PDA

View Full Version : kendi şiirlerimiz



selçuk efendi
17-01-2007, 03:19
daha önce de aklımdan geçti ama birşeyler sebep oldu, açamadım bu zamana kadar... gecenin bu saatinde rastgele şarkılar doldururken odamı, birşeyler dürtükledi, açasım geldi.. kısacası nasip oldu, hisse.net'in bir de şiir başlığı oldu... ben fırsat oldukça buraya değer gördüklerimi gönderiririm. eminim, diğer arkadaşlar da katılacaklardır... olmazsa da selçuk efendi'nin yazdıkları topiği olur:)

bu arada kendi yazdıklarım için ben edepsizlik edip de şiir diyemiyorum, benimkiler ancak şiirimsi olabilir... bunu da küçük bir not olarak düşeyim...

katılan veya okuyan herkesin keyif alması dileğiyle... haydi bismillah...

selçuk efendi
17-01-2007, 03:24
birşey var senin gözlerinde;
içimi ısıtıyorlar, sağolsunlar.
değişik bakıyorlar,kimseninkine benzemiyor...

sonra; içimi acıtıyor.
desem ki aşkın ta kendisi bu gözler;
öyle ki kapatsan ben üzülürüm,
-masan senin canın yanar.

iki ucu bokludur bazen aşkın, evet,
senin sevincin yeri gelir, beni üzer...

15.05.05

selçuk efendi
17-01-2007, 03:27
yitirdiğim kelimemsin sen benim,
seni gördüm de hatırıma geldi.
hatırladım o ne muhteşem kelimeydi...

yitiğimi buldum ben,
az kaldı kendimi kaybediyordum...
hiç kalmasaydı keşke...

19.07.05

selçuk efendi
17-01-2007, 03:43
az önce saçlarını havalandıran rüzgarı ben yolladım cancağızım.
içim kıpır kıpır oldu ya, ben sevgimi uçurdum sana da ondan...

hani bazen dalıp gidiyorsun, ne düşündüğünü de hatırlamıyorsun;
ben çok özlediğim için oluyor öyle...

beni arayıp 'gel hadi' dediğinde, ben zaten yolda oluyorum hep.

uzatmayayım:
ben senin sebebinim,
sen benim müsebbibim...

29.07.05

selçuk efendi
17-01-2007, 03:51
3 gün geçti, koca 3 gün.
yazıyla üç...

ben üç gün seni düşündüm,
başka birşey değil.
üç gün yandım yokluğunla.
yazıyla ateş...

denedi beni sessizliğin, boşluk, yalnızlık.
yazıyla hasret...

05.08.05

selçuk efendi
17-01-2007, 04:00
bilerek ya da -meyerek talep ettim ve öğreniyorum:
aynı mekan aynı şeyleri görmemizi sağlamıyor işte
çünkü öğrenicilik gayet öznel bir mevzu.

herkese karşılıkları dağılıyor haksızlık edilmeden,
herkes kendinde karşılığı olanları farkedebiliyor...

bir kişi bile hariç değil...

31.08.05

selçuk efendi
17-01-2007, 04:04
nasıl birşey bu ki kapılınca yüz defa tecrübe etmiş de olsak,
yine aynı yalana inanıyoruz.
doğrusu, inandırıyoruz kendimizi.
en doğrusu, inandırılıyoruz...

inanan biz, inandıran biz, inandırılan biz...

05.09.05

Smyrna
17-01-2007, 09:26
çok tebrikler, benim daha önce çok girişimim oldu yazdımm da kendim beğenmeyince millet nasıl beğensin deyip yırtıp attım;

sonra bir daha dedim, bir daha dedim, malesef sonuç hep aynı:)

sonra; içimi acıtıyor.
desem ki aşkın ta kendisi bu gözler;
öyle ki kapatsan ben üzülürüm,
-masan senin canın yanar.

iki ucu bokludur bazen aşkın, evet,
senin sevincin yeri gelir, beni üzer...

lütfen beni yanlış anlama ama yukardaki dizeler çok hoşuma gitti:)

tekrar eline yüreğine sağlık...

lutas
17-01-2007, 10:13
3 gün geçti, koca 3 gün.
yazıyla üç...

ben üç gün seni düşündüm,
başka birşey değil.
üç gün yandım yokluğunla.
yazıyla ateş...

denedi beni sessizliğin, boşluk, yalnızlık.
yazıyla hasret...

05.08.05

Yazıyla alkış...

17/01/2007

ekselans
17-01-2007, 10:34
Hiç bir şey kalmadı senden geriye
O kitabın içine yazdığın Not tan başka....

“Hayatı Güzelleştirecek olan kendinsin”


Onu da Buldum Yıllar sonra
Seni Deliler gibi Ararken Hayallerimde
Ne Kadar Mutlu Olmuştum.


Olmuş muydum acaba
Dalıp gittiğimde uzaklara
Göz bebeklerimin yaktığı yerde bile bulamıyorken seni......


08.03.2002

selçuk efendi
17-01-2007, 14:58
çok tebrikler, benim daha önce çok girişimim oldu yazdımm da kendim beğenmeyince millet nasıl beğensin deyip yırtıp attım;

sonra bir daha dedim, bir daha dedim, malesef sonuç hep aynı:)


bazen beğenmediğin şiiri beğenir millet, bazen de beğendiğini beğenmez... siz gönderin biz bi bakalım:)

Smyrna
17-01-2007, 15:02
valla kendimi hiç rezil etmeye niyetim yok, sadece off topikte oynanan bi oyun için yazdığım iki dizeyi yollayım(cümle kurma oyunu):)

İnce Yaralar, Naralar Kopuyor Zeytin Habbesi Nurunda,(habbe=tane)

Umulurki Beni Hapsedesin Vecdivücuduna....(vecdivücud=bedeninin vicdanı)

selçuk efendi
17-01-2007, 15:06
şimdi şimşekler çakıyor, gök gürlüyor uzaklarda,
taa dağların arkasında.
çok uzaklarda ki gürültüsünü duyamıyorum,
hoşuma gidiyor yine de seyretmek...

bir ihtimal, sen de beni çağırıyorsun işte tam bu vakit
ama çok uzaklardan ki gelmiyor sesin.
hoşuma gidiyor yine de farz etmek...
hasrettendir diyorum beni büyüttüğünün sebebi gözlerinde;
gülüp geçiyorum hem sana, hem kendime...

selçuk efendi
17-01-2007, 15:10
biz bir başkasının elbisesini giymeye çalıştık hep,
her zaman bizim olmayan bir hikayeye soyunduk.

29.02.00

Smyrna
17-01-2007, 15:11
perfect:tamam:

türkçem biraz kıtta:)

selçuk efendi
17-01-2007, 15:17
hikaye: çantam ağır olsa da ben rahat taşıyorum: olay değil, durum:

niye yavaş yürüyorum biliyor musunuz? çünkü ileride, yürüyen merdivende sıra var ve ben hızımı öyle ayarlamalıyım ki hiç bekleme yapmadan adımımı atayım merdivene ve fakat önümdeki basamakta da birileri olsun. yani, kesinti olmamalı. arkamdan da uzak ara (bu iki kelimeyi kullanmak istediğim için uzattım:)) insanlar geliyorlar ama ne çantaları var, ne yavaş yürüyorlar. benimki gibi üstün ya da salak bir amaçları yok onların. kafalarına göre...

ben yavaş yürüyorsam bir amacım var da ondan. değilse, çanta ağır falan değil.:oley:

03.03.00

Smyrna
17-01-2007, 15:31
işte şiir bu sanat bu; şöyleki insani duyguların her türlüsü vardır her insanda, ama her türlüsü, bu duyguları edebiyat prof.leri bile anlatamazdıki;

ŞİİR ve EDEBİYAT olmasaydı...

selçuk efendi
17-01-2007, 15:48
akşam olunca herkes kendi evine gider. bazısı geceye kalır ama değişmez, sonuçta gider herkes... bi milyondan iki kişi (ikiyüz binden) parası kesip üstünü vermek çok güzel; bi yüzlük verirsin bi de beşyüzlük... keşke dolmuşçu olsaydım...:)

09.09.2000

PARK
17-01-2007, 16:03
şimdi şimşekler çakıyor, gök gürlüyor uzaklarda,
taa dağların arkasında.
çok uzaklarda ki gürültüsünü duyamıyorum,
hoşuma gidiyor yine de seyretmek...

bir ihtimal, sen de beni çağırıyorsun işte tam bu vakit
ama çok uzaklardan ki gelmiyor sesin.
hoşuma gidiyor yine de farz etmek...
hasrettendir diyorum beni büyüttüğünün sebebi gözlerinde;
gülüp geçiyorum hem sana, hem kendime...

sevgili selçukefendi çok güzel bir şiir olmuş efendim kutlarım sizi.....:tamam:

tekniker
17-01-2007, 16:33
Bilinmeyen

Ağlıyorum
Sebebini bilmediğimden
Düşünüyorum
Varolduğumu bilmek için
Seviyorum
Hesapsız,nedensiz
Yürüyorum
Nereye gittiğimi bilmeden
Uyuyorum
Rüyalardaki bilinmezliklerdeyim
Gülüyorum
Acıları bilmeden
Arıyorum
Ulaşmak için bilinmeyenlere
Yaşıyorum
Ama biliyorum!

