PDA

View Full Version : İzmİr



air35
16-06-2009, 02:21
:hissenet:Türkiye’den sıkıldığım zaman İzmir’e giderim ben. Simite gevrek deriz biz... Çekirdeğe çiğdem. Kordon elektrik aleti değildir. Kumru da kuş değildir bizim için... Yengen’i yeriz. Sen sigorta dersin... Biz asfalya deriz. Uzatmayız... Gidiyom geliyom deriz.

Evimiz isterse 800 metrekare olsun, balkonda otururuz. Hıdrellez filan gibi mazeretler uydurur, sabaha kadar sokaklarda içeriz.

Paraşüt kulesinden atlamayana kız vermezler; kızlarımızı da tavlayamazsın ha... Canı çekerse, o seni tavlar!

Bak iddia ediyorum, okey şampiyonası düzenlense, İzmirli kadınlar alır kupayı... Erkekleriyle kahveye giderler çünkü... Şaşırdın di mi? Al buna da şaşır, nargile içerler... Askılı giyerler, şortla gezerler, öküz gibi bakarsan, bi çakar, bi de duvardan yersin... Gönül Yazar’ız, Sezen Aksu’yuz; bir gül takıp da saçlarına, çıktı mı deprem sanırdın kantosuna, Karantinalı Despina’yız... Sensin Varoş! Biz tenekeli mahallede bile el ele gezeriz.

Erkeklerimiz de fena değildir hani... Detaya girmeyeyim, Ayhan Işık, Metin Oktay, Mustafa Denizli mesela, bi fikir verir sana... Ertuğrul Özkök’ün kırdığı cevizleri okuyoruz; eşi kafasına ütü atmış...

Hava güzel, daralırız, okulu ekeriz. Mezun olduktan sonra öğretmeniyle kadeh tokuşturmayan öğrenciyi zor bulursun İzmir’de. Siz sembol diyorsunuz ama, saat kaç diye Saat Kulesi’ne bakanı bulamazsın, altında buluşanlar bile zahmet edip kafasını kaldırmaz!

Rahatızdır... Çocukları Kemeraltı’da kaybederiz, alışverişe devam ederiz, esnaftan biri bulup getirir, çıkışta Kemeraltı Karakolu’ndan alırız... Ağlayıp zırlamak bi yana, çoğu dondurmayı bitirmediği için ayrılmak istemez karakoldan, iyi mi...

Aceleye gelemeyiz! Bir sene önceden duyurmaya başla, de ki, 22 Ağustos saat 20’de tiyatro başlıyor... 20.30’da geliriz... Sanatçılar da İzmirliyse, tiyatro zaten 21’de filan başlar...

35’imiz var. 35 buçuğumuz da var. Arkadan sirenleriyle isterse Cumhurbaşkanı gelsin, bana mı sordu, tarladan gitsin, makam arabasına yol vermeyiz.

Ertuğrul Özkök

80 yaşındaki annem yazıyı okuyunca Yılmaz Özdil’i aramış

Yılmaz Özdil’in İzmir yazısı çıktığı gün İzmir’deydim.

Annemin yaş gününü kutluyorduk.

Ailemizin dört nesli oradaydı.

Baktım annem yazıyı okumuş. Kız kardeşlerim okumuş. Onların çocukları da okumuş.

Gerçekten olağanüstü bir yazıydı.

Üç gün sonra Yılmaz aradı.

"Abi bugün hayatımda ilk defa bi genel yayın yönetmeninin annesinden telefon aldım" dedi.

80 yaşındaki annem aramış ve yazıyı ne kadar çok sevdiğini anlatmış.

Yazı, İzmirli kadınlar ve genç kızlar için bir methiye gibiydi.

O yazıyı ben de çok sevdim.

En çok hoşuma gideni ise, "Kemeraltı’nda kaybolmak" tespitiydi.

Her İzmirli çocuk mutlaka Kemeraltı’nda bir kere kaybolmuş ve karakolda annesini babasını beklemiştir.

Kimse heyecanlanmaz.

Türkiye’de hemşerilik duyguları kuvvetlidir.

İzmir’de ise hemşerilik duygusunu aşan, daha farklı bir şey var. Her İzmirli, hiçbir zaman dönmese bile, bir gün mutlaka şehrine döneceği duygusuyla yaşar.

Bana göre İzmir’in en çekici tarafı, kadınsı bir şehir oluşudur.

Daha doğrusu kadın duruşu çok kuvvetli bir şehir oluşu.

Hepimiz bu duruş ve meydan okumayla çok övünürüz.

Erkeklerimiz de, bu duruşun arkasında saf tutmaktan acayip keyif alır.

Mustafa Denizli (BJK Teknik Direktörü)

İzmirli olmak her faturayı cezalı ödemektir

İzmirli hiçbir yere vaktinde gidemez. Ben hayatta bir tek işime vaktimde giderim. Onu da İstanbul’da öğrendim. Elektrik, su, doğalgaz fark etmez. İzmirli olmak her faturayı cezalı ödemektir. İzmir özgürlükler şehridir. Kordon’da iki gencin öpüşmesi olağandır bizim için. Bu manzaraya bir tek İstanbullular bakar ve şaşırır.

Yaşar Aksoy (İzmir araştırmacısı yazar)

Victor Hugo söylemiş: İzmir bir prensestir

Victor Hugo’ya katılmamak elde mi? "Les Orientales" isimli kitabına bulunan "La Captive" isimli şiirinin ilk dizesinde, "Smyrne est une princesse" demiştir. Yani, "İzmir bir prensestir." Hugo, İzmir’e hiç ayak basmadan, çok uzaklardan şöyle bir bakıp, ona nasıl prenses diyebilmiştir? Bunun sebebi İzmir’in baskın "dişilik" özeliğidir. Bir Amazon kraliçesi tarafından kurulduğu efsanelere kazınmıştır. İzmir üzerine yazılmış her şiir buram buram dişilik kokar. O bir prensestir, bazen bir sevgili veya eş, bazen kız kardeştir, bazen de küçük bir kız çocuğu.

Sezen Aksu

İZMİR’İN KIZLARI SEVİŞE SEVİŞE ÖLÜR DÖVÜŞE DÖVÜŞE DE İCABINDA

İzmir’in sembol isimlerinden Sezen Aksu geçen yılki albümünde İzmir kızlarını şöyle anlatıyor:

İzmir’in kızları bir elinde de cımbızları / Dişidir, anadır, efedir gidinin tatlı huysuzları / Çıktılar mıydı ipek çoraplarla kordon boyuna / Savaşta da, aşkta da esaslıdır kadın duruşları / İzmir’in kızları / Korku yok kitabında

İzmir’in kızları / Ayıptır söylemesi laf aramızda / Sevişe sevişe de ölür, / Dövüşe dövüşe de icabında

Şakir Eczacıbaşı (İstanbul Kültür Sanat Vakfı Başkanı)

Seksen yaşına geldim, bugünün İzmir’ini neredeyse tanımıyorum

Çocukluğumun İzmir’inde Türkler ve azınlıklar iç içe yaşarlardı. Ben onların Rum, Ermeni ya da Musevi olduklarını, Türklerden başka bir din ve ırktan geldiklerini ancak ilkokula gittiğimde öğrenmiş, çok şaşırmıştım. Kentin ekonomisi, "Levantenler" ve azınlıkların elindeydi. İttihat ve Terakki döneminin insanları, azınlık ve Levantenlerin bu gücü karşısında İzmir’in Türkleştirilmesi için savaşıma girişmiş. İzmirli bir eczacı olan babam Süleyman Eczacıbaşı da bu ortamda yetişmiş, cumhuriyet devrimlerine gönül vermiş bir kişiydi. Türklerle azınlıkların dostluk içinde yaşadıkları İzmir, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra değişmiş, dostlukların yerini düşmanlıklar almaya başlamıştı. Bu ilişkiler, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül olayları, Kıbrıs Çıkarması gibi nedenlerle, daha da kopmuştu. Böylece çocukluğumun İzmir’iyle bugünün İzmir’i, yalnızca sokaklarınnın değişmesiyle değil, bu toplumsal kopuşlarla da farklılaşmıştı. Seksen yaşına geldiğim bu günlerde yaşadıklarımı özlemle anıyorum. Bugünün İzmir’ini ise neredeyse tanımıyorum...

Lucien Arkas (İşadamı)

Burada bir büyü var, ailem 300 yıl önce geldi, bir daha da gidemedi

Burada bir büyü var, herkesi kendine bağlar. Benim ailem de 300 yıl önce geldi bir daha gitmedi... Bu şehirde yaşamak için çok nedenim var; farklı kültürlerin uyumu, insanının samimiyeti ve yetenekli oluşu, balığın lezzeti, yazın imbatı ve tabii İzmir’in kızları ile güzel insanları... Dünyaya açılan bir liman... Arkasında da bu ülkenin en bereketli toprakları uzanıyor. Tarih desen tarih, turizm desen turizm. Böyle bir kentten vazgeçilir mi? Ben bu şehrin tadını çıkardım ve tadı damağımda kaldı. İzmir Akdeniz’in en güzel şehriydi, halen güzel fakat betonlaşmayı sınırlamazsak solup gidecek korkarım.

Tan Sağtürk (Balet)

Öyle insanlardır ki taştan yapılmış bir kaleye kadife derler

"Zeytin kokar Tanrıların ağzı, benim doğduğum memlekette" dedim. Fransa’da, benimle röportaja gelen Fransız gazetecileri sormuşlardı. Röportaj bu başlıkla yayınlandı. Ege’de batıdan, Yunanistan’dan gelen dalgalar, çakıl taşlarını okşar. O saatlerde turunçlar turunculaşırken, imbat rüzgarı içinizi ürpertirken dünyaya geldim. Su birikintilerinde kağıttan gemiler yüzdürdüm. Sokaklara doyamadım. İzmir’de bir kale vardır. Taştan yapılmıştır ama İzmirliler ona Kadifekale adını koymuşlardır. İzmir’de doğup yaşayanların taşa yakıştırdıkları sıfata bakın: Kadife.

İpek Tuzcuoğlu (Oyuncu)

Akdenizli bir Anadolulu olma şansıdır İzmir. Ama insanı pek tekin değildir. Siz siz olun bir İzmirlinin asfalyalarını (sigortalarını) sakın attırmayın.

Sinem Güven (Manken)

Kızım 14 aylık ama İzmirli kanı yüz metre öteden belli oluyor. Cıvıl cıvıl ve özgüvenli. Annemin bana yaptığını ben de ona yapıyorum. Ben nasıl 19 yaşından beri maddi olarak özgürsem o da olacak.

Zeynep Aksoy (Modacı)

Uğruna şarkıların, şiirlerin yazıldığı kadınların memleketidir İzmir. Sabahları kár yoluna, akşamları yar yoluna giden erkeklerin şehridir.

Öner Evez (Koreograf)

İzmir’in kızları güzeldir, çünkü aileleri onlara değer verir, eğitimleri önemsenir, özgüvenleri yüksektir.

Tania Eskenazi (Modacı)

Garip, kendine has, doğuştan gelen bir kültürdür gavur İzmirli olmak! İzmir şehri açık, ileri görüşlü, özgüveni yüksek ama ukala olmayan bir nesil yetiştirir.

Nuri Çolakoğlu (Gazeteci)

İzmirli geniş bakar geniş düşünür, yüksek sesle konuşur

İzmir yüzyıllardır Anadolu’nun dünyaya açılan penceresi olagelmiş. Bu pencereden ışık girmiş, yenilik girmiş. Onun için İzmir’in insanları dünyaya daha rahat bakar, yenilikçidir. Kaç göç yaşanmamıştır. Bundan 50 yıl önce Daryo Moreno Göztepe sahilinde bir kayığa uzanmış, elinde gitarı şarkılarını söylerken, İzmir’in kızları, erkekleri bu müziği denizde çevresinde yüzerek dinliyordu. Genç kızlar ve erkekler karşı cinsten olanlarla topluca gezilip tozulabileceğini daha çok küçük yaşta öğreniyorlardı. Terakkiperver Fırka’dan Demokrat Parti’ye kadar Türkiye’deki birçok yeni hareketin çıkış noktasıydı İzmir. Bu nedenle İzmirli geniş bakar, geniş düşünür, yüksek sesle konuşur, karşıdan yükselen sesi de dinler, kabul etmese bile onunla birlikte yaşamayı bilir.

Uğurkan Erez (Koreograf)

Kanımız perşembeden kaynamaya başlar

İzmir’de eğlenceye ayrılan zaman her yerden uzundur. Perşembe akşamı kaynamaya başlayan kanlar, pazar akşamına kadar kendini eğlenceye bırakır. Her kadın güzeldir ama İzmir kızları daha bir başka oluyor nedense. Kariyerimde unutulmaz çoğunluğun İzmirli olduğunu söyleyebilirim.

Uğur Yüce (İsviçre’nin İzmir Fahri Konsolosu)

İzmirli, iktidarın vaat ve tehditlerine tenezzül etmemiştir

İzmirli Aydın’dır: Türk medyasını yöneten kişilerin çoğunun İzmirli olmaları bir tesadüf olamaz. Medeni’dir: 5 Kilisesi, 7 sinagogu, sayısız camii ile sevgili Sezen’in dediği gibi "Müslüman’ı, Yahudi’si, Urum’u"nu tek bir potada eritmiştir. Dürüsttür: Tüm ülkenin hayali ihracat skandalları ile çalkalandığı yılları büyük bir ekonomik güç kaybı pahasına tek leke almadan kapatmıştır. Kişiliklidir: İktidarın tüm vaat ve tehditlerine tenezzül etmeden, muhalefet cephesinde tek yumruk olmayı bilmiştir. Hiç mütevazı olmayacağım, İzmirli olmaktan büyük gurur duyuyorum.

Ali Kocatepe (Müzisyen, sanatçı)

İzmirli gönlünce hareket eder sıkıntıya gelmez

Şu İstanbul’da nerdeyse her kasabanın derneği var, bir İzmirlilerin derneği yok. Aslında kurduk da devam ettiremedik. Bir kez daha anladım ki, İzmirli kendi ayakları üzerinde durur, derneklere ihtiyacı yoktur, gönlünce hareket eder, sıkıntıya gelmez. Gevreği pekmezle pişirirler İzmir’de. Onun için gevrektir. Başka yerlerin simidine onun için alışamadım.

Haluk Özyavuz (Cevher CEO’su)

Sanki Avrupalıdan daha Avrupalıyız

Geçenlerde karımla Alsancak Çamlık Sokak’ta Radika diye ufacık, sadece zeytinyağlı Girit yemekleri yapan bir yere gittik! Karıma "İyi ki İzmirliyiz, iyi ki bu şehirde yaşıyoruz" deme ihtiyacı duydum. Etrafımızda o kadar yakışıklı insanlar vardı ki, cıvıl cıvıl! Sanki Avrupa’dan daha Avrupalıyız; içimizle, dışımızla ve davranışlarımızla! Sanki bağımsızız! Ama her şeyimizle. İzmir Türkiye’nin en büyük ihracat limanına sahiptir! Avrupa’da 10 milyon adet "alüminyum jant" üretim kapasitesine sahip tek şehirdir! 70’li yılların ortalarında, "Gávur İzmirli" gibi tabirleri dün gibi hatırlıyorum! Olsun biz aynı zamanda çok hoşgörülüyüz! İzmirliyiz, takmayız, cesuruz!

Kibariye (Şarkıcı)

Oynamadan duramam gülümsemeden yaşayamam

İzmirli olmak benim için sıcakkanlılığı ifade ediyor. İzmirliler insan sever. Girdiği her ortamda, herkesi kucaklar. Rahatızdır, genişizdir. Ben çok tezcanlıyım, tıpkı diğer İzmirliler gibi. Çat orda, çat kapı arkasında. Oynamadan duramam, gülümsemeden yaşayamam. Öyle kolay kolay karalar bağlayamam.

Emel Müftüoğlu (Sanatçı)

Taşra sıcaklığında, metropol medeniyetinde bir yer

İzmirli olmak herkesten daha sıcakkanlı ve sosyal olmaktır. İzmir’de doğmuşsanız eğer gözünüzü sosyal bir dünyaya açmışsınızdır. Rahattır İzmirliler. Herkesten çok toleranslıdır. Tutkular uğruna yapılan her şeye tahammül gösterirler. İzmir kadınların en özgür olduğu şehirdir. Gece vakti komşudan eve yürüyerek dönerler. Canları istediği gibi giyinir, dekoltenin keyfine varırlar. İzmir’in taşra sıcaklığında, metropol medeniyetinde bir yer olduğunu iyi bilirim.

Nehir Erdoğan (Oyuncu)

Kadınların ortak ağda günleri vardır, birbirlerine yaparlar ağdayı, kocalarına güzelleşmeye

Özgürlükler şehridir İzmir. Kahkahaları patlatmak için ne efsuna, ne votkaya, ne de viskiye ihtiyaç vardır... Hani belki bir rakı balığın yanında, belki bir bira Kordon boyunda, gavuruz ya icabında! Kadınlar kuaför kavgası yapmaz, onun yerine ağda günleri vardır ortak, birbirlerine yaparlar ağdayı kocalarına güzelleşmeye... Kozmetik kokan kadınlar bir türlü anlamaz bu kadınların şanlarını, adlarının niye ’çok güzel’e çıktığını, en sonunda çalarlar karaya adlarını. Ama olmaz, İzmir’in kadınları balçık tutmaz.

Ferdi Özbeğen (Sanatçı)

Eğlenceli sektörleri İzmirliler yönetiyor sosyologların bunu incelemesi gerekiyor

15-20 yıl önce falan... TRT İzmir Stüdyolarında canlı yayın konuğuyum. O tarihlerde stüdyolar İzmir Fuarı’nın içinde. Yayın günü okulların kapandığı güne denk gelmiş, çocuklar karne almış. Fuar ana baba günü. Öğrencilerin bir elinde karne, diğer elinde tef, darbuka, zil, okulların kapanışını müthiş eğlenceli bir şekilde kutluyorlar. Aynı gün İstanbul’a döndüm. Sokakta çocuklara rastladım. Onlar da karne almıştı ama çok neşesizlerdi. Sessiz, sakin evlerine gidiyorlardı. İşte iki şehir arasındaki fark budur. Televizyon, gazete, müzik, sinema gibi eğlenceli sektörler İzmirliler tarafından yönetiliyor. Sosyologların bunu derinlemesine incelemesi gerekiyor.

Gönül Yazar (Sanatçı)

İzmir’e gávur diyorlar evet biraz karışığız ama kurban olsunlar

İstanbul’a ilk geldiğimde geliyom, yapcam, diyorum diye İstanbullular bana köylü gözüyle bakıyorlardı. Şimdi baksınlar bakalım! Bugün İzmir Türkiye’nin en Avrupai şepri oldu. Beyazıt Öztürk’ünden Haşmet Babaoğlu’na, Huysuz Virjin’inden Ajda Pekkan’ına herkes İzmir’de ev almayı düşünüyor. İzmir’in kadınları cesurdur, erkeklerinden daha sağlamdır. Erkekler verdiği sözü pek tutma. Kadınlar kendilerini sevdiği için ateşe atar. İzmir’e gávur diyorlar. Evet biraz karışığız. Ama kurban olsunlar. İzmir’in kızları hoppa diyorlar. Canları sağolsun. Evet hiç kimseyi takmazlar, takmasınlar

air35
16-06-2009, 02:39
.........................

air35
16-06-2009, 02:50
Tatil başladı yeni mekan hayırlı olsun

The Ozz
29-06-2009, 21:09
Az kaldı az..... haftasonu kavuşuyorum kordonuma.

Sunsetde bi masa, bide biraver...değmeyin keyfime....

Ardından bios, olmadı takılırız çimenlerin üstünde sere serpe...:party::party::party::party::party:

madencix
29-06-2009, 21:27
hocam eyvallah güzel de topicin yeri yanlış olmuş az biraz.....
ephesus dan sevgiler...

KARADENIZ
29-06-2009, 21:39
hocam eyvallah güzel de topicin yeri yanlış olmuş az biraz.....
ephesus dan sevgiler...



artik degil... //

air35
11-07-2009, 22:34
İzmir' i Yaşamak

Otubüsten inip Alsancak'tan Pasaport'a yürümek,
İzmir'li olmaktır.
En ufak ihtiyaç için Kemeraltı'na gitmek,
İzmir'li olmaktır.
İlk randevunda YKM önünde buluşalım demek,
İzmir'li olmaktır.
Kordon boyunda denizle birlikte balık yemek,
İzmir'li olmaktır.
Sinemalarda ne oynuyor diye ilk Çınar'a bakmak
İzmir'li olmaktır.
Yazları her hafta sonu Çeşme'ye gitmek,
İzmir'li olmaktır.
Göztepe-Karşıyaka çekişmesini seyretmek,
İzmir'li olmaktır.
Sabahları günaydın dedikten sonra 2 Boyoz 1 yumurta demek,
İzmir'li olmaktır.
Atatürk Lisesi'ni bitirmek,
İzmir'li olmaktır.
Fuar'a fuar zamanında gitmemek,
İzmir'li olmaktır.
Kemeraltı'nda hayır için dökülen lokmalardan yemek,
İzmir'li olmaktır.
Her çeşitten İnsan sevmek,
İzmir'li olmaktır.
Simite Gevrek demek,
İzmir'li olmaktır.
Karataş,Asansör'de anlamlı birgün için kutlama yapmak,
İzmir'li olmaktır
Gece yarısı Efes'in arkasında Yengen yemek,
İzmir'li olmaktır.
İzmir'li olmak İzmir'de doğmamaktır,
İzmir'i yaşamaktır.

air35
11-07-2009, 22:40
İZMİRLİYİMmmm...
* “Körfez Kokusu” nedir biliyorsanız.
* 35 ve 35,5 kavramları size bir şey ifade ediyorsa,
* “Boyoz” kelimesi size bir şeyler hatırlatıyorsa,
* “Arapsaçı”,”Turpotu”, “Dalagan”, “İstifno”,” Ebegümeci”, “Denizbörülcesi” nedir, biliyorsanız, ,
* Gördüğünüz her gökdeleni Hilton’la kıyaslıyorsanız,
* Sıcakkanlıysanız,
* Paraşüt kulesinden atladıysanız,
* Hiçbirzaman biryere geç kalma korkusu yaşamadıysanız
* Nisan-Ekim ayları arasında hafta sonlarını Seferihisar,Çeşme,Mordoğan,Karaburun, Gümüldür, Kuşadası, Dikili, Foça’da geçiriyorsanız,
* Çocukken Kemeraltında kaybolduysanız
* Babanız”Biz çocukken Konak’ta denize girerdik” hikayeleri anlatıyorsa
* Bir kere bile YKM önünde buluşup sinemaya gittiyseniz
* Montrö ve Lozan size avrupa şehirlerini hatırlatıyorsa
* Evinize enfazla 100 m. Uzaklıkta bir Tansaş mağazası varsa
* Başka bir şehire gittiğinizde o şehirde yaşayanlara acıyorsanız
* Uzakta iken “Ahh şimdi İzmirde olsaydım” diyorsanız
SİZ İZMİRLİSİNİZ!!!

air35
11-07-2009, 22:53
İzmirli Olmak

-*-*- İzmirli Olmak -*- *-
İzmir’im; Atatürkçü, laik hem demokrat,
İzmirli; Cumhuriyetini bilir bir murat,
İzmir’im; Atatürk’ün ilkelerine bir teminat,
İzmirli yaşar, medeni muasır bir hayat
__________Bir ayrıcalıktır; İzmirli olmak
__________…ve İzmir’de yaşamak evlat.
İzmir’dir; ülkemin aydınlığa açılan kapısı,
İzmirli; ülkeme çağdaşlığın yansıması,
İzmir Cumhuriyetin ve devimlerin bekçisi…
İzmirli; Atatürk’ün Atatürk İzmir’in, hastası,
__________Bir ayrıcalıktır, İzmirli olmanın,
__________… Ve İzmir’de yaşamanın havası.
İzmir’in ufku geniş kültürü zengin,
İzmirlinin gönlü umman gibi engin,
Erkeği ve helede kadınları İzmir’in,
Avukatıdır Atatürk ve devrimlerinin.
__________Bir ayrıcalıktır İzmirli olmak,
__________… ve de İzmir’de yaşamak efendim.
İzmirlinin yüreği İzmir’in denizi gibi…
Simgesi; özgürlüğün, bağımsızlığın,
Çağdaşlığın, medeniyetin hürriyetin
Hoşgörünün ve aydınlık beyinlerin
__________Bir ayrıcalıktır İzmirli olmanın
__________ ve İzmir’de keyiftir adı, yaşamın.

BORA YAŞAR
11-07-2009, 23:05
Bir İzmir'li yazardan..Mutlu Tönbekeci'den...Biraz olumsuz. Biraz gerçekçi. Ne derseniz deyin. Ama yukardakilerin tadında değil.:)

Amacaımız biraz şenlik olsun..Biraz değişik bir bakış açısı..

O kadar..

İki gün önce lastik değiştirmek için Bostanlı tarafaına gittim.

İnanılmaz bir koku.

20 sene önce de ben Bostanlı'daki otururken gene kokardı körfez.

Ama bu sefer daha kesif geldi bana..

Ne oluyor.

Büyükşehir uyuyor mu?



İzmirli olmak İzmir’in lağım koktuğunu görmezden gelmektir

Üç dört gündür “İzmir güzellemeleriyle” karşı karşıyayız.

Önce Haşmet Babaoğlu başladı. Birkaç gün önce “İzmir’i özlemek” diye nefis bir yazı yazdı.

Her yaz başı İzmir’e gittiğinde Alsancak’tan bir çift beyaz Converse aldığını, bunun bir çeşit gezentilik büyüsü olduğunu, böyle yaparsa bütün yazı gezerek geçireceğine inandığını yazdığı gün, ben de Beşiktaş’tan ilk Converse’ini alıyordum.

Ah hele Manisa yokuşundan inerken İzmir’i gördüğü anda kalbinin nasıl attığını yazdığı cümlenin sonunda neredeyse ağlayacaktım. Bunu en az yüz kere yaşamışımdır zira.

Bugün de (size göre dün) Hürriyet Pazar Eki’nde Sibel Arna “İzmirli olmak nasıl bir şeydir” diye bir haber patlatmamış mı?

İzmirli bir sürü ünlüye sormuş, bir dolu cevap vermişler.

“İzmirli olmak her faturayı cezalı ödemektir, her yere geç kalırlar” diyen mi istersiniz (Mustafa Denizli), “İzmirliler taşa bile Kadife Kale demişlerdir. Ay yani o kadar hoşlardır yani” diyen mi (Tan Sağtürk), “Açık, ileri görüşlü, özgüveni yüksek ama ukala olmayan bir nesil yetiştirir” diye saçmalayan mı, “İzmirliler, herkesten çok toleranslıdır. Tutkular uğruna yapılan her şeye tahammül gösterirler, İzmir taşra sıcaklığında, metropol medeniyetinde bir yerdir” diyen mi (Emel Müftüoğlu) “İzmirli geniş bakar, geniş düşünür, yüksek sesle konuşur, karşıdan yükselen sesi de dinler, kabul etmese bile onunla birlikte yaşamayı bilir” diye hakikaten iyi sallayan mı (Nuri Çolakoğlu)...

Hepsi palavra tabii ki.

Bütün bunlar İzmir’i 30-40 yıl önce terk etmiş insanların “kör ölür, badem gözlü olur” teraneleri. Zira cevap verenlerin ikisi hariç hiçbiri İzmir’de yaşamıyor. Böyle olmasını istiyorlar şehirlerinin ve abarttıkça abartıyorlar.

İzmir de yazık ki Anadolu kekolaşmasından çok uzun zaman önce nasibini aldı ve öyle rahat rahat öpüşmeler koklaşmalar, mini etekle çarşı içinde tek bir bakış ve tacizle karşılaşmadan yürümeler falan geçmişte kaldı. Tabii ki Malatya ile kıyaslandığında rahattır ama bir Amsterdam da değildir.

Güzel bir şehir elbette. Mimari açıdan bir facia. En çirkinler arasında başa yarışır ama evet hareketlidir, renklidir...

Da bu hareketten bir bereket çıkmayalı neredeyse 60 yıl oluyor bilmem farkında mısınız? En son ciddi hareket Demokrat Parti’nin kurulmasıydı zira. Benim gençliğimde bir de “Yeşiller Partisi” kurulmuştu ki kurulmasıyla dağılması neredeyse bir oldu. (Meşhur travesti “Sevgi Güven” ne yapıyor acaba? “Adımı dünyada olmayan iki şeyden almışım. Sevgi Güven. Memnun oldum” diye tanıştırırdı kendini. Almışım lafındaki “mışım” nasıl ama?!? Heh...)

Ne bir İzmir sanatından söz edebiliyoruz, ne bir İzmir markasından, ne bir İzmir tarzından. Varsa yoksa gevrek, çiğdem ve güzel kızları...

Bir de bu “hoşgörü” meselesi pek “hoş” doğrusu. “Neye” hoşgörüden söz ediyorlar acaba? Sadece ve sadece kendilerine olabilir mi? Kendimizi çok hoş görürüz biz. Yani o kadar olur..

Zira “türbanlı kızlar üniversiteye alınsın” veya “oğlun eşcinsel” dediğin anda İzmirli hoşgörüsünün, sözüm ona “açık görüşünün” nasıl yalan, nasıl uydurmaca, nasıl sadece kendine yontmaca bir şey olduğunu, “Avrupalıdan daha Avrupalıyız ayol” diyenlerin daha Avrupa’nın A’sını kavrayamadığını, medeniyet, hoşgörü dedikleri şeyin ‘bildik’ sınırlar dahilinde Kordon’da rakı içmekten ibaret olduğunu anlayıverirsin.

Kimse dememiş ama İzmir çenesi de çenedir haa bu arada. Açıldı mı kapanmaz. Gir bu konulara bir araba dolusu lafı yersin anında.

Tek Mustafa Denizli’nin dediği doğru. İzmirli kadar gevşek adam yoktur. Ben kendi özbeöz nikahına geç kalan biliyorum!



***


Fakat çok acayip bir mesele var ki bunu niye hiçbiri dememiş bilmiyorum.

Sibel bana sormamış ama ben söyleyeyim:

“İzmirli olmak İzmir’in BOK koktuğunu görmezden gelmektir.”

Bu şehre ilk defa 26 yıl önce geldim, yaşadığım sürece lağım kokuyordu, dün geldim (30 Mayıs 2009) yine lağım kokuyor.

Karşıyaka’da cam açmak mümkün değildi o kadar diyeyim.

Bu insanların bu çekisi nedir, bu nasıl bir beceriksizlik, nasıl bir “yönetememek” nasıl bir belediyesizliktir hakikaten anlamak mümkün değil.

Bu da bir yarı İzmirlinin acı itirafı olsun.

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=241153&Categoryid=4&wid=156

air35
11-07-2009, 23:07
bu kadar izmir ve karnım acıktı

BORA YAŞAR
11-07-2009, 23:08
Ve Mutlu Tönbekeci'nin yukardaki yazısı inanılmaz tepki alınca bu yazıyı yazdı..


İzmirli Olmak: Burunsuzluk


Gerçeği söyle dokuz köyden kovul! İnsanın yaşadığı şehri sevmesi güzel bir şey. Bir şehre aşık olmaksa mevzu, ilk aşkım benim de İzmir’dir. Hayatımın bütün güzel ilklerini İzmir’de yaşadım. İzmir’de aşık oldum, İzmir’de sevdim, İzmir’de büyüdüm, İzmir’-de ilk sarhoş oldum, İzmir’de mutluluğu tattım, İzmir’de bağımsızlığımı ilan ettim, üstelik de denk geldi, başka şehirlerde de hep İzmir’lilerle arkadaşlık ettim. Sevgililerim de hep İzmirli oldu. Mevcut Manita Bey de has bir Karşıyakalıdır. Dahası ablam da İzmir’de oturuyor. Yani bu şehirle bir alıp veremediğim olmadığı gibi aksine çok da severim. 7 yıllık köşecilik hayatımda yazmadıysam en az 20 tane İzmir güzellemesi yazmışımdır. Yılda gelmiyorsam en az 30 kere geldiğim, kaldığım bir şehirdir. Ve lakin bu kadar “kör” olmak da yine İzmirliye has bir şey herhalde. İzmirli olmak ne menem bir şeydir sorusuna bu cevap da verilebilirmiş. Dün yazdığım “İzmir iyi güzel tamam ama abartmayın. Hoşgörü, dostluk kardeşlik kendi gibilerinize sadece. Eskisi gibi güzel de değil. Üstelik şehrimiz yeniden bok kokmaya başladı. 2009 yılında bu mudur medeniyet?” dediğim yazım nedeniyle sabahtan beri işitmediğim hakaret kalmadı.

Arada “çok haklısınız, bir ütopya yaşatılmaya çalışılıyor, ne eskisi gibi rahatız, ne eskisi gibi komşuluk var ve bu koku yüzünden de balkonlarda oturamaz olduk yine” diyenler dışında “Biz bu bok kokusunu da seviyoruz. Başkanımızı sevmemiz sizi rahatsız etti herhalde. Kurban olun siz bize kıskanç kadın” şeklinde özetlenebilecek 500’e yakın mail aldım.

“Medeniyet” içine bu kokuyu da sokabilen fanatik bir İzmir kitlesine ben ne diyebilirim ki!?

Üstelik Piriştina zamanında yok olmuştu bu koku.. Yani hakikaten çalışan, hakikaten taviz vermeyen bir belediye bunu yok edebiliyor! Gördük bunu! Yapılamaz denilen yapılabilmişti! O çok sevdiğiniz Başkanınıza yeniden hortlayan kokunun hesabını sormak yerine beni kıskançlıkla suçlamak.. Nasıl açıklanabilir bilmiyorum. Daha iki hafta önce Karşıyaka Kasımpaşa’ya yenildiğinde KSK taraftarının çıkarttığı rezillikleri, kavgaları, yola attıkları bir bira şişesi yüzünden bir çocuğun ölümüne neden olduklarını unutan “biz var ya biz, hakikaten çok barış severiz, çok hoş görülüyüz, katiyen keko değiliz” diyen ve bundan başka hiçbir şey duymak istemeyen bir bölgecilik, mahallecilik zihniyetine ben ne desem boş.

“İzmir düşmanlığınızı siyasi görüşünüze bağlıyorum” demiş biri de.. Duyan da “Allahım Türkiye niyçün bir İran değil, niyçün Suudi Arabistan değil” diye gözyaşı döken biri olduğumu sanır. Tek siyasi görüşü “her nevi anti bağnaz”lık olan birine edilebilir bir laf mı bu? Her fırsatta İzmir’e kaçan biri nasıl İzmir düşmanı olabilir o da açıklamaya muhtaç..

Siyasi görüşüm velev ki sandığınız gibi olsun, hani çok hoşgörülüsünüz ya, “İzmir kokuyor kardeşim” diyemeyecek miyiz?

İzmir, Türkiye’nin her yeri gibi hızla çirkinleşiyor, hızla kabalaşıyor, kırolaşıyor diyemeyecek miyiz?

Hani bu fikri hür, vicdanı hür, neşeli, fıkır fıkır İzmir’in sanatı, edebiyatı, memleketi sallayan markası, zehir gibi reklam ajansları, zıpkın gibi mimarları, birinci ligdeki futbol takımları, olimpiyatlardaki yüzücüleri diyemeyecek miyiz?

Tamam kurban olayım size ama niye sözü edilen başarılı İzmirlilerin HEPSİ güzeller güzeli İzmir dışında kimse merak etmiyor mu?

Bir sorun var demek ki hepsi gidiyor. Perşembeye kadar düşünün bakalım neymiş... (İzmirli olmak ne demektir sorusuna hafta sonu tatilleri Perşembe öğlen ile pazartesi öğlen arasıdır diyen de olmuş muydu? Olmadıysa ben diyeyim..)

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=241363&Categoryid=4&wid=156

Yazar haksız mı dersiniz?:he:

BORA YAŞAR
11-07-2009, 23:16
Hazır konuyu bulmuşken boş bırakmak olmaz..

Güzellemeyi pek bi severiz ulus olarak..

Ve de klişe lafları..:)

Albülhak Hamit büyük şairdir.

Neyse..

Mutlu Tönbekeci o hızla devam etti..

Ben de kopyalayayım bari..


Sevgili Yılmaz Özdil


Bu İzmir muhabbetine devam edecek değildim ancak Pazar günü, adımı vermeden ama çok açık bir şekilde benim yazdığım İzmir yazım üzerine koca bir yazı, pardon koca bir liste döktürünce siz, dayanamadım.

Sevgili Yılmaz Bey, size çok çok teşekkür ederim. Her şeyden önce “bir arkadaş” demişsiniz bana ki “bir eleman” da diyebilirdiniz. Sizin yaştaki yazarlar pek sever böyle kendilerinden gençlerin ismini anmamayı.

Fakat esas teşekkür nedenim bu değil.

Hiç kimse yazdığım yazıyı sizin kadar güzel teyit edemezdi. Allah razı olsun, ben ne dediysem hepsini tek tek doğrulamışsınız. Hakikaten size minnet borçluyum. Sağ olun, var olun.

“İzmirli durmadan geçmişiyle övünüyor, artık kalmadı o günler” demiştim bana 1923’ten kalma bir Gazi anısı anlatmışsınız.

Üstelik de Gazi Hazretlerinin rakı içtiği ve gün batımına hayran kaldığı o cânım kordondaki dantel gibi binaların çatır çatır yıkılıp yerine duvar gibi korkunç beton apartmanların yapıldığını, bu nedenle İzmir’in meşhur imbatının arka sokaklara gidemez olduğunu ve bir zamanlar püfür püfür olan Punta’nın arka sokaklarının bu nedenle kavrulduğunu bile bile..

“İzmirli iyidir hoştur ama İzmir’in lağım koktuğunu inkar eder, fakat durmadan medeniyetten söz eder” demiştim...

Yine çok teşekkür ederim sevgili “bir arkadaşım”. Hiç kimse gerçeği sizden daha iyi inkar edemezdi. “Gavur zaten derlerdi, baktılar ki biz gavuru iltifat olarak kabul ediyoruz “lağım” diyen bile oldu” demişsiniz ki üstadım vallahi bravo! Gerçek bir İzmirli olduğunuzu şıp diye ispat ettiniz. “Evet Körfez zaman zaman kokuyor” demediniz de (sahi ne zamandır gitmiyorsunuz İzmir’e?) bana “sofu” muamelesi yaptınız. Evet tabii! Nasıl anlayamadım ben bu güne kadar bilinçaltımı? Hiç belli etmesem de belli ki süper bağnaz bir Müslümanım ve sırf orası “Gavur İzmir” diye beynime nakşolduğu için her gittiğimde burnum acayip acayip kokular alıyor. Burun halüsinasyonu dedikleri bu olmalı.

Ömrümün yarısı İzmir’de geçti, etrafımda neredeyse sadece İzmirli var ama bu kadar ileri düzey bir inkarı ilk sizden görüyorum.

Gelelim koca listenize.

Demiştim ki İzmir efsanesini köpürtüp duranlar da İzmir dışında yaşayan İzmirliler. 30-40 yıl önce terk ettikleri İzmirlerini böyle hatırlamak istiyorlar. Ama gerçekler acı, İzmir bıraktığınız İzmir değil, tüm Türkiye’nin kekolaşmasından o da nasibini ziyadesiyle aldı.

Zahmet etmişsiniz bana İzmir dışında yaşayan ne kadar İzmirli varsa hepsinin listesini yapmışsınız. Vallahi çok teşekkür ederim.

Verdiğiniz listede rahmetli fil Pak Bahadur, tatlıcı Sefer Usta, Susuz Dede, Satebay Sevi diye bilerek mi yanlış yazdığınızı bilemediğim Sabetay Sevi ve isimlerini anmak İzmir için iyi midir kötü müdür pek emin olamadığım gazinocu Atalay Noyaner ile yine gazinocu kanlısı Bornovalı Nuri dışında kendiniz dahil İzmir’de yaşamış veya yaşayan yok.

Ezici çoğunluğu İstanbul’da, gerisi de Ankara’da, Amerika’da, Yunanistan’da ve İsrail’de yaşıyor veya yaşamış.

İzmirlinin memlekete faydası yok demedim ki sevgili yanlış anlama üstadım! İzmir’in yok! Zira İzmir üzerine ölü toprağı serilmiş bir emekli kenti olmaya doğru hızla gidiyor. 60 yıl önce Türkiye’nin gayrı safi milli hasılasının yüzde 25’ini üreten İzmir şimdi yüzde 5’ini ancak üretiyor.

Bu mudur fayda? İzmir’den son on yılda çıkan iyi bir şey söyleyin bana?

Ben söyleyeyim: İhsan Oktay Anar. Türkiye’nin son 20 yıldaki en büyük edebiyatçısı. İzmir’in Türkiye’ye en şahane armağanı. Üstelik sizin gibi uzaktan İzmir güzellemeleri yapmak yerine İzmir’de Bostanlı’da oturmaya da devam ediyor.

Ben varyantı pek iyi bilirim, trafiği de tıkamam ama siz de Bornovalı Nuri dışına biraz çıkın artık derim.

Efendim? Bu da mı Gavur İzmir takıntısı yüzünden? Peki, öyle olsun.. Kültür, sanat ve bilim şehri İzmir’e merhaba öyleyse se se se..

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=242337&Categoryid=4&wid=156

air35
11-07-2009, 23:18
TÖMBEKECİ HALT ETMİŞ BORA BEY IZMIRIM BIR HARIKA:cool::cool::cool:

BORA YAŞAR
11-07-2009, 23:21
TÖMBEKECİ HALT ETMİŞ BORA BEY IZMIRIM BIR HARIKA:cool::cool::cool:

Tönbekeci..

Yazdıklarının hangisine itirazınız var..

Onları dinlesek sizden.

air35
11-07-2009, 23:27
siyasilerin planlama beceriksizlikleri ile izmirli olmak izmiri hissetmek apayrı şeyler ben kentsel sorunları yazmıyorum :)

air35
11-07-2009, 23:40
yarın sabah pasaportta kahvaltı mesela şu an hayalim

BORA YAŞAR
11-07-2009, 23:50
yarın sabah pasaportta kahvaltı mesela şu an hayalim

Sizi anladım..

Bu dileğinizin yerine gelmemesi için bir engel yoktur umarım..

Şimdiden afiyet olsun..

air35
11-07-2009, 23:51
ve izmirin sardunyaları,

air35
11-07-2009, 23:53
Sizi anladım..

Bu dileğinizin yerine gelmemesi için bir engel yoktur umarım..

Şimdiden afiyet olsun..

tessekkur ederım ızmırlıler bır ara bulusup kahvaltı yapmalıyız:cool:

air35
12-07-2009, 00:05
dilemma hosgeldınız

air35
12-07-2009, 00:07
ve betternco

air35
12-07-2009, 00:19
Sizi anladım..

Bu dileğinizin yerine gelmemesi için bir engel yoktur umarım..

Şimdiden afiyet olsun..
teklıfımı yenılıyorum ızmırlıler bır araya gelsek fena olmaz degılmı bora bey

BORA YAŞAR
12-07-2009, 00:19
Ne güzel sardunyalar öyle..

İzmir'den bir fotoğraf sanırım.

Ve o nedenle İzmir sardunyası oluyor kanımca..

Hadi gelin abartmayalım..

Yaşadığımız şehri sevmemiz kadar doğal ne var.

Ben de severim İzmir'i..

Ama bölgecilik, şövenizm bana çok ters.

Bu ülkenin her yöresi hoştur, güzeldir.

İzmir'imizin de güzellikleri vardır. Her türlü. Ve bu yönden çok da şanslı bir şehirdir..Ama adam başı metrekare yeşil alan bir Ankara kadar bile değildir. Bugün Manisa'ya girmiştim. Dönüşte Sabuncubeli'nden İzmire baktığımızda zeytin bahçeleri neredeyse tümüyle kaldırılıp yerine beton abideler dikilmiş.

Ormana sarmaları yakındır.

Bu millet süne haşeresi gibi ormana girdiğinde artık tutulmaz olur. Rantçı belediyelerle elele bitirirler yeşili..Rantçı olmasalar bile hemen tamamı gelirlerini artırmak için heryere imar izni veriyorlar.

İzmir Türkiye'nin en büyük gecekondu şehirlerinden biri..

Neyse başlığın konusu bunlar değilmiş.

Benimki gevezelik..

İyi geceler..

air35
12-07-2009, 00:24
sardunyalar evet guzel tenekede yetısırse dahada guzel olur ozellıkle vıta yag tenekesı:)

rogdopsink
12-07-2009, 00:28
teklıfımı yenılıyorum ızmırlıler bır araya gelsek fena olmaz degılmı bora bey

teklif izmire gelince değerlendirilecek 20 temmuzda ordayım..

boyozlar sizden biralar benden olsun nasıl olsa beleşş....:wink::wink:
:he::he::he:

air35
12-07-2009, 00:30
Şu an bu konuyu 5 kişi okuyor. (5 üye ve 0 ziyaretçi)
air35, betternco, erko, kar, VOLVO
konuyu 5 kısı okuyor ama sanırım herkes bırbırınden cekınıyor yazan cızen yok:) buda şaka tarafı

air35
12-07-2009, 00:31
teklif izmire gelince değerlendirilecek 20 temmuzda ordayım..

boyozlar sizden biralar benden olsun nasıl olsa beleşş....:wink::wink:
:he::he::he:
boyozun lafımı olur yanında fırında pişmiş hafıf yanmıs yumurta

rogdopsink
12-07-2009, 00:39
boyozun lafımı olur yanında fırında pişmiş hafıf yanmıs yumurta

off derim tam yahudi işi...:he: :he:

taş fırından zeytinlide aldıımmı tamamdır..

kordonda mis gibidir...:mut:

air35
12-07-2009, 00:42
off derim tam yahudi işi...:he: :he:

taş fırından zeytinlide aldıımmı tamamdır..

kordonda mis gibidir...:mut:
böylemi..........................

air35
12-07-2009, 01:03
kendim yazıp kendım dınlıyorum gıbı oldu))

rogdopsink
12-07-2009, 01:30
böylemi..........................


kendim yazıp kendım dınlıyorum gıbı oldu))


bora bey ızmırlımısınız ızmırdemısınız

boyozler güzel duruyor yımırtalarla...:cool::cool:

bora abim bence gecekondu yada villa şehri olması sorun değil..

yaşatılan kültür önemli..

ne kabileler var çadırda yaşıyor ama güzel olan kültürdür bence...:yes:

air35
12-07-2009, 20:37
bu izmirin sıcagı mahvedıyor adamı

air35
12-07-2009, 20:56
:grrr::grrr::grrr::grrr::grrr::grrr:

air35
12-07-2009, 22:46
izmirin mekanlarını yazalım bırazda izmire seyahate gelen arkadaslar için

air35
12-07-2009, 22:46
İzmir'in en iyi lokantaları
İzmir denince akla sağlıklı ve hafif yemeklerden oluşan bir mutfak gelir. Ne de olsa İzmir demek, Ege mutfağı demek, ot yemekleri, balık ve zeytinyağlılar demek. Binlerce yıllık geçmişinde onlarca medeniyet bu topraklarda yerleşmiş. Bu medeniyetlerin etkileri elbette yörenin mutfağına yansımış, zenginleştirmiş. İzmir mutfağı zengindir ama lezzetine varmak biraz da yemeği yediğiniz adrese bağlıdır.

Kimi yılların tecrübesine sahip, kimi yeni ama iddialı pek çok lokanta var şehirde. Biz de bu hafta jüri üyelerimizden bu lokantalar arasından bir seçim yapmalarını istedik. İşte en iyi 10 listesi.

EN İYİ 10
1. Deniz
2. Cumba Et
3. Su
4. Sipari
5. Lavanta
6. Balık Pişiricisi
7. Adil Müftüoğlu Uğur
8. Kaplan
9. İmren
10. Tuval

DENİZ RESTORAN
O bir fenomen
İzmir’in en gözde restoranları arasında zirvede yer alan Deniz Restoran, 1981 yılından beri 1. Kordonboyu’nda İzmir Palas Oteli’nin altında hizmet veriyor. Kuruculuğunu ve işletmeciliğini Yılmaz Ramazan Çelikkaya’nın yaptığı mekanda, oğulları Metin-Ercan-Sabri Çelikkaya bayrağı devralmış. Balık konusunda ünü tüm Türkiye’ye yayılan Deniz Restoran, haftanın yedi günü İzmirlilerin yanı sıra İzmir dışından gelenlerin ve özellikle yabancıların da gözdesi. Balıkları, mezeleri, ara sıcakları, tatlılarıyla Deniz Restoran, kentte bir fenomen. Karşıyaka ve Üçkuyular’da şubeleri var.
Tel: (232) 464 44 99

CUMBA ET
Et yemeklerinde iddialı
Bornova’daki Cumba Restoran & Bar, Vehbi Gündoğan ve Can Ortabaş’a ait. Kente tepeden bakan enfes manzarası var. Sıradışı dekorasyonu mimari yapısıyla uyumlu. İş toplantıları, özel kulüp yemekleri için profesyonel hizmet veriyor. Kışın özel toplantılara ayrılmış iki ayrı salonda, yazın ise Cumba Ön Bahçe ve Cumba Saklı Bahçe’de hizmet veriyor. Spesiyalleri arasında dana kaburga, mori mantar soslu bonfile, plain steak, dört peynir soslu tavuk, Cumba spesiyal var. Özellikle et yemeklerinde iddialı.
Tel: (232) 388 37 73

SU
Çocuklar için oyun odası
Kordonboyu’nda geçen yılın sonunda açıldı. Dekorasyonundan lezzetlerine kadar İzmir’in prestij restoranı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Mutfaktan sorumlu özel gurmeleri var. Çocuklu ailelerin keyif içinde yemeklerini yiyebilmeleri için hazırladığı oyun odasında, minikler oyuncaklarla vakit geçirirken, DVD’den çizgi film izleyebiliyor. Aileler de salondaki ekrandan çocuklarını takip ederek, yemek keyfini yaşıyor. Öğlenleri kadınların toplantılarına ev sahipliği yapıyor.
Tel: (232) 464 57 57

SİPARİ
İki şubeyle hizmet veriyor
Sipari Balık Restoran, İzmir’de iki farklı mekanda hizmet veriyor. Turan Bölgesi’ndeki Rain adlı eğlence kompleksi içinde üç yıldır yazlık yeri var. Üçkuyular Levent Marina’da bir yıldır hizmet veriyor. Önen Ailesi tarafından işletiliyor. Mehmet Önen’in sahibi olduğu ve işletmesini yaptığı mekanın mutfak şefi İbrahim Önen. Haftanın yedi günü açık. Günlük ve taze balıklarının yanı sıra spesiyalleri arasında yer alan karides pazı sarma, Rum usulü ahtapot, şevketibostanlı balık, paelle, bademli dil menier, balık kavurma, kavun içinde pişirilen deniz mahsulleri spesiyal büyük ilgi görüyor.
Tel: (232) 259 59 58

LAVANTA
Yakında İstanbul’da
Sahipleri Melda Durğunoğlu ve Fatoş Çırpıcı. 2004’te Alaçatı’da Akdeniz Mutfağı ağırlıklı bir mönüyle hizmet vermeye başladı. Alsancak’taki Envelo adlı gece kulübünde de kışlık mekanıyla hizmet veriyor. Taze malzeme kullanmaya önem veren sahipleri, İzmir ve Çeşme’nin ardından üçüncü şubelerini İstanbul Ortaköy’de hizmete açma hazırlığında. Özenle seçtikleri ürünleri taze, basit ve sağlıklı tabaklara dönüştürüyorlar.
Tel: (232) 463 28 69

BALIK PİŞİRİCİSİ
Dil balığı şişi deneyin
Sahibi Veli Sinanoğlu’nun aşçıbaşılığını da yaptığı Balık Pişiricisi Veli Usta, 1972 yılından beri İzmir’de hizmet veriyor. Mehmet Şahin’in de ortağı olduğu mekan, her gün 12.00-23.30 arası açık. Dil balığı şiş mutlaka denenmeli. Veli Usta, Türkiye’de orijinal dil şişi kendilerinin sattığını ve tadını kimsenin yakalayamadığını iddia ediyor. Bahçe 65, salon 180 kişi yemek yiyebiliyor. Modern bir dekorasyona sahip. Müdavimleri arasında Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz, Demet Akbağ, Nejat Uygur var. Kişi başı 40-60 YTL hesap ödüyorsunuz. Türkçe pop ve klasik eserler çalınıyor.
Tel: (232)464 27 05

ADİL MÜFTÜOĞLU UĞUR
Gerçek bir esnaf lokantası
Çankaya’da eski Bit Pazarı içinde 41 yıldır hizmet veriyor. Ciğer sarma ve kuzu tandırıyla meşhur. Kendi halinde bir mekan olan restoranın zeytinyağı Ayvalık, tereyağı ise Urfa’dan geliyor. Ancak, Uğur Lokantası adını kullanan pek yok. Herkes burayı Adil Müftüoğlu’nun esnaf lokantası olarak biliyor, yani sahibinin adıyla özdeşleşmiş tam 41 yıllık bir lokanta. Adil Müftüoğlu, İzmir Lokantacılar Odası’nın kurucusu ve yıllarca başkanlığını yapmış. Gerçek bir esnaf lokantası. Çarşı esnafıyla birlikte kepenk açıyor, onlarla birlikte dükkanı kapatıyor. Akşam saat 19.00’dan sonra içeri müşteri alınmıyor ama zaten o saate kadar yemeklerin büyük çoğunluğu bitmiş oluyor. En ünlü spesiyali ise kurufasulye pilavıyla, lor tatlısı.
Tel: (232) 483 32 34

KAPLAN
Otları Tire ormanlarından
Tire Kaplan Dağ Restoran, kestane ve defne ağaçlarıyla kaplı Tire’nin, Kaplan suyunun içinden geçtiği Kaplan köyünde bulunuyor. Tire’yi kuşbakışı gören tahta masalarında, sahiplerinin özenle hazırlattığı yöresel ev yemeklerini tadabilirsiniz. Emekli öğretmen Lütfü Bey ve eşi Hürmüz Hanım’ın misafirlerini sevgiyle ağırladıkları mekanda, Tire ovalarında yetişen otları, patlıcan balığını (lalengi), sarmaşık (kuşkonmaz) kavurmasını, pazı kavurmayı, kabak çiceği dolmasını, Ege düğünlerinin vazgeçilmez yemeği keşkeği, şevketibostan yemeğini deneyebilirsiniz. Tatlı olarak kabak tatlısı ve karadut reçelli lor peynirini yemelisiniz.
Tel: (232) 512 66 52

İMREN
Modern Rumeli mutfağı
Yugoslavya’dan göç edip önce Alaçatı’da kadayıfçılık yapan Abdürrahim ve Fadıl Kadagan kardeşler, 1953’te Çeşme’de şimdiki mekanın karşısında ilk İmren Lokantası ve Oteli’ni açtı. 1960’ta bugünkü yerlerine taşındılar. İmren Restoran’ı Recep, Bülent, Egemen ve Ender Kadagan kardeşlerden oluşan üçüncü kuşak devam ettiriyor. Rumeli yemeklerini, modern mutfakla harmanlıyorlar. Yaz-kış 12.00-23.00 arası açık. Her türlü zeytinyağlı ve ızgara yemek var. Kaşarlı patlıcan oturtma, kabak çiçeği dolması, güveçte et, rosto, yaprak sarma, tel kadayıf, cevizli kabak tatlısı yiyebilirsiniz. İnkılap Caddesi’ndeki mekanın İstanbul ve Ankara’dan da müdavimleri var.
Tel: (232) 712 76 20

TUVAL
Yemekler Akdeniz karması
Konak Pier’de hizmet veren Tuval Restoran, Türk ve dünya mutfaklarından örnekler sunuyor. Mönüsü et yemekleri ağırlıklı. Türk, Fransız ve İtalyan mutfaklarının yanı sıra, sadece Tuval Restoran’da yiyebileceğiniz özel yemek, salata ve soslar var. 7 yıl önce ilk şubesini Alaçatı’da açtı. 3 yıldır Konak Pier’de. İşletmecisi Semra Erdoğan.
Tel: (232) 483 80 37,
Alaçatı Tel: (232) 716 98 08

air35
12-07-2009, 23:10
İzmire genel bakış

--------------------------------------------------------------------------------

İzmir ülkemizin en güzel kentlerinden biri, çoğu kimseye göre tartışmasız en güzeli. Buna en "uygar kent" sıfatını da rahatlıkla ekleyebiliriz.

Her sokağının köşesinde, kapıların önünde, evlerin pencerelerinde göreceğiniz renk renk, koku koku çiçekleri ve rahat, uygar insanları ile yüreğinizi ışıtır. Mevsim baharsa yörük gelinleri narçiçeği rengiyle; yazın ilerlemiş zamanı ise Sakız yaseminleri her yeri boyayan düşsel kokusuyla kanınıza girer. Bahar deyince aylardan mayıstır sanmayın, şubatın ortalarıyla başlar bahar ve mayıs artık yaz sayılır İzmir’de.

Kadifekale

İzmir’i önce kuşbakışı görmeye ne dersiniz? O zaman Kadifekale’ye veya Asansör’e çıkacağız. 186 metre yükseklikteki Kadifekale’nin kalesi Büyük İskender tarafından yaptırılmıştı. Bugün batıdaki beş kulesi ile güneydeki duvarları ayaktadır.

Burada bir çay içip İzmir’i, körfezi seyretmeli.

Asansör

Burayı uzak bulursanız Konak Meydanı’na yakın İzmirli ünlü şarkıcı Dario Moreno’nun adını taşıyan sokağa girip asansörle yukarıdaki gazinoya çıkın. Asansör uzun yıllar sahil şeridindeki Karataş ile yukarıdaki Halil Rıfat ve çevre semtler arasında ulaşım aracı olarak görev yaptı. Dünyanın ulaşım aracı görevi yapan ilk paralı asansörlerinden biriydi kuşkusuz. Şimdi çevresi ile birlikte restore edildi ve turistik hizmet veriyor.

Çevresinde verimli topraklar bulunan ve bir de korunaklı limana sahip olan İzmir elbette tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi oldu. Ve tabii aynı zamanda bir kültür ve sanat kenti! Homeros’un; Thales, Anaximenes, Anaximandros gibi felsefe tarihinin büyük isimlerinin burada yaşadıklarını hatırlatmak yeter sanırız. Felsefenin, bilimlerin beşiği Ege’ydi, İzmir’di. Ve tabii bir liman kenti olmanın kaderini de yaşadı. İstilalar, yıkımlar, yangınlar ve salgın hastalıklar gördü. Ama hep varoldu ve güzelliğini bu günlere taşıdı.

Smyrna’dan İzmir’e

Bütün kentlerin efsaneleri vardır. İzmir gibi güzel kentlerin daha çok efsanesi vardır. Bunlardan biri kentin adının tarihin amansız kadın savaşçıları Amazonlar’dan geldiğini anlatıyor: Yayı iyi germek, oku hedefine atmak için sağ memelerini kesen, dört nala koşan atları üzerinde uzun saçları atlarının yeleleri ile birlikte uçuşarak herkese korku salan Amazon kadınlarının güzeller güzeli komutanları Symirna’dan. Symirna dillerde döne dolaşa İzmir olmuş.

Efsane böyle söylüyor. Uluslararası üne sahip arkeoloğumuz Ekrem Akurgal bugünkü Bayraklı’da kurulan ilk kentin adının Smyrna olabileceğini ve bunun MÖ. 3000 yılına dayandığını belirtiyor.

Smyrna-Tepekule

Tekel Şarap Fabrikası bağlarının sınırları içindeki 150 dönümlük alanda kalan Tepekule isimli höyük ilk yerleşimin bulunduğu yerdir. Görünürde çok şey olmadığına bakmayın, burası beşbin yıllık bir yerleşimden kalan ve tarihin görülebilen en eski yerleşimidir. Son kazılarda burada MÖ. 925 yılına tarihlenen bir evin ortaya çıkarıldığını söylersek Bayraklı’nın önemini anlatmış oluruz herhalde.

Smyrna’dan kalan en önemli yapı olan Devlet Agorası Namazgah semtinde, 920. Sokak’tadır. İki katlı bazilikanın kemerleri iyi durumdadır.

Smyrna örenindeki Athena Tapınağı, dünyanın bilinen en eski Athena Tapınağıdır. Yapının başlıklarından biri ören yerinde sergilenmektedir.

Smyrna’da 1949’dan bu yana Akurgal tarafından sürdürülen kazılarda ayrıca, İ.Ö. 4. yüzyıldan bir kralın 16 odalı, avlulu konutu, Tepekule’nin güney eteklerinde ise sur duvarlarına bitişik anıtsal bir çeşme ortaya çıkarılmıştır.

İzmir’den Aydın yoluna doğru devam edip giderken Şirinyer’de bir bölümü ayakta su kemerleri görülmektedir. Kemerler Kadifekale’deki kente su getirmek için yapılmışlardı. Eski çağlardan kalan Roma Yolu’nun 140 metrelik bölümü Eşrefpaşa’da Cumhuriyet Parkı’nın içinde görülebilmektedir.

Çok eski ve çok zengin uygarlıklara yurt olmuş İzmir çok da yıkım gördüğü için o çağlara ait çok fazla iz kalmamıştır.

Konak

Konak Alanı kentin merkezidir. Buradaki saat kulesi de kentin sembolü sayılır. 1838-1814 arasında Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılına armağan olarak yapılan kuleyi ve İstiklal Savaşı’nın başlangıcı sayılan ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’in tabancasında her zaman bir güvercin göreceğiniz heykelini arkanıza aldığınızda, yani denize sırtınızı dönüp yürüdüğünüzde çok büyük bir alanı kaplayan tarihi çarşı Kemeraltı’na girersiniz.

Kemeraltı

Bayram arifelerinde gerçek anlamda yürümenin mümkün olmadığı çarşı her zaman cıvıl cıvıldır. Ana caddesinden ilk "S"yi çizip biraz ilerlediğinizde bir "lezzet molası" verin. Solunuzda kalan küçük, eski bir dükkana girin. Adı "Özsüt". Burada bir kazandibi yiyin de bakın bakalım kazandibi nasıl olurmuş!

Kemeraltı’nda sadece ana caddeden yürümeyin; sokaklara, içerilere girin. Hisar Camisi (1592) ve önündeki Hisarönü egzotik bir yöredir. Her türlü çiçeği ucuz fiyatla bulabilirsiniz. Lokantaların bulunduğu küçük sokaktaki lokantalar lezzet yarışındadır. Teyzemin Mantısı da tadılabilecek lezzetlerden. İzmir’in iki ilçesi Tire ve Ödemiş de çevrede köfteleri ile rekabet halindedirler. Biz ikisini de salık veririz.

Ünlü Kızlarağası Hanı geçtiğimiz yıllarda restore edildi. Orta avlusunda öğle yemeği veren lokantalar var, yazın serin bir yer. İçi turistik eşya satıcıları ağırlıklı dükkanlarla dolmuş.

Bir zamanların ünlü hanı yeniden hayata dönmüş.

Akdeniz Mutfağı ve İzmir’de Gece keyfi

İzmir yemek konusunda tam bir Akdenizli kenttir. Yılın çok büyük bir bölümünü yaz ve baharlarla geçiren İzmir’in sokakları; dükkanları, büfeleri ve seyyarları ile tümüyle açıkhava lokantasıdır. Sokakların en popüler yemeklerinden bir kelle söğüştür. Sabahları has İzmirli boyoz satılır. Gevrek (simit) yanında İzmir tulumu olmadan alınmaz. Öğlenden itibaren de adım başına da bir midye dolmacı bulunur. Ve tabii akşamları çöp şiş.

Kemeraltı’nda Havra Sokağı’ndakiTalmut Tora Musevi tapınaklarının en eskisidir. Sokağın adı da buradan geliyor. Şimdilerde meyhaneleriyle biliniyor.

Tarihi çehresi biraz değişikliğe uğradıysa da ünlü Meserret’i görmelisiniz. Dönemin ünlü otelinde İzmir’in kurtuluşundan sonra Mustafa Kemal oturmuş rakısını yudumlarken garsona sormuş: "Oğlum," demiş, "Yunan komutanı Venizelos burada hiç rakı içti mi?" Garson "Hayır Paşam," deyince "Peki," demiş, "o zaman neden almış İzmir’i?" Bu soru Mustafa Kemal’in inceliğini ve İzmir’in güzelliğini ne güzel özetliyor.

Kordonboyu İzmir’in sahil gezi yoludur, yol boyunca lokantalar, biracılar, publar sıralanır. Kaldırıma konulan masaların arasından insanlar yürür. Ve böyle bir şey sadece İzmir’de yadırganmaz. Ne masalara oturmuş yiyip içenler ve ne de masaların arasından geçip gidenler tedirgin olurlar. İyileri biraz pahalıca olan lokantalarda iyi bir sofra öncelikle rokası, teresi ile bol yeşillikli olur. Kalamar bulunur ve aman ha kalamara limon sıkılmaz. İstanbul’da tekir olan balık artık Egelidir ve barbundur, çipura İzmir’in yerlisidir ve hemşerisi trança ile lezzet yarışındadır. Çipura yiyecekseniz denizden mi, çiftlikten mi olduğunu anlamaya çalışın. Çiftlik çipurasında denizden gelenin tadını bulamazsınız. Kaşık kaşık yenilen sütlü trança ise yalnızca İzmir’de yapılır.

Akşamüstü ortalığı tatlı bir serinlikle saran İmbat da çıkmışsa Kordon keyfi katmerlenir.

Kordon’dan içeriye doğru yüründüğünde Alsancak’ın eski Rum ve levanten evlerinin oldukça iyi korunduğu sokaklarına girilir. Son yılların gözdesi buralar oldu ve kimi İzmirliler Kordon’u bile unuttular. Sokağa çıkan masaları ile lokantalar, barlar yan yana sıralanıp gidiyor bu güngörmüş sokaklarda.

Karşıyaka

Eski evleri arkalara sıkıştırmış modern yapıları ile Karşıyaka, büyük bahçeli konakların bulunduğu Bornova, eski levanten köşkleri ile Buca ve kaplıcaları ve çiçek seraları ile Balçova. Balçova’dan teleferikle çıkılıp kendir pişir - kendin ye usulü sofralar kurulan teleferik, Karşıyaka’nın arkasını verdiği ve üzerinde krater gölü bulunan Yamanlar tepesi... İzmir’de gezilip görülecek çok yer var daha.

İzmir Arkeoloji Müzesi

Ege’nin çeşitli kazılarında bulunan zengin bir koleksiyonun sergilendiği Arkeoloji Müzesi’ni mutlaka görmeli. Konak’tan Varyant’a çıkarken hemen sağınızdaki müzede İzmir, Bergama, Efes, Sardes ve daha birçok kazıda bulunan Hitit, Hellenistik, Roma ve Bizans eserleri sergileniyor.

Kültürpark

Yorulup ya da, sıcaktan bunalıp da nefes almak isteyenler geniş bir alana yayılan Kültürpark’ın yeşiline, buradaki çay bahçelerine, lokantalara kapağı atıyorlar. Ülkemizin en büyük fuarının kurulduğu Kültürpark’ta çeşitli eğlence yerleri de var.

İzmir’in adının güzeller güzeli Smyrna’dan geldiğini yazının başında söylemiştik. Adının güzel bir kadından gelmesinden mi nedir, İzmir’in kadınları gerçekten güzeldir. Ülkemizin ünlü mankenlerinin yarısı İzmirlidir, bütün Türkiye de diğer yarısını paylaşır. Güzellik kraliçelerinin çoğu da öyle.

KIMIZ ÇİFTLİĞİ

İzmir - Ankara yolunda Torbalı yönüne sapıp Kemalpaşa ilçesini sağınızda bırakarak 4 km. ilerleyin. Sağa dönün, Alaş Kımız Üretme Çiftliği karşınıza çıkacak.

Türkiye’nin tek kımız üretim yeri küçük bir Kazakistan gibi. Çiftlik çalışanları Kazak kıyafetleri içinde, otağın dekorasyonu da Kazak usulü yapılmış. Otağ’da yere serilmiş keçelerin üzerine oturup kımız içiyorsunuz. Kımız at sütünden yapıldığı için çiftlikte Avusturya kökenli Haiflinger cinsi kısraklar besleniyor.

Kısraklar bül süt versin diye işe koşulmuyor. Kımızın iyisi en az iki kez yavrulamış kısrağın sütünden oluyormuş. Çiftliğin 200 dönüm arazisi var, kısraklar burada özgürce gezip otluyorlar. İsterseniz ata da binebilirsiniz, tabii sağmal olanlarına değil. Çiftliğin lokantasında Kazak, Kırgız, Özbek gibi Asya Türk boylarının yemekleriyle de karnınızı doyurabilirsiniz.

YAMANLAR DAĞI

Karşıyaka’nın arka tarafında yükselen Yamanlar Dağı’na 40 km’lik bir yolla çıkılıyor. Tepede büyük bir çamlık içinde yüzme havuzu ve restoranı ile güzel bir mesire yeri var. Buradan 20 dakika ötede ise güzel bir krater gölü olan Karagöl. Gölün kenarındaki çamlar altında piknik yapmak isterseniz malzemenizi İzmir’den getirmelisiniz.

İNCİRALTI

Çeşme yolundan ilerleyip Balçova girişinin karşısına dönerek dev okaliptus ağaçlarının arasından bir kaç kilometre ilerlerseniz kimi şık, kimi salaş balıkçı lokantalarıyla karşılaşacaksınız. Burası İnciraltı’dır.

Bir zamanlar çok popülerdi, sonraları gözden düştü. Son yıllarda yeniden ilgi görmeye başladı. Havaya göre açık veya kapalı alanda oturup iyi bir yemek yiyebilirsiniz. Biraz daha lüks lokanta arıyorsanız sola doğru devam edip sahili izleyin.

air35
12-07-2009, 23:15
Izmirliler misira dari derler.
Sicaklarda dekolte kizlara aval aval bakmayin. Sayet bakarsaniz kizlar da size tuhaf tuhaf bakarlar. Izmir'de cogunlukla yazin ama her mevsim kizlararasi dekolte yarismasi mi var acaba dediginiz olur.
Izmir'de cok sayida Balkan kokenli insanlar yasar. Bazi erkeklerin ve kizlarin cok uzun boylu olmasi sasirtmasin. Ozellikle Camdibi semtinde kendinizi Uskup Gumulcine Piristine Filibe gibi bir kentte hissedebilirsiniz. Kahvelerinde renkli gozlu uzun boylu limon gibi sari insanlarin 'Bre more Asan Astaneye gitti mi?' turunden konusmalara sahit olursunuz. Konusmalarinda H arfi yutulur.
Yazin butun gun cayir cayir yanarsiniz. Aksamustu yerel imbat ruzgariyla bir nebze olsun rahatlarsiniz. Ozellikle sahile yakin yerlerde aksamlari esinti eksik olmaz.
Adinda bir kent ya da semt adi olmayan nadir kuluplerden biri Altaydir. Az sayidaki taraftari Buyuk Altay derler. Maclarina gitmek zevklidir. Pek taskinlik olmaz. Bazi yasli amcalar bir yandan sohbet edip mazinin Buyuk Altayini konusurlar bir yandan da tenis maci seyreder gibi maci izlerler. Altay kulubunde bazi gayri muslimler uyedir. Yonetimde seckin insanlar vardir. Alsancak Kahramanlar gibi seckin muhitler ve limontepe gibi bir kac gecekondu muhitindekiler desteklerler. Bir kac zengin Izmir'li ailenin destekleriyle ayakta durmaktadir. Eski basbakanlardan Adnan Menderes'in kalecilik yaptigi Mustafa Denizlinin yetistigi ve Istanbul'a cok sayida oyuncu gondermis bir kuluptur. Ayrica Fenerbahce eski baskanlarindan Sukru Saracoglu Altay'in da baskanligini yapmistir.
Hizla kume dusen Goztepenin Asansor civarindan baslayip Uckuyulara kadar uzanan hat boyunca taraftarlari bulunur. Ozellikle Guzelyali Goztepe semtlerinde yogunlasmislardir. Taraftarlari 1960'li yillarin efsane takimindan bahsederler. Avrupa Kupalarinda ilk yari final oynayalariyla ovunurler. Karsiyaka'dan ve KSK dan nefret ederler. Goz goz goztepe seklinde ¤¤¤aruhat ederler. 1980 yilinda Dunya'da ilk defa bir ikinci lig macinda seyirci rekoruna Karsiyaka ile birlikte imza atmislar ve 80 bin seyirciyi Ataturk stadina toplamislardir. Istanbul'un uc buyuk takiminin deplasmanda Trabzonla beraber seyirci ustunlugu kuramadigi iki takimdan biridir.
Karsiyaka basketbol subesiyle on planda olan bir kuluptur. Yasar Holding hamisidir. Kaf kaf kaf sin sin sin kaf sin kaf ¤¤¤aruhati yaygindir. Futbol disinda cok sayida bransta faaliyet gosterir. Ornegin yelken. Taraftarlari biz Izmir'li degil Karsiyakaliyiz derler. 35 ½ plakasi tasirlar. Buna karsin Goztepeliler Tam 35 ve Biz Izmir cocuguyuz ya siz? slogani tasirlar.
Altinordu ozellikle basmane tilkilik namazgah gibi Izmir'in gavur Izmir olarak anildigi yillarda Turklerin yogun oldugu mahallelerde kurulmus ve sevilmistir. Halen basketbol subesi olmasa da basketbol liginin ilk sampiyonu Altinordu'dur.
Esrefpasa Ucyol Hatay Yaghaneler semtlerinin kulubu Izmirspordur. Altyapisi ve mulkleriyle kuvvetli olarak bilinir.
Bucaspor Buca semtinde kendi yagiyla kavrulan bir kuluptur. Sari kirmizili goztepe siyah beyazli Altay'dan sonra sari lacivertli Bucaspor Istanbulun uc buyuklerinin Izmir'deki muadil tamamlayicisi gibidir. Izmir'de soyadlari kulup adi olan bazi degerli sahsiyetlerin kentidir. Vahap Ozaltay Sait Altinordu Fuat Goztepe.
Dokuz Eylul Universitesinin bazi bolumleri Ege Universitesi kampusu icindedir. Ege Universitesi Hastanesi Romanyadaki diktator Cavusesku'nun yaptirdigi gorkemli sarayi cagristirir. Cok buyuktur. Icinde kaybolursunuz.
Izmirliler kendilerini cagdas ilerici ve batili olarak gorurler. Turkiye'nin batiya acilan kapisi batiya donuk yuzu falan denir. Okumus yazmis insani coktur.
Bir kismi Gavur Izmir lafindan rahatsiz olur. Bir kismi da dinime kufreden musluman olsa bari deyip guler gecer umursamaz.
Ucuncu buyuk kent olmakla ovunulur. Sonra da super ligde bir takimin olmamasi ucuncu buyuk kente yakisiyor mu diye hayiflanirlar.
Izmir'de cok sayida emekli insan yasar. Pekcogu emekli devlet memuru ve devlet iscisidir. Ozellikle emekli askerler ve ogretmenler yogundur. Konak ve Ucyol istikametinden Bati yonune dogru otobusle giderken duraklarda bekleyen bir yigin emekli yasliya rastlarsiniz. Keza Bornova ve Karsiyaka da emekli cenneti yerlerdir. Ulkede olup bitenlere kendilerine has bir tutuculuk sergilerler. Biz Ataturk'un ve Cumhuriyetin cocuklariyiz derler.
Basta Bornova olmak uzere Alsancak Karsiyaka ve Buca'da genis bahceli cok sayida levanten koskune rastlarsiniz. Bir kisminin icinde artik insan yasamaz. Bazilarinin icinde yasli gayri muslim vatandaslarimiz yasarlar. Onlar mazinin zengin is adamlari ve Avrupali tarim urunu tacirleridir.
Cesmeye gitmeyi ihmal etmeyin. Cesmeye gidip de Cesme kumrusu ve Rumeli pastanesinde sakizli dondurma yemeyi unutmayin. Yakin yerlerinde cok guzel plajlari vardir. Alacatiyi gezin.
Universite kampuslerinde stand kurup gezi duzenleyenlerin gezileri hem ucuzdur hem de guzeldir. Katilmaya bakin. Bahar doneminde vizelerden sonra ¤¤¤gahlarini acmaya baslarlar.
Yilbasi biletinizi kemeralti girisindeki sag taraftaki biletciden alin. Neden bilmiyorum.
Turkiye'nin en buyuk bolge gazetesi Yeni Asir Izmir'den cikar. Ulkemizin yasayan en eski gazetesidir. Yuzyilin basinda Selanikte cikmaya baslamistir.
Turkiye'de ilk futbol maci Bornova'da papazin bahcesinde iki rum mahallesinin gencleri arasinda oynanmistir. Fakat Izmir'e futbolu ingiliz levantenler getirmistir. Yine Turkiye'de ilk atletizm musabakasi da Bornova'da yapilmistir.
Turkiye'de ilk demiryolu hatti Izmir'den baslamis ilk tren istasyonu Izmir'e yapilmistir.
Izmir bir camiler degil kiliseler ve havralar kentidir. Kentte eskisi kadar olmasa da bir miktar musevi vatandas yasar. Cogu kemeraltinda esnaf ya da doktor dis hekimi falandir.
En yuksek bina Hilton Otelidir. Kimileri onu Izmir'in bir organi olarak gorur.
Kimileri Guzel Izmir der. Bu sifat burada yasayan rumlar tarafindan konuldugu rivayettir. Kentte en fazla nufusu uzun yillar rumlar olusturmustur. Onlar Izmir i bir kraliceye Bornova yi da bu kralicenin tacina benzetirlermis. Bu yuzden Guzel dedikleri anlatilir. Dogruysa.
Firsat bulursaniz yakindaki Izmir koylerine gidin. Koylulerle sohbet edip Ege sivesini dinleyin. Gelivedim gidivedim nediyon usen (Ne yapiyorsun Huseyin) gibi cumleleri duyun. Selcuk ilcesinin Sirince koyune gidin. Sarapevlerini ziyaret edin. Gozleme yiyin.
Eski itfaiye binasi Ahmet Piristina kent muzesine donusturuldu. Gidip gezin. Bina arkasindaki lokantadan Izmir yemeklerini uygun fiyata yiyebilirsiniz.
Kentte cok sayida Girit mubadili aile yasar. Izmir pazarlarinda envayi turlu otun satildigini gorursunuz. Giritlinin gectigi yerde ot bitmez lafini duyarsiniz. Onlar otlardan birbirinden ilginc lezzetli ve dahasi saglikli yemekler yaparlar. Ahh ahh... Sade suya tirit elden gitti Girit.
Izmir kofteler diyaridir. Tire Odemis Kosova kofteleri meshurdur. Kemeraltindaki esnaf lokantalarinda Izmir kofte ve kokorec yiyin.
Hakiki Koc ve Pamukkale firmalarinin merkezleri Izmir'dedir. Otogar Bornova'dadir.
Uzun yillar Turkiye'nin en buyuk stadi unvanini elinde bulunduran Ataturk Stadi Izmir'dedir. Izmir cok sayida uluslararasi spor organizasyonuna evsahipligi yapmistir.
Izmir fuarlar kentidir. Kulturparkta yil boyunca pek cok sektorun fuari yapilir. Ama en gorkemlisi ve buyugu Agustos ayinin son haftasi baslayip eylul ayinin ikinci haftasina kadar suren Izmir fuaridir. Ilk gun ucretsiz olur. Sadece Izmirliler degil cevre il ve ilcelerden de cok sayida ziyaretci gelir. Otomotiv standlari ile ikram ve hediye dagitan standlar yogun ilgi gorur.
Inciraltinda Ozdilek alisveris merkezinin orada bir savas gemisi ve denizalti muze olarak hizmet vermektedir. Merakliysaniz gidip belese gezebilirsiniz.
Ankara'dan gelenler icin Cankaya burada bir alisveris ve is merkezidir. Unutmayin

BORA YAŞAR
12-07-2009, 23:19
BU arada bilginize..

Adil Müftüoğlu öleli 4-5 sene oluyor..

Lokantası şu an kimin elinde bilmiyorum. Epeydir gitmedim..

Zaten, gazetelerden okuduğum kadarı ile mirasçılar arasında da niza çıkmıştı..

Neyse..

Allah rahmet eylesin..

Güzel bir insandı.

Not: Yazıları alıntıladığınız kaynağı verirseniz hatalar size ait olmaz..:)

air35
12-07-2009, 23:24
izmir resimleri

air35
13-07-2009, 21:14
selam herkese

air35
13-07-2009, 22:00
finans investin degısıklık bıldırısı
Akçansa Çimento


Tavsiyesi Endeksin Üzerinde Getiri’ye yükseltildi


Akçansa hisseleri için tavsiyemizi 13 Mayıs’ta “Endekse Yakın Getiri”ye düşürmemizin ardından göreceli olarak piyasanın % 15 altında performans göstermesi ve ihracat satış tahminlerinin artması ile net satışlarının yukarı yönlü revize edilmesi nedeniyle, Akçansa Çimento için tavsiyemizi “Endekse Yakın Getiri”den “Endeksin Üzerinde Getiri”ye yükseltiyoruz.

air35
17-07-2009, 05:28
-Atatürk`ün dünyada`başöğretmen' sıfatlı tek lider olduğunu

-Bir geometri kitabı yazdığıÜçgenaçıdikdörtgen gibi ve 48tane geometri
teriminin (Türkçe)babasının bizzat Mustafa Kemal olduğunu

-Norveççe`de `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim olduğunu

-''Atatürk'' çiçeği'nin adını çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi
profesörlerinden doktor Kirk Landın`in koyduğunu ve bu çiçeğin
tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını

-Yunan başkomutanı Trikopis`inhiçbir zorlama ve baskı olmadan her
Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderekAtatürk`ün
resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu

-''Mimber'' adındabir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk
defa sansür kelimesi geçtiğini

-Kurtuluş Savaşında rütbe alan bir çok kadın askerlerimizin olduğu dünya
tarihine geçen tek bir üsteğmenimizin olduğunuÜstteğmen Kara
Fatma'nın700erkek43 kadından oluşan bir müfrezeninreiseliğine bizzat
Atatürk tarafından atanmış olduğunu

-Bir röportajda Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye
sorulduğunda "Şartlarımızı koyarızkabullerine bağlı.Bizmüracaat etmeyiz üye
olmak için davet gelirse düşünürüz"dediğini ve bunun üzerine BM yasasının
değiştirildiğini ve üyeliğe davet edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti
olduğunu

-1938'deGeneral McArthur'un en zoren problemlien buhranlı
dönemindedanışmansenatörve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye;
"Şu anda hiçbirinizi değilbüyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için
neler vermezdim" dediğini

-1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde; "ALLAH
bir ülkeye yardım etmek isterseonun elinden tutmak isterse başına Mustafa
Kemal gibi lider getirir" denildiğini

-1996'da Haiti Cumhurbaşkanının vasiyetindemezartaşına yazılmasını
istediği metinde;"Bütünömrüm boyunca Türkiye'nin lideri Mustafa Kemal
Atatürk'ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm" yazdığını

-2000'de ABDBaşkanı'nın milenyum mesajında;Milenyumun hiç şüphe yoktur ki
tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri
olabilmeyi başarmış tek liderdir"denildiğini

-2005'de Amerika'nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr.Johns`un
önerisinin "Türkiye ekonomiyle savaşta birtek Atatürk' ü örnek alsın yeter"
olduğunu

-2006'da ise AB Uyum yasalari geregince devlet dairelerinden Atatürk
resimlerinin kaldirilmasinin istendiğini

madencix
17-07-2009, 09:48
ve izmirin sardunyaları,

hastasıyım sardunyaların....:super::):clown::he:

FOKAİ
17-07-2009, 09:48
Şu an bu konuyu 5 kişi okuyor. (5 üye ve 0 ziyaretçi)
air35, betternco, erko, kar, VOLVO
konuyu 5 kısı okuyor ama sanırım herkes bırbırınden cekınıyor yazan cızen yok:) buda şaka tarafı

Bende bir İZMİR li olarak....bir iki kelam ediverem...:cool:


Mutlu TOMBEKÇİ'nin yazısı iğneliyici ve acıtıcı belki ama...b... kokusu hakkında gerçekleri yazmış...helal olsun ona katılıyorum...

Bu kadar net analatılamazdı...kabul etmek lazım...

İZMİR ...rahmetli Priştina ile atak yaptı ve orada kaldı...şuan yerinde saymayı bırakın geriye doğru gitmektedir...acilen çözüm bulunmalı...

Karşıyaka ve Bayraklıdaki koku...hergeçen gün artmakta ve kimse bunun hesabını sormamaktadır...sebebide büyük kanal projesindeki ilave alt yapıların yapılmaması drenejların en kısa yoldan körfeze akıtılmasından kaynaklanmaktadır...

Metro deseniz hakgetire...on yıllardır aynı şekilde ağır akasak ilerlemekte....Kazı çalışmaları nedeniyle...İnönü Caddesinde değişik noktalardan 3 metre genişliğindeki yan yollardan geçilmektedir...bu güne kadarda benden başka itiraz eden olmamıştır...çünkü aradığım yetkililer sizden başka itiraz eden yok...sabrediceksiniz dedi...

Bizde sabrediyoss...:yes:

Yukarıda anlatmaya çalıştıklarım İZMİR in gerçeğidir...konunun üzerinde pek durmayıss...nasıl olsa bir gün düzelir deyip yazlıklarımıza ve sayfiyelerimize Cuma akşamından gideriz...hafta sonu şehir bomboştur...

Evet İZMİR li böyledir...kabul etmek lazım...Sadece zamanı gelince HESABINI SORAR...yaygara yapmaz...

peki İZMİR'in diğer şehirlerimizden ne farkı vardır...?


Alıntı...İzmir'e Yeni Gelenler İçin 100 Madde... (http://www.maxicep.com/konu-disi/izmire-yeni-gelenler-icin-100-madde-79530.html)

HOŞGÖRÜ / SEVGİ vardır...

Bu şehirde Flaman Protestan Kilisesi dahi vardır. Şaşırmayın ve gayrimüslimlerle tanışmaya çalışın.

İçiçe yaşarlar ve kimse kimseye karışmaz...

Kaliteli mekân bakımından gözünüz açık olsun. Çünkü İzmir’li işletmeciler pek reklamı sevmezler. Müşteriler kendi bulsun isterler.

İnsanların yardımseverliğine alışın. Otobüste sizin yerinize kent kart basan kişiler karşılığında verdiğiniz parayı kabul etmezse ısrar etmeyin.

Eğer üniversite için İzmir’e geldiyseniz ve sınıf arkadaşlarınızdan biri İzmirli’yse üniversite hayatınız harika geçebilir. Çünkü İzmir’in yerlilerinin en fazla bir saat uzaklıkta bir yazlığı vardır. Yaz mevsimine doğru 6–7 kişi arabaya doluşulup oraya gidilir. Keyifli anlar geçirilir.

Yazın İzmir’de olacaksanız balkon evinizin en muteber yeri olacaktır. Çünkü duş aldıktan sonra banyodan çıkıncaya kadar kurursunuz. Yazın İzmir boşalır. Trafik rahatlar. Çünkü pek çok İzmirli’nin yazlıkları vardır. Oralara giderler. Karşıyakalılar Foça civarında yer edinmişlerdir. Diğerleri de Çeşme, Karaburun, Mordoğan, Özdere, Ürkmez, Kuşadası, Seferihisar da yazlıklarda yaz aylarını geçirirler.


Alsancak Sevinç Pastanesi ve Konak'taki YKM taa... Bizans döneminden beri buluşma noktasıdır. Büyük İskender’in yavuklusuyla burada buluştuğu anlatılır.

Alsancak'taki caminin adı Hocazadedir. Kimse böyle söylemez. Onun adı Alsancak Camiidir. İzmir’de ne kadar şöhretli insan ölse orada cenaze namazı kılınır.

Bir kez Göztepe Bir kez Karşıyaka maçına gidin. Taraftar nasıl olurmuş görün. Etkileyici bir manzara yaratırlar. Özellikle Atatürk Spor Salonunda Karşıyaka-Fenerbahçe basket maçlarında muazzam bir atmosfer yaratırlar. Basketbolu iyi bilirler. İstanbul kulüpleri gibi basket maçına futbol seyircisi gelmez.

İzmir’i mümkün olduğunca başka kentlerle kıyaslamayın. Onu kategori dışı olarak görmeye çalışın.

Sokakta yürürken bir kuyruk görürseniz dalın kuyruğa. Siz de sıraya girin. Lokma dökülüyordur. Yüzsüzlük edin iki tabak isteyin. Çoğunlukla yadırganmazsınız.



Ben İZMİR' i çok seviyorum...Başka şehirde yaşayamam...:cool::yes: