Hayırlı olsun,başarılar dilerim...
|
|
Teşekkürler halil64...
Zaman zaman okuduğum yazı çok etkiliyor, farklı dünyalara kapı aralıyor.
Orhan Pamuk' un "benim adım kırmızı" kitabı olsa gerek, ilk cümlesi bir kitap okudum tüm hayatım değişti diye başlar.
Bu sadece kitap için geçerli değil, bir sinema, hikaye- roman bir çok şey öyle. Mutlaka tiyatro daha etkileyici.
Bir süredir planladığımı dün gece gerçekleştirdim.
Uzun yıllar öğrencilik hayatımdan dolayı beni çok oyalayan televizyondan bilerek kendimi zorlayarak uzak kaldım. Daha doğrusu evime tv almadım. Çok önceleri aldığım şimdi adı sanı markası olmayan tv yi almıştım. Bir arkadaşım bana sat dedi. Verdim.
İş hayatım ve okul hayatım beraber yürütmeye çalışırken uyku düzenim bozuldu.
Gündüz uyumaya gece uykusuz kalmaya başladım. Yanımda küçük bir radyom vardı. Hem alarm olarak kullanabiliyordu.
Arada bir açtığım radyo programlarının bazılarına gayr-i ihtiyarı saatini bekler oldum. Bağımlı oldum fazla gelir o terimi kullanmıyorum.
Bir gece saat 02: 00 civarı program misafiri Cezmi Ersöz. İlk defa duydum bu şahsı.
Cezmi Ersöz ün özgürlük üzerine söyledikleri bana çok ilginç geldi, can kulağıyla soluksuz dinledim. Çok mantıklı konuşuyordu. Hayatımızın her döneminde farkında olmadığımız mecburiyetlerle boğuşuyoruz. Aslında mecbur değiliz. Bize dayatılıyor, biz yapıyoruz. Bizde bunu yadırgamıyoruz normal - hayatın gereği zannediyoruz. Halbuki çok yanlış. Dayatılana direnmek veya lakayd kalmak lazım. Kimsenin veya hiç bir beni ilgilendirmeyen alışılagelmiş teamüllerin elinde rüzgarın önündeki yaprak gibi savrulmamalıyız. Adamın her bir cümlesi dank dank sanki balyozla kafama vuruyordu. Yerken balyozu aslında canım acımıyordu. Şirinleştirilmiş cicili bicili prangalardan kurtulmaya başladım.
İlk işim Cezmi Ersöz' ün kitabını almak oldu.
Kitabın adı "Hayat bir emrin var mı?"
Hala arasıra karıştırırım. 2001 de aldım.
Diğer bir program gününü saatini beklediğim. Cuma akşamları çıkan ismini vermeyen aslında doktor olan ve programında herşeyden bahseden "doktor" programı.
Bu abim de beni çok etkiledi. Konu başlıkları sıkça toplumdaki tabulardı. Bu kanıksadığımız tabuları her gün elbebek gülbebek büyüttük. Özene bezene baktık. Yalnız bize aslında hiç bir şey kazandırmıyordu bunlar. Farkında olmama vesile olan bu Dr. Ahmet Faruk Yağcı ağabeyime çok şey borçluyum...
Yukardaki bir çok yazı ona aittir. Başindan geçen olayları bir farklı değerlendirir, bakar.
Her zaman sağ elini kullananlar, yazıyı sağ eliyle yazar, topa sağ ayağıyla vurur. Peki sol el ayak ile yapılamazmı, baştan zor olur ama yapılır. O zaman insan sağını solunu gerçekten farkeder. Yolda yürürken etrafa bir farklı bakarsınız. Farkındalığınız gelişir... farkında olursunuz...
Yazıları bir çırpıda doldurmaktan ziyade sırası geldikçe yazmayı, yavaş yavaş demini alarak eklemeyi uygun buluyorum.
Copy- past, copy-past... Sonra pil biter anlamı kalmaz..
Topiğin devamlılığı için belki zamanla mahiyeti biraz daha değişsede az-öz ve devamlı olmasını tercih ediyorum.
Sanki giriş yazım gibi oldu.
Son düzenleme : COCOR; 16-08-2010 saat: 23:29. Sebep: ekleme, imla
Hayırlı olsun,başarılar dilerim...
Lise 1 de Edebiyat öğretmenimiz bir şiiri okudu, hiç unutmadım. uzun zaman aklımızda kalanları sık tekrar ettik birbirimize, kimi zaman yeni mısralar kendimiz ürettik.
Aklımda kalan mısraları arama motoruyla aradım buldum.
işte o şiir.
Yutkundu Egdi Başını
Gitmişti makama arz-ı hâl için,
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim...
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı,
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Çekti ayakları kahveye vardı,
Açtı tabakasın, sigara sardı.
Daldı.. neden sonra garsonu gördü,
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
İçmedi, masada unuttu çayı;
Kalktı ki garsona vere parayı,
Uzattı çakmağı ve sigarayı,
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş,
Sandım can evime döktüler ateş.
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden,
Ağzına küfürler doldu zehirden;
Salladı dilini... vazgeçti birden,
'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
ABDURRAHİM KARAKOÇ
Bir de sesli Bedirhan Gökçe den dinleyin,
http://www.dilay.net/bedirhan-gokce/...kut-62846.html
Son düzenleme : COCOR; 16-08-2010 saat: 23:27.
MONA ROZA (MUAZZEZ AKKAYA)
Mona Rosa siyah güller, ak güller
Mona Roza Siyah Güller Ak Güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah senin yüzünden kana batacak
Mona Rosa siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Rosa bugün ben de bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Rosa seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Rosa ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Ben de çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatır her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mum ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli olur bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat on ikidir, söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konarlar bahçemin incirlerine
Kiminin rengi ak, kiminin sarı
Ah beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O sakin bakışlar bir su kenarında
Ki ben Mona Rosa bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle bir saza
En güzel türküyü bir kuşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa
Artık anla beni muhacir kızı
Anla ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı etrafımı
Artık anla beni muhacir kızı
Yağmurdan sonra büyürmüş başak
Meyveler sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurdan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler, o korkulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir gülümsemene
Bir tüy ki kapalı geceye güne
Altın bilezikler, o korkulu ten
Mona Rosa siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah senin yüzünden kana batacak
Mona Rosa siyah güller, ak güller
Sezai Karakoç
BU ŞİİRİ BİLMEYEN YOKTUR DİYE TAHMİN EDİYORUM.
Yine bizim kalbimizde ayrı bir yeri var,
Klasiklerden ve anlamlı hikayesi olan bu şiiri koymak istedim...
DOHTOR BEY
Verdigin perhize budur gayratım,
Bundan başka uyamayong dohtor bey,
Üç sepet yımırta sabah kahvaltım,
Teker teker sayamayong dohtor bey!
İki leğen pilav bir yayıg ayran,
İster yağlı olsun ister yavan,
Yanına keseyong beş kilo sovan,
Yeyong yeyong doyamayong dohtor bey!
Üç tencere bamya yirim bişince,
Yirmi tas su içip biraz koşunca,
Her yanı sökülür garnım şişince,
Sağlam göynek geyemeyong dohtor bey!
Sinciye acımdan çogtan ölürdüm,
Sağolsun gomşular ediyo yardım,
Bi guzudan fazla yimem söz virdim,
Ayıp olur cayamayong dohtor bey!
Bazı az geliyo beş kasa hurma,
Yedi lahanadan yapıyoz sarma,
Onuda mı yeding deye hiç sorma,
Utaneyong deyemeyong dohtor bey!
Günde iki çuval unum gideyo,
Avradım her sabah ekmek edeyo,
Bir gazan fasille gönül ye deyo,
Artırmaya gıyamayong dohtor bey!
Senede gırk dönüm bostan ekering,
Benden başka kimse yimesing dirim,
Gavını, garpızı gabıglı yirim,
Acelemdeng soyameyong dohtor bey!
Bilmem gara Memmed nereye gider,
Buyumuş gısmatım, buyumuş gader,
Bi günde yediğim işte bu gadar,
Daha fazla yeyemeyong dohtor bey!
AŞIK KARAMEHMET
Bedirhan GÖKÇE sesli hali;
http://video.google.com/videoplay?do...6975048165341#
GiDiLiRmİş...
zannedilenler zannedildiği gibi değilmiş oysa
sadece yalan bir seyredişmiş
kendini ve zannettiğini öyle bilmekmiş
ne kadar onu istesen de uzak durabilmekmiş
mutlu günler hatırına mutlu olabilmekmiş
Ben;
Umutları bu kadar cani bilmezdim
gerçekleşmeyeceğini bile bile umut verirmiş insana
bu çekilmez acı verirmiş
Görsemde herşeyi
hiçbirşeyi kabul etmezdim
meğer kabullenemediğim ne gerçekmiş
her özlediğimde yüreğini , üzülmezdim
Kimileri için üzmek ne meziyetmiş
En zor anda
yüreğimi ezip geçemezdim
bazen o yürek istenmediğinde
yürek de ezilirmiş
hiç kimseyi terkedemezdim
yalan olunca herşeyi
sevdiğini bile
arkaya bakmadan ;paramparça;Gidilirmiş....
Merve N. ARSLAN
DUYDUM Kİ BİZİ BIRAKMAYA AZMEDİYORSUN ETME..
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme
Mevlana Celaleddin Rumi
http://www.dailymotion.com/video/x7x...dogan_creation