Sayfa 1/757 1231151101501 ... SonSon
Arama sonucu : 6056 madde; 1 - 8 arası.

Konu: Bana Göre

  1. #1
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas Bana Göre

    Kirlenen, bozulan, işlevini kaybeden, miadı dolan, bize göre eskisi gibi olamayacak, büyüsü bozulan şeyleri değiştiririz. Yenisiyle. Eğer varsa imkanımız.

    Değiştirme ve yerine yenisini koyma olayının özünde bir "vazgeçememe" bir "vazgeçilmezlik" vardır. Bir "ihtiyaç", bir "kullanma zorunluluğu"dur temeldeki ilişki. Bu nedenle genelde insanla "şey" arasındaki maddesel ilişkidir konu etmeye çalıştığım.

    Ama değiştirdiğiniz, yerine koyduğunuz, ikame ettiğiniz, yerleştirdiğiniz şey hiçbir zaman eskisi değildir. Bunu bilirsiniz. Eğer biraz ruh taşıyorsa ya da taşıyorsanız. Kullansanız atsanız da biraz ilişki duyduysanız, biraz medyun olduysanız, "iyi ki" dediyseniz kullanım süresince.

    Mesele ne daha iyi, ne daha rahat, ne de çok işlevsel olması değildir yeninin. Sadece zamanı gelmiştir bazan, bazan sadece zamanı geçmiştir. Bazan ihtiyaçtır tümüyle yaklaşımımız, bazan gereklilik.

    Ama zamanı gelmiştir işte. Hani Nazım ustanın güzelim şiirinde dediği gibi : "Yine o malum sonuna erdik demektir işin".

    O kadar.

    Bir şeyin sonunu ve bir şeyin başını yaşıyabiliyorsa kişi, hala devam edebiliyor demektir.

    Öyleyse devam.

  2. #2
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Bugün pazar.

    Güneşli güzel bir sabah var dışarıda.

    Ve özgürüz. Belki yiyecek birşeylerimiz bile var.

    Yanımızda sevdiklerimiz, cebimizde özgür irademiz, gidebileceğimiz vatanımız varsa daha ne olsun.

    İnsan "olan" "mevcut" rahatça kullanabileceği "şeylerin" önemini ancak kaybettiğinde anlıyabiliyor.

    Nazım Ustanın en beğendiğim şiirlerinin çoğu mapushanede yazdıklarıdır. Diyeceksiniz ki zaten en verimli yıllarının önemli kısmını hapiste geçirdi şair. Demem o ki insan, yok olan, yok edilen, kaybettiği şeylerin ardından daha bir hassaslaşıyor, daha bir bilinçleniyor.

    Nazımın en sevdiğim şiiri aşağıdadır.

    Beni hep çözmüştür şiire ihtiyaç duyduğum o anlarda. Vurmuştur beni. Ağlamaktan utanmadığım şiirlerdendir. Vücudumun içinde elektriğin dolaştığını hissederim okurken. 40 senedir.

    BİR CEZAEVİNDE TECRİTTEKİ ADAMIN
    MEKTUPLARI 1

    Senin adını
    kol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım.
    Malum ya, bulunduğum yerde
    Ne sapı sedefli bir çakı var,
    (bizlere alatı-katıa verilmez),
    ne de başı bulutlarda bir çınar.
    Belki avluda bir ağaç bulunur ama
    Gökyüzünü başımın üstünde görmek
    bana yasak....
    Burası benden başka kaç insanın evidir?
    Bilmiyorum.

    Ben bir başıma onlardan uzağım,
    hep birlikte onlar benden uzak.
    Bana kendimden başkasıyla konuşmak
    yasak.
    Ben de kendi kendimle konuşuyorum.
    Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi
    şarkı söylüyorum karıcığım.
    Hem, ne dersin
    O berbat, ayarsız sesim
    öyle bir dokunuyor ki içime
    yüreğim parçalanıyor.

