Sayfa 2/7 İlkİlk 1234 ... SonSon
Arama sonucu : 52 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Mardin

  1. #9

    Esas

    Mardin'in gezilecek yerleri çok çok güzel bir şehir
    yemekleri bir numara
    Mardin çok çok çok güzel
    harika bir şehir

  2. #10

  3. #11

    Esas

    Mardin'de bir zamanlar gelinlerin çeyiz sandığını süsleyen takunyalar şimdi süs eşyası oldu.

    Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte eski meslekler; bakırcılık, kalaycılık, semercilik, nalbantlık gibi takunyacılık da yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bir zamanlar tarihi evlerin banyolarında, hamamlarda, cami ve mescitlerde kullanılan takunyalar artık süs eşyası oldu.




    Takunyacılığın en son temsilcilerinden biri olan 75 yaşındaki Şehmus Sara, 60 yıldır bu işle uğraşıyor. Diğer bir çok el sanatı gibi bu işinde teknolojiye yenik düştüğünü anlatan Sara, " 50 yıl önce Mardin'de yaklaşık 100'e yakın takunya ustası vardı. Şimdi Mardin'de çarşıyı ararsanız, ancak bir veya iki dükkânı ancak bulursunuz. Bu meslek sayesinde 5 çocuğumu büyüttüm. Eskiden iyi para kazanıyorduk. Suriye Irak ve Arap ülkelerinden çok talep geliyordu. Haftada bin çift takunya üretip satıyorduk. Geçimimizi bu şekilde yapıyorduk. Ama şimdi haftada 5 çift takunya üretip satıyoruz. Ben bu işten değil yaşlılık maaşı ile geçiniyorum. Teknoloji yüzünden yüzlerce sanatkâr işsiz kaldı. Eski sanatlarda bir bir yok olmaya başladı." dedi.




    Takunyanın Güneydoğu'da başta Mardin, Gaziantep, Diyarbakır, Urfa, Siirt illerinde hala kullanıldığını anlatan Sara" Sağlık açısından yararlı olduğunu biliniyor. Takunya giyenlerin vücudunda oluşan olumsuz elektriği dışarı atıyor. Hatta takunyalar mantar ve bakteri oluşumunu engelliyor. Eskiden her evde, her genç kızın çeyiz sandığında mutlaka özenle işlenmiş takunya bulunurdu. Günümüzde ise maalesef artık süs eşyası olarak vitrinlerde sergileniyor." diye konuştu.




    Takunyanın nakışları hafif olanları evlenme çağındaki kızlara, ağır işlemeli olanları nişanlı kızlara, işlemeleri çok ağır olanlar ise yeni gelinlere layık görüldüğünü anlatan Şehmus Sara, "Günümüzde ise, gelinlerin çeyiz sandığını süsleyen takunyalar vitrinlerin süs eşyası oldu." şeklinde konuştu.
    ZAMAN
    http://haberler.mardinimiz.com/haber...p?haberID=2390

  4. #12

    Esas

    Milliyet'in düzenlediği bölgesel toplantılara katılmak üzere Şanlıurfa ve Mardin'e gelen Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü'nün köşe yazısı..

    Bir kaç gündür Güneydoğu Anadolu’dayız. Önce Şanlıurfa, sonra Mardin... Milliyet’in “Geleceğe Yatırım Türkiye’ye Yatırım” sloganıyla gerçekleştirdiği bölgesel toplantılarına katılıyoruz. Yorucu ama çok yararlı geçiyor.



    Sadece bölgenin nabzını tutmakla kalmıyor, bölge siyasetçilerinin, sivil toplum örgütlerinin, üniversitenin, en önemlisi de halkında istek ve şikayetlerini yerinde dinlemiş oluyoruz. Şanlıurfa’daki toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Mardin’dekine de İçişleri Bakanı Muammer Güler katıldı. Önemli bilgiler verdi. Onlar, zaten uzun uzun haber sayfalarında yer aldı. Benim asıl dikkatimi çeken, her iki bakanın da seçim bölgeleri ile çok sıcak bir ilişki içerisinde olmaları ve milletvekili oldukları kentleri, sanki sihirli bir değnek değmişçesine şaha kaldırmaları...



    Şanlıurfa ve Mardin’e yıllardır gidiyorum. Her ikisinde de müthiş bir değişim var. En rahatsız olanı ise giderek betonlaşmaları. Keşke tarihi sit alanlarına, hiç inşaat izni verilmese, hatta trafiğe kapatılsa. Çünkü her iki kentimiz de, çok yakında on binlerce, yüz binlerce değil milyonlarca turistin akın ettiği kentler haline gelecekler. Ve gelen turistlerin hiç birisi de AVM’ler ve gökdelenler için orayı ziyaret etmeyecek. Binlerce yıllık tarihini, kültürünü, mutfağını, insanını görmenin hayali ile oraya koşacaklar. Bu yüzden, gelecek için her şeyden önce bugünü korumak gerekiyor. Çünkü, bölgenin geleceği, çözüm süreci kadar, turizme de bağlı!..

    Gelecek kaygısı


    Güneydoğudan , baktığınızda, çözüm süreci tamam gibi. Şimdi bu zor satrançta herkes bir sonraki hamleyi düşünüyor. Bunların en başında da, eğitim ve kalkınma geliyor...



    Bu toplantılarda bakanlar, valiler, belediye başkanlar muhalefet temsilcileri ve sivil toplum örgütleri gibi bizler de söz aldık, izlenim ve görüşlerimizi paylaştık.



    Halk, barıştan sonraki aşamaları çok daha net görürken, siyasetçiler, en fazla bir kaç hamle sonrasından söz ediyor. Bir sonraki hamleyi atmadan, daha sonraki hamleleri düşünmemiz mümkün değil, 30 hamle sonrasını biz de bilmiyoruz diye çok net söylüyorlar. Ben de her söz alışımda, barıştan sonraki sürece vurgu yaparak, iyi bir eğitim ve kadınların katılımı olmadan kalkınmanın olmayacağını anlatmaya çalıştım. Çünkü her iki ilimizde üniversite giriş sınavında en son sıralarda yer alıyor ve toplantılara katılanların nedeyse yüzde 90’ı erkekti...



    Şanlıurfa, özellikle de Göbeklitepe medeniyetlerin beşiği. Kimi tarihçilere göre de insanlığın yani Adem’le Hava’nın yaşamı başlattığı nokta.



    Şanlıurfa bir anlamda ilklerin de merkezi. İşte onlardan bir kaçı

    -Dünyanın ilk tapınak merkezi Göbeklitepe, MÖ 9500’e, yani, Neollitik Çağ’a yani 11 bin 500 yıl öncesine ait.
    -Göçebe yaşayan avcı toplumları ilk kez yerleşik hayata geçerek buğday ve arpa tarımına yine bu topraklarda başladılar ve hayvanların evcilleştirilmesi de yine aynı döneme yani MÖ 8500 yılına gidiyor.
    - Yazının icadı da MÖ 4000’de Harran’da gerçekleşti.
    - Dünyanın ilk üniversitesi de MS 700 yılında yine bu bölgede kuruldu.
    - Dünyada yerleşik hayata geçen en eski insan DNA’sının şifresi, 12 bin yıl önce yaşayan bir insan fosili üzerinden Harran Üniversitesi Merkezi Labratuvarlarında gerçekleşti...

    Abbas GÜÇLÜ - MİLLİYET
    http://haberler.mardinimiz.com/haber...p?haberID=2438

  5. #13

    Esas

    Mardin'de 10 dönüm üzerine kurulan topraksız serada başarıya ulaşıldı.

    'Kırsal Kalkınma Projesi'nin yüzde 50 hibe programıyla yapılan serada beklenenden daha çok başarı elde edildi.

    Nusaybin'e bağlı Nergizli köyünde 10 dönüm üzerine kurulan topraksız seradan ilk hasad alındı. Tamamı otomasyon sisteme bağlı sera Akdeniz Bölgesi'nde yapılan seralardan örnek alınarak tesis edildi.

    Topraklı seralarda hastalık durumunda bütün bitkilere bulaşan hastalık riskine karşı, bu sistemle hastalıklı fide sökülerek hastalığın diğer bitkilere bulaşması engelleniyor.

    Ayrıca hem verim hem de lezzet konusunda topraklı sistemden iyi olan uygulama ile 4 kat verimle dönüm başına 25-30 ton domates üretilmesi hedefleniyor.

    Otomasyonla kontrol edilen serada gübre, su ve ısı başta olmak üzere tüm işler, gün ve saate göre değişiyor. Ayrıca bu seralardan elde edilen domatesler Mardin'in yanı sıra Batman, Diyarbakır ve Mersin'e de gönderiliyor.

    http://www.buyuyenturkiye.com/haber/...ksiz-yetisiyor

  6. #14

    Esas

    Fikret Bila Yön
    [email protected]



    Mardin
    Milliyet’in, “Geleceğe Yatırım Türkiye’ye Yatırım” toplantılarının 14’üncüsünü Mardin’de yaptık.
    Konuğumuz, İçişleri Bakanı ve Mardinli Muammer Güler’di...
    Güler’le birlikte protokol masasında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk de vardı...
    İçişleri Bakanı Muammer Güler de, DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk de, Kürt sorununun çözümü için, “Mardin modeli”ni gösterdiler.

    “Annemin sütkardeşi”
    İçişleri Bakanı Güler, Milliyet yazarlarıyla sohbet ederken, Mardin’de asırlardır devam eden “kardeşliğe” çocukluğundan bir örnek verdi.
    Önce Güler’i dinleyelim:
    “Ben, 5-6 yaşlarında Mardin’den çıktım. Hiç unutmuyorum, şu tepenin altındaki bir kapıdan. Üç erkek kardeştik. O zaman nedense bir dişimize altın kaplama yaparlardı. Beni de dişçiye götürdüler. Bir dişimi altın kapladı. Gittiğimiz dişçi Süryaniydi. Sonradan öğrendim ki annemin sütkardeşiymiş. Küçük yaşta yetim kalmış ve anneannem hem annemi hem de onu emzirmiş. Annemin sütkardeşi olmuş. İşte Mardin’deki anlayış böyledir. Ayrımcılık yoktur, olmamıştır.”
    Güler, salona hitap ederken de, “Mardin modeli” üzerinde durdu:
    “Milliyet ailesine söylüyorum. Çok doğru bir yere geldiniz. Bu sorunların çözümü için en doğru adres burasıdır. Reçete buradadır. Çünkü burada insanlar yüzlerce yıl birbirlerine hoşgörü içinde ve saygıyla bakmışlardır. Etnik yapılarını hiçbir zaman düşünmeden ve sorgulamadan yaşamışlardır. Keşke bu anlayış, bütün Türkiye’ye, bütün dünyaya hakim olsa. Çözüm sürecinde hem Türkiye’ye hem dünyaya model olacak yer Mardin’dir.”

    Türk: “Türkiye, Mardin olsa yeter”
    Aynı masada bir çocukluk öyküsü de DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’ten dinledim.
    Türk, söze, “Türkiye, Mardin olsa yeter” diye başladı:
    “Benim ilçe Derik’tir. Çok iyi hatırlıyorum. Ben ilkokuldayken mahallemizde Ermeniler vardı. Kiliseler vardı. Beraber oynardık. Bizim orada ilk zeytinyağı ve sabun fabrikasını Ermeniler kurmuştu. Hiçbir ayırım olmadan aynı mahallede yaşar, çocuklarla beraber oynardık. Aileler arasında da çocuklar arasında da hiç problem yaşanmazdı. 1915 olaylarına kadar da hiç sorun yaşanmamış. Böyle bir kültürden, böyle bir anlayıştan geliyoruz. Türkiye, Mardin olsa yeter, sorunlar çözülür.”

    “Mardin’in farkı”
    Şanlıurfa gibi Mardin de dini, mezhepsel, etnik farklılıkları bir sorun olarak kabul etmiyor. Bu nedenle de Mardinliler, terörün kentlerinde yaşam alanı bulamadığını, etnik bir sorunun tarafı olmadıklarını vurguluyorlar.
    Bir vakıf temsilcisi yanıma yanaşarak, “Sadece bir cümle söylemek istiyorum” dedi:
    “Mardin, Kürdistan değildir, hakim kültür de o değildir.”
    Mardin’in Kürt coğrafyasının parçası ve Kürt kültürünün hakim olduğu bir kent olarak tarif etmeye çalışanlara karşı çıktı.
    Nusaybin Ticaret Odası Başkanı Mahsun Özmen de, “Biz zaten bir arada, iç içe, barış içinde yaşıyoruz” diye katıldı sohbete:
    “Ben kendimden örnek vereyim. Ben Nusaybin’de yaşıyorum, Ticaret Odası Başkanı’yım. Eşim ise Niğdeli. Ne olacak şimdi? İşte benim ailem en güzel örnek.”
    Şanlıurfa ve Mardin’de farklı kültürlere, etnik, dini, mezhepsel kimliklere sahip vatandaşların barış ve kardeşlik içinde kimsenin kimseyi dışlamadığı, kimlik sorgulamasına tabi tutmadığı bir anlayışla barış ve kardeşlik içinde yaşadıklarına tanık olduk.
    Bu anlayış sadece Urfa ve Mardin’de değil, Türkiye’nin batı yörelerinde de geçerlidir. Türkiye’nin 30 yıldır yaşadığı ağır terör sorununa karşı, toplum bir iç çatışmaya sürüklenmemiş, büyük bir olgunlukla günlük yaşamını sürdürmüştür. Terörü, güvenlik güçlerinin mücadele etmesi gereken bir sorun olarak görmüştür.
    Türkiye’nin en büyük avantajı budur.
    http://siyaset.milliyet.com.tr/guler...87/default.htm

  7. #15

    Esas

    Mardin Kalesi'ne teleferikle çıkılacak
    23 Nisan 2013
    MARDİN - 2014 yılında UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası için başvuru yapacak olan Mardin'de hazırlıklar son sürat devam ediyor. Tarihi dönüşüm projesi kapsamında eski Mardin'de yer alan 150 betonarme bina yıkılırken, 700 bina da yıkılmak için sırasını bekliyor. Venedik ve Kudüs'ten sonra dünyanın sit alanı olan 3. şehri unvanına sahip olan Mardin'de; Mardin Kalesi için hazırlanan restorasyon projesi Diyarbakır Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından onaylandı. 20 milyon lira harcanacak olan Mardin Kalesi'nin restorasyonu için mayıs ayı içinde ihaleye çıkılacak. Yıllık 1 milyona yakın turistin geldiği Mardin'de artan ziyaretçi sayısı da dikkate alınarak Mardin Kalesi'ne teleferik sistemi kurulması planlanırken, şehir içi ulaşım içinde elektrikli minibüslerin kullanılması düşünülüyor. Mardin Valisi Turhan Ayvaz, Mardin Kalesi'ni daha cazip hale getirmek teleferik sistemi kuracaklarını söyledi. Kurulacak teleferik sistemi için Avrupa'nın tarihi ile öne çıkan değişik ülkelerindeki teleferik sistemlerini yerinde incelediklerini vurgulayan Vali Ayvaz, " Mardin'e gelen turist sayısını yıllık 5 milyona çıkarmayı hedefliyoruz. Bunun için tüm kültürlere ait eserleri onarıyoruz. Mardin'in eski görünümüne kavuşmasını istiyoruz. Bugün yıllık gelen turist sayısı bir milyonu aşıyor. Tarihi dönüşüm çalışmaları ve Dünya Kültür Mirası listesine girdikten sonra bu rakam çok rahat 5 milyonu bulacak."


    Eski Mardin'de yer alan 150 betonarme binayı yıktıklarını anlatan Vali Ayvaz, bu yıl da kalan beton binaların yüzde 60'ını yıkmayı hedeflediklerini belirterek, "2014 yılında UNESCO dosyasını Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Teşkilatı'na sunacağız. Bu amaçla tüm tarihi mekânlarda onarım çalışmasını hızlandırıyoruz. Mardin'in doğal yapısı ile taş mimarisinin benzersiz bir güzelliği vardır. Mardin, Kudüs ve Venedik'ten sonra Ortaçağ görünümüyle dünyanın 3. sit alanı şehri. Mardin'de 30 medeniyetin izleri mevcut. Bu özellikleri Mardin'i dünyada farklı ve ayrıcalıklı kılıyor." şeklinde konuştu


    Tarihi Mardin şehrinin lazerli taraması ve rölövesinin çıkarıldığını anlatan Ayvaz, bundan sonra Mardin yıkılsa dahi şehri yeniden kurmanın mümkün olduğuna dikkati çekti.


    (CİHAN)
    http://www.habergalerisi.com/haber/m...k-1016079.html

  8. #16

    Esas

    Kantar Köprüsü, Mardin'i Batman'a 68 kilometre yaklaştıracak
    29 Nisan 2013

    BATMAN - Batman'da 2012 yılının Ocak ayında yapımına başlanan Kantar Köprüsü'nün inşaatı tüm hızıyla devam ediyor. Köprünün yapım çalışmalarına engel olan Dicle kenarındaki yüksek kayalar, uzman ekiplerce yerleştirilen dinamitlerle patlatılarak köprü seviyesine indirildi.Kantar Köprüsü'nde incelemelerde bulunan Batman Valisi Yılmaz Arslan, Kantar Köprüsü ve bağlantı yollarının sadece yöre köyler için değil, Batman için de büyük önemi taşıdığını ifade etti. Köprünün yıl sonundan önce bitirilip halkın hizmetine sunulmasını beklediklerini söyleyen Vali Yılmaz Arslan, "Köprünün ayaklarının geleceği noktada patlama çalışması gerçekleşti. Bu anlamda bu faaliyeti gerçekleştiren bu inşaatı yapan bütün çalışanlara, mühendislere, firma yetkililerine teşekkür ediyorum. Biz buraya her geldiğimizde bölgeden muhtarlarımız vatandaşlarımız da buraya hemen geliyorlar. Demek ki bu beklenen bir hizmet bu hizmeti gecikmişte olsa yerine getirdiğimiz için mutluyuz." dedi.


    3 SAATLİK YOL 15 DAKİKAYA İNECEK


    Kantar köprüsünün 1970'lerden beri gündemde olduğunu belirten İl Genel Meclis Başkanı Salih Aktan, "Her seçimde siyasetçiler kantar köprüsünün bitirileceğini ve üzerinde gidileceğini söylüyordular. Fakat köprünün yapımı bugüne kadar sarktı. Geçen seçim döneminde köprünün yapılmasını inatla istedik. Bu köprüden yüzün üzerinde köy ve mezra yararlanacak. İnsanlar kendi köylerine gitmek için 2-3 saat yol gitmesi gerekirken 15 dakikada gidip gelecek. Köprünün yapımına engel olan 15 metre uzunluğundaki kayalar dinamitlerle patlatıldı. Köprünün yılsonunda bitmesini bekliyoruz." diye konuştu.


    50 yıllık hasret olan 2 belde, 10 köy ve 12 mezranın ulaşımını sağlayacak olan Kantar Köprüsü Mardin'i de 68 kilometre Batman'a yaklaştıracak. Köprünün maliyetinin 9 milyon 537 bin TL olduğu belirtildi.
    (CİHAN)
    http://www.habergalerisi.com/haber/k...k-1019992.html

Sayfa 2/7 İlkİlk 1234 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •