Sayfa 1/4 123 ... SonSon
Arama sonucu : 29 madde; 1 - 8 arası.

Konu: Fikret Mualla

  1. #1
    Duhul
    Jul 2010
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    9,784
    Blog Yazıları
    11

    Esas Fikret Mualla



    Bir Garip Kişi

    Babası Düyun-u Umumiye ikinci müdürü Ekrem Bey (Mehmet Ekrem Mualla Saygı) annesi Emine Nevber Hanım idi. Kız çocuk bekledikleri için önceden Mualla adını belirlemişlerdi, bebek erkek olunca Fikret adı eklendi. Tam adı Fikret Muallâ Saygı'dır...

    1903’te İstanbul’da doğan Fikret Mualla, Saint Joseph ve Galatasaray liselerinde okuduktan sonra, mühendislik öğrenimi için gittiği Almanya’da resme yöneldi, yapıtları çeşitli Alman dergilerinde yayımlandı. 1930’da Türkiye’ye dönen Fikret Mualla, Galatasaray Lisesi ve Ayvalık Ortaokulu’nda resim öğretmenliği yaptı; İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen Lüküs Hayat, Deli Dolu, Saz Caz gibi operetlerin kostümlerini çizdi. Yeni Adam dergisi için desenler hazırlayan sanatçı, Nazım Hikmet’in Varan 3 adlı şiir kitabını da resimledi. 1936’da bir süre Bakırköy Akıl Hastanesi’nde tedavi gören sanatçı, daha sonra ağabeydin Dino’nun önerisiyle New York Dünya Sergisi’ndeki Türk Pavyonu’nda sergilenmek üzere 30 kadar İstanbul manzarası yaptı. 1939’da Ses dergisi için çizdiği desenlerden bazıları müstehcen bulununca hakkında dava açıldı, davadan beraat ettikten sonra Paris’e yerleşti. Savaş yıllarının bunalımı, yurt özlemi, alkol tutkusu ve büyük bir sorun halinde yaşadığı polis fobisi nedeniyle birkaç kez daha tedavi altına alınan sanatçı, 1954’te Paris’te ilk kişisel sergisini açtı, bunu bir yıl sonra ikinci sergi izledi. Çeşitli sanatseverlerin korumasıyla yaşamını sürdüren Fikret Mualla’nın 1950’lerin sonunda tanıştığı Madam Angles, 1962’de felç olan sanatçının bakımını sonuna dek üstlendi. Yapıtlarında renkçi ve dışavurumcu tutumla fovizmin sentezine ulaşan ressam, Paris’in sokaklarını, kahvelerini ve eğlence yerlerini guvaş, yağlıboya, suluboya ile resme aktardı. Resmin temel sorunlarıyla ve akımlarla bilinçli olarak ilgilenmeyen sanatçı, iç dünyasının etkisiyle, lirik bir anlatım geliştirmişti.

    Resimleriyle olduğu kadar trajik yaşamıyla da izler bırakan ressam Fikret Mualla 20 Temmuz 1967’de Fransa’da öldü ve Paris Kimsesizler Mezarlığı’na gömüldü.
    Fikret Mualla’nın kemikleri 1974’te yurda getirilerek Karacaahmet Mezarlığı’na gömüldü. Paris’te açık artırmaya çıkarılan resimleri devletçe satın alınarak Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde bir Fikret Mualla Salonu oluşturuldu.

    Fransa da bir otel odasında ölmüştür son sözü, resepsiyonu arayıp resepsiyoniste ; " Acaba kim olduğumu bana söyleyebilir misiniz? " olmuştur…
    Resepsiyonist cevabı ; " Efendim bu saat için uygun bir soru değil bu " olmuştur ...



    Kendi Ağzından :

    Ben hürriyetimi çok severim. Bunu naçiz sükûtunda bulurum. Resim yaparken, ibadet eder gibi sükûneti beynimin tepesinde, saçlarımın dibinde hissedemezsem, o zaman bilirim ki bir yanlış işle meşgulüm veya işgal edilmişimdir. Bu yanlış meşguliyetten kurtulmak için gider, evvela üç beş kadeh rakı içerim. Eğer bu yanlış meşguliyet daha sürerse, fitil gibi olur, çatacak, kavga edecek adam ararım.

    Herkes aşağı yukarı benim gibidir.

    Âlemi nizama sokmak, fikrimden geçen şey değilse de, lafın kısası, sükûtumu resmen severim ve dediğim gibi, ibadet eder gibi resim yapmayı ister, ruhi istirahatımı ancak bu tarzda temin ederim. Bu da benim hakkımdır.
    Resim yapmak, resim yaptırmak zengin cemiyetlerin lüksüdür ve ben leblebiciler arasında bir ucubeyim. Ben bu kitle içinde onlarca bir deliyim. Nitekim bence de, beni resim yapmaktan uzak tutan herhangi bir kimse de benim düşmanımdır ve ben de ruhen fakir bir cemiyetin ve tufeyli zenginliğinin müthiş düşmanıyım.

    Benim gibi düşünenler de yok değil. Onlarla buluşunca rahatım. Fakir fakat bahtiyarım. Fakat onlardan ayrılınca yalnız kalıyorum. Düşenin pek dostu yoktur Leblebistanda.

    Son seneler, geçen günlerim hep böyle resim yapmaktan uzak geçiyor. Naçiz benliğim kepaze oluyor. Kafam o r o s p u çanağına dönüyor. Pek nadirden de felekten bir gün çalıp, kendimi İstanbul’ un bedesteninde, çarşısında, cami avlularında ve Eyüp mezarlıklarında bulup resim yapınca, o zaman çocukluğum canlanıyor, benliğim yerine geliyor. Ruhi banyo almış gibi rahat, sakin bir hal alıyorum. Fakat bu, çok sürmüyor. Akşam oldu mu kendimi, herhangi bir tellal vasıtasıyla kiralanmış adi bir odada, kiracılarından yaşayan adi bir evsahibesi’nin kira odasında bulunca, tekrar kirleniyorum. Ve pislikten nefret ediyorum. Bu pisliklerin bıraktığı ruhi esaret, izzeti nefsimi kırıyor, nefret ediyorum. Tellallarından, odalardan geçinen mahlûklardan ve kendimden... Evet. Bu tarz bir cemiyette, bu zihniyette bir kitle arasında en temiz iş, şüphesiz ki bir yerde oturmamaktır. Fakat o zaman ad zülfüyare dokunur hadiseler peyda oluyor. İnsana serseri diyorlar…



    Tevfik Yalçın bir şiir yazmıştır ;

    Bir mor üşümesidir Fikret Mualla'yı sevmek,
    biraz yoksulluk, biraz gurbetlik...

    Biraz da bir şey yapamamak;
    İnsanlık adına...

    Özür diliyorum Fikret Mualla'dan ;
    Kendi adıma ...




    Resimlerinde sıklıkla rastlanan temalar; Bistrolar, berberler, çıplaklar, sokaklar, cazcılar, portreler, naturemort'lardır.
    Bunların dışında kendi deyimiyle “ karabasanlarını ” çizip notladığı defterler vardır ki onlar apayrıdır ...

    Başlıca Eserleri ;

    Gitarlı Kompozisyon, Balkabaklı Natürmort, Gitar Çalan Adam, Vazoda Çiçekler; Marina'da Tekneler, Oturan Adamlar, Chianti Şişeli Natürmort, Sevişenler, Ördekler, Masada, Erkek Nü, Nature-Morte, Kağıt Oyunu, Sokak I, Kahvede Üç Kişi, Sokak, Sermayeler, Kafe, Pazardan Dönüş, Bistroda, Natürmort; A la Coupole, Çiçekli Bar, Sokak III, Yeşil Figürler, Caz Orkestrası; Mavi Bar, Pembe Kahve, Oyun Masası, Kağıt Oyunu, Kağıt Oynayanlar, Çiçekler, Chianti Şişesi ve Balık, Ördekli Havuz Kenarında Gezinti, Kırmızı Sirk; Kaplumbağa Terbiyecisi, Balonlar, Kırmızı Sirk; Hokkabaz Ayı, Gezinti, Balon satıcısı, Sarı Elbise, Mavi Fonlu Sokak, Çiçekli Kız, Sokak II, Mavi Göl, Paris, Moulin Rouge’un Önündeki Zarif Kadın, Bistro, Kanalda Bekleyen Taşıt Botlar, Marsilya'da Fransız İşçileri Bir Kahvede, Haliç ve Süleymaniye, Paris'te Bir Sokak; Amerikan Bar, Baloncu, Balıkçı, Mor Zemin Üstünde Figürler.

  2. #2
    Duhul
    Jul 2010
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    9,784
    Blog Yazıları
    11

    Esas Fikret Mualla






  3. #3
    Duhul
    Jul 2010
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    9,784
    Blog Yazıları
    11

    Esas Fikret Mualla






  4. #4
    Duhul
    Jul 2010
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    9,784
    Blog Yazıları
    11

    Esas Fikret Mualla






  5. #5
    Duhul
    Jul 2010
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    9,784
    Blog Yazıları
    11

    Esas Fikret Mualla






  6. #6
    Duhul
    Jul 2010
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    9,784
    Blog Yazıları
    11

    Esas Fikret Mualla






  7. #7
    Duhul
    Jul 2010
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    9,784
    Blog Yazıları
    11

    Esas Fikret Mualla






  8. #8
    Duhul
    Jul 2010
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    9,784
    Blog Yazıları
    11

    Esas Fikret Mualla






Sayfa 1/4 123 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •