Bana Göre

[ganesh]

Uydurikistan'ı bilemedim ama Patagonya Arjantin'de çok gitmek istediğim bir bölgedir... Bakalım kısmet

Kendi programları olmayanlar, birilerinin "yanlısı" olmak zorunda kalıyor sanırım

Mustafa Kemal neden büyüktü? Kimsenin yanlısı değildi, "Atatürkçü" bile değildi, yapacakları vardı ve yaptı... Yakın tarihte başkası var mı? Belki Mahatma Gandhi ya da Lee Kuan Yew??? Artık bir kişi çıkması zor, ekiplerin oluşması lazım... Oluşur mu? Korkarım o daha da zor

"Bana göre" demiştiniz, uydurdum, kaçıyorum

Sevgiler

[BORA YAŞAR]

Cumhuriyet Mitingleri halkın bir kesiminin üzerindeki ölü toprağını kaldırdı bu açık. Tertip komiteleri ise sadece bir sahne ve ses düzeni kotarmakta. Yani aslında gelen/toplanan kalabalıklar tertipçi kurumun gücünü kat be kat aşmakta.

Mitinglerde toplananlara bakıldığında çoğunluğun ortayaş üzerinde, cinsiyette ağırlığın ise kadın olduğu gözlemlenmekte.Hemen tamamı "gardrop" olarak batılı çağdaş şehirli giysileri içinde.

Kalabalıklar coşkulu ve tamamı bayraklı. Milli, Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve laik söylemler duyuyorsunuz mikrofon uzatıldığında. Hemen hepsinde Cumhuriyetin yıkılacağı, Atatürk ilkelerine bağlı olmayanlarca devletin kuşatıldığı endişesi hakim. Cumhuriyete ve Atatürk devrim ve ilkelerine sahip çıkıldığını görülüyor. Sıkça hükümet karşıtı sloganlar da atılıyor.

Pankartlar da mitinglerin organize olmadığını hemen anlıyorsunuz. Şeriat karşıtı laiklikten yana pankartlar yanında, darbeye karşı dolayısıyla demokrasiden yana tavrı da görebiliyorsunuz.Yer yer AB ve ABD karşıtı levhalar da var.Tam bağımsız Türkiye pankartı moda değil fazlaca.

Sonuçta bu mitingleri belirli bir partinin kazanımı olarak görmek tümüyle yanıltıcı olur.

Ülkenin cumhuriyetten, milli değerlerden, çağdaşlıktan yana, vatanını, bayrağını seven aydınlık insanları, ilk defa meydanlara çıkma ve kendileri gösterme keyfini yaşamakta.

3-4 ay sonra yapılacak genel seçimlerde bu insanlar politik tercihlerini yine 3-4 partiye oy vermek suretiyle gerçekleştirecekler. Burası da açık.

[BORA YAŞAR]

İMKB önverileri şu an + 337 puan bir yükselişle başladığımızı gösteriyor.

Peki neden bende gün kötü geçecekmiş gibi bir hissiyat var anlamadım.

Reel sektörden kötü gelişmeler/kokular gelmeye başladı.

Dikkatli olmakta yarar var.

İyi günler..

[BORA YAŞAR]

Reel sektör, dünyaya bir yatırımcının bakış açısıyla bakmaz. Onun hiç derdi değildir borsadaki durum, şu hissenin ya da bunun yükselip yükselmediği.(Tek istisnası şirketin borsaya açılması ya da borsaya kote ise nakdi sermaye artırımıdır)

Oysa borsayı/borsa yatırımcısını, reel sektörün sorunları, darboğazları, performansı doğrudan ilgilendirir, ilgilendirmelidir.

Eğer reel sektörün tüm sorunlarına rağmen borsa, bunları görmeyen, bunlardan etkilenmeyen/takmayan bir duruş sergiliyorsa, ya piyasada iletişim sorunu vardır, ya hakim bir kötüniyet hakimdir ya da borsa başka dinamiklere tabidir demektir.

Tabir caizse borsada hisse senetleriyle oynanmasına rağmen hisse senedinin araç gibi kabul gördüğü, bu aracın başka bir şeyle değiştirilmesinin(mesela pul ve zar) farketmeyeceği bir kumar oynanıyor demektir.

Bu durumun ayrıca analizi yarar sağlıyabilir.

[BORA YAŞAR]

Bir haftayı daha devirdik. Ahlar ve vahlar arasında.

Bir hafta, şu kadar gün şu kadar saat geçti gitti. Giden zaman mı? Biz miyiz? Ganesh ne der bilmem ama sonunda belki bir tek zaman kalacak baki. Kronometreyi kim tutar bilmem? Bu durumda kim erken gelir kim geç kalır fikrim yok.

Ama şu kadar yıl yaşamış biri olarak hissiyatımı bu yaşa uzak olanlara anlatacak olursam: Bütan gaz tüpünün bitmeye yakın alevlenmesi gibi, çığda kartopunun giderek hızlanması gibi sanki bir daha hızlanıyor giderayak zaman. Subjektif ya tüm ölçülebilirliğine karşın. Ondandır sanırım.

Çirkin ilen bal yenmez, güzel ilen taş taşı.

[ganesh]

Gençlikte günler kısa, yıllar uzun
Yaşlılıkta günler uzun, yıllar kısa gelirmiş

Zaro Ağaya yüz küsur yaşında sormuşlar "Ne anladın bu hayattan?"
"İşte şu an'ı" demiş

Bektaşi mezarlığında taşlarda "üç gün yaşadı", "beş gün yaşadı" yazarmış
Nedeni sorulunca "Sadece 'yaşadıkları' günleri sayarız" demişler

Sevgiler

[BORA YAŞAR]

Para icad oldu mertlik bozuldu.

Dün gece bir topikte konuyu açtık "dolar" temelinde.

Nedir parayı belirli bir değerde tedavül ettiren? Bu tümüyle bizimde içinde olduğumuz bir değerler ve kabul sistemidir. Yani bizim gibilerin oluşturduğu bir piyasada "genel kabul" olayıdır.

Bu zincir bir yerinde kırılırsa, yani örneğin bir coğrafyada o para kabul edilmezse "itibar" sorunu başladı demektir.

Bu durumda aynen borç senedi gibi paranın altında imzası bulunanın, sorunu çözmesi düşünülebilir. Paranın kabul edilmediği piyasaların artmasıyla sorun büyüyecektir.

Sözkonusu paranın kullanım yaygınlığıdır sorunu yaygın ve derin hale getirecek olan. Kabul edilmeyen paranın ABD doları ya da Güney Afrika parası olmasına göre durumun ciddiyeti değişecektir.

Dün gece sorduğum sorulardan biri de şudur:

Dünyanın büyücek bir devletince, varsayın ABD doları tedavül ya da borç ödeme vasıtası olarak kabul görmemeye başladı.Sonra sıraya başka devletler kurumlar girdi. ABD doları elde gazete kağıdı gibi kaldı. Bu durumda ne olacaktır? Elinde bu parayla kala kalanlar, aynen borç senedi gibi ABD ne mi başvuracaklardır? Al kardeşim bunu yerine başka birşey ver diye.

Bu ABD nin mi borcudur?

Varsayalım öyledir. Böyle bir durumda ABD dolarının değeri ne olacaktır?

Değerler sisteminin ortasındaki bir tuğlayı çekerseniz ne olur?


Dünyada yerleşmiş bir düzeni sona erdirecek yeni bir düzeni getirecek tek şey kaostur.

[ÇAKAL]

Ben de bana göreyi yazayım o zaman Allah Merkel'in müttefiklerinin sayısını arttırsın da bizdeki inananların umutları azalsın. Sonra hayal kırıklığı daha büyük olacak.

Duan kabul oldu. Sayende Sarkozy köfteyi kaptı.