PDA

View Full Version : Attila İlhan kalp yetmezliğinden vefat etti...



sudha
11-10-2005, 12:14
Türk Milleti sakin,sessiz ve vakurdur.Kolay kolay konusmaz ama yeri
zamani gelince konusur ve tam konusur..."

Büyük şair ve yazarımız Atilla İlhan’la tam bir hafta önce, Taksim'de The Marmara Otelinin Pastanesinde konustum. Pastanenin köşesinde tek başına oturuyordu. Bir arkadaşımla gidip yanına oturduk sevindi, yüzü güldü.

"Seninle işten beraber atildik değil mi ? Çok işsiz var çok bunun sonu kötü" dedi.

Oldukça zayıflamıştı, halsizdi fotoğraf için yüzünü dönmekte bile zorlandı. Sebebini sordum:

"Hastayım, aslında çok daha kötüydüm. Beni ilaçlar çok kötü yaptı. Ama Allah’tan başka doktorlarda var! Bazı ilaçlarımı kestiler de biraz iyileştim. Bu gördüğünüz düzelmiş halim. İlk kez sokağa çıktım...”

Atilla İlhan verilen ilaçların gözünde biriktiğini bunu ir doktorun farkettiğini ve ilaçları kestiğini söyledi.

Ardından “benim soyum ayakta ölür. Öyle alttan alma filan olmaz bizde. Tüm ailem kalp yetmezliğinden öldü ben de öyle öleceğim” dedi. Ve öyle de öldü.

Allah rahmet eylesin.

Türk milletinin başı sağolsun

Tuncer Bahçivan
www.haber3.com

trakyalı
11-10-2005, 12:20
Allah Rahmet Eylesin.

yolarayan
11-10-2005, 12:21
allah tum sevenlerine ve ailesine sabır versin.

şensobey
11-10-2005, 12:24
Şiir dünyamızdan bir ışık söndü.
Atilla İlhanlar zor çıkar.
Allah rahmet eylesin.

Morientes
11-10-2005, 12:25
35.5 lu büyük şair.mekanı cennet olsun....

terapist
11-10-2005, 12:28
Allah Rahmet etsin... çok üzüldüm... tam bir vatanseverdi... böyle değerlerimizi birer ikişer kaybediyoruz.. ilerki zamanlarda fikirleri daha net anlaşılacak, dikkat çektiği konular bir bir olacak ve söylemişti denecek... bütün moralim bozuldu... ailesine sabır dilerim... tekrar Allah Rahmet eylesin...

nerkan
11-10-2005, 12:31
Türk Milleti öz evlatlarından birini daha kaybetti başımız sağolsun

JAKO
11-10-2005, 12:38
http://www.delphiman.net/files/crybaby_buyuk.jpg

Morientes
11-10-2005, 12:46
Ben Sana Mecburum Bilemezsin

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski istanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun

Belki haziran'da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin

Attila İlhan (1960)

erdeem
11-10-2005, 12:46
Allah rahmet eylesin...Yüce bir değer kaybedildi..Türkiye için önemli bir kayıp..

Kalelerden biri daha gitti...

Morientes
11-10-2005, 12:50
Aysel Git Başımdan

Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın
Hiçbir dakikamı yaşayamazsın
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Benim için kirletme aydınlığını
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün
Gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim
Ya ölmek ustalığını kazanırsın
Ya korku biriktirmek yetisini
Acılarım iyice bol gelir sana
Sevincim bir türlü tutmaz sevincini
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ümitsizliğimi olsun anlasana
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Sevindiğim anda sen üzülürsün
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
İçinden bir gemi kalkıp gitmemiş
Uzak yalnızlık limanlarına
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
Sakın başka bir şey getirme aklına
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan seni seviyorum

Attila İlhan

ayyan
11-10-2005, 12:52
Allah Rahmet eylesin :(

Serenler
11-10-2005, 12:54
Bir büyük ilim ve fikir adamını kaybettik. Öyle ki defalarca Nobel dülüne aday gösterilen çağımızın Einsteini bilim adamı Prof Dr Oktay Sinanoğlu'nun bile gıptayla bakıp onun gibi olmak isterdim dediği bir insan..
Ulusça başımız sağ, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın..:aglayan:

tekir
11-10-2005, 13:01
Büyük düşünce adamı, büyük şair. Şimdi arkasından birkaç gün birşeyler yapılır sonra o da unutulanlar kervanına katılır ne yazık ki. Nur içinde yat sevgili 35.5 lu hemşehrim.

Morientes
11-10-2005, 13:06
1941 yılında İzmir Atatürk Lisesinde sevdiği kıza Nazım Hikmet şiiri yazıp yolladığı için 2 ay hapis yatmış...
yazık ne çileler çekmiş....
onu unutmayacağız.
35.5 onunla gurur duyacak hep....
nobeli orhan pamuğa vermek isteyenler utansın....

Serenler
11-10-2005, 13:08
1941 yılında İzmir Atatürk Lisesinde sevdiği kıza Nazım Hikmet şiiri yazıp yolladığı için 2 ay hapis yatmış...
yazık ne çileler çekmiş....
onu unutmayacağız.
35.5 onunla gurur duyacak hep....
nobeli orhan pamuğa vermek isteyenler utansın....
:tamam:

Morientes
11-10-2005, 13:11
'eğer 17 yaşında hapse gidiysen
hayatnın yarısı takiplerle geçtiyse
ölmek sıradan birşey'

Atilla İlhan

korsan
11-10-2005, 13:11
Sisler Bulvarı


elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk


sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk


sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu


terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı


sisler bulvarı'nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!


sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarapda kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı


bir gemi beni afrika'ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka'da bir gün kalacağım
sisler bulvarı'nı hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapurlar uğuldayacak


sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul'du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlık bana dokunuyordu


eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlıyamazdı
on beş sene hüküm giyerdim


dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı


sisler bulvarı'ndan geçmediğin gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray'da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum

sudha
11-10-2005, 13:44
Pia

ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia'yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldız basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim

ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam pia'nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem pia'nın
ölsem eksiksiz ölürdüm


Attilâ İlhan

ilke_ibrahim
11-10-2005, 13:58
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarda şiir söyleyerek
kim duysa-korkudan ölür
tahrip gücü yüksek saatli bir bombadır patlar
an gelir atilla ilhan ölür.


anısını yaşadıkça yaşatacağız.

hiskin
11-10-2005, 14:43
hey sevgilim hürriyet'e dua et
hürriyetsiz yaşayamaz memleket
hür yaşamak için gelmiştir insan
hürriyet eşitlik sulh ve saadet
ölelim yaşamak için marianne
________________________________
atilla ilhan

allah rahmet eylesin.

pinky
11-10-2005, 14:55
...

kumralada
11-10-2005, 14:58
Değerli şair ve düşünce adamı Attila İlhan'ı ışıklar ülkesine uğurlarken.........



ELDE VAR HÜZÜN


söyleşir
evvelce biz bu tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylenirdi mercan koz nargileler
zamanlar değişti
ayrılık girdi araya
hicrana düştük bugün
ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşları başıboş dalgaların
yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
elde var hüzün
o şehrayin fakat çıkar mı akıldan
çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
sırılsıklam aşık incesaz
kadehlerin mehtaba kaldırılması
adeta düğün
hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün

ATTİLA İLHAN

özgün
11-10-2005, 15:49
çok üzüldüm. başımız sağolsun.

madenr
11-10-2005, 15:52
Koca bir çınar daha devrildi,Koca Anadolu nun bağrından.Rüzgarlar ıslık çalamayacak yapraklarında,Toprak ben sendenim diye sarılamayacak köklerine.

zum
11-10-2005, 16:08
Atilla İlhan'a tanrıdan rahmet dilerim.Bence aydın,vatansever,kalbi Türkiye ile atan bir yazarımız idi. Onun kalbi hiç durmayacak!:aglayan:

gzmnc
11-10-2005, 16:30
divan edebiyatını gerçekten iyi bilen biriydi. Allah rahmet eylesin...

harbi
11-10-2005, 16:35
Dipten gelen dalganın en önemli değerlerinden birini kaybettik.
İleride, onunla görüşebilmek imza alabilmek onurunu çocuklarımıza gururla anlatabileceğimiz bir değerdi. Parola "VATAN" işareti "NAMUS" diyenlerin başı sağolsun.

rush
11-10-2005, 16:42
Fena Halde Leman adlı kitabı dönüp duruyor kafamda haberi aldığımdan bu yana, üzüldüm.
Onun kalbi yetmemiş, benimse onu istiklal caddesinde gördüğümde gidip yanına konuşmaya cesaretim yetmezdi!

MAKİNİST
11-10-2005, 16:46
Allah gani gani rahmet eylesin.:aglayan: :aglayan:

gzmnc
11-10-2005, 16:56
ADIM SONBAHAR

nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır

oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

ATTİLA İLHAN

şairliğine şiirine yakışır biçimde Atilla İlhan da bu sonbahar gününde sevenlerine veda etti... ve bu sefer dökülenler onu sevenlerin gözyaşları...

tent
11-10-2005, 19:55
belki de son fotoğrafı (http://www.fotokritik.com/foto.php?fid=119921)


nöbet değişimi

istediğim yağmur hazır mı bakalım
yerlerine konuldu mu soğuk katiller
karanlığı ya gevşek dokudularsa
öldürüleceğimden emin olmalıyım

şimşekler gecikti herhalde unutulmuş
acı yeşil keseceklerdi birden yolumu
hani viraj ıslıklarıyla hain otomobiller
sarı sarı göz kırpan trafik ışığı

yeryüzünde çok fazla bir yalnızlığım
başka yalnızlıklara hak tanımayan
biliyorum kuralları bozduğumu
yerimi uysal birine bırakmalıyım

attilâ ilhan

lionking
11-10-2005, 20:21
toprağı bol olsun .

DEVİR
11-10-2005, 20:28
aydınlanma çağımızın neferlerinden...

fevkalade üzgünüm

hakanen
11-10-2005, 20:40
O ARTIK ÖLÜMSÜZ!:aglayan:

ATAK
11-10-2005, 20:47
Bir kale daha yıkıldı
Allah rahmet eylesin
onun için dua edeceğim bu gece

Zülfü Aşkın
11-10-2005, 20:54
Allah rahmet eylesin... ...........

Augustlobster
11-10-2005, 21:06
türkiyedeki birkaçtane mevcut olan ender değerlerden birisiydi.üzüldüm..ama eninde sonunda olacaktı.

flama
11-10-2005, 21:10
"An" geldi demek...

egecal
11-10-2005, 22:23
Ya Allah aşkına size sesleniyorum;

Burda 40 tane gönderi var, 20-25 tanesinde ATİLLA ilhan dense 3-4 tanesi doğrusunu söylemiş..Adamın adı ATTİLA ilhan dır, adını bile bilmediğiniz birinin ölümüne nasıl bu kadar üzülüyorsunuz? Attila İlhan'ı anlamak onun adını doğru bilmek değildir ya o ayrı,neyse, Allah rahmet eylesin...Adını yanlış yazanlar utansın,öğrensin... Nur içinde yatsın değerli üstadımız...

Saygılarımla,

tent
12-10-2005, 07:38
[B]Burda 40 tane gönderi var, 20-25 tanesinde ATİLLA ilhan dense 3-4 tanesi doğrusunu söylemiş..Adamın adı ATTİLA ilhan dır, adını bile bilmediğiniz birinin ölümüne nasıl bu kadar üzülüyorsunuz? Attila İlhan'ı anlamak onun adını doğru bilmek değildir ya o ayrı,neyse, Allah rahmet eylesin...Adını yanlış yazanlar utansın,öğrensin... Nur içinde yatsın değerli üstadımız... B]
nüfus memurlarımızın eğitim düzeyi düşünülürse en bilinen adların kaydında bile pek çok hata yapıldığı bir ülkede yaşıyoruz. aTTila ya da atiLLa biçiminde yazılması çok sık görülen bir durumdur. biz de buna alışkınızdır, sadece resmi yazışmalarda dikkat edilmesi gereken bir durumdur ve çoğunlukla da günlük dilde aTiLa der geçeriz.

hem cnnturk haberi izleyenler kapı zilinde ATTİLLA İLHAN yazdığını gördüler...

kasved
12-10-2005, 10:17
Satılmışlığın geçer akçe olduğu günümüzde, satılmadan dimdik onuruyla ölümsüzlüğe yelken açtı, ülkemiz gerçekten çok büyük değerini yitirdi, nur içinde yatsın.
Not: 13.10.2005 perşembe günü; saat:10'da mecidiyeköy kanal türk binası önünde ve saat 11.00'de taksim Atatürk Kültür Merkezinde anma programları, İstanbul Teşvikiye Caminde öğle namazını takiben kılınacak cenaze namazının ardından Aşiyan mezarlığında toprağa verilecektir.

''Yağmur Kaçağı''


''Elimden tut yoksa düşeceğim

yoksa bir bir yıldızlar düşecek

eğer şairsem beni tanırsan

yağmurdan korktuğumu bilirsen

gözlerim aklına gelirse

elimden tut yoksa düşeceğim

yağmur beni götürecek yoksa beni''

Şişli'den Taksim'e indim...

Tarlabaşı'ndan Karaköy'e.

Yağmur Sarayburnu'nda hızlandı...

pinky
12-10-2005, 12:07
Attila İlhan 15 Haziran 1925’te Menemen’de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı kentlerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza Nazım Hikmet şiiri göndermesi nedeniyle 1941’de tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı.

CHP ŞİİR ARMAĞANI’NDA İKİNCİLİK ÖDÜLÜNÜ KAZANDI
Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı’nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü kazandı. 1946’ta mezun oldu.

İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Üniversite yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948’de ilk şiir kitabı Duvar’ı yayınladı.

1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Paris’e gitti. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye’ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Bir kaç kez gözaltına alındı.

1950’Lİ YILLARDA ADINI DUYURDU
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca tekrar Paris’e gitti. Fransa’daki bu dönem Attilâ İlhan’ın Fransızca’yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950’li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini Türkiye çapında duyurmaya başladı.

Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953’te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar. 1957’de askerliğini yaptıktan sonra sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Ali Kaptanoğlu adıyla onbeşe yakın senaryo yazdı.

’YASAK SEVİŞMEK’ VE ‘AYNANIN İÇİNDEKİLER’
1960’ta Paris’e geri döndü. Babasının ölmesiyle birlikte İzmir’e döndü. Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968’te evlendi, 15 yıl evli kaldı.

1973’te Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığını üstlenerek Ankara’ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak’ı Ankara’da yazdı. 81’e kadar Ankara’da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşti.

‘SEKİZ SÜTUNA MANŞET’, ‘KARTALLAR YÜKSEK UÇAR’ VE ‘YARIN ARTIK BUGÜNDÜR’
İstanbul’da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından beri köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesi’nde sürdürmekteydi. 1970’lerde Türkiye’de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür senaryosunu yazdığı dizilerdi.

Türk edebiyatının usta kalemi Attila İlhan, 80 yaşında hayatını kaybetti.

ALINTI: Kim Kimdir?
http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=3433

balaban
12-10-2005, 12:39
Kolay yetişmeyen insanlardan birini kaybettik. Allah rahmet etsin. Nur içinde yatsın.

pinky
14-11-2005, 11:05
Batı ittifakı ve NATO üyeliğinden bu tarafa, 'sistem', ekonomiden
kültüre, savunmadan eğitim ve öğretime, bütün 'ulusal'
kalelerimizidüşürmek peşindedir; 'dil'ini ve 'din'ini, açık açık,
göstere göstere, dayatmaya başlamıştır...

O halde, hangi kesimden olursak olalım, 'teslim olmamak' için,
biraraya gelmek, ortak bir direnişe yönelmek, millet olarak uyanmak
zorundayız...

............

"...aydınlarımız arasında çok iyi düşünenleri vardır ama, genellikleşu
yanılgıya düşeriz: İnceleme ve araştırmalarımızda, daha çok kendi
ülkemiz, kendi gelenek ve göreneklerimiz ya da ihtiyaçlarımızı temel
almayız; aydınlarımız, belki bütün dünyayı, bütün öteki milletleri
tanır, ama kendimizi bilmeyiz...

...aydınlarımız, 'milletimizi en mutlu millet' yapalım der;
'başka milletler nasıl olmuşsa, onu da aynen öyle yapalım' der; ama
düşünmeliyiz ki böyle bir düşünce, hiç bir dönemde başarı kazanmış
değildir: bir millet için mutluluk olan şey, diğer millet için yıkıma
sebebp olabilirİ aynı neden ve şartlar, birini mutlu kıldığı halde,
diğerini mutsuz edebilir. Onun için bu milletegideceği yolu
gösterirken; dünyanın her türlü ilminden, icatlarından,
gelişmelerindenyararlanalım; fakat unutmayalım ki, (buraya dikkat!)
asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız...

....milletimizin tarihini, ruhunu, geleneklerini; doğru dürüst ve
sağlam olarak görmeliyiz. (buraya dikkat!) itiraf edelim ki hala ve
hala, aydınlarımızın gençleri arasında, halka ve halkın alt
kesimleriyle yakınlıkgerçekleşmiş değildir. Memleketi kurtarmak için,
bu iki kesim arasında ki uygunluğu (uyumu) sağlamak gerekiyor; bunun
için de, biraz halkın yürüyüşünü hızlandırması, aydınlarında çok hızlı
gitmemesi lazımdır; fakat halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak, daha
çok, daha fazla, aydınlara düşen bir görevdir..."

'dip dalgası' ne durumdadır?

Geçenlerde, "...sizin 'dip dalgası' ne durumdadır; bu çıkmazdan, nasıl
kurtulacağız?" diye soran bir emekli albaya Gazi Mustafa Kemal
Paşa'nın bu sözlerini okudum, hayret ve dehşet içinde dinledi; sonra
da dediki: "üzerinden üç çeyrek yıl geçmiş, durum aynı görünüyor; bu
nasıl olabilir?.." Şaşkınlık da, dehşet de, yanlış ve yetersizdi,soru
da: İnönü yıllarında, devletin kültür politikası 'resmen' yeni bir
Tanzimatçılık olursa, sonuç başka ne olabilirdiki?

Bunu da, nereden mi çıkardım? Göreceğiz...

Attila İLHAN

-DİP DALGASI-

Asmiltak
02-08-2012, 03:31
Üstad, çok özledik seni.. Ardında bizi uzun zaman oyalayacak değerli eserler bırakmış da olsan, özledik..

yağmur
29-06-2013, 23:34
Üstad, çok özledik seni.. Ardında bizi uzun zaman oyalayacak değerli eserler bırakmış da olsan, özledik..


Beni de kırdılar içimde kırdılar
Karanlık camlardan sular akıyordu

Şimşekli bir boşlukta saat vurdu
Beni de kırdılar belki yalnızdılar
Belki onların da çocukluğu yoktu
Bütün şarkılara kapalıydılar
Bir genç kız değmemişti saçlarına

Beni de kırdılar ben artık küsüm
Yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
Sularından içmiyorum susadım ama
Beni de kırdılar soğuk bir ölüm
Çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
Oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
Bütün şarkılara kapalıydılar



Atilla İlhan

i-ked
30-06-2013, 00:37
KORKARIM

ay soluk soluğa
yıldızlar akla ziyan bir irilikte
uzaydan yanmış kibrit kokuları
koklasam korkarım
koklamasam
gizli yılan ıslıklarıyla özsuyu zaptediyor
henüz birer iskelet gibi çıplak
aşağıdan yukarıya ağaçları
çiçekleri uyandı uyanacak
koparsam korkarım
koparmasam
öyle yoğun bir elektrikle
çıtırdar ki saçları
kim değse tutuşacak
dokunsam korkarım
dokunmasam
gözleri bir yangın başlangıcıdır
dudakları kırmızı alarm
uğultusu şehre yayılır
sokak sokak
tutulsam korkarım
tutulmasam

Yazar : ATTİLA İLHAN

İlk okuduğumda, "O"nunla öpüşmek için yaklaştığımızda, burunlarımız değdiğinde her ikimizi de elektrik çarpmasını hatırladım. Öyle ki resmen şu kazakları çıkartırkenki ses bile çıktı. Artık kaynağı neresiydi bilemiyorum. Bu şiir bunu çağrıştırdı.

Ve korkular... Korku korkuyu açmış, konu konuyu açar gibi! En büyük korku nedir acaba? Kaybetmek olabilir mi? Sadece hayatını değil. "O"nu kaybetmek. Umudunu kaybetmek. İnancını kaybetmek. Özgüvenini kaybetmek. Hedefini kaybetmek. sevginizi kaybetmek. Yaşama sevincini kaybetmek. Saygınız kaybetmek. Sonuç olarak da kendini kaybetmek. Yoksa ilk kendinizi mi kaybedersiniz. Bilmiyorum. İçinizdeki böcük-böcek değil de böcük öyle sanal bir varlık, sanal küçük kızımız "Sevgi" belki de bilmem- ölüyor.Neden uzatırım ki uykum var ve yapılması gereken de çok çok çok çok çok çok çok işim var.

Attila İlhan'ı fazla okumasam da TV'deki programlarını takip ediyordum.

Asmiltak
13-11-2014, 05:14
Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
Hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git

rasst
21-11-2014, 14:53
Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
Hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git

Hem şiiri hem parayı sevemezsin dedi bana rüzgarın haylaz çocukları.

kuruntu
06-03-2015, 19:35
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.

Attila İLHAN
--------------
Saygılarımla

Asmiltak
17-08-2016, 19:21
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara