PDA

View Full Version : Dövizin artması iyi bir şey mi, kötü bir şey mi?



50ot
24-08-2004, 17:12
İki senedir dövizin artmamasını endişeyle izleyen biri olarak dövizdeki artışın beni ne kadar memnun ettiğini belirtmek isterim. Bu durumdan endişe eden arkadaşlar için dövizin artmasının ne kadar iyi birşey olduğuna dair görüşlerimi buradan aktarayım.

Dövizin artması iyidir, çünkü:

1) Şu anda Türk ekonomisinin ve borsanın önündeki en önemli engel olan cari açık sorununun tek çaresi dövizin artmasıdır. Hala cari açık sorununu kredi kartlarına, KKDF'ye falan (nasıl beceriyorlarsa) bağlayan bazı aklıevvellerin işgal ettikleri teknokrat koltuklarını görünce tüylerim diken diken oluyor. 2000 krizinin başat nedeninin de cari açık (ucuz döviz) olduğunu da hiçbir zaman unutmamak gerekir.

Cari açık döviz artarsa niye azalır?

Türk ürünleri daha ucuz hale geleceği için ihracat artar.
Gavur ürünleri daha pahalı hale geleceği için ithalat azalır.
Turistlerin dolarları daha değerli olacağı için turist sayısı ve turizm gelirleri artar.

2) Anlaşılmaz bir şekilde talep enflasyonu gibi Türkiye'yi zerre kadar ilgilendirmeyen bir sorunu kendine tek meşgale edinmiş ve bu nedenle de faizleri fahiş seviyelerde tutmak konusunda gösterdiği hassasiyetle ekonominin büyümesinin önünde çok kararlı bir köstek olan Merkez Bankası, ithalatın azalması ile biraz rahatlar, gölge etmeyip, başka ihsan eylettirmez

3)IMKB dolar bazında ucuzlayacağı için fiyatlar gavurlar için daha cazip hale gelir. Biz de yatırımcının gavurunu çok severiz.

4)Döviz elbette yükselecektir. Ama bu iş ya kanlı ya kansız olacaktır. Böyle kansız olması hepimizin çıkarınadır.

Kıssaca, dövizin böyle süzülerek yükselmesi, memleket ve borsa için çok faydalı şeylerdir. İnşallah daha da yükselir ve şöyle gönlümüzden geçen rakamlara ulaşır...

gemici
24-08-2004, 17:33
Dövizin artması iyi bir şey mi, kötü bir şey mi?
ne kadar dövizin olduğuna bağlı..................

Ercan Yildiz
24-08-2004, 18:02
bence olaya sepet olarak bakmak lazim. Su an Euro 1850 , $ 1510 parite 1.23 galiba.

2 sene önce parite 0.84 idi !

Aslinda parite olarak Türkiye icin gayet iyi. $ hammeadde al , Euro sat .

parite bu sekilde gittikce ve Türkiye agirlikli olarak AB'ye sattikca sorun yok . Gerci maliyetler acisindan %10 artis fena olmazdi.

leviathan
24-08-2004, 18:13
Dövizin artması iyi bir şey mi, kötü bir şey mi?
ne kadar dövizin olduğuna bağlı..................

6-0 lık maç iyi bişeymi kötü bişey mi?

hangi takımı tuttuğuna bağlı:)
örnekleri artırmak mümkün

denklem
24-08-2004, 18:14
Dövizin sağlıklı bir şekilde arttması gayet iyidir.Baskı unusru olamayacak ve ufak krizlerde speklerin oyununa gelmeycek yurdum halkı.

son_azrail
24-08-2004, 19:32
kim için makro mu mikro manadamı?uzunmu kısa vadedemi?ne kadar artması?bu artış yeterlimi olacak_?bu soorulara kendi kendime cevap bulana kadar oy veremeyeceğim...

onkel 3
24-08-2004, 20:06
Tabiki iyi ya, yurt dIsInda yasIyan cogu vatandasImIz Türkiye cok pahalI diyip izine gitmiyorlar ve gidenlerde para harcamada geri geliyorlar.Birde ihracat ithalat acIsInda bakarsak.Ama bu artIsIn nedeni pariteden kaynaklanIyor sanIrIm.Biraz daha artmalI bence ama sanmuyorum.

cautionary
24-08-2004, 22:30
[QUOTE=skinnypuppy]....
4)Döviz elbette yükselecektir. Ama bu iş ya kanlı ya kansız olacaktır. Böyle kansız olması hepimizin çıkarınadır.

..QUOTE]

24.08 topiğinde bende benzer şeyleri yazmıştım...kanlı, kansız döviz artışı konusunda.

arkadaşlar şu an yıllık %10 enflasyona alışma devresindeyiz...dikkat ederseniz dövizdeki dalga boyu kısaldı...bu dalgaların boyu biraz daha kısalıp, uzun vadede yukarı yönlü bir kanal oluşturabilirse ve kanalın eğimini de türkiye enf-abd enf belirlerse..sorun yok.

unutmayalım..tl değerli ve değerlenmeye devam etmesi kuvvetle muhtemel...ülke iyiyye gittikçe de değerlenmesi kaçınılmaz.

zebun
24-08-2004, 22:37
kamunun borcu yuksekse ve cogunlugu doviz bazli ise yerli paranin asiri deger kaybi ekonomi uzerinde travmatik bir etki yapar. ustelik artan borc da hepimizin cebinden cikar.

TL'nin degerli olmasi halkimizin tuketim egilimi yuzunden ithalati arttirip cari acigi geriyor. ama bunun yaninda TL degerinin en azindan son bir kac yildir ihracata cok buyuk etkisi oldugunu dusunmuyorum. aksini iddia eden reel kur endeksini onune acsin, bir yandan da aylik ihracat rakamlarina baksin. kur-ihracat esnekliginin her gecen gun azaldigini rahatca gorursunuz.

neticede bizim ihracatimizin ithal girdi orani halen 70%'lerde. dolayisi ile TL'nin cok fazla deger kaybetmesinin etkisi bir yere kadar, belirli bir seviyeden sonra cok belirleyici olmuyor.

untmayin ki TL'nin yuksek oranli devaluayonundan en fazla etkilenen kesim de reel gelirleri mum gibi eriyen ucretli, yani gariban kesim.

dolayisi ile yuksek doviz kuru ekonomimiz icin her derde deva asprin turu bir ilac degil maalesef. su anki kosullarda bence 1.5mn'luk seviyeler son derece makul. bunun cok ustu dengeleri bozabilir ki tek basina ihracat bu duruma cozum olmaktan uzak olur. bu seviyenin cok altina inilmesi de ayri bir dert, ithalat patliyor.

dolayisi ile kalalim bu seviyelerde keyfimize bakalim.

kalkedon
24-08-2004, 22:38
Ben size şöyle söyleyeyim, 6 ay sonra vatandaşın gündeminden döviz çıkacak.Çünkü cebimde bir sürü kağıt para taşımamak için döviz alırdım(parayı illa taşımam gerekiyorsa tabi) Şimdi 6 sıfır atılınca döviz almama gerek kalmayacak.Belki liret ve japon yeni alabilirim, bozuk para taşımamak için. :)

aritmik
25-08-2004, 00:10
2001 şubat krizinden hemen sonraydı..

Dolar almış başını gidiyor vede o sıralar 1400000'lerdeydi..

Bende kriz ortasında mevcut birikimimle araba yenileyeyim dedim ve de galeri sahibinin deyimiyle...Bize 10000 dolara geliyor...Ortalama 11-12'ye satıyoruz dediği arabadan bir tane aldım...

Aradan neredeyse 4 yıl geçti...Aynı arabalar yine 10000 dolara mal oluyor ama şimdi 18-19 bin dolara satılmasına rağmen peynir ekmek gibi gidiyor...

Sizcede bu işte bir terslik yokmu???

Döviz olması gereken yerde olmalı..Ne fazla nede eksik.... :D

Platon
25-08-2004, 00:51
Sevgili Aritmik,endeks yine geldi 20000 e dayandı.Bilmem hatırlıyor musun?endeks 16000 e doğru gelirken platon av mevsiminin geldiğini yazdı. Sen ise böyle bir ortamda gönül rahatlığıyla mal alamam yazmıştın.Peki şimdi gönül rahatlığıyla mal alabiliyor musun?Alabiliyorsan nedenini açıklayablir misin? Platon,şimdi ise av mevsiminin ne zaman,kaç ay sonra ve hangi sebeplerle ve endks kaçta sonlanabileceğinin hesabını yapıyor.Stratejisi olmayanlar yada oluştaramayanlar böyle basit işlemler karşısında sorularına cevap bulamazlar.Şimdiye kadar yazdıklarım ve uygulamada çıkan doğru sonuçlar Platonun teminatıdır.

chem73
25-08-2004, 01:09
Sizcede bu işte bir terslik yokmu???

Döviz olması gereken yerde olmalı..Ne fazla nede eksik.... :D

ya döviz daha öncesinde hak etmediği yerde ise ?

50ot
25-08-2004, 11:29
kim için makro mu mikro manadamı?uzunmu kısa vadedemi?ne kadar artması?bu artış yeterlimi olacak_?bu soorulara kendi kendime cevap bulana kadar oy veremeyeceğim...
1)vatan ve millet için
2)en yakın vadede
3)reel kur endeksi şöyle 140'lardan en azından bi 120'lere inene kadar.

yani cebinde doları olan için doların artması iyimidir? gibi, boynunuzun üstünde kafanızın olması iyimidir? tarzı birşey değil elbetteki kastettiğimiz..

entegre
25-08-2004, 11:46
dolar artar kamu borcu çoğalırsa herşeye zam gelir bunun nesi iyi
kendi paramızın değerli olması neden kötü olsun
ihracat için kötü diyorlar onlarda maliyetlerini iyi yapsınlar
finans uzmanları çalıştırsınlar, ucuza personel çalıştırırlarsa böyle dört dönerler

Uzaklar
25-08-2004, 13:18
Paran degerli olsun sende kaliteli mal uret, dunyanin her yerinde aransin...
Hem pahaliya satar hem kar eder hemde surumden kazanirsin :)

Markalarin arkasinda devlet destegi/kontrolu olmali, cunku marka dunya capinda yayginlastikca ulkedeki uretimin kalitesinin reklamini yapacak ve diger TM damgali mallarin dis pazarlarda onunu acacaktir.

Gurbet ellerde bir markamizi gorup arkadaslara ''Aha bakin bu da bizim oralarda yapiliyor'' diyemedim :(

aritmik
25-08-2004, 22:42
Sevgili Aritmik,endeks yine geldi 20000 e dayandı.Bilmem hatırlıyor musun?endeks 16000 e doğru gelirken platon av mevsiminin geldiğini yazdı. Sen ise böyle bir ortamda gönül rahatlığıyla mal alamam yazmıştın.Peki şimdi gönül rahatlığıyla mal alabiliyor musun?Alabiliyorsan nedenini açıklayablir misin? Platon,şimdi ise av mevsiminin ne zaman,kaç ay sonra ve hangi sebeplerle ve endks kaçta sonlanabileceğinin hesabını yapıyor.Stratejisi olmayanlar yada oluştaramayanlar böyle basit işlemler karşısında sorularına cevap bulamazlar.Şimdiye kadar yazdıklarım ve uygulamada çıkan doğru sonuçlar Platonun teminatıdır.


Yine uçmuşsun sevgili Platon...

Av mevsimi dedinde kendinizde yazın maksimum 18500'leri göreceğiz dediniz..

Aldığınız tupraşlarıda tedirgin olup hemen satmadınızmı... :D

Önerdiğiniz 2 dandik hisse ile size olan itibarımıda hepten yok ettiniz... :mad:

Ben endeks 16500'e indiğindede rahat değildim,şimdide rahat değilim...

BENİM STRATEJİ'mi öğrenmek istiyorsanız daha önce yazdıklarımı okumanız yeterli..

Şu an full DOLAR'dayım vede geceleri rahat uyuyorum...

Ben nisanda endeksden çıktıktan sonra 4 ay huzurlu ve stressiz günler geçirdim..

Eğer malda da böyle stressiz güner geçirenler var ise onlarıda alınlarından öpüyorum..

Benim stratejim NO STRES,NO (hisse & döviz)DİR..

En stressiz mal alacağım seviyeyide şöyle izah edeyimki anlayabilesiniz...

0,8 centin altı yada 1,5 centin üstü...

Bilmem anlatabildimmi???? :eek:

şef
25-08-2004, 23:03
sayın aritmik
0.8 cent i anladımda, 1.5 cent in üstünde stressiz alımı kusura bakmayın pek anlıyamadım. alınmaz demiyorum, lakin stressiz!. bende $ a geçmeyi çok düşündüm. kısmet olmadı. az birşey var. tarih verildiği gün geçeceğim. yada daha önce 1400 lere gelirse. 1.5 cent in üstüne çıkıldığında sanırım , $ istediğiniz seviyelerde olmaz. buna rağmen, yani düşük fiyattan $ satıp hisse alırmısınız? bende tam tersi 1.5-2 arası hisselerimi satmayı planlıyorum. saygılar

son_azrail
25-08-2004, 23:04
her şey olması gereken yerde olmalı ekonomi bir çarktır dişlerden biri kırık yamuk eksik olursa o çark işe pek yaramaz.makro açıdan ihracat önemli mi bence önemli....ihracatcı nın yorumu ne biraz daha artmalı belki 1800 000 olmalı o zaman bencede 1 800 000 olmalı....ama hane bayram değil seyran değil enişte bizi muck yaptı der gibi çıkarsa millet ürker....hele birde mb başkanı açıklama yapıp sabahına geri cevirmesinin ardından bu hareket arkasıda tersine dönermi beklentisi bile getirir...........ekonomi iyi yönlenmeli yoksa problem olur gerekkirse sarraf terazisi kullansınlar ona göre arttırsınlar...

aritmik
25-08-2004, 23:19
sayın aritmik
0.8 cent i anladımda, 1.5 cent in üstünde stressiz alımı kusura bakmayın pek anlıyamadım. alınmaz demiyorum, lakin stressiz!. bende $ a geçmeyi çok düşündüm. kısmet olmadı. az birşey var. tarih verildiği gün geçeceğim. yada daha önce 1400 lere gelirse. 1.5 cent in üstüne çıkıldığında sanırım , $ istediğiniz seviyelerde olmaz. buna rağmen, yani düşük fiyattan $ satıp hisse alırmısınız? bende tam tersi 1.5-2 arası hisselerimi satmayı planlıyorum. saygılar

Herkes endeks 16500'i geçerken herkes doholleri 2200'lerden satarken bendeniz full mala girmiştim...Çünkü 16500 kırılınca endeksin en azından 1.5 cente gideceği belliydi..Yani adım gibi emindim ve bunu 50 kerede yazdım..

Eğer bu endeks 1,5 centi yukarı yönlü kırarsaki hedefi muhakkak en az 2 cent olacaktır..Yine adım gibi eminim..

Bilmem anlatabildimmi??? :D

Bu arada dolarlarıda makul seviyeden satarım...Arada ÖKÜZCÜLÜK oynamak güzel oluyor...

hank
25-08-2004, 23:28
Yav aritmik gel yapma şu $ ları ver gitsin, eylül sonuna kadar $ çok kötü dayak yiyecek .

aritmik
25-08-2004, 23:31
Yav aritmik gel yapma şu $ ları ver gitsin, eylül sonuna kadar $ çok kötü dayak yiyecek .


Merak etme sevgili hank..

O kadar tutmam..Ederini bulduğunda 2 gün sonra bile olsa veririm..

Stoploos'umuda 1480'e çıkardım...

Ne güzel satarken bile karda olacağım... :D

chaotic
25-08-2004, 23:34
Unlu dolar bogasi ktuzmen 1.5 dolar icin iyi seviye, ihracat icin bu kadar yeterli demis, aylardir dolarda yaptigi bogalik bunun icinmiymis be yaww :cool:

son_azrail
25-08-2004, 23:36
1,5 a yeterli demesi enteresan acaba ihracatcı ne dio*

50ot
26-08-2004, 10:46
dolar artar kamu borcu çoğalırsa herşeye zam gelir bunun nesi iyi
kendi paramızın değerli olması neden kötü olsun
ihracat için kötü diyorlar onlarda maliyetlerini iyi yapsınlar
finans uzmanları çalıştırsınlar, ucuza personel çalıştırırlarsa böyle dört dönerlerDolar artarsa dış borç TL olarak artar. Bu doğru ve önemli, Ama TR'nin dış borç stoku sorun değil. Esas sorun iç borç stoku. Bunu da düşük dolarla olduğundan birkaç milyar dolar düşük göstermek, ehh.. sadece göstermektir, karın doyurmaz.. Her iki halukarı da kamu zamlarına direk olarak bağlamak epey bir zorlama olur.

Esas mesele, poposunu örtecek kadar vergi toplamayan (%85'ini sevgili Oğuz'un deyişiyle bordrolu eşşeklerden toplayan) devletin 1 milyona satılan ilacı Roche'dan 225 milyon liraya alabilmek için senelerdir para basıp durmasıdır.

Vergisini toplayan bir TC devletinin enflasyonla, zamla, mamla işi olmaz...





Paran degerli olsun sende kaliteli mal uret, dunyanin her yerinde aransin...
Hem pahaliya satar hem kar eder hemde surumden kazanirsin

Markalarin arkasinda devlet destegi/kontrolu olmali, cunku marka dunya capinda yayginlastikca ulkedeki uretimin kalitesinin reklamini yapacak ve diger TM damgali mallarin dis pazarlarda onunu acacaktir.

Gurbet ellerde bir markamizi gorup arkadaslara ''Aha bakin bu da bizim oralarda yapiliyor'' diyemedim
Doğru... Bir de şöyle de düşünebiliriz.. Bu kadar değerli TL ile ihracat rekorları kırıyorsak, bir de şöyle reel kur endeksi 120'lerde bir TL'yle neler olurdu bir tahayyül edebiliriz mesela... Mesela, İhracat 80 milyar dolara fırlasa.. Ne güzel olurdu di mi...Borsa kaç olurdu aceba??:D Kur politikasının en gelişmiş ülkeler tarafından bile son derece bilinçli bir şekilde kullanıldığını da unutmamak lazım...;)

menealaos
26-08-2004, 18:20
Reel kur endeksi nedir ? örneğin 2001 yılında dolar bir anda iki katına çıkınca enflasyon da %100'lere doğru gitmiştir (dikkat edilirse, reel kur endeksinin öngördüğü gibi önce enflasyon farkı oluşmuş sonra kur hareketi gelmiş değildir, önce kur hareketi, ve sonra doğal sonuç olarak enflasyon oluşmuştur). Dolar 1.500'lere gidip böylece enflasyon oluşturduktan sonra bazı çok bilmişler ortaya çıkıp "şu kadar enflasyon oldu, kur hala aynı, nerde reel kur endeksi" demeye başlamışlardır. Kısacası, tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan ?

İşin özü sermaye hareketleridir. Kur dengesini ne cari açık, ne enflasyon belirler, olay TL'nin talep görüp görmemesiyle ilgilidir. Özel olarak mali milatla başlayan sermaye kaçışı 1997-2001 sürecinde minimum 40 milyar doların yurtdışına gitmesiyle sonlanmış ve sonuçta talep edilmeyen para olarak TL mecburen devalüe olmuştur. 2003 yılında ise yaklaşık 8-9 milyar dolar sermaye girişi yaşanmış ve neticede TL değer kazanmıştır.

İhracatçı endüstriler çok büyük oranda dolar girdisiyle çalışmaktalar ve yurtiçi satışlarının yüzdesi ithal girdi yüzdesinin üzerinde olduğu sürece TL'nin güçlenmesinden fayda sağlarlar. TV ve araba üreticisi firmalar buna örnektir. TL zayıflarsa ihracatımız artar, cari açık azalır geyiği süregelmektedir. Son 1.5 yıllık rakamlardan biliyoruz ki, TL dolar karşısında değer kazandıkça hem ihracat hem sanayi üretimi hızla yükselmektedir. Bu artış hızının temelinde TL'nin güçlenmesi olduğu apaçık bir gerçektir. Ama rakamları yorumlamaktan habersiz olanlar hala zayıf TL ile cari açık azalacak şeklindeki ezberlerinden vazgeçemiyorlar.

Şu ana kadarki 10 milyarlık cari açık çok rahat finanse edilmiş, üstüne rezervlere 1 milyar daha eklenmiş, IMF'ye de 2 milyar net ödeme yapılmıştır. Baba'nın dediği gibi önemli olan cari açığın boyutu değil, finanse edilip edilemeyeceğidir. Dünyadaki dolar yığınları veri iken, Türkiye çapındaki bir ekonominin bu büyüklükteki açıkları finanse edememesi düşünülemez. Bir diğer mühim nokta da, iç piyasadan dışarı kaçacak bitr sermayenin var olup olmadığıdır. Gerçek yabancılar, banka soyguncuları ve 28 şubatın tedirgin ettiği anadolu sermayesi 2001 öncesi krizde sermaye kaçışının müsebbibleridir. Bugün için hiçbirisinin sermaye çıkartması sözkonusu değildir. Yani dolar talep edecek kimse yoktur. Halkın artık dolardan ağzı yanmıştır ve YTL ile birlikte büyük ölçekte bir dolardan kaçış başlaması kaçınılmazdır.

Ercan Yildiz
26-08-2004, 18:40
İhracatçı endüstriler çok büyük oranda dolar girdisiyle çalışmaktalar ve yurtiçi satışlarının yüzdesi ithal girdi yüzdesinin üzerinde olduğu sürece TL'nin güçlenmesinden fayda sağlarlar. TV ve araba üreticisi firmalar buna örnektir. TL zayıflarsa ihracatımız artar, cari açık azalır geyiği süregelmektedir. Son 1.5 yıllık rakamlardan biliyoruz ki, TL dolar karşısında değer kazandıkça hem ihracat hem sanayi üretimi hızla yükselmektedir. Bu artış hızının temelinde TL'nin güçlenmesi olduğu apaçık bir gerçektir. Ama rakamları yorumlamaktan habersiz olanlar hala zayıf TL ile cari açık azalacak şeklindeki ezberlerinden vazgeçemiyorlar.
.


pardon ama eger burada bir TV yi 15 Dolara üretiliyorsa ve 21 Dolara ihrac ediliyorsa, yarin TL masrafi olarak üretim 25 dolar olursa nasil satacagiz yine
ayni fiyata ?

iscilere TL maas veriliyor . Masraflar TL . Elin ogluna ama Euro yada Dolar olarak satiliyor.


size göre o zaman 1 TL = 5 Dolar olursa ucup kacmamiz gerek .. breh breh :confused:

50ot
26-08-2004, 23:30
Reel kur endeksi nedir ? örneğin 2001 yılında dolar bir anda iki katına çıkınca enflasyon da %100'lere doğru gitmiştir (dikkat edilirse, reel kur endeksinin öngördüğü gibi önce enflasyon farkı oluşmuş sonra kur hareketi gelmiş değildir, önce kur hareketi, ve sonra doğal sonuç olarak enflasyon oluşmuştur). Dolar 1.500'lere gidip böylece enflasyon oluşturduktan sonra bazı çok bilmişler ortaya çıkıp "şu kadar enflasyon oldu, kur hala aynı, nerde reel kur endeksi" demeye başlamışlardır. Kısacası, tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan ?

sorunuz reel kur endeksi nasıl hesaplanır ise, bilmiyorum. nerde bulunur ise, TCMB sitesinde. ne işe yarar ise, 140'ın üstüne çıktığında şu "maksi devalüasyon" denilen hikayenin olması ile nam salmıştır. şu anda kaç ise 140'ın üstü diyerek cevaplandırabilirim.

enflasyonla direkt olarak pek alakalı birşey yok aslında reel kur endeksinde. ama ithal ürünlerin fiyatlarının ucuz olması bizim sanayiciyi terbiye etmektedir, bu doğru. zaten 2000 kriziyle biten döviz çıpası denilen IMF deneyi de bu mantıkla izah edilmişti.

Türkiye'de enflasyonun BİR tek sebebi vardır, o da bütçe açığıdır.

geri kalan herşey tezahürdür.




İşin özü sermaye hareketleridir. Kur dengesini ne cari açık, ne enflasyon belirler, olay TL'nin talep görüp görmemesiyle ilgilidir. Özel olarak mali milatla başlayan sermaye kaçışı 1997-2001 sürecinde minimum 40 milyar doların yurtdışına gitmesiyle sonlanmış ve sonuçta talep edilmeyen para olarak TL mecburen devalüe olmuştur. 2003 yılında ise yaklaşık 8-9 milyar dolar sermaye girişi yaşanmış ve neticede TL değer kazanmıştır.
kur dengesini cari açık belirlemez. ama cari açığı kur dengesi belirler. yukarıdaki sonu -mıştır ve -muştur ile biten iddialar ise vergi vermek istemeyen karapara ekonomisinin, -ki karapara 80'den bu yana yurdumun sermaye birikim modeli olmuştur- oğlum yemeğini yemezsen seni gomonistlere veririm propagandalamacasından başka birşey değiğldir.





İhracatçı endüstriler çok büyük oranda dolar girdisiyle çalışmaktalar ve yurtiçi satışlarının yüzdesi ithal girdi yüzdesinin üzerinde olduğu sürece TL'nin güçlenmesinden fayda sağlarlar. TV ve araba üreticisi firmalar buna örnektir. TL zayıflarsa ihracatımız artar, cari açık azalır geyiği süregelmektedir. Son 1.5 yıllık rakamlardan biliyoruz ki, TL dolar karşısında değer kazandıkça hem ihracat hem sanayi üretimi hızla yükselmektedir. Bu artış hızının temelinde TL'nin güçlenmesi olduğu apaçık bir gerçektir. Ama rakamları yorumlamaktan habersiz olanlar hala zayıf TL ile cari açık azalacak şeklindeki ezberlerinden vazgeçemiyorlar.

iki olayın peşpeşe olması birinin öbürünün sonucu olması anlamına gelmez. rakamları yorumlamaktan habersiz ihracatçılarımız da, değerli TL'nin satışlarına ne kadar faydalı olduğunu bu nedenle bir türlü kavrayamadılar.


Şu ana kadarki 10 milyarlık cari açık çok rahat finanse edilmiş, üstüne rezervlere 1 milyar daha eklenmiş, IMF'ye de 2 milyar net ödeme yapılmıştır. Baba'nın dediği gibi önemli olan cari açığın boyutu değil, finanse edilip edilemeyeceğidir. Dünyadaki dolar yığınları veri iken, Türkiye çapındaki bir ekonominin bu büyüklükteki açıkları finanse edememesi düşünülemez. Bir diğer mühim nokta da, iç piyasadan dışarı kaçacak bitr sermayenin var olup olmadığıdır. Gerçek yabancılar, banka soyguncuları ve 28 şubatın tedirgin ettiği anadolu sermayesi 2001 öncesi krizde sermaye kaçışının müsebbibleridir. Bugün için hiçbirisinin sermaye çıkartması sözkonusu değildir. Yani dolar talep edecek kimse yoktur. Halkın artık dolardan ağzı yanmıştır ve YTL ile birlikte büyük ölçekte bir dolardan kaçış başlaması kaçınılmazdır
o baba hangi baba acaba? şu 70 sente muhtaç olan baba değil değil mi? Şu veri olan dolar yığınlarından ne kadarının TR'ye kayıtlı olarak girdiği de ayrı bir veri iken, Türkiye çapındaki bir ülkenin değirmen suyunu neyle döndürmeyi planlıyorsunuz? Narkodolarlarla mı? 100 kere "maksi devalüasyon" yaşayıp 1000'ünden de ders almamak nasıl bir durumdur ki? O ağzı dolardan yanan halkımız'ın mevduatlarının yarısı hala DTH'tadır, ve emin olun ki gerçekten ağzı öyle güzel yanmıştır ki, o gün hava sıcaklığını bilmez ama dolar kurunu bilir, çünkü bir sonraki krize 2000 krizindeki gibi böğründe TL'yle girmemeye yeminli aportta beklemektedir..



rakamları yorumlamaktan habersiz çok bilmişler türü hitapların muhatabı herhangi bir forum üyesi ise, üslubunuzun forum etiketinin dışında olduğunu hatırlatmak isterim.

M.Işılak
26-08-2004, 23:53
...
Esas sorun iç borç stoku. Bunu da düşük dolarla olduğundan birkaç milyar dolar düşük göstermek, ehh.. sadece göstermektir, karın doyurmaz..

Burada bir yanlışlık yok mu sn. skinnypuppy... Dolar yüksek olursa iç borç bir kaç milyar dolar düşük gözükmez mi? Aydınlatırsanız sevinirim...

Saygılar...

50ot
27-08-2004, 09:59
Burada bir yanlışlık yok mu sn. skinnypuppy... Dolar yüksek olursa iç borç bir kaç milyar dolar düşük gözükmez mi? Aydınlatırsanız sevinirim...

Saygılar...
aydınlatma hususundaki alçakgönüllülüğünüze ancak estağfirullah diyerek cevap verebilirim. Söylediğiniz elbette ki doğrudur. Acele işe şeytan karışmış..:o

menealaos
27-08-2004, 15:55
sn skiny, rakamları yorumlayamanlardan kastım forumdaşlar değil, medyada fikir beyan eden ünvanlı zatlardır. Bunların algı düzleminde TL ucuzsa ihracat artar, pahalıysa azalır klişesi yer alır, halbuki işin aslının öyle olmadığı iki yıldır görülmektedir. İhracat artışı endüstriyel üretimden gelmektedir, ancak bu endüstriyel üretim çok büyük ölçüde ithal yatırım malları ve ara malları girdisine dayanmaktadır. Üretim faktörlerinin en önemlilerinden olan enerji tamamen ithal edilmektedir. İşçilik TL bazındadır ve ama ISO ilk 500 firmanın rakamlarına göre işçiliğin toplam maliyetlerdeki payı %4 bile değildir. Zaten bir özel sektör firması (TL güçlü olduğu için) zarar ediyorsa üretim yapmaz, çünkü bu şirketler vakıf hayrına değil, kar maksimizasyonu odaklı çalışırlar.

Reel kur endeksi basit bir matematikle hesaplanır, yani türkiye enflasyonunun ABD (ve/veya AB) enflasyonu oranı kadar TL/dolar dengesinin yükselmesi gerektiği varsayılır. Benim itirazım buna zaten : Krizin sıfır noktasında dolar 680 TL'dir ve enf. %30'lardadır. Ardından (kesinlikle semaye kaçışına bağlı olarak) kriz çıkar, kur serbest bırakılır, günde 5 milyon dolar hacim dönen bankalararası döviz piyasasında belirlenir artık doların fiyatı ve az zamanda 1.400- 1.650 civarına gelir. TL %150 değer kaybetmiş durumdadır. Başta enerji olmak üzere tüm üretim maliyetleri yükselmiştir, doğal sonuç olarak fiyatlar yükselir (Artı etki olarak doların dalga boyu yüjksek olduğu için, ithalata bağlı çalışan bir çok üretici faaliyetlerini durdurarak belli bir istikrarın oluşmasını bekler, üretim düşer). Enflasyon 2001 sonunda %80'lerdedir. Şimdi 2001 sonu itibariyle oturup şunu diyebilirmiyiz ? Enflasyon %80 oldu, dolar kuru 1.500 TL'den 2.700 TL'ye gitmelidir ? İşte Merkez Bankası'nın meşhur reel kur endeksinin saçmalığı buradadır.

Önemli olan cari açığın boyutu değil, finanse edilebilmesidir diyen babadan kasıt bakan babacan'dır, demirel değil. Üstelik resmi rakamlarda görülmeyen kayıt dışı hareketler oldukça yüklüdür, örneğin işlenmiş altın ev mücevherat büyük ölçüde kayıtdışıdır. Bunların belli bir kısmı net hata noksan kalemi altında görülür, bu döviz ülke ekonomisine girmiştir ama nerden nasıl girdiği bilinemektedir. 2003 yılında 5 milyar, bu yıl ilk yarıda 3 milyar dolar.

Sonuç olarak teorik klişeler üzerinden konuşmak yerine ampirik gözlemlere bakmak çok daha mantıklıdır. 2001 ve 2002 yıllarında TL sürekli zayıfladı ama ihracatımız patlamadı, üretim artışı görülmedi. 2003 ilk çeyrek sonrasından bugüne kadar 1.5 yıldır TL güçlendi durdu ve dönüp baktığımızda ihracatın rekor kırdığını, üretim artışının rekor kırdığını görüyoruz. Bu açıkça herşeyi anlatan gözleme rağmen hala "TL zayıflarsa ihracat artacaktır, ithalat düşecektir" klişesi ne demeye gelir sizce ?

TL'yi sadece türkler kullanmaktadır, yani TC vatandaşları. Bu paranın değer kazanması bizim alım gücümüzün artmasını gösterir ve bunda bir zarar görmüyorum. İtirazın temel noktası olan üretim-ihracat-enflasyon rakamları ortadadır- TL güçlendikçe üretim ve ihracat artmakta ve enflasyon düşmektedir. Tek handikap iç borç stoğunun dolar bazlı rakamlarda yükseliyor olmasıdır, ama bu da kamu finansmanını kolaylaştırıcı bir etkiye sahiptir- yüksek reel faiz yüzünden. Ama 15 yıllık dolarizasyon sürecinde doları bir yatırım aracı olarak görme alışkanlığı ülkede tedavisi çok zor bir dolarizasyon salgınına yol açmıştır ve ironik olarak görünse de kendi ülke parasının değer kaybetmesini isteyen bir tasarrufçu kültürü hakim durumdadır, bkz. anket sonuçları. Unutmayalım ki, dolarizasyonun en az bizim kadar yüksek olduuğ Latin Amerika krizden bir türlü çıkamamıştır ama dolarizasyonun çok düşük olduğu Asya ekonomileri krizden çok kısa süre içinde çıkarak normalleşebilmişlerdir.

50ot
28-08-2004, 21:34
ihracattaki son atağı hiçbir tek faktöre bağlamamak lazım. 2001 krizinden önce de dolar sudan ucuzdu ama böyle bir durum yoktu.

son durumun arkasında birçok faktör var, ama esas faktör son 3 senedir neredeyse 0 seviyesinde seyreden iç piyasanın sanayiciyi dış pazarlara itmesidir. yani durum bir finans mucizesi değil bir pazarlama mucizesidir.

düşük dövizin ihracatçının o farkında olmasa da işine geldiği konusuna ise şöyle bir örnekle açıklık getirebilriz diye düşündüm.

Örneğimizde;

1) sanayicimiz bir fiyat alıcısıdır. Yani, ne iç piyasada ne de dış piyasada oligopol pozisyonundan ötürü fiyatları yukarı doğru belirleme şansı yoktur.

2) Sanayicimizin maliyetlerinin yaklaşık %80'i ithal hammadde'den müteşekkil, geri kalan %20'si ise TL bazında oluşan maliyetlerdir.

3)İç pazar dış rekabete açıktır.

Bu varsayımlar altında ihracatçının 3 kur durumundaki haline bakarsak

1) Denge dolar kurunu temsil eden 1500'de, İhracatçının dolar bazında maliyeti 86.67 $, TL bazında maliyeti 130.000'dir. 100$ olan dış pazar fiyatı, ve 150.000TL olan iç pazar fiyatı, ihracatçıya her iki pazarda da %15 kar marjı bırakmaktadır, o da Allah bereket versin demektedir.

2) Düşük kur politikasını temsil eden 1300'de ihracatçının nihai maliyeti $ bazında artarken, TL bazında azalmaktadır. (Kastettiğiniz budur) Sanılabilir ki bu sayede dış pazarda %13'e düşen kar marjı, iç pazarda malı 150.000 TL ye satıp yerli tüketicinin düdüklenmesi marifetiyle fazlasıyla telafi edilebilir.

Mamafih, iç pazar ithal ürünlere açık olduğu için $ düştükçe, iç pazarda satılan ithal malların da fiyatı düşmekte, ve sanayicimiz iç pazarda ithal ürünlerle rekabet edebilmek için malını 130.000'den satarak %12 kar marjı ile çalışmak zorunda kalmaktadır.

Yani, sopayla, kan kustura kustura sanayicinin fiyatları düşürülmekte, böylece de enflasyonun düştüğü sanılmaktadır. 2001 yılındaki Cumhuriyet tarihinin en büyük krizi ile biten döviz çıpası fiyaskosunun temel mantığı budur.

Son senede yaşanan mucizevi enflasyon düşüşünün de sebebi budur.

Velakin enflasyonun esas sebebi hala kabak gibi ortada durmaktadır:

Vergi TOPLAMAYAN ve bordrolu eşşeklerden aldığından çok daha fazlasını ulüfe olarak dağıtan devlet.


3)Yüksek kur politikasını temsil eden 1800'de ise, ihracatçı hem iç pazarda, hem dış pazarda yüksek kar marjları ile çalışabilmektedir. Hatta ithal ürünün fiyatı 180.000'e çıktığı için, yerli sanayici senaryo 1'imizdeki %15 kar marjını koruyup ürününü 173.000'den satarak gavuru ekarte edebilmekte, böylece de ithalat azalmakta, ihracat artmaktadır. Bu senaryonun olumsuz yanı ise enflasyona olan etkisidir.

Bizim önerdiğimiz 3 değildir. Doların artması iyi mi kötü mü derken, kamyon kantarı ayarından çok kuyumcu terazisi ayarı türü ayarlardan bahsediyoruz.

Her ne kadar örneklerimiz biraz Cin Ali misali olduysa da, anafikri anlatabildim sanıyorum.

Anlatabildim mi?

M.Işılak
28-08-2004, 23:12
İhracat artışının temel sebebi bence üreticilerimizin iş yapmasını öğrenmek zorunda kalmasında yatıyor. Eskiden çok yüksek kar oranlarıyla çalışıp, verimlilik, maliyet gibi üretimin temel gerekliliklerini göz önüne almayan iş dünyası, rekabete açıldıkça önce kar marjlarını makul yerlere çekti daha sonra da mecburen verimliliği arttırmaya, maliyetlerini aşağıya çekmeye çalıştılar...

Bu konuda çalıştığım tekstil sektöründen 2 örnek vermek istiyorum...

Yıl 1993... Uzakdoğu'dan tekstil ürünü getirme furyası yeni yeni başlıyor. Türkiye'de üretilmeyen/üretilemeyen kumaşları Kore ve Tayvan'dan getiriyorsunuz ve en az %60-70 kar marjıyla iç piyasaya satıyorsunuz... Daha ihtisas gümrükleri de kurulmadığı için kar marjı arttırımında düşük faturalı mal getirip (aradaki fark banka havalesi ile satıcı firmaya gönderiliyordu) hem KDV'den hem de gümrük vergisinden kar elde ediliyordu. Çalıştığım şirket o günlerde bu kumaş ithalatına girmeye karar verdi. Kore ve Tayvan'ı kapsayan 2 haftalık ticari bir geziye çıktık. Mal almayı planladığımız şirketlerle pazarlık yaparken önce almayı planladığımız 10,000 metre civarı miktar için pazarlık ediyorduk. Örneğin 3 dolarlık bir kumaş uzun pazarlıklar sonucu 2.90'a ancak iniyordu. Daha sonra bu milktarın (10,000 metre) numune olacağını ve 100,000 metre istediğimiz zaman fiyatın nereye düşeceğini sorduğumuzda ve bir yarım saat daha pazarlık edince 2.85'i güç bela koparabiliyorduk 2. büyük sipariş için. Bize komik geliyordu çünkü Türkiye'de böyle bir pazarlıkta eğer 10,000 metreye 2.90 fiyat verdiyse 100,000 metre için olacak fiyat 2,20-2,40 arası bir şeyler olurdu, çünkü kar marjları o seviyelerdeydi. Oysa ki bu 5 centlik düşüş hiç bir şey ifade etmiyordu çünkü bir rakip ülkeye malı sokarken kumaşın fiyatını 2.50 yerine 2.30 dan gösterse o indirimi zaten elde etmiş oluyordu... Gene o dönemde Türkiye'deki üretim her aşamasında miktar olarak ihtiyacın altında kalıyordu. Sonuçta piyasanın benimsediği bir kumaşı ya da ipliği üretiyor ve satıyorsanız üretim hiç bir zaman talebe yetişemiyor ve satıcı da yüksek kar marjlarıyla çalışabiliyordu.

Dış rekabetin artması, üretimin çoğalması, ihtisas gümrükleriyle düşük faturalı ürünlerin girişine sınırlama getirilmesi (hala devam ediyor ama hem gerçek fiyat-fatura fiyatı farkı azaldı hem de gerçek fiyattan ithal edilme miktarı ciddi şekilde arttı. Şu an çalıştığım firma aradaki marjın riskine değmeyeceği düşüncesiyle bu yola hiç başvurmuyor örneğin) bir yandan kar marjlarını azaltırken bir yandan da fiyatların dünya fiyatları seviyesine gelmesini sağladı. Bugün Türkiye'de de pazarlık sonucu indirebileceğiniz fiyat miktarı üretimin çokluğuna rağmen sınırlıdır. (Toptan alımlardan bahsediyorum ve stok malları konumun dışında.)

Vereceğim diğer örnek, bayiliğini yaptığımız iplik fabrikasının genel müdürünün ifadesi... "Bundan 15 sene önce şimdiki üretimin 1/4 ü ile kalitesiz mal üretirken şimdiki kazandığımızdan daha fazla kazanıyorduk..." Niye? Çünkü rekabet düşüktü. Bugün bu fabrika fiyatlarını ayarlarken yurtiçinde aynı ürünü üreten 3 firmanın fiyatlarına bakamıyor artık. Hindistan'daki Endonezya'daki üretici kaça malını satıyor, ona bakmak zorunda... Kalitesini idare eder düzeyde tutmak batması manasına geliyor artık. Kalitede sürekli iyileştirme yapmak zorunda... Ve sonuç artık aynı parayı kazanmak için daha çok üretiyor, daha kaliteli üretiyor, adama iş bulmak yerine işe adam bulmayı tercih ediyor, verimliliğini arttırıyor. Bu sayede de rekabet edebiliyor, malını satabiliyor...

Benim yorumum ihracattaki artışın temellinde iş yapmayı, fabrikatörlüğü, üretmeyi öğrenmemiz yatıyor.

(Not bu yazı son 10-15 yıldaki ihracat artışı ile ilgili oldu, doların artıp artmamasıyla ilgisi kalmadı ama başladığımda bir yazıya cevap içindi... Yazdım artık... :D )