PDA

View Full Version : Alternatif teknolojiler, enerjiler



Serenler
11-10-2010, 08:45
Dünyanın kaderini elinde tutan teknoloji
Müfit Yılmaz Gökmen

Geçtiğimiz hafta, dünyanın önümüzdeki yıllarda fazlasıyla hissetmeye başlayacağı yenilenebilir enerji ihtiyacını ilgilendiren gelişmeler yaşandı. Bunlar, İngiltere’nin kanalizasyon atıklarıyla yerleşim birimlerinin ısıtılmasını amaçlayan projeyi hayata geçirmesi ve ABD ordusunun yenilenebilir eneri kullanımını artırma kararı oldu.

Bu gelişmeler, bana ABD’de bir zamanlar el üstünde tutulan bir projeyi hatırlattı. Elde ettiğim son bilgilerle, tüm dünyanın enerji sorununu çözebilecek ‘termal dönüşüm süreci’ adı verilen teknolojinin geçmişten bugüne kadar geldiği süreci inceledim:

1980’li yıllarda, ABD’li mikrobiyolog Paul Baskis, alternatif enerji araştırmalarında yaşanan üretim maliyeti sorununu önemli ölçüde kısmayı başaran termal depolimerizasyon (TDP) tekniğini geliştirdi.

Depolimerizasyon, organik materyallerin hidrokarbon ve amino asit gibi basit moleküllerine ayrıştırılması anlamına geliyor. TDP yöntemi sayesinde, doğada çözülmesi binlerce yıl alabilen plastik gibi maddeler, bir saatten daha kısa bir zaman diliminde moleküler yapılarına indirgenebiliyor.

TDP sürecinde girdi olarak akla gelebilecek her türlü şey kullanılabiliyor: Çamurlu su, plastik şişe, hindi dışkısı, ıslak bandajlar, bebek bezi, kullanılmış bilgisayar parçaları, araba lastiği, hatta enjektör. Eğer 80 kiloluk bir kişi yanlışlıkla sistemin içine düşerse, bu o kişinin 17 kilo petrol, 7 kilo arıtılmış mineral, 7 kilo metan gazı ve 55 kilo suya dönüşmesi anlamına geliyor.

PROJE BAŞLATILIYOR

2001 yılında, Changing World Technologies (CWT) şirketinin CEO’su Brian Appel, TDP tekniğini esas alan termal dönüşüm sürecinde hindi atıkları kullanarak petrol üretme projesini hayata geçirmeye karar verdi. Appel, Mayıs 2003’te Discover Magazine’e şu demeci verdi: “Bu, insanlığın karşısındaki en büyük üç sorunun çözümü. Bu dönüşüm süreciyle dünyanın atıklarından faydalanabiliriz, azalmakta olan petrol kaynaklarımıza alternatif bulabiliriz ve küresel ısınmanın etkilerini yavaşlatabiliriz.”

Appel, ilk üretim safhasında 15 dolar olmasını bekledikleri varil başına maliyetin, üç ile beş yıl sonra 10 dolara düşürmeyi umduklarını söyledi. ABD’nin Missouri eyaletindeki tesis faaliyete geçti. İlk aylarda piyasa fiyatından yüzde 10 daha ucuza petrol üretildi. Hindi atıklarının yüzde 20’sinden elde edilen enerji, fabrikanın elektrik ihtiyacını karşılıyordu. Bu inanılmaz başarı, kamuoyunda da büyük beklentiler doğurdu.

ABD’nin önde gelen teknoloji yazarlarından Andrew Kantor, Ocak 2004’te USAToday’de yayımlanan makalesinde, TDP’yi ABD’nin enerji maliyetlerini önemli ölçüde kısacak bir değişim olarak tanıttı. Kantor’un verdiği bilgiye göre, CTW’nin Missouri’deki tesisinde yüzlerce ton hindi atığından her gün 11-12 megawatt elektrik üretmeye yetecek kadar petrol elde ediliyordu.

2004 yılı itibariyle, ABD’nın tarımsal atıkları TDP yöntemi kullanılarak yılda 4 milyar varil petrole dönüştürebilirdi. Bu rakam, aynı yıl için ABD’nin Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nden (OPEC) ihraç ettiği petrol miktarına eşitti.

Termal dönüşüm sürecinin uzun dönemde başarılı olması, ABD’de belediyelerin her yıl topladığı 251 milyon ton çöpün ve dünya çapında tüketilen 300 milyon ton toner kartuşunun petrole dönüştürülebilmesi demekti. Ayrıca, TDP süreci esnasında deli dana gibi sayısız virüs ve zararlı bakteri ile her türlü zehirli kimyasal madde temizlenecekti.

HAYALLER SONA ERİYOR

Discover Magazine’nin kapağını süslediği günlerin çok gerisinde kalan CWT, Şubat 2009’da iflasını açıkladı. O yılın Eylül ayına kadar 11.8 milyon dolar kaybeden şirketin toplam borcu 117.8 milyon dolara ulaşmıştı. Peki ne oldu da dünyayı kurtarması beklenen teknoloji sonuç vermedi?

CWT, tesislerinde yapılan üretime ait net finansal performans rakamlarını hiçbir zaman yayımlamadı. Şirket, öne sürdüğü iddiaları bağımsız değerlendirmeye tabi tutmadı. Missouri’deki kapasitesi düşük tesis, günde sadece 500 varil petrol üretiyordu. ABD’nin günlük varil tüketimi ise 20 milyon varildi. Sonuçta, verilen rakamların çok üzerinde olduğu tahmin edilen maliyet ve ardından gelen iflas, TDP yönteminin aslında yeterince geliştirilmediğini ortaya koydu.

Yapmış olduğum araştırmadan çıkardığım sonuç, bağımsız Ar-ge kurumlarınca açık bir değerlendirme yapılmadığından, TDP yöntemiyle petrol elde etme teknolojisinin tüm dünyaya yayılmasını sağlayacak dev projelerin geliştirilmesine imkan sağlanmadığı. Ancak geçmişteki hatalar tekrarlanmazsa, en önemli fosil yakıt kaynağı olan petrol, gelecekte dünyanın fayda sağlayacağı bir şekilde üretilebilir.

[email protected]

http://img687.imageshack.us/img687/5580/kantor2.jpg

http://www.hurriyet.com.tr/planet/16006486.asp?gid=373

Serenler
31-10-2010, 21:04
Nasıl bir uçak yaparız
Uüur CEBECİ

Başbakan büyük vizyon sergileyerek, “Kendi uçağımızı yapalım” dediği andan itibaren ortalık toz duman. Paranın kokusunu alanlar oraya buraya saldırıyor

Vahap Munyar, Hürriyet’in Ekonomi Müdürü. Yakın arkadaşım.
Son yıllarda neredeyse benden fazla uçuyor.
Kıskanmıyorum. Çok aklı başında uçuyor.
Geçen hafta bir iş gezisinde havacılık sanayiinin mayın tarlasında bulmuş kendisini.
Yazısını yazarken hem kendi kalemini hem de memleketi korumuş. Birilerinin lafına uyup, “Şu uçağı alalım” diye tek kelime etmemiş. Adresleri silmiş. Ne güzel!
Gelelim Türkiye’nin kendi uçağını yapma meselesine... İşin prensiplerine.../_np/3515/11903515.jpg
Geçenlerde Hürriyet hariç neredeyse tüm gazetelerde, şöyle bir haber vardı: Devlet Bakanımız Zafer Çağlayan demiş ki; “Sikorsky helikopterlerinin ve F-35 savaş uçaklarının motorlarını Türkiye’de yapacağız.”
İnsanın heyecanlanmamasına, gururlanmamasına imkan yok. Ama sanırım Sayın Bakanı teknik adamları yanıltmış. Söylenen bu motorları öyle 50-100, hatta 500 milyon dolarlık yatırımlarla yapmak mümkün değil.
1. Adam kendi yaptığı motoru niye bizimle yapsın?
2. İmalattaki bir motor için yatırım yapmanın ne anlamı var?
3. Motor içindeki birkaç parçanın Türkiye’ye sipariş verilmesi o motoru yapacağımız anlamına mı geliyor?
4. Diyelim o motoru yaptık. Gelecek 10 yılda binden fazla satabilecek miyiz?
5. Mühendislik olarak bir katkımız olacak mı? Yeni bir tasarım yapabilecek miyiz?
6. Yapılmış uçağını adam sana niye versin? Burası Çin mi daha ucuza mal edelim? Veriyorsa bir art niyet vardır. Ya eski modeldir ya da ekonomik olmadığı için pazardan çekeceği bir tiptir.
Onlarca sorunun cevabı olumsuz. Ticari oyunlar... Offset diye bir kandırmaca... Bu pazarda itilip kakılan bir fason imalatçıyız. Sonuç kabul edilsin edilmesin böyle.
Bu parça işini iyi yapan, istikrarlı büyüyen Kale Kalıp, Alp Havacılık ve işi biraz daha ileri götüren TEI gibi kuruluşlarımız var. Bayraktar diye bir aile bütün varlığını insansız hava aracına yatırmış. Hava aracını yapmak kolay, oto sanayide de bir kalıp dökebilirsiniz ama onu uçuracak bilgi önemli. O aile, bu işi de becermiş. Şimdi küçük atölyelerinin çevresinde çeşitli milletlerden sanayi casusları, ajanlar fır dönüyor. Yani bu parça işlerini falan yapıyoruz ve işler de yürüyor...
Gelelim TAI’ye... Yıllardır TAI parça yaparak ayakta kalmaya çalışıyor. Montaj yaparak bürokratik yapısı içinde yaratıcılıktan uzak bir sanayi kuruluşu olarak yoluna devam ediyor. En büyük havacılık kuruluşumuz. Yani montaj ve biraz da offset imalatçısı...
Şimdi THY’nin kapısında. THY uçak alacak, alırken bazı parçalar için TAI imalatını şart koşacak. 300-500 bin dolarlık iş kapacak. Offset uğruna THY pazarlıkta elini tutacak. Daha pahalı uçak alacak... Türkiye’ye uçak satmak isteyenlerin oyunlarının başlangıç noktaları TAI.
Yok TAI’ye bilmem kaç bin yılda milyar dolarlık iş vereceklermiş... Vermesinler! TAI, 1990’ların başında Korelilere F-16 montajını öğretti. Adamlar gittiler, kendi TAI’lerini kurdular. F-16 montajlarını yaptılar. Ama o arada durmadılar. Önce pervaneli askeri eğitim uçağını tasarladılar, yaptılar, uçurdular. Sonra bu uçağı Türkiye’ye sattılar. Bu uçaktan beşi satın alındı, 35’i TAI’de monte edilecek. İşe bakın...
Arkasından Kore jet askeri eğitim uçağını da tasarlayıp Amerikan Hava Kuvvetleri’ne önerdi. Hatta ABD’nin gelecek nesil jet eğitim uçağı ihalesine bile girecek. Bu olaylardan sonra Savunma Sanayii Müsteşarlığı TAI’ye Kore uçağının aynı özelliklerini taşıyan, turboprop motorlu ‘Hürkuş’ adlı eğitim uçağını yapma görevini verdi. Proje yürüyor. Yıl 2010.
TAI Genel Müdürü, AA muhabirine diyor ki: “Bir firmayla ciddi paraf atma noktasına geldik. Ama başka bir firma da olabilir. THY’nin alım gücünden yararlanmamız gerekiyor. Yani tedarik makamı belirleyici olacak.”
Vah vah vah...
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, TAI’de de yönetimde. Ama bu offset oyunlarına gelmiyor. Gelmemeye de kararlı. THY Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi pat diye gerçeği söylüyor. Offset oyunlarının önünü tıkıyor. Araya ünlü işadamları, aracılar, tefeciler giriyor. “İlle de şu uçağı alın” diye tepiniyorlar. Küçük offset pastasını sunup uçak satmayı deniyorlar. Türkiye yemiyor. Olmayan uçakları alıp, sonra “O henüz olmadı. İmalatı bitmedi” deyip ellerindeki denenmiş, pazarın başarısız, ekonomik olmayan uçaklarını satmak isteyenlerin önünü Topçu-Ekşi ikilisi tıkıyor.

ORTALIK TOZ DUMAN

Başbakan büyük vizyon sergileyerek, “Kendi uçağımızı yapalım” dediği andan itibaren ortalık toz duman. Paranın kokusunu alanlar oraya buraya saldırıyor.
Neredeyse hurdaya çıkmış imalat hatlarının peşine bile düştüler. Üzerinde yapılmış uçaklar başarısız olmuş, çoğu düşmüş, onlarca insan ölmüş ya da ekonomik uçaklar imal edilememiş hatları kapıp Türkiye’ye getirmek için bir yarış sürüyor. Aman ha! Bu filmi biz daha önce de gördük. Bu tacirlerin oyunlarıyla memleketi onun bunun hurdalığına çevirmeyelim. Gerekiyorsa, kendi uçağımızı yapmayalım.

GÖRÜLMEMİŞ BİR UÇAK YAPALIM

1. Uçak yapmamız gerekiyor mu?
Evet, ne güzel olur.
2. Onun-bunun tasarladığı uçağı mı yapmalıyız?
Hayır, kendi uçağımızı yapmalıyız.
3. Boeing ve Airbus’ın yaptığı uçağı yapmamızın bir anlamı var mı?
Hayır, yok.
4. Başka imalatçıların yapıp sattığı bölgesel bir uçağı yapmak ticari olarak doğru mu?
Hayır, değil.

UÇMAK İÇİN UÇMAK GEREKİYOR

Şu var olanı yapma sevdamızdan vazgeçelim. O ya da bu para kazanacak diye ülkemizin kaynaklarını ziyan etmeyelim. Peki ne yapalım:
1. Bir uçak yapacaksak bunun ana merkezi TAI olmalı.
2. TAI’yi hızla bürokratik yapıdan arındıralım.
3. Dünyada başarılı olmuş, MIT gibi yerlerde görev yapan eğitimli bütün Türk tasarımcıları memlekete çağıralım.
4. Havacılık sanayiinde dünyada isim yapmış bütün uçak mühendislerimize TAI’de iş verelim.
5. Önlerine 5-10 yıllık bir çalışma planı koyalım.
6. Çalıştıkları ülkelerde aldıkları maaşın en az üç katını ödeyelim.
7. Yaratıcı, dâhi insanlarımızın işlerine karışmayalım.
8. Bu uğurda gerekirse 1-2 milyar dolar kaybedelim.
9. Hükümet değişikliklerinden, enflasyondan, ekonomik olarak yaşayabileceğimiz bütün sıkıntılı zamanlardan o insanları koruyalım. TAI laboratuvarlarında istedikleri parçaları üretsinler, olmadı deyip çöpe atsınlar, yenilerini yapsınlar.
10. Süpersonik sessiz motora kafa yorsunlar. Dikine inip-kalkan, süratli ve geniş gövdeli uçaklar yapsınlar. Ya da belki gelecekte uzaydaki bir savaşta bile kullanılabilecek askeri jeti tasarlasınlar. Ticari başarı sağlayacak neyi hayal ediyorlarsa onu yapsınlar.
11. Hem bölgesel hem de orta kapasite, orta menzil uçak pazarında benzer bir imalatı olmayan, akla gelmeyen bir model peşine düşsünler. Ya da uzun menzilde çığır açacak bir konsepti yaratsınlar. Kompozitle oynasınlar, başka malzemeleri denesinler. Uçsunlar. Çünkü uçmak için uçmak gerekiyor. Teknolojide uçmazsanız sıradan olursunuz.
12. On yılda en az 1000-1500 adet satacak bir uçak yapsınlar. İşin sertifikasını ellerinde tutarak pazarı boğanları çaresiz bıraksınlar. “Bırakalım yeteneklerini uçursunlar, çılgın tasarımları-mühendisliği atmosferin ötesine de taşısınlar.”
13. Yepyeni bir tasarım, yepyeni bir mühendislikle Cumhuriyetimizin 100. yılına müthiş bir imza atsınlar.

KAPIDA YATMANIN ANLAMI YOK

Onun bunun oyuncağını yaparak, uçuşa uygunluk sertifikası veren Amerikalıların, Avrupalıların kapılarında yatmanın bir anlamı yok. Aldığınız bir helikopteri monte ederken bir bakarsınız Ermeni soykırımı gündeme gelir. Yaptırım bile uygulayamazsınız, gövdeler elinizde kalır, motorları gelmez. Montajını yaptığınız imalat hatlarının son sahibi olursunuz.
Ticari geleceği olmayan bir uçağı tezgaha koymanın mantığı yok... Elalemin hurda imalat hatlarını memlekete kazıklamak ahlaksızlıktır.
Hezarfen Ahmet Çelebi, Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ gibi dâhilerin kemiklerini sızlatmanın manası yok.
Laf olsun, hava olsun diye uçak yapmanın günahı çok...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16177654.asp?yazarid=41&gid=61&hid=16179588