PDA

View Full Version : Istiklal marşı’mızın kabulü



ÖZDOĞAN77
12-03-2011, 11:06
http://i1103.hizliresim.com/2011/3/12/3305.gif




İSTİKLAL MARŞI’MIZIN KABULÜNÜN 90.YILI KUTLU OLSUN


İstiklal Marşımız, yurdumuzun düşman işgaline uğradığı felaket günlerinde hazırlandı. Saldırgan düşmana karşı Anadolu’da tutuşan heyecanı koruyacak; vatan sevgisini ve inancı canlı tutacak bir marşın hazırlanması düşüncesiyle Milli Eğitim Bakanlığı bir yarışma düzenledi. Beğenilen güfte için 500 lira ödül verilecekti. Yarışma için 734 şiir gönderildi. Bir kurulca bunlar titizlikle incelenip 6 tanesi ayrıldı. Ama hiçbiri beğenilmedi; marş olacak değerde bulunmadı. O zaman Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif’in para ödülünden rahatsızlık duyduğu için yarışmaya katılmadığı öğrenildi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi şairin Meclis’teki sıra arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey’in yardımını istedi.

Hasan Basri Bey bundan sonrasını şöyle anlatıyor:

‘‘Akif Bey’in yanımda olduğu bir zaman,elime bir kağıt parçası alarak,onun dikkatini çekecek bir tarzda yazmaya başladım.

- Ne yazıyorsun?

- Marş…İstiklal Marşı yazıyorum.

-Yahu sen ne adamsın? Seçilecek şiire para ödülü verileceğini bilmiyor musun? içinde para olan bir işe nasıl katılıyorsun?

- Yarışma kaldırıldı? Seçilecek şiire ne para verilecek, ne de her hangi bir ödül. Milli Eğitim Bakanı bana güvence verdi.

- Ya, o halde yazalım.

İşte böylece yazılmaya başlanan ve 48 saatte bitirilen İstiklal Marşı, imzasız olarak Milli Eğitim Bakanlığının seçici kuruluna sunuldu. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi, daha önce seçilen 6 şiirle birlikte yeni şiiri Ordu Komutanlarına gönderdi. Onlardan, şiirlerin askerlere okunmasını, beğenilenleri sıralamalarını istedi. Komutanlar, kısa sürede sonucu bildirdiler: Hepsi de Mehmet Akif’in şiirini birinci sıraya almıştı. Bundan sonraki iş, İstiklal Marşı’nın T.B.M.M’ne getirip kabul ettirmekti. Marş, ilkin Meclis’in 1 Mart 1921 günü yaptığı ikinci oturumunda ele alındı. Başkan Mustafa Kemal’in söz vermesi üzerine Hamdullah Suphi kürsüye gelerek, sık sık alkışlarla kesilen şiiri okudu ve son seçimin Meclis’e ait olduğunu söyledi. O gün oylama yapılmadı. Şiirle ilgili konuşmalar ve oylama, Meclis’in 12 Mart 1921 günü öğleden sonraki oturumunda yapıldı. Bazı milletvekilleri, bir komisyon kurularak şiirin yeniden incelenmesini, bazıları da hemen görülüp karara bağlanmasını istediler. Uzunca tartışmalardan sonra, şiirin kabulü için verilen 6 önerge benimsendi ve İstiklal Marşı çoğunlukla kabul edildi.

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930 da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922 de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu. Marşın armonilenmesini Edgar Manas, bando düzenlemesini İhsan Servet Künçer yaptı.

TUNABEN10
12-03-2011, 21:38
Değerli abim, duyarlılığın için teşekkürler.

Başlığa bakmak için bu bölüme girmiştim, bu gün İstiklal Marşımızın kabulünün yıldönümü ve aynı zamanda 2011 yılı Mehmet Akif Ersoy yılı...


Bağımsızlığı için ölecek milletimizin duygularına içtenlikle tercüman olmuş bu güzel şiiri bizlere hediye ettiği için kendisine bir kez daha şükran duyuyorum. Akif her yönüyle toplumcu bir şair ve milliyetini, milletini seven bir insandır.

Bu yılın kendisine hediye edilmesi üzerine onu çok iyi anlatan bir biyografiden alıntılar yapmayı istedim.


“Bir Destan Adam Mehmet Âkif Ersoy” adlı biyografisinin yazarı Abdurrahman Şen'in Akif hakkındaki görüşleri kısa alıntılarla şu şekilde:


"Mehmet Âkif Ersoy’un yanında uzun süre geçiren ve bugün elimizdeki en detaylı Âkif bilgilerini bırakanlardan biri olan Mithat Cemal Kuntay, Âkif’in kişiliğini özetlerken; “İlk tanıdığım zaman ona inanmadım: Bir insan bu kadar temiz olamazdı. Fena aktör, melek rolünü oynamaktan bir gün yorulacaktı. Gayri tabiî bir faziletten yorulan yüzünü bir gün görecektim. Fakat otuz beş sene bugün gelmedi. Otuz beş sene onun yanından her çıkışımda, kendime hep bu sualleri sordum: Bu tevazu, kendi kendini inkâr derecesine nasıl çıkıyordu? Mahrumiyetlerden yılmayan ahlakıyla, kendisini nasıl kahraman sanmıyordu? Onun temizliği yanında insan kendi günahlarından muzdarip olurken, o, kendisinin sizden başka olduğunu nasıl görmüyordu?” diye soruyor.


Âkif’in “dostluk” anlayışına, “söz verme” mantığına, “doğruluk” kavramına kattığı örnek davranışlardan birini uygulayanı gördüğümüzde, göklere çıkartıyoruz artık. Oysa Âkif’te bu hasletlerin fazlası var ve samimi olarak var. Hiçbir günü birlik mülahaza Mehmet Âkif’in “doğru bildiği”nden sapmasına gerekçe olamıyor. Bugün özlemini çektiğimiz “omurgalı” olmanın neredeyse tek örneği Âkif.



Maalesef edebiyat tarihimiz de siyasî kamplaşmalarımızın esiri olmuş durumda… Bu yanlış tercihin sonucu olarak da İstiklâl Marşımızın şairi Mehmet Âkif başta edebiyat tarihlerimiz olmak üzere bir çok kaynakta hak ettiği nisbette yerini almıyor.


Her fırsatta dile getirdiğim bir ayıbımız var. Milli marşımız bugün okullarımızda, “içindeki yabancı kelimeler” eklemesiyle inceleniyor, tahlil ediliyor. Lise mezunlarımızın birçoğu, ders kitabında gördüğünden fazla bir bilgiye sahip değil Âkif hakkında.




Sadece kitabıma aldığım “Müslümanlar neden geri kaldı?” başlıklı bölüme göz atmak bile Âkif’in nasıl ileri görüşlü bir aydın, nasıl geniş düşünceli bir entelektüel olduğunu ayan beyân ortaya koyuyor… Peki, Âkif neden böyle bir kalıba sıkıştırılmak istenmiş olabilir? Toplumu bilgiyle, gerçeklerle değil de sloganlarla, şekiller ve simgelerle yönetmeyi bırakmak istemeyenlerin kültürel hıyanetinden, diyelim kısaca buna da."



Bağımsızlığımızın sembolü, İstiklal Marşımızı gururla şevkle okumanın tadına doyamıyorum.

12 Mart İstiklal Marşımızın kabul günü kutlu olsun...

ÖZDOĞAN77
13-03-2011, 20:44
Sevgili TUNABEN10,
bir anekdotumu paylaşayım...

2006 yılının Eylül ayı oğlum Anadolu Lisesini kazanmış ve okulun ilk günü.
Merasim yapılacak ve ilk önce ulu önder ATATÜRK'ümüz ve aziz şehitlerimiz için saygı duruşundan sonra,İstiklal Marşımız.

Okul bahçesinde,100 kişi kadar veli ve öğretmen,350 öğrenci var tahminen.

İstiklal Marşının bitiminden sonra,sesimle o kadar kişiyi bastırmışım ki,o bahçedeki herkesin bana şaşkın ve meraklı bakışları altında vücudumun titremesi ve gözyaşlarım durmamış devam etmekte...

İstisnasız her İstiklal Marşında bu böyle devam eder.

Bana bu duygu yoğunluğunu yaşatan,olağandışı ruh haliyle sarıp sarmalayan bu dizelerin sahibi Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle ve saygıyla anıyorum...