21.05.1998

PARK
17-01-2007, 16:35
Bilinmeyen

Ağlıyorum
Sebebini bilmediğimden
Düşünüyorum
Varolduğumu bilmek için
Seviyorum
Hesapsız,nedensiz
Yürüyorum
Nereye gittiğimi bilmeden
Uyuyorum
Rüyalardaki bilinmezliklerdeyim
Gülüyorum
Acıları bilmeden
Arıyorum
Ulaşmak için bilinmeyenlere
Yaşıyorum
Ama biliyorum!

21.05.1998

sevgili tekniker dostum inan her yazdığın topiğe renk katıyorsun bu ne içten bir şiir böyle...........tebrikler:tamam: :tamam: :tamam:

tekniker
17-01-2007, 16:41
sevgili tekniker dostum inan her yazdığın topiğe renk katıyorsun bu ne içten bir şiir böyle...........tebrikler:tamam: :tamam: :tamam:


teşekkür ederim sayın EXPERT.bu topiği de açtığı için sayın Selçukefendi'ye teşekkür ederim.:)

tekniker
17-01-2007, 17:26
Su

Hayat bir su misali
Akıp gidiyor mu
Diye düşünürken
Bardağımdaki suya baktım
Baktım çiçeğin toprağının susuzluğuna
Karşımdaki denize
İçimdeki çağlayana
Yaşama sevincini suya benzettim
Sevdiğimi de
Su gibi berrak gözlerine
İyi niyetli olmak istedim su gibi duru
Ninem derdi bana
Su gibi aziz ol
Sonsuzluktu suyun anlamı bende
Duygularımı suya bıraktım
Hep yaşasın diye

tekniker
17-01-2007, 17:34
Çırpınış

Balığın sudan çıktığı an
Nasıl nefes alır bilirsiniz
Bir ümitle çırpınır yaşar mıyım diye
Açtım ağzımı yaşamaya
Birkaç saniyelik yaşama aç duygularla
Çırpındım
Kendimi şanslı kıldım
Farkettim bilerek nefes almayı
Şanslıymışız meğer.

sardes
17-01-2007, 18:01
Topik hayırlı olsun.
Bizimde çorbada tuzumuz olsun.

Sen gittin
günler geçti ardından.
Yollarındaki çiçekler kurudu
Yazda geçti oralardan

karagözlüm
Uzadıkça geceler
dudağından dökülemedi heceler
hayalin oluşurdu bende
yastığa gömmeden dudaklarımı
sabaha uyanmadan
gülüşün ve sesin yayılırdı güne

gittiğinde tıpkı bu şiir gibi
anlamsız ve yarım kaldım
oysa sen yarımmışsın
alışkanlığım
sen ailemmişsin aslında
dönüp dolaştığım
ardından ağladığım

sen ne çokmuşsun meğer
yüzlerce yüz gördüm
hepsi sana benzer

birden yitirmedim seni
gençliğimi heyecanımı yitirdiğim gibi
tek tek gitti
kifayetsizce harcandı
sabrın ve sevgin

sen tutkuymuşsun oysa
hiç tatmadığım
nasılda alışmış kulağım
senin kelimelerine

şimdilerde sonbahar
pencereden bakıyorum
dostlar senden bahsediyorlar
her gelişlerinde seni bana taşıyorlar

onları görmek istemiyorum
hep o soru son kez aklımda
tekrarlıyorum
sahi onu daha çok mu sevdin?

tekniker
17-01-2007, 21:29
Kapı

Evimizin eski kapısının
Önündeki tokmağına asılan bir torba ekmek
Akşama yenecek
Sobanın üzerinde pişen çorba
Kapıdaki ekmekle paylaşılacak
Sıcak,sıcacık evim
Kapısına boyumu ölçtüğüm çizgilerle
Anacağım seni
Boyum kapı kadar oldu
Gıcırdayan sesi gibi de
Dizlerim

tekniker
22-01-2007, 16:12
Nedenim

Neden diye düşündüm
Toprak var,insan var
Güneş var,çiçek var
Hep varolanı görmek ve sevmek

Varolandan çıkarmak
Hayatı kendimize güzel kılmak

Neden diye düşündüm
Savaş var,açlık var
Ölüm var,acı var
Hep varolanı görmek ve yıkılmak

Varolandan çıkarmak
Hayatı kendimize zehir etmek

Neden diye düşündüm
Hep düşündüm,sordum
Sorguladım evet
Her canlı hakediyor güzel olanı
Bu güzelliğin içinde kayboldum

Varolandan çıkarmak
Hayatı kendimize varetmek

Neden diye düşündüm
Nedenleri çıkardım
Keşkeleri çıkardım
Adına yaşamak denilen
Nedenimi insanlık yaptım

tekniker
28-01-2007, 23:06
Ağırlık

Kelimeler boğazımda kaldı
yutkundum ama gitmedi
ağır mıydı diye düşündüm
çok düşünmüştüm
nerden de buldum bu kelimeleri
yutamadım
kalbim hızla çarptı
yoruldum
hayat çok ağırdı
sevmekte öyle

Çetin Sürel
28-01-2007, 23:52
seni unutmak çok zor
yapraklar sallandığındasaçlarını
güneş parladığında gözlerini
kar yağdığında yanaklarını
yeşiller üstünde ellerinin yumuşaklığını
aynaya baktığımda çaresizliğimi görüyorum
1992 çetin sürel...

ÇAKAL
27-02-2007, 20:59
Selçuk efendi duyu organlarıyla ilgili şiir lazım,varsa bi zahmet.Ufaklık başımın etini yiyor,öğretmeni ödev vermiş.Kurtar beniiiiii.:)

zamanlama
27-02-2007, 23:19
Selçuk efendi duyu organlarıyla ilgili şiir lazım,varsa bi zahmet.Ufaklık başımın etini yiyor,öğretmeni ödev vermiş.Kurtar beniiiiii.:)

bende bizim hemşo şiir yazamaz bu topicde ne yapıyo diyorum :D istekler ücrete tabi hemşooo :p

ÇAKAL
27-02-2007, 23:23
bende bizim hemşo şiir yazamaz bu topicde ne yapıyo diyorum :D istekler ücrete tabi hemşooo :pAdamım şu şiiri gönder valla kafamın etini yedi,zorla uyuttum:clown: sabah başımın etini yer,ödeme sorun değil.:bad: Hallederik.:)

zamanlama
27-02-2007, 23:56
Adamım şu şiiri gönder valla kafamın etini yedi,zorla uyuttum:clown: sabah başımın etini yer,ödeme sorun değil.:bad: Hallederik.:)

Aşk şiiri olarmı :D dur hemen yazayım 2dklık bişey :p

Önce kendimi gördüm gözlerinde
sonra Sesin buz gibi havayı ısıttı
Arkasından kokun bütün heryeri sardı
sana dokunduğumda
dünyanın en güzel tadını tattım

(tatma olayı farklı ama olsun)
:D :D bundan iyisini bulamazsın bu saatde :D
(SAÇMA OLDUĞUNU BİLİYOM HEMŞO ) :D :D

ÇAKAL
28-02-2007, 01:24
Aşk şiiri olarmı :D dur hemen yazayım 2dklık bişey :p

Önce kendimi gördüm gözlerinde
sonra Sesin buz gibi havayı ısıttı
Arkasından kokun bütün heryeri sardı
sana dokunduğumda
dünyanın en güzel tadını tattım

(tatma olayı farklı ama olsun)
:D :D bundan iyisini bulamazsın bu saatde :D
(SAÇMA OLDUĞUNU BİLİYOM HEMŞO ) :D :D

Ula hemşo öğretmeni bayan:yes: ,sen bizi hanımla papaz edecen.:grrr:

ÇAKAL
28-02-2007, 01:26
Dow la beraber selçuk efendi de çöktü demekki.:)

Baba engindenizzzzzzz,imdaaaaaat,help,help.:arf:

balaban
28-02-2007, 01:31
Ancak okudum şiirleri. Topik güzelmiş, hoşuma gitti.:) Arada ziyaret eder okurum:)

ÇAKAL
28-02-2007, 01:38
Ancak okudum şiirleri. Topik güzelmiş, hoşuma gitti.:) Arada ziyaret eder okurum:):arf:

Oooof oof,gece yolda otostop çeken yolcu gibi hissettim kendimi,gelen korna basıp geçiyo.:cry: :cry:

tekniker
05-04-2007, 01:14
Ders

Kelebeğin ömrü
Güzelliği kadardır
Kısadır
Kozasındayken
Beğenilmez
Kanatları renklenince
Hayran olur herkes
Ama onun verdiği ders
Tokat gibidir yüzlerde
Güzellik gelip geçicidir
Kalan hayatta
Verebildiğin mutluluktur diye

mutlu
05-04-2007, 10:29
zıtlıklar

nefeslerin pamuk ipliğiyle bağlı olduklarını biliyorum,
yaşantı oluyorlar.
yemeklerin canımı çektirmelerini arzuluyorum,
bulantı oluyorlar.
insanların nasıl mutlu olduklarını meraklanıyorum,
bunaltı oluyorlar.
ölümün göz önünden silindiğini görüyorum,
görüntü oluyorlar.
her şeyin havada yüzdüğünü zannediyorum,
çöküntü oluyorlar.
gönül dünyama saraylar yaptırıyorum,
yıkıntı oluyorlar.
havuzlardaki suların durgun olduklarını öğreniyorum,
akıntı oluyorlar.
büyük borçlarımı kolayca ödüyorum,
takıntı oluyorlar.
tek başıma kalmak istiyorum,
sarkıntı oluyorlar.
bulutlara sessiz, gökyüzüne sakin diyorum,
çakıntı oluyorlar.
misafirlerin birkaç günlük kalışlarını düşünüyorum,
sığıntı oluyorlar.
eşyaların düzenli dizilişlerine hayran kalıyorum,
yığıntı oluyorlar.
fertlerin kopuk yaşadıklarını fark ediyorum,
bağıntı oluyorlar.
sükûta hasret sessizlerle anlaşıyorum,
bağırtı oluyorlar.
heveslerim, kursağımdan geçsin diye üğütüyorum,
irinti oluyorlar.
çocukların oynarken kahkahalarını işitiyorum,
inilti oluyorlar.
müziğin tatlı nağmelerini dinliyorum,
uğultu oluyorlar.
hayallerimin nasıl gerçek olduklarını hatırlıyorum,
beklenti oluyorlar.
yukarıdakileri alt alta topluyorum,
birikinti oluyorlar.
boşlukta nasıl yaşadığıma şaşırıyorum:
yanıltıdır, diyorlar.
-mutlu-

mutlu
05-04-2007, 10:53
Yıllar önce öğretmenlik yaptığım bir özel okulda bana takmış, gıcık bir bayan veliye hitaben yazdığım bir hicivdi. (Affınıza sığınarak şiirde geçen ismimi gizliyorum.)
Beğenilerinize sunuyorum:

SİTEM

Sabrettim, yılmadım, yok demedim size ben.
Bağırmadım, kızmadım, tek söyledim dize ben.
Önlerde oldum yine, bak geliverdim göze ben.
Bin bir türlü sebepten, çok inemedim öze ben.

Yok saygı büyüğe, öğretmene ise asla!
Değerliydi gramın, şimdi kilo ile tasla.
Un olur en sert demir, girersen içine pasla.
Öldü öğretmenlik dostlar, belki dirilir yasla.

Söyleyemezdi kimseler öğretmene bir çift lâf,
Hoca önde olurdu, veliler arkasında saf.
Vardı muallime hürmet, yapamazdı kimse gaf.
Hoca “pervane” veli “Kâbe” şimdi, idare için eder tavaf.

Ömrümde az gördüm, diz boyu karı ben.
Bindiği dalı kesen, biz boyu karı ben.
Az gördüm vallah, kalkmış burnu yukarı ben.
Kısa günün kârı dedin arpa boyu kârı sen.

Ne zaman ki gıybet kesilir, yolumuz açılır,
Sınıfımız şenlenir, bereketler saçılır.
Düşünürsünüz o vakit bu nasıl bir iştir?
En büyük talihi Mevla size ihsan etmiştir.

Mutlusun, durmadan okuyorsan yazıyorsan,
Ey düşünen adam, ey Güneş’in öptüğü insan!
Şöhret, şan, para, makam, ar, namus aramazsın,
Anlayanların yanında da yok denecek kadar azsın.

Veliler alınmasın .........'nin sözüne,
Giremez böyle giderse kimselerin gözüne.
Belki ekmeğim kuru, suyum da biraz acı,
Yine de bendedir çocuklarınızın ilâcı.
-mutlu-

kut
15-04-2007, 15:04
Üç Kalp İki Kelime

Gerçekler acıysa,
Yalan olmadığından
Eğer doğruyu sevdiğini söylüyorsan
Acıyı da sevmeyi bileceksin

Zor olmamalı bu kadar
Söylemek ne hissettiğini
Karşındakini üzecek de olsa
Sevindirecek de…

Ağzından çıkacak kelime iki
Çok değil bak, üç kalpten de az, iki
Biri seviyorum, diğeri sevmiyorum seni
Korkacak ne var anlamıyorum

Onlar senin sevgin
Kime vereceksin sen bilirsin
Ama sahip çık sevgine, sevdiğine
Adım adım kayıp gidiyor bak ellerine

kut
16-04-2007, 12:56
SİLEMEDİM

Sildim senden gelen mail’ları
Hani her tartışmamızdan sonra attıklarını
Sildim seni hatırlatan şarkıları
Aşk ve ayrılık şarkılarını
Sildim gözyaşlarımı
Hani her kavuşur gibi olup da
Kavuşamadığımız zamanlardakileri
Sildim senin için yazdığım her şeyi
Gönderilmemiş mektupları ve şiirleri
Bu da senin için yazdığım son mısralar
Sildim seni andıran her şeyi
Ama silemedim seni kalbimden
Nasıl yapılır bilemedim

kut
17-04-2007, 22:44
Onu sevsem seni öpemem diyorsun ya
Peki, sevmiyorsan sevgilin olabilir mi o
Yâda beni seviyorsan onu öpebilir misin acaba?
Öyleyse sen sevgi nedir biliyor musun ki?
Bilmiyorsan söyleyeyim
Sevmek insana özgüdür
Çok da anlayamazsın sen

Belki döner de yine her şey unutulur
Diye düşünürüm kendimden utanmadan
İçindeki umutsuz adam haykırır
Sevseydi gerçekten, dönerdi çoktan
Ama en çelişkilisi içimdeki adamların
Âşık adamla gururlu olan
Çünkü hep görmezden gelinir gururlu
Bilirsin yine dönse yine eyvallah

kut
17-04-2007, 23:17
Kime denir sevgili?
Birbirini seven iki insana değil mi?
Öyleyse ya sevmedin beni
Yâda yalan söyledin bana

Kime denir seven?
Engel tanımayana değil mi?
Öyleyse ya sevmeyi bilmiyorsun
Yâda yalan söyledin bana

Kime denir insan?
Sevene değil mi?
Öyleyse ya insanlık kalmamış sende
Yâda yalan söyledin bana

Kime denir dürüst
Yalan söylemeyene değil mi?
Öyleyse ya yalancısın
Yâda yalansın sevgilim

elektrik-çi
12-05-2007, 13:29
çorbada bir tuzda benden olsun.

sus ne olursus
bırak kalsın elerin elermde
gözlerim senin gözlerinde
bir parça mutluluk bana yeter
yeter senin yanında olmak
nefes aldıgını bilmek
yanlızlıgın mahkumu bana
sensizligin hasreti yeter

asagir
19-05-2007, 00:46
küçüğüm

aşk dediğin yağmur misali
yağınca biter küçüğüm
damlalar teker teker
düşünce geçer küçüğüm

umutlar batıl zati
çoğunluk alır küçüğüm
gün gelir ellerinde
kötülük kalır küçüğüm

ömür dediğin gün gibi
batınca gider küçüğüm
bazen de bulut gelir
erkenden biter küçüğüm

A.S.

(zati: kişisel, şahsi)

HAŞAT
23-05-2007, 22:34
Bir beni şair yapamadı bu kent
Materyal-i müstesna bolluğunda
Odunluğuma formika kıyağı
Biliyorsun ki kalbim haciz kaçağı

Arpa suyuyla koalisyonum
Seni anımsamak yağmurlu havada
Yuvamız henüz imar aşamasında
Dişi kuş zemin etüdü muzdaribi

23.05.2007
ENGK

HAŞAT
19-09-2007, 21:14
Şehvet-i aks-i yalnızlıklı
Aynalı dolaba iliştirilmiş
Hatta kuğu güdümlü çirkin
Yavru ördek

Ölmeni dilemek Tanrı'dan
Tapınağında sevmek seni incitme
Korkusu olmadan usulca
Niye ile başlayan
Neden ile biten ve her yeni
Sabahta perde gerisinde okşamak
Prens referanslı kurbağayı

19.09.2007
ENGK

selçuk efendi
27-03-2008, 23:51
Zaman geçer; geceler uzar, düşersin bir kuyuya, yalnız, çaresiz...
Seni kuyuya düşüren de yardım edemez...
Zaman geçer: Anlarsın tek kurtarıcının kendin olduğunu...

Zaman durur; ne gece kalır, ne gündüz...
Tek sen; varlığınla ufku kaplayan, başkaya yer bırakmayan sen...
Zaman durur: Anlarsın tek kurtuluşun yok olmak olduğunu...

Zaman akar; sevişemeyeceğini anlarsın, memeleri gözünün önündedir
ama dokunamazsın, senin değildir çünkü onlar...
Zaman akar: bakakalırsın...

Zaman kalmaz: uzak bir günde, ne o kalır ne de diğerleri gözünde...
Fark edersin ki ufku da kaplayan senmişsin, başka diye bir şey yokmuş...
Zaman kalmaz: Anlarsın; kurtaran da sensindir, kuyuya atan da...

Bu sözlerin meali: Kişi, kendi uydurur her bir şeyi...
Uydurduğu da kendisidir, uyduğu da kendisi...
Ancak onca zaman debelenmesi, hikayedir hikaye:
Okunur ve geçilir...

27.03.2008

marlboro
01-04-2008, 11:33
Boynu bükük sokak lambası
Belli, onun da var bir yası
Ayakları beton içinde
Boynu bükük sokak lambası
Çiçek açmaz, yaprak dökmez
O biçare demir parçası
Boynu bükük sokak lambası
Hem yaşatır hem çürütür
Gönlüne düşen o su damlası
Gözü yaşlı sokak lambası
Eli bağlı sokak lambası
Göz yaşını silemez
Boynu bükük sokak lambası

Geçen yaz sonunda bir akşam vakti balkondan etrafı seyrederken dikkatimi çeken sokak lambamıza ithaf ediyorum...korkarım ki biraz da kendime yazmışım :(
Bu arada, ilk kez bir siteye şiir gönderiyorum. eleştirilerinizi beklerim...

yosun
01-04-2008, 13:35
Boynu bükük sokak lambası

Geçen yaz sonunda bir akşam vakti balkondan etrafı seyrederken dikkatimi çeken sokak lambamıza ithaf ediyorum...korkarım ki biraz da kendime yazmışım :(
Bu arada, ilk kez bir siteye şiir gönderiyorum. eleştirilerinizi beklerim...

Eleştiri beklediğinizi yazmanızdan cesaret alarak naçizane fikrimi belirteyim.

Anlatımınız net, sözcükleriniz yalın. Biraz da betimlemelere özen gösterirseniz ve aynı dizelerin tekrarından kaçınırsanız (belki vurgu yapmak amacındasınız ama fazlası yanlış) harika şiirler çıkar bence...
Kolay gelsin. :)

selçuk efendi
13-04-2008, 11:23
Kendime Güzelleme

Baştan anlaşalım bak, sonra şaşırma:
Aşk bir delirme haliyse, ben kafayı çok pis çizerim...
Kontrolün elinde olmamasıysa aşk, ben acayip kontrolümü kaybederim.
Sade sevdiğini düşünmekse ya da düşündüğünü sevmekse
veya güzel elbiselerini giyinmekse, ben istersem çok şık gezerim...

Şartları göz önünde bulundurunca,
mantıklı bir zihin temkini elden bırakmamak gerekir diyecektir;
Ben temkini elden şahane bırakırım...
Diyorum ki; aşk eğer geçmişi bir an bile hatırlamamak ve
geleceği aklına getirmemekse, ben harika sünger çekerim...

Aşk şayet seni izlemek; bakmaya doyamamak; hatta aradan çekilip
sadece sen kal, ben yok olayım demek ise ben bunu bağıra bağıra söylerim...
Ve ben öyle güzel aşık olurum ki,
senin sevmene gerek bile kalmaz; ikimize de severim...
Tam yerine geldin vallahi, aşk bende bir yıl garantilidir;
olmazsa yenisiyle anında değiştiririm...

selçuk efendi
26-05-2008, 17:13
Nasıl 'güzel insan' olunur, biliyor musun?
Evliymişin, bekarmışın fark etmez. Böyle bakarsın boşluğa, dalarsın sık sık, neler düşünürsün kim bilir. İşte öyle anlaşılır 'güzelce yanan insan' olduğun.

Dünyalık düşünenle 'güzel insan' nasıl ayırd edilir, biliyor musun?
Onun derdi kısa sürer. 'Güzel insan' müdahale edilmezse, daldıkça dalar.
Bazen müdahale de kar etmez.
İş ki daldığı çıkarsın seslenip...

26.05.08

selçuk efendi
26-05-2008, 17:19
Çok heba ettiğim olmuştur saatlerimi, seni türlü şekillerde beklerken.
Hebadır çünkü belli değildir gelip gelmeyeceğin.
Şu saatte desem, o zamana kadar şu işle uğraşayım derim.
onla uğaraşayım dersen, o saat gelir başladığın iş bir boka benzemez, kalır yarım.

Beklemek de tuhaftır. Beş-on dakka, yarım saat, bir... Daha aramaz bu dersin, birşeyin başına oturursun; aklına yoracak, nöronlarını işlemekten ısıtacak bir şey gelir aklına...
Dalarsın...

26.05.08

selçuk efendi
28-05-2008, 19:18
ARAFTA BİR BİRLİKTELİK


[Hayat geçer, biz ölürüz...
Oyunlar ölmez, onları
oynayacak yenilerimiz gelir.]

Bu güneş batar birazdan
ama batarken beni de karartır sen olmayınca.
Bu suyu kendim de içerim ben tek başıma
ama gülen gözlerine bakarak yaparsam
içtiğim artık su olmaz yalnız...

Aynı kilometrekarede bulunup da aynı metrekarelere düşememek,
düşsek bile sosyal kurallar ve roller gereği sana yeterince bakamamak
- ki hiç bir zaman yetmeyecektir aslında -
bazen o kadar ağır geliyor ki omuzlarımı kaldıramıyorum...

Aynı yerde bulunduğumuzda da bir gıdım daha görebilmek için dudağının rengini,
o kısıtlı mekanda, o sınırlı zamanda,
çıkıp da ışık hızına zamanı durdurmak,
olmadı, ışığı kendime uydurmak için neler verirdim.

Böyle durumlarda olmayacak işler sıradan hale geliyor insanın gözünde ki
aslında olacak-olmayacaklar değil konumuz...

Ben sana sarılmak,
sarılıp da bırakamamak,
dahası, içime katmak isterdim.
Olmadı, beceremedim henüz.
Demek isterdim ki sana:
"Ben geldim canım, seni o dipsiz kuyulardan çıkarmaya.
Çıkaramazsam da az kenara çekilirsin, ben inerim yanına." ama anca geldi aklıma.

*******************************

Elinin elime dokunduğu ilk gece,
elektronlarım savruluyordu sana doğru.
Korktum, herkes görecek de anlayacak diye...
Sonra...
Sonrası 'eli elime değdi de hem ben yandım, hem kendi.'

*******************************

r harflerini bastırarak konuşan çocuk ve arkadaşları,
ellerinde çekirdek sokağı seyreden kadınların arasından geçip
tozun toprağın içinde oynayan, bir gülüp bir ağlayan,
gülüşünün izi kalmayan çocuğun gözyaşının yanağında açtığı yolda
oturup bir güzel ağladım.
Sonra saçını okşayıp ayrıldım çocukluğumun yanından...

Sigaramın dumanını salıp seni ciğerimde tutarken ya da
yüzünün sana göre solunda kalan saçların salınırken,
kalabalığın içinde birbirimizin gözlerini ararken ve her defasında bulurken,
gülümserken bir fotoğraf makinesine,
elele tutuşurken gizlice, omzuma dayamışken sen o güzel başını,
okşarken ben güzel yüzünü
o küçük çocuğun ağlaması kesilir,
yanağında açılan yol silinir de sıcak bir gülümseme yayılır yüzüne...

*******************************

Sensizlik ne kadar da yoruyor beni.
Senden değil, sensizlikten kaçırmak için fikrimi; ucuz şiirleri düşünüyorum.
Vurucu olsun diye gereksiz yere, abartılı tonlama yapılarak okunan...
Sevgilinin adına yazılan o gereksiz akrostişleri...
O kendini anlatmaktan ziyade beğendirme çabasını...
Ve dahi söylendiğinde karşılıkları hiç değişmeyen, angutça gülünen,
neredeyse bu muamelenin kaderleştiği, başka kaçışı olmayan kelimeleri...
Liselileri; daha kalbinin ilk pırpırlarını aşk sanan
ve bu yanılgıya tüm hayatını adayabilecek çocukları...
Eğlenmedik mi ama zaman zaman? Tabii ki...
Zaten insan ne zaman büyür ki?

*******************************

9-10 yaşında bir çocuk düşün;
sevdiği kızı görmüş aniden
ama o kadar da aniden değil çünkü
sürekli karşısına çıksa neler söyler,
ne şirinlikler yapar, onun hesabında.
Yine de görür görmez unutuyor aklındakileri,
her şey birbirine karışıyor...
Farkettirmeden geri çekilip toparlanmaya çalışıyor.
Birazdan karşısına çıkacak kızın;
düşünürken kırk yıllık mahpus gibi volta atıyor kuytuda.
Sonra hazır olduğunda bir bakıyor ki kız gitmiş...
O çocuğun rolü benimdi bir gece...

Otururken seninle halka açık bir mekanda
derin bir sessizliğe yakalanırdık bazen.
Bundan ilk rahatsız olan da, rahatsız bir söze girişle
kurtulmaya çalışan da ben olurdum hep.
Sanki sessizlik, sensizlik demekti.
Sensizlik ise ölümden beterdi.
Yanardı içim, kimyam neredeyse fiziğimi değiştirirdi...

*******************************

İnsan avunmak için aynı şehirde, aynı ülkede ve hatta aynı güneşin altında olmayı
bile nimet sayabilir ama bu, kişiyi ne kadar oyalayabilir?
Kaldı ki can, teni ister.
Nereye kadar hayalle besleyebilir kendini?

Senin elinden olsun benim terlemem, susamam, yutkunmam senin yanında olduğumdan olsun da
aynı güneş olmuş, burada olmamışız fark etmez.

Yediği önünde, yemediği arkasında
yanmayı unutan, yanmaktan kaçan bu insanoğluna ben nasıl anlatayım onun güzelliğini?
Bu ateşi söndürmek varken niye yanmaya devam etmeyi seçtiğimi...
Belki bir gün, bir yerlerde yanarlarsa
ve bunun zevkine varırlarsa, anlarlar zorumun ne olduğunu...

***********************************

Sarıldığımızda gömleğime bulaşan
-bulaşmak ne kelime; gömleğime yerleşen ve hatta hoşgelen, sefalar getiren-
makyajın, sadece o da değil kokun da var ya;
işte onu kokladım ben ilk iş sabah uyandığımda.
O gömlek bir kez yıkandığında kokun çıkar da
ben kiremit eritsem çıkmayacak senin kokun benden.

***********************************

Hayat bazen sıcak gelse de, kandırsa da insanı
bu senin prensiplerini, kurallarını koruyabilmeni sağlayacağı anlamına gelmez.
Güvenilecek bir şey değildir çünkü hayat. Kötüdür demiyorum dikkat et;
ama benim kurallarım vardır dersen,
sana kurallarını öyle bir çiğnetir ki şaşar kalırsın.
'Böyle' bir adamla hayatta birlikte olamam, öpüşemem,
makyajım gömleğine sefalar getiremez desen de kalbine söz geçiremezsin.
Bakma benim böyle artislik yaptığıma, benim de vardı onlardan; azalttım...
Hayatın getirebileceklerini hesaba katmazsan ilkelerin yerle bir olur, altında kalırsın.
Kuralların olsun tabii, değilse nereye tutunacaksın?
Bazen de tutunduğunu sanırsın, birşey gözünü açar;
tuttum zannettiğin şeyin olmadığını, boşlukta güzelce süzüldüğünü dehşetle anlarsın.

***********************************

Ben bir gün salıncakta bir kız gördüm;
sallayan bendim onu ama
salladığım sadece o değildi...
Kalbimdi, geleceğimdi ve de geçmişim...
Şimdimdi...

Kararlar alınır, kararlar verilir ama
hiçbir karar sadece senin değildir.
Yapılan seçimler her zaman başkalarını da ilgilendirir.

Bizden geriye kalacak olan
uzun bir zaman önsevişilmiş,
o kadar uzun ki sevişmeye gerek kalmamış ya da vakit bulunamamış
yahut da erken boşalınmış,
keşke doyulsaymış, keşke hiç başlanmasaymış bir birleşme...

Hatırlanacak çok şey bırakmamak yerinde oldu yine de...
Mesela, dilinin tadını bilmiyorum ben;
öğrenmediğim de iyi oldu belki...

Bu hikaye burada bitmez esasında
çünkü etrafını belki ama kendini kesin yakıcı olan ateşin
içte yanması bir süre daha devam edecektir, tahminlerimize göre.
Yanması ihtimal dahilinde olup da buna gereği bulunmayan etrafın ise
hikayenin devamını duymasına lüzum da yoktur haddi zatında.

Ha bu bildirge de ister yırtılsın,
ister en gizli yerde itinayla korunsun
ya da saklansın yıllar sonra da bir vesileyle karşına çıksın,
çıksın ki aklından geçen ihtimallerden birisi olduğumu hatırlatsın...




Not: işbu yazıda yazarın, insanların kolaycacık aşk dediği
şeye ad vermekte zorlanması ama aklından geçeni kelimeye
dökmek için sevgi türevi sözcükleri kullanması, bilenlerin 'Allah'
kelimesini kullanmaktan imtina etmesi ile aynı sebeptendir. Ve
yine işbu notu düşmekteki amacı, 'herkesler aşkın ne olduğunu
bilmez, kullanır fakat ben ne olduğunu biliyorum.' demek olmayıp
aşkın ne olmadığını bildiğini ifade sadedindedir.


Malzeme toplama + Üstünü tamamlama: Ekim 07 - Mayıs 08
Yazıya dökme: 15.05.08 - 28.05.08
İdareten Düzenleme: 28.05.08

naylon vicdan
02-06-2008, 18:46
şakağımı osmanlı'ya yasladım
cumhuriyet'i çarşaftan sıyırırken
içoğlan, cariye ve aruzu
arzularken bir bir bıçakladım
kul ile fert arasında bolca kandım
kanımı kanıksadım, kandırıldım
yalnız bir ülkenin kalabalık uzaklarında
ceylan bakışlı bir nuru kucakladım
üçümüz de maymunuz
insanlık kaydı
mahsunuz

naylon vicdan

not: osmanlı gerçeği'ni okurken yazıverdim.
affola!

selçuk efendi
07-06-2008, 21:12
Günler geçer, eskiden seni yakan bakışlar karanlık birer kuyudur artık.
Kavga, gürültü, yüreğinin orta yerinde bir pazar, o pazarda bir vaveyla...
Son kez gözlerine bak emin olmak için,
olduysan al ceketini, vur kapıyı, çık git, durduğuna sebep mi var?
Korkarsın düşününce, düşünme.

Eşya dediğin yeniden alınır, anı dediğin tekrar kazanılır.
Kitaplarına yanma, filmlerine yanma.
Kitap sende yüklüyse, kitap yüklü eşek olmaya çabalama...
Yürü git, göm gitsin o şerefsiz kaybetme acısını da.
o kaypak hislerini de at uçurumdan aşağı.
Bakma sen onlara, yarın bir güzel göz daha görür,
yine ömrünü serer yoluna.
Korkarsın düşününce, düşünme...

selçuk efendi
10-06-2008, 13:21
Müşahade odası.
Acil girişinin soldan birinci odası.
Tanıdığım insanlar. Tanımadığım insanlar.
Sakinleştiricinin etkisinde bir akraba. Motorsiklet kazası.
Kendisi kurtulmuş ama eşi kamyonun tekerleri arasında kalmış.
Feci manzara. Bir geçmiş olsun, başın sağolsun diyemiyorum.
Sürekli 'ne zor, ne zor, ne zor' diye geçiriyorum içimden.

Arada bir ağlama geliyor fakat devamını getiremiyor,
sakinleştiricinin etkisinden olsa gerek. kaşı yarılmış,
pansuman yapılıp temizlenmiş. Tanıdığım, tanımadığım insanlar
da benim gibi kendini onun yerine koymaya çalışıyor mu acaba,
'ne zor' diyor mu içinden?

Sonra başka bir hasta geliyor. 'geçmiş olsun' diyorlar.
Bir tane daha. ayakları çekmek gerek, sedye geçecek.
O tuhaf durumda ben kendisi için geldiğim kişiye kaşla göz arasında bir-iki
kere baktım. Hepsinde de hemencecik çektim bakışlarımı. Göz göze gelirsek
ne diyeceğimi bilemediğimden. onun dışında hep yere. İnsan acısını da yaşayamaz orada.
Sen yatıyorsun ama başkaları da geliyor o odaya. Ama senin karın
ölmüş, senin yüzünden ölmüş. 'ne zor, ne zor, ne zor'.

Herkesin acısı kendine büyük, herkesin acısı da kendine.
Benim karım ölse, hem de benim yüzümden ölse diyorum, neler düşünüyorum.
O anda karar veriyorum; ölümün kendini yakınında hissettirmesi
duyguların en etkilisi. Yakınına yıldırım düşmüş gibi oluyor insan. 'ne zor.'...

selçuk efendi
13-06-2008, 00:07
Bir gece balkonda oturup sigaramı içerken,
sokak lambası altında oynayan genç çocukları gördüğümde
aklıma çok sevdiğim bir cümle düştü:
'İkimizin de kedi olduğu bir başka hayatta görüşürüz..'.
Bu söz aklıma gelmeden önce de biliyordum ben;
sen cennetimde, aşık olduğum kadınlar arasında yerini alacaksın.

Olacağın olmaktan başka bir çaresi olmadığını,
olmayacağın da meydana gelmek için yolunun bulunmadığını çok iyi bildiğim halde,
olmuşların; olabilecekken olamamışların derdine düşüp
pıtır pıtır gözyaşı döktüm.
Görsen sen de ağlardın...

'Geçen her saniye, işleri düzeltmek için bir şanstır',
bunu biliyordum ama karşıdaki bunu bilmeyince,
çoğunlukla yapacak bir şey kalmıyordu.
Senin görülmez engellerin vardı ve anlatacak çok şeyin.
Anlatmaya ne vakit vardı oysa, ne de isteğin.
Hadi, görülmez demeyeyim, belki de ben göremedim.

selçuk efendi
13-06-2008, 00:17
[Sevda denen şey bir bakışla başlayabilse de aslen bir yanıştır ki
insanın yeteneğine bağlıdır. Yetenektir elbette; varsa vardır, yoksa yoktur.
Ve yangının büyüklüğü kadardır sevdanın boyu.]

Gözyaşım sakallarımın arasından bir yol bulup akarken,
elimde duran izmarite bakışlarımı indirmiş bakıyorken
bir rüzgar gelir, saçını dağıtır senin;
çıkartır seni indiğin kuyudan...
Bir yağmur bastırır aniden,
seni ancak izleyebilen beni uzaktan bile sensiz bırakır.
Belki sadece daldığın anlarda,
kuyunun dibinde birlikte olma şansımız vardır
ama alır o esinti benden seninle belki görüşme şansımı ve gerçeği hatırlatır.
Halbuki o bile yetmezmiş, ben kendimi avuturmuşum.
Bekliyorum ki bir ney beni benden alsın, seni koysun yerime...

Seni herkesten farklı kılan neydi diye düşünüyorum şimdi:
Her sevgilinin gülüşü sevene güzel gelir,
şansım mı, -sızlığım mı; ben senin gülüşün kadar güzel bir şeye sahip bir sevgiliyi görmedim ömrümde.
Bak güneşe bir süre. Sonra dön de etrafına bak, varlığın ışığını kısılmış göreceksin.
Benim gülüşünü görüşüm, diğer herkesinkini karanlıkta bırakır öylece.

Şimdi soğukta it gibi titrerken ve sıkarken dişlerimi,
hayat bu kadar zor değil deyip karar verdim:
Benim aklımdan çıkmayanların çıkasıca akıllarından beni bir an bile
geçirmediklerini iyice bildikten sonra şöyle bir baktım etrafıma da yürüyüp gittim.
Artık tasımdan bağıran bağırsın, çağıran çağırsın...


Not: (sesleri kısılsın inşallah... hahaha...
bi laf daha söyleyip gideyim:
Çevrimimin içindeysen bile umrumun dışındasın.
e komik oldu bu şindi ama...
olsun, anasını satiyim...)

selçuk efendi
14-06-2008, 17:46
N.B'ye

Hangi isimler hüküm sürer sende ki beni de peşinden sürükler? Simanı oluşturan harflerin toplamı kaç eder? Hangi mertebeden seslenir, hangisini dillendirirsin? Sayfaların üstüne düşürdüğün kelimeler, üstünde gezen parmaklarımı yakar. Harf sen, ses sen iken söz senden; yangın da benden olsun, çok değil.

selçuk efendi
15-06-2008, 19:49
geceleyin inmişim ilk defa gördüğüm şehre,
ışığa yanan evler var tek tük,
geçiyorum dar sokaklardan arnavut kaldırımlar üstünde
rahatsız etmeyeyim diye kimseyi
usul usul atıyorum adımlarımı.
kısa süreli yarenlerim kediler, köpekler...

belki de evinin önünden geçiyorum bir ara,
kalbim nedensiz çarpıyor, oradan anlıyorum...
adrenalindi, peptitti; kimyasal reaksiyonlar işte.
yine de insanın bir anlam yükleyesi geliyor.

Sende hüküm süren isimler nelerdi,
bende hangileri eksikti de beni sana çekti?
Hangi dermanımın derdisin sen ki
seni çekip kendimde açığa çıkarmam gerekti?

6 harf, 1 gülüş insanın canını bu kadar mı yakarmış?
istediklerin olmayacak, istemediklerin olacakmış;
kedi dolaştıracakmışım koynumda,
tek yardımcım onlar kalacakmış...
fazlasıyla cesurmuşum, uzak durmam lazımken
kendimi ateşin içine içine atarmışım...

selçuk efendi
25-06-2008, 14:15
Bu sevmediğin, küçük şehre ilk geldiğinde kiminle geldin acaba?
İlk adım attığında neler hissettin?
Bak şimdi de gidiyorsun karayolları haritası verilerine göre
600 kilometre civarı yolu geriye.
Kaç saatte gidilir? Sen kaç saat hissedersin acaba?
Yolda ne düşünürsün? Ben gelir miyim aklına?
Sorular uzar gider de cevap gelmez.
Kişi muhattabına değil de kendine sorarsa bunları,
gelmemesi de çok normaldir.

Ben sana yalın ayak gelmiştim de
sen önüme dikenlerini sermiştin.
Fark etmedin oysa,
ben sende acı eşiğimi, sabrımı yükseltmeye gelmiştim.

Bizim dinlediğimiz şarkılar farklıydı.
Hayat sana güzel, bana acıydı.
Senin gündüzün, benim gecem vardı.
Ben hükmün altında inlerken
senin bana öğretmen olan sevincin ayyuktaydı.

Senin yandığın başka, benim yandığım aşkaydı...
Gülüşünü görmek için ölürken bir zaman,
gülüşün öldürmeye başladı beni gün döndüğünde.

Bölerken ekmeği, yakarken bir sigara daha diğerinin ucuna ekleyip,
el ederken dolmuşa, gülerken hiç bu kadar eski gelmemiş bir eski zamana,
aklımın sende oluşuna, hep sana gelişine,
giderken bile senden götüremeyişime
nasıl da acıyarak bakıyorum şimdi sebeplerime...

Sanki annem, 'iyi sev ha, akşama kadar başka sevmek yok' demiş de
ben de yumulmuşum aşka...

selçuk efendi
03-07-2008, 14:33
Bu, bütün işi gücü bırakıp da aşk mesleğiyle iştigal etmeyi bırakmak lazım be kuzum.
Kimseye faydası yok ki bunun.
Kısmi zamanlı ilgilenmek gerek.
Mütemadiyen denecek kadar seni düşünmeyenleri ne diye rahatsız eder durursun?
Her şeyi münasip zamanda, uygun yerde yapmalı.
Her önüne geleni koynuna saklamamalı, her gördüğünün boynuna sever sanıp sarılmamalı.
Demem o ki; kar kışın yağmalı, güneş yazın ısıtmalı.

Söylediklerim, aşkın zamanı var diyenlere tabii.
Sevda öğün müdür ki belli vakitte yenecek,
kalbe söz mü geçer ki istediğinde atacak diye düşünenlere bakma sen.
Onlar deli...

kut
16-07-2008, 02:01
ÇELİŞKİLER

Resmine baktığım bir anda
Işte o anda
An?

İçimden geçirdim ikimizi
Ama nasıl oluyor da…
Anlamıyorum oluyor işte
Olanlar oluyor…

Düşünüyorum seni
Gözlerinden akan saflığı
O kendine haslığı
Kıvır kıvır simsiyah saçlarını
Içimi rahatlatan tavırlarını

Sımsıkı sarasım geliyor bedenini
Evet evet sarasım,
Bağrıma basasım
Sade parmakların,
Tatlı aksırışın
Düşünüyorum seni
Seni!

Yok yok!!

Galiba öpesim de var seni
Saçlarını okşayasım da
Baş tacı edesim de

Yoksa hiçbişeyim yok da
Korkum da bu kahrolası,
Sadece birini sevesim mi var

Öyleyse hislerim senle ilgili değil
Sana karşı ama sensiz
Seni düşünüyorum fakat ben
İkimizi hayal ediyorum
Ama hayal benim!

Seviyorsan haykır dediler,
Bu yalana inanmam.
Sevmeyi seven adam,
Haykırmaz aşkını.
İçten içe sever,
Büyütür durur aşkını
Tabi gün gelir açık eder
Ama okadar büyütmüştür ki aşkı
Artık hiçbir gerçek tatmin etmez
Tek çare reddedilmektir
Ki aşk ölümsüz olsun
Aşk?

kut
16-07-2008, 02:10
.................
.............

Sanki annem, 'iyi sev ha, akşama kadar başka sevmek yok' demiş de
ben de yumulmuşum aşka...

selçuk efendi,
anlam yüklü şiirlerinizi okuduğum için kendimi şanslı hissediyorum
aşık insanın yazdığı her kelime, ağzından çıkan her söz anlam yüklüdür...
bu duyguları, kelimeleri en anlamlı şekilde birleştirse de tam yansıtamaz.
yansıttığmız kadar artık:D

selçuk efendi
16-07-2008, 02:27
selçuk efendi,
.............................
yansıttığmız kadar artık:D

Aynen öyle, yansıtabildiğimiz kadar artık:)

Aslında yapmaya çalıştığım şey, bende açığa çıkanları, halimi kale dökmek ki çok zor iş. Bir de Murathan Mungan'ın 'Yalnız bir opera' şiirinde anlattığı gibi, yazmaya başladıktan sonra artık iş sadece duygu olmaktan çıkıp sanata dönüşüyor.

Bu hal başıma geldikten sonra bende oluşan şey eser vermek isteği. Şiir, belki şarkı ama güzel bir şiir, güzel bir şarkı. Onun için de yazmaya devam etmek gerek.

Hülasa; aşk dediğimiz kalıcı bir şey değil. En azından benim başıma geldiğini sandığım şeyler. Zaten yanıyoruz anasını satayım; bari geriye bir şeyler bırakabileyim, di mi?:)

HAŞAT
18-08-2008, 22:37
Yalan yok
Korkuyorum doğduğum şehre dönmekten
Neme lazım
Pazar dönüşü
Elinden tutmuş bir çocuk
Oğlum yaşlarında

Amca diyecek bana
Baba diyecek değil ya!
Yine de sen bilirsin.

18/08/2008

HAŞAT
26-08-2008, 23:10
*Sn. Penguen'e kucak dolusu sevgilerimle.

Sesler duyduğum oluyor
İkiz görüş anlarımda, kırılan
Yarı buğulu simetrik kadeh
Dharma dağınık bir odada


Yum gözlerini
Usulda,
Bir cinayet planlanıyor ama
Katilimiz azâd peşinli

Sonlanma heveslisi bir aşk bu
Mürselizâde mecaz hatta
Tamlama yanlışına garezli

26/08/2008

ÖZDOĞAN77
16-11-2008, 21:10
İlkbaharda doğmuşum,
kelebeklerin renkli kanatlarında,
kar suları erirken yamaçlarda,
çağıl çağıl ırmaklara taşınırken buz gibi sular,
kırlangıçlar oradan oraya,
papatyaların,gelinciklerin ve tüm çiçeklerin,
başdöndürücü kokusuyla,
merhaba demişim dünyaya,
beni bahar karşılamış,
börtü böcek,yeşeren doğa,
uyanırken yeniden,
beraber doğmuşum onlarla,
çok şanslıyım ben çok,
ben her bahar yeniden doğarım,
tabiatla aynıdır yaşgünüm...

Ümit Özdoğan

gizemliduygular
18-11-2008, 10:07
SORGULARKEN YALNIZLIKLARIMI



Pastel karası akşamların
Olmayan sabahlarında aranan
Neon ışıklarının göz kamaştırcılığında
Sen yoktun...olamazdın da


Göz kapaklarımın kaldıramadığı
Antiakos testilerinden içtiğim şarapların
İsyansı feryatlar hegamonyasında
Başsız kadın heykellerini sorguladım


Dönerken huşu içinde semazen
Döndüm etrafında kıblegahımsın diye
Masamdan başım dik kalkıyorum yine
Asla sabahlamadım bir konsomatristin kasıklarında


Kimileri deli diyor bana
Adım Veli, götürüyor aşkın seli
Kim Veli, kim deli, kim geri
Mutlak tartacaktır.... Hakkın terazisi

18/11/2008 04:13

korkut
18-11-2008, 13:51
Abıhayat ve Gonca Gül

Bir yanda
Mavi okyanusun kucağında
Yemyeşil bir ada
Abıhayat pınarı çağlıyor ortasında
Nefsim beni çağırıyor
Çıkmaya hazır yola
Tek kişilik sandalında
Öbür yanda
Yanan ormanların bağrında
Kan kırmızı kalbim
Sen bir gonca gülsün ortasında
Gözlerin beni çağırıyor
Ölümsüz gerçek aşka
Arzulu ıslak dudaklarında

Düşünmeden ikisinin arasında
Narin bir kelebeğin kanatlarında
Uçuyorum gönül çiçeğime
Ne de olsa
Sensiz ölümü de özlerim
Seni gördükten sonra
Kapansa da olur gözlerim

Korkut

ÖZDOĞAN77
08-01-2009, 22:20
Mavi Kelebek

Bir mavi kelebekti,
kanat çırpmakla meşgul,
gökyüzü onundu,kırlarda onun,
her çiçeğe konarken özgür,
bir gün ölümsüzlük çiçeğine rastladı,
onun tozları bulandı kanatlarına,
ve o günden sonra,
kanat çırptı sonsuzluğa...

Ümit Özdoğan 08/01/2009

makber
08-01-2009, 22:28
S E V D İ M ...


Hayatta;

Hayatta hep sevdim,

ADAM gibi ...

Ve

Ve sevdiklerim;

Hep terk etti ,

Her KADIN gibi....


MAKBER...

ÖZDOĞAN77
08-01-2009, 22:35
Keşke

Yaşıyormuyuz biz.
Yaşamak mı bu.
herşey hızlı,
herşey ambalajlı,
plastik ve metal yığınlara döndü hayatımız.
Hani benim gazete kağıdından uçurtmam,
ve genzimi yakan oksijen dolu tepelerden aşağı koşturmam.
Nerede o karların boyuma kadar geldiği altı yaşım,
bakkal amcadan aldığım leblebi tozum,
iki bisküvi arası sade lokum,
komşu teyzenin gönderdiği bakkala,
uçar gibi gidişim,
elinde yükü olanlara,
bayır,yokuş çıkamayanlara,
oflayıp puflayanlara,
terleyip nefessiz kalanlara,
yardım edişim.
Nerede,nerede,nerede?
otuzbeş sene sonra özleyeceğimi bilseydim,
iki kere yaşardım,tadını değil,
suyunu çıkarırdım o yılların,
hem gözlerim yaşla dolmaz,
hemde kafam karmakarışık olmaz,
hemde yüzümde hasret dolu kırışıklar kalmazdı...


Ümit Özdoğan 08/01/2009

selçuk efendi
11-01-2009, 02:57
9 Gün

1. gün

Sen ölürsün, ben ölürüm, şu an canlı olan herkes ölür.
Bizden kalacak olan budur geriye.

Her kelimen ateş giyinmişti,
cümlelerinin kollarında can verdim ben.
Oysa nasıl akardım ben sana,
nasıl da dönerdim etrafında.
Gözlerim hep seni arardı da
bulamayınca uydururdu ortaya bir sen.

2. gün

Sensizlik bir koca boşluk ki simsiyah...
zifiri... katran... zehir...
baldıran ağusu ki yokluğun ağır...
acı... ateş... yangın...

Kısa cümleler, bilirsin ki acını gidermeyecektir ama
azaltıyor sanki.
Dünyayla bağlantını en düşükte tutmak gerek ki
asıl yarayı iyileştirmeye yoğunlaşasın. Herhal ondan...

3. gün

Güzel bulduğum şarkılar daha bir güzel mi gelmeye başladı ne?
Beğenmediğim şarkıları da anlamaya başladım sanki.

4. gün

Alevim görünmez şekilde insanlar arasında dolaştım.
Bir tek çocuklar anlar gibi oldu halimi.
Ateş müşterilerini demek bir tek onlar fark ediyordu,
bir de sanki daha önce bu dükkandan alışveriş edenler,
acıyan bakışlarıyla.

5. gün

Lüzumundan çok alışkanlıktan ışıklarını yanık bırakıyorum kalbimin.
Bir karanlıkta kalmışa, korkusuna yenik düşmesin diye
aydınlık sunuyorum.
Aynalarda suretini görebilsin için, gördüğünü tanıyabilsin için.
Tanıyınca da tanıtsın diye başka aynalarda kendilerine bakan aynılarına.


6. gün

Benim olmanı ne kadar da istiyordum
ama o kadar da biliyordum bunun imkansızlığını.
Yüzbin alıcım da olsa her biri başka tarafa bakan
bir tanesi senin kokunu getiriyordu olmadık zamanda, olmadık yerde.

Artık ismin geldiğinde aklıma, kalbimin ortası yangın yeri.
Söndürmeye çalışanlar mı dersin, ateşe körükle gidenler mi?
Bir yanım yanacak, bir yanım sönecek bir süre artık
bunlar bu kadar hevesliyken.

7. gün

seğirttim ki göreyim yüzünü,
tanıyayım diye aynanda özümü
maalesef ki sen daireni tamamlamak için
daha önce geçtiğim yolda ilerlemedesin
bildiğim halde o basamakları,
ben bir de senle çıkayım istemiştim.

Mesnedim yok bu yangını kimin başlattığına dair.
Olur olmaz zamanda gelen kokun keşke
yokluğunu değil de varlığını hatırlatabilseydi.
Vesayetim aklımı korumaya yönelik.
Kalbim varlığının değil de olmayışının yasını tutabilseydi.

Adım yazılmadı ortalık yere, himayesizim.
Benim gülüşü güzel, ağlayışını bilmediğim...

8. gün

İnsan, hatalarını yapmadığında değil de
yaptığı şeylerde arasa daha iyi olacak galiba.
Bugününü belirleyen dünkü yaptıkları oluyor çünkü.
İnşaa etmediği dünü düşüneceğine,
eserini nasıl bu hale getirdiğine kafa yormalı.

Elimle yaktığım bir ateşi seyreder gibi yanışımı seyrediyorum rikkatle.
Bir çaresi bulunur zamanla elbette ama benim zamanım yeter mi acaba görmeye?

Yaralı bir hayvan gibi bakıyordun bana,öyle geliyordu.
Zamanında farkına varamadım senin bana değil, boşluğa baktığının.

Bir klarnet çığlığında bastım sana en güzel küfürlerimi
gülen yüzümü tersine çevirdiğin için.
benim ne güzel sevgililerim olmuştu da halbuki,
gitmemem için sıcak gözyaşlarını göğsüme bırakan ama anlayan.
zorundaydım, terk ettim ama yıllar geçse de görüşmeden
gidince yanına araya giren yıllar sanki hiç olmamış
gibi gelecek ikimize de, eminim.

Şimdi anlıyorum ki
esasında olmaz bir işin peşinde koştum ben,
olmadı da zaten.

Böyle kimyanın değiştiği günlerde, insan artık kısa cümleler kuruyor.
İsteyerek değil ama, mecbur kalıyor.
Bir içgüdü gibi sanki. Böyle yaparsa acısı hafifleyecekmiş gibi geliyor.
İşe yarıyor da aslında, biliyor musun?

Bu günde kısa kalsın cümlelerim.
Hatta tamamlamayayım, eksik olsun mesela yüklemim.
Şöyle kendime geldiğimde, farkında olmadan yine uzamaya başlarlar ama
öncelikle biraz vakit, biraz zaman...

9. gün

Baktığımız gök aynı bile olsa
Gördüğümüz bir değil artık.
Hiçbir zaman da olmadı ya, neyse.
Sen yıldız istersen ışıl ışıl,
ben bir hilal olsun derim benimkinde...

Sevdiğin ve sevmediğinin,
beni üzdüğün ya da üzüldüğünün
artık bir değeri yok gözümde.
Ağlamışsın, gülmüşsün
parçalanıp bölünmüşsün;
kalmamış efalinle ilgilenen bir his bende.

Şerhi şudur yazdıklarımın ki;
bendesiydim bir vakit kalbimin,
şimdi tekrar sahibiyim.
Kalbimi işgal, zihnimi meşgul eden, lüzumsuz bir konuydu,
bitti, gitti...

Bir hataydı ama güzel bir hataydı.
Hata olması güzel olmasına;
güzel olması hata olmasına mani değil...

kut
11-02-2009, 14:00
Çok Şey mi İstiyorum


Acımak istiyorum
Ve acınmak
Üşümek istiyorum
Ve terlemek
Kaybetmenin üzüntüsünü yaşamak
Ve kazanmanın gururunu
Alın teri dökmek istiyorum
Ve akabinde bir sigara içmek
Haz duymak, hissetmek istiyorum,
Ve acı çekmek

Hüzünlü bir müzik dinlemek
Kederlenmek
Ve coşup eğlenmek sabahlara kadar

Hoş sohbet muhabbet istiyorum
Ve yalnız bırakılmak

Çakırkeyif olmak istiyorum
Yeni güne akşamdan kalmış olarak başlamak
Yeşil caminin avlusunda oturmak
Sait Faik olup dumanlanmak istiyorum
Biri gelip ne taraftan ineceğimi göstersin
Ama çıkmasını da şaşırmamak istiyorum

Yaşamak istiyorum
Çocuk olmak
Sorumsuzca dar sokaklarda koşmak
Dayak atmak, mahalle kavgası çıkarmak
Ve kutlu olmak istiyorum
35 yaşına gelmek istiyorum
Ve arkama dönüp bakmak
Tadını çıkarmışım geçen yılların demek
Hiçbir pişmanlık duymamak
Ve keşke dememek

Belirsizlik istiyorum
Etrafımızı sarıverecek
Bir boşluk ki asla bitmeyecek

Heybelide olmak istiyorum
Sandallarımız neşe dolsun, keyfe varalım,
Mehtaba çıkalım istiyorum
Ve mehtaba çıkılamayacağını bilmemek

gizemliduygular
10-03-2009, 03:01
Uykusuz Aş/ı/k


koynunda sabahlarken acılar
yorgunum sabahtan akşama
akşamdan sabaha....seni.....
biliyorsun ufuk çizgimizi

yatağım hala dağınık... toplamam
sigaramın külü kalmadı sakallarım uzadı
eski radyoyu dinlemez oldum/sen gideli
devşirme aşklar yaşayanlara şaşıyorum

yosun
11-03-2009, 01:40
Vakitsiz Aşk

vakit çok geç deme sakın!
goncalar açmazmış
üstelik
güz yağmurları bastırırmış
umurumda mı?

Bahar Ş. Gülşen

yosun
11-03-2009, 01:41
Korkarım

gül misafirmiş dikene
halbuki sen sonsuzluksun bende
ayıkladım dikenlerini sevdamın ki
acıtmasın diye...

sana gülüm diyemem
korkarım!

Bahar Ş. Gülşen

yosun
11-03-2009, 01:46
BEKLERİM

kırkikindi yağmurlarında
yıkarım yüzümü her dem
kan düşer güle
gittiğin vakitlerde

beklerim...

Bahar Ş. Gülşen

gizemliduygular
27-03-2009, 11:39
o/nurlu aş/ı/k


umutsuzluk uzak
sevda yakın
yollar uzun
aşk kısa... yürek güzel

bozulmuş tövbelerin
binbirinci günahını işlerken
belki... şarap içenin cennete
belki... zemzem içenin cehenneme

gitme vaktidir...
kimbilir...

battaniyeye sarmışlardır
şakaklarımdan akan
onurumun sıvısıdır
öp beni alnımdan

gül...
gülüm...
gülümse/n...

yosun
28-03-2009, 00:13
o/nurlu aş/ı/k


umutsuzluk uzak
sevda yakın
yollar uzun
aşk kısa... yürek güzel

bozulmuş tövbelerin
binbirinci günahını işlerken
belki... şarap içenin cennete
belki... zemzem içenin cehenneme

gitme vaktidir...
kimbilir...

battaniyeye sarmışlardır
şakaklarımdan akan
onurumun sıvısıdır
öp beni alnımdan

gül...
gülüm...
gülümse/n...

Kaleminize sağlık Sayın gizemliduygular. Yüreğiniz dert görmesin.
Dünyevi aşkın ilahi aşkla buluştuğu dizeleriniz enfesti... :yes:

yosun
29-03-2009, 01:04
DOĞUM

aşk boyandı güle...
binbir sancıyla
patladı tomurcuk sevgiye
kırmızı değilki bu sevda
ak umutlar değsin yüreklere

her gidişin bülbülüm
akıllara ziyan ölüm nafile...

"doğum günüm bana geldiğin gündür"

Bahar Ş. Gülşen

yosun
29-03-2009, 01:34
DÜŞLER


hani olur ya...
ansızın bir şey düğümlenir boğazında
kor olur yanar, baştan aşağı bedenin
aniden bir sağanak tutar ardından
ve
nihavent makamında başlar düşler yeniden
öylesi bir şey işte...
zamanın içinde, zamanın ötesinde, zamansız
derinlerde bir yerlerde mekansız
ümitler ahhh!
ne? niçin? ne zaman?
düşünmeden geçmişi hesapsız geleceği
ardıma bakmadan yürüyorum
rüzgarın önünde gül yaprağı misali...

Bahar Ş. Gülşen

makber
04-04-2009, 18:08
Git
Oysa senden tek bir damla istemiştim
Sana kocaman bir deniz sunmak için
Şimdi gidiyorsun
Git


Ne zaman başladı bu hikaye
Anımsamak zor
Gençtim
Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım
Komazdı öyle üç-beş nöbetleri
Geceler içimi acıtmazdı böyle


Bir insan bu kadar eksilebilir mi


Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
Bu şehrin biryerlerinde
Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona
Gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin
O adam bendim unuttun mu
Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu
Seni unutamadı


İşin kolayına kaçmadım
Uğruna ölmedim yani
Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep
Sen bunu da bilmedin
Ben bir bakışına bin anlam yükledim
Sen aşka kestirmeden gittin
Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
Şimdi gidiyorsun
Git
Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
Bütün ışıklarımı söndürüyorsun


Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
Yazıklar olsun yazıklar olsun
Susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor
Hani sen sevdiğini
Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
Düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin


Uzun lafın kısası yoktur
Anlatacağım çok şey var
Hoyrat bir rüzgar gibi geldin
Aklımı hayatımı dağıttın
Şimdi gidiyorsun
Git


Daha ayrılığa bile çarpmadan
Aşk bize döndü
Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
Ama sana dokunmak da yasak bana
Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
Sen var ya sen
Allah kahretsin


Yani şimdi
Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı
Yani şimdi başkaları mı sevecek seni
Ben saçlarını okşadığım zaman
Ellerin öksüz kalırdı
Şimdi gidiyorsun git



Kahraman Tazeoğlu

gizemliduygular
04-04-2009, 18:33
Git


Bir insan bu kadar eksilebilir mi

Yazıklar olsun yazıklar olsun




Sen var ya sen
Allah kahretsin

Şimdi gidiyorsun git



Kahraman Tazeoğlu


Saygıdeğer makber.

Şiiriniz gerçekten harika.

Ancak naçizane fikrim, benim kadınım bana bunun yüz, bin, yüzbin mislini de yapsa, beni kendi elleriyle darağacına çıkarsa, yağlı ilmeği boynuma geçirse yaşanmış bir ''AN'' ın hatırına bunların milyarda birini söyleyemem.

Kadınım bana olan sevgisini eksi sonsuz olarak bildirse bile, benim ona olan sevgim x'in n'inci kuvveti kadardır.

Mutluluklar anlatan, güzel aşk şiirleri tadında sevgiler yaşamanız dileklerimle.

HAŞAT
30-05-2009, 00:03
Patlak bir aporlo çığırtkanlığı
Yalıtılmış her bir köşenin keyifli iniltisi
Elimden yere düşen bir sigara paniğiyle sevdiceğim
Ben hazırım



F sırası
Şeytanın avukatı malulen emekli
Sanırım bu son filmimizdi
Sıkı hatundu be senden iyi olmasın



Bir sarhoş kavgası temennisi
Canımın acımadığı
Ya da senin kadar acıtmadığı

kut
07-06-2009, 10:43
Seni seviyo olmamın hiçbi anlamı yoktu oysaki
Aşkın hiç bi anlamı;
Düşünce tutucak, düştüğümde tutucak biri olmadıkça
Vefa olmadıkça.
Olmadı
Hem de hiç olmadı

kut

gizemliduygular
28-06-2009, 18:39
Yolculuk Mırıldanmaları



Ölüm çok yakın insana
Bana daha çok dost azrail
Randevular istiyorum sürekli
Zamanın çok acele etme diyor

Bağbozumu fırtınaları dudakları kuruturken
Aşk galip.....sen mağlup......ben.....
Beni boşver, tüldeki desenlere baksan yeter


Her gitmeliyim dediğimde üzülürdün
Bütün gidişlerin dönüşü mutlaka var nasılsa, öyle ya da böyle
Giden benim, kalan da benim aslında
Gelen sensin göz kapaklarımdaki rüyada
Sen de.... sen de beni rüyanda görüyor musun sahi?


Güle güle giy yeni bir elbise almışsın haberini aldım
Şeker çuvalı bile geçirsen sırtına yakışır
Yakında saçına gül takmaya geliyorum
Saçlarını tarama, öylece dursun
Bekle beni
Aşkım

gizemliduygular
09-04-2010, 15:10
YİTİR/ME/DİKLERİMİZE

adanmış hayatların umursamazlığında
göz kırparken son buluşma
yakalanamamış mutluluklar elde var bir
sevgiliye merhaba derken

gönderirken seni bir sabah ezanında
çok sevinçliydin... gözlerin parlıyordu
''çıkageldim diyeceğim duru gözlüme'' demiştin
evet çıkıp geldin.... bekle/me/diğimiz şekilde

yorgun ve hüzünlü bir Nisan gününde
her zamanki gibi heybetli bir vücut
madalyalarla doldurmuşsun kuşağını
kanatsız melektin, manevi ailen kanatlandırdı seni

hep dalga geçerdin hayatla.... yine geçtin dalganı hayatla
''bu poz da yakıştı'' hakikaten yakıştı be amcaoğlu
o/nurlu hakanlar gibi oldun
gittiğin yollara, yerlere, yarenlerine selam olsun
adanmış hayatların umursamazlığında

gizemliduygular
22-05-2010, 23:40
gözler uykuya yol vermezken
pençgah ayini böler gecemi
saba makamında ezan sesine kadar
ney'in dem sesinin huşu verişinde

YANKIBERKE
23-05-2010, 01:18
Ali Asker - Zordur - Memleketim

Memleketim
Bahçesine baykuş konmuş
Gül bülbüle yaban olmuş
Güzellikler bir bir solmuş
Memleketim memleketim

Dağlarında kuzu meler
Ovasında duman tüter
Iraz ana dirlik diker
Memleketim memleketim

Harmanında ter savrulur
Yüreklerde aşık kavrulur
Otuzunda can yorulur
Memleketim memleketim

Gönül ferman ile yanar
Pir Sultanı gül yaralar
Seneler ömür oyalar
Memleketim memleketim


Söz: Erol As
Müzik: Ali Asker


radyomunzur...