PDA

View Full Version : Yaşam Enerjisi



yukselc
08-04-2006, 13:07
Bu başlığı açmamın amacı:

04.Nisan.2006 salı günü Prof.Dr. Ahmet Maranki'nin verdiği bir konferansa katıldım.

sayın maranki o günün akşamı Brüksel'den yeni dönmüştü. yaklaşık bir saatlik bir geçikmeylede olsa konferansına başladı. inanin üç buçuk saatlik zamanın nasıl akıp geçtiğini anlayamadım.

yaşam enerjimizi arttırmanın yolları üzerine verdiği bir çok örneklemeyi sizlerle paylaşmak, sizlerin bu konuyla ilgili bilgilerinizi foruma taşımak, konuya ilgi duyanları bu başlık altında buluşturmak istedim.

aşağıdaki konular sayın maranki'nin şu an 35. baskısını yapan yaşam enerjisi kitabından alınmıştır.

yukselc
08-04-2006, 13:09
Mistik açıdan Uzak Doğu'daki inançlarda ve ıslam inancında bunların her an insanlarla alâkalı olduğu, farklı adlarla anılan "400 bin enerji boyutunun" insan bedenlerini kontrolünde tuttuğu veya koruduğu kabul edilmiş bir inanıştır.

İçinde yaşadığımız dünya katı maddelerden meydana gelmiş olmasına rağmen, deniz gibi sürekli hareket halinde olan akıcı bir enerjiden oluşmuş ve onunla çevrelenmiştir.

Modern bilim de insan organizmasının sadece moleküllerden oluşan fiziksel bir yapısı olmayıp, tüm evrende olduğu gibi onun da bir enerji alanına sahip olduğunu doğrular.

Biz enerjiyiz ve sürekli hareket halinde olan bir enerji denizinde yaşıyoruz. Tamamen enerjinin içinde yüzen bir enerji blokuyuz.

Enerji; kendini madde olarak değil hareketle gösteren bir kuvvettir. Herkesin kabul edeceği gibi görünmese de, gerçek olan bir kuvvet vardır. Bu kuvvet enerjidir. Bizden farklı boyuttaki bir “ışıma”dır.

Bu noktadan hareketle evrende bulunan yegane şeyin, "enerji" olduğunu söyleyebiliriz.
"Einstein'ın izafiyet teorisinin" önemli sonuçlarından biri de, enerjiyle maddenin, birbirinin yerini tutabileceği kabulüdür.

yukselc
08-04-2006, 13:14
Enerji Alanı; canlıların etrafını saran enerji ışınları, bedenin koruyucu "enerji katmanıdır." Enerji Alanı vücutta enerji noktaları, yani enerji merkezleri olan enerji merkezleri, birlikte psişik bedeni yani fizik dışı bedeni oluşturur. Bu fizik dışı bedene "Astral Beden" denir.

Astral beden zaman zaman fizik bedeni terk edebilir. Buna "Astral Seyahat" denir.Dünya literatüründe enerjiyi izah etmek için bazı kaynaklardan istifade edilmiştir. Biz de eserimizde bu kaynaklardan yararlanarak o bilgileri yapımıza uygun "süzgeçten geçirmelerle" konunun tarihî perspektifini çizerek buraya alıyoruz.

Enerji alanı; canlıların etrafını saran enerji ışınları, bedenin koruyucu "enerji katmanıdır." Enerji alanı vücutta enerji noktaları, yani enerji merkezleri olan enerji merkezleriyle birlikte psişik bedeni, yani fizik dışı bedeni oluşturur. Bu fizik dışı bedene "Astral Beden" denir.


Astral beden zaman zaman fizik bedeni terk edebilir. Buna "Astral Seyahat" denir.

Bilimin ilerlemesiyle birlikte sahip olunan teknoloji ile Batılı araştırmacılar bu enerji alanını inceleme ve ölçme imkanı bulmuşlardır. Önceleri gizemli olan bu olay şimdi bilim dünyasında görüntülerle yerini almaya başlamıştır.

yukselc
08-04-2006, 13:21
Bu Oturuştaki Mesaj

Bedendeki ve ellerdeki “enerji akış sıralaması” yaratıcı tarafından bize öğretilenlerin eldeki ve bedendeki ilahi bazı şartlarını hatırlatmıyor mu. 7 Enerji Merkezi, 7 kat sema; 7 hayati noktada 7 hayati salgı bezi...

Bakıp görebilmek, “kozmik bilince” erişebilmek lazım.

Günümüzde bütün bu enerji merkezlerinin yerleri, yolları, bedenin en hassas noktaları, hatta haritası çıkarılmış olan "beyin noktaları", daha da ileri giderek "beyin nörönlarının" davranışları bilinebilmektedir. ışte bugün bu özellikleri ile insanları yönlendirme, etkileme, hatta kontrol etme noktasındaki çalışmalar, insanlığımızın getirildiği ve maruz bırakıldığı tehlikeleri göstermektedir.

Parapsikolojik çalışmalar
LSD uygulamalarının sonuçları
Çığ gibi büyüyen gizli cemiyetler
Nörö bilimin ulaştığı teknolojinin görünen sonuçları
Global komplo örgütleri
Halkın tapınağı örgütler

yukselc
08-04-2006, 13:24
Yerkürenin 3’te 2’sinin sularla kaplı olduğu bize enerji noktalarımızı uyarmak için bir işaret vermiyor mu? Soğuk, sıcak ve diğer suların her türünün ve uygulama sebebinin insana direk etkisi olduğu, termal kür tedavilerinin dünyadaki insanlara tedavi amaçlı kullanıldığı ve sonuç alındığı görülmüştür. Hem de ilaçlar gibi yan etkileri olmadan... Dünyada başta Almanya olmak üzere sularla ilgili tedavi konusunda birçok enstitü (S. Kneipp Enstitüsü) olduğunu biliyor musunuz?

yukselc
08-04-2006, 13:25
Kainatta hiçbir şey sebepsiz ve amaçsız yaratılmaıştır. Arz ve semadaki yaratılan herşey dünyamızla ilgilidir. Tabi kainatın yaratılmasına sebep arz üzerindeki biz insanları da etkilemektedir. Her taşın bir enerji boyutu olup “ Kozmik Yaşam Enerjisi” tablosunda hangi enerji merkezi hangi taşla korunur, etkilenir belirtilmiştir.

yukselc
08-04-2006, 13:31
ınsanın kainatın bir numunesi olduğu ve kozmozun direkt olarak dünyamıza ve insana etki ettiği, daha önceki konularda izah edilmiştir. Kozmozdaki yıldızlar, gezegenler ve diğer yaratılanlarda insana tesir etmekte, bizim “Enerji Alanımızı” etkilemektedir. Çözüm yolu kadim kitaplarda gösterildiği gibi kozmik bilimce de bilinmektedir.

Astrolojide doğum gününü yıl, ay, gün olarak bilmeyenler için bir kimsenin anne adı Ebced hesabıyla hesaplanır, 12’ye bölünür. Artan sayının onun burç sayısı olduğu kabul edilir.

Astrolojik boyutta, çok eskiden beri araştırmacılar ortak bir noktada buluşarak burçların insana tesiriyle ilgili bazı hususları ortaya koymuşlardır.

Her insan için bizim 3 boyutumuzla göremediğimiz ama ilahi kitaplarda var olduğu beyan edilen diğer yaratılanlarla da irtibatlı olduğunu bizim yaratıldığımızda, onların da yaratıldığını ve insanlara tesir etkilerinin olduğu bildirilmektedir.

ılahi kitaptaki onların adıyla anılan bölümün onlara tesir ettiğini “Kozmik Bilim” kabul eder.

ınsanların “kozmik” manada çevremizdeki 4 unsurdan etkilendiği bilinmektedir. ışte bu dört unsur birbirlerine de etki ve tesir ederler. Ateş hava ile; toprak su ile uyumludur ancak toprak hava ile; ateş su ile uyumsuzdur. Astrolojide bu etkiler “insan ilişkilerinde” dikkate alınmalıdır.

yukselc
08-04-2006, 13:33
Renkler merkezî sinir sistemine pozitif enerji yayarlar. Böylece sinir sistemimizin bu pozitif enerji ile beslenip vücuttaki enerji merkezlerimizi açarak enerjinin vücudumuzda dolaşması sağlanmaktadır.

