Bor Gerçeği ve Oynanan Oyunlar
Bu topikte ülkemizin rekor rezerve sahip olduğu bor madeni hakkında tüm teknik bilgileri ve bor madeninin sahip olduğu zenginlik potansiyeli sebebiyle ülkemiz üzerine oynanan oyunlarla ilgili yazıları paylaşıp aklımın yettiğince yorumlamaya çalışacağım.
Ulusal Mevzuatımız ve Son Gelişmeler
Ulusal Mevzuatımız ve Son Gelişmeler
Anayasamızın 168. Maddesi ile “tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır” hükmü yer almaktadır.
Türkiye’de 1930’lu yıllara kadar doğal kaynakların tespitine yönelik bilimsel çalışmalar yapılmamıştır. Bu amaçla 1935 yılında maden aramaları yapmak üzere MTA, madencilik, enerji üretimi ve dağıtımı yapmak üzere de Etibank (Etiholding) kurulmuştur. 1970’li yıllara kadar, ülkemizde bor cevheri üretimi ve ihracâtı büyük oranda bir İngiliz Şirketi tarafından yapılmıştır. 1978 yılında 2172 sayılı Yasa ile bor cevherleri devletleştirilmiş ve Türkiye dünyanın en büyük 2 bor üreticisinden biri olmuştur. 17.11.1978 tarih ve 16462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile bor tuzlarının arama, işletme ve pazarlama faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi Eti Holding A.Ş.’ne verilmiştir.
Daha sonra 10.06.1983 tarihli “Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen 2840 sayılı Kanun” nun 2. maddesi ile bor tuzları, trona, asfaltit, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesinin Devlet eliyle yapılacağı ve bu madenler için 6309 sayılı Maden Kanunu gereğince gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine verilmiş ruhsatların iptal edileceği hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme sonrasında 1978 yılında cevher bazında 660 milyon ton olan bor rezervi günümüzde 2 milyar tonun üzerine çıkmıştır. İhracât gelirleri de 83 milyon $’dan 220 milyon $ düzeyine yükselmiştir. Buna karşılık, rafine işlemleri İngiliz, Fransız ve İspanyolların ortak olduğu Borax Holding tarafından yapılabilmekte olduğundan bu sektör bor cevherinde Türkiye’nin dünya pazarına girişini engellemeye çalışmıştır. Türkiye’nin bor cevherinde dünya pazarına girişi rafine tesislerini kurup işletmeye başlaması ile olmuştur.
1983 sonrasında çıkarılan yasalarla yabancı sermayenin ülkemize girişi, kolayca dolaşımı sağlanmıştır. Bunun en önemli alanlarından biri de madencilik olmuştur. 1985 yılında çıkarılan 3213 sayılı Maden Yasası ile yerli ve yabancı sermayeye madencilik sektöründe önemli imtiyazlar tanınmıştır. Bugün gelinen noktada bütün bu üretimleri sürdüren Etibank, bir holdinge dönüştürülerek 7 ayrı AŞ kurulmuştur. Bunlar ise birer birer özelleştirilmektedir.
Günümüzde ise Bor madeni stratejik olmaktan çıkarılmaya ve 2840 sayılı Bor Kanunu olarak bilinen yasa değiştirilmeye, bor madenleri dünya tekellerinin eline bırakılmaya çalışılmaktadır. IMF’e verilen niyet mektuplarının içine bu alanda verilen sözler yer almaktadır.
Buna İZİN VERİLMEMELİDİR.
A. Gönül Buyan
Fizik Yük. Mühendisi
Bor madenİ neden stratejİktİr?
Özellikle uçak ve uzay sanayilerine yönelik ağırlıklı olarak ABD, Avrupa, Rusya ve Japonya’da yapılmakta olan araştırma uygulamaları dikkat çekicidir. Bu araştırmalar daha çok yapı elemanları ve yakıtlara yöneliktir. Ancak büyük bir gizlilik içinde yapılan araştırma ve uygulamalar ile ilgili bilgilere maalesef ulaşılamamaktadır. Yine de çeşitli kaynaklardan sızan bazı gelişmeleri özetlemek yararlı olacaktır.
1960’larda ABD Hava ve Deniz Kuvvetlerince ortaklaşa yürütülen Zip Yakıtları Projesi çerçevesinde geliştirilen yakıtlar, yaklaşık aynı tarihlerde üretilen XB-70 Valkyrie "Boron Bomber" bombardıman uçağı ve SR-71 Blackbird süpersonik stratejik bombardıman uçaklarında pentaboran ve etil boran olarak isimlendirilen bor katkılı yakıt kullanılarak uçakların hem hızları hem de uçuş mesafeleri artırılmıştır. Daha sonra geliştirilen F-117 “Stealth Fighter” Meteor (MRAAM) uçakları ve General Dynamics firması tarafından üretilen BGM -109 Tomahawk, UGM-109 Tomahawk füzelerinde de bor katkılı yakıtlar kullanılmaktadır.
Bugün ABD ordusu tarafından kullanılan ileri teknoloji ürünü savunma ve saldırı silahları ile savaş uçaklarının tamamı Zip ya da Hermes olarak adlandırılan projenin ürünüdürler. Örneğin; U-2, SR-71 Blackbird, F-117 Stealth Fighter, F-22, B-52 savaş uçaklarının tamamı Zip projesi kapsamında üretilen XB-70’in geliştirilmiş tasarımlarıdır.
Bor üzerinde yürütülen araştırmalar sadece ABD ile sınırlı değildir. Örneğin, Avrupa Uzay Ajansı da aynı zamanda bor ve borlu yakıtlar üzerine çalışma yapan bir başka kurumdur. Anılan ajans geliştirdiği üç tip borlu yakıtı Avrupa Patent Ofisine tescil ettirerek Patentini almıştır. Bugün Ariane roketlerinde kullanılan yakıtlar da borlu yakıtlardır.
Uçak ve havacılık endüstrisinde bor kullanımı giderek artan bir seyir izlemektedir. Aerodinamikteki gelişmeler, yüksek hız kanat uygulamaları, yüksek ısıya dayanımlı gövde, düşük ağırlık yüksek kapasite ve benzeri uygulamalar üzerinde yürütülen tasarım ve geliştirme çalışmaları havacılık ve uzay sanayinde kompozit malzeme kullanımını oldukça yaygınlaştırmıştır. Havacılık sanayinde üretilen araçlarda kullanılan malzemenin büyük bir bölümü borlu kompozit malzemeler teşkil eder. Radarlarda görünmezliği sağlamak amacıyla geliştirilen Tomahawk füzeleri, F-15, F-14, B-1, U-2, SR-71 Blackbird, F-117 Stealth Fighter, F-22, B-52 savaş uçakları, Blackhawk serisi helikopterler ve Fransız Mirage uçakları ile Airbus ve Boeing Yolcu uçaklarında yapı elemanları ağırlıklı olarak bor katkılı kompozitlerden yapılmaktadır.
Öte yandan özellikle uzay sanayiinde bor kullanımının önemli boyutlarda olduğu açığa çıkan Rusya’nın geliştirdiği Rus uzay mekiğine Bor (Boron Space Shuttle) adının verilmesi dikkat çekicidir.
Bor minerallerinin kara ve deniz ulaşımında kullanılan araçlarda da (otomobil, kamyon, lokomotif, gemiler) yapı elemanlarına ilave olarak diğer yakıtlarla karşılaştırıldığında yüksek yoğunlukta enerjiye sahip olması nedeniyle yakıt olarak ta kullanımı konusunda yapılan araştırmalar olumlu sonuçlara gitmektedir.
Borun yanıcı fakat tutuşma sıcaklığının yüksek olması, yanma sonucunda kolaylıkla aktarılabilecek katı ürün vermesi ve çevreyi kirletecek emisyon açığa çıkarmaması ulaşım araçlarında bir avantaj olarak kabul edilmektedir. Hatta kıtalararası seyahat edebilecek ”Bor Aracı” tanımı da yapılmaya başlanmıştır.
http://bormadeni.blogcu.com/6941561/