PDA

View Full Version : 9-20 Nisan,Kutlu Doğum Haftası. "Sevdiklerinize Bir Gül Verin"



N.F.K
08-04-2006, 11:42
Peygamberimizin dünyayı teşrifleri olan Mevlid-i Nebevî (Hicri Rebiulevvel ayının 12. gecesi), asırlardır milletimiz tarafından "Mevlid Kandili" olarak kutlanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, yüzyıllar önce bir ilim ve kültür bayramı şeklinde kutlanan mevlid geleneğini canlandırmayı amaçlamış, bu düşünce ile de Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı, "Kutlu Doğum Haftası" olarak ilân etmiştir.

N.F.K
08-04-2006, 11:45
Kutlu Doğum Haftası’nda neler yapabiliriz?
İnsanlığı içinde bulunduğu karanlık dünyadan kurtarmak, onlara kılavuzluk yaparak yollarını aydınlatmak üzere ışıklar saçan bir kandil olarak seçilmiş ve vazifelendirilmiş olan sevgili Peygamberimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) dünyaya teşriflerinin kutlanıldığı Kutlu Doğum Haftası’na ulaşmanın huzur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bugünleri nasıl değerlendirelim, neler yapalım diyorsanız size şu tavsiyelerde bulunabiliriz:

* O’nun getirdiği mesaj bir huzur kaynağıdır. Bu huzur kaynağından istifade edebilmek için O’nu ve O’nun getirdiği nûru tanımak gerekir. Bu amaçla Allah Rasulü’nü (sas) tanıtan kitaplar okuyabiliriz. Okuduklarımızın kalıcı olması için de öğrendiğimiz bilgileri başta aile fertlerimiz olmak üzere çevremize anlatabiliriz.
* Akşamları çocuklarımıza Efendimiz’in (sas) yaşadığı örnek hayattan kesitler anlatabiliriz. O’nun ashabıyla arasında geçen diyalogları hikaye tarzından anlatarak çocuklarımızın dikkatlerini Peygamberimizi anlama üzerinde yoğunlaştırabiliriz.

* Nebiler Serveri’ni hayatını anlatan video kasetlerini veya film CD’lerini ev halkıyla beraber izleyebiliriz. Yine bunun gibi Efendimiz’in (sas) hayatından kesitler sunan veya O’nunla alakalı yazılan şiirlerin bulunduğu ses kasetlerini dinleyebiliriz.
* Yaşadığımız yerde Allah Rasulü’nü (sas) hatırlatan ne varsa oraları ziyaret edip hayalen asr–ı saadete gidip tefekküre dalabiliriz. Ziyaretlerimizde yanımıza çocuklarımızı da alabiliriz.

* Bir gül satın alarak yanında da Efendimiz’i (sas) anlatan bir kitapla beraber akraba veya dost ziyaretlerinde bulunabilir, onlarla beraber Efendimiz (sas) yörüngeli sohbetler yapabiliriz.

* İki Cihan Serveri, “Beni Hûd, Vakıa, Mürselat sûreleri ihtiyarlattı.” (Tirmizi, Tefsir, 57) buyuruyor. Bu sûrelerde içerisinde kıyamet sahnelerinin resm edildiği ayetler, Allah Rasulü’nü (sas) derin bir tefekküre salmıştı. Bizler de bu günlerde bu sûrelerin muhatabının kendimiz olduğunu düşünerek Hûd,
Vakıa ve Mürselat sûrelerini okuyabiliriz.

* Allah, “Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber’e hep salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na salât edin ve tam bir içtenlikle selâm verin.” (Ahzab, 33/56) buyurarak bizlerden Efendimiz’in (sas) ismini andığımız zaman salavat getirmemizi istiyor. Bu İlahi emir doğrultusunda bizler de özellikle bu günlerde Efendimiz’e (sas) bol bol salavat getirebiliriz. “Allah Rasulü’ne nasıl salavat getirelim?” diyorsanız işte size birkaç örnek: Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed. Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin adede ma fî ilmillâhi salaten daimeten bidevâmi mülkillâhi. Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve ashâbihî biadedi ilmike ve biadedi ma’lûmâtike.

N.F.K
08-04-2006, 11:47
Allahın emriyle Kainat efendisi; Varlığın Tacı,varlık nurunun takendisi ...............


Müjdecim,Kurtarıcım,Efendim,Peygamberim;
Sana uymayan ölçü,hayat olsa teperim..

N.F.K
08-04-2006, 11:49
Kutlu Doğum hazırlıkları


Diyanet İşleri Başkanlığı, 9-20 Nisan tarihleri arasında kutlanacak olan Kutlu Doğum Haftası’nı camilerin dışına taşıyor.
Nisan ayı boyunca Türkiye’nin dört bir tarafında düzenlenecek 600’e yakın panel ve konferansla Hz. Muhammed anlatılacak. Konferanslarda ayrıca ‘Türk Halk Edebiyatında Hz. Muhammed ve Ehl-i Beyt Sevgisi’, ‘İnsanlığın Peygamberlerin Rehberliğine İhtiyacı’, ‘Türk İslam Kültüründe Peygamber Sevgisi’ gibi konular işlenecek. Kutlamalar çerçevesinde bütün peygamberlere saygı ve sevginin de önemi vurgulanarak, ‘Hz. Muhammed’e hakaret içeren karikatür’lere cevap verilecek. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Görmez, “Bütün dünyayı saran karikatür krizi karşısında tepkimizi bu şekilde göstermenin uygun olacağını düşünüyoruz.” dedi.

Kutlu Doğum programı, 9 Nisan Pazar akşamı Diyarbakır’da düzenlenecek Mevlit Kandili’yle başlayacak. Mevlit merasimi TRT’den canlı olarak yayınlanacak. Açılış programı ise Ankara Kocatepe Camii Konferans Salonu’nda 10 Nisan Pazartesi günü gerçekleştirilecek. Program sonunda Türkiye Diyanet Vakfı’nca davetlilere Kutlu Doğum yemeği ve gül dağıtılacak. Kocatepe Camii avlusunda ise ‘Kutlu Doğum Aşı’ ikram edilecek. Sağlık kuruluşlarıyla anlaşmalar yapan Diyanet, hafta boyunca bazı köylerde ise sağlık taraması yaptıracak.

Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığı, son zamanlarda hız verdiği panel ve konferanslar aracılığıyla çeşitli sebeplerden dolayı camiye gelemeyen vatandaşlara da ulaşıyor. Her ay yüzlerce panel ve konferans tertip eden başkanlık, dinî konuların yanı sıra çeşitli sosyal sorunlara da neşter vurmayı amaçlıyor.

N.F.K
08-04-2006, 11:54
Ondört asır evvel yine bir böyle geceydi. Kumdan ayın on dördü bir öksüz çıkıverdi.
Bahardı... Dışarda, kumların üstünde, kahrı da, zehri de zevk adına yutan insanlardı... Çıldırmış azgınlıkların pençesinde beşer bir canavardı. Ve zamanın paslı aynasında eskiyen yürekler kayalar kadardı...

Bahardı... İçerde, Âmine’nin kucağında, nur ile yıkanmış bir Gül kokusu vardı... Kaç bin senedir beklenen yâr, meğer o yârdı. Arasına sınır taşları dikilmiş zamanın saadet damıttığı çağlar, işte o çağlardı. Gece seherlere uzardı ve dudaklarında Âmine’nin “Gülüm!” diyen bir gülümseme tekrarbetekrardı.

Sevgili o gece bir “Gül” oldu, ve beşeriyet gülü bir cins ad olmaktan o gün çıkardı.

Gel ey vahdetin Gül’ü, hasretin Gül’ü... Kokunla gel ve renginle gel!.. İlhamın ve âhenginle gel!..
Aşkınla olmazsa sevginle gel!.. Gel ki serazad kuşlarca süzülsün yürekler çiçeklere; ve çiçekler yenik düşsün aşkını eleyen kelebeklere... Gel de, gizemli alfabelerle yazılmış mektuplarını bebekler okusun; gel, kınalı parmaklar tezgahlarda cümle cümle şiirlerini dokusun...

Ay vurgunu gecelere şavkı dökülsün nurunun, neyler üveyiklere ağlasın ve ölümsüz besteleri Gül adına çalınsın aşk tanburunun.

Gel ey günlüklerde yığın yığın gözyaşlarıyla kararan bahtımızı Gül’e döndüren Haberci... Gel ey, sevgilerinden sıyrılan vicdanları mor salkımlı zamanlarda kurtuluşa ulaştıracak Elçi... Şafaklarına kırağı düşmüş aldanışları pişmanlıkla yuyup yıkayan ihtiyar adamlar ve genç kızlar için gel, aşksızlığının kör akşamlarını mezar taşlarında tekrar be tekrar okuyan dolunaylar ve yıldızlar için gel. Yıldızlarına uyabilelim diye bizi şevklendirmek ve şavklandırmak için de gel; birimizi birimize sevdirmek, birimizle birimizi sevindirmek için de gel... Mekanların daraldığı ve zamanların dürüldüğü depremler gibi gel ve titret içimizi Sevgili... Ta ki bülbüller bir Gül için söylesin en müstesna şarkılarını:

Kâşki sevdiğimi sevse kamu halkı cihân
Sözümüz cümle hemân kıssai cânân olsa
*
Gül’e söz verelim, defterimizdeki karaları aklamak için... Gül’ü sevdiğimizi söyleyelim, içimizdeki kirleri paklamak için...

Aç bir karnı doyuralım Gül adına, Hakk’ın da kuşları rızıklandırdığını hatırlayıp... Sıkıntıdaki dostun imdadına koşalım Gül’ü anarak, gül alalım, gül satalım... Hayırlı işlere önayak olalım Gül çağında, ta ki ateş vaktinde güller açsın yüzümüz... Bir merhabayı Gül hatırına söyleyelim küstüklerimize, hani helal lokma yer gibi... Doğrulardan ve iyilerden çoğaltalım dostlarımızı Gül bahçesinde, ta ki bir sarsılışla sarsıldığımızda arkadaşlardan saysın yıldızlar bizi. Ve ağlayalım hasretiyle Gül’ün, ki
arıtsın bağrımızın pasını yaşlar... Göz son kez kapanmadan, birkaç damla ile olsun... İnci, mercan hediye!..
*
Bir Aşk Masalı:
Kıl şebistânı müşerref kim nisârun kılmağa
Rişteden dürler çeküp cem’ eylemiş dâmâne şem

Diyor ki Fuzulî:
Bir âşık varmış vaktiyle; muma benzeyen bir âşık... Mum gibi yalnız, mumleyin başında ateş... Yanar yakılırmış geceler boyu ve gönül ateşiyle aydınlatmaya çalışırmış hicranın ve hasretin karanlıklarını... Hiç uyumaz, dilinde sevgili adı, göz kapıda, beklermiş durmadan... Gecelerden bir gece, belki bir vuslat gecesi olur da sevgili geliverir diye umutlanır, bu umutla tıpkı mum gibi can ipinden inciler döker, ve eteklerinde biriktirirmiş yığın yığın... Ta ki sevgili geldiğinde hazırlıksız yakalanmış olmasın ve yüz görümlüğü olarak ayağına saçacağı incileri bulunsun...

Gül yüzüne bakacak yüz ver bize Taala!... Vuslat için aşk ver bize Tanrım!..

İSKENDER PALA

N.F.K
08-04-2006, 11:56
40 Yaşındasın




Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah Azze ve Celle

Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni Sa'd yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık...
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz.Halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik...Seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli...
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni...

Altı yaşındasın
Medine-i Münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, Ebva'da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke'ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu Talip bir başka seviyor

Ya Rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen Muhammed-ül Emin' sin

Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var

Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey Yâr!
Nurdağına davet var

İşte
Kırk yaşındasın
Hira Nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' Ah! ' sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen Nebiyullahsın
Sen Habibullahsın
Sen Rasulullahsın

Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
' Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla
' Bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed' in kızı Fatımatüz-Zehra
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
' Ağlama kızım ' diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
'Seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı
Sen,
Sen ' Allah! ' diyordun
Allah Azze ve Celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen ' Allah! ' diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir' de ' Allah! ' diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi:
' Anam babam sana feda olsun ' diyordu

Ya Rasulallah
Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar Oğulları'nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
' Beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara
' Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ' demişlerdi
Sen de:
' Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar Oğulları'nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun

Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak:
' Görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti:
' Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver '
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen ' hayır ' demediğini bile bile
' Peki ' dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre' nin diliyle:
' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler '
Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini
' Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim'

Sultanım!
Ey Medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili
Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ' Allah! ' diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya Rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...

Dursun Ali Erzincanlı

ekselans
08-04-2006, 11:57
Dünyadaki bütün insanlara peygamber olarak gönderilen, peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü Muhammed aleyhisselâm, 571 yılı Nisan ayının 20’sine rastlayan, Rebi’ul-evvel ayının 12. Pazartesi gecesi, sabaha karşı Mekke-i Mükerreme’de dünyaya gelmiştir. Her peygamberin ümmeti, kendi peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştır. Bugün de, Müslümanların bayramıdır. Neşe ve sevinç günüdür. Dünyadaki Müslümanlar tarafından, her sene, bu gece Mevlid kandili olarak kutlanmakta, her yerde Mevlid kasideleri okunarak Resûlullah hatırlanmaktadır. Mevlid, doğum zamanı demektir.

Resûlullah efendimiz, mevlid gecelerinde Eshâb-ı kirâma ziyafet verir, dünyayı teşrifindeki ve çocukluk zamanındaki şeyleri anlatırdı. Hazret-i Ebû Bekir de, halîfe iken, Eshâb-ı kirâmı toplar, Resûlullah efendimizin dünyayı teşrifindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı. Bu gece, Resûlullahın doğum zamanında görülen hâlleri, mûcizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevaptır. Peygamber efendimizi öven çeşitli mevlid kasideleri vardır. Meşhur olan ve Türkiye’de sık sık okunan mevlid kasidesini Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır. Mevlid-i şerîf okumak, Resûlullahın dünyaya gelişini, mirâcını ve hayatını anlatmak, Onu hatırlamak, Onu övmek demektir. Mevlid Gecesi, Kadir Gecesi'nden sonra en kıymetli gecedir. Bu gece Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz doğduğu için sevinenler af olur.

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Beni ana babasından, evlâdından ve herkesten daha çok sevmeyen, mümin olamaz.”

“Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.”

“Peygamberleri anmak, hatırlamak ibâdettir.”

Bu gece, çalgı ve başka haram şeyler karıştırmadan, Allah rızası için mevlid cemiyeti yapmak, mevlid kasidesi okumak, salevât-ı şerîfe getirmek, tatlı şeyler yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, o gecenin şükrünü yerine getirmek müstehaptır. Diğer kandillerde olduğu gibi, bugün de, Kur'ân-ı kerîm okumalı, kaza namazı kılmalı, sadaka vermeli, duâ etmeli, Cenâb-ı Haktan af ve mağfiret dilemelidir.


Bu Vesile İle

Hisse.net Müdavimlerinin Mevlid Kandilini Tebrik ederim

N.F.K
08-04-2006, 12:19
http://img529.imageshack.us/img529/921/sarglreklambmp5he.png

N.F.K
08-04-2006, 12:55
http://img83.imageshack.us/img83/2798/ayet5jb.jpg

N.F.K
08-04-2006, 13:01
40 Yaşındasın




Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah Azze ve Celle

Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni Sa'd yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık...
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz.Halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik...Seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli...
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni...

Altı yaşındasın
Medine-i Münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, Ebva'da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke'ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu Talip bir başka seviyor

Ya Rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen Muhammed-ül Emin' sin

Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var

Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey Yâr!
Nurdağına davet var

İşte
Kırk yaşındasın
Hira Nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' Ah! ' sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen Nebiyullahsın
Sen Habibullahsın
Sen Rasulullahsın

Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
' Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla
' Bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed' in kızı Fatımatüz-Zehra
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
' Ağlama kızım ' diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
'Seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı
Sen,
Sen ' Allah! ' diyordun
Allah Azze ve Celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen ' Allah! ' diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir' de ' Allah! ' diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi:
' Anam babam sana feda olsun ' diyordu

Ya Rasulallah
Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar Oğulları'nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
' Beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara
' Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ' demişlerdi
Sen de:
' Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar Oğulları'nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun

Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak:
' Görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti:
' Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver '
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen ' hayır ' demediğini bile bile
' Peki ' dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre' nin diliyle:
' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler '
Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini
' Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim'

Sultanım!
Ey Medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili
Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ' Allah! ' diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya Rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...

Dursun Ali Erzincanlı

Bu şiiri ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi Seher Çınar'ın dan dinlemek için tıklayın: Tek kelimeyle harika...........

Download Linki: http://www.hemenpaylas.com/download/422860/seher.wmv.html

DrX
08-04-2006, 13:47
Mevlit kandilimiz kutlu olsun.. Allah dualarımızı kabul etsin..Efendimiz (SAV)'e layık insanlar olabilmeyi nasip etsin..

N.F.K
08-04-2006, 14:14
http://img96.imageshack.us/img96/3427/ac9xe.gif

N.F.K
08-04-2006, 14:15
http://img143.imageshack.us/img143/9522/19ih.png

N.F.K
08-04-2006, 14:16
http://img529.imageshack.us/img529/374/sokakcocuu3ra.png

N.F.K
08-04-2006, 14:17
http://img141.imageshack.us/img141/7438/cami8kf.png

N.F.K
08-04-2006, 14:22
http://img68.imageshack.us/img68/1731/glreklamjpeg5zu.png

N.F.K
08-04-2006, 14:24
http://img96.imageshack.us/img96/6831/57vv.png

klimanjaro
09-04-2006, 18:34
ellerinize sağlık eklentiler için. kandilimiz cümle insanlığa kutlu olsun.gönüllerimiz o insanı anarak güzelleşecektir.Rabb im onun hürmetine bizleri bağışlar inşalllah.(amin diyelim )

cumali
09-04-2006, 18:55
:) Sevgili kardeşlerim herkesin mevlid kandili mübarek olsun.:)

N.F.K
09-04-2006, 20:52
Ünlüler, Hz. Peygamberi nasıl anlattı
Futbol, sanat, siyaset ve bilim dünyasının ünlü isimleri 'Allah Resulü’nün adı anıldığında ilk olarak O’nunla ilgili ne aklınıza gelir?' sorusunu yanıtladı. İşte ünlü isimlerin yanıtları:
09 Nisan 2006 18:40
Yazı boyutunu büyütmek için

“Ey insanlar! Rabb’iniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır.

Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır.”

İslam Peygamberi 63 yıl şereflendirdiği dünyadan ayrılırken ümmetine böyle sesleniyordu. O herkesin Peygamberi’ydi. Hep ümmeti için çalıştı. Giderken de sordu: “Görevimi yaptım mı?” Sahabenin gözyaşları içerisinde “Evet” diye mukabele etmesi üzerine huzur içinde şöyle dedi: “Şahit ol Ya Rab!”

O, beyazın, siyahın, görenin görmeyenin, duyanın duymayanın, çocuk, genç, ihtiyar herkesin Peygamberi’ydi. İnsanlığın kurtuluşu için çalıştı. O’na iman eden ümmeti de hiçbir zaman O’nu aklından çıkarmadı, her ismi anıldığında sızlayan kalbi üzerine elini bastırarak acısını hafifletmeye çalıştı. O’nun ümmetini yetim bırakıp Rabbi’ne kavuşmasının üzerinden 14 asır geçti. Bu pazar O’nun dünyayı şereflendirdiği gün. Bu günün anısına O’nu ümmetine sorduk: “Allah Resulü’nün adı anıldığında ilk olarak O’nunla ilgili ne aklınıza gelir?” Herkes içinden geldiği gibi cevap verdi. Cevapların birleştiği ortak nokta ise O’na olan aşk ve sevginin hiç bitmeyecek olması...

Zülfü Livaneli (Gazeteci/Yazar): Çocukluğumdan beri Hz. Muhammed ismini duyduğum zaman yüreğim kabarır, heyecanlanırım. Dünyaya gelmiş geçmiş insanların en şefkatlisi, en merhametlisi bir peygamber olarak düşünürüm O’nu. İnsanın insanı ezmesine, dogmalara kapılmasına, fanatizme düşmesine engel olan bir büyük öğretici, bir aydınlatıcı olarak algılarım. Doğruluğun, dengenin, insancıllığın doruğu olduğunu bilirim. Zulme ve sürgüne uğramış, yanlış anlaşılmış, hayatına kastedilmiş ve ölümünden sonra da torunları ve damadı öldürülmüş bir aile reisi olarak çektiği acılar içimi titretir. Onunla birlikte ehli-beyti de erdem sahiplerinin en yüceleri olarak görürüm. İnsan soyu Hz. Muhammed’le şereflenmiş, onunla yücelmiştir.

Fatih Terim (Milli Takım Teknik Direktörü): Hz. Muhammed’in doğumu sadece biz Müslümanlar için değil insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir. Batılı uzmanlar konuya sadece dinsel açıdan bakmayıp sosyolojik yönden de incelemeler yapmışlar. Bu açıdan Hz. Muhammed’in üstün kişiliğini ve insanlığa çok büyük katkılarını değerlendirmişlerdir. Yaptığı her hareketin ve söylediği her sözün ne kadar gerçekçi ve yerinde olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz. Bütün sözleri beni etkilemişti ama; “Cennet anaların ayağı altındadır.” her açıdan çok anlamlıdır.

Fatih Kısaparmak (Sanatçı): Hz. Muhammed denildiğinde aklıma pek çok şey geliyor ama ilk gelen yönü O’nun eşi benzeri bulunmayan ölçüdeki Allah ve insan sevgisi aklıma geliyor. O’nun sevgisi sadece insanlarla da sınırlı kalmıyor. O yaratılmış olan her şeye duyduğu derin sevgi... O öğüt verme yerine örnek olmayı tercih etmiş, hayatı boyunca yaşadığı bu tavrıyla anıtlaşmıştır.

İzzettin Doğan (CEM Vakfı Genel Başkanı): Beni çok sevdiğim Tanrı’ya götüren Ulu Peygamber olarak aklıma geliyor.

Muhsin Yazıcıoğlu (BBP Genel Başkanı): Peygamberimizin adı ilk anıldığında, peygamberlik davasından vazgeçmesi konusunda kendine yapılan teklif ve tanınacak imkanlar aktarıldığında “Vallahi bir elime güneşi, bir elime de ayı koysanız ben davamdan vazgeçmem.” demesi aklıma geliyor. Yine davasında bu kadar kararlı olan bir kimsenin sevgi ve şefkatte de en önde olması akla gelen diğer bir yönü.

Prof. Dr. Toktamış Ateş (Gazeteci/Yazar): Peygamberimizin ismi ilk anıldığında aklıma gelen O’nun Arap toplumunda uyguladığı uygarlık projesi geliyor. Yaptıklarıyla, eserleriyle, tavır ve tutumlarıyla geliştirdiği uygarlık projesi. Bu proje bir bir alınıp günümüzde uygulanması gereken bir proje.

Dr. Şaban Odabaşı (Vakıf Gureba Hastanesi Radyoloji Klinik Şefi): Peygamberimizin ismi ilk aklıma geldiğinde hem her zerresi her hücresi milyonlarca sanatlarla işlenmiş sanat galerisi olan kainatın mahiyetini bilmek hem sanatkarının mahiyetini, kıymetini, maksat ve hikmetini hem insanın bu aleme gönderilmesinin gayesini öğreten o öğretmene hayranlık ve hürmet hem akıbetimizin yokluk ve hiçlik olmayıp ebedi saadet olduğunu bildiren, hem insanlığı o saadete çağıran o şefkatli davetçinin o davetine bütün ruhumla icabet etmek coşkusu aklıma geliyor.

Necmi Sadıkoğlu: (Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Genel Başkanı): O’nun adı anıldığında aklıma ilk gelen özelliklerinden birisi O’nun rahmet peygamberi olması. O Rahmet Peygamberi olarak geldi. Kendisine “Aklını kaçırmış” diyenlerin bile aklını, ruhunu, insanlığını kurtardı. Çok sevdiği amcası Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi’yi kurtarmakla âlemlere rahmet olarak gönderildiğini bilfiil ispât etti. O, asla kaba ve ufku dar değildi. O’nun gönlü hep iyilik için çarpardı.

İbrahim Üzülmez (Futbolcu, Beşiktaş): Peygamber Efendimiz, kendisine ve yanındakilere müşriklerin eziyet etmesine rağmen onun gösterdiği hoşgörü beni çok etkilemiştir. Hatta Bedir Savaşı’ndan sonra alınan esirlere yaklaşımı beni çok duygulandırır. Size yıllarca eziyet edecekler, aç susuz bırakacaklar, bunlara sabır göstereceksiniz ve ardından galipken onları affedecek, serbest bırakacaksınız. Bunu kimse yapamaz. Merhameti, şefkati herkesi kucaklıyor, keşke günümüzde de insanlar onun yaptıklarının birazını bile yapabilseler.

Okan Buruk (Futbolcu, Beşiktaş): Peygamber Efendimiz’in beni en etkileyen yönü özü, sözü, tavır ve davranışlarıyla dosdoğru olmasıdır. Peygamber olmadan önce bile Emin olarak bilinmesi herkesin ona güvenmesi, malını emanet etmesi, etrafına güven telkin etmesi bile O’nun peygamberliğine bir örnektir. Müslüman olmayanlara bile gösterdiği hoşgörü, sevgi ve davasını anlatmaktaki azmi çok önemlidir.

Selda Alkor (Sanatçı): Allah’ın adı anıldığında ne düşünüyorsam Peygamberimiz’in adı anıldığında da onu düşünüyorum. Dinime imanıma bir kuvvet veriyor, tarif edilmez bir duygu yaşıyorum. Sıkıntı yaşadığım her zaman O’nun adını anıp rahatladığım bir nokta. Gerek Allah’ın ismini gerekse Peygamberimiz’in adının anıldığında manevi bir yoğunluğun oluştuğunu hissediyorum.

Ahmet Özhan (Sanatçı): Efendimiz’in ism-i şerifi, adı anıldığında Cenab-ı Hakk’ın şu hadis-i kudsisi aklıma geliyor: Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi, sevilmeyi murad ettim. Din muhatabının var olması aklıma geliyor. Benim öyle bir anım vardır ki Rabb’imle arama hiç kimse giremez Cebrail bile olsa.

Muazzez Ersoy (Sanatçı): Sohbet ortamında veya herhangi bir konuşmada Peygamberimiz’in adı anıldığında ilk aklıma gelen Allah ve Allah’ın Habibi olduğudur. Kainatın ve bizlerin O’nun yüzü suyu hürmetine yaratılması aklıma ilk gelenlerdendir. İsteğimiz O’nun şefaatine kavuşmaktır. Muhammet Ubeyd Korbey (Sigarayla Savaşanlar Vakfı Başkanı): O’nun adı anıldığında Yüce Yaratıcımız Rabb’imizin Sevgilisi aklıma gelir, bu nedenle bütün hücrelerime kadar sevgi deryasında yoğrulduğumu hissederim. Hem bu dünyanın hem ulaşacağımız ebedi dünyanın güneşi olduğu için düşüncelerimi nurun aydınlığı kaplar. Onun verdiği bu hissiyatla tüm yaratılmışlara yönelik merhamet duygularımda artış olur. Bu duyguların yanı sıra bir özlem de içimi kavurur. Bir gün ona kavuşmanın özlemidir bu duygum. O vuslat anını düşlerim, içimi sonsuz bir huzur kaplar. Sonsuz selam ve salavat Sevgili Peygamberimiz, Allah’ın Resulü’nün üzerine olsun.

Osman Pepe (Çevre ve Orman Bakanı): Peygamberimiz’in adı anıldığında aklıma ilk gelen konulardan birisi çevre temizliği ve yeşillik. Güzel bir çevre denilince akla iki şey gelir. Bunlardan biri temizlik, diğeri de yeşilliktir. Yüce dinimiz ikisine de büyük önem vermektedir. Peygamber Efendimiz ağaç dikimine ve korunmasına çok önem vermiştir. Kendisi de bizzat mübarek elleriyle hurma ağaçları dikmiş, bizleri de buna teşvik etmiş. Ormanların tahrip edilmesinin, gereksiz ağaç kesilmesinin de büyük günah olduğuna işaret etmiştir.

Hakan Şükür (Futbolcu, Galatasaray): Remzi, gül olan nebi, iyilerle kötülerin tefrik edilemediği iyiliklerle kötülüklerin tamamen birbirine karıştırıldığı bir dönemde Allah’ın elçisi olarak teşrif edip 40 yaşında nübüvvete erdi. Bundan sonradır ki insanlık adına her şey düzelip taşlar yerine oturdu. İyi kötü bir birinden tefrik edilir oldu. İnsan yaşama insanlık için yaşama onunla hayat buldu. Her dönemin ona çok ihtiyacı olduğuna inanıyorum.

Ergun Gürsoy (Galatasaray eski Yöneticisi): Peygamberimizin adı anıldığında O’nun insanlığın kurtuluşa ermesi için verdiği mücadele aklıma gelir. O’nun tek gayesi insanlığı karanlıktan çıkartıp aydınlığa eriştirmektir. Bu nedenle yaptığım her umrede O’nun hayatı ve bu yolda çektiği sıkıntılar gözümün önüne gelir ve beni farklı bir aleme götürür. O’nun mübarek ağzından çıkan her söz insanlık için son derece önemlidir.

Selahattin Özgündüz (Türkiye Caferileri Lideri): Resulullah deyince akla ilk olarak güzel ahlak, sevgi, şefkat, merhamet, cömertlik, eminlik, affedicilik, kerem, tevazu ve Allah’a teslimiyet gelir. “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” ayetlerinin Hz. Peygamber üzerinde tecelli ettiği, yaşantısında o kadar aşikârdır ki onun peygamberliğine inanmayanlar dahi bunları itiraf etmiştir.

MÜKREMİN ALBAYRAK-Turkuaz

N.F.K
09-04-2006, 21:07
http://img464.imageshack.us/img464/7933/en8pe.jpg

N.F.K
09-04-2006, 21:52
PEYGAMBER SEVGİSİ

1- Enam 90 / 137 - O peygamberler Allah’ ın hidayetine eriştirdiği kimselerdir. Sen onların gittiği yoldan yürü ( onların tevhid yolunda bulun ). De ki: Sizi bu tevhide ( Kur’an’ a ) çağırmama sizden bir ücret istemem, o Kur’an âlemler için ( cin ve insanlar için ) ancak bir öğüttür.
Peygamberler;
a- Allah’ ın seçtiği,
b- Hidayete eriştirdiği,
c- Hizmetlerinden ve öğütlerinden ücret beklemeyen yüce kişilerdir.
d- Her hizmet etmek isteyen de ücret beklemeyen bir kişilik kazanmalı ve Allah’ ın rızasını tercih etmelidir.
2- Enbiya 107 / 330 - Ey Resulüm! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
Peygamberimiz âlemlere ve tüm insanlara rahmet olarak gönderilmiştir.
3- Enfal 32 / 179 - Bir vakitte: “ Ya Allah, eğer bu, senin tarafından gelmiş bir hak kitap ise, hiç durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha acıklı bir azap ver “ demişlerdi. 33- Hâlbuki Ey Muhammed, sen onların içlerinde iken, Allah onlara azap edecek değildir. İstiğfar ettikleri ( bağışlanma istedikleri ) sürece de Allah onlara azap edecek değildir.
Dikkat edilirse;
a- İnanmayıp taşkınlık yapan müşrikler: Eğer bu Kur’an hak ise haydi başımıza taş yağsın veya başka azap gelsin talebinde bulundular.
b- Allah ise peygamberini ne kadar çok seviyor ki “ sen aralarında oldukça azap etmem “ buyuruyor.
c- Allah peygamberini bu kadar çok sevdiğine göre inananlar da ne kadar çok sevmeleri gerektiğini düşünmeli ve sünnetini yaşatmalıdır.
4- Enbiya 90 / 328 - ... Onlar ( bütün bu peygamberler ) hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlar, onlar bize karşı derin saygı içindeydiler.
Peygamberler;
a- Hayır işlerinde koşuşurlar,
b- Umarak ve korkarak yalvarırlar,
c- Allah’ a karşı derin bir saygı duyarlar.
5- Tevbe 128 / 206 - Andolsun içinizden bir peygamber geldi ki zahmet çekmeniz onu incitir ve üzer, size çok düşkündür, müminlere çok merhametlidir, onlara hayır diler.
Peygamber ( sav );
a- Müslümanların zahmet çekmesi ile incinmekte ve üzülmektedir,
b- Müminlere çok düşkün, çok merhametli ve onlara hayır dilemektedir,
c- Böyle bir peygamberi sevmemek mümkün değildir.
6- Ahzab 21 / 419 - Gerçekten Allah’ ı ( ve ) ahiret gününü arzulayanlar ve Allah’ ı çok zikredenler için size Allah’ ın Resulünde takip edeceğiniz pek güzel bir örnek vardır.
Allah’ ı ve ahireti arzulayanlar ve boşa yorulmak istemeyenler Peygamberi örnek almalıdır.
7- Al- i İmran 31 / 53 - Resulüm de ki: Eğer Allah’ ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Emir Allah’ a, uygulamasını göstermekte peygambere ait olmasından Allah’ ın sevgisini ve bağışlamasını isteyenler veya umanlar mutlaka peygamberine uymalıdırlar.
8- Maide 55 / 116 - Sizin veliniz ve yardımcınız ancak Allah ile onun peygamberidir. Bir de iman edenlerdir ki; onlar Allah’ ın emirlerine boyun eğerek namaza devam ederler ve zekâtı verirler.
Müslümanların velisi, sahip çıkanı;
a- Allah,
b- Onun peygamberi,
c- Bir de Allah’ a boyun eğerek namazı ve zekatı yerine getiren müminlerdir.
9- Ahzab 6 / 417 - Peygamber müminlere kendi canlarından daha yakındır...
Bu ayeti düşünerek, peygamberi hakkı ile tanıyarak her müslüman bu özelliği kazanmaya çalışmalıdır.
10- Yusuf 103 / 246 - Sen ne kadar şiddetle arzulasan da yine insanların çoğu iman edici değillerdir 104- Buna karşı ( yaptığın tebliğ ve imana davetten dolayı ) onlardan bir mükâfatta istemiyorsun.
Tebliğ ederken ücret ve rızık değil Peygamberler gibi sadece Allah’ ın hidayeti ve rızası beklenmelidir. Ayrıca anlatanların etkili olması, dinleyenlerin de iman etmeleri için en güzel şekilde anlatmalı, dua etmeli ve gerisini de Allah’ a bırakmalıdır.

11- T. Muhammediye S - 28 ( Tirmizi ) Ebu Hureyre (r.a)’ den Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Yüz çevirenlerden başka ümmetimin hepsi cennete girecektir, ( dinleyenler tarafından efendimize ) şöyle denildi: Ya Resulullah! Cennete girmekten kim yüz çevirir? Efendimiz; Bana itaat eden cennete girer, bana âsi olan ise cennete girmekten yüz çevirmiştir.
H. Ş. Göre;
a- Peygambere itaat eden, onu seven ve ilkelerini yaşatan cennete,
b- Onunla veya ilkeleri ile savaşan ve düşman olan tevbe etmezse azaba gidecektir.
12- R. Salihin C 3- S 35- No 1398 ( Müslim ) Abdullah b. Amr b. As (r.a)’ dan Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Kim bana bir kere salavat getirirse Allah kendisine on misli mağfiret eder ( bağışlar ).


BU AYETLER VE HADİSLER IŞIĞINDA NİÇİN PEYGAMBERİMİZİ SEVMELİYİZ?

1- Kendisi hidayete eriştirilmiş olup insanlardan ücret istemeden fedakârlıkla dünya ve ahiret saadetini göstermesi,
2- Âlemlere rahmet olarak gelişi ve güzel ahlakı tamamlaması,
3- Ümmetine çok düşkün olması, bizlerin zahmet çekmesi ile çok incinmesi, bizleri çok sevmesi ve bizlere dua etmesi,
4- İnsanların iman etmeleri ile ateşten kurtulmalarını çok arzulaması,
5- Her yönü ile bize örnek olması vs. nedenlerden ötürü sevmeliyiz.
Onu sevmenin ispatı da peygambere salât ve selam göndererek;
Ona itaat etmek, sünnetine sarılmak ve davasını sürdürmektir.
Kişi sevdiği ile beraber olacağı için onu gerçekten sevebilen onunla beraber haşrolacağını ümitle bekleyebilmelidir.

PEYGAMBER SEVGİSİNİN ARKA PLANI

1- Peygamberimiz;
a- Allah tarafından seçilmiş ve korunmuştur,
b- Söz ve hareketlerinde kusursuzdur,
c- Fedakar ve mütevazıdır,
d- Her yönü ile örnektir,
e- Allah’ tan aldığı mesajı en güzel şekilde gerekli yerlere ulaştırmıştır,
f- Her türlü çileye, engele, saldırıya ve mahrumiyete rağmen bize dünya ve ahiret saadetine ait formülleri ulaştıran insanlığın önderidir.
2- Mantıken kıyaslarsak;
a- İyilik yapan, faydalı olan, eğiten, seven, merhamet ve şefkat gösteren seviliyorsa
b- Bunları en güzel şekilde yerine getiren ve örnek olmuş olan bu üstün insan da sevilmelidir.
3- Her akıl yürüten insan peygamberimizin;
a- Güzel ahlakını,
b- Bize ulaştırdığı Kur’ an’ ı,
c- Bıraktığı sünnetini,
d- Ümmetine olan sevgi ve duasını fark eder ve peygamberi gerçekten sever.
4- Onu yalnızca seviyorum demek yetmez, asıl seven kişi;
a- Söz ve davranışlarına önem verir ve unutmaz
b- İlkelerini ve mücadelesini devam ettirir,
c- Ona olan sevgisi uğruna gerekirse ölür.
5- Peygamberi;
a- Seven insan aslında hem kendini hem de kendi geleceğini sever,
b- Sevemeyen insan da aslında hem kendine hem de kendi geleceğine düşmandır.
c- Keşke insanlar bu gerçeği görebilseler.
6- Seven sevilir ilkesine göre Peygamber ( sav ) bizleri sevdiğine göre bizim de onu sevmemiz üzerimize bir borçtur. Çünkü üzerine leş atılmasına ve şehrinden çıkarılmasına rağmen gülümsemeyi tavsiye edebilen bir peygamber gerçekten sevilmeye ve yüceltilmeye layıktır.

7- Dost ve dostun dostu da sevilir ilkesine göre peygamber de Allah’ ın elçisi ve dostu olduğu için yine sevmek gerekir. Çünkü Allah peygamberinin adını kendisini andığı her yerde beraber zikretmiştir.
8- Peygamberimiz adeta bir aynayı andırmaktadır, ona bakan kendisini göreceğinden onu seven aslında sevilen bir insandır, onu sevmeyen de sevilmeyen ve sevimsiz bir insandır.
9- Sahabeden sevgi ve saygı örnekleri;
a- Yakınları şehit olanlar “ Resulullah aramızda yaşıyor ya o bize yeter, canımız ona feda olsun sözleri “,
b- Uhud savaşının en tehlikeli anında ve Mekke’ nin fethine giderken etrafında etten duvar örmeleri ve gelen oklara göğüslerini siper etmeleri,
c- Peygamberimiz, hasta diye kimin ziyaretine gitti ise hastanın sevinçten ayağa kalkması,
d- Peygamberimiz hicretinde Ebu Eyyüp el Ensari’ nin evinde alt katta misafir olduğu zaman üst kata çıkmadan Ebu Eyyüp el Ensari’ nin uyuyamaması,
e- Hz. Peygamberimize Yemen’ den 13 kişilik bir kafile gelir, peygamberimiz hepsine gerekli yardımı yapar ama içlerinden bir genç “ ben muhtaç olsam da ihtiyaç hissetmiyorum, ben sadece sizin gül cemalinizi görmeye ve duanızı almaya geldim “ der. Peygamberimiz bu gençten çok memnun kalır ve daha sonraları sürekli bu gence sevgi ile selam gönderir.
10- Peygamberimizin güzel ahlakının insanlığa etkilerini, namaz, oruç, zekât ve haccın uygulamalarını, kardeşliği, kendimizi ifade etmeyi, insanlara değil de yalnız Allah’ a kulluğu, gönül fethetmeyi, ana-baba ve insan haklarını, iki cihan saadetini, ümmetine yapacağı şefaat için asıl duasını mahşere bıraktığını, yalnız müminlere değil tüm insanlara rahmet için geldiğini, günahkârların hesabının da onun hatırına ahirete bırakılışını yerine göre Kur’ an’ dan ve yerine göre onun sünnetinden öğrenmekteyiz. Bu nedenlerle hem Allah’ a hamd hem de peygamberimize şükran borçluyuz.

N.F.K
10-04-2006, 17:56
Arınç'tan Hz. Peygambere gözyaşı
Kutlu Doğum Haftası töreninde konuşan Bülent Arınç gözyaşlarını tutamadı. Sezer'e gül veremediği için hayıflanan Arınç, Erdoğan'a bir çağrı yaptı. Arınç, Tatlıses'i de övdü:
10 Nisan 2006 13:34
Yazı boyutunu büyütmek için


TBMM Başkanı Bülent Arınç, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle bugün yapmak istediğin şeyin aslında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e Bosna’ya gitmeden önce bir demet gül sunmak olduğunu belirtirken, "Cahil kafam, bunu yapmadım. Oysa Peygamberin adını duyup da ona saygısızlık gösterecek kimse yoktur" dedi.

Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da, DTP’yi kastederek, "Ambargo koyduğunuz partiye de gül gönderin" dedi.

Kutlu Doğum Haftası, Kocatepe Camii Konferans Salonu’nda törenle kutlandı. Kutlamalara Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Ankara Valisi Kemal Önal katıldı.

TBMM Başkanı Arınç törende yaptığı konuşmada, Hz.
Peygamberin yüksek ahlakını örnek almaya tüm insanların ihtiyacı olduğunu söyledi. Dünyanın şu anda acılar çektiğini ifade eden Arınç, işgallerin, savaşların, insanlık suçlarının, tecavüzün, ırkçılığın, açlık ve sefaletin de yaşandığını söyledi.

"Biz Müslümanları terörist olarak suçluyorlar. Hz.
Peygamberin yolundan giden Müslümanları nasıl suçlarsınız.
İslamofobiyi nasıl üretirsiniz" dedi. Kullanılan kavramlarla yapılan bir terör eyleminin tüm Müslümanları mahkum ettiğini dile getiren Arınç, karikatür krizine gönderme yaptı. Arınç, Türkiye’de gerçekleşecek İKÖ toplantısında tüm dünyaya çağrıda bulunacaklarını ifade ederek, Peygambere yapılan bu saygısızlığın Türkiye’de en güzel şekilde Diyarbakır’da 200 bine yakın kişiyle protesto edildiğini kaydetti. Arınç, "Diyarbakırlılar Peygamber sevgisiyle buluştular" derken, bu protestolarda hiçbir parti ve de etnik kökenin öne çıkmadığını belirtti.

İBRAHİM TATLISES’E MESAJ

Arınç, televizyonlardaki mevlit kandili yayınlarına değinirken de, ses sanatçılarının, dizilerde rol alan oyuncuların hep birarada olduğunu belirterek, İbrahim Tatlıses’e de "Anadolu çocuğu. Ama dövmesiyle sövmesiyle gündeme geldi. Kusuru büyük. Ama ne güzel Mevlidi Şerif okudu" diyerek mesaj yolladı.

GÖBEĞİNİ AÇAN DA BAŞINI ÖRTEN DE

Arınç, Kral TV’de de en çok istek alan parçanın Sami Yusuf tarafından seslendirildiğini, Mevlit gecesi "göbeğini açan kişinin de başını örtme çabası içinde olanın da" bu parçayı dinlediğini kaydetti.

DTP’YE GÜL VERİN İMASI

Arınç, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e bu sabah Bosna Hersek’e gitmeden önce bir gül demeti sunmak istediğini ancak bunu gerçekleştiremediğini belirterek, "Cahil kafam, yapamadım. Yapsaydım çok iyi olacaktı. Peygamberin adını duyup da ona saygısızlık gösterecek kimse yoktur." dedi.

Arınç, Başbakan Erdoğan’a seslenerek, "Ben bu fırsatı kaçırdım sayın Başbakanım. Ama siz kaçırmadınız. Buradan çıkınca yarbayımızın cenazesinde bütün siyasi parti liderlerine gül verin" dedi. Arınç böyle bir davranışın laikliğin çiğnenmesi anlamına gelmeyeceğini ifade etti.

Arınç, yine Meclis bahçesinde başta CHP lideri Deniz Baykal olmak üzere tüm liderlere gül gönderilmesini isterken, Başbakan Erdoğan’a, "Ambargo koyduğunuz partiyi de ihmal etmeyin. Ambargolar ölçüler, konabilir ama eminim onlar da Peygamber dendiği zaman yollara dökülen Diyarbakır halkından farklı olmayacaktır" diye seslenerek DTP’yi ima etti.
KARİKATÜR OLAYI VAHİM

Başbakan Erdoğan ise konuşmasında Müslümanların hiçbir zaman Paygamberler arasında ayırım gözetmediğini belirtirken, dünyanın manevi bir buhrandan derin bir binalımdan geçtiğini kaydetti.

"Irak’ta yanıbaşımızdaki olayları görüyoruz" diyen Erdoğan, başkalarının acıları karşısında kayıtsız kalmak gibi hastalıkla karşı karşıya olunduğunu ifade etti.

Erdoğan, karikatür olayına da vurgu yaparak, "Mesele sadece bizim kutsalımıza yönelik bir saldırıdan ibaret değildir. Vahim bir mesele var. İslam karşıtlığının yaygınlaştırılması istenmektedir." dedi.

Erdoğan, şiddetin, zulmün, dini ve milleti olmadığını belirtirken, geçtiğimiz günlerde saldırıya uğrayan ve şehit olan askerlere de rahmet diledi. Erdoğan, "Bizim tarihimizde kimseye kendi inandığını dayatmak yoktur" derken, farklılıkların kin ve nefrete dönüşmemesi gerektiğini kaydetti.

tent
21-04-2006, 14:21
muhammet araptı, arabistan'da doğdu, yaşadı ve öldü. islamiyetin tüm emirleri arapçadır. arap olmayan, araplardan çık farklı bir yaşam biçiminden gelen bizlerden bazılarının muhammet peygamber hakkındaki duygu ve düşünceleri nerede, bizzat o'nun coğrafyasında yaşayanların düşünce ve davranışları nerde!

İbrahim KARAGÜL
Suudiler Hz. Muhammed'in doğduğu evi de mi yıkıyor? (http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2006/nisan/20/ikaragul.html)

Hz Hatice'nin evi yıkıldı, Hz Ebu Bekir'in evi Hilton Oteli'nin müştemilatında kaldı. İslam kültür mirası yok edilirken kimsede ses yok. Mekke'ye veda zamanı mı?

*********

Ahmet HAKAN

Hz. Muhammed’in evini ABD yıksaydı (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4288606.asp?yazarid=131&gid=61)

YENİ Şafak’ta İbrahim Karagül yazdı. Suudiler, Hz. Muhammed’in doğduğu evi yıkacaklarmış.

maksay
25-04-2006, 21:29
Ya kardeşim ama burası Türkiye! Arabistan değilki.
Hepimiz Hz.Ademin soyundanız. Geçmişini inkar eden bizden değildir. Mazlum kim olursa olsun bizim kardeşimizdir. Olay budur. Bunu eğip bükmenin bize bir menfaati yok.

Spekülasyon yapmayın. Şeytan Kar realizasyonu yapıyor. Dibe vurduk 300 yıllık zarar var. Trendi bekleyin:D

brokerüstad
20-04-2013, 10:45
PEYGAMBER SEVGİSİ

1- Enam 90 / 137 - O peygamberler Allah’ ın hidayetine eriştirdiği kimselerdir. Sen onların gittiği yoldan yürü ( onların tevhid yolunda bulun ). De ki: Sizi bu tevhide ( Kur’an’ a ) çağırmama sizden bir ücret istemem, o Kur’an âlemler için ( cin ve insanlar için ) ancak bir öğüttür.
Peygamberler;
a- Allah’ ın seçtiği,
b- Hidayete eriştirdiği,
c- Hizmetlerinden ve öğütlerinden ücret beklemeyen yüce kişilerdir.
d- Her hizmet etmek isteyen de ücret beklemeyen bir kişilik kazanmalı ve Allah’ ın rızasını tercih etmelidir.
2- Enbiya 107 / 330 - Ey Resulüm! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
Peygamberimiz âlemlere ve tüm insanlara rahmet olarak gönderilmiştir.
3- Enfal 32 / 179 - Bir vakitte: “ Ya Allah, eğer bu, senin tarafından gelmiş bir hak kitap ise, hiç durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha acıklı bir azap ver “ demişlerdi. 33- Hâlbuki Ey Muhammed, sen onların içlerinde iken, Allah onlara azap edecek değildir. İstiğfar ettikleri ( bağışlanma istedikleri ) sürece de Allah onlara azap edecek değildir.
Dikkat edilirse;
a- İnanmayıp taşkınlık yapan müşrikler: Eğer bu Kur’an hak ise haydi başımıza taş yağsın veya başka azap gelsin talebinde bulundular.
b- Allah ise peygamberini ne kadar çok seviyor ki “ sen aralarında oldukça azap etmem “ buyuruyor.
c- Allah peygamberini bu kadar çok sevdiğine göre inananlar da ne kadar çok sevmeleri gerektiğini düşünmeli ve sünnetini yaşatmalıdır.
4- Enbiya 90 / 328 - ... Onlar ( bütün bu peygamberler ) hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlar, onlar bize karşı derin saygı içindeydiler.
Peygamberler;
a- Hayır işlerinde koşuşurlar,
b- Umarak ve korkarak yalvarırlar,
c- Allah’ a karşı derin bir saygı duyarlar.
5- Tevbe 128 / 206 - Andolsun içinizden bir peygamber geldi ki zahmet çekmeniz onu incitir ve üzer, size çok düşkündür, müminlere çok merhametlidir, onlara hayır diler.
Peygamber ( sav );
a- Müslümanların zahmet çekmesi ile incinmekte ve üzülmektedir,
b- Müminlere çok düşkün, çok merhametli ve onlara hayır dilemektedir,
c- Böyle bir peygamberi sevmemek mümkün değildir.
6- Ahzab 21 / 419 - Gerçekten Allah’ ı ( ve ) ahiret gününü arzulayanlar ve Allah’ ı çok zikredenler için size Allah’ ın Resulünde takip edeceğiniz pek güzel bir örnek vardır.
Allah’ ı ve ahireti arzulayanlar ve boşa yorulmak istemeyenler Peygamberi örnek almalıdır.
7- Al- i İmran 31 / 53 - Resulüm de ki: Eğer Allah’ ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Emir Allah’ a, uygulamasını göstermekte peygambere ait olmasından Allah’ ın sevgisini ve bağışlamasını isteyenler veya umanlar mutlaka peygamberine uymalıdırlar.
8- Maide 55 / 116 - Sizin veliniz ve yardımcınız ancak Allah ile onun peygamberidir. Bir de iman edenlerdir ki; onlar Allah’ ın emirlerine boyun eğerek namaza devam ederler ve zekâtı verirler.
Müslümanların velisi, sahip çıkanı;
a- Allah,
b- Onun peygamberi,
c- Bir de Allah’ a boyun eğerek namazı ve zekatı yerine getiren müminlerdir.
9- Ahzab 6 / 417 - Peygamber müminlere kendi canlarından daha yakındır...
Bu ayeti düşünerek, peygamberi hakkı ile tanıyarak her müslüman bu özelliği kazanmaya çalışmalıdır.
10- Yusuf 103 / 246 - Sen ne kadar şiddetle arzulasan da yine insanların çoğu iman edici değillerdir 104- Buna karşı ( yaptığın tebliğ ve imana davetten dolayı ) onlardan bir mükâfatta istemiyorsun.
Tebliğ ederken ücret ve rızık değil Peygamberler gibi sadece Allah’ ın hidayeti ve rızası beklenmelidir. Ayrıca anlatanların etkili olması, dinleyenlerin de iman etmeleri için en güzel şekilde anlatmalı, dua etmeli ve gerisini de Allah’ a bırakmalıdır.

11- T. Muhammediye S - 28 ( Tirmizi ) Ebu Hureyre (r.a)’ den Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Yüz çevirenlerden başka ümmetimin hepsi cennete girecektir, ( dinleyenler tarafından efendimize ) şöyle denildi: Ya Resulullah! Cennete girmekten kim yüz çevirir? Efendimiz; Bana itaat eden cennete girer, bana âsi olan ise cennete girmekten yüz çevirmiştir.
H. Ş. Göre;
a- Peygambere itaat eden, onu seven ve ilkelerini yaşatan cennete,
b- Onunla veya ilkeleri ile savaşan ve düşman olan tevbe etmezse azaba gidecektir.
12- R. Salihin C 3- S 35- No 1398 ( Müslim ) Abdullah b. Amr b. As (r.a)’ dan Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Kim bana bir kere salavat getirirse Allah kendisine on misli mağfiret eder ( bağışlar ).


BU AYETLER VE HADİSLER IŞIĞINDA NİÇİN PEYGAMBERİMİZİ SEVMELİYİZ?

1- Kendisi hidayete eriştirilmiş olup insanlardan ücret istemeden fedakârlıkla dünya ve ahiret saadetini göstermesi,
2- Âlemlere rahmet olarak gelişi ve güzel ahlakı tamamlaması,
3- Ümmetine çok düşkün olması, bizlerin zahmet çekmesi ile çok incinmesi, bizleri çok sevmesi ve bizlere dua etmesi,
4- İnsanların iman etmeleri ile ateşten kurtulmalarını çok arzulaması,
5- Her yönü ile bize örnek olması vs. nedenlerden ötürü sevmeliyiz.
Onu sevmenin ispatı da peygambere salât ve selam göndererek;
Ona itaat etmek, sünnetine sarılmak ve davasını sürdürmektir.
Kişi sevdiği ile beraber olacağı için onu gerçekten sevebilen onunla beraber haşrolacağını ümitle bekleyebilmelidir.

PEYGAMBER SEVGİSİNİN ARKA PLANI

1- Peygamberimiz;
a- Allah tarafından seçilmiş ve korunmuştur,
b- Söz ve hareketlerinde kusursuzdur,
c- Fedakar ve mütevazıdır,
d- Her yönü ile örnektir,
e- Allah’ tan aldığı mesajı en güzel şekilde gerekli yerlere ulaştırmıştır,
f- Her türlü çileye, engele, saldırıya ve mahrumiyete rağmen bize dünya ve ahiret saadetine ait formülleri ulaştıran insanlığın önderidir.
2- Mantıken kıyaslarsak;
a- İyilik yapan, faydalı olan, eğiten, seven, merhamet ve şefkat gösteren seviliyorsa
b- Bunları en güzel şekilde yerine getiren ve örnek olmuş olan bu üstün insan da sevilmelidir.
3- Her akıl yürüten insan peygamberimizin;
a- Güzel ahlakını,
b- Bize ulaştırdığı Kur’ an’ ı,
c- Bıraktığı sünnetini,
d- Ümmetine olan sevgi ve duasını fark eder ve peygamberi gerçekten sever.
4- Onu yalnızca seviyorum demek yetmez, asıl seven kişi;
a- Söz ve davranışlarına önem verir ve unutmaz
b- İlkelerini ve mücadelesini devam ettirir,
c- Ona olan sevgisi uğruna gerekirse ölür.
5- Peygamberi;
a- Seven insan aslında hem kendini hem de kendi geleceğini sever,
b- Sevemeyen insan da aslında hem kendine hem de kendi geleceğine düşmandır.
c- Keşke insanlar bu gerçeği görebilseler.
6- Seven sevilir ilkesine göre Peygamber ( sav ) bizleri sevdiğine göre bizim de onu sevmemiz üzerimize bir borçtur. Çünkü üzerine leş atılmasına ve şehrinden çıkarılmasına rağmen gülümsemeyi tavsiye edebilen bir peygamber gerçekten sevilmeye ve yüceltilmeye layıktır.

7- Dost ve dostun dostu da sevilir ilkesine göre peygamber de Allah’ ın elçisi ve dostu olduğu için yine sevmek gerekir. Çünkü Allah peygamberinin adını kendisini andığı her yerde beraber zikretmiştir.
8- Peygamberimiz adeta bir aynayı andırmaktadır, ona bakan kendisini göreceğinden onu seven aslında sevilen bir insandır, onu sevmeyen de sevilmeyen ve sevimsiz bir insandır.
9- Sahabeden sevgi ve saygı örnekleri;
a- Yakınları şehit olanlar “ Resulullah aramızda yaşıyor ya o bize yeter, canımız ona feda olsun sözleri “,
b- Uhud savaşının en tehlikeli anında ve Mekke’ nin fethine giderken etrafında etten duvar örmeleri ve gelen oklara göğüslerini siper etmeleri,
c- Peygamberimiz, hasta diye kimin ziyaretine gitti ise hastanın sevinçten ayağa kalkması,
d- Peygamberimiz hicretinde Ebu Eyyüp el Ensari’ nin evinde alt katta misafir olduğu zaman üst kata çıkmadan Ebu Eyyüp el Ensari’ nin uyuyamaması,
e- Hz. Peygamberimize Yemen’ den 13 kişilik bir kafile gelir, peygamberimiz hepsine gerekli yardımı yapar ama içlerinden bir genç “ ben muhtaç olsam da ihtiyaç hissetmiyorum, ben sadece sizin gül cemalinizi görmeye ve duanızı almaya geldim “ der. Peygamberimiz bu gençten çok memnun kalır ve daha sonraları sürekli bu gence sevgi ile selam gönderir.
10- Peygamberimizin güzel ahlakının insanlığa etkilerini, namaz, oruç, zekât ve haccın uygulamalarını, kardeşliği, kendimizi ifade etmeyi, insanlara değil de yalnız Allah’ a kulluğu, gönül fethetmeyi, ana-baba ve insan haklarını, iki cihan saadetini, ümmetine yapacağı şefaat için asıl duasını mahşere bıraktığını, yalnız müminlere değil tüm insanlara rahmet için geldiğini, günahkârların hesabının da onun hatırına ahirete bırakılışını yerine göre Kur’ an’ dan ve yerine göre onun sünnetinden öğrenmekteyiz. Bu nedenlerle hem Allah’ a hamd hem de peygamberimize şükran borçluyuz.

Mübarek olsun

brokerüstad
20-04-2013, 10:53
http://www.haberx.com/haydi_hep_birlikte_peygamberimizi_taniyalim(17,n,1 1288341,455).aspx

brokerüstad
27-04-2013, 13:30
Doyasıya bir 'Kutlu Doğum'
ADANA - Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in dünyaya teşrifi münasebeti ile düzenlenen kutlu doğum haftası etkinlikleri, hem içerik olarak hem de nitelik açısında her geçen gün zenginleşiyor. Bir dönem küçük mütevazı salonlarda yapılan etkinlikler, artık fuar alanlarında ve stadyumlarda yapılıyor. Üstelik programlara vatandaşın gösterdiği ilgi nedeniyle mekan bulmak giderek zorlaşıyor
Doğudan batıya, kuzeyden güneye kadar Türkiye'nin her kentinde yapılan kutlu doğum etkinlikleri köylere kadar ulaştı.

Bu yıl Adana'da düzenlenen etkinlikler 9 güne yayıldı ve pek çok yönüyle ilklere de sahne oldu. Adana Valiliği ile İl Müftülüğü işbirliğinde yapılan etkinliklerle 'kutlu doğum' 9 gün boyunca dolu dolu kutlandı. Etkinlikler, 11 bin metrekarelik TÜYAP Fuar Alanı'nda yapıldı. Antakya Medeniyetler Korosu, sanatçılar Yusuf Güney, Ahmet Özhan, Uğur Işılak, Erhan Güleryüz, Serdar Tuncer, Murat Yeni, Senai Demirci, İhsan Atasoy, Ertuğrul Erkişi, Fatih Kısaparmak, Reha Yeprem, Ramazan Ümit Şimşek, İbrahim Sadri, Minik Dualar Grubu, Tarık Karadağ Adana İlahi Korosu ve Eyüp Belediyesi Mehteran Takımı, programlarıyla Adanalılara unutulmaz anlar yaşattı.


Bu yıl kutlu doğum münasebetiyle düzenlenen sıra dışı etkinliklerden biri de Efendimizi anlatan tiyatro oyunu oldu. Belki de Türkiye de ilk kez, bir tiyatro oyunu (Dünyayı Değiştiren Kutlu Doğum) 4 bin koltuklu alanda tam doluluk oranıyla tek seansta oynandı. Ayrıca aynı alanda tiyatro, konser, konferanslar, 110 yayınevinin katıldığı kitap stantları, 116 aşkı nebi hilyeyi şerif hat sergisi, 50 adet kutsal emanetler fotoğraf sergisi, Kabe örtüsü ve iki adet sakalı şerif ziyareti düzenlendi. 150 aile, umre ödüllü yarışmada Efendimizin hayatıyla ilgili bilgilerini yokladı.

İçerik bakımından çok daha zengin tutulan kutlu doğum etkinliklerinde dünyada ün yapmış pek çok isim, Kur'an-ı Kerim tilaveti ile vatandaşlara doyumsuz anlar yaşattı. 2003 yılı dünya kuran okuma birincisi Ahmet Karalı, 2010 dünya Kur'an okuma birincisi Ali Tel ve yine dünya Kur'an okuma birincilerinden Muhammed Tûsî'nin yanı sıra İstanbul Zühtü Paşa Camii İmam-Hatibi Adem Karabey, Ankara Çankaya Kurtuluş Camii İmam Hatibi Mehmet Atıcı'nın Kur'an ziyafeti, dinleyenlere manevi iklimlere yelken açtırdı.


Türkiye'nin alanında söz sahibi akademisyenleri de Hz. Muhammed ve İnsanlık Onuru başlığı ile yapılan söyleşi programlarında halkı bilgilendirdi. Prof. Dr. Mehmet Ali Kirman, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Prof. Dr. Ümit Meriç, Prof. Dr. Osman Eğri, Prof. Dr. Bünyamin Erul, Prof. Dr. Celal Türer, Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Doç. Dr. Muhammed Yılmaz, Dr. Hüseyin Kara, araştırmacı yazar Mahmut Açıl ve Gazeteci Yazar Ahmet Taşgetiren konuşmalarıyla ve vatandaşlardan gelen sorularla merak edilen konulara cevap verdi.


Adana'daki etkinlikleri 100 bin civarında vatandaş takip etti. Etkinlikleri başından itibaren yakinen takip eden ve aynı zamanda programların ev sahipliğini yapan Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, geçmişte yapılan etkinliklerin birkaç saatlik olduğunu hatırlatarak, uzun soluklu etkinliklerle akıllarda kalıcı programlar yapmak istediklerini söyledi. Vali Coş, "Peygamber Efendimizin verdiği evrensel mesajları bir kez daha içimizde, ruhumuzda hissetmek istiyoruz." ifadesiyle bu yılki etkinliklerin hedefini ifade etti.


(CİHAN)

http://www.habergalerisi.com/haber/doyasiya-bir-kutlu-dogum-1018845.html

cicibebe
27-04-2013, 18:56
Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi,
Hayalin gönlümün tepelerinde gezindi;
Bu bir serap olsa da hafakanlarım dindi...
Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi.

brokerüstad
09-05-2013, 19:13
İstanbul Eyüp'te, Siyer Vakfı tarafından, dünyanın en büyük "Hz. Muhammed Müzesi" açılacak. Müzede, Hz. Muhammed'in giysilerinden, kullandığı eşyalara, hayatında yer alan tüm malzeme ve mekanların bire bir benzerleri sergilenecek.
Siyer Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, Hz. Muhammed'in hayatının anlatıldığı "Asrı Saadet Dünyası/Siyer Müzesi"ni Siyer Vakfı'nın yaptıracağını ve müzeyi 2016 yılında hizmete geçirmeyi hedeflediklerini söyledi.

Müzeyi İstanbul Eyüp'te 3 bin 500 metrekarelik kapalı alanda inşa edeceklerini ifade eden Kaya, "Asrı Saadet Dünyası/Siyer Müzesi 6 kattan oluşacak. Bu müzeyle Hz. Muhammed ile aramızdaki zaman ve mekan mesafelerinin bir nebze de olsa kalkacağını düşünüyoruz. Müzenin şu an yaşadığımız asır ile Asrı Saadet dünyasını bütünleştiren, 'Gül devri' ile de yaşadığımız dünya arasında bağ kuran bir müze niteliğinde olacağını ümit ediyoruz" diye konuştu.

Siyer Müzesi'nde Hz. Peygamber'in yaşadığı, "asrı saadet" denilen "gül devri"nde yaşanan olaylara ayna tutarak, halkı bilgilendirmeyi amaçladıklarını dile getiren Kaya, şöyle konuştu:

"Hz. Peygamberin hayatında olan sosyal ve kültürel objelerden, kullandığı eşyalara, yiyeceklerine, giysilerine kadar hayatında olan her şeyin yer aldığı bir müze kuracağız. Müzede Hz. Muhammed'in kullandığı eşyaların aynısını yaptırıp, sergileyeceğiz. Ayrıca müzede Kabe'nin, Hz. İbrahim zamanındaki ilk inşa halinden tutun, Peygamberimizin Mekke'de doğumu, vahiy gelişi, Hira Mağarası görülebilecek... Peygamberimizin Mekke'den Medine'ye giderken kullandığı Hicret güzergahı da olacak. Bedir Savaşı'nın yapıldığı yer, Uhud ve Hendek Savaşları, Mescid-i Nebevi'nin, Peygamberin Medine'ye geldiği zaman inşa etmiş olduğu ilk mescidin hali...Dolayısıyla Efendimizin kullandığı eşyaların da olacağı, en ince ayrıntısına kadar her şeyin yer aldığı bir müze inşa edeceğiz. Müzenin bir kapısından girdiğinizde, Kabe-i Muazzama'nın ilk halinden gireceksiniz, son kapısından çıkarken Efendimizle alakalı her şeyi en ince ayrıntısına kadar görmüş olacaksınız."

Müslümanların Hz. Peygamber'in hayatını en ince ayrıntısına kadar bilmesi gerektiğini ifade eden Kaya, "Dünya ve ahiret mutluluğunu arzu ediyorsak, Hz. Peygamberin hayatını en ince ayrıntısına kadar bilmek zorundayız. Bu müzeyle de Efendimizin dünyasında olan her şeyi detaylı olarak halkımızın istifadesine sunacağız. Hz. Peygamberi daha yakından tanıyıp, bildikçe, ona karşı sevgimizin daha da arttığını göreceğiz" dedi.

"Hz. Peygamber'le alakalı ne varsa, aynısını yaptırıp burada sergileyeceğiz"

"Müze için dünyanın her tarafından eşyalar ve kitaplar gelecek" diyen Kaya, sözlerine şöyle devam etti:

"İslam ve Avrupa ülkeleri, Türkiye... Dünyanın her bir ülkesinde, Hz. Peygamber'le alakalı ne varsa, aynısını yaptırıp burada sergileyeceğiz. El yazma eserlerin ve basımların aynısını müzede sergileyeceğiz. Müzemizle alakalı hem bir ilmi heyetimiz hem de danışma heyetimiz var. Mekke'den Medine'den akademisyenlerimiz müzeyle ilgili çalışmalar yapacak. Asrı Saadet Müzesi Hz. Peygamberin 63 senelik o bereketli hayatını anlatacak. Örneğin bir baba gözüyle, Hz. Peygamber nasıl bir baba idi ? Bir kayınpeder gözüyle nasıl bir kayınpeder idi ? Nasıl bir peygamber idi ? Nasıl bir İslam komutanı idi ? Müze, Hz. peygamberin hayatının tüm safhalarını kapsayacak şekilde olacak. Buradan herkes istifade edecek. Öyle bir müze kuracağız ki, çocuklar peygamberin çocukluğunu, gençler gençliğini, babalar babalık dönemini tanıyacak. Allah'ın izniyle bu müze sadece Türkiye'de değil, dünyada bir ilk olacak."

Kaynak: AA

http://www.haber7.com/kulturel-etkinlikler/haber/1024315-dunyanin-en-buyuk-hz-muhammed-muzesi