Islem hacmi artacak,islemler daha hizli olacak,gunluk degisimler eskisine donecegini tahmin ettigim gunlere cok az bir zaman kaldi.Once gelismeleri sizlerle paylasmak istiyorum.
Asagida benim onemli olarak algiladigim haberleri okuyacaksiniz.Piyasadan beklentilerim su yondedir.
EURUSD
Faizlerde yukselisler su sekildedir.
1 saatlik yukselis trendi,4 saatlik dusus trendi,gunlukde yukselis trendi,haftalikda yukselis trendi,aylikda yukselis trendindedir.Bu nedenle ben paritede yukselislerin 1.245-1.248 seviyesinden donecegini dusunmekteyim.
GBPUSD
Paritede gorulen yukselisler bircok yatirimcinin stop loss hatta margin call olmasina neden oldu.Bu tur durumlar devam edecekdir.Parite EURUSD gorulecek yukselislerle 1.5165 hatta 1.5325 i gormesi mumkun gorunmektedir. 1.5165 seviyesinden satislarda stop 35 t/p 60 pips tutulmalidir.
USDTRY
1.55 seviyesine kadar beklenmelidir.1.55den yapilacak alimlarda stop 1.53 t/p ise 1.61 dusunulmelidir.1.58 seviyesinde stop noktasi 1.563 yapilmalidir.
USDJPY
88.7 seviyesine kadar dususler devam edecekdir.Eger piyasa 88.4 altina gerilerse 84.5 hedef olur.Fakat hisse senedi endekslerinde gorulecek yukselisler USDJPY ninin 90.2 kadar yukselmesine neden olacagini tahmin etmekteyim.
GOLD
Gecen hafta 1229 seviyesinden aldigimiz altinda hedef 1257 idi.Cuma gunu gerceklesti.Isleme Carsamba gunu 1229dan giris yapmistik.Bu hafta ise 1239 en iyi alim seviyesiyle fiyatlar 1260 uzerinde olacagini tahmin etmekteyim.
WTI
Gecen hafta raporumda belirtigim gibi 75 seviyelerinden alimlarla karsilastik.Bu yukselisler 81 seviyesine kadar devam edecegi kesindir.
SPX500
1065 seviyelerinden gelecek alimlarla endeks 1099 test edecekdir.
IMKB30
69700-71700 arasi trend donusumu vardir.72300 seviyesinden 48000 hedefiyle yuklu satislari tavsiye etmekteyim.
Gecen haftaki raporlarima buradan ulasabilirsiniz. http://www.forexprostr.com/members/2549/technical-analysis
Hepinize bol kazanc dileklerimle
Alper Korkmaz
Avrupa ülkeleri 300 milyar doların üzerinde bir tasarruf tedbir paketi açıkladı. İhracatımızın yüzde 47’si Avrupa Birliği ülkelerine yapılıyor. Tasarruf paketinden 5 sektör ağır yara alacak.
En büyük ticari partnerimiz AB ülkelerinde sıkıntı var. “Ne olacak kriz geçiren komşumuz” diyemiyoruz. İhracatımızın yüzde 47'si AB ülkelerine yapılıyor. AB'deki borç krizi ve ekonomilerdeki küçülme doğal olarak ticari ortak olarak bizi de etkileyecek. Hem pazar kaybı, hem de euro’nun değer kaybı... Borç krizinin doğal bir sonucu olup ticari olarak bize olumsuz olarak yansıyacak. Türkiye dolar borçlanıp ticaretinin yaklaşık yarısını Euro Bölgesi’ne yapan bir ülke konumunda.
Yine krizin bir sonucu olarak AB ülkeleri tasarruf tedbirleri açıklamaya başladı. Tasarruf tedbiri demek daha az tüketim demek. Bu ülkelere mal satan ülkelerin ticaretinin olumsuz etkilenmesi anlamına gelmekte. Gelişmelere bağlı olarak Türkiye'nin toplam ihracatı içinde AB ülkelerinin payı yüzde 60'lardan yüzde 50'lere doğru gerilerken, nisan sonu itibariyle bu oran yüzde 47 seviyelerine kadar çekildi.