    Ve tıpkı o eski
    acıklı hikayelerdeki
    yalnayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi bu yürek,
    mavi gözleri ıslak
    kırmızı, küçücük burnunu çekerek
    senin bağrına sokulmak istiyor.
    Yüzümü kızartmıyor benim
    onun bu an
    böyle zayıf
    böyle hodbin
    böyle sadece insan
    oluşu.

    Belki bu halin
    fizyolojik, psikolojik filan izahı vardır.
    Belki de sebep buna
    bana aylardır
    kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan
    bu demirli pencere
    bu toprak testi
    bu dört duvardır.....

    Saat beş karıcığım.
    Dışarda susuzluğu
    acayip fısıltısı
    toprak damı
    ve sonsuzluğun ortasında kımıldanmadan duran
    bir sakat ve sıska atıyla,
    yani, kederden çıldırtmak için içerdeki adamı
    dışarda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla
    ağaçsız boşluğa kıpkızıl inmekte bir bozkır akşamı.

    Bu gün de apansız gece olacaktır.
    Bir ışık dolaşacak yanında sakat, sıska atın.
    Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan
    Bu ümitsiz tabiatın
    ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır.
    Yine o malum sonuna erdik demektir işin,
    yani bugün de mükellef bir daüssıla için
    yine herşey yerli yerinde herşey tamam.
    Ben,
    ben içerdeki adam
    yine mutad hünerimi göstereceğim
    ve çocukluk günlerimin ince sazıyla
    suzinak makamından şarkı ağzıyla
    yine billahi kahredecek dil-i naşadımı
    seni böyle uzak,
    seni dumanlı, eğri bir aynadan seyreder gibi
    kafamın içinde duymak....

    Nazım Hikmet
    Son düzenleme : BORA YAŞAR; 06-05-2007 saat: 10:41.

  3. #3
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Nazımın yukardaki şiiri evrenseldir. İnsana dairdir. Ne siyaset ne inanç ne de bir iddia. Sadece insan. Ve insani duygular.

    Şiir sakin başlıyor. Durumu anlatıyor. Hali.

    Sonra duygu giriyor devreye, tam zamanında. Dur diyor.Bir insan var burada.

    Sonra imgeler. Sonra o kahredici yanılsama.

    Ve kreşendo.

    Senfoninin o en önemli bölümündeki çığlık gibi.Diyor ki şair:

    Saat beş karıcığım.
    Dışarda susuzluğu
    acayip fısıltısı
    toprak damı
    ve sonsuzluğun ortasında kımıldanmadan duran
    bir sakat ve sıska atıyla,
    yani, kederden çıldırtmak için içerdeki adamı
    dışarda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla
    ağaçsız boşluğa kıpkızıl inmekte bir bozkır akşamı.



    Bu kadar yazabilseydim.

    Ah keşke bu kadar sesim olsaydı.

    Bağırabilseydim.

  4. #4
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    "Bana göre", Bora Yaşar anlattığındadır. Yoksa ganesh anlattığında "ona göre" dir. Ya da ceng. Penguen Ya da "Alii Baba". ..Kaptan,Rest..ve tüm forumdaşlar.

    Buraya yazın..

    Özel anınızı, bir sıkıntının, bir coşkunun bir olayın sizdeki yanılsamalarını. Burası insana dair olsun. Bize ait yani.

    Okuyalım. Anlamaya çalışalım.

    Ne bir iddia, ne kavga..Ne slogan, ne suçlama..

    İtiraf olabilir bak.

    Günlük deyin, ya da dertdaş.

    Kara tahta işte.

    Aşikar edin.

  5. #5
    Duhul
    Nov 2006
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    63
    Gönderi
    2,352

    Esas

    Mirim,

    Yine bir "kara tahta" bulup elinize "beyaz tebeşir"i alıp "bana göre" diyerek birşeyler çızıktırmışsınız. Hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

    İnsanoğlu niye resim yapar, bina diker, yazılar yazar? Yoksa yokluktan korkar ve varlığını tüm dünyaya haykırmak mı ister? Belki de vakit daraldıkça evrende kendisinden bir iz, bir ses kalsın ister?

    Bu güzel bahar ayında insanın içini karartmakta üstüme yok. Madem başladık iyisi mi gerisini getirelim ve Nazım'ın bir şiiriyle sözü bitirelim.

    gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
    onlardan kalbime sevda geçmiyor
    ben yordum ruhumu biraz da sen yor
    çünkü bence şimdi herkes gibisin

    yolunu beklerken daha dün gece
    kaçıyorum bugün senden gizlice
    kalbime baktım da işte iyice
    anladım ki sen de herkes gibisin

    büsbütün unuttum seni eminim
    maziye karıştı şimdi yeminim
    kalbimde senin için yok bile kinim
    bence sen de şimdi herkes gibisin

    Kadıköy - 1918

  6. #6
    Duhul
    Oct 2006
    İkamet
    Algıladığımız Evren
    Yaş
    57
    Gönderi
    1,748

    Esas

    Bana göre???

    Bana göre "sevmek" lazım,
    Sevmek için "bilmek" lazım,
    Bilmek için "emek" lazım,
    Öğrenmek, öğrendiğini paylaşmak lazım,
    Paylaşmak için sevmek lazım,
    Sevmek için...

    Bana göre farklı olan güzeldir,
    Ancak farklı olandan öğrenebilirim,
    Farklı olanla paylaşır,
    Farklı olanı severim

    Dünyanın öbür ucuna gidip, aynı gökdelenleri, aynı lokantaları görünce
    Marco Polo'yu, Evliya Çelebi'yi nasıl kıskanmam?

    Farklı olanı bulmak zorlaşıyor
    Üç beş kalıba, kategoriye, etikete indirgeniyor her şey
    "farklı" olmak için bile stiller, modalar oluşuyor

    Bütün dilleri konuşmak, bütün renkleri görmek, bütün düşünceleri tanımak istiyorum... Soyları tükenmeden

    Sn. Bora Yaşar, topik hayırlı olsun

    Sevgiler

  7. #7
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Sarkozy Fransa Cumhurbaşkanı. Kutlarız. Avrupa'da bir umuttu rakibi. Sol bir umuttu. Soldurdular. Varoşların yanması bundandır. Fransa'daki Afrikalı Araplar, zenciler, üçüncü dünya göçebeleri huzursuz. Kendilerini aşağılayan biri var artık Fransa'yı yöneten temsil eden biri.

    Biz Türkleri Kapadokyalı, Anadolulu diyerek aşağıladığını düşünse de ne gam. Benim, bizim yurdum/uz var. İşimiz, aşımız var. Umudumuz var. Vız gelir Sarkozyler tırıs gider.

    Merkel aynı kafada bir müttefik buldu kendine AB de. Genişleme yerine entegrasyon demekteler. Desinler. O dilleri yesinler. Bizi AB ye almadıkları gün biz acımızdan öleceğiz sanıyorlar. Oysa Kasımpaşa bizim belimizden aşağı bir yerdedir bu durumlarda. Tınmayız. Aldırmayız. Hatta yüzbin sene uğramasam Avrupaya, bilmezler ki derdim değil.

    Onlar gelsin mi Türkiye'ye peki? Hani kırmızı mumlu davetiye beklemesinler benden. İyiniyetle gelen ise hoşgeldi.

    İyi ki yurdumuz var. İyi ki ekmeğimiz aşımız var. Koca bir yüreğimiz var. Ve araştıranlar için koskoca bir geçmişimiz var.

  8. #8
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Sevgili Penguen, sevgili ganesh hoşgeldiniz..

    Size göre olunca nasıl farklı anlamlanıyor herşey görebiliyorum. Hayatınızı hep size göre yaşayabilmenizi dilerim.

    Özgürce.

    Sevgiler.

Sayfa 1/757 1231151101501 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •