PDA

View Full Version : Tavuk Suyuna Çorba



ATTİLA HAN
27-03-2010, 16:44
......................................... Tavuk Suyuna Çorba

Herkes başlı başına bir öyküdür;

Ben küçükken,çevremdeki herkes mutfak masasına oturur,kendi öykülerini anlatırdı.

Artık böyle şeyler yapmıyoruz.

Masanın çevresinde toplanıp,öyküler anlatmak bir zaman geçirme biçimi değil,

Bilgeliğin kişiden kişiye aktarılmasıdır.

Yaşamı yaşanılır kılan her şey anımsanmaya değer.

Teknolojinin olağan üstü gücüne karşın ,

Pek çoğumuz hâlâ çok iyi bir yaşam süremiyoruz.

Birbirimizin öykülerine kulak vememizin zamanı çoktan geldi.

.................................................. ..Rachel Noami Remen

----------------------------------------------------------------------------


Elinize yüreğinize sağlık , Rachel Noami Remen :)

Yaşamı yaşanılır kılan her şey anımsanmaya değer, eee o zaman ne duruyoruz ki!..

Anımsamaya/Anımsatmaya/ Ben varım, buyuranlar buyursun çorba içmeye,

Ya da benim de çorbada bir çimdik tuzum olsun diyenler,lütfen anımsatsın , anımsanmaya değer olanları...
.

ATTİLA HAN
27-03-2010, 16:47
......................................... BİR SAAT

Baba , akşam vakti evine gitmiş, beş yaşındaki çocuğunu kapıda kendisini beklerken görmüş.

Çocuk babasına sormuş '' Baba 1 saatte kaç para kazanıyorsun''

Baba ''20 milyon demiş.''

Çocuk, '' Bana 10 milyon verir misin'' demiş.

Baba sinirli bir sesle '' Akşam akşam senin oyuncaklarını düşünemem,
zaten bütün bir gün işte kafam patlamış , bir de senin oyuncaklarını mı düşüneceğim demiş.

Çocuk korkup odasına gitmiş.

Babanın sinirleri geçince çocuğunun odasına gitmiş,

''Oğlum uyuyormusun ?'' demiş , ''sana kızdığım için özür dilerim'' demiş,

Al sana istediğin 10 milyon...

Çocuk hemen yastığın atındaki diğer bozuk paraları da çıkarmış , sayarken baba yine kızmış,

'' Hem paran var , neden benden istedin?''

Çocuk , '' Baba bu paralar senin demiş , elimde toplam 20 milyon var,

......................... BANA BİR SAATİNİ VERİR MİSİN
.................................................. ........................................ Anonim.

ATTİLA HAN
27-03-2010, 16:50
Etkilenmemek mümkün mü Bir Saat öyküsünden ,

Kısa/net/çarpıcı/Köküne kadar anlamlı/çok değerli/Kapsama alanı sonsuz...


Çocukken , hatırlarım babam bizler için her şeyi yapardı çalışırdı,didinirdi,yemezdi,yedirirdi,

Hakkını helal et babacığım derim her hatırladığımda , gökyüzüne bakarak...

Lakin ben 33 yaşındaydım babamı uğurladığım da,

Bazen de şöyle derim gökyüzüne bakarak,

...................... KEŞKE SENİNLE ARKADAŞ OLABİLSEYDİK
.

ATTİLA HAN
27-03-2010, 16:52
Öyküde ki çocuk, sevdiğimiz bir insan da olabileceği gibi,

Kendimizin , Ta kendisi de olabilir.

Kendimize de zaman ayırıp , içimizde ki çocukla da ilgilenmeliyiz galiba,

Hal geçicidir derler , buradan yola çıkılırsa eğer,

Mutlu olursam sevdiklerime mutluluğu daha içten verebilirim, gibi bir sonuç çıkıyor benden yana..


Denildiği gibi '' İstediğin şey için çalışırken sahip olduklarınla mutlu ol.''(maya çalışmak)

Söylemesi kolay ! uygulada görelim attila Kardeş ! Avatarında ki ata binmeye benzemez bunlar:)
.

ATTİLA HAN
27-03-2010, 17:50
................................. Yaşadıklarımdan Neler Öğrendim ?

Yaş 5
Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim

Yaş 7
Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim

Yaş 12
Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim

Yaş 13
Annemle babamın elele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini öğrendim

Yaş 15
Bazen hayvanların , kalbimi insanlardan daha fazla ısıttığını öğrendim

Yaş 18
İlk gençlik yıllarımın keder , şaşkınlık , ıstırap , ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim

Yaş 24
Aşkın kalbimi kırabileceğini ama buna değer olduğunu öğrendim.

Yaş 33
Bir arkadaşı kaybetmenin en kestirme yolunun ona ödünç para vermek olduğunu öğrendim

Yaş 36
Önemli olanın başkalarının benim için ne düşündükleri değil,
benim kendi hakkımda ne düşündüğüm olduğunu öğrendim.

Yaş 38
Eşimin beni hâlâ sevdiğini tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.

Yaş 41
Bir insanın kendine olan güveninin , başarısını büyük oranda etkilediğini öğrendim...

Yaş 46
Yalnızca minik bir kart göndererek bile birinin gönlünü aydınlatabileceğimi öğrendim

Yaş 49
Herhangi bir işi , yaptığımdan daha iyi yapmaya çalıştığımda, o işin yaratıcılığa dönüştüğünü öğrendim

Yaş 50
Sevgi , evde üretilmişse , başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim

Yaş 53
İnsanların bana , izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim

Yaş 55
Küçük kararları aklımda , büyük kararları ise kalbimle almam gerektiğini öğrendim

Yaş 64
Mutluluğun parfüm gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına veremeyeceğimi öğrendim

Yaş 70
İyi kalpli ve sevecen olmanın , mükemmel olmaktan daha iyi olduğunu öğrendim

Yaş 82
Sancılar içinde kıvransam bile , başkalarına baş ağrısı olmamam gerektiğini öğrendim

Yaş 90
Kiminle evleneceğinin kararının ,hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim....

Yaş 95
Öğrenmem gereken daha pek çok şeyler olduğunu öğrendim.

........................................ Dün sabaha karşı kendimle konuştum

........................................ Ben hep kendime çıkan bir yokuştum

....................................... Yokuşun başında bir düşman vardı

........................................ Onu vurmaya gittim , kendimle vuruştum.

.................................................. ....................................... Özdemir Asaf

Tek kelimeyle Teşekkürler , Sn . Özdemir Asaf .

Elinize, yüreğinize sağlık.
.

ATTİLA HAN
27-03-2010, 18:48
................................... Yaşanan Her Şeyin Bir Nedeni Vardır?

Seni sen olduğun için değil , seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum.

Hiç kimse gözyaşlarını haketmez , onlara lâyık olan kişi ise seni AĞLATMAZ.

Sen istediğinde sana aşık olmaması , sana aşık olmadığı anlamına gelmez.

GERÇEK ARKADAŞ , ELİNİ TUTAN , KALBİNE DOKUNANDIR.

Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi , yanında oturuyor olup ona hiçbir zaman ulaşamıyacağını bilmektir.

Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme , üzgün olduğunda bile!...
Gülümsemene , kimin,ne zaman aşık olacağını bilemezsin...

Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin , Fakat bazıları için SEN BİR DÜNYASIN.

Zamanı , onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.

Belki de Tanrı , uygun kişiyi tanımadan önce yanlış kişilerle tanışmanı,
onu tanıdığında minnettar olman için istedi.

'' Bitti'' diye üzülme , ''Yaşandı'' diye sevin.

Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken,insanlara güvenmeye devam etmek,
kime iki defa güveneceğine fazla dikkat etmektir.

Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce,
kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.

Kendini çok zorlama , en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur.

........................ '' YAŞANAN HER ŞEYİN BİR NEDENİ VARDIR''
.................................................. .................. Anonim

-----
-----

Yaşanan onca sıkıntılı/acı verici/Hayal kırıklığı/Vb/'den sonra,

Her şeye yeniden başlayabilmek , Keşke herşey yazıldığı/çizildiği gibi olsa...

Pazardan aldığım çilekler tatsız çıktımı , üstüne pudra şekeri döküp tatlandırmaya çalışırım..

ÇİLEK kaderim olsun...ÇİLEK yaşayacağım her şey olsun...

Ya tatsız/tutsuz/ yiyeceğim....ya da tatlandırmaya çalışıp yiyeceğim,

Hayat koymuşsa önüme tatsız çileği , inadım inat! pudra şekeri dökeceğim çileğimin üstüne..
.

ATTİLA HAN
27-03-2010, 19:28
...................................... Dünyanın Yedi Harikası

Bir grup öğrenciden Dünyanın Yedi Harikası'nın neler olduğunu düşündüklerine ilişkin
bir liste yapmaları istenir.

Aralarında anlaşmazlıklar çıkmasına karşın aşağıdakiler en fazla oyu alanlardır:

1. Mısır'ın Büyük Piramitleri

2. Tac Mahal

3. Büyük kanyon

4. Panama Kanalı

5. Empire State Binası

6. St.Peter Bazilikası

7. Çin seddi

Öğretmen oyları toplarken , sessizce duran bir kız öğrencisinin henüz kağıdını vermemiş olduğunu farkeder.

Sonra öğrencisine kendi hazırladığı liste ile ilgili bir problem olup olmadığını sorar.

Kız öğrencisi ise '' EVET'' biraz.. ''O kadar çok şey var ki, Bir türlü karar veremiyorum'' der

Öğretmen de öğrencisine;

'' Peki, söyle bakalım senin listende neler var , belki biz sana yardımcı olabiliriz'' der.

Kız öğrenci önce duraksar ve sonra okumaya başlar:

'' Bence Dünyanın Yedi Harikası:

1. Görmek

2. Duymak

3. Dokunmak

4. Tatmak

5. Hissetmek

6. Gülmek

7. Vee Sevmek...''

Oda da sinek uçsa sesi duyulacak şekilde sessizlik oldu.

Basit sıradan ve normal olarak düşündüğümüz ve gözden kaçırdığımız şeyler gerçekte,ne kadar mükemmeldirler..
.................................................. .................................................. .........................................Tülay Zorlu

İçten bir hatırlatma ;........ HAYATTAKİ EN DEĞERLİ ŞEYLER SATIN ALINAMAYANLARDIR
---
Elinize yüreğinize sağlık..
.

ATTİLA HAN
27-03-2010, 21:03
http://img138.imageshack.us/img138/1087/serkisof11.jpghttp://img641.imageshack.us/img641/7054/serkisof12.jpg
SERKİSOF DEMİRYOLU CEP SAATİ DEVLET DEMİR YOLLARI ÇALIŞANLARINA EMEKLİ OLURKEN VERDİKLERİ SAATLERDENMİŞ,
Günümüzde ise EMEK-LİYE BİR KOL SAATİNİ bile çok görüyorlar; Bu ne cimrilik...ALT TARAFI KOL SAATİ...

http://img690.imageshack.us/img690/8784/bigbangchronograph.jpg..http://img696.imageshack.us/img696/926/tourdelile.jpg
Big Bang Chronograph....................................... .......................... Tour de l’Ile
Üretici: Hublot, Bunter SA................................................ ............ Üretici: Vacheron Constantin
Fiyatı: $1 milyon............................................ ............................Fiyatı: $1.5 milyon
.
.................... HAYATTAKİ EN DEĞERLİ ŞEYLER SATIN ALINAMAYANLARDIR ,

Lakin her zaman öyle olmayabilir :)......Ne demişler nerden baktığın önemli:)
SERKİSOF DEMİRYOLU CEP SAATİ 'ne sahip olabilmek için bir ÖMÜR,
Big Bang Chronograph-$1 milyon...Tour de l’Ile-Fiyatı: $1.5 milyon veriyorsun...Hangisi değerli?
.

yas3gk
27-03-2010, 21:13
emeklerinize ve ellerinize sağlık güzel ve eğlenceli bir topik olmuş başarılar dilerim.

ATTİLA HAN
27-03-2010, 21:25
emeklerinize ve ellerinize sağlık güzel ve eğlenceli bir topik olmuş başarılar dilerim.

Teşekkürler forumdaş,

Ne zaman canınız Tavuk Suyuna Çorba çekerse , Buyrun gelin..

Afiyet Şeker Bal Olsun Efendim...:)
.

ATTİLA HAN
28-03-2010, 15:12
................................... İÇ GÜZELLİĞİ

.................................. Sevgi harika bir şeydir.
.................................. Birini sevmek için , bir başkasını sevmekten vazgeçmemiz gerekmez.
.................................. Herkese verecek kadar sevginiz vardır .

.................................................. ........................ Pamela J. deroy


Güneşli bir sabah iki yaşındaki kızım Lisa'yla sokakta evimize doğru yürürken ,

Önümüzde iki yaşlı kadın durdu . İçlerinden biri Lisa'ya gülümseyerek,

'' Çok güzel bir kız olduğunu biliyor musun?''dedi.

Lisa içini çekip , ellerini beline koydu ve canı sıkkın bir tavırla , '' Evet , biliyorum''dedi.

Kızımın bu ukalâ tavrından utandığım için , yaşlı kadınlardan özür diledim ve yeniden yürümeye başladık...

Eve kadar bu davranışı hakkında Lisa'yla nasıl konuşmam gerektiğini düşündüm.

Eve girince oturdum ve Lisa'yı yanıma çağırdım.

Onu incitmemeye çalışarak , ''Lisa o iki yaşlı hanım seninle konuştukları zaman,
senin dış görüntünün ne kadar güzel olduğunu dile getirdiler.
Evet , doğru , çok güzel bir kızsın . Tanrı seni böyle yaratmış.
Ama kişinin içinin de güzel olması gerekir,'' dedim.

Beni dinlerken , hiçbir şey anlamamış gibi bakıyordu gözlerime.

''Kişinin içinin güzel olmasının ne demek olduğunu öğrenmek ister misin ?''
Evet anlamında başını salladı.

''Peki, Kişinin içinin güzel olması , kişinin kendi seçimidir.
Anneye , Babaya karşı iyi olmak , kardeşine ve arkadaşlarına karşı iyi olmak demektir.
Başkalarına her zaman iyi olmalısın bir tanem , Oyuncaklarını arkadaşlarınla paylaşmalısın.
Biri üzüldüğü , canı yandığı ya da yalnız kaldığı zaman ona sevgi göstermelisin.
Bütün bunları yaptığın zaman için de güzel olur.
Şimdi söylediklerimi anlıyormusun ?''

''Evet,anneciğim . Bunları bilmiyordum , özür dilerim,'' dedi.

Ona sarıldım , kendisini çok sevdiğimi ve söylediklerimi hiçbir zaman unutmamasını söyledim.
Bu konu bir daha açılmadı.

Bu olaydan yaklaşık iki yıl sonra ,
oturduğumuz kentten küçük bir kasabaya taşındık ve lisa anaokuluna başladı.

Sınıfında Jeanna adında bir arkadaşı vardı.Jeanna'nın Annesi ölmüş ,
Babası da çok enerjik , sıcak kanlı ve hareketli bir kadınla yeniden evlenmişti.
Jeanna'yla arasında çok güzel , sevgi dolu bir ilişki olduğu çok açıktı..

Bir gün Lisa , Jeanna'nın bize gelmesini istediğini söyledi.
Bunun üzerine Jeanna'nın üvey annesini arayıp ,Jeanna' yı okuldan sonra alacağımı ve
öğleden sonra bizde oynayabileceklerini söyledim..Hemen kabul etti.

Ertesi gün otoparktan çıkarken Jeanna ''Gidip annemi görebilir miyiz?''diye sordu.

Üvey annesinin çalıştığını biliyordum .Neşeli bir sesle''Elbette,''dedim.''Yolu biliyormusun?''
Bildiğini söyledi ve yolu tarif etmeye başladı.
Çok geçmeden kendimi şose bir yolda ve kısa bir süre sonra da mezarlığın önünde buldum.

Jeanna'nın annesinin ve babasının olanları öğrendikleri zaman ne düşünecekleri
aklıma gelince telaşlandım..Fakat , belli ki , küçük kız için annesinin mezarını ziyaret etmek çok
önemliydi ve kendisini oraya götüreceğim konusunda bana güveniyordu. Onu reddedersem ,
Annesini ziyaret etme isteğinin , olumsuz bir şey olduğunu düşünebilirdi.

Sanki en başından beri nereye gittiğimizi biliyormuşuz gibi sakin bir sesle,
'' Jeanna , annenin mezarının nerede olduğunu biliyor musun?'' diye sordum.

''Biliyorum'' diye yanıtladı beni .

İşaret ettiği yere yakın bir noktaya arabamı parkettim ve annesinin mezarına doğru yürümeye başladık.

İki minik kız mezarın başına oturdular , ben de diğer kenarına oturdum.

Jeanna annesinin ölümüne kadar geçen son dönemi ve öldüğü gün olanları anlattı bize.

Jeanna bunları anlatırken , Lisa da ona sarılmış , bir yandan gözyaşı döküyor,
bir yandan da ''Jeanna , annen öldüğü için çok üzüldüm,'' diye onu teselli ediyordu.

Sonra Jeanna bana bakıp , ''Biliyormusunuz? Ben hâlâ annemi seviyorum. Yeni annemide seviyorum,'' dedi.

Bu nedenle kendisini buraya getirmemizi istediğini çok iyi anlamıştım.

Ona gülümseyerek,''Jeanna, biliyormusun ? Sevginin en önemli özelliği budur işte.
Birini sevdiğin zaman, bir başkasından vazgeçmem gerekmez.
Herkese verecek kadar sevgisi vardır insanın. İki anneni de sevmen çok doğal bir şey.
Annenin , seni ve kız kardeşlerini seven ve hepinize şefkat gösteren yeni bir anneniz olmasında
çok mutlu olduğundan eminim,'' dedim.

Söylediklerimden mutlu olmuştu , gülümsedi.Biraz daha oturduk sessizce.
Sonra ayağa kalktık ve evimize gittik.

Kızlar öğle yemeğinden sonra çok güzel oynadılar , annesi gelip Jeanna'yı alana kadar.

Fazla ayrıntıya girmeden annesine o gün olanları anlattım ve onu oraya götürmemin nedenini açıkladım.
Neyse ki , çok anlayışlı davrandı.

Anne kız gittikten sonra , Lisa'yı kucağıma aldım ve mutfaktaki sandelyeye oturdum.
Yanağından öpüp , sıkı sıkı sarıldım kızıma.
'' Lisa , seninle gurur duyuyorum. Bu gün arkadaşına çok iyi ve anlayışlı davrandın.
Üzüntüsünü paylaştın ve bunların senin için çok önemli olduğunu gördüm.''

Pırıl pırıl bir çift kahverengi göz ciddi bir ifadeyle yüzüme baktı.

.............'' ANNECİĞİM , İÇİM DE GÜZEL MİYDİ ?''
.................................................. ........................ Pamela J. deroy
-


Bu öyküdeki Anne , şapka çıkartılası , önünde saygıyla eğilesi , içi güzelliklerle dolu bir İNSAN-mış...
--------------------------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------
Şans gerçekten bir şans , içi güzelliklerle dolu bir AİLE-de varolmak.
Keşke bütün DÜNYA bir AİLE olsa...Lakin imkansız gözüküyor...söylenmesi bile kimine gülünç geliyor.

Neyse , gülen gülmeye , Söyleyen söylemeye devam etsin.
Öykümüze geri dönüp ,kendimce ne anladığıma bakıcam..

Çocukken orta okula giderken bir arkadaşım vardı.
Fazla ayrıntıya girmeden söylemek gerekirse , arkadaşımın Annesi Hayatına son vermişti .
Mahallemizdeki ''Bazı'' çocukların arkadaşımla , Annesi kendi hayatına son verdiği için , alay ettiklerini
görünce kavga ettiğimi hatırlarım..

Arkadaşıma teselli etmek amacıyla olsa gerek , Annesinin CENNET'E gittiğini söylediğimde,
Bazı büyüklerin (adı büyükler!) , Arkadaşıma ve bana Cennet'e gidemiyeceğini söylediklerini de hatırlarım.

Arkadaşımın da , yani ufacıcık bir çocuğun şöyle cevap verdiğini de hatırlarım;
Annemin olmadığı bir cennet'e bende gitmek istemiyorum!..

Sonuç ne oldu dersiniz ? O Arkadaşım/Dostum/ Annesinin yaşına geldiğinde o da Hayatına son verdi...

Ne şans kii, Bu fani yuvarlak dünya da ,

insanın kaşısına iyi olanın çıkmaması bir şansızlık iken , üstüne bir de , Kötü olanın çıkması...

Bir Kısım için...Tanı Tanı çıldır ... Olmadı ...Kabuğuna çekil yine çıldır...

Milyarlarca insan nüfusu , iyiler yetmiyor , yetemiyor,
Üreme tam gaz, İnsanlık ise geri vitese takılı kalmış.

Yine neyse demeliyim , kendime fren koymalıyım!..

Herşeye rağmen pes etmek yok!

O ki kaçmaya/gizlenmeye/ çok meraklısın ''Mutluluk'' , Bu sefer peşindeki sağlam bir savaşçı!

Tavuk suyuna çorba bu sefer acılı oldu...

Her insan bir ÖYKÜ'dür , Öyküyü inkar etmek olmamalı...
Ne diyelim ? ''Afiyet şeker olsun '' diyelim..
.

Halil64
29-03-2010, 16:16
Attila Han dostum, konunuz hayırlı ve ömürlü olsun. Güzel paylaşımlar ... :)

ATTİLA HAN
29-03-2010, 20:38
Attila Han dostum, konunuz hayırlı ve ömürlü olsun. Güzel paylaşımlar ... :)

Halil Dostum , temennileriniz için teşekkürler. Esen kalın...:)
.

ATTİLA HAN
29-03-2010, 20:42
http://img535.imageshack.us/img535/4122/askmelegieroscupid.gif

....................... Kamyon Yazısı

Ben bir kadını sevdim mi gözüm gibi bakar , İlâh gibi taparım;

Ama bir yanlışını görmeyeyim ,

Bir bidon benzin döker, Çatır çatır yakarım....

------------------------
------------------------

Kamyona böyle ŞİDDET / SADİST /vb/ yazı yazılırsa;

Eros'u kızdırmışlar , vurduğunu indirmeye başlamış , aman dikkat!...

http://www.zaplat.com/video/gezinti_videolari/69117/Aşk_Tanrısı_Oklar
.

ATTİLA HAN
29-03-2010, 21:18
...................... http://img706.imageshack.us/img706/4726/resim2mo0.jpg

İnanmak ve Başarmak

........................ http://img696.imageshack.us/img696/3745/resim12od8.jpg

Gerçekten öyle değilmidir ?
.

ATTİLA HAN
29-03-2010, 21:26
............ YAŞAMAK

Kimi eskidiği için yaşar

Kimi yaşadıkça eskir

Ne tohumda keramet

Ne toprakta

Ne başakta

Marifet yaşamakta.

.......................... Bedri Rahmi Eyüboğlu

.

ATTİLA HAN
29-03-2010, 21:46
http://img138.imageshack.us/img138/1087/serkisof11.jpghttp://img641.imageshack.us/img641/7054/serkisof12.jpg
SERKİSOF DEMİRYOLU CEP SAATİ DEVLET DEMİR YOLLARI ÇALIŞANLARINA EMEKLİ OLURKEN VERDİKLERİ SAATLERDENMİŞ,
Günümüzde ise EMEK-LİYE BİR KOL SAATİNİ bile çok görüyorlar; Bu ne cimrilik...ALT TARAFI KOL SAATİ...

http://img696.imageshack.us/img696/6163/37225875.jpg ................... http://img696.imageshack.us/img696/4604/tourdelilep.jpg

Big Bang Chronograph....................................... .......................... Tour de l’Ile
Üretici: Hublot, Bunter SA................................................ ............ Üretici: Vacheron Constantin
Fiyatı: $1 milyon............................................ ............................Fiyatı: $1.5 milyon
.
.................... HAYATTAKİ EN DEĞERLİ ŞEYLER SATIN ALINAMAYANLARDIR ,

Lakin her zaman öyle olmayabilir :)......Ne demişler nerden baktığın önemli:)
SERKİSOF DEMİRYOLU CEP SAATİ 'ne sahip olabilmek için bir ÖMÜR,
Big Bang Chronograph-$1 milyon...Tour de l’Ile-Fiyatı: $1.5 milyon veriyorsun...Hangisi değerli?
.

gemici
29-03-2010, 22:01
Tour de l’Ile-Fiyatı: $1.5 milyon değerli tabii ki....................

ATTİLA HAN
29-03-2010, 22:19
Tour de l’Ile-Fiyatı: $1.5 milyon değerli tabii ki....................

Selamlar ve Saygılar, sn.Gemici

----
----

Saygı duyarım,

Lakin bu yukarıdaki iki pahalı kol saatini , kolunda takan iki insan karşınızda olsa ,

ve hemen yanıbaşlarında cebinden çıkarıp Serkisof Demiryolu Cep SAAT-ine bakan ,

Emek insanıylamı muabbet etmek isterdiniz ,........... yoksa Tour de l’Ile ile mi ,

Rota'yı gösterin bana sn gemici :)

.

ATTİLA HAN
31-03-2010, 00:21
Bugün varız , yarın yokuz ...... Bugün yok isen , yarın istesende yok olamazsın ...

Ben var-ım demek kime yakışır...öyle ya , isteyen herkes diyebilir , yaşadığın müddetce varsındır sonuçta...

Lakin , Var-ım kime yakışır...Herşeyi birbirimize yakıştıran biz dünyalılar, bunu mu yakıştıramıyacağız...


Soru ; 35 senelik can yoldaşına , toplasan 35 kere dahi ''seni seviyorum'' diyemeyene ne yakışır mesela...

Cevap (A); Kem , Küm ,falan ,filan ,ıvır zıvır,vs,vs demek yakışır.

Cevap (B); Bunca sene dememişim , Bundan sonra da ben neysem oyum demek yakışır,bunca sene yakıştığı gibi..

Cevap (C); İtiraf ediyorum ki , seni sevemedim bir türlü demek yakışır,

Cevap (D); Aşkların en güzeli seni sessizce içimden sevmekti , demek yakışır.

Cevap (E); Aşkımı davranışlarımla ifade ettim ya , söze ne gerek var demek yakışır..

Cevap (F); Seni o kadar çok sevdim ki , Bunu sana söyliyemediğim için ne olur beni Affet , demek yakışır.
.

yas3gk
31-03-2010, 00:30
bu soruya B şıkkı çok yakışır bence,tam türk erkeğini tarif etmiş oluyor..:he:

ATTİLA HAN
01-04-2010, 23:45
......................................... TABLO

Bir gün sanat merkezi kentlerin birinde gezen çocuğun biri, bir vitrinde çok hoş bir tablo görür.

Tablo belli ki oldukça pahalıdır.

Çocuk bu tabloyu bir sonraki yıl ,
Abisinin doğum gününe almayı ister ve bir iş bulup
kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile o mağazaya gider.

Şanslıdır , tablo hâlâ satılmamıştır .
İçeri girer ve tabloyu bir süre yakından izledikten sonra resmi yapan sanatçıyı bulur ve
'' Abimin doğum günü için bir resmi satın almak istiyorum , tüm param bu kadar '' der.

Ressam bir süre düşündükten sonra resmi paketler ve satar .

Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar.

Mağazada adamın arkadaşlarıda vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar ;
'' Sen ne yaptın ? O resmin değeri milyarlar ederdi . neden bu kadar cüzi bir rakama sattın ?

Adam cevap verir ;

'' Evet ben bu resme milyarlarını verecek bir sürü insan bulabilirdim ,
ancak Tüm servetini bu resme verecek kaç kişi bulabilirdim .'''

.................................................. .................. Anonim

---------------------------------------
---------------------------------------

Çorbayı afiyetle içtim , tadı ise;

Ressamın harika bir insan oluşu ,

Hem kendisindeki , hem çocuğun yapmış olduğu fedakarlığı ortaya çıkarmış oldu .

Belki de ressam , resim için bir sene uğraşmıştı , çocukta resmi almak için bir sene uğraşmıştı..

Ortadan kaldırdıkları ise paranın gölgesiydi , gölge kalkınca , heryer aydınlandı sanki .


Yüreğimizi sevdiklerimize vermek , Tüm servetini misali , yüreğimizde birşeyler saklamadan vermek,

Tüm yüreğini,

Yapabilene helal olsun , Tüm güzellikler peşini bırakmasın .
.

ATTİLA HAN
03-04-2010, 19:06
Başarıyı hedef alın; mükemmel olmayı değil.
Yanlış yapma hakkınızdan vazgeçmeyin;
vazgeçerseniz yeni şeyler öğrenme ve gelişme olanağınızı kaybedersiniz.
Unutmayın; mükemmeliyetçiliğin arkasında korku yatar.

İnsan olduğunuzu hatırlayarak '' KORKULARINIZI'' göğüsleyin.

Daha mutlu ve daha etkili bir insan olursunuz.
................................................. David M. Burns

----------------
----------------

.......... http://img714.imageshack.us/img714/8391/bugsbunnyresimleri77681.jpg

Koca Yürekli Tavşan,

Cesaret ve azim...Tavşanı...yılanın korkulu rüyası yapmış.:)

http://www.mailce.com/tavsan-yilani-kovaliyor-yilan-kaciyor-video.html
.

Halil64
06-04-2010, 15:00
http://img535.imageshack.us/img535/4122/askmelegieroscupid.gif

....................... Kamyon Yazısı

Ben bir kadını sevdim mi gözüm gibi bakar , İlâh gibi taparım;

Ama bir yanlışını görmeyeyim ,

Bir bidon benzin döker, Çatır çatır yakarım....

------------------------
------------------------

Kamyona böyle ŞİDDET / SADİST /vb/ yazı yazılırsa;

Eros'u kızdırmışlar , vurduğunu indirmeye başlamış , aman dikkat!...

http://www.zaplat.com/video/gezinti_videolari/69117/Aşk_Tanrısı_Oklar
.

Sevdim mi tam severim diyor yani :)

ATTİLA HAN
15-04-2010, 00:39
http://img140.imageshack.us/img140/2778/partialeclipseleeo.jpg

............................ Manila Koyu Üzerinde Parçalı Tutulma

Açıklama : Batmakta olan Güneş'e ne olmuş öyle ? Tutulmuş!
İki gün önce, Güneş'in bir kısmı Afrika, Avustralya ve Asya'nın bazı bölgelerinden görülecek
biçimde Ay tarafından tutuldu. Mall of Asia alışveriş merkezinin dalgakıranı üzerinden çekilen
yukarıdaki görüntü, Filipinler'de bulunan Manila Koyu üzerinde batmakta olan
kısmen tutulmuş Güneş'i yakalamış. Karaltı halindeki iskeleler ön planda görülebiliyor.

Tutulma avcıları ve yerini iyi seçmiş gökyüzü sevdalıları, yılın bu yegane halkalı güneş tutulması ile
ilgili olarak, aralarında filmlerin, tutulma gölgesi desenleri ve ateş çemberlerinin de
bulunduğu pek çok ilginç ve sanatsal görüntü yakalamışlar. Temmuz ayında yine
Filipinler'den bir diğer parçalı güneş tutulması daha izlenebilecek. Ancak büyük bir ihtimalle,
o olay daha çok Hindistan'dan başlayıp, Çin boyunca ilerleyen ve Büyük Okyanus'ta sona eren uzun ve
ince bir yeryüzü parçasında yaşayanlarca görülebilen bir tam güneş tutulması olarak hatırlanacak.

Katkı ve Telif Hakkı : Armando Lee (Filipinler Gökbilim Derneği), 100 Saat Gokbilim (2009 Uluslararası
Gökbilim Yılı)
---
---
Gökyüzü sevdalıları harika bir görüntü yakalamışlar , Teşekkürler ...
.

ATTİLA HAN
15-04-2010, 00:58
http://img140.imageshack.us/img140/540/015709620ex00.jpg

Bu fotoğraf , Yenilerin ve Eskilerin birbiriyle uyuşamadığını göstermiş gibi,
Gelde çık işin içinden :)...........Yoksa birbirlerine yakışmışlarmı ?

Fazla hızlı gidemez herhalde , ama hiç gitmemesinden iyidir...
.

yas3gk
15-04-2010, 01:02
http://img140.imageshack.us/img140/540/015709620ex00.jpg

Bu fotoğraf , Yenilerin ve Eskilerin birbiriyle uyuşamadığını göstermiş gibi,
Gelde çık işin içinden :)...........Yoksa birbirlerine yakışmışlarmı ?
.

Hani bir laf vardır,''altı şişhane,üstü tophane'' gibi bir şey olmuş..:)

ATTİLA HAN
15-04-2010, 01:07
Hani bir laf vardır,''altı şişhane,üstü tophane'' gibi bir şey olmuş..:)

.................... http://img213.imageshack.us/img213/2331/ba4o.jpg

Heyy gidi eski günler heyy :)
.

ATTİLA HAN
15-04-2010, 01:13
............................. http://img213.imageshack.us/img213/9258/antikar.jpg

............................. http://img213.imageshack.us/img213/8855/gelin20arabasi.jpg

Bu arabalarda evlenenler en az 30 sene boşanmıyorlar , benden demesi :)
.

yas3gk
15-04-2010, 01:15
.................... http://img213.imageshack.us/img213/2331/ba4o.jpg

Heyy gidi eski günler heyy :)
.

Evet bu daha uyumlu ve masrafsız,sadece saman ve arpa..:)

ATTİLA HAN
15-04-2010, 01:18
Evet bu daha uyumlu ve masrafsız,sadece saman ve arpa..:)

Romantizm ve Aşk = İki gönül bir araya gelince samanlık seyran olurmuş , o vakitler :)
.

Halil64
20-04-2010, 16:48
Romantizm ve Aşk = İki gönül bir araya gelince samanlık seyran olurmuş , o vakitler :)
.

Şaka maka dostum aslında zenginlikle binilen gelin arabası birbiriyle doğru orantılı, yani analizimin sonucunu merak ediyorsanız :) gelin arabası ucuzladıkça boşanma oranı azalır. :)
Sevgi ve selamlar dostum.

ATTİLA HAN
21-04-2010, 00:56
Şaka maka dostum aslında zenginlikle binilen gelin arabası birbiriyle doğru orantılı, yani analizimin sonucunu merak ediyorsanız :) gelin arabası ucuzladıkça boşanma oranı azalır. :)
Sevgi ve selamlar dostum.

Sevgili dostum yapmış olduğun analizinin altına imza atmak isterim ve atıyorum :)
.................................................. .................................................. F.B

Halil64
21-04-2010, 16:19
Sevgili dostum yapmış olduğun analizinin altına imza atmak isterim ve atıyorum :)
.................................................. .................................................. F.B

Analizimi onaylamanıza sevindim dostum :) :)

cehane27
21-04-2010, 16:54
sayın attila han
serkisof marka saat, emekli olan demiryolu çalışanlarına hangi yıllarda veriliyormuş.

saatin üstünde- made in URSS- yazıyor.
yani komünist sovyetler birliğinde üretilmiş.

türkiyede senelerce kızılları topladılar.
partileri yasaklandı.

ne bileyim.

canım hükümetlerim ,dinsiz komünist moskova ile her türlü alış veriş ve ticareti yapmış.
ama kendi vatandaşına kızıllardan uzak durun deyip sert önlemler almış.

ATTİLA HAN
21-04-2010, 20:15
sayın attila han
serkisof marka saat, emekli olan demiryolu çalışanlarına hangi yıllarda veriliyormuş.

saatin üstünde- made in URSS- yazıyor.
yani komünist sovyetler birliğinde üretilmiş.

türkiyede senelerce kızılları topladılar.
partileri yasaklandı.

ne bileyim.

canım hükümetlerim ,dinsiz komünist moskova ile her türlü alış veriş ve ticareti yapmış.
ama kendi vatandaşına kızıllardan uzak durun deyip sert önlemler almış.

Selamlar Cehane ,


Tanıdığımız bir Abimiz vardı , Demiryollarından EMEK+li , istanbula geldiği zamanlar ,

termosuna çay koyup , Taksim'deki Cumhuriyet anıtı'nı görmeye giderdi ,

uzaktan çayını titreyen dudaklarıyla yudumlayıp , arada bir serkisof saatine bakardı...

Atatürk'ü ve Atatürk'ün Dostlarını görmekten çok mutlu olurdu...
.

cehane27
26-04-2010, 18:23
Sayın ATTİLA HAN ,az önce nette araştırma yaptım.

1928 de açılan Taksim Cumhuriyet anıtında

1- General Mihail Vasilyeviç Frunze ile
2-Mareşal Kliment Yefromoviç Voroşilov-umarım yanlış yazmamışımdır-

adlı iki Sovyet komutanının da heykeli bulunuyormuş.

sakın bana kızma ama ...
vaziyet bu ...

Tabii bu iki subay Atatürkün dostu olabilirler.
ama herhalde sokaktaki vatandaşın dostu olamazlar.

ATTİLA HAN
27-04-2010, 21:02
Bizi biz yapan seçimlerimiz ise

ve genel olarak ,

ortak bir noktada buluşma gerçekleşemiyorsa , Yaptığımız seçimlerin ne değeri olur ki ,

sen , ben ,o , birbirimizi yok etmeye çalıştıktan sonra , neyin kıymeti var ki,

Avucunuzu yüzünüze bakacak şekilde çevirin ve parmaklarınızı kendinize doğru büktüğünüz zaman,

göreceğiniz şey , parmaklarınızın aynı Eşit hizaya geldiğidir.

Halbuki bize ne demişler , Beş parmak bir olmaz...noktayıda koymuşlar...

Birbirleriyle çok güzel anlaşıp , uyum içinde bükülen parmaklar piyano çalar...

Ters yönlere zorla bükülen parmak ise kırılır...

O parmakların yönetimi kendi beynimizde olmalı + Kalp denilen organ sadece Kan pompalamaz vücuda ,
eğer izin verilirse , sevgi falan da pompalar...
Tabii ilk önce karar verilecek "İnsan Mıyım Mahluk Muyum Ot Muyum" diye...
.................................................. .......... Aşık Veysel

ATTİLA HAN
20-05-2010, 00:15
Cur non ut plenus vitae conviva recedis?

Cur amplius addere quaeris

Rursum quod pereat male, et ingratum occidat omne. (Lucretius)

Niçin hayat sofrasından, karnı doymuş bir davetli gibi kalkıp gidemiyorsun?

Niçin günlerine, yine sefalet içinde yaşanacak; yine boşuna geçip gidecek başka günler katmak istiyorsun?
--
--
Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür: Ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz.

Bir gün yaşadıysanız, her şeyi görmüş sayılırsınız. Bir gün bütün günlerin eşidir.

Başka bir gündüz, başka bir gece yok ki. Atalarınızın gördüğü, torunlarınızın göreceği hep bu güneş,
bu ay, bu yıldızlar, bu düzendir. (Montaıgne)

Halil64
03-06-2010, 14:56
Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür: Ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz.

Bir gün yaşadıysanız, her şeyi görmüş sayılırsınız. Bir gün bütün günlerin eşidir.

Başka bir gündüz, başka bir gece yok ki. Atalarınızın gördüğü, torunlarınızın göreceği hep bu güneş,
bu ay, bu yıldızlar, bu düzendir. (Montaıgne)

Üstad doğru diyor Attila dostum da iyi de olsa kötü de olsa, yaşlı da olsa geç de olsa kimse terketmek istemiyor bu dünyayı :)

ATTİLA HAN
06-06-2010, 11:38
İNSAN VE DOĞADAN YANA ANLAYIŞ ÇEVRE BİLİNCİ YARATABİLİR

Dünyaya gelen her bireyin bireysel ve toplumsal sorumlulukları vardır.
Toplumsal sorumluluklar, aileden başlayarak yaşamın bütün alanlarından ulusal ve
küresel sorumluluklara kadar gider; gitmelidir. Birinci ve en temel sorumluluklar,
bireysel ve toplumsal yarar ve haklar tarafından belirlenmelidir.
Her yurttaşın kendisi ile birlikte diğer canlıların yaşam haklarına da saygı göstermesi
beklenir. Her canlı için yaşamın anlamı kendine verilen biyolojik yaşam süresince yaşamaktır.
Bireysel sorumluluklarımızı iyi anlayabilmek için insanın kendini tanıması gerekir.
İnsan kendini ancak kendini saran gerçekleri bilerek ve öğrenerek tanıyabilir.

Yaşamın anlamı ve amacı sadece yaşamak olmamalıdır.
Yaşamın anlamını bilmek için de ölüm bilincine erişmek gerekir.

Seneca “ Ey yaşam, senin bunca değerli oluşun ölüm sayesindedir”.

Montaigne ise “Sizin bu tadını çıkardığınız varlıkta yaşam kadar ölümün de yeri vardır.

Ölüm gerçeğinin bilen insanlarda mülk edinme, para kazanma isteği ve bunun için
doğal kaynakları ve kendinden başka canları sömürmek isteği yavaşlar ve kaybolur sanıyorum.

Horatius, ev, mal mülk, yığınla tunç ve altın, vücudunda ya da ruhunda dert olan adamın yarasına hiç ilaç olmaz.

Henry Fielding ise Felsefenin büyük amacı insana ölmeyi öğretmektir”.

Prof. Dr. İbrahim Ortaş
http://odatv.com/n.php?n=bu-felaketin-farkinda-misiniz--0506101200
--------------------------
--------------------------

Ölümlü olduğunu unutup ,
Ölümsüz moduna geçip ve yıkıcılığını her alana yayarak , gönül sefaleti içinde yaşayan egemenler!

Derim ki , Uzaydan mesaj gelmiş sizlere , çağrılıyorsunuz..
Dünya'dan 13 milyar kilometre uzaklıktan Voyager uzay aracından sinyaller gelmeye başlamış...
Uzay aracı tam size göre alt tarafı yolculuk 33 SENE sürüyormuş , gidiş geliş 66 sene diyelim ,
sizlere bir şey olmaz !?! ne de olsa ölümsüzsünüz!
.
.

ATTİLA HAN
23-06-2010, 20:50
http://img693.imageshack.us/img693/8879/20070621398984.jpg

ÖLÇÜ

İnsan elinde ne illet var ki, dokunduğunu değiştiriyor kendiliğinden iyi ve güzel olan şeyleri bozuyor.

İyi olmak arzusu bazen öyle azgın bir tutku oluyor ki, iyi olalım derken kötü oluyoruz.
Bazıları der ki, iyinin aşırısı olmaz, çünkü aşırı oldu mu zaten iyi değil demektir.
Sözcüklerle oynamak diyeceği gelir insanın buna.

Felsefenin böyle ince oyunları vardır. İnsan iyiyi severken de, doğru
bir işi yaparken de pekala aşırılığa düşebilir.


Tanrının dediği de budur:
Gereğinden fazla uslu olmayın, uslu olmanın da bir haddi vardır.

Okunu hedeften öteye atan okçu, okunu hedefe ulaştırmayan okçudan daha başarılı sayılmaz.

İnsanın gözü karanlıkta da iyi görmez, fazla ışıkta da.

Platon'da Kallikles der ki, felsefenin fazlası zarardır. Felsefe
bir kerteye kadar iyidir, hoştur yararlı olduğu kerteyi aşacak kadar
derinlere gidersek çileden çıkar, kötüleşiriz; herkesin inandığı, uyduğu
şeyleri küçümseriz; herkesle doğru dürüst konuşmaya, herkes gibi
dünyadan zevk almaya düşman oluruz; kimseyi yönetemeyecek,
başkalarına da kendimize de hayrımız dokunmayacak bir hale geliriz;
boş yere şunun bunun sillesini yeriz.
Kallikles doğru söylüyor çünkü felsefenin fazlası bizim gerçek
duygularımızı körletir gereksiz bir inceleme ile bizi doğanın güzel ve
rahat yolundan çıkarır.
Düşüncede saplantı ve azgınlık en açık ahmaklık belirtisidir.

Canlılar arasında eşekten daha kendinden emin, daha vurdumduymaz,
daha içine kapalı, daha ciddi, daha ağırbaşlı olanı var mıdır?
Montaigne

http://img707.imageshack.us/img707/8702/65345976.jpg

ATTİLA HAN
27-06-2010, 17:02
Keçe sadece yünden yapılan ve bir ustanın maharetli ellerinde türlü işlemlerden
geçerek ortaya çıkan bir materyal, bir obje değil bana göre.

Keçe yapmak gerçekten büyük efor ve sabır isteyen bir uğraş.
Keçe yapmak yünü tanımakla başlıyor çünkü her yünden keçe olmuyor, olsa da istenilen kaliteyi vermiyor.

Yün önce taranır, sonra yıkanır, sonrada kimyasal ya da kök boyalarla renklendirilir.
Sonra, sonrası usta ve ekibine kalmış...

Keçe yapmak insana ilk önce; Çalışma disiplini öğretir.

Hep bir süreklilik ve ritimle çalışıyorsunuz.

Önceleri sadece keçeyle ilgili olan bu ritim sonra günlük hayatın her bölümüne yansımaya başlar.

Pasif olan enerjinizi aktif hale getirip, bir eser meydana getirmenin mutluluğu, iç dünyanızda ortaya çıkmakta olan huzuru daha bir zenginleştirir.

Desen yapma aşamasında keçe insana sabrı öğretir.

Her yün parçasını yüzeye yerleştirirken finale biraz daha yaklaşmanın heyecanının yanında sabr edenlerin, sonunda nasılda mükafatlandırıldığını deneyimlersiniz.

Bir başka şey daha öğretir keçe; Yaratıcılık.

İçinizde var olanı keşfederek insanlarla paylaşırsınız. Bu sırada önemli olan, insanların sizin yaptıklarınızı beğenip beğenmemesi değil, sizin hayal dünyanızdan dışarıya çıkacak güzellikler için kapıyı aralayabilmenizdir.

“Tanrı’ya en yakın olanlar sanatçılardır çünkü onlar ilhamı direkt olarak Tanrı’dan alıp insanlara ulaştırır”

diyen bir düşünürü haklı çıkartırcasına siz de keçe yaparken bir iletken görevi üstlenir, ilahi olanla bir yakınlık kurmaya çalışırsınız.


Keçe yaparken farkında olmadan bir başka şey daha öğrenir insan; Ben öznesini bırakıp, biz köprüsünü kurmayı, yani ekip çalışmasını.

Eskiden klasik keçe ustaları bir çift keçe yapmak için 3-4 kişilik bir ekiple kolektif bir şekilde çalışırlarmış. Elbette o büyük keçeleri tek başına yapamazlardı.

Bir beyin ya da bir kişinin enerjisi değil, 3-4
beyin ve 3-4 kişinin enerjisi ve emeği buluşuyordu keçede, desenlemede, tepmede ve pişirmede.

Bu ise ben (ego) merkezli bugünkü toplumumuzun en büyük eksikliği.

En son aşamada; her şeyi elde etmeye çalışan ve hayatı büyük bir koşuşturma içinde geçen günümüz, makineleşmiş insanına bir başka şey daha fark ettirir keçe ; Yavaşlayabileceğini, zihni arındırabileceğini.

Doğu felsefesinde buna meditasyon diyorlar. Keçe yapmak güçlü bir terapi gibi, kendinin, kendinle baş başa kalmasına aracılık eder.

Ve ben şuna inanıyorum ki bir gün keçe yapmak güçlü bir terapi aracı olarak kullanılacak. Renkler dans ederken, bir gün sizde bu renklerin dansına katılacaksınız ve belki de keçenin en gizemli yönünü, mistik boyutunu keşfedeceksiniz.

İşte o zaman keçe basit bir dekoratif obje olmaktan çıkıp, yaşam biçiminiz olacak.

Keçe hakkında yazılacak çok şey var ama en önemlisi: Bir zamanlar çok popüler olan bu sanatın duraklama devresinden sonra tekrar insanlar arasında ilgi görmeye başlaması.

Avustralya, Kuzey Avrupa, Amerika ve elbette Türkiye’de keçeyi yeniden keşfetmek isteyen insanların çoğalması ve keçenin kullanım alanlarının genişlemesiyle de ticari yönünün artması bu sanatın gelecek kuşaklara aktarılmasında

bize gerçekten büyük umutlar veriyor.

Celalettin Berberoglu
http://www.kececiyiz.biz/kece.php

-------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------

Montaigne ne demiş ;
İnsan elinde ne illet var ki, dokunduğunu değiştiriyor ; kendiliğinden iyi ve güzel olan şeyleri bozuyor..
...
...
Kendisinin yorumuna katılıyorum ama her zaman bozuyor mu ?
ya da ağırlıklı olarak bozma kısmında yer alıyor ! gibi de olabilir...

Kendiliğinden pek fazla şey ifade etmeyipte , insan eliyle çok şey ifade eder hale gelenleri
Ara ki bulasın insan elinin değdiği ve güzelleşenleri ...
...
...
insan elinden ;

Estetik tat vererek , içindekilerini biçimledirerek ortaya çıkarılan ,yaratıcı insan ürünlerini aramaya koyuldum.:)
...
...
Tanrıların tahtı'nda defile
http://img805.imageshack.us/img805/1919/ndadefile.jpg

‘Tanrı heykellerinin tahtında düzenlenen defilede,

dikiş kullanılmadan yapılan 44 kıyafet alkışlar arasında sergilendi.

Defilede tasarladıkları kıyafetleri sergileyen üniversite öğrencileri,
yerden 2 bin 206 metre yükseklikte defile yapmanın kendilerini heyecanlandırdığını söyledi.

Son dönemdeki terör saldırıları nedeniyle konser ve eğlence programlarının iptal edildiği festivalin
son gününde final defilesi düzenlendi.( Lanet olsun sana terör Lanet )

“Bütün sene boyunca verdiğimiz emekleri esinlenerek burada defile yapmak bizi çok gururlandırdı.

136 arkadaşımızla birlikte bu tasarımlara ''EMEK'' verdik ve
en büyük hayalimizi Nemrut Dağı'na gelerek heykellerin yanında bu defileyle gerçekleştirdik.
Burası çok büyüleyici bir mekan” diye konuştu...

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1004746&Date=26.06.2010&CategoryID=79

Hayallerini gerçekleştiren bu genç insanlara ; herşey gönlünüzce olsun dileğiyle ...

-----------------------------------------
-----------------------------------------
-----------------------------------------
Nemrut'ta tepme keçe defilesi
http://img714.imageshack.us/img714/9496/tatepmekeedefilesi.jpg

İstanbul Aydın Üniversitesi'nden 136 öğrenci, Nemrut Dağı zirvesinde,
tepme keçeden yaptıkları giysileri defilede sundular.

Saf yün, elyaf ve zeytinyağı sabunuyla yoğurarak elde edilen giysilerde dikiş bulunmuyor...

İstanbul Aydın Üniversitesi Moda Tasrımı bölümünden 136 öğrencinin hazırladığı defilenin amacının
kaybolmaya yüz tutan el sanatlarından olan tepme keçeye tarihi mekanda dikkat çekilmeye çalışıldı.

7 ANA TEMADAN OLUŞTU

'Tümülüs', 'Arsemia', 'Güneşin Doğuşu', 'Güneşin Batışı', 'Sunak', 'Doğaçlama' ve 'Kommagene Kral ve Kraliçesi'

olmak üzere 7 ana temadan oluşan defilenin finalinde,
doğu terasındaki sunakta yürüyen öğrencilerin giydiği Kral Antiochos ve kraliçe temalarını yansıtan
gelin ve damat kıyafeti büyük beğeni topladı. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ayten Gedik,

Nemrut'ta farkındalık yaratıp buraya dikkat çekmek istediklerini söyledi.
Nemrut Dağı'nın çok itilmiş ve yalnız bir dağ gibi olduğunu düşündüklerini belirten Gedik,
bölge için bir sosyal sorumluluk projesi düşündüklerini bildirdi.
Baltık ülkelerinde keçe konusunda araştırmalar yapan Tekin öncülüğünde,
öğrenciler saf yün ve elyafı ıslatıp zeytinyağı sabunuyla yoğurarak keçe elde etti.
Tekin, "Keçeleri dikiş kullanmadan birbirine ekleyerek kostümler elde ettik" dedi.
Zirvede daha sonra şiir dinletisi sunumu yapıldı ve batı terasında güneşin batışı izlenerek ören yeri gezildi.

http://yenisafak.com.tr/Aktuel/?t=27.06.2010&c=5&i=265063

O vakit şunu dilerim ; Çok güzel olmuş olan gelin damat kıyafeti ile hayatlarını birleştirenler
çok mutlu olsunlar ...( Tabii binbir emekle ortaya çıkan bu güzel tabloda emeği geçen herkes içinde )

NOT;Keçenin Teri adlı ödüllü bir belgesel varmış , başım döndü ararken ve bulamadım ...
Ödül almış bir belgesele ulaşmak niye bu kadar zor....

ATTİLA HAN
23-07-2010, 00:02
ALINTI;

"Evlenecek adam ya da sevgili olacak adam-kadın kalmadı abiii" diyor,

kim diyor kadınlar ve erkekler!..

Kimin eğri kimin doğru olduğuna bakmayız bu cümleyi kurarken ve arkasından şöyle deriz

"Yaşadığımız her ilişkinin doğruları ve yanlışları vardır..Her ilişkinin kendine has bir rengi ve kişiliği var"..