Şüphesiz yüzde 47 seviyesine çekilmesinde Türkiye'nin AB dışındaki ülkelere olan ihracatındaki artışın da payı var. Krizin devamı, ekonomilerin küçülmesi ve tasarruf tedbirlerinin yürürlüğe girmesi durumunda ihracattaki gerileme devam edecektir.
Öte yandan diğer ülkelere olan ihracattaki artış gözle görülür seviyede olsa da AB ülkelerini ikame edecek düzeyde olduğunu söylemek mümkün değil. Bir diğer etkileşim firma bazında olur. Özellikle AB ülkelerine yönelik üretim yapan firmalara etkisi daha fazla olabilir. En fazla ihracat yapılan sektörler otomotiv ve tekstil olarak öne çıkıyor.
En fazla ihracat yapılan ülkelerin başında ise Almanya var. Onu Fransa ve İtalya'nın izliyor olması işin iyi tarafı olarak görülebilir. Ancak bu ülkeler de ciddi tasarruf tedbirleri açıkladı. Almanya ve Fransa toplam 230 milyar dolarlık tasarruf tedbiri alıyor. İtalya 30, İngiltere 25.5 milyar dolarlık tasarruf tedbiri uygulayacak. Bu nedenle etkilerini temmuz sonrasında göreceğiz. Yunanistan, İspanya, Portekiz gibi ülkelerin ihracat içindeki payı oldukça düşük.
HANGİ SEKTÖR NASIL ETKİLENECEK?
1- OTOMOTİV İhracatı bilindiği üzere son yıllarda önemli ölçüde artmış durumda. Toplam otomotiv ihracatının yüzde 58.32'si AB ülkelerine yapılıyor. Özellikle tabloda Fransa ve İtalya ilk sıralarda olmasıyla dikkat çekiyor. Tofaş ve Renault'un etkisini dikkate almak gerekir. Bilindiği üzere ekonomik durgunluktan veya ekonomik büyümenin zayıflamasından en fazla etkilenen sektörlerden biri de otomotiv sektörü oldu. Bu açıdan AB'deki gerek borç krizi, gerek euro'nun değer kaybı gerekse tasarruf tedbirlerinden otomotiv sektörünün etkilenme olasılığı yüksek.
2- ÇİMENTO İnşaat sektörü lokomotif sektör olmasının yanında ekonomik büyüme ile korelasyonu en yüksek olan sektörlerden biri. Bu nedenle AB'ye olan ihracatın etkilenme olasılığı yüksek. Ancak toplam çimento ihracatı içinde diğer sektörlere göre daha az bir yer tutması (yüzde 23.47) AB'ye olan ihracat gerilse de sektörün genel durumunu diğer sektörler kadar etkilemeyebilir. İspanya, Portekiz, Yunanistan ve İrlanda gibi AB'nin mali krizi derinden hisseden ülkelere olan ihracat nispeten düşük. Bu olayın bir anlamda olumlu tarafı olarak yorumlanabilir.
3- TEKSTİL İhracatımızın yüzde 48'i 8 AB ülkesine yapılıyor. Bu yüksek bir oran. Üstelik tekstil için bir çok bölgeden rakiplerimiz de var. AB'deki olası bir ihracat kaybının sektörde etkilerini hissetmek mümkün. Özellikle AB'ye yoğun ihracatı olan firmaların etkilenmesi olası. Almanya AB içindeki en büyük pazarımız. Bu ülkenin 107 milyarlık tasarruf tedbirine gitmesi temmuzdan itibaren sektörü etkilemeye başlayabilir. Portekiz, Yunanistan, İspanya gibi AB'nin çok sorunlu ülkelerinin payı oldukça düşük.
4- DEMİRÇELİK Türkiye'nin demir çelik ihracatının yüzde 19'u 8 AB ülkesine yapılıyor. Bu nispeten daha düşük bir oran. AB'deki kayıplar sektörü belli ölçüde etkilemekle birlikte çok derin bir etkiden söz etmek yanlış olur. Ancak sektörden çok ağırlıklı olarak AB'ye ihracat yapan firmalar bazından tabi ki etkileşim daha yüksek olacaktır.
5- GIDA İhracatımızın yüzde 21.74'ü 8 AB ülkelerine yapılıyor. Çok yüksek bir oran olmamakla birlikte olası bir ihracat kaybının etkileri özellikle Avrupa Birliği ağırlıklı üretim yapan firma bazında daha çok hissedilebilir. Bu sektörde de en büyük pay Almanya başta olmak üzere İtalya ve Fransa olarak görülüyor.
‘Kanada bifteği’ eşliğinde ‘dengeli büyüme’ arıyorlar
G-20 Liderler Zirvesi, Kanada’nın Toronto kentinde dün akşam düzenlenen yemekle resmen başladı.
Liderlerin konakladığı Royal York Hotel’de verilen yemekte Kanada peynirlerinden oluşan bir tabak ve Kanada bifteği ikram edildi. Akşam yemeğinin gündemini ise küresel ekonomideki ‘dengeli büyüme’yi sağlamak ve küresel ekonominin son durumu oluşturdu.
‘Toparlanma ve Yeni Başlangıçlar’ (Recovery and New Beginnings) temasıyla Toronto’da düzenlenen G-20 zirvesi, Kanada mutfağı lezzetleri eşliğinde düzenlenen akşam yemeği ile başladı. Kanada Başbakanı Stephen Harper’in ev sahipliği yaptığı G-20 Zirvesi’nin resmi akşam yemeğinde liderlere Kanada ürünlerinin yer aldığı bir mönü hazırlandı. Kanada bifteği ve peynirlerinin özel sunumundan oluşan mönü Toronto’daki Royal York Hotel’in mutfağının ünlü şefi Ryan Gustafson ve ekibinin elinden çıktı.
ÖZEL BİR ÇALIŞMA
Gustafson Kanada Başbakanı Stephen Harper’in özel şefi Oliver Bartsch ile de mönüyü hazırlamadan önce özel toplantılar yaptı. Ünlü şef Gustafson, liderlerin Kanada mutfağını deneyimlemeleri için özel bir çalışma yaptıklarını belirtti. Royal York Hotel’in mutfağından çıkan yemekler, özel taşıyıcı bantlar ve havalimanı stili bagaj güvenliği makineleri eşliğinde yemeğin düzenlendiği salona taşındı.
DOMUZ ETİ YOK
Royal York Hotel’in CEO’su David Garcelon, çok farklı grupların bir arada olacağı yemekte domuz eti kullanımından kaçındıklarını belirtti. Garcelon, “Geniş kitleleri cezbedecek ve aynı zamanda Kanada’yı temsil edecek bir mönü hazırlamaya gayret ettik” diye konuştu.
KÜRESEL EKONOMİ
Akşam yemeğinin gündemini ise ABD ve Avrupa’yı karşı karşıya getiren bütçe açıkları ve küresel ekonomik büyüme konusu oluşturdu. Kanada Başbakanı Stephen Harper, yemeğin açılışında yaptığı konuşmada, “Bütçe açıklarının azaltmalı ve ekonomileri tekrar rayına oturtmalıyız. Bütçe açıkları için mücadele eden ülkeler 2013’e kadar mali açıklarını yarı yarıya indirmeli” çağrısı yaptı. Öte yandan Harper, yemeğe ilişkin yaptığı açıklamada, liderlerin küresel ekonominin son durumunu ele aldığını vurguladı.
EK ADIM İLACI
Harper, zirveye ilişkin yaptığı açıklamada da “Eğer G-20 önde gelen uluslararası bir forum olacaksa küresel düzelmeyi korumak ve güçlü, sürdürülebilir ve dengeli bir büyümeyi yakalamak için bu zirvenin ardından da ek adımlar atmaya ihtiyaç duyacaktır” dedi. Toplantıya katılan kaynaklara göre, “Dengeli büyüme” geçtiğimiz eylülde gerçekleşen G-20 liderlerinin Pittsburgh görüşmesinden bu yana anahtar sözcük olarak gösteriliyor. Pittsburgh zirvesinin ardından liderler, küresel ekonomi için tehdit oluşturan ticari dengesizlikleri gidermek için birlikte çalışma kararı almıştı.
G-8’de ‘ortak yaklaşım’ arandı ama bulunamadı
G-8 liderleri Toronto’nun kuzeyindeki Huntsville’de süren zirvesinin ikinci gününde güçsüzleşip dengesiz bir hale gelen ekonomik kalkınmaya, ortak bir yaklaşım geliştirmeye çalıştı. Ancak ortak bir yaklaşım benimseyemedi. Geçtiğimiz yıllarda uluslararası güvenlik konularına daha fazla odaklanan G-8 zirvesi, bu yıl resmi gündemini değiştirerek yardım ve kalkınma gibi ekonomik ve politik konulara da odaklandı. İki gün süren zirvelerin gündemini hükümetlerin borç yığınları, banka regülasyonları ve Çin’in yuanın değerini artırma girişimi oluşturdu. Ancak, G-8 liderleri küresel ekonomi stratejilerindeki farklılıkları çözme konusunda başarıya ulaşamadı.
BÜYÜME VE TASARRUF ÖNLEMLERİ ÇELİŞKİLİ DEĞİL
Almanya Başbakanı Angela Merkel, ABD Başkanı Barack Obama’nın Avrupa ülkeleri tarafından açıklanan bütçe kesintilerinin küresel büyümeyi erteleyebileceği kaygısına yanıt verdi. Kanada’da düzenlenen G-8 zirvesi sırasında gazetecilere açıklama yapan Almanya Başbakanı Angela Merkel, ABD Başkanı Barack Obama ile bütçe açıklarının düşürülmesi planları konusunda mutabakat içinde olduklarını söyledi. “Şunu açıklığa kavuşturayım, sürdürülebilir büyümeye ihtiyacımız var, bu büyüme ve tasarruf önlemleri çelişki içermiyor” diyen Merkel, Avrupalı liderlerin, ekonomik büyümenin nasıl canlandırılacağına ilişkin ABD ile birlikte yürüdüğünü söyledi.
BÜTÇE KESİNTİSİ GÜVEN UNSURU MU, RİSK Mİ
ABD Başkanı Barack Obama, zirvenin ikinci gününde de küresel ekonomideki kırılgan yapının önemine dikkat çekerken, ülkelerin ekonomik büyümeyi yavaşlatabilecek bütçe kesintilerinin risk oluşturmaması gerektiğini vurguladı. Fakat İngiltere, Almanya, Kanada ve Japonya liderleri bütçe açığının azaltılmasının yatırımcılara güven kazandıracağı için gerekli olduğunu savundu.
DÜNYA EKONOMİSİNİN YÜZDE 85’İ G-20’NİN
Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülke ve AB Komisyonu’ndan oluşan G-20, dünya ekonomisinin yüzde 85’ini oluşturuyor.
26 Eylül 1999’da G-7 Maliye Bakanları Zirvesi’nde kurulan G-20’ye üye 19 ülkenin hepsinin milli geliri dünyada ilk 31’de yer alırken, dünya ticaretinin yüzde 80’ini G-20 ülkeleri gerçekleştiriyor.
Aslında Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanlarının toplantıları ile ilerleyen G-20 şimdiye kadar üç kez (Kasım 2008, Nisan 2009 ve Eylül 2009) devlet başkanları düzeyinde bir araya geldi.
Tayvan, İsviçre, Norveç, İran ve Venezüela, ekonomik olarak bazı üyelerden daha büyük olmalarına rağmen G-20’de bulunmuyor. Bir çok AB ülkesi de, G-20’de bağımsız olarak değil, sadece AB Komisyonu ile temsil ediliyor.
G-20’de yer alan ülkeler şöyle: ABD, İngiltere, Japonya, Kanada, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Avustralya, Brezilya, Arjantin, Hindistan, Çin, Endonezya, Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Güney Kore, Türkiye ve Avrupa Birliği Komisyonu.
HİNDİSTAN: DEFLASYON TEHLİKESİ BÜYÜK
Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, G-20 ülkelerinin bütçe açıklarını çok hızlı dizginleme çabasına girmemesi gerektiğini belirterek, deflasyon (Ekonomideki durgunluk nedeniyle fiyatların düşmesine rağmen kimsenin para harcamamak istemediği, buna bağlı olarak da talebin arzın oldukça altına düştüğü durum) uyarısı yaptı. Singh, “Şu anda küresel ekonomideki deflasyon riski enflasyondan daha büyük bir tehlike” dedi.
Kanada’da başlayan G 20 Zirvesi’nin ilk gününden çatlak sesler geldi.
G-20 'de olaylar dinmiyor
Dünyanın en büyük 20 ekonomisinden oluşan G-20’nin Liderler Zirvesi dün Kanada’nın Toronto kentinde başladı. Zirve öncesi liderler, beraber,
gülümseyen pozlar verirken, kapalı kapılar ardında sert tartışmalar yaşandı. Bugüne kadar çıkan ‘Krizi birlikte aşacağız’ söylemlerinin aksine, Toronto’da ‘her ülke kendi bacağınadan asılsın’ fikri öne çıktı. Bu da ‘G-20’nin bütünlüğü
çatlıyor’ yorumlarına yol açtı. Zirve bugün sona erecek olmasına rağmen, sonuç bildigesinin taslağı şimdiden basına sızdı. Banka vergileri, ülkelerin kemer sıkma politikaları ve bu politikaların ekonomik büyümeye etkilerinin ana gündem olduğu Zirve’de Reuters’in yayınladığı sonuç bildigesi taslağının maddeleri ise şöyle:
1- Kırılgan ekonominin büyüme baltalanmadan düzeltilmesi formülü bireysel olarak ülkelere bırakıldı. Ülkeler ortak politika izlemeyecek.
2- Devletlerin bütçe açıkları 2013 yılına kadar yarıya indirilecek. Bu borçların
toplam ekonomik çıktı içindeki oranı da 2016’ya kadar stabilize edilecek.
3- Sonuç bildirgesinde hiç bir ülkenin ekonomi politikasına özel bir öneriye yer verilmeyecek.
4- Zordaki finansal kurumların kurtarılmasına harcanan bütçe için planlanan bankalara küresel uygulamasın ülkelerin kendi inisiyatifine bırakılacak.
Fransa, Almanya, ABD ve İngiltere’nin bastırmasına karşı Kanada’nın karşı
çıkması sonucunda banakalara küresel vergi fikri rafa kalktı.
5-Küresel kriz 3 farklı ekonomik iyileşme getirdi. Asya’nın büyümesi kükrüyor. ABD zor yürüyor. Avrupa ise adımlarca geride kalıyor.
Sonuç olarak, G-20’de ekonomik iyileşmenin nasıl sağlanacağı konusunda bir türlü anlaşamayan liderler yüzünden birlik çatlıyor. ABD, dünyanın
geri kalanının da yerel talebini artırmasını ve ABD’li tüketicilerin son sığınak olarak görülmemesini istiyor. Bilindiği gibi ABD, Euro Bölgesi ülkelerinin uyguladığı kemer sıkma politikalarını ekonomik büyümeyi sekteye uğratacağı ve resesyon riski doğuracağı gerekçesiyle sert eleştirirken,
başta Almanya olmak üzere Euro Bölgesi ülkeleri ise devlet teşvikleri bir yana kemer sıkma politikalarını devreye sokmuştu.
ESKORT KIZLAR TEDİRGİN OLDU
G-20 Zirvesi için 25 bin delegenin akın ettiği Toronto’da eskort kızları ve stripriz kulüplerini polis korkusu sardı. Eskort Şirket patronları zirve boyunca işlerini delegelerin ve polislerin yoğun olmadığı çevre bölgelere kaydıracaklarını açıklarken buna gerekçe olarak, “Kızlar odaya girdiğimiz anda polis bize hırsız muamelesi yapıyor” dedi. Striptiz kulüpleri ise geniş
önlemlere rağmen delegelerin ilgi göstereceği konusunda ümitlerini koruyor.
LİDERLERE ÖZEL BİFTEK İKRAMI
Dün akşam Kanada Başbakanı Stephen Harper’in the Royal York Hotel’de ağırladığı liderler, Kanada’nın en ünlü şeflerinden Ryan Gustafson’un hazırladığı özel mönüyü tatma imkânı buldu. Mönüde Kanada usulü et ve
Kanada’da üretilen peynirler en büyük yeri tuttu. G-8 Zirvesi için Kanada’ya gelen liderlerin eşleri de aynı otelde öğle yemeği yemişti.
MERKEL: VERGİDE ORTAK KARAR ALAMADIK
Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Küresel banka vergileri konusunda G-20 Zirvesi’nde ne yazık ki ortak bir karara varamadık” dedi. G-8 liderleriyle
çıkış stratejisine odaklanmak gerektiği konusunda anlaştıklarını kaydeden Merkel, “Ancak bu çıkış stratejilerini uygulamak konusunda farklı hız
ve pozisyonlar tercih edilebilir” dedi. Merkel, ABD Başkanı Obama ile açıkların
düşürülmesi planları konusunda mutabakat içinde olduklarını söyledi. Merkel,
Avrupalı liderlerin, ekonomik büyümenin nasıl canlandırılacağına ilişkin ABD
ile birlikte yürüdüğünü kaydetti.
TÜRKİYE'NİN İSTEĞİ AVRUPA'NIN MALİ İSTİKRARINI SÜRDÜRMESİ
Kanada’da dün başlayan G-20 Zirvesi’nde, ekonomi alanında konuşulacak 4 önemli konu, sürdürülebilir ve dengeli büyüme; bankacılık sektörü reformları; serbest ticaret ve global dengesizliklerin düşürülmesi; Uluslararası finans kurumlarında yapılacak reformlar olacak. İşte G-20 ülkelerinin masaya koyacağı talepleri:
TÜRKİYE: İhracatının yüzde 46’sını Avrupa’ya yapan Türkiye, orta vadede Avrupa’nın ekonomik iyileşmeye zarar vermeden mali istikrarını sürdürmesini istiyor.
KANADA: Sürdürülebilir küresel büyüme istiyor. Bankalara yeni vergiler getirilmesine karşı çıkıyor.
ABD: Ekonomik canlandırmayı, bankalara yeni vergi getirilmesini savunuyor.
ÇİN: Korumacılığa karşı çıkıyor ve liberal ticareti savunuyor. Bankalara yeni vergi getirilmesine karşı.
JAPONYA: Bankalara yeni vergi getirilmesine karşı. Ekonomik toparlanma sürecinde IMF ve Asya Kalkınma Bankası’ndan rol istiyor.
G. KORE: İstikrarlı ve dengeli global büyümeyi savunuyor. Korumacılığa karşı çıkıyor.
AB: Büyüme sağlarken Avrupa’nın mali istikrarını da korumak istiyor. Banka vergileri ve IMF refomları da öncelikleri arasında yer alıyor.
ALMANYA-FRANSA-İNGİLTERE: Bankalara getirilecek vergileri destekliyor. Mali istikrar ve liberal ticaret öncelikleri arasında.
İTALYA: Avrupa’nın mali istikrarı konusuna odaklanıyor ama bankalara getilen vergiler konusunda kararsız.
RUSYA: Orta vadede Avrupa’nın mali istikrarını istiyor. Ama global büyümeyi enerji fiyatlarını yukarı çekeceği için destekliyor.
BREZİLYA: IMF’den daha fazla oy hakkı istiyor. Banka vergisine karşı.
ARJANTİN: Finans sistemi için yeni ölçüler istiyor.
MEKSİKA: Korumacılık en büyük sorunu.
AVUSTRALYA: IMF’den Çin’e daha fazla oy hakkı istiyor. Bankacılık vergisine karşı. Yeni bir mali konsolidasyondan yana.
G. AFRİKA: Gelişmesi için fon istiyor. Uluslararası finansmana kolay ulaşmak istiyor. Korumacılığa karşı.
HİNDİSTAN: IMF’den daha fazla rol istiyor. Banka vergisine karşı.
ENDONEZYA: Gelişmekte olan ülkelere daha fazla fon ayrılmasını istiyor.
SUUDİ ARABİSTAN: G-20’deki tek OPEC üyesi ülke olarak global iyileşmenin petrol fiyatlarını yukarı çekmesini istiyor. Petrolde bazı ödemeleri
Euro olarak aldığı için Euro’da denge istiyor.
[email protected]
Forex ve diğer finansal piyasalara ilişkin, burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan, Forex ve diğer finansal piyasalara ilişkin yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.