Hirshleifer, davranışçı finans yanlılık ve hata (bias) sınıflandırmasında kendini yanıltma (self-deception) ana maddesini yedi alt başlık altında incelemiştir. Çalışmada araştırma bölümüne kendini yanıltma (self-deception) ana maddesi referans oluşturmuştur. Bu kapsamda yedi alt madde literatür bağlamında detaylı olarak irdelenmiştir. Çalışmanın analiz kısmında ölçek geliştirme çalışması ve faktör analizi kısımlarından elde edilen veriler ışığında yedi alt madde daha detaylı olarak irdelenmiştir.

Hirshleifer’in sınıflandırmasında kendini yanıltma (self-deception) ana maddesi dışında yer alan yargı & karar yanlılık ve hata (judgment & decision biases), duygular & kendini kontrol etme (emotions & self control), sosyal etkileşim (social interactions) maddelerine kısa olarak irdelenmiştir.
Piyasa profesyonelleri kendini yanıltma sürecinde, yatırım süreçlerinde aşırı güvenli olmaktadırlar. Aşırı güven yanlılığı iyimserlik seviyesini arttırmaktadır ve sonucu kontrol edilemeyecek durumda olan olayları kontrol edebileceklerini düşünmektelerdir. Daha fazla bilgi edinme ile piyasa üstünde getiri sağlanacağını varsaymaktadırlar.

Aşırı Güven (Overconfidence)
İnsanlar her zaman diğerlerine kıyasla ortalamanın üzerinde olduklarını düşünürler. Bu düşünce aşırı güven’e neden olur. Sahip olduğu bilgiye veya düşüncesine kesin olarak inanır, hata yapma ihtimalini göz ardı eder ve kararını ani olarak uygularlar. Teksas’da yapılan bir araştırmada otomobil kullanıcılarına diğer kullanıcılara kıyasla sürücülük yetenekleri sorulmuştur. Katılımcıların %80’i kendini ortalamanın üstünde olarak belirtmiştir. Psikoloji alanında aşırı güven durumunu incelediğinde insanların genel olarak kendi özellikleri hakkında aşırı güvenli oldukları gözlenmiştir.

Yatırımcı perspektifinden baktığımızda aşırı güvene sahip yatırımcılar finansal piyasaları her piyasa koşulu şartında pozitif getiri (alfa) sağlayarak yenebileceklerini düşünmektedirler. Kendi hisse senedi seçimlerinin piyasa profesyonellerinden ve diğer yatırımcılardan daha iyi ve etkin olduğunu, okuduğu veya izlediği bir haberin hisse senedi fiyatına olası etkisinin herkesten önce gördüğünü düşünmektedir. Bu durum yatırım yapılacak finansal enstrümana portföyde yüksek ağırlık vererek riskin artmasına ve etkin çeşitlendirmenin yapılamamasına neden olmaktadır. 1933 yılında Econometrica dergisinin kurucusu ve derginin ilk makalesinin yazarı Alfred Cowles, piyasa profesyonelleri’nin hisse senedi piyasasını tahmin edemeyeceğini getiriler ile ortaya koymuştur. Daha sonra 1944 yılında Alfred Cowles piyasa profesyonelleri’nin hisse senedi piyasasını getiri bağlamında yenemeyeceklerini göstermiştir.

İnsanlar aşırı güvenli oldukları zaman tahminlerinde güven aralıklarını daraltırlar, düşük için yüksek tahmin, yüksek içinde düşük tahmin seçerler. Bu yüzden tahmin ettiklerinden daha çok sürpriz yaşarlar. Aşırı güvenli yatırımcılar kötü sonuçlara maruz kalma risklerini minimum seviyede düşünürler. 1998 yılında yapılan bir araştırmada yeni iş kuran 2994 işletme sahibine başarılı olma olasılıkları sorulmuştur. Katılanların %81’i başarılı olma şanslarını %70 üzerinde olarak belirtmiştir. Gerçekte katılımcıların %75 işletmelerde başarılı olamamıştır ve iflas etmiştir.

Yatırımın olası riskleri ve geçmiş dönem performans istatistikleri dikkate alınmadığı için negatif etkisi fazladır. Ayrıca aşırı güven içinde olan yatırımcıların hisse senedi işlemi yapma sıklığı daha fazladır. Finansal piyasalarda tahmin başarısı düşük olması durumunda piyasa profesyonelleri bireysel yatırımcılara nazaran daha fazla aşırı güven halindedir. Benos ve Odean geliştirdikleri modelde, aşırı güvenli işlemcilerin çok fazla işlem yaparak beklenen faydalarını tamamen rasyonel olmaları durumuna kıyasla azalttıklarını göstermiştir. Eğer işlemciler tam anlamıyla rasyonel olsalardı işlem yapmanın maliyeti artmaya başladığı zaman işlemleri durdururlardı. Aşırı güvenli yatırımcılar beklenen işlem kârları hakkında gerçekçi olmayan inanışlar içinde bulunurlar. Aşırı güven durumu işlem maliyetlerinin olası sağlanacak kârdan daha fazla olmasına rağmen aşırı güvenli yatırımcılar işlem yapmaya devam edebilirler. Benos ve Odean modellerinde aşırı güvenli yatırımcıların sahip oldukları bilgi sinyallerini aşırı güvendiklerini belirtmiştir.

Odean çalışmasında A.B.D’de Ocak 1987 ile Aralık 1993 tarihleri arasında 10,000 hesabı incelemiştir ve işlemlerin çok fazla olduğu sonucuna varmıştır. Aşırı güvenli yatırımcılar yaptıkları hisse senedi alım – satım işlemlerinden dolayı toplam getirilerini azaltmaktırlar. Aşırı güvenli yatırımcılar medya veya analist tavsiyeleri sonucunda sert şekilde yükselmiş hisse senetlerini alma eğilimindedirler. Bu hisse senetleri alımlardan sonra piyasa altında getiri sağlamışlardır ve bu hisse senedi alımlarını sağlamak amacıyla yapılan satılan hisse senetleri ise piyasa üzerinde getiri sağlamıştır.

Bütün piyasa koşullarında aşırı güven piyasa derinliğini ve beklenen işlem hacmini arttırken beklene faydayı azaltmaktadır. Aşırı güvenli işlemciler, rasyonel işlemcilerin piyasa sunduğu bilgilere piyasanın yetersiz reaksiyon vermesine neden olurlar. Piyasa istatiksel olarak önemli ve alakalı haberlere yetersiz reaksiyon verirken, göze çarpan haberlere, söylentilere aşırı reaksiyon vermektedir.

DeBondt ve Thaler aşırı güven hakkında şöyle der; karar alma psikolojisinde belki de en güçlü bulgu insanların aşırı güvene sahip olmasıdır. DeBondt ve Thaler modellerinde yatırımcılar hisse senedi değerleme özelliklerine aşırı güvenmektedirler, bu durum tahmin hatası varyansını ihmal etmelerine neden olmaktadır.

Kahneman ve Tversky, savaş uçağı pilotlarının eğitimi esnasında güvercinlerle ilgili yapılan araştırmalarda ödülün cezaya kıyasla daha etkili bir yöntem olduğunu belirtmiştir. Bu esnada savaş uçağı pilot eğitmeni bu durmun sadece kuşlar için geçerli olduğunu ve kendisinin tecrübeleriyle uyuşmadığını söylemiştir. Eğitimi başarı ile tamamlayan savaş uçağı pilotlarını ne zaman övülürse bir sonra ki uçuşta kötü performans sergilediklerini ama eğitimi başarı ile tamamlayamayan savaş uçağı pilotları eleştirileri dikkate alarak performanslarını düzelttiklerini belirtmiştir. Bu durum aşırı güveni belirtmektedir.


Aşırı İyimserlik (Overoptimisim), Kontrol Yanılgısı (Illusion of Control) ve Bilgi Yanılgısı (Illusion of Knowledge)


Aşırı iyimserlik, bir durumun başarılı olma ihtimali veya geleceğe dönük beklenti ve güven olarak ifade edilmektedir.

Yatırımcı arka arkaya yapılan başarılı işlemlerden dolayı kumarcı yanılgısına düşmektedir. Takip eden işlemlerinde de piyasayı getiri açısından yenecek hisse senedini bulacağını varsaymaktadır. Bu süreç sırasıyla iyimserlik, kontrol yanılsaması ve bilgi yanılsaması aşamalarıyla devam etmektedir. Aşırı güvenin sonucu olarak aşırı iyimserlik yatırımcının piyasa görüşü açısından miyop olmasına neden olmaktadır ve kısa dönemli yatırımlar, uzun dönemli yatırımların önüne geçmektedir. İyi bir finansal sonuç, temettü ödemesi, şirket satın alma/birleşme, bedelli/bedelsiz vs. haberi açıklayan şirket’in hisse senedinde yatırımcı miyop sendroma düşmektedir ve sonuçların geleceğe dönük pozitif veya negatif sonuçlarını ihmal etmektedir. Aşırı iyimserlik ile piyasa algılaması miyoplaşan yatırımcı, piyasa dinamiklerini oluşturan faktörleri tek başlarına kontrol edebileceğini düşünmektedir.

Sürecin son aşamasında yatırımcı elde ettiği içerden öğrenilen bilgi ile piyasa üstü getiri sağlayacağını düşünmektedir. Bu durum etkin piyasa teorisinde varolan güçlü form durumuyla aynı yapıdadır. Sahip olunan bilgi yatırımcının piyasa çervesinde miyop olmasına neden olmaktadır. Sahip olunan ilave bilgi yapılan tahminin doğruluğunu teyit etmemektedir.

Kontrol yanılgısında Harvard Üniversitesi psikoloji bölümünden Ellen Langerın hazırladığı varsayımsal bir piyango oyununda katılımcılar, kendi rakamları ile oluşturulan kupona, rastsal olarak oluşturan kupona göre daha fazla ödeme yapmak istemişlerdir.

İyimserlik konusunda yapılan bir çalışmada katılımcıların iyi bir sürücü olup olmadıkları ve katılımcıların kendilerini yoldaki diğer sürücülere oranla ortalamanın üstü, ortalama veya ortalamanın altı şeklinde tanımlamaları istenmektedir. Sonuç olarak, katılımcıların %80’i ortalamanın üstünde olduklarını belirtmektelerdir. İyimser olan kişiler, kontrol gücü olmayan olaylar karşısında kötü sonuçların ihtimalini zayıf görmekte ve kontrol yanılgısına meyilli olmaktalardır.

McKenna yaptığı çalışmada, insanların trafik kazalarına karışma olasılıklarını incelemiştir. Katılımcılardan sürücü ve yolcu olduğu durumlarda kazaya karışma olasılıklarına bir değer atamaları istenmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğu araç sürücüsü oldukları durumda trafik kazasına karışma olasılıklarını düşük olasılık atamışlardır. Yolcu oldukları durumda ise kazaya karışma olasılıklarına yüksek olasılık atamışlardır. Bu durum katılımcıların araç sürücüsü olduğu zaman kaza ihtimalini kontrol edebilecekleri yanılgısına düşmelerine neden olmaktadır. McKenna, kontrol yanılgısını “bu olayla karşılaşmam” şeklinde ifade etmektedir.

Horswill ve McKenna yaptıkları çalışmada, katılımcıların araç sürücüsü olduğu durumda yüksek hızla seyir etmeyi kabul ettikleri, yolcu oldukları durumda ise yüksek hızla seyir etmemeyi kabul ettikleri bulgusuna ulaşmıştırlar. Çalışmanın diğer bir sonucunda, insanların kontrol edici pozisyonda oldukları durumda daha fazla risk almaya istekli olduğu sonucuna varılmıştır.

Weinstein 1987 yılında yaptığı çalışmada, iyimserlik yanlılık ve hatasının herhangi bir cinsiyet, yaş grubu, eğitim seviyesi ve meslek grubuyla sınırlı olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Svenson çalışmasında, sürücülerin kendilerini diğer sürücülere kıyasla daha fazla yetenekli oldukları ve daha az riskli buldukları sonucuna ulaşmıştır.

McKenna çalışmasında, insanların algılanmış kontrolu dikkate aldıkları durumda iyimserlik yanlılığının ortadan kalktığı sonucuna ulaşmıştır.

Montier çalışmasında, 300 profesyonel fon yöneticisine mesleklerinde ortalamanın üzerinde olup olmadığı sorusu yöneltilmiştir. Katılımcıların %74’ı kendilerini mesleklerinde ortalamanın üzerinde tanımlamışlardır. Katılımcıların ilgili soruya herkesin mesleklerinde ortalamanın üstünde oldukları yönünde cevap vereceklerini bildiklerini fakat kendilerinin gerçekten öyle oldukları yönünde cevaplamışlardır.

Alıntıdır.