Blog Yorumları

  1.  Avatarı
    Çakı ve kement

    7-8 Yaşlarındaydım. Çakımı cebime koyar, kementimi de belime bağlayarak güvende olduğumu sanar ve yürüyüşe başlardım. Bazen İncirli yönüne bazen de Zeytinburnu çimento fabrikasına doğru. Kementte başarılı değildim,atınca yuvarlak olarak açılmadığından hedefe dolanmaz yere düşerdi. Halbuki kement ipinin sert olması gerekir,aksi halde bükülür. Gene de kendimi güvende hissederdim.
  2.  Avatarı
    İnanılmaz şeyler bunlar hocam. Burada yazacağınıza anılarınızı bir televizyonda anlatsanız daha çok insan faydalansa ne iyi olurdu.

    Paylaştığınız için teşekkürler, eşimle birlikte okuduk çok selamları var size.
  3.  Avatarı
    Milli Piyango

    O tarihlerde çekilişte bilet numaraları teker teker çekilirdi.Yani şimdiki gibi son
    10son,100son,son1000 gibi değil.Gazetelerde ilanı da tam sayfa olurdu.Ben gazeteyi
    yere serer tüm numaraları defterime kaydederdim.Harflerden hoşlanmaz,rakamları
    severdiğimden.

  4.  Avatarı


    Willis Conover Otograph 1920-1996

    Ünlü JAZZ takdimcisi Willis Conover'i Voice of America radyosunda her gece dinliyor ve kaydediyorduk. 1955 Yılında kendisini ziyaret ettim. Uzun süre sohbet ettik. Hafta sonu evine davet etti. Plakları evin alt katındaydı,neredeyse tüm caz plakları. Beni yanlız bıraktı,istediğini çalabilirsin dedi. Önce bir MJQ seçtim,sonra birkaç ben de olmayanlardan. Daha sonra İstanbul'a geldiğinde ben hala Amerikadaydım.
  5.  Avatarı
    ATATÜRK'ün Bakırköye Gelişi

    1936 yazıydı. Geleceği önceden bilinmiyordu.İstasyondan sahile giden Ebuzziya Caddesinde önde giden polis motosikletlerin durmasıyla otomobilinden inmiş yürüyordu.
    Biz caddeye dik olan Sakızlı yalı sokakta otururduk. Mihriban abla 2 yaşında olan kız kardeşimi kucağına almış 6 yaşında olan ben de yanındaydım. Kardeşim benden iyi görmüştür ama hatırlayamaz. Atatürk az ilerideki Viyana gazinosuna gitmiş. Orada bir emlakçı ile buluşup kız kardeşi için bir ev hakkında görüşmüş.
  6.  Avatarı
    Yumurta Nasıl kırılır?

    Bir çocuğun sesi çıkmıyorsa kesin bir muzurluk yapıyordur.2 yaşlarındayken bir sepet yumurtadaki kırmaya başlamışım.Nasıl mı?Her iki elime de birer yumurta alıp biribirine çarparak.Yani aynı anda iki adet.Yetiştiklerinde sadece birkaç yumurta sağlam kalmış.
  7.  Avatarı
    Annem için Galleria'da açtığım sergide çalışan karikatürist Ziya Tarı'nın hediyesi.Serginin kokteylinde Atatürk portiresi altına düşen masada eniştem Tuğamiral Attila Erkan ve diğer ViP davetliler oturuyordu.İçeri kız arkadaşları ile gelen 2 delikanlının buraya oturma istekleri kabul edilmeyince,kavga çıkardılar.Gelen görevliler 2 erkeği karakola götürdü.
    Bunların sivil giyinmiş Bahriye erleri olduğu meydana çıktı.Şansa bakın.Erler Amirale habersizce posta koymuş oldular.Ayrıca olay üzerine gelen Galleria'nın Müdürü de emekli Deniz Albayıymış.

  8.  Avatarı
    Türk Ressamları Rehberine giren Portrem
    Annem alışverişten dönüşte kasap kağıdına porterimi yapmış.Kendisi İbrahim Çallı'nın öğrencisidir.Horhor Antikacılar Çarşısında ismini hatırlamadığım bir dükkan sahibi evimize gelerek bir katalog hazırladığını söyledi.Benim portremin resmini aldı ve bir süre sonra hazırladığı sayfayı anneme getirdi.90 yaşını geçen annemi kaybedince bu konuyu unuttuk.Katalog basıldımı bilmiyoruz?Kara kalem portirenin aslı bende.





  9.  Avatarı
    Loise Armstrong

    İskenderunda askerliğimi yaparken Loise Armstrong'un İstanbula geleceğini öğrendim.21 günlük istirahat dönemindeydim.Habersiz ayrıldım.5-6 Vasıtayla ilk konserine yetiştim.Kuliste tanıştım.İmza almak için LP filan getirmişlerdi.Ben tedariksizdim,cüzdanımdan100 TL çıkarıp uzattım.İmzaladı ve bu şimdi 1000 TL oldu dedi.2. Konserine de gittim.Son konser Spor ve Sergi salonundaydı,ona da kız arkadaşımla gittik.Evime dönünce Yarbayımdan bir telgraf aldım.Derhal dönmemi istiyordu,hemen döndüm,ceza vermedi.telgraf parasını istetti.İmzalı paraya gelince birgün 2 si yabancı diğeri az tanıdığım 3 doktorla poker oynuyordum.Usta bir okerciydim,Hatay Soğukoluk kumarhanesinde bile sabah kadar poker oynamışlığım vardı.Hiç şansım yoktu param bitince imzalı 100 TL yi sürdüm.O da yer değiştire değiştire tanımadığım doktorda kaldı.İmzadan haberleri yoktu,istemeye utandım.Keşke değerini bilen birine gitseydi.
  10.  Avatarı
     Alıntı Originally Posted by yağmur
    Şeker portakalındaki ZEZE aklıma geldi nedense saygı ve sevgiler..
    Şeker portakalındaki ZEZE'yi hiç izlemedim ama hoşlandığınıza sevindim.
  11.  Avatarı
     Alıntı Originally Posted by Koray 3448
    Çocukluk meslekleri zamana göre değişiyor,
    bizim zamanlarda aya gidilir/gelinirdi
    haliyle ben ve akranlar hep astronotluğu tercih ettik tabi
    Süper
  12.  Avatarı
     Alıntı Originally Posted by julia.luthor
    Değerli ağabeyim severek okuyorum burayı.Merak ettim itfaiyecilikten hangi mesleğe terfi ettiniz? Allah'tan uzun ömürler diliyorum size.
    sinemacı
  13.  Avatarı
    Büyüyünce Ne Olacaksın?

    En çok sorulanlardan.İlk hatırladığım kız kardeşim doğumunda bana ahşaptan bir itfaiye
    arabası getirmişti.Ben de o yüzden itfaiyeci olacağım demişimdir.Bir sonraki cevabım
    kuyucuydu.Kahve değirmenini kuyu kazma makinası diye anlatırlardı.Çocuklar büyüdükçe
    saçma cevaplardan makul olana doğru giderler.Şimdiki mesleğimi ancak lise sonda
    düşünmeğe başlamıştım.

  14.  Avatarı
    Bir daha yaparmısınız?

    Vaktimin çoğunu komşu ablalarım İrfan,Mihriban,Ferhan ile geçirirdim.En büyükleri olan İrfan ablam bana kağıttan kayık yapardı.Ben bir daha,bir daha.Ablam sabırlıydı kurtulmak için kağıt bitti derdi.Sanki Barbaros'un torunuyum,donanmam olacak.
    Büyük babam Osmanlı donanmasında kolağası'ymış (yüzbaşı).Padişah donanmayı haliçe kapatınca Fener'de ev tutmuş.Babam da orada Molla Fenari de doğmuş.Büyük babam haliçte zatürreden ölünce babam öksüzken yetim de kalmış.Benim Askerlik Şubem Fenerdi,Lisedeyken ilk yoklamaya oraya giderdim.Nöbetçi asker Yüzbaşı gelmediğinden,yasak derdi.İçeri sokmazdı.Dağılır ertesi gün tekrar gelirdik.Yüzbaşının mutlaka önemli bir mazereti olmalıydı.

    https://youtu.be/DVOV1Bn5jv4
  15.  Avatarı
    100 para buldum

    Komşu arsada gezerken otların arasında 100 para buldum yani 2.5 kuruş.Cumhuriyet döneminin ilk madeni paralarından.Leblebi ve çekirdekler ufak kaplara doldurularak satılırdı.Bir ölçek dolusu 10 paraydı.Bulduğum para bana birkaç gün yetmişti.

    Annemin anne annesi de 5 parayla pazara gittim,filemi dolduramadım diye şikayet edermiş.

  16.  Avatarı
    Shirley Temple'e aşıktım

    Bir yıldız düşünün ki Clark Gable'nin kral olduğu dönemde liste başı olsun.Çikolatalar
    içinden resmi çıktığından,daha fazla satılsın.Bakkallarda çikolata resimlerinin tamamını
    gösteren bir poster asılı olsun.Anneler çocukların saçlarını ona benzer kestirsin.

    Komşu ablalarım Zuhuratbaba Türbesine beni de götürlerdi.Benim dileğim Shirley
    Temple'le evlenecekmiyim olurdu?Dilek taşına yapıştırılan taş düşmezse dileğin
    gerçekleşeceğine inanılırdı.Bazen tutar,bazen de düşerdi.Demek ki belki olabilir,kesin
    değil.

  17.  Avatarı
    Bu gün Ödemiş'imizin çok kıymetli arkeoloji profesörlerimiz sayın Necla Sevin ve eşi Veli Sevin'in bulduğu ve gün yüzüne çıkarmağa çalıştığı antik Roma kalıntılarının kazı yerine gittim. Çalışma yoktu. Dönüşte ÖDEMİŞ MÜZESİ'ne gittim. İlginç bulduğum birçok heykel kalıntısından küçük bir kısmını fotoğrafladım. Görüşlerinize saygıyla sunuyorum.





  18.  Avatarı
    DOKTORLAR

    Bakırköyde Ermeni doktorlar ve Rum dişhekimi vardı.Hepsi de çok iyi
    uzmanlardı.Sadece Barut Fabrikasında Türk hekim bulunur,o da Bakırköyde
    çalışmazdı.
    Burun tıkanıklığım için gelen doktor burnumdan filizlenmiş,kök salmış bir kuru
    fasulye çıkartmıştı.Meşe palamutunu burnuma sokarak burun deliğimi
    büyütmeye de çalışırdım.
    Kız kardeşimin doğumu üzerine anneme yardım için annemin teyzesi yanında
    çalışan evlatlık Fatma'yı geçici olarak bize yollamıştı.Fatma ile oynarken onun
    dizinin altına kasitsiz bir tekme atmıştım. Bir süre sonra Fatmanın dizi
    şişti.Gelen doktor çocuğun tekmesi buna sebep olamaz diyerek kemik kanseri
    teşhisi koymuştu.
  19.  Avatarı
    BİNBİR ÇESİT RASİM BEY

    İstasyon caddesindeki ufacık dükkanında kitap,kırtasiye,oyuncak,tuhafiye satardı.Kısaca Herşeyci.Büyüdüğümüzde de kiralık kitap alırdık,müşterilerini iyi tanır tavsiyede bulunurdu.Tabii beni sadece oyuncaklar ilgilendirirdi.Birgün vitrindeki yelkenli sandala bakarken,sandalı elime tutuşturdu sonra ödersin dedi.Kaptım ve eve koşuşturdum.Evde bir yere sakladım.Annem bulmuş hemen gitti ve ödedi.
    Yavuz Zırhlısı Bakırköy açıklarında halka ziyarete açılınca babam,amcam ve ben kiralık bir kayıkla Yavuza yol aldık.Ben de yelkenlimi dümen suyuna saldım.
  20.  Avatarı
    Halk Firkası Başkanı Rauf Bey

    Bahçe komşumuz Rauf amca mısır ekerdi.Mısırlar olgunlaşmıştı harika
    püskülleri beni çekiyordu.Aramızdaki tel örgüye yaklaşıp,mutfaktan aldığım
    sovanları uzattım "Rauf bey amca ben size sovan getirdim" deyip kendisine
    verdim.O da "ben de sana mısır vereyim" dedi.İlk takas denemem
    başarılıydı.
    Komşum Rauf Orbay değildi.Bakırköy Halk Fırkası Başkanıydı.
Sayfa 1/106 1231151101 ... SonSon