PDA

View Full Version : Polylen ,sifas ,nergis



rex
09-02-2004, 20:26
:cool: POLYLEN - SIFAS-NERGIS
Bu guruptaki gelismelerle ilgili mesajlari buraya yazalim ,bilgi paylastikca olaylari daha saglikli degerlendirebiliriz

bender
25-04-2005, 11:19
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, Yargıtay'ın hapis cezasını onadığı Cavit Çağlar'ı ziyaret etti. Çağlar'a 'geçmiş olsun' dediğini belirten Ertürk, fabrikaların kapanmaması gerektiğini belirtti.


Cavit Çağlar ve tüm Nergis Holding üst düzey yöneticilerinin İnterbank'ın açtığı kredilerden dolayı hapis cezası alması ve bu cezanın da Yargıtay'ca onanması TMSF'yi harekete geçirdi. Çağlar'ın borçlarını ödeyebilmesi için fabrikaların çalışması gerektiğini belirten TMSF Başkanı Ertürk, Bursa'ya ani ziyaret yaptı



TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ten Çağlar Grubu tesislerine ikinci ziyaret gerçekleşti. Önceki gün Bursa'ya giderek Yargıtay'ın oybirliğiyle verdiği kararla hapis cezası kesinleşen Nergis Holding'in patronu Cavit Çağlar'ı ziyaret eden TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, 'geçmiş olsun' dileklerini iletti. Ertürk, Nergis Holding'in işyerlerini ve fabrikalarını da gezerek incelemelerde bulundu.

İnterbank'ı paravan şirket kurup dolandırdığı iddiasıyla yargılanan Cavit Çağlar, oğlu Mustafa Çağlar ve dayısı Şükrü Şankaya, yerel mahkeme tarafından 3 yıl 10 ay hapis, 189'ar trilyon lira para cezasına mahkum edilmişti. Önceki hafta da Yargıtay'ın oybirliğiyle aldığı onama kararı uyarınca Çağlar'a verilen hapis cezası kesinleşti.
Çağlar'ı ziyaretiyle ilgili olarak "Hapse girmesi olasılığı hepimizi korkutuyor. Fabrikaların kapanmaması için herkesin elinden gelen çabayı göstereceğine inanıyorum" diyen Ertürk, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı:* Hapis cezasının kesinleşmesiniı ardından bugün (önceki gün) Bursa'ya gidip Çağlar'ı ziyaret ettiniz, Ne görüştünüz?
Cavit Çağlar bizim protokol imzaladığımız bir grubun sahibidir. Bugüne kadar protokolün şartlarına uymuştur. Yaptığımız protokole göre, bizim alacağımızın kaynağı orada. İnşaat şirketi, fabrika, varlıklar bizim için önemli. Bu nedenle gidip bu varlıkların durumunu yerinde görmem gayet doğal.

Fabrikalar çalışırsa bir değer ifade eder* Ancak cezasının kesinleşmesinin ardından ilk görüşmeniz. Bu ziyaret diğerlerinden farklı bir anlam taşıyor. Hapse girmesi ve fabrikaların kapanması ihtimali ile ilgili konuştunuz mu?
Ben Çağlar'ı ziyaret edip, 'geçmiş olsun' dileklerimi ilettim. Elbette bu fabrikaların kapanması gibi bir ihtimal bizi ürkütüyor. O fabrikaların kapanması işçisiyle ekonomisiyle Bursa'ya, ekonomiye ama aynı zamanda bize de büyük zarar verir. Bunları konuştuk tabii. Çünkü sadece Cavit Bey değil, neredeyse ailenin tüm üyelerinin, profesyonel yönetici ekibin tamamının hapse girmesi söz konusu.

Bu durumun gerçekleşmesi halinde, fabrikaların kapatılması gündeme gelebilir, oradaki varlıklar elbette olumsuz etkilenir. Bu nedenle hapse girmeleri olasılığı hepimizi korkutuyor. Bu fabrikalar çalışırsa değer ifade eder, çalışmazsa tasfiye değeri çok düşüktür.

* Bununla ilgili bir çözüm arayışı var mı?
Ben kapanmaması için herkesin elinden gelen çabayı göstereceğine inanıyorum. Cavit Bey'in hapse girmemesi için mevcut hukuksal imkanların kullanılacağını, erteleme, ceza indirimi gibi hukuken hangi imkanlar varsa, bunlarla ilgili avukatlarının gerekli başvuruları yapacağını belirttiler. Biz ise, ilgili mercilerin bizden isteyeceği bilgi ve belgeleri vereceğiz. Örneğin yaptığımız protokolü ve Cavit Çağlar'ın bu protokol şartlarını düzenli olarak yerine getirmeye devam ettiğine ilişkin belgeleri vereceğiz. Çağlar, borcunu ödeme niyeti taşımaktadır. Bunu protokol şartlarını yerine getirerek göstermiştir. Biz alacağımızı buralardan tahsil ediyoruz. Buraların üretimini artırması bizim menfaatimizedir.
Geçen ay da teftişe gitmişti
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, 9 Mart'ta Nergis Grubu ile yapılan protokolün işleyişi ile ilgili konuları görüşmek ve grubun çalışmalarını yerinde görmek amacıyla grubun Bursa'daki fabrika ve tesisleri ziyaret etmişti. Başkan Ertürk, ziyarete ilişkin yaptığı açıklamada, "TMSF olarak protokol imzalamakla kalmıyor, protokolün gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini, protokolün işleyişini de çok yakından takip ediyoruz. 8 bin 500 kişiye istihdam sağlayan, yıllık ihracatı 300 milyon doları bulan bu grupla yapılan protokolün işlerliğini korumasının, TMSF'nin tahsilatını gerçekleştirme amacının yanında önemli bir sosyal boyutu da bulunuyor" demişti.

Ersin Özince'ye: Bankalar batırılırken neredeydiniz?
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, önceki gün, Bankacılık Tasarısı'nda kendisine verilen süper yetkiler nedeniyle TMSF'yi sert bir dille eleştiren Bankalar Birliği'ne ve TBB Başkanı Ersin Özince'ye ateş püskürdü.

TMSF'ye verilen yetkileri "uluslararası örneklere rastlanmayan aşırı düzenlemeler" olarak değerlendiren ve Anayasa'ya aykırı olduğunu söyleyen Bankalar Birliği'ni topa tutan Ertürk, "Bankalar Birliği önce kendi özeleştirisini yapsın. Bankalar batırılırken seslerini bile çıkarmadılar" dedi.

Bankalar Birliği'nin eleştirdiği yetkilerin altyapısının, bilinen zorunluluklar nedeniyle 5020 sayılı ve kamuoyunda Uzan Yasası olarak bilinen yasayla getirildiğini hatırlatan Ertürk, "El konulan bankalar ve aktarılan kaynaklarla bankacılık sektörünün geldiği durumu temizlemek için bu yetkilerin bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum" dedi. Bankalar Birliği'nin eleştirilerini hiçbir şekilde haklı bulmadığını belirten Ertürk, şöyle devam etti:

"Biz yetkilerimizi belli şartlara aykırı olarak kendisine kaynak aktaranlar için, yasaya aykırı fiili işleyenler için kullanıyoruz. Normal insanlar bundan niye şikayet etsin ki? Normal bankacıların çıkıp bunu demesi mümkün değil. Bizim yetkilerimizi kullanmamızdan rahatsızlık duyduklarını, öyle bir zarar gördüklerini sanmıyorum. Normal bankalarda bundan rahatsızlık yok. Ben bu eleştirileri şuna benzetiyorum: Normal bir insanın, cinayet işleyen için cezaların ağırlaştırılmasından şikayetçi olması gibi bir şey bu."

Çukurova Grubu yine kritik haftaya girdi 85 milyon $ bekleniyor
Yapı Kredi Bankası'nı satmak üzere Koç Grubu ile pazarlıklarını sürdüren Çukurova Grubu'nun revize edilen protokol gereği, ay sonuna kadar geciken ödemesini yapması gerekiyor.

Sözleşme gereği iki kez temerrüde düşmesi halinde protokolün feshedilecek olması nedeniyle önümüzdeki 7 gün grup açısından büyük önem taşıyor.

Ertürk, Çukurova Holding'in, 85 milyon dolar borç taksidini ödeyip ödemediği sorusuna, "Henüz bir ödeme yapılmadı" yanıtını verdi. Ertürk, "Evet kritik 7 güne girildi. Henüz bir ödeme yapılmadı ama bize ödeyeceklerini söylüyorlar. Biz de bu konuyla ilgili çalışma içinde olduklarını biliyoruz. Ama bekleyip göreceğiz" diye konuştu. Ertürk, grubun bu parayı ödememesi durumunda ne olacağı sorusuna ise "Grubun ne yapıp edip borcunu zamanında yetiştireceğini düşünüyorum. Böyle bir riske giremezler diye düşünüyorum" dedi.



VATAN
Benderin Notu
Itirazim Var
Neye diyeceksiniz pekcok seye elbette oncelikle fakat oncelikle cifte standarda polylen sifas nergis yatirimcilarindan bahseden yok bankasini dolandirdigi icin hukum giyen birini kurtarmak icin fabrikalarinin yasamini devam ettirmesi zorunlulugu one surulurken bu sirketlere yatirim yapanlar icin CEAS ve Kepezde DPT nin gorusu su "DPT tarafından gönderilen yazılı görüşte, herhangi bir ticari anlaşmanın belli şartlarda fesh edilmesinin ticaretin en doğal sonucu olduğuna dikkat çekilerek, borsa yatırımcısının yatırım yaptığı şirketle ilgili her türlü riski üstlendiği vurgulandı. Hissedarların elde edeceği kârdan, zarardan devletin sorumlu tutulamayacağı belirtilen görüşte, zaten bu yatırımcıların açtıkları davaları kaybettikleri ifade edildi. ÖİB ise bu yönde yapılacak bir düzenlemenin özelleştirmeyi zorlaştıracağına dikkat çekerek, bu bölgelere yönelecek yatırımcı taleplerim olumsuz etkileyeceği belirtti" veya EGS de sirketin elleri kollari baglanip :hayır: hadi bu borcu odeyin soylemidir. Sayin Erturk buna timsahin gozyaslari bile denmez ki timsah mideye indirdikleri icin aglamaktadir siz mirdar ettiginiz yatirimcinin parasini yatirimini bile kaale almamakta dolandiriciliktan hukum giymis birine gidip gecmis olsun diyebilmektesiniz. Hukum suca gore verilir eger fiil olusmussa suc cezayi gerektirir borcu oduyor olmak cezayi hafifletmez. Bugun bir kapkacci cikip dese ben hirsizladiklarimi gasplarimi odeyecegim var mi bana bir Af yolu? :bravo: buna verilecek cevap hukukta ne olacaktir? Ben bu davranisinizi garipsedim hemde cok garipsedim fabrikalari aman kapanmasin sonra Bursa gibi kentimize yazik olur dogrudur Denizli'ye Izmir'e yazik oldugu gibi mi? Evet elbette bu fabrikalarin calisanlari basimizin tacidir. amma polylen sifas nergis yatirimcilari, demirbank,kentbank gibi mahkeme karari ile yanlisin isbatlandigi ama TMSF nin olan oldu bugun artik yapilacak birsey yok dediklari yatirimcilar EGs grubu calisanlari yasarbank magdurlari Ceas Kepez magdurlari.... bu yapilanlar acikcasi tarihin degil belki mahserin hesaplari ile temizlenebilir. :tamam:

bender
28-04-2005, 04:42
* Bununla ilgili bir çözE arayışı var mı?
Ben kapanmaması için herkesin elinden gelen çabayı göstereceğine inanıyorum. Cavit Bey'in hapse girmemesi için mevcut hukuksal imkanların kullanılacaEnı, erteleme, ceza indirimi gibi hukuken hangi imkanlar varsa, bunlarla ilgili avukatlarının gerekli başvuruları yapacaEnı belirttiler. Biz ise, ilgili mercilerin bizden isteyeceği bilgi ve belgeleri vereceğiz. Örneğin yaptıEmız protokolEve Cavit Çağlar'ın bu protokol şartlarını dEenli olarak yerine getirmeye devam ettiğine ilişkin belgeleri vereceğiz. Çağlar, borcunu ödeme niyeti taşımaktadır. Bunu protokol şartlarını yerine getirerek göstermiştir. Biz alacaEmızı buralardan tahsil ediyoruz. Buraların Eetimini artırması bizim menfaatimizedir.
Geçen ay da teftişe gitmişti
:tamam:
AKP HORTUMCULUĞU AĞIR CEZA KAPSAMINDAN ÇIKARTIYOR :bravo: :bravo: :bravo:
TBMM BaşkanlıE’na sunulan öneriye göre söz konusu suçları işleyenler, aEr ceza mahkemeleri yerine asliye ceza mahkemelerinde yargılanacak. Ayrıca çekle ilgili suçlara, çekin keşide edildiği yerin dışında da bakılabilecek. Teklifin gerekçesinde şöyle denildi: “ResmEbelgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları aEr ceza mahkemelerinin görev alanlarından Ekarılarak, mahkemeler arasındaki iş daElımının yargı hizmetlerinin daha rasyonel bir biçimde yEEEmesini sağlamaya elverişli hale getirilmesi amaçlanmaktadır.ETCK’nın YEElE ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da değişiklik yapılmasını öngören teklifte de adli para cezasının ödenmemesi halinde, hapis sEesinin belirlenmesinde E00 milyona bir gEEkıstasının esas alınması öngörEEor. Ayrıca ‘hafif hapisEve ‘hafif paraEcezaları idari para cezasına dönEtEEecek.

varyemez
08-05-2005, 17:18
Sifaş'ın Olağan Genel Kurul'u 27 Mayıs'ta
07/05/2005 11:38

İSTANBUL - Sifaş Sentetik İplik Fabrikaları A.Ş.'nin Olağan Genel Kurul toplantısı 27 Mayıs'ta yapılacak.
Sifaş tarafından borsaya gönderilen açıklamada, 2004 yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 27.05.2005 Cuma günü saat 10:00’da Organize Sanayi Bölgesi, Sarı Cadde No:23, Bursa adresindeki Nergis Tekstil A.Ş. toplantı salonunda yapılacağı bildirildi.

varyemez
08-05-2005, 17:18
Polylen Sentetik İplik'in Olağan Genel Kurul'u 27 Mayıs'ta
07/05/2005 11:36

İSTANBUL - Polylen Sentetik İplik Sanayii A.Ş.'nin Olağan Genel Kurul toplantısı 27 Mayıs'ta gerçekleştirilecek.
Polylen Sentetik İplik tarafından İMKB'ye gönderilen açıklamada, 2004 yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 27.05.2005 Cuma günü saat 10:30’da Organize Sanayi Bölgesi, Sarı Cadde No:23, Bursa adresindeki Nergis Tekstil A.Ş. toplantı salonunda yapılacağı bildirildi.

varyemez
08-05-2005, 17:19
Nergis Holding'de Olağan Genel Kurul 27 Mayıs'ta
07/05/2005 11:33

İSTANBUL - Nergis Holding A.Ş.'nin Olağan Genel Kurul Toplantısı 27 Mayıs'ta gerçekleştirilecek.
Nergis Holding tarafından İMKB'ye gönderilen açıklamada, 2004 yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 27.05.2005 Cuma günü saat 11:00’de Organize Sanayi Bölgesi, Sarı Cadde No:23, Bursa adresindeki Nergis Tekstil A.Ş. toplantı salonunda yapılacağı bildirildi.

varyemez
17-05-2005, 16:26
Nergis Grubu'nda Toplu İş Sözleşmesi imzalandı
17/05/2005 11:04

İSTANBUL - Nergis Grubu'nda Toplu İş Sözleşmesi imzalandı.
Nergis Holding A.Ş. tarafından Borsa'ya gönderilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:"Şirketimizinde içinde yer aldığı Nergis Grubu ile TEKSIF Türkiye Tekstil, Örme ve Giyim Sanayi İşçileri Sendikası arasında sürdürülmekte olan Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri tarafların anlaşmaları ile sonuçlanmış ve 16.05.2005 tarihinde uzlaşma tutanağı imzalanmıştır. Varılan mutabakata gore 01.01.2005 tarihinden geçerli olacak ve 31 ay sürecek sözleşme ile çalışanlara altışar aylık dönemlerde yüzde 6 ücret zammı uygulanacaktır. Ayrıca sosyal yardımlara ilişkin maddelerde de iyileştirmeler sağlanmıştır."

bender
29-05-2005, 11:54
Olayi burada adim adim izledik ve gorduk ki Turkiyede olmaz olmaz :vurkafa:
Çağlar'a affın 2 mimarı

Çağlar'a ceza indirimi getiren "etkin pişmanlık" maddesini yeni TCK'ya AKP Bursa Milletvekili ve Grup Başkanvekili Çelik ile Adalet Komisyonu Başkanı Toptan koydurdu.

Haziran'da yürürlüğe girecek olan Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında getirilen etkin pişmanlık hükmünden, bankası TMSF'ye devredilen patronlardan sadece Cavit Çağlar'ın yararlanmasının arkasında AKP Bursa Milletvekili ve Grup Başkanvekili Farik Çelik ile Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan'ın ismi çıktı. TMSF ile borç ödeme protokolü yapan banka patronlarının cezaevine girmesini önleyecek yasal düzenleme düşünen hükümet, kamuoyundan tepki geleceği endişesi ile bunu bir türlü hayata geçiremedi. Arayışlar sonucu orta yol bulundu. TCK'ya "etkin pişmanlık" hükmü konuldu. Ancak bu düzenleme Çelik ve Toptan'ın girişimi ile sadece Çağlar lehine sonuç verdi. Hükümetin, TMSF ile anlaşıp, borcunu ödemeye başlayan banka patronlara"ceza ertelemesi" getirilmesine yönelik çalışmalarının perde arkası şöyle gelişti:

* Bir yıl önce hazırlanan Yolsuzlukla Mücadele Yasa Tasarısı TBMM'ye sevk edildi. Bu tasarıda, borç ödeme protokolü imzalayan patronların cezasının ertelenmesi yani cezaevine girmemeleri yönünde bir hüküm bulunuyordu. TMSF'nin "Borcunu ödemeye yanaşan içeri atılmasın. Aksi taktirde anlaşmanın anlamı kalmaz" yönündeki uyarısı siyasi düzeyde etkisini gösterdi. "Parayı ödeyen hapse girmesin" modeli AKP içinde ve kamuoyunda tartışma yarattı. Tasarından sadece patronlar değil organize suç örgütü liderlerinin de yararlanabileceği endişesi doğunca hükümet geri adım attı.

* Hükümet, banka patronlarına ceza ertelemesi getiren düzenlemeyi tek maddelik bir yasa tasarısı olarak Meclis'esevk etmeyi düşündü. Daha sonra bundan vazgeçilip, Bankacılık Yasası'na bir ekleme yapılması gündeme geldi. Ancak, kamuoyunda sıkıntı yaratabileceği endişesi ile bu da gerçekleşmedi.

TMSF ÖNERDİ
* TMSF, borcunu ödeyenlerin cezaevine girmesini önleyecek bir düzenlemenin TCK'da yapılmasını önerdi.Ahmet Beyin vicdani sizlamaz mi? AKP ve Adalet Komisyonu'nda bu öneri değerlendirildi. 1 Haziran'da yürürlüğe girecek olan TCK'ya dolandırıcılık suçları için "etkin pişmanlık" maddesi eklendi. Ancak bu maddeden sadece binlerce kişiyi istihdam eden, yüzmilyonlarca dolar ihracat yapan şirketlerin sahibi Cavit Çağlar'ın yararlanabileceği görüldü. Diğer banka patronları, dolandırıcılık değil, Bankalar Yasası'ndaki zimmet suçundan yargılandığı için kapsam dışı kaldı. Çağlar ise "dolandırıcılıktan" hüküm giymişti.
ANKARA

bender
31-05-2005, 05:58
Sabahtan Ergun Babahan keske bir gun sutununu Sabahin magdur yatirimcilarina ayirsa ne guzel olurdu degil mi?

Bir yasanın anatomisi

Meclis'te görüşülüp kabul edilen yeni Türk Ceza Yasası'ndaki değişiklikler paketi, AK Parti'nin "muhafazakârdan" çok "ikircikli demokrat" bir parti olduğunu ortaya koydu.
Basın kuruluşları, gazeteciler, aklı başındaki siyasiler uzun zamandır Türk Ceza Yasası'nın aslında halkın haber alma özgürlüğünü kısıtladığını, haberciyi cezalandırdığını anlatageldi.
Yani Hükümet'in "Basın kuruluşları, gazeteciler bu yasayla hiç ilgilenmedi" şeklindeki savunmasının hiçbir geçerliliği kalmadı. Ama Hükümet, kendisine iletilen tüm şikâyetleri kulak arkası etti ve basınla ilgili hükümlerin tamamını aynı şekilde korudu. Hukukun temelini şeriatta gören danışmanların yardımıyla hazırlanan bir metin çok küçük oynamalarla aynen kabul edildi.
Bu Ceza Yasası ile, eğer Cumhurbaşkanı Sezer onaylarsa, 1 Haziran'dan itibaren bu ülkede gazetecilik yapmak olanaksız hale gelecek. Gazetecinin yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlıkla ilgili haber yapması imkansızlaşacak.
İfade özgürlüğünün, Batı tipi demokratik rejimin savunucusu olduğunu ileri süren AK Parti iktidarı, özgür basının sesini kısacak bir metne imzasını attı. Tarih, onları bu özellikleri ile de hatırlayacak ve bu nedenle inanıyorum ki, affetmeyecek.
Değişiklikler, AK Parti'nin iktidarda ne kadar ustalaştığını gösteren özellikleri de içerdi. Türban konusunda tek bir adım atmayan, imam-hatip meselesini buzdolabına kaldıran AK Parti yönetimi "Milli Görüş" ağırlıklı parti grubunun ve Anadolu'daki seçmeninin ağzına bir parmak bal çalmak için Kur'an kursu açanlara verilecek cezada bir indirim yaptı.
Basına yönelik hükümlerde "sözde bir muhalefet" yapan CHP, bu maddede kıyameti kopararak tribüne yönelik bir tavır takındığını bir kez daha gösterdi.
Aslında kıyamet koparacak bir durum da yok ortada. Yapılan, yasal izin olmadan düzenlenen Kur'an kurslarını suç olmaktan çıkarmak bile değil. Sadece cezasında yapılan bir indirim var.
Yani AK Parti çoğunluğu, Kur'an kurslarının "suç" olduğunu kabul etti, sadece suçun cezasında bir oynama yapmakla yetindi.
Yolsuzluk, hırsızlık konusunda çok hassas olduğunu söyleyen iktidar, başka hiçbir iktidar döneminde görmediğimiz bir başka değişikliğe daha imza attı. Haberde ayrıntılarıyla okuyacağınız üzere "kişiye özel" bir af çıkardı. Etkin pişmanlık maddesini diğer bankacılarla özel bir hesabı olduğu için mi, yoksa kapsama alınan kişiyle farklı bir anlaşma olduğu için mi böyle düzenledi bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey, bu maddeyle adalet duygusunun kökten zedelendiğidir.
Şimdi Cumhurbaşkanı Sezer'in önünde orijinali kadar sakatlıklarla malul bir düzenleme var.
Hukuk sisteminde reform iddiasıyla yola çıkanlar, herkesin kendi hesabına göre el attığı bir metin ortaya çıkardı. Hukukçuların haklı itirazlarını da göz önüne aldığımızda yeni dönemde hepimizi gerçekten zor bir dönemin beklediğini söyleyebilirim.


"Etkin pişmanlık"

Bilmemiz gereken gerçek, bankacılık suçları olarak bildiğimiz olaylardan sadece banka sahiplerinin sorumlu olmadığıdır..

Üç günden beri SABAH'ta yeni Türk Ceza Kanunu'nda yapılan "etkin pişmanlık" değişikliğini işleyen haberler okuyorsunuz. Bu haberlerimizde söz konusu değişiklikle Cavit Çağlar'a sağlanan özel imkâna değiniyoruz.
Önce bir konunun altını çizeyim. İstihdamın büyümediği, tekstilin ciddi bir kriz yaşadığı bir dönemde, TMSF ile borçlarını ödeme konusunda anlaşma yapan Cavit Çağlar'ın cezasında indirim yapılmasına karşı değiliz.
Karşı olduğumuz şey, bu affın kapsamının sadece bir kişiyle sınırlı tutulmasıdır. Çünkü, bu uygulama "kişiye özel af" niteliği taşımaktadır.
Oysa yasanın kuralı, genel ve eşit olmasıdır. Aynı durumdaki yurttaşlara farklı biçimde uygulanan yasa, adalet duygusunu zedeler.
Demokrasi, eşitlik iddiasıyla iktidara gelen AK Parti'nin bankalara karşı aynı suçu işleyen kişiler arasında bir ayrım yapması bütün iddialarını zedeleyecek bir güvensizlik duygusu yaratacaktır.
Bugün önümüzdeki tablo şudur. Ekonomik kriz, banka ve şirketlerin yanlış yönetimi nedeniyle, kimi bankaların kaynakları sahiplerinin şirketlerine kullandırılmış, bu da büyük bir kamu zararına yol açmıştır.
Yani, banka sahiplerinin eylemleri arasında herhangi bir fark yoktur. Hepsi, aslında kamuya ait olan banka kaynaklarını kullanarak şirketlerine para aktarmış, bunun sonucunda da bankalarına el konulmuştur.
Bu süreçte kimi banka patronu tutuklanmış, kimi hakkında ise ceza ve hukuk davaları açılmakla yetinilmiştir. Hemen belirtelim ki, bu süreçte çok büyük adaletsizliklere yol açan farklı uygulamalar yapılmıştır. Bu farklı uygulamalara da ileriki günlerde değineceğimizi şimdiden belirtelim.
Ardından yaşanan süreçte kimi banka sahipleri, ya şirketlerini elden çıkararak ya da bir ödeme planı sunarak TMSF ile bir borç tasfiyesi üzerinde anlaşmıştır.
Buradaki uygulamada eşitlik veya adaleti zorlayıcı bir durum yoktur. Çünkü bu anlaşmalar sayesinde kamu alacağı büyük ölçüde güvence altına alınmıştır.
Sıkıntı yeni Türk Ceza Yasası'nın son değişikliği sürecinde yaşanmıştır.
Yasaya eklenen bir maddeyle, sadece 1999'dan önce bankacılık suçu işleyen bir banka sahibine, yani Cavit Çağlar'a özel bir af sağlanmıştır. Bunun için kimi AK Parti yöneticileri bizzat devreye girmiş, çaba harcamıştır.
Dediğim gibi, Cavit Çağlar milyonlarca dolar ihracat yapan, 15 bine yakın insana istihdam sağlayan bir işveren olduğu ve borçlarını ödeme konusunda kamu idaresiyle anlaşma yaptığı için hapse girmemesinde ciddi bir kamu yararı vardır.
Değişiklikle "zimmet" suçu işleyen kamu görevlilerine, hatta "hırsızlık" yapan kişilere de haksız edindikleri parayı ödemek koşuluyla af yolu açılmıştır.
Kapsam dışında, sadece TMSF ile anlaşma yapmalarına rağmen, 1999'da yapılan Bankalar Kanunu değişikliğiyle "zimmet" suçu işledikleri kabul edilen banka sahipleri bırakılmıştır.
Bu hükümet, geçmiş dönemde yaşanan ekonomik krizin yaralarını sarmak için geçmişe yönelik vergi affı çıkarmış, zordaki firma sahiplerine bankalarla uygun koşullarda anlaşma olanağı yaratarak doğru işlemler yapmıştır.
Bilmemiz gereken gerçek, bankacılık suçları olarak bildiğimiz olaylardan sadece banka sahiplerinin sorumlu olmadığıdır . Bu olaylardan kamu idaresi de, siyasetçiler de, yeterli sermaye birikimine imkan tanımayan ekonomik sistemimiz de, patronlarını yanlış yönlendiren yöneticiler de eşit derecede sorumludur.
Kısacası, bahsedilen olaylar bir ekonomik trajedi olarak değerlendirilebilir.
Hükümetin geçmiş olayların bu karmaşık niteliğini göz önüne alarak TMSF ile anlaşma ve gerekli ödemelerin yapılması koşuluyla geçmişe yönelik bir barış, beyaz sayfa dönemi açması doğrudur, yerindedir.
Yerinde olmayan şey bu imkanı bazı seçilmiş kişi(lere) tanıyıp aynı durumda olan başkalarını kapsam dışında tutmasıdır. Bu durum hukukun genel ilkelerine de adalet ve vicdan duygularına da terstir. Hükümetin ve Meclis'in sağladığı bu imkandan aynı durumda olan herkes faydalanmalıdır. Aksi halde iktidarın adamına göre yasa çıkarttığı duygusu güç kazanacaktır

bender
02-06-2005, 05:29
‘Cavit Çağlar Olayı’ Taha Kivanc Y.safak
Burada hatırlatmam üzerine, Sabah gazetesi, TCK ile Cavit Çağlar’a özel muamele yapıldığı haberinde ısrar etmekten, Ergun Babahan da sütununu aynı konuya ayırmaktan vazgeçti... Geçmişte Sabah’ı çıkaran kadronun bir bölümü tarafından yayımlanan Vatan gazetesi konuya sonradan dahil oldu; Cavit Çağlar’lı manşeti ile aynı gün yayımlanan Kulis onlar için de uyarıcı olmuştur umarım...

Konuyu biliyorsunuz: TCK’nın bir maddesiyle, bankalarına el konulup haklarında cezâî işlem yapılan işadamlarından yalnızca Cavit Çağlar kelebekler gibi özgür kılınıyor. Kaç eski bankacı, içettiği parayı ödese bile, kimbilir kaç yıl hapis yatacak... Yurtbank’ın patronu Ali Balkaner’e, yargıç, tam 34 yıl hapis cezası verdi nitekim. TCK’ya, yalnızca ‘dolandırıcılık’ suçunu 1999 öncesinde işleyip TMSF’den ‘helâllik’ alanların yararlanacağı ‘etkin pişmanlık’ maddesi (m. 168) eklenmiş... ‘Hortumcu’ diye anılanlar ‘dolandırıcılık’ değil ‘zimmet’ suçundan yargılanıyorlar ve atfedilen suçların işleniş tarihi hepsinde 1999 sonrası...

Sabah ‘kişiye özel af” diyor bu yapılana...Vatan’ın “Cavit Çağlar, gerisi ağlar” esprili manşeti de aynı anlama geliyor...

Saklayacak değilim: Cavit Çağlar’ı severim; milletvekili ve bakan olduğu dönemde kurak ve esprisiz siyaset ortamına sıcaklık getirmiştir. İşbilen-işbitiren kişiliğini takdir ederim. Bir ara, az kalsın, başbakan da olacaktı. 1999 seçimlerine Fazilet Partisi listesinden katılıp siyasî hayatını bir dört yıl daha sürdürmesine de ramak kalmıştı; ben burada Necmettin Erbakan’la adaylık konusunda anlaştığını yazınca tepkiler üzerine anlaşma bozulmuştu. Sonradan, “Annem bile FP’den adaylığıma karşı çıkmıştı; yanlış bir işi önledin” diye takdirine mazhar olmuştum Cavit Bey’in...

Vatan’ı ve Sabah’ı çıkaranlar da kendisini çok iyi tanırlar. Zaten, son ‘kişiye özel af’, Sabah’ın “TMSF teklif etti, Faruk Çelik ile Köksal Toptan sağladı” dediği yoldan olmadı. Siyasîlerin de etkisi vardır elbette, ancak 2004 yılı sonunda, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile Sabah yazarı Yavuz Donat’ın ‘yılbaşı partisi’ adını verdikleri bir buluşmanın ürünü o madde. Duyduğunda, Hıncal Uluç’un da övgüsünü almıştı; yine Sabah gazetesinde...

Bunları yazan benim, ama bu işin eş-dost işi olduğuna kafası hiç basmayan da yine benim. Tarihin seyrinin değişmesinde ahbap-çavuş ilişkilerinin rolü olabilir; ancak TCK’ya bir madde olarak giren, bazı çevrelerce ‘kişiye özel af’ olarak yorumlanabilecek bir düzenlemeye, ne basın mensuplarının gücü yeter, ne de siyasîlerin... Bir siyasî yapmak istese bir başkası karşı çıkar; bir parti istese, muhalefet itiraz eder...

Oysa, görüyorsunuz, bazı maddeleri üzerine yapılan tartışmaları Mısır’daki sağır sultanın bile duyduğu TCK’nın ‘kişiye özel af’ olarak yansıtılabilen maddesi sessiz sedasız geçiverdi Meclis’ten... Basından itiraz da her şey olup bittikten sonra geldi. Bunun birkaç yazarla bir-iki siyasînin işbirliği sonucu gerçekleştiğine beni inandıramazsınız...

Maddedeki “1999 yılı öncesi” sınırlaması bana olağanüstü ilginç geliyor. 1999, o sırada milletvekili de olan Cavit Çağlar’ın isminin dünya çapında bir olayda duyulduğu yıldı da ondan... Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in, “Amerikalıların bize neden teslim ettiklerini bugün bile bilmiyorum, ama hiçbir şart ileri sürmediler” dediği bir olay vardı hani... Şimdilerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘yeniden yargılansın’ kararıyla bir daha hatırladığımız bir olay: Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanıp bir operasyonla Türkiye’ye getirilmesi...

İşte o olayda geçiyordu Cavit Çağlar’ın ismi. Öcalan’ı teslim almak için Türkiye’den yola çıkan içi MİT görevlileriyle dolu uçak Cavit Çağlar’a aitti. Cavit Bey, çok sonraları, “Bana ismimi gizli tutacaklarına söz vermişlerdi; Ecevit daha ilk gün uçağın bana ait olduğunu ilân edince hayret ettim” sözleriyle benimle paylaşmıştı şaşkınlığını... Operasyondan sonra uçağı derhal elinden çıkardığını da o vesileyle öğrenmiştim...

Öcalan’ın Cavit Çağlar’ın uçağıyla Türkiye’ye getirilme tarihi Şubat 1999... Cavit Çağlar için TCK’ya yerleştirildiği ileri sürülen ‘kişiye özel af’ için öngörülen tarih de Ocak 1999... Cavit Bey’in o müthiş işadamlığı, pazarlık yeteneği ortada... Elbette ‘vatana hizmet’ tertibinden tahsis etmiştir uçağını ama... Uçağını tahsis etmesi konusu ilk açıldığında... Ya da, vatana hizmet için uçağını tahsis eden bir işadamına devlet kendiliğinden...

Herbiri tamamlanmadan bırakılmış bir dizi cümle size... Tamamladığım taktirde içerdikleri iddiaların doğruluk derecesini bilemeyeceğim için, en iyisi cümleleri yarım bırakmak... Yalnız ben, devletin, kendine hizmet edenlere karşı sorumluluk duygusu taşıyan bir varlık olduğuna inanırım... Hiç değilse onu buraya kaydedeyim...

Sabah’ta Cavit Çağlar konusunu üç gün üstüste haberleştirip yorumlayanlar, kervana sonradan katılan Vatan’ın yöneticileri, yanlış kişileri ve kurumları suçlayarak istedikleri sonucu elde edemezler. Arada daima birileri olur, başka birileri de yapılana mâzeret ve gerekçe üretir; ancak bu tür düzenlemeler, ancak, çok daha etkin bir yerden kotarılırsa sonuca ulaşır...

Bildiğimi buraya da yazayım: Devlet :mod: vefakârdır :bravo: , sözünde durur :tamam: ...

egemen13
05-06-2005, 18:43
http://www.sabahhaber.com/forum/ :bravo:
ARKADAŞLAR BAKIN SİZLER GİBİ BENDE MAĞDUR BİR BORSACIYIM VE İNANIN BİZLER İÇİN YAPILMIŞ EN GÜZEL ADIMA DESTEK VERELİM DİYORUM. BORSA ZEDELERİNİN HAKKINI ARAYAN BİR HABER SİTESİ VE FORUM KÖŞESİDE VAR .BUNDAN SONRASI SİZLERE KALMIŞ YA BU SİTEYİ DESTEKLERİZ BÜYÜRLER,HERKES BU ŞEKİLDE SESİMİZİ DUYAR YADA ALAKASIZ KALIP DESTEK BİLE VERMİYEBİLİRSİNİZ.BUNDAN SONRAKİ YAZIŞMALARINIZI LÜTFEN BU SİTEDE FORUM KÖŞESİNDE YAPIN.
BEN BİR İKİ HABER GÖNDERDİM ONU BİLE MANŞET HABER YAPTILAR. SİZLERDE HABER OLMASINI İSTEDİĞİNİZ OLAYLARI YAZABİLİRSİNİZ. BÖYLELİKLE HEM HABER YAPTIRMIŞ (BENCE BU HABER OLAYI ÇOK ÖNEMLİ)HEMDE SİTENİN FORUM KÖŞESİNDE YAZMIŞ OLURSUNUZ.
AYRICA BİLDİĞİNİZ TÜM MAĞDURLARIN DA KAYIT OLMASINI SAĞLAMALIYIZ. SAĞLIYALIM Kİ BU SİTEYE GİREN SORUMLU KİŞİLER SAYIMIZI VE MAĞDURİYETİMİZİ GÖRÜNCE KORKSUNLAR .
SAYGILARIMLA
www.sabahhaber.com
www.sabahhaber.com/forum :tamam:

egemen13
05-06-2005, 23:47
sabahhaber'i hiç böyle gördünüzmü?

mausenızı tıklayın ve istediginiz yeri bombalayın..Diğer seçeneklerede bakabilirsiniz

http://www.netdisaster.com/go.php?mode=bomb&control=on&lang=en&url=http://sabahhaber.com/

bender
07-06-2005, 08:02
Sezer, yeni TCK'daki değişikliği veto edince Çağlar, 189 trilyon lira ödemekten kurtuldu.

Sezer, yeni TCK'da yeniden ağır para cezası getiren hükmün de yer aldığı değişikliği veto edince Çağlar 208 milyar lira ile kurtuldu.

HAPSE GİRMEYECEK
Mahkeme Çağlar'ı etkin pişmanlıktan yararlandırarak 3.5 yıllık hapis cezasını da 1.5 yıla indirdi. Cezaevinde kaldığı süre dikkate alınan Çağlar, hapisten kurtuldu.

Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi, yeni TCK'daki etkin pişmanlık maddesine göre Çağlar'ın cezasını, 3.5 yıldan 1.5 yıla indirdi Mahkeme 189 trilyonluk ağır para cezasını da kaldırdı. Hapis yattığı süre, cezasını karşıladığı için Çağlar cezaevine girmeyecek.

İşadamı Cavit Çağlar yeni Türk Ceza Kanunu'nun etkin pişmanlık maddesinden yararlanarak, daha önce hakkında verilen 3 yıl 10 ay 20 gün ve 189 trilyonluk para cezasından kurtuldu. Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi dün aldığı kararda, şu ifadelere yer verdi: "Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu, Çağlar'ın etkin pişmanlık gösterdiğini yazılı olarak mahkemeye bildirmiştir. Çağlar'ın dava açılmadan önce borcunun bir kısmını ödediği anlaşılmıştır. Borç ödemenin dava süresince de devam ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca sanık, yaptığı protokolle borcunun tamamını ödemeyi taahhüt etmiştir. Bu nedenle 1 Haziran'da yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu'nun 168-2. maddesine göre, 3 yıl 10 ay 20 gün olan hapis cezası, 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına çevrildi. Daha önce yattığı süre düşüldüğünde, Çağlar'ın hapse girmesine gerek kalmadı. Ayrıca, 189 trilyon lira olan ağır para cezası, yine yeni Ceza Kanunu'ndaki para cezaları sistematiğinin değişmesi, zararı ödeyenlere ağır para cezası verilmemesi, sadece idari para cezası verilmesi hükmü dikkate alınarak para cezasının kaldırılarak, sadece 208 milyar lira ile sınırlandırılması kararlaştırılmıştır." Davanın diğer sanıkları Mustafa Çağlar, Şenol Şenkaya, Ergun Evcil de 1 yıl 6 ay 22 gün ceza aldılar. Diğer sanıklara ise hapis cezası verilmedi. Söz konusu üç kişi için tutuklama kararı alınmadı. Bu kişilerin cezaları davanın Yargıtay'da görüşülmesinden sonra kesinlik kazanacak.

VETO KURTARDI
Kararı yorumlayan hukuk çevreleri, kamuoyunda bilinenin aksine, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Türk Ceza Kanunu'ndaki değişiklik öngören maddeleri veto etmesinin Çağlar'a yaradığını vurgulayarak şu yorumda bulundular: "1 Haziran'da yürürlüğe giren TCK, dolandırıcılık suçundan mahkûm olanların yarattığı zararı karşılaması halinde ağırlaştırılmış para cezasına çarptırılamayacağını hükme bağlamıştı. Aslında gerekçesi de son derece basitti. Eğer sanık zararı karşılıyorsa, ona bir de zararın iki katı kadar para cezası vermek, zararın karşılanmasını engelliyordu. Sezer'e giden son değişiklikte ise, Çağlar'ın para cezasından kurtulma ihtimaline karşı, yeni bir hüküm getirilerek tekrar ağırlaştırılmış para cezası öngörülüyordu. Sezer değişikliği veto edince, Yeni TCK'nın yürürlükteki maddesi Çağlar'ın para cezasından kurtulmasını sağladı."

SABAH

bender
07-06-2005, 08:03
Cavit Çağlar Olayı’
Burada hatırlatmam üzerine, Sabah gazetesi, TCK ile Cavit Çağlar’a özel muamele yapıldığı haberinde ısrar etmekten, Ergun Babahan da sütununu aynı konuya ayırmaktan vazgeçti... Geçmişte Sabah’ı çıkaran kadronun bir bölümü tarafından yayımlanan Vatan gazetesi konuya sonradan dahil oldu; Cavit Çağlar’lı manşeti ile aynı gün yayımlanan Kulis onlar için de uyarıcı olmuştur umarım...

Konuyu biliyorsunuz: TCK’nın bir maddesiyle, bankalarına el konulup haklarında cezâî işlem yapılan işadamlarından yalnızca Cavit Çağlar kelebekler gibi özgür kılınıyor. Kaç eski bankacı, içettiği parayı ödese bile, kimbilir kaç yıl hapis yatacak... Yurtbank’ın patronu Ali Balkaner’e, yargıç, tam 34 yıl hapis cezası verdi nitekim. TCK’ya, yalnızca ‘dolandırıcılık’ suçunu 1999 öncesinde işleyip TMSF’den ‘helâllik’ alanların yararlanacağı ‘etkin pişmanlık’ maddesi (m. 168) eklenmiş... ‘Hortumcu’ diye anılanlar ‘dolandırıcılık’ değil ‘zimmet’ suçundan yargılanıyorlar ve atfedilen suçların işleniş tarihi hepsinde 1999 sonrası...

Sabah ‘kişiye özel af” diyor bu yapılana...Vatan’ın “Cavit Çağlar, gerisi ağlar” esprili manşeti de aynı anlama geliyor...

Saklayacak değilim: Cavit Çağlar’ı severim; milletvekili ve bakan olduğu dönemde kurak ve esprisiz siyaset ortamına sıcaklık getirmiştir. İşbilen-işbitiren kişiliğini takdir ederim. Bir ara, az kalsın, başbakan da olacaktı. 1999 seçimlerine Fazilet Partisi listesinden katılıp siyasî hayatını bir dört yıl daha sürdürmesine de ramak kalmıştı; ben burada Necmettin Erbakan’la adaylık konusunda anlaştığını yazınca tepkiler üzerine anlaşma bozulmuştu. Sonradan, “Annem bile FP’den adaylığıma karşı çıkmıştı; yanlış bir işi önledin” diye takdirine mazhar olmuştum Cavit Bey’in...

Vatan’ı ve Sabah’ı çıkaranlar da kendisini çok iyi tanırlar. Zaten, son ‘kişiye özel af’, Sabah’ın “TMSF teklif etti, Faruk Çelik ile Köksal Toptan sağladı” dediği yoldan olmadı. Siyasîlerin de etkisi vardır elbette, ancak 2004 yılı sonunda, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile Sabah yazarı Yavuz Donat’ın ‘yılbaşı partisi’ adını verdikleri bir buluşmanın ürünü o madde. Duyduğunda, Hıncal Uluç’un da övgüsünü almıştı; yine Sabah gazetesinde...

Bunları yazan benim, ama bu işin eş-dost işi olduğuna kafası hiç basmayan da yine benim. Tarihin seyrinin değişmesinde ahbap-çavuş ilişkilerinin rolü olabilir; ancak TCK’ya bir madde olarak giren, bazı çevrelerce ‘kişiye özel af’ olarak yorumlanabilecek bir düzenlemeye, ne basın mensuplarının gücü yeter, ne de siyasîlerin... Bir siyasî yapmak istese bir başkası karşı çıkar; bir parti istese, muhalefet itiraz eder...

Oysa, görüyorsunuz, bazı maddeleri üzerine yapılan tartışmaları Mısır’daki sağır sultanın bile duyduğu TCK’nın ‘kişiye özel af’ olarak yansıtılabilen maddesi sessiz sedasız geçiverdi Meclis’ten... Basından itiraz da her şey olup bittikten sonra geldi. Bunun birkaç yazarla bir-iki siyasînin işbirliği sonucu gerçekleştiğine beni inandıramazsınız...

Maddedeki “1999 yılı öncesi” sınırlaması bana olağanüstü ilginç geliyor. 1999, o sırada milletvekili de olan Cavit Çağlar’ın isminin dünya çapında bir olayda duyulduğu yıldı da ondan... Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in, “Amerikalıların bize neden teslim ettiklerini bugün bile bilmiyorum, ama hiçbir şart ileri sürmediler” dediği bir olay vardı hani... Şimdilerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘yeniden yargılansın’ kararıyla bir daha hatırladığımız bir olay: Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanıp bir operasyonla Türkiye’ye getirilmesi...

İşte o olayda geçiyordu Cavit Çağlar’ın ismi. Öcalan’ı teslim almak için Türkiye’den yola çıkan içi MİT görevlileriyle dolu uçak Cavit Çağlar’a aitti. Cavit Bey, çok sonraları, “Bana ismimi gizli tutacaklarına söz vermişlerdi; Ecevit daha ilk gün uçağın bana ait olduğunu ilân edince hayret ettim” sözleriyle benimle paylaşmıştı şaşkınlığını... Operasyondan sonra uçağı derhal elinden çıkardığını da o vesileyle öğrenmiştim...

Öcalan’ın Cavit Çağlar’ın uçağıyla Türkiye’ye getirilme tarihi Şubat 1999... Cavit Çağlar için TCK’ya yerleştirildiği ileri sürülen ‘kişiye özel af’ için öngörülen tarih de Ocak 1999... Cavit Bey’in o müthiş işadamlığı, pazarlık yeteneği ortada... Elbette ‘vatana hizmet’ tertibinden tahsis etmiştir uçağını ama... Uçağını tahsis etmesi konusu ilk açıldığında... Ya da, vatana hizmet için uçağını tahsis eden bir işadamına devlet kendiliğinden...

Herbiri tamamlanmadan bırakılmış bir dizi cümle size... Tamamladığım taktirde içerdikleri iddiaların doğruluk derecesini bilemeyeceğim için, en iyisi cümleleri yarım bırakmak... Yalnız ben, devletin, kendine hizmet edenlere karşı sorumluluk duygusu taşıyan bir varlık olduğuna inanırım... Hiç değilse onu buraya kaydedeyim...

Sabah’ta Cavit Çağlar konusunu üç gün üstüste haberleştirip yorumlayanlar, kervana sonradan katılan Vatan’ın yöneticileri, yanlış kişileri ve kurumları suçlayarak istedikleri sonucu elde edemezler. Arada daima birileri olur, başka birileri de yapılana mâzeret ve gerekçe üretir; ancak bu tür düzenlemeler, ancak, çok daha etkin bir yerden kotarılırsa sonuca ulaşır...

Bildiğimi buraya da yazayım: Devlet vefakârdır, sözünde durur...




[email protected]

egemen13
07-06-2005, 11:42
http://www.sabahhaber.com/forum/
ARKADAŞLAR BAKIN SİZLER GİBİ BENDE MAĞDUR BİR BORSACIYIM VE İNANIN BİZLER İÇİN YAPILMIŞ EN GÜZEL ADIMA DESTEK VERELİM DİYORUM. BORSA ZEDELERİNİN HAKKINI ARAYAN BİR HABER SİTESİ VE FORUM KÖŞESİDE VAR .BUNDAN SONRASI SİZLERE KALMIŞ YA BU SİTEYİ DESTEKLERİZ BÜYÜRLER,HERKES BU ŞEKİLDE SESİMİZİ DUYAR YADA ALAKASIZ KALIP DESTEK BİLE VERMİYEBİLİRSİNİZ.BUNDAN SONRAKİ YAZIŞMALARINIZI LÜTFEN BU SİTEDE FORUM KÖŞESİNDE YAPIN.
BEN BİR İKİ HABER GÖNDERDİM ONU BİLE MANŞET HABER YAPTILAR. SİZLERDE HABER OLMASINI İSTEDİĞİNİZ OLAYLARI YAZABİLİRSİNİZ. BÖYLELİKLE HEM HABER YAPTIRMIŞ (BENCE BU HABER OLAYI ÇOK ÖNEMLİ)HEMDE SİTENİN FORUM KÖŞESİNDE YAZMIŞ OLURSUNUZ.
AYRICA BİLDİĞİNİZ TÜM MAĞDURLARIN DA KAYIT OLMASINI SAĞLAMALIYIZ. SAĞLIYALIM Kİ BU SİTEYE GİREN SORUMLU KİŞİLER SAYIMIZI VE MAĞDURİYETİMİZİ GÖRÜNCE KORKSUNLAR .
SAYGILARIMLA
www.sabahhaber.com
www.sabahhaber.com/forum

bender
15-06-2005, 05:59
TMSF ile anlaşmak hırsızlık suçunu ortadan kaldırmaz’


Batık banka davalarına bakan ihtisas mahkemesi, dolandırıcılık ve zimmet suçundan yargılanan ünlü işadamlarına rekor cezalar veriyor.

Bu davalara bakmakla görevli İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Sümerbank davasında bankanın eski sahibi Hayyam Garipoğlu’nu 27 yıl 3 ay hapis ve 107 trilyon lira para cezasına, Yurtbank’ın eski sahibi Ali Avni Balkaner’i de 34,5 yıl ağır hapis ve 69 trilyon lira para cezasına çarptırmıştı.

Mahkeme, Sümerbank davasıyla ilgili gerekçeli kararını hazırladı. Hayyam Garipoğlu’nun ‘kültürlü hırsız’ olarak tanımlandığı kararda TMSF ile anlaşmasının dolandırıcılık ve zimmet suçunu ortadan kaldırmayacağına dikkat çekiliyor. “Hırsızlık suçunu işleyen sanığın suça konu eşyayı veya eşyaya muadil bir değeri sahibine iade etmesi veya sahibi ile anlaşması nasıl hırsızlık suçunu ortadan kaldırmıyorsa, Garipoğlu grubunun TMSF ile anlaşmış olması da hükme esas suçları ortadan kaldırmayacaktır.” deniliyor. Kararda yer alan bu hüküm bankalarını batırmaktan yargılanan diğer işadamlarını tedirgin ediyor. :bravo:

Mahkemenin içtihadına göre Egebank, Etibank, Bankkapital, Toprakbank, Pamukbank ve İmar Bankası’nın zarara uğratılmasına ilişkin davalarda yargılanan Yahya Murat Demirel, Dinç Bilgin, Cavit Çağlar, Mahmut Ceylan, Halis Toprak, Mehmet Emin Karamehmet ve Cem Uzan gibi işadamlarının borçlarını ödemek için TMSF ile anlaşmış olmaları önemli değil. :bravo: Çünkü, batık bankacıların TMSF’ye borçlarını ödemesi, işlenen suçları ortadan kaldırmıyor. :bravo: Bu durum TMSF ile protokol imzalayarak zararı ödemeyi taahhüt eden bankacıları korkutuyor. Batık bankacıların avukatları ‘TMSF ile anlaşmanın’ ceza indirimi için önemli bir gerekçe olduğunu düşünüyor. Oysa ihtisas mahkemesi bu durumu dikkate almıyor.

256 sayfalık kararda Sümerbank davasına konu olan “dolandırıcılık ve zimmet” suçuyla ilgili ilginç tespitler yer alıyor. Gerekçeli kararda Hayyam Garipoğlu’nun, söz konusu suçları hukuki kılıflar içinde işlediği anlatılıyor. Kararda, Garipoğlu’nun Sümerbank’ı 360.000.000 dolar zarara uğrattığı ifade ediliyor. TMSF ile anlaşmasına rağmen “Bu paranın herhangi bir şahıs tarafından ne kadar mal varlığı olursa olsun imzalanmasının hayatın normal akışına aykırı bir durum teşkil ettiği de açıktır.” deniliyor.

Garipoğlu’nun teknolojik imkanları kullanarak bankanın içini boşalttığı belirtilen kararda şu ifadeler yer alıyor: “Gelişen çağımızda sanıkların kültür düzeyleri nazar-ı dikkate alınarak mala karşı işlenen suçlarda kılıf olarak hukuki ilişkilerin varlığının yoğunlaştığını kabul de bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüz dünyasında kültür düzeyi yüksek insanların artık klasik manada iç etme / hırsızlık gibi mala karşı eylemleri basit yöntemlerle gerçekleştirmedikleri görülmektedir.” Garipoğlu’nun emaneten topladığı mevduatı kendi çıkarları amacıyla kullandığı anlatılıyor: “Olayımızda mağdur bizzat devletin garantisi altında bulunduğuna inanan mevduat sahibi ve kamu otoritesidir. Aldatma da zaten kamu otoritesine karşı yapılmıştır. Doğan zarar diğer ticari işletmelerde olduğu gibi bankaya ait olmayıp devlet üzerinde bırakılmıştır. ”

bender
06-07-2005, 07:03
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, batık bankacılarla ilgili mahkumiyet kararlarının 'işlerini zorlaştırdığını' söyledi.
Bank Kapital'in eski sahibi Mahmut Ceylan hakkında zimmetten dolayı verilen 12 yıl 3 ay hapis cezasını değerlendiren Ertürk, "Protokol yaptıklarımız işini geliştirmeye çalışıyor. Ceylanlar yurtdışında nerede bir ihale varsa hepsine saldırıyorlar. İhale aldıklarında ben de seviniyorum" diyen Ertürk, Milliyet'in sorularını yanıtladı:

Batık bankacıların TMSF ile yaptığı protokoller suçun ikrarı şeklinde mahkeme gerekçelerine zemin mi hazırlıyor? TMSF ile anlaştığı için ya da bu anlaşmalar cezalandırmanın gerekçesi olarak kullanıldığını söylemek doğru değil. Bu konuda yasal sınırlandırmalar var. 8. Ağır Ceza Mahkemesi kendi kanununa, elindeki yetkilere bakıyor ve buna göre karar veriyor. Burada ancak yasal düzenleme ile aşılabilecek bir durum var. Bütün sorumluluğu mahkemenin üzerine yıkmakta çok doğru değil.

Cezalandırmalar sizin cephenizden nasıl görünüyor? Sorunu popülizmle gizlemeye gerek yok. Cezalandırmalar (üstelikte uzun süreli cezalandırmalar) en azından bizim kendi sorunumuzu çözmemizi zorlaştırıyor. Ben hukukçu ya da ceza felsefecisi değilim. Ama bizim sorunumuzu çözmüyor, hatta ağırlaştırıyor. Peki çözüm nerede? Protokol yaptığımız insanlar bütün gücünü işini geliştirmeye harcıyor. Örneğin Ceylanlar yurtdışında nerede bir ihale varsa hepsine saldırıyorlar. İhale aldıklarını her duyduğumda seviniyorum. Çünkü bize borçlarını ödeme imkânları artıyor. Meseleye böyle bakıyorum. Bunlar geçmişte ne yaptılar, ne yapmadılar ona bakmıyorum. Onlar borçlu biz alacaklıyız. Bütün ailenin ya da iş yapacak adamların cezaevine girmesi alacaklarımızı tahsil etmemizi zorlaştıracaktır. Başka neyi çözecektir; bunu bilmiyorum.

Batık bankacılara verilen cezalar; örneğin Cavit Çağlar'a verilen neden farklı oluyor? Zaman farkı ve olayın oluş tarihindeki hukuki düzenlemelerden gelen farklılık sözkonusu. Cavit Çağlar'ın Etibank'la ilgili devam eden bir davası var. Zimmet konusunda aynı risk onu da bekliyor. Bence cezalar arasındaki farklılıktan çok zimmet tanımlamasının biraz daha açıklanmaya ve yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var.

Zimmet mi ağır suç, dolandırıcılık mı? Bu ayrımları yapacak kadar bilgim yok. Sonuçta dolandırıcılık ya da zimmet ya da her ikisine istinaden verilen cezalar, açıkçası her mahkumiyet bizim için endişe kaynağı. Endişe nedeni de onların (batık bankacıların) mahkum olması değil de, mahkumiyetleri bizi nasıl etkileyecek buradan kaynaklanıyor.


'İhlas'ın tasfiyesi hızlandırmalı'
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, İhlas Finans'ın tasfiyesinin TMSF eliyle yapılmasını öngören yasal düzenlemeden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın müdahalesiyle vazgeçilmesinin doğru olup olmadığını ise şöyle değerlendirdi:
"Bu benim için çok zor bir soru. Yasal düzenleme bize görev vermediği sürece bizim bir şey yapmamız mümkün değil. İkincisi de yeni bir göreve talip olacak kadar da lüksümüz yok. Bizim uğraştığımız bankacılık mirası o kadar ağır ki, ağır mirasa yeni bir yük eklemenin işimizi zorlaştırdığını kabul ediyorum. Ama şu mesajı da vermek isteriz. Bir defa İhlas Finans'ın tasfiye sürecinin hızlanması ve şeffaflaşması gerektiğini herkesin kabul etmesi lazım. Burada 100 bin mağdur insan var. Bu sürecin taraflara karşı olabildiğince şeffaf olması lazım. İkincisi de tasfiyenin hızlanması lazım. Şu anda biz sorumlu olmadığımız için bizim tek söyleyebileceğimiz budur. Benim İhlas yetkililerine de söylediğim budur. Süreci hızlandırmak yasal olmasa bile ahlaki bir sorumluluktur."

bender
07-07-2005, 04:56
TMSF de haklı mahkeme de


Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) tahsilat için protokol imzaladığı batık banka patronlarının aynı zamanda hapis cezası alması ile başlayan tartışma sürüyor. Bu konuyla ilgili düşüncelerime daha önce bu köşede yer verdim. Batık banka patronlarının TMSF ile anlaşma yapması, onların ceza almasını engellemez. Çünkü, TMSF’yi ilgilendiren konunun mali boyutu, işin bir de hukuk boyutu var.

Bu tartışmalar sürerken, dünkü Milliyet gazetesinde okuduğum iki haber oldukça ilgimi çekti.

Haberlerden biri şu;

‘TMSF ile protokol imzalayan batık banka patronlarının hapis cezası alması tartışmaya yol açarken, cezayı veren mahkeme, kararını şu gerekçe ile açıklıyor: Borcunu ödemek suçu kaldırmaz. Hırsızın, çaldığını iade etmesi halinde hırsız olmaktan çıkmadığı gibi...’

İkinci haber ise şöyle:

‘TMSF Başkanı Ertürk: Banka davalarında mahkeme, kanuna göre ceza veriyor. Ancak iş yapacak adamların cezaevine girmesi tahsilatı zorlaştıracak. Başka neyi çözer bilmiyorum’

İşte bu noktada iş kilitleniyor. Devlete dolayısıyla vatandaşa verilen yükü azaltmaya çalışan TMSF, batık banka patronlarıyla yaptığı anlaşmalarla üzerine düşeni yapıyor. Ancak, konunun cezai boyutu nedeniyle batık banka patronları, protokol imzalasalar dahi, hapis cezasına çarptırılıyor

M Kelkitlioglu Star

bender
06-05-2008, 21:50
CAVİT ÇAĞLAR'A SELAM VEREN YANDI!
TMSF'NİN İNTERBANK OPERASYONLARI SÜRÜYOR. HABERTURK.COM ÖZEL HABER

06.05.2008 19:06
TMSF İnterbank'tan aktarılan krediler sebebiyle Çukurova Grubu'ndan 500 milyon dolar alacak talebini içeren ihtarnamesini Çukurova Grubu'na tebliğ
etti. Çukurova Grubu ile TMSF arasında daha önce yapılan protokol içeriğinde, TMSF'nin Çukurova Grubu'ndan herhangi bir alacak talep etmesi
durumunda tahsilat işlemlerine başlamadan önce 2 aylık ön süre verileceğine dair hüküm sebebiyle Çukuorva Grubu'nun 500 milyon dolarlık bu alacak talebi konusunda tebliğden itibaren 2 aylık süresi bulunuyor. 2 aylık süre içinde Çukurova Grubu ile TMSF arasında bir mutabakata varılamaması veya ödeme yapılmaması durumunda TMSF Çukurova Grubu'na karşı icrai işlemlere başlayabilecek.

TMSF ikinci tahsilat işlemini ise yine İnterbank sebebiyle, fakat bu kez Doğuş Grubu'na gerçekleştirdi. HABERTURK.COM'a ulaşan bilgilere göre
batık İnterbank'ın eski sahibi Cavit Çağlar bankaya el konulmadan bir gün önce kendisine ait NTV'nin hisselerini Doğuş Grubu'na devretti. TMSF
yaptığı araştırmalarda, Cavit Çağlar döneminde İnterbank'tan paravan firmalar kullanmak suretiyle NTV'ye 46 milyon dolar usülsüz kaynak
aktarıldığını tespit etti. Daha sonra bu tespitten hareket eden TMSF, İnterbank hakim hissedarı Cavit Çağlar'ın NTV hisselerini devretmesi işlemini 'mal kaçırma işlemi' olarak tespit etmesine rağmen, hisseleri devralan Doğuş Grubu'nun Cavit Çağlar Grubu adına paravan olarak hareket ettiğine yönelik bir tespite ulaşmadı.

Bu sebeple, NTV'nin devrinin hakim hissedarın mal kaçırma işlemi olarak değerlendirilmesine karşın, NTV hakim hissedarın (Cavit Çağlar'ın) paravan
şirketi olarak değerlendirilmediği için NTV'ye el koymak yerine doğrudan NTV'nin sahip olduğu ve kredilerin aktarıldığı şirketlerden alacak talep etme yolunu seçti.

Doğuş Grubu ile TMSF arasında yürütülen görüşmeler sonucunda Cavit Çağlar döneminde İnterbank'tan NTV'ye aktarılan 46 milyon dolarlık krediye faiz tahakkuk ettirilerek ulaşılan yaklaşık 80 milyon dolarlık bedelin TMSF'ye ödenmesi konusunda anlaşma temin edildiği öğrenildi.

Böylece, TMSF İnterbank sebebiyle bir taraftan Doğuş Grubu'ndan yaklaşık 80 milyon dolar tahsil ederken, diğer taraftan da Çukurova Grubu'ndan
500 milyon dolar alacak talep etmiş oluyor. Bu miktar da tahsil edildiğinde Cavit Çağlar tahsil edilecek bu miktarlar kadar TMSF borcundan
kurtulmuş olacak.