PDA

View Full Version : Armutta amitraz



carcharias
23-10-2009, 12:11
başlık huan de marquez, gibisinden ispanyolcaya benzedi oldu ama mühim olan içerik

gerçi artık ne yediğimizi bilmez haldeyiz de böyle uyarıların bilgilendirme maksadıyla asılmasında fayda var bence. özellikle çocuklar bir süre armuttan uzak durursa iyi olur sanırım.

------------o--

Almanya, Türk armudunda zararlı 'amitraz' tespit etti. Bu ilaç çocuklarda konuşmayı geciktiriyor. Ancak aynı ilaç kullanılmış armutlar iç piyasada satılıyor. Uzmanlar uyarıyor

21 Ekim 2009 Çarşamba 08:57

Almanya'nın Baden-Wuerttemberg eyaletinde Tarım Bakanlığı, Türkiye'den ithal edilen armutlarda yüksek seviyede böcek ilacı tespit etti ve toplatma kararı aldı. Bu kararın diğer Avrupa ülkelerine de yayılması riski var. Ancak asıl risk Türkiye'de. Bu toplatılan armutlar iç piyasaya giriyor mu? Daha önce kuru üzümde, biberde, domateste olduğu gibi, Almanya'daki armut olayı da aynı soruyu akla getiriyor: Almanya'nın “Zararlı, çocuklarımızda konuşma bozukluğu yapıyor” diyerek toplattığı bu armutları içeride, Türk çocuklar yiyor mu? Bu konuda denetim, kontrol var mı?

Tarım uzmanları bu konuya “maalesef” diyerek yanıt veriyor. Uludağ İhracatçı Birlikleri Başkanı Salih Çalı, “İç kontrol işlemiyor. Bizde maalesef satılıyor” dedi. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, “Hallerde, hatta semt pazarlarında olması gereken laboratuvarlar ne yazık ki yok. Var olanlar da göstermelik”, TZD Başkanı İbrahim Yetkin de “Standart dışı ilaç zehir gibi bir şey” diyerek konunun önemine dikkati çekiyor.

Tarım Bakanlığı, Almanya'nın yasak kararından sonra şu açıklamayı yaptı: “Bakanlığımıza ulaşan bildirimler (sonrası) bu ürünleri ihraç eden firmalar ve üreticiler takibe alınarak, yurtiçi tüketime sunacakları veya ihracata gönderecekleri ürünler için sıkı tedbirler getirilmiştir” denildi.

Yasak ilaç raflarda
Uzmanların verdiği bilgiye göre Türkiye'de AB'nin yasakladığı tarım ilaçlarının kullanımı devam ediyor. Türkiye, AB'ye uyum için yıl başında 75, daha sonra da 49 etken maddenin kullanımını yasakladı. Ancak içeride daha önce ithal edilmiş ve 2 yıl raf ömrü bulunan ilaçlar satılıyor, kullanılıyor. Almanya'da tespit edilen ilaç da bunlardan biri. 'Pisilla' denilen hastalıkla mücadelede kullanılan 'amitraz' isimli bir ilaç. Bu ilaç küçük çocukların konuşmasını geciktirirken, yetişkinlerde de bitkinliğe ve düşük kan basıncına neden oluyor.

Bakanlık: Önlem alıyoruz

Tarım Bakanlığı Almanya'daki armut önlemi ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
“1. AB Sağlık ve Tüketicinin Korunması Genel Müdürlüğü (DG-SANCO) tarafından Gıda ve Yemde Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) kapsamında Bakanlığımıza ulaşan bildirimlerde; Alman makamları tarafından 640 kg ve 550 kg olmak üzere iki farklı parti olarak toplam 1.190 kg armutta amitraz kalıntısı tespit edildiği iletilmiştir.

2. AB'ye bu ürünleri ihraç eden ihracatçı firmalar ve bu ürünleri üreten üreticiler takibe alınarak, yurtiçi tüketime sunacakları veya ihracata gönderecekleri ürünler için Bakanlığımızca sıkı tedbirler getirilmiştir. Bu ürünleri üreten üreticilerin hasat etmek üzere oldukları ürünlerden numuneler alınarak analize gönderilmiştir.

3. Vatandaşların güvenilir ürün sağlanması, tarımsal ürünlerde pestisit kalıntılarının önlenmesine yönelik 31 Aralık 2008 tarihinden itibaren (amitraz dahil) 75 adet, 31 Ağustos 2009 tarihinden itibaren 49 adet aktif maddenin ithalatı ve imalatı durdurulmuştur. Ayrıca, 31 Aralık 2009 tarihinden itibaren 3 adet ve 31 Aralık 2010 tarihinde ise 3 adet aktif maddenin de ithalatının durdurulması ve imalatının yasaklanması kararı alınmıştır.”

Türkiye armut liginde altıncı
Türkiye'nin 2008'de gerçekleştirdiği 1.7 milyar dolarlık yaş meyve sebze ihracatının yarısını Avrupa ülkelerine yaptığı düşünüldüğünde, bu sıkıntının yayılmasından endişe ediliyor.Türkiye'de 15 milyon armut ağacı, 413 bin tonluk armut üretimi var.

Türkiye, dünya armut üretiminde ABD, Japonya, İspanya, Fransa ve Almanya'dan sonra 6'ncı sırada yer alıyor.

Hangi hastalıklara yol açıyor?

'Kanserojen etkisi var'
Doç. Dr. Fikret Demirci Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Kalıntı limitlerine bakmak lazım. Limitler aşılırsa çok değişik, çok sık etkileri olur. Akut pek fazla görülmez ama kronik etkileri var. Kanserojen, mutojen, anne karnında cenine etkileri oluyor. Tek bir şeyde sınıflandırmak mümkün değil. Ancak kronik etki, uzun süre düşük dozlarda alındığında genellikle mutojonik (kimyasal-genetik hasar) etki veriyor.

'İnsan sağlığına zararlı'
Dr. Murat Kantarcı Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri Derneği Genel Sekreteri
Almanya'da rastlanan amitraz, Türkiye'de yasaklanmış bir ilaç. Bakanlık ihracatta sorun olanları yasaklıyor. Buna rağmen mevcut satılmış olanların 2 yıl raf ömürleri bulunduğu için bunlar halen dolaşımda. İnsanlar uzun süre ilaca maruz kalırsa, mutlaka sağlıklarına zararlı olacaktır. Armutlarda aşırı amitraz bulunması AB'de diğer ülkelere de bildirilebilir.

'Bu zehir gibi bir şey'
İbrahim Yetkin Türkiye Ziraat Dernekleri Başkanı
Üreticiler ilacın tesir süresini beklemeden ürünü hasat etmesi, bu tür sorunların yaşanmasına yol açıyor. Her ülkenin ilaç kalıntısını referans kabul ettikleri dereceler var. Referansa göre bu zehir gibi bir şey.

'Denetim yapılmıyor'
Salih Çalı Uludağ İhracatçı Birlikleri Başkanı
Buradaki sorun uygulamada. Denetleyecek mekanizma Tarım İl Müdürlükleri. Bu mekanizma işlemiyor. AB'de yasaklanan ilaçlar bizde hâlâ kullanılıyor ve kontrolsüz biçimde iç piyasaya giriyor. Bunun önünde engel yok.

'İç piyasa tüketiyor'
Gökhan Günaydın Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı
İhraç edilen ürünler, gelişmiş standartlarda, titizlikle üretiliyor. Bu ürünlerde bile sorun çıkıyorsa iç piyasada tüketilen ürünler konusunda düşünmeliyiz. Hallerde laboratuvar yok. Olanlar da göstermelik.

Ünsal Ereke/Milliyet

Serenler
23-10-2009, 12:34
Bu tür olaylar maalesef doğrudur.
Ve utanç vericidir.
Bunun bir benzerini 2002 yılında yaşadık;
Almanya'ya ihraç ettiğimiz biber ve domateslerde pestisit olduğunu söyleyerek kabul etmediler. Tarım bakanımız ise hemen konuya atlayarak "böyle bir şey yoktur, ürünlerimiz sağlıklıdır" açıklamasını yaptı. Daha sonra yapılan analizlerde normalin 52 katı pestisit çıkt.
Almanlar ihracatçı firmaya bu ürünleri derhal ülke dışına çıkarması gerektiğini ihtar etti. Bizim uyanık firma dönüş masrafından kurtulmak için bedava vereyim domuz yemi yapın dedi. Bunu kabul etmediler çünkü sonuçta bu pestisitler domuz eti yoluyla gene gıda olacaktı.
Bizim uyanık son çare olarak çöpe dökmeye kalkıştı, yeraltı sularının ve toprağın kirleneceği gerekçesiyle onu da engelleyip malı Türkiye'ya zorla iade ettiler.
Gelen ürünler bizim yetkililerimizin hiçbir denetimine uğramadan piyasaya sürüldü.
O günlerde 2 liralık domatesi biberi 30-40 kuruşa kapış kapış almamızın altındaki sır buydu.
Hep söylüyorum, yazıyorum: "Artık can boğazdan gidiyor, yediğiniz içtiğiniz her şeyi sorgulayın" diye.
Gıda konusunda sürekli şüpheci olun, hiç kimseye güvenmeyin.
Çünkü can sizin canınız.
Ve bu dünyaya sadece bir kez geliyorsunuz, bir tane canınız var bir defa öleceksiniz.
Çünkü can boğazdan gidiyor.

Serenler
26-10-2009, 13:00
Yukarıdaki yazımda;
"Hep söylüyorum, yazıyorum: "Artık can boğazdan gidiyor, yediğiniz içtiğiniz her şeyi sorgulayın" diye.
Gıda konusunda sürekli şüpheci olun, hiç kimseye güvenmeyin"

Demiştim.
Buyrun size çarpıcı bir örnek:


Dikkat ! Et ve süt yerine çöp satıyorlar..

Et ve süt fiyatlarındaki fahiş zamlar, hileli ürünlerin raflara çıkmasına yol açtı.


Köfteye et yerine soya katılırken, kırmızı et yerine hindi butu satışı patladı. Piyasada satılan süt ürünlerinin yüzde 15'inde ise süt tozu kullanılıyor.
Et ve süt ürünlerindeki fiyat artışları piyasada hileli ürün patlamasına neden oldu. Köfte, sucuk ve salamlara et yerine soya katılırken, kırmızı et diye hindi budu satılmaya başlandı. Toplum sağlığını tehdit eden hileli ürünler, Tarım Bakanlığı Koruma Kontrol Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen Alo Gıda 174 Hattı'na da yansıdı. 14 Şubat-21 Ekim tarihleri arasında bu hatta gelen şikayet sayısı 15 bini buldu. Aramaların yüzde 82'si ihbar ve şikayet amacıyla yapılırken, yüzde 14'ü bilgi alma, yüzde 4'ü de zehirlenmelerden kaynaklandı. Et ve süt üreticilerinden, "2 TL'ye yarım ekmek köfte, döner satanlara itibar etmeyin" uyarısı geldi.

Gıda ürünlerindeki fiyat artışlarıyla, piyasada satılan hileli gıda oranındaki yükselişin paralellik gösterdiğine dikkat çeken Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, tüketicilere bu tür ürünleri almak yerine protein kaynağı olan başka ürünlere yönelmeleri tavsiyesinde bulundu. "Kırmızı et ve peynir alacak gücünüz yoksa, piyasada çok ucuz satılan sucuk ekmek ve peyniri almayın. Bunun yerine baklagil ve tavuk tüketin" diyen Saner, böylece tüketicinin hem sağlıklı besleneceğini hem de kayıtdışına engel olacağını söyledi.

Hayvan sayısı düştü fiyat fırladı

Türkiye 'de 2000 yılında 40 milyon olan koyun sayısı şu anda 24 milyon adet civarında. Büyükbaş hayvan sayısı ise 2008 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 2 azalarak 11 bine düştü. Türkiye'de tahminlere göre yılda 800 bin ton kırmızı, 1 milyon 150 bin ton beyaz et üretiliyor. Et fiyatlarındaki artışta özellikle küçükbaş hayvan sayısındaki azalmanın etkili olduğu belirtiliyor.

Et fiyatlarının 10 yıl öncesine bakılarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, yıllarca koyun etinin kilosunun 8-9 liradan satıldığını hatırlatıyor ve ekliyor: "Artan göç, meraların azalması ve kuraklığın da etkisiyle maliyetler yükseldi. Besici de elindeki hayvanları satmak ya da kesmek zorunda kaldı. Hayvan sayısı azalınca fiyatlar yükseldi. Yaklaşık 3 yıl önce 7,5-8 lira olan büyükbaş hayvan etinin toptan fiyatı şu anda 11.5 liraya, koyun etinin fiyatı ise 8-9 liradan 16-17 liraya yükseldi."

AB'de üretim fazlalığı sonucu fiyatların aşırı derecede düşmesi nedeniyle üreticilerin protesto amacıyla sokaklara döktüğü süt, Türkiye'de tam tersi bir seyir izliyor. Türkiye'de azalan hayvan sayısı nedeniyle süt fiyatları da yükseldi. İlkbaharda 40 kuruş olan sütün toptan satış fiyatı şu anda 68-68.5 kuruş seviyesinde.

Erzurum cağ kebabının etini bulamıyor

Et ve süt fiyatlarındaki yükselişten dolayı hem tüketici hem de hazır yemek üreticileri mağdur. Piyasada şu anda gıda konusunda ciddi hilelere başvurulduğunu söyleyen İstanbul Hazır Yemek Sanayicileri Derneği (İYSAD) Başkanı Engin Güner, "Bu maliyetlerle 2 TL'ye yarım ekmek köfte, döner satılmaz. Bu dönerin hangi etten yapıldığı sorgulanmalı. Köfteye et diye soya katıyorlar. Hindi etinin but kısmını kırmızı et diye satıyorlar" diyor. Et ve süt fiyatlarındaki artışın catering sektörünün maliyetini yüzde 5 oranında artırdığına dikkat çeken Güner, ucuz yemek yaptıklarını iddia eden sahtekarlara karşı da işveren ve tüketicileri uyarıyor. Güner, "Piyasada '2.5 TL'ye yemek hizmeti verilir' diyenler türedi. Tüketici bunlara itibar etmemeli, çünkü sağlık şakaya gelmez. 4-5 TL'in altındaki yemekler asla ekonomik ve sağlıklı olamaz" açıklamasını yapıyor.

Yüzde 100 dana etli ürünleriyle tanınan Polonez Salam ve Sucukları Genel Direktörü Andaç Günsoy, tüketiciyi piyasada 2-3 TL'ye satılan sucuk ve salam ürünlerine karşı dikkatli olmaya çağırıyor. "Şu anda marketlerde ucuza satılan ürünlerin üzerinde yüzde 80 tavuk, yüzde 20 dana eti yazıyor. Ama bu değerlerin ne derece doğru olduğu bilinmiyor. Çünkü analiz edilmiyor" diyor.

Piyasada yaşanan et sıkıntısı hayvancılıkla bilinen Erzurum'u bile vurdu. Bölgenin en meşhur yemekleri arasında yer alan Cağ Kebabı'nın eti bölgede kırmızı et bulunamadığı için Diyarbakır ve diğer Güneydoğu illerinden getirtiliyor. Erzurum'da market işletmeciliği yapan Yusuf Çizmelioğlu, 4 aydır marketlerinde koyun eti satışı yapamadıklarını belirterek şunları söylüyor: "Geçen yıl kilosunu 7-8 TL'ye sattığımız kuzuya bugün 15 lira veriyoruz ama yine de bulamıyoruz. 4 aydır marketimizde satacak kuzu, koyun eti bulamadık."

Sanayici süt için köy köy geziyor

Piyasada işleyecek süt bulmakta sıkıntı çeken süt sanayicileri de fabrikalarda çarklar dönsün diye uzak köylerde süt aramaya başladı. Bugüne kadar daha çok Aksaray, Çanakkale ve Trakya civarından süt alımı yapan Ülker ve Pınar gibi fabrikalar, Aksaray ve Çorum'a kadar uzandı. Erzurum'da süt ve süt ürünleri üretimi yapan Çizmelioğlu Süt'ün ortaklarından Yusuf Çizmelioğlu, son birkaç aydır süt bulamadıkları için fabrikalarının 3'te 1 kapasiteyle çalıştığını söylüyor. Çizmelioğlu süt bulmak için bugüne kadar hiç gitmedikleri köylere de gittiklerini ve bu durumun maliyetlerini yüzde 30 artırdığını belirtiyor.

Erzurum'daki bir başka süt sanayicisi Şifa Süt'ün sahibi Nihat Arslan da süt bulamamaktan yakınıyor. Erzurum'da süt bulamadıkları için 180 km uzaklıktaki Erzincan'a gidip süt aldıklarını belirten Arslan, "Biz fabrikamızda günlük 15 bin litre süt işliyorduk. Şu anda 3 bin litreyi zor buluyoruz. İşletmemizi küçültmek zorunda kaldık. Personel çıkaracağız" dedi.

Öte yandan işleyecek süt bulamayan günlük 3-5 ton süt işleyen mandıraların da kapısına kilit vurduğu belirtiliyor. Şu an Erzurum'daki hiçbir süt fabrikasının tam kapasite çalışmadığına dikkat çeken Doğu Anadolu Tarım ve Besiciler Birliği (DATÜB) Başkanı Nazmi Ilıcalı, "Yanlış hayvancılık politikaları bizi bu sürece getirdi. Hiçbir süt fabrikası tam kapasiteyle çalışmıyor. Bu gidişle süt ve ette çok ciddi sıkıntılar yaşanacak" uyarısında bulunuyor.

Bugüne kadar uygulanan yanlış politikalar nedeniyle süt ve et sektöründe bu duruma gelindiğini belirten Eray Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Celep de, piyasada süt ve et bulmanın çok zorlaştığını söylüyor. Celep'in süt üretimindeki sıkıntıyı aşmak için önerisi ise şöyle: "Süt fiyatları sürekli düşürüldüğü için çiftçi hayvanlarını kesime gönderdi. Sanayici kendi bindiği dalı kesti. Sütün fiyatı, üretici ve sanayicinin de taraf olacağı ancak denetimini hükümetin yapacağı bir kurum tarafından belirlenmeli."
Referans

carcharias
07-11-2009, 21:13
15 gün evvel yazmışık, durumu tekrar hatırlatalım. bugun ana haberlerde vardı; almanya'ya yolladığımız armutlar iade edilmiş. "eh be kardeşin onda o var,bunda bu var.ne yiyeceğimizi şaşırdık lanet olsun" diyenleriniz olacak ama bari çocuklarımızı koruyabildiğimiz kadar koruyalım. ana babaları eşeğin de, radyasyonun da,hormonun da tadını bilir ama olduğu kadar koruyun işte yavruları.