Bu da bize psikolojik olarak mutluluk vermekte, böylelikle de hayatımızı düzene sokmuş olmaktayız. Yaratıcı, kainatı, semaları ve arzı binbir çeşit farklı renkle boyamıştır.

Bütün ilahi kitaplarda hüküm “O’nun boyasıyla boyanınız” derken insanlığa verilen mesaj ne olabilir. Araştırmak isteyen olabilir diye kapıyı aralıyoruz... ışte “kozmik bilnç”le bakıldığında görülebilenler. Gelin kainat kitabına bir de kozmik gözle bakalım. Düşüncenin gücünü keşfedelim...
"Güneş" hayatın menbaı, onun yaydığı ışınlar-dalgalar-renkler ise insan hayatının ayrılmaz unsurlarıdır.

Renkler hayatımızı ve duygularımızı önemli derecede etkiler. Hayatımızda, yerinde kullandığımız taktirde renklerin hastalıkları tedavi edici etkisinin olduğu ta eski çağlardan beri bilinmektedir.

Renkler merkezî sinir sistemine pozitif enerji yayarak sinir sistemimizin bu pozitif enerji ile beslenip vücuttaki enerji merkezlerimizi açarak enerjinin vücudumuzda dolaşmasını sağlamaktadır. Bu da bize psikolojik olarak mutluluk vermekte, böylelikle de hayatımızı düzene sokmuş olmaktayız.

Renklerin insan hayatındaki bu olumlu ya da olumsuz etkilerini birçok bilim adamı da araştırmıştır. Araştırmalar sonucunda renklerin kişilik üzerinde etkisi bilimsel olarak da tespit edilmiştir.

Renklerin bugünkü açıklamasında; insan gözü sıfırla sonsuz arasındaki renk skalasından ancak kırmızı ve mor arasındaki renkleri görür.

Kozmik bilim kırmızı ve mor ötesi renkleri de algılamamıza yardımcı olmaktadır.

yukselc
08-04-2006, 13:38
Yaratılan 124 bin çeşit nebatatın bilinen çeşidinin insanlığın hizmetine verildiği gerçeğiyle enerji merkezlerimizi kökleri, sapları, çiçekleri, yaprakları, meyveleri, yağları hatta posalarıyla bile enerji yükleyerek uyarıp tedavi ettiği, koruduğu yüzyıllardır literatürlerde yayınlanmıştır.

Fakat başta ABD, AB, Rusya, Çin olmak üzere bitkisel “Drop”larla ve bunlardan oluşan doğal “vitamin”lerle hayatlarına “yaşam enerjisi” yüklerken bizim insanımız bu metodlardan istifade edememektedir.

Hatta bu metodlarla tavsiye etmeyi “günah keçisi” olarak saymakta, dışarıya 1 milyon TL. kaçırılarak satılan “Deve dikeni”, “kedi otu”, “sarı basır”lar 1 milyara Solgar, Herball vs. adı altında ülkemize ithal edilmektedir.

yukselc
08-04-2006, 13:42
Aynı şekilde, hava zerresi dediğimiz müspet-menfi taşıyıcılar da halk edilmişlerdir. Bunların çeşitli görevleri vardır. Gündüzün ışığı ve sesleri taşımak gibi kokularla insanları etkilemek, uydulardan tespitler yapmak, cep telefonlarından konuşmaki gibi şeyler ve görüntülemeler vb. yine bu "diğerleriyle" yapılmaktadır. Uydulardan maden tespiti, cep telefonundan konuşma gibi şeyler yine bunlar kullanılarak yapılmaktadır.
Nârîlerden başkaları istifade ettiği gibi nuranilerden de biz faydalanabiliriz. Ama irade sahibi olmak kaydıyla.

Zerre diye bahsedilirken atomu, elektron ve proton seviyesinde düşünmek gerekir. Aynı şekilde de, kozmik bilimde mikrop, virüs ve bakteriden söz edilmez. Bunlar, şuurlu taşınan ve taşıyıcı olan şuurlu varlıklardır.
Her halk edilmişe boyut, zaman, görüntü olarak farklı âlemler verilmiştir.
Bizim âlemimiz dünya ve atmosferdir; diğerlerinin bizim dünyamıza etkileri, girişleri olabilir. Ağaç dipleri, hamamlar, durgun sular, viraneler, kapı eşikleri gibi yerler onların yaşama yerleridir. Bunlar ilim sahiplerine, ilmi isteyenlere bildirilmiştir.

yukselc
08-04-2006, 13:45
Kristaller renk oluşturarak ve şekillerinin etkisiyle etki ederler. Kristallerden yansıyan 7 rengin insana müspet etkileri vardır.

Camdan bir fanus, kristal prizma şeklinde yapılır ve altına bir traş bıçağı konursa bu bıçak, ömür boyu kullanılabilir. Jilet hiçbir zaman küflenmeyecektir.

Piramitlerin içindeki cesetler işte bu sır yüzünden çürümemiştir. Binaların tepesi piramit şeklinde olsa insanların ömürleri uzayacaktır. Kozmostan gelen müspetleri alacak, menfileri kabul etmeyecek, olumsuz dalgalar reddolunacaktır.

Cam kristallerde saklanan sular, şerbet ve gıdalar çok özellikler kazanırlar ve şifa verirler.

Camilerin içinde de kristaller vardır. Osmanlı dönemi camilerinin içindeki kristallerin yönleri ve şekilleri tesadüfi değildir.

Kristaller şekline, yönlendirilmesine göre canlı cansız her şeyi etkileme gücüne sahiptirler. Bu da onun tedavi edici bir özelliğidir. Kristal taşlı yüzüklerin enerjisi de insan sağlığına etki etmektedir.

Oturduğunuz yerde başınıza piramit bir şapka veya yuvarlak köşeli bir örtü ile örtmek sizin “enerji boyutunuz”da yüksek bir farklılık ortaya çıkaracaktır.

Camilerin üstünün kubbe şeklinde olması, müspetleri çekmesi içindir. Kozmostan gelen yaratılanların o yuvarlaktan içeri girmeleri camidekilerin huzurlu olmasını sağlar.

İnsanların şeklinin anten gibi, başının da yuvarlak ve kubbe gibi olması Yaratıcı'nın planının çok ince düşünülmüş, insanlığa ibret dersi verecek bir parçasıdır.

yukselc
08-04-2006, 13:47
Piramitlerin içindeki cesetler işte bu sır yüzünden çürümemiştir. Binaların tepesi piramit şeklinde olsa insanların ömürleri uzayacaktır. Kozmostan gelen müspetleri alacak, menfileri kabul etmeyecek, olumsuz dalgalar reddolunacaktır. .

yukselc
08-04-2006, 13:50
Bugünkü ilmin kabul ettiği gibi, kozmik bioenerji hücrelerin ilk önce dış membranın seviyesinde iyonların geçirgenlik yeteneğine etki ederek, membran düzeyinde iç ve dış iyonların farklılığını oluşturarak elektrik potansiyel farkını ortaya çıkarıp, hücrenin elektrik geçirgenliğinin değişmesine sebep olur. Bu, aynı zamanda hücre içinde bulunan organoidler ve onlarda bulunan polimerlerin poliyarlığını değişmekle bu polimerlerin kuruluşunda konformasyon yani değişiklik ortaya çıkar.

Kozmostan gelen ve orada daima mevcut olan bioenerji yeryüzünde bulunan insan organizmasının hücrelerine, bitki tohumlarına, yani çevremizde bulunan bütün canlılara "moleküler" seviyede etki eder.

Bugünkü ilmin kabul ettiği gibi, kozmik bioenerji; hücrelerin ilk önce dış membranı seviyesinde iyonların geçirgenlik yeteneğine etki ederek, membran düzeyinde iç ve dış iyonların farklılığını oluşturarak elektrik potansiyel farkını ortaya çıkarıp hücrenin elektrik geçirgenliğinin değişmesine sebep olur. Böylece aynı zamanda hücre içinde bulunan organoidler ve onlarda bulunan polimerlerin poliyarlığı değişmekle bu polimerlerin kuruluşunda konformasyon yani değişiklik ortaya çıkar.

Hücre seviyesinde bu şualar, radyo dalgaları ve biyolojik aktif hücrelerde fizyolojik aktif maddelerin ortaya çıkmasına etki eder, böylelikle fizyolojik aktif maddeler esasen birleştirici olan hücrelerde sentez olunur. Böylelikle aktif maddeler kateholominler, prostoglendinler, kininler ve diğerlerinde ilk önce kan devrini ve maddelerin mübadelesini hızlandırır. ışte bu reaksiyonlar pozitif yüklü dalgaların etkisi ile hızlanır. Böylelikle hücrelerde olan enerji jenerasyonuna yardım ederek hücre dahilindeki proseslerini -proteinlerin parçalanmasını, sulu karbonların, ATP'nin sentezini ve parçalanmasını, sulu karbonların, yağların enerji kaynağına dönüşmesini- sağlayarak enerji kaynağı olarak istifade olunmasını hızlandırır. Biz bu izahlardan sonra diyebiliriz ki, organizmaların ihtiyacına bağlı olarak bu her iki (pozitif=müspet, negatif=menfi) enerji çeşidinden de yararlanmak, her zaman için mümkündür.

yukselc
08-04-2006, 13:53
"Düşünen insanlar için ibret vardır." hükmü kozmik bilime göre araştırıldığında beynin olağanüstü fonksiyonları ortaya çıkmaktadır.

Kozmik bilimde bozulma ve hastalık; vücuttaki menfi enerji artınca başlar. Dolayısıyla, hasta insan, menfisi yüksek insandır. Nesilden, dedelerden, ninelerden gelen bazı olumlu veya olumsuz enerjiler de torunlara sirayet edebilir. Bunlar da hastalıklara sirayet eder.

Burun uzunluğu, kulak yapısı, göğüsteki kıllar, el çizgileri, parmaklar ve ayakların uzunluğu, kısalığı, gözün rengi, bedendeki benler… Hepsinin bir sebebi, bir ilmi, izahı ve yaşantımıza tesiri vardır. Tüm bunlar, Yaratıcı'nın mührüdür.

ınsanın yaradılışında çevresinden aldığı olumlu, olumsuz etkiler vardır. Cinsel ilişki ânında beyindeki düşüncelerin ve hayallerin, çocuğun fizyolojisinde, ruhunda etki yaptığı, ölçülebilen ve bilinen tespitler arasındadır.

Dünyayı koruyan ozon gibi, insanı da koruyan bir tabaka var. Bu tabakaya "Enerji Kalkanı", "Enerji Alanı" denir. Amerika, Çin, Rusya, Japonya, Güney Kore ve Fransa'da inkişaf etmiş olan kozmik bilime göre insanın etrafında MR, ultrason ve termal aletlerle ölçülebilen bir enerji boyutu var. Bugün bu, teknolojik olarak da görüntülenebilmektedir.

Bununla uğraşan uzmanlara "ekstrasens" denir. Dünyada "ekstrasensler ittifakı" olup bu kitabın yazarları da bu ittifakın diplomalı uzuvlarıdırlar. Bu uzmanlar enerji alanını görme yeteneğine ve istidadına sahip olabilirler. ınsan müspet enerjisini ve saflığını arttırabilirse enerji alanını görebilir.

Normal bir beynin çalışmayan 8/9’luk kısmında bu sırlar gizlidir. Üst ile alt beyinden önemli olan, alt beyni çalıştırmaktır. şu an beynimizi 1/9 oranında çalıştırabiliyoruz. Alt beyne, diskete saklar gibi bilgileri saklamak, kaydetmek gerek. Gerektiği zaman müspetler aracılığı ile oradan bilgiler alınır ve kullanılır.

yukselc
08-04-2006, 13:56
Yoğunlaşma günümüzde bütün dünyada 7'den 70'e pek çok kişi tarafından bilinen, kabul edilen tecrübeler ışığında uygulanmaktadır. Biz de burada bu "ortak tecrübeleri" süzgeçten geçirerek oluşturduğumuz ve “uygulayıp sonuç aldığımız” yoğunlaşmayı değişik bir boyut ve bakış açısıyla sizlere anlatacağız. Bunda amacımız zaten var olan bir konuyu anlatırken “safî zihinleri” ibadetle-yoğunlaşmayı aynı mütalaa etme gibi batıl fikirlere yönlendirmek veya “sâfi zihinleri idlal etmek” değil, O’nu işaret ederek insanlığı bâtıldan yeni bir “bilinç”e yakınlaştırmaktır.

Dünyaca bilinen adıyla “Meditasyon”, Türkçemizdeki karşılığı ise “düşüncenin yoğunlaşması”, “enine boyuna düşünmek” anlamında anlamamız gereken bir “düşüncenin aydınlanması”, “having cleared the mind of thought”un dilimizdeki karşılığıdır.

Bugün bir çeşit spor aktivitesi olarak görülen “meditasyon”, “yoga”, “şaman”, “şhiatsu”nun aslı ülkemizde de hiç tartışılmadan herkesçe sevilerak yapılan judo, teakwando, güreş, aikido vs. gibi sporlardan esasta ve görünüşte bir farkı yoktur. Fakat bugün bu gibi aktivitelere belli misyoner grupları sahip çıkarak “propagandif suistimal“ aracı olarak kitlelere lanse edilmek istenmekte, bu gruplara prim verdirilmektedir. Esasında bu faaliyetler araştırıldığında “Türk töresi”nden esintiler taşımaktadır.

Fakat sahip çıkan ve aslını izah eden olmadığı için kötü niyetli başkalarının elinde kullanılmaktadır.
Yoğunlaşma, bütün temel enerji merkezlerini açmak, harekete geçirmek ve uyanık olmak amacını taşır. Yoğunlaşmanın beden ve beyin üzerinde rahatlatıcı etkilerinin olduğu denenmiş ve faydaları görülmüştür.

yukselc
08-04-2006, 13:58
Parapsikoloji Türkiye'de kabul edilmezken, bugün bütün dünyada, insan zihnini kontrol için kullanılmıyor mu? Bizler buna karşı çıkarak, bunları reddederek ülkemizin "bilimsel gerçekliğini" mi ortaya koyuyoruz? En azından Sinop'taki ABD'nin radar üssünde "Aydın" Yunus balığının günlerce temaşasını bile aktüellikten öte bir düşünceye taşıyamamak mı bilimsellik? Hiç düşünmedik mi evcil hayvanlarla, balıklarla da teknolojik hırsızlıklar yapılabilir diye?

ABD'de sayıları resmî olarak 90'nın üzerinde olan, aynı zamanda Avrupa'da, Rusya'da, Japonya'da, ısviçre'de sayıları binlere yaklaşan "parapsikolojik" araştırma merkezi, laboratuarları ve organizasyonların çalışmaları bilim adamlarınca "bilimsel" kabul edilmekte midir?

Türkiye'deki bilim adamlarınca "sezgi, algı, tefekkür" gibi konular ne zaman bilimsel kabul edilebilecekdir?

Türkiyemizdeki yabancı üslerin Sinop, Adana, ızmir, ıstanbul gibi yerlerde bilim adamlarımızca halkın davranışları, inançları, siyasî temayülleri ve o bölgede yaşayan bitki türleri üzerinde bir çalışma, araştırma, hırsızlık, cinayet, dini inançtan sapma, homoseksüellik vs. gibi konularda istatistik çalışması var mıdır veya yapılmış mıdır?

"Gizli bilimler", "metafizik ötesi" ilmî manada incelenmelidir.


Dünyada istihbarat birimlerinin çalışmaları, mesela Almanya "Thule" örgütünün uzantıları bile araştırılmalı, insanlığa ve Türk insanındaki uygulamaları varsa incelenmelidir.
“Para el kiridir” denir. Kirdeki anlamı anlamak lazım. Paralarda her elleyenin enerjisi vardır. Para menfi yükleri kabul edicidir. Onun için kullanmamak maddî ve manevî açıdan daha sağlıklıdır. Avrupa ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi…

Artık Türkiyemizde de dünyadaki gibi konuşulamayanlar konuşulmalıdır.

yukselc
08-04-2006, 14:00
Kuantum fiziği ülkemizde fizikçilerimizce araştırılmış mıdır? Günümüz meselelerine sebep sonuç ilişkisi araştırılarak bakılmakta mıdır? “Kuantum Fiziği Teorileri” asrımızın problemlerine bir çözüm yolu mu yoksa?

“Holografik Evren”in sırları ve gerçekler Türk insanına da açıklanacak mı?

Yoksa zaman zaman da olsa yalancı dostlarca ve menfaat batağındaki kişi ve kuruluşlarca tehdidkârane uyarılan; ancak hizmet için ilim fen noktasında araştırmalarla “kozmik boyutta” dünyayı aydınlatmaya cehd eden ve bunu yaşamı müddetince sürdürmeye söz veren başka yeni kurtarıcı “Alp-erenler” mi beklenecek?

Beklense de adalet tecelli edecek belki ama; talihleri farklı olacak mı?..

yukselc
08-04-2006, 14:02
Yine mistik açıdan meseleye bakıldığında bir yönü itibariyle bu kaideler, düsturlar "Yaratıcı'nın bildirdiği ilahi kurallardır." denilebilir.

Huzurlu bir dünya ve insanlık için “Yaratıcı Güç”le, düşünce gücümüzle vicdanımızı bağlantılandırılıp, oluşturulan bu rabıtanın kopmamasını sağlayarak huzurun artmasını temin edebiliriz.

"Hayattan zevk alabilen dünya insanının mutluluğu" ancak ve ancak O'nunla olan ilişki ve rabıtasının gücüyle ve enerjisiyle doğru orantılı olacaktır.

Kozmik bilinç doktrinimiz; geçmişi olduğu gibi kabul edip kader noktasında geleceğe "irade-i cüziyemizden" istifade noktasında bakmaktır.

Kadere itiraz noktasında her sözü ilahi emir ve yasak süzgecinden geçirerek söylemeli, istikbale yönelik faaliyetleri de yine aynı süzgeçten geçirerek "geçmişten ders alarak" hayata geçirmeyi planlamalıyız.

yukselc
08-04-2006, 14:06
Genellikle dış görünüşümüz ve kıyafetimize verdiğimiz önemi iç organlarımıza ve salgı bezlerimize vermeyiz. Hatta bazılarımız organlarımızın nerede olduğunu bile bilemeyiz.

Oysa hatalı beslenme, sağlıksız bir hayat tarzı onlara zarar verir. Hatta onların bize verdiği uyarılardan bile habersiz kalırız.

Eğer organlarımız ve salgı bezlerimizle ilgilenir, onların kıymetini bilir, bize gönderdikleri impulsları algılar, ona göre tedbirini alırsak daha sağlıklı ve canlı bir hayat süreriz.

Kozmik bilimce, bedenimizde var olduğu kabul edilen binlerce düğüm noktası ve bu düğümleri birbirine bağlayan karmaşık ağ, eski yıllardan beri bilinmekte, günümüze kadar insan sağlığı için "koruyucu bir metot" gibi konunun "diplomalı uzmanlarınca" insanlığın hizmetinde faydalanılmaktadır.

yukselc
08-04-2006, 14:09
“Project Freedom Network” adlı bir internet sitesindeki bilgiler de incelendiğinde yukarıda anlatılanlar teyit eder nitelikte olduğunu görürüz. Demek ki, ABD de, insanlar değil insanları idare eden birimler de bizim söylediklerimizi veya söyleyemediklerimizi, vakti zamanı geldiğinde yavaş yavaş şartlarını da oluşturarak ortaya çıkarmaktadırlar.

ıstihbarat teşkilatları aslında gizli dünya devleti için çalışıyorlar. Buna Özgür ınsanlar Birliği ıstihbarat Teşkilatı deniyor. Tabi bu bize göre paravan bir isim. Bunun arkasında çok güçlü ve dünyayı idare eden merkez var. Bunlar yapılırken de dünya barışı ve hep birlikte bir dünyadan söz edilerek yola çıkılır. Bu güçler bağımsız veya esas güce bağlı ve bütün güçlerin üstünde, yalnızca O'na bağlı güçlere etki edemiyorlar. Kısaca, müspet enerjisi yüksek olanları kontrol edemiyorlar. Askerî personel, evcil hayvan, masum vatandaşlar, tutuklu ve esirler güvenlik amacıyla çiplendirildi. Cep telefonları, televizyon, bilgisayarlar ve kredi kartları ile insanlar kontrol altına alınıyorlar. Bunlarla çiplenmeyenler de başka bahanelerle çipleniyorlar…

Böylece dünya insanlığının her an koordinatları tespit edilmekte, insanlar, her an kontrol altında tutulan evcil hayvanlar gibi denetlenmektedir.

ınsanlığın bugünkü halini ve bir de denetlenmediğini düşünebiliyor musunuz?
Yaşasın Özgür ınsanlar Birliği ve ittifakının gücü.
Bize göre de insanlığın kurtuluş reçetesi “teknolojisi ve programı yazılı olarak elimizde olan” “elektronik bio kontrol çip’inin” insanlığa adapteyle uygulanmasındadır.

http://www.maranki.com/

yukselc
08-04-2006, 14:41
konuyla ilgili dosya aşağıda powerpoint dosyası olarak gönderilmiştir.

yukselc
08-04-2006, 15:52
aura0001

yukselc
08-04-2006, 16:04
aura0002

yukselc
08-04-2006, 16:13
Yaşam enerjisi konusuyla daha detaylı bilgi almak isteyenler yada bu konuyla ilgili konferans, seminer düzenleme arzusunda olanlar http://www.maranki.com adresinden daha detaylı bilgi edinebilecekleri gibi Prof. Dr. Ahmet Maranki'nin 0532 372 24 72 numaralı cep telefonundan randevu talep edebilirler. Sayın Maranki 300-400 kişilik gruplara ücretsiz olarak konferans vermektedir.

yukselc
08-04-2006, 16:25
aura0003

sec30
11-04-2006, 22:04
MAGNETİK ALAN TEDAVİSİ
(MAGNETOTERAPİ)
Magnetik alanların tedavi de kullanımı Hipokrat zamanına kadar dayanmaktadır. Fakat son 6 yıldır. İnsanın bioritmine uygun magnetik alanlar oluşturan cihazlar yapıldıktan sonra tedavi de etkileri daha hızlı olmuştur.

MAGNETİK ALANLARIN ETKİLERİ VE ETKİ MEKANİZMASI:

Kanın akışkanlığını arttırır, sarmal halde ve kümeler halinde dolaşan eritrositleri birbirinden ayırır.Böylelikle zayıf hücrelere oksijen transportunu hızlandırır.

Hücre nükleusunda heterokromatin azalırken, ökromatin artar. Sitoplazma da serbest ribozam ve poliribozamlar fazlalaşır.


Nabızlı Manyetik Alanların Biyolojik Tesiri
· Oksijen, Besleyici Maddeler ve Minerallerin kabulünün yükselmesi.
· Hücrelerde daha çok Enerji
· Kuvvetli Metabolizma




Diffuzyon ile beslenen dokularda parsiyel oksijen basıncının artışı beslenmeyi hızlandırır.

Drenajı hızlandırarak atık ve toksinlerin hızlı atılmasını sağlar.

Kan ve Lenf dolaşımının hızlanması tromboz riskini azaltmaktadır.

Antienflamatuar ve analjezik etkileri vardır.

Sedatif etkisi vardır.

Enerji seviyesi düşmüş hücreyi aktif hale getirir.


__________________________________________________ ____
Bu konuyu alternatif tıbbi tedavi yöntemleri ilgimi çektiği için yazdım.

GÜRKAN
12-04-2007, 11:36
Bir eski türkü vardır "özbek, türkmen, tatar, kırgız..bunlar bir soydur" diye başlayan... Hani birlik ve beraberlikte irki yakınlıkların önemini gösteren... Benim de yaşam enerjisi deyince aklıma nedense bu türkünün değiştirilmiş hali geliyor..."akupunktur, biyo enerji, kinesioloji,kuantum tıbbı, iridoloji...bunlar bir soydur" diye söylenmeye başlıyorum... Devamında da bu konuda pratiği olanlardan ve kendince halka faydalı olmaya çalışanlardan özürler diliyorum... Sonra da "auram var bu ellerde ..aman da çakralarım açıldı" diyerek ortamdan uzaklaşıyorum...:D



iridoloji:Gözün rengini veren iris tabakasındaki değişiklikleri inceleyerek tanıya varma.