Otizm Temalı Film / Dizi Önerileri

[i-ked]

Geleneksel tedavilere pek fazla yanıt vermeyen otistik oğullarının atlara olan ilgisini fark edince Moğolistan’a kadar uzanan maceralı bir yolculuğa çıkıyor aile…2009 yapımı bir belgesel…

[i-ked]

Burning Bright (2010) izlemeye başladım. Life of Pi gibi bir heyecan bekliyorum.

Kaplan ürkütücü Ben kedi, o kedigillerden felis bilmem ne ama yine de ürktüm ve de sevdim.

Richard Parker (Papatya ile 2500 fotografımızdan oluşan mozaikler yapmıştım, bunu andırıyor.)



Lucifer imiş bu filmdeki kaplanın adı da...



Hobaaaaa Hatun, kaplandan kaçarken davlumbaz mı desem, baca mı desem öyle dar bir mekana sıkışıyor. Nabzım 100'e fırladı birden Otistik kardeş kendi halinde "lay lay lom"

[i-ked]

Yönetmen: Barry Levinson

Tür: Dram

Rating: IMDB 8.0 (284,096 Oy) Gelmiş geçmiş en beğenilen 97. film.

Süre: 133 dakika

Müzik: Hans Zimmer

Ödüller: 4 Oscar, 21 ödül ve 17 adaylık

Çekim Yeri: Caesars Palace - 3570 Las Vegas Boulevard South, Las Vegas, Nevada, USA

Bütçe: $25,000,000

Hasılat: $412,825,435



Çoğumuz, muhtemelen Rainman filmine dek "otizm" kavramına yabancıydık. İşte, muhteşem ikili Dustin Hoffman ve Tom Cruise'un, gerçekten harika bir ikili performans gösterdiği, birbiriyle tamamen zıt karakterli iki kardeşi canlandırdığı "Yağmur Adam", artık bir klasik olarak kabul ediliyor çoğu sinema otoritesi tarafından...

Filmde Los Angeles’ta maddiyata dayalı bir hayat süren fırlama Charlie ile değişik bir hastalığa sahip Raymond'un dramatik ama aynı zamanda komik de olabilen serüvenleri anlatılıyor. Serseri Charlie, yıllardır uzak kaldığı babasının ölümü üzerine 3 milyon dolarlık mirastan yararlanacağını düşünerek hayaller kurar. Oysa kendisine sadece 1949 model bir Buick bırakan babası, servetin tamamını Charlie’nin daha önce varlığından haberdar olmadığı ağabeyi Raymond’a bırakmıştır.



Önemli bir ayrıntı ise, Raymond’un bakıma muhtaç, otistik bir dahi olmasıdır! Maddiyatçı Charlie mirasın en azından bir kısmından vazgeçmek niyetinde değildir. Bunun için Raymond’u kaldığı klinikten kaçırıp ülke çapında bir seyahate çıkarır. Yol boyunca ağabeyinin yaşamı zorlaştıran alışkanlıklarıyla çileden çıksa da otistik adamın matematik ve hafızalama konusundaki insanüstü yeteneği karşısında bol bol hayrete düşer.

Nihayetinde Las Vegas’taki kumarhanelerde bu az bulunan kabiliyetten yararlanarak hile yapmaya bile çalışır. Yol boyunca Charlie, sadece Raymond’u değil, geçmişinin bir parçasını ve belki de kendini keşfetme fırsatı da bulacaktır.

Dört adet Oscar heykelciği yönetmen Barry Levinson’a, senarist Ronald Bass’a, başroldeki Dustin Hoffman’a ve elbette Yağmur Adam filminin kendisine layık görülmüştü. Tom Cruise ise ödül töreninden eli boş dönmüştü...

[i-ked]

[i-ked]

Günlüğe yazar gibi 1 günümü yazmıştım ve buna yorum Yağmur Adam'daki karaktere benzetilmem olmuştu.

Bu uzun günde neler oldu. 19 adımda özetleyeyim:

1. - 07:07'de gaipten değil, geçmişten gelen "Seni seviyorum!" ve öpücük sesleri ile gözlerimi açtım.
2. - 10 saat dersim ve bir de üstüne toplantımız olduğu için heyecanlıydım.
3. - Bir çırpıda lavaboya gidip, diş fırçalama, duş ve traş işimi hallettim.
4. - Kareli kısa kollu gömleğimi giyecektim ama yağmur yağdığını görünce uzun kollu mavi gömleğimi giyip, beyaz üstüne çapraz siyah şeritli kravatımı taktım. Gün boyunca bu seçimimden dolayı iltifat edildi. Tuhaf, hoşuma gitti. Nitelikli Beraberlik olan sevgi dilim, Onay Sözleri'ne mi kayıyor. Sanmam, sevgi dilim Nitelikli Beraberlik ki ilgimi %100 tek kişiye verir ve karşılık göremeyince de sevilmediğimi düşünürüm.
5. - "O" ve ben Metropol'den bir şemsiye almıştık ve kendisi de kullanmıştı, bir süre bu şemsiyeyi aradım bulamayınca mevsimlik bir mont giydim.
6. - Yağmur için botumu giymeyi düşündüm ama uzun bağcıklarını bağlama işi gözümü korkuttu ve füme spor ayakkabılarımı giyip çıktım.
7. - Yol sisli ve bakım çalışması olduğu için trafik biraz tıkanıktı.
8. - Odama girip "O"na "Günaydın, nasılsın?" dedim, cevap vermedi
9. - Montu çıkartıp, beyaz önlüğümü kuşandım, ders notlarımı, tahta kalemlerimi ve yoklama tutanağını alıp dersliğe yollandım.
10. - Dersliklerin numaralandırılmalarına alışmak zaman alacak. Artık A301-A302-D301-D306 (A anfi - D derslik) yerine sadece 201-202-...-207 kullanılıyor.
11. - 2. sınıflarla zaten tanışıyoruz bu yüzden dersi, kullacağımız kaynakları, değerlendirme sistemimizi, onlardan beklentimi açıklayıp benden istekleri olup olmadığını sordum. Sonra kısa bir giriş yaptık.
12. - 3-4 saatlerde toplantıya katılmam gerekti. Oldukça eksiğim var. Değil bugünün işini yarına bırakmak, daha 3-5 yaşımdaki problemleri çöz-e-mediğim için üzerimdeki yük artıkça artmakta...
13. - Terbiyeli köfte (o ne sarımsaktı öyle), şehriye çorbası, bulgur pilavı ve üzümden oluşan 910 kalorilik öğle yemeğimizi atıştırıp, fakülte bahçesinde şöyle bir 40 adımlık tur attık. "Yemekten sonra ya 40 adım at, ya sırt üstü yat"
14. - Odalarımıza dönüşte geçen hafta bana ceviz reçeli getiren personelimize boş kavanozunu ve bir de 6 papatyadan oluşan küçük bir hediye verdim. Bana yanaştı ve yanaklarını yanaklarıma değdirdi, kaçamadım da öpemedim de... En son 4 yıl önce öptüğüm kişi "O". Bilmem masum bir öpücüğü bile aldatmaya bir adım gibi görebiliyorum. Öpmem de öptürmem de!
15. - Oradan 1. sınıfların dersine çıktım. Onları tanımak istedim. İlk sorduğum öğrenci Bilecik'ten geldiğini söyleyince Ertuğrul Gazi Lisesi'nin nasıl olduğunu sordum. Oradan mezun olduğunu söylemez mi! Dünya ne kadar küçük Daha geçen hafta oraya gidip çalışmayı düşünüyordum ve şimdi oradan mezun bir öğrencim oldu. Türkiye'nin dört bir yanından öğrencimiz var ve hatta Mevlana programı kapsamında da yabancı öğrencilerin bir kısmı gelmiş onlarla da önümüzdeki günlerde tanışırım. Daha önce Erasmus öğrencilerimiz gelmişti.
16. - 10. saatten çıktığımda biraz bitkinlik vardı ama bu bitkin vücutta hoş bir mutluluk da vardı. Yeni kişilerle konuşmak iyi hissettirdi. Genelde bahsettiğim kişi "O" olurdu ama bugün hiç imâ bile etmedim... Sadece içimde kaldı, dışarı çıkamadı.
17. - Birtakım kırtasiye ihtiyaçlarım için çarşıya indim. Yol boyunca aklımda "O" vardı. Elele dolaştığımız yollardı buralar... Öyle kafamı kaldırıp etrafa filan bakmadım, düşünceli düşünceli kafası önde seğirterek hedefime odaklandım. Mutlaka geçtiğim yollarda öğrencilerimiz vardır. Ne zaman olmuyor ki? Oradan bizim kuruyemişçiye gidip her zamanki paketlerden yaptırdım. Ve nihayetinde Migros... Mandalina ve kivi bizim paylaştığımız meyvelerden... Üzerine havuç, kefir ve çorba makinem için de kırmızı mercimek alıp evin yolunu tuttum. Çorba makinesi harika bir buluş, 23 dakikada nefis çorbalar yapıyor. "O" varken ekmek yapardım artık çorba var. Ekmek yapmak 2-3 saati buluyordu.
18. - Eşyaları yerleştirip, şalgam suyu eşliğinde birşeyler atıştırıp bilgisayarımın başına geçtim ve bir daha da kalkmadım.
19. - GS-R.Madrid maçını izledim. Ailecek Fenerbahçe taraftarı olsak da en sevdiğim insan cimbomlu...

Ve yeni gün, bakalım neler yaşanacak?

sevgili dostum
gun geçtikçe sizi dustin hoffman ve tom cruise'un oynamış olduğu "rain man" filmindeki tiplemeye benzetmeye başladım
çok zeki çok karmaşık problemleri çözen ama basit olanlarda tökezleyen
ilginç yazılar ilgiyle okuyorum

[shehzade]

Ben KHan var..

Boolywood yapımı muhteşem bir filmdir oda.. Hatta ilk üçe girer bu tarzda..

[i-ked]

Yönetmen	: Nic Balthazar
Ülke	: Belçika, Hollanda
Tür	: Dram, Gerilim
Rating	: IMDB 7.5 (13,416 Oy)
Vizyon Tarihi	: 25 Temmuz 2008 (Türkiye)
Süre	: 93 dakika
Dil	: Flemish
Senaryo	: Nic Balthazar
Müzik	: Praga Khan
Firma	: MMG Film & TV Production
Ödüller	: 7 ödül ve 1 adaylık
Çekim Yeri	: Brugge, West-Vlaanderen, Belgium

Özet

Ben, kimseye benzemeyen birisidir. Kendine özgü hayatı olan Ben, dış dünyadan bağımsız bir şekilde yaşamını sürdürmektedir. Gününün büyük bir kısmını internet üzerinden “Archlord” isimli oyunu oynayarak geçirmektedir. Oyunda, çok güçlü, saygı duyulan bir karakteri vardır. Ben'in en büyük hayali, gerçek hayatta da oyundaki gibi bir karaktere sahip olmaktır. Fakat “Otizm” adı verilen hastalığı yüzünden bu hiç de kolay değildir. Sürekli arkadaşlarının şakalarına maruz kalan, dışlanan Ben'in yardımına “Archlord” oyunundan tanıştığı Scarlite adlı kız koşacaktır...

Chaplin isimli arkadaşın yorumu (özüne dokunmadım ama biraz imla hatalarını düzelttim):


Ben X (2007).. Avrupa sinemasının izlemiş olduğum en sağlam Dram-Psikolojik türünü işleyen filmlerden bir tanesi..

Belçika-Hollanda ortak yapımı bu filmi yönetmen Nic Balthazar yönetmiş ve senaryosu da ona aittir..

Otizm hastalığını çarpıcı bir şekilde ele alıp seyirciye sunan film, insanlara bu hastalık ile dalga geçilmemesi gerektiğini onlara karşı nasıl davranacağımızı bir tokat gibi yüzümüze vuruyor.. Otizm hastalığının çaresi yoktur ve hasta o hastalıkla ömür boyu yaşar..

Ben karakterini genç oyuncu Greg Timmermans başarılı bir şekilde oynamıştır.. Filmden etkilenmemin en önemli tarafı onun kestiği roldür.. Ben dış dünya ile ilişkisini kesmiş.. Kimse ile diyolog haline girmeyen sosyalleşmeyen bir gençtir.. Okuldan eve ve bağımlısı olduğu bir bilgisayar oyununu oynamaktadır..

Sanal alemdeki o oyunda bir kıza aşık olur.. Okul hayatı ve arkadaşlarıyla iletişim sorunları oldukça fazladır ve onların küçük düşüren şakalarına dayanması hiç de kolay olmayacaktır..

Finali ile zaten beni bitirmişti gerçekten bu filmi bir yerlerden temin edip izleyin.. Avrupa filmi kesin kötü çıkar gibi ön yargılarınızdan bu film ile kurtulabilirsiniz.. Özellikle sanal alemde oldukça fazla zaman geçiren bizlerin de izlemesini ve gerçek hayat ile sanal alemde olmak istediğiniz karakteri sorgulayın.

Psikolojik film tutkunlarına şiddetle tavsiye ederim.. 8.5

[shehzade]

Ben KHan var..

Boolywood yapımı muhteşem bir filmdir oda.. Hatta ilk üçe girer bu tarzda..

My Name is KHAN OLARAK DÜZELTİYORUM...