Acıtan Gerçekler...
|
|
|
Adına “Ak-saray” diyorlar…
Uygundur…
İstanbul’un en temiz ve nezih semtini de anımsatıyor sanki…
“Sultan-beyli” de olabilirdi…
“Kadı-köy”
“Mal-tepe”
“Acı-badem”
*
Bina birçok bakımdan bu dönemin simgesi:
– Ormanı kestiler; çevreciliklerini…
– Temeli gizli atıldı; sinsiliği…
– 1000 odası var; doymazlığı…
– 300 milyon dolar harcandı; yetim parasını…
– İki bin polis koruyacak; korkuyu…
– Toptancı haline benziyor; zevksizliği…
– Atatürk’ün mirasını yıktılar; kini nefreti…
– Bina kaçak; hukuksuzluğu anlatır bize…
(Bekir Coşkun)
BM'de Türkiye niye kaybetti?
Türkiye ’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne seçilememesinin ardında Suudi Arabistan ve Mısır’ın olduğu iddia edildi. Newsweek’in haberine göre, 132 oy alan İspanya’ya karşı 60 oyla kaybeden Türkiye’nin kaybetmesi için Suudi Arabistan ve Mısır yoğun bir çalışma yürüttü.
Newsweek’e konuşan ismi açıklanmayan bir diplomat, sonucun açıklanmasının ardından, “Bu çok şaşırtıcı çünkü birkaç gün önce Türkiye’nin 160 ülkeden destek mektubu aldığını öğrendim” sözleriyle Türkiye’nin oylamada kazanmasının beklendiğini ifade etti. Dergiye konuşan kaynaklar, New York’ta bulunan Waldorf Astoria Oteli’nde Çarşamba akşamı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ev sahipliğini yaptığı davette, diplomatların Türkiye’nin kazanmasına kesin gözüyle baktığını söyledi.
Ne var ki, iddialara göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ’ın Müslüman Kardeşlere desteğine sinirlenen Mısır ve Suudi Arabistan son günlerde, Türkiye’nin seçilmemesi için yoğun bir çalışma başlattı. Dergi, İran ve Suriye’nin yanı sıra birkaç ülkenin daha Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı açıklamalarından rahatsız olduğu belirtirken, Batılı ülkelerden bir kısmının “Türkiye’nin Suriye’de IŞİD’le savaşan Kürtleri hedef aldığı” yönündeki haberlerden endişe duyduğunu kaydetti. Yunanistan’ın da Türkiye’nin BMGK’ya seçilmemesi için çalışmalar yaptığı da iddialar arasında.
Türkiye BM Güvenlik Konseyi seçimlerinde ikinci tura kaldı
CAFERİ: POLİTİKALARIN BAŞARISIZLIĞININ GÖSTERGESİ
Öte yandan, BM’nin Suriye elçisi Beşar Caferi, oylama sonucunun belli olmasının ardından yaptığı açıklamada, yenilgiyi “skandal” olarak niteledi. Caferi, yenilginin “Türkiye’nin Suriye ve Irak politikasının başarısızlığının göstergesi olduğunu” ifade ederken, “Türkiye’nin 132 oy alan İspanya’ya karşı 60 oy alması büyük bir gerileme ve Erdoğan ve hükümet için skandal seviyesinde bir kayıp. Erdoğan’ın politikalarının iflas ettiği görülüyor” dedi.
http://www.radikal.com.tr/dunya/bmde...ybetti-1219388
AKP nin yönetime geçtiği ilk yıllarda, yabancı devletler ve uluslararası kuruluşlarda yarattığı ilgi ve heyecandan eser kalmadı.
10 yılda eşi benzeri görülmedik bir yalnızlığa itildi ülkemiz.
Dost kabul edeceğimiz, bize her açıdan güvenen, belirli prensiplerde anlaşabildiğimiz hatırı sayılır bir tek devlet kalmadı.
Uluslararası ilişkilerde dostluk yoktur, menfaatler vardır bunu anlayabiliyorum.
Fakat artık Türkiye uluslararası arenada düşmanca bir tavırla karşılanmakta bir çok ayrı dünya görüşündeki devletler tarafından.
Bu Erdoğan Davutoğlu ikilisinin dış ilişkilerdeki başarısızlığı hatta iflasının bir kanıtı.
Türkiye'nin, Erdoğan ve ekibi yönetimden gitse bile, bu durumu düzeltmekte ço büyük zorluk çekeceği açık.
Kesinlikle haklısınız Bora abi...
Bu hükümetin eğitimde,sağlıkta,hukuk ve yargıda,insanların manevi değerlerinde,sosyal hayatta,v.b.yarattığı erozyon 50 yıl geçse bile tam anlamıyla ortadan kaldırılamaz...
O da çok çok iyi niyetli,dirayetli,ülkesini vatanını seven kadroların iş başında olmasıyla...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 17 Aralık soruşturması hakkında takipsizlik kararı verdi.
Savcı Celal Kara‘nın yürüttüğü soruşturma kapsamında eski İçişleri Bakanı Güler’in oğlu Barış Güler, Bakan Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan, Reza Zarrab ve Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi tutuklanmıştı.
25 Aralık savcısının ihracı istendi25 Aralık savcısının ihracı istendi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul merkezli 17 Aralık soruşturması kapsamında, iş adamı Rıza Sarraf ile Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan’ın da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi savcılarından Ekrem Aydıner’in yürüttüğü İstanbul merkezli 17 Aralık soruşturması takipsizlikle sonuçlandı.
İş adamı Rıza Sarraf ile eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ve eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkında, “usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve herhangi bir örgüte rastlanmadığı” gerekçesiyle, bu suçlardan kovuşturmaya gerek duyulmadığı ifade edildi.
http://sozcu.com.tr/2014/gundem/17-a...-karar-624667/
Hırsızın yaptığının yanına kaldığı, hatta sırtının okşandığı bir ülkede huzur ve ümit kalmaz.
Hukukun, yöneticilerin ahlaksızlığı kapatacak bir alt yapıya kavuşturulması durumunda dünyevi adalet ve adalet duygusu yok olur.
Bunun olumsuz sonuçlarından herkes payına düşeni bir gün bir şekilde alır.
İstiklal Caddesi'nde "Sana güveniyorum, sen de bana güveniyorsan sarıl bana" yazısıyla kolları açık şekilde bekleyen gence "çevreye rahatsızlık verme" gerekçesi ile 91 TL para cezası kesildi.
Kesilen ceza sosyal medyada büyük tepkiye neden oldu.
İstiklal Caddesi'nde sosyal deney yapan bir kişi, "Sana güveniyorum, sen de bana güveniyorsan sarıl bana" yazısıyla gözleri bağlı ve elleri açık şekilde beklemeye başladı. Çevreden geçenler bir süre tepkisiz kaldı. Daha sonra ise birçok kişi gelip sarıldı ve etrafta büyük bir kalabalık oluştu.
Ancak yanına son gelen kişiler polisti ve sarılmaya hiç niyetleri yoktu.
Hiç kimseye zorla sarılmayan genç, deneyinin sonucu olarak 91 TL para cezasına çarptırıldı.
http://odatv.com/vid_video.php?id=8D40H
Videoyu da izleyin.
Demekki insanların sevgiyle, güvenle kucaklaşmasından korkuyorlar.
Onun için baş imam her gün ayrıştırıyor bu insanları.
Nefret tohumları ekiyor.
Kimse kimseyi sevmesin, kucaklamasın diye.
İnsanın yüreği acıyor böyle haberleri duyunca.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik yolsuzluk suçlamlarını resmettiği bir karikatürü nedeniyle ‘basın yoluyla hakaret’ davasında yargılanıp beraat eden çizer Musa Kart’a dünyaca ünlü karikatürleristlerden destek geldi.
The Guardian’ın ünlü çizeri Martin Rowson Musa Kart’la dayanışmak için Twitter’dan bir kampanya başlattı. “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’den bir karikatüriste 10 yıl hapis cezası istemiyle dava açtı” diyen Rowson, tüm karikatüristleri Erdoğan’ı çizmeye ve Twitter’da #ErdoganCaricature etiketi altında paylaşmaya çağırdı.
‘Bayağı, kendini beğenmiş zorba’
Rowson, tüm çizerlerden eğer başlarını belaya sokmayacaksa Erdoğan’ın karikatürlerini tweet atıp kendisine bir parça alçakgönüllülük dersi vermesini istedi, “Aksi takdirde Erdoğan bayağı, narsist bir zorba gibi duracak” ifadelerini kullandı.
Ünlü karikatüristin bu çağrısı Twitter’da fazlasıyla karşılık buldu. #ErdoganCaricature etiketi altında başta Rowson’ın olmak üzere Erdoğan’ın resmedildiği karikatürler yağıyor.
http://www.diken.com.tr/dunyaca-unlu...arsi-birlesti/
Gönderi Kuralları