Hadi canım sende ; aslında palavradan başka bir şey değil bu sözler,inanmıyorum da..

Neden mi?

İlişkide ilk darbe kimden geliyorsa "Ben kırılmış , dağılmış bir kırık aynayım!..

Her parçam başka bir yerde ve kendi hayatını yaşamaya gitti,bana kalan da korkularım oldu" diyor..

Darbenin etkisiyle şoka giren bireyler sevgiden uzağa, çok uzağa kaçmaya başlıyorlar
ve yeni bir ilişkiden tırsıyorlar..

Yepyeni bir ilişkiden korkan erkek ve kadın tozlu örümcek ağları örmeye başlıyor yüreklerinde..

"Kırık bir aynayım abiiiii" diyen erkek ve kadın aslında içinde büyüttüğü korkuyu anlatmaya çalışıyor aslında..

Korkulardan arınıp,tekrardan sevmenin tek bir yolu var, o da "yakınlaşmak!"..Bu demek değil ki hoşlandığınız her adamın ya da kadının üzerine atlayın!..Kirpiler gibi yakınlaşacaksınız..

Kirpilerin hikayesini bilirsiniz,bilmeyenler için satır arasında hatırlatıyım...

Kirpilerin öyküsü
Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar çok etkilenmiş ve büyük kayıplar olmuş. Ama en çok kaybı da kirpiler vermiş. Çünkü, onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yokmuş. Üstelik de dikenleri varmış. Dondurucu kışın soğuğundan en az zararla kurtulmak için ''''kirpiler meclisi'''' toplanmış. Gün boyunca tartışıp, nihayetinde bir karara varmışlar. ''''Bütün kirpiler birbirlerine yakın durarak geceyi geçirecekler.'''' Böylece birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacaklar; aralarındaki hava akışını önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış. Ama gelin görün ki, ilk geceki deneyimlerden sonra aldıkları kararın pek de işe yaramadığını görmüşler. Bu sefer de başka bir problem ortaya çıkmış. Birbirlerine fazla yaklaştıkları için dikenleri birbirini yaralamış. Ertesi gece yaralanma korkusuyla birbirlerine sokulmaktan uzak duran kirpiler yine donarak ölmeye başlamışlar. Ama daha sonraki geceler kah yakınlaşarak, kah uzaklaşarak ''''birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın''''; ancak ''''birbirlerini incitmeyecek kadar da uzak'''' durmayı öğrenmişler. Böylelikle donarak ölmekten kurtulmuşlar.


Lafın kısası,hepimizin kendimize ait uzun uzun dikenleri var ve bu dikenler bizim hayata karşı filtrelerimiz olmuş..İlişkilerimizi yaşarken bu uzun dikenler bazen faydalı,çoğu zaman da zararlı olabiliyor..Neden mi zararlı?

O kaliteli filtrelerden geçirmeden,kimseleri özel hayatımıza almıyoruz,öyle de olması gerekiyor..

Ama ne var ki;karşımızdaki insanı tanımak için yakınlaşmak,hissetmek gerekiyor..Birbirimizi incitmeyecek kadar mesafeli,yalnızlığın vermiş olduğu soğukluğu hissetmeyecek kadar yakın olmayı becerebilirsek herşey kıvamında olacaktır,tıpkı o küçük dikenli kirpiler gibi...


Dibine not: "Abiii" sözünü hiç kullanmadım yazılı ya da sözlü olarak, ama ağır tahrik var abiiii
hoşuma gitmiyor da değil hani,her ne kadar şeklime şimalima uymasada, uydurdum en güzelinden :

Curly SerpiL..

-------------------------------
-------------------------------
-------------------------------

Gerçekten ; güzel / mükemmel / etkileyici/ uydurmuşsun ... ( Tebrikler :)
Lakin ; ''Carmen Electra'' dondurucu soğukta donuyor diyelim ,
Mesafemi uzak tutup vücud ısımı kendilerine veremezsem göz göre göre gidecek yanii ,
Lakin çok yaklaşırsam ben gidecem , böyle bir durumda ne yapmalıyım şaşırdım valla ...
İşin latifesi bir yana , helal olsun sana :)

ATTİLA HAN
23-07-2010, 07:58
Yukarıdaki uydurmanın dayanılmaz güzelliği ;
Dünyanın çeşidinin , doğanın çamurunun , havadaki tozun içindeki ; adı beyin olan organımı kurcaladı...
becerebilirsek birazda biz uydurmaya çalışalım ...
Bazen düşünmüşümdür ; acaba bu organın yıkanmışımı daha makbuldür diye ...
...
sabahın kuşluk vaktinde ,
martıların kahkahalarını , kargaların gaakk gakkk diye birbirlerine ; haydi kalk kalk şeklindeki seslendiklerini dinleyip ,
kumruların aheste tavırlarıyla , hoş seda eylerken ,
sokaktaki arabanın alarımı ötüyor ciyak ciyak ,
doğal olmayan bir ses ;
kuşluk vakti , ötmemesi gereken bir ötüşün , yeri olabilirmi ? doğanın orjinal dengesinde ...

Sabah sabah ; Görünen şudur ki ; karga karga ile ''gak''larsa , leylek leylek ile ''lak''larlarsa ,
serçe serçe ile ciklerse , pek sorun yok gibiii !!!

Yeter ki karar verelim ne olduğumuza , illaki bulucam diyorsak ; bul kendi cinsini ..(demesi kolay)

karga , leyleğe ''gak'' derse ... leylek kargaya ''lak'' derse ; anlaşmaları mümkünmüdür ?

Kocaman bir HAYIR !!

''Soğuktan donmak''için , illaki kutuplara gitmeye gerek yookkk...
Temmuzun sıcağında , izmir sahilerinde , eğer yanımızdaki yanlış insan ise ; alın size KUTUPLAR ...

istikameti çeviriyorum ;

''sıcaktan erimek '' için , illaki izmir sahillerine gitmeye gerek yokkk...
Mevsim farketmez , Kutupların buz sahilinde , eğer yanımızdaki yanlış insan ise ; alın size izmir sahilleri...

Velhasıl tersi , düzü derken ; fazla dolanmıyalım şimdi ... izmir niree , kutuplar nireee ....

Farzı misal ,
içten gelen iki çift kelime ile , sevgi pompalayan kalbin rehberliğinde;görerek yapılan sevgi bakışıyla,
korunabilir insan binbir zorluklardan ..... Bu şekilde bakacak kimsemiz yok ise ; kendimize , kendimiz bakabilmeliyiz...
Daha kendimize bakmasını bilemezken , başkalarından beklemek , o da Enterasan bir durum ...

Kimisinin varlığı/ nefesi yeter insana ... kimisinin ise yine varlığı/nefesi yeter insana ....
(güzel yeter / kötü yeter / daha olmadı kendime yeter )

Doğduğumuz an ölmeye başlıyoruz özünde , zamanımız çok değil ...
Çoğul veya tekil , sadece takı-sına , ''ler'ine-''lar''ına fazla kafayı takmamak lazım ...
Herşeyin hayırlısı , hergüzel duygu hakedene !!

Kalalım sağlıcakla ...

BUSHIDO
23-07-2010, 08:04
Sevgili Attilla han topiginizi yeni gordum oncelikle hayirli olsun.
Paylasimlarinizi izlemek zevkli olacak,
selamlar.

ATTİLA HAN
23-07-2010, 08:23
Sevgili Attilla han topiginizi yeni gordum oncelikle hayirli olsun.
Paylasimlarinizi izlemek zevkli olacak,
selamlar.

Size de çok selamlar DOST BUSHIDO , çok teşekkürler ...
2012'gelmeden de , kimimiz için dünyanın sonu gelebiliyor
Ne diyelim ? her ''son'' yeni bir başlangıç olmasını dileyelim :)

BORA YAŞAR
23-07-2010, 22:38
Efendimm;

Çorbada bizim de bir tutam tuzumuz olsun bari.:)


Ayıptır söylemesi çorbayı çok severim..

İzmir yazı bizim bu aşkımıza biraz zorunlu ara verse de, Eylül der demez evde, mutfakta çorba arayışlarım başlar..

Çorbanın hemen her türlüsünü tadarım..

Ama en çok bizim Yozgat'ın Arapaşı çorbası (hamurunu sevmem) favorilerimdendir..

Sonra sakalısarkan dediğimiz ev yapımı erişte, yeşil mercimek ve bol nane ile karımın pek güzel yaptığı çorba da müthiş lezzetlidir..

Gene bol naneli yoğurt çorbası, ev yapımı tarhana, mantı çorbası, kırmızı mercimek, ev yapımı domates çorbası, yine bol domatesli maydanozlu şehriye çorbası ne güzel olur..

Bizim evde gene müthiş güzel yapılan kremalı mantar çorbası soğuk bir günde insanı nasıl çeker, nasıl gönül alır..

Çorbalar kültürümüzün ve mutfağımızın bize özgü lezzetidir..

Çorbasız bir kış düşünemiyorum..


Son bir not: Damdacı Kemancı (Topol'lu) filmini ve içindeki özdeyişleri çok severim..

O filmde Tevye karakterinin bir güzel lafı da şöyle idi .. Hiç unutmam..

Köylünün evinde tavuk çorbası varsa, bilin ki ya köylü hastadır ya tavuk..:)

ATTİLA HAN
24-07-2010, 14:58
BORA AĞABEY ; Binbir çeşit tadla hoş geldiniz :) ...

Halis muhlis ev yapımı çorbalar gönüllere hitap edebiliyor ,
kokusundan kıvamına herşeyi bambaşka oluyor sanki...tadı kalpte karşılığını buluyor ...

Sevgili Tevye'nin de ağzına sağlık çok güzel demiş , sık sık omlet yemek varken , gel şimdi tavuğu kes :)

Tevye'nin ; Yoksul ama mutluluğun tam kapısını aralamak üzere olan , kızı ve sevdiceğine (Yoksul Terzi) bakarak,
İçinden şöyle düşünmüştü ; '''Ne öğüt vereyim onlara ? yollarını kolaylamaya''' ...

Öyle ya , o kadar çok engeller konuyor ki önümüze , birinden kurtulsak ötekine takılıyor insan ,
yerden kalkana kadar , yaşam alıp başını gidebiliyor ...

Şimdi biraz kaba kaçacak ; sarımsaklı/sirkeli/ ; işkembe olsun , paça olsun , çok severdim ...
Kaç zamandır ağır gelmeye başlamıştı ...
Ama o tadı yakalamanın , yoluda varmış meğer ... çözüm olarakta ; Yalancı İşkembe ....

Tavuğun butunu haşlayıp ,
ufak parçalara ayırarak , tavuğun suyu ılıkken , bir/iki kaşık un katılarak tekrar pişirilir ,
Ve final ;
kaseye konulan çorbamıza sarımsaklı sirke ilave edilerek , Buyrun size''Yalancı İşkembe''..(light'ımsı:)
Arada bir kendimizi kandırmakta fayda var ...
Sevgili Babacığımın bir sözü vardı ; çorbayı yapan kadar , içende önemlidir ...

Sevgiler / Saygılar ...

i-ked
24-07-2010, 21:15
Çorbalarınızı üfleyerek koklayarak şöyle bir tartıyorum...

Bol bol kopyala-yapıştır yaptım, uygun bir yerde kullanmayı düşünüyorum.

Teşekkürler, en çok "kirpi" olayını sevdim. Kirpi çorbasını içtim

ATTİLA HAN
25-07-2010, 09:08
Selamlar İ-ked ; Afiyet şeker olsun ...

Çorbalarda , İnsanların yaşadıkları ; olup biten yaşanmışlıklar var ...

Her İnsanın yaşanmışlığı , bir öykü ve bir öğüt gibi...ama zor ama kolay , kah mutlu kah mutsuz...

Adı üstüne geldi , Her insanın öyküleri ''hepimizin''...

O öyküleri kullanman , Hayatı mutlu kılar ....paylaşmak en güzeli...

''Kirpi''lerin öyküsü , nette dolaşırken nasıl olduysa karşıma çıkmıştı
Bir ''İNSAN'' ; yorumlarının arasına , ince ince yağan yağmur gibi serpiştirmiş ''Kirpileri''..
Benim de çok ilgimi çekmişti ... çorbayı içtim ve tapağıda ekmekle sıyırdım :)
İçimi güzeldi , mideye(gönüle)indi , şimdi içerideki durumu takip etmek lazım ...

Bir not ; Korkmak için hayatımız yeteri kadar uzun değil ....

Bugün pazar ve sabah kahvaltısında omlet zamanı.....Tavuğun bereketine şükürlerimi sunuyorum... :)

ATTİLA HAN
04-08-2010, 22:36
http://a.imageshack.us/img196/8034/gulenbebekresimleri0626.jpghttp://a.imageshack.us/img685/7796/21024127.png
............................ http://a.imageshack.us/img413/1828/740305clownziza465453jh.jpg



Ressamların demesine göre ''ağlarken ve gülerken'' yüzümüzde beliren çizgiler ve hareketler aynıymış...

Gülmenin son haddine varınca , göz yaşlarıyla karışırmısına ne demeli ? ...

Yapılan bir araştırmaya göre insanlar 50′li yıllarda günde ortalama 18 dakika gülerken
bu süre günümüzde 6 dakikaya düşmüş ...

----
----
Montaıgne; Kavuşabilidiğimiz zevk ve nimetlerin hepsi mutlaka dertlerle , üzüntülerle karışıktır ...

Lucretius : Zevkin kaynaklarında öyle bir acılık var ki, çiçekler arasında bile olsa boğazımızı yakar...

Seneka ; Saadet bile haddini aşarsa azap olur...

Catullus ; Kadehime eski Falernum şarabı döken çocuk, Daha acısından getir bana.....(Üzümün yenmesinin tavsiye edilmediği dönemler)
----
----
Geçmişimi hatırladığımda , sürekli tek kapıya gele attığım zamanlar gelir aklıma
vicdan rahatlığı hafiflik versede , acı tad muhakkak oluyor ...

Gülerken dökülen gözyaşının tadı ''tatlı'' , ağlarken aynı gözden çıkan damla ''acı'' ...
Denemesi bedava........(Hep gülmeniz dileğiyle )

ATTİLA HAN
26-09-2010, 14:47
http://img25.imageshack.us/img25/2107/mercek414.jpg

Bir zamanların kara canlısı olan insan ; Okyanusun derinliklerinde yürüyüşe çıkmış ,
Balina da merakla bakarak düşünüyor ki , bu canlı neyin nesi diye :)

Büyük olduğu kadar da misafirperver olan balinaya sevgiyle selam olsun ...

Halil64
02-10-2010, 15:39
Ressamların demesine göre ''ağlarken ve gülerken'' yüzümüzde beliren çizgiler ve hareketler aynıymış...Gülmenin son haddine varınca , göz yaşlarıyla karışırmısına ne demeli ?

Gülerken dökülen gözyaşının tadı ''tatlı'' , ağlarken aynı gözden çıkan damla ''acı''
Denemesi bedava........(Hep gülmeniz dileğiyle )


Ağlamak- gülmek ters davranışlar, demekki artı eksi gibi birbirini nötürlüyor. Sonu göz yaşıyla bitiyor.

ATTİLA HAN
02-10-2010, 20:05
Selamlar Halil :)


Kimbilir belkide , bazı insanlar için - Ağlamak ve gülmek - biyolojik silahdır ...
Bir insanın kalbini kırmak için Alaycı gülmek veya kandırma amaçlı ağlamak ...


Kimine de 'acı-tatlı , gerçekliğin , farkındalığın ' getirisi olsa gerek ...

Arada sırada da olsa ,
Gülmeyi ve Ağlamayı;ister İYİ amaçlar için , ister KÖTÜ amaçlar için de kullanıyoruz gibime geliyor ...


Araştırmalardan yola çıkarsak ;
İnsanın hızını alamayıp , nerdeyse nefes almadan yaptığı uzun soluklu gülüş yüzünden
Kafatası içindeki beynimiz ; bu aşırılık karşısında ,
gözlerimiz vasıtasıyla dışarıya kusuyorda olabilir ...
gülerken - ağlamaya geçmeninde - sebeblerinden biri budur belki ...

insan en mutlu anında ağlıyabiliyor veya en mutsuz anında ise kriz eşliğinde gülebiliyor...


Bazen düşünürümde ; Biz insanların güldüğü ve ağladığı şeyleri karşılaştırabilmek adına ,
Hayvanlar Aleminden hangileri , nelere güler/ağlar diye ...
Bir ayı/fil/vb neye güler , neye ağlar ...



İnsandaki yıkıcılığın derinliğini sorgulamak adına , kendime sorduğum soru ;
Bir insan ; mutlak nelere gülmez/güler - mutlak nelere ağlamaz/ağlar ...




M.Ö. 5. yüzyıldan beri ağlamak üzerine bilimsel araştırmalar yapılıyormuş ,
gözyaşının nereden geldiği ortaya çıkmış . Ancak ağlama eyleminin nedeni hala aydınlatılamamış...
Ağlamak ve gülmek üzerine ilginç araştırmalar var ...

Sağlıcakla kal ..

Halil64
23-11-2010, 15:00
ATTİLA HAN dostum, nerelerdesiniz, çorba kaynatmıyor musunuz artık ?
Umarım iyisinizdir.
Saygı ve selamlar. :)

ATTİLA HAN
26-11-2010, 21:51
ATTİLA HAN dostum, nerelerdesiniz, çorba kaynatmıyor musunuz artık ?
Umarım iyisinizdir.
Saygı ve selamlar. :)

Selamlar ve saygılar Halil dostum ...

Doğru söylüyorsun , kışta geldi ; soğuklarda höpür höpür içilen çorba insanın içini ısıtır ..:)


Efendim hemen bir çorba servis edelim ...




........................... ZAMAN


10 yılın değerini anlamak için , yeni boşanmış bir çifte sorun...

4 yılın değerini anlamak için , şu anda ayrı olan lise aşıklarına sorun ...

1 yılın değerini anlamak için , final sınavını geçemeyen bir öğrenciye sorun ...

9 ayın değerini anlamak için , yeni doğum yapmış bir anneye sorun ...

1 haftanın değerini anlamak için , haftalık gazetenin editörüne sorun ...

1 saatin değerini anlamak için , buluşmak için birbirini bekleyen aşıklara sorun ...

1 dakikanın değerini anlamak için , uçak,tren veya otobüsü kaçıran birine sorun ...

1 milisaniyenin değerini anlamak için , olimpiyatlarda gümüş madalya almış birine sorun ...

''ZAMAN KİMSEYİ BEKLEMEZ ... SAHİP OLDUĞUNUZ HER AN ''HAZİNEDİR'' ....

.................................................. ......................... Anonim


Afiyet şeker olsun :)


.

Halil64
30-11-2010, 12:27
Selamlar ve saygılar Halil dostum ...

Doğru söylüyorsun , kışta geldi ; soğuklarda höpür höpür içilen çorba insanın içini ısıtır ..:)


Efendim hemen bir çorba servis edelim ...




........................... ZAMAN


10 yılın değerini anlamak için , yeni boşanmış bir çifte sorun...

4 yılın değerini anlamak için , şu anda ayrı olan lise aşıklarına sorun ...

1 yılın değerini anlamak için , final sınavını geçemeyen bir öğrenciye sorun ...

9 ayın değerini anlamak için , yeni doğum yapmış bir anneye sorun ...

1 haftanın değerini anlamak için , haftalık gazetenin editörüne sorun ...

1 saatin değerini anlamak için , buluşmak için birbirini bekleyen aşıklara sorun ...

1 dakikanın değerini anlamak için , uçak,tren veya otobüsü kaçıran birine sorun ...

1 milisaniyenin değerini anlamak için , olimpiyatlarda gümüş madalya almış birine sorun ...

''ZAMAN KİMSEYİ BEKLEMEZ ... SAHİP OLDUĞUNUZ HER AN ''HAZİNEDİR'' ....

.................................................. ......................... Anonim


Afiyet şeker olsun :)


.

Çok güzel dostum, boşuna demiyor şarkıda : "Zaman, sadece birazcık zaman..." :)

bikmisbroker
30-11-2010, 12:36
Cok guzel bir baslik??
Hemen uye olduk, insallah devam eder.
Acanin eline saglik. :))

ATTİLA HAN
01-12-2010, 10:08
Sn.Bikmisbroker ve Dost Halil ; Hoşgeldiniz /Ayağınıza Sağlık / Teşekkürler :) ...


.

ATTİLA HAN
05-12-2010, 03:01
Orson Welles - I Know What Is To Be Young

http://img802.imageshack.us/img802/2319/99385964.jpg

Gençliğin bir anlamı yoktu

Asla ikinci bir düşünce gelmedi aklıma

Taa ki bir gün bu yaşlı adam gelinceye kadar

Ve bu , onun bana söyledikleri

Evet , bu onun bana söyledikleri ...

Ben genç olmanın ne olduğunu bilirim

http://img137.imageshack.us/img137/2491/54675441.jpg

Fakat sen , yaşlı olmanın ne olduğunu bilemezsin ...

Bir gün sende aynı şeyleri söyleyeceksin ...

Zaman geçip gidiyor ve bu hikaye anlatılıyor

Birçok soru sordum

Tanışdığım bilge adamlara

Cevapları henüz kimse bulamamış

Hatırlanacak günler olacak

Gözyaşı ve kahkahalarla dolu.

Yazdan sonra kış gelecek

Böylece yıllar geçecek


Öyleyse arkadaşım , gel beraber müzik yapalım


Sen bana yenisini söylerken , ben eskisini çalacağım

Zamanla , senin gençlik günlerin geçerken

Birisi olacak

Zamanı seninle paylaşan ..

Ben genç olmanın ne olduğunu bilirim

Fakat sen , yaşlı olmanın ne olduğunu bilemezsin ...

http://img255.imageshack.us/img255/3079/55384359.jpg

Bir gün sende aynı şeyleri söyleyeceksin ...

Zaman geçip gidiyor ve bu hikaye anlatılıyor

Birçok soru sordum

Tanışdığım bilge adamlara

Cevapları henüz kimse bulamamış

Hiç kimse , onlarınkini de bulamadı ...


Hatırlanacak günler olacak ,

Kahkaha ve gözyaşlarıyla dolu ..


Yazdan sonra kış gelecek

Böylece yıllar geçecek ...


Öyleyse arkadaşım , gel beraber müzik yapalım ..


Sen bana yenisini söylerken , ben eskisini çalacağım

http://img94.imageshack.us/img94/5883/97906038.jpg

Zamanla , senin gençlik günlerin geçerken

Birisi yanında olacak ,

Zamanı seninle paylaşacak ...


Şarkı ;
http://www.zaplat.com/video/unlu_videolari/160779/Orson_Welles__I_Know_What_Is_To_Be_Young

-----
-----
-----

Herşey , kırılmaz zincirleriyle bağlı kaderin . (lucretius)


.

ATTİLA HAN
26-12-2010, 03:07
Nasıldı ?

Bizler bu dünyanın bir parçasıyız ...

Evet bu fani dünyanın bir parçasıyız ki ; Dünya dönüyor , sende verdiğin sözlerden dönüyosun ...


Güneş batarken , sende battın ... Ama güneş tekrar doğdu ... Peki ya sen ?

Göçmen kuşlar göç ederken , sen de göç ettin...Kuşlar geri geldi ... Peki ya sen ?


Nasıldı ?

Bizler bu dünyanın bir parçasıyız ...

.

ATTİLA HAN
18-01-2011, 21:20
.......................... HAYVANLAR ALEMİ


İzlediğim bir belgeseli anlatmaya çalışacağım ,

Anlatmaya çalışacağım bu hikaye , gerçek bir hikayedir ; Çünkü T.V'den izledim :)

Anlatırken de mış/muş kullanmadan

sanki belgeseli ben çekmişim gibi , anlatılanlardan aklımda kalanları yazıyorum...

Birde başlık yakıştırayım ,
..........Bir impala ve aynı bölgede yaşayan dört ayrı tür avcıların , bir günlük hikayesi


Dünya'nın xx bir bölgesinde impalalar bir hayli fazla

Yiyecek bol olunca da açların(avcıların) sayısıda bir hayli fazla

Avcılar için yiyeceğin bol olduğu alanlar , bir çeşit Arena gibi ...

İmpalanın bol olduğu yerlerde ; Yaban köpekleri / Sırtlanlar / Çakallar / Aslanlar var ...

Avcılar için , AV'ı yakalamaktan ziyade , yakaladıkları avı kendi ellerinde tutmaları çok zor...

Çünkü avcılar yalnız değiller!!Etrafta başka tür avcılarda var...Kokuyu alan / sesi duyan geliyor...

Haliyle , bu avcıların rakiplarini alt edebilmek için çeşit çeşit Stratejileri var ...

Her tür, hayatta kalabilmek için farklı farklı strateji geliştirmiş...


Şimdi birazdan AV başlıyor !!

Yaban Köpekleri bir impalayı gözlerine kestirdiler bile ...



Tür..........; .... Afrika Yaban Köpeği

Stratejileri ; .... İşbirliği


Bunlar işbirliği ustaları , yaban köpekleri grup oluşturup avlarını yormak için durmadan koşuyorlar

İmpalayı yorduktan sonra yere deviriyorlar Ve yakaladıkları avı yeme konusunda çok çok hızlılar

Çünkü acele etmek zorundalar!!.yakaladıkları avın yanına başka tür aç avcıların gelmesi uzun sürmeyecek...

O yüzden stratejileri gereği , avı tüketirken birbirleri ile paylaşıyorlar ki
AV için tartışarak zaman kaybetmiyorlar ... çok hızlı yemeye çalışıyorlar ...


Nitekim .... Kısa bir zaman sonra ,

uzaktan sırtlanlar hızla geliyor ... Mutlak fırsatçı olan sırtlanlar geldi bile !...



Tür ..........; .... Benekli Sırtlan

Stratejileri ;.... Kontrolsüz Saldırı



Sırtlanların bu rekabetçi dünyaya yaklaşımı gayet net ; ''kafadan dalıyorlar''!!! ...
Korkutup kaçırmak varken , neden ? avlanma zahmetine katlansınlar ki ??

Yaban köpeklerinin yakalayıpta hızla yediği avın üstüne doğru , kafadan dalıyorlar ...
Haliyle köpekler yiyeceklerini bırakmak zorunda kalıyorlar ve yerdeki avı sırtlanlar yemeye başlıyor...

Ancak ortaya çakal çıkıyor ...


Tür........;.... Çakal

Stratejisi ;.... Dikkati Dağıtmak ve Avcıları Birbirine Düşürmek ...



Sırtlanlar , yaban köpeklerinin önünden aldıkları impaladan arta kalanları yerken ,
çakal stratejisi gereği ulumaya başlıyor ...uluyor , uluyor ve uzaklardan Aslanlar bu sesi duyuyor...

Kısa bir zaman sonra iki dişi aslan koştura koştura geliyor ...
Çakal ise çağırdığı aslanların , sırtlanların üstüne doğru koşmalarını , kenardan tebessüm ederek izliyor :)


Tür..........;.... Aslan

Stratejileri ; .... GÜÇ


iki aslan , yerdeki impalayı üç sırtlanın önünden almakta , hiç mi hiç zorlanmıyorlar
Sırtlanlar , köpeklerden çalmış olduğu yemeklerini aslanlara bırakmak zorunda kalıyorlar ..

Sırtlanları kaçıran Aslanlar , impalayı şımarık şımarık yemeye başlıyorlar ...


Sırtlanlar bu durum karşısında , kolonilerinden gelebilecek diğer sırtlanları bekliyorlar
fazla zaman geçmeden 2 aç sırtlan koştura koştura geliyor ve toplamda 5 tane sırtlan oluyorlar...


impalanın başındaki iki aslandan sadece birisini hedef alarak , 5'i birden bir dişi aslanın üstüne

saldırıyorlar..

iki aslanda , zaten el değiştire değiştire ufacık kalan impala için yaralanma riskini almamak adına
uzaklaşıyorlar ...

Bu arada daha önceden aslanları çağıran çakal ise

sayıca üstünlük sağlayan sırtlanların , aslanları kovalamaya başladıklarında
yerde yalnız kalan impaladan , kendine göre bir parçayı alıp aheste aheste uzaklaşıyor ...


sonrasında sırtlanlar geri gelip , impaladan kemiğine kadar hiçbir parça kalmayacak şekilde yiyorlar


Sonuç ; Bir impala ve etraftaki avcıların hikayeside bugünlük bitmiş oluyor ...
TA ki avcılar acıkana kadar .. Hırrrr !



Çoğu otoburların yapısı savaşmaya değil , kaçmaya uygun .uzun ve güçlü bacakları olanlar var ..

Boynuzları olupta yeri geldiğinde kendini koruyabilen otoburlarda var ...
Ancak
Benim gibi ''sağmal inek'' olanların işi bir hayli zor!!


Selamlar Yuvarlak ve dönen Dünyamız :) ...


.

ATTİLA HAN
23-01-2011, 02:29
........................... Neden ??? insanı sevmeden , öğretmen olunuyor ...

........................... Neden ??? insanı sevmeden , doktor olunuyor ...

........................... Neden ??? insanı sevmeden , komutan olunuyor ...

........................... Neden ??? insanı sevmeden , hukukçu olunuyor ...

........................... Neden ??? insanı sevmeden , siyasetçi olunuyor ...

V.B ???



***
***



İnsanı sevmeyi başaramayan , ''sadece'' KENDİNİ sever ! çünkü kendisi , ne insandır , ne de hayvan ! ...


***
***


kıçındaki boklu donunu , ayağındaki leş gibi çorabını yıkayan eşine,
hunharca davranan bir koca nasıl olunursa ?
İnsanı sevmeden olunan herşeyde ancak o şekilde olunur ...



Zaten öyle değilmidir ,

Birini yeni mi tanıdın ? nasıl olduğunu mu anlamaya çalışıyorsun ,

Bakmak gerekir ki , senden başkasına nasıl davranıyor diye ...

Etrafındakilere karşı nasıl ? sokakta insanların arasında nasıl ?



Aaaa sadeceee beniii seviyooo , ne büyük aşk yaşıyoruz ki bir bilsen !! dersen

işte o vakit ; dersen / yersen olunuyor ...

Mesela

İnsanı seven , külüstür bir jip'imiz olsun ,

Efendim bu jip , dümdüz/kaymak gibi bir yolda ağır ağır da olsa yol alır ,
Kimisi şikayet eder ; bu ne yaa ? bu dümdüz/kaymak gibi yolda , bu külüstür jip'le gidilir mi yaaa!!
Dilin kemiği yok ki , yaaa da denir , bal da denir ...

diyelim ki hava bozdu/yol bozuldu , dünyanın hali işte , herdaim yol kaymak gibi olmayabilir
Aniden ''yoldan çıkmak'' zorunda kaldın ve girdin mi taşlı/topraklı araziye ,

Bakk işte gördün mü ? Bu külüstür/beğenmediğin jip ;
bu taşlı/topraklı arazide de gitmeye devam ediyor ,tın tın da olsa ,tıngır mıngır da olsa ; HALA AYAKTA!!



Bu jip neydi ? insan sevgisi olan bir jip'ti !! İnsanı yarı yolda bırakmadı :)



Bir de ,


Koltukları balina penisinden kaplanmış , yere yakın süper lüks bir Ferrari ile yolculuk yapılıyor diyelim..

dümdüz/kaymak gibi yolda , jip'e nazaran ; UÇUYOR / hem de ne UÇUŞ ...Havalar 1690 ...

Gelgelim HAYAT bu ; hava bozdu/yol bozuldu , kaymak gibi yolda uçan ferrari , yoldan çıkmak zorunda kaldı

Ve taşlı/topraklı arazide , yere yakın ferrari milim gidemiyor !! Bak sen şu işe ...



Bu ferrari neydi ? insan sevgisi olmayan bir ferrari'ydi ... İnsanı yarı yolda bıraktı !


.

Halil64
24-01-2011, 20:53
Kolay gelsin Attila Han dostum.
Her şeyin temeli sevgi. :)