarınız, işiniz, hemşerilik ve vatandaşlık bağlarınıza, inançlarınıza daha sıkı sarılın. İnsanlarla daha sık birlikte olmaya, aileniz ve arkadaşlarınızla olumlu ilişkiler kurmaya ve sosyal aktivitenizi çoğaltmaya çalışın. İyi sosyal ilişkileri olan yaşlılarda bellek fonksiyonları bozulmuyor. Sosyal ilişkiler bir taraftan zihinsel egzersizleri yoğunlaştırıyor, diğer taraftan çeşitli olayların ruhsal travmalarını hafifletmeye yardımcı oluyor.

özgün
06-11-2007, 19:11
borsada zarar edince:

eve gidip buzdolabının kapağını açın.

içerden dört beş parça buz alıp bir su bardağına koyun.

bardağı ağızına kadar suyla doldurun.

sonra soğuk suyu güzelce için.

göreceksiniz hiç bişeyiniz kalmayacak:D

talayman
08-11-2007, 16:11
borsada zarar edince:

eve gidip buzdolabının kapağını açın.

içerden dört beş parça buz alıp bir su bardağına koyun.

bardağı ağızına kadar suyla doldurun.

sonra soğuk suyu güzelce için.

göreceksiniz hiç bişeyiniz kalmayacak:D

dOSTLARIMA tÜM YORUMLAR İÇİN TEŞEKÜRLER....Buzlu soğuk su tavsiyesi için + bir teşşekürler:)

adnanfd
14-11-2007, 02:14
arkadaşlar Allah rızası için şu deri koltuklardaki tükenmez kalem izleri nasıl çıkıyor bilen varmı?eşim c.tesi günü Konya'dan dönecek ve ben lanet olası tükenmez kalem izlerini çıkaramadım.lütfen acil yardım.

not:aseton,alkol,deterjan ve bir çok leke çıkarıcı denedim çıkmıyor.hatta dahada kötüleşti.:cry::cry:

TOPTANCI
14-11-2007, 21:03
arkadaşlar Allah rızası için şu deri koltuklardaki tükenmez kalem izleri nasıl çıkıyor bilen varmı?eşim c.tesi günü Konya'dan dönecek ve ben lanet olası tükenmez kalem izlerini çıkaramadım.lütfen acil yardım.

not:aseton,alkol,deterjan ve bir çok leke çıkarıcı denedim çıkmıyor.hatta dahada kötüleşti.:cry::cry:

Googlede tükenmez kalem lekeleri diye arattım bu lekeleri çıkarıcı bir çok ürünler var pratik olan ise püf noktası olarak , bunu yazmışlar ...

Tükenmez Kalem Lekeleri:

Tükenmez kalem lekesi olan kazaginizin, lekeli olan yerine limon suyuna batirdiginiz pamugu bastirin lekeden eser kalmaya*caktir.

adnanfd
15-11-2007, 01:11
Googlede tükenmez kalem lekeleri diye arattım bu lekeleri çıkarıcı bir çok ürünler var pratik olan ise püf noktası olarak , bunu yazmışlar ...

Tükenmez Kalem Lekeleri:

Tükenmez kalem lekesi olan kazaginizin, lekeli olan yerine limon suyuna batirdiginiz pamugu bastirin lekeden eser kalmaya*caktir.

sn. toptancı ilgine çok teşekkür ederim.bu tükenmez kalem lekesi keşke kazağımda olsaydı.kazağı atar aynısından gider alırdım.:)fakat bu leke deri koltuk üzerinde.deri koltuk üzerindeki tükenmez kalem izi ise mümkün değil çıkmıyor.şu kalem çevirme uyumdan bir türlü vazgeçemedim.koltuk üzerinde gazete okurken bir elimle kalem çeviriyordum.kalem diklemesine koltuğun üzerine düştü.küçük bir leke ama krem rengi koltuk üzerinde bariz belli oluyor.koltuğu komple kaplatmayı düşündüm.c.tesiye yetiştiriyorlarda diğer koltuklarla ton farkı belli oluyor.:cry: şu anda ben lekeye, leke de bana bakıyor.:cry:

Serenler
28-12-2007, 00:54
Stresle başa çıkmanın 101 yolu

(Bu yazıyı buzdolabının kapağına asın)

SABAHLARI 15 dakika erken kalkın. Sabah için, akşamdan hazırlık yapın.

Vücudunuza dar gelen kıyafet giymeyin. İlaçla yaşamaktan kaçının. Randevularınızı önceden ayarlayın. Hafızanıza güvenmeyin; mutlaka yazın. Aracınızı, bozulmadan servise götürüp bakım yaptırın. Her kilidin yedek anahtarını yaptırın ve belli yerlerde bulundurun. Daha sık "hayır" deyin. Yapacaklarınızı öncelik sırasına sokun. Zamanınızı israf etmeyin. Öğle ve akşam yemeklerini basitleştirin. Kötümser insanlardan uzak durun. Önemli evrakın birden fazla fotokopisini çektirin. Evde çalışmayan ne varsa tamir ettirin. Yapmaktan hoşlanmadığınız işler için yardım isteyin. İhtiyaçlarınızı önceden belirleyin. Bir defada yapılması zor büyük işleri, küçük parçalara ayırın. Etrafı toplayın, dağınıklıktan kurtulun. Gülümseyin. Bebekleri gıdıklayın. Dost bir kediyi veya köpeği okşayın. Kendinizi, bütün soruların cevabını bilmekle yükümlü hissetmeyin. Bazı şeyleri de bilmeyin. Karşılaştığınız insanlara, onların hoşuna gidecek bir şey söyleyin. Yağmur yağmasını isteyin; yağınca yağmurda yürüyün. Arada bir çarşı hamama gidin. Kendi kendinize, nerede eski günler, her şey daha güzeldi demekten vazgeçin. Verdiğiniz kararın ne anlama geldiğini iyi düşünün. Kendinize güvenin. Nüktedan olun. Sizi mutlu edecek bir şey yapmayı yarına bırakmayın. Hiç tanımadığınız insanlara yürekten bir merhaba deyin. Eski bir arkadaşlarınızla karşılaşınca ona sıkıca bir sarılın. Hava açıksa, gece yıldızları seyredin. Bir şarkıyı ıslıkla çalmayı öğrenin. Arada bir şiir okuyun. Kendinize bir demek çiçek alın. Bir çiçek koklayın. Yardım istemekten çekinmeyin; alamazsanız üzülmeyin. Görünüşünüze özen gösterin. Her şeyi kararında yapın; ifrata kaçmayın. Nerede gerekiyorsa, orada mutlaka gerekli emniyet tedbirini alın. Daima daha iyisini yapmaya çalışın, ama mükemmeliyetçi olmayın. Resim ve heykel sergilerini gezin. Ayakkabınızı boyatın. Berbere gidin. Kendi kendinize bir şarkı mırıldanın. İyi bir müzik dinleyicisi olun. Kendi kendinize yetmeyi öğrenin. Her gün biraz idman yapın; her fırsatta yürüyün. Dünyanın en yetenekli insanı olmadığınızı kabul edin; gerekiyorsa elimden ancak bu kadar geliyor deyin. Yeni moda birkaç şarkıların sözlerini ezberleyin. İşe erken gidin. İşe her gün aynı yoldan gitmeyin. Amirinizden izin alıp bazen işten erken çıkın. Kırlarda dolaşın. Maça gidip bağırın. Başkaları dilemeden, siz onlara iyi günler dileyin. Teşekkür edin. Arabanıza güzel koku yayan bir alet koyun. Evde kendi kendinize yemek pişirin, güzel bir sofra kurun, sonra da afiyetle yiyin. Başkalarını adam etmekten vazgeçin. Severken karşılık beklemeyin. Sinemada film seyrederken patlamış mısır atıştırın. Bir ağaç, olmazsa bir çiçek dikin. Şişmanlamayın. Hatıra defteri tutun. Bir hela temizleyin. Káğıttan bir uçak yapıp uçurun. Bir derneğe veya kulübe girin, arkadaş edinin, toplantılara katılın. Mutlaka yeterince uyuyun. Az konuşun, çok dinleyin. İş arkadaşlarınıza ve dostlarınıza iltifatı esirgemeyin. Bir güne yapılacak çok şey tıkıştırmayın. Acelesiz yaşayın; daha önünüzde yaşanacak çok güzel günler var. Stresli davranmak, doğuştan gelen değil, sonradan kazanılan kötü bir huydur; bunu unutmayın.



Son söz: Öfkeyi, kendinize zevk edinmeyin.

guneysu
28-12-2007, 01:15
bu kadar yazıyı okuyunca stres bastı Syn Serenler :D:D

Serenler
02-01-2008, 10:19
bu kadar yazıyı okuyunca stres bastı Syn Serenler :D:D

Anlaşıldı: Siz kendinize öfkeyi zevk edinme tataftarısınız galiba:D:D:D

Serenler
02-01-2008, 10:21
Çok faydalı 4 bilgi;

Error! Filename not specified.ULUSLARARASI ACİL NUMARA: 112
Eğer telefonunuz kapsama alanı dışıdaysa ve acil bir durum var ise, 112'yi çevirin. Varolan herhangi bir network bulunup, yardım isteyebilirsiniz. Daha enteresanı, tuş takımınız kilitli olsa dahi, 112 çevrilebilir.


Error! Filename not specified.EĞER UZAKTAN KUMANDALI ARAÇ ANAHTARINIZI ARACINIZDA KİLİTLİ UNUTURSANIZ:
Aracinizin yedek anahtari baska birinde varsa, aradaki mesafe ne olursa olsun, o kisiyi cep telefonunuzla arayin. Aracinizin kapisina 25- 30 cm uzakta cep telefonunuzu tutun, karsi taraf da yedek anahtarin acma dugmesine(cep telefonuna yakin bir mesafede tutarak) basin. Kapiniz acilacaktir ve Bagaj icin de gecerlidir.


Error! Filename not specified.GİZLİ PİL GÜCÜ :
Eger cep telefonunuzun pil seviyesi çok düsükse ve acil bir telefon bekliyorsaniz; Nokialar, rezerve pile sahiptir. *3370# tuslarına basarak, telefonunuzu, rezerv pille çalisir hale getirebilirsiniz. Cihaziniz pil seviyesinde %50 artis gösterecek ve telefonunuzu sarj ettiginizde, rezerv piliniz de tekrar dolacaktır.


Error! Filename not specified.444 0 911
Turkiye'deki tum hastaneler ayni numarada birlesti.Acil durumlarda 444 0 911 numarali telefon hattini arayan vatandaslar, en yakin hastaneye en hizli sekilde ulasabilecek, ilgili hastaneden ambulans aninda yola cikacak.Cep telefonundan aranma durumunda ise oturulan sehrin alan kodu ile birlikte 444 0 911 numaralı hat aranacak. Ornegin cep telefonundan (0212) 444 0 911 numarayi arayan vatandas, Istanbul'da, kendisinin bulundugu noktaya en yakin hastaneye en hizli sekilde ulasabilecek.Sabit telefonla aramada ise herhangi bir kod cevirmeden direkt 444 0 911 aranacak. Bu telefon arandiginda kisiye en yakın hastaneden ambulans olay yerine gönderilecek.
Mümkün olduğunca dostlarınızı bilgilendirin, ihtiyacınız olmaması dileğiyle...

Babadağlı
14-05-2008, 19:46
Çok faydalı 4 bilgi;
Error! Filename not specified.EĞER UZAKTAN KUMANDALI ARAÇ ANAHTARINIZI ARACINIZDA KİLİTLİ UNUTURSANIZ:
Aracinizin yedek anahtari baska birinde varsa, aradaki mesafe ne olursa olsun, o kisiyi cep telefonunuzla arayin. Aracinizin kapisina 25- 30 cm uzakta cep telefonunuzu tutun, karsi taraf da yedek anahtarin acma dugmesine(cep telefonuna yakin bir mesafede tutarak) basin. Kapiniz acilacaktir ve Bagaj icin de gecerlidir.

İyi de yedek anahtar, uzaktan kumandalı değil.:he: O zaman ne yapmak lazımmış?

Serenler
17-05-2008, 11:48
Her kadının bilmesi gereken tüyolarİşte bayanların işihi kolaylaştıracak pratik tüyolar...






Pazardan aldığınız sebzelerin ömrünü uzatmak için; yeşil sebzeleri yıkadıktan sonra havlu kağıda sarıp buzdolabına koyun.

Çorbaların üzerine her defasında yeni yağ kızdırmamak için; küçük bir kavanoza önceden kırmızı toz biberli kızarttığınız yağı koyup saklayın. Bulaşıktan da tasarruf edin.

Kaşarın küflenmemesi için; önce kağıt mutfak havlusuna sarın, sonra poşete koyun.

Meyve yemeyi unutanlar için; boş zamanlarınızda tek kişilik meyve salataları hazırlayıp hava almayan kaplarda saklayın.

Salata yapmaya üşenen kadınlar için; maydanoz, taze nane, kıvırcıkları salata kurutucusunda kuruttuktan sonra saklama kaplarında dolaba koyun. Her akşam yıkamakla uğraşmayın.

Bakliyatlara vakit ayıramıyorum diyenler için; bakliyatların pişme süresi uzun. Fasulye, nohut, yeşil mercimek vs. haşladıktan sonra bir kullanımlık olarak poşetlere bölüp buzluğa koyun. Ancak tam pişirmemeniz gerekiyor. İkinci pişirmede dağılabilir.

Dolapta çürüyen maydanozlar için; maydanoz, dereotu, nane gibi çok çabuk bozulan yeşillikleri hiç zayi etmeden kullanmanın yolu; yıkadıktan sonra kesip buzlukta saklamak. Kesmeden cam kavanoza koyup alt katta da saklayabilirsiniz.

Domates rendelemekten bıkanlar için; domatesleri topluca rendeledikten sonra buz kalıplarında dondurun. Sonra hepsini bir poşete koyarak saklayın.

Hazır et ve tavuksuları kullanmak istemeyenler için; haşladığınız tavuğun suyunu buz kalıplarına koyup dondurun, pilav ve çorbalarda kullanabilirsiniz.

Kıymanın ömrünü uzatmak için; kıymayı soğanla kavurup yemek harcı olarak saklama kabına ya da poşetlere koyun. Elinizin altında kavrulmuş kıyma olunca işleriniz hızlanır, hem de kıyma uzun ömürlü olur.

Soslara bulaşmak istemeyenler için; tavuk kanadını soslayıp buzluğa atın, istediğinizde fırına verin.

Sarımsak soymayı sevmeyenler için; sarımsakları topluca soyduktan sonra sirkeli suya koyup dolapta saklayın ya da sarımsakların üzerini geçecek kadar zeytinyağı koyup, ağzını iyice kapatıp saklayın.

Elinin altında hazır dolma olmasını isteyenler için; yaprak sarma, kuru patlıcan ve biber dolması, mantı gibi yiyecekleri hazırlayıp dondurucuya koyun, acil zamanlarda kurtarıcınız olur.

Tavuk didiklemekten kurtulmak için; tavuğu haşlayın, didikleyin, tek kullanımlık kaplarda saklayın.

Eti yumuşacık ve erkenden pişirmek için; eti alır almaz kuşbaşı şeklinde yağ koymadan bir tencereye koyun, önce kızgın ateşte 1-2 dakika, sonra kısık ateşte suyunu tamamen salıp çekene kadar pişirin. Yumuşacık olduğunu göreceksiniz. Birer yemeklik poşetlere doldurup buzluğa kaldırın. İstediğinizde çıkarıp kullanın.

Lezzetli çorba yapamıyorum diyenler için; makarnanın suyunu çorbalarda değerlendirebilirsiniz.

Her sabah tost hazırlamaya üşenenler için; önceden hazırladığınız tostları pişirmeden buzluğa atın, gerektiğinde hemen tost makinesine sıralayın.
Yapılmaması gerekenler

Kuru soğanı önceden doğrayıp buzlukta saklamayın. Tadı acılaşıyor ve sulanıyor.

Çiğken dondurulan sebzeler besin değerini kaybediyor. Pişirdikten sonra iyice soğutun, hatta birkaç saat buzdolabında soğuttuktan sonra buzluğa atın.

Saklama kaplarının dondurmaya uygun olmasına dikkat edin. Hava almamalı. Buzluk poşetlerinin havasını iyice alıp ağzını sıkı bağlamak gerekiyor. Özellikle etlerde soğuktan yanık izleri olabiliyor. Sağlık için zararlı.

Plastik kapları kullanmak istemiyorsanız, aldığınız sebze, meyve vs. her şeyi yıkayıp doğrayıp annelerinizin pirinç, bulgur vs. saklamak için kullandığı beyaz bez torbalara koyun. Sonra da naylon poşetlere koyup öyle saklayın. Bir hafta bozulmuyor.

Yazın hazırlanan kışlıklar

Kırmızı erikleri buzluk poşetine koyarsanız kışın komposto yapabilirsiniz.

Taze fasulyeyi ayıklayıp domates ve soğanla kavurun. Soğuduktan sonra buzluğa atın. Kışın ister etli, ister zeytinyağlı fasulyeniz hazır.

Yaz sonunda patlıcanları mangalda ya da fırında közleyip bir yemeklik poşetlerde saklayın. Patlıcanları karnıyarıklık kızartıp da saklayabilirsiniz. Kırmızı biberleri de aynı işlemden geçirip salatası için birer kullanımlık poşetlere koyun.

Bamyaları bol limon suyu ile rengi sarıya dönene dek kısık ateşte kavurup saklayabilirsiniz.

Yazın sonuna doğru rondodan geçirilen domatesleri kaynatıp sıcakken kavanozlara doldurun.

500 gr’lık poşetlere çilek, vişne, böğürtlenleri koyun, kışın pastalarda kullanın.

Yazın mısır haşladığınızda tanelerini çıkarıp kışın salatalarda ve çorbalarda kullanmak üzere buzluğa koymayı unutmayın.

sukufe42
06-07-2008, 23:31
Kışın tadında yaş üzüm yiyebilmek için ; tanelerinin üzerindeki buğunun bozulmamış olduğu bir salkım seçin. Salkımın sapını ucundan makasla kesin. Salkımın sapına başka bir salkımdan seçtiğiniz(üzerindeki buğu bozulmamış olmalı)bir üzüm tanesini geçirin.Sap ile geçirdiğiniz üzüm tanesini balmumu ile birbirine tutturun.Sapa bağladığınız bir iple salkımı loş ve serin bir yere asın. Yıl içersinde isteğiniz zaman tüketebilirsiniz.Hatta tadını daha çok beğeneceksiniz.Afiyet olsun.

sukufe42
06-07-2008, 23:34
Nem alan duvarlarınızı nemden korumak için sıva yaparken sıvanın içersine az miktarda yanmış motoryağı ilave edin.Duvarlarınız neme hasret kalacaktır.

mamut222
14-06-2009, 20:14
malum arıcılıkla ugraşanlar için bu aylarda bakım ve taşıma zamanı gelmişdir.bu gün konusu oldugu için hakiki balı anlamanın bir yolunu da nacizane tecrübemle kısa geceyim.bal alırken dikkat etmesi gereken en basit yolu .sızma bal dedigimiz balın içerisine bir çay kaşıgı kavanoza daldırarak yüksege kaldırın eger kaşıkdan kavanoza akma şekli bir ip gibi kopmadan sürekli akıyorsa balınız saf çicek balıdır,. eger akmada kesik kesik kopmalar oluyorsa şeker oaranı yüksek demektir.saygılar

ARMAND
15-06-2009, 16:31
Saçınız mat mı?
Saçınızı şampuanladıktan sonra son su olarak bir çaydanlık ılık çayla durulayın. Bakın saçlarınız nasıl ışıl ışılıyor .

Ayağınız mı kokuyor?
Ilık çay dolu bir leğene ayaklarınızı daldırın ve her akşam yatmadan önce 10 dakika tutun. 10 günde koku diye bir şey kalmayacaktır.

Boğaz ağrılarında
Posaları süzüp soğuyan demi boğaz ağrılarında ªgargara olarak kullanılır.

Cildiniz çok mu yağlı?
Banyodan çıkmadan son su olarak bir çaydanlık çay ile teninizi ovuşturun,balsam vazifesi görün.

Derinizdeki yaraların temizlenmesi
Çayı, derinizdeki yaraların temizlenmesi ve antibiyotik etki göstermesi için pamukla tatbik ederek kullanabilirsiniz.

Eliniz balık, soğan mı kokuyor?
Balık ayıkladınız, ellerinizi sabunla yıkadınız ve hala balık kokuyor. Ya da soğan soydunuz, soğan kokuyor. işte kurtarıcınız yine çay. Elinizi demli
çayla yıkayın. Bakın bakalım hiç koku kalmış mı?

Gözünüz çapak mı yapıyor?
Kaynamış çayı bir tasa koyup buharı gözünüze gelecek biçimde başınızı üstüne koyun. Ya da ılık çaya batırılmış gözlerinize ve etrafına tatbik edin .

Yemek yerken dilinizi mi ısırdınız?
Yine ilacı demlikteki çaydır. Ağzınızı günde üç defa çalkalayın, diliniz dokuz yerine üç günde iyileşecektir.

Buzdolabınız koku mu yapıyor?
Demlikte kalmış çay posalarını kurutup bir kap içinde buzdolabının orta rafına yerleştirin, kokudan eser kalmayacaktır.

ARMAND
19-10-2009, 18:26
İNANILIR GİBİ DEĞİL…

Havuç dilimi insan gözüne benzer. Bilimsel araştırmalar havucun gözlerin kan akışını ve işlevini iyileştirdiğini göstermiştir.

Domateste kalpte olduğu gibi dört odacık vardır ve kırmızı renklidir. Bütün araştırmalar domatesin kalp ve kan için faydalı olduğunu göstermiştir.


Üzüm salkımı kalp şeklindedir, her bir üzüm tanesi kan hücresi gibi görünmektedir ve araştırmalar üzümün ciddi kalp ve kan canlandırıcı bir gıda olduğunu göstermiştir.


Ceviz küçük bir beyin görünümündedir. Ve beyin fonksiyonlar için faydalıdır.


Fasulya böbrek görünümündedir ve böbrek fonksiyonlarını iyileştirir.




Sap kereviz, Çin lahanası ve Rhubarb (bizde yok) kemiklere benzer. Bu gıdalar kemikler için faydalıdır, sodyum oranları eşit ve %23 dür. Gıdanızda yeterli sodyum yok ise vücut kemiklerden çeker ve kemikler zayıflar. Bu gıdalar iskeletinize faydalıdır.

Patlıcan, avokado ve armut kadınların rahim ve serviks sağlığı ve fonksiyonlarını hedefler ve görünümleri bu organlara benzerler. Araştırmalar kadınların haftada bir avokado yemeleri halinde hormonları dengelediğini, istenmeyen doğum sonrası kilolarını azalttığını ve serviks kanserini önlediğini göstermiştir.

İncir tohum doludur ve ağaçta ikili olarak asılarak büyür. İncir sperm sayısını ve hareketliliğini arttırır ayrıca erkek kısırlığını önler.


Tatlı patatesin görünümü pankreasa benzer ve şeker hastalarının glisemik indeksini dengeler.

Zeytin yumurtalıkların sağlığına ve fonksiyonuna yardımcı olur.

Greyfurt, portakal ve diğer narenciye meyveleri kadın göğsüne benzer ve bunların sağlığına ve lenfin hareketine yardımcı olur.


Soğan vücut hücreleri görünümündedir. Bütün vücut hücrelerinden atık maddelerin temizlenmesine yardım eder. Hatta gözlerin epitelyal katlarının yıkayan gözyaşlarına bile sebep olur

Ömer yorgancı
28-05-2010, 12:43
Buz dondururken:
Suyu kaynatın, soğuyunca buz kalıplarına koyup dondurun. Buzlar daha canlı kristal gibi görünür.Kaynamış suda oksijen azalır.
Buda buzun mat görünmemesini sağlar.

Ömer yorgancı
28-05-2010, 12:44
TAVUK ETİ HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER
Tavuk eti çabuk bozulan gıdalardandır. Son kullanıcı
olan müşteriye ulaşıncaya kadar hijyenik ortamlarda
saklanması bir zorunluluktur. Denetim altında
kesildikten sonra bakteri üretimine yol açmaması için
+40 C’ de saklanmalıdır. Tavuk eti müşteri tarafından
satın alındıktan sonra buzdolabında en fazla 1 gün
bekletilip tüketilmelidir. Derhal tüketilmeyecek ise,
temizledikten sonra tavuk plastik folyoya sarılarak
derin dondurucuda bekletilebilir. Bu şekilde
dondurulmuş etler *180 C’ de 3 ay kadar saklanabilir.
Ayrıca, tavuk eti tahta et tahtası üzerinde
kesilmemelidir. Siyah etten farklı olarak mikro
organizmalara karşı daha dayanıksız olan tavuk etinin
mermer veya plastik üzerinde kesilmesi gerekir.

BORA YAŞAR
13-11-2010, 14:47
Bayram hırsızlarına karşı pratik tedbirler

Kayseri Emniyet Müdürlüğü, bayram tatilinin büyük bölümünü evlerinde geçirmeyecek vatandaşların küçük tedbirler alarak hırsızlık olaylarının önüne geçebileceğini duyurdu.

Tatile çıkacak kişilerin kapılarının önüne ayakkabı koyması yada evdeki odalardan birisinin lambasını açık bırakmasının hırsızlar için büyük caydırıcılık oluşturduğu belirtildi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1052478&title=bayram-hirsizlarina-karsi-pratik-tedbirler

:he::he::he:

Bu hırsızların gazete okuma alışkanlığı yok galiba..

Hay bin kunduz..

BORA YAŞAR
13-11-2010, 19:10
Kurban eti neden lezzetlidir?


Kurbanlıklar özel bir misafir muamelesi gördüğü için hayvanda stres gerginlik kızgınlık azgınlık gibi olumsuz negatif enerjiler nötr hale gelerek salgılanan zararlı hormonlar yok olur. Teslimiyetin kurbanlık hayvanda meydana getirdiği gevşeme kesilen hayvanın kanını son damlasına kadar dışarı akıtır. Kurban olan hayvanın eti kandan irinden kirden stres hormonlarından mikroptan arınarak hem manen hem de madden tam bir temizlenme ile bize nimetini hediye eder. İçerde barınan pislikler bu şekilde atılarak etler tam bir temizliğe tabi tutularak arındırılıp ikram edilir. Hayvanın hücrelerine kadar bu temizlenme sonucu bize sunduğu proteinleri yağları mineral ve hücreleri vesselam tüm doku ve organları Rabbimizin ismi celali vasıtası ile adeta yıkanır durulanır.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1052574&title=kurban-eti-neden-lezzetlidir


++++++++++++++++++++


İlahiyatçı birisi zannetmiştim..

Meğer Uzman Nörologmuş yukarıdaki satırların yazarı..

Et sektöründe çalışan şirketler birer uzman nörolog çalıştırsalar iyi olacak anlaşılan.

Serenler
27-12-2010, 00:56
Enteresan bir sey bu karbonat..

* Evinizdeki halıları süpürseniz de silseniz de zamanla kokmaya
başlar. Halı yıkamacılara verdiğiniz halı bilin ki, en kötü kimyasal
deterjanla, yerlerde araba yıkanır gibi yıkanmaktadır. Oysa kokuyu
çıkarmak için şunu yapabilirsiniz. Bir iki avuç karbonatı halının her
tarafına serpin ve 1-2 saat bekledikten sonra elektrik süpürgesi ile
iyice süpürün. Halınızdaki o kötü kokudan eser kalmayacaktır.

* Buzdolabınızdaki kokuyla baş edemiyorsunuz. Bütün yiyecekleri dışarı
çıkar, sil, süpür, kurula vs. uğraşmak istemiyorsanız bir kâse
karbonatı buzdolabının bir köşesine koyun. 4-5 günde bir karıştırın.
Kötü kokuların gittiğini göreceksiniz. Ayrıca dolapta sakladığınız
meyve sebzeler üzerinde koruyucu bir etkisi olacaktır karbonatın.


* Halı, koltuk, elbise üzerine yağ mı damladı? Panik yapıp, deterjana
saldırmayın! Çünkü deterjan leke olan bölgenin rengini açıp renk
dokusunu bozacaktır. Bunun yerine yağ lekesinin üzerine karbonat dökün
ve üzerini hafifçe ıslayın. 1-2 saat bekledikten sonra silin.=20 Yağ
lekesinden eser kalmayacaktır. Zira suyla birleşen karbonat yağları
söküp atan doğal bir sabun haline gelir.

* Mutfak tezgâhınızın mermerlerini ve fayanslarını limonlu karbonat
ile ovun ve durulayın. En güzel temizleyicidir. Kimyasal deterjan
kalıntısı kalmadığı için üzerine meyve- sebzelerinizi, ekmeğinizi
rahatlıkla koyabilirsiniz.

* Kirli lavabolarınız için krem deterjanlar yerine limon ve karbonat
kullanın. Lavaboya karbonat döküp limonla ovun. Hem kirlerin
kaybolduğunu hem de parladığını göreceksiniz.

* Ayrıca tıkanan lavabolarınızı açmak için bir su bardağı karbonatı
lavaboya dökün. Üzerine 1 bardak sirke ilave edip 2 litre kaynar suyu
lavaboya boşaltın. Tıkanan lavabo açılacaktır.

* Dibi tutan tava ve tencerelerinize akşamdan karbonat döküp, sıcak su
ilave edin. Sabah temizlerken zorlanmayacaksınız.

* Paslanabilecek eşyalarınızı karbonatla ovarsanız paslanmasını
engellemiş olursunuz.

* Porselen gibi kararan eşyalarınız varsa limonlu karbonat ile ovun.
Rengi açılacaktır.

* Aynı şekilde gümüş eşyalarınızı suyla macun haline getirdiğiniz
karbonat ile ovarsanız, rengi açılıp parlayacaktır.


* Elbise dolabınızda rutubet ve küf kokusu varsa ve naftalin kokusunu
da sevmiyorsanız dolabınızı bir köşesinde ağzı açık şekilde kavanozda
karbonat bulundurun.

* Banyo duşa kabin camlarını karbonat ile silip durulayın. Duş alırken
daha rahat nefes alacaksınız.

* Banyo terlikleriniz ister tahta ister plastik olsun üzerine karbonat
dökün ve öyle duş alın. Hem terlikleriniz hem de ayaklarınız rahat
edecek. Bu yolla tahta takunyalarınızın ömrü uzayacağı gibi kimyasal
temizleyiciler, cildinizden uzak tutmuş olacaksınız.

* Çamaşır makinesinde kullandığınız deterjan miktarını yarı yarıya
azaltıp gerisini karbonat ile tamamlayın. Çamaşırlarınız daha temiz ve
kimyasal artıklardan uzak kalmış olacaktır.

* Ağız sağlığı ve diş bakımı için de karbonat çok önemlidir. Akşamları
yatmadan önce 1'e 1 oranında tuz ile karıştıracağınız karbonat ile
dişlerinizi fırçalayın. Diş çürüklerinde yerleşip yaşayan ve vücudu
kansere hazırlayan bağışıklık yokedici virüslerin iki düşmanından
birisi karbonattır. Sabaha kadar ağzınızda ve dişlerinizdeki bakteri
ve virüsler karbonat ve tuzun etkin temizleyiciliği ile tamamen
temizlenmiş şekilde uyuyacaksınız. Ayrıca ağız ve diş kokuları da
önlenmiş olacaktır.


Sonuç olarak; sirke, limon ve karbonat evinizde sadece mideniz için
değil her türlü temizlikte ve pratikte kullanabileceğiniz doğal
ürünlerdir. Mümkün olduğunca bu ürünleri kullanmaya özen göstermeniz;
hem çocuklarınızın ve sizin sağlığınız için hem de yaşanabilir, nefes
alan bir ev açısından önemlidir.


EK NOT:

Bu arada "implant" uygulamaları zayıf bünyelerde diş köklerinde
bulunan yukarıda belirtilen virüslerin kana karışması sonucu
bağışıklık sisteminin iflası ile kişinin 6 ay - 1 yıl gibi sürelerde
kanserden hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde
ve özellikle Amerikada bu uygulamalar çok zor ve kısıtlanmış
durumdadır. Bu nedenle çene kemiği ile opersyonlardan uzak durmalıyız.

Bunu da mümkün olduğunca duyurmak insani bir görev. Yurdumuzda harıl
harıl "implant" yapılıyor. Amaç TİCARET olsun tabi... İşte bu virüsü
öldüren adı sanı olan bir ilaç var, bir de karbonat çok etkili.

yağmur
06-10-2011, 23:24
KAĞIT TEMİZLİK ÜRÜNLERİ

Kağıttan temizlik ürünleri bir anda nasıl da, pamuktan havlularımızın, bezlerimizin yerini aldı. Sorgusuz, sualsiz kabullendik tuvalet kağıtlarını, peçeteleri, havluları…

Kağıt endüstrisinin "al, at" diyerek verdiği pasla, kendi kalemize bir güzel "gol" atıyoruz. Kolay, hazır, yıkama derdi yok, temiz görünümlü, alıyorsun bir sefer kullanıp atıyorsun. Oysa kendimizi, geleceğimizi atıyoruz çöpe.

Bir kağıt havlu ne kadar kötü olabilir ki?

Yeterince kötü, açıkça söylemek gerekirse ölümcül olabilir. Kağıt havlularla ilgili problem en başta dioksinin varlığından kaynaklanıyor. 75 üyeden oluşan kimyasal ailesine "dioksin" adı veriliyor. (Bunlardan biri Vietnam Savaşı’nda ABD tarafından bir silah olarak kullanılmıştı.) Dioksinler, kağıt sanayinde, klorla ağartma işlemi sırasında oluşuyor ve araştırmalar evlerimizde kullandığımız ürünlerde dioksinin izlerine dikkat çekiyor.

Araştırmacılar zehirli kimyasallar sıralamasında başı çeken dioksinlerin, östrojen gibi "doğal steroid" hormonlarını taklit ederek birçok biyokimyasal reaksiyonu başlattığından söz ediyor. En ufak miktarları bile, akne ve eklem ağrılarından uykusuzluğa, kansere, doğum bozuklukları ve bağışıklık sistemi zayıflığına kadar çeşitli rahatsızlıklara sebep olabiliyor. Dahası dioksinler ve kuzeni "furans" yağda çözünür olduğundan bedenimizdeki yağ hücrelerinde birikme eğilimi gösteriyor. Dioksinlere anne sütünde dahi sıklıkla rastlanıyor. Bebekler yetişkinlere göre 200 kat fazla dioksine maruz kalabiliyor.

Satın aldığımız tuvalet kağıtları, kağıt mendiller, süt veya meyva suyu kartonları, tamponlar, kahve filtreleri, tek kullanımlık çocuk bezleri, peçeteler, kağıt tabakalar vs. eğer klorlu ağartma işleminden geçiyorlarsa düşük dozlarda dioksin içeriyor. Dioksinler bu ürünlerin herhangi birinden yiyeceklere ve vücudumuzun duyarlı kısımlarına geçebiliyor.

Bu bileşiklerin en ufak miktarının bile laboratuvar hayvanlarında kansere sebep olduğu belirtiliyor. ABD Çevre Koruma Bürosu dioksinleri "olası insan kanserojeni" sınıfına alıyor.

Kullandığımız bu ürünler çöplüklerde yakıldığında dioksinler, hava yolu, sanayinin kirlettiği su kaynakları, bu su kaynaklarıyla sulanan tarım ürünleri ve su ürünleri yoluyla da bize ulaşabiliyor. Bu arada kağıt hamuru ve kağıt fabrikalarının atıksularının içerdiği tek zehirli madde dioksin değil. Ontario Çevre Bakanlığı’nın 1986 yılında yaptığı araştırmada alüminyum ve çinko dahil dikkat edilmesi gereken 41 madde (benzen, kadmiyum, kurşun, civa PCB’ler, tölüen vs.) tespit edilmiş.

Dioksinlerden korunma

İyi haber; dioksinlerden, ağartılmamış veya klor içermeyen kağıt ürünleri kullanarak kurtulabilirsiniz. Kötü haber ise; düşük talepten dolayı bunların piyasada bulunmalarının zor oluşu.

Diğer bir çözüm ise geridönüşümlü kağıt kullanmak. Geri dönüşümlü kağıtlarda diğer ürünlere göre daha az ağartma yapılıyor. Düşük sıcaklıklarda çalışılıyor olması da geri dönüşümlü kağıtta dioksin oluşumunu azaltıyor.

Avrupa’da birçok kağıt fabrikasında, ağartma işlemlerinde klor yerine "oksijen", "peroksit" ve "sodyumhidroksit" kullanılıyor. Fakat teknoloji değişiminin maliyeti kağıt sanayini bu alternatiflerden uzak tutuyor.

Hiç şüphe yok ki, bu problemin cevabı çevreci tüketicilerin yapacakları alışveriş tercihlerinde ve örgütlü tüketici baskısında, hatta kağıt havlu gibi ürünleri hiç almamakta. Bizler bu ürünleri tüketmeyi sürdürdükçe, firmalar ekonomik açıdan başarılı kağıt üretimlerini değiştirmeye girişmeyecekler.

serefs9
17-11-2011, 18:00
USTA SÜRÜCÜ
Ülkemizde her yıl yaklaşık 7.000 kişiyi trafik terörüne kurban vermekteyiz.
Bu "sayı" yakın tarihlerde bildiğimiz "savaş" kayıplarına eşdeğerdir.
Her ailede bir acı, bir tarifsiz üzüntü ve bir tür kanadı kırıklık yaşanmakta.
Önce bilerek, sonra uygulayarak ve uygulatarak, yazgı olmayan bu olumsuzluğu,
bu utancı üzerimizden atalım.

Derleyen: Dr. Ergun GEDİZLİOĞLU
• Usta sürücü, düştüğü problemden kazasız sıyrılmayı bilir!
Yanlış! Usta sürücü probleme girmeyen sürücüdür. Karşısına çıkabilecek her türlü tehlikeyi önceden görebilir, ona göre tedbirini önceden alır.
Problemlerle uğraşmaz.
• Otoyolda tamam ama, şehir içinde emniyet kemeri takılmayabilir!
Yanlış! Emniyet kemeri hayat kurtaran en önemli güvenlik gerecidir. 50 km/s hızda meydana gelen bir çarpışmada emniyet kemerinin takılmaması halinde,
4 katlı bir binadan düşmeye eşit şok yaşanır.
• Arkada oturanlar için emniyet kemeri takmak gereksizdir!
Yanlış! Çarpışma halinde önce aracın hızı sıfıra düşer, yolcular ise aynı hızla bir yere çarpana kadar ilerlemeye devam ederler.
Arkada oturanların da yaşam haklarını kullanmaları ve emniyet kemerlerini takmaları gerekir. Kanunen henüz bir zorunluluk olmasa da, yolcuların güvenliği için geliştirilmiş olan emniyet kemerleri kullanılmalı, risk en aza indirilmelidir.
• Lastik havalarını düşük tutarsak,
hem yola daha iyi tutunur, hem de daha konforlu olur!
Yanlış! Lastik havalarının, aracın fabrika değerinin altında olmaması gerekir.
Hatta yüke ve yolcu sayısına göre artırılmalıdır. Çünkü inik lastiğin tabanı yere yayılarak daha iyi tutunma sağlamaz. Aksine tabanın ortası yukarı kalkar ve yol ile teması kesilir. İnik lastiklerin yalnız omuz kısımları yere basar. Lastik inikken; "kayma", çok daha düşük hızlarda başlar, fren mesafesi uzar, direksiyon hareketlerine daha geç cevap alınır. Kolaylıkla yoldan çıkabilir, kolaylıkla çarpışabilir ve başkalarının yaşamı da riske sokulabilir.
• Sıcak havada, lastiğin ısınmasını dengelemek için lastik havaları indirilir!
Yanlış! Lastiğin ısınmasının en büyük nedeni havanın sıcak olması değil, lastik havalarının düşük olması nedeniyle lastik yanaklarının daha fazla esnemesidir.
• Yağmurda inik lastik daha az kayar!
Yanlış! İnik lastikte su boşaltma kanalları kapandığı için yağmur suyunu çok daha az boşaltır hatta boşaltılamaz ve "su üzerine çıkma" ve "su yastığı üzerinde kayma" (aquaplanning) çok daha düşük hızlarda başlar.
• Direksiyon saate göre 10'u 10 geçe tutulur!
Yanlış! Direksiyon saate göre 9'u çeyrek geçe tutulur. Bu pozisyon, acil bir durumda her iki yöne eşit miktarda direksiyonu çevirebileceğiniz tek pozisyondur.
• En iyi koltuk pozisyonu, sürücünün en rahat ettiği pozisyondur.
Yanlış! Sürücünün doğru koltuk pozisyonu öncelikle otomobile hakim olabileceği ne çok uzak, ne de çok yakın bir pozisyondur. Koltuk mümkün olduğunca dik olmalıdır. Direksiyon 9:15 pozisyonundayken kollar dümdüz olmamalıdır.
İdeal dirsek açısı 120 ile 135 derece arasındadır. TV seyrettiğimiz koltuk pozisyonu çok rahat olabilir, ama bu pozisyonda otomobile ve trafiğe hakim olabilmek çok zordur.
• Motorlu araçlar lastiğin üzerinde gider!
Yanlış! Motorlu araçlar lastiğin içindeki havanın üzerinde gider. Eğer lastiğin içinde hava yoksa, hiçbir yere gidilemez. Doğru lastik havası, ayağımızdaki ayakkabı numarası gibidir. Ayağınızı sıkan veya bol gelen bir ayakkabıyla nasıl yürünemezse, otomobilin yol tutuşu da aynı oranda bozulur.
• Ani frenlerde önce frene basıp, durmaya yakın debriyaja basarsak, motor kompresyonundan faydalanıp daha kısa mesafede dururuz!
Yanlış! En etkin yavaşlama frenle debriyaja aynı anda basılarak yapılır.
Böylece frenleme sürecinde motor devre dışı bırakılarak, motorun aracı ileri götürme kuvveti yok edilir.
• ABS (Antiblokaj Fren Sistemi)
mekanik frene göre çok daha kısa mesafede durdurur!
Yanlış! ABS fren sistemi olan bir araç tekerleklerin kızaklamasını önler ve fren sırasında manevra yapılabilmesini sağlar. Ancak, daha kısa mesafede durdurmaz.
Bilinen fren bağıntılarında fren uzunluğu aracın dört tekerleğinin de TAM BLOKE olup (yani dönmeden) kayarak yol üzerinde lastik izi bıraktığı durum için hesaplanır. Halbuki ABS tekerleklerin tam bloke olmasını engeller!
• Mekanik freni olan bir otomobilde fren pedalını pompalayarak daha kısa mesafede durulabilir!
Yanlış! Pompalamak için ayak fren pedalı üzerinden çekildiğinde, aracın ileri hareketi devam eder ve durma mesafesi uzar. Doğrusu; ani fren zorunluğunda fren pedalı üzerindeki basıncı azaltarak lastiğin bloke olmayacak kadar dönmesini sağlamaktır. Ancak ayak fren pedalından kaldırılmamalı ve fren yapmaya devam edilmelidir.
• Doğru takip mesafesi hızın yarısıdır!
Yanlış! Bu yöntem kullanışlı olmamakla birlikte, hata payı yüksektir. İdeal takip mesafesi (kuru havada) 2 saniye arkadan takip etmektir. Yağışlı havalarda veya yük durumunda bu süre 3-4 saniyeye çıkarılmalıdır. [Konu edilen süre; takip edilen aracın geçtiği bir noktaya gelinene kadar geçen süredir]
• Dörtlü uyarı (flaşör) tünele girince yakılır!
Yanlış! Dörtlü uyarı sadece trafiğe tehlike yarattığınız durumlarda yakılır.
Yani olası bir kaza veya arıza halinde.
Tünelde kısa farların açık olması yeterlidir.
Dikkat: Dörtlü uyarıların kullanıldığı sürece sağ ve sol sinyal verilemez!
• Gündüz kısa farları yakmak karşıdan gelenlerin gözünü alır!
Yanlış! Gündüz kısa far yakmak, daha erken fark edilmemizi ve tehlike yaratacak olan kişilere kendimizi daha erken göstermemizi sağlar.
Gece yakılan kısa farlar özellikle ayarsızsa gözümüzü daha çok alır.
Sadece kapalı ve yağışlı havalarda değil, güneşli havalarda ve hızlı yol kesimlerinde de kısa farların açılması kendi sürüş güvenliğiniz için önemlidir.
• Çocukları uyarmak için korna çalınır!
Yanlış! Çocukları uyarmak için korna çalınmaz!
Korna onların paniğe kapılıp beklenmedik bir tepki vermelerine yol açar.
En iyisi iyice yavaşlamak ve gerekirse durmaktır.
• Yoğun siste en iyi gitme yöntemi dörtlü uyarıları yakmaktır!
Yanlış! Yoğun siste en iyi yöntem hiç gitmemektir.
Çünkü siste daha iyi gören sürücü yoktur, daha çok risk alan sürücü vardır.
Görüş mesafesi yeterliyse siste sarı camlı gözlükler takarak, sis lambalarını ve kısa farları yakmak, silecekleri çalıştırmak, yerin kayganlaştığını dikkate almak, takip mesafesini artırmak ve asla sollamamak daha güvenli yol almamıza yardımcı olur.

Denizce'ye teşekkürler

BONUSSİMO
17-01-2012, 10:46
17/01/2012 09:24
ABD CUMHURİYETÇİ PARTİ BAŞKAN ADAY ADAYI RİCK PERRY, TÜRKİYE'NİN NATO'DAN ÇIKARILMASI GEREKTİĞİNİ İMA ETTİ-VOA
ABD Cumhuriyetçi Parti başkan aday adayı Rick Perry dün gece Amerikan Fox Haber kanalında yayınlanan açık oturumda Türkiye’ye ağır eleştiriler yöneltti, NATO’dan çıkarılması gerektiğini ima etti. Texas Valisi Rick Perry, Türkiye’nin “İslamcı teröristler” tarafından yönetildiğini ima etti ve Amerika’nın dış yardımı kesmesi gerektiğini savundu. Amerikanın Sesi Radyosu'nun internet sitesinde yer alan habere göre, Tartışmayı yöu Bret Baier, Texas Valisi’ne şu soruyu yöneltti: “İslamcı eğilimli partinin iktidara gelmesiyle Türkiye’de kadın cinayetlerinin oranı yüzde 1400 arttı. Basın özgürlüğü Rusya düzeyine geriledi. Türkiye Başbakanı Hamas’ı kucakladı. Türkiye hem İsrail’i hem Kıbrıs’ı askeri olarak tehdit etti. Bu değişim göz önünde bulundurulduğunda sizce Türkiye NATO’ya içinde yer almalı mı?” Texas Valisi Rick Perry, bu soru üzerine şöyle konuştu: “Elbette, birçoklarının algıladığı şekliyle İslamcı teröristlerin yönettiği bir ülke düşünülürse kendi vatandaşlarına yaptıkları göz önünde bulundurulursa o zaman evet: sadece, Türkiye’nin NATO üyeliği konusunu değerlendirmek bir yana, onlara verdiğimiz dış yardımı da sıfırlamalıyız." Dış yardımın kesilmesi noktasında alkış toplayan Perry, “Kim olursa olsun, Amerika’nın çıkarlarını gözetmeyen ülkelere verilen dış yardımın kesilmesi” gerektiğini savundu. Perry, 1970’li yıllarda Türkiye’de pilot olarak görev yaptığını hatırlattı ve o zamandan bu yana Türkiye’nin değiştiğini söyledi: “Türkiye bizimle müttefikti, bizimle çalışıyordu, bugün bunu görmüyoruz,” dedi. Texas valisi, “Amerika ciddi olduğunu göstermeli,” derken Türkiye’yi, Suriye ve İran’la birlikte saydı. Cumartesi günü yapılacak Güney Carolina önseçimine hazırlanan Cumhuriyetçi Parti aday adayları, eyaletteki aşırı muhafazakar kesimlerin desteğini kazanmaya çalışıyor. Kamuoyu yoklamalarına göre Texas Valisi Rick Perry, Cumhuriyetçi Partililer arasındadestek buluyor.

yağmur
07-05-2012, 16:31
FOTOJENIK CIKMANIN 10 KURALI

Fotograf cektirirken nasil guzel poz verilir?
Fotograflarda istediginiz gibi cikmiyorsaniz, asagidaki onerileri dikkate alin!

1. Bakislarinizi odaklayin. Poz verirken gozlerinizi kamera lensinin biraz uzerine odaklayin. Basinizi hafifce one cikarip, ceneninizi asagi indirin.
2. Dilinizi dislerinizin hemen arkasina yerlestirip gulumseyin. Bu hareket ifadenizi rahatlatacaktir.

3. Omuzlarinizi vucudunuza hizalayin ancak kendinizi kasmayin. Daha dogal bir goruntu vermek isterseniz omuzlarinizi hafifce geride tutabilirsiniz.

4. Beyaz duvara karsi kiyafet denemesi yapin. Bir agac altinda ya da pencere kenarinda dogal bir isIk kaynaginin altinda durun. Yalniz bu noktada kucuk bir detaya dikkat edin. Dogru renginizin ne olduguna iyi karar verin.

5. Kendinize kural edinin! Sekilcilikten uzak durun.

6. Fotograflarda hersey oldugundan daha abartili gorunur. Bu yuzden kadinlar makyaj yaparken cok dikkatli olmali. 30 yasin altindaki

bayanlar icin biraz maskara ve dudak parlaticisi; 30 yas ustu bayanlar icin ise kusurlari biraz saklamak fotografta guzel cikmak icin yeterli olacaktir.
7. KlasIk fotograf verme pozunu sIk sIk tekrarlayin. Vucudunuzu kameraya gore biraz yan dondurun. Bir ayaginizi digerinin onune koyun ve omuzunuzu fotografciya yaklastirin. Eger yuzunuz onde olursa bedeniniz cok daha buyuk gorunur.

8. Boydan cekilen pozlar icin gobeginizi icinize cekin ve omuzlarinizi geriye atin. Duz bir sirt ile kameraya gulumseyin.

9. Fotojenik insanlari ve guzel ciktiginiz fotograflari inceleyin. En iyi acinizi belirleyin. En guzel ciktiginiz fotograflara bakarsaniz hep gulerken ya da iyi zaman gecirirken cekilmistir. En iyi sonuclari kameradan korkmadiginiz zaman alirsiniz.

10. Fotograf cekilmeden once gozlerinizi kapatin ve tam cekmek uzereyken yavasca acin.

Alıntı

Subjective
26-11-2012, 14:19
hiç denemedim ama sogan kesmeden önce bıçağın ucuna limon sürülürse göz yaşı akmıyormuş :)

Subjective
26-11-2012, 14:21
Satın alınıp buzdolabında saklanan yeşil sebzeler bir süre sonra canlılıklarının yitirirler. Tekrar canlı hale getirmek için ise, yıkanıp 10*15 dakike kadar 2 litrelik suya katılmış 1 yemek kaşığı limon suyunda bekletilmesi yeterli olacaktır.

Ekmeğiniz durup dururken dolabında küfleniyorsa, ekmek kutusunu 15 günde bir sirkeli suyla silmek yeterlidir.

Evinizde mayonez yaparken zeytinyağ yerine susam yağı kullanın. Mayonezinizin daha uzun zaman bozulmadığını göreceksiniz.

Subjective
26-11-2012, 14:21
Nane, adaçayı ve çekilmiş cevizin pek çok yemekte kullandığınız beşamel sosa çok hoş lezzet kattığını biliyor muydunuz ? Fakat bu aromalı otları, sos pişip ateşin söndürülmesine yakın tencerenin içine ilave etmeye dikkat edin.

Subjective
26-11-2012, 14:21
Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokularını temizleyip yerine güzel kokular bıraksın diye satın aldığımız o pahalı ürünler istediğiniz gibi ferah bir koku bırakmıyorsa, size daha pratik ve ucuz bir önerimiz var. Yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın. Daha sonra soğumaya bırakın. Fırınınız umduğunuzdan da güzel kokacak.

Subjective
26-11-2012, 14:47
Gömlek yakalarındaki kirleri gidermek için, gömleği makineye atmadan önce yaka kısmına sabun sürüp 15 dakika bekletin.

Tutkal lekelerini çıkarmak için, sirke ile ıslatıp, bol su ile durulanmalıdır.

Masanızın üzerine damlayan mumları çıkarmak için lekenin üzerine neft döküp 5 dakika bekleyin sonra nemli bir bezle silin.

Subjective
26-11-2012, 14:48
Bir yerdeki sigara dumanını yok etmek için hemen mum yakın

Ütüde sararan elbise hemen oksijenli su ile silinirse sararan yerler kaybolur.

Subjective
26-11-2012, 14:49
Sürahinizin dibi kir tutmuş ise, içine bir avuç tuz ile sirke koyup çalkalayınız Tertemiz olacaktır.

Buzdolabındaki nemi almak için, dolaba içi tuz dolu bir kap konur.

Pişirdiğiniz kek kalıbından çıkmıyor ise, kabın altına ıslak bir bez yayarak biraz bekletin

Subjective
26-11-2012, 14:49
Balık kokusunu çıkarmak için yıkama suyunun içine bolca kahve telvesi atın.Sonra bolca durulayın.

Rafadan pişireceğiniz yumurtaların çatlamaması için kabın içine fincan tabağı koyarsanız,çatlamasını önlersiniz.

Subjective
26-11-2012, 14:49
Sebzeleri tuzlu suda yıkamayı alışkanlık haline getirin. Tuzlu su sebzeleri daha etkili ve çabuk temizler.

Sosislerin patlamasını önlemek için; fırın yada ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanı yeterli olacaktır.

Çaydanlığınızın içinde biriken kireç tortusunu temizlemek için, 15 dakika kadar içinde sirke kaynatın

Subjective
26-11-2012, 14:50
Soğanların üzerine biraz un serpilirse kavururken kararmaz.

Yemeğinizin tuzunu fazla kaçırınca tencereye birkaç parça çiğ patates atın, fazla tuzu çekecektir.

Soğan soymaya başlamadan önce parmaklarınızı sirkeye batırırsanız, soğan kokusunun elinize sinmediğini göreceksiniz.

Subjective
26-11-2012, 14:51
Etleri limon suyu ile pişirirseniz hem çabuk hem de lezzetli olur.

Mantar sotelenirken tencerenin kapağı açık olursa, hem mantarların suyunu vermesi hem de kararması önlenir.

Subjective
26-11-2012, 14:51
Ağız kokusu için kahve çekirdeği çiğneyin

Subjective
26-11-2012, 14:51
Halının rengini canlandırmak için en son suyuna sirke konur

Subjective
26-11-2012, 14:52
Kapılarınız veya çekmeceleriniz bir müddet sonra itsenizde çeksenizde kapanmaları zorlaşır. Kapınızın, çekmecenizin sürten kısmına vazelin sürün.

Subjective
26-11-2012, 14:52
Cam sil ile deri ayakkabılarınızı silmeyi hiç denediniz mi?

nafiz50
23-04-2013, 09:09
Kan lekesini çıkartmanın en iyi yolu zaman geçirmeden soğuk su ile yıkamaktır....

net_ria
20-05-2013, 16:43
Mermer Üzerindeki Lekeler Nasıl Çıkarılır

Mermerinizin üzerinde kahve, meyve, içki yada sigara lekesi varsa, çamaşır suyu içerisine bir kaç damla amonyak katın. Sonra bir bez yardımıyla ovuşturun. Lekelerin çıktığını görürsünüz. Ardından suyla durulamayı unutmayın.

Mermerin üzerinde mürekkep lekesi varsa, bir yemek kaşığı amonyak ilave amonyak miktarının %20 ‘si kadar oksijenli suyu karıştırın. Bu karışım ile lekeyi ovun. Kuruduktan sonra yumuşak bir bezle mermeri parlatın.

Mermerin üzerinde yağ lekesi varsa, bir miktar benzin kullanabilirsiniz. Benzin yağ lekesini çıkaracaktır. Ancak bu işi sakın ateşe yakın yapmayın.

Mermer sararmış ise önce sabunlu su ile güzelce silin. Sonra limon suyuna tuz katın ve mermeri ovuşturun. Son olarak temiz su ile duruluyoruz.

Mermer paslanmış ise oksalit asit kullanabiliriz. Oksalit asit pas lekeleri için çok etkili bir kimyasaldır. Bir miktar oksalit asiti az miktar sıcak su içerisinde eritiyoruz. Bu karışımı bir bez vasıtası ile paslı yüzeye ovarak sürüyoruz. Lekelere elveda diyoruz.

Beyaz mermerleri limon suyunun içerisine tuz katarak ovalayın. Bu çok iyi bir temizlik şeklidir. Sonra bir fanila ile parlatabilirsiniz.

balgi
30-05-2013, 23:59
bizim düdüklü tencere kapağı 3 haftadır açılmıyor :) içinde bide kuru fasulye vardı ( şimdi ne var merak ediyorum doğrusu )

evet "" bu kapak nasıl açılır ???

balgi
07-06-2013, 23:10
bizim düdüklü tencere kapağı 3 haftadır açılmıyor :) içinde bide kuru fasulye vardı ( şimdi ne var merak ediyorum doğrusu )

evet "" bu kapak nasıl açılır ???


hala açılmadı.. tencere tava muhabbetine girsem balkonda tangır tungur açılır mı acaba :kahkah:

Realist34
07-06-2013, 23:17
hala açılmadı.. tencere tava muhabbetine girsem balkonda tangır tungur açılır mı acaba :kahkah:

Tencere işinden hiç anlamam dostum.

silvanus
07-06-2013, 23:24
@balgi, acaba düdüklü tencereyi sıcak suda mı bekleteseniz?

balgi
07-06-2013, 23:27
balkona koydum güneşin altına... yarın bi deniycem..

karasusarak
08-06-2013, 00:20
Buzdolabında bekletirseniz rahat açılır diye düşünüyorum.

umantar
27-06-2013, 21:03
balkona koydum güneşin altına... yarın bi deniycem..

en püf nokta aldığın nefesin kıymetini bilmek olsa gerek....

düdüklüden ne haber :) :)

balgi
24-07-2013, 03:35
en püf nokta aldığın nefesin kıymetini bilmek olsa gerek....

düdüklüden ne haber :) :)

balkonda duruyor düdüklü... :)

balgi
24-02-2014, 00:37
balkonda duruyor düdüklü... :)

hala balkonda duruyor.. hiç dokunmadım aylardır :he:

i-ked
24-02-2014, 00:57
Adamlar banka kasalarını gümletiyor siz bir düdüklüyü açamamışsınız. :)

Sorularım



Neden açılmıyor? Biraz daha açıklama gerek, en azından biraz görsellik, marka, model...
Daha önceleri açılıyor muydu?
Kapak, düdük :) vs sağlam mı?
Aylardır balkonda durduğuna göre sorunu ya yeni bir düdüklü alarak ya da fasulye pişirmeyerek halletmişsiniz.
Aman nereye geldim ben?


Saçma ama aklıma kartalların kaplumbağaları avlamaları geldi. Avlama derken arkalarından uçup, kovalayıp yakalamak değil, kabuğun içindeki ete (kuru fasulyeye :)) ulaşmak için yükseklere çıkıp, aşağı bırakarak kayalara çarptırıyorlardı.

Son çare olarak denenebilir.